22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 NİSAN 1999 PAZARTESİ JHURİYET SAYFA 1 ^ 13 McDonald's'a sopuştunma istemi • ANKARA (AA)- McDonald's'larda fıyatlann pazar koşullanna göre belirlenmediği gerekçesiyle şirket hakkında Rekabet Kurumu Başkanlığı'na şikâyette bulunuldu. Güneri Gıda ve Turizm Işletmeleri Ltd. Şti.'nın Rekabet Kurumu Başkanhğı'na yaptığı başvurusunda, fiyatlann arz ve talebe göre belirlenmesinin engellendiği belirtilerek "McDonald's restoranlan fiyatlan doğrudan belirlemekte ve uygulamaya koydurmaktadır" dedi. EBK, taşınmazlapı satmaya başiadı • ANKARA (AA)- Özelleştirme kapsamına alınan Et ve Balık Ürünleri Sanayii AŞ, sermaye yapısmı arsa ve gayrimenkul satışlanndan elde edeceğı gelirlerle güçlendirmeyi hedefledi. Bu doğrultuda kurum, mülkiyetı kendine ait toplam 26 arsa ile üretime ahnamayan iki tesisini 791 milyon dolara (yaklaşık 300 milyar) sattı. 30'a yakın kombinasının 13'ünü özelleştiren EBK, 17 kombinası ile hizrnet vermeye devam ediyor. KOBhere verilen teşvikler • ANKARA (AA)-Bu yılın ilk üç ayında, Küçük ve Orta Boy Işletmeler'e (KOBt). toplam 9 trilyon 551.2 milyar lira tutannda 428 adet teşvik belgesi verildi. Hazine Müsteşarlığı verilerine göre, ocak-mart döneminde en fazla teşvik belgesini 105'er adetbelge ile Karadeniz ve Güneydogu Anadolu bölgeleri aldı. Güneydogu Anadolu Bölgesi, 2.7 trilyon lira tutanndaki belge ile en yüksek miktarda teşvik alan bölge olurken, bunu 2.1 trilyon liralık belge ile Karadeniz Bölgesi takip etti. Söz konusu dönemde en az KOBİ teşviki alan bölge ise 12 belge ve 213 milyar lira teşvikle Akdeniz oldu. Ttaçak tıayvan girişi önlenmeli' • GAZİANTEP(AA)- Güneydoğu Anadolu Canlı Hayvan, Su Ürünleri ve Mamulleri Ihracatçılan Birligi Başkanı Rüştü Yıldız, sınırlardan yurda kaçak hayvan sokulmasının önlenmesini istedi. Yıldız, Doğu ve Güneydogu Anadolu bölgelerindeki besicilerin, hayvan kaçakçılığınm önlenememesi nedeniyle sıkıntılı olduklannı söyleyerek alınan önlemlerin ciddi biçimde uygulanarak ve yeni önlemler devreye sokularak, hayvan kaçakçılığınm önüne geçilmesi gerektiğıni belirtti. Cevizin ekonomik değeri • GAZİANTEP(AA)- Kahramanmaraş Sütçü Imam Oniversitesi (KSÜ) Rektörü Prof. Dr. Osman Tekinel, cevizin, hem meyve olarak üreticiye yüksek gelir getirdiğini hem de ağaç gövdesinin mobilya sanayiinde önemli bir hammadde olarak değerlendirildiğini söyledi. Prof. Dr. Tekinel, "Türkiye'de, 4 milyon 494 bin ağaçtan yılda 115 bin ton ceviz üretiliyor. Oretimde. Çin ve ABD'den sonra gelen Türkiye. biraz çaba ile üretimi arttırabilir" diye konuştu. Köy yoHarına araç takviyesi • ANKARA (AA)-Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün, mcvcut ekipman parkını güçlendirmeye yönelik uluslararası alımlan devam ediyor. Yaklaşık 10 milyon dolar tutannda fınansman ile temin edilmesi öngörülen pikaplann. firmalar tarafından getinlecek olan dış kredilerden karşılanması planlanıyor. Serbest bölgelerin teknoloji transferi ve sanayinin gelişimine çok sınırlı bir katkısı var Bölgeler amacuıdan uzakMUTLUDEMİRKAN7FATMAKOŞAR Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) geçen yıl yaptığı bir çalışmada, dünyadaki serbest bölgelerin sayısının 850'nin üzerinde olduğu ortaya konuluyor. Bu serbest bölgelerde bugün 27 milyon kişi çalışmakta ve bunun yüzde 9O'ı kadın. ILO analistleri, kadınlar için büyük bir istihdam kaynağı olan serbest bölgelerdeki düşiik ücret, kötü çalışma koşulları ve sendikal çalışmalann yetersizliğine dikkat çekiyorlar. Öte yandan birçok ülkede, daha çok dış ticarete dayanan yapılan yüzünden yerel ekonomi üe fazla bağı olmayan bu bölgelerin teknoloji transferi ve yerel yan sanayinin gelişiminde son derece sınırlı birkatkısmın olduğuna dikkat çekiliyor. Aynca bu bölgelerin çoğunda emekyoğun, düşük teknolojik bırikim gerektiren endüstriyel proseslerin uygulandığı ve ülkelerin gelişmesi için gerekli olan yüksek katma değer getiren sektörlere yönelimin düşük düzeylerde kaldığı belirtiliyor. Serbest bölgelerinde yüksek katma değer üreten sanayi dallan ağırlıkh bir profil çizebilen bırkaç ülke Malezya, Mauritus Adalan ve Singapur olarak sıralanıyor. Türkiye'de amacına uzak olması nedeniyle eleştirilen serbest bölge uygulamasınm Dünyada serbest bölgeler Bölge Kuzey Amenka Orta Amerika Karayipler Güney Amenka Avrupa «Ortadoğu ' Asya Afrika Pasifık Bölge sayisı 320 41 51 41 81 39 225 47 2 Anahtar ülketar ABD-213, Meksika-107 Honduras-15, Kosta Rica-8 Dominik Cumhuriyeti-35 Kolofnbiya-11, Brezılya-8 Bulganstan-8, Slovenya-8 Tûrkiye-11,Ürdûrı-7 Çin-124, Filipinler-35, Endonezya-26 Kenya-14. Mısır-6 Avustratya-1, Fiji-1 TopJam 845 dünyada nasıl yapıldığına ilişkin araşnrma yapan makine mühendisı Armağan Oztuksavul, pek çok ülkedeki uygulamalar arasında büyük benzerlikler bulunduğunu saptamış. Öztuksavul'a göre, ad değişse de uygulama hemen hemen aynı: dünyadaki her bölgede vasıfsız işçi çalıştırma, emeğin sömürülmesi, çevreye saygısızhk söz konusu. Dünyada ucuz işgücûnün kullanıldığı iki ünlü "evrensel" serbest bölge. Meksika'nın kuzey sınmndaki Maquiladoras ile Doğu • ILO raporunda, özellikle Uzakdoğu'daki serbest bölgelerde kadın işçi oranının yüzde 90'a vardığı ve düşük ücret, uzun çalışma saatleri ve sosyal altyapı yetersizlikleri olduğu belirtiliyor. Asya'daki EPZ'ler (Export Processing Zones). Her ikisi de 196O'lı yıllardan başlayarak işgücü avantajından yararlanmak üzere ve özellikle elektronik ve apareller sanayi alanlannda kurulmuş. Ancak birkaç temel farklılıklan var. Meksika'daki, kuzey sınırı civarında istihdamı sağlamak ve ABD'ye yönelik göçü önlemek amacına yönelik. Doğu Asya'daki ise yerel ekonominin gelişmesi için yabancı sermayeyi çekmek amacı taşıyor. Kaynak:WEPZAYelLO. ÜRESEL ZİNCÎRİNBİR HALKASI Serbest bölgeler. küresel üretim zincirinin önemli bir mekaniz- masını oluşturuyor. Gelişmiş ül- kelerde işgücü ve diğer maliyet- lerin artması, küreselleşen ser- mayeyi çeşitli yatınm avantajla- nna sahip denizaşın serbest böl- gelere yatınm yapmaya yöneltti. Çokuluslu şirketler bir yandan fabrikalannı bu bölgelere taşırken bir yandan da bu bölgelerde ye- terli performans gösterebilecek birtaşeron ağı oluşturdular. Böy- lece ana merkezin tasanm ve pa- zarlama ile uğraşüğı bütün üre- tim faaliyetlerini ise taşeronlann üstlendiği bir dikeyleşme eğili- mi başiadı. Nike, Reebok gibi spor giyim üreticileri, kadın giyi- mi üreticisi Liz Claiborne, bu olu- şumu ilk gerçekleştiren firmalar arasındaydı. Compaq şirketi de bilgisayarüretimini Mitac'abıra- karak geçen yıl aynı stratejiyi be- nimsedi. Bu sisternde malzerne ve bileşenleri alıp, üretimi ve gerek- li kalite kontrollerini yapmakla yükümlü olan taşeron firmalar eğer merkez şirketin istediği ni- telikleri sağlayamazsa işini her an rakiplerine kaptırabiliyor. Yaünm kalitesi düşük ILO'yabağlı Uluslararası Ça- lışma Yaşamı Araştırmalan Ens- titüsü'nün 9 ve 10 Mart 1998'de Cenevre'de yaptığı bir toplantıda küreselleşmenin getirdığı üretim biçimlerinin serbest bölgelere et- kisi tartışılmıştı. Enstitünün rapo- runda, serbest bölgelerde yatınm kalitesinin genelde göz ardı edi- lerek basit, ucuz işgücü kullanı- mına ve düşük bilgi birikimine dayanan sanayıler kurulduğu vur- gulanıyor. Serbest bölgelerde kadın isçiler (%) 90 Meksika'daki bölge ABD sermayesi ağırlıkh ve ihracat içeriği de bu ülke tarafından belirleniyor. Doğu Asya'dakiler ise G.Kore ve Tayvan başta olmak üzere genelde Japon fonlan tarafından kurulmuş. 1960'larda 50 fabrika ile kurulan bölgede 1999'larda 2000'den fazla fabrika ve her birinde 300 civannda çalışan vardı. Maquiladoras sanayi bölgesi bugün Meksika'nın ihracatının yüzde 30'unu gerçekleşnnyor. Kostarika'da sadece 9 serbest bölge olmasına karşın özellikle elektronik sektöründe çalışan bu fabrikalar, ülkenin kahve ve muz gibi geleneksel ürünler dışında da üretim ve ihracat yaparak nasıl kalkınabileceğinın güzel bir örneği olarak gösteriliyor. Kostarika'da bu bölgeler, imalat sanayi ısühdamınınyüzde 30'unuoluşturuyor ve işsizliğı yüzde 5'e düşürme başansına sahipler. Çalışma yasalan yetersiz Gelışmeyı sağlayıcı özelliklerine karşın ILO. serbest bölgelerde çoğu kadın olan işçilenn uzun süreler, düşük ücretler ve yetersiz sosyal olanaklar altında çalıştığına dikkat çekiyor. ILO'nun belirlemelerine göre, dünyada serbest bölgelerde, özellikle tekstil ve elektronik bileşenlerin montajı gibi alanlarda kadın işgücü oranı yüzde 9O'ı aşıyor. ILO, serbest bölge ışleten ülkelerin çoğunda bu bölgelerdeki çalışma yasalannın, ülke yasalanndan farklılıklar gösterdiğini belirterek. örneğin Mauritus'ta, ülke genelindeki çalışma yasalannın serbest bölgelerdeki yatınmcılar için oldukça esnek hale getirildiğini vurguluyor. Bu ülkede sendikal etkinliklerin oldukça yüksek düzeyde olmasma karşın serbest bölgelerde sendikalı işçi oranınmın yüzde 9'da kaldığına dikkat çekiliyor. Filipinlerve Dominik Cumhuriyeti'nde ilk yıllarda bu bölgelerde hıçbir iş yasası geçerli olmamasına karşın sonradan yapılan reformlarla buralarda da yasalann etkin kılındığı, ancak hâlâ birkaç 'özel bölgede' çalışma yasalarının geçerli olmadığı ve sendikasızlaştırma politikalanrun uygulandığı ifade ediliyor. ILO'nun çalışmalanna göre, Kostarika'da çalışma yasalan hem ülke hem de serbest bölgeler için yetersiz durumda. Panama, serbest bölgeler için ayn çalışma yasalan uygulayan tek Orta Amerika ülkesi olarak gösteriliyor Uretim yerine alım-satım yapılıyor Yatınmı ve üretimi arttırması beklenen ve bu amaçla kurulan serbest bölgelerde ağırlıklı olarak ticari faaliyetler yapılıyor. Türki- ye serbest bölgelerindeki toplam 2 bin 225 fırmadan 1946'sı üretim dışı alanlarda faaliyet gösteriyor. Türkiye'de kurulan 14 serbest bölgede alım-satım, bankacıhk, kiralama, depolama, montaj-de- montaj, bakım-onanm ve aracılık alanlannda faaliyet gösteren top- lam firma sayısı 1946'ya ulaşırken sadece 279 serbest bölge kullanı- cısı üretim alanında faaliyet gös- teriyor. Siyasi kaygılar sonucunda man- tar gibi artmasmagöz yumulan ve ticaret ağırlıklı olmasıyla eleştiri- len serbest bölgelerde, Dış Tica- ret Müsteşarlığı (DTM) Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre şubat sonu ıtiba- nyla alım-saümla uğraşan firma- lann sayısı 1452'yi buluyor. Bu- na karşılık istihdam yaratabilecek alanlarda faaliyet gösterenlerin sa- yısı çok daha az. Bu durum, ser- best bölgelerin "ürethn, ihracaü artürmak'' amacından uzaklaştı- ğını gösteriyor. Bol ve ucuz işgü- cü ile devletin bütün vergilerden muaftutma olanağının bulunduğu serbest bölgelerde. üretimin böy- lesine düşük düzeyde olması, üre- timle ilgili teknoloji girişinin de bulunan toplam firma sayısı 297 iken üretici firma sayısı 65'ti. Son 5 yılda 1770 fırmadan sadece 187 tanesi üretim alanında faaliyet gös- termek üzere bölgelere girmiş du- rumda. Dünya basınından konuyla il- gili alıntılann da yer verildiği ra- porda, "Yatinmcılann,az>atınm- pılmasıyla devletin gelir sağladı- ğına dikkat çekiyorlar. Dünyada ticaret serbest bölge- lerinin çoğunlukta olduğu ve Tür- kiye'nin buna ağırlık vermesinin "obğan" olduğu savunuluyor. Ancak Türkiye'de iş öyle bir noktaya geldi ki serbest bölgeler- de arsa alım- satımı bile yapılarak • Türkiye'de serbest bölge kullanıcısı toplam 2 bin 225 firmadan sadece 279'u üretim faaliyetlerinde bulunuyor. Buna karşın 1946 firma üretim dışı alanlarda faaliyet gösteriyor. sağlanamadığını ortaya koyuyor. Üreticifirmagehniyor Kurulduklan tarihten itibaren 10 yıllık grev ve lokavt yasağının olması nedeniyle, sendikalarca "uygubunasına son veribnesi iste- nen" serbest bölgelerde üretim art- mryor. Türkiye Den-tş Sendika- sı'nın verilerine göre, 31 Temmuz 1993 tarihi itibanyla bölgelerde la çabuk kâr sağlayacak ürünler üretmeyeyöneldiği" saptamasmda bulunuldu. Serbest bölgelerde üretimin art- tınlması hedeflenirken, resmi kay- naklar, vergi muafıyeti ve bütün avantajlanna karşın buraya gıren ve çıkan malın fatura değeri üze- rinden binde 5 oranında Serbest Bölgeleri Tesis ve Geliştirme Fo- nu'na aktanlmak üzere kesinti ya- kâr sağlanabiliyor. Örneğin, tstanbul-Trakya SCT- best Bölgesi'nın kurucusu ve işle- tici firması İSBAŞ tarafından çe- şitli yayın organlanna verilen ilan- larda. "TAPU: tSBAŞ sunduğu 'satın al, sahip ol' uygulaması ile serbest bölgeye farklı bir bakış açv a getiriyor. Arazi ve bina mülkiye- tine sahip yaarımcılar, mülklerini başka bir kullanıaya sahna. kira- lama ya da devretme hakkına sa- hip oluyor" deniyor. Türk Mühendis ve Mimar Oda- lan Bırliği'nin (TMMOB) "Ipek- yolu Vadisi Serbest BöJgesTyle il- gili Bakanlar Kurulu karannın ip- tali istemiyle Danıştay'a açtığı da- va dılekçesinde de üzerinde duru- lan bu gerçek, ihracata yönelik ya- tınm ve üretimi arttırmak amacry- la kurulması geTeken serbest böl- gelerin rant sağlama bölgeleri ha- line geldiğini gösterijor. Serbest bölge boiluğu Türkiye'de 14 serbest bölge fa- aliyette bulunurken Bakanlar Ku- rulu karanyla yer ve sınırlan tes- pit edilen, ancak henüz faaliyete geçmemiş serbest bölgeler: Ada- na-Yumurtalık, Trakya (Çorlu), Gaziantep ve iptali için dava açı- lan 100 bin dönümlük lpekyolu Vadisi ile çalışmalan sürdürülen Kocaeli, Bursa, Denizli ve Şanlı- urfa bölgeleriyle 2000'li yıllarda 22 serbest bölge faal hale gelecek. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Beyin ve El Pazar günü oy kullanılacak; halk, hem yerel hem de ütke düzeyinde, kendisini yönetecek olantan sap- tayacaktır. Seçim havasının son birkaç günde değiş- meyeceği varsayılabilir. Bu varsayımla seçim süreci irdelenirse ne tür sonuçlar çıkar? Seçim sürecinde, bireysellık aşın sayılabilecek öl- çüde öne çıkanldı. Kuşkusuz seçim sonucu birileri se- çilecektir; ancak temsili demokrasi, siyasal parti, ya- ni örgüt ve düşünsel öz, yani ideoloji üzerinde biçim- lenir. Türkiye bu seçimlerde, örgütün ve özellikle de ideolojinin bir yana bırakıldığı bir süreci yaşıyor. Bu oJuşum, kuşku yok ki, siyasal partılenn genel baş- kanlannın aday saptamada olağandışı yetkili konumu- nun doğrudan sonucudur. Ek olarak, partiler, kendi sı- nıfsal konumlan ya da emek ve sermaye karşısında- ki tutumlannı sergileme gereği duymuyorlar; kamu- oyunun bu konudaki genel duyarsızlığı nedeniyle bu- na zorianmıyoıiar. Sonuçta, partiler sorunlannın çö- zümü üzerindeki görüşlenni de tutarlı bir bütünlüğe oturtamıyorlar. Böyle olunca da, köktendinciler, de- mokrasiden söz edebiliyor; doğası gereği köleci ol- masma karşın, insan hak ve özgürlüklerini gündeme getinyor. Liberal sağ partılerden biri herkese iş öner- mesi yapabiliyor; bir diğen başkanının partisınin yö- netiminde aşın baskıcı tutumunu görmezlıkten gelir- ken ülkede demokratikleşme öneriyor. Kısaca herkes özünde karşı olduğu her şeyi söylüyor ve dolayısıyla hiçbir şey söylemıyor; sap ile saman birbirine kanşı- yor. Bu durumda seçme işi de olabildiğince güçleşiyor. Bu güçlüğü yenmede iki nokta yardımcı olabilir. Bi- rincisi, Türkiye siyasetinin çıkar ilişkilehne bağlı ola- rak yaşadığı aşın kiriiliktir. Türkiye'de siyaset çok bü- yük ölçüde halkın malı olan kamu variıklannı ya da dev- let olanaklannı yağmalamaya dönüşmüştür. Türkiye, bu büyük siyasal kirini, bir ölçüde de olsa, seçimler- de yıkamalıdır. Çünkü, siyaset ne kadar fem(z olursa sorunlann gündeme gelmesi ve bunlara çözüm üre- tilmesi de o kadar kolaylaşır. Siyasetin kirlilikten kurtulması için seçmen ne ya- pabilir sorusu önemlidir. Seçmen, çalma olanağı ya da hırstztık sırası bırgün bana da gelecek diye düşü- nemez; düşünmemelidir. Hırsızlardan ya da onlann açık destekçilehnden çıkar ummayan her seçmen oyunu bu durumuna uygun kullanmalıdır. Birtaraftan çalan- lara oy vermek, öbür taraftan da seçilen yönetimden doğruluk, dürüstlük ve toplum yaranna iş yapmasını beklemek, sağduyulu hiçbir kişinin sergileyemeye- ceğibirtutumdur. Seçmen. kendinin, toplumun vege- leceğinin yaranna davranmalı, kendisi hırsız değilken boş bir beklentiyle, çalana oy vermek gibi bir büyük çelişkiye düşmemelidir. • • • Bu genel noktalardan sonra kimi özgül noktalara değinilmelidir. Oy verme sürecine örgüt ve ideoloji açısından ba- kıldığında, beyin ve elin birtiği sağlanabiliyor. Bu ikili- nin. yani örgût ve ideolojinin en sağlam bıleşkesi, ya- ratılan tüm olumsuzluklara ve tekil yetersizliklere kar- şın, hâlâ CHP'dir. Güçlü bir CHR Türkiye'nin siyasal geleceğınin, başta laıklik ve siyasetin kirlilikten kur- tulması olmak üzere. birçok yönden en önemli güven- cesidir. Eğer yapıya soldan bakıyorsanız ve eliniz CHP'ye uzanmıyorsa, Sol Güçbiriiği adaylannın yer aldığı İş- çi Partisi oy verilebilecek seçenektir. Onlan da beğen- mediğinizde geriye ÖDP ve öbür partiler kalıyor. • • • Yerel seçimlerde, bireysellik ya da adayın kimliği, genel seçimlere oranla daha ağır basıyor. Bu nokta- da konu, Ankara bağlamında öznelleşiyor. Bu köşe- de birkaç kez vurgulandığı gibi, /Ankara, hızla, Cum- huriyetın başkenti olmaktan çıkıyor. Nitelikli insangü- cünden ileri eğitime, sağlıktan spora, sanatın tüm kol- lanna ve kültürel etkinliklere uzanan hemen her alan- da Ankara konum yrtiriyor; geriliyor. Bu gidiş ve bu- nu hızlandıran son beş yıl boyunca yaşanan karaba- san, yalnız Ankaralılann değil, tüm Cumhuriyetçilerin sorunudur. Ankara'nın 2000'li yıllarda, ülke yönetimi alanında olduğu gibi. ekonomik gelışme, kültürel et- kinlik alanlannda da öncü kimliğine yenıden kavuştu- rulması gerekiyor Ankara büyükşehır belediye başkan adaylan ara- sında Murat Karayalçın, deneyimi, tasanmlarının büyüklüğü ve teknik donanımı bakjmından öne çıkı- yor. Sosyal demokrat adaylar arasında, kamuoyu araştırmalannın bulgulanna göre, Murat Karayalçın'ın önde olması da bu özelliklerinden kaynaklanıyor. Ankara seçmeni, adayların ya da partilerinin yapa- madıklannı gerçekleştirmelidir. Son birkaç günde ter- si kanıtlanmadıkça Ankara başkanlığı için Murat Ka- rayalçın'a oy vererek biheşmeyi sandıkta sağlamak gerekiyor. Ankara bırieşmesi, neden, solda bundan son- ra gelmesi gereken daha sağlıklı birleşmelerin bir ilk adımı olmasın? e-posta: yakup@rorqual.cc.metu.edu.tr DUNYA E K O N O M I S I N E BAKIŞ ERGÎN YILDIZOĞLU/IOTVD^ ergm@ergin.demon.co.uk ABD uluslararası bir hegemonik güçtür. Bu yüzden ABD'nin tüm yerel müdahaleleri ve hedefleri, andaki uluslararası ortamın değer- lendirilmesi bağlamında tariflenen çıkarlara uy- gun olarak saptanır, yerel sorunlann öncelik- lerine göre değil. Uluslararası ortarn ve savunma stratejisi Soğuk savaş bittikten sonra oluşan yeni uluslararası ortarnda ABD'nin savunmasorun- salı ve askeri stratejileri ilk kez 1993'te Bot- tom Up Review (BUR), başlığıyla hazırlanan ve benimsenen bir çalışmada saptandı. O za- man, bir pazartesı yazısında bu BUR'nin te- mel özelliklerini kısaca tartışmıştık. BUR, as- keri yapının teknoloji, yoğun hızlı müdahale- ye yatkın ve aynı anda iki savaş platformunu birlikte yürütecek kapasiteye sahip olmak üzere şekillenmesini öngörüyordu. Mayıs 1997'de William Cohen tarafından Kong- re'ye sunulan Quadrennial Defense Review (QDR) başlıklı rapor, BUR'nin üzerine inşa edildi. QDR, bugün halen geçerli olan savun- ma doktrinini saptadı. QDR, yeni Küresel Güvenlik Ortamının esas olarak beş özelliği olduğunu saptıyor (1) Çeşitli yerel bölgesel tehlikeler, (2) hassas sa- vunma bılgi ve teknolojisinin dağıiımının de- netlenmesıne, nükleer sılahlann yayılmasına ilişkin küresel, bölgesel dengelerin bozulma- sına yol açacak tehditler, (3) Uluslararası te- rorizm. uyuşturucu kaçakçılığı vb., (4) Küre- sel düzlemde balistik füzelerin ve kitle imha silahlannın yarattığı tehdit. (5) ABD en az 2015 yılına kadar tek hegemonik güç olarak kala- caktır. 2015 yılından sonra yeni bir hegemo- nik rakibin çıkması olasılığı vardır. (Kısım-ll) QDR, Kısım lll'te, ABD'nin bu yeni ortam- da benimsemesi gereken Yeni Ulusal Güven- lik Stratejisi'nı saptıyor. Bu stratejinin temel bileşenleriyse özetle şöyle: (1) ABD'nin ege- menliğıni, toprağını ve nüfusunu korumak, ABD'de Askeri Sınai Kompleksnükleer-biyolojik, terörist saldın- lar da dahil olmak üzere anava- tana yönelik saldınlan caydırmak; (2) ABD'ye düşman yerel veya bölgesel hegemonik güçlerin ve- ya ittıfaklann oluşmasını engelle- mek; (3) Uluslararası deniz ulaştm, telekomünikasyon ve hava hat- lannın, uzayın özgürlüğünü koru- mak, (4) Temel piyasalann, ener- ji ve stratejik kaynaklann ABD ta- rafından hiçDirengelle karşılaşıl- madan kullanılmasının sağlan- ması; (5) ABD'nin dostlanna yö- neliksaldınlan caydırmak, gerek- tiğinde geri püskürtmek. QDR, BUR'deki birçok temel prensibi sürdürmekle birlikte, ba- zı yenilikler de getiriyor. Conet- ta ve Knight'ın isaret ettıği gibi QDR, özellikle uluslararası stra- tejik ortamın şekillendirilmesine ve karşrt bir hegemonik güç oluşması olasılığına karşı ha- zırlanmaya özellikle büyük önem veriyor. (US Foreign Policy Focus Cilt 4, No. 3,1999). Aynca ÛDR'nin, iki alanda birden savaşma stratejisini, BUR'de saptanan Körfez ve Ku- zeydoğu Asya platformlan sınırtandırılma- sından çıkartarak genel bir prensip haline ge- tiriyor. NATO'ya önerilen konsept değişikliği, ODR'deki bu yeni vurguya da uygun. Diğer taraftan ODR'nin savunma strate- jisi kavramını, içine dış pazarlann ve kaynak- lann sınırsız kullanımını da katarak dış politi- kanın, savunma stratejisinin bir uzantısı hali- ne getirdiği ve militarizmin inisiyatifine verdi- ği de söylenebilir. Nitekim bir bakıma söylen- miştir de. \Joğuk savaş bittiğinde, ABD'de 20 büyük silah üreticisi vardı. Birkaç yıl sonra bu rakam 12'ye, daha sonra da üçe indi. Ekonomik güçlerine ek olarak bu şirketlerin dış politikayı da çeşitli yollaria etkiledikleri görülüyor. ABD Kongresı tarafından altematif bir ba- kış almak için kurdurulan 1998 Ulusal Savun- ma Paneli, raporunda Pentagon'un "çevrese- killendirici" yaklaşımını eleştirmiş ve uluslara- rası istikrann ancak diptomasiyle, uluslarara- sı kalkınma yardımlanyla sağlanabileceğini vurgulamıştır. USP raporu, Pentagon'un ileri dönük askeri inisiyatiflerinin yerel, bölgesel ittifaklan kışkırtarak, altematif hegemonik güç- lerin doğuş sürecini hızlandıracağını söyledi. The Nation dergisi de Nisan sayetnda, bu he- defin emperyalızme geri dönüş olduğunu vur- guladı. USPnin tesprtlenne de uygun olmak üzere, The Centre For Defense Informati- on (CDI) yardımcı direktörü Amiral Eugene Carrol, QDR yayımlandığında, "ABD, gerek- li olandan çok daha fazla askeri harcama ya- pıyor. Kendi kendimizle silahyanşı içindeyiz" (5/01/99, basın bildirisi) dedi. QDR, hem ABD dış politika- sında ordunun etkisini arttınyor, hem de buna bağlı olarak aske- ri harcamalan, (çarşamba günü de değindiğim gibi), rakiplenyle ve dünyanın geri kalanıyla kar- şılaştınlması mümkün olmayan bir düzeyde arttınyor. Bu ilk ba- kışta anlamsız gelen durumu kavramaya başlamak için, aske- ri yapı ile büyük şirketler arasın- daki ilişkileri, Başkan Eisenho- wer'ın, 1960'ta görevi devre- derken "askeri-sınai komp- leks"e ilişkin yaptığı uyanyı ha- tırlamak gerekir. ABD ekonomi- sinde silah sanayiinin önemi üze- rine, özellikle soğuk savaş dö- neminde çok sayıda araştırma yapıldı; şirketlerin, lobilerin gü- cünden söz edildi. Clinton döneminde, silah sanayiinde şirket birleşmelerinin teşvik edilmesi, hatta devletin mali yardımlanyla fiilen desteklenmesiyle as- keri-sınai kompteksin daha da güçlendiği söy- lenebilir. Birçok yorumcu, ODR'nin oluşma- sıyla bu gücün etkisinin artması arasında pa- ralellikler kuruyorlar. Burada, bu ilişkiler üze- rine en çarpıcı kimi verileri sunmakla yetinmek durumundayız... "Soğuk savaş" bittiğinde, ABD'de 20 büyük silah üreticisi vardı. Birkaç yıl sonra bu rakam 12'ye, daha sonra da 3'e indi. (PNS, Stanforg Gottlieb, 15/07/97). Bu rakamların azalmasının arkasında, iflaslar de- ğil, Boeing'ın, McDonnel Douglas'ı alması. Lockheed ile Martine Marietta ve Northrup Grunmann'ın Raytheaon ıle Huges Airc- rafts'ın bırleşmesı gibi, merkezıleşerektekel- leşme var. Birleşmelerden sonra bu şirketle- rin hisse senetlerinde, bugüne kadar, yüzde 500 artışlar oldu. Karşımızda, ABD ekonomi- sinde büyük yeri olan dev şirketler var. Bo- eing ve Lockheed toplam 500.000'e yakın işçi çalıştırıyorlar. Martine Marietta'nın 50 eyalette. Northrup Grunmann m 48 eyalet- te fabrikaları ve kontarlan var. Bu ekonomik güçlerine ek olarak bu şirket- lerin en az iki yoldan dış politikayı etkiledikle- ri görülüyor Birincisi, seçim dönemterinde iki partiye yapılan yardımlar ve son iki yılda 51 milyon dolara ulaşan lobi faaliyetleri. 1997 seçimlerini örnek olarak alırsak, ilk rakam, yardımı; ıkinci rakam, şirketin o yıl aldığı kon- tan gösteriyor (dolarolarak) -Lockheed Mar- tin (667.005) (18.5 milyar), Boeing (794.581) (13.7 milyar), Northrup Grunmann (314.200) (8.2 milyar), Ratheon (291.131) (6.37 milyar), TRW (169.065) (3.8 milyar), General Dyna- mics (248.650) (3.65 milyar). Toplam (2.484.623) ve (54.2 milyar) (Centre for Res- ponsible Politics). Ikinctsi de. "dönerkapı sistemi" olarak bılinen bir uygulama: Bu şir- ketlerden bakanlıklara ve Pentagon'a, Pen- tagon'dan da bu şırketlere veya lobi örgütle- rine personel transferi. (Rapor: VVilliam Har- tung, 1999-How Vveapon makers are Shaping US Foreign and Milrtary Projects, yayımlayan Foreign Policy in Focus). Council on Foreign Relations da öğretım görevlisi. Ann Markusen'in, Rutger Üniver- sitesi'nce yayımlanan (1997) raporunun so- nuçlanna değınerek bu yazıyı kapatalım: Mar- kusen, bu şirket bırieşmelerinin. Pentagon'un yeni kontariaria ve teşviklenyle, özellikle hız- landınldığını, şimdi bu birieşmelerin banşa, ekonomik gelışmeye büyük bir tehdit oluştur- duğunu, savunma sanayıındeki merkezileş- menin savaş harcamalannın artması anlamı- na geteceğıni, bu şirketlerin ihracat bağımlı- lıklannın kaçınılmaz olarak ABD dış politika- sını etkileyeceğinı, içeride ve dışarıda güven- liği tehdit edeceğinı saptıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle