23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
MAY1S 1999 PAZARTESt CUMHURİYET SAYFA HABERLER Jniversitelerde ders veren öğretim üyelerinin, öğrenci yetiştirme konusunda eğitim almamaları eleştirildi 'Iyi bflhn adaııu olıııakyetmez'kSUMANABACIOĞLL tZMtR- Üniversitede "iyi bUimadamı" olmak, öğ- sncilen ıyi yetıştirmeye yetmiyor. tlk \e ona derece- ı okullarda öğretmen olanlar formasyon dersı alma- annakarşın. üniversıtelerde böyk bir zorunlulukbu- urvmuyor. Öğretim üyelennm, "öğretim yöntemleri, »ğrendyle iletişim kurabilme. eğitim ortamı haaria- na. ölçme ve değeriendirme" konularında bılgı sahi- >i olmadıkları belırtıliyor. Üniversitelerde dersverenöğretim üyelerinin bilim- x\ araştırmalar yürütmenin yanı sıra en önemli işle- wi olan öğrenci yetiştirme konusunda hiç bir eğitim îlmadıklanna dikkat çekıhyor. Eğitim Bilimleri Uz- manı ve DEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kemal Açıkgöz, öğretim mesleğınde bulunan insanlann "öğ- retim yöntemlerini ve asgari eğitim kuramlannT bil- mesınin beklendiğıni ancak durumun üniversitelerde böyle olmadığını belirterek. "bu çok dramatik ve çe- lişktti bir durum" dedi. Prof. Dr. Açıkgöz. bütün fa- külteleri ılgılendıren soruna ilışkin şöyle konuştu: "Öğretim üyeleri madem ki sınıfa gjriyor, böyk bir formasyonu kazanmış olması gerekiyor. Bu formasyo- nun eksiUiği. sımfta ders işlemekten tutun da öğrenci- yideğerlendirmeye, başansuıın ölçülmesine kadar bir çok soruna >ol açıyor. Ote yandan. öğrenciyle nasıl Be- tisün kurulur.öğrencUerarasmdaki çauşmalar nasılçö- zülür. gruplar arasmdaki etkileşim nasıl öğrenci basa- nsuıa yönelikyönkndirUir: bunlarda bilinmiyor. Kla- sik eğitim uygulamalanndan şikâyet ediyoruz. Onu uygulayanlar öğretim elemanlan. Onlann muazzam yetersizliginin sonucunda bu yöntemler kullaıulmaya devam ediliyor. Öğreticinin uygun bilimsel eğirim yön- temlerini bilmemesi, üniversitelerin birtûrlü değiseme- mesine yol açıyor. Çünkü değiştirme pozisyonunda olan insanlar onun yerine neyi koyacaklannı bflenû- yorlar." Öğretmenliğin, yalnızca "bir kteaptan bilgi aktar- mak" olmadığım vurgulayan DEÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Algan, üniveTsıtelerdeki pek çokhocanın *p»slagoukformasyon'"dan yoksun oldu- ğunu söyledi. Öğretim üyesınin kendı bilgı birikimı- nin yüksek olmasının, bu alanda ıyi eğitim vereceği anlamına gelmediğini kaydeden Prof. Dr. Algan, her fakültede, "o alanıneğramr konusundahocalann for- masyon dersi alması gerektiğini belirtti. ÖES IzmirÜruversıteleri Şubesi Başkanı Yard. Doç. Dr. CenğzÇeiikoğhı da. öğretim üyelerinin "eğitim tek- nikkrinL öüçme ve değeriendirmeyi, öğrenci psikoloji- süıi" bılmeden eâıtıcıhğe soyunmasuu eleştirerek, "Ko- nusundaçokiyi olan birisi bileanlatmatekniklerini bfl- miyorsa.öğrenci kiüesineçokdoğru şeyler aktaramazr dedi. "Aktifeğitim'' yöntemıne geçtikten sonraTürki- ye'de ilk kez "eğiticüerin eğttimi*' uygulaması başla- tan DEÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emin Aho, öğretmenliğin farkk birmeslek olduğunu vurgulayarak şunlan söyledi: "Oğretmenm;sabıriı olmak.öğrenriye hedefler koymak, öğrenciyi motive etmek, konulara 0- giduymasını sağlamak, öğrenmeortammıhazuiamak gibi özettiklerinin olması gerekiyor." Uluslararası tahkim anlasması Cıımhuriyet Kadııılaru Ydmaz ve Aktaş'ı kınadı • Serpil Şekercioğlu, koalisyon görüşmelerinde, uluslararası tahkim anlaşmasını olanaklı kılan anayasa değişikliğini isteyen Mesut Yılmaz'ı ve bu konuda açıklamalar yapan Enerji Bakanı Ziya Aktaş'ı eleştirdi. Şekercioğlu, "Bunlar yeni bir kapitülasyon isteğidir" dedi. İsdemir 35 trilyon liralık komur ihalesi AKINBODUR İSKENDERUN- Iskenderun Demir Çelik Fabrikalan AŞ'nin (tsdemir) Temmuz 1999 - Haziran 2000 dönemi gereksınimi olan 1 milyon 8QÛ hin ton itokJaşabilır.taşkötnüru aîım ve taşuna ihata&ine teklif veren firmalârin dosyalan açıldı. lhale bedelinin yaklaşık 88 milyon dolan (35 trilyon lira) bulduğunu belirten tsdemir Genel Müdürü Nedp Ebegil. istenilen kaliteyi elde edebilmek için ihalede rekabet ortamı oluşturmaya çalıştıklannı söyledi. Ortadoğu'nun en büyük entegre tesislerine sahip İsdemir için gerekli kömürün 600 bin tonunun ABD'den, 600 bin tonunun Avustralya'dan, 500 bin tonunun Kanada'dan. 100 bin tonunun ise diğer ülkelerden karşılanacağını belirten İsdemir Genel Müdürü Ebegil, ihalede oluşacak fıyat ve diğer koşullara göre kömür dağılımmın ûlkeler bazında değişebileceğini söyledi. lhaleyle ilgili olarak fırmaiann vereceği teklifleri basm huzurunda açacaklannı vurgulayan Ebegil "İhalesi yapüacak olan 1 mihon 800 bin ton kömürün kumluşumuza tasıma dahil toplam maliy eti 1998fi\atlanyla yaklaşık 88 mihon ABD dotandır. Bu bugünkü kuria yaklaşık 35 trilyon Hradır. Şimdiye kadar kömür için 10. navlun işi için 11 firma başvurdu" diye konuştu. Istanbul Haber Servisi - Cumhuriyet Kadınlan Istanbul Merkez Şubesi Başkanı Serpil Şekercioğlu. ANAP lideri Mesut Yılmaz'ı. uluslararası tahkim anlaşmasını olanaklı kılan anayasa değişikliğini koalisyon pazarlığı yapması, Enerji Bakanı Ziya Aktaşı dia bu konudaki açıklamalan nedeniyle kmadı. Serpil Şekercioğlu yaptığı yazılı açıklamada. Mesut Yılmaz'ın uluslararası tahkimi olanaklı kılan anayasa degişikligi önerdiğini belirterek "Bu istek. topraklannua çöplüğeçevûmek isteyen Eurogold nrması gibi yabancı şirketlerin öztemi olan yeni bir kapitülasyon isteğkür" dedi. Enerji Bakanı Aktaş'ın uluslararası tahkimi savunan açıklamalan ile ilgih olarak da "Bu konuda 'yalanladığı üzere' Daıuştay'la yasadısı anlaşmalar yapogmı söyleyecek kadar basiretsiz da\ ranan ve kendi Idşisel istekltrini. sanki yargı istemi gibi Amerika'da sergileyen Enerji Bakanı'nı dakmiyonız''dedi. Şekercioğlu, uluslararası tahkim anlaşmasının ulusal bağımsızlıktan bir geri adım olmasının yanı sıra çevre kirliliği yönünden de çok büyük sakıncalar getirdiğini savunarak ulusal egemenlik hakkımızı kaldıran bu isteklerin, ulus adına egemenlik hakkını kullanan TBMM tarafından şiddetle reddedileceğine ınandıklannı kaydetti. Ulusal konularda "hakh bir saygı toplamış olan" Başbakan Bülent Ece\it'in bu istekleri ciddiye almayacağına ınandıklannı belirten Şekercioğlu, ulusal egemenlik ve onur konusunda çok duyarlı olduklannı ısrarla belirten parti gruplannın da dıkkatlerini bu noktaya toplamalannı istedi. zıçwG4nsansenamizdedahaönceher gfinönftfeıge^aelerinekaryntskaladıktanGalatasaray Üniversitesi ilettâıgfltakjUtesi öğrencileri, "Boğaziçi ve ınsan" adı alanda, renkli ve siyah-6e>az rotoğraflanra, ünrversitenin Ortaköy'deki kampusunda sergUiyorian Bugün 18.00'de açılacak serjp, 3İ Mayıs'a kadar sürecek. Sergide Asu Somer, Burçak Evren, Emre Köksalan, Gökçe Doğan Yerlikaya, Itır Akdoğan, Müge Karadeniz, Seher Gökçe'nin fotoğraflan yer alıyor. Bu ilk fbtoğraf sergüerini, "yaklaşan fınal sınavlanndan daha büyük bir sınav" şekündedeğertendirenöğrencikr şunlan söyledi: "Fotoğrafseverleri Boğaz'da doğmuş ve ekmeğini Boğaz'dan kazanan balıkçılan göreceksiniz. Objektifunize efkânnı Boğaz'da dağıtanlar, sevgflisine askıruBoğaz^ndalgalanrKİafisıklavanlar,Boğaz'dayaşamay'abaşlayBn yeni tstanbullular, Boğaz'ın eskileri, iki yü önce Kastamonu'dan Istanbul'a göç ettikten sonra Boyacıköy Ortodoks Mezariığı'nda gecekondu inşa eden köktendinci bir ailenin çocuklan da taküdı." Milli Emlak Genel Mudurlüğü, konut kooperatiflerinin durumunu irdeledi 6 Orta direğiıı ev sahibi olması hayal' ANKARA(AA)- Maliye Bakanhğı Milli Em- lak Genel Müdürlüğü'nce hazırlanan bir rapor, Türkiye'de ortadirek olarak adlandınlan dar ve sabit gelirlilerin artık konut kooperatifleri aracı- lığıyla da ev sahibi olmasının imkânsız hale gel- diğini ortaya koydu. Türkiye'dekı konut olayı ile Hazine taşınmaz- lan arasmdaki ilişkinin irdelendiği raporda, dün- yada 1700'lü yıllardan bu yana dar ve sabit gelirlile- rin maddi güçlerini birleş- tirerek konut edinmesin- de önemli rol oynayan ko- nut kooperatifterinin, Tür- kiye'de artıkbu amaca yö- nelik yeterli hizmet vere- mediği belirtildi. Rapor- da, Türkiye'de altve orta gelir grubunun alım gü- cünün düşmesinin kooperatifleri lüks konut üret- tneye yönelttiği ve sonuçta kooperatifçiliğin yok- sullann değil, girişimcilerin bir araya gelmesiy- le yapılır hale geldiği vıırgulandı. Toplumun büyük kesiminin, para biriktirmek bir yana, yaşamıru sürdürecek kadar gelir elde etmekte zorlandığı Türkiye'de dar ve sabit gelir- linin peşın parayla ev almasının imkânsızlaştığı kaydedilen raporda şu görüşlere yer verildi: "Clkemizde 1 yıhkçalışma karşıltğında 750 mil- vonKra Ue 1 miKarlira arasında birikim elde ede- bilen insanlann 5-6miryar liradan başlayan fryat- larla satılan evlerden alması mümkün değiktir. Bu nedenle. öneeteri aylık ödemeleri tercih eden dar geliriinin arük kooperatif aidatlanna da gücü yetmemektedir. Aile gelirinin iyimser yaklaşım- la 100 milyon lira olduğu diişünülürse. koopera- tif aidaöna kazanılan genrin yansmın aynlması, insanlann yaşam se\iyelerini asgari düzeyin al- aporda, Turkıye de alt ve orta gelir grubunun alım gucunun düşmesinin kooperatifleri lüks konut üretmeye yönelttiği ve sonuçta kooperatifçiliğin yoksullann değil, girişimcilerin bir araya gelmesiyle yapılır hale geldiği vurgulandı. ünda sürdürmeleri demektir ve alt geürlikr bu- nu yapamamaktadır. Sabit ücretiinjn kooperatif aidatına ayda 60-70 milyon lira ayırması müm- kün otamamaktadır.7 ' Türkiye'de alt gelir grubunu konut sahibi yap- mak amacıyla kurulan kooperariflerin, bu süreç- te büyük şehirlerde ürettikleri fiyatı en az 7-10 milyar liradan başlayan lüks konutlar ve kâr he- defleyen yapılanyla alt gelirli kesimi konut sa- hibi yapma amacından uzaklaştığına da dikkat çekilen raporda, kooperatiflerin alışveriş mer- kezi ve spor alanı içinde havuzlu dairelerle kent- ler kurmayı öncelikli iş olarak kabul ettiği ifade edildi. Kooperariflerin, üst gelir grubuna hitap et- mekle kalmayıp, birkaç evi olanın birkaç tane da- ha almasını kolaylaştıran bir yapılanmaya gitti- ği savunulan raportk daha sonra şöyle denildi: "Nüfusun sürekü artmasıv«büyük kentleregö- çün devam etmesi sonucunda kiralar hızla yük- setirken e\ saün alabümeşart- lan da giderek zorla^makta- dır. Bunun sonucunda özel- lUdebüyükşehirlerde hem ko- nut ihtiyacıbüyümektehem de dairefıyiüan sürekfi artmak- tadır. Konut sorunu. büyük- mmw ^mmmtm ^tmm ^ şehirlerde artarak kronikleş- miştir. Istanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde tarla durumundaki anv- zflerin hızla imara açudığı ve sayıca yeterli konut üretildiği ifade edilirken, 2010 yıbnda konut açt- ğuıın 5 miryona çıkacağı öngörülmektedirr Raporda, 1980 öncesi dönemde kooperatifle- rin pazar payının yüzde 10 civannda olduğu, 1980 sonrasında bu rakamın yüzde 40'a kadar çıktığı, ancak günümüzde konut ihtiyacı çok da- ha artarken söz konusu oramn yüzde 30'a düş- tüğü belirtildi. Bu şekilde kooperatif aracıhğıy- la konut edinenlerin sayısının da gerilediği vur- gulandı. AYDINLANMA EMRE KONGAR CHP litanik midir? Eskiden soğuk Amerikan esprileri vardı. Bunlar esas olarak, somut gerçeklerden kopuk, ama soyut düşünceye dayalı mantığa uygun garip yanıtlan olan şaşırtıcı sorulardı. Ömeğin, "Bir fil ile bir maydanoz arasında ne ben- zertik var?" diye sorardık. Karşımızdaki de bize şaş- kın şaşkın bakınca yanıtı yapıştınrdık: "Her ikisi de bisiklete binemez." CHP' nm içinedüştüğü durum ve bu durumdan çık- mak için önerilen çözümlerin gariplikleri bana bu "somut durumdan kopuk, ama soyut mantığa uy- gun soğuk esprileri" anımsattığı için, bugünkü ya- zıma yukandaki başlığı koydum. • * • önce Titanik ne idi ve nasıl battı, onu anımsaya- lım. Titanik, dünyanın en büyük, en lüks ve en güven- li gemisi idi. Gövdestnde bağımsız bölümler halinde oluşturul- muş boşluklar bulunduğu için, bir çarpışmada bile batmayacağı öne sürülüyordu. Geminin kaptanı hem stratejik hem de taktik iki hata yaptı. Önce rotasını, buzdağlannın bulunduğu bilinen bölgenin dışına çıkarmadı. Bu, stratejik bir hata idi. Daha sonra bir de taktik hata yaptı. Tehlikelı böl- geden geçtığini bildiği halde, buzdağını önceden görebılecek önlemleri almadı. Sonunda, "batmaz" denilen Titanik bile bu kadar hataya dayanamadı ve battı. Şimdi "CHP Titanik midir?" sorusunun yanrtını arayalım: Tıtanik'i ne batırmıştı? Kaptanın yönettiği gemiye olan aşın güveni ve bu güvene dayalı olarak geliştirdiği kimseyi dinle- meyen" dayatmacı davranışı. CHP'yi ne batırdı? CHP'yi batıran da bugünkü genel başkanın (ve do- ğal olarak çevresindeki hizbin), CHP'nin tarihsel gücüne duyduğu aşın güven içinde "Ben ne ya- parsam yapayım, bu parti beni taşır" anlayışı ile uy- guladığı dayatmacı tutumdur. Oysa bu genel başkan ve bu hizip biraz sosyal psikoloji okumuş olsalardı, her liderin, lideri oldu- ğu grubûn normlannı (kurallannı, inançiannı) ancak belli bir sınıra kadar esnetebileceğini ve değiştirebi- leceğini, eğer bu sının aşarsa, ya liderlikten redde- dileceğini, ya da grubun dağılacağını biliıierdi. Baykal ve hizbinin stratejik hatası, kendileri dı- şındaki herkesi ve her fikri dışlamalandır. Taktik hatalannı ise tek tek saymaya olanak yok, çünkü genel başkan olalı beri alınan her karar bir tak- tik hatasıdır. CHP, ya kendisini bütün normlanndan koparan bu lideri (ve tabii hizbini) reddedecek, ya da bütün normlanndan koptuğu için, tarihin karanlıklannda yok olup gidecektir. Şu anda, bu kurultay ve bu delege yapısı ile, CHP'nin, "Partiyiaşın eğip bükerek kimliksizleştiren, dayatmacı liderden ve onun hizbinden" kurtulması pek olası görünmemektedir. Baykal liderlikte ısrar ederse (ki en azından ema- netçi bir genel başkan ile ya da "delegelerin ısrar- lanna dayanamayarak" bizzat adaylık yoluyla bu tutumunu sürdüreceği anlaşılıyor), delegelere ege- men olduğundan, yeniden seçilme ya da istediğıni seçtirmegücüne sahip olduğu için, kimliğinden uzak- laşan CHP tarihin karanlıklannda boğulup gide- cektir. Baykal yeniden açılan CHP'nin yüzde 4'lük seç- men gücüyte, yüzde 14'lük seçmen gücüne sahip SHP'yi yutma başansını gösterecek ölçüde bir da- yatmacı olduğundan, şu andaki CHP delegelerinin "geleneksel özgürlük ve özerklik başkaldınsı içinde" gemiyı batıran bu kaptandan kurtulacak, yani liden reddedecek basireti göstereceklerine pek ihtimal vermediğim için, CHP'nin batacağı seçene- ğini daha olası görüyorum. Böylece başlıktaki sorunun yanıtı, büyük bir ola- sılıkla "evet, CHP, bir Trtanik'tir ve Titanik gibi batıyor" biçiminde oluşuyor. 1994'te, tam bir dayatmacılıkla, Ankara'yı Refah- lı Melih Gökçek'e armağan eden, Mümtaz Soy- sal'dan Ismail Cem'e ve Aydın Güven Gürkan'a, bütün CHP'li ve SHP'li beyinleri ya başka partilere kaçıran ya da harcayan strateji hatalanna ek ola- rak, kendisinin büyük bir yanılgıyla bizzat zoriadığı 1999 seçimlerinden önce önüne gelen iktidar olma ve böylece seçim kazanma şansını bile yine dayat- macıhğı yüzünder. kaçıran ve bir yandan rakibi par- tiye iktidar yollannı açıp, öte yandan kendi partisini Meclis dışında bırakan taktik hatalannı da yapan, bütün basiretsizliğinin ve dayatmacılığının bedelini, Cumhuriyeti kuran CHP'ye ve onun aracılığı ile bü- tün Türkiye'ye ödeten Kaptanı ile biriikte batıyor Titanik. CHP'li seçmen 1999 seçimlerinde, dünyada eşi görülmeyen bir davranış ile, belediyelerde parti- sini desteklemiş, parlamentoda ise, sırf "genel baş- kandan kurtulmak için" partisine oy vermemiş- tir. Bu seçmen bilincine bakarak, "Belki" diyorum, "CHP'nin delegeleri de beklenmedik bir tarihsel sil- kiniş ile, halkın tüm güvenini yitirmiş olan bu ge- nel başkandan ve hizbinden kurtulup, 'CHP Tita- nik midir.' sorusunu koskocaman bir 'Hayır' ile ya- nrtlayabilir ve herkesi şaşırtır." web sayfası: http-^/remzi.com.tr/yazar.html Başta Çin olmak üzere birçok ülke, nükleer enerjiyle ilgili hesaplannı yeniden gözden geçiriyor Niikleer enerjisiz bir dünyaya doğru Adacık bunalımı Türkiye'nin tepkisi Yunanistan'ı sevindirdi ÜMİT OTAN İZJVIİR-N ükleerenerji cazibesini yi- tiriyor. Çin. başlatmayı planladığı nük- leer proje ve yannmlanru üç yılhğına dur- durma karan alırken Türkiye'ye nükle- er santral pazarlamak için büyük çaba harcayan Almanya yatınmlanru rüzgâr ve güneş enerjisine kaydınyor. Nükleer atıklara koyacak yer buluna- maması ve bu atıklan korumanın çokpa- halıya mal olması; Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından ortaya çıkan uran- yum kaçakçılığıyla bu tehlikeli madde- nin hiç umulmadık ellerde dolaşması. Irak ve Yugoslavyabombardımanlann- da somutoîarak ortaya çıkan nükleerkor- ku. yıllardır nükleer enerjiye büyük öv- güler düzen ülkelerin bile enerji politi- kalannı yeniden gözden geçirmelerine neden oluyor. Nükleerenerji planlanna üç yıl ara ve- ren Çin, Türkiye'nin yıllardır yapama- dığım gerçekleştirdi ve önümüzdeki yıl iletım ve dagıtım sistemini yenileme ka- ran aldı. Çin NükJeer Enerji Şirketi Bö- lüm Başkanı Shen Wenquan, Çin Ha- ber Ajansı Xinhua'ya yaptığı açıklama- da, ülkesinin önümüzdeki üç yıl içinde başlatmayı planladığı tüm nükleer pro- jeleri durdurduğunu belirtti. 'Talep karşılanmıyor1 iddiası Wenquan, nükleer enerjiyle iddia edil- diği kadar talebi karşılayamadıklanna dikkat çekerken nükleer pazarlamacısı Batılı ülkelerin planlannı da suya düşür- dü. Çinli yetkililer ithal edilen nükleer santrallardan elde edilen enerjinin ma- liyetinin diğer enerji fiyatlanyla reka- bet edemeyecek durumda olduğunu, bu nedenle önümüzdeki üç yılda eskı sant- rallan iyileştirmek, iletim dağıtım sis- temini yenilemek ve bunun sonucunda elektriğin niteliğini arttırmayı amaçla- dıklannı belirtiyorlar. Çin'de şu an çahşır durumda iki nük- leer santral bulunuyor. Çin'de nükleer santrallardan elde edilen elektriğin tüm üretimdeki payı yalnızca yüzde 1.2 ola- rak hesaplanıyor. Almanya da nükleer teknolojiye ayırdığı kaynaklan kısarak yenilenebılirenerjiye yönlendiriyor. Al- man hükümeti yenilenebilir enerjiye ayırdığı kaynagı dokuz kat arttrarak 180 milyon marka çıkardı. Almanya rüzgâr enerjisi yatmmlan açısından da hızlı bir gelişim gösterdi. Almanya'nın bu yıl 900 MWlik yeni rüzgâr yatınrru gerçek- leştirmesi bekleniyor. Devlet rüzgâr enerjisinı teşvik ederek nükleer ve ter- mik santrallara bağımlıhğı azaltmayı planlıyor. Clkeler nükleer enerjiyle il- gili hesaplannı yeniden gözden geçirip önlemler alırken çevre örgütleri de uya- nlannı sürdürüyor. Her nükleer santra- lm bir nükleer bomba olduğunu belir- ten nükleer karşıtlan ve çevreci kuruluş- lar, savaşlarda vurulacak ilk hedeflerin nükleer tesisler olduğunu belirtiyorlar. Eski santral korkusu Yugoslavya'da Çin, ltalyan büyükel- çilikleri ve bazı sivil hedeflerin yanhş,- lıkla vurulduğunu anımsatan Arkadaş Çevre Grubu, bu yanlışlığın Belgrad yakınlanndaki eski nükleer sanrralın bombalanarak tekrarlanabileceğine dik- kat çekti. Merkezi ABD'de bulunan Dün- ya Anayasa ve Parlamento Örgütü (WCPA) "Nukleersizbirdünya'' sloga- nıyla başlattığı etkinliğinde bilgisayar- lardakı 2000 yvh sorununun en çok nük- leer teknolojıde sıkmtı yaratacağını vur- gulayarak "ABD-ln^HzGüvenBk Kon- seyi'nin raporu dünyamn içinde bulun- duğu sıkmtımn ne denli büyük olduğu- nu, ancak kamuoyundan gizlendiğini gösteriyor. Nükleerti yaşamın en dehşet vericigünleriiçmdeyiz'' yaklaşunını ge- tirdi. WCPA her yıl yayımladığı dünya sorunlan listesinin ilk beş sırasında nük- leer tehlike yer aldı. Atomik ve Hidrojen Bombalanna Karşı Japon Konseyi'nin nükleersiz bir dünya çağnsına 1998 yılı sonuna kadar 43 milyon 200 bin kişinin destek verdi- ği açıklandı. 180 milyon imzanm he- deflendiğini belirten Japon Konseyi, Yugoslavya'da nükleer bir çılgınlığın önüne geçilmesi, tüm nükleer sılahlann yok edilmesi, nükleer santrallann kapa- tılması ve nükleer tehlikeye yol açabi- lecek her türlü girişimin yasaklanması çağnsı yaptı. MURATÎLEM ATtNA-TürkiyeileYu- nanistan arasında yanlış haberyüzünden çıkan ger- ginlik, Atinatarafindan kul- lanılıyor. Yunanistan Sa- vunma Bakanı ve basm or- ganlanna göre, Platia ada- cığı ile Plati adasını kanş- tıranAnkara'daki yetkililer. tam bir soğuk duş yaşadı- lar. Ta Nea gazetesinde yer alan habere göre, Anka- ra'nın tepkileri ile gergin- leşen olay, küçük bir ada- cıktaki düğünün reklamı- nın yapümasına neden ol- du. Gazetelerdeki yorum- lara göre, Ankara yanlışlı- ğını anlamasına karşm gri bölgeler konusunu gün- demde tutmaya çalıştı. An- cak küçük adacıktaki dü- ğün^gecenin geç saatlerin- de, Yunanistan'ın gelenek- sel oyun havalan ile nok- talandı. Yunan gazeteleri- nin büyük bölümü Türki- ye'de bir gazetede yayım- lananyanlış bir haber üze- rine Ankara'dan yapılan açıklamalan imalı ifade- lerle değerlendiren Yuna- nistanSavunma Bakanı' nın sözlerine geniş yer verdi- ler. Yunanistan Savunma Bakanı AkisCohacopulos, konu ile ilgili sorulara, "Türkiye'de askerler vege- neralller, haritalara bakar- ken daha dikkatli olsun- lar" ifadesini kullanmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle