Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 MART 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 11
Vaat edilen primi almayı bekliyorlardı, hükümetin sanayiciye 'kıyak' geçen kararı ile karşılaştılar
Pamuküreticisi şaşkın• Artık, maliyeti 250 bin lirayı
geçen bir kilo pamuğunu, 80 ile
130 bin lira arasında satmak
zorunda bırakılan ve bu nedenle
milyarlarca lira zarar eden çifçinin
mallan, sanayicilere hükümet
karan ile dünya fiyatlan üzerinden
6 ay vadeli ve sıfır faizle
satılabilecek.
SADULIAH USUMİ
Pamuk, üreticisinin elinden çıkalı aylar
geçtiği halde, kavgası hâlâ bitmedi. Mil-
yonlarca üretici, 56. hükümetten, pamu-
ğa vaat edilen 20 sent primin ne zaman öde-
necegi yolunda açıklamabekleıken tam ter-
si bir gelişme oldu.
Tanm Saöş Kooperatifleri Birlikleri'nde-
lci çiftçiye ait pamuklann tekstil sanayici-
lerine 6 ay vadeli ve sıfir faizli satışı ile il-
gili esaslan belirleyen kararname önceki
gün yayımlandı.
Milyonlarca pamuk üreticisinin isyan et-
mesine yol açan bu karar 55. hükümet dö-
neminde alınmıştı. Büyük tepki gördüp
için uzun süre bir kenarda bekletilmiş ve
'saOşailtşkinesaslar' belirlenmemişti. Ge-
cikme ıse tanm kesimine rahatlık vermiş-
ti. Ancak önceki gün bu konudaki karar-
name birdenbıre yayımlandı ve 'pamuksa-
bşlanna iüşkin esaslar' yürürlüğe gırdı.
Artık, maliyeti 250 bin lirayı geçen bir
kilo pamuğunu 80 ile 130 bin lira arasın-
da satmak zorunda bırakılan ve bu neden-
le yüz milyonlar, hatta milyarlarca lira za-
rar eden çifçinin mallan, sanayicilere hü-
kümet karan ile dünya fiyatlan üzerinden
6 ay vadeli ve sıfir faizle satılabilecek
Kararnamede belirlenen esaslara göre,
Tariş, Antbirlik ve Çukobirlik gibi çiftçi
kuruluşlan, dünya fiyatlan üzerinden sa-
dece lif pamuklan satabilecek.
Türk çiftçisi OECD ortalamasının altmda
ANKARA (AA>- Türkiye'de tanm sektörüne aktanlan kay-
naklann verimsiz kuJlanıldığı. Hazine'ye yük getirdigi yönün-
âeki tartışmalara karşıa üretici açısından değerlendirildigin-
de, bu kaynaklann Ekonomik Işbirliği ve Kalkınma Teşkila-
tı (OECD) ortalamalannın altında kaldıgı belirtiliyor. Tanm
ve Köyişleri BakanlığVnın yaptığı degerlendirmeye göre, Tûr-
kiyetie tanm sektörüne aktanlan kaynağm GSYİH'ye oranı.
OECD ortaiamalannın oidukça ûzerinde. Ancak Türkiye'de
tanm nüfusunun toplam nüfiıs içindeki payının OECD orta-
lamaianrun ûzerinde olması nedeniyle üretici basına yapılan
destek, OECD ortalamasının oidukça altında kalıyor. 1997'de
Türkiye'de 226 dolar olan tanm kesimine aktanlan kaynağın
kişi başına getirdigi yük, OECD'de ortalama 312 dolar düze-
yindeydi.
Tanm Satış Kooperatifleri Birlikleri,
ortak üreticilerinin öz malı. Zaran ve kâ-
n üreticiye ait. Buna rağmen hükümet,
dünyada eşi görülmemiş bir uygulama ile
çiftçiye ait mallan, koşullannı da tespit ede-
rek sattıracak.
Böylece, asıl batık durumda olan tanm
kesiminden 250 trilyon liralık bir kaynak
daha sanayicilere aktanlmış olacak.
55. hükümet döneminde bir kilo pamu-
ğa ödeneceği açıklanan 20 sent primi ala-
bilmek için eylem hazırlığında bulunan
üretici birlikleri ve üreticiler, son yayım-
lanan kararname ile adeta şoka girdiler.
Geçen hafta içinde Ege Çiftçiler Der-
neği ile Ege Bölgesi Ziraat Odalan'nın
ortaklaşa yaptıklan bir toplantıda, 20 sent
primin ödenmesi için son kez Cumhurbaş-
kanı'na, Başbakan'a ve ilgili bakanlara
başvunıda bulunma karan alınmıştı.
DUNYA EKONOMÎSİNE BAKIŞ ERGIN YILDIZOĞLU LONDRA
Küreselleşme döneminin en önemli özellikle-
rinden biri de, nvayete göre, sınıf savaşımının,
etkin bir siyasi araç olmaktan çıkmasıdır. Sınıf
kavramı artık anlamını yitirdiği için, sonuç almak
isteniyorsa, toplumu bireylerden oluşan bir bü-
tün olarak düşünmek, konsensüs politikalan iz-
lemek gerekiyordu.
Bu rivayete inananlara kötü bir haberim var.
Toplumda bir değişiklik yapmak isteyenler için
konsensüs politikası, bugün artık geçertiliğini
kaybetmiştir. Toplumsal talepler ancak sınıfsal
mücadele ile elde edilebilmektedir, devlet bu
mücadelenin en önemli alanlanndan biridir. Eğer
"yine sol daman kabardı", diyerek siniriendiy-
seniz daha fazla devam etmeden, bu tespitle-
rin kaynağının iş çevrelerinin gazetesi Financi-
al Times olduğunu hemen belırteyim. Finan-
cial Times bu düşüncelennı, Lafontaine'in ıs-
tifasını yorumlayan başmakalesinde dile getir-
di.
FT'nin dayanılmaz radikalliği
Financial Times'a göre, "Bu haftaki olayiar-
dan sonra, Almanya'da hükümetle iş çevreleri
arasındaki ilişkiler, kesin bir şekilde değişmiş-
tir". "Alman sanayisınin lideıieri, yüksek vergi-
lere karşı başlattıklan ayaklanmanın sonunda is-
tedikleri siyasetçinin başını aldılar." Ancak Fi-
nancial Times'a göre sorun işadamlan açısın-
dan henüz tam olarak çözülmüş sayılmaz.
Çünkü "Schröder'/n, (Tony Blair'/n aksine-
FT), devleti, işçi sendikalannı ve işverenleri, iş-
sizliği azaltmak amacıyla görûş belirtmek üze-
re bir araya getiren konsensüs yaratma anlayı-
şına hâlâ sadık olduğu söyienebilir". Financi-
al Times'a göre,
konsensüs yarat-
ma anlayışının
önemli zaaflan var
"Sosyal güvenlik
harcamalannı
azaltma yolunda
kayda değer bir
adım atılmasınaya
da emek piyasa-
sında, sanayide
yeniden yapılan-
mayı aksatan katı
uygulamalann kal-
dınlmasına (Siz iş-
ten atmayı kolay-
laştırmak olarak
okuyunuz) olanak
vermiyor." Lafon-
taine olayı bir kez
daha gösterdi ki
•Küreseileşme dö-
neminde siyaset-
çiler, vergi gelihe-
rinin aşınmasını ve
iştetmeierin ülke Ğ-
şına kaçmasını en-
Buyrun Sınıf Savaşımına!
Lafontaine, sendikal harekete bağlı bir liderdi.
gellemek istiyortarsa, iş çevrelerinin istedikle-
hni yerine getırmek zorundadırlar". Lafonta-
ine'in yaptığı gibi, "Şirket sektöründen bireyle-
re doğru servet dağıtımına girişmek iş çevrele-
rini küstürür, siyasetçileri yalnızlaştınr".
Financial Times diyor ki, küreselleşme dö-
neminde, iş çevrelerinin, halkın geri kalanıyla
uzlaşmaya tahammülü yoktur. Işsizliği azalt-
mak, yoksulluğun et-
kisini hafifletmek için
iş çevrelerinden bir
taviz vermeterini, ör-
neğin vergi kaçır-
maktan vazgeçme-
lerini beklemeyiniz.
Aksini düşünen
politikacılara karşı,
iş çevreleri isyan eder
ve başını yerter. İş
çevreleri, sosyal har-
camalann azalması-
nı, emek piyasastnın
esnekleştirilmesini
(işten atmayı, uzun
saatler çalıştırmayı
kolayiaştırmak) talep
ederler, ama vergi
vermek istemezler.
İş çevreleri, böylece
sosyal harcamalar-
dan tasarruf edilen
parayla, kullanılma-
sı kolaylaştırılmış
emekçilerle küresel
rekabet güçlerini art-
tırmak isterier. Görüldüğü gibi, ne istediğini bi-
len, sonuna kadar savaşmaya karariı, hükümet-
leri ve politikacılan da bu savaşta kendi yanla-
nnda olup olmamalanna göre değeriendiren bir
insan topluluğu var karşınızda. Bu sınıf, istedik-
lerini elde etmek için uzlaşmayı değil, açık ve
cepheden çatışmayı tercih ediyor ve bunu yap-
tığı müddetçe de sonuç aJıyor. Buradan çıkan-
TÜRK TİCARET BANKASI
MUNZAM SOSYAL GÜVENLİK EMEKLİLİK VE YARDIM SANDIĞI VAKFI
01.01.1998-31.12.1998 HESAP DÖNEMİNE AİT BAĞIMSIZ DENETLEME RAPORU
TÜRK TİCARET BANKASI MUNZAM SOSYAL GÜVENLİK EMEKLİLİK
VE YARDIM SANDIĞI VAKFI'NIN 31.12.1998 tarihi itibanyla düzenlenmiş bi-
lançosunu ve bu tarihte sona eren hesap dönemine ait Gelir Tablosunu in-
celemiş bulunuyoruz.
Incelememiz, genel kabul görmüş denetleme ilke, esas ve standartlanna
uygun olarak yapılmış ve dolayısıyla hesap ve işlemlerie ilgili olarak muha-
sebe kayıtlannın kontrolü ile gerekli gördüğümüz diğer denetleme yöntem
ve tekniklerini içermiştir.
Görüşümüze göre, söz konusu mali tablolar TÜRK TİCARET BANKASI
MUNZAM SOSYAL GÜVENLİK EMEKLİLİK VE YARDIM SANDIĞI VAKFI'nın
31.12.1998 tarihindeki gerçek mali durumunu ve bu tarihte sona eren he-
sap dönemine ait gerçek faaliyet sonucunu, mevzuata ve bir önceki hesap
dönemı ile tutarlı bir şekilde uygulanan genel kabul görmüş muhasebe ilke-
lerine uygun olarak doğru bir biçimde yansıtmaktadır.
MED YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK
VE OENETİM ANONİM ŞİRKETİ
M. EROL DEMİRDÖVEN
BAŞ OENETÇİ
YEMİNLİ MALİ MUŞAVtR
lacak bir ders var, ama ne?
Lafontaine, Alman Sosyal Demokrat Parti-
si'nin lideriydi, ama sırf iş çevrelerince daha ka-
bul edilir bir isim olduğu için Schröder'in seçim-
lerde şansölye adayı olmasını kabul etti. Boyle
uzlaşmacı bir politikacının iş çevrelerinin isya-
nına yol açan günahlan neler acaba?
1) Bir işçi ailesinden geten, sendikal hareke-
te büyük inançla bağlı (Liberation 12/03) La-
fontaine, Avrupa Merkez Bankası'nın yanılmaz
olmadığını ileri sürdü, ekonomik büyümeyi ve
iş yaratma olanaklannı teşvik etmek için faizle-
rin Avrupa çapında indirilmesini istedi. Garibi-
nize gkJecek, ama Lafontaine istifa ettiği için Mer-
kez Bankası'nın faizlen şimdi daha kolay indi-
rebileceği söyleniyor (International HerakJ Tri-
bune, 13/03/99).
2) Herkesin sıkçatekrariadığı birtatebi dilege-
tirerek, uluslararası dövız piyasalannın denetlen-
mesini istedi. Ancak bu konuda, çoğu geveze-
den farklı olarak, spekülasyonun yıkıcı etkileri-
ni azattmak için ana dövizlere, hedef dalgalan-
ma alanları koymak gibi somut bir önerisi var-
dı.
3) Şirketierin vergi kaçırmalanna olanak sağ-
layan yasal delikleri tıkamak (vergileri yükselt-
meyi değil). buradan elde edilen kaynakla orta
ve ait gelir düzeylerinin vergi yükünü azaltmak
istedi.
4) Nükleer santrallan zaman içinde devreden
çıkarmak istedi.
5) Bir Avrupa Komisyonu toplantısında "Yüz-
de 5 enflasyon ile yüzde 5 işsizlik arasında ter-
cih yapacak olsam hangisiniseçeceğimi ben bi-
liyorum" (Wa« Street Journal 12/03) diyerek
diğer bakanlann dudaklannı
uçuklattı. Ingiltere'nin en edep-
siz gazeteterinden The Sun ta-
rafından, "Avrupa'nınen teh-
likeli adamı" diye nrtelendiri-
len Lafontaine, Sosyal De-
mokrat Parti'yi ekoloji sorun-
lanna duyarlı hale getirdi, üc-
retlerdeki indirimleri iş süresi-
ni azaltmaya bağlamayı amaç-
ladı.
TÜRK TİCARET BANKASI MUNZAM SOSYAL GÜVENLİK EMEKLİ VE YARDIM SANDIĞI VAKFI
31.12.1998 TARİHLİ BİLANÇO
AKTİF
1-DÖNENVARLIKLAR
BANKALAR
T.T.BAŞ.
Halk Bankası
Emlak Bankası
Repo Hesaplar
Diğer Alacaklar
2- DURAN VARLIKLAR
Mali Duran Varlıklar
Vadeli Mevd. Faiz. Rees.
Repo Faiz Reesk.
Maddi Duran Varlıklar
Birikmiş Amortismanlar (-)
AKTİF (VARLIKLAR) TOPLAMI
NAZIM HESAPLAR
TOPLAM
1.614.936.305.-
2.803.477.835.824.-
7.973.395.055.651.-
79.000.000.000.-
7.383.083.-
6.763.250.495.027.-
670.490.325.265.-
248.904.110.-
69.868.435.738.-
883.697.693.-
10.857.495.210.863.-
7.503.858.160.140.-
*
18.361.353.371.003.-
400.000.000.-
18.361.753.371.003.-
PASİF
1 - KISA VADELİ YABANCI KAYNAKLARI 92.240.817.088.-
DİĞER MALİ BORÇLAR
ödenecek Vergi ve Diğer Yük.
Gelir Vergisi
Damga Vergisi
S.K.D.F.
GELECEK AYLARA AİT GELİRLER
Peşin Tahsil Olurtan Kira Geliri
2- ÖZKAYNAKLAR
SERMAYE
Tesis Sermayesi
SERMAYE YEDEKLERİ
Işt. Yeniden Deger. Artış.
Ödenmiş Prim Karşılığı
DÖN. NET GELİR-GİDER FAZLASI
PASİF (KAYNAKLAR) TOPLAMI
NAZIM HESAPLAR
742.972.288.-
•
698.690.394.-
490.261.-
43.791.633.-
91.497.844.800.-
18.269.112.553.915.-
5.000.000.-
525.093.503.140.-
9.987.057.737.124.-
7.756.956.313.651.-
18.361.353.371.003.-
400.000.000.-
18.361.753.371.003.-
TÜRK TİCARET BANKASI
MUNZAM SOSYAL GÜVENLİK EMEKLİ VE YARDIM SANDIĞI VAKFI
31.12.1998 TARİHLİ GELİR-GİDER TABLOSU
GİDERLER
GİDERLER
Amaca Yönelik Giderier
Diğer Giderier
GELİR-GİDER FAZLASI
TOPLAM
2.518.318.449.576.-
2.462.791.317.720.-
55.527.131.856.-
7.756.956.313.651.-
10.275.274.763.227.-
GELİRLER
GELİRLER
Prim Gelirieri
Üye Payı
Kurucu Işveren
Kira Gelirleri
DİĞER FAALİYET GELİRLERİ
Faiz Gelirleri
Repo Faizleri
Iştiraklerden Temettü Gelirleri
Muhtelif Gelirler
3.884.932.986.298.-
3.641.187.737.978.-
1.625.669.879.340.-
2.015.517.858.638,-
243.745.248.320.-
6.390.341.776.929.-
6.264.193.810.162.-
121.131.283.054.-
4.788.559.517.-
228.124.196.-
10.275.274.763.227.-
MUNZAM SOSYAL GÜVENLİK
EMEKLİ VE YARDIM SANDIĞI VAKFI
Yönetim Kurulu Başkan Yönetim Kurulu Başkanı
Yardımcısı
SEYFETTİN YENİDÜNYA CELAL BALABANU
İMZA İMZA
Dizginler şimdi kimde?
Lafontaine'in, hükümetten
ve parti başkanlığından istifa
etmesinde, Schröder'in son
kabinetoplantısında, kendisi-
ni "stratejik bir hata yaparak
iş çevrelehni hükümete ya-
bancılaştırmakla" suçlaması,
"Ben buradayken iş çevrele-
rine karşı politikalaruygulana-
maz" fiHT 12/03) demesi bü-
yükroloynamış. Lafontaine is-
tifa edince Avrupa döviz piya-
salan bayram yaptı (New York
Times 12/03). Euro güçlendi,
Frankfurt Dax Endeksi yüzde
5.5 yükseldi.
Yatınm şirketi HSBC Secu-
rities London'ın şef ekono-
mistlerınden Gwyn Hacc-
he'ye göre şimdi, "Schröder,
sanayinin ûzerindeki vergiyü-
künü azaltmak için bazı taviz-
ler verecek". Bank of Ameri-
ca Londra Şubesi ekonomist-
lerinden Jeremy Hawkin de
"Schröder'in, sanayinin üze-
rindeki verglyükünün ağnla-
nna masaj yapacağına inant-
yor" (Wall Street Journal).
Şimdi, dizginlerin Schrö-
der'in eline geçtiği, hüküme-
tin merkezi bir çizgiye otura-
bileceği söyleniyor. Ama
Schröder'in önceliklerine ba-
kınca dizginlerin gerçek sa-
hibi "yen/Mertcez"indeaslın-
da büyük şirketierin kucağı
olduğu görülüyor.
Küreselleşmenin, aslında
sermayenin emeğe karşı dev-
let ve medya aracılığıyla sür-
dürdüğü uzlaşmaz bir sınıf
mücadelesi olduğu artık orta-
ya çıktı. Sermaye, işçilere ken-
di isteklerini dayatmak için
tüm siyasi, ekonomik ve ide-
olojik araçlan kullanıyor. Sınıf
savaşımının artık bittiğini sa-
vunan, konsensüs vaaz eden
aydınlar da bilerek ya da bil-
meyerek bu sınıf mücadetesin-
de taraf oluyorlar.
Bu mücadeleyi bilinçle sür-
düren, "sermayenin organik
aydınlannın " ise kafalan açık.
Bu yüzden, birileri ideolojiler
bitti derken Wall Street Jo-
urnal, haberi, "Tepkilerideolo-
jik farklara uygun olarak şekil-
lendi", "Sanayicilermemnun,
sendikalar üzgûn" diyerek
verdi.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Duyarsıdık...
Son günlerins/yasa/yorumlan, kimi konularda hal-
kın ilgisizliği ûzerinde yoğunlaşıyor. Toplum, genel se-
çimlere gidilmekte olmasına karşın, siyasal gelişme-
lere ve oluşumlara duyarsız kalıyor görüşü çok yay-
gındır. Bunun bir de sayısal kanıtı var. Seçimlere bir
ay gibi bir süre kalmış olmasına karşın, oy verecek-
ler arasında kararsızlann payı yüzde 40'larda dola-
şıyor. Kararsızlar, en çok oy alacağı umulan partile-
ri bile ikiye katJıyor.
Neden?
Duyarsızlığın nedeni sorunlann azlığı olamaz. Tür-
kiye, çok ağır sorunlarla karşı karşıyadır.
•••
Ekonomide, enflasyonun düşürülmesi, faizlerin
aşağı çekilmesi, yatınmlan ve üretimi canlandırma,
iş bulma, dış borç yükü, dış ticaret açığı... Bunlann
nerbiri, yıllardır çözüm bekliyor. Seçim bildirgelerin-
de bu sorunlara ya hiç yer verilmiyor ya da dudak
ucuyla ve nasıl olsa unutulur anlayışıyla değinıliyor.
önerdiği kemer sıkma politikalarının hıçbir derde
çare olmadığı, en önde gelen yandaşlarınca bile
açıkça vurgulanan IMF'ye tam anlamıyta bağımlıhk,
seçimlere gidilirken, tartışma konusu bile olmuyor.
Ya özelleştirme?.. Tam anlamıylaa/gu/üm-ı^ergü-
lüm yağmacılığına dönüşen bu sürecin on beş yıla
yaklaşan uygulamalannın, artısı ve eksisiyle bir de-
ğerlendirmesi yapılmıyor; yapılamıyor. Bu siyasal ay-
mazlık, belleksizlik ve belirsizlik, birilenne cesaret
veriyor. örneğin, özelleştirmenın başındaki bürokrat,
Iskenderun Demir-Çelik (İSDEMİR) gibi ülkenin en bü-
yük sanayi kuruluşlanndan birinin, bedelsız devre-
dileceğini açıklayabiliyor. Evet, yanlış okumadınız, kar-
şılığında para alınmadan özelleştirileceğini öne sü-
rebiliyor. İSDEMİR, yatınm ve istihdam koşuluyla be-
dava verilecekmiş. Ve ilgili, bunu, özelleştırmenin al-
tın projesi olarak tanımlıyor (Milliyet, 13 Mart).
• • •
Siyasal sorunlar daha az ağır değil. Türkıye, dü-
şünce özgüriüğünü yasal güvenceye alma sorunu-
nu çözüme kavuşturamıyor. Siyasal aç>dan sürekli
kanayanyara özelliği kazanan gözaltında kayıplar, ha-
pishanelerde işlenen cinayetler ve gözaltında işken-
ce, işleyeni bilinen/bilinmeyen insan öldürmeler, bir
türlü inceleme, araştırma ve soruşturmaya konu ol-
muyor. Seçimlere gidilirken, bu canahcı konular, bir
türlü siyasal tarbşma düzlemine girmiyor. Türkiye, da-
ha ne kadar, hapishanelerinde can güvenliğı soru-
nuna çeteler eliyle çözüm arayacak? Yalnızca bu
konu ûzerinde şimdiye dek onlarca araştırma yapıl-
mış olması ve somut çozüm önerilen gelıştırilmesi
gerekirdi.
Bu önemli sorunlara değinmeyen siyaset, kendi-
lerini düzeltmeye, yani siyasal partiler ve seçım ya-
salannda yapılacak değişikliklerle demokrasiyi, ol-
ması gerektiği niteliğe doğru açmaya yönelmiyor.
Siyasetin kendı yapısal sorunu çözüme kavuşmadı-
ğından demokrasinin katılımcı bir özellik kazanma-
sına da yanaşılmıyor.
Böyle bir siyasal kısırlık ortamında, dış siyasal so-
runlann gündeme getirilemeyeceği de açıktır.
Bir başka nokta daha açıktır. Güncel sorunlan tar- .
tışmaya açamayan siyasetin, töptûm'ün ğeteoegl?'
ekonomik ve siyasal yapının, hızla değişen ulusla-
rarası ilişkiler ağında alacağıyer ve bunun, toplumun
dinamik güçleriyle birlikte tartışılması gibi noktalara
yönelmesı de hiçbir biçimde söz konusu olamıyor.
Siyaset, sahip olması gereken toplumun geleceği-
ne yönelik görüş ve tasanmlarını da sergıleyemiyor.
Burada bir bölümüne değinilen, yalnızca başlıkla-
nnın ait alta yazılmalan sayfalar alacak olan, bu bü-
yük sorunlar yumağı, gerçekte, yine ülkeyi yöneten
siyasetçilerin geçmişteki basansızlıklarının bir so-
nucudur.
•••
Toplumun siyasetten uzaklaşması ya da genye
dönüş, 12 Mart 1971'de, 1961 Anayasası'nın delik
deşik edilmesiyle başladı. Çok daha ağır bir balyoz
gibi toplumun üzerine indirilen 12 Eylül 1980 darbe-
si, on yıldır süregiden geriye dönüşü, gericihğe ge-
çiş noktasına sürükledi. Siyasal yapı gıderek şeriat-
çağdaşlık çerçevesinde biçimlenince, gerçek özü-
nü de hızla yttirdi. 1980'lerin ikinci yansında başla-
yan demokratikleşme kıpırdanışınm önü sıyasetçi-
lerceaçılmalıydı. Ancak öyleolmadı; politika sözcü-
ğüne, Ingilizce olumsuzluk öneki "de" eklenerek,
toplumun depolitize olması istendi. 1980'lerin ikin-
ci yansında başlayan demokratikleşme kıpırdanışı-
nın önü siyasetçilerce açılmalıydı. Ancak öyle ol-
madı; siyasetçi, demokratikleşme ekseninde siya-
setin önünü kesti. Bu durumda, asıl duyarsız olan top-
lum değil; asıl duyarsız olan, toplumun hiçbir soru-
nuna çözüm bulamayan siyasetin kendisidir. So-
nuçta, politika, depolitize oldu.
Türkiye, seçimlere, duyarsız bir seçmen kitlesiyle
değil, çok duyarsız bir siyasal yapı ile giriyor. Özet-
le, gerçek duyarsız olan seçmen değil, siyasetin
kendisidir.
e-posta: yakup9rorqual.cc.metu.edu.tr
Dünya Tüketici Hakları Cünü
Tüketiciyi yanıltan
reklamlara ceza
ANKARA (AA)-Sana-
yi ve Ticaret Bakanı Me-
tin Şahin, 15 Mart Dünya
Tüketici Haklan Günü ne-
deniyle yayımladığı me-
sajda, tüm tüketicilerin
Dünya Tüketici Hakları
Günü'nü kutladı.
Mesajında, Reklam Ku-
rulu tarafından geçen yıl
içinde tüketicinin yanıltıl-
dıgı ve aldanldıgı iddıa edi-
len 77 ticari reklam ve ila-
nın incelemeye alındığmı
bildiren Şahin, bunlardan
14'üne toplam 432 milyar
lira idari para cezası, 17
reklama düzeltme, 40 rek-
lama ise durdurma cezası
verildiğini belirtti.
Bakan Şahin, söz konu-
su dönemde bakanlığın
merkez ve taşra teşkilatı
aracılığıyla ülke genelinde
gerçekleştirdıkleri standart
ve kalite denetimleri so-
nııcımda 21 bin 30 firma-
da, 12 milyon 404 bin 786
mamulün denetlendiğini
ve aykınhk tespit edilen
315 fırma hakkında Cum-
huriyet Savcılığı'na suç
duyurusunda bulunuldu-
ğunu kaydetti.
Tüketici Konseyi
Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun'un 21.
maddesi uyannca, her yıl
en az bir kez toplanması
öngörülen ve kamu kurum-
lan. üniversiteier, meslek
kuruluşlan ve rüketıci ör-
gütleri temsilc:leri olmak
üzere 73 kişiden oluşan
Tüketici Konseyfnin 18-
19 Mart tarihlen arasında
topianmasının kararlaştı-
nldığını belirten Bakan Şa-
hin, bakanhk tarafından bu
yıl verilecek olan 2. tüke-
tici ödüllerinın de 18 Mart
tarihinde dağıtılacağmı