25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 MAYIS 1999 PERŞEMBE HABERLER Danıştay, bağımsız Elazığ milletvekilinin dokunulmazlığının bir kez daha kaldınlmasını istedi olayında tekrar başa clöııüMü Mehmet Ağar ANK\RA (CumhuriyetBürosu)- Danış- tay, Susurluk ana davası nedeniyte dokunul- mazlığı kaldınlan ancak 18 Nisan seçimle- ri sonunda milletvekili seçilen Mehmet Ağar'ın dokunulmazlığının bir kez daha kaldınlması içın, dosyanın TBMM Başkan- lığı'na gönderilmesine karar verdi. Danıştay 2. Dairesi, tçişleri Bakanlı- ğı'ndan Ağarhakkında gelen soruşturma dos- yasına ilişkin incelemesini tamamladı. tçiş- leri Bakanlığı'nın Danıştay'a gönderdiği soruşturma dosyasında. Ağar'ın Emniyet Genel Müdürlüğü dönemıni kapsayan 1993- 1996 yıllannda "cürüm işlemek için çete oluşturmak". "gıyabi tutuklu saıuğın sak- lanmasına yankmcı olmak" v e "görevi kö- tüye kullanmak" suçlannı ışlediği belirtıl- dı. Danıştay 2. Dairesi. 20. dönem mıllet- • Danıştay, Susurluk davasında dokunulmazlığı kaldınlan ancak yine milletvekili seçilen Mehmet Ağar"ın dokunulmazlığının bir kez daha kaldınlması için. dosyanın TBMM Başkanlığı'na gönderilmesine karar verdi. Soruşturma dosyası önce Adalet Bakanlığı'na sonra Başbakanlığa oradan da TBMM Başkanlığı'na gönderilecek. vekili olan Ağar'ın söz konusu fiillerden ya- samadokunulmazlığının 11 Aralık 1997'de kaldınldığını hatırlattı. Ağar'ın. 18 Nisan'da yapılan seçimlerde yenıden milletvekili seçildigine işaret eden 2. Daire. anayasanın 83. maddesinın üçün- cü fikrasına göre dokunulmazlığının yenı- den kaldınlıp kaldınlmayacağına karar ver- mek üzere soruşturma dosyasını Adalet Ba- kanlığı'na gönderilmek üzere tçişleri Bakan- lığı'na iade etti. Adalet Bakanlığı. Ağarhakkmdaki soruş- turma dosyasını Başbakanlığa iletecek. Baş- bakanlık da TBMM Başkanlığı'na gönde- recek. Ağar'ın dokunulmazlığı yenıden kal- dınlırsa yargılanabilecek. 20. dönem Elazığ Millervekıli olan Meh- met Ağar'ın yasama dokunulmazlığı 11 Aralık 1997'de TBMM Genel Kurulu'nda, "cürüm işlemek için çete oluşturmakT> ,"gı- yabi tutuklu sanığuı saklanmasına yardun- a obnak" ve "görevi kötüye kullanmak" fiillerinden kaldınlmıştı. Ağar'ın bu kara- ra yaptığı itiraz. Anayasa Mahkemesi'nce reddedilince dosya, Istanbul DGM Cum- huriyet Başsavcılığı'na gönderildi. Başsav- cılık,"Susurluk davasıyia" birlikte Ağar'ın da dokunulmazlığının kaldınldığı fiiller- den yargılanması için dava açtı. tstanbul 6 No'lu DGM'de görülen dava- nın ilk oturumunda Ağar hakkındaki suç- lamalann bakan olduğu dönemine ait oldu- ğu, Yüce Divan'da yargılanabilmesinın de anayasadakı prosedüre tabi olduğu gerek- çesiyle görevsizlik karan verildi. Bu kara- ra, tstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılı- ğı itiraz ettı. Başsavcılığın itirazı ûzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesi, tstanbul 6 No'lu DGM'nın Ağar hakkında verdiği görev siz- lik karannı bozmuştu. PKK, çocuklan katletti• Terör örgütü, Kuzey Irak'ın Mergesor yakınlannda 12 Kürt çocuğunu kaçırdı. Yaşlan 15-17 arasmda değişen çocuklan sorgulayan teröristler, 4 çocuğu işkence yaptıktan sonra öldürdüler. ANKARA (AA) - Terör örgütü PKK'nin, Kuzey Irak'ta 4 Kürt çocu- ğunu işkenceden geçirdikten sonra kat- lettığı ıleri sürüldü. PKK, Kuzey lrak'ın Barzan alanı Mergesor kazası Baze Köyü kırsahn- da yaşlan 15-17 arasında değişen 12 Kürt çocuğunu kaçırdı. Mantar topla- mak içın kırsal alanda dolaşan çocuk- lan kaçıran terör örgütü mensuplan. kaçırdıklan çocuklan önce sorguya çek- nler. Kaçınlan çocuklardan 8'ini serbest bırakan teröristler 4 çocuğu ıse vahşi- ce katlettiler. Katledılen çocuklannel- leri ve ayaklannın öldürülmeden önce bağlandığı ve bacaklannın kınldığı tes- pit edildı. Olayla ılgili 13 Mayıs 1999tarihin- de birbildiri yayımlayan Kürt Devrim- ci Hizbullah Partisi Başkanı EtemBar- zanL olayla ilgili şunlan kaydettı: "Barzan mıntıkasına bağb Baze Kö- yü cftannda Şirin Dagı'na mantar top- İamaya çıkan 12 genç PKK taranndan yakalanarak Davidka Köyü kırsalma götürülmüşlerdir. Bu gençlerden 8'i Kürt Devrimci Hizbullah Partisi üyesi olduklarını belirterek serbest bırakıl- malannı istemişlerdir. Yapılan konuşma- lardan sonra 8 kişi serbest kalmış, bu ki- şiler 4 arkadaşlannı da kurtarmak is- temişler, ancak PKK'liler Hemen bu- radan gidin yoksa sizi de öldürürüz' karşıhğını vermişlerdir. Birkaç gün son- ra Babşivan ve Davidkan köyleri arasın- daki kırsal alanda, PKK'liler taranndan kaçınlan vefeci şekikle öMürülen4 gen- cin ceserJeri bulunmuştur." K Irak'ta harekâtDİYARBAKIR (Cumhuriyet Büro- su)-Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından PKK geçişlerinı önlemek amacıyla Tür- kıye-lrak sının bo>uncabaşlatılan ope- rasyonların. Kuzey Irak topraklanna kaydınldığı belirtildi. Dün sabah saatlerinde sının geçen deneyimli komando bırliklerinin, Kuzey Irak topraklannda yaklaşık iki aydır ge- zici olarak konuşlandınlan birliklerle birleştirilerek yeni bir askeri harekâtabaş- ladıklan bıldirildi. Harekât sırasında PKK'nin Metina Kampı yakınlanna he- likopterlerle askeri birliklerin indirildi- ği bildirildi. Metina Kampf na yönelik operas- yonlar sırasında yer yer sıcak temasla- nn sağlandığı ve şiddetli çatışmalann yaşandığı ögrenıldi. Kayıplarkonusun- da şu ana kadar net bir bilgi alınamadı. Erzincanlının var olma savaşı Erzincan, yıllardır göç, yoksulluk, işsizlik ve depremle depremmardından silkinerek yeniden ayağa kalkan kent, devletin deprem yardımını kesmesi nedeniyle zor günler yaşıyor. %kluklarla dolu yaşarhALPERTURGUT ERZİNCAN - Erzin- can'da kahvehaneler tıklım tıklım dolu, hayvancılık can çekişiyor, yaşam yıkıntı- larda soluk alıyor, esnaf as- ker yolu gözlüyor, işsizler fabrikalann kunılması için gün sayıyor ama umut hep saklı çözüm bekliyor. Munzur Dağlan ve Ke- şiş (Paşa) Dağı arasındaki tam 1185 metre yükseklik- teki platoda yer alan Erzin- can, ilk olarak 1939 depre- miyle yer\e bir oldu. Genç cumhuriyet kollannı sıva- yarak yıkılan kentin yanı- na yeni Erzincan'ı kurdu. Ancak fay hattındaki kent 1983 depremiyle bir kez daha sarsıldı. İ983'te sa- dece binaları yıkan. can kaybına yol açmayan deprem 1992 Mart'ında kenti harabeye çevirdi. Her depremden sonra olduğu gibi yine göç başladı. Binlerce insan komşu illere akın ederken devletin ve yurttaşlann yardımıyla Erzincan fay hattından uzak- ta tekrar inşa edildi. Kentin kurulduğu fay hattındaki va- diye Erzincanltlar "ölüm vadisi" adını veriyor. 1939 ve 1992 depremlerinin anı- sı yıkıntılarda, hâlâ insanlar yaşıyor. Her an çökme tehlikesi altındaki hara- belerde var olma savaşı veren Çinge- neler ve fakir insanlar, Dörtyol'un ar- kasında kalan yeni kentte yerleşmek istiyor. Tek katlı yapilar kenti Erzin- can'a devlet yıllarca yardımda bulun- du. Bugün ise devlet yardımı kesılmiş durumda. Kentte belki de göze batan tek şe\ kahvehanelerin çokluğu. Erzincan halkı işsiz ve kahvehaneler tıklım tık- lım dolu. MHP'li Erzincan Belediye- si'nde çalışan işçiler ve memurlar ma- aşlannı alamamaktan yakınıyorlar. 115 bin kişinin yaşadığı Erzincan"da 2 fab- rika bulunuyor. Şeker ve iplik fabrika- sı. Erzincanlılar, iplik fabrikası Tansu ÇiDer'in başbakanlığı döneminde özell- leştirilince çok say ıda insanın işsiz kal- dığını belirterek, "Şündielde kalan tek fabrika şeker fabrikaSL Birkaç da kü- çüku fabrikası var. Devletel uzatmaz- sa kenti kötü günler bekliyor" diye ko- nuşuyorlar. Erzincan'da konuşlandın- lan birliklerde görev yapan yaklajık 10 bin er, erbaş, astsubay ve subay kent es- nafinın tek dayanagı. Esnaf, hafta son- lan askerlerin çarşı iznine çıkması için gün sayıyor. Kent yöneticileri, Erzincan Organi- ze Sanayii Bölgesi'nde yatınmcılara bedava arazı verilmesine karşın hiç kimsenin başvuruda bulunmamasın- dan yakınıyor. Hayvancılıkla uğraşan Keşiş Dağı tepelerindekı Küçük Çakırman köyü halkı, küçukbaş ve büyiikbaş hayvan- lannı otlatamamaktan şikâyetçi. As- kerler tarafından konulan yayla yasaklannın kaldınl- masını isteyen köylüler, her hanede 20 nüfusa bakmak için yoklukla ve yoksulluk- la savaşnklannı vurgulaya- rak şunlan söylüyorlar: "Mera sahipleri koyun başuıa 1 ile 1^ mihon lira arasmda para istiyor. Kü- çükbaş hayvan ft>Btlan 4 zengin tüccar taranndan belirlenhw. Otlaklar yeter- siz. var olan alanlar da ya- sakh. Çakırman'da yamaç paraşütü >-apdacagı için kö- yümüzün boşaMacağı söy- İeniyor. O zaman bize de göç etmekten başka cıkış yolu kalmayacak." Fırat'ın Keşiş Dağı'na bakan kıyısında Erzincan kenti için spor festivalleri düzenlenirken Munzur Dağlan'na bakan kıyısında ise yaşam mücadelesi verilıyor. Tanklann namlu- su Munzur Dağlan'na dönük ve asker- ler ellerinde dürbünlerle gün boyu dağ- lan izliyor. Erzunım ve Erzincan ara- sındaki yoldajandarmalar ve Özel Ha- rekâtçı polisler, zırhlı taşıyıcılarla sü- rekli geziyor. Erzincan'ın ünlü tulum peyniri, sa- dece Erzincan' ın Üzümlü ilçesinde ye- rişen Cimin üzümü, hahcılık. tanm ve alabalık yetıştiriciliği kent köylerinin ge- çim kaynağı. Yüzyıllar öncesine daya- nan Erzincan dövTne bakırcılığı ise yerini bakır el işlemeciliğine bırakmış durumda. ÖZEL YÜKSEKOKULLARIN NASIL DENETLENECEĞÎ KONUSUNDA A ÇIK BİR HÜKÜM BULUNMUYOR Yiikıf kavı aıımmı archna sığınıyorlar DEMİRTAŞCE\HUN Gerek özel vüksekokul sahipleri, ge- rek^.e yönetıcılenmiz, "vakıP kavramı- na. sözcüğün tam anlamıyla bir can simi- dıne sarılırmışçasına sarılmışlardır dört elle Tüccarlar, gelecek güvencesini "va- kıf 71 ka\ramının ardma sığınmakta bula- caklarını. yöneticilenmız ise tıpkı II. Ab- dülhamid in "Şu mektepierouııasa maari- fî ne güzel idare ederdim" diyen ünlü Ma- arif Nazın Haşim Paşa gıbi, okulları ye- niden vakıflara devrederek yüksek eğitim sorununu çözebileceklerini sanmaktadır- lar. Bilındiği gibi, Osmanlı lmparatorlu- ğu'nda ta 19. yy. ortalanna kadar, cami va- kıflannca camı a\ lulannda kurulup yöne- tilmı> medreseler.halka açık tek eğitim ku- rumudur. Yani devlet, medreselerin ne eği- tim politıkalanna ve ders programlanna karışmaktadır. ne de giderleri için devlet bütçesinden tek bir kuruş harcamaktadır. Ancak 19. yy. ortalanndan itibaren Batı- lılaşma politikalan yüzünden, artık dev- let de halkın eğitimi için Batı tipinde ve din dışı derslerin ağırlıkta olduğu mektep- ler açmaya başlamıştır medreselerin yanı sıra. Mekteplerin bütün giderleri de kuş- kusuz devlet bütçesinden karşılanmakta- dır. tşte. Hazine sıkıntı içinde olduğundan, bu mekteplerle ilgili ödemelerde zor du- ruma düşülünce. "Şueğitimişiıneğermed- reselerle ne güzel idare edilirmiş" dıyerek. eğitimin yenıden bütünü> le vakıflara dev- redilmesini önermektedir aslında Haşım Paşa da... Vakıfkavramı da yaşamımıza lslamiyet- le birlikte girmiş olsa gerektir kuşkusuz. Çünkü, uzmanlarca belirtildığine göre bu konuda Kuran'da herhangı bir hüküm yok- tur ama, bu kurum tslamiyetin ilk günle- rinden beri bütün tslam ülkelerinde uygu- lanagelmektedir. Kısacası, lslam toprak hukukunun ıkta sistemine göre herhangi bir kişiye tahsis edilmiş bir gayrimenku- lün tasarruf hakkına, cami. mescit, med- rese vb. gibi bir hayrat içın kullanılması koşuluyla dokunulmazlık ve süreklilik ka- zandıran bir çözüm olarak bulunmuştur. Osmanlılar da Selçuklulardan devraldık- lan bu kuruma. yanı camı. mescit. med- rese vb. vakıflanna kesinlikle dokunma- mışlardır bütün tarihleri boyunca. Ne var ki 17. yy'da fetıhlerin ardı kesilip de ha- zinenin açığı dirlik sahiplerinin malvarlık- larına el konularak kapatılmaya başlanın- ca, gücünü kullanabilen has ve zeamet sa- hipleri, güya cami. medrese vakfi kuruyor- muş gibi malvarlıklannın yönetiminı oğ- luna, daha sonra da oğullannın oğullan- na bırakacak şekılde bol miktarda vakıf- larkurmaya başlamışlardır. Yani. 17. yy'dan itibaren Osmanlı împaratorluğu'nda vakrf kununuda hızla yozlaştınlmış ve hayır iş- len için kurulmuş vakıflann yanı sıra san- ki tasarruf hakkını bir hile-i şeriye ıle bir anlamda mülkiyet hakkına dönüştüren ye- ni bir tican vaİcıf türü ortaya çıkanlmış- tır. Nitekim, 82 Ana>asasf nda "kazanç amacına vönelikolmamak şarü ile" denil- mek suretiyle vakıfkavTamının da artık gü- nümüzde bir ticari şırket turünün adı ola- rak kullanıldığı gerçeği yönetıcilerimiz- ce de kabul edilmektedir zaten. Bu ne- denle, bütün vakıflan, bugün dilimizde gizemli bir dinsel dokunmazlık kazanmış olan vakıf kavTamıyla özdeşleş.rirmemek gerektir kesinlikle. Fakat ne acıdır ki halen yürürlekteki 2547 sayılı "Yükseköğretim YasasT da 1982 Anayasası'ndan nice önce, 6 Kasım 1981 yılında yürürlüğe gırmıştir. Bu ne- denle. vakıfüniversitelerinin "kazançama- cına vönelik olup olmadıklannın" nasıl denetleneceği konusunda da elde açık bir hüküm yoktur. Ama öte yandan, 26 Nisan 1999 günlü Cumhuriyet'tekı bir habere göre kimı va- kıf üniversiteteri, daha şimdiden "yeterli sa>ida öğrenci bulamadıklan" gerekçe- siyle bazı fakülte ve yüksekokullannı ka- patmak için YÖK"e yazıyla başvurmuş- lardır. "kazanç amacına yönetik" olduk- larını saklamaya bıle gerek duymadan. Oysa Mustafa KernaL 1924 yılında çı- karttığı "Tevhid-i Tedrisat" yasasıyla, medreseleri bflevakıflann elinden ahp Eği- tim Bakanlığf na bağlamıştır. Nitekim, ayru gün çıkanlan yasalarla Şeriye ve Ev- kaf (Vakıflar) Baİcanlıklan kapatılmış, Tevhid-i Tedrisat Yasası ile de Milli Eği- tim Bakanlığı'na yeni medreseler olarak imam-hatip okullan açma görevi veril- miştir, ödün olarak. 82 Anayasası ise hem üniversite eğiti- mınin vakıflar aracılığıyla özelleştirilme- sine olanak vermektedir. hem de medre- seleri bile vakıflann elinden alan "Tevhid- i Tedrisat"ın anayasaya aykınlığını öne sürebilme> i yasaklamiaktadır. 1960'larda özel yüksekokul yagmasına son veren gençler!.. Eeeeey, uygartoplum üyeleri!.. Birtop- lumun geleceği sadece doğaya sahip çıkı- larak korunmaz, insanının geleceğine sa- hip çıkmak gerek asıl!.. Görev gene sizi bekliyor. Haydın!.. Bir kez daha beraber olalım! ÜTİfİ PERŞEMBE ORHAN BURSALI Hande Ataizi Ülkemizın yetiştirdiği en sıkı icraatçı Atatürkçü Kenan Evren, Hande Ataizi'nin resmini yapacak. Önce gazetelere Ataizi'nin nü resmini yapacağı yansıdı ise de, emekliliğinin tadını Marmaris'teki cen- netinde çıkaran Evren, meslektaşlarımızın bu sez- gisel fantezisinı düzeltti. Hayır, fotoğrafı üzerinden portresini çalışacak. • • • Hande Ataizi. Adı hoş. Çehresi dikkat çekici. Bütünü, davetkâr. Çok satan gazetelerin sosyete pazanna yöne- lik, sıradan okura da yaşananlann çam sakızı ço- ban armağanı dedikodusunu sunan hafta sonu lüks dergilerinde, boyu-posu, pozu cesur. Ayda ne kadar kazandığını açıklayıp vergi me- murianyia başını derde sokacak kadarda deneyim- siz. Izi, çeşitli "sektöıier" tarafından sürülüyor. Bir sürek avının objesi. Ama kendisi yanlış iz sürüyor. Daha doğrusu izleri birbinne kanştırıyor. Soyadının etkisı, kendisini götüre götüre, Mar- maris'e, Evren'in yanına götürmüş: "Paşam resmimi yapar mısın!" Evren'in yüreği hop etti, niye dilber ressamı ol- madım diye düşündü, geçmişini sorguladı ve ka- çırdıklanna yandı mı? Son pişmanlık da para etmiyor ki! • • • Bir TV, Ataizi'nin Evren'e göndereceği fotoğrafı yayımladı. Bele kadar bir fotoğraf, bir gögsü ya- nm açık. Bu portreyi nasıl yapmalı? Hande'nin bu hoş fotoğrafıyla nasıl ilişki kurma- lı ressam Evren? Resme de, romantik ilişkiler gibi üstten başla- yacak. Fırça darbeleriyle Hande'nin saçlanna biçim ve- recek; saçları, yanakları okşayacak. Fırçalar Hande'nin yüzünde gezecek; ağız, bu- run, gözler derken, boyun bölgesinde iyice eriyip gidecek. Evren bunlan yaparken ürpermeyi becerebilme- li ve sonuçta ortaya çıkan "ürünle" izleyicileri de ürpertebilmeli. • • • Hande'nin fotoğrafıyla tuval başında yaşayaca- ğı bu kişisel maceranın toplumsal yönü bizi daha çok ilgilendiriyor. Örneğin, tuvalde aşağılara indikçe ne yapaca- ğını düşünmeli. Hande'nin göğsünü soymalı mı, kapamalı mı? Bu noktada, 1980'lerde Türkiye'nin üzerine at- tığı yeşil şalı anımsamalı... Sonra, pıtrak gibi bu topraklardafışkırttığı imam hatipokullannı... Egıtım/öğretim birliğinin parçalanmasına yaptı- ğı katkıları... *. Evren, Hande'nin göğüslerini fırçalarken, Mer-ı ve'nin türbanı arasmda bir bağ kuracak mı? r, Ben kuramadım, belki siz de kuramayacaksınız, ama Evren kurabilir belki! Ya, Türkiye türbanlı cumhuriyeti veya Büyük tür- banlı Millet Meclisi düşüncesi arasında?! Ya 28 Şubat harekâtı ile, kendi döneminde dini patlatması arasında? Belki kurar; Hande'den üstün sanatsal bir yapıt ortaya çıkartırken, bunlan düşünür mü? Bugüne bakıp, kendi sorumluluğunu, kendi suç- lannı anımsamalı ve gece rahat uyuyamamalı. Belki rahat uyuyabilmek için bu aziz milletine içini dökmek gereğini duyar! Bence bütün bu tartışmalar, Hande Ataizi'nin göğüslerinde kilitleniyor. Evren onları örtmeli mi, örtmemeli mi? Güneydoğu'da sağhk hîzmeti ağır aksak ENVERSEVİŞ DİY4RBAKIR- Diyar- bakır Bölge Tabip Odası tarafindan hazırlanan bir raporda, Güneydoğu'da Diyarbakır, Batman. Si- irt, Mardin, Şırnak ve Şan- lıurfa kent merkezlerinde 245 sağhk ocağından 48"inin, 513 sağhk evin- den de 475'inin kapalı ol- duğu belirtildi. Raporda, Doğu ve Güneydogu Ana- dolu bölgelerinde 5 bin 167 sağhk ocağından 1947'si, 11 bin 877 sağhk evinden 6 bin 615'inin ise bınasız olduğuna dikkat çekildi. Güneydogu"da kadro. araç ve gereç yetersızliğı nedeniyle Diyarbakır'da 12 sağlık ocağı, 97 sağhk evi, Batman'da 4 sağhk ocağı, 46 sağhk evı. Si- irt'te 7 sağhk ocağı, 59 sağhk evi. Mardin'de 15 sağlık ocağı, 99 sağhk evi. Şırnak'ta 8 sağlık ocağı, 66 sağlık evi ve Şanlıurfa'da ise 2 sağlık ocağı, 108 sağ- hk evinin kapalı durumda olduğu belirtildi. Raporda. Güneydoğu'da sağlık oca- ğı ve sağlık evi sayısında azalma olduğu ve mevcut sağlık ocağı ve evlerinın de kapatıldığının gözlendiği vurgulandı. Doğu ve Güneydogu Anadolu bölgelerindeki sağlık ocakları ve sağlık evlerindeki yetersizliğin yanhzca "nieeüksel olma- yıp" aynı zamanda "nite- likseldeolduğu^na dikkat çekilen raporda, bölgede 5 bin 167 sağlık ocağından 1947'sinin. 11 bin 877 sağ- lık evinden 6 bin 615'inin binasız olduğu belirtildi. Tabip Odası raporunda şu bilgilere yer verildi: "Sağlık evlerinin ve ocaklannm bina dunun- lannda da ciddi olumsuz- luklar mevcuttur. Bölge- de sağhk ocaldan ve sağ- hk evleri sorunlannın ki- rahk yapılarla çözülmek- te olduğu gözlenmektedir. Geçici binalann önemli kısmının sağhk ocağı iş- levierini verine getirmek- ten çokuzak olduğu,yeter- li muavene odası, hekim odası, laboratuvar odası oluşturmaktazorkıkçekl- diği bilinmektedir." Trabzon 'da sukavgası TRABZON (Cumhuriyet) ANAP dışındaki sağ partilerin desteğini alarak secimleri kaza- nan FP'li belediye, Trabzon Belediye- si'nin trilyonlarca li- ralık borçlannın fatu- rasını halka çıkardı. FP'li belediye borç- lan yüzde 300 düze- yinde su zammıyla kapatmayaçalışıyor. ANAP'hlar zam ka- rannın iptali için ida- re mahkemesinebaş- vururken DSP, kara- nn geri ahnmaması halinde kitk gösteri- sine hazırlanıyoT.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle