Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 NİSAN 1999 PAZARTESİ JHURİYET SAYFA
1 ^ 13
McDonald's'a
sopuştunma
istemi
• ANKARA (AA)-
McDonald's'larda fıyatlann
pazar koşullanna göre
belirlenmediği gerekçesiyle
şirket hakkında Rekabet
Kurumu Başkanlığı'na
şikâyette bulunuldu. Güneri
Gıda ve Turizm Işletmeleri
Ltd. Şti.'nın Rekabet
Kurumu Başkanhğı'na
yaptığı başvurusunda,
fiyatlann arz ve talebe göre
belirlenmesinin
engellendiği belirtilerek
"McDonald's restoranlan
fiyatlan doğrudan
belirlemekte ve
uygulamaya
koydurmaktadır" dedi.
EBK, taşınmazlapı
satmaya başiadı
• ANKARA (AA)-
Özelleştirme kapsamına
alınan Et ve Balık Ürünleri
Sanayii AŞ, sermaye
yapısmı arsa ve
gayrimenkul satışlanndan
elde edeceğı gelirlerle
güçlendirmeyi hedefledi.
Bu doğrultuda kurum,
mülkiyetı kendine ait
toplam 26 arsa ile üretime
ahnamayan iki tesisini 791
milyon dolara (yaklaşık
300 milyar) sattı. 30'a
yakın kombinasının 13'ünü
özelleştiren EBK, 17
kombinası ile hizrnet
vermeye devam ediyor.
KOBhere verilen
teşvikler
• ANKARA (AA)-Bu
yılın ilk üç ayında, Küçük
ve Orta Boy Işletmeler'e
(KOBt). toplam 9 trilyon
551.2 milyar lira tutannda
428 adet teşvik belgesi
verildi. Hazine Müsteşarlığı
verilerine göre, ocak-mart
döneminde en fazla teşvik
belgesini 105'er adetbelge
ile Karadeniz ve
Güneydogu Anadolu
bölgeleri aldı. Güneydogu
Anadolu Bölgesi, 2.7
trilyon lira tutanndaki belge
ile en yüksek miktarda
teşvik alan bölge olurken,
bunu 2.1 trilyon liralık
belge ile Karadeniz Bölgesi
takip etti. Söz konusu
dönemde en az KOBİ
teşviki alan bölge ise 12
belge ve 213 milyar lira
teşvikle Akdeniz oldu.
Ttaçak tıayvan
girişi önlenmeli'
• GAZİANTEP(AA)-
Güneydoğu Anadolu Canlı
Hayvan, Su Ürünleri ve
Mamulleri Ihracatçılan
Birligi Başkanı Rüştü
Yıldız, sınırlardan yurda
kaçak hayvan sokulmasının
önlenmesini istedi. Yıldız,
Doğu ve Güneydogu
Anadolu bölgelerindeki
besicilerin, hayvan
kaçakçılığınm
önlenememesi nedeniyle
sıkıntılı olduklannı
söyleyerek alınan
önlemlerin ciddi biçimde
uygulanarak ve yeni
önlemler devreye
sokularak, hayvan
kaçakçılığınm önüne
geçilmesi gerektiğıni
belirtti.
Cevizin
ekonomik değeri
• GAZİANTEP(AA)-
Kahramanmaraş Sütçü
Imam Oniversitesi (KSÜ)
Rektörü Prof. Dr. Osman
Tekinel, cevizin, hem
meyve olarak üreticiye
yüksek gelir getirdiğini
hem de ağaç gövdesinin
mobilya sanayiinde
önemli bir hammadde
olarak değerlendirildiğini
söyledi. Prof. Dr. Tekinel,
"Türkiye'de, 4 milyon 494
bin ağaçtan yılda 115 bin
ton ceviz üretiliyor.
Oretimde. Çin ve ABD'den
sonra gelen Türkiye. biraz
çaba ile üretimi arttırabilir"
diye konuştu.
Köy yoHarına
araç takviyesi
• ANKARA (AA)-Köy
Hizmetleri Genel
Müdürlüğü'nün, mcvcut
ekipman parkını
güçlendirmeye yönelik
uluslararası alımlan devam
ediyor. Yaklaşık 10 milyon
dolar tutannda fınansman
ile temin edilmesi
öngörülen pikaplann.
firmalar tarafından
getinlecek olan dış
kredilerden karşılanması
planlanıyor.
Serbest bölgelerin teknoloji transferi ve sanayinin gelişimine çok sınırlı bir katkısı var
Bölgeler amacuıdan uzakMUTLUDEMİRKAN7FATMAKOŞAR
Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO)
geçen yıl yaptığı bir çalışmada, dünyadaki
serbest bölgelerin sayısının 850'nin üzerinde
olduğu ortaya konuluyor. Bu serbest
bölgelerde bugün 27 milyon kişi çalışmakta
ve bunun yüzde 9O'ı kadın. ILO analistleri,
kadınlar için büyük bir istihdam kaynağı
olan serbest bölgelerdeki düşiik ücret, kötü
çalışma koşulları ve sendikal çalışmalann
yetersizliğine dikkat çekiyorlar. Öte yandan
birçok ülkede, daha çok dış ticarete dayanan
yapılan yüzünden yerel ekonomi üe fazla bağı
olmayan bu bölgelerin teknoloji transferi ve
yerel yan sanayinin gelişiminde son derece
sınırlı birkatkısmın olduğuna dikkat çekiliyor.
Aynca bu bölgelerin çoğunda emekyoğun,
düşük teknolojik bırikim gerektiren
endüstriyel proseslerin uygulandığı ve
ülkelerin gelişmesi için gerekli olan yüksek
katma değer getiren sektörlere yönelimin
düşük düzeylerde kaldığı belirtiliyor. Serbest
bölgelerinde yüksek katma değer üreten
sanayi dallan ağırlıkh bir profil çizebilen
bırkaç ülke Malezya, Mauritus Adalan ve
Singapur olarak sıralanıyor.
Türkiye'de amacına uzak olması nedeniyle
eleştirilen serbest bölge uygulamasınm
Dünyada serbest bölgeler
Bölge
Kuzey Amenka
Orta Amerika
Karayipler
Güney Amenka
Avrupa
«Ortadoğu
' Asya
Afrika
Pasifık
Bölge sayisı
320
41
51
41
81
39
225
47
2
Anahtar ülketar
ABD-213, Meksika-107
Honduras-15, Kosta Rica-8
Dominik Cumhuriyeti-35
Kolofnbiya-11, Brezılya-8
Bulganstan-8, Slovenya-8
Tûrkiye-11,Ürdûrı-7
Çin-124, Filipinler-35, Endonezya-26
Kenya-14. Mısır-6
Avustratya-1, Fiji-1
TopJam 845
dünyada nasıl yapıldığına ilişkin araşnrma
yapan makine mühendisı Armağan
Oztuksavul, pek çok ülkedeki uygulamalar
arasında büyük benzerlikler bulunduğunu
saptamış. Öztuksavul'a göre, ad değişse de
uygulama hemen hemen aynı: dünyadaki
her bölgede vasıfsız işçi çalıştırma, emeğin
sömürülmesi, çevreye saygısızhk söz konusu.
Dünyada ucuz işgücûnün kullanıldığı iki
ünlü "evrensel" serbest bölge. Meksika'nın
kuzey sınmndaki Maquiladoras ile Doğu
• ILO raporunda,
özellikle
Uzakdoğu'daki
serbest bölgelerde
kadın işçi
oranının yüzde
90'a vardığı ve
düşük ücret,
uzun çalışma
saatleri ve sosyal
altyapı
yetersizlikleri
olduğu belirtiliyor.
Asya'daki EPZ'ler (Export Processing
Zones). Her ikisi de 196O'lı yıllardan
başlayarak işgücü avantajından yararlanmak
üzere ve özellikle elektronik ve apareller
sanayi alanlannda kurulmuş. Ancak birkaç
temel farklılıklan var. Meksika'daki, kuzey
sınırı civarında istihdamı sağlamak ve
ABD'ye yönelik göçü önlemek amacına
yönelik. Doğu Asya'daki ise yerel
ekonominin gelişmesi için yabancı sermayeyi
çekmek amacı taşıyor.
Kaynak:WEPZAYelLO.
ÜRESEL ZİNCÎRİNBİR HALKASI
Serbest bölgeler. küresel üretim
zincirinin önemli bir mekaniz-
masını oluşturuyor. Gelişmiş ül-
kelerde işgücü ve diğer maliyet-
lerin artması, küreselleşen ser-
mayeyi çeşitli yatınm avantajla-
nna sahip denizaşın serbest böl-
gelere yatınm yapmaya yöneltti.
Çokuluslu şirketler bir yandan
fabrikalannı bu bölgelere taşırken
bir yandan da bu bölgelerde ye-
terli performans gösterebilecek
birtaşeron ağı oluşturdular. Böy-
lece ana merkezin tasanm ve pa-
zarlama ile uğraşüğı bütün üre-
tim faaliyetlerini ise taşeronlann
üstlendiği bir dikeyleşme eğili-
mi başiadı. Nike, Reebok gibi
spor giyim üreticileri, kadın giyi-
mi üreticisi Liz Claiborne, bu olu-
şumu ilk gerçekleştiren firmalar
arasındaydı. Compaq şirketi de
bilgisayarüretimini Mitac'abıra-
karak geçen yıl aynı stratejiyi be-
nimsedi. Bu sisternde malzerne ve
bileşenleri alıp, üretimi ve gerek-
li kalite kontrollerini yapmakla
yükümlü olan taşeron firmalar
eğer merkez şirketin istediği ni-
telikleri sağlayamazsa işini her
an rakiplerine kaptırabiliyor.
Yaünm kalitesi düşük
ILO'yabağlı Uluslararası Ça-
lışma Yaşamı Araştırmalan Ens-
titüsü'nün 9 ve 10 Mart 1998'de
Cenevre'de yaptığı bir toplantıda
küreselleşmenin getirdığı üretim
biçimlerinin serbest bölgelere et-
kisi tartışılmıştı. Enstitünün rapo-
runda, serbest bölgelerde yatınm
kalitesinin genelde göz ardı edi-
lerek basit, ucuz işgücü kullanı-
mına ve düşük bilgi birikimine
dayanan sanayıler kurulduğu vur-
gulanıyor.
Serbest bölgelerde kadın isçiler (%)
90
Meksika'daki bölge ABD sermayesi
ağırlıkh ve ihracat içeriği de bu ülke tarafından
belirleniyor. Doğu Asya'dakiler ise G.Kore
ve Tayvan başta olmak üzere genelde Japon
fonlan tarafından kurulmuş. 1960'larda 50
fabrika ile kurulan bölgede 1999'larda
2000'den fazla fabrika ve her birinde 300
civannda çalışan vardı.
Maquiladoras sanayi bölgesi bugün
Meksika'nın ihracatının yüzde 30'unu
gerçekleşnnyor. Kostarika'da sadece 9 serbest
bölge olmasına karşın özellikle elektronik
sektöründe çalışan bu fabrikalar, ülkenin
kahve ve muz gibi geleneksel ürünler dışında
da üretim ve ihracat yaparak nasıl
kalkınabileceğinın güzel bir örneği olarak
gösteriliyor. Kostarika'da bu bölgeler, imalat
sanayi ısühdamınınyüzde 30'unuoluşturuyor
ve işsizliğı yüzde 5'e düşürme başansına
sahipler.
Çalışma yasalan yetersiz
Gelışmeyı sağlayıcı özelliklerine karşın
ILO. serbest bölgelerde çoğu kadın olan
işçilenn uzun süreler, düşük ücretler ve
yetersiz sosyal olanaklar altında çalıştığına
dikkat çekiyor. ILO'nun belirlemelerine
göre, dünyada serbest bölgelerde, özellikle
tekstil ve elektronik bileşenlerin montajı
gibi alanlarda kadın işgücü oranı yüzde 9O'ı
aşıyor.
ILO, serbest bölge ışleten ülkelerin
çoğunda bu bölgelerdeki çalışma yasalannın,
ülke yasalanndan farklılıklar gösterdiğini
belirterek. örneğin Mauritus'ta, ülke
genelindeki çalışma yasalannın serbest
bölgelerdeki yatınmcılar için oldukça esnek
hale getirildiğini vurguluyor. Bu ülkede
sendikal etkinliklerin oldukça yüksek düzeyde
olmasma karşın serbest bölgelerde sendikalı
işçi oranınmın yüzde 9'da kaldığına dikkat
çekiliyor.
Filipinlerve Dominik Cumhuriyeti'nde ilk
yıllarda bu bölgelerde hıçbir iş yasası geçerli
olmamasına karşın sonradan yapılan
reformlarla buralarda da yasalann etkin
kılındığı, ancak hâlâ birkaç 'özel bölgede'
çalışma yasalarının geçerli olmadığı ve
sendikasızlaştırma politikalanrun uygulandığı
ifade ediliyor.
ILO'nun çalışmalanna göre, Kostarika'da
çalışma yasalan hem ülke hem de serbest
bölgeler için yetersiz durumda. Panama,
serbest bölgeler için ayn çalışma yasalan
uygulayan tek Orta Amerika ülkesi olarak
gösteriliyor
Uretim yerine alım-satım yapılıyor
Yatınmı ve üretimi arttırması
beklenen ve bu amaçla kurulan
serbest bölgelerde ağırlıklı olarak
ticari faaliyetler yapılıyor. Türki-
ye serbest bölgelerindeki toplam
2 bin 225 fırmadan 1946'sı üretim
dışı alanlarda faaliyet gösteriyor.
Türkiye'de kurulan 14 serbest
bölgede alım-satım, bankacıhk,
kiralama, depolama, montaj-de-
montaj, bakım-onanm ve aracılık
alanlannda faaliyet gösteren top-
lam firma sayısı 1946'ya ulaşırken
sadece 279 serbest bölge kullanı-
cısı üretim alanında faaliyet gös-
teriyor.
Siyasi kaygılar sonucunda man-
tar gibi artmasmagöz yumulan ve
ticaret ağırlıklı olmasıyla eleştiri-
len serbest bölgelerde, Dış Tica-
ret Müsteşarlığı (DTM) Serbest
Bölgeler Genel Müdürlüğü'nün
verilerine göre şubat sonu ıtiba-
nyla alım-saümla uğraşan firma-
lann sayısı 1452'yi buluyor. Bu-
na karşılık istihdam yaratabilecek
alanlarda faaliyet gösterenlerin sa-
yısı çok daha az. Bu durum, ser-
best bölgelerin "ürethn, ihracaü
artürmak'' amacından uzaklaştı-
ğını gösteriyor. Bol ve ucuz işgü-
cü ile devletin bütün vergilerden
muaftutma olanağının bulunduğu
serbest bölgelerde. üretimin böy-
lesine düşük düzeyde olması, üre-
timle ilgili teknoloji girişinin de
bulunan toplam firma sayısı 297
iken üretici firma sayısı 65'ti. Son
5 yılda 1770 fırmadan sadece 187
tanesi üretim alanında faaliyet gös-
termek üzere bölgelere girmiş du-
rumda.
Dünya basınından konuyla il-
gili alıntılann da yer verildiği ra-
porda, "Yatinmcılann,az>atınm-
pılmasıyla devletin gelir sağladı-
ğına dikkat çekiyorlar.
Dünyada ticaret serbest bölge-
lerinin çoğunlukta olduğu ve Tür-
kiye'nin buna ağırlık vermesinin
"obğan" olduğu savunuluyor.
Ancak Türkiye'de iş öyle bir
noktaya geldi ki serbest bölgeler-
de arsa alım- satımı bile yapılarak
• Türkiye'de serbest bölge kullanıcısı toplam 2 bin 225 firmadan
sadece 279'u üretim faaliyetlerinde bulunuyor. Buna karşın 1946 firma
üretim dışı alanlarda faaliyet gösteriyor.
sağlanamadığını ortaya koyuyor.
Üreticifirmagehniyor
Kurulduklan tarihten itibaren
10 yıllık grev ve lokavt yasağının
olması nedeniyle, sendikalarca
"uygubunasına son veribnesi iste-
nen" serbest bölgelerde üretim art-
mryor. Türkiye Den-tş Sendika-
sı'nın verilerine göre, 31 Temmuz
1993 tarihi itibanyla bölgelerde
la çabuk kâr sağlayacak ürünler
üretmeyeyöneldiği" saptamasmda
bulunuldu.
Serbest bölgelerde üretimin art-
tınlması hedeflenirken, resmi kay-
naklar, vergi muafıyeti ve bütün
avantajlanna karşın buraya gıren
ve çıkan malın fatura değeri üze-
rinden binde 5 oranında Serbest
Bölgeleri Tesis ve Geliştirme Fo-
nu'na aktanlmak üzere kesinti ya-
kâr sağlanabiliyor.
Örneğin, tstanbul-Trakya SCT-
best Bölgesi'nın kurucusu ve işle-
tici firması İSBAŞ tarafından çe-
şitli yayın organlanna verilen ilan-
larda. "TAPU: tSBAŞ sunduğu
'satın al, sahip ol' uygulaması ile
serbest bölgeye farklı bir bakış açv
a getiriyor. Arazi ve bina mülkiye-
tine sahip yaarımcılar, mülklerini
başka bir kullanıaya sahna. kira-
lama ya da devretme hakkına sa-
hip oluyor" deniyor.
Türk Mühendis ve Mimar Oda-
lan Bırliği'nin (TMMOB) "Ipek-
yolu Vadisi Serbest BöJgesTyle il-
gili Bakanlar Kurulu karannın ip-
tali istemiyle Danıştay'a açtığı da-
va dılekçesinde de üzerinde duru-
lan bu gerçek, ihracata yönelik ya-
tınm ve üretimi arttırmak amacry-
la kurulması geTeken serbest böl-
gelerin rant sağlama bölgeleri ha-
line geldiğini gösterijor.
Serbest bölge boiluğu
Türkiye'de 14 serbest bölge fa-
aliyette bulunurken Bakanlar Ku-
rulu karanyla yer ve sınırlan tes-
pit edilen, ancak henüz faaliyete
geçmemiş serbest bölgeler: Ada-
na-Yumurtalık, Trakya (Çorlu),
Gaziantep ve iptali için dava açı-
lan 100 bin dönümlük lpekyolu
Vadisi ile çalışmalan sürdürülen
Kocaeli, Bursa, Denizli ve Şanlı-
urfa bölgeleriyle 2000'li yıllarda
22 serbest bölge faal hale gelecek.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Beyin ve El
Pazar günü oy kullanılacak; halk, hem yerel hem
de ütke düzeyinde, kendisini yönetecek olantan sap-
tayacaktır. Seçim havasının son birkaç günde değiş-
meyeceği varsayılabilir. Bu varsayımla seçim süreci
irdelenirse ne tür sonuçlar çıkar?
Seçim sürecinde, bireysellık aşın sayılabilecek öl-
çüde öne çıkanldı. Kuşkusuz seçim sonucu birileri se-
çilecektir; ancak temsili demokrasi, siyasal parti, ya-
ni örgüt ve düşünsel öz, yani ideoloji üzerinde biçim-
lenir. Türkiye bu seçimlerde, örgütün ve özellikle de
ideolojinin bir yana bırakıldığı bir süreci yaşıyor.
Bu oJuşum, kuşku yok ki, siyasal partılenn genel baş-
kanlannın aday saptamada olağandışı yetkili konumu-
nun doğrudan sonucudur. Ek olarak, partiler, kendi sı-
nıfsal konumlan ya da emek ve sermaye karşısında-
ki tutumlannı sergileme gereği duymuyorlar; kamu-
oyunun bu konudaki genel duyarsızlığı nedeniyle bu-
na zorianmıyoıiar. Sonuçta, partiler sorunlannın çö-
zümü üzerindeki görüşlenni de tutarlı bir bütünlüğe
oturtamıyorlar. Böyle olunca da, köktendinciler, de-
mokrasiden söz edebiliyor; doğası gereği köleci ol-
masma karşın, insan hak ve özgürlüklerini gündeme
getinyor. Liberal sağ partılerden biri herkese iş öner-
mesi yapabiliyor; bir diğen başkanının partisınin yö-
netiminde aşın baskıcı tutumunu görmezlıkten gelir-
ken ülkede demokratikleşme öneriyor. Kısaca herkes
özünde karşı olduğu her şeyi söylüyor ve dolayısıyla
hiçbir şey söylemıyor; sap ile saman birbirine kanşı-
yor.
Bu durumda seçme işi de olabildiğince güçleşiyor.
Bu güçlüğü yenmede iki nokta yardımcı olabilir. Bi-
rincisi, Türkiye siyasetinin çıkar ilişkilehne bağlı ola-
rak yaşadığı aşın kiriiliktir. Türkiye'de siyaset çok bü-
yük ölçüde halkın malı olan kamu variıklannı ya da dev-
let olanaklannı yağmalamaya dönüşmüştür. Türkiye,
bu büyük siyasal kirini, bir ölçüde de olsa, seçimler-
de yıkamalıdır. Çünkü, siyaset ne kadar fem(z olursa
sorunlann gündeme gelmesi ve bunlara çözüm üre-
tilmesi de o kadar kolaylaşır.
Siyasetin kirlilikten kurtulması için seçmen ne ya-
pabilir sorusu önemlidir. Seçmen, çalma olanağı ya
da hırstztık sırası bırgün bana da gelecek diye düşü-
nemez; düşünmemelidir. Hırsızlardan ya da onlann açık
destekçilehnden çıkar ummayan her seçmen oyunu
bu durumuna uygun kullanmalıdır. Birtaraftan çalan-
lara oy vermek, öbür taraftan da seçilen yönetimden
doğruluk, dürüstlük ve toplum yaranna iş yapmasını
beklemek, sağduyulu hiçbir kişinin sergileyemeye-
ceğibirtutumdur. Seçmen. kendinin, toplumun vege-
leceğinin yaranna davranmalı, kendisi hırsız değilken
boş bir beklentiyle, çalana oy vermek gibi bir büyük
çelişkiye düşmemelidir.
• • •
Bu genel noktalardan sonra kimi özgül noktalara
değinilmelidir.
Oy verme sürecine örgüt ve ideoloji açısından ba-
kıldığında, beyin ve elin birtiği sağlanabiliyor. Bu ikili-
nin. yani örgût ve ideolojinin en sağlam bıleşkesi, ya-
ratılan tüm olumsuzluklara ve tekil yetersizliklere kar-
şın, hâlâ CHP'dir. Güçlü bir CHR Türkiye'nin siyasal
geleceğınin, başta laıklik ve siyasetin kirlilikten kur-
tulması olmak üzere. birçok yönden en önemli güven-
cesidir.
Eğer yapıya soldan bakıyorsanız ve eliniz CHP'ye
uzanmıyorsa, Sol Güçbiriiği adaylannın yer aldığı İş-
çi Partisi oy verilebilecek seçenektir. Onlan da beğen-
mediğinizde geriye ÖDP ve öbür partiler kalıyor.
• • •
Yerel seçimlerde, bireysellik ya da adayın kimliği,
genel seçimlere oranla daha ağır basıyor. Bu nokta-
da konu, Ankara bağlamında öznelleşiyor. Bu köşe-
de birkaç kez vurgulandığı gibi, /Ankara, hızla, Cum-
huriyetın başkenti olmaktan çıkıyor. Nitelikli insangü-
cünden ileri eğitime, sağlıktan spora, sanatın tüm kol-
lanna ve kültürel etkinliklere uzanan hemen her alan-
da Ankara konum yrtiriyor; geriliyor. Bu gidiş ve bu-
nu hızlandıran son beş yıl boyunca yaşanan karaba-
san, yalnız Ankaralılann değil, tüm Cumhuriyetçilerin
sorunudur. Ankara'nın 2000'li yıllarda, ülke yönetimi
alanında olduğu gibi. ekonomik gelışme, kültürel et-
kinlik alanlannda da öncü kimliğine yenıden kavuştu-
rulması gerekiyor
Ankara büyükşehır belediye başkan adaylan ara-
sında Murat Karayalçın, deneyimi, tasanmlarının
büyüklüğü ve teknik donanımı bakjmından öne çıkı-
yor. Sosyal demokrat adaylar arasında, kamuoyu
araştırmalannın bulgulanna göre, Murat Karayalçın'ın
önde olması da bu özelliklerinden kaynaklanıyor.
Ankara seçmeni, adayların ya da partilerinin yapa-
madıklannı gerçekleştirmelidir. Son birkaç günde ter-
si kanıtlanmadıkça Ankara başkanlığı için Murat Ka-
rayalçın'a oy vererek biheşmeyi sandıkta sağlamak
gerekiyor. Ankara bırieşmesi, neden, solda bundan son-
ra gelmesi gereken daha sağlıklı birleşmelerin bir ilk
adımı olmasın?
e-posta: yakup@rorqual.cc.metu.edu.tr
DUNYA E K O N O M I S I N E BAKIŞ ERGÎN YILDIZOĞLU/IOTVD^ ergm@ergin.demon.co.uk
ABD uluslararası bir hegemonik güçtür. Bu
yüzden ABD'nin tüm yerel müdahaleleri ve
hedefleri, andaki uluslararası ortamın değer-
lendirilmesi bağlamında tariflenen çıkarlara uy-
gun olarak saptanır, yerel sorunlann öncelik-
lerine göre değil.
Uluslararası ortarn ve
savunma stratejisi
Soğuk savaş bittikten sonra oluşan yeni
uluslararası ortarnda ABD'nin savunmasorun-
salı ve askeri stratejileri ilk kez 1993'te Bot-
tom Up Review (BUR), başlığıyla hazırlanan
ve benimsenen bir çalışmada saptandı. O za-
man, bir pazartesı yazısında bu BUR'nin te-
mel özelliklerini kısaca tartışmıştık. BUR, as-
keri yapının teknoloji, yoğun hızlı müdahale-
ye yatkın ve aynı anda iki savaş platformunu
birlikte yürütecek kapasiteye sahip olmak
üzere şekillenmesini öngörüyordu. Mayıs
1997'de William Cohen tarafından Kong-
re'ye sunulan Quadrennial Defense Review
(QDR) başlıklı rapor, BUR'nin üzerine inşa
edildi. QDR, bugün halen geçerli olan savun-
ma doktrinini saptadı.
QDR, yeni Küresel Güvenlik Ortamının
esas olarak beş özelliği olduğunu saptıyor (1)
Çeşitli yerel bölgesel tehlikeler, (2) hassas sa-
vunma bılgi ve teknolojisinin dağıiımının de-
netlenmesıne, nükleer sılahlann yayılmasına
ilişkin küresel, bölgesel dengelerin bozulma-
sına yol açacak tehditler, (3) Uluslararası te-
rorizm. uyuşturucu kaçakçılığı vb., (4) Küre-
sel düzlemde balistik füzelerin ve kitle imha
silahlannın yarattığı tehdit. (5) ABD en az 2015
yılına kadar tek hegemonik güç olarak kala-
caktır. 2015 yılından sonra yeni bir hegemo-
nik rakibin çıkması olasılığı vardır. (Kısım-ll)
QDR, Kısım lll'te, ABD'nin bu yeni ortam-
da benimsemesi gereken Yeni Ulusal Güven-
lik Stratejisi'nı saptıyor. Bu stratejinin temel
bileşenleriyse özetle şöyle: (1) ABD'nin ege-
menliğıni, toprağını ve nüfusunu korumak,
ABD'de Askeri Sınai Kompleksnükleer-biyolojik, terörist saldın-
lar da dahil olmak üzere anava-
tana yönelik saldınlan caydırmak;
(2) ABD'ye düşman yerel veya
bölgesel hegemonik güçlerin ve-
ya ittıfaklann oluşmasını engelle-
mek; (3) Uluslararası deniz ulaştm,
telekomünikasyon ve hava hat-
lannın, uzayın özgürlüğünü koru-
mak, (4) Temel piyasalann, ener-
ji ve stratejik kaynaklann ABD ta-
rafından hiçDirengelle karşılaşıl-
madan kullanılmasının sağlan-
ması; (5) ABD'nin dostlanna yö-
neliksaldınlan caydırmak, gerek-
tiğinde geri püskürtmek.
QDR, BUR'deki birçok temel
prensibi sürdürmekle birlikte, ba-
zı yenilikler de getiriyor. Conet-
ta ve Knight'ın isaret ettıği gibi
QDR, özellikle uluslararası stra-
tejik ortamın şekillendirilmesine ve karşrt bir
hegemonik güç oluşması olasılığına karşı ha-
zırlanmaya özellikle büyük önem veriyor. (US
Foreign Policy Focus Cilt 4, No. 3,1999).
Aynca ÛDR'nin, iki alanda birden savaşma
stratejisini, BUR'de saptanan Körfez ve Ku-
zeydoğu Asya platformlan sınırtandırılma-
sından çıkartarak genel bir prensip haline ge-
tiriyor. NATO'ya önerilen konsept değişikliği,
ODR'deki bu yeni vurguya da uygun.
Diğer taraftan ODR'nin savunma strate-
jisi kavramını, içine dış pazarlann ve kaynak-
lann sınırsız kullanımını da katarak dış politi-
kanın, savunma stratejisinin bir uzantısı hali-
ne getirdiği ve militarizmin inisiyatifine verdi-
ği de söylenebilir. Nitekim bir bakıma söylen-
miştir de.
\Joğuk savaş
bittiğinde,
ABD'de 20 büyük
silah üreticisi
vardı. Birkaç yıl
sonra bu rakam
12'ye, daha
sonra da üçe
indi. Ekonomik
güçlerine ek
olarak bu
şirketlerin dış
politikayı da
çeşitli yollaria
etkiledikleri
görülüyor.
ABD Kongresı tarafından altematif bir ba-
kış almak için kurdurulan 1998 Ulusal Savun-
ma Paneli, raporunda Pentagon'un "çevrese-
killendirici" yaklaşımını eleştirmiş ve uluslara-
rası istikrann ancak diptomasiyle, uluslarara-
sı kalkınma yardımlanyla sağlanabileceğini
vurgulamıştır. USP raporu, Pentagon'un ileri
dönük askeri inisiyatiflerinin yerel, bölgesel
ittifaklan kışkırtarak, altematif hegemonik güç-
lerin doğuş sürecini hızlandıracağını söyledi.
The Nation dergisi de Nisan sayetnda, bu he-
defin emperyalızme geri dönüş olduğunu vur-
guladı. USPnin tesprtlenne de uygun olmak
üzere, The Centre For Defense Informati-
on (CDI) yardımcı direktörü Amiral Eugene
Carrol, QDR yayımlandığında, "ABD, gerek-
li olandan çok daha fazla askeri harcama ya-
pıyor. Kendi kendimizle silahyanşı içindeyiz"
(5/01/99, basın bildirisi) dedi.
QDR, hem ABD dış politika-
sında ordunun etkisini arttınyor,
hem de buna bağlı olarak aske-
ri harcamalan, (çarşamba günü
de değindiğim gibi), rakiplenyle
ve dünyanın geri kalanıyla kar-
şılaştınlması mümkün olmayan
bir düzeyde arttınyor. Bu ilk ba-
kışta anlamsız gelen durumu
kavramaya başlamak için, aske-
ri yapı ile büyük şirketler arasın-
daki ilişkileri, Başkan Eisenho-
wer'ın, 1960'ta görevi devre-
derken "askeri-sınai komp-
leks"e ilişkin yaptığı uyanyı ha-
tırlamak gerekir. ABD ekonomi-
sinde silah sanayiinin önemi üze-
rine, özellikle soğuk savaş dö-
neminde çok sayıda araştırma
yapıldı; şirketlerin, lobilerin gü-
cünden söz edildi.
Clinton döneminde, silah sanayiinde şirket
birleşmelerinin teşvik edilmesi, hatta devletin
mali yardımlanyla fiilen desteklenmesiyle as-
keri-sınai kompteksin daha da güçlendiği söy-
lenebilir. Birçok yorumcu, ODR'nin oluşma-
sıyla bu gücün etkisinin artması arasında pa-
ralellikler kuruyorlar. Burada, bu ilişkiler üze-
rine en çarpıcı kimi verileri sunmakla yetinmek
durumundayız... "Soğuk savaş" bittiğinde,
ABD'de 20 büyük silah üreticisi vardı. Birkaç
yıl sonra bu rakam 12'ye, daha sonra da 3'e
indi. (PNS, Stanforg Gottlieb, 15/07/97). Bu
rakamların azalmasının arkasında, iflaslar de-
ğil, Boeing'ın, McDonnel Douglas'ı alması.
Lockheed ile Martine Marietta ve Northrup
Grunmann'ın Raytheaon ıle Huges Airc-
rafts'ın bırleşmesı gibi, merkezıleşerektekel-
leşme var. Birleşmelerden sonra bu şirketle-
rin hisse senetlerinde, bugüne kadar, yüzde
500 artışlar oldu. Karşımızda, ABD ekonomi-
sinde büyük yeri olan dev şirketler var. Bo-
eing ve Lockheed toplam 500.000'e yakın
işçi çalıştırıyorlar. Martine Marietta'nın 50
eyalette. Northrup Grunmann m 48 eyalet-
te fabrikaları ve kontarlan var.
Bu ekonomik güçlerine ek olarak bu şirket-
lerin en az iki yoldan dış politikayı etkiledikle-
ri görülüyor Birincisi, seçim dönemterinde iki
partiye yapılan yardımlar ve son iki yılda 51
milyon dolara ulaşan lobi faaliyetleri. 1997
seçimlerini örnek olarak alırsak, ilk rakam,
yardımı; ıkinci rakam, şirketin o yıl aldığı kon-
tan gösteriyor (dolarolarak) -Lockheed Mar-
tin (667.005) (18.5 milyar), Boeing (794.581)
(13.7 milyar), Northrup Grunmann (314.200)
(8.2 milyar), Ratheon (291.131) (6.37 milyar),
TRW (169.065) (3.8 milyar), General Dyna-
mics (248.650) (3.65 milyar). Toplam
(2.484.623) ve (54.2 milyar) (Centre for Res-
ponsible Politics). Ikinctsi de. "dönerkapı
sistemi" olarak bılinen bir uygulama: Bu şir-
ketlerden bakanlıklara ve Pentagon'a, Pen-
tagon'dan da bu şırketlere veya lobi örgütle-
rine personel transferi. (Rapor: VVilliam Har-
tung, 1999-How Vveapon makers are Shaping
US Foreign and Milrtary Projects, yayımlayan
Foreign Policy in Focus).
Council on Foreign Relations da öğretım
görevlisi. Ann Markusen'in, Rutger Üniver-
sitesi'nce yayımlanan (1997) raporunun so-
nuçlanna değınerek bu yazıyı kapatalım: Mar-
kusen, bu şirket bırieşmelerinin. Pentagon'un
yeni kontariaria ve teşviklenyle, özellikle hız-
landınldığını, şimdi bu birieşmelerin banşa,
ekonomik gelışmeye büyük bir tehdit oluştur-
duğunu, savunma sanayıındeki merkezileş-
menin savaş harcamalannın artması anlamı-
na geteceğıni, bu şirketlerin ihracat bağımlı-
lıklannın kaçınılmaz olarak ABD dış politika-
sını etkileyeceğinı, içeride ve dışarıda güven-
liği tehdit edeceğinı saptıyor.