Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHÜRİYET 11 MART 1999 PERŞEMBE
HABERLER
Tanm alanlannın başka amaçla kullanılması sonucu üretim düştü. Insanlan gelecekte kıtiık bekliyor
Küresefleşme açlığa götürüyorİstanbul Haber Servisi - Yeryüzünde
900 mılyon insanın yaşadığı açlığın
yok edilmesı ve 2010 yılında 8 milyar
olacağı hesaplanan dünya nüfusuna
gıda sağlanması için mevcut 1.7
mılyar tonluk dünya tahıl hasadının
enaz2 7 tnılyar lona çıkanlması
gerekiyor. Oysa tanm alanlan. amaç
dışı kullanım, çarpık sanayileşme,
doğa sömüriisü, erozyon ve yanlış
sulamayla giderek azalırken, ınsanhğı
5-10 yil gıbi çok yakın bir gelecekte
kıthk ve küresel açlık türü felaketler
bekliyor. Tum dünyadaki çiftçiler
1950 ile 1984 yıllan arasmda küresel
tanm üretimini 2.6 kat arttırdılar; bu,
daha önceki füm kuşakJann
çabalannın toplamını aşan bır artıştı.
VıIIık yüzde 3 düzeyindeki bu artış,
kişi başma düşen tahıl tüketimini üçte
bir oranmda arttırdı ve dünyanın
önemli bir bölümünde açlığı ortadan
kaldırdı. Ancak 1984 ıle 1990 yıllan
arasında gıda ürerimındeki artış yılda
yüzde 1 'e, yanı nüfus artış oranının
yansına düştü. Cretimdeki bu negatif
eğilim ıse gıdayla tahıl arasında kabul
edılebilir bir dengenin her zamanki
yöntemlerle kurulamayacağı yeni bir
çağa girildiginı işaret ediyor.
Buğday stoklan azalıyor
TÜBITAK \e TEMA Vakfı
Yayınlan'ndan çıkan "Gezegenimizi
Kurtarmak" adlı araştırma kttabı
verilerine göre. dünya ekili alanmdaki
artış, bu yüzyıl başında yavaşladı,
1980'lerde ise sona erdı. Ciddi
derecede erozyona uğramış
topraklann artık ekmeye değmez hale
gelmesi, bina ve fabnka kurmak ya
da otoyol ve otopark açmak gibi tanm
harici kullanımlara dönüştürülmesi
nedeniyle, heryıl mılyonlarca hektar
tanm alanı yırinliyor. Dev bir tahıl
tüketicisi olan Çin ıse bu özelliğini
bir yana bırakarak 500 bin hektarlık
tanm alanını son 30 yılda başka
amaçlarla kullanmaya başladı. TEMA
Vakfı Yayınlan'ndan çıkan,
Worldwatch Enstitüsü'nun 1997
tarihli "Dünyanın Dunımu" adlı
raporuna göre de 1996 yılı ilkbahar
ve yaz başında dünya un ve mısır
fıyatlan rekor düzeye ulaştı. Un, kile
başına 7 dolardan, yani 1995
başındakı fiyatm iki katından
fazlasına ışlem gördü. Mısır ıse kıle
başına 5.54 dolardan satıldı. bu da bir
önceki yıl düzeyinin iki katından
fazlaydı. 1990"lı yıllarda tahıl
üretiminde ciddi bir yavaşlama
yaşandı.
Açık genişHyor
1984'te kışı başına 346 kilogram olan
tahıl üretımi 1996'da 313 kilograma
düştü. Öte yandan ınsan nüfusunun
yılda yaklaşık 90 milyonluk bir artış
göstermesiyle Asya'da Çin'in başını
çektiği benzeri görülmemiş refah
artışıyla hız kazanan talep.
tırmanışını sürdürüyor. Bu genişleyen
acığın bir bölümü ise geçen yıllardan
kalan stoklann kullanılmasıyla
gidenldi ki bu her yeni mahsulün
başlangıcında dünya ambarlannda
bırakılan miktardır. 1996 yılında
stoklar yalnızca 50 gün yetebilecek
miktara kadar düştü. Bu da
kaydedilen en düşük düzey olarak
saptandı
Buğday mı, petnrf mu?
Bugün ise dünya genelinde yılda 200
milyon tonluk bir ticaret (ıhracat)
kapasitesı bulunuyor. Birleşmiş
Milletler Dünya Gıda ve Tanm
Teşkilatf na (FAO) projeksiyonlara
göre, 8 milyarlık nüfusa ulaşacak
olan dünyada 2010 yılında sadece
Çin'in buğday açiğının 200 milyon
ton olacağı hesap ediliyor. Yani
dünyanın toplam buğday üretim
fazlası sadece Çin'in ihtiyacınr
karşılayacak. tşte o zaman parayla
Hükümetler umursamıyor
Erozyon
yanm yüzyıldır
bilinen tehlike
• Topraklar için en büyük tehlike olan
erozyonun en az 45 yıldan beri bilindiği
ortaya çıktı. Türkiye Tabiatını Koruma
Cemiyeti 1956'da "En Büyük Tehlike
Erozyon" adıyla hazırladığı raporunda,
çeşitli illerden örnekler vererek dönemin
hükümetlerine gerekli uyanlan yapıyor.
İstanbul Haber Servisi -
Dünya, tanm topraklannın
amaç dışı kullanımı, eroz-
yona bağlı verim azalışı gi-
bi nedenlerle adım adım
açlığa doğnı ilerlerken,
Türkiye"de de doğal eroz-
yon ve çarpık sanayileşme
yüzünden, gıda güvenliği
açısından çoktan beri tehli-
ke sinyalleri çalıyor.
Son 15 yılda tahıl amba-
n olma özelliğinden buğ-
day ithal eden ülke konu-
muna gerileyen Türkiye 'de,
verimlı topraklann ödün-
süz konınması bır yana,
topraklann amaç dışı kulla-
nımı için çıkanlan "Tarun
Alanlannın Tanm Dışı Ga-
ye ile KuUaıulmasuıa Dair
Yönetmelik" bulunuyor.
Danıştay tarafından iptal
edilen söz konusu yönet-
melik. geçen yıl hükümet
tarafından hıçbirşey olma-
mış gibi hükümlen toprak-
lar aleyhine daha da agır-
laştınlarak yeniden çıkanl-
dı. TEMA Vakfı ise yönet-
meliğin ıptali için hukuk
savaşı başlattı.
Topraklar için en büyük
tehlike olan erozyonun ise
en az 45 yıldan beri bilin-
diği ortaya çıktı.
Türkiye Tabiatını Koru-
ma Cemiyeti 1956'da "En
Büyük Tehlike Erozyon"
adıyla hazırladığı raporun-
da, çeşitli illerden örnekler
vererek dönemin hükümet-
lerine gerekli uyanlan ya-
pıyor.
Bugün bile sadece eroz-
yon tehlikesine dikkat çek-
mek için kurulan ve kısa
zamanda büyük birorgani-
zasyon haline gelen Türki-
ye Erozyonla Mücadele,
Ağaçlandırma ve Doğal
Varlıklan Koruma Vak-
fi'nın (TEMA) yoğun ça-
balan. toplumun geniş ke-
simlerinde ve siyasi çevre-
lerde gerekli duyarlılığı
oluşturabilmiş değil.
TEMA Vakfi Bilim Ku-
nılu Başkanı Prof. Dr. Me-
tin Bahtiyar, ülkenin işle-
nebilir tanm alanlannın
yüzde 60'ında (15.9 mil-
yon hektar), tüm ülke top-
raklannın ise yüzde 75'ın-
de (57.2 milyon hektar) or-
ta, şıddetli ve çok şiddetli
oranda erozyon cereyan et-
tiğini söylüyor. Hafif eroz-
yon da dahıl edildiğinde bu
oranın yüzde 85'e çıktığı-
nı vurgulayan Prof. Dr.
Bahtıyar, tanm topraklan-
nın yüzde 3.2'sinde (840
bin hektar) çorakJık, yüzde
7.5'inde (1.97 milyon hek-
tar) drenaj, yüzde 11.3'ün-
de (2-99 milyon hektar) tas-
lılık sorunu olduğuna, alı-
nan önlemlerin ise toprak
sorunlannın boyutu karşı-
sında fazla bir önemi bu-
lunmadığma işaret ediyor.
Türkıye'de toprak varlığı-
nın çok zengın olmaması-
na karşın sınırsız birtoprak
varlığı içinde yüzülüyor-
muş gibi topraklann savur-
ganca harcandığına tanık
olduğunu ifade eden Prof.
Dr. Bahtiyar, ülkenin dra-
matik nitelık kazanan bu
olumsuz sürece daha fazla
tahammül etmesinin müm-
kün olmadığını söylüyor.
TEMA Vakfi'mnaraştır-
masına göre 3 ve 4. sınıf
arazilerle bırlikte toplam
26.5 milyon hektarolan ta-
nm alanlannın 5 milyon
hektan, potansiyeli dışında
kullanıhyor.
Venmli tanm arazileri-
nın konınması bir yana, bu
arazılenn tanm dışı amaç-
larlarla kullanımıyla ılgilı
olarak çıkanlan yönetme-
lik yüzünden her yıl başta
Trakya olmak üzere Çuku-
rova, Ege ve Marmara'da
verimlı tanm topraklan kü-
çülüyor. Uygulamada orta-
ya çıkan sakıncalan nede-
niyle 11 Mart 1989 tanhın-
de yürürlüğe giren bu yö-
netmeliğin daha sonra de-
ğiştirilen bazı maddelerinı
Danıştay'ın 1995/587 sayı-
lı karanyla ıptal etmesıne
karşın bu kez 26 Ağustos
1998'de hiçbirşey olmamış
gibi, üstelik toprakJar için
daha agır hükümler içeren
yeni bir yönetmelik daha
çıkanldı.
Erozyon ve çarpık gelişme yaşamsaJ öneme sahıp olan düma gıda «uvenligini tehdit ediyor. Yapdan projeksiyonlara göre kü-
resel açiık 5-10 yıl gibi kısa bir siire sonra insanlıgı pençesine alacak. Buğdav ve su stoku en çok olan ülke en güçlü silahlara
sahipolacak. Durum bövleyken,dünyaıunegemenleri.yaldaşan felaketi görmekyerine,hdandınnakiçintüketimi pompalıyor.
CuMHURÎYET MAHALLESİ'NDEN
DuYURULAR
bile buğday edinme olanağı
bulunmayacak. Dolayısıyla bu
tarihten itibaren buğday ve su,
stratejik maddeler olarak petrolün
önüne geçecek. TEMA Vakfı 'nca
çevrilerek yayımlanan Gezegenimizi
Kurtarmak adlı kitapta, yüzyılın ilk
yansında yavaş bir artış gösteren
sulanan alan miktan, 1950'dekı 94
milyon hektar düzeyinden
1980'de 211 milyon hektara ulaşan
yüksek bir artış gösterdi.
Bu otuz yıllık dönemde büyük su
projelerme, çıftçilere ait kuyulara ve
pompalara yapılan yatınmlann
patlamasıyla birlikte nüfustan
daha hızlı bir artış göstererek yüzde
27 gibi rekor bir düzeye ulaştı.
Ancak 1980'e gelindiğinde, sulanan
alanlann artışı yavaşladı ve nüfus
artışımn gerisinde kaldı. 1978 ıle
1988 arası dönemde kişi başına
düşen sulanan alan miktan yüzde
6 oranmda azaldı.
Önlemler
Toprak
kanunu
çıkanlmalı
İsbuıbul Haber Servisi-
Türkiye'de verimlı top-
raklann giderek yok ol-
masına neden olan çarpık
sanayi ve turizm yapılan-
masının önüne geçmek
için öncelikJe toprak ve su
kaynaklannı, çayır, mera
ve orman alanlannı kap-
sayacak bır çerçevede
"Toprak Kanunu" çıka-
nlması gerekiyor.
TEMA Vakfi, toprak
kanununa baglı olarak bir
tanm reformunun da ya-
pılması gerektiğini zorun-
İu görüyor.
Mevzuatta yapılacak
düzenlemelere veri tabanı
oluştunnak üzere aynntı-
h toprak etütlerinin yapi-
larak, arazilerin "kulla-
nım yetenek sııuflan"mn
belirlenmesi, uzmanlarca
gerekli görülen çalışma-
lar arasında yer alıyor.
Topraklann venmliliği-
ne göre fıziki alan tahsisı
planlaması yapılıp tanm,
iskân, sanayi, tunzm, ula-
şım, maden ve benzeri
arazi kullanımmı gerekti-
ren diğer sektörlerin ge-
reksinimini karşılayacak
arazilerin belirlenmesi ge-
rekiyor.
Böyleceaynntılı toprak
haritalan meydana getıri-
lerek, burada gösterilen-
lerin değıştirilmemesi ve
özellıkle tanm alanlannın
amaç dışı kullanıma yö-
neiik tahsisınin kesın ola-
rak yasaklanması istenı-
yor.
TEMA Vakfi Bilim Ku-
rulu Başkanı Prof. Metin
Bahtiyar, bütün bu çalış-
malann ancak 1983 'te ka-
patılan Toprak-Su Teşki-
latı tarafından yapılabile-
ceğini belirtiyor. 1961
Anayasası'na dayalı ola-
rak kurulan Toprak-Su
Teşkilatı'nın "sözde re-
fonn" anlayışıyla kapatıl-
masının ülkede büyük so-
runlara yol açtığını vurgu-
layan Prof. Bahtiyar. söz
konusu teşkilat kapatıl-
dıktan sonra özellikle top-
rak etütleri ve haritalama
çalışmaiannın birtürlü bi-
tirilemediğıni anımsatı-
yor.
• 14-21 Mart 1999 Pazar günleri sabah
9.30'da gazetemiz önünden Cumhuriyet
Mahallesi'ne servis kaldınlacaktır.
t^umhuriyet Mahallesi'nde ilk fidan
dikimi 7 Mart 1999 Pazar günü yapıldı.
Ağaçlandırmayı 14ve21 Mart 1999
Pazar günleri sürdüreceğiz.
Aynca, isteyen arsa sahipleri, hafta içi
günleri de kendi araçlanyla giderek
arsalanna fidan diktirebilirler.
Cumhuriyet m a h a 11 e s i
"Doğayla uygarlık buluşuyor" .
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
İnandıpıcılığın Son Noktası
Parti programlan veya partilerin seçim bildirge-
leri/ vaatleri, bir seçmen olarak sizin için ne anlam
taşıyor? Bugüne kadar oy verdiğiniz partilerin, hiç;
• Programlannı ınceledinizmi?
• Seçim bildirgelerini okudunuz mu?
• Program ve seçim vaatleriyle, iktidartan süre-
ci içinde gerçekleştirdiklerini kıyasladınız ve bu
somut bilgiler ışığında bir sonuca/karara vardınız
ve davranışlannızı gözden geçirdiniz mi?
Seçmenlerin yüzde 99'unun böyle bir minik bi-
limsel etkınlikte bulunmadıklarını varsayabiliriz.
Bu kestirimı doğru kabul edersek, yazılı belge
olarak ortada olmalanna rağmen bütün vaatferin,
bütün programlann pratikte bir anlam taşımadığı
ortaya çıkar. Bu çelişkilı durum, yazılıdan ziyade
sözel bir toplum olma, lafa inanma, lider/adam
tutma, akli davranmama gibi özellıklerimızin yanı
sıra, belki de en önemlisi, seçmen olarak bizlerin
de aslında bu palavracılıkta sorumluluk ve pay sa-
hibi olduğumuzu göstermez mi?
•••
Şimdi yine bir vaat bombardımanı altındayız.
Parti liderleri alanlarda seçmenlerin karşısına
geçiyorlar ve oy istiyorlar. Birşey söylemeleri, geç-
miş yıllann oyununu mutlaka oynamalan gerekiyor.
Orneğin ANAP'ın geçen seçımdekı vaatlerıni
anımsayan var mı? Ya, bu seçimlerde, enflasyo-
nu yüzde 5'e indirecegi vaadinde niçın bulundu-
ğunu sormayı düşünen?.. Her aıleye bır konut va-
at ederken, örneğın 80 milyon kazanan bir aıle re-
ısinin, konut ücretınt nasıl ödeyecegini bilen?.. Her-
kesi bir ev ve bır otomobil sahibı yapacağını ilan
eden parti lıderine, şimdi de 4-5 yıl içinde nasıl ve
hangj kaynaklarla bütün milleti sosyal sigortalaya-
cağını soran?.. , „., •• ,t . ..
• • • ••'•-• - -
Vaadin hiçbir sının yok artık.
Gelinen nokta, bütün vaatlerin gerçeklikten ta-
mamen kopması; gerçekleştırilme olasılığının hiç
olmamasıdır.
Gelinen nokta, ölçüsüz ve imkânsız vaatlere
inanmamız için, artık başvurulabilecek en son yön-
temlerin piyasaya sürülmesidir. örneğın, ANAP
"Türkiye ile sözleşme" imzalama noktasına bile
geldi!
Sözleşmenin hiçbir yaptırım tarafı yok. Sözleş-
meyi yerine getirmezse, ödeyeceği hiçbir bedel
yok. Ne, örneğin parti başkanı ve yönetim kurulu
siyasal yaşamına tamamen son vermeyi, ne, her
bir oy'un bedeli neyse onu ödemeyi, ne de örne-
ğin Türk ve Avrupa mahkemelerinde biçimsel bi-
le olsa bir mahkemeleşmeyi vb. vaat ediyor.
Sadece diyor ki, benden hesap sor!
Zamanın, seçmenin ve toplumun belleginin üze-
rindeki unutturucu, törpüleyici, önemsizleştirici,
affettirici etkisine güveniyor.
Belki de, biz seçmenlerdeki, palavracılıklara en
azından çanak tutan özellığımize!..
Topraksız uygarbklar 'SJ
tarih sahnesinden süiııdi
tstanbul Haber Servi-
si - Tarih, toprağmı bi-
linçli kullanamayan.
erozyona karşı koruya-
mayan ve çöken uygar-
lıklarla dolu. 5 bin yıl
önce Mezopotamya'da
kurulan Sümer, Akad ve
Babil uygarlıklan tanm
alanlannın çorakJaşma-
sıyla tarih sahnesinden
çekılmek zorunda kaldı-
lar.
Genelde Fırat ve Dıc-
le nehirlerinin taşıyarak
getirdiği verimli genç
alüviyal topraklardan
oluşan Aşağı Mezopo-
tamya'da MÖ 3000-
1900 yıllan arasında yer
alan Sümer uygarlığı-
nın, daha kuzeyde (Orta
Irak) MÖ 2300-700 yıl-
lan arasında gelişen A-
sur, Bağdat'm lOOkılo-
metre kadar güneyinde
yine MÖ 2000-700 yıl-
lan arasında gelişen Ba-
bil uygarlığının, bu uy-
garlıklarla birlikte geliş-
miş Vr, Kish, Lagash,
Babylon, Samarra ve
Borsippa gibi yerleşim
merkezlerinin yeryü-
zünden silinmesinin ve-
ya sadece birer harabeye
dönüşmesinin peş peşe
yaşanan Dicle ve Fırat
nehirlerinden koparak
gelen sel ve taşkın olay-
lannın bir sonucu oldu-
ğu ifade ediliyor.
Buna aşağı havzalar-
daki aşın sulamalann
yarattığı çoraklaşma da
eklenınce bu topraklann
tümüyle elden çıkması-
na ve işaret edilen uy-
garlıklann çoküşüne ne-
den oldugu kaydedili-
yor.
Mısır"m ise Mö'nûn
son yıllannda (7. Kle-
oparra dönemi) Romalı-
lar tarafından istila edil-
mesiyle birkaç yüzyıldır
yaşanan tanmsal refah
ve bolluk gerilemeye
başladı. Roma'yı besle-
mek için mevcut gele-
neksel tanmsal sistem-
ler kırbaç zoru ile değış-
tinlince kısa bir süre
sonra kıthk başladı.
Burada da ilk yıllarda-
kı geçici ürün artışına al-
danılmış, bir süre sonra
taban sulannın yüksele-
rek toprağın tuzlanması-
na ve çoraklaşmasına
neden olmuş. Şimdi de
Türkiye'nin en büyük
tanmsal kalkınma proje-
si olan GAP'ta da kıs-
men aşın sulamaya bağ-
lı tuzlulaşma ve çorak-
laşma başladı. Bu tehli-
keyi gören TEMA, böl-
ge çiftçilerini ve ilgili
devlet kurumlanru uya-
rarak önlem alınması
için mücadele veriyor.
Ayfer Atay'dan sanatçıya destek sözii
Dilligil ödülleri dağıtıldı
ls«Mbo) Haber Servia- "21. Avm
Dffîp) Tîyatro Basan Ödffieri" önceki
gece Akatlar Kültür Merkezi'nde
düzenlenen törenle sahiplerinı buîdu.
Beşiktaş Beledıye Başkanı Ayfer Atsy
gecede yaptığı konuşmada, sanat ve
sanatçıya verdikleri desteğin devam
edeceğini belirterek "Tîy^tro ve
tiyarnoculardan vazgeçıneviz. Her
zaman onlann yamnda oöcagE" dedi.
Avnı Dillıgii Ödüllen Jürisı'nce, eo iyi
yönetmen ödülü 'Hnzur' adh oyunuyla
Kenan Işık a. en iyi kadın oyuncu
ödülü 'HerkeâB B*^i Sırbr'daki
rolüyie Aycbı Afcwl'e. en iyi erkek
oyuncu ödülü 'Çıpfcık Ayak'taki
oyunuyla Hakan Gerçek'e, en iyi
yardnncı erkek oyuncu ödülü
•Slmyaa'daki oyunuyla Emre Krtay"a.
en iyi yardımcı kâdırt oluncu ödülü
'Balkra'daki oyunuyla Şebnem
Dönmez'e. en iyi yardımcı erkek
oyuncu öBülü 'Kafkas Tebepr Dairesi'
oyunuyla Aytaç Yorükaslan'a. en iyi
oyun yazan ödülü 'ABahısmariadık
Cumhnriyefie gazetemız yazan Sefim
heri'ye,_en iyi çeviri ödülü •BJrCasusa
Agrt'la Özdemir Nııtku'ya, en iyi
özgün müzık ödüiü 'Kırv^i Mjffiye
Destanı' iie Can Atifla'ya, en iyi dekor
ödülü 'Helcn Hefcn'k Osman
Şengezer'e. en iyi kostüm ödüiü
Balkon'la Sevim Çavdar'a veriidı.
Gecede aynca, Necdet Mahfi A\T»l'a
'BdkK DOtigS Onur Ödûlû'. V ıidız
Kenter'e \Jürl Ömür Bmv Büvük
Ödolû'. Şahika Tekand Südyo"
Oyuncufan *na ile Tîyatro Cariko'ya
'Jûri Özendirme ÖdİHö'. Devlet
Tiyatrolan, Şehir Tıyatrojan ve
Tîyatro fstanbui'a 'Juri Özd Ödülerf
verildi.