24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 ARALIK 1999 CUMARTESİ HABERLER DimADA BUGUN ALİ SİRMEN Kiireselleşmeran İki Yiizü Bütün gösterilere karşın Seattle görüşmeleri, üç yıl sürecek olan Millenium Round'a dönüşe- cek. 0 görüşmeler sırasında, büyük şirketierin de istediği gibi, her şey uzmanlar düzeyinde dünya kamuoyunun gözlerinden uzak biçimde, daha iyi kotarılacak. Hepimiz, bu gelişmeleri yakından izlemek ve küreselleşmenin iki yüzünü görmek, güzel sözler- legetirilen kimi ilkelerin arkasındaki oyunları kav- ramak zoaındayız. Basit bir iki örneğe göz atalım. Çocuk el eme- ğinin sömürüsünün yasaklanması ile ilgili sözleş- me imzalandı. Asil bir amaca yönelik görünen bu işte başı ABD çekti. Azgelişmişleryırtınıyorlar, "Bizim sizinle tek re- kabet olanağımız, ucuz el emeği; geçmişte bu bi- rikimisiz de bu yoldan yaptınız" diyoriar. Ama na- file... Işin ilginci şu ki, aynı ABD, Cumhuriyetçiler'in karşı çıkması nedeniyle çevre koruma ve sosya) güvenlik konusunda herhangi bir anlaşma imza- lamaya yanaşmıyor. Bunlar da asil amaçlara yö- nelik ama, büyük şirketierin işine gelmeyince amacın asaleti kalmıyor. Tarımın desteklenmesi konusunda da büyük bir yalan söyleniyor. ABD, AB'nin tarımı sübvan- siyone ettiğini söylüyor ve ticaret serbestisi için bundan vazgeçilmesini istiyor. OysaABD de kendi çiftçisini sübvansiyone edi- yor. Bunun yolu da açlık ülkelerine gıda yardımı yolundan geçiyor. Devlet, çiftçiden bu amaca yö- nelik olarak topladığı ürünle, yılda 10 milyar do- larlık gelir sağlıyor. Hemen hemen aynı nüfusa sahip AB'nin yıllık sübvansiyonu ise 7.5 milyar dolar. ••• Bütün bunlar bize, serbest piyasa ve refcabet özgürlüğü adı altında sunuluyor ve deniliyor ki bunun alternatifi korumacı ekonomilerdir. Bu düşünce, ne gariptir, gelişmenin acısını en çok çekecek olan ülkelerde daha da yaygın. Kü- reselleşmenin nimetlerinden en fazla faydalanan (Çünkü çok uyruklu büyük kuruluşların kontrol odağı orası) ABD'de ise bu görüşün doğru olrna- dığı yolunda ciddi savlar ileri sürülüyor. Örneğin Global Trade Watch Enstitüsü Di- rektörü, Lori Wallach bu konuda şunları söylü- yor "Birine serbest rekabet, öbürüne koruma- cılık denen iki kavram arasında seçim yapma zorunluluğumuz olduğu yolundaki savın hiç- bir anlamı yoktur. Bu, dünya ticaretini belirli bir biçimde düzenlemeyi amaçlayanların söy- lemidir. Bugün onlar kendi önerilerine serbest rekabet derken, kendilerine karşı çıkan her- kesi korumacılıkla suçluyorlar. Oysa Adam Smith ile David Ricardo serbest rekabet hakkındaki görüşlerini yazarlarken, DTÖ'nün 800 sayfalık organize ticaret met- ninde ileri sürdüğü görüşlerden çok başka şeyler, belki de onun dışında her şeyi düşünü- yorlardı. DTÖ'nün metni, dev kuruluşlar için organize edilmiş olan bir ticareti düşünüyor, insanlar için değil." • s- ••• Küreselleşmenin bu biçimiyle DTÖ'nün ardın- dakiler, bize yukarıda sözü edilen modeli sunar- larken bundan herkesin kazançlı çıkacağını ileri sürüyorlar. Bu konuda Harvard Üniversitesi ekonomi profesörü ve "Has Globalisation Gone Too, Fare?" (Küreselleşme Çok mu ileri Gitti?) ki- tabının yazarı Dani Rodrik ise şunları söylüyor: "Bize sık sık şunun söylendiğini duyanz: Ti- caret çok iyi bir şeydir, bundan bütün dünya kazançlı çıkar'. Oysa bütün ekonomistler bu- nun doğru olmadığını bilirier." İşte küreselleş- menin lideri ABD'den polittk ve bilimsel çevreler- den, bizesunulan modelin öbür yüzünü gösteren görüşler. Haydi buyrun bir tane de buradan yakın! Kaplancılar gazeteciye saldirdı • İstanbul Haber Servisi- Almanya'dan Türkiye'ye giriş yaparken Kapıkule'de otomobilin içinde çok sayıda "Kara Ses" olarak da tanınan Cemalettin Kaplan ile ilgili video kaset ve dokümanla yakalanan ve tutuklu olarak yargılanan Hanıfe Seven ile Hanm Seven İstanbul 6 No'lu DGM'deki duruşmanın çıkışmda gazetecilere saldırdı. Gökçek, tazminat davasını yitirdl • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi, Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek'i. Sıhhiye Meydanı'ndaki U Dönüşü Köprüsü'nü mahkeme karanna karşın tamamlayarak bir binanın sahiplerini mağdur ettiği gerekçesiyle 6 milyar lira manevi tazminat ödemeye tnahkûmetti. l\rW: Uam edelim • ANKARA (Cumhurryet Bürosu) - MMP, "ülke menfaatlan açısından Öcalan ile ilgili Avrupa tnsan Haklan Mahkemesi'nin vereceği karara karşı çıkmayacağı" yorumlan karşısında tabanını rahatlatmaya çahşıyor. Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, dün yayımladığı bildiride, basında çıkan yorumlan dikkatle izlediklerini belirterek yeni Öcalanlann türememesi açısından alınan kararlann uygulanması gerektiğini ileri sürdü. ZeytintNirnu'nda deprem zîrvesi • tstanbul Haber Servisi - Zeytinbumu Belediyesi tarafindan düzenlenen "Deprem Zirvesi" konulu panelde konuşan IÜ Jeofizık Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Metin tlkışık, Zeytinburnu'nun zemininin Bakırköy'den daha iyi olduğunu söyledi. Kartal'da cinayet • İstanbul Haber Servisi - Kartarda. kimliği henûz belirlenemeyen bir kadrn, TEM Otoyolu'nvın kenannda kafasından kurşunlanarak öldürülmüş olarak bulundu. Genç kadmın cesedi, Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi"nin morguna kaldınldı. Ebru Gündeş'in sağlık durumu • İstanbul Haber Servisi - Yeni kasetinin tanıtımı sırasında baygınlık geçirerek kaldınldığı Metropolitan Florance Nightingale Hastanesı'nde 2 önemli beyin ameliyatı geçiren şarkıcı Ebru Gündeş'in, bilincinin açık ve hayati fonksiyonlannın yeterli olduğu açıklandı. Yann sonuçlanacak kongrede, Meral'e yönelik eleştiriler ortamı gerginleştirdi Türk-Iş'te savaşmi serüeşiyorANKARA (Cumhuriyet Bûro- su)-Türk-lş'inyann sonuçlanacak genel kurulu, sert tartışmalara sah- ne oluyor. Tûrk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek, Tûrk-tş'in "hükmünün, şahsryeti- ninyokolduğunu" savunarak, "Sa- yın Meral, bu işi başaramadın, be- ceremedin, onun için gitmelisin'" dedi. Türkiye Haber-Iş Genel Baş- kam Cengiz Teke'nin "Türk-lş'in adı son yıDarda Bayram Bey oldu* sözleri salonda gergınliğe neden oldu. Türkiye Haber-Iş Genel Başka- nı Teke, Türk-Iş'in birliğinin söz- de kalmaması gerektiğini belirte- rek, "Mahkeme kapüarmda sendi- kalan kapatnrmak isteyen Türk- tş istemiyoruz. Türk-İş'in emeğin sigortası olduğu günlere dönmesi- niistryoruz. İşçinin haklannı koru- yacak birtikve bütünlük içinde ha- reket edecekbir Türk-tş istryoruz" diye konuştu. Teke, "Türk-İş'in adı son yıilarda Bayram Bey oldu" de- yince delegeler konuşmacıya laf attı. Bunun üzerine Türkiye Haber- Iş delegeleri de laf atan delegeler üzerine yürüyünce sert tartışmalar yaşandı. Tartışmayı başta Türk-îş Genel Başkanı Bayram Meral ol- mak üzere diğer sendikacılar güç- lükle yatıştırdı. Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek, Türk- lş' in "hükmünün,şahsiyetinin yok olduğunu" savunarak. eskıden ge- nel kurullanna kanlan Cumhurbaş- kanı, Başbakan ile Çalışma ve Sos- yal Güvenlik Bakanı'nın bu genel kurula katılmadığına dikkat çektı. 'Sosyal GuvenKk Yasâsı için ne yaptınız' Taraflann uzlaşması olma- dan çıkanian sosyal güvenlik yasası gidene kadar Türk- tş'in mücadele etmesini iste- yen Özbek, şunlan söyledi: "Bu yasanınghmesiiçin hü- kümete \arhğımızı ispat ede- ttm, vuruşahm. Bu mücadele- yi yapmazsak yann kıdem tazminatının kaldınlması gündeme gelecek. Sayuı Me- ral, kıdem tazminatının kat dınlmasının gündeme gehne- si halinde 'Gök kubbeyi baş- lanna yıkanz' diyor. Sayın Meral'e soruyorum. yasanın çıkmamasi için ne yaptınız, şimdi ne yapacaksınız? Eyle- mi ciddi yapacaksuL, göster- meük, fuzuli eyiem yapmaya- caksm. SayınMeral, bu isi ba- şaramadın, beceremedin o- nun için gitmelisin." Özbek'in "Genel başkan • Türk-îş genel kurulu, sert tartışmalara sahne oluyor. Türkiye HabeT-İş Genel Başkanı Cengiz Teke'nin "Tûrk- Iş'in adı son yıilarda Bayram Bey oldu" deyüıce delegeler konuşmacıya laf attı. Türkiye Haber-lş delegeleri de laf atan delegeler üzerine yürüyünce sert tartışmalar yaşandı. Tartışmayı başta Türk-îş Genel Başkanı Bayram Meral olmak üzere diğer sendikacılar güçlükle yatıştırdı. seçümesinde büyük emeğim oldu- ğu Savm Bayram Mend, Sosyal GfrvenBk Yasaa'nın çıkması snv smda şalteri cekseydi, şimdi genel kurulu garantikmişti" sözleri üze- rine Meral, "Hapishanede ziyare- time geleceğini bibe^dim çeker- dim" yamtını verdi. Ozbek kendi- sine yönelik u despot, pasiP yakış- nrmalannda bulunulduğunu anım- satarak, "Hitler gibi bir kişinin po- litikasını benimsemek şerefsizlik- tir" dedi. 'Nevimi beğenmediniz? Bağımsız aday Sağlık-lş Başka- nı Mustafa Başoglu. "Her ild aday- dan da daha iyi bu işi >apacağunı- za inanıyonun. Başoglu'nun neyi- ni beğenmedinizde destekkmiyor- sunuz?" dedi. Başoglu, yakın ge- lecekte kendılerini toparlayama- malan durumunda kıdem tazmına- tı hakkırun işçilerin elinden alına- cağuıa dikkat çekti. Belediye-lş Genel Başkanı Ni- hat Yurdakul, işçilerin ve tüm ça- lışanlann siyasetçüerden umudunu keserek, Türk-Iş'e umut bağladığı- ru, ancak Türk-lş'in günden güne eridiğini belirtti. Tüm sendikacüa- nn bu erimeye "dur" demesi ge- rektiğini anlatan Yurdakul, yeni se- çilecek Türk-tş yönetiminden de- mokratik bir anayasamn hazırlan- masına öncülüketmesini, iş güven- cesinı, hak grevini çıkarmak için mücadele etmesini ve sendikacüık okulunu açmasmı beklediklerini bildirdi. Türk-îş Genel Başkan adayı Teksıf Genel Başkanı Zeki Polat, konfederasyonun topluma güven vermediğini savunarak bu güven bunalımın işçiyle konfederayon arasında kopukluğa yol açtığuu kaydetti. lşbaşındaki Türk-lş yö- netiminin sozüne güvenilmediğini beürten Polat, "benden yanaolan" "bana kaı^ı olan" aynmı yapıldı- ğım savundu. Polat, amaçlanrnn "vurduğuyerden ses getiren Türk- lş" yaratmak olduğunu söyledi. Okuyan'a eleştiri Polat, Çalışma ve Sosyal Güven- lik Bakanı Yaşar Oknyan'uı genel kurula katılmamasını eleştirerek "Buraya gelemez, çünkü burada hesap verecek" dedi. Türkiye Orman-lş Sendikası Genel Başkanı Mehmet Kafes, Meral"in sendikalann içişlerine ka- nştığı iddiasının doğru olmadığını belirterek Meral'i eleştirenlerin mitinglere katümadığını, eylemle- re destek vermediğini söyledi. Ka- fes'in bu sözlerine delegelerin "Sen Meral'in avukata mısın? Bı- rak kendi hesapversin. Yağcıhktan batbk" diye karşılık vermeleri, sa- londa delegeler arasında sert tartış- malar yaşanmasına neden oldu. Tes-îş'ten Meral'e destek Tes-lş Genel Başkanı Mustafa Knmtu, sendikasının kayyuma dev- redildiği sırada Türk-lş Genel Baş- kanı Meral'in kendilerine sahip çık- nğını anımsatarak bu nedenle Me- ral'i desteklediklerini bildirdi. Hava-tş Genel Başkanı Atflay Ayçin, genel kurula katılan delege- lerin bir kısmırun bir tarafa, bir kıs- mımn da diğer tarafa endekslendi- gini vurgulayarak delegelerin biri- lerinin adamı değil işçi sınıfının adamı olması gerektığıne dikkat çekti. Ayçin, sendikacılann birbir- lenyle yaptıklan kavga nedeniyle özelleştinne sosyal güvenlik, tah- kim gibi yasalann gelip geçtiğini, bu yasalara karşı yeterli mücadele verilmediğini bildirdi. Ayçin'in "Bugün bazı delegeler Çeçenis- tan'daki kıyundan bahsettiler. Bu- gün Gûneydoğu'da da savaş var" sözleri üzerine delgeler "Bu sözle- rini geri aL Orada sav-aş yok, PKK kıyunı var. Çoluk çocugu öldüren- leri kına. Yazıklarokun sana" diye karşılık verdıler. EKMEK • BAR1Ş - OZGORLÜK Mücadelesinde 48 Yıl TÜRK-İŞ 18.Genel Kurulu 1 - 5 Aralık 1999 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın genel kurula kaolmaması eleştiriye neden oldu. ÖRGÜTÜN LOJİSTİK SORUMLUSU ÖLDÜBÜLDÜ PKK'de ikinciönemlikoyıp FERİTDEMİR HASAN KIZILTAŞ TUNCELİyEXAZIĞ - PKK, Tuncelı ve çevresinde 20bin askerinkatıumıyla süren operasyonlarda ikinci önemli kaybını da verdi. Pertek'teki operasyonlarda, örgütün bölgedeki ikinci adamı Haydar Ahıas- lan'dan sonra, Dersim Eyalet Komutanlığı cephe ve lojistik sorumlusu "Hakkı'* kod adlı Yusuf Karataş da öldürüldü. Tunceli'de geçen hafta başlatüan operas- yonlar devam ediyor. Mazgirt'te 5 gün ön- ce düzenlenen operasyonda PKK'nin böl- gedeki iki numaralı adamı Haydar Alpas- lan ile 5 terörist öldürülmüştü. Son üç gün- de Pertek ilçesinde yoğunlaştınlan operas- yonlar sürerken, önceki akşam saatlerinde Kaçarlar köyü yakınlannda güvenlik güç- leriyle çatışmaya giren PKK'nin Tunceli cephe ve lojistik sorumlusu Yusuf Karataş da öldürüldü. Karataş'ın örgütte gıda mad- deleri ile parasal yardımlan koordine etti- ği bildiriîdi. Karataş'm yönettiği grubu çember içine alan güvenlik güçleri operas- yonlan sürdürüyor. Tunceli'de helikopter- lerin de destek verdiği operasyonlarda şu ana kadar 14 teröristın öldürüldügü, 2'sının de yakalandığı açıklandı. Güvenlik güçleri Ovacık kırsahnda ör- güt militanlannın banndığı bölgeleri bom- baladı. Operasyonlar sürerken, PKK'nin Dersim Eyalet Komutanı "Kâzun"kod ad- lı Hamili Yıldınm'rn da bölgeyı terk ede- rek Erzurum kırsalına geçtiği, yerini "Ba- ver" kod adlı Süleyman Şabin'e bıraktığı öğrenüdi. Yetkililerbölgede saydan 20 ka- dar olanPKK ve TİKKO militanlannın pa- nik halinde güvenlik çemberini yırtmaya çalıştığını bildirdiler. Elazığ'da sürdûrülen operasyonlarda ise 2 PKK'li, 4kurye ve kendilerine yardım ve yataklık ettiği belirtilen 1 kjşi çıkanldıkla- n mahkemece tutuklandı. Orgüt mensup- lannrn ifadelerinden yola çıkarak kırsalda düzenlenen operasyonlarda, PKK'ye ait er- zak ve malzeme dapolannın imha edildiği bildiriîdi. Türk-iş genel kurulu notları Omrüahnaüe geçmişsemlikacı ŞÜKRAN SONER ANKARA - Türk-lş Genel K.urulu'nun divan başkanlığını yapan Naznn Tur, 35 sendika başkaru- nın 15'er dakıka olarak belirlenmış konuşma sü- relerindeki aşmalara izin vermesine yönelik eleşti- rilere açıklık getirirken bir fıkra anlatn. Denize düşen bir yolcuyu kurtarmaya çalışanlann "elini ver" uyanlanna yanıt gelme- yince, denize düşeni tanı- yan biri uyarmış. "Elini ver demez, e&ni al derse- niz uzanr. O sendikaadn-, almaya alışmıştır" demiş. Nazım Tur, ömrü alma, isteme ile geçmiş. sendika- cının bu duygusunu tat- min etmek içb, konuşma- larda birkaç dakikalık aş- malara hoşgörü ile bak- mak gereknğini söylüyor. tlk günü konuk, ikinci, üçüncü günleri sendika başkanlannın konuşmala- n ile geçen, Türk-lş'ın, asil kulislerde süren genel kurulunu bir cümle ile özetlemek gerekırse. "s»- ğuı önlenemez çelişkisi, o- hz solun dayanılmaz şaş- kmhğı'' denebılir. Çok an- laşılamadığını biliyorum. Biraz açmaya çalışaca- ğrm... Türk-lş'te birkaç dö- nemdir, özellikle bu yıluı genel kurullannda sendi- kalarda yaşanan önemli değişim, solun tasfiyesi, sağın önlenemez yükseli- şı olarak ortaya çıktı. De- ğişımi sadece sol ideoloji- nin erimesi, milliyetçi- Müslümankimlığinın öne çıkması olarak tanımla- mak çok yanlış. Asil değışım sendıkacı- hğı koltuk, çıkar aracı gö- ren. ışçiden. sendikal de- ğerlerden kaçarcasına uzaklaşan kirli yapırun ağırlık kazanmasında. Şimdi genel kurulun çok büyük ağırlıklı sahibi sağ çizgide, sendikal çizgiyı de unutmama. daha doğ- nısu sendıkacılığın yok oluşundan kaygı duyma ile kendini kurtarma eği- limlerinin çatışması var. Ancak en iyi niyetiiler de en çıkarcılar arasında ayı- nm yapmak çok ZOT. En çıkarcılan, en kırlenmiş, en profesyoneller olduk- lanndan, sol, sendikal ter- minolojiyi en başanh çal- mış olarak, ustalıkla pole- mikyapıyorlar. Akla kara- yı ayırmak nerede ise ola- ANKARA BAROSU SORUŞTURMA AÇM1ŞTI AmkatOıbaysavunmayapü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ab- dutahÖcalan'ınyargılandığı Imralıduruş- malan sırasında avukatlık meslek etiğine aykın davrandığı gerekçesiyle hakkında Ankara Barosu'nca sonışturma başlatüan davanın müdahıl avukatlanndan Şevket Can Ozbay. "Soruşturmanın baronun ta- rihine kara bir leke olarak geçeceğini'" ile- ri sürdü. Ankara Barosu'nun resen başlarüğı so- nışturma çerçevesinde yönetim kurulu ta- rafından disiplin kuruluna sevk edilen Öz- bay, dün şehit yakmlan ile Ankara Adliye Sarayı'ndaki baro başkanlığma gelerek yaklaşık 2 saat ifade verdi. Duruşma, Öz- bay'm tanık ve delillerini bildirmesi için ileri tarihe ertelendi. Özbay, yazılı savun- ma dilekçesinde, soruşturmanın Ankara Barosu'nun tarihine "karabir teke" olarak geç_eceğini öne sürdü. Ozbay, "Ben suç işlemedim, PKK'ye karşışehitve gazflerûnizi savundum. Tüm şehit yakmlan « gaziler fle onlann yanın- da ver alan mflyonlarca Türk insanı da si- n oybirfiği Ue Türk miDetinin disiphn ku- ruluna sevk edeceknr" dedi. 50 şehit yakıru disiplin kurulu salonuna alınmamalanna tepki gösterdi. Güvenlik güçleri ile bir süre tartışan şehit yakınlan, yaşanan kısa süreli gerginlik svrasmda "Kahrolsun PKK" sloganını atölar. Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili AB Turhan da baro başkanlığımn bulunduğu kata gelerek şehit ailelerini sakınleştırme- ye çalıştı. Özbay, çıkışta yaptığı açıİdama- da, kendisine destek vermek isteyen yüz- lerce meslektaşı bulunduğunu, şehit aile- lerinin de tanıklık yapmak ıstediklerini söyledi. Özbay,yargılamayı yapan Ankara 2 No'lu DGM heyetini de tanık olarak gös- termeyi düşündüğünü kaydetti. Özbay, Öcalan'ın avukatlannın terör örgütü PKK ile bağlantıh olduklannı da savundu. Ankara Barosu Genel Sekreteri Ahmet Çörtoğhı da "Şehit yakmlan ve kamuoyu iyi bilmeB ki. avnkat Şevket Can Özba> hakkındayürütülensonışturmaAvukathk Yasası ve kurauannın gereğidirr dedi. naksızlaşıyor, sapla sa- man birbirine kanşıyor. Dün iki listenin usta ko- nuşmacılan kürsüde iken çıkan kavgalarda, pole- miklerde, belki çok daha fazla kirli çamaşır ortaya çıktı. Ama olaylan yakın- dan bihneyenler içüvda- ha ayıplılan ayıklamak sanki daha bir zorlaştı. Türk-lş'in küreseî sal- dın, 12 Eylül düzeni, ser- maye-iktidar ittifaklan bugüne kadarki yönetım- lerle, sendikalannm da destek değil köstek olma- lan ile, kirli çıkar ittıfak- lanyla çok kan kaybettiği, pek çok ayıplı durum bir bir ortaya çıkıyordu. Ama işçi durmadan hak kaybe- derken, sendikal örgütlen- me erirken, Ankara'da kaybohnuş Türk-tş hangi kadrolarla, siyasal iktidar- sermaye güçlü ıttıfakı kar- şısında ayakta kalacaktı? "Sabşa hayır, eykm ey- lem~" sloganlannın aldığı alkış, özlemleri yansıtsa da. "Bu haie getiren kad- rolarla mı?" ya da "Ahn- mış eytem kararlanna bi- le aymayanlarla an?" so- rulannın yanıtı yoktu. Peki sayılan çok erimış olsa da sendikal değerle- rin korunmasında yönlen- dirici olabilecek sol, on- dan vazgeçtik. kırliliği bu- laşmamış, ılkelenni koru- yabılmış sayılabilecek sendikacılar ne yapıyor? Her şeyden önce kendi- lerini sol sayanlann sen- dikal değerleri korumada ne kadar temiz kaldıklan ciddi bir tartışma konusu. Pek çok sağcmın. pek çok hızlı solcudan daha na- muslu. sendikal değerlen korumada özenli oldukla- ruıa birçok olayda tanık olmuş biriyim. Türk-lş Genel Kuru- lu'nda zaten cılız sayıda, ama bal gibi de ilkeli dav- ransalar. delege delege var olan güçlerini birleştire- rek yol gösterici olabile- cek solun durumu içler acısı. Kimileri gelecekte kendi sendika koltuğunu korevabilmede Bayraâi MenUile göbek baği kms muş. Kimileri sağla ittıfa- kın daha tehlikeli olduğu savında. Kimileri sağla, kiminle olursa olsun itti- fakla da olsa, yeni bir Türk-lş yönetimiyle olur inancuida. Sabahtan akşa- ma birbirlenni eleştirerek, karşı listenin zaafiannı, ayıplannı sayarak tartışı- yorlar. Ama sol tabana me- saj vermek üzere birleştik- leri söylem "bcr Udlistenin de kötü olduğu". Sol ta- banlanna yönelik bu tür- den açıklamalan hiç unut- muyorlar. Oylannı verecekleri lis- teyi savunurlarken, zaten sağın da yaptığı üzere "eh- veni şer" savunmasına sı- ğınıyorlar. Böylece zaten çok cılız olan ağırlıklan yok olduğu için, her iki lis- te içinde de yer almalan şanslan artık tümden yok oldu. Genel kurulda sol değerlerin savunulması da söylemlenyle dahaçok bu işi soldan iyi yaptığı görii- len sağa kaldı. Sendikal değerlerin korunması ise kazanan listede yer alabi- lirse göreceli kirlenmemiş, sendikal değerleri koruya- bilecekleri umudu olan ki- mi isimlere kalıyor. "Onbr knn?" diye so- rarsanız, yamt veremem. Çünkü sendikal geçmişi- mizde umduğumuz dağla- ra o kadar çok kar yağdı ki kimselere, "namus, asgari sendikal değerier" çız- gısinde bile kef il olamam. ŞIFIK NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR [email protected] Hrant Dink, önceki gece atv'de "Siyaset Meydanı"nda 'Azınlıklar 1 tartışmasının son konuşmacısıydı. Hrant Dink, bir Ermeni yetimhane- sinde büyümüştü. Dink, Tuzla'da ye- tim Ermeni çocuklannın kendi elleriy- le kurup yaşanılır hale getirdikleri bu kampın nasıl ellerinden alındığını bel- geleriyle, vicdanı olan insanlann yü- reğini dağlayarak anlattı. Agos Gazetesi Genel Yayın Mü- dürü olan arkadaşım, meslektaşım Hrant Dink'in dikkat çektiği haksız- lık, tarihte kalan bir uygulama değil- di, sürüyordu. Azınlıklann temel biri- kimlerine el konuluyor, onlar bir an- lamda mülksüzleştiriliyoriardı. Önce- ki gece, atv'de resmi tezleri savu- nanlann, geçmişte kaldığını söyle- dikleri haksızlıkları, acımasızlıklan mazur göstermeye çalıştıklan bir sı- rada Hrant'ın anlattıklan, haksızltğın, şovinizmin, azınlık düşmanlığının hem de hiç degişmeden sürdüğünü gözler önüne serdi. Neydi bu devam eden haksızlık: Geçen nisan ayında Şişli'de Ermeni Hrant Dink'in Çağnsı çocuklannın bir ilkokuluna el konul- muş ve çocuklann sıralan sokağa atılmıştı. İşte bu sırada gözümüze çarptı 1936 Beyannamesi. Mustafa Kemal'in emriyle hazırlandığı bilinen beyannamenin amacı, o sırada Is- lamcı hareketi kontrol edebilmek ve vakıflar yoluyla elde ettikleri malı mülkü göz önünde tutabilmekti. Bu nedenle 1936 yılında Islami va- kıflar ve diğer vakıflar, ne kadar ma- la mülke sahip olduklannı bir beyan- name ile deviete bildirdiler. Aradan yıllar geçti. 12 Mart 1971 askeri darbesi günlerinde, Vakıflar Genel Müdürtüğü'ne hâkim Türk-ls- lam Sentezcileri, birdilekçeyle mah- kemeye başvurdular. Bu dilekçeye göre azınlık vakıflan- nın 1936 Beyannamesi'nden sonra elde ettikleri mülkler, onlarm mülkiye- tinde olamazdı, geri alınmalıydı. Üç yıllık bir gelgitin sonunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 8 Mayıs 1974te, azınlıkvakıflannın 1936'dan sonra elde ettikleri mallann eski sa- hipterine geri verilmesini karariaştır- dı. Genel kurul karannın hukuk dışılı- ğı bir yana, insanı ürpertecek ıfade- lerledoluydu; şöyle diyordu: "Görü- lüyorki Türk olmayanlann meydana getirdikleri tüzelkişiliklerin taşınmaz mal edinmeleri yasaklanmıştır. Çün- kü tüzelkişiler, gerçek kişilere oran- ta daha güçlü olduklan için bunlann taşınmaz mal edinmelehnin kısrtlan- mamtş olması halinde, devletin çe- şitli tehlikelerle karşılaşacağı ve tür- lü sakıncalar doğabileceği açıktır." Yargıtay Genel Kurulu'nun bu ka- ranna göre, azınlıklar Türk sayılmı- yordu. Türk olmayan bu azınlıklann kuracağı kurumlar eğer kuvvetli olur- larsa devlet tehlikelerte karşılaşabi- lirdi. Bu karann çıkmasından sonra, Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne hâkim olan Türk-lslam Sentezci kafa, gay- rimüslim yurttaşlann, dişlerinden tır- naklanndan arttırdığı birikimleri tam bir vandallıkla yağmalamaya girişti. Özel mülkiyetin kutsalhğı falan bir ke- nara itildi. Ömeğin bir Ermeni yurttaş, elin- deki tek evini veya bir başka biriki- mini, öldüğünde, Ermeni vakıflann- dan birisine miras olarak bıraktı. Er- meni toplumu da çocuklann eğitimi için vakıflar aracılığryla okullar kurdu. Bu bağışlar bu okullarda kullanıldı. Ancak 1974 Yargıtay kararından sonra Vakıflar Genel Müdürlüğü bir avcı gibi, bu vakıflara bağış yapan ki- şilerin ölümünü bekledi. Ardından, bağışlar yoluyta elde edinilen veya satın alınan tüm mala ve mülke el koymaya başladı. Hrant'ın konuşmasıyla, o ana ka- dar her şeyin tarihte kaldığı rahatlığı içinde konuşan resmi tarihçilerin yü- zü ne kadar kızardı bilemiyorum, a- ma yüz binlerce vicdanı olan insan gibi benim de gözlerim yaşardı, bu haksızlığa isyan ettim. Geçen yıl bu durum ortaya çıktığında, Ermeni yurttaşlar, hükümet yetkililerine gi- dip durumu anlattılar; hatta Vakıf- lar'dan sorumlu Devlet Bakanı Hü- samettin Özkan'ın bu beyanname- yi ortadan kaldıracağını bile düşün- düler. Onlann bu iyi niyetli ve çaresiz ça- balan ne yazık ki bugüne kadar bir sonuç vermedi. Agos gazetesinin her sayısında, 1936 Beyannamesi gerekçe gösterilerek bir Ermeni vak- fının mülkünedahael konulduğu ha- beri yer alıyor. Evet, bu haksızlığa artık bir son vermek gerekiyor. Tamamen başka amaçlaria çıkanlan ve üzerinden 63 yıl geçmiş bir beyannameye dayanı- larak insanlann dişlerinden tırnakla- nndan arttırdıklan mülklere el koyma actmasızlığından vazgeçilmelidir. Hüsamettin özkan, kimseye söz verdi mi bilmıyorum, ama artık bu yüz karası uygulamaya son vermek için harekete geçse iyi olacak...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle