17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27NİSAN1999SAU 14 KULTUR PORTAL DtKMEN GÜRÜN Sanatçdar mekânsız mı kahyor?Istanbul Sanat Merkezi, kurulduğu 1989 yılından bu yana pek çok ressama, müzis- yene, tiyatro sanatçısına ve debaşta Kum- panya olmak üzere pek çok riyatro toplu- luğüna ev sahıpliği yapmış bir tarihi bina, bir kültür mirası, bir sanat evi, bir sanat merkezi. Vakıflar Genel Müdürlüğü acaba bize açıklar mı. ne yapmak istiyor ISM'de? Kimlere ne söylemek istiyor bir kültür mirasının, bir sanat merkezinin kapısına kilit vurarak? Vakıflar Genel Müdürlü- ğü'negöre, "1936B«TUinaın€srhüküm- lerince Ermeni Vakfi'na aıt olan bu me- kânın kiralanma hakkı yokmuş! Neden? Öncelikle, neden böyle bir yasa? Sonra, neden günümüzde hâlâ 60 yıl öncesinm kısıtlayıcı hükümleri geçerli? tstanbul Sa- nat Merkezi'nin (İSM) kapısına vurulmak istenen kilit sadece bir sanat merkezinin çahşmalanna son vermek, o yaşam dolu binayı yeniden suskunluga terk etmek an- lamına gelmiyor. bunun çok ötesınde an- lamlar taşıyor. Tahliye karan şimdilik ertelenmış. Ne zamana kadar? Kısa bir süre için olsa ge- rek. Bu sürenin dikkatle değerlendırilme- si ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafin- dan gerçekleştirilmek istenen bu çağdışı uygulamanın engellenmesi için ilgili ba- kanhklann harekete geçmesi, atılan yan- lış adımın geri alınması gerekmektedir. Aşağıda Istanbul Sanat Merkezi (İSM) ile ilgili olarak yer verdiğımiz görüşler uma- lım ki "UgüÜere" bir şeyler söylesin. Esen çamurdan Her şeyden önce, "36 Bevannamesi" gibi bir karann bu ülkede hâlâ yürürlük- te olması utanç verici. Toplumsal yarala- nmızdan biridir bu, çünkü "azmhk" ola- rak adlandınlan Hıristiyan yurttaşlann ve vakıflannın haklannı çığneyerek aynmcı- lıkyapmaktadır. Üstelikbu vakıf tSM'den elde ettiği gelirle iki Ermeni ilköğretim oku- lunun masraflannı karşılıyormuş. Daha önce dört okulmuş destek verdiği, ikisi parasızlıktan kapanmak zorunda kalrruş; bina ellerinden giderse bunlarda da eğiti- me son verilecek. Peki. nerede kaldı "eği- tim seferberliği?." Bir yandan yeni okul- lar açılsın diye ülkede seferberlik ilan et- mek, öte yandan var olan okullarm ka- panmasına neden olmak ciddi bir çelişki, hatta içtensizlık değil midir?.. Bir de hep ulusal değerlenmizi korumak, onlara sahıp çıkmaktan söz edilir. 156 yıl- lık, Osmanlı dönemin- den kalmış bir yapı ulusal değer değil mi- dir yoksa? Üstelik bir zamanlar -yine para- sızlık yüzünden- met- ruk bir yer iken bir sa- natevi olarak kiralan- masının ardından yok olmaktan kurtulmuş. Ve bugün vakfin kira- ya vermesi engellenir- se yine yok olmaya mahkûm edilecek. Aynca. bu yeniden kazanılmış yerde sa- natçılar çalışmakta. Her türlü sanatsal ça- lışma ve etkinlik içm ciddi bir altyapı soru- nu yaşayan tstan- bul'da, bir avuç sanat- çı kendi maddi ve ma- nevi olanaklarıyla yoktan bir yer yaratı- yorlar ve siz destek ve- rip önlerini açacağı- nıza kapıya koyuyor- sunuz onlan; olacak şey değü! Neredenba- karsanız utanç verici bir olay. Ayla Algan Vakıfbinalanyla il- gili kanunlardoğrultu- sunda ISM'nin kapa- ülmasının; bu binanın eskiden olduğu gibi terk edilmiş, çökmeye yüz turmuş bir hale dönmesi demek ola- cağını düşünüyorum. Şu anda bu tarihi bina yaşıyor, orada gerçek- leştirilen sanatsal fa- tstanbul Sanat Merkezi'nin kapısına kilit vurulmak isteniyor. aliyetlerin izleyicilerince gezilip görüle- biliyor. Sanatçılann atölye ve sahne bulmakta çok zorlandığı ülkemizde. yıllardır pek çok sanatçının sanatsal arayışlannı sür- dürmelerinı sağlayan bu kültür evinin bo- şaltılmasını yapılacak bir yanlış olarak değerlendinyorum. Bu durumla ilgili ye- ni bir kanunun çıkanlması, birçözümyo- lu aranması konusunda yetkililerin. sanat- çılann ve tüm sanatseverlerin desteğini rica ediyorum.Etnik çatışmalar yaşadığı- mız dünyada kardeşçe, din, kültür, ırk ay- nmı yapmadan buluştuğumuz bu manas- tır, sanatçılann atölyelerini, sahnelerini bir arada kucaklayan tarihi binabence Av- rupalılara bir örnek teşkil ediyor. Hrant Pink (Agos gazetesi) Istanbul Sanat Merkezi'nin tahliye edil- mesiyle sanata indirilen darbeyi kıruyor ve desteğimizi tüm yüreği- mizle sanatçılardan ya- na koyuyoruz. Bu olay- da sanatçılann içine düştüğü zor durum, haksızlığm bir yanı. Önemli diğer yanı ise Vakıflar Genel Müdür- lüğü'nün Ermeni Vak- fi üzerinde uyguladığı haksız baskıdır. Şu ya- şanan, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün artık gelenekselleşmiş bas- kıcı uygulamalanndan sadece biridir. Azınhklar üzerinde sistematik olarak yürü- tülen bu "eritfcr poli- tikaya son verilmesi ge- rekir. Devlet bürokra- sisi sorumluluğu üst- lenmeyip "Neyapahm, Türkiye'de yargı bağun- sızdır" deyıp topu yar- gıya ihale ederse. bu haklı birsavunma değil, tipik bir savuşturma olur. K6T6ITI Kurdoglu- Naz Erayda Istanbul Tarlaba- şı'ndaki Istanbul Sanat Merkezi, Türkiye'de başka bir benzerini bil- mediğimiz bir modelin örneği olarak önemli- dir. İSM, ressamlann, tiyatro ve dans gnıpla- nnın, sivil toplum ör- gütlerinin ve benzeri oluşumlann bannabildi- ği bir çarı olarak önem- li bir işlev üstlendı on yıl boyunca. Türkiye sanat ortamında yerle- şik ve alışıldık olanın dışında yapılan ve- ya yapılma girişiminde bulunulan hemen hemen her oluşumun yolu bir şekilde bu binadan geçti. Kumpanya için, 1991 yılmda ISM'nin birinci katında kurduğu Kumpanya Sah- nesi, sadece 'kendi salonu' olmaktan öte anlamlarasahiptır. Kumpanya'nın sahne- leme anlayışında mekânın özel bir önemi ve ağırlığı vardır. Çünkü Kumpanya,oyun- Hitchcock'un zaman ve mekânın bûtünlüğüne inamp tek planda çekrneye kalkıştığı ilk renkJi yapıü 'Ölüm Karan'. iki zengin ve eşcinsel gencin, bir arkadaşlanm öldürmeleri ve cesedi sakladıklan sandığm çevresinde parti vermeleriyle gelişiyor. itchcock'tan tekplanhk cinayet CUMHUR CAMBAZOĞLU 31 yaşındaki Fransız yönetmen Laeti- tia Masson'un. nikâhtan önce zengin da- madm paralannı alarak kaçan gelınin peşınde şekillendirdiği Satıhk'ı, AlOn Lale adaylanndan Geçti Gibi ROzgâr (Yön: Akjandro Agresti) ve Fögi Serse- rinin Tekidir (Yön: Marcel Gisler) adlı yapıtlar, Emek Sineması'nın bugünkü programını oluşturuyor. Geçti Gibi Rüz- gâr, hiç bilmediği bir yö- rede arabasıyla ilerlerken kaza geçiren ve en yakın yerleşim noktasında bam- başka bir gerçekle karşı- laşan kadm şoför Sole- dad'm çelişkisini yansıtır- ken, FögiSerserininTeki- dir, rock yıldızı Fögi'ye körü körüne âşık genç Be- ni'yi bu tutkunun nerele- re sürükledığini anlatıyor... AKmLale'nin diğer iki fılmi Alkazar'da Bunlar, geçen yıl En lyi Alman Filmi se- çilen, JosephVflsmaier'in Nazi dönemin- de sahneye çıkan altı kişilik bir müzik topluluğunu tanıttığı Komedyen Şarkı- cıtar ile Japon Hirokazu Kore-Eda'nın ölümün ötesine geçip öbür dünyaya ye- ni intikal etmiş, cennetle cehennem ara- sına sıkışmışlann geçmişiyle ilgili fil- mi Yaşamdan Önce. Alkazar'ın Hitchcock köşesinde, us- tanın zaman ve mekânın bûtünlüğüne ina- nıp tek planda çekmeye kalkıştığı ilk renkli yapıtı Ölüm Karan var. Film, iki zengin ve eşcinsel gencin, cinayetin akıl- lı insanlann ışı olduğu teziyle bir arka- daşlannı öldürmeleri ve cesedi sakla- dıklan sandığın çevresinde parti verme- leriyle gelişiyor. Olüm Karan'nda kame- ralann acısı, yalnız üç kez, bobinlerin ta- kılacağı dakikalar hesaplanarak değiş- tirilmış. Hitchcock fılmde. jenerikten 1İ.BUSLARARASI İSTMB8L FİLM FESTİVAIİ tahlil sonuçlannı beklediği iki "uzun" saat boyunca neler hissettikleri, savaşa gidecek askerden aldığı yaşam dersi üze- rine kurulu. Agnes Varda'yı dünyaya ta- nıtan film günün en iyi seçimlerinden. YıtanazGüney'in. 1970'lerinbaşında Danıştay'dan çıkan kararla gösterilebi- len, faytoncu babası Cabbar'ı ve ailesi- ni anlattığı başyapıtı Umut ikincı kez programda. Monkeffiıse Ybidaşlar'da, 19. yüzyılın sonunda Torino'da bir profesö- Ütın Lale adaylanndan 'Geçti Gibi Rüzgar', 'Fögi Serserinin Tekidir' Emek Şineması'nda, 'Komedyen Şarkıcılar' ve 'Yaşamdan Önce' de Alkazar Sinemasmda gösterilecek. Atlas'ta 'Şöhretin Bedeli', 'Joe Tynan'ın Baştan Çıkışı' ile Jerry Schatzberg'in filmleri öne çıkıyor. Miîlenium Projesi'nden iki film bir arada gösteriliyor. hemen sonra bir kadınla birlikte sokak- ta karşıdan karşıya geçerken gözükü- yor... Moda'da ustalann filmleri var. Kış U\ kusundaküer, festıvalin adına bölüm ayırdığı genç yönetmen Tykvver'in, Alp- ler'de bir köyde fazla para kazanmaya çalışan bir grup insanın çabasını, haya- tı ve aşkı sorgulaması üzerine kurulu... 5'ten 7'ye Cteo, güzel ve şımank bir pop yıldızınm, kendisinin kansere yaka- lanıp yakalanmadığını ortaya çıkaracak rün önderliğinde greve giden işçilerin, polis tarafindan sindirilmelerine rağmen güçlerinin farkına varmasını komediy- le anlatıyor. Italya'da pek sevilmeyen filmi Amerikalılar iki Oscar adaylığıy- la değerlendirmişti... Bevoğlu Sinemasrnda sezonun en faz- la konuşulan yapıtlanndan iki 'ilkfltan'. Her Şe>' Çok Güzel Olacak (Yön: Ömer Vargı) ve Leopar'ınKuyrugu(Yön: Tur- gut Yasalar) yeniden gösterimde. Gü- nün üçüncü fılmi Katflise Kazak yönet- men Darezhan Omirbaev'in. Cannes ve Nantes'tan özel ödülleri olan, hızla de- ğişen Kazakistan'dan insan manzarala- n sunan ilginç bir çalışması... Anas'ta, Amerikalı yönetmen Jerry Schatzberg'in filmi öne çıkıyor. Moda fotoğrafçılığından gelen yönetmen, bu ilk uzunmetrajlısı Şöhretin BedeU'nde ruhsal çöküntü içindeki top modelin (Fa- ye Dunaway) yalnızlığı seçıp yaşamı- nın parçalannı bir araya getirmeye ça- hşmasım yansınyor. Gı- diş gelişlerle geçmişle bugünü özgürce yan- sıtma, bir araya getir- me çabası 70'ler sine- masının tipik metotla- nndanbiri... Schatzberg'in diğer fılmi Joe Tynan'ın Baş- tan Çıkışı ise. Beyaz Sa- ray yolunda ilerleyen bir senatörün güzel avukatla girdıği ya- sak ilişkinın polıtik kanyerine zarar ver- diği anda eski düzenine dönmesi üzeri- ne kurulmuş. Yönetmenin, en verimsiz dönemin- de, pembe dizi mantığıyla çektiği, ABD'nin yapay ahlaksal değerlerini sor- guladığı bir yapım... Miîlenium Proje- si kuşağından iki film Tamus ve Juü (Yön: Ildiko Enyedi) ile lssızAda (Yön: Laurint Cantet) Atlas'ta bir arada gös- teriliyor. lanna 'dekor' yapmaz. Her projesinde se- yircisiyle paylaşacağı 'oyun odasmı' yeni baştan düzenler. Seyircinin nerede ve na- sıl bir düzen içinde oturacağı, oyun alanı- nuı neresi olacağı, oyun ve seyir alanlan- nın geçişim ve kesişimleri, duvarlann ren- gi, salona giriş ve çıkışlar, bu ve benzeri tüm öğeler her proje için yeniden tasarla- nır. Kadro, aylar boyunca, diledıği zaman o projeye ait gerçek tasanmın içinde 24 saat çalışma olanağı bulur. Yirminci yüzyılın sonlanna doğru tstan- bul Sanat Merkezi'nin, dolayısıyla da Kumpanya Sahnesi'nin yok olma tehli- kesiyle karşı karşıya kalması, belki de kendi olanaklanmızla oluşturduğumuz ve yaşattığımız bu modele dikkat çekmek ve benzerlerini çoğaltmak gibi olumlu bir sonuca hizmet edebilir. Istanbul'un merkezi sayılabilecek Tak- sim ve civannda, atıl durumda, çürüme- ye terk edilmiş birçok bina var. Bunlann çoğu, taşıdıklan mimari ve tarihi özellik- ler nedeniyle, sanat merkezi olarak de- ğerlendinlmek için ideal binalar. Kültür Ba- kanlığı ve belediyeler, ilgili diğer bakan- lıklarla işbirliği yaparak bu binalann ki- ralanmasının önündekı yasal sorunlan çö- zebilirler ve mülk sahibi kişi ve kuruluş- lann da memnun olacağı uzun vadeli bir kiralama yöntemiyle yeni sanat merkez- leri yaratabilirler. Karşı karşıya bulundu- ğumuz önemli tehlikenin, çok dahaönem- li ve olumlu sonuçlan olmasmı dilenz. Ahmet Levendoglu tstanbul Sanat Merkezi 10 yılı aşkın bir süredir, başta tiyatro olmak üzere çeşitli sanat dallan etkinlikleri için özgün bir ça- tı oluşturmuş, bir açıdan "aternatif ça- lışmalann en önemli adresi konumuna gelmiştir. Yapınınkendisi mimari değer ta- şımaktadır. Benim için anısal değeri de var. "Histeri' 1 oyunumuzu çalışırken Odeon salonu yanınca provalanmızı 1SM'de sür- dürdük. Akademi Istanbul'daki son öğ- rencilerim "\»nvaDayı"yı yine orada sah- neledi. (tkisinde de Kumpanya'nın konu- ğu olduk.) Şımdi ISM'nin kapısına kilit vur- ma girişimi iki şeyin göstergesidir: 1. Söyleyip durmaktan usandığımız bir şeyin, bu ülkede "yetkililerin" sanata ver- dikleri değerin. 2. Bugünlerde en 'Şükselende^r'' ola- rak hararetle tezgâhlanmakta olan "miffi- yetçyik" akımının tırmanışınm. Çünkü ISM'ye yaptlmakta olan. yine yalon dö- nemde örneklerini izlediğimiz, Ermeni okullannı, vakıflanru evsız barksız bırak- ma girişimleri zincirinin son halkasıdır. Karşı çıkmak, kınamaktan öte bir şey keş- ke elımizden gelse. Nlhal ceyran Kolda; Bugün kısaca İSM diye bilinen Tarla- başı'ndaki eski Ermeni okulunu 1988 yı- lmda bir film çalışması sırasında mekân ararken prodüksiyon amirimiz ile birlikte fark ettik. tlk kez "CaMde" filminin çe- kimine mekân olan yapı Ziya Dgaz ve Ad- nan Vurdevir'in öngörüşleri, Ermeni Vak- fi'nın işbirliği ve çok sayıda sanatçının sa- hip çıkması ile kısa bir süre içinde bir sa- nat ve kültür merkezine dönüştürüldü. Bu çok "SVÜ" kültür hareketi bu yapı içinde yaklaşık on yıldır. ressam atölyelerini, dans stüdyolannı, tiyatro gruplannı (özellikle kendine ait bir sahneyi sürekli çalışır kı- lan Kumpanya topluluğunu) ve film çekim platolannı yaşattı. ISM'nin varlığı, devlet ve yerel yöne- timlerin kültür ve sanat hayatına yapması gereken yatınmlann niteliği ile ilgili ipuç- lan veriyor aslında. ISM'nin 10 yıllık bir faaliyet sürecinden sonra boşaltılmasını gerektiren yasalar hakkında aynntılı bil- gim yok. Ama yasalar insanlann hayatı- nın kalitesini yükseltmek için konulmak durumunda. Hayaümızın gerisinde kalıyor- sa değişir. Bu konuda yasa koyucular ya da yo- rumlayıcılar, görevlerini yurttaşlann lehi- ne yapmak zorunda. Azinlık yurttaşlan- nın sahip olduklan gayrimenkuller üzerin- de tasarrufhaklannı yok sayan bir yasa var- sa, o yasa değişmelidir. tSM'nin sahiple- ri ve o mekânı kültür sanat faaliyetlerin- de kullananlann arasında bir çatışma yok- sa, bugünkü konumunu korumalıdır. Nesrln Kazankaya Tiyatro mekânlan bulma konusunda son derece büyük bir sıkmn sözkonusudur. Istanbul Sanat Merkezi, yalnızca bu sı- kınüya bir yanıt olmakla kalmayıp, tarih dokusu. özgün mimarisiyle, tiyatro yara- tımlanna katkıda bulunrnakta, hatta yön- lendirmektedir. Ben, ISM'de iki ayn pro- je çahştım. İlk proje Mahir Günşiray, Ay- şe Lebriz, Özden Çiftçi ile birlikte. daha sonrabir gece klübü olan üçüncükatta bir mekânda çalıştığımız "Ka>bolma Üzeri- ne Bir Piyanist ve Dört Oyuncu ile Fante- TT adlı oyundu. Doğaçlamalarla oluştur- duğumuz oyun metnini, doğaçlamalar kadarmekân da belirlemiştir. Oyun, 1995 yılında Türkiye'yi temsilen Bonn Biena- li'ne seçilmiştir. 1998 yılında ISM'de, Kumpanya sah- nesinde Moliere'in "TartunV' oyununu sahneledim. Aynı yaklaşımla, oyunun sah- nelenmesini bırebir dekor olarak kullan- dığımız tarihi mimarinin belirlediğini söy- leyebilirim. tSM'nin genç ve genç düşü- nen tüm tiyatrocular için çok önemli bir mekân olduğuna inanıyorum. Kumpanya oyunculannın yıllardır istikrarla sürdür- dükleri çalışmalar, tSM'nintiyatromekânı olarak kalması gerektiğine yönelik en önemli kanıttır. tSM'nin tstanbul tiyatro yaşamında özgün çalışmalar için belki de tek mekân olduğunu düşünüyorum. YAZIODASI SELtM İLERİ Ada Akşit Göktürk, /Ada'da, o güzel eserinde, da- ha ilk sayfada şu soruyu sorar "Engin denizlerde, dünyanın gürültüsünden pa- tırtısından, gündelik tasalardan uzak, günlük gü- neşlik bir adada yaşamayı, çocukluğunda, genç- liğinde ya da yaşlılığında gönlünden geçirmemiş, düşsel biradanın şiiriyle büyülenmemiş insan var mıdır?" Çocukluğumda, gençliğimde, gönlümden geçir- miş miydim? Ada! Sonbahar biterken Burgaz'a grtmiştik. Ye- di yaşımdaydim. Istanbul'da en eski 'ada' anısı. Yaz- lann kalabaltğı yoktu. Bütün gün doiaşmıştık Ada'da Burgaz'ın bir evinde kahvaltı etmiştik. Soğuk, ıs- sız adadan hoşlanmamıştım. Burgaz'ı, öteki adaları, Sait Faik'ten okumama daha yıllar var. Hatırladıgım başka ada anılan? Çocukluğumun romanlannda adalar var mıydı? Yalnızca serüvenler, romanlann serüven çizgileri ya- şıyor belleğimde. Bir ada göremiyorum; varsa bi- le, puslara bürünmüş. Büyükada'dan birkaç lüks ev, köşk hatırlıyorum. Varlıklı tanışlanmızın yazevleri. Küçük bir kıskanç- lık duymuş olabilirim. Oysa hiçbir zaman 'ada' tutkunu olmadım. Bü- yük kentlerin gürültüsünden patırtısından kaçma- yı düşünmedim. Nice yıllar kalabalığı, caddeleri, si- nemalan, tiyatrolan, şehrin akşamını, trafiğin uğul- tusunu bile sevdim. Şehirdi yaşamak istediğim yer. Açık Deniz Kıyısında'y okudum. Strinberg'in yas- h romanı, Behçet Necatigil'in eşsiz çevirisinden. Açık deniz kıyılan, fıyortlar, yarımadalar ürküttü. Çocukluğumda, evet çocukluğumda, şimdi ak- lıma geldi, Define Adası'rn okumuştum. Nasıl sili- nip gitmiş. Bir 'ıssızada' mıydı? İlk çarpıldığım 'ada romanı' Vırgjnia Woolf tan: Deniz Feneri'ni, Nacrye Akseki Oncül'ün Türk- çe'ye anlatım zenginlikleri armağan eden çeviri- sinden, defalarca okudum. Deniz Feneri en sev- diğim romanlar arasındadır, başucu kitaplanm- dandır. Adalardan umarlı mıydı Virginia VVootf: Bugün hâ- lâ çözemedim. Baskı, hüzün, yalnızlık, içe kapa- nış. Adada geçecek miydi? Deniz fenerinin ışığı dönenir durur... Conrad'dan Vıctory'nm, Zafer'in bende anısı var. Bu görkemli romanı, her gün daha çok özle- diğim Armağan llkin çevirmişti. Biz üç arkadaş, küçük biryayınevi kurmuştuk. Armağan bizim için çevirmişti; Zafer'i yayımlayamamıştık. Ama arada lise yıllan. Sait Faik ve "Haritada Bir Nokta". Inanılmaz öyküdür. Cahrt Srtkı'nın da şiiri var değil mi, "Roben- son": "Robenson, halden bilir Robenson, I Adan hâlâ batmadıysa eğer, I Alıp götürsen beni oraya, I Deniz yolu kapanmadan evvel!" Bilge Karasu'nun "Ada "sı dinmez yalnızlığın adasıdır. Peride Celal, "Ada"öz yitik bir aşkı arar. Ben de bir ada öyküsü yazmaya çalışmıştım: "Son YazAkşamı". Teşvikiye'den Şişli'yetaşındığımyıl- lardı. Aydınlık, her yağmurda damı akar, otuz se- kiz metrekarelik çatı katı. Sabahları erken kalkar, büyük bir coşkuyla yazardım. Koşar, koşar, akıp giderdi uzun cümlelerim. Nerdeler şimdi? Unuttuğumadaöyküleri, romanlan, şiirleri, kim- bilir ne kadar çok! Ada peyzajlan, Hamrt Görete'nin- kiler büyüleyiciydi, öğretmenim Kemal Zeren'ın alacalı Büyükada, kayıklar, deniz, yansımalı sular peyzajı... Metin Erksan'ın Sevmek Zamanı, Türk sinema- sının en güzel, belki de tek 'ada' filmidir. Yağmur- lar yağar, bir adam fotoğraftaki genç kadına vuru- lur. Ziya Osman Saba: "Enginlerdeki dalga, I Sa- hil bilmeyen köpük." diyor, "Keşfedilmemiş ada, I Dalından sarkan yemiş." Sonra "tozpembe" bir çiçek açacak. Melih Cevdet'in yandan çarklısı geçiyor... Bir şey oldu, ada düşü sanp saımaladı beni, r o binsonad yazmaya çalışıyorum, ağıraksak, bazan soluk soluğa, bir ada anlatısı, yine ada! Takvimde İz Bırakan: "(...) Ada'nın içindeyken bile insana Ada'yı ha- tıriatarak Ada'nın daüssılasını veren sesler: bir pi- yano ya da laterna sesı vardı." Abdülhak Şinasi Hisar, Geçmiş Zaman Köşkleri, Varlık Yayınlan, 1956. Okullara Kamyon Hyatrosu1 • KONYA (AA) - Konya Devlet Tiyatrosu (KDT), 'Kamyon Tiyatrosu' projesi ile kırsal kesimi tiyatroyla tanıştırmaya hazırlanıyor. KDT Müdür Vekili Bahadır özjîırt, kırsal kesimde yaşayanlann tiyatrodan uzak kaldıklannı belirterek bu eksikliği gidermeye küçük yaşlardaki öğrencilerden başlamaya karar verdiklerini ve Kamyon Tiyatrosu ile en az 20 bin öğrencinin tiyatroyla tanışacağını açıkladı. Özyurt, amaçlannın tiyatro ve sanat sevgisini yaygınlaştınnak olduğunu ve kamyon tiyatrosu projesinin hava şartlan elverdiği sürece daha çok insana ulaşacağını belirtti. Kamyon Tiyatrosu, hazırlanan programla önümüzdeki günlerde beş büyük ilçedeki 20 okulda gösteri yapacak ve oyunlar, çocuklarla birlikte yetişkinler tarafindan da izlenebilecek. İSTAIMBUL FİLM FESTİVALİ'IMDE BUGÜN • EMEK StNEMASI'nda saat 12.00 ve 18.30'da "Saöhk", 15.00'te "Fögi Serserinin Tekkür", 21,30'da "Geçti Gibi Rüıgâr" adlı filmler izlenebilir. (293 84 39) • ATLAS StSEMASI'nda saat 12.00'de "Şöhretin BedelT. 18.30'da "Joe Tynan'ın Baştan Çıkışı'', 15.00 ve 21.30'da "Tamas ve Julie-Issız Ada" isimli filmler gösterilecek. (252 85 76) • ALKAZAR StNEMASI'nda saat 12.00'de "Komedyen Şarkıcılar", 18.30'da "Yaşamdan Sonra", 15.00 ve 21.30'da "Ölûm Karan" adlı filmler izlenebilir. (293 24 66) • BEYOĞLU StNEMASI'nda saat 12.00'de "Leopann Kuyruğu", 18.30'da "Her Şey Çok Güzel Olacak", 15.00 ve 21.30'da "Katil" isimli filmler gösterilecek. (251 32 40) • MODA StNEMASI'nda saat 12.00'de "5'ten 7'ye Cleo", 15.00'de "Kış Uyknsundakfler", 18.30'da "YoMaşlar", 21.30'da "Umut" isimli filmler izlenebilir. (337 0128) • tSTANBUL BtLGI ÜNtVERSİTESt'nde saat 20.00 de The Maidng of "In The Presence Of A CTovvn" adlı film yer alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle