20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 MART 1999 CUMA 14 KULTUR Profesyonel sanatçılarla, ruhlan sanatçı olanlann birlikteliği Galatea Sanat Galerisi'nde Asmahmesçit dayanışma sergisi ALİAKAY Galatea Sanat Galerisi "As- malımescifte yaşamak, Asmau- mesdt'i yaşamak" adlı ilginç bir sergi düzenledi. Asmahmescit, eski zamanlardan beri tstan- bul'un Perası'nda, 1933 yılında Türk resim tarihinin önemli kö- şe taşlanndan biri olarak kabul edilen ve Türk Modernleşmesi ve resim sekülarizmi açısından önemli bir yer olan Narmanlı Ham'nın hemen arkasmdaki so- kakta bulunan Galatea Sanat Ga- lerisi'nde 54 kadar sanatçı ve mahallelinin katıldığı bir sergi- ye ev sahipliği yapmakta. Özel- likle mahallede bulunan sanat- çı dostlannm vücuda getırdikle- ri işlerle sergiyle katılmalan ba- kımından önemli bir sergiye şa- hit olmaktayız. Çay bardağı, 75. yıl tabağı Çaycı Salih Şahin'in çay tep- sisi üzerine koyduğu küçük çay bardağı çağdaş bir işin meslek erbabı tarafından yapılmış ol- duğunu gösteriyor. Daha önce aynı sokakta Ret sergisini ger- çekleştiren genç sanatçılar ta- rafından ortaya konulan işler arasında çay tepsisi ve bardağı sergilenmişti. Bu seferçaycının kendisi, kendine ait geçimini sağladığı malzemeyi sergi salo- nuna yerleştiriyor. Diğer yan- dan Özcan Ticaret Cam ve Ay- na Dekorasyon, aynalı bir işini, sergi salonunun duvanna asa- rak gerçekleştirmiş. Yine As- mahmescit'in ünlü oteli Pera PalasCumhuriyet'in75.yıliçin yaptırmış olduğu bir tabağını duvara koymuş. Mahallenin se- vilen tiplennden bıri olan Kebi- re ise lokantası Kelifi anımsa- tırcasına mekânına gelen ve ora- da desenler yapan sanatçılann çizgilerini camlı bir yuvarlak masanın üzerine, cam altına yer- leştirerek, hem lokantanın hava- sını vermeye çalışıyor hem de çağdaş sanatçılan aratmayan bir Orhan Taylan'ın gerçekleştirdiği ilk enstalasyon, Kebire'nin lokantasmdan sanatçılann desenleri. (Fotoğraflar: KADER TUGLA) yerleştirmeyi meydana ge- tiriyor. Cep Galeri ve Isma- il'in çerçeveleri ise iç içe koyduğu çerçevelerden gerçekleştirdiği bir ışı du- varda sergiliyor. Aynı za- manda satılan işler arasın- da çerçeveci Ismail'in işi- ni görmek de, çağdaş sa- natın sorunsalları arasın- da ilginç bir yere sahip olu- yor. Deforme adlı çantacının sahibi ve sanatçı dostu ola- rak bilinen BûJenfin çan- talan da tavana yakın bir yere asılarak modern ta- sanmın çizgilerini galen mekânındasergiliyor. As- malımescit'in ünlü mey- hanecisi Reflk de duvara astığı meyhanesine ait ga- zete kupürü ile çağdaş bir işi, lokantalarda konuldu- ğu şekilde yerleştirerek gerçekleştiriyor. Diğer yandan, sanatçılar arasında güçlü ısımlere rastlama- dan geçilmiyor. En başta, belki de Bedri Rahmi EyüboğhTnu sıratamak lâzım. Narmanlı Han ile ilgili olarak Galatea'da ser- gilenen tuvali, mahallenin tari- hi bir mekân olduğunu izleyici- A. : * Yaşamak, Asmahmescit'i Yaşamak adlı ilginç sergide 54 kadar sanatçı ve mahallelinin birbirlerine yakınlığı ve dayanışması sergileniyor. Sanatçı olan veya olmayan diye ayırmak zor. Bu sergi, ruhu olan bir düzenleme. Çalışmalar da bu halleriyle samimi ve sahici duruyor. lere hatırlatıyor. Ayfer Karama- ni ise seramikleriyle, Istanbul- Bodrum ve daha sonra yurtdışı sergileriyle dikkat çeken ünlü simalardan birisi. Avni Arbaş yine Paris ile bütünleşen ve da- ha sonra lstanbul'daki sergileriy- le Türk resim tarihinin içinde yerini almış yaşayan sanatçılar- dan biri olarak Asmahmescit'te uzun zamandan beri oturan bir şahsiyet. Emel Say tuvali ile ma- hallenin ressamlanndan ve res- sam dostlanndan birisi olarak sergiye renk katıyor. Narmanlı Han'ın hemen yan sokağında açılan Re- fıka adlı kahvehane ve üst katında da VasrfKortun'un açtığı kütüphane, Yusuf Taktak tarafından anılmak- ta: aynı zamanda bir sine- ma şendı gibi yukandan aşağı sarkan çalışmasıyla YusufTaktak mahalledeki- lere saygıyı andıran işıyle, sergiye katılan ve direkt olarak katılmamış olan çok kişiyi sergi salonuna çağı- rıyor: "Avni Arbaş şimdi- lik burada" diye yazmış. Kety ördüğü çantasını duvara asmış. Poyraz To- pal da bir resimle katılı- yor sergiye. Cülsün Karamustafa ıkona-portrelerinden bin- sini duvara asmış ve he- men karşısında da Orhan Taylan'ın gerçekleştirdiği, ılk enstalasyon: Medar-ı Maişet Motoru Sait Faik'e gön- derme yapıyor; ama aynı za- manda ekmek parasını çıkaran bir makine olarak sergilediği ay- gıt boyalarla birlikte mahalle- nin esnafınının mantığını ressa- mın görüşüne çeviriyor: Esnaf kendi malzemesini sergilerken, burada ressamın kendisi de, ken- di malzemesini sergi salonuna ta- şımakta: Boyalannı ve motoru- nu. Alışmış olduğumuzun tersi- ne Gülsün Karamustafa yıllar önce yaptığı çalışmalara yakın bir tuval resmini, kadın portre- sini ortaya koyarken Orhan Tay- lan'ın bir enstalasyon sergile- mesi, serginin ilginç noktalardan biri olarak duruyor. Akılda kalacak bir sergi Nurten Sözeri de hem yaptı- ğı resımlerle hem de verdiği dersleriyle mahallenin "cool" simalanndan biri. NafizÇamb- bet ise, gerçekleştirdiği tuvali- nın yanında ününü mahallenin en iyi Tangocusu olmasından alıyor. Daha birçok ressamı sırala- mak lâzım. Ancak o zaman ga- zete sayfasını geçebiliriz. Bana kalırsa Galatea Galerisf nin dü- zenlediği akılda kalacak sergi- lerinden birisiyle karşı karşıya- yız. Tuvaller biraz duvarlara sı- kışmış durumda, ama bu önem- li değil; çünkü serginin gerçek ruhu bu sıkışıklık sayesinde ma- hallelinin birbirlerine olan yakın- lığını ve dayanışmasmı sergile- mekte. Sanatçı olan veya olma- yan diye ayırmak zor. Profes- yonel sanatçılarla. ruhlan sanat- çı olan insanlann birlikteliği, belki de, Galatea'da sergilenen işlerarasında. O bakımdan da bu serginin ruhu olan bir düzenle- me olduğunu zannediyorum. Hem de çalışmalar bu halleriy- le samimi ve sahici duruyor. Fi- yat listesinin altında "Her yü aynı tarihlerde yinelenerek, ge- leneksel hale getirilmek üzere düzenknmiştir" diyen bir öner- meyi okumak mutluluk verici. Hem eğlenmek hem de destek- lenilmek ve dayanışmayı ger- çekleştirmek üzere düzenlenen sergilerden biri olarak Gala- tea'ya uzun ömürlerdilemek ge- rekir. Türkiye Yayıncılar Birliği 'nden Başbakan Ecevit 'e ve Kültür Bakanı Talay 'a açık çağrı 'Bandrolden bir an önce vazgeçflmeirKühürServisi-Türkiye Yaymcılar Birliği 13. Ola- ğan Genel Kurul Toplantısı, Türkiye Gazeteciler Ce- miyeti'nin Burhan Felek Salonu'nda yapıldı. 1 Nisan 1997-2 Mart 1999 dönemi yönetim ku- rulu toplantı ve çalışmalannın değerlendirildiği toplantıda, daha önce gündem maddesı olarak be- lirtilmediği halde, bandrol uygulaması konusunda Kültür Bakanlığf nın tutumunun da gündeme alın- ması kararlaştınldı. Divan başkanlığını Osman Kocahanoğlu'nun yaptığı toplantıda Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Tûzûner, Yayıncılar Birliği'nin CNR' nin düzenle- diği kitap fuannda görev alması nedeniyle birlik- le TÜYAP arasında çıkan sorunlara değindi ve TÜ- YAP ile CNR arasındaki mücadelenin Yayıncılar Birliği'ni ilgilendirmediğini dile getirdi. Genel kurulda, 16 Kasım 1997'de Fikirve Sa- nat Eserlerinin İşaretlenmesine tlişkin Yönetme- Mk' ile süresiz yayınlara getirilen zorunlu bandrol uygulaması da geniş bir tartışma gündemi oluştur- du. Metin Celal Ze> nioğiu, Işıtan Giindüz ve Hida- yet Pınarbaşı, konuyla ilgili görüşlerini açıkladılar. Genel kurul adına söz alan Zeynioğlu, bir grup üyenin hazırladığı konuyla ilgili bildiriyi okudu. Bildiride, "süreli olmayan yayınlarda bandrol uygulamasuunAna>asa'cun'Düşunceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti" ile ilgili maddelerine aykın ol- duğu,dünyanın hiçbirülkesinde herfıangi bir gerek- ~ı Toplantırun divanında Osman Kocahanoğlu, Tomurcuk Erak veNurhan Kavuzlu yer aldı. çeyle kitaba bandrol yapışönlması uygulamasının bulunmadıgı" şeklındeki açıklamalara yer verildi. Tepkiler sonucu bandrol uygulamasını 31 Mart 1999'a kadar erteleyen Kültür Bakanlığı'nın, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda gerekli değişikliği yaparak korsan yayını önleyici, yazann ve yayın- cının haklannı koruyucu önlemleri aradan dokuz ay geçmesine karşın almadığı, bu tavnn da, band- rol uygulamasının amacmın korsan yayını önle- mek ve yazann. yayıncının hakkını korumak olma- dığının göstergesi olduğu belirtildi. Başbakanlığa ve Kültür Bakanlığf na 'açıkçağ- n' niteliğinde olduğu belirtilen bildiride, Anayasa'ya aykınhğı açık olan bandrol uygulamasından bir an önce vaz geçilmesinin istendiği. sansürcü ve siya- si iktidara kültür hayatını denetleme yetkisi veren bu zihniyetten vazgeçılene dek yayınlarda bandrol kullanılmayacağı vurgulandı. " Korsanyayını önlemenin yolu, sokaklarda kitap saulmasuım önlenmesidir.Öncelikle Maliye Bakan- uğı'nL, Adalet Bakanlıgı'nı vc belediyeleri sokak- larda vergi kayıtsız,flşsiz,faturasız kitap saülması- nı önlemek üzere göreve cağınjoruz" diye devam eden bıldinde, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda gerekli değışildiklerin ivedilikle yapılması, korsan yayın nedeniyle yazar ve yayıncılann uğradığı mad- di kayıplan önleyici tedbirlerin alınması istendi. Aynca kanunda korsan yaymcılara ilişkin açık bir tanımlama getirilmesi, korsan yayın yapan, basan, dağıtan ve ticari amaçla elinde bulunduranlara ve- rilecek para ve hapis cezalannın caydıncı düzeye getirilmesinin gereklıliği vurgulandı. Genel kuru- lun oylamasına sunulan bildirinin ilgili mercilere gönderilmesi oy birliğiyle kabul edildi. Türkiye Yayıncılar Birliği Genel Kurulu, gele- cek dönemin yönetim, onur ve denetim kurullan ile eğitim ve kültür yayıncılan komisyonlannda yer alması önerilen üyeleri bir aday listesi halinde divana sundu. Buna göre, Çetin Tüzüner, Muhsin Çetin. Suha Salan. Metin Celal Zeynioğlu. Ferda Bü> ükko> uncu. Muzaffer Erdoğdu ve Hakan Fey- y'at'vn Yönetim Kurulu'nda: ŞakirGüçlû. Nazar FBt- ri. Cahit AkpuL Atıl Ant, ve Ebubekir Erdem'ın Onur Kurulu'nda; Nihat Emeksiz, Naki Özgül ve RefikTabakçı'nın ise Denetim Kurulu'nda görev almalan öneriliyor. İnsan ruhunu okuyan karikatürlerKültür Senisi-lngiltere'nin önemli karikatür sanatçılanndan Gerald Scarfe'nin portrelerinden oluşan sergisi Londra'daki Ulusal Portre Galerisi'nde sergileniyor. 6 Nisan'a dek sürecek olan sergide sanatçının kendisini bir soytan olarak çizdiği otoportre karikatürii de yer alıyor. 30 yıllık karikatür serüveni süresince kendisini ancak çok özel talepler üzerine birkaç kez çizmiş olan sanatçı kendi karikatürünü çizme sürecini şöyle anlatıyor: 'Kendimi çizerken de en az başkalanna olduğum kadar acımasız olmaya çalışıyorum ama çok zor oluyor bu. Normalde kendi yüzüme sadece nraş olurken bakıyorum. O da bir yerimi kesmemek için. Ama birini portresini çizmek amacıyla incelediğinizde bütün ruhunu okumanız gerekir. En zor olan da insanın kendi ruhunu okumasıdır.' Sanatçı. kendisini bir soytan olarak çizme nedenini açıklarken 'Soytanlar krala yanhşlannı sö> le> ebilirler. Benim işim de insanlann ya da olaylann yanlış yönlerini göstermek. Bu karikatürü ilk çizdiğimde insanlar bana hiç benzemediğini dûşünmüşlerdi. İşin en kötü tarafi yaşlandıkça tipimin bu karikatüre daha çok benziyor olması' diyor. Scarfe'nin en çok sevdiği konular ilginç yaşamı olan insanlar. Margaret Thatcher, örneğin kişiliğinin ilginçliğiyle sanatçıyı en çok besleyen malzemelerden biri olmuş. Ancak yine de kadmlan karikatürize ederken zorlanıyor sanatçı. Annesinin kadınlara karşı kibar olması yönündeki ögüdünü bir türlü aklından çıkartamıyor. Mozart 2000yılında Türkiye'degösterimde Kültür Servisi-lstanbul Kül- tür ve Sanat Vakfı'nın gınşı- miyle Mozart'ın Die Entfüh- rung aus dem Serail / Saray dan Kız Kaçırma operası bir opera filmine dönüştürülüyor. 90 da- kikalıkyapıt Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı, Antelope Films ve BBC'nin ortak yapımı olacak. Yapımcılığını Antelope'un ge- nel müdürü Mick Csacky'nin üstlendiği film, 2000 yılında CD'si ile birlikte yayımlanmak üzere sinema. televizyon ve vi- deo gösterimi için çekilecek. Filmin yayımlanma tarihin- de satışa sunulacak olan CD'nin müzık kayıtlan geçen günlerde tamamlandı. Csacky de teknik ekibiyle geçen ay ts- tanbul'a gelerek mekân çalışmalannı ta- mamladı. Filmin çekimleri Topkapı Sa- rayı'nın yanı sıra İstanbul'un diğer tari- hi mekânlannda gerçekleşecek. Cekim- lerin başlaması için Kültür Bakanlığı'nın mekânlan ekibe tahsis etmesi bekleniyor. Mozart Türkiye'de adlı filmin yönet- menliğini halen New York Merropolitan Operası'nda sahnelenen Çaykovskinin Maça Kıa ve Londra Savoy Tiyatro- su'ndaki Shakespeare'in lII.Richard'ının da yönetmenliğini yapan ünlü opera. ti- yatro ve film yönetmeni Elijah Mos- hinsky üstleniyor. Filmin müzik kayıtla- n ise Sir Charies Mackerras yönetimin- de, Dundee'deki Caırd Hall'da Iskoç Or- kestrası eşliğinde tamamlandı. Uluslararası seçkin opera sa- natçılanndan oluşturulan kadro- da. Konstanze rolünü üstlenen Yelda Kodalh'nın yanı sıra Bel- monte rolünde Paul Grw«s, Blon- de rolünde Desiree Rancatore, Pedrillo rolünde Lynton Atkin- son, Osman rolünde Peter Rose ve Selim Paşa rolünde Oo\«rTo- bias yer alıyor. Filmin fotoğraf yönetmeni Ro- bert Alazrald, Ingiltere'de bü- yük ses getiren 'Bu Yıhn Aşkı' yapımına da imza atmıştı. Mo- zart Türkiye'de filminin yapım kadrosunda sahne ve kostüm ta- sanmctlığını AnneTUby, yapım koordi- natörü görevini Justin Johnson üstleni- yor. lstanbul çekimlerine haziran ayında başlanması beklenen filmin yapım yö- netmeni Csacky, duygulannı şöyle ifa- de edıyor:"Bu iddiah opera serüveninde BBC'nin ortak yapımcımız olmasından gerçekten memnunum. Böylesine yara- ncı bir yapım gerçekleştirmek, böylesine güzel bir ekiple ve kadroy la çalışmak çok heyecan verici. Aynca İstanbul Kültür ve Sanat Vakfi, TC Kühür Bakanlığı ve TC Başbakanlık Tanıtma Fonu, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ve Türkiye Radyo \t Televizyon Kurumu'nun des- tekkrini almak bana gurur verdi." 7 Nisan 2000'de BBC'de gösterilecek olan film Türkiye'de de sinema ve tele- vizyonlarda gösterilecek. YAZI ODASI SELtM İLERt Dizeler Arasında Abdülhak Şinasi, Aşk Imiş Her Ne Var Âlem- cte'ye bir de altbaşlık seçmiştir: "Aşka dair seçil- miş mısralar ve beyitler." Kalıp, vezin, uyak düzeniyle yazılmış eski şiiri- miz, Abdülhak Şinasi'nin saptayımıyla, birer "özmıs- ra" arayışının ifadesidir. Geçmiş Zaman Köşkleri yazarı, ünlü dizeyi de anıyor: "Eğermaksud eserse mısra-ı berceste kâfidir"... Asaf Hâlet Çelebi, yeni bir şiiri, değişen şiiri yo- rumlarken, şiir okumalanmızı uyanr: "Şu halde şiirin sathında kalmayıp asıl kıymeti yapan gizli mantığı nasıl anlamalıdır? Bunun için iki şey tavsiye olunabilir: "1- Her mısraı gazete okur gibi değil, fakat ta- savvur ederek okumak, "2-Mukayese etmek." Asaf Halet "şiirde en ufak hayalleri düşünme- ye" mecbur olduğumuz gibi, "bu hayallerin sıra- lanmasını takip" etmekle de yükümlü olduğumu- zu söylüyor. Belki, böylece, yeni şiirde, 'bütünlûk' arayışının ilk temsilcilerinden biri oluyor. Şairin bu endişesi yanında, şiirokuru, çoğu kez, yanıp sönen, bellekte iz bırakan dizeler ardında yol almaz mı? Çoğu kez tek bir dize, bazen bir beyit, dörtlük... Çok sevilmiş, okunurken coşulmuş şiir- ler, zamanla sanki erir, ancak birkaç dize variığını korur. öylesi dizeleri sıralamaya çalıştım. Özellikle ge- çen yüzyıl sonundaki şiirimizden, yalnız öylesi di- zeler kalmış bende. Hemen hepsi, duru Türkçeye yakın, duru Türkçeyle örülmüş dizeler. Recâî zâde'nin Araba Sevdası bir gün yeniden okunacak mı? Bu güzel romanın, roman sanatı- mıza açtığı yol üzerinde günün birinde durulaca- ğına hâlâ inanıyorum. Ne var ki, 'şair' Recâî zâde, büyük olasılıkla, bi- rer ikişer dizeleriyle hayat bulabilecek: "Ananm ah ile heryerde seni!" Oğlu Nejad'a bir ağıt yazmış. Vaktiyle ezbere bi- lirdim. Hatıriamaya didindim, hep bölük pörçük dizeler. "Bu aynlık bana yaman geldi pek"... "Gözüm nuru oğulcuğum, Nejad'ım!" Tanpınar'ın. yenilikçiliğini uzun uzadıya dile ge- tirdiği Abdülhak Hamid'i ağdalı dilinden uzaklaş- tıran dizeler var: "Gezer efsanelerle "... "Bir şey diyecektim ah unuttum!.." Öyle sanıyorum ki, Fıkret'in bir dizesi bugüne de sesleniyor, toplumsal erinçsizliği bir kaygıya dönüştürüyor: "Bu memlekette de bir gün sabah olursa, Ha- lûk"... Aynı Fikret, kırık bir aşk hikâyesini de billûriaş- tırmış: "Krizantem, içimde biryaradır!" Günümüzde hemalde hiç okunmayan Cenab Şa- habettin'ın incelikten ibaret dizeleri söz konusu: "Birgül kopanp bana vehrdi"... "Kalbim seni bir yaz kuşu dinler gibi dinler"... "Senin aşkın, senin hayalin, adın!" "Yine evvelkilergibi solacak...'" * "* Yahya Kemal'le Ahmet Haşim'e yaklaştıkça, tek dizeler, beyitler saltanatı ağır ağır çöküyor. Yah- ya Kemal'den o ünlü iki dizeyi seçmiş Abdülhak Şinasi, antolojisine: "Mehtab, iri güller ve senin en güzel aksin "Velhasıl, o rüyâ duruyor yeıii yerinde!" Ama "Geçmiş Yaz", bana sorarsanız, artık 'bü- tün'birşiirdir, dizelerini bütününden 'ayırmak'ola- naksızdır. Haşim'in son şiirleri de öyle; "Ağaç", "Süvari", "Bahçe", "Karanfıl" hep öyle. Zaten yüzyılımızın hemen ilk çeyreğinde şiir bam- başka bir havaya bürünüyor. Sonra daha başka havalara da bürünüyor. Gözümüzün önünde, dayanılmaz güzellikte. Takvimde İz Bırakan: "Bir ömür boyunca, ayn ayn zevkle seçilmiş bu mısralar arasına muhakkak daha nice girecekler vardır ki -Ne yazık!- okunmamış, fark edilmemiş, unutulmuş, yazılmamıştır." Abdülhak Şinasi Hi- sar, Aşk Imiş Her Ne Var Âlemde, Doğan Kardeş Yayınlan, 1955. Parliament Superband Jazz'a kriz engeli • Kühür Servisi- Philip Morris ve Sabancı Holding ortaklığındaki Philsa'nın 11 yıldır düzenlediği Parliament Superband Jazz Festivali ekonomik kriz ve devlet karşısındaki rekabette kârlılığın düşmesi gerekçesiyle bu yıl gerçekleşemiyor. Bugüne dek Michel Petrucciani, B.B. King, Joe Cocker gibi pek çok ünlüyü Türkiyeli müzikseverlerle buluşturan festivalin iptaliyle ilgili yapılan açıklamada Parliament Superband Jazz Festivali'nin bu yıl bütçe kesintisi nedeniyle tekrarlanamamasından duyulan üzüntü dile getirilirken festivalin bundan sonraki yıllarda müzikseverlerle tekrar buluşturulması dileği dile getirildi. K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I itfL T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle