Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1CARALIK 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
JvLJLI. LJİX kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Feyza Hepçilingirler, 'Dedim: AhP adlı kitabmda yine dil yanlışlanna değiniyor
'Türkçeyi egemen kdmahyız^
Türkçenin koruma alüna alınması gerektiğini savunuyor.
KûltürSenisi -Edebiyat alanında yazdıgı öy-
kü ve romanlanndan tanıdığımız Feyza Hepçi-
lingirler bir süre önce dil yanlışlan üzerine yaz-
dıgıTürkçe Off adlı kitabının ardından yayım-
ladığı "Dediın: Ah!" ile tekrar okuyuculanmn
karşında.
- Sfcri bu konuda art arda kitap yazmaya iten
nedir?
FEYZA HEPÇtLİNGtRLER- Ikinci bir ki-
tap yazmaya neredeyse zorunlu hissettim ken-
dimi. 'Türkçe OfFun gördüğü ılginuı ardından
Türkçe sorununun içinde buldum kendimi Ko-
nu üzerine daha çok düşündükçe yazılanm da
artmaya başladı. Bir de beklenti yarattığımın
farkındaydım. insanlaT Tüîkçe Off'un devamı-
nı bekliyordu. Sonınun varlığını hâlâ koruduğu-
nu belirtip tarihsel bir perspektifin içinde gös-
terebilmek için "Dedim: Ah!'"ı yazdım.
- KJtabmızda yabancı dillerden gelen kefime-
lerin Tûrkçeye yerleşmeayle ortaya çıkan man-
zaraya yer vermişsiniz-.
HEPÇtLİNGtRLER-Türkçe savunmasız bir
dil konumunda. Özellıkle Avrupa Bırlıği'ne aday
kabul edildiğimiz şu sıralar bırtakım sesler yük-
selmeye başladı .'Bu-akaum bu dili gerekirse de-
ğiştirelim' dıyenler bıle var aramızda. Bu, teh-
likenin ortadan kalkmak bir yana giderek büyü-
dügünü gösteriyor. Dilden vazgeçmek kültürden
vazgeçmektir. Son derece önemli bir dönemeç-
te oldugumuzu düşünüyorum.
-Türkçenin içinde butunduğu dunımdan kur-
tulması için ne yapılabilir?
HEPÇİLİNĞİRLER-Bir kere çok bilinçli
davranmamız gerekiyor. Çünkü bu dille düşü-
nüp bu dille var oluyoruz. Kitabın adını 'Dedim:
Ah!' koyarken sadece sözcüğüne yükledığimiz
anlamı düşündüm. Böyle bir anlam dennliğini
sonradan öğrendiğimiz bir dilde yakalamamız
• Türkçe savunmasız bir dil
konumunda. "Bırakalım bu dili,
gerekirse değiştirelim" diyenler
bile var. Dilden vazgeçmek
kültürden vazgeçmektir. Son
derece önemli bir dönemeçteyiz.
mümkün degil. AB'ye girmek için sırada bek-
leyen birçok ülke var. Ama hiçbiri dillerini göz-
den çıkarmıyor. Tersıne dillerini koruma altına
alıyorlar. Aynı davranışı bizim de göstermemiz
gerekiyor.
- Reklamlardan argoya,imla kurallanndan te-
levizyon programlannakadar çokgeniş bir pers-
pektif ile irdelemissiniz dil hatalannı. Anlaşrian
pek fa/Ja kavnak sıkıntısı çekmemişsiniz-
HEPÇİLİNGİRLER- Türkçe Off'ta da ızle-
diğim yol buydu. Genel olarak medyada yapı-
lan haialan ele alıyorum. Bu yanhşlıklann teh-
likeli bir biçımde yaygınlaştırdığını düşünüyo-
rum. Çünkü radyo, televizyon ve gazete ile her
eve giriyor. Halk bundan etkileniyor hatta ana
dilini kaybetmek üzere.
'Aslını kullanırsak aşureye döner'
- Bu durum öz benUğünizi ve kühürel khnh-
gunlri nasıl etkilhor?
HEPÇİLİNGİRLER-Çok olurnsuz yönde et-
kiliyor fabii İci. Bir özgüven eksikliği yaratıyor
toplumda. 'Biz Türkler zaten böyleyizVBiz Id-
miz?' gibı bir duygu var toplumda. Hep aşağı-
lıyoruz kendimizi. O değerleri ortaya çıkaran-
lar da çok abartıyor, kusurlan görmüyorlar bu
defa. Oysa bir denge kunılabilir.
-Kttabunzda "Son on-onbeş yıldırdildeki kir-
lenme katmerlenerek artıyor' demissiniz. On-
dan önce ne vardı?
HEPÇİLİNGİRLER- Aslında daha kesin bir
sınırçizip 1980'den sonra diyebüirim. Çünkü dil-
deki değişimlenn toplumsal değişimlerden ba-
ğımsız olduğuna manmıyorum. 1980'deyapılan
darbe Tûrkçeye de yapılan bir darbeydi. Zaten
çok somut göstergeİeri de var. Mesela Türk Dil
Kunımu (TDK) kapatıldı. TDK'nin kapatılma-
sının ardından başbakanhğa bağlı özerk olma-
yan yapay bir kurumun kurulması Türkçeyı ba-
şıbozuk bıraktı. Şu anda TDK da bir şeyler ya-
pıyor. Içtenlikle inanmak istiyorum ki Türkçe için
çalışıyor. Ama bu çalışma Türkçeyi içinde bu-
lunduğu dunımdan kurtaracak boyutta degil.
- Tûrkçeye gönüj verip bununla ilgfli çahşma-
lar yapan insanlar var. Bu çevrelerden nasıl tep-
kiler atayorsunuz?
HEPÇİLİNGÎRLER-Bir anlamda onlann da
sesini dile getirdiğim için çalışmalanmı destek-
liyorlar. Tûrkçeye dikkat çekilmesinden mutlu-
luk duyuyorlar. Altnanlarda vardır elbette. Ama
benim çok kesin birtavnm var bu konuda. Arap-
ça, Farsça veya Ingilizce, Fransızca sözcüklere
gösterilen dıkkati neredeyse ayıplayan bir tavir
bu. Oysa çoğu kişi yabancı sözcüklerin Türk-
çede doğrukullanılıp kullanılmadığı üzerinde du-
ruyor.
- Yabana sözcükkri ashna göre kullanmak
Türkçe için bir Nilik midir?
HEPÇTLİTSGtRLER- Bence kötülüktür bu.
Çünkü her yabancı sözcüğü geldiği dilin kura-
hna göre kullanmaya kalkarsak Türkçe aşureye
döner. Her dil yabancı dillerden sözcük alıyor.
Ama aldığı sözcüğe kendi damgasını basıyor.
Türkçede bulunmayan birtakım sesleri, işaret-
len ısrarîa kullanmaya çalışmak modası geçmiş.
birdavranıştrr. Benim bütün derdim Türkçeyi ege-
men kılmak..
î
Kayıt şirketi kurdu
LSO, ucuz
CD'lerle
savaşıyor
Kûltür Servisi - îngiltere'nin en
başanlı orkestrası, en iyı canlı
performanslanm kaydetmek için
kendi kayıt şirketini kurdu. Her yıl
altı konserlerini kaydetmeyi
amaçlayan Londra Senfoni tr
Orkestrası, LSO Live isimlı sennin
ilk iki CD'sini piyasaya sürmek
üzere. Bu hareket, ana kayıt
şirketlennin, yeni kayıt sayısını
smırlamasından kaynaklanıyor ve
sekîör, Woorworths gibi mağazalann
klasiklerin ucuz Doğu Avrupa
kayıtlannı satması yüzünden de darbe
yıyor. LSO bu atılırrun devam
edebılmesi için, Müzisyenler
Birligi'yle anlaşma yapmak zorunda
kaldı ve müzisyenler ek zaman
harcamadıklanndan, fazladan para
almıyor bunun yerine kar'ı
paylaşıyorlar. Bu, orkestranın kendi
dergisi Livıng Music ve web sitesinde
uyguladığı ucuz saüş yollanyla
gerçekleşü: bir CD 4.99 Sterlin.
Orkestranın yöneticisi, Clive
Gillınson "En iyi sanatçtlaria
yapoğınuz en önemli işteri miras
olarak bırakmak istedik ve bu bizbnk
çabşan sanatçılaruı kendi
geteceklerine vabnm yapmalaruu
sağnvor'dıyor.
Eskiden Müzisyenler Birliği'nin katı
kuralian 'böyle bir projeyi engellerdi.
Ancak birlik. şımdi çok daha esnek
ve herkesin ticari düşünmek zorunda
olduğunun farkında. "CD'leri canlı
kaydetmek, birçok kolayhk sağladı
böylece hiç kimse ek zaman
harcamadı.r
Orkestra şefi Sir CoHn
Davis yönetimindeki Londra Senfoni
Orkestrası dünya çapında başanya
ulaştı ve aralannda viyolonist Anne-
Sophie Mutterin de bulunduğu
birçok solo sanatçısını kendisiyle
çahşmaya teşfik etti. Orkestra aynca '
Star- Wars filmlerinin müziklerini de
yaptı. Londra Senfoni Orkestrası
yorumlan. aralannda Sony, Phillips
ve Deutsche Grammophon'nın da
bulunduğu birçok piak şirketi
tarafınd3n kaydedildi. LSO,
"dünyanın en çok kavdedikn
orkestrası'' olarak bılinmesine
rağmen, birçok performansı, kayıt
şirketlennin senfonik eserlerin yeni
yorumlarmı kaydetmemesi yüzünden
arşivlerdebulunamayacak. "SırCoün
Davis, hiçbir zaman Elgar. Vaughan
Wilhams ya da Walton senfonileri
kaydetmedi'" diyor CHve
Giflinson.'"Ka>ıt şirkeüeri dikkaüi
otmah. Çünkü birçok orkestra şefl
olmasına rağmen değişjk parçalan
defalarca kaydedemezler. Sir Colin
gibi «iyleyecek çok şcyi olan
sanatçdar hiçbir zaman
kaydeâBemeyebüiıf
Orkestra. projenin diğer kayıt
şirketlerinin işlerini
etkilemeyeceğinden emin görünüyor.
tlk iki cd LSO"nun evi olan
Londra"daki Barbican Center'da eylül
ve ekim aylannda kaydedildi. Bu
CDIerde Dvorak'ın sekizincı ve
dokuzuncu senfonileri kaydedildi.
Bundan sonra yapılacak kayıtlarda da
Fransız kompozıtör Hector Berlioz'un
çalışmalanna yer verilecek. Sir Colin
Davis, geçen günlerde Berlioz
yorumlanyla Fransızlar tarafindan,
kûltürlerine yaptığı katkılar rredeniyle
onurlandınldı.
Geçmişleiç içegeçenyolculuk
Kühür Servisi - Yunan
yönetmen Theo
Angelopoulos'un son fılmı
'Sonsuzluk ve Bir Gün'ün
(Eternity and a Day) galası
bu akşam 19.00'da Beyoğlu
Sineması'nda yapılıyor.
Türk-Yunan dostluğuna
hızmet etmesi için Türk-
Yunan Iş Konseyi'nin
4eşteği Ue fiûzenlenen gala
gecesi, geleneksel Yunan
yemekleriyle içkilerinin
sunulraasmın ardından
Yunan müziği, Melike
Demirağ'm söyleyecegi
Türkçe ve Rumca
şarkılarla sürecek.
Geçen yıl Cannes Fîhn
Festivaîi'nde Alön Palmiye
Ödnlü kazanan fîlmde,
amansız hastahğa
yakalanan ünlü yazar
Alexander (Bruno Garız)
kansından, otuz ytl önce
yaşanmış bir yaz gûnûnü
anlatan mektup alır.
ömrü boyunca yaşadığı
evden aynlmaya hazırlanan
Alexander, geçmişi ile
bugûnkü hayatınm iç içe
geçtiği bir yolculuğa
çıkar... Angelopoulos, son
filmiyle kanldığı
festivallerden kazandığı
çok sayıda ödülün yanı sıra
uluslararası basmdan aldığı
olumlu eleştirilerle de
aâındao söz eüvriyor.
Angelopoulos, 'Yaptığım
her şey, benim. Kimseyi
memnun ettnek için fıbn
yapmıyorum. Yaprtlanm
hakkında konuştuğum
zaman, fümlerdeki
hayatımdan da söz
etmeliyim. Çünkû film
yapmak benim ikinci
hayatım. Faulkner'ın
'Hayat, roman yazmak için
yaratıiraıştır', sözübenirn
için çok önemli. Çünkü
ben de hayatın, fılm
yapmak için yaratıldıgına
inanmak istiyorum'',
diyor.
Son oyununda dört dörtlük olan Erkal, hedefi on ikiden isabet ettirmiş
Genco! Genco! Can evimizden vurııltlııkl
SEVGt SANLI
Genco Erkal'm her yaptıgıru gözü kapalı öven-
lerden değılim. Bazen Genco daha az Genco olur.
Ama carumıza can katan son yapıtında dört dört-
lük karşımıza çıkıyor. Canını dışine takıp Can Yü-
cel şiirinin de, yaşamöyküsünün de can alacak yer-
lerine parmak basmak her babayiğidin harcı degil-
dir. Gönül gözüyle görülüp can kulağıyla dinlene-
cek bir oyun.
"Seninyüzünüdeğü.gözünüdeğil, sesini göresim
gekfi.
Ma\i NU kadar serin,yarah bir kaplan gözü gibi
derin.sesinisenin''. Bu tanırn TarantaBabu için-
dir, gelgelelim Can Yücel'in sesine de yaraşırdı. o
eşsiz, davudi sese.
Genco Erkal'ın yenmesi gereken ilk güçlük, o ses
hâlâ birçoğumuzun kulaklannda dalgalanırken bi-
ze Can'ın ağzından seslenmekti. Bu gûçlüğü aşı-
yor, zekâsı, oyunculugu, cana yakınlığı ile. Birta-
kım zorlamalara gitmeden doğal sesini kullanma-
sı, kalınlaştırma efektlerini pek seyrek kullanması
sarurım tutulacak en akıllıca yoldu.
Can Yücel'i Izmir'de, yedek subaylığını yapar-
ken tanımıştım. Sesi de sözü de, hazırcevaplığı da,
nüktedanlığı da donığundayken. Aslında utangaç
bir delıkanlıydı. O zamanlar küfrün bini bir para-
ya değildi. Mahcubiyetini bastırmak için ba>Tam-
lık agzını açtığı belli oluyordu. Çağın en güzel göz-
lü maarif müfettişinin ardından koştururken, daha
başka tür aşklar, geniş sevdalar için nefesi, fıkri, ca-
nevi açılan Can, Hasan ÂM Yücel'le daha kozunu
paylaşamamışn. Yıne de bir gün "Hayatta ben en
çok babamı so'dün" demesi beklenirdi yüreginde-
ki sevgı-nefret savaşında sevgi nefreti yenince.
Babaannesine katıksız bir sevgi beslediğine hiç
kuşku yok. Özgün düşüncelı. cin fıkirlı bırbüyükanney-
miş. "BenUdzdoğmuşunvamaşüküraynyunııırtadaıı.
İkirimebenzemiyorum. Ben kikendimebenzemektenbu
kadar sıkılıyorum, nasılyaşardım başka birvarhğa npa-
np benzemekten" diyoT Genco- Can. Küçük kız karde-
şı Gülümser'ın yaramazlıklardan gözlerinde sevecen
bir panltıyla söz ederdi. Bu kız siyahı bir Amerikalı as-
kerle evlenmiş. Adam onu evın ikinci katından aşağı at-
mış. Yoksa adamı aşagı atan kız mıydı? Geçmış zaman,
akhmdan çıkmış.
Gönül gözüyle görülüp can kulağıyla dinlenecek bir oyun,
Akhmdan çıkmayan, bazı kadınlann Can'ı çok çeki-
ci bulduğu. Platonik bir serüven yaşadığı bır kadını se-
vip sevmediğıni sorduklannda şöyle karşılık vermişti:
"Ne bileyim. ben herkesi severün. Sinemaya gMiğunde
filmdeki aktrise bile iki saaüiğine âşık otunım."
Sonra Güler çıkageldı.
"Gülerim, bitanem, Güler»
Bizsenle
Bir çorba tabağı yanm kalmıs-
Kızılcık tarhana tabağı içinde
İki kasık gibiyiz
SevgOinı ekmegim benim - "~
Öpüp öpüp de başıma koyduğum_"
Sonra Yeni Hasan, sonra Güzel, sonra Su geldi.
"Cç çocuğum oklu, üçü de harika
Ne iyi tesadüf.
Şüri seçmişim doğru seçim »!' *
Ne iyi tesadüf.
Öleceknüşûn yakında
Ne aksi tesadüf"
Oyunun birinci bölümünde karanlık güçiere, ha-
pıshanelere, zincirlere karşı venlen savaş ağır bası-
yor. Sıvas yangını sade, ama çok etküeyicı efektler-
le veriliyor. tkinci bölümde Datça'dayız, güneba-
kanlar ölüme karşı... Burada aksesuvarlar daha da
etkileyıci. Her iki bölümün fon müzikleri titizlikle
seçilmiş.
"Doktor / Çaresiz dertfere düştüm / Yok mu bu-
nun çaresi?
Var / Yaşamayı ölecek kadar sevmek!"
Yaşamayı ölesiye seven Can, can çekişirken bile
boş durmayacak, kurtara kurtara memleketi mem-
leket olmaktan kurtaranlara seçim meydanlannda
meydan okuyacaktır. Onun memlekete yararlı olma
anlayışı devletin memlekete yararlı olma anlayışına
uyTOadığı için zaman zaman takışmıştır resmiyetle.
Mimlenmiştir.
"Can"da Shakespeare sonelerinin Türkçe söyle-
nışindekı en güzel örnek de sunuluyor bize. "Vaz-
geçtfan bu dünyadan / tek 51üm paklar benL / Değ-
mez bu yangın yeri avuç açmaya defmez. / Değil mi
ki çiğnenmis. inancın en seçkini. / Değil mi ki yoksul-
lar muüuluktan habersiz. /Değil mi ki ayaklar altin-
da insan onuru / O kızoğlankız erdem dağlara kal-
dınhmş" dıye başlayaru.
Rus atasözü şöyle der. "Çeviri de kadm gibi hem
güzel hem sadık olamaz." Oyun çevirilennde Yücel sa-
dakatı bir yana koyup güzelligi yeğledi çogu zaman.
Shakespeare'den uyarladığı "BaharNoktasT çılgmca gü-
zeldi. YücelErtenCan' ın havasına uydu. Polonıus, Ham-
let için "Bu adamın çılgınhgında bir yöntem var" der.
Her iki adamın çılgınhgında bır yöntem vardı. "Bahar
Noktası'' izlediğimiz en canlı, en kıvrak, en lezzetli Sha-
kespeare komedisi oldu.
Genco Erkal hedefi on ikiden isabet ettirmiş bu kez.
Can evimizden vurdu bizı. Bu oyunü bır daha izler mi-
yim? Seve seve, canıma minnet!
ODAK NOKTASI
AHMETCEMAL
Şahipsiz BIP Gençliğe
Öneriler (Hl)
Dünyaya "kendi gözleriyle" bakmanın koşulla-
nnda kalmıştık.
Sizlerin, yani yaşadığı ülke ve kendisi için iyi bir
şeyler isteyen gençlerin sabırsız olduğunuzu bili-
yorum. Bu sabırsıztık hem yaşlarınızın doğal ge-
reği, hem de kendinizi bildiniz bileli hep "daha iyi-
ye gideceği" söylenmiş, ama daha kötüye gitmiş
koşullar altında yaşamınızdan kaynaklanan bir
duygu.
Ne var ki dünyanın bir günde değişebildıği, ta-
rihte hiç görülmedi.
Ama aynı tarih, değişimleri ancak dünyaya fark-
lı gözlerle, özellikle de kendi gözleriyle bakmasını
bilenlerin gerçekleştırdiklerini hep yazdı.
Şimdi, yeni bir bin yıla girerken, ülkenizin bu dö-
nüm noktasında bu, sizin için de geçerli.
İçinde yaşadığınız dünyayı bugünden yarına de-
ğiştiremezsiniz. Fakat yann sabah kalküğınızda, bun-
dan böyle bedeli ne olursa olsun, dünyaya kendi
gözlerinizle bakmaya karar verebilirsiniz.
Bilen beyinlerde oluşma görme biçimleriyle dün-
yaya bakmaya, bilen olmanın gerektirdiği hiçbir
çabadan kaçınmamaya, sürekli bilgilenmeyi bun-
dan böyle yaşamsal sorun saymaya karar verebi-
lirsiniz.
Öğretmek isteyenler ne derlerse desınler, bilgi-
dir diye önünüze ne korlarsa koysunlar, bütün bun-
lan kendi kendinize, tükenme sının sonsuza uza-
nan çabalarla oluşturacağınız bilgi ve £>/7me kav-
ramlannın süzgecinden geçirmeden bilgi sayma-
maya karar verebilirsiniz.
Yann sabah kalktığınızda, bundan böyle içi bo-
şalmış bütün kalıplardan anndırılmış, amatümüy-
le insana yakışır bir ahlak kavramını oluşturmayı
hedef edinebilirsiniz; bu yeni ahlak anlayışının do-
ğal bir gereği olarak, her davranışınızın hesabını
kendinizden acımasızca sormazdan, böylece de
ahlakın en dürüst ölçütlerini önce kendi iç dünya-
nızda koymadan, başkalarından ve toplumdan he-
sap sormamaya karar verebilirsiniz.
Böyle bir tutum, sizi vermeyi, yüzleşmeyi göze
alamadığınız kimi hesaplan hep başkalarının sırtı-
na yıkmak gibi, bu ülkede ne yazık ki uzunca bır
süredir geleneğe dönüşmüş ahlakla bağdaştınlma-
sı olanaksız bir davranıştan koruyabilecek tek yol-
dur.
Yann sabah kalktığınızda, bundan böyle konu-
şan bir Türkiye'y\ gerçekten isteyeceğinize, bu is-
teğıniz doğrultusunda önce kendi yaşıtlannız ara-
sındaki davranışlannızda -gerekıyorsa eğer- bazı
düzeltmeler yapacağınıza, bu arada içınizde ko-
nuşan kim ve hangigörüşte olursa olsun, onu din-
leyeceğinize, onun düşüncelerini savunmahakkı-
nı sonuna kadar savunacağınıza ve düşünceleri,
susturma denilen o kapkara cinayet aletiyle değil,
fakat yine düşüncelerin aydınlığıyla, antikçağdan
bu yana insan iletişiminin en soylu biçimi olagel-
mış diyalogla karşılayacağınıza karar verebilirsiniz.
Böyle yapmaroz, stzı yalnızca kendinizinkiteff(
yakın düşüncelere sahıp çıkarak düşünceleri açık-
lama özgürlüğünü savunabileceğiniz gibi yanlış
ve ne yazık ki yine "yerieşik"\- bir kanıdan da ko-
ruyacaktır.
Yann sabah kalktığınızda, bundan böyle dünya-
nızı herhangi bir somut amacın yönlendirmesi ya
da zoıiaması olmadan da besleyeceğinize, böy-
lece de bitmekte olan çağımızda "uzmanlaşma"
tutkusunun çok sayıda ürettiğı alanının uzmanı, fa-
kat dünyasının cahilı insanlardan biri olmayacağı-
nıza karar verebilirsiniz. Böyle yaptığınızda, bütün
biryaşamı yalnızca uzmanlık alanınızla sınırlamak
gibi biryoksulluktan kurtulur, güzel bir şeyler oku-
makla sevdiğiniz ezgilere kulak vermekle, sokak-
ta önünüze çıkan bir kediyi okşamaya zaman ayır-
makla, birilerini sevmekle, bir şeylerden ötürü an-
sızın heyecan duymakla, kısacası somut amaçla-
nn ötesinde kalan zenginleşmelerle çoğalan birya-
şamın mutluluğuna erersiniz.
Bütün bunlarla ve daha nice bunlara benzertu-
tumlarla, dünyayı bir anda istediğiniz yönden de-
ğiştirebilir misiniz? Elbette hayır; ama yetişkinle-
rin buyük çoğunluğunun kaç kuşaktır yeterince
sahiplenmediği bir gençliğin kendini sahiplenme
kararlılığını gösterebilmiş bir üyesi olarak doyuma
ulaşabilirsiniz.
Ve artı bu dünyada olmadığınızda. arkanızdan
Brecht'in o eşsiz söylemiyle, yalnızca "İyı bir ın-
sandı" yerine, "Bizlere daha iyi bir dünya bıraktt"
denilmesinin tadını, sizler bugünden çıkarabilirsi-
niz...
e-posta: ahmetcemal@superonline.com
acem20(a hotmail.com
Los Angelesh film
ILÖS ANGELES Ç4FP) - Los Angeles Film
Eleştirmenleri Birliği. Mıchael Mann'ın yönettıği
'The msider' (Içerideki) adlı filmi 'yılınen iyi fılmi'
seçti. Aynı filmle Russel Crowe yılın en iyi aktörü,
Christopher Plummer da en iyi yardımcı erkek oyuncu
ödülüne değer bulundu 'American Beauty' filminın
yönetmeni Sam Mendes en iyi yönetmen seçilirken.
'Boys Don't Cry'da rol alan Hillary Swank en iyı
kadm oyuncu, Chloe Swing de en iyı yardımcı kadm
oyuncu seçildi. Pedro Almodovar'ın 'AU About My
Mother' (Annem Hakkında Her Şey) adlı fılmı
yabancı dilde en iyi film, ABD'li müzısyen RyCooder
ve Alman yönennen Wim Wenders"m ortaklaşa
yaptığı. Küba'daki eski kuşak müzisyenleri anlatan
'Buena Vista Social' adlı film en iyı belgesel ödülünü
aldı. Ödüller. 19 Ocak'ta yapılacak bir törenle
sahiplerine sunulacak.
BUGÜN
• AKSANAT'ta saat 19 OO'da Prof. Dr. Veli Se>in'in
Anadolunun Tarihi Cografy-ası baslıklı dialı
söyleşisi izlenebilir. (252 35 00)
• BORUSAN'da 18.30da Oruç Aruoba'nın
'VVUtgenstein' adlı söyleşisi yer ahyor. (292 06 55)
• NÂZJM HİKMET KÛLTÜR VE SANAT
VAKFI'nda 18.30'da Sunay AJan, Ataol
Behramoğlu, Turgay Fişekçi. Miijdat Gezen, Aydın
Hatipoğlu. Özdemir tnce, Kemal Özer ve İlhan
Şeşen'in konuşmacı olarak katıldıklan 'Şairlerden
Nâzun Hikmet Şiirleri' adı altında bir şiir akşamı
düzenlenıyor. (292 09 59)
• SABANC1 CENTER'da saat 19.30'da şef Cem
Mansur yönetimindeki Akbank Oda Orkestrası
eşliğinde solist Rivka Golani bir konser veriyoT.