16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20ŞUBAT 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Merkez solda dupum Apo 'nunyakalanması seçimlere nasılyansıyacak"? Kimi.erine bahlırsa, operasyon Bülent Ecevit'in Başbakınlığı döneminde gerçekleştigi için DSP ovsıç- •uması vapacak. DSP'li TBMM Başkan Vekili'Uluç Gürkan. bu görûşü savunanlardan: "Kamuoyuyok- lamalannda bu olaydan önce yüzde 20 oranını aş- mapotonsiyeline sahip tekparti gibi gözüküyorduL Şimdi bu oranı aştık ve birinciparti durumundayız, 1989 seçimlerini hatırlayınız. ASAP bütün beledi- yeleri aiacak derken, SHP 40 belediyede seçim ka- zandL Aynı başarıh sonucu bu kez DSP aiacak..." Bu savını güçlendirmek için Gürkan, kendi tanık- hğına başvuruyor: "Apo'nun Türkiye'yegetirildiği- nin açıklandığı gün Meclis 'eyürüyerekgeldim. Yak- laşık 1 saat boyunca uzaktan yurttaşlar selam ver- diler, yakınlık gösterdiler. Sevinçlerini, ilgilerini abartmıyor, sarılıp öpmüyorlardı ama, çok mutlu olduklarını gözteriyle sessizce hissettiriyarlardı." Gürkan. birbaşkagözlemim deileüvor: "Türkiye'ye karşı yürütülen ırkçı nefrete dayalı bir terör hare- ketini tersine istismareden yapdarm, siyasi partile- rin de seçimde avantaj elde edebileceğini sanmıyo- rum, Geniş kitleler, ırkçı nefrete dayalı bir milliyet- çilik anlayışı yerine bizim uzun süredir savunduğu- muz Atatürk milliyetçiliği etrafinda toplanacaktır." CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Kumbaracı- başı 'nın değerlendirmesi isefarkh: "Apo meselesi Tür- kiye'nin meselesidir. Böyle bir katilin ele geçirilme- sinden dolayı bütün herkes sevinmiştir. Beklenen, arzu edilen bir olaydu Ama bu, siyasi çıkar vasıtası olarak kullamlamaz. Bir devlet operasyonudur. Sa- vaş kazanılması gibi bir şeydir bu. Bundan çıkarsağ- lamaya çalışanlar olabilir, ama bunlar oya dönüş- mez." Kumbaracıbaşı 'na, "CHP'nin barajaltı kalacağı yolundaki söylentileri" anımsatıyoruz. Şu karşılığı veriyor: "Bu, laikliğe karşı olanlann, çetecilerle, mafyayla, sermayeyle özel ilişkileri olanlann arzu- sudur. Bunlar CHP'nin olmamasını isterler. Kesin olan şudur: CHP'nin olmadığı Türkiye'de cumhu- riyeti, dentokrasiyi ve laikliği ayakta tutmak son de- rece zordur. Çünkü CHP, reiimin temel taşıdır. Ör- neğin Ankara 'da, tzmir 'de, htanbul 'da, Kocaeli 'de, Gaziantep 'te, Samsun 'da, Antalya 'da, Mersin 'de bü- yûkşehir belediyelerini biz kazanacağız. Bu yerel yönetimlerde güçlü olan bir partinin, genel seçim- de baraj altı kalmasının olanağı var mıdır? " Seçime iki ay kala merkez soldaki iki partinin bek- lentileri özetle bövle... ISIK KANSl Başarıyı surdurmek için"Emperyalist güçle- rin oyuncağı olmuş adam "ın Türkiye 'ye getirilmesi. içeriden, dışandan Se\r koşul- larımn yeniden devre- yesokulması dayatma- larına karşı yurtsever asker ve sivil kadrola- rın sürdürdüğüzorlu ve ıızun soluklu miicade- le sonucu elde edilen çok önemli bir başan- dır. Operasvonu gerçek- leştirme biçimi de özle- nen "devlet ciddiyeti" açısmdan dikkaı çeki- cidir. Eski tçişleri Ba- kanı Hasan Fehmi Güneş 'in kö- şemize yaptığı yorum çokyerinde: "Kenya 'daki operasyon, bu tür girişimlerin mafyactya, uyuştu- rucu kaçakçılarına, katillere, es- kifasistlere ihale edilmeden dev- letin gücüyie ve ciddiyetiyle ba- şarüabileceğini göstermiştir. Su- suıiuk'ta ucu ortaya çıkan reza- letin bu ihale anlayışından doğdu- ğunu hepimiz büiyoruz. Bu açıdan bakıldığında operasyon önemli bir başandır." SBF öğretim üyesi Prof. Dr. Bas- kın Oran 'a göre ise işin sonunda değil, başındayız: "Artık bu süreç Türkiye için na- sıl iyi bir biçimde sonuçlandırıla- bilir, bunu düşünmenin zamanu Aksi takdirde, ulaşılan takiik za- ferstratejik bozguna dönüşebilir. Unutmayalım, Abduliah Öcalan 'ın Suriye'den çıkartılmasmda Tür- kiye taktik zafer kazanmıştı ama, öbür yanda Kürt sorunu bütün dünyada bir numaralı gündem maddesi oluvermiştt Ancak Ame- rika 'nın bastırması sonucu Avru- pa ülkeleri Öcalan 'ı kabul etme- yince bir stratejik bozgun engel- lenmis oldu." Baskın Oran, Türkiye 'nin, aşa- ğıdaki beş konuyu çözümlerse işi tam anlamıyla zafere dönüştüre- bileceği kamsında: 1- tdam cezasım kaldırmak: Mev- cut yasalara göre Apo 'yıı idam et- mek zonmdasın. Bu durumda dün- ya ayaga kalkar, adam da evliya olur. Zaten Türkiye'deidam ceza- sıflilen bitti. 2- DGM 'leri sivilleştirmek: As- keri yargıçiı DGM'lerin verdiği her karar, Avrupa Konseyi 'nde Tür- kiye 'yi tazminata mahkûm ediyor. Yani, geçersiz. Alınacak kararın hiç itiraz çekmeyecek cinsten olma- sı şart. 3- Başka suça karışmamışsa, si- lahını bırakan PKK 'lilere afilan et- mek: Bu insanlann teslim olmak için tünelin ucun- da bir umul ışıgı görme- si lazım. Eğer. adam öl- dürmek, yaralamak gibi başka bir suça karışma- mışsa. sadece daga çık- mışsa bımlara afgetir- mek lazım. ateşi söndür- mek için. 4- Güneydoğu için bü- vük bir ekonomik, sosyal paket ilan etmek: Bu iş as- lında şimdive kadar tam sekiz kere yapıldı. Yani laçka oldu. Bu sefeHd cid- di olmakzorunaa. Kuşku- suz buraya devlet eliyle. devletçiplanlamayla eğil- mek esas. Ama neden teşvik verip özel teşebbüs fonları o yöre için kullanılmasın' Özel teşebbüsü de katmak gerekir. 5- Herkese kültürel haklar ver- mek: Resmi dil avnı, bayrak aynı, üniter devlet aynı. Resmi dil Türk- çe ileyapılacak temel eğitimin dı- şında, zorunlu ders saatlehnin dı- şında, isteyen özel Kürtçe kursla- n açsın. Insanlar çocuğunu Türk- çe değil, Ingilizce okutan okulla- ra yollarken, bir de Kürtçe oku- nan kursa yollasa çocuğun ne işi- neyarayacak? Ayrıca vakıf, radyo- televizyon kurmalarına izin veril- meli. Bunlar hem Türkiye ye bir zarar vermez, hem herkesi sustu- rur. Baskın Oran a göre bu beş öne- rinin gerçekleşmesi halinde Türki- ye bu işten yararlı çıkacak: "Dünya kamuoyu baskı yap- maz. Kürt sorunu yeniden aztnaz, Demokratikleşme gerçekleşir." Dr. Cumhup Akpmar'dan mektup 1994-96 yılları arasında Anka- ra Tabip Odası Yönetim Kurulu nun Insan Hakları Komisyonu 'naan so- rumlu üyeliğini yapan ve geçen ocak ayında "örgût mensuplan- naAdli Ttp Kurumu 'nda taraflı ra- por vererek yardım ettiği" savıyla tutuklanan Dr. Cumhur Akpı- nar dan mektup aldık. "Görüldü " damgalı mektup Kırşehir Ceza- evi'ndenpostalanmış. Dr. Cumhur Akpınar şunlan yazıyor: "Ben, bir cumhuriyet kuşağı hekimiyim. O nedenle ne yaptığı- mı biliyorum, kafam karışık de- ğiL Cumhuriyetin en bûyük uz- laşma zemini olduğunu ve onu ko- rumamızın da çok emek istediği- ni biliyorum. Hekim, gazeteci, mi- mar, öğretmen, işçi olmamız, so- rumluluğumuzu değistirmiyor. He- pimiz, yaptığımız işi iyi yapmak, onurlu olmak, çalışkan olmak zo- rundayız. Güzelolan da budur za- ten. Bu zorunluluğun bilincindeol- mak, özgürlüktür. Cumhuriyete ve tabii ki bizlere her yerden satdınhyor. Sanılma- sın ki, dengeler bozulmaz bir bi- çimde bizden yana. Hayır, denge- ler filan yok, Demokrasi tam an- lamıyla oluşupyerleşmedikçe den- geleryok. Daha uzun zaman da ol- mayacak. Dr. Akpınar. mektubunuşöylebi- tirmiş: "BizJer, Cumhuriyet gazetesini, ciddi olduğu, kitap eki verdiği, ay- dın olduğumuz izlenimi uyandır- dığı için değil. Cumhuriyetçi oldu- ğumuz için okuyoruz." Türk Tabipler Birliği nden edin- digimiz bilgiye göre Dr. Cumhur Akpınar 'ın iİk duruşması mart ayı başmda yapılacak. Dileriz, Akpı- nar 'ın suçsuzluğu mahkemece an- laşılır. kendisi özgüriügüne kavuşur da gazetemizin Ankara Bürosu nda Cumhuriyetçilerin bir koyu kahve- sini içer. ISSIZ ODA YAZILARI VEDAT OZDEMtROGLU Bir Zîpve Defteri, Şark Köşesi ve Macar Gulaş! Birkaç ay önce Cumhuriyet'te küçük ve ilginç bir haber okudum. ^.HangLdağ olduğiiBik. ^ ^ hatırlamıyorum, yurdumuzdaki dağlardan birinin zirvesinde bulunan zirve defterinde, o zirveye çıkmayı başaran dağcılann yazdıklarının dışında, yöredeki çobanların da düştüğü birtakım notlara rastlanmış! Zirveye ulaştığı için mutlu olan ve bu hissiyatını tahminen "Şu kadar süre içinde zirveye çıkmış bulunuyorum, mutluyum!" türünde cümlelerle deftere aktaran dağcılara karşılık, yöre çobanları zirve özel defterine, "Buraya çıktık diye ne seviniyonuz, biz her gün çıkıyoz" cümlesini kaydetmişler! Durum, dağcılar için "şok" yaratıcı ve umut kıncı. Senin bir sürü alet edevatla becerdiğini, çoban elini, kolunu, kavalını sallayarak yapıyor! Çünkü oradaki çoban, o zirveyi çok da önemsemiyor. Onun işi bu. Günlük rutin güzergâhı, işe gidiş-geliş yolu, kentli dağcı için mükemmel bir başarı sayılınca çoban elbette bozuluyor ve zirve defterine Dağcılık Federasyonu'ndan gizli not düşerek bu yaman çelişkiyi belgeliyor. Aynı şekilde köylerde yokluktan, parasızlıktan kullanılan birtakım eşyaların, "standart üstü" kentli evlerde "Şark Köşesi" adı altında bir araya toplanması da moral bozucu. Sen hayatına otantik bir tat katmak için Şark Köşesi yapıyorsun, öbür tarafta adam o eşyayı kullanmaya mecbur. Onlarla yaşıyor. Başka bir seçenegi yok. Olanaklan olsa, o da evinin bir göz odasına çek-yat, zigon sehpa, müzik seti vs. koyup bir "Garp Köşesi" oluşturacak ama.. yok işte! Zaten bu otantik takıntılar oldum olası canımı sıkar. Üstten bckarak, "Ay, ne ilginç bir giğürn, mutlaka alalım eve ö/,-te/7e"diyene, "E, al bekalım. Fakat o güğümde ayran yapacaksan al! Süs olarak alıyorsan güğüm buna çok üzülür!" diyesim g Aynı mantık, sofralanmızdaki y.emeklere de yansımıştır. Örneğin, Macar gulaş denilen sosyetik yemek, bizim Vcu/aş/'ndan gitmedir. Osmanlı'nın Avrupa deplasmanları sırasında Yeniçerilere tabldot olarak çıkarılan kulaşı, rosto ve patates püresinden ibarettir. Benzer içeriği banndıran Macar gulaş, işte buradan gelmektedir. Kulaşı zamanla gulaş olmuş, "Made in Hungaria " patentiyle dünyaya sunulmuştur. Da, bu değişim nasıl olmuştur? Avusturya - Macaristan Imparatorluğu ile Osmanlı savaşıyor, savaşa yemek molası veriliyor, her iki ordu da meydana yayılıp sefertaslarını çıkarıyor, yemekten sonra savaşa devam edilecek! O sırada bir Macar askeri, bizimkilerin yanına geliyor: - Pardon, tuzunuz varsa, komutan biraz rica etti! Bizde hiç kalmamış da! Macar askerine poşet tuz aranırken, askerin gözü bizim kulaşı'na takılıyor: - Birader. o yemeğin adı nedir? Palabıyık Yeniçeri, özgün yorumuyla yanıtlıyor: - Gulaşı la, gulaşı! Tuzu alıp cephesine dönen Macar asker, hemen arkadaşlarına durumu aktarıyor. - Oğlum, Türkler'de bi yemek var, çok şahane görünüyo! Rostonun yanına patates püresi koymuşlar! - Hadi yaa? Adı neymiş?.. - Gulaş falan gibi bi şey... - E, biz de yapanz, ne var onda?.. Adına da Macar gulaş deriz, olur biter. - Tamam lan! Şu savaş bitsin, hemen yapalım. isimler zaman içinde, niçin ve nasıl değişmiş? Engürü nasıl olmuş da Ankara olmuş? Engürü demek çok mu zormuş? Acaba zaman içinde isim değiştirmeyen bir belde var mı? Koymuşlar adını, kimse bozmamış, öylece kalmış! Var mı? Yaşar Nuri Öztürk beni aydınlatsın! "Bir şeyi kırk kere söylersen olurmuş" Kampanyası-15 Susurluk çetesi cezalandırılsın! HAYVANLAR ÎSMAİL GÜLGEÇ KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK [email protected] h ftcdlı VC erfcv Vcrc/i. i ÇİZGİLİK KÂMtL MASÂRACI H A R B İ SEMİH POROY TARİHTE BüGLN MÜMTAZ ARIKAN 20 Şubat Dinî biryapı olan Ur-Mmmmu ilk dura rrnınu yansıham bir res/m. BİR MEZ0P0TAMYA KENT/.UR 196O'λ 8UGÜN, VAPVĞI KAZIlAKLA, Uft AOLI MEZOKJmM- YA KENTİNİ OTOM ÇlttfBAU İN6İÜZ Aeti£OUO6U,SIK awei£S LEONAKD WOOLLEY ÖUHİ. M M ÖNCE, ati İUJÇÛK &*& mftLAU yeece, eeu/ç ÇAPTA SIR /»Ç. TIZMAYA GlRıŞEN W0OLLEt, 1322. - iSS* YlLtABI ABASlNDA, &IR SUMeB KBNTİ OLAN Ug'ü OSTAYA ÇlKARMlÇn. IfMK TOP&VaA&UOAKİ BU ESJCİ KENT, MitATTAN ÖNCE 4. YÛZ/ILDA SÜrÜK. BİR SEL F€LAK£TtNE üSeAYfP YOKOLMUÇTU. (BU SEÜhl, ÜN- ui uun nifAHi outsiteceĞi söyLet/AietcrEPi/eŞ O &4MANIN SUMEe Ur&VZU&NI X>4A/£V7/4A/ UR. neuTi, pMDire peeiN ottmyA ÇMARILMIŞ e» iyi DURUMPAKİ zJG&ueAn ofi içeeiyonpu. YA- PAİ BİR DAĞ GÖRÜNüMÜNDBld Zi66ueAT, K&\L RA TARAFIUDAU İNfA 6TTHÜCMfŞTİ. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ 28 Şubat Sürecî Sona mı Erdi? Sık sık vurguladığım gibi; Türkiye'de birileri, toplumun unutkanlığına çok güveniyor. Herhangi bir olayı ya da sorunu "zamana yaydıklan" zaman, halkın bunu unutacağını, ya da en azından ayrın- tılannı anımsamayacaklannı sanıyoriar. Kimi zaman da haklı çıkıyorlar. Ama 28 Şubat 1997'de MGK'nin verdiği "muhtıra"n\n unutturulması konusundaki çabalar, şimdilik (çok şükür) sonuç vermiyor. Ay- nca bizlere de bunun unutturulmaması için gay- ret etmek düşüyor... Yeniden anımsatalım. Türkiye'de Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi'nin kurmuş olduğu ve Sayın Erbakan'ın başbakanlığındaki hükümet; Türki- ye'nin başta dış politika olmak üzere, tüm temel politikaları değiştirme çabasına girişince, toplum- da ciddi bir tepki uyandı. Elbette; Susurluk kaza- sının ortaya saçtığı pislik ve ekonomik sorunlar da bu tepkinin nedenleri arasındaydı. 28 Şubat muhtırasını, salt MGK'nin ve özellikle MGK'nin asker kanadının eseri saymak, yanlış bir yaklaşımdır. Eğer toplumdaki sivil tepki olmasay- dı ve bu sivil tepki, böyle bir muhtıranın "zemini- ni oluşturvnasaydı", hiçbir biçimde muhtıra verile- mezdi. Peki, 28 Şubat muhtırasının, günümüzde de de- ğerini koruyan "içeriği" ne idi? Bu konuda çok şey söylenebilir ama, en önemli husus, toplumu- muzda yükseliş halinde olan "şeriatçı akımlann", kesin bir biçimde engelleneceginin mesajının ve- rilmesiydi. Geçenlerde "Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıfm düzenlediği bir panele katıl- dım. "Türkiye'ye Soldan Bakış", genel başlığı al- tında düzenlenen bir program içinde, "Siyasal Is- lam ve Laiklik Sorunu" başlıklı bir paneldi bu. Panelde üzerinde en çok durulan ve en çok so- ru yöneltilen konu, 28 Şubat sürecinin sürüp sür- mediği, başarıh olup olmadığı ve genel olarak ni- teliği idi. Bu tür toplumsal konularda, bir günden öbür gü- ne sonuç alınması mümkün değildir. Ancak; Tür- kiye'de "yüksden" şeriatçı akım, ciddi bir biçim- de "çevrelenmiş" ve gelişimi durdurulmuştur. Toplantıya katılan konuşmacılardan birinin, çok isabetle belirttiği gibi; Türkiye'de son 20 yılda dev- let eliyle desteklenen ve körüklenen "Türk-lslam Sentezi" görüşünden, kesin bir biçimde vazgeçil- miştir. Tabii bu arada, PKK terörüne tepki nede- niyle deyükselen bir "Türklük" politikası, kimi za- man ciddi sakıncalar ortaya çıkartsa bile, Refah'ın "Islam şeriat" umutlan, suya düşmüş oldu. Türkiye'de, "dinci" olarak isimlendirebileceğimiz grupların tümü, Refah'ı desteklememişlerdi. Ör- neğin Nakşibendilerin bir bölümü ANAP'ı, Nurcu- ların önemlice bir bölümü, DYP'yi desteklemişti. Zira Türkiye'deki kimi tarikatlar ve cemaatler için, "iktidara yakın" olmak çok önemliydi. Ve REFAH- YOL kurulanadek, "Türkiye'deRefah'aiktidartes- lim edilmez", düşüncesi yaygtfM^- \ vtK M >• ı r <; Ancak, REFAHYÖL'un kurulmasıyla birlikte, 'Re- fah iktidar olabiliyor" anlayışı egemen olmaya baş- ladı ve o zamana dek Refah'a pek- "yüz vermeyen" kimi gruplar, Refah'a yaklaşmanın yollarını arama- ya başladilar. 28 Şubat muhtırası ve bunu izleyen gelişmeler, kimi dinci gruplardaki "Refah'a yakın/aşma" ça- balannın da sonu oldu. Ve tüm bunları, 28 Şubat muhtırasına borçluyuz. Ve bana öyle geliyor ki: Fa- zilet Partisi, Refah'ın 1995'teki başansını yakala- mak için çok uğraşmak zorunda. Her ne kadar Sa- yın Kutan; "çıtayı" biraz yükselterek, yüzde 30'lar düzeyine çıkarttıysa da santyorum bunu, örgüt ve yandaşlanna moral vermek için yaptı. Zira Recai Kutan, toplumdaki eğilimleri izleyebilecek düzey- de bir poiitikacıdır. Ama kimi siyasetçilerimiz ve özellikle kimi ya- zarianmız, sanki 28 Şubat hiç yaşanmamış gibi dav- ranmaya çalışıyorlar. Gönüllerinin bir köşesinde, REFAHYOL günlerinin rahatlığının umudunu ye- şertiyorlar. 18 Nisan seçimlerinden sonra, aynı günlere geri dönebileceklerini sanıyoriar. Sansın- lar bakalım... Kimi "demoKraf arkadaşlanmız, 28 Şubat sü- recine karşı çıkıyorlar. (Doğrusu ben de "içime sindirme" konusunda epey zorlandım ama, o bam- başka bir mesele.) Toplumdaki "dinci" gelişmele- ri, "cihet-iaskeriye" ile değil, sivil toplum kuruluş- lannın muhalefet ve çabalanyla durdurmanın da- ha iyi olacağını dile getiriyorlar. Doğrudur. Ama siyasal yaşamda ortaya çıkan olumlu bir gelişmeyi, sırf bu işin ardında "ünifor- malılar" var diye eleştirmek de pek mantıkh değil. Umalım askerlerimiz, siyasal yaşama bir kez daha "müdahale etmek" zorunda kalmazlar... BULMACA SEDAT YAŞAYAS SOLDAN SA- 1 2 3 4 5 6 ĞA: 1/ Erkeklerde yaş dönümü. 2/Uzak- lık anlatmaktakul- lanılan söz...Dağ- keçisi. 3/ Boyun egen, kendini baş- kasınınbu^Tuğuna bırakan..."—Sü- men": Balerini- miz. 4/ El ya da yüz hareketleriy- İegösterme...Biz- mut elementinin simgesi. 5/ Bozuk- luk, yanlışlık. 6/ Içine yün, pamuk gibi şe>ler doldu- rulan beyaz yastık ya da yorgankılıfi... Mezopotam- ya'dakurulmuş en büyük si- telerden biri. 7/ Bir nota... Büyûk Sahra'da kumullar- la örtülü bölge. 8/ Eski Mı- sır'ın üç büyûk piramidin- den biri. 9/ "Eserler, yapıt- lar" anlamında eski söz- Q cük...0kyanusyahalkları- n nın erkeklik ve bereket tan- nsı. YHCARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Eski Roma mimarhğında üstü açık avlu... Fas'ın plaka işa- reti. 2/Ölen kimsenin vücudu... Eski Mısır inanışında ana tan- nça. 3/ Sakızla tatlandınlmış rakı. 4/ Bir nota... Cezayir'de do- ğan ve Arap müzığiyle rock, punk, reggae'nin kanşımı olan mü- zik türü... Yiğit. 5/ Meksika'da büyûk bir uygarlık kurmuş es- ki halk. 6/ Hıristıyan sanatında ölü Isa'nın vücudunu kolların- da tutan Meryem Ana betimlemesi... Dinsel tören ve kuralia- n. 7/ Aşıboyası... Kanuna benzer eski bir çalgı. 8/ Avrupa'da büyük bir yarımada... llkel bir silah. 9/ Alkolsüz içecek... Ha- tay ilinde bir ırmak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle