Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 NİSAN 1999 PAZAR
10 PAZAR YAZILARI
Bir başka paskalya sarhoşluğullkyazın sevincini ve paskalya
coşkusunu bu sene doya doya
yaşayamadı Almanlar. Berbat
denecek bir hava ve ahmak ıslatan
yağmurlu hafta sonuyla Kosova
savaşınm yarattığı "buruk hava"
keyifleri öylesine kaçırdı ki o kadar
olur. Ve paskalya tadı ve neşesi bir
anda "piç" oldu sanki. Zamanı ve
parası olup gezilere gidenlerin
aksine. kentlerde kalanlann canı iki
kat sıkıldı Büyük kentler bir anda
boşalıverdi... Ve Münih de işte bu
boşalan kentlerden biriydi paskafya
boyunca... Haftalarca önceden
düİckân vitrinlerini süsleyen boy boy
tavşan çikolatalar ve rengârenk
paskalya yumurtalan en çok
çocuklan ve yaşlılan neşelendirirken,
büyûklerin, Alman milletinin yüzü
giderek asıhyor!. Artık bu gerçek
daha çok batıyor göze...
Mutsuzluklan son yapılan
istatistikJerle Bangladeş'ten sonra
gelecek kadar gerilere itilmiş Alman
toplumunun keyfini kaçıran
nedenlerin başında. son vergi
paketlen ile politikada yaşanan
gerginlikler geliyor...
Ve yeni açıklanan zamlarla yüzleri
giderek "gülmezleşen" orta sınıf
Alman halkı ise çareyi alkole
sığınmakta buluyor... Bu arada
Tûrkiye, gelip geçmiş kurban
bayrarru tatili yorgunluğunu yaşarken
Almanlar da sözümona paskalyayı
yaşadılar. Paskalya tatili için ucuz
turlarla Mayorka'ya, Tunus'a ya da
Mısır'a akan binlerce Alman turist,
"terör var" kuşku ve korkusuyla
Antalya'ya uçmaktan vazgeçti.
Ancak Ispanyol pilotlann boykotuyla
havaalanlannda rezil oldular.
Evet, Almanlann canı kıymetli ya.
Gidile gidile bıkılmış Ispanya
kıyılanndan, Kanarya adalanndan ve
Toskana kırlanndan değişik yerler
görme meraklısı kesim, yeni gezi
planlan yapadursunlar, tatili
evlerinde geçiren ya da yakın göl
kenarlanna gidip dönen günübirlikçi
tatilciler ise yeni hûkümetin
kararlannı ve Balkan savaşını
konuştular her yerde...
Evet Sırplann soykınmı tûyler
ürpertici bir gerçeği yaşattı sonunda
bütün dünyaya... Ve savaşın yarattığı
hüzün, TV'leri başında milyonlarca
insanı düşündürttü ve
düşündürtüyor. Kısacası bu sene
paskalyanın tidı olmadı.
Hüzünlü, ince ince çiseleyen nisan
MUNIH
EROL
ÖZKAN
yağmurlannın ıslattığı parklardaki
banklar ve Isar Nehri boylan yine
"hâne-berduş" takımına kaldı...
Ellerinde bira şişeleri ve plastik
torbalarla çöpleri kanştıran ve köprü
altlannı mekân tutan yoksullar,
ülkede yasanan yoksulluğun canlı
kanıtlan sanki..
Işsizlik parasıyla geçinen ve dilenen
insan sayısındaki artışı görmek için,
Gartner Meydanı'nı, tsartor
Meydanı'nı ve Marienplatz'ı şöyle
bir dolaşın yeter.. Öte yandan
Münih'in lüks lokanta, bar ve
sinemaJanrun yoğun olduğu ünlü
Schvvabing'in pabucu ise artık dama
atılmış durumda.. Münih'in "in"
olan semti günûmüzde Haidhausen
ve civan sayılıyor... Arka arkaya
açılan yeni şık restaurant ve barlarla,
lüks cafe ve eğlence merkezleriyle
Haidhausen, sadece sanatçılann
yaşadığı bir yer değil artık.
Bu semtteki ünlü Pariser Caddesi'nin
köşe başındaki Italyan pastanesi
"Venezia" ise günün her saatınde
sanatçılarla dolup taşıyor. Kimler
kimler yok ki? Cappuccino'lannı
yudumlayıp pastalannı atıştıran pek
çok eski tiyatro oyuncusunu, yeni
ressamı, kitap kurdu eski bir Türk
taksi şoforü ile yığın yığın renkli tipi
bir arada bulabilirsiniz... Özellikle
Münih'te yaşayan Türk aydınlannın
yakından tanıdıgı "momo" lâkaplı
sempatik taksici Mehmet AH ise
Türkiye'deki kitap ve yayın piyasası
ile ilgili en son haberleri ve Münih'te
yasanan etkinlikleri anında size
çıtlatıverir ve şaşınrsmız. Her köşe
başında bir dönerci dükkânının
bulunduğu bu şehirde hiç Türk
kitapçı dükkânı olmadığını da ondan
ögrenir, üzülürsünüz. Yalmzlığınız
çoğalıverir sanki..
Evet, yağmurlu ve hüzünlü bir
paskalya gecesi Pariser Caddesi'nde
ıslanarak yürümek düşlerle sarhoş
olmak gibidir... Eğer biraz ıkrideki
"Lisboa Bar"a takılmaktan
vazgeçerseniz yine Pariser Caddesi
üzerindeki "Dflo" adlı lokalin mum
ışıklı atmosferinde, barmen Deniz'le
şakalaşmak güzeldir.. Eğer şansınız
varsa bu lokalin müdavimlerinden
ressam Şermin Koral'la
merhabalaşabilir ve şu sıralarda
yıldızı parlayan tiyatro yönetmeni
Berkan Karpat'la kadeh de
tokuşturabi1irsiniz?
Evet, ince ince yağmur çiseleyen bir
cumartesi akşamı oradan çakırkeyif
çıkıp iki adım ötedeki Münih'in en
eski Yunan lokali "Lyra"ya
uğramaksa hayli keyiflidir. Sanmsak
ve kalamar kokan bu eski lokanta
nedense garip bir çekiciliğe sahip.
Yıllar önce albaylar cuntasından
kaçıp Münih'e gelip lokanta işleten
Sofîa, olanca yaşlanmışlığma karşın
başından eksik etmediği solcu beresi
ve sempatisiyle, hele hele masalara
yollattığı "uzo"lanyla ve
"merhaba"sıyla sizi bir yerlere alıp
götürecektir.. Ve kendinizi
Avyalık'ta, Cunda'da bir meyhanede
bile sanabilirsiniz orada...
Evet, Alman milletinin "mesaieö" ve
"soğuk davranış ortakbğına" karşın,
Münih'teki yabancılara ait mekânlan
dolaşmak, Ege insanı için, Akdenizlı
yürek için en bulunmaz bir
avunmadır, böylesine hüzünlü
paskalyalarda. Hepsi bu...
Dolandıncılık
aldı yürüdü
PARİS
MÎŞEL
PERLMAN
Hırsızlık, dolandıncılık ye
kaçakçılık günûmüzde
öylesme çok kulJanılan
sözcükler ki, insanın adeta
başını döndürüyor. Şu sıralarda
sözlüklerin en mutena
yerlerinde olup dünyanın dört
köşesine egemen dunımdalar.
Böylesi durumlara,
açıkçası. şaşırmamak gerek.
Eskiden yoktu da sadece şimdi
mi ortaya çıktı aniden! Eİbette
ki hayır. Lakin. örneğin.
antika biblo, vazo. heykelcik
gibi eşyalann "üretim" şekli
değişti. tnsanoğlu az çalışıp
çok para kazanmanın yolunda.
Demek isteriz ki, atletizm
pistlerinde 400 metre engelli
koşarcasına rüm enerjisiyle
sahtekârlık yanşmalannda
didinip dunıyor.
Bütün bunlar güzel de, buraya
dek anlattıklanmız
ahlaksızlığın etkisi mi yani?
Buna hayır yanıtını vermek
kuşkusuz olanaksız. Ancak,
şunu kaydetmek isteriz: Bu kez
piyasalarda bulunan sahte
eşyanın errafında dönen
dalavere savlanna ters bakmak
gerekiyor. Isterseniz, biz buna
"tepetaklak" dıyelim de
bitirelim şu işi... Fakat, önce
aşağıdakı gündemi açıklığa
kavuşturmak koşuluyla. Pekı,
nasıl olacak bu ış? Metro
vagonlannın birindeyiz, akşam
vakti. Kimi arkadan iter. öteki
yolculann bir bölümü. Öteki,
eliyle hafifçe yoklar cebinizi.
Biz böyle konuşaduralım, ele
aldığımız konulann ne yönde
geliştiğini kaydetmedik
açıkçası. Oysa, gün geçmeden
neler geçmiyor ki! Aç gazeteyi
oku yolsuzluk olaylannı, "köşe
dönenter"in yaşamöyküsünü.
Son birkaç yıl içinde Fransız
mahkemelerinin dolaplar
dolusu dosyalannm özellikle
ceza duruşmalanndaki durumu
gerçekten işler acısı. Iş çok,
vakit az... Yaklaşık 3 yıl süren
hukuk okulunun öğrenim
süresi hedefe varmak üzere
mümkün olanı yapıyor.
Fransız adalet mekanizması,
dikkatle bakıldığında son denli
karmaşık bir dunım içinde.
Siyasal nitelikteki davalann
sonu gelmez diyenler haksız
mı? Değil elbette. Bu arada,
yargıçlar bir yana, sorgu
yargıçlan. kimileri tarafından,
nerede ise "totaliter" merciler
olarak eleştiriliyor. Şakası yok
böylesi bir değerlendirmenin.
Şaka da olsa, bu denli bir suçla
oynamanın tehlikesini
anlamamanın olanağı yok.
Zaten, ülkenin en üniü
yargıçlanndan ikisinin kadın
olmalanna karşın ülkeye korku
saçhklannı görmeyen yok gibi.
Geldik yeni bir tür antika
eşyalara. Kimileri der ki şimdi,
mesela, sahte eşya arzulayanlar
bir tür "tepetaklak"
gerçekleştirmek zorunda. Öne
sürdükleri "operasyon" da
şöyle: Eskiden; "gizli mal"ı
seçen şimdilerde "yeni mal"ı
plastik bir maddeyle kaplayıp
ikinci bir aşamada "plastik
kabuğu" çıkanyor ve meydana
"gerçek antika"yı ortaya
çıkarmış oluyor...
Bütün bunlar, doğal olarak
kaçakçılann elinde. Bu arada
şunu kabul etmek gerekir ki,
ellerindeki malı kaçırmak
üzere eski malı, antika olarak
satmak bir yerde maharet değil
mi?..
f
da 'Kiltr A hnâeniİKV Hîrıdistandâ, Söıkrih 0d yıl Önce ülkenin kuzeydoğusundaki
UU £LUl± SlHUUemiM A m r t e a r
< d a a ç ö ğ l M
jr
n>i r
j akademisiue dünyanın dört bir
yarundan kıüç eğrümi almak isteyen gençler akın ediyor. Akademide Sihlerin yani ara şu anda 95 yabancı öğrend var.
OğrencOer, saatlerce alışürmalar yapıp kıbç kuUanmaıun inceliklerini öğreniyor.
Laleli'ye 'Nataşa
Anıtı' dikelim!
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
Adı Nataşa. Soyadı
Bavulcu. Yıllardan beri
Türkiye'ye aelip gidiyor.
Birlikte "bavulculuk"
yapüğı arkadaşlan çoktan
Polonya'ya, Birleşik Arap
Emirlikleri'ne ve Çin'e
gitmeye başladı; ama o
daha Türkiye'den
vazgeçemedi. Ayda en az
bir kez Istanbul'a gidiyor.
Hem de ne zorluklarla!
Yola, yasadığı küçük
Sibirya kasabasından
çıkıyor. Otobüsle kent
merkezine gidiyor.
Üzerindeki parayı yerel
mafyaya kaptırmamak
için otobüs ve uçak
beklerken gözüne uyku
girmiyor. Ardından ver
elini Moskova! Ve
Moskova'da bir
havaalanından kentin
öteki ucundaki bir
başkasına giderken yine
mafya koricusu, yine para
çaldırma derdi. Derken
oyunun Türkiye perdesi
başlıyor. Ucuz ve ticari
merkeze yakın olsun diye
Laleli-Beyazıt
taraflannda bulunan bir
otel. Dükkânlar. Pasajlar.
Satıcı ve "erkek" dolu
yollar. Türk polisi.
Pazarlıklar. Kötü malı
"kakalama" ve "yaş
tahtava basmama"
kaygılan. Yorgunluk.
Girdiğı dükkânda
aşağılanma, horlanma.
Parasının yetmediği yerde
ödemenin "başka türlü de
mümkün olabiİeceğT
imalan, yılışmalar.
Reddetmesi durumunda
"işine geürse"ler,
"bunlaria uğraşıhnaz"far,
oflarpoflar... Yan
oturmuş "erkek"
taksicilerin lasa sürede
senli-benli oluşlan ve
iıaşin gülüşleri. Sokakta
sarkıntılıklar, el atmalar.
Başı derde girdiğinde
polisin kaygısızlığı,
"erkek hemşerTyi
kollaması, "Ver lOOdoiar,
haUedetim"i. resmi giysi
içinde "erkek" pozlanyla
yapış yapış gülüşü,
olmazsa horlayıp
bırakışı... Sonra alman
maliann ter içinde
denklenmesi. Benzeri
zorluklarla taşınması.
Havaalanındaki eziyet.
Moskova'da mallan
kaptınnm kaygısıyla
tuvalete bile gidemeyiş.
Bir havaalanından ötekine
gergin seyahat. Rötarlar.
Kente dönüş. Maliann
kokusunu alan çetelerin
tuzaklan. Otobüs
duraklan. Yorgun argın
kasabaya geliş. Malı yasal
ticari belge olmadan
pazarlayabilmek için
rüşvet, haraç, ahalinin
ileri gelenleriyle
sözümona ortaklıklar. Ele
geçecek 3-5 kuruşu
haftalarca bekleme.
Bazen para alamama.
Sonra yollara düşüş. Aynı
sıkıntılar. Türkiye'de aynı
horlanma... Stopî Filmi
burada keselim. Nasıl
olsa devamını biliyoruz.
Benim üç önerim var.
Birincisi. "uyanıklık" ve
"erkeklik" edebiyatlan
yüzünden kendı bindiği
dalı kesen ve bavul
ticaretini adım adım
söndürdükten sonra
yangının başında ağlayan
esnafimıza "dar
görüşlüiük madalyası"
verilmesi. Ikincisi. basın
ve televizyonlarda olur
olmaz haberleri "rating
kaygısı" ile durmadan
ısıtan, yalanlar atan ve
Romenlerden Türklere
kadar bütün fahişeleri
"Nataşa" ilan eden
"saygın" Türk medyası
temsilcileriyle "Nataşa
nedir, ne değüdir; bu işin
Türk-Rus dostiuğuna,
ticari, ekonomik ve
turistikUişkilereetkBr
konulu toplantılar
organize edilmesi.
Üçüncüsü, yukanda
anlatılan tüm zorluklara
karşın hâlâ
memleketimize gelen
cefakâr Rus kadınlan içîn
Laleli'nin meTkezi bir
yerine bir "Bavulcu
Nataşa" anıtı dikilmesi.
Evet, tomurcuklar açarken acı çeker ağaç
Eski bir Isveç şarkısmda boğuk, ama
dokunakh sesiyle kadın şarkıcı şöyle der:
"Mutlak canı yanar ağacuı tomurcuklar
açarken™" tlkbahar yavaş yavaş gelmekte.
Stockholm'de göllerin buzu eriyor. Deniz pek
donmamıştı zaten. Halk solaryumlara gitmeyi
hızlandırdı. Akdeniz kıyılanna öyle
bembeyaz uzanmamak gerek! Turnalar
gelmeye başladılar, en sevdikleri gölde aşk
danslannı da yaptılar. Ulusal Park Skansen'de
doğan ayı yavrulan gazetecilere ilk pozlannı
verdiler. Korularda, tatlı bir tembellikle
uyanan engerekler görülmeye başlandı.
Gazeteler, bu yazın mayo yeniliklerini içeren
ekler veriyorlar.
tlkbahar Avrupa'ya acıyla, kanla geliyor.
Insanlık, utanılası bir trajediyi yaşıyor.
Insanlar ölürken liderler, Avrupa Birliği
üyelerinin ortak projelerinden söz ediyorlar.
lsveç, yalnızca 50 (elli) adet mülteci alacağını
açıklayan Finlandiya'yı kınıyor. Finlandiya
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
ise "Bu miktara göre bir yanş meseiesi
değjJdir" diyor. (Yani aşkta nicelige değil,
niteliğe bakmak gibi.) Epey düşündükten
sonra tsveç, "Miloşeviç'in etnik temizliğine
alet olmamak için yalnizca 5 bin mülteci
alacağrz" diye karannı açıklıyor. Ülkenin en
büyük gazetesinde mülteci alan ve alacağını
açıklayan ülkeler listesinde Finlandiya 50,
Kıbns Rum kesimi 300 kişiyle yer alırken
Türkiye, 20 bin kişi alacağı halde unutuluyor.
En saygm sabah gazetesinde renkli olarak
yayımlanan haritada, mülteci alan ülkeler
yeşil renge boyanmış olarak gösteriliyor ve
ülkemiz 'renksiz' olarak yer alıyor. Telefon
ediyorsunuz, "Unntkanhk işte™" deniliyor.
Aklıma, Finlandiya*da yasayan Isveçli
azınlığın önde gelen ozanlanndan Agneta
Ara'nın şu sıralar metro vagonlannın
pencerelerine iliştirilen onca reklam içinde
ruha bir hizmet olarak sunulan şıırler arasında
yer alan dizeleri geliyor.
"Bir üzüntün vardı
beninde payiaşmadm,
Bir sevincim vardı
kendime sakladım.
vatauzız işte™"
Enikonu yalmzdır insanoğlu. Bunu hem
günlük yaşammda, hem de önemli toplumsal
olaylarda anlar. "Her koyun-" meseiesi değil
demek istediğim. Geçim zorluğu, değişen ve
çoğu kez daha da olumsuzlaşan kosullar
altuıda insanoğlu -korkanm- bencilliğe teslim
olmakta. Bu sanrlann yazanrun 'Kola ve
MTV küttfirü' dediği ortamda gençler,
şiddeti, kırıp dökmeyi ve zarar vermeyi,
bizlerin bir zamanlar Eh/is usulü alabros
tıraşa düşkün olduğumuz gibi dof al, herkese
özgü ve bir çeşit gırgır olarak görüyorlar.
Kendi gemisini kurtaran kaptan olmak
birçoklan için en geçer akçe. Toplumda
kendilerine uygun görülen yer, konum bu.
Daha önce yazmıştım: Stockholm'ün
merkezindeki Kültürevi'nin duvanna iri
harflerle ve sprey boyayla "Siz bizinı
geteceğünizi kmp döküyorsunuz, biz de sizin
bugününüze aynı şevi yapıyoruz" diye yazan
kişinin vermek istediği çoİc somut bir mesaj
var ortada! Evet, ağaçlar çiçeğe dururken
lnışkusuz acı çekiyorlar. Tomurcuklar
açarken, goncalar patlarken "Ay!" diyorlar biz
duymadan. Ama söke söke de olsa bahan
getiriyorlar. Bencilliğin, çağdışılığın bahan
ise gecikiyor; ama verdiği acı duyuknayacak
gibi değil...
İLAN
TC
KAYSERİ 3. SULH HUKUK
MAHKEMESt'NDEN
1998/784 Esas
Davacı Bekir Mendeş vekili tarafindan davalılar
Hayriye-Ayşe ve Fatma Mendeş aleyhine mahke-
memize açılan Melikgazi ilçesi Eğribucak Mahal-
lesi Ada No: 1110 Parsel No: 2I'de kayıtlı bağ ni-
teliğindeki taşınmazın iştirak mülkiyet halinde bu-
lunduğu, bunun müşterek mülkiyeti çevrilmesi da-
vasında:
Dava dilekçesi ile duruşma günü davalılardan
Fatma Mendeş'e aramalara rağmen tebliğ edileme-
miştir.
Davanın duruşma günü 04.05.1999 günü saat
09.10'atalikedilmişrir.
Davalf Fatma Mendeş (Kurumlu) Kurşunlu ilçe-
si Sanalan Köyü cilt no: 0029 K. Sıra No: 9'da nü-
fusa kayıtlı olup açık adresi tespit edilememiştir.
Belirtilen gün ve saatte duruşmaya gelmeniz ve-
ya kendinizi bir vekil ile temsil ettirmeniz, aksi
halde duruşmalann gıyabmızda yapılacağı ve gıya-
bınızda karar verilebileceği 7201 sayılı Tebligat
Kanunu'nun ilgili maddeleri gereğince dava dilek-
çesi ile durusma gününün tarafinıza tebliğ edilmiş
sayılacağı lüzumu tebliğ olunur. 22.03.1999
Basın: 14379
Siyasetin büyük adamlarına
ne oldu?
[Yanıtlar İdea Politika'da] |[]Pfl
p o l i r i h a
DIŞTAN
TAKMA
MİNİ
MOTORLAR
KOYDA
DEMİRLİ
BtR
TEKNB
PRATIK
NAVtGASYON
UYGULAMALARI
MOTORLARDA SOGUTMA POMPALARI ARIZALARI
Demirciler Sttesi, 8 Cadde, No 71 ZeytJnbumu-ISTANBUL
Tel' (0212) 664 16 94 - 510 28 71 • Faks: (0212) 558 67 85
BOZDOĞAN ASIİYE HUKUK MAHKEMESİ
Esas: 1994/75 / Karar: 1998/158
Davacı: Mehmet Uşan Vekili: Av. Süleyman Sertöz-Nazılli
Davalılar: Mustafa Diremsiz mirasçılan Karar tarihi: 10.7.1998
Davacı Mehmet Uşan vekili Av. Süleyman Sertöz tarafindan davalılar Servet Gün ve ar-
kadaşlan aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasmın mahkememızde yapılan yargılama-
sı sonunda, davacının davasmın kısmen kabul ve kısmen reddi ile Mustafa Diremsiz miras-
çılan adına tapuya kayıtlı bulunan Bozdoğan Yenice Mahallesi 18 ada 50 parsel sayılı ta-
şınmazın tapu kaydının Ahmet Selbes'in miras payı oranında 72/'96O hissesinin ıptali ile bu
miktann davacı Alı oğlu 1929 d.lu Mehmet Usan adına tapuya kayıt ve tesciline karar ve-
rilmiştir. îşbu hüküm özetinin davalılar Rahmı Serbest, Süzan tnanç, Zülfıye Çalhoglu, Hu-
riye Serbest, Bahriye Atar ve Hatice Serbest tarafindan ilanı müteakip yasal süresi içinde
temyiz edilmemesı halinde adı geçen davalılar hakkındaki hükmün kesinleşmiş olacağı ila-
nen tebliğ olunur. 4.1.1998 Basın: 14803
GÖLCÜK ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ
EsasNo: 1998559 ' Karar No: 1999/146
Hâkim: Nesrin Kaya 26052 Kâtip: Ömür Bezgin 1161 Davacı: Hunye Zekiye tmamoğlu
Davalı: Ahmet Imamoglu Dava: Boşanma Dava tarihi: 12.08.1998 Karar tarihi: 4.3.1999
Hüküm: Davanın kabulüne Kilis ili Merkez ilçesi Şıhlar mahallesi cilt: 029/4 S: 17 kütük:
90'da nüfusa kavıtlı Abdi oğlu 1941 d.lu Ahmet Imamoglu ile Mahmut Esat kızı 1953 d.lu
Huriye Zekiye Imamoğlu'nun boşanmalanna, müşterek çocuk Aslı'nın velayetinin davacı
anneye tevdiine, Yargıtay yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne davalının yoklu-
ğunda verilen karar, davalıya tebliğ edilmek üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 13931
BASKİL ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Sayı: 1989/166
Elazığ ili Baskıl ilçesi Kumlutarla köyüne ait 9-
10 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak açılan
mülkiyetin tespiti davasmın davacılan Garip kızı
Sultan Cimrin ve Yakup oğlu Hüseyin Avru Cim-
rin, Baskil ilçesi Kumlutarla köyü ve Keci Hatun
Mah. Nakşi Sok. Kamiller Apt No: 1 '4 Haseki/ls-
tanbul adreslerine yapılan tüm araştırmalara rağ-
men gerekli tebligat yapılmamış olup. Elazığ Ba-
rosu'na kayıth bulunan vekilleri Av. Timuçin Bek-
taş'ın dava ile ilgili vekilliklerinden çekıldiğinin ve
davanın duruşmasının 21.4.1999 günü saat 10.10'a
bırakıldığınm duruşma günü kendilerinin veya
başka bir vekil tarafindan temsil edılerek hazır bu-
lunmalan ilanen tebliğ olunur.
Basın: 6874
KARŞIYAKA 2. ŞULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas: 1998/1528
Davacı Hüseyin Karabağ vekili Av. Nurten Ça-
vuşoğlu tarafindan davalılar Abi Aliberto Pardo ve
Kemal Hepçatıkkaş aleyhine Karşıyaka, Gümüş-
pala Mahallesi 35M-II-a Pafta 36802 ada ve 1 par-
selde kayıtlı taşınmazın ortaklığının giderilmesi
için açılan davanın yapılan açık yargılamasında
davalılardan Abi Aliberto Pardo ve Kemal Hepça-
tıkkaş adlarına çıkanlan tebligatlar bila tebliğ iade
edilmiş, yapılan aramalara rağmen adresleri tespit
edılememiş olmakla. mahkemece adı geçen dava-
hlara ilanen tebligat yapılmasma karar verildığin-
den davalılar Abi Aliberto Pardo ve Kemal Hepça-
tıktas'ın duruşmanm atılı bulunduğu 20.4.1999
günü saat 10.15 'de hazır bulunmalan veya kendile-
rini bir vekil ile temsil ettirmeleri, aksi takdirde da-
vanın yokluklannda devam edilerek karar verilece-
ğı hususu ilanen tebliğ olunur. 5.4.1999
Basın: 14801
ANTALYA BİRİNCİ SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NE
Esas: 1998/1518
Davacı Milli Eğıtim Bakanlığı'na izafeten Antalya
Defterdarlığı vekili Av. Şencan Demir tarafindan Antal-
ya, Atatürk Bul. Yunusemre Sok. Uysal Apt. No: 58
Seçkin Şarküteri üzerinde oturur davalı Haluk Doğan-
dor aleyhine 90.839.000 TL. ödeme tarihinden iribaren
alacağm tahsiline karar verilmesi için dava açılmıştır.
Davalının bildirilen yukardaki adresıne meşruhatlı
tebligat çıkartılmış, davalıya yapılamayarak iade edil-
miş, adresinin araştınhnası için Antalya Emniyet Mü-
dürlüğü'ne yazılmış, yine adresinin bulunamadığının
bildirildiği anlaşılmış olmakla adı geçene dava dilekçe-
sinin ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar veril-
mıştir.
Buna göre: Mahkememizin iş bu dosyasmın duruş-
ması olan 5.5.1999 günü saat 09.30'da davalı Haluk Do-
ğandor'un bizzat duruşmaya gelmesi, ya da kendisini
bir vekille temsil ettirmesi, gelmediği takdirde duruş-
manın yokluğunda yürütüleceği ve alacağın yasal faizi
ile birlikte tahsiline karar venleceği dava dilekçesi ve
duruşma günü davalıya ilanen tebliğ olunur. 19.3.1999
Basın: 14392
VVolinski siyasi komik (izgisiyle
[İdea Politika'da]
TesHerde IQ'un 99 çıktı, kendıni Einstein sonmo J
S k ğ liikl J
^(TesHerde IQun 99 çıktı, kendıni Einstein so
Y Sevıyen ancak soğcı politikalara ejıt
p o l i r i h a