16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5ŞUBAT1999CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Rantkavgası • ANKARA (ANKA) - Artan böbrek hastalannın yaşamlannı sürdûrebilmeleri için gerekli olan diyaliz merkezlerinin rantiyeciler tarafından gelir merkezleri olarak görüldüğü belirtildi. Mantar gibi özel diyaliz merkezleri kurulduğuna dikkat çekilirken, diyaliz merkezleri sahiplerinin rant kavgası içine girdiği iddia edildi. Selçuk Üniversitesi Tıp Fakûltesi'nden Doç. Dr. Süleyman Türk, 'Diyaliz Merkezlerinin Mevcut Dururnu' konulu toplantıda, bazı doktorlann hastanede yer yok diye hastayı özel diyaliz merkezlerine sevk ettiklerini, bazı hastalann da, diyalize ihtiyacı olup olamadığı belirlenmeden diyalize gönderildiğini ileri sürdü. Türk, "Çünkü her seansta hasta 25 milyon para ödüyor. Merkeze kalan net kâr ise her seansta 10 milyon lira" diye konuştu. Hukuk Fakültesi mezunları • HaberMerkeri-15 Ekim 1998 günü kuruluş belgesini alarak hukuken kuruluşunu tamamlayan lstanbul Oniversitesi Hukuk Fakültesi Mezunlar Derneği 30 Ocak 1999 Cumartesi günü "Kurucular Genel Kurulu"nu toplayarak, çalışmalanna fıilen başladı. Aralannda Hukuk Fakültesi Dekanı dahil, birçok tanınnuş akademisyen, avukat ve işadamı hukukçunun bulunduğu 29 kurucu, ilk genel kurul toplantısında hukuk eğitiminde kalitenin nasıl yükseleceği konusunu görüştü. atamalar • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Müsteşar yardımcılanndan Necati Utkan'ın Roma'ya büyükelçi olarak atastması;vş Mehmet Aü lrtemçelik'in de ANAPtan milletvekili olmak için görevinden aynlması nedenıyle boş bulunan bu görevlere yeni atama yapıldı. Resmi Gazete'de bugün yayımlanan atama kararlanna göre Utkan'dan boşalan göreve Uğurtan Akıncı, Irtemçelik'den boşalan göreve ise Hurşit Aydm Şahinbaş getirildi. Aynca, Dışişleri Bakanlıgı Yurtdışı Tanıtma Genel Müdürlüğü'ne, Büyükelçi, Bakanlık Müşaviri Solmaz Ünaydın, Ikili Siyasi tşler Genel Müdürlüğü'ne de Teftiş Kurulu üyesi Büyükelçi Mehmet Görkay atandılar. Arşiv ve Ulaştırma Dairesi Başkanhğı'na Yahya Aklcurt, bakanlık müşavirliğine Fikret Nesip Cçcan getirildi. Öğpetmenlere 2trityonluk eğitim • ANKARA (ANKA)- Milli Eğitim Bakanlıgı, gelişen teknoloji ve eğitim sistemindeki yenilikler konusunda öğretmenleri bilgilendirmek amacıyla hizmet içi eğitime ağırlık verecek. Bakanlık, 1999 yılı içinde 155 bin öğretmenin hizmet içi eğitime alınmasını planlarken, etkinlikler için yaklaşık 2 trilyon lira harcayacak. Hizmet içi egitim faaliyetleri ağırlıklı olarak bilgisayar ve yabancı dil konulannda gerçekleştirilecek. Katkı payı hedefi tutmadı • ANKARA (ANKA)- Kesintisiz 8 yıllık ilköğretim reformunun can daman olan katkı payında hedefler tutmadı. Milli Eğitim Bakanhğı, 1998 yılı için katkj payı geliri olarak 290 trilyon lira beklerken, toplanan gelir yaklaşık 215 tnlyon lira düzeyinde kaldı. Bakanlık, 1999 yılında yapılacak yatınmlar için de 300 trilyon liraya ihtiyaç duyarken, 1998 verileri dikkate alındığında. hedefe ulaşılabilmesi için katkı payına zam yapılması gündeme gelebilecek. Türkiye'de 1980 yılmda yüzde 43 olan kentli nüfus oranı 1997'de yüzde 65 'e ulaştı Kente akm durmuyorİZMİR(AA)-Türkiye'de 1980 yılında kentlerde yaşayan nüfus yüzde 43 civann- da iken, 1997 yılında bu rakam yüzde 65 'e ulaştı. Göçlerin sürmesi durumunda 2000'li yıllarda Türkiye nüfusunun yüz- de 85'i kentlerde yaşayacak. Egekent Konut Üretim Yapı Koopera- tifleri Birliği'nin (EGE-KOOP) yaptığı araştırma sonucunu değerlendiren Genel Başkan Hüseyin Aslan, Türkiye'de 1980 yılında kentlerde yaşayan nüfus oranınm yüzde 43 civannda olduğunu belirterek, 1997 yılında bu rakamın yüzde 65 'e ulaş- tığını bildirdi. Aslan, araştırma sonucunda, Türkiye'de kentte yaşayanlann yüzde 57.9'unun imarh ve toplu konut alanlannı tercih et- tigini, yüzde 42.1'inin ise gecekonduda oturdugunun belirlendiğini söyledi. As- lan. araştırma sonucunun göçlerin bu şe- • Göçlerin sürmesi durumunda 20001i yıllarda Türkiye nüfusunun yüzde 85'i kentlerde yaşayacak. Kentte yaşayanlann yüzde 57.9'u imarh ve toplu konut alanlannı tercih ederken, yüzde 42.1 'i de gecekonduda oturuyor. kilde sürmesi halinde 2000'li yıllarda ül- na işaret eden Aslan, şu bilgileri verdi: ke nüfusunun yüzde 85'inin kentlere ta- şınmış olacağı gerçeğini de ortaya çıkar- dığını açıkladı. "Araşünnaya göre, kente gelenler ilk aşamada gecekonduda yaşamayı tercih ediyorlar" diyen Aslan, bunda, köyden büyük kentlere daha önce gelen akraba. tanıdık. hemşeri ilişkisinin büyük rol oy- nadığını ifade etti. Kentte köy yaşanfası Kente göç eden insanların geldikleri kentlerin varoşlannda, köydeki yaşantı- lannı aynen sürdürdüklerinin saptandığı- )zellilde 1975-1985 yıllan arasında büyük kentlerin tepelerinde gecekondu- laşma olgusunun çok arttığı görülüyor. 1985 yıhndan sonra hükümetlerin toplu konut olayına eğilmesh. le birtikte. insanla- nn kooperatifler aracıhğıvla düşük faizli kredilerden yararlanarak imarh yaptlara yöneldiğini biliyoruz. Ancak, ne vazık Id, yerel yönetimlerin ve hükümetlerin Hazi- ne arazilerini koruyamaması sonucugece- kondu olgusunu ortadan kaJdıramıyoruz." Ege-Koop'un 14 yılda yaklaşık 14 bin konut, lzmir Büyükşehir Belediyesi'nin de aynı sürede 24 bin 750 konut bitirdiğı- ne dikkati çeken Aslan, buna rağmen lz- mir'de konut açığmın büyük olduğunu ve insanlann büyük bir kısmmın hâlâ gece- kondularda oturdugunu ileri sürdü. Aslan, konut açığının ve gecekondulaş- manm ancak kent kooperatifçiliğinin ge- liştirilmesiyle aşılacağını savunarak, bu konuda hükümetlere ve yerel yönetimle- re büyük görevler düştüğünü dile getirdi. Konut maliyefleri Hüseyin Aslan, önümüzdeki 5 yıl için- de, konut maliyerinde büyük artış yaşana- cağını bildirdi. Konut maliyetlerinin her yıl ortalama yüzde 70 artış gösterdiğini belirten Aslan, 1999 yılı başında 7 milyar 593 milyon 200 bin liraya mal olan 100 metrekarelik bir konutun. 2003 yılında yaklaşık 63 milyar 419 milyon lira olaca- ğını söyledi. Samsun Emniyet Müdürlüğü'nün yaptırdığı ankete katılan 15 bin kişi 'hoşgörü' istedi 'Polis önyargısız davransın'SAMSUN (AA) - Samsun Emniyet Müdürlüğü'nce polis- halk ilişkilerini geliştirmek amacıyla yaptınlan "Nasıl bir poüs Btiyorsunuz?" konulu an- kete katılanlann tamamına ya- kını, polisin "daha hoşgörülü" ve "önyargısız" davranmasını istedi. Samsun merkez ve ilçelerin- de yaklaşık 15 bin kişi ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştiri- len ankette "poüs-halk" ilişki- leri konusunda ilginç sonuçlar ortaya çıktı: Vatandaşlann en çok şikâyet ettiği konulardan biri olan "Ge- reksiz yere kuvvet kullant- nu"nın ve "Polisin sert tutu- mu"nun birçok olayın "büyü- mesine neden olduğu" öne sü- rüldü; "Uygulamalarda herke- se eşit davranıhnayarak insanla- nn giyimlerine göre da\ ranıkb- ğı", "Olaylara zamanında mü- dahale edUmediği""Özellikle genç polislerin daha agresif ve kaba davraıuşlannın üzücü oi- duğu". "Vatandaşlann polise müracaaüannda gel-git yapda- rak bürokratik işlenüerin çok geç sonuçlandmldığT görüşle- ri de en fazla yakınılan konula- nn başında yer aldı. tlginç cevaplar Ankete katılanlann verdiği ilginç yanıtlardan bazılan ise şöyle: -Karakollarda dostluk-arka- daşlık ilişkileri var. Suçlu otu- rup çayını içerken; mağdur hor görülüyor, -Bazı resmi kıyafetli polisler, tabancalannı süsleyerek deği- şik şeltilde taşıyor. Bunun stan- dartmın olması gerekir, -Polis, peşin hükümlü olduğu için herkesi suçlu gibi görüyor. Anketin, "Beğenilen çahşma- lar" bölümünü cevaplayan va- tandaşlann tamamınayakın bir bolümü, "poüs-vatandaş iUşki- lerine daha çok önem verikrek, vatandaşlaria daba sık diyalog kur-ulmasuıT ıstediler. Ankete katılanlara göre "gereksiz >ere ku\>et kuUanımı" ve "polisin sert tutumu" ola>lan büyütûyor. ' . l ' l 'Küçiik çocuğun dahııası sakıncah 9 8 yaşındaki çocuklann dalmasma izin veren karar, hekimlerin tepkisi üzerine uy SAADETUSLU Aktaş:Kabasakathk- lara yol açabilir. Konuklu: Karar ayıp olmasın diye alındı. 1997 yılı sonunda Kuşadası'nda düzenlenen CMAS Uluslararası Egitmenler Toplantısı'nda Fransız Federasyonu'nun önerisiyle kabul edilen "çocuk dahşı" Türk uzman- lardan tepki görünce uygulamaya konulmadı. Uzmanlar, Türkiye Su- altı Federasyonu'nun 8 yaşına ka- dar olan çocuklann dalmasına izin veren karannm çok sakıncalı oldu- ğunu vurguladılar. Türkiye Sualtı Federasyonu'nun uygulanması için girişimlerde bu- lunduğu karar, çocuk sağlığına za- rarlı olabileceği için hekimlerin tep- kisini çekiyor. îstanbul Tıp Fakülte- si Deniz ve Sualtı Hekimliği Anabi- lim Dah'ndan Doç. Dr Şamfl Aktaş. bu yaştaki çocuklann kemik geli- şimlerinin henüz tamamlanmadığı- na dikkat çekerek, u Kabcı sakathk- larotabüir" uyansında bulundu. Ka- rar alınırken Türkiye'yi temsil ede- cek bir sualtı hekiminin görevlendi- rilmediğine dikkat çeken Aktaş, küçük yaştaki çocuklann dalış yap- malannm sakıncalannı şöyle sıra ladı: "-Çocukdakşındadekompresyon hastahğı görülebilir. Yetiştdn bir da- hada koiavca tedavi edilebitecek hat- ta belirtj bile vermeyecek kabarnk- lar, henüz gelişimini tanıamlamamış büyüme kıkırdaklannda büyük ıa- rarlara ve kahcı sakatüklara yol aça- büirier. - Bir önernli tehlike de akciğer çı- ktş barotra\ masına bağlı hava em- boosidir. Soluk tutarak yapılan bir çıkış sonucunda hava embolisi gö- rülmesi \e Ölümle sonuçlanması 1 metrafcn az derinliklcrde bile müm- kündür. - Çocukluk çağuıda sık rastknan bir diğer hastahk da ortakulak ilti- haplandır. StandartJarda belirtfldi- ği gibi dalış öncesi sıkı bir muayene- nin de ortakulak iltihabmı önlnici mucizoi etkisi bulunmamaktadır. - Aynca 8 >aşındaki bir çocuk ak- li ve ruhsal olarak dalış gibi karma- şık bir aktivasvon için u>gun değil- dir."NAUl (Ulusal Sualtı Eğitmen- leri Birliğı) Türkiye Temsilcısi Afi Olcay Konuklu. karann "araştınl- nıadan sadece toplanü Türkiye'de yapıldığı ve a>ıpolmasın diye" kabul edildiğini ileri sürdü. ABD: Riskü Ali Olcay Konuklu, Federasyo- nu'nun uluslararası CMAS'a bağlı olduğunu belirterek "Ancak aktivi- teleri yok denecek kadar az. Dünya- daki standartlan bflnıhor. CMAS'ı bile takip etraiyor 1 " dedi. Konuklu. "ABD'H bü- sualö fîzyolisti Türkler ve Fransızlar çocuklannı böyle bir riske atmak istiyorlarsa atsınlar' de- di. Federasyon bu karan ahrken uz- mantara danışnıadı. Şu anda yaş sı- nın 14. ABD'de yaş sımnnın 15'e çı- karblması tarüşüıvor. biz indirmeye Dalmasında sakınca olanlar Uzmanlann verdiği bilgiye göre, dalmasında sakınca olanlar ve sonuç'.an özetle şöyle: - llaca bağımh astun hastalan, - Hamile kadınlar, - tlaca bagunlı diyabetikler, - Kronik kalp hastalan. -12 yaş alû çocuklar. - Kronik akciğer hastalan, - Yflksek tansiyonu olanlar, - Kapalı yer korkusu olanlar. - Kadındalıcılar konusiundaise uygun dahştabtolan olmadıği içta vurgun riski fazla. - Dalan kişilerde unutkanlık, kemik bozukluklan görülebilir. gulamaya konulmadı çakşı>oruz" diye konuştu. Dünya Sualtı A,ktiviteleri Konfe- derasyonu üyesı eğitımci Anıl Ural ise çocuklann dalması için özel mal- zemenin bulunmadığını ifade etti. Ural, federasyonda kontrol meka- nizması olmadığını, denetim yapıl- madığını savundu. Hiç dalmayan bi- rine bile dalgıç brövesi verildiğine dikkat çeken Ural. 3 yildız eğitmen- lik brövesinin ise parayla satıldıgı- nı Öne sürdü. Federasyonun görüşû Türkiye Sualtı Federasyonu'ndan Osman Nuri Sevinç ise karann CMAS"a üye 84 iilke tarafından ka- bul edildiğini savunurken, uzmanlar bunun doğru olmadığını söyledi. Çocuk dalışlannda sürenin ve dalış mesafesinin kısa tutulacağını belir- ten Sevinç. Türk hekimlerinin top- lantıya davet etmelerine karşın gel- mediklerini öne sürdü. Sevinç Türk hekimlenn tepkı göstermesi üzerine karann şimdilik askıya alındığını da söyledi. Federasyonun denetimyap- madığı yönündeki eleştirileri de ya- nıtlayan Sevinç. "Bizprofesyondca- lışan bir fedensyon değiliz. Eğit- mensenizsizeyeddverflmiş. Her da- lıcının başına bekçi koyamayız. Bu serbest piyasa 7 " diye konuştu. NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR MHP listesinden önümüzdeki seçımlere katılacak adayların bazılannın ısimlerini MHP Basın Sözcüsü Şevket Bülent Yahni- ci açıkladı. Listede ilginç isimler yer ahyor. Benim dikkatimi ise adaylann bir kısmının devlet ka- tında aldıklan görevler çekti. Örnegın, "şeriata karşı müca- de/e" kararları alan, bu arada üniversitelere sürekli yasaklar getiren YÖK'ün kritik yerterinde bulunan bazı isimlerin MHP'den aday olduklannı gördüğümde doğrusu şaşırmadım. Ben şaşır- madım ama, YÖK sisteminin bir parçası haline gelen, "şeriatla mücadeleyle" demokrasi ara- sındaki bağı birtürtü kavrayama- yan, üniversitedeki bazı tanıdık isimlerin şaşınması gerekir, diye düşünüyorum. Size, MHP'nin üniversitelerin yönetimtnde bulunan bazı aday- lannın isimlerini ve görevlefini ak- tarmak istiyorum: YÖK Personel Daire Başkanı Doç. Mustafa Gül, eski Selçuk Ünı. Eğitim Fa- kültesi Dekanı Prof. Dr. Akrf Ak- kuş, eski Pamukkale Üni. Mü- MHP'nin Adayları... hendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Hüsnü Yusuf Gö- kalp, Selçuk Üni. Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ra- mazan Mirzaoğlu. Isparta Sü- leyman Demırel Uni. Eğitim Fa- kültesi Dek. Prof. Rasih Demir- ci, eski Niğde Üniversitesi Rek- törü Prof. Oktay Yazgan, KTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Haşan Basri Şentûrk, Kocatepe Üni. Vetennerlik Fakültesi Dekanı Prof. Abdülkadir Akcan ve da- ha birçok öğretim üyesi... Bu arada yine gençliği çok il- gitendiren bir kurumun başında- ki yöneticinin de MHP'den aday olduğu açıklandı: Yurt-Kurve Ai- le Araştırma Kurumu'nun eski genel müdürü Osman Nuri Fı- liz. MHP'nin bürokrat adaylan da ilgi çekici. Ceza ve Tevkif Evleri Daire Başkanı'ndan eski Telsız Genel Müdürü'ne, eski Enerji Bakanlıgı Müsteşan'ndan Mete- oroloji GeneJ Müdürü'ne, eski BOTAŞveTÜGSAŞ Genel Mü- dürü'nden lstanbul Emniyet Mü- dür Yardımcısı'na, eski Şırnak Kaymakamrndan eskiTanm Re- formu Müsteşan'na, isdemirGe- nel Müdürü'nden eski Adalet Bakanlıgı Personel Genel Müdü- rü'ne kadar saymakla bitmeye- cek ölçüde üst düzey bürokrat, kaderimizi beliıieyen yerlerden geçici olarak aynlıp MHP liste- sinden Meclis'e gırmeye çalışa- caklar. Yanlış anlaşılmasın, benim MHP'den aday olan YOK yone- ticilerine ve üst düzey bürokrat- lara bir sözüm yok. Onlar yasal haklannı kullanarak yasal bir par- tıden aday oluyorlar. Herkes gi- bi onlar da ıstediklen partiden a- day olmak hakkına sahipler. Bu- rada önernli olan, siyasi çizgisi ve siyasi tercihleri 35 yıl içinde açık şekılde ortaya çıkan bir partının taraftarlarının devletin en kılit noktalarında bulunmaları. Türk devletinin son 50 yıllık tercihi, bu küçük ömek listeyle bir kez da- ha gözler önüne senltyor. Sola karşı ırkçı-şovinızmi ve siyasi Is- lamı besleyen tercihler, sonun- daonlann, devletin en kritik nok- talannı ele geçirmesini sağladı, dediğimizde işte bunu söylemek istiyorduk. MHP'nin aday listeleri gerçe- ğin küçük bir kısmını gözler önü- ne senyor. Bürokrasinin. yargı- nın, savunmanın, üniversite yö- netımlerinin içinde etkili konum- larda acaba daha ne kadar MHP taraftarı bulunuyor? Bu lıstenin "şeriatla mücadele" merkezli si- yasi tercihler açısından önemli bir anlamı var. Düne kadar siya- si Islamla kan kardeşi olan ırkçı- millıyetçılik yeni bir ınisiyatif ka- zanıyor. Devletin siyasi Islama karşı çıkması demokratik bir ze- mine oturmadığı sürece böyle tablolarla karşılaşmamız şaşırtı- cı olmamalı. MHP adaylanyla ortaya çıkan tablo şu soruyu soımamızı zo- runiu hale getiriyor. Devletin en tepesinde bulunan pariamenter sistem sayesinde cumhurbaş- kanı seçilmiş Süleyman Demi- rel, bugün "Darbe mi olsaydı" diye soruyor. Bir siyasi sistem, ülkenin seçilmiş cumhurbaşka- nı tarafından darbe korkusuyla yönlendirilebilir mi? Buradan de- mokrasıye nasıl ulaşabiliriz? Bir gerilim yaşadtğımız ve siyasilerin bu gerilimı alt edebılecek bir per- formans göstermedikleri doğru. Darbe korkutmasıyla bu sis- tem daha düzgün bir işleyişe ka- vuşabılir mi? Pariamenter rejim kendi içinde çözüm üretmek zo- runda. Ancak görülüyor ki, en te- pelere yön veren siyasi tercihler MHP'lilerin guçlenmesıni sağla- yacak bir ortarn yaratıyor. MHP ideolojisi üniversite yönetimleri- ne, bürokrasıye yön verecek ka- dar güçlenıyor. Darbelerden kurtulmanın yolu, siyasi Islamı ve ırkçı-şovinizmi 12 Eylül'ün otorrter rejiminin beste- diği gerçeğım kabultenmek; yok- sa, 12 Eylül'ün yarattığı açmaz- lara dayanarak çözüm üretmek degil. DUZYAZI ORHANBtRGtT Pişkinliğin Bu Kadam... önceki gün Ankara 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nde duruşması süren 'yolsuzluk' ya da 'görevi kötüye kul- lanma' davalanndan bir tanesi de, Doğru Yol Partı- si'nin IspartaMilletvekiliÖmerBilginleilgiliydi. Ömer Bilgin'in adalet önüne çıkmasını gerektiren neden, Turizm Bankası genel müdürü olduğu dö- nemde işlediği ileri sürülen, sayısı kolay kolay bellek- lerde saklanamayacak 'görevi kötüye kullanma' ey- lemlerinden birisiyle ilgili olarak açılmış davaydı. Mahkeme mübaşirinin birkaç kez adını seslenme- sine karşın Ömer Bey duruşmasında yoktu ve neden bulunmadığı yolundaki 'mazeret'ini avukatı şöyle an- latmaya çalışıyordu: "Müvekkilim, 18 Nisan'da yaptlacak milletvekilleri seçimi için yeniden Isparta'da DYP'den aday olmak için çalışmayapmaktadır. Buyüzden duruşmada hu- lunamamıştır. Mahkemenin uygun gördüğü birgün celse arasın- da müvekkilim gelip savunmas/nı yapmak istiyor." Dün bu olayla ilgili haberi veren gazete, "Pişkin Omer'in avukatma azar" başlığı attında şunlan yazı- "Yargıç Ekrem Ozdemir 'Mahkeme mi, seçim mi daha önemli?' diyerek avukatı azariadı ve dumşma- yı erteledi." Azarianma avukatın kaderidir. Anlaşılıyor ki 'Pişkin ömerr \ eline geçiremeyen yargıç, ünlü semer öykü- sünde olduğu gibi, onun yerine savunmanıodan hın- cını almak istiyor. Giderek kabak tadı veren milletvekillen dokunul- mazltğı ile başbakan ve bakanlann yargılanmalannı siyasetçinin insafına ya da pazartığına bırakan Ana- yasa'nın 83 ile 100. maddelerinin yeniden tartışma konusu yapıldığı bir sırada ömer Bikjin olayı birkaç yönden dikkat çekicidir. Pariamento çoğunluğu, birçok üyesinden esirge- mediği korumacılığını Omer Bilgin için kullanmamış, belki de kullanamayacağını görmüştür. Dolayısıyta da işlediği ileri sürülen bunca 'görevi kötüye kullan- ma' eylemlerinin dosyalannın adalet önüne çıkartıl- ması mümkün olabilmiştir. Ama görünen odur ki, Demirel'in bu eski koruma göreviisi, geçen seçimlerde, yani dört yıl önceki aday- lığı sırasında başladığı söylenilen bu 'görevi kötüye kullanma' dosyalarından bir an önce aklanmayı dü- şünemeyecek durumdadır ve duruşmalannı ertelete- rek 18 Nisan seçimlerinde yeniden dokunulmazlık zırhına kavuşmak umuduyla arazide seçim çalışma- sı yapmaktadır. Peki, ünlü 83 ve 100. maddelerin bu anlamsız zntı- lan hep böyle mi kalacaktır? Sorunun yanıtını aradık- lan, daha doğrusu kamuoyuna anlatmak istedikleri için bir grup CHP milletvekilinin TBMM'de, 'gelin, bu maddelerle ilgili değişiklikyasasını görüşelım' çağ- nsını yansrtmak amacıyla yaptıklan oturma eylemi bir işe yarayacak mıdır? Çok kısa yanrt vermek gerekir ki 'Hayır, yaramayacaktır.' Çünkü sadece Anayasa'nın o iki maddesinin de- ğiştirilmesini en az CHP milletvekilleri kadar isteyen herkes biliyor ki, şu anda parlamentonun toplanma- sı için yeterli çoğunluğu sağlamak mümkün değıldir. Yeterli çoğunîuğun sağlanması bir an için gerçekleş- miş olsa bile, görüşülüp ikınci kez oylama$ı yipılma- a istenilen 83. madde bir Anayasa hükmüdür. Ana- yasalardaki değişikliklerin görüşülerek oylanması ise içtüzükte özel düzenlemelere bağlanmıştır. Yani bir anayasa değişiklıği için yapılacak değtşik- lik için en az 330 milletvekilinin kabul oyu vermesi ge- rekmektedir ve dahası, o oylamanın gizli olması da zooınludur. Seçimlere yetmiş, önseçimlere aşağı yukan bir haf- ta gibi bir süre kalmış iken TBMM'de çoğunluk sağ- larnanın mucize olduğunu bilmeyenımiz kalmadı. He- le aynı koşullar altında öyle 184 uye ile birleşımi aça- bilecek çoğunluğu bulmanın yani sıra değişikliği ya- salaştıracak 330 evet oyuna ulaşmanın mucizeden de ötede bir şey olduğunu o oturma eylemini yapan- lar bilmiyorlar mı? Bilmez olurlar mı? Hatta varsayalım ki bitieşimin açılması için yeterli 184 milletvekili geldi, ama 83 ve 100. maddeler için 330'a ulaşmak mümkün olmadı- ğı için bu değişikliklerin yeniden gündeme alınması ancak bir yıllık bir sürenin geçmesıni beklemeyi ge- rektirecekmiş hükmünü de bilerek böyle bir sözümo- na oturma eylemine girişiyorlar. Belki de, parti içindeki bunca başağntıcı sorunun birbirini usanmadan izlediği bir dönemde, Adnan Keskin ve ekibi kendi kamuoylannın dikkatini, birtür 'cambaza bak' oyunu ile başka yönlere çekmek ısti- yorlardır. Paks:0212-6770762 E- Mail: obirgito cumhuri- yet com.tr Evde hücreyaşamı Detnir parmaklıklar ardındaki iki oğluna kuru ekraekle makarna tabağuu uzatırken gözyaşlannı tutanuyor vaş- h kadın. Sinir hastası cocuklannın >eşil reçete\le sarılan ilaçlan ahnadıklan zaman saldırganlaştığını belirten Za- hide Küpeli "Maddi gücüm >etnıediği için her zaman i- laçalamıyorum..\rnkda>anacakgücüm kalmadı" diyor. Süleyman Küpeli (38)ile kardeşi Mehmet Ali Küpeli (26) yaklaşık 12 yıldır cvlerindeki özel odada demir parnıak- hklar arkasmda geçirhor günlerinL Anne Küpeli şunla- nsöylüyor: "İki oflum da yıllardır hastanede tedavi gör- dfi. Dahasonrataburcu edilerekyeşil reçeteilesanlan Akı- netonveMeHerettes adh ilaçlan kullanmalan istendi. Ye- şil kart aracılığıyla bu ilaçlan hastaneden uzun süre üc- retsiz aldık. Ancak daha sonra paramı/la almak zorun- da kaldık. Eşün 5yıl önce öldü. Diğer çocuklanmın da eko- nomik durumlan kötü. Her ilaç almamızda 16 milyon li- ra ödüyoruz. Arnk da>anacak gücüm kalmadı. Devlet yetkilileri nin sonınumuza çözüm bulmalannı isthonım.' (Fotograf: SABİT ÖZKESER)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle