15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4ŞUBAT 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 20 milyon memur, işçi ve emeklinin çoğu 261 milyon lira olan yoksulluk sınınnın altında kazanıyor Düşük gelirle mucize yaşam • Maaşlan yoksulluk sının altında bulunan azımsanmayacak bir kesimin ikinci bir işte çalışarak, rüşvet alarak ya da aile içi dayanışma ile yaşamın sürdürdüğü belirtildi. Bağ-Kur emeklileri ile 4.5 milyon kayıtlı ve 5 milyon kayıtdışı işçinin büyük bölümü asgari ücret ve asgari ücretin de altında maaşla ayakta kalmaya çalışıyor. ALİER Türkiye'de 20 milyon cıvanndaki me- mur. işçi ve emeklinin net maaşı. 261 milyon lira olduğu saptanan "yoksulluk snun"nın altında bulunuyor. Yetişmiş beyin gücü olarak tanımlanan nükleer enerji mühendisleri 230 milyon. uzman doktorlar 225 milyon. adalet dağıtmak- la görevli hâkim 228 milyon lira ahrken yoksulluk sınınnı sadece vali, genel miidür, birinci sınıf hâkım gibi üst dü- zey görevliler aşabiliyor. Bağ-Kur emeklileri ile 4.5 milyon ka- yıtlı ve 5 milyon kayıtdışı işçinin büyük bölümü asgari ücret ve asgari ücretin de altında maaşla ayakta kalmaya çalı- şıyor. Düşük maaşla sürdürülen "muci- ze yaşamın"; ikinci iş, rüşvet ve sosyal dayanışma ile sürdürülebildiği, sonuç- lannın ise adalet, güvenlik, sağlık ve eğitim gibi yaşamsal alanlarda kalitesiz hizmet ile toplumun her kesimini saran topyekûn çürüme olduğu vurgulandı. Boğaziçi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yıl- maz Esmer. rüşvetin. "gelir bölüşümü- nün neredeyse bir mekanizması" halı- ne geldiğine dıkkat çektı. Türk-lş Araştırma Merkezi'nce 1999 Ocak ayı fiyatlan baz alınarak yapılan araştırmada yoksulluk sının 261 mil- yon lira olarak belırlendi. Anne, baba ve biri öğrenci, diğeri okul öncesi yaşta ol- mak üzere 4 kişiden oluşan bir ailenin asgan gıda, giyim, kira, ulaşım, yaka- cak, eğitim ve kültür gidenni ifade eden yoksulluk sınınnı, kamu görevlileri ara- sında, Ocak 1999'dan geçerli zamlı ma- aşlanyla sadece il valisi. birinci sınıf hâkim, profesör. müsteşar, genel mü- dür gibi üst düzey bürokratlar geçebıli- yor. Yetişmiş beyin gücü olarak baş, tacı edilmesi gereken nükleer enerji ve di- ğer branş mühendisleri ile uzman dok- torlar ve kaymakam, başkomiser, 20 yıl- lık öğretmen gibi kamu görevlilerinin maaşı ise yoksulluk sınınnın altında ka- lıyor. Ikitelli'dcki nükleer kaza sırasında yakından tanıdığımız Çekmece Nükle- er Araştırma Merkezı"nde görevii nük- leer enerji mühendisleri 230 milyon li- ra alabiliyor. Sendikalı işçiler Devlet hastanelerinde görevii uzman doktorlann maaşı da 245 milyonu aşmı- yor. İşçiler arasında lastik ve kimya sek- töründe çahşan sendikalı işçilerin bir bölümü yoksulluk sınınnı aşan maaşlar ahrken toplam sayısı 1 milyonun altına düşen sendikalı işçilerin net maaşlan sektöre bağlı olarak 70 ile 200 milyon arasmda değişirken lastik ve kimya sek- töründekı sendikalı işçi maaşlan 250 milyon lirayı buluyor. Asgari ücret alünda maaş Sendikasız ancak sigortalı 3.5 mil- yon işçi ile kayıtdışı çalıştınlan 5 mil- yon işçinin tamamma yakın bölümü ise 57 milyon lira olan asgari ücretle ya da altında bir ücretle çalıştınlıyor. Maaşla- n asgari ücretin altında kalan birinci ve onuncu basamak arasındaki Bağ-Kur emeklilen de 37 ile 57 milyon lira ara- sında değişen maaş rutarlanyla yaşam- lannı sürdürmeye çalışıyor. En düşük dereceli işçi emeklisi ile 15 dereceye kadar Bağ-Kur emeklisinin maaşı da, 4 kişilik ailenin asgari gıda gideri için ge- rekli olan 86 milyon liranın altında bu- lunuyor. Mucize yaşamın sun Ulusal gelirden kişi başına düşen ge- lir 3 bin dolar olarak gözükmesine kar- şın kişi başına tüketimin 5 bin dolan geçtiğine dikkat çeken uzmanlar. maaş- lan yoksulluk sının altında bulunan azımsanmayacak bır kesimin ikinci bir işte çalışarak, rüşvet alarak ya da aile içi dayanışma ile yoksulluk standardının üstünde bir yaşam sürdürmeyi başardı- ğını behrtiyor. NûtteetenUSh. Teğmtn (1,4) 2A0 Mühmts 0/3! 205 AofsfTî/)l16O Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üye- si Prof. Dr. Yümaz Esmer'in gerçekleş- tirdiği "Türkiye Degerier Araştırması" kapsamında görüşleri sorulan denek- lerin üçte biri, bütün kamu görev- lilerinin rüşvete bulaştığına ina- nıyor, bir o kadan çoğunlu- ğun rüşvete kanştığını dü- şünüyor. Çok az istis- na dışında hiçbir ka- mu görevlisinin rüş- vete kanşmadığını söyleyenlerin oranı ise sadece yüzde 5'tekalıyor. Rüşvetin gelir bö- lüşümünün nere- deyse bir mekaniz- ması haline geldiği- nin altını çizen Prof. Esmer, "Gerçekte durum ne olursa o\- sun, bu yaygın gü- vensizlik \e ahlak standartlanrun dü- şük oyduğu inancı başlı başına bir so- run. En riaklı taleple- rin rüşvetsiz çöiriiİmeyeceği inancı. biza- tihi yolsuziuğu besleyen bir faktör olu- yor" dıyor. Doktor, öğretmen ve diğer kamu görevlilen. ikinci hatta üçüncü bir işte çalışarak geçimlerini sağlayabi- liyor. tstanbul Tabip Odası Basm Sözcüsü Dr. RıfatYüceL Ocak 1999 zamlanndan sonra kamuda çahşan bir uzman heki- min eline net 225 milyon lira geçtiğini Lhfver&te araşarm 185 OoHor (H/3} Öğntmut (411) '120 S»rawat şçı «Draton^i 4 toy/Mt ailenm gıden jSmifyon 57 Sen&a rt* &?• 10. BavmakBajkurmeMs Asgahûcmt 5 7 â y Bağış kaldırıldı Kamu vakıflannda genelge sıkıntısı ANKARA (AA) - Yurt- taşlann, iş ve hizmet alımı sırasında kamu kurum ve kuruluşlan bünyesinde ku- rulan vakıflara yaptıklan zorunlu bağışlar bir hizmet vergisi niteliğine bürünür- ken bu vakıflann yönetici- leri. bu uygulamaya son verilmesı yönündeİci Baş- bakanlık genelgesi nede- niyle zor durumda kaldı- lar. Kamu kuruluşlannın, personel ücreti hariç, ye- mek giderlerinden yakıt giderlerine, telefon fatura- lanndan gazete paralanna kadar her tür cari giderle- rini karşılayan teşkilatı güçlendirme vakıflan ça- resizlik içinde, Başbakan- lık genelgesine karşın ba- ğış kabul etmeyi sürdürü- yor. Üye personele emekli ikramiyesi, personel ço- cuklanna eğitim bursu ve- ren, bir tür sosyal güvenlik kuruluşu niteliğine bürü- nen personel vakıflannın yöneticileri ise bağışlann kesilmesi halinde yüküm- lülüklerini yerine getire- meyeceklerini, hayatiyet- lerini yitireceklerini belir- tiyorlar. Vakıf yöneticileri, bu vakıflann kaynak sağla- maması halinde birçok ka- mu kuruluşunun kâgıt bile alamayacağını. personeli- nin yemek ihtiyacmı karşı- layamayacağmı, hizmetle- rini yürütemez hale gele- ceğini belirtıyorlar. Kamu kuruluşlan bünyesindeki vakıfyöneticileri, vakıflar- da denetimın arttınlması- nı, amaçlan dışında faali- yet gösteren vakıflann tas- fiye edilmesini istiyorlar. Bir kamu vakfı bünye- sindeki personel ve sosyal yardımlaşma vakfının yö- neticisi. Türkiye'de sosyal güvenlik sisteminde yaşa- nan sorunlar nedeniyle personel vakıflannın artık bir sosyal güvenlik kurulu- şu niteliğine büründüğünü, bağışlann kesilmesi halin- de bu vakıflann yükümlü- lüklerini yerine getireme- yeceğini söyledi. Vakıf olarak üyelenne emekli ikramiyesi, üyelen- nin çocuklanna eğitim bursu verdiklerini. aynca daha uygun şartlarda tatil imkânı sağladıklannı an- latan vakıf yöneticisi şöy- le konuştu: "Şimdiye kadar 600 va- kıf üyesinin çocuğuna burs verdik, 300'üne de verme- ye devam ediyoruz. Üyete- rimizden aldığımız aidat- lar dışında, hareamalan- mızın çok büyük bölümü- nü, kabul ettiğimiz bağış- lardan karşılryoruz.* 1 Yaklaşık 260 milyon lira olan 'yoksulluk sunrTnı sadece il valisi, birinci sınıf hâkim, profesör, müsteşar, genel müdür gibi üst düzey bürokratlar geçcbiliyor. belirterek özetle şunlan söylüyor: "Hekünler, geçinebUmek için, iyi he- kimligin gereklerini yerinegetirebilmek için ikinci. üçüncü. hatta dördüncü işler- deçahşmaya zorianmaktadıriar. Kamu- da yetişen, birikimini kamu hastaneie- rinde kazanan hekimler, özel sektörde çahşmaya adeta zoriamyor. Bu durum, kamu sağlık kurumlaruun verimliliğini, başanlannı engelky k'i bir rol oynuyor. Sağhk piyasaya düşünce so- nuçta ülkemizde giderek sa- dece üst gelir gruplanna hizmet eden bir sağiık sek- törii oluşuyor. Ve bunun ar- dından hekimler arasında ciddi ücret uçurumlan ya- şanmaya başhyor. Bir yanda müyariar düzeyinde ayhk gelir ekle ederek mutlu azm- lığKO oluşturan hekimler, diğer yandan maaşlanyla nasd geçineceginin hesabuu ay boyu yapan mutsuz ço- ğunlukl!)-" îkinciiş Güneydoğu'dan gelen 60 çocukdün Tûrkiye'nintek kapalı eğlence merkezi olan Ta- ^a 'daununjlmazdakü^aryaşadı.KüçükVkmeceBelediyesiveÇağdaşYaşanuDes- tekleme Derneği tarafindan gerçekleştirilen organizasyonda çocuklar komoy, pırpır filo, atiı kanncalara binerek doyasıy a eğlendiler. Yurttaşlann programlan araması görüşmelerin kapanmasına yol açtı TV yanşmaları telefonları Idliüedi tstanbul HaberServisi- Kanal D televizyonunda yayımlanan Çarkıfelek ile atv'de yayımlanan Bay Tunıike yanşma programla- nnı arayan mılyonlarca kişi tele- fon santrallannm kilitlenmesine yol açtı. Istanbul'da akşam saatlerin- den itibaren şehirlerararası tele- fon görüşmeleri yapılamadı. Türk Telekom, iki TV kanalını mahkemeye vermeye hazırlanı- yor. Türk Telekom yetkilileri bir günde sadece Gayrettepe Santra- lı üzerinden Çarkıfelek progra- mına yapılan şehirlerarası arama sayısının 2 milyona yaklaştığını belirterek geçen çarşamba günü 1 milyon 600 bin. cuma günü ise 1 milyon 710 bin kişinin aradı- ğını vurguladılar. Yetkililer, telefonlann kilitlen- mesi üzerine cep telefonlan ile şans aramayı sürdüren yurttaşla- nn bu kez cep telefonlannın ki- litlenmesine neden olduklannı, aynca yoğunluk sonucu numara- lann saparak yanlış düştüğünü ifade ettiler. Sapmalar nedeniyle çok sayı- da abonenin yanşma program- lan diye arandıklannı belirterek şikâyette bulunduklannı kayde- den Telekom yetkilileri, yanşma programlannı mahkemeye ver- meye hazırlandıklannı söyledı- ler. Bay Tumike programmın tele- fonlannın 677'li olarak değişti- ğini bildiren Telekom yetkilile- ri, Bahçelievler ve Ataköy civa- nndaki abonelerin bundan böy- le önemli sorunlar yaşayacakla- n uyansmda bulundular. KESK Yönetim Kurulu Üyesi Öğretmen Cengiz Uzuner de tstanbul, Anka- ra, Izmir gibi kentlerde öğ- tetmenierin büyük bölümü seyyar satıcılık, boyacılık gibi işler olmak üzere ek iş yaparak geçimlerini sağla- yabildiğini söylüyor. Öğretmen açığı nedeniy- le fazla derse giren öğret- menlerin 30-35 milyon ek gelir elde ettiğini vurgula- yan Uzuner, zengin semt- lerdeki öğretmenlerin özel ders vererek yüksek gelir elde edebildiğini kaydedi- yor. 'KaBte dfişfiyor' Uzuner, ikinci işin sakın- calan ile ilgili olarak da şu uyanlarda bulunuyor: "Bir öğretmenin gttnlük kapasitesi 6 saatlik ders sü- resini kaidırabilir. Bu ba- kanlık genelgesinde de var. Ama öğretmen açığı nede- niyle ilkokul öğretmeni 10 saatdersegiriyor.Sonrasın- da ek işine gidiyor. Dolayı- sıyla kalite düşüyor. V'atan- daş ise çocuğunun öğretme- ni var bilrvor." ^ ^ ^ ^ A ANA MUHALEFET DEBOİSİ Dıntzor.04.JW.BAT İ9 0» » » 5 1 •1|B1 j>....Ş.ATI.ı..a.O. "BAGIMSIZLIK" N0STAU1OLDU!UB-ılı İackBt Kuryomu (9) EKONOMİK SOSYAL KONSEY TOPIANTISI Kriz masaya yatırılacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk- lş Genel Başkanı Bayram Meral. Ekonomik ve Sosyal Konsey gündeminin kendılerine ulaşmasının ardından eksiklikleri tartışacaklannı söyledi. DÎSK Genel Başkanı Rıdvan Budak. toplumsal ağırlığı olan politikalar konusunda, konseye görüşlerini ileteceklerini kaydetti. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Miras, özellikle ekonomik bunalımı masaya yatıracaklannı belirtti. Başbakan Bülent Ecevit, göreve gelir gelmez ilk icraatı arasında saydığı ESK'yı 8 Şubat Pazartesi günü toplayacak. TOBB Başkanı Miras, ekonomik bunalımı gündeme getireceklerinı söyleyerek "Bankalar ve işadamlanmn durumunu, otomatik faize bağlanan akitlerin gözden geçirilmesini istiyoruz. thracabn özendirilmesi için hükümetin ne gibi önlem alacağını konuşacağtz" diye konuştu. Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral, konseyde 56. hükümetin yapabileceklerinin gündeme getirilmesi gerektiğini \-urgulayarak "Meclis'in bu saatten sonra çalışacağını sanmıyorum. Çünkü seçirn takvüni başladı" dedı. DtSK Genel Başkanı Rıdvan Budak, toplumsal ağırlığı olan politikalar konusundaki görüşlerini gündeme getireceklenni bildirdi. Çahşma yaşamıyla ılgilı olumsuzluklann gündeme getirileceğini kaydeden Budak, "Bunlar bu hükümet döneminde olmayabilir ama Tûrkiye'nin geleceğinde bunlar çözülürse sosyal dengeler kurulur. Türkiye, irtica, çete ve darbe tartışmalanndan sosyal hukuku gerçekleştirerek aşabilir" diye konuştu. TİSK Genel SekreteT Yardımcısı Bülent Pirler, "esnek çauşma" modelini gündeme getireceklerini bildirdi. Pirler, daha yararlı ohnası için Ekonomik ve Sosyal Konsey'in yasal zemine oturtulması gerektiğini söyledi. Ekonomik ve Sosyal Konsey'in belirlenen gündemi şöyle: # Dış kaynak temini ve reel faizlerin makul seviyelere gelmesini sağlayacak güven ortamım geliştirecek yapısal reformlan da kapsayan kısa, orta ve uzun vadeli politikalar. # 1999 yılırun ilk aylanndaki iç borç servisinin ekonomik ve sosyal dengeleri bozmadan ve istikrar içinde gerçekleştirilmesini sağlayacak önlemler. 9 Enflasyonla mücadelede elde edilen kazanımlann korunması ve sürdürülmesinin yanmda büyümenin dış konjonktürle uyumlu olarak makul bir düzeyde devamı. # Küresel krizin istihdam üzerindeki etkileri, ekonominin rekabet gücünün korunması, geliştirilmesi ve işsizliğin önlenmesi için alınabilecek önlemler. 0 Küresel krizden olumsuz yönde etkilenen sektörler veya alt sektörlerin etkilenişinin boyutlan ve nedenleri, olumsuz etkilenişe karşı alınan kısa vadeli öniemlerin değerlendirilmesi, orta ve uzun vadede yapılabılecekler. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Yerel Yöneticilepin Seçimi Biliyorum, artık kabak tadı veriyor ama; yerel yöneticilerin, daha doğrusu il, ilçe ve beldelerin belediye başkanlarının seçiminin yöntemi, birtür- lü netleşmedi. "Cihet-i askeriye" (çok haklı ola- rak), çift turiu seçim yönteminde ısrar ediyor. Sa- yın Cumhurbaşkanımız da aynı görüşü dile geti- riyor. Ama bazı siyasal partilerimiz bu işe yanaş- mak istemedikleri için gerekli yasa değişiklikler bir türlü yapılamıyor. Betediye başkanlarının tek turlu seçimle belir- lenmesi konusunda ısrarlı olan partilerden Fazi- let Partisi, kendi açısından haklı. Zira belki tek tük belde ve ilçede yüzde ellıyi geçerler ama, hiçbir ilde yüzde elliyı yakalamalan mümkün değil. Ve en çok oy alan iki partiden biri olsalar bile; ikinci turda, "laik-antilaik" sarmalı içinde, hiçbir seçim şanslan olmadığını biliyorlar. Son yerel seçimlerde; Istanbul'un Fatih ilçe- sinde Refah Partisi, seçimi oldukça açık farkla al- mış ve Sayın Mehmet Ali Şahin, belediye baş- kanlığı koltuğunun kıyısına kadar gelmişti. Fakat işçi Partısi'nin itirazı üzerine seçim yenilenince, seçimi bir laiklik referandumu olarak gören Fatih halkı, Sayın Sadettin Tantan'a yönelmiş ve se- çimleri bu kez ANAP almıştı. Bana sorarsanız bu iki değerli aday arasında pekde nitelikfarkı yok- tu ama, halk öyle değerlendirmişti... Yerel seçimlerde nasıl bir yöntem uygulanma- sının uygun olacagı konusundaki bıktıncı tartış- maya, bir kez daha giımeden önce, bir demok- rasi içinde seçimlerin ne gibi işlevleri olduğuna kı- saca değinmek istiyorum. Yöntemi ne olursa ol- sun, temsili bir demokraside seçimlerin amacı, toplumdaki eğilimlerin "beiirienmesı" ve vatan- daşların kendilerinı "temsil edecek" ınsanlan, yetkili kılmasıdır. Zaten, "temsili demokrasi" adı da buradan gelmektedir. Demokrasi temel olarak halkın kendi kendini yönetmesi demek olduğuna göre halkın kendi kendini "temsilcileh" kanalıyla yönetmesi, daha ilk aşamada bir "zaaf" gibi görünüyor. Fakat nü- fusu yüz binler, milyonlarla ifade edilen topluluk- larda, bunun başka çaresi de yoktur. (Elbette "Ye- ni Demokrasi" diye yutturulmak istenen sömürü mekanizmalanna aldanılmazsa...) Temsili demokrasi; insanların, "temsil etme" yetkisini verdikleriinsanlarvasıtasıyla, kendi ken- dilerini yönetmeleri demek olduğuna göre bır top- lumun çoğunluğunun temsil yetkisi vermediğı in- sanlann o toplumu yönetmeleri, hem demokra- sinin mantığına aykındır hem de mantığa aykın- dır, yani insan mantığına aykındır. Seçimlerin genel amacı, toplumdaki eğilımleri ve farklı düşünceleri parlamentoya taşımak oldu- ğuna göre bana kalırsa demokrasiye en uygun seçim tekniği, toplumdaki tüm eğilimleri parla- mentoya taşıyacak olan, nispi temsil sistemidiı Zaten "istikraradma", bırtakım yüksek bare^arm konularak par4ar«artonun halk»-towıs#>««tenar ğini" kısıtlamak, dögrudan dogmya demokrasf- yi zaafa uğratır. Demokrasi içinde kendini "ifade olanağını" bu- lamayan kitleler, demokrasi dışı yollan zorlama- ya başlariar. Bazen de kendi partilerini parlamen- toya sokamayacaklannı anlayan bu tür insanlar, kendilerine yakın partiler içinde yuvalanırlar ve o partilerin düzenini de altüst edebilirler. Nispi temsil sistemi, genellikle koalisyon hükü- metlerine yol açar. Ve koalisyon hükümetlerinin, istikrarsızlığa yol açtığını iddia eden kimi çevre- ler, bu sistemi baştan mahkûm etmek isterler. Oysa ki istikrar parlamentoda değil, sokakta olur. Eğer sokakta istikrar yoksa, parlamentoda istik- rar olmasını beklememek gerekir. Belediye başkanlarının çift turlu çoğunluk sis- temiyle seçilmesini savunmama karşın, parla- mento seçimlerinde nispi temsil ve hatta nispi temsil içinde "ulusal artık" gibi bir sistemi savun- mam, çelişkili gibi görünebilir. Ama değil. Artan oylann, "Milli bakiye" (ulusal artık) yön- temiyle değeriendirildiği bir seçim sistemi, top- lumdaki tüm eğilimleri parlamentoya taşıyacağı için genellikle koalisyonlara yol açar. Fakat koalis- yonlar, bu sütunda defalarca dile getirdiğim üze- re, sakıncalan olduğuk kadar yararlan da olan uygulamalardır. Ve bazen, biraz uzun sürse de bir koalisyon protokolu çerçevesinde "uzlaşma" sağlanır ve seçmenlerin çoğunluğunun, "benim hükümetim", ya da "benim partimin hükümeti" diyebileceği bir hükümet oluşur. (Sayın Ecevit'in kurmuş olduğu hükümet, içindeki çok değerli ba- zı bakanlara rağmen, bir "demokrasıgaribesi"ö\r ve "eşi menendi" görülmemiştir...) Oysa ki halkın oylarının yüzde 20'sini alan bir aday, belediye başkanı olabilmekte ve sokakta- ki her beş kişiden dördü, kendisini destekleme- mişken o başkan, herkesi yönetmektedır. Böyle mantık olur mu? Böyle bir belediye başkanının, başanlı bir başkan olması mümkün mü? Belediye meclislerinin üyelerinin; nispi temsil- le belirlenmesi de belediye başkanını frenleyeme- mektedir. Zira ortada, dağıtılacak büyük bir rant vardır ve herkese bir şeyler düşebilmektedir... Belediye başkanları, çift turlu çoğunluk siste- mine göre seçilmelidır. insanları demokrasiden soğutmanın, kimseye faydası yoktur. KADIKÖY 2. İCRA DAÎRESİ'NDEN MENKULÜN SATIŞ AKTTIRMA İLANI DosyaNo. 1997 61 Saüş Ortaklığının saoş yolu ile gıdenlmesine karar verilen aşa- ğıda yazılı tahsis ve işletme hakkı satışa çıkanlmıştır. Binncı arttırmada 22.2.1999 günü saat 11.00 ile 11.15 arasında Kadıköy 2. lcra Müdürlügü'nde yapılacak ve o gü- nü kıymetlerin %75'ine istekli bulunraadığı takdirde 23.2.1999 günü aynı yer ve saatte 2. artürma yapılarak satı- lacağı. Şu kadar ki, arttırma bedelinin malın tahmin edilen taymetının yüzde kirkım bulmasının ve satış isteyenin alaca- ğına rüçhanı olan alacaklmın toplammdan fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve paylann paylaştırma mas- raflannı geçmesınin şart olduğu, mahcuzun satış bedelı üze- nnden yüzde x,'... oranında KDV'nın alıcıya ait olacağı ve satış sartnamesinin ıcra dosyasında görülebıteceğı. masrafi verildiği takdirde şartnamenın bir ömeğinin isteyene gonde- rilebileceği, fazla bilgi almak ısteyenlerin yukanda yazılı dosya numarasıyla daıremize başvurmalan ilan olunur. X vergıye tabi ise maliyece alınacak oranda. Tellaliye iha- le bedehnden ödenecektır. Muhammen kıymeti lira Adedi Cinsi (Mahiyeti ve önemli nıt.) 35.000.000.000.- Kadıköy ilçesı Erenköy Hali'nde bulunan 11 no'lu sebze ve me>-ve komısyonu yazı hanesının tahsis ve işletme hakkı. Basın: 3232
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle