Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 ARALIK 1999 PAZARTESİ
HABERLER
KanaHTye
düzenlenen
bombalı saldın
• tstanbul Haber Servisi -
Mecıdiyeköy'deki Kanal
D Televiz>
r
onu binasına
önceki gece bombalı
saldın düzenleyen kişinin
şeriatçı terör örgütü
İBDA-C üyesi Ali Acar
olduğu belirtildi.
CarrefourSA Alışveriş
Merkezi'ne düzenlenen
bombalı saldınyı da
gerçekleştiren kişilerden
biri olduğu öne sürülen
Acar, ölen ya da
yaralananın olmadıgı
saldından kısa bir sûre
sonra üzerindeki 2 adet
bombayla yakalanmıştı.
Emek Platformu
toptanüsı
• ANKARA(AA)-
Demokratık kitle
örgütlerinin oluşturduğu
"Emek Platformu", bugün
Türk-tşin ev sahipliğinde
Kocaeli'nde toplanacak.
Türk-lş, Hak-lş, DİSK,
KESK, Türkiye Kamu-Sen,
Memur-Sen, Türkiye Işçi
Emeklileri Cemiyeti, Tûm
Işçi Emeklileri Derneği,
Tüm Bağ-Kur Emeklileri
Derneği, TMMOB, Türk
Diş Hekimleri Birliği.
Eczacılar Birliği, Tabipler
Birliği, Türk Veteriner
Hekimleri Birligi ve
TÜRMOB'un katılımıyla
oluşan "Emek
Platformu "nun yapacağı
toplantıda. deprem bölgesi
ile çalışanların sorunlanna
ilişkın görüşler
değerlendirilecek.
Toplanöya ev sahipliği
yapacak Türk-lş Genel
Başkanı Bayram Meral,
platform toplantıstru,
depremzedelere destek
olmak ve depremzedelerin
sonınlannı gündeme
getırmek için Kocaeli'nde
yapma karan aldıklaruu
söyledi.
Şırnak'ta
operasyon
• DİYARBAKIR
(Cmnhııriyet Bürosu) -
Şırnak'ta sürdürülen
operasyonlar sırasında
çıkan çatışmalarda 11
terörist öldürülürken 3
güvenlik görevhsı de şehıt
oldu. Olağanüstü Hal
Bölge Valiliği'nden yapılan
açıklamaya göre, Şırnak
merkeze bağlı Dereler
Bölgesi'ndeki
operasyonlarda çıkan
çatışmada 11 terörist ölü
olarak ele geçirildi.
Operasyonlar sırasında 3
güvenlik görevlisi de şehit
oldu. Açıklamada, bölgede
operasyonlara aralıksız
devam edildiği belirtildi.
RestM Akay
yeniden başkan
• ANKARA(AA)-
Türkiye Kamu-Sen 3.
Olağan Genel Kurulu'nda
Resul Akay yeniden genel
başkanhğa seçildi. Tes-tş
Sendikası Konferans
Salonu'nda dün yapılan
seçimlerde Akay, oy
kullanan 347 delegeden
301'inm oyunu aldı.
KETEV 4. Olağan
Genel Kurulu
• tstanbul Haber Servisi -
Kemal Türkler Eğitim ve
Kültür Vakfi'nm
(KETEV), 4. olağan genel
kurulu dün BANK-SEN
Genel Merkezi'nde
toplandı. Yapılan
seçimlerde, Sabahat
Türkler yeniden başkan
seçüirken yönetim kurulu
üyeliklerine, Rasım Öz,
Ekrem Sanoğhı, Kemal
Hamzaoğlu, Necati
Sevinç, Fatma Şenden
Zırfalı, Hüseyin Ataçer,
Umut Germeç, Canol
Kocagöz, Ali Mirzaoğlu
ve Hüseyin Parmaksız
getirildi. Denetim kurulu
ise Mustafa Karadayı,
Ekrem Kandemir ve
Yavuz Sabuncu'ndan
oluştu.
TESHJD
Başkanlığı
• Haber Merkezi-
Temizlik ve Servis
Hizmetleri Işverenleri
Derneği (TESHÎD) Genel
Kurulu'nda, dernek
başkanlığına iki yıl için
bir kez daha oybirliği ile
Cevat Turan seçildi.
TESHÎD Yönetim Kurulu
ise şu isimlerden oluşuyor:
Saim Tenekeci, Semil
Cambazoğluj Omer
Karaşehirli, Ozgür
Atılgan, Haydar Gürkan,
Orhan Tağı, Bolat
Ankarabj Funda Özer,
Burhan Ökmen ve Gürbüz
Kaya.
Hükümetin IMF'ye sunduğu niyet mektubunun tam metni:
Borçlar, GSMH'nin yansıTC
RAŞRAKANLIK
HAZtNE MÜSTEŞARLIĞI
Sayı: B.02.1.HM.O.DEİ.02.00/500
Ankara, 9Aralıkl999
Sn. Michel Camdessus
Başkan, Uluslararası Para Fonu, Was-
hingtonD.C. 20431
Sayın Bay Camdessus,
1. Nisan 1999 seçimlerinden sonra olu-
şan hükümetin ekonomik programı Tür-
kiye'yi enflasyondan kurtarmak, büyüme
ve toplumun bütün kesimleri için daha iyi
yaşam standardı beklentılenni arttırmak
gıbi iddialı bir hedef üzerine odaklanmış.-
tır.
2. Enflasyon, son 25 yıldır Türkiye'nin
ekonomik performansını farklı açılardan
zayıflatmıştır. Bunun en belirgin etkisi,
ekonomik büyümede yaşanan istikrarsız-
lıktır. Hızlı ekonomik gelişme dönemle-
rini aynı hızda ekonomik faaliyetlerdeki
azalış dönemlen izlemiştir. Fakat enflas-
yonun ekonomik ve sosyal etkileri daha da
fazla olmuştur.
Büyüme yalnızca ıstıkrarsız olmanuş
aynı zamanda gelışmekte olan piyasa ül-
kelennın en başanlılannın ortalamasının
çok altında kalmıştır. Eğer AB ülkelerine
göre mevcut gelir açığı kapanacak ise za-
man içerisinde daha yüksek büyüme oran-
lanrun sürdürülmesi gerekmektedir.
3. Enflasyon Türk Lirası'na olan güve-
ni sarsarak yüksek ve istikrarsız nominal
ve reel faızlere de neden olmuş, bu da top-
lum üzerinde dramatik sonuçlar ortaya çı-
karmıştır.
Spekülarif ve arbitraj faaliyetleri gide-
rek daha fazla kaynağı çekmiş ve malı pi-
yasalar ile kurumlann işleyişlerini boz-
muştur.
Kamu sektörü kendi borçlanna yüzde
30 veya daha fazla reel faiz ödediği za-
man, özel sermaye, istihdam yaratıcı fa-
aliyetlerden mali yatınmJara kaymakta-
dır. Bankalar açnklan krediler için daha
da yüksek reel faiz talep ettikleri zaman,
kredi süreci bozulmakta ve dış sermaye el-
de etme olanaklan sınırlı olan şirketler
bundan zarar gönnektedirler.
4. Dahası, bu yüksek reel faizler zaytf
bütçe temel dengesi ile birlikte kamu fi-
nansmanını sürdürülemez bir yola sok-
muştur. Devlet bankalannın görev zaran
ve Merkez Bankası net varlık pozisyonla-
n dahil olmak üzere tanımlanan kamu
sektörü borcu 1998 sonunda GSMH'nin
yüzde 44'ü iken bu miktann 1999 sonu iti-
banyla GSMH'nin yüzde 58'ine ulaşaca-
ğı tahmin edilmektedir.
Bu durum Türkiye'yi uluslararası maK
piyasalann güvenindeki ani değişıklikle-
re karşı zayıf hale düşürmektedir.
5. Sonuç olarak, yüksek enflasyon or-
tamı, yüksek reel faizler ve istikrarsız bü-
yümeden en fazla zarar görenler yüksek
getiri sağlayan varlıklara yatınm yapama-
yan ve sadece çalışmalan karşılığı elde
ettikleri gelirle geçınen toplumun daha
düşük gelirli insanlandır.
Enflasyon ve yüksek reel faizlerin azal-
tılması yalnızca uzun dönemde Türki-
ye'nin büyüme beklentilerini yükseltme-
yecek aynı zamanda ekonomik kaynakla-
nn daha eşit ve etkin olarak dağılmasına
da öncülük edecektır.
Enflasyonla mücadele programımuan
hedefleri ve enfbsyonla mücadele genel
stratejisi:
6. Türkiye'de yaşanan enflasyonun sür-
git özelliği dikkate alındığında, 2000-02
yülan için enflasyonla mücadele hedefle-
rimizin belirlenmesinde enflasyonu ani-
den tek haneli rakamlara indirmenin güç-
lüğü ile geçmişteki uygulamalardan açık-
ça farklı olunacağının sinyalinin verikne-
si ihtiyacının dengelenmesine büyük
önem verilmiştir.
Bize göre, 2000 yılı enflasyon hedefi-
miz -12 aylık TÜFE enflasyonunu Aralık
2000 sonu itibanyla yüzde 25 'e (TEFE
enflasyonu yüzde 20'ye) düşünnek- enf-
lasyonla mücadele yolunda kademeli bir
uygulamaya ımkân sağlamakla beraber
geçmiş uygulamalardan (son 10 yıhn TE-
FE ortalaması yüzde 80 civanndadır ve
1999 sonu itibanyla yüzde 65 olacağı tah-
min edilmektedir) farklı olduğu konusun-
da açık bir sinyal göndermektedir. 2000
yıh enflasyon hedeflerimiz, TEFE ve TÜ-
FE enflasyonunu 2001 yılı sonunda yüz-
de 10-12'ye ve 2002 yıh sonunda tek ha-
neye (yaklaşık yüzde 5-7) düşürmek için
iyi bir başlangıç noktası teşkil etmektedir.
7. Programımız üç temel unsura dayan-
maktadır: Programın başlangıcında kamu
sektörü temel fazlasınm mümkün oldu-
ğunca yüksek tutulması, yapısal reform-
lar ve tutarlı gelir politikalan ile destek-
lenmiş sıkı döviz kuru taahhütleri. Başlan-
gıçta kamu sektörü temel fazlasınm yük-
sek programlanması gereklidir.
Çünkü kamu hesaplanndaki zayıflık
yüksek enflasyonun arkasında yatan te-
mel faktördür. Yapısal reformlara, mali
ayarlamayı sürdürülebilir kılmak, etkinli-
ğı arrarmak ve artan özelleştirme gelirle-
ri sayesinde kamu borcunun azaltılması-
nı kolaylaştırmak için ihtiyaç vardır. Sıkı
döviz kuru taahhüdü ve tutarh gelir poli-
beklenmektedir. Aynı büyüklükteki açık-
lar 2001 ve 2002 yülan için de beklen-
mektedir. Bu tür açıklar, Türkiye gibi ya-
tınmı ve büyümeyı desteklemek için dış
tasarruflara dayanmaya ihtiyaç duyan bir
ülke için uygundur. Bu açıklar, 1999'daki
GSMH'nin yüzde 34'ü seviyesinden önü-
müzdeki üç yıl içerisinde biraz düşmesi
beklenen net dış borcun GSMH'ye oram
ile sürdürülebilir niteliktedir.
10. Enflasyonla mücadele programımı-
zm desteklenmesi için 2.892 milyon SDR
tutannda (kotarun yüzde 300'ü) üç yılhk
bir stand-by düzenlemesi talep etmekte-
yiz.
Bu kaynaklar, ödemeler dengesi ihti-
yaçlan için kullamlabilir uluslararası dö-
viz rezervlerimizi arttıracak, uyum prog-
ramımıza olan güvenin somut bir belirti-
si olacak ve uluslararası kamu ve özel ya-
tınmcılann desteğini hızlandıracaktır.
Uluslararası Para Fonu Başkanı Michel Camdessus.
tıkası, özellikle enflasyonla mücadelenin
Uk aşamasında, enflasyon ve faiz oranla-
nnın daha hızlı indirilmesi için gereklidir.
8. Programımızın gücü enflasyonla mü-
cadele hedeflerimizin kredibılitesini art-
tırmakta ve bu yolla aym anda hem enf-
lasyonun düşüriilmesi hem de büyüme-
nin gerçekleştiribnesini mümkün kılmak-
tadır.
Kamu sektörü temel mali pozisyonu sı-
kılaştınlırken, enflasyondaki düşüşe bağ-
h olarak artan güven, faiz oranlanndaki
beklenen düşüş, özel kredi pazannın ye-
niden canlanması. sirkülasyondaki kamu
borcu stoku üzerinden özel sektöre tahak-
kuk etmeye devam edecek olan önemli
miktardaki faiz ödemeleri, Avrupa'daki
ekonomik toparlanmanın güçlenmesi ve
turizm gelirlerinin normal sevıyelerine
dönmesiyle iyileşen dış ekonomik ortam
sayesinde büyüme teşvik edilecektir. 2000
yılmda GSMH büyüme oranını, 1999 için
eksı 2 olarak tahmin edilen büyümeden
toparlanma etkisini de yansıtacak şekılde
yüzde 5-5.5 arahğında tahmin etmekte-
yiz (yıl içindeki büyüme muhtemelen da-
ha düşük olacaktır).
GSMH büyümesinin 2001-02 yıllarm-
da ise yüzde 5-6 arahğmda olması beklen-
mektedir.
9. Ekonomik faaliyetlerin hızlanmasıy-
Ia 1999'da GSMH'nin yüzde 0.5'i olan
cari işlemler açığuun 2000 yıhnda artarak
GSMH'nin yüzde 1.5-2'sine ulasması
Programın performansı ilk yılda 3'er ay-
lık gözden geçirmeler, daha sonraki yıl-
larda ise yılda iki kere yapılacak gözden
geçirmeler ile izlenecektir.
Mallye Polltikası
11. Enflasyon, sadece kamu finansma-
nı sürdürülebilir bir yola sokulabilir ve ar-
tık enflasyon vergisine başvurulmaz ise
ortadan kaldınlabilir. Bu durum, bir yan-
dan kamu borcunun azaltılması için özel-
leştmnenin hızlandınlmasmı, diğer yan-
dan kamu sektörü dengesinde önemli öl-
çüde bir fazla yaratıünasını gerektirmek-
tedir.
1999 için bütçe hedefleri.
12. 1999 yılının ilk yansında bütçe po-
litikalan önemli ölçüde gevşetümişken,
yeni hükümet bütçe temel dengesindeki
bozuhnayı smırlandınnayı başarmıştır.
Deprem nedeniyle ortaya çıkan maliyet-
lerhariç rutulduğunda 1999'un ıkıncı ya-
nstndaki gelişmeler Yakın Izleme Anlaş-
ması ile ortaya konulan hedefler ile uyum-
lu olmuştur. 1999'un kalanında bütçeye
ilişkin gelişmeieri güçlendirmek için ya-
tınm harcamalannda ve diğer cari harca-
malarda GSMH'nin yüzde 0.4'üne varan
kesintüeryapılması kararlaştırılmıştır. Bu,
26 Kasım 1999 tarihinde kabul edilen ver-
gi paketının etkisi ile birlikte (aşağıya
bkz.) 1999 yıhnda konsolide merkezi büt-
çe temel fazlasmın 1 katrilyon TL'den
(GSMH'nin yüzde 1.2'si) aşağı düşmesi-
ne imkân vermeyecektir.
(Performans kriteri; Ek-A)
Deprem maliyetleri hariç (yaklaşık
GSMH'nin yüzde 0.8'i)buhedeftemmuz
başında Yakın Izleme Programı çerçeve-
sinde belirlenen hedef ile tutarhdır.
2000 yılı Bütçe Programı
13. Temel amacımız 1999 yıhnda
GSMH'nin yüzde -2.8'i olan kamu sek-
törü temel fazlasını, 2000 yılı için
GSMH'nin yaklaşık yüzde 1.5'i olarak
tahmin edilen deprem harcamalan hariç,
2000 yılmda GSMH'nin yüzde 3.7'sine
yükseltmektır. Kamu sektörü temel fazla-
sı merkezi konsolide bütceyi, bütçe dışı
fonlan (BDF'ler), yerel yönetimleri, fı-
nans sektörü dışında faaliyet gösteren ka-
mu teşebbüslerini, Merkez Bankası'nı ve
kamu bankalannın görev zararlannı kap-
samaktadır. Temel fazlanuı bu seviyesi,
orta vadede net kamu borcunun
GSMH'ye oranını istikrara kavuşturmak
için fazlasıyla yeterlidir. Ancak, enflas-
yon düştükçe; geçmişte çıkanlan sabit fa-
izli tahvillere ödenen reel faiz ödemeleri-
nin artmasıyla, faiz ödemelerinin
GSMH'ye göre yükü geçici olarak arta-
cakür. Bu nedenle, 2000 ydında, kamu
borç oranının büyümesini sınırlandırmak
için önemli miktarda özelleştirme gelırle-
rine ihtiyaç duyulacaktır.
14. Bu bütçe hedeflerinin tutturulması
bir dizi performans kriteri ve endikatif he-
defler aracılığıyla izlenecektir.
Konsolide kamu sektörü (konsolide
bütçe, dörttemel Bütçe Dışı Fon, sekiz ka-
mu iktisadi teşebbüsü, işsizlik sigortası
fonu ve üç sosyal güvenlik kuruluşu da-
hil) temel fazlası için özelleştirme gelir-
leri hariç 3'er ayuk performans kriterleri
belirlenecektır. Yıl sonu için taban, mali
uyumun mıktannı başlangıçta yüksek tu-
tan çeyrek yılhk dağiümla 4.500 trilyon
TL (GSMH'nin yüzde 3.6'sı) olacaktır.
(EkB).
Özelleştirme gelirleri makroekonomik
programımızda anahtar rolü oynadığın-
dan, temel fazla için özelleştirme gelirle-
rinin 3'er aylık endikatif hedeflerini de
içeren yılhk ayn bir performans kriteri be-
lirlenecektir (Ek B).
Özelleştirme gelirleri hariç, konsolide
kamu sektörünün genel açığı için endika-
tif bir tavan belirlenecektir, böylece yal-
nızca temel dengedeki gelişmeler degil,
aym zamanda faiz ödemeleri de izlene-
cektir. •,
2000 yılmda, piyasadaki devlet tahvil-
lerinin faiz ödemeleri yükünde enflasyon-
daki düşüş nedeniyle oluşan geçici arüşı
kapsayan genel açığm 18.750 trilyon
TL'yi (GSMH'nin yüzde 15'i)geçmeme-
si beklenmektedir, bu da GSMH'nin yüz-
' de 7.4'ü orarunda bir operasyonel açığa
(enflasyondan anndırümış açık) denk gel-
mektedir.
15. Yukandaki rakamlar depremle ilgı-
li bütçe harcamalannı kapsamamaktadır.
Bu hesaplar özel bir raporlama sistemi ile
izlenecek olup bütçe performans kriteri
altında GSMH'nin yüzde 1.1 'ine kadar-
lık bir harcama kabul edilecektir. Ayn ola-
rak izlenemeyecek olan depremle ilgili
maliyetler dikkate alındığında (ağırlıklı
olarak GSMH'nin yüzde 0.2'sine ulaşacak
vergi kayıplan), konsolide kamu sektörü
temel dengesine gelen depreme ilişkin ek
yük 2000 yılında GSMH'nin yaklaşık
yüzde 1.25'i oranında olacaktır (bu tutar
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu
kanahyla aktanlan GSMH'nin yüzde
0.25 'i oranındaki ek miktan hariç tutmak-
tadır). Bu tavan, resmi dış fınansmamn
2000 yıhnda mevcut 1.8 milyar dolan aş-
ması halinde, genel makroekonomik ge-
lişmeler dikkate alınarak programın göz-
den geçirmeleri sırasında revize edilebi-
lecektir.
Bu harcamalann en etkin biçimde ya-
pılması hedeflenecektir. Bu çerçevede,
depremden hemen sonra uygulamaya ko-
nulan kredi sübvansiyonu düzenlemesi-
nin maliyeti, 2000 yılı bütçesinde tahsis
edilen 50 trilyon TL ile sınırh kalacakur.
SÜRECEK
NOKTASI/ ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net
Avaıpa Biriiği'ne girerek modem dün-
yayla birleşiyoruz. Günlerdir bunun se-
vincini yaşıyoruz. Bu arada IMF'nin ta-
limatlan uyannca enflasyonu da indir-
memiz gerekiyor. Bu konuda da hükü-
metin başanlı adımlar attığı söylenebi-
lir. Gelin göriin ki, bu türden önlemler her
seferindegelipfukaranın kapıstna daya-
nıyor.
Memuriara yüzde 15 zam, işte bu uy-
gulamalardan birisi. Enflasyondan önce
memurun geliri düşürüldü. Zaten yaşam
koşullan kötü olan kamu çalışanlan,
şimdi daha da zor bir durumla karşı kar-
şıya kaldılar. Başbakan Bülerrt Ecevit,
"İkiyıl daha dişinizi sıkın, sonra işlerdü-
zelecek" diyor.
Avrupalı demokratik bir topluluk ol-
mak, işte bu noktadan sonra başlıyor.
Bir Avrupa ülkesinde hükümet, çeşitli
ekonomik kararlar alabilir. Bu onun hak-
kıdır. Ancak bir Avrupa ülkesinde alınan
bu karan, isteyen istediği gibi protesto
edebilir. İstediği gösteriyi yapabilir.
Mersin'deki memurgösterisinde, po-
lisler kendi meslektaşlannın üzerine kö-
pekierle saldırdılar. Bir kadın memur, kö-
pekten canını zor kurtardı. Heryanı pa-
ramparça glmuş görüntülerini günlerdir
ekranlardan izliyoruz. Gazeteciler, işin
peşini bırakmadılar, köpekten sorumlu
polisi buldularvesöyleşi yaptılar. Köpe-
ğin kafesi başında konuşan polis, "Ben
Memuru Köpeğe Isırtmak
o memur hanıma, dur dikkatli davran
dedim, beni dinlemedi" açıklamasıyla,
köpek tarafından ısınlan memurun, asıl
suçlu olduğunu anlatmak istedi.
Şimdi bu olaya bakıp yeniden Avru-
palı olalım isterseniz. Herhangi bir Av-
rupa ülkesinde enflasyon bu kadar yük-
sek değildir, doğru. Doğru da, Türki-
ye'deki yüksek enflasyonun sorumlusu
kim? Polis tarafından köpeğe ısırtılan
kadın memur mu? Enflasyonu düşür-
mek için memurun gelirini düşüreceksi-
niz, sonra da itiraz edince köpeğe ısır-
tacaksınız. Avrupalı olmanın yalnızca
düşük enflasyon oimadığını herkes bili-
yor.
Avrupalı olmak, her şeyden önce, si-
vil toplumun gücünü kabul etmek de-
mek. Bir ülkede memur, düşük ücretle-
ri için gösteri yapamıyorsa, yaptığı za-
man üzerine köpekler saldırtılıyorsa, o
ülkenin uygar bir ülke olduğu söylene-
bilir mi? Denebilir ki, son memur goste-
rilerinde, birçok şehirde polis, geçmişe
göre daha kibar davrandı. Olabilir. Ama
Avrupa'ya girecek bir yönetim, memu-
run üzerine köpek saldırtan polisi ve o-
nun amirlerini bir gün bile görevde tut-
maz.
Böyle birolaydan itibaren, hemen de-
netim mekanizması başlar. O gösteriye
köpekle gidilmesine kim karar verdi?
Soruşturma yapılır, sorumlulan kimse,
gereken işlem uygulanır. Şu ana kadar
yöneticilerden böyle bir açıklama duy-
madık. içişleri Bakanı Sadettin Tantan,
bu konuyu bir Avrupa ülkesinin içişleri
bakanı gibi duyarlılıkla ele alabilir, soruş-
turma açtırabilir. işte o zaman yeni bir
dünyaya adım attığımız duygusuna ka-
pılabiliriz.
O zaman, Çakıcı'yı sorgulamayan
anlayışı da, pankartaçan çocuklann çe-
telerden daha ağır cezalara çarptınlma-
sını da, işkenceci polislerin beraat etti-
rilmesini de, Perpa'da yargısız infaz ya-
pan polislerin ceza yerine neredeyse
takdir edilmesini de bir süre unutabili-
riz. Bir umuda kapılabiliriz.
•••
Memur eylemleri önemliydi. Memur-
lann yoksulluğa rnahkûm edilmesiyle bir
ülkede enflasyonun düşürülmeyeceği,
düşürülse bile bunun bir işe yaramaya-
cağı, önümüzdeki dönemde görülecek.
En yakından tanıdığımız Avrupa ülkele-
rinden Almanya örneğiyle bazı değer-
lendirmeleryapabiliriz. Almanya'da top-
lumun yüzde 90'ından fazlası 2 bin
markla 4 bin mark arasında bir aylık ge-
lire sahiptir. Yani ücretle çalışanlann ta-
mamına yakını arasında çok az bir gelir
farkı vardır.
Bu denge, istikrariı bir demokrasinin
de altyapısıdır. Türkiye'deki en korkunç
durum, gelir adaletsizliğidir. Sabit ge-
lirlilerarasında büyük uçurumlar vardır.
Uzağa gitmeyegerekyok, medya sek-
törüne bakalım. Bir kurumun içinde
10X3 milyon maaş alan da var, 25 bin
dolar alan da Gelin aradaki farkı siz he-
saplayın. Bir memurun ortalama maaşı
150-200 milyon civannda. Geçen gün
bir milletvekili, maaşlannın 1.6 milyar
olduğunu söylüyor ve bundan yakını-
yordu. Lojman, sağlanan başka ola-
nak ve harcırahlan da eklerseniz, bu
gelirin çok daha üstünde bir imkâna
sahip olduklan söylenebilir. Çıkarmak
istedikleri kıyak emeklilik yasasını da
düşünürseniz, buradaki çarpıklık daha
iyi anlaşılır.
•••
Memuru çok düşük ücretlere mah-
kûm ederek enflasyon önlenemez. On-
dan önce, yapılabilecek o kadar şey, alı-
nabilecek o kadar önlem var ki! Heie
bunu protesto eden memuru köpeğe
ısırtmak, tam anlamıyla bir dram. Türki-
ye, Avrupa Birliği'ne kolunu köpeğe
ısırttığı kadın memurlagiriyor. isterseniz,
hepimiz duvarlanmıza bu fotoğrafı asa-
lım. Belki çarpıklığı daha iyi kavranz.
BKBİZE,
ERDAL ATABEK
Henkesin 20001 Kendine...
Dünya üzerindeki takvimler aynı anda "2000 Yi-
//"nı gösterecektir, ama dünyadaki bütün insanlar
çok değişik yıllarda yaşamayı sürdürecekler. Deği-
şiktakvimler kullananlardan söz etmiyoruz, aynı tak-
vimi kullandığı halde değişik yıllan, değişik yüzyılla-
n yaşayanlardan söz ediyoruz.
Aslında çok az insan "2000 Yılı"n\ bilinçle yaşa-
yacaktır. Bir böiümü daha gerilerde, 1940'larda,
1910'larda, 1870'lerde, belki daha da gerilerde ya-
şayacaktır. Bir avuç insan ise 2030'larda, 2050'ler-
de yaşayacaktır.
Kiminin aklı gelecekte, duygulan geçmişte ola-
caktr.
Kiminin duygulan bugünde, aklı geçmişte kala-
caktır.
Kimileri ise ne zamanda yaşadığının bile bilincin-
de olmadan zamanı tüketip duracaktır.
Her zaman olduğu gibi, zamanı üretenler de za-
manı tüketenler de birlikte yaşayıp gidecektir.
"Zaman tüketicileri'nden hiç söz edilmemekte-
dir, oysa en yanlış tüketiciler onlar değıl midir? Ya-
rariı, verimli, değerii hiçbir şey yapmadan zamanı tü-
ketir dururlar.
Oysa, "zaman üreticileri", yıllannı, aylannı, saat-
lerini, dakikalannı yarariı, verimli, değerii şeyler üre-
terek dünyaya katkılarda bulunurtar.
Bir kültür, "zaman tüketiciliğrnden "zaman üre-
ticiliği'ne geçebildiği zaman "çağdaş uygartık kül-
türü"ne katılmış sayılır. Belki de ilerde böyle "geliş-
mişlik ölçekleri" kullanılacaktır.
Bu konu bizim için yaşamsal önemde değil mi?
Kullandığımız bütün gelişmiş teknoloji araçlarıy-
la "zamanı tûketmiyor muyuz"? Televizyonlanmız
hangi programlara öncelik tanıyor? Cep telefonla-
nyla neler konuşuyoruz? intemet'i hangi amaçlarla
kullanıyoruz? Temel eğitim felsefemiz nedir? insan-
lanmızı hangi hedeflere yöneltiyor, hangi değerlerle
donatıyoruz? Günlük gazetelerimizin manşetleri
1999-2000 köprüsünde nelerle uğraştığımızı açık-
lıyor? Günlük sorunlanmızı anlamak için bu manşet-
lerden seçilecek 20 konu, nelerle ilgili? Hangi sorun-
laria 20. yüzyılı kapatıyoruz?
Bize bizi anlatacak sorular bunlardır.
Şöylebirmanşetgezintisi, "batan bankalar", "ka-
çaksuçlulann yâkalanması, sorgulannın yapılıp ya-
pılmadığı", "enflasyonunyükünün memurtaria işçi-
lere yûklenmesi", "nükleer santral tartışmalan",
"deprem bölgelerinden görûntüler", "Cumhurbaş-
kanı'nın yüreklendirici konuşmalan"g\b\ sorunlaıîa
uğraştığımızı gösteriyor. Topluma haber olabilmek
için ise bilimle, sanatla, kültürie uğraşmak önem ta-
şımıyor ama, popüler müzikle uğraşmak yeterti sa-
yılıyor. Popüler müzikle uğraşanlar, mankenler,
dansçılardan oluşan bir grup "medya yıldızı", otu-
rup kalkmalanndan gittikleri yerlere, gülmelerinden
ağlamalanna kadar haber olarak topluma iletiliyor.
Gündemimiz bu, sorunlanmız bunlar, haberierimiz
böyle, çapımız da bu.
Şimdi biz gerçekten de 21. yüzyıla geçiyor mu-
yuz?
Galiba, biz doğru dürüst 20. yüzyılı bile yaşaya-
madık.
Kluckhohn ve Strodtbeck (*). üç tür kültür belir-
lemişlerdir
1. Geçmiş yönelimli küttür Öncelıkle getenek-
leri korumakla ve şimdiki zamanda yeniden canlan-
dırmakla ilgilenir.
2. Şimdiki zaman yönelimli kültür Zamanı ol-
mayan, geleneksiz bir kültürdür ve geleceği gör-
mezden gelir.
3. Gelecek yönelimli kültür Arzu edilebilir bir
gelecek öngörür ve bunu gerçekleştirmek için yola
çıkar.
Yazariara göre ekonomik ve sosyal kalkınmayı
başaranlar daha çok son kategoriye dahil olan halk-
lar olmaktadır.
Bizim yaşadıklanmıza bakınca, toplumun "geç-
miş yönelimli kültür" içinde yaşadığı, bundan sıkı-
lınca dageçmişi ve geleceği olmayan "popülerkül-
tûrle oyalandığı görülüyor.
Kesin gibi görünen de toplumumuzun "gelecek
yönelimli kültür"\e ilişki kurmadığıdır. Insanlanmızın
gelecekten beklentileri "aile ölçeğinde mal vepara
sahibi olmak"tan öteye geçmemektedir.
Geleceğin temel hedefleri olarak, "kendini geliş-
tirmek", "aile ölçeğinde çok yönlü gelişmek", "ge-
leceğin toplumuyla buluşmanın bir parçası olabil-
mek", "evrensel değerierin sahibi olmak", "dünya-
ya yarariı, verimli yeni değerier katmak için çalış-
mak", "üretmekvepaylaşmak", "duygulangeliştir-
mek, sevgiyi yaşatmak ve beslemek", ne yazık ki ki-
şisel hedefler içinde de, sosyal hedefler içinde de
yer alamamaktadır.
O zaman da kala kala çoğalıp çevreye kafa tut-
makkalır.
2000 Yılı da takvimlerin gösterdiği bir sayı küme-
si olur.
(*) Küresel Iş Yönetimi ve Kültürel Çeşitlilik, Fons
Trompenaars/Charles Hampden, Tumer, Anadolu
Grubu, 1998.
em: erdalata@cumhuriyet.com.tr
Faks:0212 513 9O98
ADD'ye baskuı
RİZE (Cumhuriyet) -
Atatürkçü Düşünce Der-
nefi Rize Şubesi dün em-
niyet görevlileri tarafın-
dan "ina ahnmadan kurs
vtridiğy gerekçesiyle ba-
südı.
ADD Rize Şubesi lise
öğrencilerine yardımcı ol-
mak amacıyla dernek lo-
kahnde kurs programı
başlatb. ADD yöneticileri
kurs izni için geçen çar-
şamba günü Rize Emniyet
Müdürlüğü'ne başvur-
duklannı ve görevlilerin,
"Bu yeterli, başka bir şey
yapmamza gerekyok" de-
diğini behrttiler.
Ancak dün öğle saatle-
rinde demek lokaline ge-
len Dernekler Masası'na
bağh polisler dersi yanda
keserek izin oimadığını
öne sürdüler ve öğrencile-
ri dernek lokalinden dışa-
n çıkardılar. Dernek yöne-
ticilerinin izin başvuru-
sunda bulunduklannı söy-
lemeleri üzerine görevli
polisler, "Bize böyle birya-
n ulaşmadı" yanıtını ver-
diler.
ADD Rize Şubesi'ne
yapılan polis baskınının
gazetemizde cumartesi
günü yayımlanan "Başba-
kanhk Takip Kurulu Baş-
kanıtarikatçıvla kol kob"
başhkh haberin ardından
gerçekleşmesi dikkat çek-
ti. Bu haberden Rize Vali
Yardımcısı ve BTK Baş-
kanı Metin Yahşi'nin Nak-
şibendi tarikatının bölge-
deki en önemli isimlerin-
den "Zavradikfi Mustafa
EfendJ" olarak anılan
Mustafa Yıküzla kol kola
girerek cami açıhşı yaptı-
ğı, halı öptüğü yer almış-
n. Rize ADD Başkan Yar-
dımcı SamiKosif de bu tu-
tumundan dolayı vali yar-
dımcısını istifaya davet et-
mişti.
Polis baskmının gerçek-
leştiği dün, Rize Valisi Er-
dal Ata'nın ıl dışında ol-
duğu, yerine Metin Yah-
şi'nin vekâlet etriği ögre-
nildi.