Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MAY1S 1999 PAZARTESt CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Jniversitelerde ders veren öğretim üyelerinin, öğrenci yetiştirme konusunda eğitim almamaları eleştirildi
'Iyi bflhn adaııu olıııakyetmez'kSUMANABACIOĞLL
tZMtR- Üniversitede "iyi bUimadamı" olmak, öğ-
sncilen ıyi yetıştirmeye yetmiyor. tlk \e ona derece-
ı okullarda öğretmen olanlar formasyon dersı alma-
annakarşın. üniversıtelerde böyk bir zorunlulukbu-
urvmuyor. Öğretim üyelennm, "öğretim yöntemleri,
»ğrendyle iletişim kurabilme. eğitim ortamı haaria-
na. ölçme ve değeriendirme" konularında bılgı sahi-
>i olmadıkları belırtıliyor.
Üniversitelerde dersverenöğretim üyelerinin bilim-
x\ araştırmalar yürütmenin yanı sıra en önemli işle-
wi olan öğrenci yetiştirme konusunda hiç bir eğitim
îlmadıklanna dikkat çekıhyor. Eğitim Bilimleri Uz-
manı ve DEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kemal
Açıkgöz, öğretim mesleğınde bulunan insanlann "öğ-
retim yöntemlerini ve asgari eğitim kuramlannT bil-
mesınin beklendiğıni ancak durumun üniversitelerde
böyle olmadığını belirterek. "bu çok dramatik ve çe-
lişktti bir durum" dedi. Prof. Dr. Açıkgöz. bütün fa-
külteleri ılgılendıren soruna ilışkin şöyle konuştu:
"Öğretim üyeleri madem ki sınıfa gjriyor, böyk bir
formasyonu kazanmış olması gerekiyor. Bu formasyo-
nun eksiUiği. sımfta ders işlemekten tutun da öğrenci-
yideğerlendirmeye, başansuıın ölçülmesine kadar bir
çok soruna >ol açıyor. Ote yandan. öğrenciyle nasıl Be-
tisün kurulur.öğrencUerarasmdaki çauşmalar nasılçö-
zülür. gruplar arasmdaki etkileşim nasıl öğrenci basa-
nsuıa yönelikyönkndirUir: bunlarda bilinmiyor. Kla-
sik eğitim uygulamalanndan şikâyet ediyoruz. Onu
uygulayanlar öğretim elemanlan. Onlann muazzam
yetersizliginin sonucunda bu yöntemler kullaıulmaya
devam ediliyor. Öğreticinin uygun bilimsel eğirim yön-
temlerini bilmemesi, üniversitelerin birtûrlü değiseme-
mesine yol açıyor. Çünkü değiştirme pozisyonunda
olan insanlar onun yerine neyi koyacaklannı bflenû-
yorlar."
Öğretmenliğin, yalnızca "bir kteaptan bilgi aktar-
mak" olmadığım vurgulayan DEÜ Eğitim Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Algan, üniveTsıtelerdeki pek
çokhocanın *p»slagoukformasyon'"dan yoksun oldu-
ğunu söyledi. Öğretim üyesınin kendı bilgı birikimı-
nin yüksek olmasının, bu alanda ıyi eğitim vereceği
anlamına gelmediğini kaydeden Prof. Dr. Algan, her
fakültede, "o alanıneğramr konusundahocalann for-
masyon dersi alması gerektiğini belirtti.
ÖES IzmirÜruversıteleri Şubesi Başkanı Yard. Doç.
Dr. CenğzÇeiikoğhı da. öğretim üyelerinin "eğitim tek-
nikkrinL öüçme ve değeriendirmeyi, öğrenci psikoloji-
süıi" bılmeden eâıtıcıhğe soyunmasuu eleştirerek, "Ko-
nusundaçokiyi olan birisi bileanlatmatekniklerini bfl-
miyorsa.öğrenci kiüesineçokdoğru şeyler aktaramazr
dedi. "Aktifeğitim'' yöntemıne geçtikten sonraTürki-
ye'de ilk kez "eğiticüerin eğttimi*' uygulaması başla-
tan DEÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emin Aho,
öğretmenliğin farkk birmeslek olduğunu vurgulayarak
şunlan söyledi: "Oğretmenm;sabıriı olmak.öğrenriye
hedefler koymak, öğrenciyi motive etmek, konulara 0-
giduymasını sağlamak, öğrenmeortammıhazuiamak
gibi özettiklerinin olması gerekiyor."
Uluslararası tahkim anlasması
Cıımhuriyet
Kadııılaru Ydmaz
ve Aktaş'ı kınadı
• Serpil Şekercioğlu, koalisyon görüşmelerinde,
uluslararası tahkim anlaşmasını olanaklı kılan
anayasa değişikliğini isteyen Mesut Yılmaz'ı ve
bu konuda açıklamalar yapan Enerji Bakanı Ziya
Aktaş'ı eleştirdi. Şekercioğlu, "Bunlar yeni bir
kapitülasyon isteğidir" dedi.
İsdemir
35 trilyon
liralık
komur
ihalesi
AKINBODUR
İSKENDERUN-
Iskenderun Demir Çelik
Fabrikalan AŞ'nin
(tsdemir) Temmuz 1999
- Haziran 2000 dönemi
gereksınimi olan 1
milyon 8QÛ hin ton
itokJaşabilır.taşkötnüru
aîım ve taşuna ihata&ine
teklif veren firmalârin
dosyalan açıldı. lhale
bedelinin yaklaşık 88
milyon dolan (35 trilyon
lira) bulduğunu belirten
tsdemir Genel Müdürü
Nedp Ebegil. istenilen
kaliteyi elde edebilmek
için ihalede rekabet
ortamı oluşturmaya
çalıştıklannı söyledi.
Ortadoğu'nun en büyük
entegre tesislerine sahip
İsdemir için gerekli
kömürün 600 bin
tonunun ABD'den, 600
bin tonunun
Avustralya'dan, 500 bin
tonunun Kanada'dan.
100 bin tonunun ise
diğer ülkelerden
karşılanacağını belirten
İsdemir Genel Müdürü
Ebegil, ihalede oluşacak
fıyat ve diğer koşullara
göre kömür dağılımmın
ûlkeler bazında
değişebileceğini
söyledi. lhaleyle ilgili
olarak fırmaiann
vereceği teklifleri basm
huzurunda açacaklannı
vurgulayan Ebegil
"İhalesi yapüacak olan 1
mihon 800 bin ton
kömürün
kumluşumuza tasıma
dahil toplam maliy eti
1998fi\atlanyla
yaklaşık 88 mihon ABD
dotandır. Bu bugünkü
kuria yaklaşık 35 trilyon
Hradır. Şimdiye kadar
kömür için 10. navlun işi
için 11 firma başvurdu"
diye konuştu.
Istanbul Haber Servisi -
Cumhuriyet Kadınlan
Istanbul Merkez Şubesi
Başkanı Serpil
Şekercioğlu. ANAP lideri
Mesut Yılmaz'ı.
uluslararası tahkim
anlaşmasını olanaklı kılan
anayasa değişikliğini
koalisyon pazarlığı
yapması, Enerji Bakanı
Ziya Aktaşı dia bu
konudaki açıklamalan
nedeniyle kmadı.
Serpil Şekercioğlu yaptığı
yazılı açıklamada. Mesut
Yılmaz'ın uluslararası
tahkimi olanaklı kılan
anayasa degişikligi
önerdiğini belirterek "Bu
istek. topraklannua
çöplüğeçevûmek isteyen
Eurogold nrması gibi
yabancı şirketlerin öztemi
olan yeni bir kapitülasyon
isteğkür" dedi. Enerji
Bakanı Aktaş'ın
uluslararası tahkimi
savunan açıklamalan ile
ilgih olarak da "Bu
konuda 'yalanladığı üzere'
Daıuştay'la yasadısı
anlaşmalar yapogmı
söyleyecek kadar basiretsiz
da\ ranan ve kendi Idşisel
istekltrini. sanki yargı
istemi gibi Amerika'da
sergileyen Enerji Bakanı'nı
dakmiyonız''dedi.
Şekercioğlu, uluslararası
tahkim anlaşmasının
ulusal bağımsızlıktan bir
geri adım olmasının yanı
sıra çevre kirliliği
yönünden de çok büyük
sakıncalar getirdiğini
savunarak ulusal
egemenlik hakkımızı
kaldıran bu isteklerin, ulus
adına egemenlik hakkını
kullanan TBMM
tarafından şiddetle
reddedileceğine
ınandıklannı kaydetti.
Ulusal konularda "hakh
bir saygı toplamış olan"
Başbakan Bülent Ece\it'in
bu istekleri ciddiye
almayacağına
ınandıklannı belirten
Şekercioğlu, ulusal
egemenlik ve onur
konusunda çok duyarlı
olduklannı ısrarla belirten
parti gruplannın da
dıkkatlerini bu noktaya
toplamalannı istedi.
zıçwG4nsansenamizdedahaönceher gfinönftfeıge^aelerinekaryntskaladıktanGalatasaray Üniversitesi ilettâıgfltakjUtesi öğrencileri, "Boğaziçi ve
ınsan" adı alanda, renkli ve siyah-6e>az rotoğraflanra, ünrversitenin
Ortaköy'deki kampusunda sergUiyorian Bugün 18.00'de açılacak
serjp, 3İ Mayıs'a kadar sürecek. Sergide Asu Somer, Burçak Evren,
Emre Köksalan, Gökçe Doğan Yerlikaya, Itır Akdoğan, Müge
Karadeniz, Seher Gökçe'nin fotoğraflan yer alıyor. Bu ilk fbtoğraf
sergüerini, "yaklaşan fınal sınavlanndan daha büyük bir sınav"
şekündedeğertendirenöğrencikr şunlan söyledi: "Fotoğrafseverleri
Boğaz'da doğmuş ve ekmeğini Boğaz'dan kazanan balıkçılan
göreceksiniz. Objektifunize efkânnı Boğaz'da dağıtanlar, sevgflisine
askıruBoğaz^ndalgalanrKİafisıklavanlar,Boğaz'dayaşamay'abaşlayBn
yeni tstanbullular, Boğaz'ın eskileri, iki yü önce Kastamonu'dan
Istanbul'a göç ettikten sonra Boyacıköy Ortodoks Mezariığı'nda
gecekondu inşa eden köktendinci bir ailenin çocuklan da taküdı."
Milli Emlak Genel Mudurlüğü, konut kooperatiflerinin durumunu irdeledi
6
Orta direğiıı ev sahibi olması hayal'
ANKARA(AA)- Maliye Bakanhğı Milli Em-
lak Genel Müdürlüğü'nce hazırlanan bir rapor,
Türkiye'de ortadirek olarak adlandınlan dar ve
sabit gelirlilerin artık konut kooperatifleri aracı-
lığıyla da ev sahibi olmasının imkânsız hale gel-
diğini ortaya koydu.
Türkiye'dekı konut olayı ile Hazine taşınmaz-
lan arasmdaki ilişkinin irdelendiği raporda, dün-
yada 1700'lü yıllardan bu
yana dar ve sabit gelirlile-
rin maddi güçlerini birleş-
tirerek konut edinmesin-
de önemli rol oynayan ko-
nut kooperatifterinin, Tür-
kiye'de artıkbu amaca yö-
nelik yeterli hizmet vere-
mediği belirtildi. Rapor-
da, Türkiye'de altve orta gelir grubunun alım gü-
cünün düşmesinin kooperatifleri lüks konut üret-
tneye yönelttiği ve sonuçta kooperatifçiliğin yok-
sullann değil, girişimcilerin bir araya gelmesiy-
le yapılır hale geldiği vıırgulandı.
Toplumun büyük kesiminin, para biriktirmek
bir yana, yaşamıru sürdürecek kadar gelir elde
etmekte zorlandığı Türkiye'de dar ve sabit gelir-
linin peşın parayla ev almasının imkânsızlaştığı
kaydedilen raporda şu görüşlere yer verildi:
"Clkemizde 1 yıhkçalışma karşıltğında 750 mil-
vonKra Ue 1 miKarlira arasında birikim elde ede-
bilen insanlann 5-6miryar liradan başlayan fryat-
larla satılan evlerden alması mümkün değiktir. Bu
nedenle. öneeteri aylık ödemeleri tercih eden dar
geliriinin arük kooperatif aidatlanna da gücü
yetmemektedir. Aile gelirinin iyimser yaklaşım-
la 100 milyon lira olduğu diişünülürse. koopera-
tif aidaöna kazanılan genrin yansmın aynlması,
insanlann yaşam se\iyelerini asgari düzeyin al-
aporda, Turkıye de alt ve orta gelir grubunun alım gucunun
düşmesinin kooperatifleri lüks konut üretmeye yönelttiği ve
sonuçta kooperatifçiliğin yoksullann değil, girişimcilerin bir araya
gelmesiyle yapılır hale geldiği vurgulandı.
ünda sürdürmeleri demektir ve alt geürlikr bu-
nu yapamamaktadır. Sabit ücretiinjn kooperatif
aidatına ayda 60-70 milyon lira ayırması müm-
kün otamamaktadır.7
'
Türkiye'de alt gelir grubunu konut sahibi yap-
mak amacıyla kurulan kooperariflerin, bu süreç-
te büyük şehirlerde ürettikleri fiyatı en az 7-10
milyar liradan başlayan lüks konutlar ve kâr he-
defleyen yapılanyla alt gelirli kesimi konut sa-
hibi yapma amacından uzaklaştığına da dikkat
çekilen raporda, kooperatiflerin alışveriş mer-
kezi ve spor alanı içinde havuzlu dairelerle kent-
ler kurmayı öncelikli iş olarak kabul ettiği ifade
edildi.
Kooperariflerin, üst gelir grubuna hitap et-
mekle kalmayıp, birkaç evi olanın birkaç tane da-
ha almasını kolaylaştıran bir yapılanmaya gitti-
ği savunulan raportk daha sonra şöyle denildi:
"Nüfusun sürekü artmasıv«büyük kentleregö-
çün devam etmesi sonucunda kiralar hızla yük-
setirken e\ saün alabümeşart-
lan da giderek zorla^makta-
dır. Bunun sonucunda özel-
lUdebüyükşehirlerde hem ko-
nut ihtiyacıbüyümektehem de
dairefıyiüan sürekfi artmak-
tadır. Konut sorunu. büyük-
mmw
^mmmtm
^tmm
^ şehirlerde artarak kronikleş-
miştir. Istanbul başta olmak
üzere büyük şehirlerde tarla durumundaki anv-
zflerin hızla imara açudığı ve sayıca yeterli konut
üretildiği ifade edilirken, 2010 yıbnda konut açt-
ğuıın 5 miryona çıkacağı öngörülmektedirr
Raporda, 1980 öncesi dönemde kooperatifle-
rin pazar payının yüzde 10 civannda olduğu,
1980 sonrasında bu rakamın yüzde 40'a kadar
çıktığı, ancak günümüzde konut ihtiyacı çok da-
ha artarken söz konusu oramn yüzde 30'a düş-
tüğü belirtildi. Bu şekilde kooperatif aracıhğıy-
la konut edinenlerin sayısının da gerilediği vur-
gulandı.
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
CHP litanik midir?
Eskiden soğuk Amerikan esprileri vardı.
Bunlar esas olarak, somut gerçeklerden kopuk,
ama soyut düşünceye dayalı mantığa uygun garip
yanıtlan olan şaşırtıcı sorulardı.
Ömeğin, "Bir fil ile bir maydanoz arasında ne ben-
zertik var?" diye sorardık. Karşımızdaki de bize şaş-
kın şaşkın bakınca yanıtı yapıştınrdık: "Her ikisi de
bisiklete binemez."
CHP' nm içinedüştüğü durum ve bu durumdan çık-
mak için önerilen çözümlerin gariplikleri bana bu
"somut durumdan kopuk, ama soyut mantığa uy-
gun soğuk esprileri" anımsattığı için, bugünkü ya-
zıma yukandaki başlığı koydum.
• * •
önce Titanik ne idi ve nasıl battı, onu anımsaya-
lım.
Titanik, dünyanın en büyük, en lüks ve en güven-
li gemisi idi.
Gövdestnde bağımsız bölümler halinde oluşturul-
muş boşluklar bulunduğu için, bir çarpışmada bile
batmayacağı öne sürülüyordu.
Geminin kaptanı hem stratejik hem de taktik
iki hata yaptı.
Önce rotasını, buzdağlannın bulunduğu bilinen
bölgenin dışına çıkarmadı. Bu, stratejik bir hata idi.
Daha sonra bir de taktik hata yaptı. Tehlikelı böl-
geden geçtığini bildiği halde, buzdağını önceden
görebılecek önlemleri almadı.
Sonunda, "batmaz" denilen Titanik bile bu kadar
hataya dayanamadı ve battı.
Şimdi "CHP Titanik midir?" sorusunun yanrtını
arayalım:
Tıtanik'i ne batırmıştı?
Kaptanın yönettiği gemiye olan aşın güveni ve
bu güvene dayalı olarak geliştirdiği kimseyi dinle-
meyen" dayatmacı davranışı.
CHP'yi ne batırdı?
CHP'yi batıran da bugünkü genel başkanın (ve do-
ğal olarak çevresindeki hizbin), CHP'nin tarihsel
gücüne duyduğu aşın güven içinde "Ben ne ya-
parsam yapayım, bu parti beni taşır" anlayışı ile uy-
guladığı dayatmacı tutumdur.
Oysa bu genel başkan ve bu hizip biraz sosyal
psikoloji okumuş olsalardı, her liderin, lideri oldu-
ğu grubûn normlannı (kurallannı, inançiannı) ancak
belli bir sınıra kadar esnetebileceğini ve değiştirebi-
leceğini, eğer bu sının aşarsa, ya liderlikten redde-
dileceğini, ya da grubun dağılacağını biliıierdi.
Baykal ve hizbinin stratejik hatası, kendileri dı-
şındaki herkesi ve her fikri dışlamalandır.
Taktik hatalannı ise tek tek saymaya olanak yok,
çünkü genel başkan olalı beri alınan her karar bir tak-
tik hatasıdır.
CHP, ya kendisini bütün normlanndan koparan
bu lideri (ve tabii hizbini) reddedecek, ya da bütün
normlanndan koptuğu için, tarihin karanlıklannda
yok olup gidecektir.
Şu anda, bu kurultay ve bu delege yapısı ile,
CHP'nin, "Partiyiaşın eğip bükerek kimliksizleştiren,
dayatmacı liderden ve onun hizbinden" kurtulması
pek olası görünmemektedir.
Baykal liderlikte ısrar ederse (ki en azından ema-
netçi bir genel başkan ile ya da "delegelerin ısrar-
lanna dayanamayarak" bizzat adaylık yoluyla bu
tutumunu sürdüreceği anlaşılıyor), delegelere ege-
men olduğundan, yeniden seçilme ya da istediğıni
seçtirmegücüne sahip olduğu için, kimliğinden uzak-
laşan CHP tarihin karanlıklannda boğulup gide-
cektir.
Baykal yeniden açılan CHP'nin yüzde 4'lük seç-
men gücüyte, yüzde 14'lük seçmen gücüne sahip
SHP'yi yutma başansını gösterecek ölçüde bir da-
yatmacı olduğundan, şu andaki CHP delegelerinin
"geleneksel özgürlük ve özerklik başkaldınsı
içinde" gemiyı batıran bu kaptandan kurtulacak,
yani liden reddedecek basireti göstereceklerine pek
ihtimal vermediğim için, CHP'nin batacağı seçene-
ğini daha olası görüyorum.
Böylece başlıktaki sorunun yanıtı, büyük bir ola-
sılıkla "evet, CHP, bir Trtanik'tir ve Titanik gibi
batıyor" biçiminde oluşuyor.
1994'te, tam bir dayatmacılıkla, Ankara'yı Refah-
lı Melih Gökçek'e armağan eden, Mümtaz Soy-
sal'dan Ismail Cem'e ve Aydın Güven Gürkan'a,
bütün CHP'li ve SHP'li beyinleri ya başka partilere
kaçıran ya da harcayan strateji hatalanna ek ola-
rak, kendisinin büyük bir yanılgıyla bizzat zoriadığı
1999 seçimlerinden önce önüne gelen iktidar olma
ve böylece seçim kazanma şansını bile yine dayat-
macıhğı yüzünder. kaçıran ve bir yandan rakibi par-
tiye iktidar yollannı açıp, öte yandan kendi partisini
Meclis dışında bırakan taktik hatalannı da yapan,
bütün basiretsizliğinin ve dayatmacılığının bedelini,
Cumhuriyeti kuran CHP'ye ve onun aracılığı ile bü-
tün Türkiye'ye ödeten Kaptanı ile biriikte batıyor
Titanik.
CHP'li seçmen 1999 seçimlerinde, dünyada eşi
görülmeyen bir davranış ile, belediyelerde parti-
sini desteklemiş, parlamentoda ise, sırf "genel baş-
kandan kurtulmak için" partisine oy vermemiş-
tir.
Bu seçmen bilincine bakarak, "Belki" diyorum,
"CHP'nin delegeleri de beklenmedik bir tarihsel sil-
kiniş ile, halkın tüm güvenini yitirmiş olan bu ge-
nel başkandan ve hizbinden kurtulup, 'CHP Tita-
nik midir.' sorusunu koskocaman bir 'Hayır' ile ya-
nrtlayabilir ve herkesi şaşırtır."
web sayfası: http-^/remzi.com.tr/yazar.html
Başta Çin olmak üzere birçok ülke, nükleer enerjiyle ilgili hesaplannı yeniden gözden geçiriyor
Niikleer enerjisiz bir dünyaya doğru
Adacık bunalımı
Türkiye'nin tepkisi
Yunanistan'ı sevindirdi
ÜMİT OTAN
İZJVIİR-N ükleerenerji cazibesini yi-
tiriyor. Çin. başlatmayı planladığı nük-
leer proje ve yannmlanru üç yılhğına dur-
durma karan alırken Türkiye'ye nükle-
er santral pazarlamak için büyük çaba
harcayan Almanya yatınmlanru rüzgâr
ve güneş enerjisine kaydınyor.
Nükleer atıklara koyacak yer buluna-
maması ve bu atıklan korumanın çokpa-
halıya mal olması; Sovyetler Birliği'nin
dağılmasının ardından ortaya çıkan uran-
yum kaçakçılığıyla bu tehlikeli madde-
nin hiç umulmadık ellerde dolaşması.
Irak ve Yugoslavyabombardımanlann-
da somutoîarak ortaya çıkan nükleerkor-
ku. yıllardır nükleer enerjiye büyük öv-
güler düzen ülkelerin bile enerji politi-
kalannı yeniden gözden geçirmelerine
neden oluyor.
Nükleerenerji planlanna üç yıl ara ve-
ren Çin, Türkiye'nin yıllardır yapama-
dığım gerçekleştirdi ve önümüzdeki yıl
iletım ve dagıtım sistemini yenileme ka-
ran aldı. Çin NükJeer Enerji Şirketi Bö-
lüm Başkanı Shen Wenquan, Çin Ha-
ber Ajansı Xinhua'ya yaptığı açıklama-
da, ülkesinin önümüzdeki üç yıl içinde
başlatmayı planladığı tüm nükleer pro-
jeleri durdurduğunu belirtti.
'Talep karşılanmıyor1
iddiası
Wenquan, nükleer enerjiyle iddia edil-
diği kadar talebi karşılayamadıklanna
dikkat çekerken nükleer pazarlamacısı
Batılı ülkelerin planlannı da suya düşür-
dü. Çinli yetkililer ithal edilen nükleer
santrallardan elde edilen enerjinin ma-
liyetinin diğer enerji fiyatlanyla reka-
bet edemeyecek durumda olduğunu, bu
nedenle önümüzdeki üç yılda eskı sant-
rallan iyileştirmek, iletim dağıtım sis-
temini yenilemek ve bunun sonucunda
elektriğin niteliğini arttırmayı amaçla-
dıklannı belirtiyorlar.
Çin'de şu an çahşır durumda iki nük-
leer santral bulunuyor. Çin'de nükleer
santrallardan elde edilen elektriğin tüm
üretimdeki payı yalnızca yüzde 1.2 ola-
rak hesaplanıyor. Almanya da nükleer
teknolojiye ayırdığı kaynaklan kısarak
yenilenebılirenerjiye yönlendiriyor. Al-
man hükümeti yenilenebilir enerjiye
ayırdığı kaynagı dokuz kat arttrarak 180
milyon marka çıkardı. Almanya rüzgâr
enerjisi yatmmlan açısından da hızlı bir
gelişim gösterdi. Almanya'nın bu yıl
900 MWlik yeni rüzgâr yatınrru gerçek-
leştirmesi bekleniyor. Devlet rüzgâr
enerjisinı teşvik ederek nükleer ve ter-
mik santrallara bağımlıhğı azaltmayı
planlıyor. Clkeler nükleer enerjiyle il-
gili hesaplannı yeniden gözden geçirip
önlemler alırken çevre örgütleri de uya-
nlannı sürdürüyor. Her nükleer santra-
lm bir nükleer bomba olduğunu belir-
ten nükleer karşıtlan ve çevreci kuruluş-
lar, savaşlarda vurulacak ilk hedeflerin
nükleer tesisler olduğunu belirtiyorlar.
Eski santral korkusu
Yugoslavya'da Çin, ltalyan büyükel-
çilikleri ve bazı sivil hedeflerin yanhş,-
lıkla vurulduğunu anımsatan Arkadaş
Çevre Grubu, bu yanlışlığın Belgrad
yakınlanndaki eski nükleer sanrralın
bombalanarak tekrarlanabileceğine dik-
kat çekti. Merkezi ABD'de bulunan Dün-
ya Anayasa ve Parlamento Örgütü
(WCPA) "Nukleersizbirdünya'' sloga-
nıyla başlattığı etkinliğinde bilgisayar-
lardakı 2000 yvh sorununun en çok nük-
leer teknolojıde sıkmtı yaratacağını vur-
gulayarak "ABD-ln^HzGüvenBk Kon-
seyi'nin raporu dünyamn içinde bulun-
duğu sıkmtımn ne denli büyük olduğu-
nu, ancak kamuoyundan gizlendiğini
gösteriyor. Nükleerti yaşamın en dehşet
vericigünleriiçmdeyiz'' yaklaşunını ge-
tirdi. WCPA her yıl yayımladığı dünya
sorunlan listesinin ilk beş sırasında nük-
leer tehlike yer aldı.
Atomik ve Hidrojen Bombalanna
Karşı Japon Konseyi'nin nükleersiz bir
dünya çağnsına 1998 yılı sonuna kadar
43 milyon 200 bin kişinin destek verdi-
ği açıklandı. 180 milyon imzanm he-
deflendiğini belirten Japon Konseyi,
Yugoslavya'da nükleer bir çılgınlığın
önüne geçilmesi, tüm nükleer sılahlann
yok edilmesi, nükleer santrallann kapa-
tılması ve nükleer tehlikeye yol açabi-
lecek her türlü girişimin yasaklanması
çağnsı yaptı.
MURATÎLEM
ATtNA-TürkiyeileYu-
nanistan arasında yanlış
haberyüzünden çıkan ger-
ginlik, Atinatarafindan kul-
lanılıyor. Yunanistan Sa-
vunma Bakanı ve basm or-
ganlanna göre, Platia ada-
cığı ile Plati adasını kanş-
tıranAnkara'daki yetkililer.
tam bir soğuk duş yaşadı-
lar.
Ta Nea gazetesinde yer
alan habere göre, Anka-
ra'nın tepkileri ile gergin-
leşen olay, küçük bir ada-
cıktaki düğünün reklamı-
nın yapümasına neden ol-
du. Gazetelerdeki yorum-
lara göre, Ankara yanlışlı-
ğını anlamasına karşm gri
bölgeler konusunu gün-
demde tutmaya çalıştı. An-
cak küçük adacıktaki dü-
ğün^gecenin geç saatlerin-
de, Yunanistan'ın gelenek-
sel oyun havalan ile nok-
talandı. Yunan gazeteleri-
nin büyük bölümü Türki-
ye'de bir gazetede yayım-
lananyanlış bir haber üze-
rine Ankara'dan yapılan
açıklamalan imalı ifade-
lerle değerlendiren Yuna-
nistanSavunma Bakanı' nın
sözlerine geniş yer verdi-
ler. Yunanistan Savunma
Bakanı AkisCohacopulos,
konu ile ilgili sorulara,
"Türkiye'de askerler vege-
neralller, haritalara bakar-
ken daha dikkatli olsun-
lar" ifadesini kullanmıştı.