16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 ŞUBAT 1999 PERŞEMBE DIZIYAZI Eşcinsellik eşitsizliğin ürünüdürDOCU PERİNÇEK 2. CİNSia ARAS1EŞİTSİZÜK VE Kaduı kirieteftiriince ve aşagılamnca: Bırtakım fe- mınistlenn. eşcinselligi bır •'özgürlük'' gibi yansıt- malan. larihin acı bir cilvesi oluyor. Çünkü eşcinsel- lik, aynı zamanda cinsler arasındaki eşitsizliğin, ka- dınm aşagılamnası ve köleleştirilmesinin bir ürünü- dür. Toplumun, meta ekonomisinın yaygınlaşmasıy- la birlıkte sınıflara bölünmesi, kadın-erkek aynmı- nı da dennleştirdi. Sınıflara bölünme ve cinsler arası eşitsizliğin bü- yümesi birlıkte yaşandı. Eşcinsellik ise yukanda ka- nitlarıyla ortaya kondueu gibi, bu iki farkhlaşmarun günah çocugudur. Platon'un ıdeal Devleti'nde kadı- run yen yok. Çiinkü sınıflara bölünmüş toplumda ka- dın aşağı cinstir. Aşagı bir cins ise Devlet gibi kut- sal öruütlenmeye giremez. Kadin âtasal üratMn ıkfada tKtdaca: Kadın yal- nız. Devlet in mi dışındadır. Kadın zihinsel faaliye- tin. sanatm, hâkim sınıflann ayncalığı olan her fa- aliyetin dışındadır. Eski Yunan'da bır tane kadın fi- lozofgösterebilirmisiniz? Bir tane kadın Romalışa- ire rastladınız mı? Hz. Muhammed'in hadislenne göre. 124 bin nebi bulunuyor. tçlerinde kadın varmı- dır? Aynı sorulan. tran. Emevi, Abbasi ve Osmanh için de sorabiliriz. Özetı şudur: Kölelık ve kulluk sistemlerinin ide- olojisini inşa edenler arasında kadın bulunmaz. Ya- ni kadın olmak ve aydın olmak bir araya gelemez. Kadın. zihinsel yaratıcılığın dışına sürülmüştür. Bu durumda. kadınla derin duygusal ıletişim de olanak- sız kılmmıştır. Zihinsel ve duygusal derinhği olma- yan kadınla ancak ınsan soyunu üretmek için ilişki kurulur. Aşk ise yalnız insan türünü ûretme eylemi değıldir: zihinsel ve duygusal boyutlan olan bir iliş- kidir. Budurumda Platon ne yapsın? Kadını niçin Dev- let'ine alsuı? Kadınla hangi derin cinsel arkadaşlığı tadabilir ki? Platon'un Devlet'ınde "kutsal aşkm er- kekler arasında olmasın , kadının zihinsel faaliyet alanının dışına atılmasının olağan bir sonucudur. Duygusal ilişki, erkekle olmaktadır. Eskı Yunan'da erkekle duygusallık boyutu olmayan ilişkiye "pisoğ- lancıhk" denmektedir. Oglancılığın "hasr duygusal oluyor. "Kutsal aşklar", köleci ve feodal soylular sınıfi içınde erkekler arasında yaşanıyor. Büyük İsken- der'in büyük aşkı. filozof Aristotales'tir. Mevlana, Şemsi Tebrizi ve Hüsamettin Çelebi'ye büyük bir tutkuyla bağlıdır. Anadolu'da "davuldengjdengjne" denir. Cinsel aşk, eşitler arasında derindir; denlder arasında derindir. Kölelik ve kulluk toplumlannın fi- lozoflan, düşünürleri, şairleri, kadınlar arasında ken- di denlderini bulamayacaklan için, derin zihinsel ve duygusal beraberlıklerini kendileri gibi entelektüel erkeklerde aramışlardır. Peki saray kadınlan, soyluların kadınlan ne yap- tılar. gerçek sevgi ve şefkati nerede buldular? Erke- ğin erkeğe yöneldiği bu toplumlarda. aşağılanmış ve gururunu yitirmiş olan kadın, aşkı kendi eşitinde aramıştır. Lezbiyenlik bir bakıma bir aşağılanmanın ve bir hüznün paylaşılmasıdır. Erkek eşcinselliğinin yaygın olduğu her toplumda. kadınlar da eşcinselli- ğe itilmistir. Oğlancılık ile sevicilik aynı toplumsal ilışkilerin ürünüdür: birmadalyonun iki yüzüdür. Er- kek ve kadın, zihinsel ve duygusal dennligi olan be- raberliği. sınıfsal karşıtlıklar yüzünden karşı cinsle kuramayınca bu kez. kendi cinsinı tersine çevirme- ye zorlanmaktadır. Toplumsal sistem ve ideoloji, er- kek ve kadın biyolojisıni zorluyor. 3.gÛBUYPIIMPtm]ZMWEEjClBaiİ( Eşcinsellik, kapitalizmin çürü- me döneminde, emperyalizm çağında doruğa çıktı. HMer'leri. Mussolini'leri ve en son ABD saldırgan- lığrnı yaratan emperyalızn1 ' yalnız şiddet alanında de- ğil, eşcinsellikte de Neron'lann köleci imparator- luklanyla karşılaştınlamayacak rekorlar kırmıştır. ABD'li araştırmacı Kinsey. krrkyıl önce ABD'de- ki eşcinsellerin oranını yüzde 37 olarak saptıyordu. Yaptığı anketler sonucu yazdığı rapora göre, üç ABD'liden biri eşcinsel veya eşcinsel duyumlu idi. Aradan geçen lcırk yıl içinde eşcinselliğin çok daha yaygın hale geldiği ve sistemin propaganda araçla- nnca yüceltildiği söyleniyor. ABD, her alanda günü- müzün Roma'sı oldu. Kinsey raporunun açıkladığı oranlar abartmalı ola- bilir, bunu tartışmıyoruz. Önemli olan şudur: Kapi- talizmin liberal çağında eşcinsellik eğiliminin bugü- ne göre çok çok küçük oranda olduğudur. Yine aynı yasayı keşfediyoruz: Atina ve Roma'da olduğu gibi, sınıf tahakkümünün ağırlaşması, cinsler arası eşitsiz- liklerin büyümesi ve sistemin çürümesi ile eşcinsel- lik arasında koşutluğu kapitalizm de kanıtlamıştır. Özel çıkar ve bireysel kâr sistemi, bugün doğa ve insanı yıkıma uğratan bir nitelik kazandı. Artık sis- tem, aşkj da doğadan koparmaktır. Çürüyen kapita- lizm, doğayla birlikte insan doğasını da zorluyor. In- giltere parlamentosunun kudretini anlatmak için, "Kadını erkek. erkeği kadın yapmak dışında her şe- >i yapabilir" denir. Çürüyen kapitalizm, Ingıliz par- lamentosunu da geçerek erkeği kadın ve kadını er- kek yapacak ölçülerde doğayı zoriamaktadır. 20. yüzyilın sonlarında özel çıkarcılık, dizginlerinden boşandı. Bunabağh olarak bireycileşme, yalnızlaş- ma, cemaatini yitirme. tüketim humması ve can sı- kıntısı yanında ve onlarla ilişkili olarak eşcinsellik de yayıimaktadır. Burada eşcinsellik, sistemin insa- na dayattığı acılardan ve yırtıcılıktan kaçmak için, uyuşturucu gibi, içki. kumar. iskambil oyunlan, fal- cılık, büyücülük. loto-toto, piyango, ganyan gibi, bir yabancılaşma ve çürüme olayıdır. 12 Eylü ptttmiM. Türkiye'nin eşcinsellik olayım, 12 Eylül'den sonra yoğun ve yaygın olarak yaşama- sı da anlamlıdır. 24 Ocak kararlan ve 12 Eylül cun- tası, sınıf farklannı Türkiye tarihinin görmediği oran- da derinleştirmiş, toplam 650 bin insanın gözalü ve hapishaneden geçtigi bir şiddet uygulamış, emekçi hareketini ezmiş, Türk-tslam Sentezi'ni resmi ide- oloji olarak kabul etmiştir. Bütün bunlara bağh ola- rak, eşcinsellikte de patlama yaşanmıştır. Türkiye insanı, homoseksüel, travesti, heterosek- süel, lezbiyen, gay gibi kavTamlarla hep 12 Eylül döneminde tanıştı. Eskiden Türkiye toplumunda ola- ğandışı ve iyi gözle görülmeyen, en azından bir dav- ranış bozukluğu sayılan eşcinsellik, 12 Eylül'den sonra büyük ideolojikatağını yapmıştır. Istanbul, tz- mir ve Ankara'mn belli çevrelerinde, eşcinsel olma- yan entellerin utandığı ve entelden sayılmadığı bir hava estirilmiştir. Sendikalı işçi sayısı azalırken, işçi haklan bastın- hrken, tanmın çökertildiği bir ortamda köylünün ya- şama hakkı tehdit altına girerken "cinsel tercih öz- gürlüğü*1 , insan haklan listesinin en başına kurulmuş- tur. Emperyalist sistemin merkezlerinde imal edilen "Yeni Sİrf", bu dönemde Türkiye'ye ihraç edilmiş ve bunlar aracılığıyla sınıf mücadelesi aşağılanarak eş- cinsel, travesti, fahişe. lumpenlik gibi sınıf dışı un- surlann hak ve özgürlükleri için mücadele örgütleri ve partisi devreye sokulmuştur. Eşcinselliğin bir em- peryalist ihraç malı oldugunu, 12 Eylül döneminde kendi ülkemizde de gördük. Sokak çocuğunun cinsel tercih özgürlüğiiEşcinselliğin insanlann özgür seçımlenyle yaygın- laşmayıp sistem tarafın- dan zorla dayatılmasını. en çarpıcı biçimde toplu- mumuz yaşamışTir. Cum- hurbaşkanlığı'na bağh Devlet Denetleme Kuru- lu'nun geçen yıl hazırladı- ğı bir raporda, 2000 yılın- da Türkiye'de bir mılyon çocuğun sokakta yatacagı belirtıldi. 2000'e geldik. Bugün Türkiye nüfusunun yüzde 3 l'i 14 yaş ve altın- daki çocuklardan oluşu- yor. Demek ki, 20 milyon çocuğun 1 rnilyonu sokak- larda yatmaktadır. Sokak cu üyelerinden, sinema eleştırmeni Tunca Arslan, sokaöa diişen "her çocu- ğun",içlerinde farklılık ol- maması için. aralanna ka- tıldığı grubun üyelerinin cinsel tecavüzüne uğradı- ğını belirtmektedir. (3) Sistem, acımasız eko- normk ve toplumsal ko- şullanyla sokağa attığı her erkek çocuğa duvar diple- rinde tecavüz etmekte, onu şiddet yo- luyla eşcinsellığe zorlamakta ve arka- sından da, o çocuga, "Bu senin cinsel tercih özgürliiğündür"'demektedır. Bir mılyon çocuk, büyük şehirlerin sokak- lannda. Ve o bır milyon çocuk, daha er- genlik çagına gelmeden kendi cınsinin tecavüzüne ugruyor. Bu eşcinsel ilişki- ler. birçogu için. daha sonra da devam edıyor. Hatta bazılan için eşcinsel iliş- ki, bir "ekmek kapisı" haline geliyor. Bütün bunlar zorla. şiddetle olmakta- dır. Hstmı tamtçısHB ve yazarna iştevfc Ancak. daha vahimi. birtakım ideolog- lann. romancılann. sinemacılann, şa- ırlerin. magazin basını ve yazarlannın şiddet yoluyla dayatılan eşcinselligi. "yükselen değerler" kategorisi içine alarak parlatmalandır. Yıkıntılann için- dekı tecavüz, ideolojik tecavfızle birleş- mekte ve sürmektedır. Sokağa düşen ço- cuğun ırzına geçilmesi ile bu tecavüzü "einsel tercih özgüriüğü" olarak toplu- ma takdim eden sanatçınvn faaliyeti. aynı mekanizmanın farklı işlevleridir. Sistem. tecavüz ettiği çocuğa, bu duru- mu "özgürlük" olarak kabul ettirmek- tedir. Son aylarda televizyonda iki fılm seyrettim. Biri "Ağır Roman", diğeri "Hamam" filmleriydi. Gazetelerdeki olağanüstü öv güler nedeniyle bu film- leri merak ettim. Her ikisinin de, çürü- yen sistemin ürünü olan insanlık faci- alannı. eşcinselligi. fahişeliği. uyuştu- nıcu bağımhlıgını. cakalhğı. özetle üre- timle hiçbir bağı olmayan toplumsal tortuyu, şirin ve güzel göstermek için çevTİldiğini gördüm. Sistemin bu durum- lara ittiği zavallı insanlanmıza, bu düş- künlükleriyle gurur duymaları telkin edilmekte, her an bu hallere düşebile- cek olanlar ise çukura itilmektedir. Em- peryalizme bağımlı sistemin yarattığı yabancılaşma. sanata da yanstmış ve sistemin sanatçısını da anaforun içine çekmiştir. Teca%Tize uğrayan, yalnız so- kağa düşen çocuk değildir. Bütün top- lum. sistemin çürüyen kültür ve sana- tının tecavüzü altındadır. Son dönem- lerde, ödüller verilen, göklere çıkanlan filmlere bakınız, hemen hepsi eşcin- selligi yüceltmektedir. Sistem, bir mil- yon çocuğu sokağa atıyor. Sokağa atı- lan erkek çocuk, daha önce sokağa atıl- mış ağabeyinin tecavüzüne uğruyor. Sistemin sanatçısı, o çocuğun tecavü- ze uğrama "özgürlüğûnü" savunuyor. Mekanizmanın işleyişi budur. SÜRECEK (3) Tunca Arslan. "Sistemin sövdü- ğii ve sevdiği çocuğu: Eşcinsellik". Pa- pirüs, sayı 23, Ocak 1999, s. 9. ÎHvanşürindesapıksevgiNecati'nın çağdaşı sayılan ve ZiyaPaşa'mnbirdört- Iüğünde Necati ve Zati ile birlikte divan şiirinin kuru- cularmdan biri olarak gösterilen Ahmed Paşa'dan ve- rilen örnek, bugünün Türkçesiyle şöyle: "Ali 'nin gitelytınagı can aynasıdtr Buyüzâen onu görmek elden gelir iş degil Ali 'nin yüee bayu giineşi bUe gümiiş bir servi üzerinde gezdirirgibidir Boyunun ıcunluğu iheriruieyitüngezdirilengüneşeb&tser doğntsu Ali öyle bir servidir ki yapmgı göğsii, yemişi de nazıdır Doğrusu ammrsa uzun bayu insanın başına behdır tncileri döken al dudağı Cadı gikünün öldürdügimecan verentsa nefesinebenzer." Eyüboğju'nunsözleriyle: "Burada daanbnlanlariçin- de gerçek olan yalnız Ali adlı oldukça güzel (ozanın sev- gbine. gözüne göre) bir delikanlımn varlığıdır. Ahmed Paşa, sevdiği delikanlıyı önce bir kadın gibi anlarır. süs- ier donatır. öyle alır karşısuıa. DK^n şürinde, kadınla erkek se%giliyi anlatan deyimkr, kavramlar,buluşlar de- ğişmez, olduğu gibi aktanlır." Eyüboğlu'nun yapıtından öğrendigimize göre Ah- med Paşa'nin *repertuvar"ı bu konuda oldukça zen- gin... KitaptaIshak. Kasımvb. erkek sevgilileriçinya- zılmış "âşıkane" şiirler de yer alıyor... Kıtabm sonraki sayfalannda XVI. yüzyıl divan şa- iri Zatı'nin Rüstem ve Yusuf adh erkek sevgilileri için yazdığı şiirler örnek olarak veriliyor. Rüstem için ya- zılan şiirde şair, erkek sevgilisinin kirpiklerini gönül- leri delip geçen oklara benzetrnekte, sevgisi bütün de- likanlılara acı veren bu genci Tann'nın bir an önce ko- caltmasını dilemektedir... Yusuf için yazılan şiir ise günümüz Türkçesiyle şöyledir: '' Yusuf'un güzelliği Mısrın Yusfunu satm ahrsa ayıp mı Gitelliginin Mısnmgören canını verir Yusufim Şimdigitellik Mısnmunpek de iyiötemeyen bülbülüsensin Ey eski Yimtfsenin çağın geçti, bizim Yusufçıktı ortaya Gövdesininyarası Nil ırmağı gibi boyuna akar Yusufim attığı oklargöğsümde daldal büyüdii Eygitellik Mısnmn sultatu seni birazcıkgörse Eski Yusufim çığhklan Zeliha gibi dünyayı tutar EyZati, Yusıtftui şekerler saçan dudağı bana Mısınn şekerinden daha tatlı gelir!' Zati'nin bir önceki yüzyıhn şairlerine göre daha açık sözlü olduğu görülebüiyor... Bu konuda Eyüboğlu'nun açıklamalan şöyle: "ZatFnin dik getirdiğj, eski şiir kav- ramlan içinde bir görünüş olarak bize sunduğu Yusuf onunla yaşamış. buluşmuş bir deükanlı olsa gerek. Be- yazıt Camisi'nin avlusunda dükkânı olan, orada rem- makılık (kumla fal bakıcıuğı) yapan Zati1 nin daha bir- çok sevgilileri vardı. Bunlann çoğu berber dükkânla- nnda çahşan tüysüz deükanbcıklardL" Divan şiirinin Osmanh toplumunun ekonomik-sos- yal yapısı nedeniyle halktan kopuk, içine kapalı, sınır- lı bir ortamda kalmış bir şiir oldugunu vurgulayan araş- tırmacı, birer ekonomi kunımu olan loncalann, kayna- ğında gene ekonomi bulunan tekke ve zaviyelerin her birinin kendi anlayışlanna uygun bir şiirin yarancısı ya da taşıyıcısı olduİdannı, bu kapalı ortamın ozanlan ve düz yazıcılan dalkavukluğa, yüzsuyu dökûcülüğe yö- nelttiğini belirtiyor. Osmanh devleti içinde kurulage- len birçok tarikatın erkek sevgisine kaynak oldugunu, "tekke şeyhlerinin bu gibi çorbalarda pek bolundan ru- zu bulunduğunu'" belirten Eyüboğlu'nun sözleriyle: *Di- van va/ınında tekke önemli bir kurumdur. En güçjü, en başarılı. en derin düşünceli ozanlar tekkeden >etiş- miştir. Bu arada. en aşın çapkuılıklann da gene tekke- den çıküğı, en yakışıkh delikanhlann genetekkedenye- tişenlerce bulunup soikugi, şiire döküldüğü bir ger- çektir.-" DUYURU Enstitümüzde 1998-1999 Egitim-Öğrctinı yılı bahar yan)alında aşağıda belirtilen Anabilim Dallannda Doktora ö|- rcııimi \-apilacaknr Adaylann aşagıdaid belgelerk birlikte 15-17 Şubat 1999 tarihlen arasında enstıtüyt şahsen baş- vumalân gerelonektedir. (Posta ile yapılan başvuralar dikkate alınmaz». BAŞVURU KOŞULLUU: 1- Ogrencilenn, dolctora sınavına bajvurabilmeleri için, yüksek lisans derecesme. hazıılık sınıflan hariç en az 10 yanyıl sûıeli Tıp. Diş Hekimligı ve Veteriner Fakûlteleri diplomasına. Eczacılık vt Fen Fakûlteler mezunlanmn ise, yûksek lisans derecesme veya Sağlık Bakafllıği'nca dûzenlenen esaslara göre bır laboratuvar dalmda kazanılan uz- manlık yetkisine sahip olmaUn gerekır. Bu kosullara sahıp olan adaylann. kendi alanlannda açıimıs olan doktora prog- ramlanna, ılanda yazılı sûrc içinde enstıtüye başvunnası gerekır. 2- BiŞ'.urdugu Lısaniau Programı'ndân farklı bır dalda ögrenım görmus oinlann aday kaydı yaptırabılmesı ılgı- li Anabılim Dalı Bajkanlığt'nm teklifi ve Enstıtü Yönetim Kurulu'nun onayına bağlıdır. 3- Doktora programına baş\"uranlanlan. lisans derslerinüı not ortalamasının % 10'undan, yüksek lisans kredili ders- lerinin not ortalamasınm %10'undan, yapılacak yabancı dilbılgisi sınav notunun %10'undan Lisansüstü Eğiâmı Giriş Sınavı (LES) notunun %20'sınden ve büîm sınavı notunun %50'sinden oluşacak toplam notun yüz üzennden en az 75'ıru alanlar prograna kabul edılır. .\ncak, yabancı dil sınavından yûz üzennden en az 40 not aiınması zorunludur. 4- Bilım sınavı, sırası ile yazılı ve sözlü yapıür. Her iki sınavda alınan notun ortalaması, bilim sınavı notunu teşkıl eder. Yazılı sınavda yüz üzennden 50'nin altında not alanlar basansız sayılır. 5- Sınav sonuçlan Enstıtü Ögrenci Bürosu'nda ilan edilecektır. ADAY KAYDI IÇtN GEREKLİBELGELER: (FotokopUeri olıcak) a) Dıp.oma ya da çıkış belgesuun onaylı fotokopisı. b) Dolctora âdaylannm Lisans ve Yüksek Lisans Transkriptlennin (Not Dökümû) onaylı fotokopisl c) LES sonuç belgesinm onaylı fotokopisı. ç I Yundışında öğrenım görerüenn. Yüksek Ögretim Kurulu'ndan alınacak denklik belgesinin onaylı fotokopisi. d) Yabancı uyruklular için pasaport tercümesı e) 1 adet resim. f) Askerlik ımısade belgesı fotokopisi g) Dilekçe. SLNAVTARİHLERİ Yabancı Dil Sınavı: 24 Şubat 1999 Çarşamba Saat: 10.00 (Yabancı Diller Bölüm Başkanlığı'nda yapılacakür). Doktora Bilim Sıııvı: 3 Man 1999 Çar^ambayazıh sınavı saat: 10.00 sözlü sınavnsaat 14.00. , ,. , . , KesiB Kayıt Tarihi: 19-11 Mart 1999Carsamba-Perşembe ' ' " " " Yedekler'İçin Keslıı Kıyrf tıriM: 12-MartlWCuma. ' Not: Aday kayıt tanhlennje ve kesın kayıt tanhkrinden sonra yapılan başvarular, hiçbir şekikie kabul edılmeye- cekiır. Sınavlar ılgılı Anabil Dallan'nda yapılacaktır. (Adrts: IX' Fen Bılımkn Enstıtüsü Müdûrhigu: Ordu Cad. No: 200 Laleli-tstanbul). ANABİLtMDALl KONTENJA.NLAR SRAVDA SORlîMLU VE PROGR.\.MLARI DOKTORA OLDIĞI' KONULAR BİYOLOJl Hayvan Sıstematıgı MolekûlerGenetik Radyobiyoloji Mikrobıyoloji FtZİK Atom ve Molekül Fizi|i Yüksek Enerji ve Plazma Fizıgi Genel Fizik Ktvn'A Analitık Kimya Anorganık Khnya Biyobmya Fizıksel Kımya Organik Kimya DENİZ ULAŞ. Yt İŞLET. MÜH. MAKtNA Mt'HENDİSLlĞl BtYOMEDlKAL ML'HENDİSLİĞI 1+1 1-K 2-K 1+- 2+1 2+1 1+- 3+- 2+- 1+- 2+- 2+2 3+- 2+- 1+- METALITUİ MÜHENDlSLİĞİ Malzevne Bılımı C'Tetun Metahajisi ORMAN MÜHENDİSLİĞ1 Ormancılık Polinkası ve Yönetimi Ormancılık Ekonomisi Ormancılık Hukuku S+- 3+2 Orman Amenajmanı Havza Amenajmanı Mera Amenajmanı Orman Entomolojisi ve Konıma Orman tnşaatı ve Transportu Mühendıslık Mekaniği Orman Botaniği OR>L\> ENDÜSTRİMÜHENDİSLİĞİ Orman Biyolojisi ve Odun Korarm Tek. 2+1 ^•2 5+2 2+1 3+1 5+1 Odun Mekaniği ve Teknolojısi 2+1 SV tmiNLERİ AVLAMA VEİŞLEME TEKNOLOJtSİ Avlama Teknolojisı 2+1 Işleme Teknolojisi 5+1 SL ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİC. Hastalıklar 2+2 Yetıştıncüik 2+2 MATEMATtK 2+0 ELEKTRİK-ELEKTRONİKMÜHEN. 5+0 SL' ÜRÜftLERİ TEMEL Bİ1İMLERİ Deniz Biyolojisi 2+0 Içsular Biyolojisi 2+0 Basm: 2733 Hayvan Morfolojisi ve Sistematıği, Karjılastırmalı Hayvan Anatomısı. Türkiye Faunası. Moleküler Genetık, Biyokımya, Enzımoloji Radyasyonun Organızma Dûzeymdeki Etkiîen, Doku Kültûrleri ve Uygulama Alanlan, Bıyolojik Dozimetri Bakteriyolojik Tanı Yöntemleri, Su Kirlıliginde Mıkroorganızmalann önemi, Immunolojık Yöntemler. Çevre lCımyasından Seçme Konular Kuvantum Mekaniği, Atom ve Molekül Fizigı, Elekttomagnetik Teon Yüksek Enerji Fizigi Elektnk ve Magnetızma, Elektronik, Optik, Yaniletkenkt Fizigi Temel Analirik Kim)^ ve Enstrümantal Analiz Yöntemleri Anorganik Kımya, Moleküler Spektroskopı, Koordınasyon Kimyası Organik ve Biyokımya Genel Fizıksel Kimya Organik Kimya Matematik. Olasılık Hesap, Deniz Khiüigı, Akıskanlar Mekaniği. Deniz Meteorolojisi, Yatınm Politikalan, lşietme Politikalan ' Genel Makma Müh., Temel Konular Matematik, Elektnk ve Elekîromk Devreleri, Biyomedfltal Elektnk Makeme Büımij Fizıksel Metalurji, Malz. Mekanik Ozellıklen. Döküm Prensiplen ve Teknolojisi Proses Metalurjisi, Seramik-Refrakterler, Metalurji Mühendıslıği Kinetiği ve Termodinamıgı Orman Politikası Ekonomi, Ormancılık tşletme Ekonomisi Maliye.Hukuk Orman Amenajmanı Havza Amenajmanı, Toprak Koruması, Orman Entomolojisi ve Orman Koruma Orman Transp. Tes. ve Taşıtlan 1-0. Genel Botanik, Orman Botanigi I. Orman Botanigi II, Fitoppatoloji, Orman Ağaçlanmrj Hayatı. Emprenye Teknigi (Orm. End. Müh.), Odûn Anatomisi (Orm. End. Müh.), Odun Patalojisi (Orm. End. Müh.) Fizıksel ve Mekanik Agaç Teknolojisi (Orm. End. Müh.), Yonga Levha Endüstnsi (Orm. End. Müh.) Av AraçUn ve Avlama Tek.. Gemicilik ve Navigasyon, Bahkçı Gemilen ve Dcnanımlan, Sporfif Balıkçıhk, Demarsal Balık Avc. Gelişmiş Ülkelerde Ton ve Kıhç B. Avcılığı Kum Midyelen Avcılığı Biyokimya. Gıda Kimyası. Gıda Mikrobiyolojisi, Işleme Teknolojileri Yüksek Lisans Ders Programı Yüksek Lisans Ders Programı Analiz, Topolojı, Cebir. Geometri Haberleşme, Işaret tşleme, sistem Teonsi. Elektronik De\Teler, Lojik DevTeler, Orta ve Yüksek Gerilim, Dielektnkler, Sistem Teonsi, Güç Elektronıgı Bal. Biyoloji. Polulasyon Dinamiği. Balık Sistematıği, Ekoloji, Plankton Bilgisi. Su OmurgasYZİan Limnoloji. Ekoloji. Bal. Bıyoloj. Populasyon Dınamıgi. Su Omurgasızlan, Kirti Su Biyolojisi PERŞEMBE ORHAN BURSALI Arkadaşım Eşek Öldüğünün duyulduğu gün gençlerin arasınday- dım, çoğunun ağzını bıçakaçmıyordu. Ne oldugu- nu anlamak için birisine hafifçe dokundum, zırla- maya başladı. Banş Mançonun cenazesine git- mek istediğini ve nereden kaldırılacağını sordu... Oturduk, Barış Manço'yu konuştuk... Olümüne yü- rekten ve derinden karşı çıktılar, isyan ettiler... Man- ço'nun ölümü kabul edilmiyordu! Denizler, gökyüzüler, tarlalar ve manavlar dolu- su domatesler, biberler, patlıcanlar konuşuldu... dağlar dağlar yürüyüşler yapıldı. Afrika, Asya. Av- rupa, Amerika dolaşıldı. Herkes belleğinde kazılı bi- çimiyle Banş Manço'yu dile getirdi. Sonra gülün- dü ve gülündü. Dünya gezgini programlan müthişti. Bizden biri gibi duran, ama giyimiyle ve duruşuyla ayrıksı ve başkaldıran kişiliği ile etkileyiciydi. Bunlar arasın- da beni en çok cezbeden, çocuklaria ilişkisiydi. O, çocuklan ve insanlan etkilemiş, insanlar da onu tam anlamıyla toplumsallaştırmıştı! Bir seveninin dile getirdiği "O bir masal kahra- mantydı" tantmı, her şeyiyle Banş Manço'ya uyu- yordu. Büyük büyük insanlar da masal kahraman- lannı kaybetmişlerdi. Manço'nun programlanyla büyüyen birkaç nesil çocuk artık kocadılar; ben de dahil, bazılan kısa eşek, bazılan uzun eşek oldu- lar. Bazılan ise "Eşşek kadaradam!" bazılan da eş- şek kadar eşşek! Manço'nun sıpalan da eşşekleri de çok üzgün- dü. Çocuklarımla hafta sonları Manço'nun 7'den 70'e programını seyrederek büyüdük. O, çocuk- laria nasıl ilişki kurulacağı konusunda örnekler sun- du bütün topluma. Çocuklaria çok kolay ortak bir dil kuruyor, bütünleşiyordu. Çocuk aıhunu hep içinde taşımayan bir insanın, bunu ömrü boyunca rol olarak yapması mümkün değildir. Büyüklere, bütün Türkiye'ye ana dersi, "Çocuk- luğunu unutrnal" idi, "Çocukluğunu anımsa, sıksık çocuk ol ve çocuklannla birlikte ol!" Çocuklann önünde yerlerde yürüdü, kırkayak ol- du; çocuklar gibi konuştu, söytedi, dinledi. Çocuk- lan adam yerine koydu, çocuklann kişiliklerinin ge- lişmest için etkileşimli ortamlar hazırladı. Onlarla an- ne ve babalannı çekiştirdi. Banş Manço'yu en son sigara aleyhtan birtop- lantıda izledim. Bir masal kahramanı gibi içeri gir- miş ve salondaki çocuklaria hemen iletişimini kur- muştu. Bir 45 dakika boyunca Banş Manço'nun çocuklaria diyaloğunu büyük bir keyifle izlemiştik. • • • Evlerde bireyler arasında en büyük eksikliklerin başında çocuklaria iletişim geliyor. Geçenlerde Deneme Bilim Merkezi'ni gezerken, çocuğuyla gelmiş bir babayı gözledim. Oğlu, de- ney setleriyle oynuyordu. Baba da başında durmuş, biraz uzakta ona bakıyordu. Duruşunda, bitse de gitsek diye bir hava vardı. Babalar daha çok böyle, anneler ise daha az Manço ise evterde bu durumun değişmesi- için hayatı boyunca çalıştı sanki. TRT, Manço'nun o her zaman geçerii program- lannı yeniden ve yeniden yayımlamahdır. iran'la ilişkilerde askerler devrede Üçlü toplantıyı canlandırma girişimi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - tran Dışişleri Ba- kan Yardımcısı Muhsin Eminzade'nin Ankara'daki temaslan sırasında, her iki ülkenin askeri yetkililen ara- sında telefon hattı kurulma- sı kararlaştınldı. Tahran yö- netiminin, Türkiye-Suriye- lran arasındaki iiçlü toplan- tıların canlandınlmasını önerdiği, Türkiye'nin de bu- nu not ettiği bildirildi. Eminzade dün başlayan temaslan çerçevesinde Dı- şişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Uğur Ziyal'le bir araya geldi. Heyetlerin de katıldığı görûşmede, sı- nırdaki Türk ve Iranlı komu- tanlar arasında telefon hat- tı kunılması kararlaştınldı. Komutanlann isimleri, Tah- ran'da gelecek ay yapılacak olan güvenlik toplantısın- da belirlenecek. Benzer bir hat, Suriye ile yasanan PKK bunalımı sı- rasmda bir ucu Malatya 2. Ordu Komutanhğı'nda ol- mak üzere Şam yönetimiy- le kurulmuştu. Görüşmelerde Irak ko- nusu da ele alındı. Iran gö- rüşlerinı, Irak'ın toprak bü- tûnlügünün ve siyasi birli- ğinin korunması, başka bir oluşuma gidilmemesi ola- rak özetledi. Irak'ın parça- lanmasından duyduğu en- dişeyi dile getiren İran'ın, Kuzey Irak'ta teröre karşı mücadele edilmesi geregi- nı kabul etti. İran'ın görüş- melerde, Türkiye-Suriye- Iran arasında bölgesel İco- nulara ilişkin üçlü toplan- tılann yeniden yapılmasım gündeme getirdiği, Türki- ye'nin de bu isteği not etti- ği ögrenildi. Türkiye, gö- rüşmede, sınır güvenliği- nin sağlanmasına ilişkin sı- kınttlan dile getirdi. Eminzade, akşam saatle- nnde, önce Cumhurbaşka- nı Sflleyman Detnirel sonra da Dışişleri Bakanı İsmail Cem tarafindan kabul edü- di. ANKARA 17. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1999/40 KararNo: 1999/29 Davacılar Mehmet Ali Saner vs. tarafindan. davalı nüfos müdürlügü aleyhine açılan soyadı tashihi davasının yapılan duruşması sonunda: Davanın kabulü ile Istanbul ili. San- yer ilçesi, Kıreçburnu rnah. C: 005/02- S: 31. K: 104'de nü- fusa İcayıtlı, Hasan ile Fatma Nazire'den olma 20.3.1328 dogumlu Mehmet Ali Evcımen. aynı yer nüfusuna kayıtlı Ali Sadık ile Peyker Hatıce'den olma. 4.4.1933 doğuînlu Zehra Perihan Evcimen, aynı yer nüfusuna kayıtlı. Mehmet Ali ve Zehra Perihan'dan olma 11.8.1961 dofumlu Nurdan Evcimen ve aynı yer nüfusuna kayıtlı, aynı ana baba kızı 7.10.1966 doğumlu Nursen Evcımen'in Evcimen olan so- yadlannın (davacılann soyadlannın) Saner olarak tashihi- ne, bu şekilde nüfusa kayıt ve tesciline dair verilen karar yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 3263 ANKARA ASLİYE 18. HUKUK MAHKEMESPNDEN EsasNo: 1998,314 ••' KararNo: 1998/517 Davacı Sinan Bükün veküi Av^ukat Tülay Özküçûk tarafindan davalı nüfus müdürlügü aleyhme açılan soyadı düzeltilmesi da- vasının yapılan açık yargılaması sonucu venlen karar geregince; Hüknnı: Davanın kabulû ile: Bitlis ili Tatvan ilçesi EJönertaş kö- yü cilt no: 035/02, sayfa no: 14, kütük sıra no: 70'de nüfusa ka- yıtlı Tayfur ve Bakize'den olma 5.1.1949 dofum tarihli davacımn nüfusta Bükün yazılı bulunan soyadının .«^zizoğlu olarak dûzel- tilmesirıe. Nüfus kayitlanna da Azızoğlu olarak yazılmasına ka- rar verilmıştir. Ilan olunur. 28.11.1998 ' Basm: 3248
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle