17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 İAYIS 1999 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 "bnguç B' buçuk yıldır sırdürülen düş sırtunda gerçek oldu. Kjy Enstitüleri'ni yratan büyük eştimci Ismail Hakkı Tcnguç'un adını tsıyan ilköğretim otulu'nun temeli Izmir Uia'da Zfytinalam'nda atıldı. Iznir Büyükşehir Btlediye Başkanı /Vmet Piriştina'nın da citstek verdiği okulun irsaatı çağdaş yırttaşlann katkısıyla tanamlanacak. Izmir Vcii Yardımcısı Fimazan LJgancıoğlu'nun gözetimindeki ^ katkılar Iş Bankası Konak Şubesi'nde "Ismail Hakkı Tcnguç İlköğretim Oculu" adına açılan 1^66509 numaralı hesapta toplanıyor. Gemiciler Gemiadamlan sınav komisyonlannda görev alacak öğretim görevlilerinin sınava hazırlık kurslannda ders verdiğini yazınca Denizcilik Müsteşarlığı'ndan açıklama geldi; komisyon üyelerinin kurslarda ders Etektromk posta som6posta.cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Fafcs: 0.212.512 44 97 - MHP milletvekillerinin eski suç dosyalan inceleniyormuş... "Türkiye dosva/ar/a aurur duvuvor!" T ürkıye Büyük Millet Meclisi'ne türbanı sok- makla görevli Amerika Birleşik Devletleri va- tandaşı Merve Kavakçı sayesinde son ikı hafta içınde neler öğrendik neler... Dallas'ın başimamı Imam Yusui Zia Kavakci'nin kızı "Mer- vecik" 2 Mayıs'ta başında türbanıyla Meclis Genel Kurulu'na salına salına girmeseydi ne Kuzey Ame- rika Islam Cemaati'nden haberimiz olacaktı ne de Filistin Islam Birliği'nden... Ne "Mervecik"in koca- sı Ali Abushanap'ı tanıyacaktık ne de' Mervecik "in babası Zia Kavakci'yi yetiştiren Süleymancılar'dan Mehmet Topaloğlunu. Bekir Haki Yener'i... Iki hafta içinde çok şey öğrendik... Amerika Birleşik Devletleri'ne bağlılık yemininin al- tındaki Hareket-ül Mukavemet-ul Islamıyyeyani Is- lami Direniş Hareketi yani HAMAS'a kadar varan iliş- kilerden bile haberimiz olmayacaktı. Şimdi Amerikahlar düşünsün! Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan bile bu Murad Hoffman kadannı beklemiyordu herhalde! Çok şey öğrendik ama "buzdağı"nın altı duruyor. Işte yeni bir "şahsiyet" daha: Murad Hoffman. Murad Hoffman, Almanya'nın eskı Cezayir Büyü- kelçisi Wîlfred Hoffman'dan başkası değil. 1980 yı- lında Müslüman olmuş, Murad adını almış. Murad Hoffman da, Zia Kavakci'nin şura üyesi olduğu Kuzey Amerika Islam Cemaati'nin 1998 yı- lındaki konferanslanna katılmış. Hoffmanlar la Kavakciler çok yakından tanışıyori Cihat çağrılarının yapıldığı konferanslarda ne ko- nuştuğunu bilmiyoruz ama Internet'teki web sayfa- larından C.S. Monitor'de Murad Hoffman'ın Türki- ye üzerine yorumlarını öğreniyoruz: "Islamcı gaıplar Türkiye'de asker destekli hükü- metlere karşı tehdit oluşturuyor. Bu gruplar, demok- ratik yöntemler ve Islam yasalarını yaşama geçire- rek statükoyu değiştirmeyi amaçlıyor. Bazılarınca fundemantalist olarak adlandırılan bu hareketler, bu tür ülkelerdeki tek politik muhalefettir." C.S. Monitormuhabiri L. Kay Rozen, Hoffman'ın Türkiye'deki Islamcı grupları, Polonya'da komünist rejime başkaldıran Katoliklere ve Doğu Almanya'dan komünist diktatörlüğü kovan Protestanlara benzet- tiğini yazıyor. Murad Hoffman, kesin birtanı koyuyor Türkiye'de- ki Islamcı harekete: "Bu bir politik savaşımdır." Bir ara NATO'da da görev yapan Murad Witfred Hoffman başta Amerika olmak üzere dünyayı do- laşıyor, Islamcı örgütlerin toplantılarına katılıyor. Nerede oturduğunu merak ediyorsanız: Hoffman'ın ikametgâh adresi Istanbul! Ister misiniz Refahyol iktidarında Türkiye Cumhu- riyeti vatandaşlığına kabul edilmiş olsun! vermemesi için İTÜ Denizlik Fakültesi'nin uyarıldığı bildirildi. SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Mesut Yılmaz Yüce Divan'a gitmek isteyince Tansu Çiller de Divan Pastanesi'ne gitmeye karar verdi! Ondokuz Mayıs'a Osmanlı lekesi Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda giden yolda ilk adımın 19 Mayıs 1919'da Samsun'da atıldığını; Ulusal Kurtu- luş Savaşı ile Osmanlı'nın işbiriiği yap- tığı emperyalistlerin yenildiğini, Os- manlı'nın yıkıldığını ve böylece Türki- ye Cumhuriyeti'nin kurulduğunu her- kes biliyor. Kemal Atatürk de Söylev'ine Os- manlı'nın soysuzlaşmış padişahı Vah- dettin'ın alçaklıklanndan söz ederek ve 19 Mayıs 1919'daki genel durum ve görünümü anlatarak başlıyor. Ki Atatürk, Osmanlı'dan yakasını kurta- ran son ulusun Türkler olduğunu, Os- manlı'dan bağımsızlığını kazanan son devletin Türkiye Cumhuriyeti olduğu- nu söylüyor. 1999 yılına gelindiğinde Türkiye Cumhuriyeti devletinin olanaklan se- ferber edilerek Osmanlı'nın 700. ku- ruluş yılı kutlanıyor. Yetmiyor, "ilk adım"ın 90. yılın- da Edirne'de 19 Mayıs'a Os-| manlı lekesi bulaştırılıyor. Edirne Valiliği'nin hazıriadığı stadyumdaki kutlama programı- nın içine "Osmanlı Devletinin 700. Ku- ruluş Yıldönümü" etkinliği konuyor. 19 Mayıs'ın "Vahdettin'i Anma ve Osmanlı'yı Diriltme Bayramı" olması yolunda ilk adım böylece atılıyor! PALAS PANDIRAS Temizlik imandan gelir ama, iMüfHBozacı I Iran'dan ne geleceği belli olmaz... ' ' ÇED KOŞESÎ OKTAY EKtNCİ Amların îziııdeıı... Bir haftadır "tele-kulak"la uğ- raşıyoruz. Neden dınlediler. kim "dinletti"; ne yapmalı?.. Ne yapılacağını -sağolsunlar- hukukçulaf hs'tienmış durumda- lar... "Neden" ve "kim" sorula- nnın yanıtları ise yasa maddele- rinde değil, yaşantımızda... • • • Yine bir haftadır. herkes şunu soruyor: "İlk öğrendiğinde ne- ler hissettin?.." Doğrusu. geçmişten bazı "ör- nekler" gözümün önüne geldi. "tçeriği" benzeyen, ama "yön- temi farklı" örnekler... Galiba 1987 gibiydi. "Turizm ve Kıyı Kentlerimiz" konulubir sempozyumu Marmaris'te dü- zenlemiştik. "Çevreye ve insana saygılı" bir tunzm için çok yıl- dızlı dev oteller yerine. dogayı ve kentsel dokuyu bozmayacak "pansiyon" türû tesislerin Mar- maris'i rin" doğru olduğunu savunuyo- ruz. Paneller, eylemler düzenle- yip yanlıştan dönülmesine uğra- şıyoruz. Tarüşraalar sûrerken, lagünle- re (bedava tahsis olduğu için) göz dıken yapımcı fırmanın "yoru- mu", benzer gazetelerde tefrika gibi yayımlanmayabaşladı: "Çev- reciler doğayı değil, Bodrum'da rakipsiz kalmak isteyen özel Im- sık Havaalam'nı koruyorlar..." Ardından yine spekülatif yazı ve haberler: "Eylemleri de Imsık finanse ediyor..." Sonunda havaalanı bizim sa- vunduğumuz yere yapıldı. Lagün- ler yok olmadı, doğal yaşam kur- tuldu. Bize saldıran şırkete des- tek veren kimı Bodrumlular da "utançlarıyla'" baş başa kaldı- lar... • • • Evet... Anılanmız bu konuda öylesine "bereketli" ki son tele- kulak olayı da aynı yaşam zinci- rine sadece "onurlu bir sıkıntı" olarak eklenecek. rına vardık \e ilan ettik. İzleyen günlerde kımi yerel ga- zetelerde şu manşetler başladı: "Beş yıldızlı otellere destek sem- pozyumu..." Haberlerde ise sözü daha ıleri götürüyorlardı ve bizi "rüşvet almakla" suçluyorlar- dı: "Mevcut birkaç büyük otel Marmaris'te rakipsiz kalmak için MimarlarOdası'm kullan- dılar. Siparişle sempozyum yap- ' tırıp, yeni otellere imar yasağı kararı aldırdılar..." O tarihlerde bıze yapılan bu saldırıya "sessiz" kalan Marma- risliler. şimdi betonlaşmış ve alt- yapısı hkanmış. ilçeleri için kan ağ- lıyorlar... • • • . Zaman tünelinde bir anı da Bod- rum"dan.. Milas-Bodrum Havaalanı, şimdıkı yeri Ekinanbarı düzlü- ğüne değil, aynı arazinin denizle buluştuğu yerdeki "lagüner ala- nın" tam üzerinde yapılmak is- teniyordu. Projeye göre lagünler "doldu- rulacak" ve beton pist Akde- niz'deki bu "ender*' balık üreme ve doğal yaşam kaynağını eze- cekti... Ekoloji adına karşı çıkıyoruz ve havaalanı için "bugünkü ye- Ancak bir "örnek olay" daha var ki anımsamamak elde değil... Yıl 1992 ve "sanık" olarak savcının huzurundayız. Ben, Mi- marlar Odası ve Cumhuriyet ga- zetesi sorgulanıyoruz... Suçumuz ise Gökkafes'i eleş- tirdiğimiz için sahibine "hakaret" etmiş ve onu "maddi ve mane- vi zarara uğratmış" olmak. Biz- den istenen ise milyarlarca liralık "tazminat..." Mahkeme dosyasını arşivden çıkartıp göz atıyorum. İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkeme- si'nin, 1994'te Yargıtay'ca da onaylanan 30.09.1993 tarihli ka- rannı "dinleyenler de duysun- lar diye" telefonu açıp bir dos- tumaokuyorum: "tstanbul'un daha fazla bozulmaması, ye- şilin korunması ve altyapının daha kötiiye gitmemesi gaye- siyle, (Gökkafes'e karşı) yapı- lan bu eylemler, davalıların mesleki ve yasal görevi icabı kamu yararına yönelik oldu- ğundan, tazminat talebi ye- rinde görülmemiştir..." Ne diyelim?.. Tele-kulakçılan da. "tazminatçıları" da ve onla- rın şımank binalannı da "hukuk devletine" bırakıp, "amların izinden" yürümeye devam... HAYVANLAR İSMAIL GVLGEÇ KİM KÎME DUM DUMA BEHİÇAK behicak(o turk.net ÇİZGÎLİK KÂMtL MASARAU HARBİ SEMİH POROY TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 16 Mavıs ILKOSCAR" ÖDÜLLERL. 1329'M BUGÜN, İLK HOLLYWOO0 AtcADC Mİ ÖD1M-LE8İ VSRÎL&İ. DAHA SONRA ÇOK ÜNLÜ OUKAK ÖPÜLLEK Şön-E OASlTIL- UlÇTl: £M iri FıLM, "Wı*lQS*;EN İYİ AK- TÖfi, EM1L JANHIN6S (TUB VU*Y OP AU. FLESU VS THE LASTCOtAUAND'MKİ ROLLKB/YLe-) ; EN İYİ AKTftİS, TAHET &AYNpR(SEVeNrn UEAYEN VB SuMZıSE OAKİ RCU-E#İYL£) i £N İYİ YÖNETMENAKİ Mifi BâuiŞTÜ) PRAMKBoeZA&E YE L£WIS MILESTONE... ÖOÛLLEftE 1931 YIUNA OE. £İM "OSCAt?"' DENUİrORDU.ANCAK,AKA- OEA4İ SEK&ETEJIİNİN, ÖDÜL H£yK£t-Cİ- &/Mİ AMCASJ OSCAK'A B£N2ErME£İ VE BU ADIN TUTUNMASi /t-S ĞOÜİ-t-EK Ö EMİYİAKTÖR EMIL JANNIN6S, E.N iVİ AKTRİS JANET &A.TMOR VS OSCAK UErKELCÎğİ PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Havadan Sudan Kâğıtları birbirine tutturmak için kullandığımız "ataş"\ kimin bulduğunu hiç merak ettiniz mi? 1900 yılında Johann Vaaler adlı bir Norveçli bul- muştu. Üç yıl sonra Alman VVilhelm von Si- emens'in "elekthkli lokomotif"\ raylar üzerinde hareket edecek. Wilbur ve Onrille VVright kardeş- lerin "uçak"\ ise tam 59 dakika havada kalacak- tı. Evkadınlan, "çamaşırtozu"iletanışmak için 1907 yılını bekleyeceklerdi. Almanya'da Henkel & Cie firmasının pazara sürdüğü deterjan, bu kimyasal kanşımın iki temel maddesi olan "perbolat" ve "si- licat"\n ilk hecelerinin birleştirilmesinden oluşan "Persil" adını taşıyordu. Amerikalı Alva J. Rsher"ın aynı yıl "elektrikli çamaşır makinesi"ri\ bulması gerçekten birrastlantıydı. Fransız fızikçi Georges Claude 1910 yılında "neon lamba"y\ bulmuştu. 1913 yılında ilk kez satışa sunulan "fermuar'm pa- tenti ise ABD'de yaşayan Isveçli Gkteon Surtd- back'a aitti. "Sutyen" adına ilk kez 1908 yılında "Vogue" ad- lı bir Amerikan moda dergisinde rastlıyoruz. Der- gi, bu "özel" iç çamaşırını okurlanna tanıtıyor ve "şık bayanlar"a kullanmalarını öneriyordu. "Qu- een" dergisi de aynı konuyu dört yıllık bir gecik- meden sonra ele alacak ve sutyen takmanın, "olağandışı" vücut yapısına sahıp kadınlar için bir "kaçınılmazlık" olduğunu vurgulayacaktı. "Pem- be bir lastikle birbirine bağlanmış iki mendil"den başka bir şey olmayan sutyenin "patent hakkı" ise 1914 yılından itibaren Amerikalı Mary Phelps Jacob'a aitti. "VVarner Brothers Corset Com- pany", o yıl patent hakkı için bayan Jacob'a tam yirmi bin dolar ödemişti! "Yalan makinesi" ise Kanadalı bir tıp öğrencisi olan John Augustus'un buluşuydu. İki yıl sonra, 1923 yılında ilk "tahta saplı dondurma" satışa çı- kacaktı. Adı bilinmeyen mucit, içinde bir de ka- şık bulunan limonata bardağını soğuk bir kış ge- cesi balkonunda unutmuş, ertesi sabah donmuş halde bulmuştu. Bardağı, ucu dışarıya taşan ka- şığın sapından tutup içeriye taşırken, buzlanmış limonata ısının etkisiyle çözülünce, cam bardak yere düşüp kırılmıştı. Adamcağız, elinde kalan buzdan limonatayı, "sap"ından tutup yalamaya başladığı anda, onca yıllık "külahlı dondurma"ya bir "rakip" yarattığının belki farkında bile değil- di!.. İlk "kâğıtpeçete" ise 1924 yılında "Kimber- ley-Clark" adlı bir Amerikan firması tarafından "Celluwipes" markasıyla piyasaya sürülmüş, fa- kat beklenen ilgiyi görmemişti. Tüketicilerin bu pe- çeteleri "mendil" yerine kullandıklarını saptayan firma yetkilileri markayı değiştirmişler, aynı ürü- nü "Kleenex" adı altında ve bu kez "kâğıt men- dil" olarak yeniden piyasaya sürmüşlerdi. "Kle- enex" kısa zamanda dünya pazarlarını fe+hetmiş, fırma satış rekorlan kırmıştı. "Elektrikli tıraş makinesi", Alaska'da altın arar- ken, her sabah buz gibi suyla tıraş olmaktan nef- ret eden Jacob Schick adında bir Alman tara- fından 1929 yılında bulunmuştu. Peki, günümüzerkeğinin günlükgiysisi, önü boy- dan boya düğmeli "göm/e^c"in yaratıcısının Ce- cil Gee adında bir Ingiliz olduğunu biliyor muy- dunuz? Mr. Gee, o zamana kadar ancak yaka- dan göbeğe kadar açık olan gömleğe, 1932 yı- lında "Bu iş buraya kadar!" deyip, makası vurun- ca, erkek modasında bir "devrim"\ gerçekleştir- mişti. "Kuyruklu otomobil" ise bir Amerikan bu- luşuydu ve 1934 yılında "Chrysler" firması tara- fından "Airflow" adı altında satışa çıkarılmıştı. Otomobil sahipleri, bir yıl sonra Oklahoma'da ilk "otoparksaatleri" ile tanışacaklardı. Bugün mar- ketlerde kullandığımız, dört tekerlekli alış veriş se- petlerinin de ilk vatanı Oklahoma'ydı. Fred Yo- ung adındaki bir ustanın buluşu olan "tekerlekli sepetler", 1937 yılında Sylvan Goldman adlı bir Museviye ait "Humpty-Dumpty" mağazasında ilk görüldüğünde, önce yadırganmıştı. Ladislao Jo&* Biro adındaki bir Macarın bulduğu "tüken- mez kalem"\n tarihi ise 1938 yılına uzanıyor. İlk "mikro dalga fınn"\n patenti ise Amerikalı mü- hendis Percy Spencer'a ait. Isim hakkını 1946 yılında almış... "Yahu, bizden bir şey yok mu?" diye soracak olursanız, "Var!.." derim. Işık içinde yatsın, Aziz Nesin ağabeyin söylediği gibi bizde, "taharetmus- luğu"nu bulmuşuz! "Takrir-i Sükûn 1925"ten bu yana aldığımız yola bakacak olursak, doğrusu az şey değil! Hem allahaşkına, mikro dalga fırını bu ülkede kaç kişi kullanıyor? Yataharet musluğunu?.. (Faks:0216-418 8410) B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLD-VNSAĞA: 1/Konserlerdü- zenlemek ama- cıyla kurulmuş müzik derneği. 2/ Suda yaşayan tek hücreli bir hayvan... Aptal, bön, şaşkın. 3/ Yüz örtüsü, pe- çe... Tanntanı- maz. 4/ Şişıril- mış tulumlar üzerine kurulan ırmaksalı...Bıl- gisiz. kültürsûz kimse.5/"Yok,kalmadı'" 1 2 3 4 5 6 7 8 9 anlamında argo sözcük. 6/ Aldatma işi, hıle... "- - durmadan çiçek açar 2 ıçimızde" (A.H. Tanpı- 3 nar). 7/ Motorlutaşıtlar- da direksiyon ile tekerlek arasındaki bağlanhyı sag- layanmil...Yurdumuzun 6 batısında bir körfez. 8/ Felsefede, bilgi ile varlık arasında ilişki kurdugu düşünülen kavram... "Hangi yer" anlamında bir soru sözü. 9/ Bir orkestra ya- pıtında bölümlerin tümünü içine alan nota defteri. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sanat kaygısı oknaksızın, bir fılm ya da müzik yıldı- zmın tutkunu olan kimse... " Bir—ölmüş diyeler' Cç gün- den sonra duyalar" (Yunus Emre). 2/ Boğaz, gırtlak... Uze- ri toprak ya da otla örtülmüş saman yığını. 3/ Kaşmdın- cı bir deri hastalığı... Deriden sızan sıvı. 4/ Iri ve tombul kucak çocuğu... Satrançta bir taş. 5/ Süs olarak kullanı- lan, altın taklidi san tenekeden pul. 6/ Anadolu halklan- nın en eskı ana tanrıçası... Bir konçertoda, çalgıcının us- talığını göstermesine elverişli bölüm. 7/ Düz ve geniş arazi... Yeryüzü parçası. 8/ Türkıye'nın de üyesi olduğu bir ör- güt... Bir tür deniz taşımacılığı. 9/ Mesaj... Tekıl ıkıncı kişi adılı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle