Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ŞUBAT 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR 15
UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCt
3oğazlar'ı tankerlerden kurtaracak Bakû-Ceyhan projesi için uygarlık adına dayanışma
Bakfı-Istiuıl>ııl 'kifltür lıattfÖncekı hafta pazar gününden (24
Ocak 1999) îtıbaren Cumhuriyet'te ya-
vımlanan "Azerbaycan'ın Gözbebeği
Bakû " başlıklı yazı dizimizi ızleyen h-
miokuHar. Mimarlar Odası ylaAzerbay-
can Mimarlar lttifakı arasinda 5 Ocak
1999 günü Baküde imzalanan "kültü-
rel işbirliği ve dayanışma protokoUeri"
hakkında daha aynntılı bilgıler ıstedi-
ler. Birgezi ve izlenim dızismde daha çok
gözlemlerimizeyer vermeyi veğlediğimiz-
den, protokollerın içeriğme fazla gir-
memiş, sadece anlamından söz etmiştiL
Şimdi hem bu eksıği gıdermek hem de
konuya duyarlı okurlarımızın arşivleh-
,nf de armağan olarak bu suvfamızı sa-
dece "protokol metinlerine" ayırıyo-
Boğazıçi'nm korunması için kültürel
ışbırliğı protokolu
Madde 1: Amaç: lstanbul ve Boğazı-
çi'ndeki mimarlık ve kültür değerlen,
TÜTkiye-Azerbaycan ve dünya mimar-
lan için evrensel değer taşıyan tanhsel
mıras nıteliğındedır. tstanbul ve Çanak-
kale boğazlan aynı zamanda korunma-
sı gerekli doğal mirastır.
Bu mırasın, petrol tankerlerince yara-
tılan ve yaratılacak olan tehlikelere kar-
şı korunması da vine Türkiye ve Azer-
baycan mimarlannca gerekli görülmek-
tir.
Her iki ülkenin mimarlannı temsi!
eden mimarlık kuruluşlan. yukarıdaki
anlayış birliği içinde lstanbul ve Çanak-
kale boğazlannın petrol yolu olmaması.
tarihi bir kentin doğal ve kültürel ıç me-
kâru olan Boğaziçı'nin tanker kanalına
dönüşmemesi ve Bakû-Kafkas petrolle-
rınin Boğazlar yoluyia değil, boru hat-
tıyla Türkiye üzennden Akdeniz'e ta-
şınması projelerine destek vermek. bu ko-
nuda her türlü ışbirliğini v apmak ve dün-
yanın diğer ülkelerindekı mimarlık ve
• Türkiye ve Azerbaycan mimarlannın 5 Ocak
1999 günü Bakû'de imzaladıklan "kültürel işbirliği
ve dayanışma protokoUeri", Hazar petrolünün
Akdeniz'e taşınmasında tanker kullanımına
altematif olan Bakû-Ceyhan boru hattı projesinin bir
ekonomik hedef değil, dünya mirası Boğazlar'ı
kurtaracağı için insanlık adına bir "uygarlık
projesi" olduğunu vurguluyor...
Kültürel mirasın petrol tankerierine karşı korunması protokolu, Bakû'nün tarihi şehir
meclisi salonunda iki ülkenin bavraklan arasında imzalandı.
198l'de Pindopi Şilebi kanlıca'daki tarihi yalılara böyle çarpmışü.
(Fotograf: ATÎLLA DAĞISTANLI)
kültür kurumlannı da bu işbirliğine or-
tak olmaya davet etmek ve bunu sağla-
mak için bırlikte girişimlerde bulunmak
üzere buprotokolu yaşama geçirmeye ka-
rar vermişlerdir.
Madde 2: Eylem planı: Yukandaki
amaç doğrulnısunda:
a) Bakû. lstanbul ve Tiflis'te toplantı-
lar yapılarak, aynca her iki ülkedeki mes-
leki ve genel dergi ve gazetelerde yayın
yoluyla, Türk ve Azeri kamuoyunun da
dikkatleri bu konuya çekılecek ve Boğa-
ziçi ileÇanakkale Boğazf nın insanlığın
onak mirası olan değerlen tamtılarak
petrol nakliyesinde tanker taşımacılığı
yerine boru hattının tercih edilmesi yö-
nünde toplumsal bilinç ve duyarlıhğa
katkıda bulunulacaktır.
b) Her iki ülkenin hükümetlenne or-
tak imzalı niyet mektubu gönderilerek.
Türkiye ve Azerbaycan mimarlannın
Boğazlar'dan petrol tankeri geçmesini
istemedikleri bildirılecektır.
c) Uluslararası Mimarlar Birliğı'ne
(Ul A) ortakbaşvuruda bulunularak dün-
ya mimarlarmın ve tüm ülkelerdeki mi-
marlık kurumlannın bu işbirliğine des-
tek vermeleri. kendi hükümetlenne de Bo-
ğazlar'ın korunması için duyarlı olma-
lan için başvuruda bulunmalan yönün-
de katkıda bulunması istenecektir.
d) UNESCO, ICOMOS gibi uluslara-
rası kültür ve tarih kurumlanna da ortak
imzalı çağnyla başvurularak destek ver-
meleri talep edilecektir.
e) 1999 yılı haziran ayında Çin'in Pe-
kin kentinde yapılacak U1A Dünya Mi-
marlan Genel Kurulu'na öneri götürü-
lecek ve UIA Genel Kurulu bildirisinde
Boğazlar' ın petrol yolu olamayacağı ko-
nusunun yer alması için ortak çalışma ya-
pılacaktır.
() tlgili tüm petrol şirketlerine ortak im-
zalı çağn mektupları gönderilerek, dün-
ya kültür mırasını korumak için tanker
taşıması yenne boru hattı projesinin ter-
cih edilmesinın kendileri için de bir ın-
sanlık görevi olduğu hatırlatılarak des-
tek istenecektir,
Madde3: Yürürlük: Bu protokol, im-
zalandığı tarihte yürürlüğe girer ve ge-
lişen koşuüara göre de yine imzalayan ta-
raflann ortak kararianyİayeni çalışma ko-
nulan için ekleme ve değişiklikleryapı-
labilir.
Tarih: 5 Ocak 1999, Bakû/ Azerbaycan
Türkiye Mimarlar Odası Başkanı: Ok-
tay Ekirici
Azerbaycan Mimarlar lttifakı Başka-
nı: tlham AKyev.
Mimarlık alanında da ikinci bir
güç birliği protokolu imzalandı
'Tarih yedoğa
ortak rriirasımız
İki ülkenin mimarlık meslek
örgütleri arasında Bakû de ger-
çekleşen buluşmanın ikinci
önemli üriinü ise genel olarakmi-
marlık ve kültür alanında da
"güçbiıiîği
r
'sürecinin başlatıl-
masma vönelik protokol oldu.
Türkive ile Azerbaycan arasın-
daki ilişkilerin daha çoksiyasal
ve ekonomik hedeflerde yoğun-
laşttğı bir dönemde. tek amacr
iki ülkedeki kültürel birikimlerin
"birlikte korunması ve gelişti-
rilmesi" olan Bakü buluşması-
nın bu tarihi belgesini de okur-
larımızın arşıvlerı için aynenya-
vımhvurum.
Azerbaycan Cumhuriyeti Mi-
marlar lttifakı ile Türkiye Cum-
huriyeti Mimarlar Odası arasın-
da ortak meslek yaratıcılığı fa-
alıyetine ilişkin protokol
Madde 1. İşbirfiği: Türkiye ve
Azerbaycan mimarlannı temsil
eden mimarlık meslek kuruluş-
lan bu protokolle aralanndakı
işbirliğinin diğer alanlarda da
sürdürülmesini arzu ederek:
a) İki ülkede de mevcut olan
tanhi, kültürel ve doğal mirasla-
nn korunması ve yaşatılması ala-
nındaki çalışmaların ve dene-
yimlenn geliştirilmesı için kar-
şılıklı işbirligiyle yapılmasına:
Fu/ulinin heykeli,
Bakû'deki çok sayıda şair
ve yazann heykelleriyle
birlikte tarihi kent
dokusunda mimarlık ve
edebiyat tarihinin birlikte
yaşamasına öncülük ediyor.
b) Azerbaycan ve Ermenıstan
arasında yaşanan Karabağ soru-
nu ve çatışmalardan ötürü, bu
bölgede 1 milyondan fazla insa-
nın e\lenni ve yaşadıklan kent-
len terk etmek zorunda bırakıl-
malanru kaygıyla karşılayan Tür-
kiye ve Azerbaycan mimarlan-
nın. bu sorunun banşçıl yöntem-
lerle çözümlenmesı. Azeri halkı-
nın Karabağ'daki geleneksel ya-
şamlanna yenıden kavuşmalan ve
bu bölgedeki savaş ortamından
zarar gören mimarlık mirasının
ve kültür anıtlannın kurtanlma-
sı ve yaşatılması yönünde, ulus-
lararası ilgı v e duyarhlık göste-
Bakû'nün tarihi caddelerini
bezeyen yapılar. lstanbul'un
Beyöğhı (Pera) bölgesindeki
Avnıpa etkisi taşıyan mimari
zengjrüiğin Hazar Denizi
kıyısında çok daha iyi
korunmuş 'akrabalan' gibiler...
rilmesi için çalışma yapılmasına,
c) Mimarlık ve iskân çalışma-
lannda deneyimlerin ve yöntem-
lerin aranması. mımarlık hizmet-
lerine ait kurallar ve standartlar
konusunda karşılıkli görüşme-
lerin başlatılmasına,
d) İki ülkedeki mesleki yayım-
larda, iki ülkenin mimari değer-
len hakkında tanıtım bilgilerine
yer verilmesine ve karşılıklı ola-
rak gönderilecek olan yaa ve ev-
raklann mesleki dergilerde ya-
yımlanmasına,
e) 1995 yılında Tiflis'te dü-
zenlenen toplantıda temeli atı-
lan "Karadeniz Mimaruk Foru-
mu" çahşmalannın değerli bir
şekilde devam ermesi için ortak
çalışmalar yapılmasına,
f)Tanhsel bağlar içerisinde di-
ğer yakın kültürlerin mimari de-
ğerlerini de tanıtmak ve esinlen-
mek üzere, Türkiye Mimarlar
Odasf nın Anadolu'nun yanı sı-
rahalen Yunanistan sınırlan için-
deki ve Balkan ülkelerindeki ve
aynca Kıbns'takiTürkmimari ve
kültür mirasını tanıtan bir sergi-
yı düzenleyerek Azerbaycan'da
açılmasına hazırlık yapmasına,
aynı şekilde Azerbaycan Mimar-
lar lttifakı'nın da Azerbaycan'ın
yanı sıra diğer Kafkasya ülkele-
rindeki mimari ve kültür mirası-
nın Türkiye'de tanıtılması için
benzeT bir sergi hazırlanmasına;
karar vermişlerdir.
Madde 2. Yürürlüğe girnıe:
Bu protokol imzalandıgı tarihten
itibaren yürürlüğe girer ve de-
vam eden görüşrneler için de yi-
ne evrakı imzalayan taraflann
ortakkararlanylayeni çahşma fa-
aliyetleri için ilaveler ve deği-
şiklikler yapılabilir.
(Tarih: 5 Ocak 1999, BakûV
Azerbaycan)
Türkiye Mimarlar Odası Baş-
kanı (imza) / Azerbaycan Mi-
marlar lttifakı Başkanı (imza)
C
1963'ten günümüze Almanya'da video heykel' sergisi, Ankara Çağdaş Sanatlar Kültür Merkezi'nde
Farkh aıdatmüarla 17 sanatçuım buhışması
FERHAT ÖZGLR
Dış Ilışkiler Enstıtüsü'nün (İFA) düzenledığı
" 1963'ten Bu Yana Almanya'da Video Heykel" ad-
lı sergi, Ankara Çağdaş Sanatlar Kültür Merke-
zi'nde 1 -23 Şubat tarihlen arasında görülebilir. Ens-
titü. bu sergide video heykel sanatını aynşık. yalı-
tılmış bir disiphn olarak sunmanın yerine, onu di-
ğer görsel sanatlarla bütünleştiriyor.
Nam June Paik, 1965'te sanatçının fırça, keman
ve atık malzemelerle çalıştığı gibi bir giin elektro-
nik araçlarla da çahi>acağını söylüyordu. \"ideo hey -
kel. Kassel'de 1987deki Docıimenta 8 ve 1991de-
ki Documenta 9. Berlin'de 1991'de düzenlenen
"Metropofe" gibi uluslararası büyük sergılerde ye-
ni yeni dikkat çekmeye başlamıştı. Özellikle. uzun
vadede başka ülkeleri de dolaşabilecek sergiler plan-
lanmasına izin veren dayanıklı v ideo disklerin keş-
fi ve yeni elektronık tekjıiklerin ortaya çıkışıyla, bu
alana gıderek büyük bir akm oldu ve vıdeodaki an-
larım olanaklan çok zenginleştı. Örneğin sergiye ka-
tılan sanatçılardan MarcelOddenbach,vıdeonun. tek-
nolojinin gücünü ve toplumdaki ilerlemeleri göste-
rirken imge, mekân ve ses gibi üç önemli öğeyi de
bir araya getirebildiğini belirtıyor. Bir diğer sanat-
çı ReinerRuthenbeck, v ideonun deneysel dihnden
farkh bir biçimde yararlanıyor. Ruthenbeck, ekran
ûzerinde tamamen değişmemiş kalan ve çevresin-
deki koşuşturmacalardan etkilenmemış sessız nötr
bır bölge yaratmak istiyor. Izley icıler böylece film
üzerine birbinne yakın iki yorumlama geliştinyor.
Bırincısi, etrafı tamamen yaşam ve hareketlılikle do-
lu olan birsıyah alanın kendısinin yaşamsız olup mer-
kezde negatif duruşu. İkinci yorumlama, merkez-
de bu donmuşluk \e hareketbizlik yer alırken koşuş-
rurmacanın dışta kalışı. Sanatçı tüm bu zıtlıkları ol-
..üratörlüğünü
Wulf
Erzongenrath'ın
üstlendiği sergide
dörtkuşaktan 17
sanatçı. 18 video
heykel ile 47 adet
kâğıt üzerine guvaş,
serigrafi, fotograf
ve fotokopi
teknikleriyle
çalışmalar yer
alıyor.
Nam June Paik -
'Buddha Lookûıg at
OMCandleTV',1992.
duğu gibi bırakmayı tercih ediyor.
Sergi başhğmda "Almanya'dan" genellemesi kul-
lamlarak yabancı doğumlu sanatçıların katılımıyla
bir kesişme noktası oluşturuluyor Örneğin, Kore do-
gumlu Nam June Paik ile Avustralyalı Jeffrey Shravv
uzun bir süredir Almanya'da çalışan. hocalık yapan
şanatçılar. Jean-François Guiton ile Franziska Me-
gert gibi şanatçılar ise eğıtımlenni tamamladıktan
sonra bu ülkeye yerleşmis bulunuyorlar.
Küratörlüğünü Wulf Erzongenrath'ın üstlendiği
sergide sanatçıların son çahşmalannın konulması için
özel bir çaba sarf edilmiş ve bazılan da bu sergi için
oluşturulmuş. Katılan 17 sanatçı, dört kuşağı tem-
sil ediyor ve 18 video heykel ile 47 adet kâğıt üze-
rine guvaş, serigrafi, fotograf ve fotokopi teknikle-
riyle uygulanmış çalışmalar yer ahyor.
Birinci kuşak: Video sanatınm babası olan ve
1963 'te VVuppertal 'dekı "Müzik- ElektronikTeJeviz-
yon Sergisi'* ile admı duyuran. 1989'dan bu yana da
Düsseldorf 'ta hocalık görevinı sürdüren Nam Ju-
ne Paik ile New York Smolin Galerisi'ndeki sergi-
siyle video heykeli ilk kez Amerika'ya tanıtan ve
halen performanslannda. sergi mekânlannda tiyat-
ro vb. yerlerde videoyu kullanan VV'olf VostelL
tkinci kuşak: Claus Böhmler, Klaus vom Bruch,
Wblf Kahlen, Marcel Odenbach, L Irike Rosenbach,
ReinerRuthenbeck,Jeffrej Shaw, Herbert \N entsc-
her. Hepsi de Alman sanat akademilen veya okul-
lannda; Hamburg, Karlsruhe, Berlin, Saarbrücketı,
Münster ve Weimar'daki medya teknolojisi mer-
kezlerinde hocalık görevlerini yürüten şanatçılar.
Dahagençkuşalc IngaGünther,Jean-François Gu-
iton, Diueter Kiessling, FranziskaMegert, Woü^ang
Staehk,tümü özellikle video ile çalışan, kişisel ya
da grup sergileri olan şanatçılar.
En genç kuşak: Yeni sanat ve medya teknolojisi
merkezlerinden mezun olacak kuşağın temsilcile-
rinden Anna Anders ile şimdilerde Berlin Sanat
Akademisi'nde Rebeca Horn ile yüksek lisans te-
zine hazırlanan Birgit Brenner.
"l%3*ten GünümüzeAlmanya'da V"ıdeoHeykel''
sergisi, altmışlardaki Fluxus hareketınden (Paik,
VosteU, Kahlen) son zamanlarda bilgisayar ve video
kamera destekli interaktif bir izleyici katılımını ge-
rektiren çahşmalara (Shaıw) kadar, video sanatının
gelişimini çok genış bir perspektiften ele alarak üs-
lup farklılıklannı ortaya koyuyor. Dieter KiessKng'in
v ideodaki gereksiz tekrarlardan kaçınarak sadeleş-
tirdiği minimal çalışması, Guiton'un görsel ve akus-
tik ilişkilerle düzenlenmiş şiırsel anlatımlan. Rosen-
bach, Megert ve Brenner'in feminist bir bakış açı-
sıyla kendilerini göriintülemeleri, Wentscher'in sa-
nat tarihiyle ironik bir biçimde ilişki kuran eskizle-
n, vom Bruch ve Odenbach'ın Almanyadaki gün-
cel sorunlara eleştirel tepkileri, Günther'in vide-
onun doğasından da kaynaklanan çarpıcı şiddet gö-
rüntülerini ıçeren çalışmalan. Kiessling'in kamera
ve monitörle kapalı devre video düzenlemeleri,
Shaw" ın bilgisayar destekli çeşitlemeleri. Nam Ju-
ne Paik'ın "Mumlu Televizyona Bakan Budha"sı,
Kahlen'ın "RockTVsi ile video teknolojisinin bu
farkh uygulamalannı görmek olası. Sergide elekt-
ronıkle ilgi beklenmedik durumlann önlenebilme-
si. sergınin yerinde ve sağlıklı bir şekilde gerçek-
leştirilebilmesi için fazlasıyla karmaşık ortamlardan,
karanlık odalardan veya sanatçılann bizzat varlığı-
nı gerektiren enstalasyonlardan özellikle kaçınl-
mış.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Şanatın Özgüplüğü ve
Özgürlüğün Ahlakı (III)
Bu, iki haftadır sürdürdüğüm konu üzerine son
yazı. Şimdi şu soru da sorulabilir: Bir konservatu-
vann tiyatro bölümünde olup bitenleri bunca uzat-
mak, gerekli miydi?
Her şeyden önce olay, zaten gazetemıze de ve
üstelik tümüyle yanlış yansıtıldığı için gerekliydi.
Bu olayı köşemde belki de hiç yazmayacaktınn. Ne
var ki birkaç hafta önce, Cumhuriyet'in pazar gün-
leri çıkan dergisinde, "Ana" oyunu ile ilgili Eskişe-
hir'de olanlar, yine tümüyle yanlış bilgilendirmeler
doğruttusunda yer alınca, bir ögretim elemanı ol-
makla her zaman gurur duyduğum bir kurumda,
üstelik benim de baştan beri tanık olduğum olay-
lar böylesine saptınlınca, en azından "hukukçu"
yanımdan kaynaklanan adalet duygum, artık sö-
ze benim de karışmamı gerektirdi.
Konumumu böylesine açıkça ortaya koyuşum
-herhalde pek alışılmış bir davranış olmamasından
ötürü!- belli kişilerce "çıkar ilişkileh yüzünden"
böyle hareket etmek diye de nitelendirildi. Bir baş-
ka deyişle, tutumum "Cıniversite ve konsen/atu-
varyönetiminden yana çıkmak" olarak yorumlan-
dı.
"Başkalannı" bundan böyle de yorum yapmak
zahmetinden kurtarmak için bir noktayı açıkça be-
lirteyim: Daha işin başından ıtibaren hep yönetim-
den yanaydım; ama yönetim olduğu için değil,
eğitjm kurumunu ve öğrencilerini gözeten tutumun-
da haklı olduğu için. Ve ben, eger işe bir yönetim
kanşmışsa, o yönetim kategorik olarak haksızdır
gibi bir bağnazlığa hiçbir zaman saplanmadım!
"Çıkar ilişkileri" nedeniyle hareket etmem suç-
lamasına gelince, bir defa akademık kimliğimın bu-
lunmaması. yalnızca bir öğretim görevlisi olmam
nedeniyle, üniversitede herhangi bir "yükselme
hesabı"yapabilecekkonumdadeğilim. Aynca, el-
li yedi yaşına varmış biri olarak bu bağlamda var-
dığım nokta, bugüne kadar "çıkar ilişkilerimi" ne
denli ustalıklafj) gözetebildiğimi sanınm bütün
açıklığıyla sergilemektedir.
Şimdi gelelim bu konuyu geçen iki hafta boyun-
casürdürmemin ikinci nedenine. Anadolu Univer-
srtesi Devlet Konservatuvan Sahne Sanatları Bö-
lümü'nde "Ana" oyunu nedeniyle yaşananlar,
epeyce bir süredir Türkiye genelinde yaşanmak-
ta olan bir hastalığın, özellikle üniversıte gençliği
arasında salgın olan okumama, bunun doğal so-
nucu olarak da sağlıklı ve derinliğine düşüneme-
me hastalığının bu kez karşımıza Eskişehir'de çı-
kan bir belirtisidir. "Bunca coşku, Brecht esteti-
ğine uygun mudur?" tarzında son derece bilim-
sel bir eleştiriyi dile getirebilen öğrencilerin büyük
bölümü, daha sonra nasıl olup da kendi kendile-
rine karşı böytesine körieşebilmışlerdir? Oyun da-
ha en başta, ılk kez estetik bağlamda eleştırilmiş-
ken, "Bu oyun daha en baştan yalnızca ideolojik
olarak eleştirildi" yalanı karşısında neden ve na-
s4*9ssız>alabılmışlerciır? "Anâ",-bir4nciiolaraHbir
dersin programı gereği ve eğitim amaçlı olarak
çalışılırken, temsil gerçekleşmedi diye bu oyun
ûzerinde durulan bütün ders saatlerini nasıl "bo-
şa gitti" diye değertendirebilmişlerdır? Yanlış yön-
lendirilmiş olmak, üniversitenin sonunayaklaşmış
gençler açısından bütün bu davranışlan haklı gös-
terebilir mı?
'8/7me'nin, gerçekte her yanıtın yeni sorulara
kaynaklık etmesi olduğu bilincini, sürekli okuya-
rak, sürekli gözlem yaparak ve bu yollaıia edin-
diklerini kendi düşüncelerinin süzgecinden geçi-
rerek kazanmamış olanlar için çoğu yanıtı kesin
saymak, kaçınılmaz bir yazgıdır. "Bilmek zorun-
dayım..." der ünlü oyununda Brecht, Galilei'nin
ağzından. Bu noktada sözü edilen zorunluluk, dü-
şünen insan için artık ahlaki bir ilkedır.
Insanı insan kılan bütün degerier gıbı, özgürlük
de ancak bilinebildiği ölçüde yaşanabılecek bir
değerdir. Ve üstelik, yine bütün değerler gibi, an-
cak kendisine somut sorular yöneltildiğinde bili-
nebilecek bir değerdir. Örneğin, "Sanat özgür ol-
malı mıdır" gibi genel bir sorunun yanıtı, elbette
"evef"tir; ama gerçekte somutla mutlaka ilişki kur-
ması gereken bir soyutlamadan başka bir şey de
değildir. Başka deyişle önemli olan, burada o "el-
bette" özgür olması gereken sanatın ne olduğu-
nu ve neler pahasına yapıldığını bilmektir.
Galitei, "Benim gibilerinin bilimin safında yeriyok-
tut..." der yukarıda andığım oyunun sonundaki
ünlü tiradında. Daha sanat uğruna harcadıklan
çabalann bilincine varamayanlann, sanat uğraşı-
na aynlmış tek bir saatin bile asla boşa gitmeye-
ceğini anlayamayanlann ve eğitim gördükleri ku-
ruma en ağır suçlamaları yöneltırken, "eser" diye
ortaya koyduklarıyla eleştirel bir hesaplaşma ge-
reğini duymayanlann da sanatın saflarında yerle-
ri yoktur.
email: ahmetcemal(S superonline. com.
Kudsi Enguner, Royal Festival
Hall'de konsep verecek
• Kültür Servisi - L'luslararası alanda Sufi
müziğinin ve neyin ustası olarak tanınan Kudsi
ErguneT, Londra Filarmoni Orkestrası'nın davetlisi
olarak Londra Royal Festival Hall'de konser
verecek. Erguner, 6 Şubat Cumartesı akşamı
gerçekleşecek olan konserde Hillary Topluluğu ile
birlikte çalacak. Sanatçı geçen ekim ayı sonunda
Sudan'da Birleşmiş Milletler Banş Konsen vererek
13. yüzyıl Sufi müziğini 1300'lü ynllardan ıtibaren
yapılan kilise müziğiyle sentezleyerek sunmuştu.
BUGÜN
• AKSAJSAT'ta saat 12.00'de -.Altuı Bir Dönemin
OrkestraŞeneri' adlı belgesel ve saat 19.00 da Prof.
Dr. Stefanos Yerasûnos'un katılacağı'lstanbul
Efsaneleri' başlıklı söyleşi gerçekleştirilecek. (252
35 00)
• tDOB. AKM Büyük Salon'da saat 20.00'de
Carmina Burana'yı sahneliyor.(2J/ 56 00)
• CRR Konser Salonu'nda saat 19.30'da Paganini
Consort dinlenebilir. (231 54 98)
• İFSAK'ta saat 19.30da Merih Akoğul'un seçicı
olarak katılacağı 'Kentleş(eıne)me' konulu ayın
saydarru yanşması gerçekleştinlecek. (292 42 01)
• MİLLİREASÜRANS AUDITOR1DM da saat
19.00'da Charles Olivieri-Munroe yönetimındeki
Millı Reasürans Oda Orkestrası konseri izlenebilir.
Konserin solisti, flüt sanatçisı Bülent Evcil.
(232 54 64)