Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 NİSAN 1999PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
UYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCt
Karadeniz'in tarihi kentinde 'kıyıdan yamaçlara dek' tam bir gerilim yaşanıyor
Oy Giresun'un 'mahzıın' evleri..• Ünlü Giresun türküsü
'evlerden' ve 'kayıklardan'
söz eder. Eğer imar vurgunu
ve kıyı dolgu yolu bir an
önce durdurulamazsa, aynı
türkü belki yine söylenecek,
ama ne o sevdalann
yaşandığı güzel evler
İcalacak ne de kıyıda
oynaşan renkli kayıklar...
Karadeniz'deki 'duble-yol' dolgusuy-
]a kıyı değerleri yok edilen kentlerimizin
en talihsizi belki de Giresun... Çünkü de-
nizin sadece kenannda değil, tarih boyun-
ca hep 'RJndV olmuş.
O kadarki Dogu Karadenız'in insan ya-
samına kucak açan tek 'adası" bile bura-
da. 'Aretia' ya da 'Areos* adıyla mitolo-
jiye de geçen Giresun Adası'ndaki tarihi
surduvarian, Giresun Kafcsi'yle aynı tek-
niği yansıtıyor. Ilginç bir söylenceye gö-
re de Gedikkaya'dan kopan bir parçanın
denize yerleşmesiyle oluşmuş...
Şimdi de yeşil vadilerdeki yamaçlann
dinamitle parçalanmasıyla doğadan sö-
külen kayalar KamjoUan'nca aynı denı-
ze boydan boya yerleştıriliyor. Ancak bu
kez uygarlık yaratmak için değil, binler-
ce yıtlık kıyı kültürüne beşiklik eden do-
ğa zenginjiğini tarihten ve'haritadan sil-
mek için. Ünlü Giresun türküsündeki 'ka-
yıklann' yerini kamyonlann ve gürültü-
nûn alması için...
Denize doğru uzanan 'yanmada'. onun
üzerinde yükselen heybetli 'kale' ve ye-
şil yamaçlara kurulmuş tarihi 'Zeytinlik'
semtindeki eski 'Giresun evleri'... Olanı
biteni derin bir sessizlik içinde izlerler-
ken sanki onlara 'gecmiş obun' ziyareti
Yukanda Kafc, yamaçlarda ise terkedilmiş tarhu evlerve palmiveli bahçeler... Giresunlular bu güzeliik yerine, betonlasmanın içinde yaşamayı yeğlediklerine şimdi
bin pişraanlar... (solda) Kale'denbakınca böyle görünen kentin adı 'Giresun1
ama son 15 yılda kavuştuğu bu beton kimiikle adındaki tarih ve doğa çağnşımlannın
hemen hiçbir flgisi arük kalmamış gibL. (Fotoğraflar: OKTAY EKJNCl)
yapargıbıyiz.
Ne var ki kaleden kenrin 'genel görü-
nüşüne' aaktığımızda iseşimdiki dolgu-
yol kathamından çok daha önce 'imar
katfiaımytj' tarihın ve doğanın adeta göz-
den çıkanldığını görüyor, Zeytinlik gibi
biz de susuyoruz. 'Şoku' atlattıktan son-
ra da tartşmaya başlıyoruz...
'NostaJjr sergileri
Giresur"un özgün kent dokusundan
elde kalabilen son örnekler için acaba
hâiâ birçeyleryapılamaz mı?..
Bu sonmun yanıtı için kentteki her me-
kânda 'esJd Giresunfotoğraflannın'ası-
lı olması umudumuzu güçlendiren bel-
ki de en çarpıcı 'pişmanhk' göstergesi...
Örneğin belediyenin kırmızı tu|la dö-
şeli kaldınmlaria süsledıği Gazi Cadde-
si'ndeki OrmancıiarOteli'nin lobisinde.
aynı caddenin 'Cumhuriyefle yaşrt' yer-
li esnafma ait dükkânlarmın hemen tüm
duvar boşluklannda. söylenene göre, özel-
likleevierde, ofîslerde ve hatta 'inşsat mal-
zemesisatan' işyerlerindebileGiresun'un
1940'lardaki, J920'lerdeki güzelliğini
yansıtan fotoğraflar var.
Bu 'kentöiçeğindeldnostaijisergisine'
vitrinlerini de kullanarak katılan Ağaçba-
caklar Tuhafiye Mağazası'ndan ıçeri gi-
rip gûleryûzlü sahibıne "Çokmuözlüyor-
sunuz" diye sorduğumda, önce adının
Tad Akkaya olduğunu öğrenip sonra da
şu kısa ve özyanıtı alıyorum: "Giresun'u
bitirdik, hiç değüse unufjnayaiım»"
Bu hüzünlü 'yok oluşun" Giresunlu-
lardaki 'içkî eğüimini' de körûklediğini
söyleyen Atatürkçü Dûşünce Derneği Gi-
resun Şubesi Başkanı Muhsin Top'un il-
gınç gözlemini de gezi deftenmdeki not-
lar arasına sıkıştınyorum: "Hemen her-
kes,her akşam bu eskifotoğraflarabaka-
rak iç gecirip, geçmiş güzeUiklere ve anı-
lara kadeh kaldınyor..."
Terk edilen' tarih
Mimarlar Odası Giresun Temsilcisi
UğurKaraibrahimoğlu ve diğer dostlar-
la kalenin altındaki Zeytinlik semtini do-
laştığımızda, hemen dikkatimizi çeken
sağlam eski evlerin bıle terk edilmiş ve
'metnık' bırakılmış olmalan. Artık çök-
mek üzere olanlar ise bu yalnızlığa, ba-
kımsızlığa ve 'insansızhğa' dayanma gü-
cünüyıtirenler...
Peki, bu güzelim sokaklan, yeşil yamaç-
lan, cennet bahçelen ve heryönüyle sağ-
lıklı, yörenin 'kadim dostu' Giresun ev-
lerinı terk eden 'Giresunhılar'. acaba şim-
di daha mı güzel ya da daha mı 'uygar'
yerlerde yaşıyorlar?..
Elbette ki 'haytr'... Herbiri o 'betonaz-
manı' apartmanlann 'daireferine' taşın-
mışlar. bırakın insanlan, arabalann bile
yürüyemediği, sinir bozucu caddelerin
kenannda ve doğa yerine 'bina manza-
nüı' silolarda, sözde
l
süper-lüks'(!) bir
bannma ıçindeler.
tmarranü
hırsıyla
yükselen
binalar
tarafindan
'kuşatılmış'
olarak
yazgısıru
bekJeyen bu
eski
Giresun evi,
asilliği ve
zariffiğiile
'fark' aöyor
ama kültür
yoksunu
komşulan
kadar
'güçlii'
olamıvor.
İmar planında '2500 değişiklik!..'
Eski Yunan tanhçisi Ksenofon'un,
"Sinop'tan Kerasos'a üç günde gktilir"
derken belirttiği "Kerasos" kenti
Giresun'un atası sayılır. Şimdiki Giresun "un
tarihsel dokusunu oluşturan daha yakın
çağlar ise kenti hâlâ bezeyen yapılarla
tanınıyor.
Örneğin yanmada üzerindeki muhteşem
kaleyi Pontos Kralı I. Farnakes' yaptırmış.
Kale'nin altında. kıyıya doğru yayılan eski
Giresun yerleşmesindeki 18. yüzyıla ait
Gogora Kilisesi şimdi "kent müzesi" olarak
kullanılıyor. Yine tarihi Çınarlar
Mahailesi'ndeki aynı yüzyıhn binalanndan
Katoük Kilisesi de bugün "çocuk
kütüphanesi" olarak kente hizmet veriyor.
En eski cami olan Çobanoğlu Haa Hüseyin
Camisi'nin ilk yapılış yılı ise 1594. Hacı
Miktad Camisi, Kafc Camisi ve kentin en
büyük camisi Fatih Camisi de (1888)
Giresun'daki tarihsel kültür mozaiğini
tamamlayan diğer örnekler...
tşte bu anıtsal ve dinsel yapılann "kent
dokusuyla" bütünleşmesini sağlayan eski
Giresun evleri de, "Zeytinfik" semti denilen
Kale ve yanmada yamaçlannda yer alıyor.
"KentseJ SlT" olarak korumaya alınan bu
semtteki sokaklar, meydancıklar, geçişler,
avlu ve bahçe duvarlan ile topoğrafyaya
uyumlu yerleşme özellikleri de, bir bütün
olarak "eski Giresun kentTni tanımlamış
oluyor. Giresun evleriyle ilgili kapsamlı
araştırmalardan birini, Müze Müdürü
Hulusi Guleç yapmış. 19. yy'ın ortalanndan
20. yy. başlanna kadar yaklaşık 100-150
yıllık geçmişleriyle Osmaıüı dönemi
Giresun yaşantısına tanıklık etmiş bu sivil
mimarlık örnekleri arasında Tahsin tnanç
Evi, Şükriiye Akbay Evi, Ayten Ergüne>
r
Evi,
Arif Yıldınm Evi, Bedirhan Sevgen Evi,
Hasan Görel Evi, Salih Cihangir Evi gibi
sürekli kullanılanlar, Cumhuriyet
döneminde de kente kimlik kazandırdıklan
gibi kültür zenginligini şimdi 21. yüzyıla
bile taşıyorlar.
Ancak, çok sayıda benzer ev ise "duyarsız
sahiplerinin ihanetP yüzünden yok oluş
sürecindeler. Giresunlular bu
"vefasızhklannı" bırakıp, eski fotoğraflar
gibi evlerini de kucaklayabilirlerse, hem
kültürel mirası hem de "kendi >nsamlannı"
kurtarmış olacaklar...
Mimarlann anlattığına göre, imar planı
disiplinine daha 1930'lardakavuşan
Giresun, son yıllarda ise "imar anarstsüıin"
pençesinde kıvranıyor. O kadar ki, 1984'te
onaylanan imar planında bile geçen yıla dek
geçen 14 yıl içinde yaklaşık "2500
değişiklik'" yapılmış. Dahası, henüz "5
ayhk'' olan "son" planda da bu kez "seçim
öncesi değişiklikler" gündemde...
Bütün bu imar oyunlannın sonucunda
durmadan "yoğunluk yükselmesi*' yaşandığı
için de kentin peysajına artık "apartman
yığuılan" egemen ve bu beton yıgınlannın
"kuşattıgı'" tarihi semtlerde de eski evleri
"yıkma'' ve "yükseltnıe" beklentisi, koruma
yerine
>4
yağma bilincini" körüklüyor...
Işte böylesi bir süreçte Giresun artık tarihsel
bir "karar" verecek. Ya sadece "adıyla"
yetinip, kimliğini ve kişiliğini tümüyle
tarihe gömecek; ya da elde kalan son
uygarlık değerlenni "koruyacak" bir imar
politikasına dönüp, 21. yüzyılı da gururla
selamlayacak.
AKDENİZ METAFORLARI DİZtSİNİN İLK SERGİSÎ
Yüz yıllık çağdaş Mısır
sanatından örnekler
• Mona Marzouk, Mohamed
Fathi Abo El Naga ve Rehab El
Badek'in yapıtlannın yer alacağı
sergi, çağdaş Mısır sanatının hangi
kaynaklara gönderme yaptığını,
uluslararası sanat üretimindeki
yerini, geçmiş ile bugün
arasındaki bağlannı yansıtacak.
KültürServisi-Borusan Sanat Galerisi, 'Ço-
ğatonalar". 'lstanbu] Gidiş-Dönüş", 'Mimarük,
Tasarun, Grafik' ve 'YeniÖneriler-Yeni Öner-
meler' gibi dizi sergilerine bir yenisini daha
ekleyerek 'AkdenizMetaforlan' başlıklı sergi-
ye ev sahipligi yapıyor.
5 Nisan-8 Mayıs tarihleri arasında gerçekleş-
tirilecek olan 'Akdeniz Metaforlan' dizisinin ilk
sergisi olan 'Mısır'dan Çağdaş Sanat1
sergisin-
de Mona Marzouk, Mohamed Fathi Abo El
Naga ve Rehab El Sadek'in yapıtlan
izleyicilere sunulacak.
lehab El Sadek
M
Sanat Kitabı", 1998.20x30 cm.
Serginin küratörlüğunü Beral Madra üstle-
nıyor. Sergi. yüzyılı aşkın bir geçmışe sahip
olan çağdaş Mısır sanatının hangi kaynaklara
gönderme yaptığını, uluslararası sanat üreti-
mindeki yerini, geçmiş ile bugün arasındaki
bağlannı yansıtmayı amaçlıyor. Genç kuşak sa-
natçılar arasında seçilen Marzouk, El Naga ve
El Sadek'in işlerindeki malzeme, teknik, üslup,
düşünsel ve estetik kaygılar, izleyiciye bu sa-
natçılann beslediği binlerce yıllık kültürü tanı-
tyor ve Mısır sanat ortamının gelecek yüzyıla
nasıl bir kuşakla girdiğine ilişkın ipuçlan da ve-
riyor.
1968 tskenderiye dogumlu olan Mona Mar-
zouk. tskenderiye'de başladığı sanat çalışma-
lannı Girit'te Yannis Markandonakis Atölyesi,
Düsseldorf Güzel Sanatlar Akademisi ve Prof.
Chnstian Megert Atölyesi 'nde sürdürdü. Düs-
seldorf ve Mısır'da kişisel sergiler açan, Al-
rr anya ve Küba 'da grup sergilerinde yer alan sa-
natçı, son olarak 7. Kahire Bienali'ne katıldı.
Tanta dogumlu sanatçı Mohamed Fathi Abo
Naga ise sanat eğitimini lskenderiye Üni-
versitesi Güzel SanatlarFaküi-
tesi'nde tamamladıktan son-
ra Kahire. Anfûsi, Kyoto ve
lskenderiye'de kişisel ser-
giler açtı. 1996-I998yıl-
lan arasında Kore, Port
Said Sharga ve Kahire
bienallerine katıldı.
I972 Matrouh do-
ğumlu Ranab El
Sadek ise ls-
kenderiye Üni-
versitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi
Resim Bölümü'nü
bitirdikten sonra ge-
çen yıl Kahire ve
Londra'daki kişisel
sergileriyle uluslara-
rası sanat ortamının il-
gisini çekti.
'Foto Cemal'ingözüyle
Kordon'un eski üman yarundaki bir bölümii. l930'lar._ (Fotoğraf: CEMAL YALKIŞ)
CumhuriyetşehıiIzntir
Kültür Servisi -Türk ordusunun Izmir'e
girişini ya da Izmir'in Yunan işgalinden
kurtanldığı gün Türk bayrağının Kadifekale'ye
çekilişini gösteren sararmış fotograflan
çoğumuz anımsanz. Ya Yavuz gemisinin
Izmir'i ziyaretini? Sıra sıra dizilmiş güzelim
Kordon evlerinin 1930'lardaki halini?
Peki ya bir sonbahar günü yalnızca atlı
tramvaylann gezindigi Gazi Bulvan'nın sakin
görüntüsünü? Izmir'in Cumhuriyet sonrası
dönemine ait tarihini eşsiz görüntülerle
belgeleyen Cemal Yalkış ya da bilinen adıyla
'Foto Cemal'in fotoğraflan EGS Bank'm
hazırladığı bir albümde toplandı.
'Kalbim Ege'de Kaku-Cemal Yalktş'ın Gözüyle
Bir Zamanlar İzmir" adıyia yayımlanan albüm,
Yalkış'ın çoğunluğu 1930-1950 dönemini
yansıtan fotograflanndan oluşuyor. Fotoğraf
ustasının sırtında onlarca
kiloluk alaminüt makinesiyle adım adım
dondurdugu Izmir kareleri; îzmir'in tarihi,
şehrin kültürel ve sosyal açıdan nasıl bir
degişim gösterdiğini, neleri yitirdiğini,
bugünlere nasıl geldiğini gösteren bir
belgeselin parçalan niteliğinde.
1919 yıhndan bu yana fotoğraf çeken Cemal
Yalkış, ünlü 57. Tümen'in de fotoğrafçılıgını
yapmış. 1927 yılında Akhisar manevralanna
katılan Atatürk'ün fotograflannı çekmiş.
1938'de Konak'ta açtıgı fotoğrafçı dükkânı
1981 'e kadar ikinci evi olmuş adeta. Yalkış
halen Izmir'de yaşamını sürdürüyor.
EGS Bank'm bir kültür hizmeti olarak
yay ımladığı 'Kalbim Ege'de Kaldı' adlı albüm,
orijinal cam negatiflerden aktanlan 111
fotografla, yalnızca Izmir'in yöresel
gelişimine. değişimine değil, tarihine de
tanıklık ediyor.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Bir Kentin Adamı...
Kişisel efsaneler vardır, bir kentin öyküsünden ay-
n düşünülemez.
Tıpkı Yılmaz Büyükerşen ve efsanesi gibi.
Böyie insanlar, efsanelerini belli bir kentJe örülü oJuş-
turmakJa kaJmayıp, sonradan o kente armağan da
ederler.
Ve belki de asıl bu nedenle, efsanelerini sonrasız
kılarlar.
Yılmaz Büyükerşen'in sonradan kişisel birefsane-
ye dönüşen öyküsü Anadolu Üniversitesi ile başla-
maz. Daha öncelere uzanır. Bu, belki Eskişehir'de ga-
zetecilik yapılan yıllarla, belki yine o kentte ilk tiyat-
royu kurrnayta başlayan bir öyküdür. Akademi'nin kad-
rosuna girme, Akademi'nin üniversiteye dönüşme-
si ve ardından yeni kurulmuş bir üniversiteyi Türki-
ye'nin uygarlık cKİaklanndan birine dönüştüren rek-
törlük yıllan, öykünün efsaneye uzanan basamakla-
nnı duşturur.
Efsaneteri sıradan öykülerden ayıran, onlann ta-
şıyıcılannın sıra dışı çabalandır. Yılmaz Büyüker-
şen'inki de bu yüzden öykü değil, ancak efsane di-
ye nitelendirilebilir.
Çünkü onun rektörlük görevine gelişinin ardından
harcadığı çabalar, salt bir yönetim görevinin sıntria-
nnın çok ötesindedir.
örneğin Yılmaz Büyükerşen, üniversite bahçesi-
ni yalnızca yaptırmakla kalmaz. O, bu koca bahçe-
nin topraklarını da neredeyse kendi elleriyle işler.
Bazen elinde bahçıvan makasıyla kurumuş yaprak-
lann peşine düşer. Havuz kenariannı süsleyen taş-
lan toprağa elleriyle gömer. Yabancı ülkelerden ge-
tirdiği ya da getirttiği ağaçlan ve çiçekleri de çoğun-
luk kendisi diker
O, yabancı ülkelere yolculuk yaptığında bile aslın-
da kendi üniversitesindedir. Örneğin oralarda gör-
düğü hangi yapı tarzlannın, taş türlerinın ya da mer-
divan tasarımlannın kendi üniversitesıne uygun dü-
seceğini düşünür.
Yılmaz Büyükerşen, o yıllarda başına geçtiği üni-
versitenin yöneticisi değildir, birinci hizmetlisi'öir. Ve
kendi yörestne, kentine, Eskişehir'e bunca âşık olan
bu insanın, o yöreye iliskin hemen bütün bakış açı-
\anevrenseldir. Yılrnaz Büyükerşen için önemli olan,
yalnızca Anadolu Üniversitesi'nin başında olmak de-
ğildir; Eskişehir Anadolu Ûniversitesi'nm başında
olmaktır. Bu bakış açısının kapsamında, üniversite-
nin kente neler verebileceği sorusu, hep gündem-
dedir. Çünkü Yılmaz Büyükerşen'e göre Anadolu
Üniversitesi'nin belki de en büyük anlamı, Eskişe-
hir'de olmasıdır.
Peki Eskişehir'e nasıl bakar Büyükerşen?
"Osmanlı Devleti burada başladı. Tûrkiye Cum-
huriyeti'nin yolunu açan Kurtuluş Savaşı'nm en
önemli evreleri burada yaşandı. Eskişehir, tarihte
hep çok büyûk başlangıçlann odak noktası olmuş
bir kent. Bundan sonra da burada böyle başlangıç-
lar neden yaşanmasın?"
Büyükerşen'in kendi sözleriyle Eskişehir, işte bu-
dur. Hep büyük başlangıçlann beşığı olmuş, bu yüz-
den bundan sonrası için de misyon taşıyan bir kent.
Ve Yılmaz Büyükerşen, başında bulunduğu üniver-
sitede de boyle başlangıçlann temelini atar. Sırf ''bu-
rada da bir üniversite olsun" düşüncesiyle asJa ye?.
tinmez. Örneğin çağdaşlığa uzanan en önemli yol-
lardan birinin sanattan geçtiğine gönülden inandığı
için, üniversrtesinde bir Devlet Konservatuvan'nın
ve bir Güzel Sanatlar Fakültesi'nin bulunmasına ön-
celik tanır. lletişim Çağı'ru yaşayan bir dünyanın bi-
lincinde olarak, lletişim Bilimleri Fakültesi'ni ve dün-
yada yaygın öğretimin en iyi örneklerinden sayılan
Açık Oğretim Fakültesi'ni kurar.
Evet, yaşamını yöresine adayan bu adamın o yö-
reye ilişkin bütün bakış açılan tam anlamıyla evren-
seldir.
Yılmaz Büyükerşen'inki, yöresine ve kentine öy-
lesine adanmış bir yaşamdır ki, rektörlüğü "görev-
den alma" gibi bir üslup cinayetiyle noktalandıktan
sonra bile, o üniversitesinden ve kerrtinden kopamaz.
Yeterince yüklü bir kişisel efsaneyi çuvalla paraya,
nüfuzlu mevkilere dönüştürmenin yolları açıkken,
bunlara dönüp bakmaz ve Türkiye Eğitim Gönüllü-
leri Vakfı'nın başına geçer; misyon yine aydınlan-
maya hizmettir.
Efsanelerin sım da buradadır. Dünyada bugüne ka-
dar sahiplerinin ihanetine uğradıktan sonra da ayak-
ta kalabilen hiçbir kişisel efsane görülmemiştir.
Bugün Yılmaz Büyükerşen, bir başka misyona ta-
lip. Hep uğruna yaşadığı, yaşamını hiç ondan ayn dü-
şünemediği kentinin, Eskişehir'in büyükkent beledi-
ye başkanlığına aday.
Ona karşı görevden alma gibi bir üslup cinayeti iş-
leyenlerin, görevinden alınışının ardından nice îha-
netlerde bulunmaktan çekinmeyenlerin adları çok-
tan unutuldu.
Yılmaz Büyükerşen ise bu adaylığıyla ve hiçbir
ihanetin alınganlığı yüzünden hizmete küsmemenin
kimliğiyle, kentinin topraklannda fılizlenmiş efsane-
sini yine kenti için kullanmanın peşinde.
Acaba heradaylığın, adayın kimliğine böytesine ya-
kıştığı söylenebiiir mi?
e-posta:ahmetcemal@ superonUne.com
• Kültür Servisi - 'Türk. Avrupa ve Oryantal Resim
Müzayedesi' pazar günü saat 14.00'te Eskidji
Müzayede Evi'nde gerçekleştirilecek. tbrahim Çallı,
Hasan Vecih Bereketoğlu, Saim Özeren, Mustafa
Turgut Tok'ad gibi çok değerli yerli ve yabancı
ressamlann yapıtlannuı yer alacağı müzayedede
toplam 235 adet resim satışa sunulacak. (Aynntılı bilgi
için 0212-253 62 05)
Edel'den klasik müzik atağı
• Kültür Servisi - Alman bagımsız müzik şirketi Edel,
klasik müzik repertuvannı genişletme karan aldı.
Özellikle pop, dans ve rock türlerinde CD'ler
yayınlayan şirket klasik müzik işine milyonlarca
dolarlık yatınm yapacak. Şirketin ürünleri Internet
aracıhğıyla da tanıtılacak. 1992 yılında Berlin
Classics'in Doğu Almanya haklanni satm alan Edel o
tarihten bu yana Kurt Mansur, Leipzig Gevvandhaus
Orkestrası, Dresdner Filarmoni gibi isimlerle
doldurduğu CD'lerin ardından repertuvanndaki
boşluklan doldurmayı amaçlıyor.
BUGUN
• AKM'de Istanbul Devlet Opera ve Balesi'nin
sahneye koyduğu Carmina Burana balesi saat
20.00'de izlenebilir.
• CAFE GRAMOFON'da Tahsin Üniivar, Selim
Benba, Nezih YeşUnil, tzzet Hiçvıunazın'programı
saat 22.15'te başlayacak.
• tFSAK'ta 'Sis' konulu Ayın Fotoğraf Yanşması
saat 19.30'da gerçekleştirilecek.