25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 ARALIK 1999 PAZARTESİ HABERLER KanaHTye düzenlenen bombalı saldın • tstanbul Haber Servisi - Mecıdiyeköy'deki Kanal D Televiz> r onu binasına önceki gece bombalı saldın düzenleyen kişinin şeriatçı terör örgütü İBDA-C üyesi Ali Acar olduğu belirtildi. CarrefourSA Alışveriş Merkezi'ne düzenlenen bombalı saldınyı da gerçekleştiren kişilerden biri olduğu öne sürülen Acar, ölen ya da yaralananın olmadıgı saldından kısa bir sûre sonra üzerindeki 2 adet bombayla yakalanmıştı. Emek Platformu toptanüsı • ANKARA(AA)- Demokratık kitle örgütlerinin oluşturduğu "Emek Platformu", bugün Türk-tşin ev sahipliğinde Kocaeli'nde toplanacak. Türk-lş, Hak-lş, DİSK, KESK, Türkiye Kamu-Sen, Memur-Sen, Türkiye Işçi Emeklileri Cemiyeti, Tûm Işçi Emeklileri Derneği, Tüm Bağ-Kur Emeklileri Derneği, TMMOB, Türk Diş Hekimleri Birliği. Eczacılar Birliği, Tabipler Birliği, Türk Veteriner Hekimleri Birligi ve TÜRMOB'un katılımıyla oluşan "Emek Platformu "nun yapacağı toplantıda. deprem bölgesi ile çalışanların sorunlanna ilişkın görüşler değerlendirilecek. Toplanöya ev sahipliği yapacak Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral, platform toplantıstru, depremzedelere destek olmak ve depremzedelerin sonınlannı gündeme getırmek için Kocaeli'nde yapma karan aldıklaruu söyledi. Şırnak'ta operasyon • DİYARBAKIR (Cmnhııriyet Bürosu) - Şırnak'ta sürdürülen operasyonlar sırasında çıkan çatışmalarda 11 terörist öldürülürken 3 güvenlik görevhsı de şehıt oldu. Olağanüstü Hal Bölge Valiliği'nden yapılan açıklamaya göre, Şırnak merkeze bağlı Dereler Bölgesi'ndeki operasyonlarda çıkan çatışmada 11 terörist ölü olarak ele geçirildi. Operasyonlar sırasında 3 güvenlik görevlisi de şehit oldu. Açıklamada, bölgede operasyonlara aralıksız devam edildiği belirtildi. RestM Akay yeniden başkan • ANKARA(AA)- Türkiye Kamu-Sen 3. Olağan Genel Kurulu'nda Resul Akay yeniden genel başkanhğa seçildi. Tes-tş Sendikası Konferans Salonu'nda dün yapılan seçimlerde Akay, oy kullanan 347 delegeden 301'inm oyunu aldı. KETEV 4. Olağan Genel Kurulu • tstanbul Haber Servisi - Kemal Türkler Eğitim ve Kültür Vakfi'nm (KETEV), 4. olağan genel kurulu dün BANK-SEN Genel Merkezi'nde toplandı. Yapılan seçimlerde, Sabahat Türkler yeniden başkan seçüirken yönetim kurulu üyeliklerine, Rasım Öz, Ekrem Sanoğhı, Kemal Hamzaoğlu, Necati Sevinç, Fatma Şenden Zırfalı, Hüseyin Ataçer, Umut Germeç, Canol Kocagöz, Ali Mirzaoğlu ve Hüseyin Parmaksız getirildi. Denetim kurulu ise Mustafa Karadayı, Ekrem Kandemir ve Yavuz Sabuncu'ndan oluştu. TESHJD Başkanlığı • Haber Merkezi- Temizlik ve Servis Hizmetleri Işverenleri Derneği (TESHÎD) Genel Kurulu'nda, dernek başkanlığına iki yıl için bir kez daha oybirliği ile Cevat Turan seçildi. TESHÎD Yönetim Kurulu ise şu isimlerden oluşuyor: Saim Tenekeci, Semil Cambazoğluj Omer Karaşehirli, Ozgür Atılgan, Haydar Gürkan, Orhan Tağı, Bolat Ankarabj Funda Özer, Burhan Ökmen ve Gürbüz Kaya. Hükümetin IMF'ye sunduğu niyet mektubunun tam metni: Borçlar, GSMH'nin yansıTC RAŞRAKANLIK HAZtNE MÜSTEŞARLIĞI Sayı: B.02.1.HM.O.DEİ.02.00/500 Ankara, 9Aralıkl999 Sn. Michel Camdessus Başkan, Uluslararası Para Fonu, Was- hingtonD.C. 20431 Sayın Bay Camdessus, 1. Nisan 1999 seçimlerinden sonra olu- şan hükümetin ekonomik programı Tür- kiye'yi enflasyondan kurtarmak, büyüme ve toplumun bütün kesimleri için daha iyi yaşam standardı beklentılenni arttırmak gıbi iddialı bir hedef üzerine odaklanmış.- tır. 2. Enflasyon, son 25 yıldır Türkiye'nin ekonomik performansını farklı açılardan zayıflatmıştır. Bunun en belirgin etkisi, ekonomik büyümede yaşanan istikrarsız- lıktır. Hızlı ekonomik gelişme dönemle- rini aynı hızda ekonomik faaliyetlerdeki azalış dönemlen izlemiştir. Fakat enflas- yonun ekonomik ve sosyal etkileri daha da fazla olmuştur. Büyüme yalnızca ıstıkrarsız olmanuş aynı zamanda gelışmekte olan piyasa ül- kelennın en başanlılannın ortalamasının çok altında kalmıştır. Eğer AB ülkelerine göre mevcut gelir açığı kapanacak ise za- man içerisinde daha yüksek büyüme oran- lanrun sürdürülmesi gerekmektedir. 3. Enflasyon Türk Lirası'na olan güve- ni sarsarak yüksek ve istikrarsız nominal ve reel faızlere de neden olmuş, bu da top- lum üzerinde dramatik sonuçlar ortaya çı- karmıştır. Spekülarif ve arbitraj faaliyetleri gide- rek daha fazla kaynağı çekmiş ve malı pi- yasalar ile kurumlann işleyişlerini boz- muştur. Kamu sektörü kendi borçlanna yüzde 30 veya daha fazla reel faiz ödediği za- man, özel sermaye, istihdam yaratıcı fa- aliyetlerden mali yatınmJara kaymakta- dır. Bankalar açnklan krediler için daha da yüksek reel faiz talep ettikleri zaman, kredi süreci bozulmakta ve dış sermaye el- de etme olanaklan sınırlı olan şirketler bundan zarar gönnektedirler. 4. Dahası, bu yüksek reel faizler zaytf bütçe temel dengesi ile birlikte kamu fi- nansmanını sürdürülemez bir yola sok- muştur. Devlet bankalannın görev zaran ve Merkez Bankası net varlık pozisyonla- n dahil olmak üzere tanımlanan kamu sektörü borcu 1998 sonunda GSMH'nin yüzde 44'ü iken bu miktann 1999 sonu iti- banyla GSMH'nin yüzde 58'ine ulaşaca- ğı tahmin edilmektedir. Bu durum Türkiye'yi uluslararası maK piyasalann güvenindeki ani değişıklikle- re karşı zayıf hale düşürmektedir. 5. Sonuç olarak, yüksek enflasyon or- tamı, yüksek reel faizler ve istikrarsız bü- yümeden en fazla zarar görenler yüksek getiri sağlayan varlıklara yatınm yapama- yan ve sadece çalışmalan karşılığı elde ettikleri gelirle geçınen toplumun daha düşük gelirli insanlandır. Enflasyon ve yüksek reel faizlerin azal- tılması yalnızca uzun dönemde Türki- ye'nin büyüme beklentilerini yükseltme- yecek aynı zamanda ekonomik kaynakla- nn daha eşit ve etkin olarak dağılmasına da öncülük edecektır. Enflasyonla mücadele programımuan hedefleri ve enfbsyonla mücadele genel stratejisi: 6. Türkiye'de yaşanan enflasyonun sür- git özelliği dikkate alındığında, 2000-02 yülan için enflasyonla mücadele hedefle- rimizin belirlenmesinde enflasyonu ani- den tek haneli rakamlara indirmenin güç- lüğü ile geçmişteki uygulamalardan açık- ça farklı olunacağının sinyalinin verikne- si ihtiyacının dengelenmesine büyük önem verilmiştir. Bize göre, 2000 yılı enflasyon hedefi- miz -12 aylık TÜFE enflasyonunu Aralık 2000 sonu itibanyla yüzde 25 'e (TEFE enflasyonu yüzde 20'ye) düşünnek- enf- lasyonla mücadele yolunda kademeli bir uygulamaya ımkân sağlamakla beraber geçmiş uygulamalardan (son 10 yıhn TE- FE ortalaması yüzde 80 civanndadır ve 1999 sonu itibanyla yüzde 65 olacağı tah- min edilmektedir) farklı olduğu konusun- da açık bir sinyal göndermektedir. 2000 yıh enflasyon hedeflerimiz, TEFE ve TÜ- FE enflasyonunu 2001 yılı sonunda yüz- de 10-12'ye ve 2002 yıh sonunda tek ha- neye (yaklaşık yüzde 5-7) düşürmek için iyi bir başlangıç noktası teşkil etmektedir. 7. Programımız üç temel unsura dayan- maktadır: Programın başlangıcında kamu sektörü temel fazlasınm mümkün oldu- ğunca yüksek tutulması, yapısal reform- lar ve tutarlı gelir politikalan ile destek- lenmiş sıkı döviz kuru taahhütleri. Başlan- gıçta kamu sektörü temel fazlasınm yük- sek programlanması gereklidir. Çünkü kamu hesaplanndaki zayıflık yüksek enflasyonun arkasında yatan te- mel faktördür. Yapısal reformlara, mali ayarlamayı sürdürülebilir kılmak, etkinli- ğı arrarmak ve artan özelleştirme gelirle- ri sayesinde kamu borcunun azaltılması- nı kolaylaştırmak için ihtiyaç vardır. Sıkı döviz kuru taahhüdü ve tutarh gelir poli- beklenmektedir. Aynı büyüklükteki açık- lar 2001 ve 2002 yülan için de beklen- mektedir. Bu tür açıklar, Türkiye gibi ya- tınmı ve büyümeyı desteklemek için dış tasarruflara dayanmaya ihtiyaç duyan bir ülke için uygundur. Bu açıklar, 1999'daki GSMH'nin yüzde 34'ü seviyesinden önü- müzdeki üç yıl içerisinde biraz düşmesi beklenen net dış borcun GSMH'ye oram ile sürdürülebilir niteliktedir. 10. Enflasyonla mücadele programımı- zm desteklenmesi için 2.892 milyon SDR tutannda (kotarun yüzde 300'ü) üç yılhk bir stand-by düzenlemesi talep etmekte- yiz. Bu kaynaklar, ödemeler dengesi ihti- yaçlan için kullamlabilir uluslararası dö- viz rezervlerimizi arttıracak, uyum prog- ramımıza olan güvenin somut bir belirti- si olacak ve uluslararası kamu ve özel ya- tınmcılann desteğini hızlandıracaktır. Uluslararası Para Fonu Başkanı Michel Camdessus. tıkası, özellikle enflasyonla mücadelenin Uk aşamasında, enflasyon ve faiz oranla- nnın daha hızlı indirilmesi için gereklidir. 8. Programımızın gücü enflasyonla mü- cadele hedeflerimizin kredibılitesini art- tırmakta ve bu yolla aym anda hem enf- lasyonun düşüriilmesi hem de büyüme- nin gerçekleştiribnesini mümkün kılmak- tadır. Kamu sektörü temel mali pozisyonu sı- kılaştınlırken, enflasyondaki düşüşe bağ- h olarak artan güven, faiz oranlanndaki beklenen düşüş, özel kredi pazannın ye- niden canlanması. sirkülasyondaki kamu borcu stoku üzerinden özel sektöre tahak- kuk etmeye devam edecek olan önemli miktardaki faiz ödemeleri, Avrupa'daki ekonomik toparlanmanın güçlenmesi ve turizm gelirlerinin normal sevıyelerine dönmesiyle iyileşen dış ekonomik ortam sayesinde büyüme teşvik edilecektir. 2000 yılmda GSMH büyüme oranını, 1999 için eksı 2 olarak tahmin edilen büyümeden toparlanma etkisini de yansıtacak şekılde yüzde 5-5.5 arahğında tahmin etmekte- yiz (yıl içindeki büyüme muhtemelen da- ha düşük olacaktır). GSMH büyümesinin 2001-02 yıllarm- da ise yüzde 5-6 arahğmda olması beklen- mektedir. 9. Ekonomik faaliyetlerin hızlanmasıy- Ia 1999'da GSMH'nin yüzde 0.5'i olan cari işlemler açığuun 2000 yıhnda artarak GSMH'nin yüzde 1.5-2'sine ulasması Programın performansı ilk yılda 3'er ay- lık gözden geçirmeler, daha sonraki yıl- larda ise yılda iki kere yapılacak gözden geçirmeler ile izlenecektir. Mallye Polltikası 11. Enflasyon, sadece kamu finansma- nı sürdürülebilir bir yola sokulabilir ve ar- tık enflasyon vergisine başvurulmaz ise ortadan kaldınlabilir. Bu durum, bir yan- dan kamu borcunun azaltılması için özel- leştmnenin hızlandınlmasmı, diğer yan- dan kamu sektörü dengesinde önemli öl- çüde bir fazla yaratıünasını gerektirmek- tedir. 1999 için bütçe hedefleri. 12. 1999 yılının ilk yansında bütçe po- litikalan önemli ölçüde gevşetümişken, yeni hükümet bütçe temel dengesindeki bozuhnayı smırlandınnayı başarmıştır. Deprem nedeniyle ortaya çıkan maliyet- lerhariç rutulduğunda 1999'un ıkıncı ya- nstndaki gelişmeler Yakın Izleme Anlaş- ması ile ortaya konulan hedefler ile uyum- lu olmuştur. 1999'un kalanında bütçeye ilişkin gelişmeieri güçlendirmek için ya- tınm harcamalannda ve diğer cari harca- malarda GSMH'nin yüzde 0.4'üne varan kesintüeryapılması kararlaştırılmıştır. Bu, 26 Kasım 1999 tarihinde kabul edilen ver- gi paketının etkisi ile birlikte (aşağıya bkz.) 1999 yıhnda konsolide merkezi büt- çe temel fazlasmın 1 katrilyon TL'den (GSMH'nin yüzde 1.2'si) aşağı düşmesi- ne imkân vermeyecektir. (Performans kriteri; Ek-A) Deprem maliyetleri hariç (yaklaşık GSMH'nin yüzde 0.8'i)buhedeftemmuz başında Yakın Izleme Programı çerçeve- sinde belirlenen hedef ile tutarhdır. 2000 yılı Bütçe Programı 13. Temel amacımız 1999 yıhnda GSMH'nin yüzde -2.8'i olan kamu sek- törü temel fazlasını, 2000 yılı için GSMH'nin yaklaşık yüzde 1.5'i olarak tahmin edilen deprem harcamalan hariç, 2000 yılmda GSMH'nin yüzde 3.7'sine yükseltmektır. Kamu sektörü temel fazla- sı merkezi konsolide bütceyi, bütçe dışı fonlan (BDF'ler), yerel yönetimleri, fı- nans sektörü dışında faaliyet gösteren ka- mu teşebbüslerini, Merkez Bankası'nı ve kamu bankalannın görev zararlannı kap- samaktadır. Temel fazlanuı bu seviyesi, orta vadede net kamu borcunun GSMH'ye oranını istikrara kavuşturmak için fazlasıyla yeterlidir. Ancak, enflas- yon düştükçe; geçmişte çıkanlan sabit fa- izli tahvillere ödenen reel faiz ödemeleri- nin artmasıyla, faiz ödemelerinin GSMH'ye göre yükü geçici olarak arta- cakür. Bu nedenle, 2000 ydında, kamu borç oranının büyümesini sınırlandırmak için önemli miktarda özelleştirme gelırle- rine ihtiyaç duyulacaktır. 14. Bu bütçe hedeflerinin tutturulması bir dizi performans kriteri ve endikatif he- defler aracılığıyla izlenecektir. Konsolide kamu sektörü (konsolide bütçe, dörttemel Bütçe Dışı Fon, sekiz ka- mu iktisadi teşebbüsü, işsizlik sigortası fonu ve üç sosyal güvenlik kuruluşu da- hil) temel fazlası için özelleştirme gelir- leri hariç 3'er ayuk performans kriterleri belirlenecektır. Yıl sonu için taban, mali uyumun mıktannı başlangıçta yüksek tu- tan çeyrek yılhk dağiümla 4.500 trilyon TL (GSMH'nin yüzde 3.6'sı) olacaktır. (EkB). Özelleştirme gelirleri makroekonomik programımızda anahtar rolü oynadığın- dan, temel fazla için özelleştirme gelirle- rinin 3'er aylık endikatif hedeflerini de içeren yılhk ayn bir performans kriteri be- lirlenecektir (Ek B). Özelleştirme gelirleri hariç, konsolide kamu sektörünün genel açığı için endika- tif bir tavan belirlenecektir, böylece yal- nızca temel dengedeki gelişmeler degil, aym zamanda faiz ödemeleri de izlene- cektir. •, 2000 yılmda, piyasadaki devlet tahvil- lerinin faiz ödemeleri yükünde enflasyon- daki düşüş nedeniyle oluşan geçici arüşı kapsayan genel açığm 18.750 trilyon TL'yi (GSMH'nin yüzde 15'i)geçmeme- si beklenmektedir, bu da GSMH'nin yüz- ' de 7.4'ü orarunda bir operasyonel açığa (enflasyondan anndırümış açık) denk gel- mektedir. 15. Yukandaki rakamlar depremle ilgı- li bütçe harcamalannı kapsamamaktadır. Bu hesaplar özel bir raporlama sistemi ile izlenecek olup bütçe performans kriteri altında GSMH'nin yüzde 1.1 'ine kadar- lık bir harcama kabul edilecektir. Ayn ola- rak izlenemeyecek olan depremle ilgili maliyetler dikkate alındığında (ağırlıklı olarak GSMH'nin yüzde 0.2'sine ulaşacak vergi kayıplan), konsolide kamu sektörü temel dengesine gelen depreme ilişkin ek yük 2000 yılında GSMH'nin yaklaşık yüzde 1.25'i oranında olacaktır (bu tutar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu kanahyla aktanlan GSMH'nin yüzde 0.25 'i oranındaki ek miktan hariç tutmak- tadır). Bu tavan, resmi dış fınansmamn 2000 yıhnda mevcut 1.8 milyar dolan aş- ması halinde, genel makroekonomik ge- lişmeler dikkate alınarak programın göz- den geçirmeleri sırasında revize edilebi- lecektir. Bu harcamalann en etkin biçimde ya- pılması hedeflenecektir. Bu çerçevede, depremden hemen sonra uygulamaya ko- nulan kredi sübvansiyonu düzenlemesi- nin maliyeti, 2000 yılı bütçesinde tahsis edilen 50 trilyon TL ile sınırh kalacakur. SÜRECEK NOKTASI/ ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Avaıpa Biriiği'ne girerek modem dün- yayla birleşiyoruz. Günlerdir bunun se- vincini yaşıyoruz. Bu arada IMF'nin ta- limatlan uyannca enflasyonu da indir- memiz gerekiyor. Bu konuda da hükü- metin başanlı adımlar attığı söylenebi- lir. Gelin göriin ki, bu türden önlemler her seferindegelipfukaranın kapıstna daya- nıyor. Memuriara yüzde 15 zam, işte bu uy- gulamalardan birisi. Enflasyondan önce memurun geliri düşürüldü. Zaten yaşam koşullan kötü olan kamu çalışanlan, şimdi daha da zor bir durumla karşı kar- şıya kaldılar. Başbakan Bülerrt Ecevit, "İkiyıl daha dişinizi sıkın, sonra işlerdü- zelecek" diyor. Avrupalı demokratik bir topluluk ol- mak, işte bu noktadan sonra başlıyor. Bir Avrupa ülkesinde hükümet, çeşitli ekonomik kararlar alabilir. Bu onun hak- kıdır. Ancak bir Avrupa ülkesinde alınan bu karan, isteyen istediği gibi protesto edebilir. İstediği gösteriyi yapabilir. Mersin'deki memurgösterisinde, po- lisler kendi meslektaşlannın üzerine kö- pekierle saldırdılar. Bir kadın memur, kö- pekten canını zor kurtardı. Heryanı pa- ramparça glmuş görüntülerini günlerdir ekranlardan izliyoruz. Gazeteciler, işin peşini bırakmadılar, köpekten sorumlu polisi buldularvesöyleşi yaptılar. Köpe- ğin kafesi başında konuşan polis, "Ben Memuru Köpeğe Isırtmak o memur hanıma, dur dikkatli davran dedim, beni dinlemedi" açıklamasıyla, köpek tarafından ısınlan memurun, asıl suçlu olduğunu anlatmak istedi. Şimdi bu olaya bakıp yeniden Avru- palı olalım isterseniz. Herhangi bir Av- rupa ülkesinde enflasyon bu kadar yük- sek değildir, doğru. Doğru da, Türki- ye'deki yüksek enflasyonun sorumlusu kim? Polis tarafından köpeğe ısırtılan kadın memur mu? Enflasyonu düşür- mek için memurun gelirini düşüreceksi- niz, sonra da itiraz edince köpeğe ısır- tacaksınız. Avrupalı olmanın yalnızca düşük enflasyon oimadığını herkes bili- yor. Avrupalı olmak, her şeyden önce, si- vil toplumun gücünü kabul etmek de- mek. Bir ülkede memur, düşük ücretle- ri için gösteri yapamıyorsa, yaptığı za- man üzerine köpekler saldırtılıyorsa, o ülkenin uygar bir ülke olduğu söylene- bilir mi? Denebilir ki, son memur goste- rilerinde, birçok şehirde polis, geçmişe göre daha kibar davrandı. Olabilir. Ama Avrupa'ya girecek bir yönetim, memu- run üzerine köpek saldırtan polisi ve o- nun amirlerini bir gün bile görevde tut- maz. Böyle birolaydan itibaren, hemen de- netim mekanizması başlar. O gösteriye köpekle gidilmesine kim karar verdi? Soruşturma yapılır, sorumlulan kimse, gereken işlem uygulanır. Şu ana kadar yöneticilerden böyle bir açıklama duy- madık. içişleri Bakanı Sadettin Tantan, bu konuyu bir Avrupa ülkesinin içişleri bakanı gibi duyarlılıkla ele alabilir, soruş- turma açtırabilir. işte o zaman yeni bir dünyaya adım attığımız duygusuna ka- pılabiliriz. O zaman, Çakıcı'yı sorgulamayan anlayışı da, pankartaçan çocuklann çe- telerden daha ağır cezalara çarptınlma- sını da, işkenceci polislerin beraat etti- rilmesini de, Perpa'da yargısız infaz ya- pan polislerin ceza yerine neredeyse takdir edilmesini de bir süre unutabili- riz. Bir umuda kapılabiliriz. ••• Memur eylemleri önemliydi. Memur- lann yoksulluğa rnahkûm edilmesiyle bir ülkede enflasyonun düşürülmeyeceği, düşürülse bile bunun bir işe yaramaya- cağı, önümüzdeki dönemde görülecek. En yakından tanıdığımız Avrupa ülkele- rinden Almanya örneğiyle bazı değer- lendirmeleryapabiliriz. Almanya'da top- lumun yüzde 90'ından fazlası 2 bin markla 4 bin mark arasında bir aylık ge- lire sahiptir. Yani ücretle çalışanlann ta- mamına yakını arasında çok az bir gelir farkı vardır. Bu denge, istikrariı bir demokrasinin de altyapısıdır. Türkiye'deki en korkunç durum, gelir adaletsizliğidir. Sabit ge- lirlilerarasında büyük uçurumlar vardır. Uzağa gitmeyegerekyok, medya sek- törüne bakalım. Bir kurumun içinde 10X3 milyon maaş alan da var, 25 bin dolar alan da Gelin aradaki farkı siz he- saplayın. Bir memurun ortalama maaşı 150-200 milyon civannda. Geçen gün bir milletvekili, maaşlannın 1.6 milyar olduğunu söylüyor ve bundan yakını- yordu. Lojman, sağlanan başka ola- nak ve harcırahlan da eklerseniz, bu gelirin çok daha üstünde bir imkâna sahip olduklan söylenebilir. Çıkarmak istedikleri kıyak emeklilik yasasını da düşünürseniz, buradaki çarpıklık daha iyi anlaşılır. ••• Memuru çok düşük ücretlere mah- kûm ederek enflasyon önlenemez. On- dan önce, yapılabilecek o kadar şey, alı- nabilecek o kadar önlem var ki! Heie bunu protesto eden memuru köpeğe ısırtmak, tam anlamıyla bir dram. Türki- ye, Avrupa Birliği'ne kolunu köpeğe ısırttığı kadın memurlagiriyor. isterseniz, hepimiz duvarlanmıza bu fotoğrafı asa- lım. Belki çarpıklığı daha iyi kavranz. BKBİZE, ERDAL ATABEK Henkesin 20001 Kendine... Dünya üzerindeki takvimler aynı anda "2000 Yi- //"nı gösterecektir, ama dünyadaki bütün insanlar çok değişik yıllarda yaşamayı sürdürecekler. Deği- şiktakvimler kullananlardan söz etmiyoruz, aynı tak- vimi kullandığı halde değişik yıllan, değişik yüzyılla- n yaşayanlardan söz ediyoruz. Aslında çok az insan "2000 Yılı"n\ bilinçle yaşa- yacaktır. Bir böiümü daha gerilerde, 1940'larda, 1910'larda, 1870'lerde, belki daha da gerilerde ya- şayacaktır. Bir avuç insan ise 2030'larda, 2050'ler- de yaşayacaktır. Kiminin aklı gelecekte, duygulan geçmişte ola- caktr. Kiminin duygulan bugünde, aklı geçmişte kala- caktır. Kimileri ise ne zamanda yaşadığının bile bilincin- de olmadan zamanı tüketip duracaktır. Her zaman olduğu gibi, zamanı üretenler de za- manı tüketenler de birlikte yaşayıp gidecektir. "Zaman tüketicileri'nden hiç söz edilmemekte- dir, oysa en yanlış tüketiciler onlar değıl midir? Ya- rariı, verimli, değerii hiçbir şey yapmadan zamanı tü- ketir dururlar. Oysa, "zaman üreticileri", yıllannı, aylannı, saat- lerini, dakikalannı yarariı, verimli, değerii şeyler üre- terek dünyaya katkılarda bulunurtar. Bir kültür, "zaman tüketiciliğrnden "zaman üre- ticiliği'ne geçebildiği zaman "çağdaş uygartık kül- türü"ne katılmış sayılır. Belki de ilerde böyle "geliş- mişlik ölçekleri" kullanılacaktır. Bu konu bizim için yaşamsal önemde değil mi? Kullandığımız bütün gelişmiş teknoloji araçlarıy- la "zamanı tûketmiyor muyuz"? Televizyonlanmız hangi programlara öncelik tanıyor? Cep telefonla- nyla neler konuşuyoruz? intemet'i hangi amaçlarla kullanıyoruz? Temel eğitim felsefemiz nedir? insan- lanmızı hangi hedeflere yöneltiyor, hangi değerlerle donatıyoruz? Günlük gazetelerimizin manşetleri 1999-2000 köprüsünde nelerle uğraştığımızı açık- lıyor? Günlük sorunlanmızı anlamak için bu manşet- lerden seçilecek 20 konu, nelerle ilgili? Hangi sorun- laria 20. yüzyılı kapatıyoruz? Bize bizi anlatacak sorular bunlardır. Şöylebirmanşetgezintisi, "batan bankalar", "ka- çaksuçlulann yâkalanması, sorgulannın yapılıp ya- pılmadığı", "enflasyonunyükünün memurtaria işçi- lere yûklenmesi", "nükleer santral tartışmalan", "deprem bölgelerinden görûntüler", "Cumhurbaş- kanı'nın yüreklendirici konuşmalan"g\b\ sorunlaıîa uğraştığımızı gösteriyor. Topluma haber olabilmek için ise bilimle, sanatla, kültürie uğraşmak önem ta- şımıyor ama, popüler müzikle uğraşmak yeterti sa- yılıyor. Popüler müzikle uğraşanlar, mankenler, dansçılardan oluşan bir grup "medya yıldızı", otu- rup kalkmalanndan gittikleri yerlere, gülmelerinden ağlamalanna kadar haber olarak topluma iletiliyor. Gündemimiz bu, sorunlanmız bunlar, haberierimiz böyle, çapımız da bu. Şimdi biz gerçekten de 21. yüzyıla geçiyor mu- yuz? Galiba, biz doğru dürüst 20. yüzyılı bile yaşaya- madık. Kluckhohn ve Strodtbeck (*). üç tür kültür belir- lemişlerdir 1. Geçmiş yönelimli küttür Öncelıkle getenek- leri korumakla ve şimdiki zamanda yeniden canlan- dırmakla ilgilenir. 2. Şimdiki zaman yönelimli kültür Zamanı ol- mayan, geleneksiz bir kültürdür ve geleceği gör- mezden gelir. 3. Gelecek yönelimli kültür Arzu edilebilir bir gelecek öngörür ve bunu gerçekleştirmek için yola çıkar. Yazariara göre ekonomik ve sosyal kalkınmayı başaranlar daha çok son kategoriye dahil olan halk- lar olmaktadır. Bizim yaşadıklanmıza bakınca, toplumun "geç- miş yönelimli kültür" içinde yaşadığı, bundan sıkı- lınca dageçmişi ve geleceği olmayan "popülerkül- tûrle oyalandığı görülüyor. Kesin gibi görünen de toplumumuzun "gelecek yönelimli kültür"\e ilişki kurmadığıdır. Insanlanmızın gelecekten beklentileri "aile ölçeğinde mal vepara sahibi olmak"tan öteye geçmemektedir. Geleceğin temel hedefleri olarak, "kendini geliş- tirmek", "aile ölçeğinde çok yönlü gelişmek", "ge- leceğin toplumuyla buluşmanın bir parçası olabil- mek", "evrensel değerierin sahibi olmak", "dünya- ya yarariı, verimli yeni değerier katmak için çalış- mak", "üretmekvepaylaşmak", "duygulangeliştir- mek, sevgiyi yaşatmak ve beslemek", ne yazık ki ki- şisel hedefler içinde de, sosyal hedefler içinde de yer alamamaktadır. O zaman da kala kala çoğalıp çevreye kafa tut- makkalır. 2000 Yılı da takvimlerin gösterdiği bir sayı küme- si olur. (*) Küresel Iş Yönetimi ve Kültürel Çeşitlilik, Fons Trompenaars/Charles Hampden, Tumer, Anadolu Grubu, 1998. em: [email protected] Faks:0212 513 9O98 ADD'ye baskuı RİZE (Cumhuriyet) - Atatürkçü Düşünce Der- nefi Rize Şubesi dün em- niyet görevlileri tarafın- dan "ina ahnmadan kurs vtridiğy gerekçesiyle ba- südı. ADD Rize Şubesi lise öğrencilerine yardımcı ol- mak amacıyla dernek lo- kahnde kurs programı başlatb. ADD yöneticileri kurs izni için geçen çar- şamba günü Rize Emniyet Müdürlüğü'ne başvur- duklannı ve görevlilerin, "Bu yeterli, başka bir şey yapmamza gerekyok" de- diğini behrttiler. Ancak dün öğle saatle- rinde demek lokaline ge- len Dernekler Masası'na bağh polisler dersi yanda keserek izin oimadığını öne sürdüler ve öğrencile- ri dernek lokalinden dışa- n çıkardılar. Dernek yöne- ticilerinin izin başvuru- sunda bulunduklannı söy- lemeleri üzerine görevli polisler, "Bize böyle birya- n ulaşmadı" yanıtını ver- diler. ADD Rize Şubesi'ne yapılan polis baskınının gazetemizde cumartesi günü yayımlanan "Başba- kanhk Takip Kurulu Baş- kanıtarikatçıvla kol kob" başhkh haberin ardından gerçekleşmesi dikkat çek- ti. Bu haberden Rize Vali Yardımcısı ve BTK Baş- kanı Metin Yahşi'nin Nak- şibendi tarikatının bölge- deki en önemli isimlerin- den "Zavradikfi Mustafa EfendJ" olarak anılan Mustafa Yıküzla kol kola girerek cami açıhşı yaptı- ğı, halı öptüğü yer almış- n. Rize ADD Başkan Yar- dımcı SamiKosif de bu tu- tumundan dolayı vali yar- dımcısını istifaya davet et- mişti. Polis baskmının gerçek- leştiği dün, Rize Valisi Er- dal Ata'nın ıl dışında ol- duğu, yerine Metin Yah- şi'nin vekâlet etriği ögre- nildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle