25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 3 ARALIK 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Anayasa Mahfcemesi'ne 4. kadm üye • ANKARA (Cummhuriyet Bûrosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel larafından Anayasa Mahkemesi asıl üyeligıne seçilen Tülay Tugcu. yüksek mahkemenLn 4. kadın üyesı oldu. Danıştay Genel Kuruhı'nda yapılan seçimlerde, 10. Daire üyesi Tuğcu 43 oy alırken 4. Daire üyesi Sumru Çörtoğlu 42. 8. Daire üyesi Nurşen Çatal da 41 oyda kaldı. Diğer yandan, Danıştay'da Tuğcu'nun Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmesiyle boş üyelik sayısı 4'e çıktı. v Öcalanf Mandela ile kıyaslanamaz' • V,ASHENGTON (AA) - ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü James Foley, düzenlediğı basın toplantısında, Güney Afhka'nın eskı Devlet Başkanı Nelson Mandela ıle terör örgütü PKK'nın elebaşısı Abdullah Öcalan"ın karşılaştınlmasının mümkün olmadığını belırtti. Öcalan'ın karar tfüzettme istemi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Abdullah Ocalan'ın avukatı Ercan Kanar, müvekkıli hakkında Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nce onanan idam hükmünün karar düzeltme başvurusunu yanna kadar yetiştırmeye çalıştıklannı bildirdi. Artçı sarsıntılar sürıiyor • İstanbul Haber Servisi - Kocaeli \e Düzce depremlerinden sonra artçı sarsıntılar devam ediyor. Boğazıçı Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstıtüsü'nden yamlan aç'fkranıaya'göre, dün'saat 01.27'de Bolu-Kaynaşh'da 3.1 büyûklüğünde artçı sarsıntı kaydedildi. Bu arada, dûn saat O7.5O'de, merkez üssü Şanlıurfa'nın Bozova ilçesi olan 3.7 büyûklüğünde bir deprem meydana geldi. Deprem karlkatürleri • tstanbul Haber Servisi - Istanbul Tabıp Odası tarafından hazırlatılan ve deprem konusunu işleyen kankatürlü kartpostallar, bölgede zarar gören sağlık çalışanlan ıçın satışa sunuldu. Aydm'dan itiraf • ANKARA (Cumınhuriyet Bûrosu) - Bayuıdırlık ve Iskân Bakanı Koray Aydın, Yalova ve Kocaeli'deki prefabrike konutlann büyük bölümünün boş kaldığını kabul ederken "Çadırkentlerde süreklı yemek çıkarılması ve buralarda kalan vatandaşlanmızın hâlâ 100 milyon lıralık yardırru alıyor olması etkenlerin başında geliyor" dedi. TBMM Deprem Komisyonu, 4 aylık çalışma sonucunda 'suya sabuna dokunmayan' bir rapor hazırladı 4 DPT planlayamadı, Kızday yetersiz kaldı 9 • Raporda, deprem, fay hattımn bilimsel tanımlan, ilgili kurum ve kuruluşlann kuruluş, görev ve teşkilat yapılan uzun uzun anlatıldı. Mevcut durum özetlenirken, "öneriler" bölümünde ise daha çok "yasal düzenleme ve yeni kurumlann oluşturulması" istemlerine yer verildi. Raporda, Türkiye'nin 30 yıllık deprem senaryosu içinde en riskli bölge olarak gösterilen tstanbul'a ilişkin özel bir değerlendirme ve önerinin yer almaması dikkat çekti. AYŞESAYEV ANKARA - 17 Ağustos Marmara dep- reminin ardmdan çalışmalarma başlayan ve 12 Kasım Düzce depremini de araştır- ma kapsamına alan TBMM Deprem Araş- tırma Komisyonu raporunu tamamladı. Deprem, fay hattının bilimsel tanımlan, il- gili kurum ve kuruluşlann kuruluş, görev ve teşkilat yapılanrun uzun uzun anlatıldı- ğı raporda, "suya sabuna dokunmayan'' bir üslubun benımsenmesi dikkat çekti. Raporun değerlendirme bölümünde mev- cut durum özetlenirken, "öneriler" bölü- münde ıse daha çok "yasal duzenleme ve yeni kurumlann oluşturulması'' istemleri- ne yer venldı. Türkiye'nin 30 yıllık dep- rem senaryosu içinde en riskli bölge ola- rak gösterilen Istanbul'a özel öneri ya da değerlendirme yapılmaması dikkat çekti. TBMM Deprem Araştırma Komisyonu, yaklaşık 4 aylık çalışma sonundaki sapta- malarına ilişkin raporunu tamamladı. Bu- gün bu" basm toplantısıyla kamuoyuna açıklanması beklenen komisyon raporun- da, afet öncesi ya da sonrası harekete geç- mesi gereken kamu kunımlan "öJçühl" bir üslupla eleştirilirken, depremde yetersizli- ği ortaya çıkan Kazılay'ın "yenîden yapt- landınİması'' gereğine işaret edilmekle ye- tınıldi. Raporda, Türkiye'nin geçmişte yaptığı hatalan, ancak deprem sonrasında yaşayarak gördüğü, Devlet Planlama Teş- kilatı'nın ise "gdeceği planlayamadığı'" vurgulanan raporda yer alan saptamalar özetle şöyle: • Ülkemizin neredeyse tümünün dep- rem kuşağında yer aldığı bilinen bir ger- çektir. Bu nedenle deprem felaketınin çok geniş bir bölgede meydana gelmesi- ne rağmen, Kızılay'ın böyle bir afet son- rasmda yeterince çadır stokunun bulun- madğı mazererine sıgmması kabul edilir husus değildır. • Kurtarma çalışmalannda etkin ve ye- terli görev yapamayan bir diğer kurum da Sivıl Savunma Genel Müdürlüğu'dür. Çok sınırlı ekip ve donarumı olan sivil savun- ma kurtarma birlikleri, yaklaşık 110 kişi ile 17 Ağustos'ta yıkılmış olan 13 bin 600 bi- narun arasmda adeta kaybolmuştur. • Yerel yönetımlenn yapısı güçlenece- ği yerde, zaman içinde zayıflamış ve yoz- laşmıştır. Yerel yöneticiler ve yerel meclis- ler kendilerine yasalarla tanınan haklan kötüye kullanarak kentleri beton yığımna çevirmişler, rant elde etmek amacıyla bı- rinci derece tarun arazilerini ımara açmış- lar, zemin mukavemetinı incelemeden çok katlı yapılara izin vermişlerdir. VALÎLÎĞE BAŞVURULDÛ 'Zehir dolu depo kaldırılsın' CENGtZ DEMtREL StNOP- Sınop'un So- ğuksu Köyü'nde depola- nan ve bölgede canh yaşa- mı tehdit ettiğı belutilen zehirlı kunyasal varıllerin bir an önce bölgeden uzak- laştınhnası ıstendı. Sınop Beledıye Başkanı Hamza tnce, deponun kaldınlması için beledıyenın üzerine ne görev düşerse yapacağını belırtırken çeşıtli partı ve kuruluşlar Sinop Valıli- ğı'ne başvurarak önlem alınmasını ıstediler. Italya'ya ait olduğu bili- nen zehırli ve kanserojen madde ıçeren kimyasal atıklann 11 yü boyunca Si- nop'un Soğuksu Köyü'n- deki bir depoda tutulması- na tepkı gösteren Sinop Beledıye Başkanı Hamza tnce konunun mutlaka çö- zümlenmesıni istedi. tnce şöyle dedi:"Sinop Türki- ye'nin nerede ise en balrîr. en temiz kalabilmiş bir do- ğaharikasıdır.BuözeUikle- rimiz Sinop'un turizmde büyük bir hedefi olduğu- nun göstergesidir. Yıllardır bu zararb aüklann Si- nop' un bir köşesinde tırtul- ması yanhştır.Kaknki, çev- re ve insan sağhğı bakunın- dan da zararlan arukbiKn- mektedir. Bu deponun der- hal kaldırüması doğru ob- cakürr CHP Sınop ll Baş- kanlığı da Sınop Vahhği'ne başvurarak deponun kaldı- nlmasını ıstedı. ll Başkanı AhmetAyhan Sinop Valılı- ğı'ne verdiğı dılekçede şöyle dedi- "11 yıl önce layrianmıza vuran varillerin bunca yü sonra nelere yol açnğı bu- gün arnk açıkça biünmek- tedir. \ örenin ve yöredeya- şavanlann bundan daha fazla etküenmesine CHP olarak seyirci kalmanuz düşünülemez. Bu nedenle zehirii varillerin saklandığı deponun h edüikle kaldınl- masnu arz ederiz." CHP İl Başkan Yardım- cısı Hüseyin Keskin'ın yaptığı basın açıklamasın- da şu görüşlere yer verildi: "Güneş balçıkla srvanmı- yor. Bizler 11 > d önce "bun- İar ılende çok büyük tehlı- keleryaratacak' dryesöyle- diğnnizde bizleri vatan ha- inliği ile suçla>anlar oldu. Şimdiayıu çevreler nediye- celder merâk edijoruz." Depremyardım malzemeleriyağmur altuıda kaldı Depremzedeler için çeşitli ülkelerden gönderflen ve Atatürk Havalimanı apronunda yağmur altında kalan yardım malzemeieri kullanüamaz hale geldi tsviçre'den gönderilen battaniye. uyku tulumu, giyecek ve yiyeceklerden oluşan yardını malzemeieri, 10 gündür Atatürk Hav^ümanı'ndaki Kargo Müdürlüğü önünde bekletilmesi sonucu dün sabaha karşı başlayan yağmur Ue ıslandı. Çok sayıda koli içinde bulunan battaniye, uyku tulumu, giyecek ve yiyeceklerden oluşan yardım malzemesinin büyük bölünıü kullanılamaz hale geldi Atatürk Havarimanı Kriz Masası'nda görevü Kızılay yetkililerL vardım mabemeierinin 10 gûn önce Cenevre"denîstanbul'a gönderfldiğini belirterek şöyle konuştular "Yardım malzemeieri İnsan Haklan Derneği Istanbul Şube Yöneticisi Şaban Dayanan adına gönderflmiş. 10 gûn önce bu kişiye haber vermemize rağmen ilgilenen obnadı. Bize teslim edilmesi ise ancak dün (önceki gün) gerçekleştirüebfldi Bugün de (dün) malzemeieri yükleyecek askeri personelin gelmemesi üzerine malzemeier yağmur altında kakü." (AA) AHMET METE IŞIKARA 'Anadolu <da deprem sürpriz sayılmamalı' Istanbul Haber Servisi - Boğazıçı Üniversitesi (BÜ) Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitü- sü Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Isıkara, Anadolu'nun herhangi bir yerinde dep- rem olmasınm sürpriz ol- mayacağmı söyledi. Enstı- tünün Sısmoloji Laboratu- van Şefı Doç. Dr. AH Pmar, dünyamn herhangi bir ye- rinde yakın bir zamanda 8 veya üzerinde bir depremin olabileceğini belırtti. Doç. Dr. Şerif Banş, binanın sar- sınü sonrası orurması duru- munda kilitlenmesi nskıne karşı dış kapının, depremin başladığı anda 35-40 santi- metre açık bırakılması ge- rektiğini söyledi. Prof. Dr. Işıkara, Bılfen llköğretim Okulu'nda dü- zenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, deprem konu- sunda her zaman uyanlarda bulunduğunu, ancak toplu- mun deprem gerçeğini ka- bul etmediğini kaydetti. Işıkara, Marmara'da yır- ülan faylarda deprem tehlı- kesinin bittığuıı vurgulayan Işıkara, buralarda 7.4 ya da 7.2 büyüklüklerinde dep- rem olması için en az 100 yıl geçmesi gerektiğinı söy- ledi Depremin Ay ve Güneş çekrmiyle ilgisi olmadığını vurgulayan Işıkara, depre- min oluş nedemnin yeraltın- da olduğunu ıfade ettı. Işı- kara, tstanbul'un altından geçen bir fay olmamasının şans olduğunu, kentin gü- neybatısında denizden fay geçtığinı söyledi. Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde öğretmenlere yönelık deprem bügilendir- me toplantısmda konuşan Doç. Dr. Ali Pınar ise Mar- mara Denızi'nin batısının 1912 Mürefte, doğusunun da Kocaeli depremiyle kı- nldığuıa dikkat çekerek 17 Ağustos Kocaeli ve 12 Ka- sım Düzce depremleriyle Marmara Denızi'ndeki dep- rem riskınin arttığrnı söyle- di. BÜ Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araşürma Ens- titüsü Jeofizik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şerif Banş da, "Depre- min ekonomiye vçrdigi za- rar, Türkije ^bi gelişmekte oian ülkelerde ancak 10 ile 30yıl arasmdatelafi edilebi- Kyor" dedi. f ' U î " Oyunda Yer Alan Oyuncnlar: Onü ve Arkası EROLMANİSAU -3- Brüksel çok mutluydu: 1994 yılında Anka- ra'dakı hükümet, bü>ıîk sermayenin çoğunluğu ve en önemlısi M med>a" arkalanndaydı. Kim karşı durabihrdi ki. tşler tam istedıkleri gibı yü- rüyordu. AB hiçbır şey vermeden ve hiçbir yü- kümlülük alüna gırmeden Türkiye'yi tek yanü yükümlülük altına sokuyordu. Oysa Türkkamu- oyu AB'den çok şeyler alındığıru sanmaktaydı. AB'nın yamnda (ve içinde) Yunanistan da Kıbns konusunda ödün kopanyordu: Oyun çok güzel tezgâhlanmıştı. Yunanistan göstermelik olarak, gümrük birliğinı' 'veto" edeceğını açık- lamıştı. Eğer Ankara, GKRY'nin Kıbns Cum- huriyen olarak AB ıle tam üyelik görüşmeleri- ne karşı çıkmaz ise veto kalkacakü. Hükümetin böyle bir şeyı "açıktan açığa" kabul ettiğini söylemesi Türkiye'de deprem yarahr ve hükü- metin maskesı düşerdi. "Sözlü olarak" anlaş- ma sağlandı 6 Mart 1995 'te bir salonda imza tö- renleri ile kutlamalar sürerken başka bir salon- da da AB yetkılüen "sözlü" açıklamalar yapı- yorlardı. GKRY üe görüşmeler derhal başlaya- cak diyorlardı. Başbakan'ın ve Dışişleri Bakanı'run verdiğı sözler daha sonra AB Komisyon Başkanı tara- fından birkaç defa açıklandı. Ankara neden kı- zıyor kı, bız vardığımız mutabakat sonucu GKRY ıle görüşmelere başlamıştık dediler. Ay- nca 24 Şubat 1995'te AB Komisyon Başkanlı- ğı yazıh bır açıklama ile bu mutabakatı 6 Mart öncesinden de, resmı bir belge olarak açıkla- mıştı ve dosyasına koymuştu. Bugün ajnen Ece- vit'ın ve Cem'in yaptığı gıbi Şubat ve Mart 1995'te Çiller ve Karayalçın iç medyaya açık- lama yapıyorlardı. Hiçbir şey oimayacak, ödün falan verilmedi diyorlardı. Sözcükler hemen he- men aynı idi. 24Haziran 1995'te AB- GKRY OrtaklıkKon- seyı toplandı ve göstere göstere, Ankara hükü- metının "oimayacak''' dediğı kararlan aldı Tür- kiye'de "etküi çevreler" yeni yeni uyanmaya başlamıştı. Bruksel göz göre göre Kıbns adası- nın Türkiye'den kopanlması için siyasî ve hu- kukî altyapryı hazırlıyordu. Sonbaharda MGK önemlı bir karar aldı: Bu gidışe bır dur denecek- h. Hazırüklaryapıldı ve ünlü 28 Aralık 1995 De- mirel-Denktaş deklarasyonu açıklandı. Hükü- met sessizdi, işlem "hükümete rağmen" yü- rütülmüştü. TBMM'de kanşmışn: Birtakım do- laplann döndüğü yeni yeni anlaşıhyordu. 66 maddelik Gümrük Bırhği maddesı Brük- sel'de en az 300 kişı tarafından tüm aynntılan ile bilınmesine karşın Ankara'da "gizleniyor- du". Ece\it Şubat 1995'te kendısı soylemıştı: "Ali Tiğrel'den istedim, bu gizli bir belgedir, veremem dedi" demıştı. Keşke benden ıstesey- dı: Ben Brüksel'dekı bıryabancı bürokrata tele- fon etmıştim, "bunun gizliliği yok, herkes üze- rinde zaten çauşıyor" dıyerek bana fakslamış- ü. Hiçbir gizlılığı olmayan belge eski bır başba- kandan ve tabıı Türk haikından gizlenıyordu. Maddeleri üzerinde kimse tartışmasın, gerçek- ler su yüzüne çıkmasın isteniyordu. Medya za- ten bu konulara hiç girmiyor, yalnızca "Avru- pa'ya giriyoruz" manşetleri atıyordu. Türkiye AB'nin düpedüz vesayeti altına so- kuluyordu, aydın çevrelerden, haUctan gızlenen buydu. 6 Mart gectikten, ımzalar atıldıktan son- ra ise, artık bunu tartışmayalım, belge ımzalan- dı, şimdi vargücümüzle gereğıni yenne genraıe- ğe çalışalım denecekti Ve bu da "planlandığı gibi" öyle oldu. Hükümet, bazı büyük sermaye çe\Telen ve Brüksel tam bır işbırliğı yapmışlar- dı. Ancak hükümet içinde ne olup bittığinin hıç farkuıda olmayan bakanlar bıle vardı. Belpede neler vardı? Bu belge ıle Türkıye, AB'nin tamamen dışın- da olmasına karşın, bır tam üye gıbi yükümlü- lük altına ginyordu. Neydı bu yükümlülükler? - AB'nin (15'lerin) dünyaya karşı izledikleri "ticaret polirikalanna" Türkıye otomatik ola- rak uvacaktı. Brüksel bır ülkeye ticaret yasağı koyarsa, kota koyarsa, anti-dampıng vergi koyar- sa Türkıye de bunu uygulayacaku. - AB ne kural getinrse, mevzuatı ne ohırsa, Türkıye"nın işine geliyor mu? Gelmiyor mu? dıye bakılmadan Türkiye tarafından da uygula- nacaktı. - AB'nin 15'ler dışındakı ülkelerle yapmış olduğu ve ileride yapacağı tüm "imtiyazh tica- ret anlaşmalanna" Türkiye de aynen, sanki AB'nin tam üyesi imişçesıne uyacakta. Buna Kıbns da dabildi. - Türkıye AB dışındaki ülkelerle, "AB'nin söz konusu ülkelerle yapmış olduğu ilişki düze- ni dışına çıkamayacaktı. Ömeğın, AB'nin Azer- baycan ıle imtiyazh bır ncaret anlaşması yoksa, Tûikıye dışına çıkamayacaktı. Örneğin, AB'nin Azerbaycan ıle imtiyazlı bir ücaret anlaşması yoksa, Türkiye istese de Azerbaycan üe bir an- laşma yapamayacaktı. Çünkü bu AB şablonuna uymuyordu. - Türk firmaları gümrük bırhği ile ıhtılaflar- da, AB Adalet Drvanı'nın kararlanna uyacaktı. Oysa Türkiye, Adalet Divanı içinde değildi, 15 tam üye ülkenin temsilcılen Divan'ı oluşturu- yorlardı 6 Mart belgesınde, aslında, ıkı taraf yoktu. AB içinde tam üyelerm "veto hakla" bu- İunduğu için, Türiaye'ye taahhüt edılen husus- larda bir üye veto kullanırsa, AB yükümlülüğü işlemeyecekti. Nitekım parasal yardımlarda bu sistem çalıştınldı ve AB, anlaşmada yer alma- sına karşın malî yükümlülüklerinı yerine genr- medi. Açık bir biçimde göriilüyor ki, bu belge ile Türkiye, kendi dışında, AB karar organlannın verdiğı kararlan ve politikalan tek yanJı olarak uygulamak durumunda bırakıhyordu. TBMM, Ankara hükümetleri ve belirlı konularda Türk yargı kurumlannın AB kurumlan tarafından ve- riJen kararlara uyacaklardı. Bu düpedüz bir "sö- mirge düzeni" getiriyordu. Türkiye AB'nin vesayeti alnna alınmıştı. Ve AB sıfir maliyetle bu işi başarmış, Türkiye'yi arka bahçesi duru- muna sokmuştu. AB ıle bu tür bir anlaşma yapan başka bır ül- ke de yoktu, San Marino kasaba devleti hariç. AB Karanm çofctan vertnlştl Doğu Bloku'nun çökmesı, ıdeolojık ve aske- ri tehdıdin ortadan kalkması AB'yı yeni poliri- kalara götürüyordu. 1991 'de Maastricht anlaş- ması ıle AB ortak dış polibka, tek pazar (tek se- net), ekonomik ve parasal bırlık konulannda ye- ni bir adım attt. AB artık, geleceğın "Avnıpa Bûieşik DevleÖeri"ni hazn-lıyordu. tçerde bü- tünleşme yoğunlasunldı. Bu devletlenn kınüer olacağı da 1994 Essen doruğunda, ısımler behr- rilerek ortaya kondu. Polonya'danBulganstan'a, GKRY'den Malta'ya kadar yeni 12 ulkenın ad- lan sayılıyordu. Ve Türkiye yoktu AB TÜrki- ye'ye, geleceğin Avnıpa Birleşik Devletlen'nde yer vermiyordu, Türkıye dışandakı komşubirûl- ke, ya da gümrük bırhği ile vesayet altına ahn- mış bir "arka bahçe" idi. Türkiye'nin AB ile kurumsal ılişkılennde ülkenin ulusal çıkarlan- m koruyacak bir büinçlenme, bir ortak görüş yoktu. Herkes kendine göre, bir "Batınlaşma" tanımı içinde, sisler arasmda mum ile yolunu bulmaya çalışanlar gıbi dolaruyordu. Bana göre Mecüs ve hüldimetler devre dışı idi. tşı. büyük sermayenin bir bölümü ıle işbırlıği yapan bürok- rasi, Brüksel' i de saçayağına katarak götürüyor- du. AB'nin dışında bırakılan Türkiye'nin nasıl bir yeni kurumsal yapılanma ile AB ilişkilerini sürdüreceğı tartışılmıyor. araştınlmıyordu. Ar- tık gümrük bırlığini esas alahm diyen sakat bir görüş siyasete, bürokrasiye, iş çevrelerine ve medyaya hâkım olmuştu. SÜRECEK Türkiye'deki 570.000 AnaBritannica sahibinden biri de siz iseniz, "Dünyanın Bir Numaralı Ansiklopedisi'nden size bir haber, bir sürpriz, aynca özel bir armağan var. Formu doldurarakfaksya dapostayla bize ulaştınn; baberimizi öğrenın, sürprizimizi duyun. AnaBritannica sabibi olarak 2000yılına özel armağanmızla başlayın. AnaBritannica sahipleri bir adım öne! AnaBritannica Sahibi oldugunuz AnaBntannıca'nın herhangi bir dldinin başında, Encydopsedia Britaflnka (Cbicago) saünyla başlayan sayfanın son paragrafındakı © (Ccf/yngbV tanhfler)ını yazınız. „_ Adınız: Soyadmız: „_ Adresıniz: Telefonunuz: (Varsa) E-maiJ'iniz: . (Varsa) Faksınız: . Ana Yayıncdık A Ş Buyukdere Caddesı Uçyol Mevkiı No 'P'i Maslak 8<F25 tstanbul """V51 Faks. (0-212) 276 27 67 - 276 61 33 - 276 94 74 - 285 01 84 Tel (0-212) 286 15 20-23
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle