Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 MART 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR
6
Yemenimin Uçlan'nda yazann kısıtlı dünyasmı ne yabancı ne de yerli yönetmen kırabilir
Geçmişe hapsoimuş kaduılar
13
HAStBE KALKAN KOCABAY
Devlet Tiyatrolan 1999 ilkbahar sc-
zonunda ilginç bir projeye imza attı.
Her zaman yabancı bir oyunu aynı ül-
keden gelen bir yönetmene sahneletme
geleneğinin teTSİne, bu kez yabancı bir
yönetmen yerli bir oyunu yorumladı.
Amaç. herhalde kendi yapıtımızı dıştan
bir gözle yeniden görmek, keşfetmek.
Refık Erduran'm "Yemenimin Uçta-
n", Gürcü yönetmen Alexander Kan-
taria'nm yonımuyla Oda Tiyatrosu'nda
oynanmakta.
Kadtn olmak, ülkemizde, gelenek,
inanç ve modern yaşamın yarattığı bir
gerilim hartında yaşamaktır. Özeilikle
köyden kente, ister eğitim ister iş bul-
ma amacıyla gelen kadınlar. gelenek-
lerin onlar için çizdiği yaşama alanı ile
modern yaşamın gerekleri arasında sı-
kışıp kalmaktadır.
Maço değerterie kuşatümışlar
Refik Erduran, "Yemenimin Uçlan"
adlı oyunda izleyiciyi gelenekle yeni-
lik arasında sıkışmış kadının iç dünya-
sına götürmek ister. Köy kökenli olan
Zehra, oyunun baş kahramanıdır. Zeh-
ra, ne İstanbullu olan eşi Nuh'un karan-
lık işler çevirerek çabuk para kazanma-
nın yollarını aramasını, ne de oğlu
Efe'nin memleketini bırakıp yabancı
diyarlarda mutluluğu aramasını anla-
yabilmektedir. Zehra, yalnızca kızı
Ece' yi gerçekten anlamaya çahşır. Ece,
devrimci mücadeleyi paylaştığı nişan-
hsıyla, babasının ihban(?) üzerine tu-
tuklanmış ve nişanlısı ölmüştür. Yıllar
sonra karşısma çıkan Ece'yi Zehra ta-
nımakta güçlük çeker, çünkü çarşaflı-
dır. Ancak annesi Ece'nin bir uçtan di-
abancı bir
yönetmene bir
Türk oyunu
sahneletmek,
yani bize
kendi
dünyamızı
dışandan bir
bakışla
yeniden
sunma
düşüncesi ne
denli ilginçse.
bu proje için
seçilen metin
de o denli
yanlış bir
seçimdir.
ğer uca geçmesini (tuhaf bir biçimde)
inançla açıklayarak, seçimine saygı gös-
terir. Bütün bunlan, kendini bir akıl
hastanesinde bulan Zehra'nm geçmişe
dönüşlerinden ve zaman zaman anıla-
nnı genç doktorla paylaşmasından öğ-
reniyoruz. Zehra'nın. kendisini bir akıl
hastanesinde bulmasının önemli neden-
lerinden biri. onun babasından başlaya-
rak, kocasına ve oğluna değin yaşamın-
daki erkekleri mutlu etmek için varol-
muş olması, ancak onlar tarafından terk
edilmesidir. "Allahım, yardım et bana.
Babamın vastyetini\erinegetiremedim.
Ötürken,"Kızım. bu topraklar sana ema-
net, onlan bulduğundan iyi bırak" de-
di. Başaramıyorum. Şimdi oğlum da
elimdengidiyor.Hadi,varlığını,büyük-
lüğünü göster. Gerigetiroğlumu." Zeh-
ra, babasının \asıyetini yenne getirmek
için çırpındıkça. kendisini, düş kınklı-
ğına uğratan dış dünyadan soyutlar ve
sonuçta tümüyle içine dönük yapayal-
nız bir kişi olarak kalır. "Yemenimin Uç-
lan"nda, Nuh kışiliğinde köşe dönme-
cılik, Ece'de köktendincilik \e Efe'de
"Babam sağ olsun" felsefesinden yola
çıkan yaşama biçimi, 1980 sonrası Tür-
kiyesi'nin yükselen değerlerini yansı-
tırken, Zehra çaresiz ailesinin parçala-
nışını izler.
Refik Erduran, maço değerlerle ku-
şatılmış kadının dünyasmı, Zehra ve
Ece dışında. Kezban adında bir köylü
kadının yaşamıyla da gözler önüne ser-
meye çalışmıştır. Yurtdışında olan ko-
casının yolunu gözleyen Kezban, koca-
sına kavuşmak şöyle dursun, onun ora-
da kalabilmesi için boşanarak eşinin bir
başkasıyla evlenmesine de göz yum-
mak zorundadır. Kezban artık (neden işi-
ni değiştirdiğini pek aniayamadım) te-
'Sadece
fincanımı
çizdiğini
söylemişti'
Kültür Servisi - Bir zamanlar, 20.
yüzyılın Michebagdo'dan sonraki
en büyük ismi olarak nitelendirilen
August John'un resimlen, açtığı ilk
kişısel serginin 100. yıldönümünde
Olympia'da sergilendi. John'un
resimleri. yaklaşık 25 yıldır
böylesine geniş kapsamlı bir sergide
yer almamışlardı. Olympia
sergisinin küratörü Angus Stewart,
Ingiltere'yi bir uçtan bir uca
dolaşarak ressamın tam 250 yapıtmı
bir araya getirmeyi başardı. John'un,
en yakın arkadaşlarından birinin
oğlu olan VTncent Summers'ı çizdiği
bu portre de, sergilenen yapıtlar
arasında yer alıyor. Resim
yapıldığında 6 yaşında. şimdiyse 80
yaşında olan Summers. John'un
sadece elindeki fıncanı çizeceğini
söyleyerek kendisine poz
verdirdiğini belirtiyor.
mizlik yaparak değil, fahişelikle geçi-
mini sağlarken, eski eşinin ona "oros-
pu" demesi üstüne onu bıçaklayarak
öldürür. "Yemenimin Uçlan'"nda, Re-
fik Erduran, maço ve yoz değerlerin
kol gezdiği bir dûnyada, onurlu bir ya-
şam sürme mücadelesindebulunan ka-
dmlann yıkımını oldukça kalın çizgi-
lerle vermektedir. Yazar, modern yaşa-
ma ayak uydurma mücadelesinde yenil-
giye ugrayan Zehra'yı bu dûzenin bir
kurbanı oîarak yansıtmakta, oysa Zeh-
ra ve diğer kadınlar, kendilerini içine hap-
settikleri dar dünyanın kurbanlandır ve
bu nedenle yenilgiye mahkûmdurlar.
Simgeler işlevsiz kalıyor
Gürcü yönetmen Alexander Kantaria,
buram buram yerellik kokan bu metni
sahneye taşırken, özellikle Zehra'nın
bireysel savaşımını ön plana almış, ku-
şaklar arası çatışma, bireyin kişiliğine
sahip çıkma mücadelesi gibi temalann
üzenne yoğunlaşarak, oyunun evrensel
boyutunu vurgulamaya çalışmış. Me-
tinde geriye dönüşlerle sağlanan farklı
zaman düzlemleri, ışık değişimleri ve fon
müzikleriyle yansıtılmış. Sahnenin bem-
beyaz, sabit bir hastane odası gibi tasar-
lanmış olması, uzamı sınırlandırmış, bu
nedenle küçük aksesuarlarla yaratılma-
ya çahşılan tüm dığer uzamlar, hastane
odasına renk katmaktan öteye gideme-
miştir. Oyunun başında ve sonunda kul-
lanılan beyaz maskeler, sahnenin geri pla-
nında açıİmış. bir pencereden zaman za-
man dumanlar arasında geçen bir tren,
gemi ya da kamyon. yönetmenin oyuna
görsel zenginlik kazandırmak için kul-
landığı, ancak oyunun bütününde işlev-
siz kalan. simgelerdir. Oyunculann da
kendilerini, bu simgelere benzer bir boş-
lukta gibi hissettikleri gözden
kaçmıyordu. Zehra. (BilgeŞen)
"yemerümin renkleri sana gü-
zel gelmryorsa içinde doğup bü-
vüdüğün renkkrden kopmuş-
sun". gibi klişe tümcelerle geç-
mişin değerlerine sahip çık-
maktan çok. körü körüne bir
nostaljiye gömüldüğünün far-
kındaoldugu için olsa gerek, ye-
terince giyememişti rolünü.
Mehlika Kaptanlar, Tuğrul Çe-
tiner ve Umut Detnirdelen bir-
kaç rolü birden üstlenmekte-
ler, doktor, hemşire, yönetmen,
Kezban, delikanlı, vs. Oyun-
cular, tüm kişileri aynı biçim-
de oynadıklan için, ancak kos-
tümlerin yardımıyla bu roller
arasındaki geçişler yakalana-
bilmekte.
Yabancı bir yönetmene bir
Türk oyunu sahneletmek, ya-
ni bize kendi dünyamızı dışa-
ndan bir bakışla yeniden sun-
ma düşüncesi ne denli ilginç-
se, bu proje için seçilen metin
de o denli yanlış bir seçimdir.
"Yemenimin UçlarTnda yazar,
bir toplumun geleneksel ve etik
değerlerine sahip çıkmak zo-
runda olduğunubelirtirken, ka-
dınlan bu değerlerin taşıyıcısı
olarak seçmiştir. Ne var ki ya-
zar tarafından geçmişe hapsol-
muş kadmlann olusturduklan
kısıtlı bir dünyayı, ne yabancı
ne de yerli bir yönetmen krra-
bilir.
'Zulümlerden
zulüm beğen'
YAŞARKEMAL
Türkiye hiçbir zaman yazarlannı, şairlerini
iflah etmedi. Bal çanağmda sinek olanlan da
baş tacı etti, değeri ne olursa olsun. Sonunda
sanatçılar devletten zulümden başka bir şey
beklemez oldular.
Arada sırada cılız bazı ışık parlamadı değil.
O cılız ışığın parlamasıyla sönmesi bir oldu.
Eskiden bir sanatçı beş, on yılda yazdığı bir
romanına yayımlandığı yılda bir tüccar kadar
vergi veriyordu.
On yılda borçlanıyor, başka işler yapıyor,
kınp sanyor, bir yılda vergiyi toptan
veriyordu. Bu zulümdü.
Sanatçıyı aç koyma metoduydu. Sonra ne
oldu, ne olmadı, ne olduğunu biliyoruz ya,
kitap yazan sağcı üniversite profesörlerini
unutmayalım,
hem de ders kitabı yazanlannı, sanatçılann
dışında yazı yazanlan, ne olduysa vergi
değişikliği oldu.
Sanınm Adnan Kahveci zamanında, hangi
dağda kurt ölmüşse, devlet insafa geldi, ya da
gaflete uğradı bir yasa çıkardı.
Yasa mı diyorlar, ne diyorlarsa bilemem..
çıkardı işte. Telif haklanndan yüzde 26 peşin
vergi almaya başladı.
Türkiye'de kaç yazar, şair var ki yapıtianndan
para kazanan...
Devlet, siz demokrasi mi istiyorsunuz,
devletin kutsal çetelerine mi kanşıyorsunuz,
alın size. Ve herkes gibi, daha da çok deftere
tabi olacaksınız.
Devletimiz bilmiyordu ki, iflah etmediği
sanatçılara ne yaparsa yapsın, yaptıklannın
daha çoğunu yapamaz. Zulümlerden zulüm
beğen.
NASRETTİN HOCANIN KARISI BİR
GECE UYANMIŞ Kİ NE GÖRSÜN, BİR
HIRSIZ GELMİŞ EVİ SOYUYOR.
HOCAYI UYANDIRMIŞ, EVDE HIRSIZ
VAR, DEMİŞ. HOCA, SUS HATUN,
DEMİŞ.. BtR ŞEY BULSUN DA
ELİNDEN ALAL1M.
Goetlıe Eııstitüsü yeııi biııasıııcla
Beş gün boyunca yapılacak etkinliklerde açıkoturum, konser, film
gösterimi, pantomim gösterisi, okuma günü gerçekleştirilecek
KûltürServisi-Asıl ismi Istanbul
Goethe Enstitüsü olan Alman Kül-
tür Merkezi, çalışmalannı 20 yılı aş-
kın bir süredir 'geçfci' olarak sürdür-
düğü Odakule'deki bürolanndan ye-
ni binasına taşındı.
1895 yılında inşa edilen Art No-
uveau stilindeki binanın sahipleri,
Istanbul Erkek Liseliler Eğitim Vak-
fı ve Avusturya Liseliler Vakfı. Bi-
nanın alt katı Goethe Enstitüsü'ne
tahsis edildi.
Yeni bina, lstiklal Caddesı'nde
Galatasaray Lisesi'nin yanında bu-
lunan Cunihuriyet Anıtı'ndan Top-
hane'ye inen yol üzerinde sağ kol-
da bulunuyor. Adresi: Yeni Çarşı
Caddesi 52,80050 Beyoğlu-lstanbul.
Sospeso Uçiüsü'nün konseri
'Kııfturhaus'. yanı kültürevi ısmı
verilen binanın 4. ve 5. katlannda
Avusturya Liseliler Vakfı ve Istan-
bul Erkek Liseliler Eğitim Vakfı ken-
di mekânlannı oluşturdular. DiğeT
katlarda yer alan Alman Kültür Mer-
kezi'nde ise çok amaçhbir salon, kü-
tüphane ve bilgi merkezi bulunuyor.
Bundan böyle Almanca kurslan sa-
dece hafta arası değil, hafta sonla-
nnda da verilecek. aynca kütüpha-
ne ve bilgi merkezi cumartesi gün-
leri de açık olacak.
Alman Kültür Merkezi'nin 1-5
Mart arasında gerçekleşecek açılış
etkinlikleri ise şöyle:
Bugün saat 19.00'da piyanist Ue-
li VVıget, kemancı Matthias Tacke
(Vermeer Dörtlüsü'nde ikinci ke-
man ve Illinois Üniversitesi'nde pro-
fesör) ve Ensemble Modern'in
(Frankfurt) viyolonselisti Mkhael
Kasper'dan oluşan Sospeso tlçlü-
sü'nün konseri gerçekleşecek. Kon-
serde VVolfgang Rihm, Ludwig \an
Beethoven, Isang \un \ c Dimitri Şos-
takoviç'in bestelen seslendirilecek.
Yann saat 19.00da Lothar Lam-
bert'ın "Blondbisaufs Bluf (Sapı-
na Kadar Sanşın) adlı fılm gösteri-
lecek. (Almanya, 1997, 75 dakika.
renkli, Almanca. Türkçe altyazılı).
Filmde Hans Marquardt, Evelyn
Künneke ve Nilgün Tayfıın rol alı-
yorlar. Dünyadakı bütün hakiki ve
sahte sanşınlara ithaf edilmiş bir hi-
civ olan filmde, sanşın fılm yıldız-
lan kahramanın en büyiik tutkusu-
dur. Bu seferki yıldızı ise bir zaman-
Beyoğiu Yeni Çarşı
Caddesi'ndeki Art
Nouveau stilindeki
'Kulturhaus' yani
kültürevinin 4 ve 5.
katlannda
\vusturya Liseliler
Vakfi ve Istanbul
Erkek Liseliler
Eğitim Vakfi
bulunuyor. Diğer
katlarda ise Alman
Kültür
Merkezi'nin çok
amaçlı salonu,
kütüphanesi ve
bilgi merkezi yer
alıyor.
lar Hollyvvood'da vahşi ormanlar
kralıçesi Lorena'yı oynayan Berlin-
li Gloria Mundi'dir. Filmin kahrama-
nı kendisini reddedilmiş hisseder ve
sınemadakı gibi sansasyonel bir şe-
kilde öç alır.
Çarşamba günü saat 10.00'da Is-
tanbul'da Almanca dilinde eğitim
veren 11 okulun birincileri arasında
'Almanca Okuma Yanşması'' yapı-
lacak. Jüri. DikkZaptçıoğlu (yazar),
Prof. Dr. Nilüfer Tapan (Istanbul
Üni\ersitesi), ve Z,MesutTuran"dan
(Türkiye Almanca Oğrehnenleri Der-
neği Başkanı) oluşuyor.
Aynı gün saat 19.00'da pantomim
sanatçısı Nemo, 100 dakikahk bir
gösteri sunacak.
Ülkemizde "Yavaşlığm Keşfr ve
"Selim ya da Konuşma Yeteneği"
adlı kitaplanyla tanınan, ilgi çeken
Alman yazarlanndan Sten Nadofaıy,
perşembe günü saat 19.00'da eser-
lerinden parçalar okuyacak. Oturum
başkanhğım ise yazar ve çevirmen
Yüksel Pazarkaya üstlenecek.
Başkanlığını AliSirmen'in yapa-
cağı 'Globallesme Döneminde Kül-
tür Politikalan" konulu açıkoturum
ise cuma günü saat 19.00'da gerçek-
leşecek. Oturuma Goethe Enstitü-
sü'nün Genel Sekreteri Dr. Joachim
Sartorhıs, Avrupa Üniversitesi Viad-
rina'dan Prof. Dr. Karl Schlögel,
Prof.Dr. Erdal tnönü ve Istanbul
Kültür ve Sanat Vakfı Genel Müdü-
rü Melih Fereli katılacak.
Istanbul Goethe Enstitüsü ve BM
Contempoary Art Center'ın birlik-
te düzenledikleri ^Almanya'da Vi-
deo-Heykel 1963-1994' sergısı de 10
Mart Çarşamba günü Atatürk Kül-
tür Merkezi'nde açılacak.
Bölgedeki bütün Almanca öğret-
menlerine yönelik "Günümüzde Al-
manca Dersi" başhklı toplantı ise
13 Mart Cumartesi günü saat
09.00'dabaşlayacak. Program, kon-
feranslar (okullarda ve öğretmen
eğitiminde yabancı dil, Almancada-
ki gelişmeler ve bakış açılan), grup
çalışmalan ve birçok geliştirme se-
minerlerinden (kuklalarla Almanca
öğretmen, Almanca dersinde bilgi-
sayar v.s.) oluşuyor.
Tûm etkinlikler yeni binada yapı-
lacak ve giriş kartı ile izlenebilecek.
Ücretsiz giriş kartlan Goethe Ens-
titüsü'nden alınabilir. (Tel: 249 20 09)
BUAŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
Türkiye'de Demokrasi
Sözlükçesi
Artmış Bir Anayasası
imparatorluğun yan sömürge olma döneminde baş-
layan aydınlanma ve demokratikleşme hareketinın iki
yüzyıl sonraki övünç tDelgesi.
Amerikan Yardımı
Empefyalizmin Amerikancaa. Savaş sonrası Truman
Doktrini'yte baştatılan süreçte ikilı anlaşmalarla ülkemi-
zin başında sallanan Demokles'in Kılıcı.
Artık Oy Sistemi
İlk kez 1965 seçimlerinde uygulandığı zaman vatan-
daşın tek oyunun bile hiçe sayılmadığı seçim sıstemi.
Türkiye Işçi Partisi'nin on beş milletvekıline parlamen-
toyu açan uygulama.
Aybar Mehmet M
"Güieryüzlu sosyalisf. Türkiye'de sanık. 1968'de
oluşturulan uluslararası mahkemede ünlü filozof Bert-
rand Russell ile birtikte Amerikan emperyalizmıni yar-
gılayan hukuk adamı.
Bayar Celal
Tek partı döneminin başbakanlanndan. 1950 seçim-
lennden sonra Cumhurbaşkanı. Kendisini makama ge-
tiren Demokrat Parti'nin aykın toplum gücü durumuna
düştüğü süreçte tanhe Harp Okulu öğrencilerini "ten-
kil" emriyle geçen eski Ittihatçı.
Baykal Deniz
Sol gösterıp sağ vurma becerisini doğuştan kazan-
mış sosyai demokrat sözcük üreticisi.
Böiükbaşı Osman
Kandilli Rasathanesı'nden politikayasıçrayan mate-
matikçı. Meddah geleneğini siyasal nutuklara dönüş-
türen konuşmacı. 1950'den önce "izinsiz muhalefet"
deyimini siyasal tarihe armağan eden hapıshaneciler-
den biri.
Cindoruk Hûsamettin
TBMM başkanlanndan. CanYûcel'indeyımryte'cin-
tonık1
. Benden sorarsanız - siyasal emanetçı.
Cumhuriyet Halk Parttsi
Her döneminde "Gardırop Afafürkçü/eri"nın küme-
lendiği siyasal kuaıluş. Onunla da, onsuz da yapılama-
yanlardan.
Çiller Tansu
Nâm-ı diğer Uçuran. Ekonomi profesörü. Demirel-
Yalım Erez ıkilisınin polrtikaya armağan ettiğı, Türkçe-
mizın canına okumakla ünlü yapay bacı.
Demokrat Parti
Toplumbilimcilerin "toprak ağalanyla liman burjuva-
zisi ittifakrrtöan doğduğunu söyledikleri partı. Iktkjara
gelir gelmez Ulusal Kurtuluş Savaşımızın tarihinden
başlayarak eğitim sıstemini kültür emperyalızminin tu-
zağına düşüren. Ünlü 141. ve 142. maddelerın öngör-
düğü cezalan beş katı artttrarak bilim, düşün, sanat ya-
şamını engelleme hevesindeki aykın güçlerin dölyatağı.
EcevrtBüterrt
Şair duyariılığına gölge düşürmediğı zaman çağdaş;
yıtirdiğınde çağ dışına düşmeyi önteyemeyen, artık es-
ki politıkacı.
Erbakan Necmettin
örtülu şerıatçı. Kıdemli hacılanmızdan. Birde mumu
yatstdan önce sönen REFAHYOL koalısyonunun baş-
bakanı.
Evren Kenan
Aynaya bakınca gözleriyle karşılaşmaktan çekindi-
ğini düşündüren ciddi komik. '
I J
'•'"',.'
KöyEnstitüteri
Derebeyi artıklannı uykulanndan eden eğitim kuru-
mu.
Menderes Adnan
DP döneminin Başbakanı. Aydınlı toprak ağası. Par-
tistnin milletvekillerini 'SizistersenizHilafeb bilegeri ge-
tirebilirsiniz" sözleriyle yüreklendiren tarih bilınci yok-
sunu. Iktidarda gözünü budaktan sakınmayan. Yargıç
önünde süt dökmüş kedi..
On iki Eytül
Tanh babanın bile kısa bir süre kafastnı kanştıran dar-
be. Her yaştan, her cinsten aitı yüz bin vatandaşı tu-
tuklayan, demir parmaklıklar arkasına gönderen örtü-
lü faşizm.
On İki Mart
1961 Anayasası'nı "lüks" sayarak demokrasiye şal
örtme girişimi.
Önseçim
Gerçekte, parti genel başkanlannın kullanma yetki-
sindeki "Merkezkonten/anı*na çoğun kurban editen sıs-
tem.
ÖzalTurgut
Türkiye Cumhurbaşkalanndan. Hayranlannca kafa-
sı bilgisayar. Kurduğu Anavatan Partısı'nde şenatçılık
dahil dört eğilimi birieştirme ustası. Başbakanltğı dö-
neminde enflasyon şampiyonu.
Özelleştirme
Halkımızın dişinden tırnağından arttırarak ödediği
vergilerte kurulan KlT'len para babalanna peşkeş çe-
ken IMF ürünü yaptınm.
Sıkıyönetim
Osmanlı döneminde örfi Idare. Hele Istanbul'da çey-
rek yüzyılı aşkın bir zaman dıliminde geçerlı olan uygu-
lama. Düşün, edebiyat adamlannın mahkemelerinde yar-
gılandığı olağanüstü yönetim biçimi.
Sirer Reşat Şemsettin
Birden fazla partinin seçime katıldığı 1946'dan son-
ra Hasan Âli Yücel'in koltuğuna oturtulan Millı Eğitim
Bakanı. Köy Enstitüleri'nin kapatılması yolunu açan
gizli faşist eğitimci.
Türkeş Aiparslan
Kod adı Başbuğ. "Mfflihareket ülküsü'nü Doç. Nu-
rettin Topçu ideolojisinden uzaklaştırarak zoria yaşa-
ma geçırmeye çalışan politikacı.
Yirmi Yedi Mayıs
Oluşturduğu Kurucu Meclis'te hazırlanan 61 Anaya-
sası'nı kamuoyuna sunarak tarihimizde dönüm nokta-
sı yaratan bir günlük silahlı hareket.
e-posta: skurdakul@superonline.com
TYS kongreye
hazırlanıyor
Küttfir Servisi-Türkiye
Yazarlar Sendıkası'nın 11.
Olagan Genel Kongresi ön-
cesinde. yönetim kurulu-
nun kongre için gerekli ço-
ğunluğu sağlayabilmek
amacıyla uzun yıllardır
kongrelere ve sendika ça-
lışmalarına katılmayan
1 OO'ü aşkın üyeyi kongre-
nin secimlistesıne almama-
sı nedeniyleharekete geçen
TYS Aydınlanma tmece-
si'nin iddialannı yalanla-
yan TYS Yönetim Kurulu,
bugün bütün üyelerin ad-
lannın bulunduğu yeni
kongre listesini hazırlaya-
cak.TYS Aydınlanma tme-
cesi üyelen. yönetim kuru-
lunun, kongrenin duyul-
maması için özel bir çaba
harcadığını iddia ettiler.
6-7 Mart tarihlerinde
gerçekleşecek olan kong-
rede aday olmadıklannı
vurgulayan yönetim kuru-
lu üyeleri ise TYS Aydın-
lanma Imecesi Kurulu'nun
bütün iddialarının yanlış
anlamalardan kaynaklan-
dığmı, üyelerin haftasonu
yapılacak kongreye katı-
larak istedikleri gibi oy kul-
lanabileceklerini vurgula-
dılar.