Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1$ ARAUK 1999 PAZAR CUMHURtYET SAYFA
kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Kent Oyunculan 'Oyvmun Oyunu'nda,tiyatronunmutfağında yaşananlan aktanyor
Michael Frayn'ın
yazdığı, Müşfik
Kenter'in yönettiği
oyun, adı sanı
duyulmamış, pek
başanlı olmayan bir
taşra tiyatrosunda
sahnelenen 'yanlış
anlama'ya dayanan
bir komedi.
Karmaşa içinde
geçen oyun
'tiyatronun
mutfağı' kulisteki
öteki yaşamı da
yansıtıyor.
Kıılisleoyun bhrbhineAHSENERDOĞAN
Adı sanı duyulmamış, pek başanlı ol-
mayan bır taşra tıyatrosu. 'yanhs. anla-
ma'ya dayanan bir komedıyı sahneye
koymaya hazırlanıyor. Yönetmenıyle,
oyuncususuyla, teknık ekibıyle herkes
büyûk bir telaş içensınde provalan sür-
düîûyor. Yönetmen bir oraya bır bura-
ya komut verip duruyor "Ohnadı, baş-
tan alahm! Sen şimdi çık, sıran gelince
girersin. Durun, Sebdon nerede? Daha
gebnedi mi? Poppv. böyle beceri ve an-
layış gerektiren bir işi nasıl elde edebil-
din? Sakm birisinin sevgflisifilanouna-
yasın ha?" En sonunda sabn taşıyor yö-
netmenin: "Karanhklar içinde otunıp
dfinyayı yaratırken Tann'mn neter his-
settiğhıi anlamaya başladım!"
Yönetmen haklı, çünkü oyunun ılk
temsiline yalnızca altı saat var ve henüz
teknık aksaklıklar bile gıderilememiş. Öte
yandan, meslekı ilışkılerin dışında ka-
lan bazı özel ilişkiler de bütün çabalara
karşın oyuna yansıyor; bu da bütün iş-
leri daha da karmaşık bır hale getiriyor.
Ne yazık ki karmaşa yalnızca bu kadar-
la sınırh kalmıyor, oyun sahnelenmeye
başladığı andan itibaren felaketler bir-
birini izliyor.
Kent Oyunculan'nın sahnelediğı *Oyıı-
nun Oyunu' adlı üç perdelik komedi, iş-
te bu kaosu anlatıyor Ünlü lngiliz mi-
zah yazan, gazeteci Micheai Frayn'ın
yazdığı oyunu Müşfik Kenter yönetı-
yor. tngiltere'de 1992 yılında kapalı gi-
şe oynayan oyun, aynı yıl Ingiltere'nin
en iyi komedısi seçildi, Society of West
End Theatre (West End Tiyatrolan Bir-
liği) Ödülü'ne değerbulundu. Daha ön-
ce Istanbul Devlet Tiyatrosu tarafindan
sahneye konulan oyunun çevinsı Lale
Eren'e, dekor tasanmı Cengiz Özek'e,
kostüm tasanmı HaJe Eren'e ait. Oyun-
da Müşfik Kenter, Mehmet Birkiye,
Kadriye Kenter. Hakan Gerçek, Gûneş
Berberoğhı, DurulBazan, YeiizGerçek,
Güke Uğurlu ve Berkun Oya rol alıyor.
'Oyunun Oyunu', bir taşra tiyatrosu-
nun sahnelediğı başansız bıryapunı iz-
lettirmiyor bıze yalnızca. Yapıtın belke-
miğinı oluşturan unsur •tiyatronun mut-
fağL..' tkincı perde tümüyle bu unsur
üzerineyoğunlaşıyor. Ük perdedeyeralan
oyun dekoru, ikinci perdede yerini ku-
lis dekoruna bırakıyor. Kulis dekoru-
nun arkasuıda kurulan başka bir dekor-
da oyun hayah bir izleyicı topluluğuna
sahnelenirken, biz gerçek izleyiciler
oyunun kulisinde nelerin olup bittiğini
izliyonız. Oyuncular arasındaki çekiş-
meler, aşklar, hırslar,kıskançhklar ve tüm
bunlann tiyatronun kuhsını de bir oyun
alanına çevıriyor. Açılmayan kapılar,
devrilen tepsiler, unutulan replıkleT de
cabası. Üçüncü perdede yine oyunun
dekoruna dönüyoruz. Bu kez tiyatro
grubunun turnedeki bir temsilini izli-
yoruz. Ancak anlaşüan o ki, işler tam an-
lamıyla zıvanadan çıkmış; oynanan ya-
pıt, ashndan bütünüyle farİdı birhale gel-
miş, metınle hiç ılgisi olmayan replik-
ler, diyaloglar devreye girmiş.
Bfitûn aksilikler flst ûste...
Müşfik Kenter, bır buçuk aydır süren
provalarda zaman zaman çok zorlan-
dıklarmı dile getiriyor. Özellikle, hem
kuliste olup bitenlerin hem de sahnede
oynananlann yansıtıldığı ıkinci perde-
de perfonnansı istenilen düzeye getır-
menın çok uzun zaman aldığını, metnı
neredeyse sayfa sayfa prova ettiklerini
belirtiyor. Daha önce Mıchael Frayn'm
hiçbir yapıtında oyuncu ya da yönet-
men olarak görev almayan Kenter, bu yo-
rucu çalışmalar sonucunda ortaya çıkan
işten çok memnun görünüyor.
Kendı tiyatroculuk yaşamma ilişkin
anılan, bu oyunda anlatüanlara benzer
pek çok mizansenle dolu. Ancak hiçbir
tiyatro topluluğunun bu denli aşınya va-
ran aksiliîderle karşılaşamayacağını söy-
lüyor: "Elbette, oiuyor bazı ufak tefek
aksakhklar. Bazentumeyeçriayorsunuz,
dekor gfttiğmiz yerdeki sahneye sığmı-
yor. Dekorun bir kısınını söküp aüyor-
sunuz, bu kez metinden de baa parça-
lan çıkarmanızgerekiyor. Ya da hiç um-
madığuuz anda tanımadjğnuz biri çıkıp
her şeyi ahüst ediyor. Yıllar önce Berga-
ma'dalti açıkhava tiyatrosunda "Nalın-
lar' adh oyuna oynuyorduk. Ben rol ge-
reği, bir kiza ayna tutup rahatsız ediyor-
dum. Aynanın yansımasıııda huzursuz
olan loza görûnmemek için de bir ağa-
cm arkasma saklanıyordam. Yine böy-
le saklanırken omzuma bir e) dokundu.
Baktım ki pofis. Üstume aüadı, Çık bu-
radan çabuk, senin ne işin var burada'
diye bağırmaya başladı. Orada oyuncu-
lan rahatsız eden biri oiduğumu zan-
netmiş. "Ben de oyuncuyum' diyorum,
inanmr>w..'\zkalsınbenigötürecekti.Be-
ni alsa gitse, kunsenin haberi ohnaya-
cak,oynn da yanda kalacak,Neysegüç-
hıkle anlatabüdik durumu. Her zaman
böyle şeyler olur. ama bu oyunda Mk>
hael Frayn iyke abartmış, bütün aksflik-
leri üst üste bindirmiş. Çıigmca bir şey
çıkmış ortaya."
Bakırköy Belediye Tiyatrolan'nda
Turgut Özakman'ın 'Ocak', Çehov'un
"Insan Denen Garip Hayvan" adlı oyun-
lannı yöneten, Kent Oyunculan'nda yö-
netip oynayacağı 'Neyzen' adlı tek kişi-
hk oyunun hazırlıklannı sürdürüyoT. Sa-
natçı, birbirinden farklı türlerdeki oyun-
larda çalışmamn şaşılacak, olağanüstü
bir durum olmadığı inancında: "Bir
oyuncu her şeyi oynar. Kendi yetenekle-
rimiz, birikimlerimiz ölçüsünde her rür-
deld oyunda eümizden geleni yapmaya
çahşmahyız. Komedi, dram, trajedi hiç
fark etmiyor, ben kendimi hepsine ah
hissediyorum. Hangisinde daha başan-
byım, onu bflemem. Betid hepsinde iyi-
vimdir,belkid«bjçbüine>«tkindeğilim-
dh-."
Neyzen Tevfik'in yaşamını konu alan,
Tuncer Cücenoğhı'nun yazdığı 'Ney-
zen' adlı oyunun altyapısının hazır ol-
duğunu, dramaturji çalışmasımn tamam-
landığuıı belirten sanatçı, bir an önce ro-
lünü ezberlemek ıçin sabırsızlanıyor.
Ali Poyrazoğlu 'Ödünç Yaşamlar'da yaşamın anlamını açıkJıyor
6
Heıtes ıııaıısetiııi belirlemelî'
KültürServisi-Birtelaştırgidiyor... Be-
lirli bir saatte kalkıp, işe yetişmeye çalışı-
yoruz... Her gün yapılan rutin ışlerin ardın-
dan geceyı çoğunlukla televızyon başında
geçirerek harcıyoruz... Ve böylece yaşadı-
ğımızı samyoruz. Aslında isteyerek ya da
zorunlu olarak yapOğunız bu ışler çok 'cid-
di faaüyetier'!... Tabii bu arada bir de 'boş'
zamanlanmız da var... Bu süreyı doldurmak
için de kitap okuyoruz, müzık dinliyoruz,
sinemaya, tiyatroya gjdiyoruz...
Acaba 'boş' ve 'dohı' olarak
tanımladığunız zamanlann ye-
nni değiştırsek, hayatımızın
anlamı da değışir mi?
"Bazılanna göre 'yaşamın
anlamı gûnlük dertlerden pa-
çamızı kurtanp, güzeBiklerin
rüzgânnda yelken tutulan an-
brda gizli' imiş. '.Asrf öKi zaman-
lar deh* gibi çauşıp, para ka-
zanmak,sonra da kazandıkla-
nmızı, sorumlu birer görevhsi
haline geldiğimiz tüketim top-
hununu ayakta tutabilmekiçin
oraya buraya saçmak'nuş." Bu
görüşler Ali Poyrazoğlu'nun
Can Yayınlan'ndan çıkan
• *Ödûnç Yaşamlar' adlı kita-
v bından... Bugün yaşadığımız
hayatın anlamını -anlamsızh-
ğını-, tepkisizliği, her şeyi ka-
bullenmeyi, para ve kariyer
hırsı adına gerçek gûzellikle-
ri kaçu-dığunızı mizahi birdil-
le anlatıyor kitabuıda. "Yaşam-
da yaptığunız en ciddi işleri
'boş' zamanlann içine sığdın-
nz. Sanki diğer günlük yapb-
gımi7 faaliyetler daha önem-
iryTiûş gibL. Halbuki kendimi-
ze ayn-dığınuz zamanlar çok
değeriL Eğer yaşamı biraz ol-
sun anlamlı kılmak istiyorsak,
dünübugüneekfcjerekdahaso-
hıkhıbirhayatmsm, aradabir
durup>aşamdansüzdüklerimi-
zi başkalarma anlatmada giz-
fi" dıyorAli Poyrazoğlu. Kitap-
ta sürekli karşımıza çıkan 'öne-
ri' ise kendimizi sorgulama-
mız geTektığı... Günün başın-
da ya da sonundamutlaka şöy-
le oturup bir düşünmenin ve ha-
yaümızda neleri kaçu-dığunı-
zm veya değiştirmek istedik-
lerimizin bir değerlendirme-
sinin yapılmasuun gerekhliği-
ni vurguluyor. Bunuyaparken de ilk kez kar-
şımıza çıkan gerçeklenn bizi korkutabıle-
ceğini de ekliyor.
Buna karşın Poyrazoğlu'nun kendisı de
bu sorgulamayı sık sık yapıyor: "Evet_ Ve
şimdiye dek keşfetmediğim ya da üzerinde
durmadığun gerçeklerie karşılaşıyorum.''
Ali Poyrazoğlu, yaşamı bir tür kolaj yap-
ma sanatına benzetiyor.Yaşadığımız bazı
olaylann bilinçaltunızda daha derin izler bı-
raktıgını ve köşe başlanna yerleştığını dü-
şünüyor...
"Bunlann arasında Idmilerini kendimiz
seçereközenleyerine koyuyoruz, kimfleri de
biz farkuıa varmadan biBnçammızın resim
gakrisinde duvarlan doldunryor. Biz de bu
galerryi sürekli her gittiğimiz yere götûrfi-
yoruz beraberimizde."
Yaşamı anlamlı kılmak için bilınçalün-
dakilen gün ışığına çıkartıp sözlü ve yazı-
lı olarak anlatıyor...
"Ben hayatunı ve çevremdeki insanlarm
aşamda yaptığımız en ciddi işleri boş
zamanlann içine sığdınyoruz. Yaşamı biraz
olsun anlamlı kılmanın, dünü bugüne
ekleyerek daha soiuklu hayat sürdürmenin
sırn; arada bir durup yaşamdan
süzdüklerimizi başkalanna anlatmada gizli.
hayatmı. şenUkü bir hale getirmek için, ya-
şanıhr kılnıak için,yaşanun gizkrinin peşin-
de koşmanın ke>fini yaşayabiunek için sa-
nat denen bu büyük maceranın içindeyim.
4
Dört nala sanatla yaşryorum'
Bu maceranın içinde oynayarak, ovna-
mayı öğreterek,izleterek,yazarak ne kadar
çok insanı çekersem o kadar çok mufJu ola-
cağun. Benim ve bütün sanatçdann sanat
denen maceranın içine çektiğimiz, suç or-
taklan haline getinüğimiz bu insanlannçok
mutlu olacaklannı düşünüyonım. Bu yüz-
den ben, bir yandan oynuyorum. yazıyo-
rum, ders veriyonım, bir yandan da radyo
veTV'deprogram yapıp, açıkoturumlarda
boy gösteriyoruın. Bunlar emek ve hazırhk
isteyen ciddi işler. Çok zamanuu alrsor in-
nnm.- Ama dört nala sanatla yaşamanuı
çok keyifli olduğunu düşünüyorum.
7
"
Aynca, tıpkı bır aktörün rolünü üzerine
giymesi ve oyun bitince askıya asması gi-
bi, yaşamda taşıdığımız sosyal
rolleri,- anne, baba, kaduı, er-
kek- değiş tokuş etmenin ve böy-
lece hem kendimıze hem de kar-
şımızdakine dışandan bakma
şansını yakalamanın bizleri ge-
liştireceğine inanıyor Bunun
için mi kitabın adı "Ödünç Ya-
şamlar"?
"Ashnda hepimiz bir sosyal
kimhkle yaşıyoruz, etiketkrimiz
var» Yani, bu yaşamı ödünç ab-
yoruz» Adeta bir oyuncu gibi_
Hayaünuzı güzeDeştirmek için
deyapacağımızçokşev var.Şiın-
diye dek 'cıddı ışlerle' uğraşan
veasılboş zamanlandeğerlen-
dirmek için yapılan faaliyetleri
hafife alanlar da bu kitabı oku-
duktan sonra biraz düşünecek-
lerdir mudaka."
'Kitap inşa etmek zor iş'
'Ödünç Yaşamlar' bır bakı-
ma okurun beynini ve gözlerini
açıp onu tepki vermeye, kendi-
süıi ve hayatın anlamını sorgu-
lamaya çağınyor, kısacası raha-
tmı kaçtnyor... Dolayısıyla kitap
okurun belkd de dünyasuu değiş-
tirirken, onu derin ve güzel bir
yolculuğa çıkarüyor. Bu nokta-
da okura da sorumluluklar dü-
şüyor, örneğin- hayatta da oldu-
ğugibi- yaşadığımız olaylann sa-
ür aralannı dikkatlice okuyabil-
mekgibi...
Ali Poyrazoğlu bir sanatçı ve
yazar olarakyaşadıklannı ve dü-
şüncelerini bu sorumlulukla ya-
zıyor. "Okuduğumuzbirkttabm
arkasuıda kaç yıhn emekleribu-
lunuyor. Dili duymasını, müziği-
ni kavramasmıbieceksin,sözcûk-
lerin arkasuıdaki tınıyı yakala-
yacaksuı. Aynen bir beste yapar
gibL. Bu müziği bestelemek ve
düi kurgulamak gerekiyor. Son-
ra da anlatnklanmiçine \eriestireceksin_Bir
kitap inşa etmek zor iş." "Ödünç Yaşam-
lar"da, özellikle herkesın, her gün kendi
'manşetini beüriemesinm önernJi olduğu-
nu vurguluyor:
"Bizim için önemli olan nedir bugün_
Bugün ben ne yaptnn,ya da \Bpamadun şek-
Unde düşünmesL. Halbuki çoğu kişi için
önemti bir şey olmuyorya da sözlerinin cid-
diye ahnmg^'aragını sanıyoıiar. Bence her-
kes Mthahlan gazete manşetine bakmadan
önce kendi 'manşetini' betirtemeiL'
1
E,rfsanevi
ftıtbol
menajeri
SirMatt
Busby'nin
takımı
başandan
başanya
koşturduğu
yirmiyılın
öyküsü bir
müzikalle
sahnelenecek.
Busby'yi
Tom Jones
oynayacak.
Manchester United
tiyatro sahnesinde
Kültür Servisi -Dünyanm en
büyük futbol takunlanndan bi-
ri olan Manchester United, ln-
güiz gösteri sanatlannın merke-
zi West End'de sahnelenecek
bir müzikale konu oluyor. Ef-
sanevi futbol menajen Sir Matt
Busby'nin takımı başandan ba-
şanya koşturduğu yirmi yıhn
öyküsünü anlatacak olan müzı-
kalde Busby rolünde büyük ola-
sılıkla 'Gal Kaplanı' lakaplı
şarkıcı Tom Jones oynayacak.
2.5 milyon sterline mal olması
beklenen müzikal, 2000 yılı-
nın eylül ayında sahnelenmeye
başlayacak. Yapuna Manches-
ter United'ın yöneturunin yanı
sua Busby'nin oğlu Sandy ve
hzı Sheena da destek veriyor.
Adı şimdüik 'TheatreofDre-
ams' (Rüyalann Tiyatrosu) ola-
rak belirlenen müzikalın ya-
pımcısı Patrick NaDy'ye göre,
futbolun çekim gücü sayesinde
bu müzikaUn 'Kedfler' ve 'Ope-
radakiHayalet' gibi uzun soiuk-
lu müzikalleri alaşağı etmesi
işten değil. Nally'nin en büyük
hayali, müzikah denizaşın ül-
kelere de götürebibnek. Tam
bır futbol düşkünü olan yapmı-
cı, bir müzikal için seçilen te-
malardan çok azuıın futbol ka-
dar ilgi göreceğine inanıyor.
Eğer şov gerçekten başan ka-
zanırsa, ayaktopunun yıldız
oyunculan sahne ışıklannın ca-
zibesine kapılıp futbolu bıra-
kabilirler. Ya da Muhammed
Ah" ve Jesse Owens (1936 Ber-
lin Olimpıyatlan'nın yıldızı at-
let) gıbı bir zamanlann efsane-
vi sporculan, kendi yaşamlan-
nı anJatan yapımlarda rol al-
mak ısteyebılirler.
Orta yaşuı üzerindeki futbol
meraklılannm anımsayacağı
üzere, Manchester United'ın
menajeri Matt Busby 1948-1968
yıllan arasında Manchester için
çahşmış, takımı iki kez, deyim
yerindeyse, 'öhunden döndür-
müş', adeta yeniden yaratmış-
ü. tkinci Dünya Savaşı'nuı yı-
kımlanndan güçlü bir Manc-
hester United çıkaran Busby,
1958'de Münih'te takuıı oyun-
culannın geçirdiği ve yedi fut-
bolcunun öldüğü uçak kazası-
nın ardından ikinci kez kont-
rolü elıne alarak takunı derle-
yiptoplamıştı. Manchester Uni-
ted'uı serüveni daha önce iki
kez tiyatroya aktanlmak isten-
miş, ancak Münih kayagimn ta-
kun üzerindeki olumsuz etkisi
sürdüğü ıçin teklıfler geri çev-
nlmiştı. Son olarak Holrywood
yapuncüan Busby'nin yaşamı-
nı fîlme çekmeyi önermişler,
ama menajerin oğlu Sandy kar-
şı çıkmıştı.
İlk müzikali 'Casper' geçen
hafta West End'de sahnelenme-
ye başlayan Nally, Busby ro-
lünde oynaması için şu sıralar-
da Tom Jones'la, Busby'nın ka-
nsı Jean'ı canlandmnası ıçin
de Petula Oark'la görüşüyor.
Takımın esb yıldız oyunculan-
nı kimlerin canlandûacağı ko-
nusunda ise henüz birgörüş bir-
liği yok. Gösteri dünyasmdanba-
zı üst düzey kişilerin açıklama-
lanna göre David Beckham'ı
şarkıcı Ronan Keating, George
Best'i de Greg\Vise'ın canlan-
dırması olasılığı var. Wise, kı-
sa bir süre önce doğum yapan
Susan Sarandon'ın çocuğunun
babası olması dolayısıyla son
günlerde sık sık basında görü-
lüyor.
KUŞBAKIŞI
MEMET BAYDUR
Bir Tıyatro Yazısı
Bu köşenin okurlan bilirler, aylardır burada sa-
nat-politika-yaşam üstüne atıp tutarken bir ana ek-
sen vardı yazılanmda. Bilim. Sözünü ettiğim me-
sele ne olursa olsun, aylardır yazdıklanmın yüre-
ğini bilime bağlamaya çalışıyoaım. Kopemik, Ga-
lileo, Newton, Einstein ya da Richard Feynman
gibi isimler sık sık geçti yazılanmda. Bilim insanı
dostlanmın desteğiyle, boyumu ve enimi aşan bu
konulardayazıp çizmeye çaiıştım büyük bir keyif-
le. Bilimin de tıpkı sanat gibi, son derece haz ve-
rici, keyifli, insana ve insanlıga dair bir alan oldu-
ğuna inanıyorum. Bana benzer cahillenn de bu
haz alanından pay alması gerektığıne inanıyorum.
Insanın kuantum fizığini merak etmesi için, iyi bon-
go çalması gerekmiyor!
Fizik y_azılannı daha ileriye götürmeyi düşünür-
ken ve Ozlem Abla'nın denetiminde biyoloji üs-
tüne yazmaya hazırlanırken elime bir gazete geç-
ti. New York Times gazetesi. Kendi halinde bir
oyun yazan olarak... Önce basketbol haberierini
okudum. Sonra tiyatro sayfasını açtım. Şimdi sev-
gili okur, New York Times'ın tiyatro sayfasında
okuduklanmı sizinle paylaşmak istiyorum.
"Bilim, sahneye süzülüp, hayat mikroskobun al-
tına yerteştiriyor." Yazının başlığı bu. 1959 yılında
Ingiliz yazar ve bilim adamı C. P. Snovv sanat ile
bilim arasındaki yapay aynmdan şikâyet ediyor. Bi-
lim adamlannın iliğine işlemiş bir gelecek kavramı
var. öte yandan, sanatçılar ve entelektüeller san-
ki gelecek ve doğal gelişim yokmuş gibi yazıp çi-
ziyorlar. 1959 yılının Batılı ve Batılı olmayan aydın-
lannın sanat alanında yaptıklanna bakarsanız, bu
gözlemin pek de haksız olmadığını görürsünüz.
C. P. Snovv'un haklı homurdanmasından kırkyıl
sonra, 1999 yılının sonunda bakın nereye gelmi-
şiz! Bizler bu güzelim memlekette tiyatro adına Is-
temihan Talay, Bertold Brecht, birim tiyatro,
özerklik filan derken ve sevgili dostum Genco,
Can Yücel'in şiirlerini oyun olarak oynarken ba-
kın dünya sahnelerinde neler oluyor.
ingiliz tiyatro yazan Michael Frayn'in Kopenhag
adlı oyunu açılıyor. Kopenhag, atomun babası ola-
rak bilinen Niels Bohr ve belirsizlik prensibınin
öncüsü Werner Heisenberg üstüne bir oyun.
Shelagh Stevenson'un bilim ahlakı üstüne yeni
bir oyunu da sahneye çıkıyor: "Hava Pompasıyla
Bir Deney." Peter Parnell'in yeni oyunuysa ünlü
fizik bilimcisi, bongo da çalan Richard Feynman
üstüne. Jane Anderson'un "Yerçekiminin Dışın-
da" adlı, bilim/sanat ve Challenger uzay gemisi-
nin patlamasıyla ilgili oyunu da 1997'den beri sah-
nede. Quark Zafen gibi müzikaller, Kaos gibi oda
operalan sahneleniyor bir yerlerde.
Italya'da, Milano kentindeki Piccolo Tiyatrosu,
Danvin üstüne bir oyun sahnelemeye hazırlanıyor.
On altıncı yüzyıldan günümüze kadar süren keyif-
li biryolculukbu: Bilimle tiyatronun kardeşliği... Mar-
lowe, 16. yüzyılda Faust ile uğraşmaya başlıyor,
Goethe aynı konunun bir başka şeklini 1831 yı-
lında tamamlıyor. Ibsen "Bir Halk Düşmanı"r\\ ya-
zıyor kirlenmiş/kirletilmiş sular üstüne. Çehov'un
"aslında" bir doktor olduğunu da unutmamak ge-
rekiyor.
Çek asıllı bir Ingiliz olan Tom Stoppard'ın oyun-
lannı da hatırlamak gerekiyor. 1988 yılında yazdı-
ğı Hapgood adlı oyununda Stoppard, oyunun ca-
susluk örgüsünü kuantum mekaniği üstüne kur-
muştur. Aynı yazann Arcadia adlı enfes oyunuysa
(1993) kaos teorisi üstüne bir varyasyondur. Ter-
modinamiğin Ikinci Yasası üstüne bır oyundur Ar-
cadia.
Sızce bu bilgilerin ışığında emeklemeyı bırakıp
ayağa kalkan bir oyun yazan ne yapabilır memle-
ketimizde? Almancadan Shakespeare çevirip
sahneye mi koyar? Nâzım'ı, Aziz Nesin'i, Can
Yücel'i oyun mu yapar? Köşeye sıkışmış sevimli
bir maymun gibi, kafesine yaklaşan herkesle iyi ge-
çinmeye mi çalışır? Oyun yazmayı bırakıp bilim üs-
tüne sıradan insanlann anlayıp seveceği deneme-
ler yazmaya mı çalışır? Bilmiyorum.
Bir-iki hafta sonra yirminci yüzyıl bitiyor. Bilimin
palavrası olmaz, bilim yapısından ötürü palavrayı
kaldırmaz. Sanat ise böylesine keskin yargılan kal-
dırmıyor hâlâ ne yazık ki. Sanat seyircileri olarak
şaşırmaya ve şaşkınlığımızı beğenmeye yazgılıyız
sanki. Bu da geçer. Bu da geçecektir sanınm.
Caz sanatçısı Grover
VVaslüngton Jr. öhJü
• \VASHINGTON (AFP) - Dünyaca ünlü caz
saksafoncusu Grover Washington Jr. geçen cuma
yaşaırunı yıtirdi. Washington Jr. 56 yaşındaydı. Caz,
funk ve blues türlen arasuıda köprü kuran sanatçı,
Coleman Havvkins, Dexter Gordron ve Gerry
Mullıgan gibi sanatçılardan etkılendi. En çok
tanınan albümü 'Winelight' uzun süre ABD'nin
müzik listelerinde üst sıralarda kalmış ve iki
Grammy ödülü kazanmıştı. En son albümü 'Soulful
Strut' da 1996'da Columbia tarafindan yayımlandı.
Fransa dağcı-yazap Roger
Frison-fioche öldü
• PARİS (AA) - Fransız yazar Roger Frison-Roche,
93 yaşuıda öldü. Yıllarca dağcı rehberhği yapan
Frison-Roche, rehberlenn zorlu yaşamlannı
anlattığı Premıer de Cordee romamyla 1941 yılında
edebiyat dünyasuıa adım attı. 1932'de gazeteciliğe
başlayan dağcı-yazar, Mont-Blanc tepesinden
nakJen radyo yayuu yapu, 1935 ile 1938 arasuıda
Büyük Sahra'yı keşfe çıktı. Çöl deneyimini
Hoggar'ın Çağnsı romamnda anlattı. 1906 doğumlu
yazar, Lumiere de l'Arctique, Grande Crevasse,
Montagnes de la Terre, Terres de l'Infini, Djebel
Amour, 50 Ans de Montagne, Esclave de Dieu gibi
rotnanlara imza attı.
Ikinci Nâzıni rtkmet şiir ödülü
• Kültür Servisi - Şaır Nâzım Hikmet'uı anısmı
yaşatmak, yapıtlaruun yaygınlaşmasmı sağlamak
amacıyla Nâzım Hifcmet Kültür ve Sanat Vakfi
tarafindan düzenlenen Uluslararası Nâzım Hıkmet
Şiu" Ödülü'nun bu yıl ikincisı veriliyor. Şaırlerin
bütün yapıtlannın dikkate alınarak değerlenduüdiği
Nâzun Hikmet Şiir Ödülü'nün ilkini Fransa'da
yaşayan Lübnanlı şair Adonıs abruştı. Ingıltere'den
John Berger, Danimarka'dan Hennk Nordbrandt,
Yunanistan'dan Titos Patnkios, Rusya'dan Andrei
Voznesenski, Türkiye'den Memet Fuat, Salahattin
Hilav ve Cevat Çapan'dan oluşan jünnin
değerlendirmesiyle bu yılki şair, yann saat 13.00'te
Nâzun Hikmet Vakfi Kültür Merkezi'nde
açıklanacak. Şaire ödülü, 17 Ocak 2000 yıhnda
Ataturk Kültür Merkezi'nde düzenlenen törenle
verilecek.