19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
, 15 MART 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 'Duble yol' için koylar dolduruluyor, plajlar yok ediliyor, kıyı kuşağı tümüyle değişiyor Karadeniz 'düzleııiyor'OKTAYEKİNCİ TRABZON /GİRESUN - Eski Bayındırlık ve Iskân bakanlanndan Erman Şahin. Muğ- la Beledıye Başkani olduğu yıllardakı bır şe- hircılık toplantısında şunu sö>lemıştı. "Tür- kiye'de plancılar özeifikie yol güzergâhlannı belirlerken cetveli bir kenara bırakıp >olun nasıl geçeceğini eUeriy le çizmeliler. Çünkü her adımda dikkat edilmesi gereken ya bir tarih ya da bir doğa mirası varJ* Erman Şahın'ın, Muğlakentsel StT alanın- dakı "cetvdaz" yol planlaması deneyıminden elde ettiği gözleırüerle dile getırdığı bu "uya- nsrnı" şımdi bınlerinin de Karadeniz kıyısın- da "dotguyöntemiyle dubleyoT inşaatını sür- düren Karayoüan'na yapması gerekiyor. Kıyı kuşagındakı hemen tüm kültür ve do- ğa zenginliğine "cetvel cekerek" kumsallan, koylan, falezleri "dümdüz" eden bu katliama karşı Karadeniz'i kurtarma \e "dolgu saldın- smı" durdurma görevi de şimdikı Bayındırlık Bakanı AB Dıksm'a düşüyor... Türkıye seçım tartışmalan içindeyken, biz de şu seçim ortarrunda "yangından mal kaçı- nrcasma" ve akıl almaz bir "tnzJandınlnuş'" uygulamayla sürdürülen "layı duble yolu-de- niz dolgusu" çahşmalannı ıncelemek iizere Trabzon-Giresun kuşağında "şaşkınlık için- de" dolaşıyoruz. Sayısız damperli kamyon, Karadeniz yay- lalan arasına gizlenmiş akarsu vadilenni *pa- ramparça" eden taşocaklanndan yükledıkle- ri koca koca kaya parçalannı kıyıdakı dolgu bölgelerine taşıyorlar Belırliaralıklarlakurul- muş "kantarlarda" tartılıp, taşıdıklan yükün mıktarını "hak ediş bdgeterine" geçırdıkten sonra, aynı koca kayalan kıyı boyunca göste- nlen yerlerde "denize" döküyorlar. Bu "hummafa faatiyet" sürecınde ise bır yandan yüksek düzeyde "taş ve kaya nakliya- ü geMri* aynı kamyonlann ve taşocaklannın işletmecılerine oluk gıbı akarken, öbür yan- dan sadece "doidurulan" kıyıda değıl, "bo- şaiülan" vadilerde de inanılmazbır "doğatah- ribaü" yaşanıyor... Bu tahnbatın daha "başlanjpçtaki'' boyutu konusunda sadece ikı günlük bır gözlemde bile saptadığımız bu duyarsızlıklan eğer gö- zümüzle görmeseydık, belki de "abarülmış" sanabilirdik... Bütûn bir Karadeniz kıyı kuşağını "denizi doMurarakotoyolaçevirme'" şeklinde özetle- yebileceğimiz duble yol inşaatında doğaya karşı öylesi "gözü kara" gidiliyor ki ortada ciddi bir proje bıle olmadan, "yerindeveo an- da karar verilerek" koylara, kumsallara. plaj- Giresun'un Çrtiakkale Mahalesi'nde dolgu ilerlerken, kıyıdaki kaçak cami inşaatı 'kara yönüne' saparak 'milli serveti' konımuş oluyor. lara ve hatta "StTlere"' kayalar dökülüp he- "geometrik standart" ıçm de duble yolun de- men tüm "gjrintiler-çıkınnlar" ortadan kaldı- nız dolgusu uzennde "virajsz" bır şekılde ya- nlıyor. pımını sağlamak üzere Karadeniz kıyısına Ömeğın Giresun'a ait Küçük Gübrebölge- sindekı uzun plaj vekumsallık kuşak bıle. ka- rayolu bu bölgede kolaylıkla "içerden" (gü- neyden) geçebılecekken harıtadan sihniyor. Benzer şekılde Keşapılçesınde Düzköy,FÎra- ziz'de Büyük Eğrice, tanhı Tirebolu tlcesın- dekı Beiediye Plaju Bulancak'ıa Sarayburnu Camisi ıle Fatoğlu Ln Fabrikası arasındakı kumsallar ve Küçüklü plajlan da gözden çı- kanlmış durumda. TEMA Vakfı Giresun Temsılcısı Hakan Adanır. duble yolun neden böylesıne "layıyı dümdüz ederek" geçınldığını, neden güney yamaçlardakı uygun bölgelerden güzergâh arayışı yapılmadığını 23.07.1998 tanhli di- lekçesiyle sorduğunda. Karayollan Trabzon 10. Bölge Müdür Yardımcısı Yılmaz Demir- taş'tan 18.8 1998 tarih ve 11666 sayılı bir ya- zı ile özetle şu yanıtı almış: "Mevcut kıyı yo- lunu genişleterek duble yoi yapıyonız (_.) Bu iyüeştirmey i yaparken de geometrik standart- lann düzettiknesi kaçuulmaz ohıyor_" Bölge müdiir yardımcısının sözünü ettiği adeta "ip çekiliyor". Bu arada kamulaştırma bedelı de ödemek ıstemeyen Karayollan, söz- gelımı Espiye'de aynı yolu güneye ve ovanın gerisıne çekebilecekken yine "denizin üzerin- de" ınşa edıyor Dahası. Görete'de mevcut yol (üstelik dubl&bölünmüş yol olarak) bıle içerden gectıgı halde, yine de kıyıya saldın- yor ve denizı doldurarak yenı güzergâhı oluş- turuyor. Işte böylesi bır u cetvel cekme anlaytşıyia" süren dolgu çalışmalannda kıyı boyunca he- men tüm doğal ve kültürel değerler sılınıp sü- pürülürken. örneğın Gıresun'un Ordu çıkı- şında yine dolgu üzenne ınşa edılmış ve "ya- h" konumunda yükselen Çrtiakkale Camisi'ne dokunulmayıp yolun "caminin gerisindeıT geçirilmesı hemen dikkat çekıyor. Aynı tutum Keşap'ta yine tam kıyıda yuk- selen ve ruhsatsız olduğu her halinden bellı olan"YalıApartıııanı'ııda"dagözleniyor Yo- lun bu şımank bınayı yıkmadan "Siraj yapı- larak" düzenlenmesi, buna karşın benzer ko- numdakı "bahkçı bannaklannın" bile kaya- DOLGU YOL. DENtZ KEINARINDAKÎ OTEL ÎNŞAATINI 'KOLLAYARAK' GEÇİYOR 'Dettizesıfir'otele ayncahkh ruhsatKarayollan Genel Müdürlüğü Karadeniz kı- yı kuşağını "deniri doMurarak" oto-yol halıne getırirken Giresun Bdedryesi de mevcut karayo- Iuiiedenizarasındakalan u darkıyışeridini"ya- pılaşmaya açıyor. Önceki ımar planlannda ^e- ;fl ve dinieocc alanı" olarak aynlan ve sadece "gûnübirtik'' tesislere inşaat hakkı tanınan bu şe- ntte en çok tartışma yaratan proje ise "4 katiT bır "turistikotel*' mşaatı. Denızm tam kıyısında yer almasma rağmen "bodrum kat" izni de verilerek projesi onayla- nan Teyyaredûzâ mevkiindeki otel inşaatına ilk itırazı TEMA Vakfi Giresun Temsilcisi Hakan Adanır yapmış. Henüz "temel inşaaü" seviye- sindeyken yapılan bu ıtiraz, belediyenin 30.7.1998 tarihlı yanıtmda; "Yapdan tesis turis- tik otel olduğu için çevreyi bozmayacakör" şek- linde yanıtlanınca. bu kez İçişleri Bakanbgı'na başvurulmuş. Bunun üzenne Giresun Bayındır- hk \e İskân Müdürlüğü ıaceleme başlatarak "in- şaabn Kıyı Kanunu'na ve mevzuaüna aykm oi- duğunu" saptayınca valılik de beledıycden, "i- mar planını eski durumuna getirmesini"' iste- miş. Ne var ki beledıye ımar planını değiştırmek ve kıyı yağmasımn "dayanağuıı" ortadan kaldır- mak yenne, inşaaü geçıcı olarak durdurup 18 Nı- larla doldurularak yol güzergâhı içıne alın- ması.. Karayollan'nuı kıyıdakı binalara "tü- müyle duyarsız olmadığını" da gösteriyor... Oyle bır "proje"(') uygulanıyor kı halkın kıyı ve denızden yararlanmasını değil, sade- ce "şeriatçılanıı ve rantçılann" bu hakkı kul- lanmalannı "gözeten" bir "stendart"(!) yaka- lanmış oluyor. Nıtekım duble yolun böylesi bır kıyıyı yok etme operasyonuyla yapımına karşı çıkan Gi- resun'dakı duyarlı çevrelere karşı aynı şenat- çı ve rantçı çevTelenn geliştırdiğı "kmama söyiemi" de tüyler ürpertici türden... Dolgu yolun doğa kdthamını alkışlayanlar dıyorlarkı: "Bupiajlardaartıkçıptakgezeme- yecekler, soyunup denize giremeyecekkr, bu nedenk tepki gösteriyoıiar.'' Aynı plaj larda yaşamı boyunca belki de hiç çıplak gezmeyen, ama yağmacılık ve şenat yenne yüreği "memkketsevgisiyle'' dolu Gı- resunlu bır yaşlı balıkçı da diyor ki: "Bu koy- larve kumsallar balıklanny umurdamayuva- lan. Denizi hem gençkre bem de bahklara ka- parülar_" TEMA grubundan Muhsin Top da sözü ^öyk Tamamlıyor. "Bu kuşakta, başka hiçbirbölgedeolma\an kıyı balıkçüığı var. Ka- radenLdi buna nasri tepkisiz kalıyor. hayret_" Şımdılık tek tesellimiz ise Rize'ye doğru Arakb kıyıla- nndakı Konakönû ve Kale- önü yerle^melennin gelenek- sel Karadeniz evlerindenötü- rii "SİT" olarak korumaya alınmış olmalan. Karayollan eğerbu SlT'le- re de çullanırsa. Trabzon'da- kı yurtseverler "darva acaca- ğız" diyorlar. Ancak şu ikı günlük gözlemımız gösteri- yor ki "şündideo" bir şeyler yapmak gerek Çünkü "kafli- am operasyonu" bu hızla dc- vam ederse, seçımlerden son- ra Türkiye haritası çızilirken Karadenız'de artık "cet>el" kullanılacak. "KıjTaz" Bir Karadenız'de... Giresun Beledhesi'nin 30.7.1998 tariMi yazKmda 'turistik otef olduğu için ÇED raponı gereknıez' dediği 4 katfa otel inşaatının temeli 'seçimleri' bekliyor san 1999 yerel seçimlerini "bekfeıaeyi'' yeğle- miş... Şımdi Giresun'da, Karavel Turizm Tıca- ret \« Sanayi A. Ş.'ye ait bu temel aşamastnda "bekletilen'1 otel inşaatının yazgısına yeni seçi- lecek beledıye yönetımi karar verecek. "Kıyıya snV S katlı ınşaataözel ımar planı yaptırabilen, nıhsat aiabilen, hatta yeni kıyı yolu güzergâhı- nın da "dışjnda" kaltna becerısıni gösterebüen bu şirketın "adaylar" üzerindekı tercihi de Gi- resunlulann kime oy vereceklenne ışık tutacak. AYDINLANMA EMRE KONGAR Onseçim Maskaralığı, Lidep Sultası ve Küskünler Yanlış adamlar doğru ış yaparsa, ya da yanlış amaçla doğru bir iş yapılır- sa tepkinız ne olur? Sıyasal tartışmalanmızda genellik- le sorunun özünü gözden kaçırdığımız için, kişilerin üzerinde odaklaşıyor, bu nedenle de sonuçsuz arayışların labi- rentlerinde ömür tüketiyoruz. En sevdığim atasözlerinden biri, "Kırk katır mı istersin, kırk satır mı?" sorusudur. Bıldiğıniz gibi bu soru, "Aynyönle- re doğru kırbaçlanacak kırk katıra bağlanıp parçalanarak mı ölmek ister- sin, yoksa kırk satırla doğranarak mı" seçeneklerini anlatan bir deyiştir. Genellikle insanasunulan her iki se- çeneğin de olumsuz olduğunu belirt- mek için kullanılır. Işte 18 Nisan için alınan erken se- çım karannın yeniden gündeme getir- diği 'lider sultası' ve bunun alternati- fi olarak sunulan 'önseçım maskara- lığı' tartışmalan ıle 'kuskünlerin' yeni- den Meclis'ı toplama çabalan, bana bütünüyle 'kırk katır mı, kırk satır mı?' sorusunu anımsattı. Önseçimden dertli olanlar bir değil, bin. Geçen haftadaki yazım üzenne o denlı çok telefon, faks ve e-posta al- dım kı tahmin tasavvur edemezsiniz. Önce geçen haftakı makalede adı geçen kişilerden Mehmet Sevigen'in aradığını ve kendisinin, Istanbul ikin- ci bölgede. on ayrı ilçede önseçime girdiğini ve bunlann hepsinde ya bi- rinci ya ikincı sırada çıktığını, bu du- njmu ise, beiediye meclisi üyelikleri- nin pazariıklanna değil, her olayda halkın içinde bulunduğuna borçlu ol- duğunu söyledığini belirtmeliyim. Pek doğal olarak, bu sözler kendi- sinin, ilçelerin tümünde ya da bazıla- rında beledıye meclisi üyeliğı dağıttı- ğı biçimindekı suçlamayı ortadan kal- dırmıyor, ama ben kendisi hakkında- ki iddıaları yazmış olduğum için, sa- vunmasını da aynıyla sizlere aktarma- yı bir borç bildım. Aynı bıçimde Şışlı Beledıyesi'nin Eski Başkanı Gülay Atığ'ın babası ll- yas Çokay ıle annesı Naciye Çokay da bir açıklama yollamışlar ve kızları- nın yolsuzluktan yargılanmakta oldu- ğunu, henüz hüküm giymediğıni ve Gökkafes rezaletinin de Gülay Atığ' dan sonraki ANAP'lı Beledıye Başka- nı Cüneyt Akgün zamanına ait oldu- ğunu söylemışler. Benım yazdıklanmda bunlara aykı- n bir husus yoktu, ama açıklamaları- na yer vermezsem kızlarına haksızlık yaptığımı düşünebilirlerdiye, yolladık- lan yazıyı burada sizlerle paylaşıyo- njm. Zaten benim sorunum kışilerle de- ğil sistemle. Şimdi gelelim öteki tepkilere. Onseçim konusunda her partide durum aynı. Herkes 'isyanlan oynuyor'. Seçmen açısından ise değişen bir şey yok. Bizı, ha 'reisin' belirlediği yamyam- laryemiş, ha 'delegelerin'. Örneğin. Ankara'da bir banka şu- besinde müdürlük yapan Hikmet Kurnaz, Ordu ilinde DSP'den aday adayı olmuş ve bakın bu konuda ne diyor: "Bu kez de yamyam çokluğundan 'yamyam' olamadım... Yeter ve gerek koşul için, ıl, ılçe delege çetelerınin masalarında 'konsomatris' olarak bu- lunmak, eş dost ılişkilerınde nasıl si- yasi rant yaratılır sohbetleri yapmak gerekiyormuş... Artık bılinen il, ılçe delege yönetım çeteleri ile işbırtıği içi- ne girmeden insan 'yamyam' olamı- yor." Bu konuda. rahmetli Uğur Mum- cu'nun ağabeyi. değerlı sınıf arkada- şım Ceyhan Mumcu da. Fatma Gi- rik'ın, bırlıkte çalışacağı meclıs üye- lerini bızzat belirlemek ıstemesinin ise bir başka 'yamyamlık yöntemi' oldu- ğunu belırterek yer dariığından dola- yı özetleyemediğim beş önende bu- lunuyor ve sonra devam ediyor: "Yamyamlık, sistemi hergeçen gün yiyip bitirmeyi büyük bir iştahla sür- dürüyor. Sağlığa zararlı sigaranın tir- yakiliğı gibi, bız de bu yamyamlığın tir- yakisı olduk. Montesquieu boşuna söylememiş, 'Her ülke layık olduğu rejimle yönetilir' diye." Işte aslında hepsi geçen dönem 're- /s/er'tarafından belirlenmış olan 'küs- künler hareketı' bu ortamda ortaya çıktı. Üstelik de kendilerini oraya getiren reislerine karşı. Ama yine de ben, herkes niye bu in- sanlara, kendi çıkarlarını koruyorlar diye kızıyor, anlamıyoaım. - Sankı hiçbir olumlu düzenleme ya- pılmadan gidilen seçım kararı 'çıkar- lar' gözetilmeden mi alınmıştı? 18 Nisan'da hem yerel ve genel se- çimlerin bir arada yapılması, hem de seçım yasası, sıyasal partiler yasası, dokunulmazlık gibi konular çözülme- den seçime gıdilmesi çok doğru bir karar mıydı? Liderler (yani reisler), ellerındeki malzemeyi çok lyı bılirler, çünkü ken- dileri de aynı malzemeden yapıl- mışlardır. Reisler gerçekten halkı düşünüyor- larsa, 'kuskünlerin'kendi çıkarlan açı- sından Meclis'i toplamaları, liderlerin müdahalesi ile 'gerekliyasalann çıka- rılması' eylemine dönüştürülemez mi? Evet. önümüzde iki soru var: Seçimler 18 Nisan'da mı yapıl- sın, ertelensin mi? Adaylan liderler mi belirlesin, de- legeler mi? Aslında soru çift değil, tek: Ey seç- men, yamyamlar tarafından yutulma- dan önce, kırk katır mı istersin, kırk sa- tır mı? web sayfasr. http://remzi.com.tr/yazar.html ALTIN FIRSAT! CuMHURÎYET M AHALLESÎ'NDEN DuYURULAR * 14-21 Mart-1999 Pazar günleri sabah 9.30'da gazetemiz önünden Cumhuriyet Mahallesi'ne servis kaldınlacaktır. (cumhuriyet Mahallesi'nde ilk fidan dikimi 7 Mart 1999 Pazar günü yapıldı. Ağaçlandırmayı 14ve2î Mart 1999 Pazar günleri sürdüreceğiz. Aynca, isteyen arsa sahipleri, hafta içi günleri de kendi araçlanyla giderek arsalanna fidan diktirebilirler. Cumhuriyet m a h a 11 e s i "Doğayla uygarlık buluşuyor" İKTİSAT BAIKASI İKTİSAT Me mnuniyetle Tel: (0212) 274 16 16
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle