23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 NİSAN 1999PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 UYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCt Karadeniz'in tarihi kentinde 'kıyıdan yamaçlara dek' tam bir gerilim yaşanıyor Oy Giresun'un 'mahzıın' evleri..• Ünlü Giresun türküsü 'evlerden' ve 'kayıklardan' söz eder. Eğer imar vurgunu ve kıyı dolgu yolu bir an önce durdurulamazsa, aynı türkü belki yine söylenecek, ama ne o sevdalann yaşandığı güzel evler İcalacak ne de kıyıda oynaşan renkli kayıklar... Karadeniz'deki 'duble-yol' dolgusuy- ]a kıyı değerleri yok edilen kentlerimizin en talihsizi belki de Giresun... Çünkü de- nizin sadece kenannda değil, tarih boyun- ca hep 'RJndV olmuş. O kadarki Dogu Karadenız'in insan ya- samına kucak açan tek 'adası" bile bura- da. 'Aretia' ya da 'Areos* adıyla mitolo- jiye de geçen Giresun Adası'ndaki tarihi surduvarian, Giresun Kafcsi'yle aynı tek- niği yansıtıyor. Ilginç bir söylenceye gö- re de Gedikkaya'dan kopan bir parçanın denize yerleşmesiyle oluşmuş... Şimdi de yeşil vadilerdeki yamaçlann dinamitle parçalanmasıyla doğadan sö- külen kayalar KamjoUan'nca aynı denı- ze boydan boya yerleştıriliyor. Ancak bu kez uygarlık yaratmak için değil, binler- ce yıtlık kıyı kültürüne beşiklik eden do- ğa zenginjiğini tarihten ve'haritadan sil- mek için. Ünlü Giresun türküsündeki 'ka- yıklann' yerini kamyonlann ve gürültü- nûn alması için... Denize doğru uzanan 'yanmada'. onun üzerinde yükselen heybetli 'kale' ve ye- şil yamaçlara kurulmuş tarihi 'Zeytinlik' semtindeki eski 'Giresun evleri'... Olanı biteni derin bir sessizlik içinde izlerler- ken sanki onlara 'gecmiş obun' ziyareti Yukanda Kafc, yamaçlarda ise terkedilmiş tarhu evlerve palmiveli bahçeler... Giresunlular bu güzeliik yerine, betonlasmanın içinde yaşamayı yeğlediklerine şimdi bin pişraanlar... (solda) Kale'denbakınca böyle görünen kentin adı 'Giresun1 ama son 15 yılda kavuştuğu bu beton kimiikle adındaki tarih ve doğa çağnşımlannın hemen hiçbir flgisi arük kalmamış gibL. (Fotoğraflar: OKTAY EKJNCl) yapargıbıyiz. Ne var ki kaleden kenrin 'genel görü- nüşüne' aaktığımızda iseşimdiki dolgu- yol kathamından çok daha önce 'imar katfiaımytj' tarihın ve doğanın adeta göz- den çıkanldığını görüyor, Zeytinlik gibi biz de susuyoruz. 'Şoku' atlattıktan son- ra da tartşmaya başlıyoruz... 'NostaJjr sergileri Giresur"un özgün kent dokusundan elde kalabilen son örnekler için acaba hâiâ birçeyleryapılamaz mı?.. Bu sonmun yanıtı için kentteki her me- kânda 'esJd Giresunfotoğraflannın'ası- lı olması umudumuzu güçlendiren bel- ki de en çarpıcı 'pişmanhk' göstergesi... Örneğin belediyenin kırmızı tu|la dö- şeli kaldınmlaria süsledıği Gazi Cadde- si'ndeki OrmancıiarOteli'nin lobisinde. aynı caddenin 'Cumhuriyefle yaşrt' yer- li esnafma ait dükkânlarmın hemen tüm duvar boşluklannda. söylenene göre, özel- likleevierde, ofîslerde ve hatta 'inşsat mal- zemesisatan' işyerlerindebileGiresun'un 1940'lardaki, J920'lerdeki güzelliğini yansıtan fotoğraflar var. Bu 'kentöiçeğindeldnostaijisergisine' vitrinlerini de kullanarak katılan Ağaçba- caklar Tuhafiye Mağazası'ndan ıçeri gi- rip gûleryûzlü sahibıne "Çokmuözlüyor- sunuz" diye sorduğumda, önce adının Tad Akkaya olduğunu öğrenip sonra da şu kısa ve özyanıtı alıyorum: "Giresun'u bitirdik, hiç değüse unufjnayaiım»" Bu hüzünlü 'yok oluşun" Giresunlu- lardaki 'içkî eğüimini' de körûklediğini söyleyen Atatürkçü Dûşünce Derneği Gi- resun Şubesi Başkanı Muhsin Top'un il- gınç gözlemini de gezi deftenmdeki not- lar arasına sıkıştınyorum: "Hemen her- kes,her akşam bu eskifotoğraflarabaka- rak iç gecirip, geçmiş güzeUiklere ve anı- lara kadeh kaldınyor..." Terk edilen' tarih Mimarlar Odası Giresun Temsilcisi UğurKaraibrahimoğlu ve diğer dostlar- la kalenin altındaki Zeytinlik semtini do- laştığımızda, hemen dikkatimizi çeken sağlam eski evlerin bıle terk edilmiş ve 'metnık' bırakılmış olmalan. Artık çök- mek üzere olanlar ise bu yalnızlığa, ba- kımsızlığa ve 'insansızhğa' dayanma gü- cünüyıtirenler... Peki, bu güzelim sokaklan, yeşil yamaç- lan, cennet bahçelen ve heryönüyle sağ- lıklı, yörenin 'kadim dostu' Giresun ev- lerinı terk eden 'Giresunhılar'. acaba şim- di daha mı güzel ya da daha mı 'uygar' yerlerde yaşıyorlar?.. Elbette ki 'haytr'... Herbiri o 'betonaz- manı' apartmanlann 'daireferine' taşın- mışlar. bırakın insanlan, arabalann bile yürüyemediği, sinir bozucu caddelerin kenannda ve doğa yerine 'bina manza- nüı' silolarda, sözde l süper-lüks'(!) bir bannma ıçindeler. tmarranü hırsıyla yükselen binalar tarafindan 'kuşatılmış' olarak yazgısıru bekJeyen bu eski Giresun evi, asilliği ve zariffiğiile 'fark' aöyor ama kültür yoksunu komşulan kadar 'güçlii' olamıvor. İmar planında '2500 değişiklik!..' Eski Yunan tanhçisi Ksenofon'un, "Sinop'tan Kerasos'a üç günde gktilir" derken belirttiği "Kerasos" kenti Giresun'un atası sayılır. Şimdiki Giresun "un tarihsel dokusunu oluşturan daha yakın çağlar ise kenti hâlâ bezeyen yapılarla tanınıyor. Örneğin yanmada üzerindeki muhteşem kaleyi Pontos Kralı I. Farnakes' yaptırmış. Kale'nin altında. kıyıya doğru yayılan eski Giresun yerleşmesindeki 18. yüzyıla ait Gogora Kilisesi şimdi "kent müzesi" olarak kullanılıyor. Yine tarihi Çınarlar Mahailesi'ndeki aynı yüzyıhn binalanndan Katoük Kilisesi de bugün "çocuk kütüphanesi" olarak kente hizmet veriyor. En eski cami olan Çobanoğlu Haa Hüseyin Camisi'nin ilk yapılış yılı ise 1594. Hacı Miktad Camisi, Kafc Camisi ve kentin en büyük camisi Fatih Camisi de (1888) Giresun'daki tarihsel kültür mozaiğini tamamlayan diğer örnekler... tşte bu anıtsal ve dinsel yapılann "kent dokusuyla" bütünleşmesini sağlayan eski Giresun evleri de, "Zeytinfik" semti denilen Kale ve yanmada yamaçlannda yer alıyor. "KentseJ SlT" olarak korumaya alınan bu semtteki sokaklar, meydancıklar, geçişler, avlu ve bahçe duvarlan ile topoğrafyaya uyumlu yerleşme özellikleri de, bir bütün olarak "eski Giresun kentTni tanımlamış oluyor. Giresun evleriyle ilgili kapsamlı araştırmalardan birini, Müze Müdürü Hulusi Guleç yapmış. 19. yy'ın ortalanndan 20. yy. başlanna kadar yaklaşık 100-150 yıllık geçmişleriyle Osmaıüı dönemi Giresun yaşantısına tanıklık etmiş bu sivil mimarlık örnekleri arasında Tahsin tnanç Evi, Şükriiye Akbay Evi, Ayten Ergüne> r Evi, Arif Yıldınm Evi, Bedirhan Sevgen Evi, Hasan Görel Evi, Salih Cihangir Evi gibi sürekli kullanılanlar, Cumhuriyet döneminde de kente kimlik kazandırdıklan gibi kültür zenginligini şimdi 21. yüzyıla bile taşıyorlar. Ancak, çok sayıda benzer ev ise "duyarsız sahiplerinin ihanetP yüzünden yok oluş sürecindeler. Giresunlular bu "vefasızhklannı" bırakıp, eski fotoğraflar gibi evlerini de kucaklayabilirlerse, hem kültürel mirası hem de "kendi >nsamlannı" kurtarmış olacaklar... Mimarlann anlattığına göre, imar planı disiplinine daha 1930'lardakavuşan Giresun, son yıllarda ise "imar anarstsüıin" pençesinde kıvranıyor. O kadar ki, 1984'te onaylanan imar planında bile geçen yıla dek geçen 14 yıl içinde yaklaşık "2500 değişiklik'" yapılmış. Dahası, henüz "5 ayhk'' olan "son" planda da bu kez "seçim öncesi değişiklikler" gündemde... Bütün bu imar oyunlannın sonucunda durmadan "yoğunluk yükselmesi*' yaşandığı için de kentin peysajına artık "apartman yığuılan" egemen ve bu beton yıgınlannın "kuşattıgı'" tarihi semtlerde de eski evleri "yıkma'' ve "yükseltnıe" beklentisi, koruma yerine >4 yağma bilincini" körüklüyor... Işte böylesi bir süreçte Giresun artık tarihsel bir "karar" verecek. Ya sadece "adıyla" yetinip, kimliğini ve kişiliğini tümüyle tarihe gömecek; ya da elde kalan son uygarlık değerlenni "koruyacak" bir imar politikasına dönüp, 21. yüzyılı da gururla selamlayacak. AKDENİZ METAFORLARI DİZtSİNİN İLK SERGİSÎ Yüz yıllık çağdaş Mısır sanatından örnekler • Mona Marzouk, Mohamed Fathi Abo El Naga ve Rehab El Badek'in yapıtlannın yer alacağı sergi, çağdaş Mısır sanatının hangi kaynaklara gönderme yaptığını, uluslararası sanat üretimindeki yerini, geçmiş ile bugün arasındaki bağlannı yansıtacak. KültürServisi-Borusan Sanat Galerisi, 'Ço- ğatonalar". 'lstanbu] Gidiş-Dönüş", 'Mimarük, Tasarun, Grafik' ve 'YeniÖneriler-Yeni Öner- meler' gibi dizi sergilerine bir yenisini daha ekleyerek 'AkdenizMetaforlan' başlıklı sergi- ye ev sahipligi yapıyor. 5 Nisan-8 Mayıs tarihleri arasında gerçekleş- tirilecek olan 'Akdeniz Metaforlan' dizisinin ilk sergisi olan 'Mısır'dan Çağdaş Sanat1 sergisin- de Mona Marzouk, Mohamed Fathi Abo El Naga ve Rehab El Sadek'in yapıtlan izleyicilere sunulacak. lehab El Sadek M Sanat Kitabı", 1998.20x30 cm. Serginin küratörlüğunü Beral Madra üstle- nıyor. Sergi. yüzyılı aşkın bir geçmışe sahip olan çağdaş Mısır sanatının hangi kaynaklara gönderme yaptığını, uluslararası sanat üreti- mindeki yerini, geçmiş ile bugün arasındaki bağlannı yansıtmayı amaçlıyor. Genç kuşak sa- natçılar arasında seçilen Marzouk, El Naga ve El Sadek'in işlerindeki malzeme, teknik, üslup, düşünsel ve estetik kaygılar, izleyiciye bu sa- natçılann beslediği binlerce yıllık kültürü tanı- tyor ve Mısır sanat ortamının gelecek yüzyıla nasıl bir kuşakla girdiğine ilişkın ipuçlan da ve- riyor. 1968 tskenderiye dogumlu olan Mona Mar- zouk. tskenderiye'de başladığı sanat çalışma- lannı Girit'te Yannis Markandonakis Atölyesi, Düsseldorf Güzel Sanatlar Akademisi ve Prof. Chnstian Megert Atölyesi 'nde sürdürdü. Düs- seldorf ve Mısır'da kişisel sergiler açan, Al- rr anya ve Küba 'da grup sergilerinde yer alan sa- natçı, son olarak 7. Kahire Bienali'ne katıldı. Tanta dogumlu sanatçı Mohamed Fathi Abo Naga ise sanat eğitimini lskenderiye Üni- versitesi Güzel SanatlarFaküi- tesi'nde tamamladıktan son- ra Kahire. Anfûsi, Kyoto ve lskenderiye'de kişisel ser- giler açtı. 1996-I998yıl- lan arasında Kore, Port Said Sharga ve Kahire bienallerine katıldı. I972 Matrouh do- ğumlu Ranab El Sadek ise ls- kenderiye Üni- versitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nü bitirdikten sonra ge- çen yıl Kahire ve Londra'daki kişisel sergileriyle uluslara- rası sanat ortamının il- gisini çekti. 'Foto Cemal'ingözüyle Kordon'un eski üman yarundaki bir bölümii. l930'lar._ (Fotoğraf: CEMAL YALKIŞ) CumhuriyetşehıiIzntir Kültür Servisi -Türk ordusunun Izmir'e girişini ya da Izmir'in Yunan işgalinden kurtanldığı gün Türk bayrağının Kadifekale'ye çekilişini gösteren sararmış fotograflan çoğumuz anımsanz. Ya Yavuz gemisinin Izmir'i ziyaretini? Sıra sıra dizilmiş güzelim Kordon evlerinin 1930'lardaki halini? Peki ya bir sonbahar günü yalnızca atlı tramvaylann gezindigi Gazi Bulvan'nın sakin görüntüsünü? Izmir'in Cumhuriyet sonrası dönemine ait tarihini eşsiz görüntülerle belgeleyen Cemal Yalkış ya da bilinen adıyla 'Foto Cemal'in fotoğraflan EGS Bank'm hazırladığı bir albümde toplandı. 'Kalbim Ege'de Kaku-Cemal Yalktş'ın Gözüyle Bir Zamanlar İzmir" adıyia yayımlanan albüm, Yalkış'ın çoğunluğu 1930-1950 dönemini yansıtan fotograflanndan oluşuyor. Fotoğraf ustasının sırtında onlarca kiloluk alaminüt makinesiyle adım adım dondurdugu Izmir kareleri; îzmir'in tarihi, şehrin kültürel ve sosyal açıdan nasıl bir degişim gösterdiğini, neleri yitirdiğini, bugünlere nasıl geldiğini gösteren bir belgeselin parçalan niteliğinde. 1919 yıhndan bu yana fotoğraf çeken Cemal Yalkış, ünlü 57. Tümen'in de fotoğrafçılıgını yapmış. 1927 yılında Akhisar manevralanna katılan Atatürk'ün fotograflannı çekmiş. 1938'de Konak'ta açtıgı fotoğrafçı dükkânı 1981 'e kadar ikinci evi olmuş adeta. Yalkış halen Izmir'de yaşamını sürdürüyor. EGS Bank'm bir kültür hizmeti olarak yay ımladığı 'Kalbim Ege'de Kaldı' adlı albüm, orijinal cam negatiflerden aktanlan 111 fotografla, yalnızca Izmir'in yöresel gelişimine. değişimine değil, tarihine de tanıklık ediyor. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Bir Kentin Adamı... Kişisel efsaneler vardır, bir kentin öyküsünden ay- n düşünülemez. Tıpkı Yılmaz Büyükerşen ve efsanesi gibi. Böyie insanlar, efsanelerini belli bir kentJe örülü oJuş- turmakJa kaJmayıp, sonradan o kente armağan da ederler. Ve belki de asıl bu nedenle, efsanelerini sonrasız kılarlar. Yılmaz Büyükerşen'in sonradan kişisel birefsane- ye dönüşen öyküsü Anadolu Üniversitesi ile başla- maz. Daha öncelere uzanır. Bu, belki Eskişehir'de ga- zetecilik yapılan yıllarla, belki yine o kentte ilk tiyat- royu kurrnayta başlayan bir öyküdür. Akademi'nin kad- rosuna girme, Akademi'nin üniversiteye dönüşme- si ve ardından yeni kurulmuş bir üniversiteyi Türki- ye'nin uygarlık cKİaklanndan birine dönüştüren rek- törlük yıllan, öykünün efsaneye uzanan basamakla- nnı duşturur. Efsaneteri sıradan öykülerden ayıran, onlann ta- şıyıcılannın sıra dışı çabalandır. Yılmaz Büyüker- şen'inki de bu yüzden öykü değil, ancak efsane di- ye nitelendirilebilir. Çünkü onun rektörlük görevine gelişinin ardından harcadığı çabalar, salt bir yönetim görevinin sıntria- nnın çok ötesindedir. örneğin Yılmaz Büyükerşen, üniversite bahçesi- ni yalnızca yaptırmakla kalmaz. O, bu koca bahçe- nin topraklarını da neredeyse kendi elleriyle işler. Bazen elinde bahçıvan makasıyla kurumuş yaprak- lann peşine düşer. Havuz kenariannı süsleyen taş- lan toprağa elleriyle gömer. Yabancı ülkelerden ge- tirdiği ya da getirttiği ağaçlan ve çiçekleri de çoğun- luk kendisi diker O, yabancı ülkelere yolculuk yaptığında bile aslın- da kendi üniversitesindedir. Örneğin oralarda gör- düğü hangi yapı tarzlannın, taş türlerinın ya da mer- divan tasarımlannın kendi üniversitesıne uygun dü- seceğini düşünür. Yılmaz Büyükerşen, o yıllarda başına geçtiği üni- versitenin yöneticisi değildir, birinci hizmetlisi'öir. Ve kendi yörestne, kentine, Eskişehir'e bunca âşık olan bu insanın, o yöreye iliskin hemen bütün bakış açı- \anevrenseldir. Yılrnaz Büyükerşen için önemli olan, yalnızca Anadolu Üniversitesi'nin başında olmak de- ğildir; Eskişehir Anadolu Ûniversitesi'nm başında olmaktır. Bu bakış açısının kapsamında, üniversite- nin kente neler verebileceği sorusu, hep gündem- dedir. Çünkü Yılmaz Büyükerşen'e göre Anadolu Üniversitesi'nin belki de en büyük anlamı, Eskişe- hir'de olmasıdır. Peki Eskişehir'e nasıl bakar Büyükerşen? "Osmanlı Devleti burada başladı. Tûrkiye Cum- huriyeti'nin yolunu açan Kurtuluş Savaşı'nm en önemli evreleri burada yaşandı. Eskişehir, tarihte hep çok büyûk başlangıçlann odak noktası olmuş bir kent. Bundan sonra da burada böyle başlangıç- lar neden yaşanmasın?" Büyükerşen'in kendi sözleriyle Eskişehir, işte bu- dur. Hep büyük başlangıçlann beşığı olmuş, bu yüz- den bundan sonrası için de misyon taşıyan bir kent. Ve Yılmaz Büyükerşen, başında bulunduğu üniver- sitede de boyle başlangıçlann temelini atar. Sırf ''bu- rada da bir üniversite olsun" düşüncesiyle asJa ye?. tinmez. Örneğin çağdaşlığa uzanan en önemli yol- lardan birinin sanattan geçtiğine gönülden inandığı için, üniversrtesinde bir Devlet Konservatuvan'nın ve bir Güzel Sanatlar Fakültesi'nin bulunmasına ön- celik tanır. lletişim Çağı'ru yaşayan bir dünyanın bi- lincinde olarak, lletişim Bilimleri Fakültesi'ni ve dün- yada yaygın öğretimin en iyi örneklerinden sayılan Açık Oğretim Fakültesi'ni kurar. Evet, yaşamını yöresine adayan bu adamın o yö- reye ilişkin bütün bakış açılan tam anlamıyla evren- seldir. Yılmaz Büyükerşen'inki, yöresine ve kentine öy- lesine adanmış bir yaşamdır ki, rektörlüğü "görev- den alma" gibi bir üslup cinayetiyle noktalandıktan sonra bile, o üniversitesinden ve kerrtinden kopamaz. Yeterince yüklü bir kişisel efsaneyi çuvalla paraya, nüfuzlu mevkilere dönüştürmenin yolları açıkken, bunlara dönüp bakmaz ve Türkiye Eğitim Gönüllü- leri Vakfı'nın başına geçer; misyon yine aydınlan- maya hizmettir. Efsanelerin sım da buradadır. Dünyada bugüne ka- dar sahiplerinin ihanetine uğradıktan sonra da ayak- ta kalabilen hiçbir kişisel efsane görülmemiştir. Bugün Yılmaz Büyükerşen, bir başka misyona ta- lip. Hep uğruna yaşadığı, yaşamını hiç ondan ayn dü- şünemediği kentinin, Eskişehir'in büyükkent beledi- ye başkanlığına aday. Ona karşı görevden alma gibi bir üslup cinayeti iş- leyenlerin, görevinden alınışının ardından nice îha- netlerde bulunmaktan çekinmeyenlerin adları çok- tan unutuldu. Yılmaz Büyükerşen ise bu adaylığıyla ve hiçbir ihanetin alınganlığı yüzünden hizmete küsmemenin kimliğiyle, kentinin topraklannda fılizlenmiş efsane- sini yine kenti için kullanmanın peşinde. Acaba heradaylığın, adayın kimliğine böytesine ya- kıştığı söylenebiiir mi? e-posta:ahmetcemal@ superonUne.com • Kültür Servisi - 'Türk. Avrupa ve Oryantal Resim Müzayedesi' pazar günü saat 14.00'te Eskidji Müzayede Evi'nde gerçekleştirilecek. tbrahim Çallı, Hasan Vecih Bereketoğlu, Saim Özeren, Mustafa Turgut Tok'ad gibi çok değerli yerli ve yabancı ressamlann yapıtlannuı yer alacağı müzayedede toplam 235 adet resim satışa sunulacak. (Aynntılı bilgi için 0212-253 62 05) Edel'den klasik müzik atağı • Kültür Servisi - Alman bagımsız müzik şirketi Edel, klasik müzik repertuvannı genişletme karan aldı. Özellikle pop, dans ve rock türlerinde CD'ler yayınlayan şirket klasik müzik işine milyonlarca dolarlık yatınm yapacak. Şirketin ürünleri Internet aracıhğıyla da tanıtılacak. 1992 yılında Berlin Classics'in Doğu Almanya haklanni satm alan Edel o tarihten bu yana Kurt Mansur, Leipzig Gevvandhaus Orkestrası, Dresdner Filarmoni gibi isimlerle doldurduğu CD'lerin ardından repertuvanndaki boşluklan doldurmayı amaçlıyor. BUGUN • AKM'de Istanbul Devlet Opera ve Balesi'nin sahneye koyduğu Carmina Burana balesi saat 20.00'de izlenebilir. • CAFE GRAMOFON'da Tahsin Üniivar, Selim Benba, Nezih YeşUnil, tzzet Hiçvıunazın'programı saat 22.15'te başlayacak. • tFSAK'ta 'Sis' konulu Ayın Fotoğraf Yanşması saat 19.30'da gerçekleştirilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle