Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 ARALIK1999 PERŞEMBE CUMHUBİYET SAYFA
17
Cesaret
Kredi ve Yurtlar
Kurumu Genel
Müdüriüğü, Sıvastaki
yökseköğrenim
öğrenci yurdunda,
yurt yonetiminden
kaynaklanan ve
cumhuriyet
başsavcılığına
da yansıyan
iddialarta ilgili olarak
soruşturma
başlatmış.
Ankara'dan Sıvas'a
gönderilen
başmûfettiş, yurt
yonetiminden
şikâyetçi olan
öğrencileri yurt
müdürünün odasında
bekliyormuş... Yurtta
başından geçenleri
anlatp başmûfettiş
gittikten sonra yurtta
kalmaya devam
edebilecek cesarette
öğrenciler
aranıyormuş!
4.750.000
Istanbul'da belediye
otobüslerinde 65 yaş
üstündekiler için
verilen ücretsiz
seyahat kartlan
değiştiriliyor. lETT'nin
Kadıköy
Hasanpaşa'daki
bürosuna giden
vatandaşlardan yeni
kart için 5 milyon
"
r a a|m|
y°
r
-
Karşılığında ise
lETT'nin 250 bin
liralık makbuzu
veriliyor. Neden böyle
olduğunu sorana ise
yanıt bile verilmiyor!
Bektronik posta: som©posta.cumr»tıriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Beş bankaya hûkümet e/
koymuş...
"Karsılıksız kredileri
vatandas ödevecek!"
ayın Adalet Bakanı sayın Hikmet Sami
Türk, hem yerden göğe kadar haklıdır hem
de haklıltğı gökten yerattına kadar uzanmak-
tadır. Çünkü ülkücü mafya babası sayın
Alaattin Çakıcı'nın Fransa'dan Türkiye'ye iadesin-
den sonra polis tarafından sorgulanmaması konu-
su tamamen farklıdır, bir davasının zamanaşımına
uğraması başkadır.
Işin püf noktası burada saklıdır.
Bir kere konuşmamak sayın ülkücü mafya baba-
sısının anayasal hakkıdır. Bu bakımdan sayın ülkü-
cü mafya babasını sorgulamak için babayasa gibi-
sinden yeni bir düzenleme yapmak anayasaya ay-
kındır. Kaldı ki sayın baba uzun süre yurtdışında kal-
dığı için Türkçesi zayıftır, konuşamamaktadır. Bun-
datelevizyonlann yurtdışı yayınlannın katkısı vardır.
Radyo ve Televızyon Üst Kurulu, yurtdışı televizyon
yayın ağını genişletmek durumundadır.
Üstelik sayın baba bugüne kadar konuşmalannı
Katkı
hep kasete aimaktadır. Bu bir alışkanlıktır.
Sayın baba konuşursa ifadesini kasete kim, nasıl
alacaktır sorusu haîen ortadadır.
Sayın Içişleri Bakanı sayın Sadettin Tantan, po-
lisin ifade alamamasından yakınmaktadır.
O da haklıdır.
Ancak sayın ülkücü mafya babasının eski kaset-
lerinin ikinci baskısı neden yapılmamaktadır?
Piyasaya çıkmamış başka kaset var mıdır?
Türkiye, kaset piyasasındaki durgunluğu Ebru
Gündeş'in son kaseti ile mi aşacaktır?
Türkiye bu sorulann yanrtını aramaktadır...
Bu arada sayın Adalet Bakanı sayın Hikmet Sa-
mi Türk, sayın babayı sorgulatmakyerine sohbet or-
tamı yaratmakla Türkiye'ye çağ atlatmaktadır.
Türkiye artıkAvrupa Biriiği üyelığine resmen aday-
dır ve sayın ülkücü mafya babasının sohbetinde içi-
len kahvenin şekeri, Fransızlar inkâr etse de Fran-
sa'nın bilgisi dahilinde ayarlanmaktadır.
Türkiye bu konuda Fransız kalmamaktadır.
Sayın babanın bir davasının zamanaşımından düş-
mesi ülkenin önünü açmaktadır.
Sayın ülkücü mafya babasının öteki davalannın ne
zaman aşındınlacağı şimdiden hesaplanmalı ve Tür-
kiye'nin önünde dava bırakılmamalıdır.
Sayın ülkücü mafya babasının sorgulanması hu-
susunda görüş aynlığına düşen sayın Adalet Baka-
nı ile sayın Içişleri Bakanı arasında sayın Devlet Ba-
kanıve sayın Başbakan Yardımcısı sayın Hüsamet-
tin Özkan'ın arabuluculuk yapması gerçekten çok
hayıriıdır. Sayın Başbakan sayın Bülerrt Ecevit'in bu
görüş aynlığını içine sindirememesi üzerine gerekir-
se sayın Sağlık Bakanı sayın Osman Durmuş da
bir hazım ilacı yazarak katkıda bulunmalıdır.
SESSÎZ SEDASIZ (!) NURtKURTCEBE Depremzedeler Iıayatı renklerle örüyor'
Çağdaş Yaşamı Destekleme Der-
neği, depremin hemen ardından baş-
lattığı sağlık ve malzeme yardımını
şimdilerde United Colors of Benet-
ton işbirtiği ile başka bir boyuta taşı-
dı... Yalova, Yarımca ve Adapaza-
n'ndaki çadırkentlerde yaşayan yak-
laşık 250 depremzede kadın üretici du-
ruma getırildi.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Der-
neği'nin dağıttığı şiş ve yünlerte ka-
dınlar şal örmeye başladı...
"Hayatı Renklerle Orüyoruz" pro-
jesinde bugüne dek 800 şal üretildi.
Şallar, Benetton'un Türkiye'deki 179
mağazasında satışa sunuldu.
Satıştan elde edilecek gelirin tümü
depremzedeler için kullanılacak. Ge-
lirin bir kısmı depremzede kadınlara
emeklerinin karşılığı olarak verilecek,
kalanı da projenin yaygtnlaşttnlıp sür-
dürülebilmesı için proje çalışmalann-
da değerlendirilecek.
Projeden bir örnek:
"17 Ağustos 1999'a kadar alışveriş
yaptığım Benetton'a merhaba...
30 yıllık birikimim, evlerim 45 sani-
yede yerin dibine girerek yok oldu...
Girdiğim şokla çadırkentte karşım-
da bulduğum Benetton acı ve üzün-
tülerimi unutturup beni apayn birdün-
yada mutlu yaptı. ördüğüm şallar
ve şallan getiren o güzelim güler-
yüzlü gençler beni bir an hayata
bağladı."
Bir örnek daha:
"Örgü örmek beni olumsuzdüşün-
celerden uzaklaştırıyor, gerginliğimi
giderip başladığım işi bir an önce bi-
tirme şevki ve heyecanı yaşatıyor. Ay-
nca para kazanma imkânı da sağlıyor."
önümüz hem yılbaşı, hem de bay-
ram... Insanlar sevdiklerine hediye
alacak...
Benetton'da satışa sunulan şallar-
dan daha anlamlı bir hediye olamaz...
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Ekomıri, AB ve Demokrasi
Türkiye'nin güncel gelişim-
lerini izlerken, "Acaba garip
bir rüya mı görüyonım" diye
düşünüyorum. Buncayıl eko-
nomi adına ne biiiyorsam,
hepsinin tersi dile getiriliyor,
hepsinin tersi yaşanıyor ve
gerek siyasetçilerimiz, gerek
ekonomi uzmanlanmızve ge-
rekse kitle iletışim araçlann-
da bu konularda kalem oyna-
tan arkadaşlarımız, "Gidişat
çok iyi" demiyorlar mı, hayret-
ler içinde kalıyorum...
Yurtdışındaki ekonomi
odakları da aynı kanıda ki,
Türkiye'nin borç alabilme pu-
anını yükseltiyorlar... O halde
ben, iktisattan hiç anlamıyo-
rum. Iktisat adına ne öğren-
diysem yanlış öğrenmişim...
Doğrusu bunu kabul etmek
de kolay değil...
Peki ama, bizim ekonomi-
nin nesi ryiye gkj'ıyor? Deprem
zararları biryana, milli gelirde
düşüş var. Ihracat ocak-ekim
döneminde, geçen yıla oran-
la yüzde 12 düşmüş, tthalat
aynı dönemde yüzde 17 azal-
mış. Ekonomik göstergeler-
de artan tek şey işsiz sayısı.
Nasıl oluyor da böyle bir eko-
nomi "iyiye gidiyor"?
Piyasaların pek çoğunda
"yaprak kımıldamıyor". işya-
şamındaki arkadaşlarla ko-
nuşuyorum, çoğunun ağzın-
dan alev çıkıyor. Mal üreten,
malını satamıyor. Malını sa-
tan üretici, parasını alamıyor.
Tüccar, alacaklarını toplaya-
mıyor... Yahu bu gidişatın ne-
si iyi?
Medyadaki iyimser yazılar
ve haberler mi borsayı azdı-
rıyor, yoksa borsanın azması
mı iyimserlik yaratıyor bilemi-
yorum. Ama çok iyi bildiğim
bir şey var ki; o da borsanın
bir ekonominin göstergesi ola-
mayacağı. (Acaba bunda da
mı yanılıyorum?)
Borsa, birilerinin servetine
servet katıyor. Bu "birilerinin"
bazılan da kazandıklannı dö-
vize dönüştürüp çeplerine ko-
yuyor ve evlerine dönüyorlar.
Bu "süreç", acaba bizlere ne
kazandınyor? Türk halkina ne
yararı var?
Bankafaizlerini aşağıya çek-
mek de iyiye işaret değil. Za-
ten "Reel faiz vereceğiz" di-
yerek çılgınca faiz ödenmesi,
enflasyonu azdırmaktan baş-
ka bir şeye yaramamıştı. Beş
on bin aile aklın alamayacağı
kadar para kazanırken; yüz
binlerce gariban, "paramla
para kazanıyorum" aldanma-
sı içinde, ellerindeki üç beş
kuruşu eritmişlerdi.
• • •
Helsinki'de Türkiye'nin AB
adaylığına kabul edilmesinin
ardından yapılan yorumlan bi-
raz abartılı bulmuştum.
Zaten 1963'te kazanılan bir
hakkın tescilinin doğal bir ge-
lişme olduğunu, bunun abar-
tılmaması gerektiğini düşü-
nüyordum. Kaldı ki aday olma-
nın ardından, işlerin pek de
kolay olmadıgını düşünüyor-
dum.
Fakat geçen haftadan rti-
baren, Avrupa'nın tutucu si-
yasetçilerinin bu konudaki ra-
natsızlıklarını dile getirmeye
başlamalan. beni kuşkuya dü-
şürdü. Zaten iyi tanıdığımız
"azgın ırkçılann" değil, baya-
ğı ılımlı sayılabilecek "muha-
fazakârtann" huzursuz olma-
ları, Helsinki'de lehimize bir
şeyler olduğunu gösteriyor.
Türkiye'deki muhafazakâr
siyasetçilerin bu "adaylık" ko-
nusunda, kendilerince "he-
saplan" ve "beklentileri" var.
Sonsuz bir özgürlük içinde
olacaklarını düşünüyorlar.
"Devrim yasalannın" da bir
daha indirilmemek üzere ra-
fa kaldınlacağının umudu için-
deler.
Dünyanın her yerinde de-
mokrasi, devteti elinde bulun-
duran "tutucu monarşilere"
karşı yürütülen kitlesel hare-
ketlerle gerçekleşmiştir. Biz-
de demokrasi; "devrimcibirik-
tidara karşı", daha doğrusu
devrimci özünü yitırmeye baş-
layan bir iktidara karşı, "tutu-
cu güçlerin" örgütlenmesi so-
nucu yaşama geçmiştir. "Si-
yasal fslarna verilen ödünler",
bu sürecin önemli bir yönünü
oluşturur.
Türkiye'de; "Cmhuriyetin
devrimci özünü" koruyan ve
bu uğurda hemen her şeyi gö-
ze alan kurumlann başında, si-
lahlı kuvvetler gelir. 1960 ön-
cesinde, "üniversitegençiiği"
de bu kurumlar arasındaydı.
Fakat bilinçli politikalarla,
gençlik bambaşka bir hava-
ya sokuldu.
(Daha önceleri de değindi-
ğim bu analiz üzerinde, geniş-
liğineçalışıyorum. ileridetek-
rartekrar aynı konuyu ele ala-
cağım.)
Bizim muhafazakâr politi-
kacıların tümünü, elbette ay-
nı kefeye sokamayız. Fakat
özellikle "şeriatçı güçler", Tür-
kiye'nin Avrupa Birliği'ne aday
olmasıyla medyanın kendile-
rine kalacağını sanryorlarve bu
konudaki en önemli engelin si-
lahlı kuvvetler olduğunu dü-
şündüklerinden, ordunun bu
işi engelleyeceğini dile getiri-
yorlar. Sayın Kıvrıkoğlu'nun
geçen hafta sonunda bir açık-
lamayapmagereksinimi bun-
dan doğmuştu.
"Islam şeriatı" düzeni, de-
mokrasi dışı bir düzendir. Ve
ne Avrupa Birliği "normlan",
ne de demokrasinin "mantı-
ğı", demokrasinin kurallann-
dan ve özgürlüklerinden ya-
rarlanarak "demokrasiyi orta-
dankaldırmakiçin çabalamak
hakkmı" kimseye vermez. Bu-
nun böylece bilinmesinde çok
yarar vardır.
Bu konuya ileride gene dö-
neceğiz.
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net
HARBI SEMtH POROY
V ^ ~ 4 NESİK
MIRMARLAR UĞUR DURAK
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 23Aralık
ASÛ'DF KUTUP rtPİSl..
13S1'0S 8UGÜH,
ÜÇTE IKİSİHİ
YÜZtfL SAÇIHMU BBRl İUC
AÇltZAAJDI. ÖZELÜKLE fOJZEy POĞü BYALeTLB-
&NOE Bl&CAÇ GÜN ÖNCE BAŞIAYAN SoĞut,
<z/yr -SO'CAM Ptjşüe/uûş, onu rfPi şenuN-
PE K4£ YAĞtÇi İZLEMİÇrİ. YAŞAM F€LC£
, KUTUP SO6UĞU, ÜU&Pe 12İ *3-
Ç ÛUİUÛA/e YOL AÇtolŞTI. ÖBNEĞİU,
ONJARIO SÖLÛ 'NÜU POSUSUHPA &UUI-
MAU WATEBJTX>WN KENTİUDE, YAĞAN KA-
Rın Yüxs£KüSi 1 hteme 20 SAMTİME
ULAŞUtŞ, yu/eÜM&C rçiu KAklALLAJZ AÇ-
MAK İİ
(Kadın Sağlığı ve Aile Planlaması)
Hizmet Sistemi
Bilgi Hattı: 212 - 257 06 46
Kirlenen Dünyamızı
Fidan Dikerek Arıtalım
' ORMAN BAKANLIĞI
AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
DÜZÇÎZGİ
UMÎT ZİLELİ
Aşırılığa Kaçan İnfaz!
Tam 6 yıl, 4 ay, 10 gün geçmiş üzerinden...
"Perpa baskını" başlığı ile kamuoyuna mal olan
yargısız infazdan söz ediyorum. Bu ülkedefaili meç-
hul ya da faili belli cinayetler dizisi binler, hatta
on binlerie ifade edildiği için karıştırabilirsiniz,
olayı kısaca anımsatalım.
Terörle Mücadele Şubesi timleri 13 Ağustos
1993 tarihinde Perpa Ticaret Merkezi'nin 11. ka-
tındaki kafeteryaya bir baskın düzenledi. Gerek-
çe, Perpa'daki büfenin yasadışı Dev-Sol örgütü
tarafından işletildiği ve eylem hazırlığında olduk-
lanna dair alınan bir ihbardı. Yaklaşık yarım saat
süren baskında 5 kişi can verdi. Polis kurşunuy-
la ölenlerden birisi 23 yaşında, bir çocuk annesi
kasiyer Selma Çıtiak'tı ve militan olduğuna da-
ir hiçbir kayıt bulunmuyordu. Daha açık bir anla-
tımla, Emniyet'te izi bile yoktu!..
Dava 6 yıl sürdü ve önceki gün sonuçlandı.
Yargısız infaz suçlamasıyla yargılanan 9 polis me-
murundan dördü beraat etti. Beş polis ise önce
idama mahkûm edildi, sonra cezalan çeşitli mad-
deler yardımıyla 3 yıl 10 gün 20'şer güne indiril-
di. Kısacası infazcılar bu durumda birer yıl hapis
yatacaklar. Halbuki savcı, sanık polisler için "meş-
ru müdafaa" gerekçesiyie beraat istemişti!
Mahkemenin karar gerekçesinde, "eylemleri-
nin yasal savunma çerçevesinde olması gerekti-
ğinin kabulü gerektiği anlaşılmış ise de sanıklann
bir ve iki el, hayati olmayan bölgelere ateş etme-
leri gerekirken, maktüllere 7 ile 18 elateş etmesi
sebebiyle aşınlığa kaçtıklan" vurgulamyor! Üs-
telik baskın anında çelik yelekli olan polisler, an-
laşıldığı gibi şarjördeki tüm kurşunlan boşaltmış-
lar!
Yani, bu arkadaşlar infazın sınınnı aşmışlarü!
Bu infazcı polisler arasında çok aşina olduğu-
muz bir isim de var:
Susurluk'un kilit isimlerinden Ayhan Çarkın!..
Onu, yüzünün yansını kaplayan kocaman siyah
gözlüklerinden ve "al gülüm-vergülüm" bazı te-
levizyon programlanndaki açıklamalanndan he-
men anımsayacaksınız. "Reis" Abdullah Çatlı
ile sünnet düğünlerinde karşıhklı oynadı mı bile-
miyorum, ama Ömer Lütfü Topal'dan Behçet
Cantürk ve Savaş Buldan'a pek çok kişinin "in-
fazında" adının geçtığını biliyorum.
Sahi, Susuriuk n'oldu?!
Ah adalet vah adaleti..
Alaattin Çakıcı'nın iadesinin kesinleştiği gün-
lerde "adam gibi adam" bir ünlü politikacı dos-
tumuz, acı bir ses tonuyla aynen şu saptamayı
yapmıştı:
Geliyorsa her şey sağlama bağlandığı için ge-
liyordur. Içerdeyken başına bir hal gelmezse en
çok biryıl içinde tahtına kuruluri..
Durum aynen dostumuzun dediği şekilde sey-
rediyor!.. Siz bakmayın iki bakan arasındaki, "sor-
gulanabilir, sorgulanamaz" tartışmalanna. Polis
"Alaattin Âbi"y\ konuşturmak isteyecek de yapa-
mayacak, beş yaşındaki çocuklar ve dahi elekt-
rik tellerine tünemiş kargalar koro halinde güleri
Çakıcı'nın iadesini sağlayan Fransız başsavcı bi-
le binlerce kilometre öteden apışıp kalmış. "Hâ-
lâ sorgulamadınız mı?" diye. Çakıcı'nın iadesi is-
tenen beş davadan üçünden yargılanamayaca-
ğını belirten Jean Pascal, "Bunun dışında yapı-
lacak muamele Türk yetkililerine kalmış, istedik-
leri gibi sorgulariar" diye haber salmış!..
Çakıcı'nın Hıncal Uluç'u vurdurmaya azmet-
tirmekten yargılandığı dava hokus pokus vaziyet-
leriyle zamanaşımına uğrayıp düştü. Kaldı geri-
ye "çefe oluşturmak" suçlamasıyla açılan dava.
Ondan da birkaç yıl yer. Bir de af çıkarsa, Alaat-
tin Abi Milenyum'da özgür!
Zavallı adalet, zavallı biz!
Hiç kuşkunuz olmasın, Ingiltere'de yakalanan
Gütay Aslıtürk de önünde sonunda Türkiye'ye
gelecek, dostlar alışverişte görsün misali kısa bir
süre Kartal Cezaevi'nde ağırlanacak ve yaşamı-
nı kaldığı yerden trilyonerolarak sürdürecek! Kim-
se kılına bile dokunamayacak, çünkü "iyi saatte
olsunlar"\a ilgili çok şey biliyor!..
Önümüzdeki günlerde Halil Bezmen, Ayşegül
Nadir, Mehmet AJi llıcak ve adlarını sayamadı-
ğım bilumum şerefli ve saygınTürk yurttaşı art ar-
da sökün ederse hiç şaşmayın. Hem de göğüs-
lerini gere gere gelirler. Çünkü Aslıtürk için geçer-
li olan "koruma" bu zevat için de aynen geçerli!..
Türkiye bu gibiler için en âlasmdan cennet!
Ya bizler için?..
E-posta: zilelifı garanti.net.tr.
Faks ve mesaj: (0212) 287 42 41
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4
1/ Bulgaris-
tan'da kurulu,
dünyanın en
riskli nükleer
santrallanndan
biri. II Karak-
4
ter... Gökcisim-
lerini gözetle-
me. 3/Postapa-
keti... Helyum 7
elementinin g
simgesi. 4/Kır-
mızıya çalar ef- °
latun renk. 5/
Elin iç tarafi... Süsen de
denilen kokulu bir süs
bıtkisi. 6/ Araba koşu-
mundaatlannboyunla-
nna geçirilen çember. 4
7/Ender,seyrek...Çift- 5
çilikte, toprağı işleye- Q
rek ürüne ortak olan
kimse. 8/ Havadaki su
buhan... Uşak'ınbiul-
çesi. 9/ Her türlü siya-
sal düzeniyadsıyan, toplumun birey üzennde hiçbir bas-
kısını kabul etmeyen görüş.
YUKARIDAM AŞAĞIYA:
1/Öyküyadamasalanlatıcısı. 2/Müstahkemyer... Kar-
şılık olarak, karşılığında. 3/ Beyaz ya da pembe renkli
çiçekler açan, zehirli bir ağaççüc... Bir soru ekı. 4/ He-
kımlık taslayan kimse. 5/ Izmir'in bir ilçesi... Bağunlı.
6/ Sürekli... Akciğerleri dinlerken hekimin duy duğu pa-
tolojik ses. 7/ Akıl... Diyarbakır'ın bir ilçesi. 8/ Kavrul-
muş soğan ve salçayla pışırilen bir tür et yemeği.. Bir
asitle birleşince tuz oluşturan madde. 9/ Bir cetvel türü...
Kaslann istemsiz kasılması