26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16ARAUK 1999 PERŞEMBE 8 HABERLERÎN DEVAMI TURKİYE tstanbul PB 13 Sinop Edime A 13 Adana PB 13 Samsurt Y 15 Mersin Kocaelı PB 14 Trabzon Y 13 Diyarbakır Çanakkale PB 15 Giresun Y 14 Şanlıtırfa Izmir A 16 Ankara PB Manisa A 14 Eskişehır PB 4 Aydın A 15 Konya PB 5 Denizli A 15 Sıvas Zooguldak A 11 Antalya A 15 Kars İ1 buhjfllJ Yurdun doğu ke- simleri parçalı ve çok bulutlu, Ortave Oslo S MERKEZLER K -3 Doğu Karadeniz, Iç Helsinki K 5 Anadolu'nun do- Stockholm Y 0 ğusu.DoguveGü- Londra Y _0 5 neydoğu Anadolu Amsterdam Y bölgelen yağtşlı Brüksel Y öteki yerter az Panş Y_ bulutlu geçecek. Bonn B Münih Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Y >- Y PB Y Y Y PB 3 5 12 2 7 9 15 16 Moskova K 2 3 Zürih K 3 Şam Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire B B PB PB PB K PB 7 -10 8 11 0 1 20 Y 15 Bulutlu ^ Çok bulutlu Yağmuriu Sulu kar k Gok günjltûlu GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK H Baştarafı 1. Sayfada önerdiği yöntem de doğru. Bir başka doğru daha var: Bu takvim hükümet- ten hükümete değişmemeli. Hangi hükümet gelir- se gelsin, tam üyeliği elde etmemiz için yapmamız gereken işler takvimde konduğu gibi yürümelidir. Bu önerilerin olabilirlik şansı nedir? Liderlerin adaylık süreci başladığından beri söytedikterini att alta getiriniz. Çıkan tablo, ufacık umut vermiyor. "Parçalı Meclis'e ve koalisyonlara rağmen sap- tanacak takvimin istikrariı birşekilde yürütüleme- yeceğini" gösteren işaretler daha ilk günlerden alı- nıyor. Bu saptamayı doğrulayacak örnek pek çok. Di- lerseniz, son günlerde gündemin ilk sıralannda yer alan konuyu masaya yatıralım: Idam cezaşı! Abdullah Öcalan'ın Roma'da ortaya çıkışından beri toplumun özenle izlediği birsorun, bir konu i- dam. Itatya, Türkiye'de uygulanmamasına karşın ida- mın yasalarda yer aldığını öne sürerek Ocalan'ı Türkiye'ye iade etmeyeceğini bildirdi. O sırada seçim gereği Adalet Bakanlığı'na geti- rilen bağımsız Hasan Denizkurdu, kapı kapı do- laştı. Bugün hâlâ partilerin başında bulunan uzak görüşlü olduklannı sandığımız lidertere idam ceza- sını kaldırma önerisinde bulundu. Denizkurdu üstelik idamın sadece öcalan'ı al- mak için kullanılmayacağını, Avrupa koşullanna uymayı kabul ettiğimiz anlaşmalar gereği zorunlu olarak yasalarda gereken düzeltmeyi yapmamızı anlattı, anlattı... Söyledikleri sağır bir duvara çarptı. AB, öcalan'ın idam edilmemesini üyelik için ne- redeyse bir koşul olarak öne sürünce, bizim kısa görüşlü siyaset adamlarımız idamın kaldınlmasın- da değişim gösterdiler. Tek Ecevit'te değişen bir şey yok. Dün söyledi- ğini bugün de yineliyor. Idama karşı. TBMM'deki oyu yetersiz. Öteki partilerin desteğine gereksini- yor. Ne oluyor? Ama bakın, şu oluyor: Apo Roma'da iken ida- mın kaldınlmasına karşı çıkanlar, AB'den esen rüz- gârla döndüler. Mesut Yılmaz, idam cezasına üstü kapalı biçim- de, "Avrupa standartlannı yakalamalıyız" diyerek destek vereceğini duyuruyor. Denizkurdu'nun girişimlerine, "Toplum idamın kaldınlmasına henüzhazırdeğil" diyen, ne hikmet- se tartışılan her konuda bülbül gibi fik.tr söyleyen, fikir üreten Cumhurbaşkanı suspus. İdam tarifesi ile seçimlerde oy yakalayarak yük- selen parti durumuna giren MHP, evlere şenlik. Bir öyle, bir böyle. öcalan'ın idamını ısteyen MHP, TBMM'de ikin- ci büyük grup. Bir bakıyorsunuz, idam cezasının kalkmasına bir yanlı, bir değil. Canım efendim: ulus önünde sözü özü bir, tek parti olduğunu söyleyegelen MHP, neden böyle; ni- çin Kararsız Kasım? Kimi der ki, böyle davranması tabanına, şehit ai- lelenne ve tabii, ulusa verdiği sözünden kaynakla- nıyor. Kimi der ki, elbette öyle davranacak; seçimlere değin hükümette kalabilmek için idare-maslahat gereği. Ordunun sesi Milli Savunma Bakanımız Çak- " makoğlu, AB standartlanna uyalım, ama idamın kaldınlması ayn bir konudur, der. Der ama: Yanında oturan Bakanlık Müsteşarı Korgeneral Şener Eruygur'un uzattığı notu okur, bir dakika öncesöylediğini. "Kopenhagölçütlerihepimiziçin geçeriidir" diye çevirir. Ya Genel Başkan Devlet Bahçeli? Son grupta idamın kaldınlmasını isteyen Avrupalılara öyle bir karşı çıkar ki... Sanırsınız Öcalan ipte sallandı, sal- lanacak! Olmuyor, MHP olmuyor. Neyse muradın tek ses ol, söyle! Yok öyle, bir böyle! Bu koşullarda olan Cumhurbaşkanı'nın önerisi- ne olmuyor mu? Hani siyasetçilerimtz gelen gidenle değişmeye- cek bir takvim yapacaktı daa.. Arkasını siz getirin! AB için lnzh hazırbk• Baştarafı 1. Sayfada kapsamda durumunun gündeme gelmesi beldeniyor. Dışışlen Bakanı İsmafl Cem tara- fından dile getirilen Kürtçe TV ve anadilde eğıtrrrun de zirvede görü- şülecek konular arasında yer aldığı kaydedıldı. AB adayhğı sürecinde insan hak- lan ile ılgılı yapılacak çalışmalar da dün gerçekleştınlen İnsan Haklan Koordinatör Üst Kurulu'nda görü- şüldü. Kunılun toplantismm ardın- dan bir açıklama yapan Devlet Baka- nı MehmetAHtrtemçcik, Başbakan- lık'a bağlı İnsan Haklan Başkanlığı ve sıvıl toplum örgütlerinin de katı- lımıyla İnsan Haklan Danışma Ku- nıhı ile ügili düzenlemenin yapılacak küçük düzeltmelerin, ardından Ba- kanlar Kuruhf na sunulacağını söy- ledi. İnsan Haklan Başkanhğı'mn bu konudaki yûrütme organı olacağını kaydeden Irtemçelik, "Buna itave, damşma organı olarak yarartanmak özere bir İnsan Haklan Damşma Ku- ruhı kunıyoruz. Shil toplum örgüt- terimizi. ünrversıteterimizi fotoğran- mız içiııe alacağız. Buıüann birikun- lerinden, teuankrinden vararlanma oianagmuz daha sistematize olacak- Or"dedı. Irtemçelik, Tetörle Mücadele Ya- sası'nın 8. maddesi ve Türk Ceza Ya- sası'ın 312. maddesi ile ilgıli yeni bir düzenleme yapılıp yapılmayacagının sorulması üzerine. "Yapdması gere- kenler beOknr, normlar belidir. Tür- tiye'nin verileri ortadadır. makulün çerçevesinde yapdması gerekenlerin nepsi, bir sistem dahilinde yapılacak- ur" dedı. lrtemçelik, "Lozanüeaan- hk kabul edilen gayrimüsliın yurttaş- lara >öneBkhükûmetinyeni birçahş- masının olupobnadığr sonısuna da. "Bir kere birtarama çakşmasınıyap- mamtz gerekiyor. Bu akkmza geiebi- lecek her konu için geçeriidir. Lo- zan'la tannınıış olan azuüddar konu- sunda Türkiye'nin yükömtülükleri de beflidir. Bu vükümlülüklerin gere- ğinin yerine getirürnemesigibi birşey söz konusu değildir. kabul edilemez. Bir eksiğimiz, aksağımız, herhangi bir noktada oluşmuşsa eğerve fark e- dümişse mutlaka ne gerekiyorsa o ya- yanıtını verdi. Irtemçelik, Yu- nanistan Başbakanı Kostas Simi- tis'ın, AB Dönem Başkanı Paavo Lipponen'ın Ecevıt'e yazdığı mek- tup konusunda söylediklerine ilişkin bir sorayu da şöyle yanıtladı: "Yunanistan Başbakanı Simitis'in söytediğmffi maalesef doğru olmadı- ğmı sövieyebilirim. Mektubun statü- sü ile ü^İDibeürttilderi doğru değüdir. Gerçeği yansıtmamaktadır. Sayın LJpponen, o güvence açıklama mek- tubunuSayın Başbakanıraıza tabiiki Finlandiya Başbakanı otduğu için de- ğil, AB Dönem Başkanı otduğu için göndenniştir. tçindeki ifadelerde de zaten Say ın Lipponen AB adına açık- lamalar yapmakta ve güvence ver- mektedir. Aksini de duşümnekzaten mûmkün değfldir.'' 6 Kıbri8 barış köprüsü olsun9 • Baştarafı 1. Sayfada mak üzere saat 10.30'da Istanbul'a geldi. Denktaş'ın New York'tan gel- diği THY'nin tarifeli uçağının rötar yapması ûzerine Başbakan Ecevit, Devlet Bakanı Şukrü Sina Görel ve Istanbul Valisi Erol Çalar ile heli- kopterle Kilyos ve civan üzerinde yaklaşık yanm saat tur attı. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş saat 13.30 sıralannda hava- alaruna gelmesınuı ardından Başba- kan Ecevıt'le şeref salonunda bir sa- at süren bir gönîşme yaparak bilgi verdi. Göriişmeden sonra Başbakan Ecevit ve Denktaş birlikte bir basın açıklaması yapolar. Denktaş, Başbakan Ecevit'in ilk sözü kendisine vermesı üzerine "Ük defa BM önüne KKTC'nin Rum cumhuriy^ti ile konfederasyon yap- ma istemi ve konfederasyon şekli ko- nutmuştur" dedi. Kıbns'ta iki devle- tin varlığı gerçeklığinin kabul edil- mesi gerektığini; Türkiye'nin, Kıb- ns üzenndeki haklannı kimsenin or- tadan kaldıramayacağını belirten Denktaş, Başbakan Ecevit'in Helsin- ki'de yaptığı temaslarda, KKTC'yi koruma ve kalkındırma yönündeki ginşımlerinı sevinçle kaışıladıklan- nı dile getirdi. KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, sözlerini şöyle sûrdürdü: "Biziın gö- revimiz Kjbns'u Türkiyeve Yunanis- tan arasmda banş köprüsü yapmak- ör. 1960 anisşmasını y-apanbum da öngördükleri hedef bu idL New Y- orkta Makarios'un sUahlan tarann- dan 1%3 yıkmımın yapddığnıı anlat- nk. Yunanistan'dan gelen 20 bin as- ker Makarios'a j'arduncı olmustu. Görüşmelerimizde 'Kıbns Türk'ü Rumlar tarafından kolonize edile- mez, bu bilinçle konuya yaklaşınız' mesajmı venlik'" dedi. Daha sonra gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Denktaş. "AB protokoifinde, Kıbns ie ilgüi maddeyi nasıl buMuğunun" sorulması üzerine, "Bahse konu me- tinde 'ilgili bütün taraflar göz önün- de tutulacaktır'ifadesi \er abyor. Bu ifadenin kapsannndaTürkiyeve KK- TC de vardff" dedi. Denktaş, bır baş- ka soru üzerine de, "Tûrkiye ve biı haknyız. Kıbns Rumu, Kıbns hükfi- meti srfaûnı silah zoruyia alnuşör" dedı. Denktaş, "Corüşmderin AGİT ie HebİBki arasmda bir yere süastı- Rauf Denktas'ı kar$dajqj^k üzere tstanbul'a gelen Başbakan Ecevit, Atatürk Hav^hmaru'nda uçaktan inip yürûmeye başla4ipida prMokol için serilen kırnuzı halı sert rûzgânn etkisiy le havalanıp önünü kesti. Görevtiler,hahyıdüzettmeyeçalışırken Ecevitkenardanv^rümeyitercihettL(Fotoğraf: HATtCE TUNCER) nbnası ise senarywlur. Ama bu bfcri etkfleroemistir'' diye konuştu. Kıb- ns'ın toprağını ve Kıbns insanının geleceğini anavatana da güvenerek koruyabilecek dunımda olduklannı ifade eden Denktaş. "Ama biz. biç- bir zaınan Kıbns'ı Türkiye"nin görü- ne mfl taşı >apmayTz" dedi Ecevit de, Türkiye'nin Kıbns ile ilgili tavnnda ve tutumunda bir de- ğişiklık olmayacağını defalarca ifa- de ettiklerini belirterek "Bizim bu tevTnnızbaiııerek Türkiye'ye adaytk statüsü verildi" dedı. Basın toplan- tısı su-asında Denktaş'a yöneltilen sorulara da zaman zaman Denk- taş'tan sonra yanıt veren Ecevit bir soru üzerine, Helsinki zirvesinin so- nuç bildirgesinde, Kıbns sorununun çözümüyle ilgili olarak "tlgüi bütün faktörter göz önünde rutulacaktır*' ibaresinın bulunduğunu belirtti. Başbakan Ecevit de Türkiye'nin AB'ye adaylığının Finlandiya Baş- bakanı ve AB Dönem Başkanı lip- ponen'in 10 Aralık gecesi gönderdi- ği mesajdan sonra kesinlık kazandı- ğını hatırlatarak Lipponen'in Kıbns konusunda 4 yıl sürecek uğraştan sonra bır sonuç ahnamadıgı takdir- de, konununLaheyAdalet Divanı'na götürüleceği yolundaki ibareye de açıklık getirdiğini ve 4 yıl sonra hiç- bir sonuç alınamazsa. konunun mut- laka yeniden değerlendirileceğini ifade ettiğini söyledi. Başbakan Ecevit, Yunanistan Baş- bakanı Simitis'vn ise dün yaptığı bir açıklamada, Lipponen'ın söz konu- su mektubu "AB Dönem Başkanı SH fany la değfl. Finlandiya Başkanı sıfa- tıyiagönderdiği" göruşünü savundu- ğunu kaydederek oysa Lipponen'in Avrupa Parlamentosu'nda, o mektu- bu kendi adına değil, AB adına gön- derdiğini açıkça ifade ettiğini dile getirdi. Bir gazetecinin, "Güney K*- ns'ın AB'ye ahnması haünde rutu- munuz ne olacakür" şeldındeki so- rusuna, KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş. "AB'nin böyk bir hatayı yapacağuu sanmıyoruz" şeklinde karsjilık verdi. Aynı soruyu Ecevit şöyle cevaplandırdı: "O zaman bir boşhık doğacakdr. Ashnda bir boşhık yoktur. Orada ciddi. köklü bir devlet vardır. Eğer Kıbns'ın sadece bir ya- nsını AB'ye alacak oluriarsa, öteki tarafuı bir devlet olduğunu fiilen ka- bul etmiş olacaklanhr.1 * Ecevit ile Denktaş, İstanbul'daki görüşmeleriniHardından birlikte An- kara'ya gittiler. Denktaş, Ankara'dan Kıbns'a Ecevit'in özel uçagı "Ata" ile gitti. lipponen'in mektubu Finlandiya Başbakanı Ljpponen, Başbakan Ecevit'e gönderdiği mek- tubu "dönembaşkanı" sıfatıyla yaz- dığıru bildirdi. Yunanistan Başbaka- nı Costas Simitis. Atinada yaptığı açıklamada, Lipponen'ın mektubu- nu, AB Dönem Başkanı sıfatıyla de- ğil, Finlandiya Başbakanı sıfatıyla gönderdiğini öne sürmüştü. Bu arada, BM Güvenlik Konse- yi'nce dün akşam kabul ediknesi beklenen Kıbns ile ilgili karar tasa- nsında Rum yönetiminden "Kıbns hükümeti r şekünde söz edilmesi ne- deniyle KKTC, adada bulunan BM Banş Gücü (UNFICYP) ile işbırliği yapmayı reddetti. KKTC 'nin bu yol- daki görüşü, New York temsılcisi Büyükelçi Aytuğ Ptümer tarafından Güvenlik Konseyi Başkanı Jeremy Greenstock'a resmen ıletildi. Öte yandan, Kıbns'ta görevli UN- FICYP Komutanı Arjantinlı Tümge- neral Evergusto Arturo de Vergara, 3 yüdır sürdürdüğü görevinden dün aynldı. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Fenerbahçe'nin Pendikspor'a yenilerek tarih yazması ise bizim konumuz değil. Her ikisinin gelişimine bakınca insan keyifleniyor Tam Avrupalı olduk! Bir toplumun bütününü, okluğu gibi değiştire- mezsiniz ya; bu işi adım adım yapacaksınız. Biz, organize suç örgütü kurmuş, pek çok kişinin öldü- rülmesi ve yaralanması olayına kanşmış, özelleş- tirme ihalelerine fesat kanştınmış, siyasilerle olma- dık ilişkilere girmiş bir kişiyi bile İnsan Haklan Ev- rensel Bildirgesi'ne yakışacak biçimde getirip ce- zaevine koymuşuz. Arkadaş, Türkiye'ye gelince neleryapmayı plan- ladığını, düşünce özgürlüğünün bütün olanaklan- nı kullanarak söylemiş: "Gelince benimle hesaplaşmak isteyenler ola- caktır. Benimie işi olan herkesle, cezaevi maltala- nnda, adliye koridoriannda hesaplaşabilihm. Bu- na hazınm." Avrupa "ma/ta " deyince AB'ye girmeye hazır bir ülkeyi anlıyor. Biz "malta" deyince, cezaevi kogu- şunun koridorunu anlıyoruz. Küçük bir anlayış far- kı, sanınm aşanz! Arkadaşa Türkiye yolculuğunda eşlik eden gü- venlik güçleri de sürekli şöyle hitap etmişler. - Alaattin Abi! Benzer hitap biçimini, Çakıcı kaçak durumday- ken, gazeteciler kullanmıştı. Kendileri medya ara- cıltöıyla gerekli duyuruyu yapmıştı: "7stanbu/'da falanca bölgelerde kan gövdeyigö- türecek. Şu şu kişiler kendisine dikkat etsin!" Bireysel özgürlük diye buna deniri Çakıcı, Kartal Cezaevi'ne kondu. Komşulan ta- nıdık; Erol Evcil, Adnan Hoca... Cezaevindeki bu bölümün adı da yine tam AB'lik: "Flamingo yolu..." Siyasilerimiz Çakıcı'yı istedikleri gibi sorgulaya- madıklan için çok üzgünler. "Aaahh" diyorlar, "/- dam cezası nedeniyle Fransa 'nin yargılamaya koy- duğu koşul olmasaydı, pek çok olayaydınlanırdı!" Sanki Türkiye'de yakalanan çete üyeleri çok ge- niş sorgulandı da... Çakıcı olayının AB standartlannda sürmekte ol- duğuna ilişkin bir kanıt da yakın dostu Sedat Pe- ker'in yaptığı degeriendirmeler. Peker şöyle diyor: "Çakıcı banş yapmalıdır. Benim açımdan dost- luğumuz sürmektedir. Kılıç ve Çakıcı için arabu- lucu bulunmalıdır. Bu savaşın kazananı olmaz..." Ne diyelim? Kopenhag kriterleri gibi bir deger- lendirme! Halkımız arkadan gelsin , ' Arîkara'jdaöncekiıakşarnuzeriyaşananlariseşu- Tttî gösteriyordu: Önce milletvekili emeklilerimiz AB standartlann- da yaşamaya başlayacak. Sonra bu, adım adım, yüksek yargıdan başlayarak öteki kurumlara yay- gınlaştınlacak. Konuya ginneden önce şu noktanın altını çize- lim: Milletvekillerimiz emekli olduktan sonra, Anado- lu deyimiyle, namerde muhtaç olmamalıdır. Baş- ka geliıieri oimasa bile salt emeklilik maaşlan yet- melidir. Buna sağduyulu kimse itiraz etmez. Ancak vekillerimiz bunu yaparken ne anayasa dinliyorlar ne de kamuoyu tepkisi. Bugüne dek tam 8 kez Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş bir uygulamayı, bir akşamüzeri, sessizce kalıctlaştırmak için adım attılar. Plan-Bütçe Komis- yonu'nda muhalefet olmaksızın 15 dakikada gö- rüşüp karara bağladılar. Hazırladıkları metin de evlere şenlik. Helsinki bil- dirisinden hallice... 2829 sayılı kanunun 8. maddesinin 2. fıkrasın- daki 'resen emekli olma' ibaresinden sonra gelmek üzere 'süresi kanunla belirlenen vazifelere atanma veya seçilme' ibaresi eklenmiş... Vekillerimiz bu kez işi sağlama bağlamışiar. Ben- zer yasayı daha önce 8 kez iptal eden Anayasa Mahkemesi üyelerine de ayda 360 milyonluk ek tazminat getirmişler! Yaşasın... Vekillerimiz ve yüksek yargı üyelerimiz AB standardını yakaladı. Artık daha kolay tam üye oluruz... Halkımız da arkadan gelsin... Yabancı sermayeye serbestlik • Baştarafı 1. Sayfada nin uzun süre alabileceğine dik- kat çekildi. Türkiye'nin tam üyelik için yasa, rüzük ve yönetmeliklerini AB müktesebatı olarak adlandı- nlan AB hukuku ile uyumlulaş- tırması gerekıyor. 31 ana başlık- ta toplanan AB müktesebatı yak- laşık 120 bin sayfadan oluşuyor. AB Komisyonu'nun raporun- da ana başüklanyla şu değerlen- dinrıe ve isteklerde bulunuldu: Ekonomi: Devlet bankalannın hâlâ çok büyük olan rolünün azaltılması için yeni adunlar ge- reklidir. Merkez Bankası'nın ba- ğımsızlığını sağlamak için, ilgi- ü mevzuat uyumlu hale getiril- melidir. Kamu makamlannm mali kurumlara imtiyazlı erişim imkâm ohnasını engellemek için mevzuat değıştirilmelidir. Sermayenin serbest dolaşunı: AB ve Türkiye arasında serma- ye hareketlerinin daha fazla ser- bestleştirilmesi gerekir. Özellik- le madencilik, enerji ve bankacı- lık sektörlerinde yabancılann dogrudan yatınm yapmalan üze- rindeki kısıtlamalar kalkmalıdır. Emlak alanında da yabancı ser- maye yatınmlannda kısıtlamalar kalkmalıdu-. Mal ve hizmetlerin serbest do- laşunı: AB ve Türkiye arasında. gümrük birliğine karşm bu ko- nudaki teknik çerçeve yasasının kabul edihnemiş olması spesifık konulan kapsayan uygulama mevzuatımn çıkarümasmı gecik- tirmiştir. Gıda maddelen alanında yeni yönetmeliklerin çıkanhnası ge- reklidir. Ecza ürünleri, kimyasal maddeler yönergeleri henüz ak- tanlmamıştır. AB'den ithal edi- len gıda maddelen üzerinde gümrük muayeneleri acilen kal- dınlmalıdır. Sanayi ürünlerinin serbest dolaşınnnın önündeki teknik engellerin kaldınlmasına ilişkin AT mevzuaü uygulanma- lıdır. Menkul kıymetler piyasası ve sigorta sektöründe müktese- bat ile daha fazla yakınlaşma ge- reklidir. Vergiler. KDV sistemi, özel tü- ketim vergileriyle ilgili olarak Türkiye'nin sistemi AB mükte- sebatından farklıdır. İthal malla- nn yurt içinde üretilen ürünlerle aynı oranda vergilenmesi sağlan- malıdrr. İthal mallar için ek ver- ginin kaldınhnasına öncelik ve- riunelidir. Sanayi ve tanm: Sanayi politı- kasının önemli birboyutu, devlet yardımlannm kontrol edilmesi olmalıdır. AB'den canlı hayvan ve et ithalatı üzerine Türkiye ta- rafından konulan kısıtlamalar, ta- nmsal ticaret ilişkilerine engel olmaktadır. TEKEL'in imtiyazlı konumu endişe yaratmaktadrr. Enerji: Özelleştirme ve ulusla- rarası tahkim olanağı getiren son anayasa değişikliği, bu sektörde önemli bir gelişme olmuştur. Bundan sonra atılacak adunlar, enerji iç piyasası, yerülenebilir eneriilerinkullanürnasınınteşvik edümesi ve Eurotom mükteseba- tı gibi alanlarda uyumlulaşmayı içermelidır. Tetekomünikasyonvebügi top- lumu: Bu alandaki yeni yasa tas- lağı ana hatlan ile AB düzenle- melerine uymamaktadır. Türki- ye uygun mevzuatla bu sektörde bütünüyle serbestleşmeyi sagla- malıdır. Gümrükler: Türkiye ve AB gümrük rejimleri arasındaki farklar, özellikle serbest bölge- ler ile ilgili olarak tamamen gi- derilmiş değildır. Gümrük alan- lannda tam bir uyum için yeni yasama çalışmalan yapıbnalıdır. Ulaşorma: Türkiye topluluk müktesebatına da dahil edilmiş olan bazı önemli Birleşmiş Mil- letler sözleşmelerini henüz uy- gulamamaktadır. Denizcilik ala- nında, GKRY'ye hizmet veren gemilerin ve GKRY'de kayıtlı ge- milerin Türk limanlannda tabi olduklan muamele, hâlâ önemli bir endişe kaynagıdır. Komisyon, havayolu ulaştırması ile ilgili ola- rak serbestleştirme istemektedir. 'En kısa zamanda üye olacağız' • Baştarafı 1. Sayfada kısa süredebanş,istikrar ve re- fahında nâzım bir rol oynayan büyük bir dflny^a devletidir. AB içinde de bu büyüklüğüyle orantihsorumluve ağırhkh bir üye otocaknr" dedi. Kıbns için New York'ta do- laylı görüşmelerin başlatıldığını anımsatan Demirel, bu görüş- meler sonucunda bir çözüm bu- lunmaması durumunda Güney Kıbns Rum Yönetimi'nin AB'ye girmesinin "AB açısın- dan büyük bir sonınun kendi bünyesine ithal edilmesinden başka bir anlam taşunay^cağı- m" vurguladı. Demirel, Kıbns Rum tarafimn Helsinki karannı görüşmeleri sabote etmek için kuUanmaması ve iyi niyetle mü- zakareleri sürdüımesi durumun- da Kıbns konusunda taraflann eşıt egemenliği zemininde adil ve yaşayabilir bir çözüme ulaşı- labıleceğrne ınandiklannı belirt- ti. Devlet Bakanı MehmetAlitr- temçeiik, Kıbns konusunun Türk ulusunun hak ve çıkarlan- na sahip çıkma iradesi demek ol- duğunu söyledi. Irtemçelik, AB'nin taahhütlerini yerine ge- tirmesini beklediklerini, tersı dunımda ilişkilerin zedelenece- ğini kaydetti. Türkiye ile Yuna- nistan'nın ilişkilerinde nitelık- sel bir değişim olması gerektiğı- ne işaret eden Irtemçelik, Yuna- nistan'ın AB kurumlannda Tür- kiye'ye engel çıkarmaması ge- rektiğini de vurguladı. Ankara Ticaret Odası Başka- m SinanAygün. siyasetin sorun- lan çözemediğine işaret ederek "Halkınuzın AB adayhğını bü- yük bir sevinçle karşüamasmın hikmetibudur. Vatandaşnnız tü- nelin ucundaki ışığı bulmuştur. ' Varsuı kokoreç olmasın. işkem- be çorbası olmasın, dohntış ol- masın" dedı. Türkiye AB Der- neğı Genel Başkanı Prof. Dr. Hatuk Günuğur, AB ışlerinden sorumlu bir bakanlık ve TB- MM'de bir AB ihtisas komisyo- nunun kurulmasrnı istedi AB Komisyonu Türkiye Tem- silcisi Büyükelçi Karen Fogg, Helsinki'den çıkan sonucu "mü- kemmer olarak niteleyerek Türkiye'nin bundan sonrakı tam üyelik süreci için güçlü ve iyi or- ganize olmuş bir "mekankma- ya" gereksınımi olduğunu söy- ledi. Adaylığın ardından Türkiye ve AB ilişkilerinde daha yakın bir diyaloğun gerçekleşeceğini kaydeden Fogg, "Üyeliksuredn- de Türkiye. yaptsal refornuara hazırlanırken AB"ninfınansalve teknik desteğİDden istifade ede- bilecektir. Türkiye'nin, mevzu- atmıAB mevzuatıileuyumJaşür- ması gerekiyor. Bunu yaparken geçmişteki mevzuata ekştirel ve açık yaklaşmalryTz" dedi. Dışişlen Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Utaç Ozülker, aday- lık ile Türkiye'nin ilk defa ger- çekten Batıhlaşma fırsatını ya- kaladığını vurguladı. Özülker, Kıbns'la ilgili eleş- tirilere işaret ederken "Bu nasıl Kıbns'tn- ki 26 yiknr saübnadı, ama hep sadkhğı söytendT dedi. AB'ye tam üyelığin gerçek- leşmesi durumunda Türkiye'nin demokrasiyi öncelike Batı stan- dartlanna ulaştırması gerektiği- ni anlatan Özülker, bu dunımda, eleştiri olarak yöneltilen "ondu müdahalelerine" gerek kalma- yacağını kaydetti. AB Dönem Başkanı Finlan- diya'nın Ankara Büyükelçisi B- jönı Ekbtom, topun artık Türki- ye'ye geçtiğini kaydederek tam üyeliğin daha kısa sürede gere- çekleşeceğini umduğunu söyle- di. AB-Türkiye Karma Parla- mento Eşbaşkanı MHP'li Kür- şat E^er de önceleri Türkiye 'nin AB'yi haklı olarak suçladığını bundan sonra AB'nin Türki- ye'ye suçlamada bulunacağmı belirterek "Beyaz sayfaya sahip değiliz. İnsan haklan alanında bugün i\ile^mclcr \apmak du- rumundayTz" Öymen meydan okudu 'Genel başkan olmak îsteyen beni yenmek zorunda' ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - CHP Genel Başkanı Altan Öymen, partisinin 18 Nisan se- çimlerinde parlamento dışı kalmasının, o dö- nemde "seçimciHk ve taktikçflik'' yapılmasın- dan kaynaklandığını söyledi. Öymen dün Bil- kent Üniversitesi Yeni Ufuklar Kulübü tarafm- dan düzenlenen "Türki- ye'de Siyaset ve Siyasette Gençlerin Yeri" İconulu panele katıldı. Türki- ye'de gençlerin siyaset- ten üzaklaştınhna süre- cinin 12 Eylül'den sonra hızlandığını belirten Öy- men, 1982 Anayasa- sı'nın da gençlerin siya- sete katılmuna büyük darbe vurduğunu söyle- di. Konuşmasının ardm- dan öğrencilerin sorula- nnı yanıtlayan Öymen. seçim yenilgisine ilişkin bir soruya, "Bana göre son yasama döneminde biz fazla seçim isteyen bir parti olduk. Aceleci dav- randık ve böyle yaparak yaptiğunız birçok iyi işi gölgeledik. Yolsuduk id- dialanna karşı Medis'te tek parti olarak mücade- le verirken ve tüm parti- ler üzerimize genrken bunu anlatamadık. Yani secimcüik ve taktikçfiik bizi bu noktaya getirdi'' yanıtını verdi. Öymen, bir öğrenci- nin "Bayrağı devredece- ğmiz genç Deniz Baykal mı" sorusu üzerine ise "Hiç böyk bir şey düşün- medim.'Buyurun karde- şim gelin, yerimi alın' demem. Gelecek, müca- dele edecek ve beni yene- cek. Yerimi seve seve ve- ririm. Ben bekhyonım ld böyle biri sizin içinizden çıksın. Kaldı ld Sayın Baykal da çokgenç değfl. Baykal'dan genç olması lazun" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle