20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHÜRİYET 11 MART 1999 PERŞEMBE HABERLER Tanm alanlannın başka amaçla kullanılması sonucu üretim düştü. Insanlan gelecekte kıtiık bekliyor Küresefleşme açlığa götürüyorİstanbul Haber Servisi - Yeryüzünde 900 mılyon insanın yaşadığı açlığın yok edilmesı ve 2010 yılında 8 milyar olacağı hesaplanan dünya nüfusuna gıda sağlanması için mevcut 1.7 mılyar tonluk dünya tahıl hasadının enaz2 7 tnılyar lona çıkanlması gerekiyor. Oysa tanm alanlan. amaç dışı kullanım, çarpık sanayileşme, doğa sömüriisü, erozyon ve yanlış sulamayla giderek azalırken, ınsanhğı 5-10 yil gıbi çok yakın bir gelecekte kıthk ve küresel açlık türü felaketler bekliyor. Tum dünyadaki çiftçiler 1950 ile 1984 yıllan arasmda küresel tanm üretimini 2.6 kat arttırdılar; bu, daha önceki füm kuşakJann çabalannın toplamını aşan bır artıştı. VıIIık yüzde 3 düzeyindeki bu artış, kişi başma düşen tahıl tüketimini üçte bir oranmda arttırdı ve dünyanın önemli bir bölümünde açlığı ortadan kaldırdı. Ancak 1984 ıle 1990 yıllan arasında gıda ürerimındeki artış yılda yüzde 1 'e, yanı nüfus artış oranının yansına düştü. Cretimdeki bu negatif eğilim ıse gıdayla tahıl arasında kabul edılebilir bir dengenin her zamanki yöntemlerle kurulamayacağı yeni bir çağa girildiginı işaret ediyor. Buğday stoklan azalıyor TÜBITAK \e TEMA Vakfı Yayınlan'ndan çıkan "Gezegenimizi Kurtarmak" adlı araştırma kttabı verilerine göre. dünya ekili alanmdaki artış, bu yüzyıl başında yavaşladı, 1980'lerde ise sona erdı. Ciddi derecede erozyona uğramış topraklann artık ekmeye değmez hale gelmesi, bina ve fabnka kurmak ya da otoyol ve otopark açmak gibi tanm harici kullanımlara dönüştürülmesi nedeniyle, heryıl mılyonlarca hektar tanm alanı yırinliyor. Dev bir tahıl tüketicisi olan Çin ıse bu özelliğini bir yana bırakarak 500 bin hektarlık tanm alanını son 30 yılda başka amaçlarla kullanmaya başladı. TEMA Vakfı Yayınlan'ndan çıkan, Worldwatch Enstitüsü'nun 1997 tarihli "Dünyanın Dunımu" adlı raporuna göre de 1996 yılı ilkbahar ve yaz başında dünya un ve mısır fıyatlan rekor düzeye ulaştı. Un, kile başına 7 dolardan, yani 1995 başındakı fiyatm iki katından fazlasına ışlem gördü. Mısır ıse kıle başına 5.54 dolardan satıldı. bu da bir önceki yıl düzeyinin iki katından fazlaydı. 1990"lı yıllarda tahıl üretiminde ciddi bir yavaşlama yaşandı. Açık genişHyor 1984'te kışı başına 346 kilogram olan tahıl üretımi 1996'da 313 kilograma düştü. Öte yandan ınsan nüfusunun yılda yaklaşık 90 milyonluk bir artış göstermesiyle Asya'da Çin'in başını çektiği benzeri görülmemiş refah artışıyla hız kazanan talep. tırmanışını sürdürüyor. Bu genişleyen acığın bir bölümü ise geçen yıllardan kalan stoklann kullanılmasıyla gidenldi ki bu her yeni mahsulün başlangıcında dünya ambarlannda bırakılan miktardır. 1996 yılında stoklar yalnızca 50 gün yetebilecek miktara kadar düştü. Bu da kaydedilen en düşük düzey olarak saptandı Buğday mı, petnrf mu? Bugün ise dünya genelinde yılda 200 milyon tonluk bir ticaret (ıhracat) kapasitesı bulunuyor. Birleşmiş Milletler Dünya Gıda ve Tanm Teşkilatf na (FAO) projeksiyonlara göre, 8 milyarlık nüfusa ulaşacak olan dünyada 2010 yılında sadece Çin'in buğday açiğının 200 milyon ton olacağı hesap ediliyor. Yani dünyanın toplam buğday üretim fazlası sadece Çin'in ihtiyacınr karşılayacak. tşte o zaman parayla Hükümetler umursamıyor Erozyon yanm yüzyıldır bilinen tehlike • Topraklar için en büyük tehlike olan erozyonun en az 45 yıldan beri bilindiği ortaya çıktı. Türkiye Tabiatını Koruma Cemiyeti 1956'da "En Büyük Tehlike Erozyon" adıyla hazırladığı raporunda, çeşitli illerden örnekler vererek dönemin hükümetlerine gerekli uyanlan yapıyor. İstanbul Haber Servisi - Dünya, tanm topraklannın amaç dışı kullanımı, eroz- yona bağlı verim azalışı gi- bi nedenlerle adım adım açlığa doğnı ilerlerken, Türkiye"de de doğal eroz- yon ve çarpık sanayileşme yüzünden, gıda güvenliği açısından çoktan beri tehli- ke sinyalleri çalıyor. Son 15 yılda tahıl amba- n olma özelliğinden buğ- day ithal eden ülke konu- muna gerileyen Türkiye 'de, verimlı topraklann ödün- süz konınması bır yana, topraklann amaç dışı kulla- nımı için çıkanlan "Tarun Alanlannın Tanm Dışı Ga- ye ile KuUaıulmasuıa Dair Yönetmelik" bulunuyor. Danıştay tarafından iptal edilen söz konusu yönet- melik. geçen yıl hükümet tarafından hıçbirşey olma- mış gibi hükümlen toprak- lar aleyhine daha da agır- laştınlarak yeniden çıkanl- dı. TEMA Vakfı ise yönet- meliğin ıptali için hukuk savaşı başlattı. Topraklar için en büyük tehlike olan erozyonun ise en az 45 yıldan beri bilin- diği ortaya çıktı. Türkiye Tabiatını Koru- ma Cemiyeti 1956'da "En Büyük Tehlike Erozyon" adıyla hazırladığı raporun- da, çeşitli illerden örnekler vererek dönemin hükümet- lerine gerekli uyanlan ya- pıyor. Bugün bile sadece eroz- yon tehlikesine dikkat çek- mek için kurulan ve kısa zamanda büyük birorgani- zasyon haline gelen Türki- ye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıklan Koruma Vak- fi'nın (TEMA) yoğun ça- balan. toplumun geniş ke- simlerinde ve siyasi çevre- lerde gerekli duyarlılığı oluşturabilmiş değil. TEMA Vakfi Bilim Ku- nılu Başkanı Prof. Dr. Me- tin Bahtiyar, ülkenin işle- nebilir tanm alanlannın yüzde 60'ında (15.9 mil- yon hektar), tüm ülke top- raklannın ise yüzde 75'ın- de (57.2 milyon hektar) or- ta, şıddetli ve çok şiddetli oranda erozyon cereyan et- tiğini söylüyor. Hafif eroz- yon da dahıl edildiğinde bu oranın yüzde 85'e çıktığı- nı vurgulayan Prof. Dr. Bahtıyar, tanm topraklan- nın yüzde 3.2'sinde (840 bin hektar) çorakJık, yüzde 7.5'inde (1.97 milyon hek- tar) drenaj, yüzde 11.3'ün- de (2-99 milyon hektar) tas- lılık sorunu olduğuna, alı- nan önlemlerin ise toprak sorunlannın boyutu karşı- sında fazla bir önemi bu- lunmadığma işaret ediyor. Türkıye'de toprak varlığı- nın çok zengın olmaması- na karşın sınırsız birtoprak varlığı içinde yüzülüyor- muş gibi topraklann savur- ganca harcandığına tanık olduğunu ifade eden Prof. Dr. Bahtiyar, ülkenin dra- matik nitelık kazanan bu olumsuz sürece daha fazla tahammül etmesinin müm- kün olmadığını söylüyor. TEMA Vakfi'mnaraştır- masına göre 3 ve 4. sınıf arazilerle bırlikte toplam 26.5 milyon hektarolan ta- nm alanlannın 5 milyon hektan, potansiyeli dışında kullanıhyor. Venmli tanm arazileri- nın konınması bir yana, bu arazılenn tanm dışı amaç- larlarla kullanımıyla ılgilı olarak çıkanlan yönetme- lik yüzünden her yıl başta Trakya olmak üzere Çuku- rova, Ege ve Marmara'da verimlı tanm topraklan kü- çülüyor. Uygulamada orta- ya çıkan sakıncalan nede- niyle 11 Mart 1989 tanhın- de yürürlüğe giren bu yö- netmeliğin daha sonra de- ğiştirilen bazı maddelerinı Danıştay'ın 1995/587 sayı- lı karanyla ıptal etmesıne karşın bu kez 26 Ağustos 1998'de hiçbirşey olmamış gibi, üstelik toprakJar için daha agır hükümler içeren yeni bir yönetmelik daha çıkanldı. Erozyon ve çarpık gelişme yaşamsaJ öneme sahıp olan düma gıda «uvenligini tehdit ediyor. Yapdan projeksiyonlara göre kü- resel açiık 5-10 yıl gibi kısa bir siire sonra insanlıgı pençesine alacak. Buğdav ve su stoku en çok olan ülke en güçlü silahlara sahipolacak. Durum bövleyken,dünyaıunegemenleri.yaldaşan felaketi görmekyerine,hdandınnakiçintüketimi pompalıyor. CuMHURÎYET MAHALLESİ'NDEN DuYURULAR bile buğday edinme olanağı bulunmayacak. Dolayısıyla bu tarihten itibaren buğday ve su, stratejik maddeler olarak petrolün önüne geçecek. TEMA Vakfı 'nca çevrilerek yayımlanan Gezegenimizi Kurtarmak adlı kitapta, yüzyılın ilk yansında yavaş bir artış gösteren sulanan alan miktan, 1950'dekı 94 milyon hektar düzeyinden 1980'de 211 milyon hektara ulaşan yüksek bir artış gösterdi. Bu otuz yıllık dönemde büyük su projelerme, çıftçilere ait kuyulara ve pompalara yapılan yatınmlann patlamasıyla birlikte nüfustan daha hızlı bir artış göstererek yüzde 27 gibi rekor bir düzeye ulaştı. Ancak 1980'e gelindiğinde, sulanan alanlann artışı yavaşladı ve nüfus artışımn gerisinde kaldı. 1978 ıle 1988 arası dönemde kişi başına düşen sulanan alan miktan yüzde 6 oranmda azaldı. Önlemler Toprak kanunu çıkanlmalı İsbuıbul Haber Servisi- Türkiye'de verimlı top- raklann giderek yok ol- masına neden olan çarpık sanayi ve turizm yapılan- masının önüne geçmek için öncelikJe toprak ve su kaynaklannı, çayır, mera ve orman alanlannı kap- sayacak bır çerçevede "Toprak Kanunu" çıka- nlması gerekiyor. TEMA Vakfi, toprak kanununa baglı olarak bir tanm reformunun da ya- pılması gerektiğini zorun- İu görüyor. Mevzuatta yapılacak düzenlemelere veri tabanı oluştunnak üzere aynntı- h toprak etütlerinin yapi- larak, arazilerin "kulla- nım yetenek sııuflan"mn belirlenmesi, uzmanlarca gerekli görülen çalışma- lar arasında yer alıyor. Topraklann venmliliği- ne göre fıziki alan tahsisı planlaması yapılıp tanm, iskân, sanayi, tunzm, ula- şım, maden ve benzeri arazi kullanımmı gerekti- ren diğer sektörlerin ge- reksinimini karşılayacak arazilerin belirlenmesi ge- rekiyor. Böyleceaynntılı toprak haritalan meydana getıri- lerek, burada gösterilen- lerin değıştirilmemesi ve özellıkle tanm alanlannın amaç dışı kullanıma yö- neiik tahsisınin kesın ola- rak yasaklanması istenı- yor. TEMA Vakfi Bilim Ku- rulu Başkanı Prof. Metin Bahtiyar, bütün bu çalış- malann ancak 1983 'te ka- patılan Toprak-Su Teşki- latı tarafından yapılabile- ceğini belirtiyor. 1961 Anayasası'na dayalı ola- rak kurulan Toprak-Su Teşkilatı'nın "sözde re- fonn" anlayışıyla kapatıl- masının ülkede büyük so- runlara yol açtığını vurgu- layan Prof. Bahtiyar. söz konusu teşkilat kapatıl- dıktan sonra özellikle top- rak etütleri ve haritalama çalışmaiannın birtürlü bi- tirilemediğıni anımsatı- yor. • 14-21 Mart 1999 Pazar günleri sabah 9.30'da gazetemiz önünden Cumhuriyet Mahallesi'ne servis kaldınlacaktır. t^umhuriyet Mahallesi'nde ilk fidan dikimi 7 Mart 1999 Pazar günü yapıldı. Ağaçlandırmayı 14ve21 Mart 1999 Pazar günleri sürdüreceğiz. Aynca, isteyen arsa sahipleri, hafta içi günleri de kendi araçlanyla giderek arsalanna fidan diktirebilirler. Cumhuriyet m a h a 11 e s i "Doğayla uygarlık buluşuyor" . PERŞEMBE ORHAN BURSALI İnandıpıcılığın Son Noktası Parti programlan veya partilerin seçim bildirge- leri/ vaatleri, bir seçmen olarak sizin için ne anlam taşıyor? Bugüne kadar oy verdiğiniz partilerin, hiç; • Programlannı ınceledinizmi? • Seçim bildirgelerini okudunuz mu? • Program ve seçim vaatleriyle, iktidartan süre- ci içinde gerçekleştirdiklerini kıyasladınız ve bu somut bilgiler ışığında bir sonuca/karara vardınız ve davranışlannızı gözden geçirdiniz mi? Seçmenlerin yüzde 99'unun böyle bir minik bi- limsel etkınlikte bulunmadıklarını varsayabiliriz. Bu kestirimı doğru kabul edersek, yazılı belge olarak ortada olmalanna rağmen bütün vaatferin, bütün programlann pratikte bir anlam taşımadığı ortaya çıkar. Bu çelişkilı durum, yazılıdan ziyade sözel bir toplum olma, lafa inanma, lider/adam tutma, akli davranmama gibi özellıklerimızin yanı sıra, belki de en önemlisi, seçmen olarak bizlerin de aslında bu palavracılıkta sorumluluk ve pay sa- hibi olduğumuzu göstermez mi? ••• Şimdi yine bir vaat bombardımanı altındayız. Parti liderleri alanlarda seçmenlerin karşısına geçiyorlar ve oy istiyorlar. Birşey söylemeleri, geç- miş yıllann oyununu mutlaka oynamalan gerekiyor. Orneğin ANAP'ın geçen seçımdekı vaatlerıni anımsayan var mı? Ya, bu seçimlerde, enflasyo- nu yüzde 5'e indirecegi vaadinde niçın bulundu- ğunu sormayı düşünen?.. Her aıleye bır konut va- at ederken, örneğın 80 milyon kazanan bir aıle re- ısinin, konut ücretınt nasıl ödeyecegini bilen?.. Her- kesi bir ev ve bır otomobil sahibı yapacağını ilan eden parti lıderine, şimdi de 4-5 yıl içinde nasıl ve hangj kaynaklarla bütün milleti sosyal sigortalaya- cağını soran?.. , „., •• ,t . .. • • • ••'•-• - - Vaadin hiçbir sının yok artık. Gelinen nokta, bütün vaatlerin gerçeklikten ta- mamen kopması; gerçekleştırilme olasılığının hiç olmamasıdır. Gelinen nokta, ölçüsüz ve imkânsız vaatlere inanmamız için, artık başvurulabilecek en son yön- temlerin piyasaya sürülmesidir. örneğın, ANAP "Türkiye ile sözleşme" imzalama noktasına bile geldi! Sözleşmenin hiçbir yaptırım tarafı yok. Sözleş- meyi yerine getirmezse, ödeyeceği hiçbir bedel yok. Ne, örneğin parti başkanı ve yönetim kurulu siyasal yaşamına tamamen son vermeyi, ne, her bir oy'un bedeli neyse onu ödemeyi, ne de örne- ğin Türk ve Avrupa mahkemelerinde biçimsel bi- le olsa bir mahkemeleşmeyi vb. vaat ediyor. Sadece diyor ki, benden hesap sor! Zamanın, seçmenin ve toplumun belleginin üze- rindeki unutturucu, törpüleyici, önemsizleştirici, affettirici etkisine güveniyor. Belki de, biz seçmenlerdeki, palavracılıklara en azından çanak tutan özellığımize!.. Topraksız uygarbklar 'SJ tarih sahnesinden süiııdi tstanbul Haber Servi- si - Tarih, toprağmı bi- linçli kullanamayan. erozyona karşı koruya- mayan ve çöken uygar- lıklarla dolu. 5 bin yıl önce Mezopotamya'da kurulan Sümer, Akad ve Babil uygarlıklan tanm alanlannın çorakJaşma- sıyla tarih sahnesinden çekılmek zorunda kaldı- lar. Genelde Fırat ve Dıc- le nehirlerinin taşıyarak getirdiği verimli genç alüviyal topraklardan oluşan Aşağı Mezopo- tamya'da MÖ 3000- 1900 yıllan arasında yer alan Sümer uygarlığı- nın, daha kuzeyde (Orta Irak) MÖ 2300-700 yıl- lan arasında gelişen A- sur, Bağdat'm lOOkılo- metre kadar güneyinde yine MÖ 2000-700 yıl- lan arasında gelişen Ba- bil uygarlığının, bu uy- garlıklarla birlikte geliş- miş Vr, Kish, Lagash, Babylon, Samarra ve Borsippa gibi yerleşim merkezlerinin yeryü- zünden silinmesinin ve- ya sadece birer harabeye dönüşmesinin peş peşe yaşanan Dicle ve Fırat nehirlerinden koparak gelen sel ve taşkın olay- lannın bir sonucu oldu- ğu ifade ediliyor. Buna aşağı havzalar- daki aşın sulamalann yarattığı çoraklaşma da eklenınce bu topraklann tümüyle elden çıkması- na ve işaret edilen uy- garlıklann çoküşüne ne- den oldugu kaydedili- yor. Mısır"m ise Mö'nûn son yıllannda (7. Kle- oparra dönemi) Romalı- lar tarafından istila edil- mesiyle birkaç yüzyıldır yaşanan tanmsal refah ve bolluk gerilemeye başladı. Roma'yı besle- mek için mevcut gele- neksel tanmsal sistem- ler kırbaç zoru ile değış- tinlince kısa bir süre sonra kıthk başladı. Burada da ilk yıllarda- kı geçici ürün artışına al- danılmış, bir süre sonra taban sulannın yüksele- rek toprağın tuzlanması- na ve çoraklaşmasına neden olmuş. Şimdi de Türkiye'nin en büyük tanmsal kalkınma proje- si olan GAP'ta da kıs- men aşın sulamaya bağ- lı tuzlulaşma ve çorak- laşma başladı. Bu tehli- keyi gören TEMA, böl- ge çiftçilerini ve ilgili devlet kurumlanru uya- rarak önlem alınması için mücadele veriyor. Ayfer Atay'dan sanatçıya destek sözii Dilligil ödülleri dağıtıldı ls«Mbo) Haber Servia- "21. Avm Dffîp) Tîyatro Basan Ödffieri" önceki gece Akatlar Kültür Merkezi'nde düzenlenen törenle sahiplerinı buîdu. Beşiktaş Beledıye Başkanı Ayfer Atsy gecede yaptığı konuşmada, sanat ve sanatçıya verdikleri desteğin devam edeceğini belirterek "Tîy^tro ve tiyarnoculardan vazgeçıneviz. Her zaman onlann yamnda oöcagE" dedi. Avnı Dillıgii Ödüllen Jürisı'nce, eo iyi yönetmen ödülü 'Hnzur' adh oyunuyla Kenan Işık a. en iyi kadın oyuncu ödülü 'HerkeâB B*^i Sırbr'daki rolüyie Aycbı Afcwl'e. en iyi erkek oyuncu ödülü 'Çıpfcık Ayak'taki oyunuyla Hakan Gerçek'e, en iyi yardnncı erkek oyuncu ödülü •Slmyaa'daki oyunuyla Emre Krtay"a. en iyi yardımcı kâdırt oluncu ödülü 'Balkra'daki oyunuyla Şebnem Dönmez'e. en iyi yardımcı erkek oyuncu öBülü 'Kafkas Tebepr Dairesi' oyunuyla Aytaç Yorükaslan'a. en iyi oyun yazan ödülü 'ABahısmariadık Cumhnriyefie gazetemız yazan Sefim heri'ye,_en iyi çeviri ödülü •BJrCasusa Agrt'la Özdemir Nııtku'ya, en iyi özgün müzık ödüiü 'Kırv^i Mjffiye Destanı' iie Can Atifla'ya, en iyi dekor ödülü 'Helcn Hefcn'k Osman Şengezer'e. en iyi kostüm ödüiü Balkon'la Sevim Çavdar'a veriidı. Gecede aynca, Necdet Mahfi A\T»l'a 'BdkK DOtigS Onur Ödûlû'. V ıidız Kenter'e \Jürl Ömür Bmv Büvük Ödolû'. Şahika Tekand Südyo" Oyuncufan *na ile Tîyatro Cariko'ya 'Jûri Özendirme ÖdİHö'. Devlet Tiyatrolan, Şehir Tıyatrojan ve Tîyatro fstanbui'a 'Juri Özd Ödülerf verildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle