Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 ŞUBAT 1999 PERŞEMBE
DIZIYAZI
Eşcinsellik eşitsizliğin ürünüdürDOCU PERİNÇEK
2. CİNSia ARAS1EŞİTSİZÜK VE
Kaduı kirieteftiriince ve aşagılamnca: Bırtakım fe-
mınistlenn. eşcinselligi bır •'özgürlük'' gibi yansıt-
malan. larihin acı bir cilvesi oluyor. Çünkü eşcinsel-
lik, aynı zamanda cinsler arasındaki eşitsizliğin, ka-
dınm aşagılamnası ve köleleştirilmesinin bir ürünü-
dür. Toplumun, meta ekonomisinın yaygınlaşmasıy-
la birlıkte sınıflara bölünmesi, kadın-erkek aynmı-
nı da dennleştirdi.
Sınıflara bölünme ve cinsler arası eşitsizliğin bü-
yümesi birlıkte yaşandı. Eşcinsellik ise yukanda ka-
nitlarıyla ortaya kondueu gibi, bu iki farkhlaşmarun
günah çocugudur. Platon'un ıdeal Devleti'nde kadı-
run yen yok. Çiinkü sınıflara bölünmüş toplumda ka-
dın aşağı cinstir. Aşagı bir cins ise Devlet gibi kut-
sal öruütlenmeye giremez.
Kadin âtasal üratMn ıkfada tKtdaca: Kadın yal-
nız. Devlet in mi dışındadır. Kadın zihinsel faaliye-
tin. sanatm, hâkim sınıflann ayncalığı olan her fa-
aliyetin dışındadır. Eski Yunan'da bır tane kadın fi-
lozofgösterebilirmisiniz? Bir tane kadın Romalışa-
ire rastladınız mı? Hz. Muhammed'in hadislenne
göre. 124 bin nebi bulunuyor. tçlerinde kadın varmı-
dır? Aynı sorulan. tran. Emevi, Abbasi ve Osmanh
için de sorabiliriz.
Özetı şudur: Kölelık ve kulluk sistemlerinin ide-
olojisini inşa edenler arasında kadın bulunmaz. Ya-
ni kadın olmak ve aydın olmak bir araya gelemez.
Kadın. zihinsel yaratıcılığın dışına sürülmüştür. Bu
durumda. kadınla derin duygusal ıletişim de olanak-
sız kılmmıştır. Zihinsel ve duygusal derinhği olma-
yan kadınla ancak ınsan soyunu üretmek için ilişki
kurulur. Aşk ise yalnız insan türünü ûretme eylemi
değıldir: zihinsel ve duygusal boyutlan olan bir iliş-
kidir. Budurumda Platon ne yapsın? Kadını niçin Dev-
let'ine alsuı? Kadınla hangi derin cinsel arkadaşlığı
tadabilir ki? Platon'un Devlet'ınde "kutsal aşkm er-
kekler arasında olmasın
, kadının zihinsel faaliyet
alanının dışına atılmasının olağan bir sonucudur.
Duygusal ilişki, erkekle olmaktadır. Eskı Yunan'da
erkekle duygusallık boyutu olmayan ilişkiye "pisoğ-
lancıhk" denmektedir. Oglancılığın "hasr duygusal
oluyor.
"Kutsal aşklar", köleci ve feodal soylular sınıfi
içınde erkekler arasında yaşanıyor. Büyük İsken-
der'in büyük aşkı. filozof Aristotales'tir. Mevlana,
Şemsi Tebrizi ve Hüsamettin Çelebi'ye büyük bir
tutkuyla bağlıdır. Anadolu'da "davuldengjdengjne"
denir. Cinsel aşk, eşitler arasında derindir; denlder
arasında derindir. Kölelik ve kulluk toplumlannın fi-
lozoflan, düşünürleri, şairleri, kadınlar arasında ken-
di denlderini bulamayacaklan için, derin zihinsel ve
duygusal beraberlıklerini kendileri gibi entelektüel
erkeklerde aramışlardır.
Peki saray kadınlan, soyluların kadınlan ne yap-
tılar. gerçek sevgi ve şefkati nerede buldular? Erke-
ğin erkeğe yöneldiği bu toplumlarda. aşağılanmış
ve gururunu yitirmiş olan kadın, aşkı kendi eşitinde
aramıştır. Lezbiyenlik bir bakıma bir aşağılanmanın
ve bir hüznün paylaşılmasıdır. Erkek eşcinselliğinin
yaygın olduğu her toplumda. kadınlar da eşcinselli-
ğe itilmistir. Oğlancılık ile sevicilik aynı toplumsal
ilışkilerin ürünüdür: birmadalyonun iki yüzüdür. Er-
kek ve kadın, zihinsel ve duygusal dennligi olan be-
raberliği. sınıfsal karşıtlıklar yüzünden karşı cinsle
kuramayınca bu kez. kendi cinsinı tersine çevirme-
ye zorlanmaktadır. Toplumsal sistem ve ideoloji, er-
kek ve kadın biyolojisıni zorluyor.
3.gÛBUYPIIMPtm]ZMWEEjClBaiİ(
Eşcinsellik, kapitalizmin çürü-
me döneminde, emperyalizm çağında doruğa çıktı.
HMer'leri. Mussolini'leri ve en son ABD saldırgan-
lığrnı yaratan emperyalızn1
' yalnız şiddet alanında de-
ğil, eşcinsellikte de Neron'lann köleci imparator-
luklanyla karşılaştınlamayacak rekorlar kırmıştır.
ABD'li araştırmacı Kinsey. krrkyıl önce ABD'de-
ki eşcinsellerin oranını yüzde 37 olarak saptıyordu.
Yaptığı anketler sonucu yazdığı rapora göre, üç
ABD'liden biri eşcinsel veya eşcinsel duyumlu idi.
Aradan geçen lcırk yıl içinde eşcinselliğin çok daha
yaygın hale geldiği ve sistemin propaganda araçla-
nnca yüceltildiği söyleniyor. ABD, her alanda günü-
müzün Roma'sı oldu.
Kinsey raporunun açıkladığı oranlar abartmalı ola-
bilir, bunu tartışmıyoruz. Önemli olan şudur: Kapi-
talizmin liberal çağında eşcinsellik eğiliminin bugü-
ne göre çok çok küçük oranda olduğudur. Yine aynı
yasayı keşfediyoruz: Atina ve Roma'da olduğu gibi,
sınıf tahakkümünün ağırlaşması, cinsler arası eşitsiz-
liklerin büyümesi ve sistemin çürümesi ile eşcinsel-
lik arasında koşutluğu kapitalizm de kanıtlamıştır.
Özel çıkar ve bireysel kâr sistemi, bugün doğa ve
insanı yıkıma uğratan bir nitelik kazandı. Artık sis-
tem, aşkj da doğadan koparmaktır. Çürüyen kapita-
lizm, doğayla birlikte insan doğasını da zorluyor. In-
giltere parlamentosunun kudretini anlatmak için,
"Kadını erkek. erkeği kadın yapmak dışında her şe-
>i yapabilir" denir. Çürüyen kapitalizm, Ingıliz par-
lamentosunu da geçerek erkeği kadın ve kadını er-
kek yapacak ölçülerde doğayı zoriamaktadır. 20.
yüzyilın sonlarında özel çıkarcılık, dizginlerinden
boşandı. Bunabağh olarak bireycileşme, yalnızlaş-
ma, cemaatini yitirme. tüketim humması ve can sı-
kıntısı yanında ve onlarla ilişkili olarak eşcinsellik
de yayıimaktadır. Burada eşcinsellik, sistemin insa-
na dayattığı acılardan ve yırtıcılıktan kaçmak için,
uyuşturucu gibi, içki. kumar. iskambil oyunlan, fal-
cılık, büyücülük. loto-toto, piyango, ganyan gibi, bir
yabancılaşma ve çürüme olayıdır.
12 Eylü ptttmiM. Türkiye'nin eşcinsellik olayım,
12 Eylül'den sonra yoğun ve yaygın olarak yaşama-
sı da anlamlıdır. 24 Ocak kararlan ve 12 Eylül cun-
tası, sınıf farklannı Türkiye tarihinin görmediği oran-
da derinleştirmiş, toplam 650 bin insanın gözalü ve
hapishaneden geçtigi bir şiddet uygulamış, emekçi
hareketini ezmiş, Türk-tslam Sentezi'ni resmi ide-
oloji olarak kabul etmiştir. Bütün bunlara bağh ola-
rak, eşcinsellikte de patlama yaşanmıştır.
Türkiye insanı, homoseksüel, travesti, heterosek-
süel, lezbiyen, gay gibi kavTamlarla hep 12 Eylül
döneminde tanıştı. Eskiden Türkiye toplumunda ola-
ğandışı ve iyi gözle görülmeyen, en azından bir dav-
ranış bozukluğu sayılan eşcinsellik, 12 Eylül'den
sonra büyük ideolojikatağını yapmıştır. Istanbul, tz-
mir ve Ankara'mn belli çevrelerinde, eşcinsel olma-
yan entellerin utandığı ve entelden sayılmadığı bir
hava estirilmiştir.
Sendikalı işçi sayısı azalırken, işçi haklan bastın-
hrken, tanmın çökertildiği bir ortamda köylünün ya-
şama hakkı tehdit altına girerken "cinsel tercih öz-
gürlüğü*1
, insan haklan listesinin en başına kurulmuş-
tur. Emperyalist sistemin merkezlerinde imal edilen
"Yeni Sİrf", bu dönemde Türkiye'ye ihraç edilmiş ve
bunlar aracılığıyla sınıf mücadelesi aşağılanarak eş-
cinsel, travesti, fahişe. lumpenlik gibi sınıf dışı un-
surlann hak ve özgürlükleri için mücadele örgütleri
ve partisi devreye sokulmuştur. Eşcinselliğin bir em-
peryalist ihraç malı oldugunu, 12 Eylül döneminde
kendi ülkemizde de gördük.
Sokak çocuğunun
cinsel tercih özgürlüğiiEşcinselliğin insanlann
özgür seçımlenyle yaygın-
laşmayıp sistem tarafın-
dan zorla dayatılmasını.
en çarpıcı biçimde toplu-
mumuz yaşamışTir. Cum-
hurbaşkanlığı'na bağh
Devlet Denetleme Kuru-
lu'nun geçen yıl hazırladı-
ğı bir raporda, 2000 yılın-
da Türkiye'de bir mılyon
çocuğun sokakta yatacagı
belirtıldi. 2000'e geldik.
Bugün Türkiye nüfusunun
yüzde 3 l'i 14 yaş ve altın-
daki çocuklardan oluşu-
yor. Demek ki, 20 milyon
çocuğun 1 rnilyonu sokak-
larda yatmaktadır. Sokak
cu üyelerinden, sinema
eleştırmeni Tunca Arslan,
sokaöa diişen "her çocu-
ğun",içlerinde farklılık ol-
maması için. aralanna ka-
tıldığı grubun üyelerinin
cinsel tecavüzüne uğradı-
ğını belirtmektedir. (3)
Sistem, acımasız eko-
normk ve toplumsal ko-
şullanyla sokağa attığı her
erkek çocuğa duvar diple-
rinde tecavüz etmekte, onu şiddet yo-
luyla eşcinsellığe zorlamakta ve arka-
sından da, o çocuga, "Bu senin cinsel
tercih özgürliiğündür"'demektedır. Bir
mılyon çocuk, büyük şehirlerin sokak-
lannda. Ve o bır milyon çocuk, daha er-
genlik çagına gelmeden kendi cınsinin
tecavüzüne ugruyor. Bu eşcinsel ilişki-
ler. birçogu için. daha sonra da devam
edıyor. Hatta bazılan için eşcinsel iliş-
ki, bir "ekmek kapisı" haline geliyor.
Bütün bunlar zorla. şiddetle olmakta-
dır.
Hstmı tamtçısHB ve yazarna iştevfc
Ancak. daha vahimi. birtakım ideolog-
lann. romancılann. sinemacılann, şa-
ırlerin. magazin basını ve yazarlannın
şiddet yoluyla dayatılan eşcinselligi.
"yükselen değerler" kategorisi içine
alarak parlatmalandır. Yıkıntılann için-
dekı tecavüz, ideolojik tecavfızle birleş-
mekte ve sürmektedır. Sokağa düşen ço-
cuğun ırzına geçilmesi ile bu tecavüzü
"einsel tercih özgüriüğü" olarak toplu-
ma takdim eden sanatçınvn faaliyeti.
aynı mekanizmanın farklı işlevleridir.
Sistem. tecavüz ettiği çocuğa, bu duru-
mu "özgürlük" olarak kabul ettirmek-
tedir.
Son aylarda televizyonda iki fılm
seyrettim. Biri "Ağır Roman", diğeri
"Hamam" filmleriydi. Gazetelerdeki
olağanüstü öv güler nedeniyle bu film-
leri merak ettim. Her ikisinin de, çürü-
yen sistemin ürünü olan insanlık faci-
alannı. eşcinselligi. fahişeliği. uyuştu-
nıcu bağımhlıgını. cakalhğı. özetle üre-
timle hiçbir bağı olmayan toplumsal
tortuyu, şirin ve güzel göstermek için
çevTİldiğini gördüm. Sistemin bu durum-
lara ittiği zavallı insanlanmıza, bu düş-
künlükleriyle gurur duymaları telkin
edilmekte, her an bu hallere düşebile-
cek olanlar ise çukura itilmektedir. Em-
peryalizme bağımlı sistemin yarattığı
yabancılaşma. sanata da yanstmış ve
sistemin sanatçısını da anaforun içine
çekmiştir. Teca%Tize uğrayan, yalnız so-
kağa düşen çocuk değildir. Bütün top-
lum. sistemin çürüyen kültür ve sana-
tının tecavüzü altındadır. Son dönem-
lerde, ödüller verilen, göklere çıkanlan
filmlere bakınız, hemen hepsi eşcin-
selligi yüceltmektedir. Sistem, bir mil-
yon çocuğu sokağa atıyor. Sokağa atı-
lan erkek çocuk, daha önce sokağa atıl-
mış ağabeyinin tecavüzüne uğruyor.
Sistemin sanatçısı, o çocuğun tecavü-
ze uğrama "özgürlüğûnü" savunuyor.
Mekanizmanın işleyişi budur.
SÜRECEK
(3) Tunca Arslan. "Sistemin sövdü-
ğii ve sevdiği çocuğu: Eşcinsellik". Pa-
pirüs, sayı 23, Ocak 1999, s. 9.
ÎHvanşürindesapıksevgiNecati'nın çağdaşı sayılan ve ZiyaPaşa'mnbirdört-
Iüğünde Necati ve Zati ile birlikte divan şiirinin kuru-
cularmdan biri olarak gösterilen Ahmed Paşa'dan ve-
rilen örnek, bugünün Türkçesiyle şöyle:
"Ali 'nin gitelytınagı can aynasıdtr
Buyüzâen onu görmek elden gelir iş degil
Ali 'nin yüee bayu giineşi bUe gümiiş bir servi üzerinde
gezdirirgibidir
Boyunun ıcunluğu iheriruieyitüngezdirilengüneşeb&tser
doğntsu
Ali öyle bir servidir ki yapmgı göğsii, yemişi de nazıdır
Doğrusu ammrsa uzun bayu insanın başına behdır
tncileri döken al dudağı
Cadı gikünün öldürdügimecan verentsa nefesinebenzer."
Eyüboğju'nunsözleriyle: "Burada daanbnlanlariçin-
de gerçek olan yalnız Ali adlı oldukça güzel (ozanın sev-
gbine. gözüne göre) bir delikanlımn varlığıdır. Ahmed
Paşa, sevdiği delikanlıyı önce bir kadın gibi anlarır. süs-
ier donatır. öyle alır karşısuıa. DK^n şürinde, kadınla
erkek se%giliyi anlatan deyimkr, kavramlar,buluşlar de-
ğişmez, olduğu gibi aktanlır."
Eyüboğlu'nun yapıtından öğrendigimize göre Ah-
med Paşa'nin *repertuvar"ı bu konuda oldukça zen-
gin... KitaptaIshak. Kasımvb. erkek sevgilileriçinya-
zılmış "âşıkane" şiirler de yer alıyor...
Kıtabm sonraki sayfalannda XVI. yüzyıl divan şa-
iri Zatı'nin Rüstem ve Yusuf adh erkek sevgilileri için
yazdığı şiirler örnek olarak veriliyor. Rüstem için ya-
zılan şiirde şair, erkek sevgilisinin kirpiklerini gönül-
leri delip geçen oklara benzetrnekte, sevgisi bütün de-
likanlılara acı veren bu genci Tann'nın bir an önce ko-
caltmasını dilemektedir... Yusuf için yazılan şiir ise
günümüz Türkçesiyle şöyledir:
'' Yusuf'un güzelliği Mısrın Yusfunu satm ahrsa ayıp mı
Gitelliginin Mısnmgören canını verir Yusufim
Şimdigitellik Mısnmunpek de iyiötemeyen bülbülüsensin
Ey eski Yimtfsenin çağın geçti, bizim Yusufçıktı ortaya
Gövdesininyarası Nil ırmağı gibi boyuna akar
Yusufim attığı oklargöğsümde daldal büyüdii
Eygitellik Mısnmn sultatu seni birazcıkgörse
Eski Yusufim çığhklan Zeliha gibi dünyayı tutar
EyZati, Yusıtftui şekerler saçan dudağı bana
Mısınn şekerinden daha tatlı gelir!'
Zati'nin bir önceki yüzyıhn şairlerine göre daha açık
sözlü olduğu görülebüiyor... Bu konuda Eyüboğlu'nun
açıklamalan şöyle: "ZatFnin dik getirdiğj, eski şiir kav-
ramlan içinde bir görünüş olarak bize sunduğu Yusuf
onunla yaşamış. buluşmuş bir deükanlı olsa gerek. Be-
yazıt Camisi'nin avlusunda dükkânı olan, orada rem-
makılık (kumla fal bakıcıuğı) yapan Zati1
nin daha bir-
çok sevgilileri vardı. Bunlann çoğu berber dükkânla-
nnda çahşan tüysüz deükanbcıklardL"
Divan şiirinin Osmanh toplumunun ekonomik-sos-
yal yapısı nedeniyle halktan kopuk, içine kapalı, sınır-
lı bir ortamda kalmış bir şiir oldugunu vurgulayan araş-
tırmacı, birer ekonomi kunımu olan loncalann, kayna-
ğında gene ekonomi bulunan tekke ve zaviyelerin her
birinin kendi anlayışlanna uygun bir şiirin yarancısı ya
da taşıyıcısı olduİdannı, bu kapalı ortamın ozanlan ve
düz yazıcılan dalkavukluğa, yüzsuyu dökûcülüğe yö-
nelttiğini belirtiyor. Osmanh devleti içinde kurulage-
len birçok tarikatın erkek sevgisine kaynak oldugunu,
"tekke şeyhlerinin bu gibi çorbalarda pek bolundan ru-
zu bulunduğunu'" belirten Eyüboğlu'nun sözleriyle: *Di-
van va/ınında tekke önemli bir kurumdur. En güçjü,
en başarılı. en derin düşünceli ozanlar tekkeden >etiş-
miştir. Bu arada. en aşın çapkuılıklann da gene tekke-
den çıküğı, en yakışıkh delikanhlann genetekkedenye-
tişenlerce bulunup soikugi, şiire döküldüğü bir ger-
çektir.-"
DUYURU
Enstitümüzde 1998-1999 Egitim-Öğrctinı yılı bahar yan)alında aşağıda belirtilen Anabilim Dallannda Doktora ö|-
rcııimi \-apilacaknr Adaylann aşagıdaid belgelerk birlikte 15-17 Şubat 1999 tarihlen arasında enstıtüyt şahsen baş-
vumalân gerelonektedir. (Posta ile yapılan başvuralar dikkate alınmaz».
BAŞVURU KOŞULLUU:
1- Ogrencilenn, dolctora sınavına bajvurabilmeleri için, yüksek lisans derecesme. hazıılık sınıflan hariç en az 10
yanyıl sûıeli Tıp. Diş Hekimligı ve Veteriner Fakûlteleri diplomasına. Eczacılık vt Fen Fakûlteler mezunlanmn ise,
yûksek lisans derecesme veya Sağlık Bakafllıği'nca dûzenlenen esaslara göre bır laboratuvar dalmda kazanılan uz-
manlık yetkisine sahip olmaUn gerekır. Bu kosullara sahıp olan adaylann. kendi alanlannda açıimıs olan doktora prog-
ramlanna, ılanda yazılı sûrc içinde enstıtüye başvunnası gerekır.
2- BiŞ'.urdugu Lısaniau Programı'ndân farklı bır dalda ögrenım görmus oinlann aday kaydı yaptırabılmesı ılgı-
li Anabılim Dalı Bajkanlığt'nm teklifi ve Enstıtü Yönetim Kurulu'nun onayına bağlıdır.
3- Doktora programına baş\"uranlanlan. lisans derslerinüı not ortalamasının % 10'undan, yüksek lisans kredili ders-
lerinin not ortalamasınm %10'undan, yapılacak yabancı dilbılgisi sınav notunun %10'undan Lisansüstü Eğiâmı Giriş
Sınavı (LES) notunun %20'sınden ve büîm sınavı notunun %50'sinden oluşacak toplam notun yüz üzennden en az
75'ıru alanlar prograna kabul edılır. .\ncak, yabancı dil sınavından yûz üzennden en az 40 not aiınması zorunludur.
4- Bilım sınavı, sırası ile yazılı ve sözlü yapıür. Her iki sınavda alınan notun ortalaması, bilim sınavı notunu teşkıl
eder. Yazılı sınavda yüz üzennden 50'nin altında not alanlar basansız sayılır.
5- Sınav sonuçlan Enstıtü Ögrenci Bürosu'nda ilan edilecektır.
ADAY KAYDI IÇtN GEREKLİBELGELER: (FotokopUeri olıcak)
a) Dıp.oma ya da çıkış belgesuun onaylı fotokopisı.
b) Dolctora âdaylannm Lisans ve Yüksek Lisans Transkriptlennin (Not Dökümû) onaylı fotokopisl
c) LES sonuç belgesinm onaylı fotokopisı.
ç I Yundışında öğrenım görerüenn. Yüksek Ögretim Kurulu'ndan alınacak denklik belgesinin onaylı fotokopisi.
d) Yabancı uyruklular için pasaport tercümesı
e) 1 adet resim.
f) Askerlik ımısade belgesı fotokopisi
g) Dilekçe.
SLNAVTARİHLERİ
Yabancı Dil Sınavı: 24 Şubat 1999 Çarşamba Saat: 10.00 (Yabancı Diller Bölüm Başkanlığı'nda yapılacakür).
Doktora Bilim Sıııvı: 3 Man 1999 Çar^ambayazıh sınavı saat: 10.00 sözlü sınavnsaat 14.00. , ,. , . ,
KesiB Kayıt Tarihi: 19-11 Mart 1999Carsamba-Perşembe ' ' " " "
Yedekler'İçin Keslıı Kıyrf tıriM: 12-MartlWCuma. '
Not: Aday kayıt tanhlennje ve kesın kayıt tanhkrinden sonra yapılan başvarular, hiçbir şekikie kabul edılmeye-
cekiır. Sınavlar ılgılı Anabil Dallan'nda yapılacaktır. (Adrts: IX' Fen Bılımkn Enstıtüsü Müdûrhigu: Ordu Cad. No:
200 Laleli-tstanbul).
ANABİLtMDALl KONTENJA.NLAR SRAVDA SORlîMLU
VE PROGR.\.MLARI DOKTORA OLDIĞI' KONULAR
BİYOLOJl
Hayvan Sıstematıgı
MolekûlerGenetik
Radyobiyoloji
Mikrobıyoloji
FtZİK
Atom ve Molekül Fizi|i
Yüksek Enerji ve Plazma Fizıgi
Genel Fizik
Ktvn'A
Analitık Kimya
Anorganık Khnya
Biyobmya
Fizıksel Kımya
Organik Kimya
DENİZ ULAŞ. Yt İŞLET. MÜH.
MAKtNA Mt'HENDİSLlĞl
BtYOMEDlKAL ML'HENDİSLİĞI
1+1
1-K
2-K
1+-
2+1
2+1
1+-
3+-
2+-
1+-
2+-
2+2
3+-
2+-
1+-
METALITUİ MÜHENDlSLİĞİ
Malzevne Bılımı
C'Tetun Metahajisi
ORMAN MÜHENDİSLİĞ1
Ormancılık Polinkası ve Yönetimi
Ormancılık Ekonomisi
Ormancılık Hukuku
S+-
3+2
Orman Amenajmanı
Havza Amenajmanı
Mera Amenajmanı
Orman Entomolojisi ve Konıma
Orman tnşaatı ve Transportu
Mühendıslık Mekaniği
Orman Botaniği
OR>L\> ENDÜSTRİMÜHENDİSLİĞİ
Orman Biyolojisi ve Odun Korarm Tek.
2+1
^•2
5+2
2+1
3+1
5+1
Odun Mekaniği ve Teknolojısi 2+1
SV tmiNLERİ AVLAMA VEİŞLEME TEKNOLOJtSİ
Avlama Teknolojisı 2+1
Işleme Teknolojisi 5+1
SL ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİC.
Hastalıklar 2+2
Yetıştıncüik 2+2
MATEMATtK 2+0
ELEKTRİK-ELEKTRONİKMÜHEN. 5+0
SL' ÜRÜftLERİ TEMEL Bİ1İMLERİ
Deniz Biyolojisi 2+0
Içsular Biyolojisi 2+0
Basm: 2733
Hayvan Morfolojisi ve Sistematıği,
Karjılastırmalı Hayvan Anatomısı.
Türkiye Faunası.
Moleküler Genetık, Biyokımya,
Enzımoloji
Radyasyonun Organızma Dûzeymdeki
Etkiîen, Doku Kültûrleri ve Uygulama
Alanlan, Bıyolojik Dozimetri
Bakteriyolojik Tanı Yöntemleri, Su
Kirlıliginde Mıkroorganızmalann önemi,
Immunolojık Yöntemler. Çevre
lCımyasından Seçme Konular
Kuvantum Mekaniği, Atom ve Molekül
Fizigı, Elekttomagnetik Teon
Yüksek Enerji Fizigi
Elektnk ve Magnetızma, Elektronik,
Optik, Yaniletkenkt Fizigi
Temel Analirik Kim)^ ve Enstrümantal
Analiz Yöntemleri
Anorganik Kımya, Moleküler
Spektroskopı, Koordınasyon Kimyası
Organik ve Biyokımya
Genel Fizıksel Kimya
Organik Kimya
Matematik. Olasılık Hesap, Deniz
Khiüigı, Akıskanlar Mekaniği. Deniz
Meteorolojisi, Yatınm Politikalan,
lşietme Politikalan '
Genel Makma Müh., Temel Konular
Matematik, Elektnk ve Elekîromk
Devreleri, Biyomedfltal Elektnk
Makeme Büımij Fizıksel Metalurji,
Malz. Mekanik Ozellıklen. Döküm
Prensiplen ve Teknolojisi
Proses Metalurjisi, Seramik-Refrakterler,
Metalurji Mühendıslıği Kinetiği ve
Termodinamıgı
Orman Politikası
Ekonomi, Ormancılık tşletme Ekonomisi
Maliye.Hukuk
Orman Amenajmanı
Havza Amenajmanı, Toprak Koruması,
Orman Entomolojisi ve Orman Koruma
Orman Transp. Tes. ve Taşıtlan 1-0.
Genel Botanik, Orman Botanigi I. Orman
Botanigi II, Fitoppatoloji, Orman
Ağaçlanmrj Hayatı.
Emprenye Teknigi (Orm. End. Müh.),
Odûn Anatomisi (Orm. End. Müh.),
Odun Patalojisi (Orm. End. Müh.)
Fizıksel ve Mekanik Agaç Teknolojisi
(Orm. End. Müh.), Yonga Levha
Endüstnsi (Orm. End. Müh.)
Av AraçUn ve Avlama Tek.. Gemicilik ve
Navigasyon, Bahkçı Gemilen ve
Dcnanımlan, Sporfif Balıkçıhk,
Demarsal Balık Avc. Gelişmiş Ülkelerde
Ton ve Kıhç B. Avcılığı Kum Midyelen
Avcılığı
Biyokimya. Gıda Kimyası. Gıda
Mikrobiyolojisi, Işleme Teknolojileri
Yüksek Lisans Ders Programı
Yüksek Lisans Ders Programı
Analiz, Topolojı, Cebir. Geometri
Haberleşme, Işaret tşleme, sistem Teonsi.
Elektronik De\Teler, Lojik DevTeler, Orta
ve Yüksek Gerilim, Dielektnkler, Sistem
Teonsi, Güç Elektronıgı
Bal. Biyoloji. Polulasyon Dinamiği. Balık
Sistematıği, Ekoloji, Plankton Bilgisi. Su
OmurgasYZİan
Limnoloji. Ekoloji. Bal. Bıyoloj.
Populasyon Dınamıgi. Su Omurgasızlan,
Kirti Su Biyolojisi
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Arkadaşım Eşek
Öldüğünün duyulduğu gün gençlerin arasınday-
dım, çoğunun ağzını bıçakaçmıyordu. Ne oldugu-
nu anlamak için birisine hafifçe dokundum, zırla-
maya başladı. Banş Mançonun cenazesine git-
mek istediğini ve nereden kaldırılacağını sordu...
Oturduk, Barış Manço'yu konuştuk... Olümüne yü-
rekten ve derinden karşı çıktılar, isyan ettiler... Man-
ço'nun ölümü kabul edilmiyordu!
Denizler, gökyüzüler, tarlalar ve manavlar dolu-
su domatesler, biberler, patlıcanlar konuşuldu...
dağlar dağlar yürüyüşler yapıldı. Afrika, Asya. Av-
rupa, Amerika dolaşıldı. Herkes belleğinde kazılı bi-
çimiyle Banş Manço'yu dile getirdi. Sonra gülün-
dü ve gülündü.
Dünya gezgini programlan müthişti. Bizden biri
gibi duran, ama giyimiyle ve duruşuyla ayrıksı ve
başkaldıran kişiliği ile etkileyiciydi. Bunlar arasın-
da beni en çok cezbeden, çocuklaria ilişkisiydi.
O, çocuklan ve insanlan etkilemiş, insanlar da onu
tam anlamıyla toplumsallaştırmıştı!
Bir seveninin dile getirdiği "O bir masal kahra-
mantydı" tantmı, her şeyiyle Banş Manço'ya uyu-
yordu. Büyük büyük insanlar da masal kahraman-
lannı kaybetmişlerdi. Manço'nun programlanyla
büyüyen birkaç nesil çocuk artık kocadılar; ben de
dahil, bazılan kısa eşek, bazılan uzun eşek oldu-
lar. Bazılan ise "Eşşek kadaradam!" bazılan da eş-
şek kadar eşşek!
Manço'nun sıpalan da eşşekleri de çok üzgün-
dü.
Çocuklarımla hafta sonları Manço'nun 7'den
70'e programını seyrederek büyüdük. O, çocuk-
laria nasıl ilişki kurulacağı konusunda örnekler sun-
du bütün topluma. Çocuklaria çok kolay ortak bir
dil kuruyor, bütünleşiyordu.
Çocuk aıhunu hep içinde taşımayan bir insanın,
bunu ömrü boyunca rol olarak yapması mümkün
değildir.
Büyüklere, bütün Türkiye'ye ana dersi, "Çocuk-
luğunu unutrnal" idi, "Çocukluğunu anımsa, sıksık
çocuk ol ve çocuklannla birlikte ol!"
Çocuklann önünde yerlerde yürüdü, kırkayak ol-
du; çocuklar gibi konuştu, söytedi, dinledi. Çocuk-
lan adam yerine koydu, çocuklann kişiliklerinin ge-
lişmest için etkileşimli ortamlar hazırladı. Onlarla an-
ne ve babalannı çekiştirdi.
Banş Manço'yu en son sigara aleyhtan birtop-
lantıda izledim. Bir masal kahramanı gibi içeri gir-
miş ve salondaki çocuklaria hemen iletişimini kur-
muştu. Bir 45 dakika boyunca Banş Manço'nun
çocuklaria diyaloğunu büyük bir keyifle izlemiştik.
• • •
Evlerde bireyler arasında en büyük eksikliklerin
başında çocuklaria iletişim geliyor.
Geçenlerde Deneme Bilim Merkezi'ni gezerken,
çocuğuyla gelmiş bir babayı gözledim. Oğlu, de-
ney setleriyle oynuyordu. Baba da başında durmuş,
biraz uzakta ona bakıyordu. Duruşunda, bitse de
gitsek diye bir hava vardı.
Babalar daha çok böyle, anneler ise daha az
Manço ise evterde bu durumun değişmesi- için
hayatı boyunca çalıştı sanki.
TRT, Manço'nun o her zaman geçerii program-
lannı yeniden ve yeniden yayımlamahdır.
iran'la ilişkilerde askerler devrede
Üçlü toplantıyı
canlandırma girişimi
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - tran Dışişleri Ba-
kan Yardımcısı Muhsin
Eminzade'nin Ankara'daki
temaslan sırasında, her iki
ülkenin askeri yetkililen ara-
sında telefon hattı kurulma-
sı kararlaştınldı. Tahran yö-
netiminin, Türkiye-Suriye-
lran arasındaki iiçlü toplan-
tıların canlandınlmasını
önerdiği, Türkiye'nin de bu-
nu not ettiği bildirildi.
Eminzade dün başlayan
temaslan çerçevesinde Dı-
şişleri Bakanlığı Müsteşar
Yardımcısı Uğur Ziyal'le
bir araya geldi. Heyetlerin
de katıldığı görûşmede, sı-
nırdaki Türk ve Iranlı komu-
tanlar arasında telefon hat-
tı kunılması kararlaştınldı.
Komutanlann isimleri, Tah-
ran'da gelecek ay yapılacak
olan güvenlik toplantısın-
da belirlenecek.
Benzer bir hat, Suriye ile
yasanan PKK bunalımı sı-
rasmda bir ucu Malatya 2.
Ordu Komutanhğı'nda ol-
mak üzere Şam yönetimiy-
le kurulmuştu.
Görüşmelerde Irak ko-
nusu da ele alındı. Iran gö-
rüşlerinı, Irak'ın toprak bü-
tûnlügünün ve siyasi birli-
ğinin korunması, başka bir
oluşuma gidilmemesi ola-
rak özetledi. Irak'ın parça-
lanmasından duyduğu en-
dişeyi dile getiren İran'ın,
Kuzey Irak'ta teröre karşı
mücadele edilmesi geregi-
nı kabul etti. İran'ın görüş-
melerde, Türkiye-Suriye-
Iran arasında bölgesel İco-
nulara ilişkin üçlü toplan-
tılann yeniden yapılmasım
gündeme getirdiği, Türki-
ye'nin de bu isteği not etti-
ği ögrenildi. Türkiye, gö-
rüşmede, sınır güvenliği-
nin sağlanmasına ilişkin sı-
kınttlan dile getirdi.
Eminzade, akşam saatle-
nnde, önce Cumhurbaşka-
nı Sflleyman Detnirel sonra
da Dışişleri Bakanı İsmail
Cem tarafindan kabul edü-
di.
ANKARA 17. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1999/40 KararNo: 1999/29
Davacılar Mehmet Ali Saner vs. tarafindan. davalı nüfos
müdürlügü aleyhine açılan soyadı tashihi davasının yapılan
duruşması sonunda: Davanın kabulü ile Istanbul ili. San-
yer ilçesi, Kıreçburnu rnah. C: 005/02- S: 31. K: 104'de nü-
fusa İcayıtlı, Hasan ile Fatma Nazire'den olma 20.3.1328
dogumlu Mehmet Ali Evcımen. aynı yer nüfusuna kayıtlı
Ali Sadık ile Peyker Hatıce'den olma. 4.4.1933 doğuînlu
Zehra Perihan Evcimen, aynı yer nüfusuna kayıtlı. Mehmet
Ali ve Zehra Perihan'dan olma 11.8.1961 dofumlu Nurdan
Evcimen ve aynı yer nüfusuna kayıtlı, aynı ana baba kızı
7.10.1966 doğumlu Nursen Evcımen'in Evcimen olan so-
yadlannın (davacılann soyadlannın) Saner olarak tashihi-
ne, bu şekilde nüfusa kayıt ve tesciline dair verilen karar
yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 3263
ANKARA ASLİYE 18. HUKUK
MAHKEMESPNDEN
EsasNo: 1998,314 ••' KararNo: 1998/517
Davacı Sinan Bükün veküi Av^ukat Tülay Özküçûk tarafindan
davalı nüfus müdürlügü aleyhme açılan soyadı düzeltilmesi da-
vasının yapılan açık yargılaması sonucu venlen karar geregince;
Hüknnı: Davanın kabulû ile: Bitlis ili Tatvan ilçesi EJönertaş kö-
yü cilt no: 035/02, sayfa no: 14, kütük sıra no: 70'de nüfusa ka-
yıtlı Tayfur ve Bakize'den olma 5.1.1949 dofum tarihli davacımn
nüfusta Bükün yazılı bulunan soyadının .«^zizoğlu olarak dûzel-
tilmesirıe. Nüfus kayitlanna da Azızoğlu olarak yazılmasına ka-
rar verilmıştir. Ilan olunur. 28.11.1998 ' Basm: 3248