17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13NİSAN 1999SAU CUMHURİYET SAYFA HABERLER Türk cumhuriyetlerinden gelen 17 bin öğrenciden 7 bin 119'unun bursu kesildi OğrencflereIBRUTOKTAR ANKARA - Türk cumhuriyetlerinden gelen 17 bn öğrenciden 7 bin 119'unun bursu kesildi. Öğ- rencilerin büyük çogunluğunun derslerinde başan- sız olması üzerine harekete gecen Yûksek Öğretim Kurulu (YÖK.), sistem değişikliğine giderek, bu öğ- rencilerin yakından izlenmeleri için not dökümleri- n- aileleri ile devletlerine bildirme karan aldı. Mil- li Eğitim Bakanlıgı tarafindan 1272 burslu öğrenci arasında yapılan ankette, yûzde 34.3'ünün de ücret karşıhğı çeşitli işlerde çalıştığı saptandı. SSCB'nin dağılmasından sonra Türk cumhuri- yetleri ile yakın ilişkiler geliştirmeye çalışan Türki- ye, bu ülkelerden burslu olarak gelen öğrencilerin bûyük bölümünün derslerinde başansız olması ve uyum sonınlan yaşaması üzerine "sıkı taldp prog- mnı" başlattı. Bugüne kadar Türk cumhuriyetleri ve akraba top- lııluklanndan Türkiye'ye gelen yaklaşık 17 bin öğ- renciden 7 bin 119'unun devamsızlık, başansızlık • Öğrencilerin yüzde 34.3'ü çeşitli işlerde çalışıyor. Yüzde 13.6'sı Türkiye hakkında olumsuz düşünüyor. Yüzde 36'sı burslan yetersiz buluyor... ve disiplin cezalan nedeniyle burslannın kesildiği, 1865'inin mezun olduğu, 8 bin 888'inin öğrenimi- ni sürdürdüğü öğrenildi. Ayda 23 milyon lira burs, giyim, kitap ve yurt yardımı da alan öğrencilerin me- zun olduktan sonra ülkelerine dönmek istemediği. dönenlerin de Türk müteahhitlerin işlerinde çalışma- yı yeğlediği belirtildi. Milli Eğitim Bakanlıgı Yurtdışı Eğitim Öğretim Genel Müdürlüğü tarafindan Kazak, Azeri, Kırgız. Özbek, Türkmen ve Türk topluluğu öğrencileri ara- sında yapılan ankette. 1564 öğrenciden yüzde 36.1 'inin burslannın yeterli hale getinlmesini, yüz- de 13.8'inin yurt şartlannın iyileştirilmesini, yüzde 14.2'sinin de eğitim-öğretim koşullannın düzeltil- mesini istediği belirlendi. Yüzde 81.4'ünün okulla- nndaki eğitimi yeterli bulduğu ortaya konan anket- te, yüzde 30.6'sının da okullanndaki yöneticiler ile ilişkilerinin sadece orta düzeyde kaldığı kaydedil- di.Buöğrencilerin yüzde 13.6'sırunTürkiye hakkın- da olumsuz düşüncelere sahip olduğu, yüzde 28'inin rehberlik hizmetlerinden memnun olmadığı belirle- nirken, yüzde 45.5'inin Türkiye Türkleri ile arala- nnda fark oldugunu, ama kardeş olduklannı düşün- düğü ortaya çıktı. Yükseköğretim Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafin- dan 1272 öğrenci arasında yapılan ankette de, öğ- rencilerin yüzde 23.9'unun dini bilgileri çevrelerin- den aldığı, bu bilgilerin de denetlenemediği belir- lendi. Bu ögrencilere Türkiye'deki vakıf, dernek ve şahıslarca verilen burslann denetlenmesi, başka amaçlar için verilen burslann engellenmesi istenen araştırma raporunda, "Bu öğrencilerin yüzde 34J'ü ücret karşıhğı bir işte çauşmaktadır. Ülkemize yfik- seköğrenim görmek üzere gelen bu öğrencilerin, öğ- renimkrinin aksamaması için çanşmalan engeikn- metidir" denildi. Raporda, "Bu ülkelerin eğitim tem- sfldkri, kendi ülke öğrencileri ile daha fazla ügüen- meti, yurt, okul ve çevre yaşannlanndan kaynakla- nan proUemlerin çözümlenmesinde yardımcı olma- lıdır. Eğitim temsilcisi sayısı artnnlmah, temsilcisi ol- mayan ülkekre yeterii sayıda temsiki sağlanmabdır " önenlerine yer venldı. Anketleri ve araştırmalan de|erlendiren YÖK, öğrencileri yakın ızlemeye aldı. Öğrencilerin başa- n dunımlanru üniversitelerinden isteyen YÖK, not dökümlerini Dışişleri Bakanlıgı kanalıyla aileleri ve ülkelerine göndermeye başladı. YÖK, başanlı öğ- rencilenn Türkiye'ye gelmesi için de bu ülkelerde seçme sınavı yaparken. Türkçesi yeterli olmayan öğrenciler için TÖMER. Gazi, Abant Izzet Baysal, Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırma Enstitü- sü kanalıyla "Türldye Türkçesi" eğitimi vermeyi ve uyum sorunlannı gidermeyi hedefledi. Üniversite Sınavlarda sahte rapor arayışları tZMİR (Cumhuriyet EgeBürosu)- Üniversite gı- riş sınavlan yaklaşırken, lı- se son sınıf öğrencilerinin sınava hazırlanma amacıy- la okula gitmemek için "sahte rapor" almaya yö- nelmelerine hekimler tara- findan tepki gösterildi. Sahte rapor olayının çok boyutlu sorunlara neden ol- duğuna dikkat çeken he- kimler, lise son sınıfın "ge- reksiz ohna" durumundan kurtanlmasını istediler. 2 Mayıs'ta yapılacak ÖSYS öncesi lise son sınıf öğrencilerinin, her yıl ol- duğu gibi "daha iyi hazır- lanabilecekleri" düşünce- siyle, ailelerinin ve okul yöneticilerinin de teşvikiy- le okula gitmemek için "hekim kapüanna" yığıla- tak rapor dilenmek zorun- da bırakıldıklannı belirten Dr. Yaşar Güler. "Sistemin çarpık ve iki yüzlüliiğü he- kimlerin iisrüne üstüne gel- mekte. Bu aslında hiç kim- senin, çıkar saglayanlar dı- şında, memnun olmadığı bir kaosun hekimlere daya- blan kısmıdır" dedi. "Sahte rapor" olayının. çok boyutlu sorunlara yol açtığını. öncelikle tedavi- nin bir parçası olan rapor verme yetkisini "bu amaç dışmda" kullanmanın mes- lek ahlakıyla bağdaşmadı- ğını vurgulayan Dr. Güler. "Herkes rapor almayı be- ceremez. Bu da. bu durum- dakileri mağdur eder, ayrı- ca firsat eşitiiği ilkesini zede- ter" görüşünü savundu. Sahte rapor olayına göz yu- man eğitim camiasının, far- kında olmadan "okula de- vamı" gereksizleştirdiğini ileri süren Dr. Güler, sözle- rini şöyle sürdürdü: "Ra- por konusuna a>nlan za- man, gerçek hastaJara ay- nlması gereken süreden gasp edilmektedir. Rapor sektörii oluşturmaktadır. Tahmin edileceği gibi bu etik dışı bir ahş-veriş siste- midir. Verilen sahte rapor- lar da -taklitleri gibi- teşhi- se dayanır. Teşhis ka\ıtlara geçer. BUimsel araştirmala- nn birtakun istatistiksel ve- rilerinin kaynağı da işte bu kayıtlardu-. 17-18 yaş gru- bunda. her yıl sınava en- deksli yahuzca lise son sınıf- lan tutan. ay nı okuldaki di- ğer sınıflarda ve ayru ailede- ki diğere fertlerde görülme- yen,en çarpıcı varu da, sına- vm ertesi günü aniden iyile- şiveren bu çeşit çeşit teşhis- li hastahk patlamalannı modern tıp nasıl açıklayabi- lecektir?" Sahte rapor olayının. gerçekten hasta olduğu için rapor alanlan da şaibeli gruba soktuğunu, çünkü işin ciddiyetinin ayırt edile- mez ölçüde "sulandınldı- ğını" vurgulayan Dr. Güler, -Hekimterin çok büyük bir kısmı, hak etmedikleri hal- de yalan rapor verebilen ve sistemdeki bu ûkanıklığı sahtecilikle aşma> a yarayan pa\andalar durumuna dü- şürülmektedir" dedi. Dr. Yaşar Güler. soruna çözüm olarak şu önerilerde bulundu: "Lise son sınıf. gereksiz ohna durumundan kurta- nhnahdır. Lise sonlar, sı- navdan 1 a> önce tatik gire- bilir. Lise son sınıftan 2. sö- mesrir kaldınlabilir. Lise sonlann devamsızlık limiti yükseltilebilir. Rapor alma- verme sistemi de\anı etsin denüiyorsa; her tıp mezu- nunun verdiği rapor geçer- li sayıhr. Sına> sistemi deği- şir ya da sınav kakuniır. Şef- faf ve temiz toplum, hekim- ler sahte rapor vermeye zorlanarak gerçekteştirile- mez." 'Cumhuriyet Treni' İstanbul'da TRT Çocuk >« Gençlik Vakfi Oe Devlet Demiryollan işbirliğiyle ha- zuianan "Cumhuriyet Treni" dün İstanbul'a geldi. Cumhuriyet dö- nemininilkokulundaokuyanemekliöğretmenRefet.\nguı'ındaHal- kalı'da bindiği treni öğrenciler karşıladı. Kurtuhış Savaşı ve uhısal mü- cadele tarihinin hareketli bir müzesi olarak hanrlanan "Cumhuri- yet Treni'", 5 N'isan tarihinde Kapıkule'den yola çıkmışO. Treni dün Sirkeci Garı'nda tl TVliUi Eğitim Müdürii Ömer Bahbey ve ban yö- neticiler karşıladı. Karşılama töreninde. çeşitli okullann öğrenciİeri de halkoy unlan gösterikri yaptdar. Atarürk'ün milh' eğitim damşma- nı olan ve onun bu amaçla dü/enlenen bütün gezilerine kaülan emek- li öğretmen Refet Angın trene, Haikaiı Gan'nda onur konuğu olarak bindi. Törenin ardından öğrencilerin ziyaretine açılan "Cumhuriyet Treni" bugün saat 11 JO'da Sirkeci Gan'ndan feriboüa HHydarpaşa Gan'na geçecek. (Fotoğraf: SAADET USLU) ÖSS'de geri sayim başladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - YÖK tarafindan alınan kararla bu yıl tek basamakla gerçekleştirilecek üniversite secme sınavında, tercihler puanlar açıklandıktan sonra yapılacak. Adaylar. puanlannı yükseltmek için kendi alanlan dışındaki sorulan da yanıtlamak zorunda kalacaklar. Okulun Öğrenci Seçme Smavı (ÖSS) ortalaması. öğrencinin Ortaögretim Başan Puanı'nı (OÖBP) etkileyecek. Yabancı dille öğretim yapan programlara gjrmek isteyen adaylar önce OSS'ye, sonra Yabancı Dil Smavı'na girecek. Smav, 2 Mayis 1999 Pazar günü tek oturumda yapılacak. Adaylar için "Sözel Ağniddı ÖSS Puanı, Sayi&al Ağırlıkh ÖSS Puanı ve Eşil Ağuiıklı ÖSS Puanı" olmak üzere 3 çeşit puan türü hesaplanacak. Adaylara, Smav Sonuç Belgesi ile birlikte Tercih Formu, Yükseköğretim Programlan ve Kontenjanlan Kılavuzu gönderilecek. 105-119 arasında puan alanlar, yalnızca ön lisans ve açıköğretime. 120 ve üstü puan alan adaylar ise 4 yıllık lisans programlanna girmeye hak kazanacaklar. Özürlü eğHmıine öııeııı verflmîyor AMC\RA (ANKA) - Türk Eğitım-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan, 3 milyon özürlü çocuktan yalnızca 31 bin 500'üne eğitim verilebildiğini belirtirken "Özürlü eğjtimine gereken önem veramiyor" dedi. Şuayip Özcan, yaptığı yazılı açıklamada, Dünya Sağlık Orgütü'nün belirîemelerine göre, 4-18 yaş grubunda 3 milyon özürlü bulunduğunu belirtti. Özcan özel eğitim alabilen özürlü çocuk sayısının 31 bin 500 düzeyinde kaldığına dikkat çekti. Özcan, özürlü eğitiminin geliştınlmesine yönelik olarak şu önerileri getirdi: "Özel eğitim dünya standarüarına göre yeniden yapılandınlmalı, Okul öncesi eğitim zonralu hale getirilerek özel eğitime gereksinim duyan çocuklara öncelik verilmeli, Özel eğirim ihtiyacı duyan yetişkinlere is ve meslek kazandıncı eğitimler verflmeJi, Özel eğitim kunımlannda göre\1endirilecek eğhim çahşanlan özel olarak yet^tirumeü, Aik eğitimi ön plana çıkanhnah.'' BAŞSAĞUĞI Yönetim Kurulu üyemiz Sayın GÜNAY ÇAPAN'm amcası ÜMÜRSEL ÇAPAN'm ölümünü üzüntüyle öğrendik. Kendisine Tann'dan rahmet, ailesi ve yakınlanna başsağlığı dileriz. CUMHURİYET ÇALIŞANLARI ACI KAYBIMIZ 13 yılı aşkın zâmandır sevinç ve sıkıntılarımızı. öğrencilerimizin başarılarının mutluluğunu paylaştığımız, geleceğe daima umutla bakan. her dakıkasını öğrencileri, kurumu ve mesleği için değerlendiren çok sevgili öğretmen arkadaşımız NİHAL KARLI y. hiç beklemediğimiz bir zamanda kaybettik. Yeri doldurulamayacak arkadaşımıza Allah'tan rahmet, kederli ailesine, mesai arkadaşlarına ve yaşamını adadığı öğrencilerine başsağlığı dileriz. ÖZEL FKM EĞİTİM KURUMU VEFAT Hediye ve Hikmet HALICI'nın kızları, Erol, Emine, Meral ve Selçuk HALICI'nın ablaları, Pınar ve Deniz in biricik anneleri, Zeki KARLI'nın sevgili eşi, NİHAL KARLI yı 12.04.1999 günü kaybettik. Cenazesi 13.04.1999 günü (bugün) Erenköy Galip Paşa Camii'nde öğle namazını müteakip kılınacak cenaze namazından sonra Karacaahmet Kabristam'na defnedilecektir. AİLESİ Not: Çelenk gönderilmemesi, arzu edenlerin TEV'na bağışta bulunmaları rica olunur. SIVAS1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1999/251 Davacı Ahmet Kaya tarafından mahkememize açılan çek iptali davasının yapılan açık yargılaması sırasmda verilen ara karan gereğince, Sıvas Türk Ticaret Bankası'nın 304-18846 no'lu hesabına ait 1432159 no'dan başlayan 22 adet çek koçanı düşürûlmek suretiyle kayıp edildiğinden çeklerin iptali ıstenildiğinden iş bu çekler hakkında hak iddia edenlerin yu- karda dosya no'su yazılı mahkememiz dosyasına müracaat etmeleri aksi tak- dirde çeklerin ıptaline karar venleceğı ilan olunur. Basın: 14559 KADIKOY 2. ŞULH HUKUK HÂKİMLİĞl'NDEN 1987/628 Vesayet Mahkememizce verilen 1987/628 esas 1988/59 karar sayı- lı 8.4.1999 tarihlı ek karar ile Erzıncan, kemaliye, Kabataş K. Cilt: 0068, K. Sıra No: 0065'te nüfusa kayıtlı Ali ve Im- migülsüm'den ohna 1934 doğumlu Acıbadem, Dörtyol Şam- fistık Sok. No: 18 Kadıköy - Istanbul adresinde ikâmet et- mekte olan mahcur Hüseyin Altunel'e vasi değışikliği yapı- larak kendisine kardeşı Mehmet Altunel vasi tayin edilmiş- tir. İlan olunur. 8.4.1999. Basın: 15494 KEŞAP ASLtYE HUKUK MAHKEMESÎ'NDEN İLAN Dosya No- 1998 86 Esas 1999 17 Karar Davacı Gülüzar Aydın, vekıli tarafindan davalı Şûkrü Aydın aleyhine mahkememize açılan "boşanma" davasının yapılan du- ruşması sonunda verilen ara karan gereğince; Keşap Bayrambey köyü 3 sayılı hanede kayıtlı Şükrü Aydın ile eşi Gülüzar Aydın'ın 4.3.1999 günlü duruşmalan sırasında boşanmalanna karar verilmiş olup. müşterek çocuklan Zey- nep'in velayetinin davacı anneye bırakılmasma karar verilmiş ol- makla, davalı Şükrü Aydın'a 7201 sayılı Tebligat Kanunu gere- ğince tebligat yerine kaım olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 14672 ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Biz Devrimi Çok Seviyoruz... Kimse Kızmasın... Sayın Hasan Cemal'ın, yaşamının bırdönemi- nin anılannı kaleme almasını ve "Kimse Kızmasın, Kendimi Yazdım" başhğıyla yayımlamasını ilginç buldum. Türkiye'de insanların anılarını yayımlama konusundaki çekingenliklerini sürekli olarak eleş- tiren bir insan olarak bu anıların yayımlanmasın- dan memnuniyet duymam gerekirdi. Ama, duy- madım. Zira, "sağ" ve "dinci" basına öyle "mal- zeme oldu" ki doğrusu çok rahatsız oldum. Bu rahatsızlığımı dile getirdiğim değerli bir mes- lektaşım, "bırak bunlan" dedi, "yazdıklan yalan mı, onusöyle". Doğrusu, "yalan" deme olanağım yok. Muhtemelen yanlış anımsanan birşeyler var- dır. Fakat doğrusunu isterseniz "o günlehn orta- mında", silahlı kuvvetlerin öncülüğündeki bir "dev- rime" sıcak bakıyorduk. Zira Türk demokrasisine en az 50 yıl ivme kazandırmış bulunan 27 Mayıs Devrimi'nin devamını bekliyor ve 1961'Anayasa- sı'nın uygulanması ve "yolundan çıkanlmaya ça- lışılan" Kemalist Cumhuriyet'in, gene Mustafa Kemal'in koyduğu hedefler doğrultusunda yeni- den yapılandırılmasını umut edıyorduk. Bugün bazı şeyler, "ters" ve "yabano" gelse bi- le, 30 sene öncesinin "koşullan ıçinde", hiç de ters gelmiyordu. 1999 yılının genç okuru, döğu- mundan 8-10 yıl önceki Türkiye'nin koşullarını el- bette bilemez. Ve bu genç okur, yazılanlan nesnel bir biçimde değerfendiremez. Sayın Cemal, bu kitabı neden yazdığını kendin- ce açıklıyor. Doğrusu bu açıklamalar beni tatmin etmedi. Ama, "Kendimiyazdım"diyor, "kimsekız- masın"... Ne hakla kızabiliriz? Hasan Cemal ne "ilk"t\r ne de "son". Bundan 10 küsur sene önce kaleme aldığım ve Cumhuri- yef'in ikinci sayfasında yayımlanan, "Biz Devrimi Çok Seviyonjz" başlıklı yazımdan bazı bölümleri bir kez daha yayımlamak istiyorum: "...12 Eylül'ün getirdiği yılgınlık ortamı içinde başlayan bir tür 'günah çıkarma' furyası, yıllardır sürüyor. Türkiye'de öğrenci hareketleri 1968'den çok önce başladığı halde, Baiı'ya bir tür öykün- meyie, kendilerine '68 kuşağı' adını yakıştıran ki- mileri, yıllardan beri ne kadar yanılmış olduklannı anlatıyoriar. Hem de düşünce ve saf 'değiştirme- nin', aydın olmanın bir gereği oldugunu savuna- rak. Hem dekafalannda doğru diyebildiklerini hâ- lâ savunanlan, tutuculuk ve bağnazlıkla itham edebilecek kadar cüretkârlıkla. Hem de binlerce insan, düşüncelerinden ötürü hapishanelerde sonsuz sıkıntılar içindeyken... Eğer soruna salt toplumbilimsel açıdan bakar- sak olayı anlamak mümkündür. Geçen yıllarda Türkiye'de öğrenci hareketleri içinde lider olarak gördüğümüz gençlerden önemlibirbölümü, top- lumun üst gelir düzeyindeki ailelerin çocuklany- dı. Birkısmıdayüksekbürokrat, subay, öğretmen vb. gibi orta gelir düzeyinde ailelerden geliyoriar- dı. Bu çocuklar Türkiye 'nin en iyi okullarında, Tür- kiye'nin verebileceği en iyi eğitimi almışlardı. Ve öbür 'lider niteliklerinden' ötürü, hareket içinde li- der olarak ortaya çıkmaları doğaldı. Aynen ya- şamlannın daha sonraki aşamalannda farklı alan- larda başanlı olmalan ve öne çıkmalan gibi. Za- ten Avrupa ve ABD'de de buna benzer gelişme- ler olmuştu. Ancak Türkiye'deki gelişmelerin Av- rupa ve ABD'deki gelişmelerden iki noktada önemli ölçüde aynldığını görüyoruz. Bunlardan birincisJ, yeni konumlannı içlerine sindiremeyen bu 'eski gençler'/n, geçmişlerini sürekli sorgula- malan ve karalamaya çalışmalandır. Ikincisi ise, geçmişte genellikle devlet ve resmi kurumlarca örgütlenmeye çalışılan 'sağcı gençlik'/n, nispe- ten nüeliksiz kadrolannın bugün kamu sektörün- de kimi köşe başlannı ele geçirmiş olmalan ve kadrolaşmalandır... ...Bilen ve gören bir gözle bakıldığı zaman in- sanlık tarihi, ezenle, ezilenin kavgasından başka bir şey değildir. Herşeyezen içindir. egemen olan içindir. En güzel sofralar da onlanndır, en yararlı kitaplar ve bilgiler de onlar içindir, başkalan hak- kında karar vermeyetkisi de onlardadır. Ezilene ise sadece çalışmak düşer. Insanlar, demokrasiyle kendi kendilerini (çoğu kez lafta) yönetmeye baş- ladıklan zaman da durum pek değişmemiştir. Kit- le iletişim araçlannı ellerinde bulunduranlar ve üretim araçlannın sahipleri, yani egemen sınıf, de- mokrasiyi de kendi koyduğu sınıriar içinde oyna- mak ister. Toplumdaki temel ilişkileri bozmaya- cak bir demokrasi... Devrimci olmak, bu temel ilişkileri, bu sömürü ilişkilerini bozmak için uğraş- mak demektir. Ve kimileri ne derse desin, biz dev- rimi hâlâ çok seviyoruz, uğruna mûcadele ediyo- ruz ve çok özlüyoruz... ...Biz devrimi hâlâ çok seviyoruz ve uğruna mü- cadele ediyoruz. Tam ve eksiksiz bir demokrasi içinde, sorunlanmızı çözeceğimizi biliyoruz. Be- ceriksiz ve basiretsiz kimı politikacılann elinde çar- çur olan ekonomik kaynaklanmızı, geniş kitlelerin kararian doğrultusunda ve bu kitleler lehine yeni- den harekete geçirdiğimiz zaman, şimdiki sahte darboğazlann ortadan kalkacağına inanıyoruz... ...Içimiz, bu yolda yitirdiklerimizin acısıyla dolu. Ama bize veda edenlere, üç kuruşa ve bir sırt sı- vazlanmasına teslim olanlara da kızmıyoruz. Çün- kü tarihi bilerek ve görerek okuyoruz ve onlann bu alandaki ilk örnekler olmadığını da biliyoruz. Çün- kü ulusun zengin bağnndan, onlardan çok daha iyilerinin fışkıracağı günlerin sesini duyuyoruz. Sahte ilişki, sevgi ve dostluklann, geçici doyum ve mutluluklann, kimi zaman özlem ve pişmanlık- laha da dolu yapışkan dünyasından bize veda edenlere güle güle. Biz devrimi hâlâ çok seviyo- ruz, uğruna mûcadele ediyoruz ve kazanacağımı- zı biliyoruz." "2. sayfa" yazısının üslubu biraz farklı oluyor. Okurlanm bağışlasınlar beni. Aynca, "kimse kız- masın"... T.C. DENİZLİ2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ EsasNo: 1998/507 Davacı Hazine Vekili tarafindan davalı Mehmet Tür- ker aleyhine açılan bedel arttınmı davasında; Denizli Karaman Mah. 1734 Sk. No: 5 adresıne da- valı adına çıkartılan davetıyenın gen döndüğü soruş- turma ile adresi tespit edılemedığınden bu kerre duruş- ma günü olan 5.5.1999 günü saat 9'da bızzat kendısı veya bir vekille temsıl ettırmesı, gelmediği ve bir \e- kille temsil ettirmediği takdirde davanın yoklugunda görülüp bitirileceği dava dilekçesi davetıyesi tebliğ ye- rine geçmek üzere ilan olunur. Basın: 14658
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle