16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmem: Orhan Erinç 0 Genel Ya>ın Koordınatorü Hikmet Çetinka>a# Yazıişleri Müdünı İbrahim Yıldız 0 Sorumlu Müdür Fikrct llkiz 9 Haber Merkezi Müdürü Hakan Kara 0 Görsel Yonetmen: Fikret Eser Istıhbarat Cengiz Vıldınm# Ekonomı: Özlem Yüzak 0 Kültflr Handan Şenköken 0 Spor: Abdülkadir Yüceloıan 0 Makaleler: Sami Karaören 0 Düzeltme AbdulJab Yazıcı 0 Fotograf: Erdoğan Köseoğln 0 Bılgı-Belge Edibe Buğra 0 Yun Haberlen- Mehmet Faraç Yavın Kurulu tlhın Selçuk (Başkan). Orhan Erinç, Okta> Kurtböke, Hikm«t Çetinkava. Şükran Soner, Ergun Baltu İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı. Vlustafa Balbay. Hakan Kara. Ankara Temsılcısi Mustafa Balbay Atatürk BuK an No- 125, Kat4, Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020(7 hat), Faks 4195O2"7 01zmır Temsılcısi: SerdarKıak, H.ZiyaBlv. 1352 S. 2/3Tel:4411220, Faks.4419117 0AdanaTemsılcısi:ÇetinYiğenoğlu, tnönuCd 119 S No 1 Kat 1. Tel: 363 12 11, Faks 363 12 15 Muessese Mudurü Lstftn Akmen 0 Koonimaıor Ahmet Kondsan 0 Muha- sebr Bülent Yeoer • Idare HÛM-ıin Gûrer • lşleone Önöer Çeiik • Bıigı tşlem Nail İnal # Bılgısavar Sıstem Mürüvrt ÇOer • Sanş Fadkt Kuz» MEDVA C: • Yönetım Kurulu Başkanı - Genel Müdur Gûlbin Erdursn # Koordınator Reha Işıtman • Genel MüdürYaıdırocısı SerdaÇoban Tel 514 07 53 - 51395 80-513846041. Faks: 5138463 Yavımlsvan ve Basan: Yenı Gûn Haber Ajansı. Ba>n \e Ya>"incıhk \ Ş. T A İ d 39 41 Cağa,oglu 34334 ist PK.246 Istanbul Tel IO 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 2121 513 85 95 5ŞUBAT 1999 lmsak:5.36 Güneş: 7.05 Öğle: 12.25 Ikindi: 15.06 Akşam: 17.32 Yatsı: 18.55 Ayasofya'ya 125 mityar ödenek • ANKARA (ANKA) - Hz. tsa'nın dogumunun 2000'inci yıldönümü öncesınde Türkiye'nin en çok tunst çeken eserlerinden Ayasofya Camiı'nin bakım ve restorasyon ışlemleri içın buyıl 125 milyarlira aynldı. Kültür Bakanlığı yetkjlileri. bakanhgın Ayasofya için 1996'dan bu yana ödenek ayırdığını anımsatarak "Ancak 1998'deBasbakanlık'ın tasarruf genelgesi uyannca bakım ve onanm ışleri yapılamadı, üstelik Ayasofya gelirlennin yûzde 4O'ı da Büyükşehir Beledıyesi'ne gönderiliyor. Buna karşın Ayasofya'nın bakım ve onanmında Büyükşehir Beledivesfnin sorumluluğu yok" dediler. Kanada uzaydan aydınlatılacak • NEWYORK(AA)- Kanada'nın Calgary, Winnıpeg ve Quebec şehirleri ve Rusya'daki bazı kentler dün gece MIR uzay aracındaki kozmonotlar tarafından yerleştirilen dev aynalar aracıliğıyla güneş battıktan sonra 10 dakika süreyle aydınlatıldı. Yeryüzündeki şehirleri uzaydan aydınlatmak amacıyla 25 metre çapında dev reflektörler kullanıldı. Reflektörlerin vereceği ışığın, ayın 14'ünden en az 5-10 kat daha parlak olacağı ve hava bulutlu olsa dahı gökyüzünün aydınlanacağı ifade edildi. TGC'den KKTC'de seminer • tSTANBUL (AA) - Türkiye Gazetecıler Cemiyetı (TGC) ve Kıbns Türk Gazeteciler Birliği'nin birlikte düzenlediğı eğitim semıneri, bugün Lefkoşa'da başlayacak. TGC'den yapılan açıklamaya göre. seminere. TGC'den Nail Güreli, Nezih Demırkent, Umur Talu ve Fikret llkiz ile Kıbns Türk Gazeteciler Birliği'nden Hasan Kah\ecioğlu. Özer Kanlı, Hüseyın Yaylalı ve Sami Özuslu konuşmacı olarak katılacak. Nâzım'm şiiri Chicago'da • CfflCAGO(AA)- Nazım Hikmet'in Kuvayi Milliye adlı şiıri. mart ayında, Chicago'da Amerikahlara sunulacak. Bozkurt Kuruç'un yönettiği tiyatral şiir etkinliğinin masraflannın Chicago belediyesi bünyesindeki sanat fonlan tarafından karşılandığı bildirildi. Etkinlik, Chicago'nun ünlü kültür merkezınde bulunan, Claudia Cassidy adü tiyatroda gerceİdeşecek. 'Şeker gibi' sevgiliye... • Haber Merkezi-14 Şubat Sevgıliler Günü için firmalar sürpriz hediyeler hazırlamayı sürdürüyor. Mavi Jeans. 13-14 Şubat tarihlennde alışveriş yapan tüm müşterilerine Se\gililer Günü kartı armağan edecek. Kırmızı- beyaz kalp şeklinde şekerin bulunduğu bu kartın mesajı 'Şeker sevgilime...' Davıdoffise hazırladığı kalp şeklinde gümüş ambalajında DavidoffCool Water Woman kompakt parfümlerin, sevgililerin mutluluğunu ıki kat arttıracağını belirtti. UNICEF, 21. yüzyıl yaklaşırken dünya çocuklanyla ilgili olarak acı bir tablo ortaya koydu 1 milyar Idşi adını bfle yazamıyor • UNICEF'in raporuna göre, gelişmekte olan ülkelerdeki okul çağındaki çocuklann yüzde 21 'i gitmiyor. UN1CEF Genel Direktörü Bellamy'ye göre, gelişmekte olan ülkelerde 130 milyonu aşkın çocuk, temel eğitim olanaklanndan yoksun. FİGENATALAY • Rapora göre sanayileşmiş ülkelerde ilköğretim çağındaki çocuklann yüzde 98'i okula kayıtlı bulunuyor. Ancak birçok ülkede öğrencilerin yüzde 15-20'si bir iş bulup çahşabilecek vasıflan kazanamadan okuldan aynlıyor. Dünyada 130 milyon okul çağındaki ço- cuk okula gitmiyor ve her yıl milyonlarca ço- cuk okuma-yazma bilmeyenler arasına ka- tılıyor. Dünyada 855 milyon insan okuma- yazma bilmiyor. UNICEF'ın hazırladığı " 1999 Dünya Ço- cukUnDunımu RaponTna göre. gelişmek- te olan ülkelerdeki okul çağındaki çocukla- nn yüzde 79'u okula gidiyor, yüzde 21' ı git- miyor. UN1CEF Genel Direktörü Carol Bd- lum. "gefi$mekte olan ülkelerde. 73 milyo- nu lazolmaküzere ilköğretim çağındaki 130 mihonu aşkın çocuğun temel eğjtim olanak- lanndan voksun olduğunu" belirtıyor. Ra- porda. "İnsan potansiyelinin bojlesine heba edilmesi, dünya için arOk kaldınlamayacak bir lükstür* deniliyor. Rapora göre, üçte ikisi kadın olmak üze- re hemen hemen bir milyar insan, bilgisayar kullanmak ya da basit birbaşvuru formunu anlamak şöyle dursun, 21. yüzyıla bir satır okuyamaz. adlannı bile yazamaz durumda girecek. Bu insanlar. bugün olduğu gibi ilerde de söz konusu becerilere sahip oianlara göre da- ha derin bir yoksulluk içınde, daha olumsuz sağlık koşullannda yaşayacaklar. Dünya Çocuklannın Durumu 1999 Rapo- ru, halen dünyada sürmekte olan "Eğitim Dev- rimi''nin daha da yaygınlaştınlması çağnsın- da bulunuyor. Raporda şu görüşlere yer ve- riliyor: "Bu devrimin iki standardı vardır: Vük- sek kaliteli öğrenme olanaklanna erişim ve çocuk haklaruu temel alan bir vaklaşım. LM- CEF Raporu. gerek tek tek okuüarda gerek- seulusal eğitim sistemlerinde bu iki standar- dın nasıl yaşama geçirildiğine ilişkin örnek- ler vermektedir. Rapora göre, eksik olan tek şey, eğitimin yararlannı tüm dünva çocukla- nnı kapsayacak biçimde ya\mak için gerek- li sivasal kararulık vc kavnaklardır." Okula başlayan çocuklann oranı Sahra Göneyi Afrika GûneyAsya Ortadoğu ve Kuzey Afrika Latin Amenka ve Karaytbler ^ J Doğu Asya ve Pasrfik i Sanayileşmiş Ülketer 130 milyon çocuğun eğitim göremediği dünyamızda, her yıl milyonlarca kişi okuma-yazma bilmeyenler arasına kanlıyor. Eğitim devrimınin mutlak birzorunluluk olduğu vurgulanan raporda. "Eğitim olma- dan insanlar ûretken biçimde çalışamaziar. sağhklanna özen gösteremezler, kendilerini ve ailelerini gerektiği gibi kolla>amazlar \t kültürel acıdan /tngin birvaşam sürdüremez- ler. Okuma-yazma bilmemek. insanlann, ya- şadıklantoplumlanlabüfünhalklarvegnjp- lararasında anlmişı. banşı ve hoşgöriim iki cinshet grubu arasında eşitiiği öngören bir ruhla yer almalannı güçleştirir. Konu. top- lumun bürünü açısından ele alındığuıda, eği- tim hakkının inkân. demokrasi ve toplum- sal ilerleme davasına, bö\lece uluslararası banşa ve güvenliğe zarar verecektir 1 ' denili- yor. Rapora göre, sanayileşmiş ülkelerde il- köğretim çağındaki çocuklann yüzde 98'i okula kayıtlı bulunuyor. Ancak birçok ülke- de, öğrencilerin küçümsenmeyecek birazın- lığı (yüzde 15-20 arası) bir ış bulup bu işte kalabilecek vasıflan kazanamadan okuldan aynlıyor. UNICEF Geneî Direktörü Carol Bellamy. "Okula gidip buradan yaşama ha- zuianmamış olarak çıkmak korkunç bir is- rafhr. O> sa, düm adakiçocuklann pek çoğu için durum budur" diyor. Cüney kumsallarına yılda 200 bin yumurta bırakıyorlar Dalymı'da Caretta^larla birlikte denize girelim OZAN YAYMAN İZMİR - Ekolojik ortam ve coğrafi yapı bakımından dünyanm en zengin bölgelerinden olan Türkiye, deniz kap- lumbağalannın da (caretta caretta) uğ- rakyeri. Caretta'lann Fethiye, Dalyan, Pata- ra başta olmak üzere güney kumsalla- nna yılda yaklaşık 200 bm yumurta bı- raktıkfan belirtilıyor. Denize geri dönü- şümün. bu sayının yüzde 30 ile 4O'ı ara- sında kaldığını belirten uzmanlar. deni- ze ulaşan kaplumbağalann da ancak yüzde 3'ünün erişkin hale geldığini söy- İüyorlar. Türkıye'nin bu zengınliğini yeterin- ce lehine çeviremediğini \urgulayan Dokuz Eylül Üniversitesı Eğitim Fa- kültesı Bivoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. fbrahim Baran şunlan söyle- di. "Türkiye'de tüm bir Avnıpa kıtasın- da bulunan hayvan ve bitki türii say ISH na eşit oranda canlı bulunuyor. Türki- ye, bu açıdan tüm bir kıtayla yanşıyor, diyebüiriz. Deniz kaplumbağalannın Akdeniz sahiilerini yer edinmesinin ne- deni, bu sahillerin berrak bir suyunun ve çok ince kumsalının olmasıdır. Yer- yüzünü paylaştığımız sessiz dünyanm canulannm da Akdeniz'i tercih ettiği gerçeği, dünyaya duyurulursa ruristle- rin tercih nedeni olabiliriz. Çunkü, dün- yada kaplumbağalaria beraber denize girilebilecek başka bir ülke yok." Dalyan'dan bir örnek veren Baran. bu yörede son yıllarda büyük bir deniz kaplumbagası sektörünün oluştuğunu. Dalyan'ın her köşesinde, "Caretta ca- retta'larla birlikte denize giriyorsunuz" aflşlerinin asılı olduğunu. tunstlerin de bu duruma büyük ilgı gösterdiklerini söyledi. 17 kumsalda araştırma Dünya Tabiatını Konıma Vakfi'nın desteğiyle 1989 yılından bu yana, Ak- deniz sahilinin P ayn kumsalında de- niz kaplumbağalan üzerine araştırma- lar yaptıklannı belirten Prof. Dr. tbra- him Baran. sadece Dalyan'da yılda 15- 20 bin arasında yumurta tespit ettikJe- rini belirtti. Baran, "Araştırmalanmız sonucu bu canhlara gereken hassasiyetin gösterii- mediğini tespit ettik. Elde ettigimiz ve- rilerdogmhusunda. deniz kaplumbağa- lannın en >oğun olduğu Dahan. Fethi- ye, Patara ve Göksu Deltası özel koru- ma alanı oldu" dedi. Prof. Dr. ibrahım Baran. deniz kap- lumbağasının neslinin devamı içın en önemli unsurun insaniann bilinçlendi- rilmesı olduğunu söyledi ve kitle ileti- şim araçlannın konuyu sürekli gündem- de tutması gerektiğini de sözlerine ek- ledı. 7 milyar dolar ek harcama gerekli 'Beşinci sınıfa ulaşamıyorlar' Okula hiç gitmeyen milyonlarca çocuğun dı- şında, birçok çocuk da okula başlıyor, ama be- şinci sınıfa ulaşamıyor. İlköğretim dördüncü sını- fın tamamlanması, kabul edilebilir asgan eğitim süresinın bir göstergesi sayılıyor. Raporda, 2010 yılına kadar herkesi ilköğretim olanaklanna kavuşturmak için önümüzdeki 10 yıl boyunca yılda yalnızca yedi milyar dolarlık ek harcama gerektiğine dik- kat çekiliyor. Yedi milyar dolar. Avrupalılann don- durma. Amerikalılann ise kozmetiğe harcadıklann- dan daha az bir tutar. Ra- pora göre. Avrupalılar her yıl dondurma için 11 mil- yar dolar harcıyor. Eğitime Sahra güneyi Afh'kaiçin 1.9 milyar do- lar, Güney Asya için 1.6 milyar dolar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika için 1.6 milyar dolar, Doğu Asya ve Pasifik için 0.7 milyar dolar, Latin Amerika ve Karayipler için 1.1 mih/ar dolar yıllık ek harcama yapmak gerekiyor. Halen eğitim için yapılan yıllık harcama ise 80 milyar do- lar. Dünyanın azgelişmiş ülkelerinde erkek çocuk- lann yalruzca yüzde 56'sı, kız çocuklann ise yüzde 44'ü, Sahra güneyi Afri- ka'da ise erkek çocukla- nn yüzde 6O'ı. kız çocuk- lann yüzde5l'i ilköğre- tim kurumlanna kaydolu- yor. SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAft Zincirin 'Eksik' Halkası... İntemette tnoda gösterisi NewYork'ta düzenlenen defilede önümüzdeki yaz sezonunun piaj modası tanıtıldi. Gösteride Heidi Klum'un sunduğu bikini büviik ilgi topladı. Moda gösterisi. İnternetten canlı olarak yayımlandı. (FÖtoğraf: REUTERS) Çamlıhemşin raporu 'Enerjiye evet, katliama hayır' e-posta : tan (a prizma. net. tr AHMET ŞEFİK TRABZON - Kamu Emekçileri Sendikalan Kon- federasyonu'na (KESK) bağ- lı Enerji-Yapı Yol Sen Trab- zon Şubesı tarafından Çam- lıhemşin'dekı Dilek-Güroluk Hidroelektrik Santralı ile il- gıli olarak hazırlanan birça- lışmada, Türkiye'nin enerji gereksiniminın olduğu. an- cak santralm Türkiye ve böl- genin gerçeklerine ujınadı- ğı yurgulandı. Ülkenin enerji gereksinı- minı karşılayacak olan bü- yük hidroelektrik satrallan- nın yapımının desteklendıği belırtılen raporda. "Itiraa- mız enerjiye değü, yer seçi- minc, ısmarlama ÇED'lere- dir. Neden Kültür Barajı'na. Torul, Deriner barajlanna. Ikizdere üzerine kunılacak ildnci sanrrala karşı değfliz de Çamlıhemşin'deki katli- ama karşı çıkryoruz" diye so- ruldu. Sendika bünyesindeki uz- manlar tarafindan hazırlanan ve kamuoyuna sunulan ra- porda. bölgede enerji gerek- sinmesi açısından bir sıkın- tının yaşandığı vurgulandı. Bu açığın ancak 2001 'de dev- reye girmesi beklenen Kül- tür Barajı. Çoruh Vadisı'nde- kı potansiyellerin değerlen- dirilmesi. Keban-Erzurum ve Çarşamba-Tirebolu 380 kv'lik iletım hatlarının ta- mamlanmasıyla kapanacağı belirtildi. Raporda, bu tür santral mo- dellennin yatınm maliyetle- rinin kilovvatta bin dolar ol- duğu, ancak Çamlıhemşin'de bu malıyetin 2 bin 200 dolar olacağı belirtildi. ]/ itabı, 1950 ilkbahannda Paris'ten almıştım: 'Ge- l A orges Plekhanof / l'Art et La Vıe Sociale'. Edi- tions Sociales, 1949.' Önsozden sonra, Jean Fre- ville'in, fevkalâde kapsamlı ve aynntılı, iki incelemesi yer alıyordu. Okumaya yetse de, Fransızcam henüz, kuramsal metinleri anlamama yetmıyor. Ancak epey- ce sonra, istanbul'da, altını çize çize okudum; Pan- galt'daki ünlü Hay/Layf Pastanesi'nde, Kurtuluş'a dönen tramvaylann. önünden geçtiğı; hani tepeden tırnağa cam, o bölme vardı ya, işte orada; iri çekirdek- li bir yağmur yağıyor, camlarda onun gözyaşlan! Jean Freville, o incelemelerin ikincisinde, bir ara sözü nereye getirir, bakar mısınız? "...o çok ünlü alt/yapı ile, ondan daha az ünlü olmayan üst/yapı arasındaki bağlantılar konusun- da, Marks'la Engels'in ne düşündüğünü, kısaca açıklamaya kalkışırsak, önümüze şöyle bir şey çıkar: 1/ Ûretim Güçlerinin durumu, 2/ Bu güçle- re bağlı ekonomik ilişkiler, 3/ Bu ekonomik temel üzerine kurulu sosyal ve siyasal düzen, 4/ Dolay- sız olarak kısmen ekonomi, kısmen de sosyaf ve siyasal düzen tarafından belirlenen, 'sosyal in- san'ın ('birey'in) psikolojisi, 5/ Bu psikolojiyi yan- srtan 'çeşitii ideolojiler'..." - tabiı, bu arada 'sanat'! (Plekfıanov et Les Problemes de l'Art, s. 66/67.). Çemişevskiy de, 'estetik oluşumu'açıklarken, sa- nınm, benzerşeylersoylemiştir; Plekhanof, 'toplutv- salpsikoloji'run insana, -dolayısıyla sanatçıya- yükle- diği 'muhtevaya', çok daha fazla önem veriyor; soru- na, iki ayn yerde değınmiş. dıyor ki: "...tarih, toplumun anatomisiyle yetinemez; evet, sosyal ekonominin, dolaylı ya da dolaysız olarak beliriediği, olaylar topfamını hesaba katacaktır, ama; şu ya da bu 'bilinç konumu'nun, önünde, yanında ya da ardında bulunmadığı, tek bir tarihi olayın bile mevcut ofmadığını söylemek, bundan daha az doğru değildir. 'Sosyal psikoloji'nin öne- mi buradan geliyor. Onu, sosyal kurumlann, ya da Hukuk'un tarihinde, zorunlu olarak, ne kadar he- saba katmak gerekirse; onsuz, onu hesaba kat- maksızın, edebiyat, sanat, felsefe vs'nin tarihin- de de, tek adım atılamayacağını söylemek, o ka- dar gerekir..." (Les ûuestions Fondamantales du Marxisme, s. 211. Editions sociales, 1947) Romantik sacayağı' "...Birdönemin Edebiyatını. Resmini, Musıkisi- ni, o dönemin ortaklaşa psikolojisi; o dönemin Edebiyatı, Resmi, Musıkisi de, ortaklaşa psikolo- jisini etkiler..." "...Victor Hugo, Eugene Delacroix ve Hector Berlioz, birbirine taban tabana zrt sanat alanlann- da çalışmaktaydılan birbirierine, hayli de uzak; en azından, Victor Hugo, resimden hoşlanmryor- du; Delacroix ise, 'romantik' bestecileri küçüm- semekteydi. Buna rağmen, bu dikkate değer üç adama, haklı olarak 'Romantik Sacayağı' adı ve- rilmiştir; çünkü eserierinde, aynı dönemin (sosyaO psikolojisi yansrtılıyor. Oenilebilir ki, Deiacroix, 'Dante ve Virgile' tablosunda, Victor Hugo'nun 'Hernanle'de, Berlioz'unsa Fantastik Senfoni- si'nde sergilediği, ruh hâlini ifade etmiştir..." (Ay- nı eser, s. 71/72) Tuhaf değil mı? Bu satırfan okumadan çok önce, sa- nınm 40'lı yıllarda, kendi kendime. şöyle bir fikre var- mıştım: Osmanlı sanatında. Bâki'nin şiiri, Sinan'ın mimarisi, Itrînin musıkisi, Nasreddin Hoca'nın mi- zahı, Mevlânâ'nın felsefesi, galiba 'bir* ve 'aynı' dö- nemin toplumsal psikolojisini' yansrâriar ki, bu 'psikoloji', kuşkusuz, toplumsal ve siyasal düzen üze- rine; o düzen, üretim ilişkileri; üretim ilişkileri de, üre- tim güçleri üzerine kurulmuştur. Yâni, sanatçının 'bi- reyselliğini', döneminin 'toplumsallığından' çöze- mezsin; çözdüğün an, sanat beslendiği 'özsuyu- nu' yitrir; ortaya hiçbir 'hayâtiyeti' -dolayısıyla 'gü- zellik heyecanı'- olmayan, 'cansız' bir 'geometrik' ya da 'grafik' çalışma çıkar. İşte yüzyıl sonunda, 'küreselleşmiş' 'finans aristok- ras/s/'nin, sanatı ve sanatçıyı, düşünmek istediği -kıs- men de başardığı- seviye budur. Nasıl mı, başanyor? ömek, bizdeki gelişme... Son 20 yıl, edebiyatımızda 'kayıp'... Lisedeki Edebiyat hocamızZiya Bey'in ('Karamık^ o sözünü unutabtfir miyim? Dersten çıkmıştık, o 'Mu- allimlerOdası'na gidiyor; koridorda konuşuyoruz. Se- sinde, o zaman anlam veremediğim birdddiyetle de- mişti ki: "...çocuklar, sadece Yakup Kadri, Reşat Nuri Bey'in, Hâlide Edip Hanım'ın romanlannı okuya- rak; Imparatorluğun batışını, Istiklâl Savaşı'nı ve sonrasını anlayabilirsiniz: Türk romanı, o devirde, tarihi yazmıyor, yaşıyordu: memleket, anlattığı memleketti; halk, anlattığı halk; ihtilâl ve inkılâp, anlattığı, ihtilâl ve inkılâp!" Seneler sonra, sanınm 60'lı yıllann ortasına doğru, onun sözlerini şöyle mi tamamlamıştım; yoksa, bunu şimdi mi, yakıştınyorum: Türkiye'de toplumsal geliş- meyi adeta 'görsel olarak' izleyebilmek istiyorsanız; 30'lardan 60'lann sonuna kadarki dönem için, Peya- mi Safa, Reşat Enis, Kemal Tahir, Sabahatt'n Aii, Orhan Kemal, Samim Kocagöz ve yaşıtlarının ro- manlanna başvurunuz: Devrim'in 'dondunılması' da, '40 Karanlığı' da, savaş yıllannın tahrip ettiği toplum- sal yapı da, 'demokrasiye geçiş' serüveni de, orada- dır: hem de, yalın ve tek bir sosyal katmanda değil, nice çevrede, nice çerçevede! Peki, son yirmi yılın 'serüvenini' okumak için, aca- ba hangi romanı okumalıyız? Yavaşyavaş, hikâyeci- nin medyum'a dönüştüğü, ya da iflâh olmaz 'aşağılık kompleksi'nı, bilinmez hangi 'yabancılaşmasını' an- latmaktan başka şey yapmadığı, 'gıcınbükme' hikâ- yecileri mi? Çoğu ülkesinden ve halkından çok, 'ec- nebi' bir ülkeden ya da halktan söz etmeyi seven, bu- nu da son derece sübjektif ve üstünkörü yapan ro- manaian mı? 'Sosyal' makasın İki ucu... ysa herkes biliyor, Türkiye bu sürede, bir yandan inanılmaz birdinamizm kazanarak, nihayettake/off noktasını geçmiş; öte yandan, 'sosyal' makasın iki ucu fena halde açıldığı için, yürekler acısı bir gelişme bu- nalımına girmiştir. Önce, net bir 'tesbit': "...Türkiye'de 1987 yılında yûzde 14.2 olan yoksulluk oranı, yüzde 21'e çıktı. 63 miryonluk nüfusun 13 milyonu, yoksulluk sını- nnın altında yaşamaya çalışıyor. 1999 programın- daki yaklaşık 205 milyar dolariık ulusal gelir he- define göre, en üst yüzde 5'lik dilimde yer alan 3 milyon 175 kişiden her bin ulusal gelirden 19 bin 329 dolar pay alırken; en ajttaki yüzde 20'lik di- limde, kişi başına düşen gelir, 25 kat azalarak 789 dolara kadar geriliyor..." (Cumhuriyet, 24 Ocak Pa- zar) Türk edebiyat ve sanatının gelişme zincirinde, 'ek- sik halka', işte bu 'son dönemin' 'halkası'dır. Altta, - llya Ehrenburg'un sözünü ettiği- 'dip dalgası', onun üzerinde, 'dolce vita' yaşayan 'sosyal krema'! Bu 'di- yalektiği', hangi 'genç' sanatçının 'eserinde' bulabt- lirsiniz? Bildikleri bile şüpheli. Umursamıyorlar da! Tarihe nasıl hesap verecekler! http:// www. prizma.net. tr/ AILHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle