Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 MAYIS 1999 PERŞEMBE
HABERLER
Danıştay, bağımsız Elazığ milletvekilinin dokunulmazlığının bir kez daha kaldınlmasını istedi
olayında tekrar başa clöııüMü
Mehmet Ağar
ANK\RA (CumhuriyetBürosu)- Danış-
tay, Susurluk ana davası nedeniyte dokunul-
mazlığı kaldınlan ancak 18 Nisan seçimle-
ri sonunda milletvekili seçilen Mehmet
Ağar'ın dokunulmazlığının bir kez daha
kaldınlması içın, dosyanın TBMM Başkan-
lığı'na gönderilmesine karar verdi.
Danıştay 2. Dairesi, tçişleri Bakanlı-
ğı'ndan Ağarhakkında gelen soruşturma dos-
yasına ilişkin incelemesini tamamladı. tçiş-
leri Bakanlığı'nın Danıştay'a gönderdiği
soruşturma dosyasında. Ağar'ın Emniyet
Genel Müdürlüğü dönemıni kapsayan 1993-
1996 yıllannda "cürüm işlemek için çete
oluşturmak". "gıyabi tutuklu saıuğın sak-
lanmasına yankmcı olmak" v e "görevi kö-
tüye kullanmak" suçlannı ışlediği belirtıl-
dı. Danıştay 2. Dairesi. 20. dönem mıllet-
• Danıştay, Susurluk davasında dokunulmazlığı kaldınlan ancak yine
milletvekili seçilen Mehmet Ağar"ın dokunulmazlığının bir kez daha
kaldınlması için. dosyanın TBMM Başkanlığı'na gönderilmesine
karar verdi. Soruşturma dosyası önce Adalet Bakanlığı'na sonra
Başbakanlığa oradan da TBMM Başkanlığı'na gönderilecek.
vekili olan Ağar'ın söz konusu fiillerden ya-
samadokunulmazlığının 11 Aralık 1997'de
kaldınldığını hatırlattı.
Ağar'ın. 18 Nisan'da yapılan seçimlerde
yenıden milletvekili seçildigine işaret eden
2. Daire. anayasanın 83. maddesinın üçün-
cü fikrasına göre dokunulmazlığının yenı-
den kaldınlıp kaldınlmayacağına karar ver-
mek üzere soruşturma dosyasını Adalet Ba-
kanlığı'na gönderilmek üzere tçişleri Bakan-
lığı'na iade etti.
Adalet Bakanlığı. Ağarhakkmdaki soruş-
turma dosyasını Başbakanlığa iletecek. Baş-
bakanlık da TBMM Başkanlığı'na gönde-
recek. Ağar'ın dokunulmazlığı yenıden kal-
dınlırsa yargılanabilecek.
20. dönem Elazığ Millervekıli olan Meh-
met Ağar'ın yasama dokunulmazlığı 11
Aralık 1997'de TBMM Genel Kurulu'nda,
"cürüm işlemek için çete oluşturmakT>
,"gı-
yabi tutuklu sanığuı saklanmasına yardun-
a obnak" ve "görevi kötüye kullanmak"
fiillerinden kaldınlmıştı. Ağar'ın bu kara-
ra yaptığı itiraz. Anayasa Mahkemesi'nce
reddedilince dosya, Istanbul DGM Cum-
huriyet Başsavcılığı'na gönderildi. Başsav-
cılık,"Susurluk davasıyia" birlikte Ağar'ın
da dokunulmazlığının kaldınldığı fiiller-
den yargılanması için dava açtı.
tstanbul 6 No'lu DGM'de görülen dava-
nın ilk oturumunda Ağar hakkındaki suç-
lamalann bakan olduğu dönemine ait oldu-
ğu, Yüce Divan'da yargılanabilmesinın de
anayasadakı prosedüre tabi olduğu gerek-
çesiyle görevsizlik karan verildi. Bu kara-
ra, tstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılı-
ğı itiraz ettı. Başsavcılığın itirazı ûzerine
Yargıtay 8. Ceza Dairesi, tstanbul 6 No'lu
DGM'nın Ağar hakkında verdiği görev siz-
lik karannı bozmuştu.
PKK,
çocuklan
katletti• Terör örgütü, Kuzey Irak'ın
Mergesor yakınlannda 12 Kürt
çocuğunu kaçırdı. Yaşlan 15-17
arasmda değişen çocuklan
sorgulayan teröristler, 4 çocuğu
işkence yaptıktan sonra öldürdüler.
ANKARA (AA) - Terör örgütü
PKK'nin, Kuzey Irak'ta 4 Kürt çocu-
ğunu işkenceden geçirdikten sonra kat-
lettığı ıleri sürüldü.
PKK, Kuzey lrak'ın Barzan alanı
Mergesor kazası Baze Köyü kırsahn-
da yaşlan 15-17 arasında değişen 12
Kürt çocuğunu kaçırdı. Mantar topla-
mak içın kırsal alanda dolaşan çocuk-
lan kaçıran terör örgütü mensuplan.
kaçırdıklan çocuklan önce sorguya çek-
nler. Kaçınlan çocuklardan 8'ini serbest
bırakan teröristler 4 çocuğu ıse vahşi-
ce katlettiler. Katledılen çocuklannel-
leri ve ayaklannın öldürülmeden önce
bağlandığı ve bacaklannın kınldığı tes-
pit edildı.
Olayla ılgili 13 Mayıs 1999tarihin-
de birbildiri yayımlayan Kürt Devrim-
ci Hizbullah Partisi Başkanı EtemBar-
zanL olayla ilgili şunlan kaydettı:
"Barzan mıntıkasına bağb Baze Kö-
yü cftannda Şirin Dagı'na mantar top-
İamaya çıkan 12 genç PKK taranndan
yakalanarak Davidka Köyü kırsalma
götürülmüşlerdir. Bu gençlerden 8'i
Kürt Devrimci Hizbullah Partisi üyesi
olduklarını belirterek serbest bırakıl-
malannı istemişlerdir. Yapılan konuşma-
lardan sonra 8 kişi serbest kalmış, bu ki-
şiler 4 arkadaşlannı da kurtarmak is-
temişler, ancak PKK'liler Hemen bu-
radan gidin yoksa sizi de öldürürüz'
karşıhğını vermişlerdir. Birkaç gün son-
ra Babşivan ve Davidkan köyleri arasın-
daki kırsal alanda, PKK'liler taranndan
kaçınlan vefeci şekikle öMürülen4 gen-
cin ceserJeri bulunmuştur."
K Irak'ta
harekâtDİYARBAKIR (Cumhuriyet Büro-
su)-Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından
PKK geçişlerinı önlemek amacıyla Tür-
kıye-lrak sının bo>uncabaşlatılan ope-
rasyonların. Kuzey Irak topraklanna
kaydınldığı belirtildi.
Dün sabah saatlerinde sının geçen
deneyimli komando bırliklerinin, Kuzey
Irak topraklannda yaklaşık iki aydır ge-
zici olarak konuşlandınlan birliklerle
birleştirilerek yeni bir askeri harekâtabaş-
ladıklan bıldirildi. Harekât sırasında
PKK'nin Metina Kampı yakınlanna he-
likopterlerle askeri birliklerin indirildi-
ği bildirildi.
Metina Kampf na yönelik operas-
yonlar sırasında yer yer sıcak temasla-
nn sağlandığı ve şiddetli çatışmalann
yaşandığı ögrenıldi. Kayıplarkonusun-
da şu ana kadar net bir bilgi alınamadı.
Erzincanlının var olma savaşı
Erzincan, yıllardır
göç, yoksulluk,
işsizlik ve depremle
depremmardından
silkinerek yeniden
ayağa kalkan kent,
devletin deprem
yardımını kesmesi
nedeniyle zor
günler yaşıyor.
%kluklarla dolu yaşarhALPERTURGUT
ERZİNCAN - Erzin-
can'da kahvehaneler tıklım
tıklım dolu, hayvancılık can
çekişiyor, yaşam yıkıntı-
larda soluk alıyor, esnaf as-
ker yolu gözlüyor, işsizler
fabrikalann kunılması için
gün sayıyor ama umut hep
saklı çözüm bekliyor.
Munzur Dağlan ve Ke-
şiş (Paşa) Dağı arasındaki
tam 1185 metre yükseklik-
teki platoda yer alan Erzin-
can, ilk olarak 1939 depre-
miyle yer\e bir oldu. Genç
cumhuriyet kollannı sıva-
yarak yıkılan kentin yanı-
na yeni Erzincan'ı kurdu.
Ancak fay hattındaki kent
1983 depremiyle bir kez
daha sarsıldı. İ983'te sa-
dece binaları yıkan. can
kaybına yol açmayan deprem 1992
Mart'ında kenti harabeye çevirdi. Her
depremden sonra olduğu gibi yine göç
başladı. Binlerce insan komşu illere
akın ederken devletin ve yurttaşlann
yardımıyla Erzincan fay hattından uzak-
ta tekrar inşa edildi.
Kentin kurulduğu fay hattındaki va-
diye Erzincanltlar "ölüm vadisi" adını
veriyor. 1939 ve 1992 depremlerinin anı-
sı yıkıntılarda, hâlâ insanlar yaşıyor.
Her an çökme tehlikesi altındaki hara-
belerde var olma savaşı veren Çinge-
neler ve fakir insanlar, Dörtyol'un ar-
kasında kalan yeni kentte yerleşmek
istiyor. Tek katlı yapilar kenti Erzin-
can'a devlet yıllarca yardımda bulun-
du. Bugün ise devlet yardımı kesılmiş
durumda. Kentte belki de göze batan tek
şe\ kahvehanelerin çokluğu. Erzincan
halkı işsiz ve kahvehaneler tıklım tık-
lım dolu. MHP'li Erzincan Belediye-
si'nde çalışan işçiler ve memurlar ma-
aşlannı alamamaktan yakınıyorlar. 115
bin kişinin yaşadığı Erzincan"da 2 fab-
rika bulunuyor. Şeker ve iplik fabrika-
sı. Erzincanlılar, iplik fabrikası Tansu
ÇiDer'in başbakanlığı döneminde özell-
leştirilince çok say ıda insanın işsiz kal-
dığını belirterek, "Şündielde kalan tek
fabrika şeker fabrikaSL Birkaç da kü-
çüku fabrikası var. Devletel uzatmaz-
sa kenti kötü günler bekliyor" diye ko-
nuşuyorlar. Erzincan'da konuşlandın-
lan birliklerde görev yapan yaklajık 10
bin er, erbaş, astsubay ve subay kent es-
nafinın tek dayanagı. Esnaf, hafta son-
lan askerlerin çarşı iznine çıkması için
gün sayıyor.
Kent yöneticileri, Erzincan Organi-
ze Sanayii Bölgesi'nde yatınmcılara
bedava arazı verilmesine karşın hiç
kimsenin başvuruda bulunmamasın-
dan yakınıyor.
Hayvancılıkla uğraşan Keşiş Dağı
tepelerindekı Küçük Çakırman köyü
halkı, küçukbaş ve büyiikbaş hayvan-
lannı otlatamamaktan şikâyetçi. As-
kerler tarafından konulan
yayla yasaklannın kaldınl-
masını isteyen köylüler, her
hanede 20 nüfusa bakmak
için yoklukla ve yoksulluk-
la savaşnklannı vurgulaya-
rak şunlan söylüyorlar:
"Mera sahipleri koyun
başuıa 1 ile 1^ mihon lira
arasmda para istiyor. Kü-
çükbaş hayvan ft>Btlan 4
zengin tüccar taranndan
belirlenhw. Otlaklar yeter-
siz. var olan alanlar da ya-
sakh. Çakırman'da yamaç
paraşütü >-apdacagı için kö-
yümüzün boşaMacağı söy-
İeniyor. O zaman bize de
göç etmekten başka cıkış
yolu kalmayacak."
Fırat'ın Keşiş Dağı'na
bakan kıyısında Erzincan
kenti için spor festivalleri
düzenlenirken Munzur
Dağlan'na bakan kıyısında ise yaşam
mücadelesi verilıyor. Tanklann namlu-
su Munzur Dağlan'na dönük ve asker-
ler ellerinde dürbünlerle gün boyu dağ-
lan izliyor. Erzunım ve Erzincan ara-
sındaki yoldajandarmalar ve Özel Ha-
rekâtçı polisler, zırhlı taşıyıcılarla sü-
rekli geziyor.
Erzincan'ın ünlü tulum peyniri, sa-
dece Erzincan' ın Üzümlü ilçesinde ye-
rişen Cimin üzümü, hahcılık. tanm ve
alabalık yetıştiriciliği kent köylerinin ge-
çim kaynağı. Yüzyıllar öncesine daya-
nan Erzincan dövTne bakırcılığı ise
yerini bakır el işlemeciliğine bırakmış
durumda.
ÖZEL YÜKSEKOKULLARIN NASIL DENETLENECEĞÎ KONUSUNDA A ÇIK BİR HÜKÜM BULUNMUYOR
Yiikıf kavı aıımmı archna sığınıyorlar
DEMİRTAŞCE\HUN
Gerek özel vüksekokul sahipleri, ge-
rek^.e yönetıcılenmiz, "vakıP kavramı-
na. sözcüğün tam anlamıyla bir can simi-
dıne sarılırmışçasına sarılmışlardır dört
elle Tüccarlar, gelecek güvencesini "va-
kıf
71
ka\ramının ardma sığınmakta bula-
caklarını. yöneticilenmız ise tıpkı II. Ab-
dülhamid in "Şu mektepierouııasa maari-
fî ne güzel idare ederdim" diyen ünlü Ma-
arif Nazın Haşim Paşa gıbi, okulları ye-
niden vakıflara devrederek yüksek eğitim
sorununu çözebileceklerini sanmaktadır-
lar. Bilındiği gibi, Osmanlı lmparatorlu-
ğu'nda ta 19. yy. ortalanna kadar, cami va-
kıflannca camı a\ lulannda kurulup yöne-
tilmı> medreseler.halka açık tek eğitim ku-
rumudur. Yani devlet, medreselerin ne eği-
tim politıkalanna ve ders programlanna
karışmaktadır. ne de giderleri için devlet
bütçesinden tek bir kuruş harcamaktadır.
Ancak 19. yy. ortalanndan itibaren Batı-
lılaşma politikalan yüzünden, artık dev-
let de halkın eğitimi için Batı tipinde ve
din dışı derslerin ağırlıkta olduğu mektep-
ler açmaya başlamıştır medreselerin yanı
sıra. Mekteplerin bütün giderleri de kuş-
kusuz devlet bütçesinden karşılanmakta-
dır. tşte. Hazine sıkıntı içinde olduğundan,
bu mekteplerle ilgili ödemelerde zor du-
ruma düşülünce. "Şueğitimişiıneğermed-
reselerle ne güzel idare edilirmiş" dıyerek.
eğitimin yenıden bütünü> le vakıflara dev-
redilmesini önermektedir aslında Haşım
Paşa da...
Vakıfkavramı da yaşamımıza lslamiyet-
le birlikte girmiş olsa gerektir kuşkusuz.
Çünkü, uzmanlarca belirtildığine göre bu
konuda Kuran'da herhangı bir hüküm yok-
tur ama, bu kurum tslamiyetin ilk günle-
rinden beri bütün tslam ülkelerinde uygu-
lanagelmektedir. Kısacası, lslam toprak
hukukunun ıkta sistemine göre herhangi
bir kişiye tahsis edilmiş bir gayrimenku-
lün tasarruf hakkına, cami. mescit, med-
rese vb. gibi bir hayrat içın kullanılması
koşuluyla dokunulmazlık ve süreklilik ka-
zandıran bir çözüm olarak bulunmuştur.
Osmanlılar da Selçuklulardan devraldık-
lan bu kuruma. yanı camı. mescit. med-
rese vb. vakıflanna kesinlikle dokunma-
mışlardır bütün tarihleri boyunca. Ne var
ki 17. yy'da fetıhlerin ardı kesilip de ha-
zinenin açığı dirlik sahiplerinin malvarlık-
larına el konularak kapatılmaya başlanın-
ca, gücünü kullanabilen has ve zeamet sa-
hipleri, güya cami. medrese vakfi kuruyor-
muş gibi malvarlıklannın yönetiminı oğ-
luna, daha sonra da oğullannın oğullan-
na bırakacak şekılde bol miktarda vakıf-
larkurmaya başlamışlardır. Yani. 17. yy'dan
itibaren Osmanlı împaratorluğu'nda vakrf
kununuda hızla yozlaştınlmış ve hayır iş-
len için kurulmuş vakıflann yanı sıra san-
ki tasarruf hakkını bir hile-i şeriye ıle bir
anlamda mülkiyet hakkına dönüştüren ye-
ni bir tican vaİcıf türü ortaya çıkanlmış-
tır. Nitekim, 82 Ana>asasf nda "kazanç
amacına vönelikolmamak şarü ile" denil-
mek suretiyle vakıfkavTamının da artık gü-
nümüzde bir ticari şırket turünün adı ola-
rak kullanıldığı gerçeği yönetıcilerimiz-
ce de kabul edilmektedir zaten. Bu ne-
denle, bütün vakıflan, bugün dilimizde
gizemli bir dinsel dokunmazlık kazanmış
olan vakıf kavTamıyla özdeşleş.rirmemek
gerektir kesinlikle.
Fakat ne acıdır ki halen yürürlekteki
2547 sayılı "Yükseköğretim YasasT da
1982 Anayasası'ndan nice önce, 6 Kasım
1981 yılında yürürlüğe gırmıştir. Bu ne-
denle. vakıfüniversitelerinin "kazançama-
cına vönelik olup olmadıklannın" nasıl
denetleneceği konusunda da elde açık bir
hüküm yoktur.
Ama öte yandan, 26 Nisan 1999 günlü
Cumhuriyet'tekı bir habere göre kimı va-
kıf üniversiteteri, daha şimdiden "yeterli
sa>ida öğrenci bulamadıklan" gerekçe-
siyle bazı fakülte ve yüksekokullannı ka-
patmak için YÖK"e yazıyla başvurmuş-
lardır. "kazanç amacına yönetik" olduk-
larını saklamaya bıle gerek duymadan.
Oysa Mustafa KernaL 1924 yılında çı-
karttığı "Tevhid-i Tedrisat" yasasıyla,
medreseleri bflevakıflann elinden ahp Eği-
tim Bakanlığf na bağlamıştır. Nitekim,
ayru gün çıkanlan yasalarla Şeriye ve Ev-
kaf (Vakıflar) Baİcanlıklan kapatılmış,
Tevhid-i Tedrisat Yasası ile de Milli Eği-
tim Bakanlığı'na yeni medreseler olarak
imam-hatip okullan açma görevi veril-
miştir, ödün olarak.
82 Anayasası ise hem üniversite eğiti-
mınin vakıflar aracılığıyla özelleştirilme-
sine olanak vermektedir. hem de medre-
seleri bile vakıflann elinden alan "Tevhid-
i Tedrisat"ın anayasaya aykınlığını öne
sürebilme> i yasaklamiaktadır.
1960'larda özel yüksekokul yagmasına
son veren gençler!..
Eeeeey, uygartoplum üyeleri!.. Birtop-
lumun geleceği sadece doğaya sahip çıkı-
larak korunmaz, insanının geleceğine sa-
hip çıkmak gerek asıl!..
Görev gene sizi bekliyor. Haydın!.. Bir
kez daha beraber olalım!
ÜTİfİ
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Hande Ataizi
Ülkemizın yetiştirdiği en sıkı icraatçı Atatürkçü
Kenan Evren, Hande Ataizi'nin resmini yapacak.
Önce gazetelere Ataizi'nin nü resmini yapacağı
yansıdı ise de, emekliliğinin tadını Marmaris'teki cen-
netinde çıkaran Evren, meslektaşlarımızın bu sez-
gisel fantezisinı düzeltti.
Hayır, fotoğrafı üzerinden portresini çalışacak.
• • •
Hande Ataizi.
Adı hoş.
Çehresi dikkat çekici.
Bütünü, davetkâr.
Çok satan gazetelerin sosyete pazanna yöne-
lik, sıradan okura da yaşananlann çam sakızı ço-
ban armağanı dedikodusunu sunan hafta sonu
lüks dergilerinde, boyu-posu, pozu cesur.
Ayda ne kadar kazandığını açıklayıp vergi me-
murianyia başını derde sokacak kadarda deneyim-
siz.
Izi, çeşitli "sektöıier" tarafından sürülüyor.
Bir sürek avının objesi.
Ama kendisi yanlış iz sürüyor.
Daha doğrusu izleri birbinne kanştırıyor.
Soyadının etkisı, kendisini götüre götüre, Mar-
maris'e, Evren'in yanına götürmüş:
"Paşam resmimi yapar mısın!"
Evren'in yüreği hop etti, niye dilber ressamı ol-
madım diye düşündü, geçmişini sorguladı ve ka-
çırdıklanna yandı mı?
Son pişmanlık da para etmiyor ki!
• • •
Bir TV, Ataizi'nin Evren'e göndereceği fotoğrafı
yayımladı. Bele kadar bir fotoğraf, bir gögsü ya-
nm açık.
Bu portreyi nasıl yapmalı?
Hande'nin bu hoş fotoğrafıyla nasıl ilişki kurma-
lı ressam Evren?
Resme de, romantik ilişkiler gibi üstten başla-
yacak.
Fırça darbeleriyle Hande'nin saçlanna biçim ve-
recek; saçları, yanakları okşayacak.
Fırçalar Hande'nin yüzünde gezecek; ağız, bu-
run, gözler derken, boyun bölgesinde iyice eriyip
gidecek.
Evren bunlan yaparken ürpermeyi becerebilme-
li ve sonuçta ortaya çıkan "ürünle" izleyicileri de
ürpertebilmeli.
• • •
Hande'nin fotoğrafıyla tuval başında yaşayaca-
ğı bu kişisel maceranın toplumsal yönü bizi daha
çok ilgilendiriyor.
Örneğin, tuvalde aşağılara indikçe ne yapaca-
ğını düşünmeli.
Hande'nin göğsünü soymalı mı, kapamalı mı?
Bu noktada, 1980'lerde Türkiye'nin üzerine at-
tığı yeşil şalı anımsamalı...
Sonra, pıtrak gibi bu topraklardafışkırttığı imam
hatipokullannı...
Egıtım/öğretim birliğinin parçalanmasına yaptı-
ğı katkıları...
*. Evren, Hande'nin göğüslerini fırçalarken, Mer-ı
ve'nin türbanı arasmda bir bağ kuracak mı? r,
Ben kuramadım, belki siz de kuramayacaksınız,
ama Evren kurabilir belki!
Ya, Türkiye türbanlı cumhuriyeti veya Büyük tür-
banlı Millet Meclisi düşüncesi arasında?!
Ya 28 Şubat harekâtı ile, kendi döneminde dini
patlatması arasında?
Belki kurar; Hande'den üstün sanatsal bir yapıt
ortaya çıkartırken, bunlan düşünür mü?
Bugüne bakıp, kendi sorumluluğunu, kendi suç-
lannı anımsamalı ve gece rahat uyuyamamalı.
Belki rahat uyuyabilmek için bu aziz milletine
içini dökmek gereğini duyar!
Bence bütün bu tartışmalar, Hande Ataizi'nin
göğüslerinde kilitleniyor.
Evren onları örtmeli mi, örtmemeli mi?
Güneydoğu'da
sağhk hîzmeti
ağır aksak
ENVERSEVİŞ
DİY4RBAKIR- Diyar-
bakır Bölge Tabip Odası
tarafindan hazırlanan bir
raporda, Güneydoğu'da
Diyarbakır, Batman. Si-
irt, Mardin, Şırnak ve Şan-
lıurfa kent merkezlerinde
245 sağhk ocağından
48"inin, 513 sağhk evin-
den de 475'inin kapalı ol-
duğu belirtildi. Raporda,
Doğu ve Güneydogu Ana-
dolu bölgelerinde 5 bin
167 sağhk ocağından
1947'si, 11 bin 877 sağhk
evinden 6 bin 615'inin ise
bınasız olduğuna dikkat
çekildi.
Güneydogu"da kadro.
araç ve gereç yetersızliğı
nedeniyle Diyarbakır'da
12 sağlık ocağı, 97 sağhk
evi, Batman'da 4 sağhk
ocağı, 46 sağhk evı. Si-
irt'te 7 sağhk ocağı, 59
sağhk evi. Mardin'de 15
sağlık ocağı, 99 sağhk evi.
Şırnak'ta 8 sağlık ocağı, 66
sağlık evi ve Şanlıurfa'da
ise 2 sağlık ocağı, 108 sağ-
hk evinin kapalı durumda
olduğu belirtildi. Raporda.
Güneydoğu'da sağlık oca-
ğı ve sağlık evi sayısında
azalma olduğu ve mevcut
sağlık ocağı ve evlerinın de
kapatıldığının gözlendiği
vurgulandı.
Doğu ve Güneydogu
Anadolu bölgelerindeki
sağlık ocakları ve sağlık
evlerindeki yetersizliğin
yanhzca "nieeüksel olma-
yıp" aynı zamanda "nite-
likseldeolduğu^na dikkat
çekilen raporda, bölgede
5 bin 167 sağlık ocağından
1947'sinin. 11 bin 877 sağ-
lık evinden 6 bin 615'inin
binasız olduğu belirtildi.
Tabip Odası raporunda şu
bilgilere yer verildi:
"Sağlık evlerinin ve
ocaklannm bina dunun-
lannda da ciddi olumsuz-
luklar mevcuttur. Bölge-
de sağhk ocaldan ve sağ-
hk evleri sorunlannın ki-
rahk yapılarla çözülmek-
te olduğu gözlenmektedir.
Geçici binalann önemli
kısmının sağhk ocağı iş-
levierini verine getirmek-
ten çokuzak olduğu,yeter-
li muavene odası, hekim
odası, laboratuvar odası
oluşturmaktazorkıkçekl-
diği bilinmektedir."
Trabzon 'da
sukavgası
TRABZON
(Cumhuriyet)
ANAP dışındaki sağ
partilerin desteğini
alarak secimleri kaza-
nan FP'li belediye,
Trabzon Belediye-
si'nin trilyonlarca li-
ralık borçlannın fatu-
rasını halka çıkardı.
FP'li belediye borç-
lan yüzde 300 düze-
yinde su zammıyla
kapatmayaçalışıyor.
ANAP'hlar zam ka-
rannın iptali için ida-
re mahkemesinebaş-
vururken DSP, kara-
nn geri ahnmaması
halinde kitk gösteri-
sine hazırlanıyoT.