Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 ARALIK 1999 CUMARTESİ
HABERLER
DimADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Kiireselleşmeran İki Yiizü
Bütün gösterilere karşın Seattle görüşmeleri,
üç yıl sürecek olan Millenium Round'a dönüşe-
cek.
0 görüşmeler sırasında, büyük şirketierin de
istediği gibi, her şey uzmanlar düzeyinde dünya
kamuoyunun gözlerinden uzak biçimde, daha iyi
kotarılacak.
Hepimiz, bu gelişmeleri yakından izlemek ve
küreselleşmenin iki yüzünü görmek, güzel sözler-
legetirilen kimi ilkelerin arkasındaki oyunları kav-
ramak zoaındayız.
Basit bir iki örneğe göz atalım. Çocuk el eme-
ğinin sömürüsünün yasaklanması ile ilgili sözleş-
me imzalandı. Asil bir amaca yönelik görünen bu
işte başı ABD çekti.
Azgelişmişleryırtınıyorlar, "Bizim sizinle tek re-
kabet olanağımız, ucuz el emeği; geçmişte bu bi-
rikimisiz de bu yoldan yaptınız" diyoriar. Ama na-
file...
Işin ilginci şu ki, aynı ABD, Cumhuriyetçiler'in
karşı çıkması nedeniyle çevre koruma ve sosya)
güvenlik konusunda herhangi bir anlaşma imza-
lamaya yanaşmıyor. Bunlar da asil amaçlara yö-
nelik ama, büyük şirketierin işine gelmeyince
amacın asaleti kalmıyor.
Tarımın desteklenmesi konusunda da büyük
bir yalan söyleniyor. ABD, AB'nin tarımı sübvan-
siyone ettiğini söylüyor ve ticaret serbestisi için
bundan vazgeçilmesini istiyor.
OysaABD de kendi çiftçisini sübvansiyone edi-
yor. Bunun yolu da açlık ülkelerine gıda yardımı
yolundan geçiyor. Devlet, çiftçiden bu amaca yö-
nelik olarak topladığı ürünle, yılda 10 milyar do-
larlık gelir sağlıyor. Hemen hemen aynı nüfusa
sahip AB'nin yıllık sübvansiyonu ise 7.5 milyar
dolar.
•••
Bütün bunlar bize, serbest piyasa ve refcabet
özgürlüğü adı altında sunuluyor ve deniliyor ki
bunun alternatifi korumacı ekonomilerdir.
Bu düşünce, ne gariptir, gelişmenin acısını en
çok çekecek olan ülkelerde daha da yaygın. Kü-
reselleşmenin nimetlerinden en fazla faydalanan
(Çünkü çok uyruklu büyük kuruluşların kontrol
odağı orası) ABD'de ise bu görüşün doğru olrna-
dığı yolunda ciddi savlar ileri sürülüyor.
Örneğin Global Trade Watch Enstitüsü Di-
rektörü, Lori Wallach bu konuda şunları söylü-
yor
"Birine serbest rekabet, öbürüne koruma-
cılık denen iki kavram arasında seçim yapma
zorunluluğumuz olduğu yolundaki savın hiç-
bir anlamı yoktur. Bu, dünya ticaretini belirli
bir biçimde düzenlemeyi amaçlayanların söy-
lemidir. Bugün onlar kendi önerilerine serbest
rekabet derken, kendilerine karşı çıkan her-
kesi korumacılıkla suçluyorlar.
Oysa Adam Smith ile David Ricardo serbest
rekabet hakkındaki görüşlerini yazarlarken,
DTÖ'nün 800 sayfalık organize ticaret met-
ninde ileri sürdüğü görüşlerden çok başka
şeyler, belki de onun dışında her şeyi düşünü-
yorlardı. DTÖ'nün metni, dev kuruluşlar için
organize edilmiş olan bir ticareti düşünüyor,
insanlar için değil." • s-
•••
Küreselleşmenin bu biçimiyle DTÖ'nün ardın-
dakiler, bize yukarıda sözü edilen modeli sunar-
larken bundan herkesin kazançlı çıkacağını ileri
sürüyorlar.
Bu konuda Harvard Üniversitesi ekonomi
profesörü ve "Has Globalisation Gone Too,
Fare?" (Küreselleşme Çok mu ileri Gitti?) ki-
tabının yazarı Dani Rodrik ise şunları söylüyor:
"Bize sık sık şunun söylendiğini duyanz: Ti-
caret çok iyi bir şeydir, bundan bütün dünya
kazançlı çıkar'. Oysa bütün ekonomistler bu-
nun doğru olmadığını bilirier." İşte küreselleş-
menin lideri ABD'den polittk ve bilimsel çevreler-
den, bizesunulan modelin öbür yüzünü gösteren
görüşler.
Haydi buyrun bir tane de buradan yakın!
Kaplancılar gazeteciye saldirdı
• İstanbul Haber Servisi- Almanya'dan Türkiye'ye
giriş yaparken Kapıkule'de otomobilin içinde çok
sayıda "Kara Ses" olarak da tanınan Cemalettin
Kaplan ile ilgili video kaset ve dokümanla yakalanan
ve tutuklu olarak yargılanan Hanıfe Seven ile Hanm
Seven İstanbul 6 No'lu DGM'deki duruşmanın
çıkışmda gazetecilere saldırdı.
Gökçek, tazminat davasını yitirdl
• ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Ankara 19.
Asliye Hukuk Mahkemesi, Anakent Belediye
Başkanı Melih Gökçek'i. Sıhhiye Meydanı'ndaki U
Dönüşü Köprüsü'nü mahkeme karanna karşın
tamamlayarak bir binanın sahiplerini mağdur ettiği
gerekçesiyle 6 milyar lira manevi tazminat ödemeye
tnahkûmetti.
l\rW: Uam edelim
• ANKARA (Cumhurryet Bürosu) - MMP, "ülke
menfaatlan açısından Öcalan ile ilgili Avrupa tnsan
Haklan Mahkemesi'nin vereceği karara karşı
çıkmayacağı" yorumlan karşısında tabanını
rahatlatmaya çahşıyor. Genel Başkan Yardımcısı
Şefkat Çetin, dün yayımladığı bildiride, basında
çıkan yorumlan dikkatle izlediklerini belirterek yeni
Öcalanlann türememesi açısından alınan kararlann
uygulanması gerektiğini ileri sürdü.
ZeytintNirnu'nda deprem zîrvesi
• tstanbul Haber Servisi - Zeytinbumu Belediyesi
tarafindan düzenlenen "Deprem Zirvesi" konulu
panelde konuşan IÜ Jeofizık Mühendisliği Bölüm
Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Metin tlkışık,
Zeytinburnu'nun zemininin Bakırköy'den daha iyi
olduğunu söyledi.
Kartal'da cinayet
• İstanbul Haber Servisi - Kartarda. kimliği henûz
belirlenemeyen bir kadrn, TEM Otoyolu'nvın
kenannda kafasından kurşunlanarak öldürülmüş
olarak bulundu. Genç kadmın cesedi, Kartal Eğitim
ve Araştırma Hastanesi"nin morguna kaldınldı.
Ebru Gündeş'in sağlık durumu
• İstanbul Haber Servisi - Yeni kasetinin tanıtımı
sırasında baygınlık geçirerek kaldınldığı
Metropolitan Florance Nightingale Hastanesı'nde 2
önemli beyin ameliyatı geçiren şarkıcı Ebru
Gündeş'in, bilincinin açık ve hayati fonksiyonlannın
yeterli olduğu açıklandı.
Yann sonuçlanacak kongrede, Meral'e yönelik eleştiriler ortamı gerginleştirdi
Türk-Iş'te savaşmi serüeşiyorANKARA (Cumhuriyet Bûro-
su)-Türk-lş'inyann sonuçlanacak
genel kurulu, sert tartışmalara sah-
ne oluyor. Tûrk Metal Sendikası
Genel Başkanı Mustafa Özbek,
Tûrk-tş'in "hükmünün, şahsryeti-
ninyokolduğunu" savunarak, "Sa-
yın Meral, bu işi başaramadın, be-
ceremedin, onun için gitmelisin'"
dedi. Türkiye Haber-Iş Genel Baş-
kam Cengiz Teke'nin "Türk-lş'in
adı son yıDarda Bayram Bey oldu*
sözleri salonda gergınliğe neden
oldu.
Türkiye Haber-Iş Genel Başka-
nı Teke, Türk-Iş'in birliğinin söz-
de kalmaması gerektiğini belirte-
rek, "Mahkeme kapüarmda sendi-
kalan kapatnrmak isteyen Türk-
tş istemiyoruz. Türk-İş'in emeğin
sigortası olduğu günlere dönmesi-
niistryoruz. İşçinin haklannı koru-
yacak birtikve bütünlük içinde ha-
reket edecekbir Türk-tş istryoruz"
diye konuştu. Teke, "Türk-İş'in adı
son yıilarda Bayram Bey oldu" de-
yince delegeler konuşmacıya laf
attı. Bunun üzerine Türkiye Haber-
Iş delegeleri de laf atan delegeler
üzerine yürüyünce sert tartışmalar
yaşandı. Tartışmayı başta Türk-îş
Genel Başkanı Bayram Meral ol-
mak üzere diğer sendikacılar güç-
lükle yatıştırdı.
Türk Metal Sendikası Genel
Başkanı Mustafa Özbek, Türk-
lş' in "hükmünün,şahsiyetinin yok
olduğunu" savunarak. eskıden ge-
nel kurullanna kanlan Cumhurbaş-
kanı, Başbakan ile Çalışma ve Sos-
yal Güvenlik Bakanı'nın bu
genel kurula katılmadığına
dikkat çektı.
'Sosyal GuvenKk
Yasâsı için ne yaptınız'
Taraflann uzlaşması olma-
dan çıkanian sosyal güvenlik
yasası gidene kadar Türk-
tş'in mücadele etmesini iste-
yen Özbek, şunlan söyledi:
"Bu yasanınghmesiiçin hü-
kümete \arhğımızı ispat ede-
ttm, vuruşahm. Bu mücadele-
yi yapmazsak yann kıdem
tazminatının kaldınlması
gündeme gelecek. Sayuı Me-
ral, kıdem tazminatının kat
dınlmasının gündeme gehne-
si halinde 'Gök kubbeyi baş-
lanna yıkanz' diyor. Sayın
Meral'e soruyorum. yasanın
çıkmamasi için ne yaptınız,
şimdi ne yapacaksınız? Eyle-
mi ciddi yapacaksuL, göster-
meük, fuzuli eyiem yapmaya-
caksm. SayınMeral, bu isi ba-
şaramadın, beceremedin o-
nun için gitmelisin."
Özbek'in "Genel başkan
• Türk-îş genel kurulu, sert tartışmalara sahne oluyor.
Türkiye HabeT-İş Genel Başkanı Cengiz Teke'nin "Tûrk-
Iş'in adı son yıilarda Bayram Bey oldu" deyüıce delegeler
konuşmacıya laf attı. Türkiye Haber-lş delegeleri de laf atan
delegeler üzerine yürüyünce sert tartışmalar yaşandı.
Tartışmayı başta Türk-îş Genel Başkanı Bayram Meral
olmak üzere diğer sendikacılar güçlükle yatıştırdı.
seçümesinde büyük emeğim oldu-
ğu Savm Bayram Mend, Sosyal
GfrvenBk Yasaa'nın çıkması snv
smda şalteri cekseydi, şimdi genel
kurulu garantikmişti" sözleri üze-
rine Meral, "Hapishanede ziyare-
time geleceğini bibe^dim çeker-
dim" yamtını verdi. Ozbek kendi-
sine yönelik u
despot, pasiP yakış-
nrmalannda bulunulduğunu anım-
satarak, "Hitler gibi bir kişinin po-
litikasını benimsemek şerefsizlik-
tir" dedi.
'Nevimi beğenmediniz?
Bağımsız aday Sağlık-lş Başka-
nı Mustafa Başoglu. "Her ild aday-
dan da daha iyi bu işi >apacağunı-
za inanıyonun. Başoglu'nun neyi-
ni beğenmedinizde destekkmiyor-
sunuz?" dedi. Başoglu, yakın ge-
lecekte kendılerini toparlayama-
malan durumunda kıdem tazmına-
tı hakkırun işçilerin elinden alına-
cağuıa dikkat çekti.
Belediye-lş Genel Başkanı Ni-
hat Yurdakul, işçilerin ve tüm ça-
lışanlann siyasetçüerden umudunu
keserek, Türk-Iş'e umut bağladığı-
ru, ancak Türk-lş'in günden güne
eridiğini belirtti. Tüm sendikacüa-
nn bu erimeye "dur" demesi ge-
rektiğini anlatan Yurdakul, yeni se-
çilecek Türk-tş yönetiminden de-
mokratik bir anayasamn hazırlan-
masına öncülüketmesini, iş güven-
cesinı, hak grevini çıkarmak için
mücadele etmesini ve sendikacüık
okulunu açmasmı beklediklerini
bildirdi.
Türk-îş Genel Başkan adayı
Teksıf Genel Başkanı Zeki Polat,
konfederasyonun topluma güven
vermediğini savunarak bu güven
bunalımın işçiyle konfederayon
arasında kopukluğa yol açtığuu
kaydetti. lşbaşındaki Türk-lş yö-
netiminin sozüne güvenilmediğini
beürten Polat, "benden yanaolan"
"bana kaı^ı olan" aynmı yapıldı-
ğım savundu. Polat, amaçlanrnn
"vurduğuyerden ses getiren Türk-
lş" yaratmak olduğunu söyledi.
Okuyan'a eleştiri
Polat, Çalışma ve Sosyal Güven-
lik Bakanı Yaşar Oknyan'uı genel
kurula katılmamasını eleştirerek
"Buraya gelemez, çünkü burada
hesap verecek" dedi.
Türkiye Orman-lş Sendikası
Genel Başkanı Mehmet Kafes,
Meral"in sendikalann içişlerine ka-
nştığı iddiasının doğru olmadığını
belirterek Meral'i eleştirenlerin
mitinglere katümadığını, eylemle-
re destek vermediğini söyledi. Ka-
fes'in bu sözlerine delegelerin
"Sen Meral'in avukata mısın? Bı-
rak kendi hesapversin. Yağcıhktan
batbk" diye karşılık vermeleri, sa-
londa delegeler arasında sert tartış-
malar yaşanmasına neden oldu.
Tes-îş'ten Meral'e destek
Tes-lş Genel Başkanı Mustafa
Knmtu, sendikasının kayyuma dev-
redildiği sırada Türk-lş Genel Baş-
kanı Meral'in kendilerine sahip çık-
nğını anımsatarak bu nedenle Me-
ral'i desteklediklerini bildirdi.
Hava-tş Genel Başkanı Atflay
Ayçin, genel kurula katılan delege-
lerin bir kısmırun bir tarafa, bir kıs-
mımn da diğer tarafa endekslendi-
gini vurgulayarak delegelerin biri-
lerinin adamı değil işçi sınıfının
adamı olması gerektığıne dikkat
çekti. Ayçin, sendikacılann birbir-
lenyle yaptıklan kavga nedeniyle
özelleştinne sosyal güvenlik, tah-
kim gibi yasalann gelip geçtiğini,
bu yasalara karşı yeterli mücadele
verilmediğini bildirdi. Ayçin'in
"Bugün bazı delegeler Çeçenis-
tan'daki kıyundan bahsettiler. Bu-
gün Gûneydoğu'da da savaş var"
sözleri üzerine delgeler "Bu sözle-
rini geri aL Orada sav-aş yok, PKK
kıyunı var. Çoluk çocugu öldüren-
leri kına. Yazıklarokun sana" diye
karşılık verdıler.
EKMEK • BAR1Ş - OZGORLÜK
Mücadelesinde 48 Yıl
TÜRK-İŞ
18.Genel Kurulu
1 - 5 Aralık 1999
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın genel kurula kaolmaması eleştiriye neden oldu.
ÖRGÜTÜN LOJİSTİK SORUMLUSU ÖLDÜBÜLDÜ
PKK'de ikinciönemlikoyıp
FERİTDEMİR
HASAN KIZILTAŞ
TUNCELİyEXAZIĞ - PKK, Tuncelı ve
çevresinde 20bin askerinkatıumıyla süren
operasyonlarda ikinci önemli kaybını da
verdi. Pertek'teki operasyonlarda, örgütün
bölgedeki ikinci adamı Haydar Ahıas-
lan'dan sonra, Dersim Eyalet Komutanlığı
cephe ve lojistik sorumlusu "Hakkı'* kod
adlı Yusuf Karataş da öldürüldü.
Tunceli'de geçen hafta başlatüan operas-
yonlar devam ediyor. Mazgirt'te 5 gün ön-
ce düzenlenen operasyonda PKK'nin böl-
gedeki iki numaralı adamı Haydar Alpas-
lan ile 5 terörist öldürülmüştü. Son üç gün-
de Pertek ilçesinde yoğunlaştınlan operas-
yonlar sürerken, önceki akşam saatlerinde
Kaçarlar köyü yakınlannda güvenlik güç-
leriyle çatışmaya giren PKK'nin Tunceli
cephe ve lojistik sorumlusu Yusuf Karataş
da öldürüldü. Karataş'ın örgütte gıda mad-
deleri ile parasal yardımlan koordine etti-
ği bildiriîdi. Karataş'm yönettiği grubu
çember içine alan güvenlik güçleri operas-
yonlan sürdürüyor. Tunceli'de helikopter-
lerin de destek verdiği operasyonlarda şu
ana kadar 14 teröristın öldürüldügü, 2'sının
de yakalandığı açıklandı.
Güvenlik güçleri Ovacık kırsahnda ör-
güt militanlannın banndığı bölgeleri bom-
baladı. Operasyonlar sürerken, PKK'nin
Dersim Eyalet Komutanı "Kâzun"kod ad-
lı Hamili Yıldınm'rn da bölgeyı terk ede-
rek Erzurum kırsalına geçtiği, yerini "Ba-
ver" kod adlı Süleyman Şabin'e bıraktığı
öğrenüdi. Yetkililerbölgede saydan 20 ka-
dar olanPKK ve TİKKO militanlannın pa-
nik halinde güvenlik çemberini yırtmaya
çalıştığını bildirdiler.
Elazığ'da sürdûrülen operasyonlarda ise
2 PKK'li, 4kurye ve kendilerine yardım ve
yataklık ettiği belirtilen 1 kjşi çıkanldıkla-
n mahkemece tutuklandı. Orgüt mensup-
lannrn ifadelerinden yola çıkarak kırsalda
düzenlenen operasyonlarda, PKK'ye ait er-
zak ve malzeme dapolannın imha edildiği
bildiriîdi.
Türk-iş genel kurulu notları
Omrüahnaüe
geçmişsemlikacı
ŞÜKRAN SONER
ANKARA - Türk-lş
Genel K.urulu'nun divan
başkanlığını yapan Naznn
Tur, 35 sendika başkaru-
nın 15'er dakıka olarak
belirlenmış konuşma sü-
relerindeki aşmalara izin
vermesine yönelik eleşti-
rilere açıklık getirirken bir
fıkra anlatn. Denize düşen
bir yolcuyu kurtarmaya
çalışanlann "elini ver"
uyanlanna yanıt gelme-
yince, denize düşeni tanı-
yan biri uyarmış. "Elini
ver demez, e&ni al derse-
niz uzanr. O sendikaadn-,
almaya alışmıştır" demiş.
Nazım Tur, ömrü alma,
isteme ile geçmiş. sendika-
cının bu duygusunu tat-
min etmek içb, konuşma-
larda birkaç dakikalık aş-
malara hoşgörü ile bak-
mak gereknğini söylüyor.
tlk günü konuk, ikinci,
üçüncü günleri sendika
başkanlannın konuşmala-
n ile geçen, Türk-lş'ın,
asil kulislerde süren genel
kurulunu bir cümle ile
özetlemek gerekırse. "s»-
ğuı önlenemez çelişkisi, o-
hz solun dayanılmaz şaş-
kmhğı'' denebılir. Çok an-
laşılamadığını biliyorum.
Biraz açmaya çalışaca-
ğrm...
Türk-lş'te birkaç dö-
nemdir, özellikle bu yıluı
genel kurullannda sendi-
kalarda yaşanan önemli
değişim, solun tasfiyesi,
sağın önlenemez yükseli-
şı olarak ortaya çıktı. De-
ğişımi sadece sol ideoloji-
nin erimesi, milliyetçi-
Müslümankimlığinın öne
çıkması olarak tanımla-
mak çok yanlış.
Asil değışım sendıkacı-
hğı koltuk, çıkar aracı gö-
ren. ışçiden. sendikal de-
ğerlerden kaçarcasına
uzaklaşan kirli yapırun
ağırlık kazanmasında.
Şimdi genel kurulun çok
büyük ağırlıklı sahibi sağ
çizgide, sendikal çizgiyı
de unutmama. daha doğ-
nısu sendıkacılığın yok
oluşundan kaygı duyma
ile kendini kurtarma eği-
limlerinin çatışması var.
Ancak en iyi niyetiiler de
en çıkarcılar arasında ayı-
nm yapmak çok ZOT. En
çıkarcılan, en kırlenmiş,
en profesyoneller olduk-
lanndan, sol, sendikal ter-
minolojiyi en başanh çal-
mış olarak, ustalıkla pole-
mikyapıyorlar. Akla kara-
yı ayırmak nerede ise ola-
ANKARA BAROSU SORUŞTURMA AÇM1ŞTI
AmkatOıbaysavunmayapü
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ab-
dutahÖcalan'ınyargılandığı Imralıduruş-
malan sırasında avukatlık meslek etiğine
aykın davrandığı gerekçesiyle hakkında
Ankara Barosu'nca sonışturma başlatüan
davanın müdahıl avukatlanndan Şevket
Can Ozbay. "Soruşturmanın baronun ta-
rihine kara bir leke olarak geçeceğini'" ile-
ri sürdü.
Ankara Barosu'nun resen başlarüğı so-
nışturma çerçevesinde yönetim kurulu ta-
rafından disiplin kuruluna sevk edilen Öz-
bay, dün şehit yakmlan ile Ankara Adliye
Sarayı'ndaki baro başkanlığma gelerek
yaklaşık 2 saat ifade verdi. Duruşma, Öz-
bay'm tanık ve delillerini bildirmesi için
ileri tarihe ertelendi. Özbay, yazılı savun-
ma dilekçesinde, soruşturmanın Ankara
Barosu'nun tarihine "karabir teke" olarak
geç_eceğini öne sürdü.
Ozbay, "Ben suç işlemedim, PKK'ye
karşışehitve gazflerûnizi savundum. Tüm
şehit yakmlan « gaziler fle onlann yanın-
da ver alan mflyonlarca Türk insanı da si-
n oybirfiği Ue Türk miDetinin disiphn ku-
ruluna sevk edeceknr" dedi.
50 şehit yakıru disiplin kurulu salonuna
alınmamalanna tepki gösterdi. Güvenlik
güçleri ile bir süre tartışan şehit yakınlan,
yaşanan kısa süreli gerginlik svrasmda
"Kahrolsun PKK" sloganını atölar.
Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili AB
Turhan da baro başkanlığımn bulunduğu
kata gelerek şehit ailelerini sakınleştırme-
ye çalıştı. Özbay, çıkışta yaptığı açıİdama-
da, kendisine destek vermek isteyen yüz-
lerce meslektaşı bulunduğunu, şehit aile-
lerinin de tanıklık yapmak ıstediklerini
söyledi. Özbay,yargılamayı yapan Ankara
2 No'lu DGM heyetini de tanık olarak gös-
termeyi düşündüğünü kaydetti. Özbay,
Öcalan'ın avukatlannın terör örgütü PKK
ile bağlantıh olduklannı da savundu.
Ankara Barosu Genel Sekreteri Ahmet
Çörtoğhı da "Şehit yakmlan ve kamuoyu
iyi bilmeB ki. avnkat Şevket Can Özba>
hakkındayürütülensonışturmaAvukathk
Yasası ve kurauannın gereğidirr
dedi.
naksızlaşıyor, sapla sa-
man birbirine kanşıyor.
Dün iki listenin usta ko-
nuşmacılan kürsüde iken
çıkan kavgalarda, pole-
miklerde, belki çok daha
fazla kirli çamaşır ortaya
çıktı. Ama olaylan yakın-
dan bihneyenler içüvda-
ha ayıplılan ayıklamak
sanki daha bir zorlaştı.
Türk-lş'in küreseî sal-
dın, 12 Eylül düzeni, ser-
maye-iktidar ittifaklan
bugüne kadarki yönetım-
lerle, sendikalannm da
destek değil köstek olma-
lan ile, kirli çıkar ittıfak-
lanyla çok kan kaybettiği,
pek çok ayıplı durum bir
bir ortaya çıkıyordu. Ama
işçi durmadan hak kaybe-
derken, sendikal örgütlen-
me erirken, Ankara'da
kaybohnuş Türk-tş hangi
kadrolarla, siyasal iktidar-
sermaye güçlü ıttıfakı kar-
şısında ayakta kalacaktı?
"Sabşa hayır, eykm ey-
lem~" sloganlannın aldığı
alkış, özlemleri yansıtsa
da. "Bu haie getiren kad-
rolarla mı?" ya da "Ahn-
mış eytem kararlanna bi-
le aymayanlarla an?" so-
rulannın yanıtı yoktu.
Peki sayılan çok erimış
olsa da sendikal değerle-
rin korunmasında yönlen-
dirici olabilecek sol, on-
dan vazgeçtik. kırliliği bu-
laşmamış, ılkelenni koru-
yabılmış sayılabilecek
sendikacılar ne yapıyor?
Her şeyden önce kendi-
lerini sol sayanlann sen-
dikal değerleri korumada
ne kadar temiz kaldıklan
ciddi bir tartışma konusu.
Pek çok sağcmın. pek çok
hızlı solcudan daha na-
muslu. sendikal değerlen
korumada özenli oldukla-
ruıa birçok olayda tanık
olmuş biriyim.
Türk-lş Genel Kuru-
lu'nda zaten cılız sayıda,
ama bal gibi de ilkeli dav-
ransalar. delege delege var
olan güçlerini birleştire-
rek yol gösterici olabile-
cek solun durumu içler
acısı. Kimileri gelecekte
kendi sendika koltuğunu
korevabilmede Bayraâi
MenUile göbek baği kms
muş. Kimileri sağla ittıfa-
kın daha tehlikeli olduğu
savında. Kimileri sağla,
kiminle olursa olsun itti-
fakla da olsa, yeni bir
Türk-lş yönetimiyle olur
inancuida. Sabahtan akşa-
ma birbirlenni eleştirerek,
karşı listenin zaafiannı,
ayıplannı sayarak tartışı-
yorlar. Ama sol tabana me-
saj vermek üzere birleştik-
leri söylem "bcr Udlistenin
de kötü olduğu". Sol ta-
banlanna yönelik bu tür-
den açıklamalan hiç unut-
muyorlar.
Oylannı verecekleri lis-
teyi savunurlarken, zaten
sağın da yaptığı üzere "eh-
veni şer" savunmasına sı-
ğınıyorlar. Böylece zaten
çok cılız olan ağırlıklan
yok olduğu için, her iki lis-
te içinde de yer almalan
şanslan artık tümden yok
oldu. Genel kurulda sol
değerlerin savunulması da
söylemlenyle dahaçok bu
işi soldan iyi yaptığı görii-
len sağa kaldı. Sendikal
değerlerin korunması ise
kazanan listede yer alabi-
lirse göreceli kirlenmemiş,
sendikal değerleri koruya-
bilecekleri umudu olan ki-
mi isimlere kalıyor.
"Onbr knn?" diye so-
rarsanız, yamt veremem.
Çünkü sendikal geçmişi-
mizde umduğumuz dağla-
ra o kadar çok kar yağdı ki
kimselere, "namus, asgari
sendikal değerier" çız-
gısinde bile kef il olamam.
ŞIFIK NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR [email protected]
Hrant Dink, önceki gece atv'de
"Siyaset Meydanı"nda 'Azınlıklar
1
tartışmasının son konuşmacısıydı.
Hrant Dink, bir Ermeni yetimhane-
sinde büyümüştü. Dink, Tuzla'da ye-
tim Ermeni çocuklannın kendi elleriy-
le kurup yaşanılır hale getirdikleri bu
kampın nasıl ellerinden alındığını bel-
geleriyle, vicdanı olan insanlann yü-
reğini dağlayarak anlattı.
Agos Gazetesi Genel Yayın Mü-
dürü olan arkadaşım, meslektaşım
Hrant Dink'in dikkat çektiği haksız-
lık, tarihte kalan bir uygulama değil-
di, sürüyordu. Azınlıklann temel biri-
kimlerine el konuluyor, onlar bir an-
lamda mülksüzleştiriliyoriardı. Önce-
ki gece, atv'de resmi tezleri savu-
nanlann, geçmişte kaldığını söyle-
dikleri haksızlıkları, acımasızlıklan
mazur göstermeye çalıştıklan bir sı-
rada Hrant'ın anlattıklan, haksızltğın,
şovinizmin, azınlık düşmanlığının
hem de hiç degişmeden sürdüğünü
gözler önüne serdi.
Neydi bu devam eden haksızlık:
Geçen nisan ayında Şişli'de Ermeni
Hrant Dink'in Çağnsı
çocuklannın bir ilkokuluna el konul-
muş ve çocuklann sıralan sokağa
atılmıştı. İşte bu sırada gözümüze
çarptı 1936 Beyannamesi. Mustafa
Kemal'in emriyle hazırlandığı bilinen
beyannamenin amacı, o sırada Is-
lamcı hareketi kontrol edebilmek ve
vakıflar yoluyla elde ettikleri malı
mülkü göz önünde tutabilmekti.
Bu nedenle 1936 yılında Islami va-
kıflar ve diğer vakıflar, ne kadar ma-
la mülke sahip olduklannı bir beyan-
name ile deviete bildirdiler.
Aradan yıllar geçti. 12 Mart 1971
askeri darbesi günlerinde, Vakıflar
Genel Müdürtüğü'ne hâkim Türk-ls-
lam Sentezcileri, birdilekçeyle mah-
kemeye başvurdular.
Bu dilekçeye göre azınlık vakıflan-
nın 1936 Beyannamesi'nden sonra
elde ettikleri mülkler, onlarm mülkiye-
tinde olamazdı, geri alınmalıydı. Üç
yıllık bir gelgitin sonunda Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu 8 Mayıs
1974te, azınlıkvakıflannın 1936'dan
sonra elde ettikleri mallann eski sa-
hipterine geri verilmesini karariaştır-
dı.
Genel kurul karannın hukuk dışılı-
ğı bir yana, insanı ürpertecek ıfade-
lerledoluydu; şöyle diyordu: "Görü-
lüyorki Türk olmayanlann meydana
getirdikleri tüzelkişiliklerin taşınmaz
mal edinmeleri yasaklanmıştır. Çün-
kü tüzelkişiler, gerçek kişilere oran-
ta daha güçlü olduklan için bunlann
taşınmaz mal edinmelehnin kısrtlan-
mamtş olması halinde, devletin çe-
şitli tehlikelerle karşılaşacağı ve tür-
lü sakıncalar doğabileceği açıktır."
Yargıtay Genel Kurulu'nun bu ka-
ranna göre, azınlıklar Türk sayılmı-
yordu. Türk olmayan bu azınlıklann
kuracağı kurumlar eğer kuvvetli olur-
larsa devlet tehlikelerte karşılaşabi-
lirdi. Bu karann çıkmasından sonra,
Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne hâkim
olan Türk-lslam Sentezci kafa, gay-
rimüslim yurttaşlann, dişlerinden tır-
naklanndan arttırdığı birikimleri tam
bir vandallıkla yağmalamaya girişti.
Özel mülkiyetin kutsalhğı falan bir ke-
nara itildi.
Ömeğin bir Ermeni yurttaş, elin-
deki tek evini veya bir başka biriki-
mini, öldüğünde, Ermeni vakıflann-
dan birisine miras olarak bıraktı. Er-
meni toplumu da çocuklann eğitimi
için vakıflar aracılığryla okullar kurdu.
Bu bağışlar bu okullarda kullanıldı.
Ancak 1974 Yargıtay kararından
sonra Vakıflar Genel Müdürlüğü bir
avcı gibi, bu vakıflara bağış yapan ki-
şilerin ölümünü bekledi. Ardından,
bağışlar yoluyta elde edinilen veya
satın alınan tüm mala ve mülke el
koymaya başladı.
Hrant'ın konuşmasıyla, o ana ka-
dar her şeyin tarihte kaldığı rahatlığı
içinde konuşan resmi tarihçilerin yü-
zü ne kadar kızardı bilemiyorum, a-
ma yüz binlerce vicdanı olan insan
gibi benim de gözlerim yaşardı, bu
haksızlığa isyan ettim. Geçen yıl bu
durum ortaya çıktığında, Ermeni
yurttaşlar, hükümet yetkililerine gi-
dip durumu anlattılar; hatta Vakıf-
lar'dan sorumlu Devlet Bakanı Hü-
samettin Özkan'ın bu beyanname-
yi ortadan kaldıracağını bile düşün-
düler.
Onlann bu iyi niyetli ve çaresiz ça-
balan ne yazık ki bugüne kadar bir
sonuç vermedi. Agos gazetesinin
her sayısında, 1936 Beyannamesi
gerekçe gösterilerek bir Ermeni vak-
fının mülkünedahael konulduğu ha-
beri yer alıyor.
Evet, bu haksızlığa artık bir son
vermek gerekiyor. Tamamen başka
amaçlaria çıkanlan ve üzerinden 63
yıl geçmiş bir beyannameye dayanı-
larak insanlann dişlerinden tırnakla-
nndan arttırdıklan mülklere el koyma
actmasızlığından vazgeçilmelidir.
Hüsamettin özkan, kimseye söz
verdi mi bilmıyorum, ama artık bu
yüz karası uygulamaya son vermek
için harekete geçse iyi olacak...