Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 6 ARALIK 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Kargalar
Fazilet Partili Istanbul
Büyükşehir
Belediyesi'nde beş yıl
sonra ilk kez
Ramazan'da personele
öğle yemeği verilmeye
başlanmış. Bu yıl ilk
kez belediyenin
yemekhanesi,
"tadilat"
gerekçesiyle
kapatılmamış.
Fethullahçılar'ın
gazetesi de deprem
bölgesinde Kızılay'ın
tek öğün yemek
vermesini eleştirip.
oruç tutmayanlann
hakkını savunmuş...
Böylece Islami kanat
değişmiş... Bu
değişime kargalar bile
güler ama kılavuzlan
karga olan liboşlar
ciddiye alıyorlar!
Ali Şen
Türkiye Kupası
maçında ikinci lig
takımı Pendikspor'a
yenilerek elenen
Fenerbahçe fena
karıştı. Büyük
Fenerbahçeli Ali .
Şen de ekrana V L
çıkıp san- jCd
lacivertli 4f^^'^
taraftartara
moral verdi; Avrupa'da
top koşturan
Galatasaray'ın kısa bir
süre sonra Türkiye'de
büyük sıkıntılar
yaşayacağını ve ligin
alt sıralanna
düşeceğini
açıkladı. Tut kelin
perçeminden!
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Elektronik posta: somwposta.cumnunyetcom.tr
- Ormanlann yağmasına
yasal kılıf uydurulmuş...
"Şuna 'orman yasası'
yasallaştınldı desenize!"
merika Birleşik Devletleri'nin Uluslararası
Din Hürriyeti Bürosu Başkanı Büyükelçi
Robert Seiple, Türkiye'yi şereflendirmiş-
ler ve Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai
Kutan'ı ziyaret edip 45 dakika görüşmüşier. Ziya-
ret sırasında ekselanslan "Türkiye'de din devleti is-
teyenler var mı?" şeklinde bir soru yöneltmiş. Re-
cai Bey de "Türkiye'de din devleti isteyen bir akım
yok. Ancak küçük gruplar olabilir. Bunlar da önem-
li değil" demiş...
Türkiye ziyareti sırası nda türban konusunda da bil-
gilendirilen ekselanslan, Başkan Clinton'ın has
adamlanndan...
Ankara'daki dostumuz VeM Yıldınm, eksik olma-
sın bizim için ekselansın şeceresini çıkartmış...
Vıetnam Savaşı'na yüzbaşı rütbesiyle deniz kuv-
vetlerinde pilot olarak katılan Seiple, gösterdiği kah-
ramanlıklar nedeniyle beş yıldızlı harp madalyası ve
aynca 28 hava madalyası alıyor. 1969'da Vıetnam'dan
Yüzbaşı Seipledöndükten sonra kendini eğitime veriyor ve 1983-
1987 yılları arasında Easter Protestan llahiyat Ko-
leji'inin başkanlığını yapıyor. 1987'den 1999'a ka-
dar Protestan kiliselerinin yardım örgütü World Vı-
sion'ın başkanlığında bulunuyor.
14 ülkede 48 bürosu olan VVortd Vision'u "Mer-
veli Günler"den anımsıyoruz. VVorld Vısion, CIA ile
ilişkili çalışıyorve ABD'nin müttefiki ülkelerde, özel-
likle Güney Amerika'daki kontrgerilla faaliyetlerin-
de adı geçiyor! Örneğin, Ekvatorlu bir din adamı, "Bu
örgüt, toplum dayanışmasını geliştiren örgütleri tah-
rip etmektedir" diyor.
Başkan Clinton, 6 Ocak 1999'da VVorld Vision'ın
başkanı Robert Seiple'yi büyükelçi yapıyor ve ABD'nin
Uluslararası Din Hürriyeti Bürosu'nun başına geti-
riyor.
9
y
1988'de kurulan büro, Seiple'la birtikte en pahak
dönemini yaşıyor, ekselanslan yeni görevinde de
büyük başanlara imza atıyor...
Once ABD'de yerleşik Ortadoğu kökenli Müslü-
manlarla düzenli toplantılar yapıyor; Merve Kavak-
ci'yi destekleyen gruplarla bağlantı kuruyor; ABD Dı-
şişleri Bakan Yardımcısı Harold Hongju Koh'un
Türkiye'nin güneydoğusundaki temaslanndan son-
ra ABD Kongresi'ne sunulan "Türkiye Din Hürriye-
ti1
' raporunu hazıriıyor...
Istanbul'daki ABD Başkonsolosu aracılığıyla Re-
cep Tayyip Erdoğan'a açık destek veriliyor... Bü-
lent Ecevit'in ABD gezisinin ardından Merve Kavak-
ci'nin ifadesini almak isteyince Başsavcı Nuh Me-
te Yükselın başına gelmedik iş kalmıyor... Ahmet
Taner Kışlalı öldürülüyor... Ve Clinton Türkiye'ye
geliyor... Clinton gidiyor Seiple geliyor...
Amerika bunu hep yapıyor!
Tannlann tannsı Zeus, boğa kıhğına
girmiş; gözüne kestirdiği ve daha
sonra Avrupa krtasma adını ver&n
güzeller güzeli Eupora'yı sırtına alıp
kaçırmıştı. Ûlkü Tamer'in Edit
Hamilton'dan çevirdiği mitolojik
öykûnün sonuna geldik: Sulardan,
görüüğu yarabklardan korkan
Europa, düşmemek için bir eliyte
boğanın kocaman boynuzunu
tutarken, öteki eliyle de t n m n a / Q \
ıslanmastn diye mor L U I O u H %V#
eteğini topluyordu. 'Bu
boğa olsa olsa bir tanndır' diye
dûşünüyordu. Sonunda
dayanamadı; kendisini ıssız bir
yercte tek başma bırakmaması için
boğaya yaivardı. Boğa, cevap
vererek kendisininin tannlar tannsı
Zeus olduğunu, ona tutulduğunu,
Girit adasına gittiklerini söyfedi. Bir
süre sonra Girit'e ayak bastılar.
Orada Mevsim'ler karşıiadı
kendilerini. Seviştiler, çocuklan
oldu. Europa'nın oğullanndan ikisi,
Minos ve Rhadamanthys,
yeryüzünde öyte tarafsız
davrandılar ki, ölümlerinden sonra
ölüler ülkesinde yargıç yapıldılar.
Öykünün bundan sonmsını da Azra
Erfıaf'tan dinleyelim:
Kızının Zeus tarafından kaçınldığını
bilmeyen Tyr ve Sidon kentlerinin
kralı olan babası Agenor,
üç oğlu Kadmos,
Phoiniks ve Kiliks'i
kızkardeşleri Europa'yı aramaya
göndehr, bulmadan geri
dönmemelerini buyurur.
Bulamazlar ve hiçbiri
dönmez; Akdeniz'de kentler.
fcurup yerieşirier. Europa ise
hayatından memnundur.
Ve gökten üç e/ma daha düser,
Türkiye, Avnıpa Birtiği'ne
aday üye oluri
İpan'da ilk aşkfilmineizin çıkd
Kanada'daki arkadaşımız Engin
Aşkın, VVashington'da yayımlanan
Iran Tımes'te yayımlanan bir haberi bi-
zimle paylaşıyor:
iran'da "yalnız yetişkinler görür" di-
ye sınıflandınlan ilk aşk filmi vizyona
girmiş...
Mollalann sansür kurulu, yö-
netmen Davud Nezad AJin-
za'nın "Tatlı Istırap" filmine izin
verirken epey zorlanmış... Çün-
kü film Iran'daki kurallara göre
çok cüretkar bir içerik taşıyor-
muş... Şöyle ki:
Film, 18 yaşındaki bir gencin 15 ya-
ştndaki teyze kızıyla olan aşkını konu
alıyormuş.
Gençler birbirini seviyor fakat aile-
ler bu aşkı onaylamıyormuş.
Yönetmen filmde, ailelerin töresel di-
renişini irdeliyormuş.
Buraya kadar bir sakınca yok...
Sakınca, fılmdeki bir sahnede orta-
ya çıkıyormuş...
Aşık delikanlı, aşkına burnunu so-
kan ninesini tartaklıyormuş... Daha
dogrusu ninesi rolünü oynayan kadı-
nı... Sorun, kadının tartaklanmasın-
dan değil karşı cinsten iki kişinin bir-
biriyletemasından doğuyormuş...
Genç ya da yaşlı bir kadınla
birerkeğin birbirine değmesi...
Işte bütün mesele bu!
Fakat sansür kurulundaki mol-
lalar kendi aralarında bir "dev-
rim" yapıp bu sahneye izin verrniş...
İzin verirken de şöyle bir gerekçe bul-
muşlar:
- Delikanlı ile nine akraba olduğu için
birbirierine temaslannda dinen sakın-
ca yoktur!
Ancak, delikanlı ile ninenin akraba-
lık ilişkisi film gereği değil, gerçekya-
şamda bir akrabalıkmış!
Tüpkiye'nin AB Adaylığı
TANJU ERDEM Amiral (E)
10 Arahk 1999 Helsinki zir-
vesinde Türkiye aday ülke sta-
tüsüne alındı. Bu alınış bir açı-
dan bir uzun gün içinde baş-
langıçta sıkıntılar yaratan so-
nunda mutlu bir aile fotoğra-
fıyla gerçekleştirilen bir olay ol-
du.
Şimdi burada Türk Kamu-
oyunun brtmesi gereken ger-
çekler vardır. Bilinçlenmesi ge-
rekir. Sadece kamuoyunun
mu? Belki de daha çok Tür-
kiye'nin yönetim kadrolarının.
lyi de yönetim kadroları bu
gerçekleri bilmiyor mu? Bi-
linçle algılayanlar var, bilinçsiz-
likle bilmeyenler var. Ama Tür-
kiye'de son altmış yıldır, yaban-
cı ilişkilerinde Osmanlının son
dönemi devlet adamlanna, ya-
zarlanna, kimi egemen iş çev-
relerine benzerlik gösteren tes-
limiyetçi, işbirlikçi çevrelerin
yarattığı bir ortam, baskı var
ki bu gerçekleri örtüyor. Zehir
bazen altın keselerde sunu-
lur. O halde gerçekler nedir?
• Emperyal güçler amaçla-
nna varmak için gereğinde de-
ğişik tavırlar ortaya koyabilir-
ler. Güleryüz gösterirler, ödün
veriyor gibi görünürier, yalnız-
lık psikolojisine düşürürier vs.
vs. Ama onlar için esas olan
gaye hedefe erişmektir. Bu ta-
vırlara kanmamak gerekir.
Bunlara duygusal değil, akıl-
la yaklaşmak, Türkiye'nin nes-
nel çıkarlan açısından yaklaş-
mak gerekir. ABD ve AB ba-
şat ülkeleri için Türkiye'nin AB
için aday statüsüne alınması
küresel jeopolitik bir zorunlu-
luktur. Bunu sağlamışlardır.
• Bunu sağlarken Türk- Yu-
nan ilişkilerinde mevcut Ege ve
Kıbns sorunlannda Türkiye'nin
müzakere tezlerini delmişler-
dir. Sorunları ikili boyutlardan
uluslararası alana çekme ma-
nevralarıdır bunlar. Bugün bu
konuda yazılanlar ön koşul ya
da koşul değildir. 4 yıl sonra-
sı için bir durum değerlendir-
mesinin yapılacağının beya-
nıdır diyenler; ulusumuz emin
olsun, gelecekte bu belgele-
re dayanarak ukısal çıkarları
savunmak isteyecek Türk yö-
netimlerini sıkıntıya sokacak-
lardır. Türkiye dünya kamu-
oyu önünde uluslararası ahdi-
ni yerine getirmeyen bir ülke
durumuna düşürülebilecektir.
• Türkiye Ege ve KIBRIS'ta
banş ve istikrarın sağlanma-
sını, adil ve dengeli çözüm-
lerie güvenlik ve yaşam hak-
kının devamını istemektedir.
Ege ve Kıbrıs'ta Türkiye'nin
varlığını özgürce sürdürmesi
aynı zamanda jeopolitik bir
gerekliliktir.
• Bugün AB'yi arkasına ala-
rak Türkiye'ye koşullardikte et-
tirme çabasında olan Yuna-
nistan, yarın GKRY'nin de
AB'ye katılmasmı sağlayarak
Kıbns meselelerinde AB'den
somut destek sağlamak iste-
yecektir.
Türkiye'nin bu durumu de-
ğeriendirerek uluslararası are-
nada aktif davranışlarla ve ön
alarak tezlerini ortaya koyma-
sı ve sonuç alması zorunlu gö-
rülmektedir.
• Adaylık AB'ye girme an-
lamma gelmemektedir. Nitekim
Türkiye için adaylık karannın
ahndığı günlerde Türkiye tüm
çabalarına karşın AGSK dı-
şında bırakılmıştır.
• Hep söyledik ve söylüyo-
ruz, Türkiye uygariık âleminin
• değer ve kafrtelerine, ekono- •
mik ve sosyal düzeyine
1950'den bu yana demokra-
tik bir ortamda gelışerek eriş-
meliydi. Ama ne yazık ki son
elli yılın yönetimleri ideolojik ve
yapısal nitelikleri gereği bunu
sağlayamamıştır. Tersine ge-
lecek için umut veren, gelecek
kuşaklan eğiten Türk aydınlan-
ma dönemi sekteye uğramış-
tır. Bugün demokrasimiz, in-
san haklan, özgür düşünce ve
onun altyapısı lâiklık ilkesi uy-
gariık normlannda yerimiz ne-
dir? Ulusal ekonomik ve tek-
nolojik düzeyimiz nerededir?
Halkçılık esaslannı kabul eden
Türkiye'de devlet kurumlan ve
bürokrasisi ne denli halkın hiz-
metindedir? Köktendinci ve
teröre yönelen örgütlerie ne
ölçüde mücadele ediyor ve
Cumhuriyetimizi koruyor, kol-
luyoruz? Yargı erki çalışmala-
rında etkin ve objektif olarak
adaleti mülkün temeli yapabil-
miş midir? GSMH'yı aşan
borçlarla ve çarpık bir gelir
dağıtımıyla ülkede sosyal ba-
rışın sağlanması olanaklı mı-
dır? Bu sorulan olumlu yanıt-
layabilecek bir Türkiye yarat-
madan AB'ye girsen ne olur,
girmesen ne olur.
•Türkiye Atatürk'ün kurdu-
ğu ulus devlet niteliğini çağ-
daş anlayışlarla, çağın gerek-
lerini yerine getirerek sürdüre-
cek ve Cumhuriyet'e yönelen
tehd'rtleri ve potansiyel teh-
ditleri önlemede ulusun zin-
de, aydınlık güçlerı her zaman
ve koşulda etkili olacaklardır.
Bu, Türkiye'nin güvenlik ve
çağdaş uygarlığa erişme ülkü-
sünün nesnel teminatıdır.
• Sonuç olarak; Türkiye'nin
AB üyesi olmaya daha uzun bir
zaman vardır. Olacaksa Ata-
türk'ün özlediği çağdaş uy-
garlığa ve gönenç düzeyine
erişme yolunda olan, onuriu ve
saygın bir Türkiye olarak, tam
üye olmalıdır.
Türkiye, kendini yönete-
mez, kendi kendine adam
olamaz, bu birliğe bağlana-
lım, bizi adam etsin, stan-
dartlanmız yükselsin diye dü-
şünen Tanzimatçı ve Sevrci
kafalann yönlendirmesi duru-
munda daha adaylık sürecin-
de, korkarım ki Yunanistan
karşısında ya ulusal çıkarta-
rından güvenliği aleyhine
ödün vermeye zorlanacak,
direnirse o zaman da ulusla-
rarası toplumun ağır baskıla-
nna maruz kalabilecektir.
Dileğimiz bu gerçeklerin, bi-
lincin ışığında bir uzun ve in-
ce yolda Türkiye'yi yöneten-
lerin ulusun gelecekleri için,
ulus yararına sağlıklı karariar
almada irade sahlbi olmalandır.
HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ
KİM KİME DUM DLMA BEHÎÇAK behicak@turk.net
ÇtZGtLtK KÂMtL MASARACI
Yıllık iznini kullandığından çizgilerine bir süre ara vermiştir.
HARBt SEMİH POROY
[OlrA {J
TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 16 Arahk
CIKINTI SAVAŞ/L
1344'TE BUGÛH, B.DÜMTA SAVAÇr iÇıHDB,ALAAAU
KUVVETL&İİ, BELÇİKA \/E LUKBMSUee YÖNÜN-
D£ 8ÜYÛK Bfc SALDteiYA SBÇTf. HİTLeR, BM-
RJNoeıd sou eücü os, BÜYÜK Bie.KUMAje.oY-
NtYAKAK,AUnv0V>UMANINI BLE 6EC.lHME.tL
AMACJYLA SAVAÇA SOKJJYOeDü.ÇOKGİZLİ TU-
TUİAN SALCH&t PLANI, ALMAAI SEhiERAÜ 6£B>
VOU tZUNVSTEDT TAHAf/HDAN UYGUIANIYOK,
ZS TÜMtNI gULAN 3 ORDU, 6 AMERlKAN TÜME-
Nİ TARAFINDAN TUTULAH AfZDeHNES BÖi£E-
SİNE et&YO&DU. AMER.IKAN HATLARJNDA
BÛYÛK BİR ÇtK/Ml YAPILDIĞI IÇİN "8ULBE*
OCAK AYI İÇJUDE,ALMAHLARIN YENİUGİSİ
ZEYTtNBURNU 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN
EsasNo: 1999/257-KararNo: 1999/822
Davacı Mehmet Peker vekili Av. M. Sait Pazarbaşı tarafindan, davalı Aysel Peker aleyhine açılan boşanma davasuun yapılan yargıla-
ması sonunda: Mahkememizce verilen 5.11.1999 gün, 1999/257 esas, 1999/822 karar sayıh kararla Malatya ili, Pötürge ilçesi, Yediyol,
Cilt 0074, K. Sıra No: OO32'de nüfusa kayıtlı Ramazan ve Fatma'dan 4.10.1975 dogumlu Mehmet Peker ile Necdet \e Zübeyde'den
3.12.1974 doğumlu Aysel Peker'inboşanmalanna, 20.250.000 TL. vekâlet ücreti ile 26.252.000 TL. yargılama giderinin davalıdan tah-
sili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Karann, adresi meçhul olan davalı Aysel Peker'e teblığ tarihinden itibaren yasal süresi için-
de temyiz yoluna başvurmadığı takdirde hükmün kesinleşeceği karar tebliğıni ihtiva eden tebligat yerine geçerli olmak üzere ilanen teb-
Hğ olunur. Basın: 62259
DÜZ ÇtZGİ
ÜMİT ZtLELt
İBDA-C Tıpi CezaeviL
-Dikkaat, kumandan geliyor.. Hazır ol..
-Selam sana ey akıncı.. fekbir!.
-Allahuekber!..
İlk cümle, bir askeri karargâhı çağrıştırıyor ama
değil. Hemen altındaki diyalogları okuyunca emi-
nim aklınıza Afganistan'da, Lübnan'da ya da Gü-
neydoğu'da bir şeriatçı eğitim kampı gelmiştir. Ya-
nıt yine hayır, ama mekânı bir an için unutursanız
bu tahmin doğruya yakın kabul edilebilir. Çünkü,
askeri eğitimi andıran bu tümcelerin geçtiği yerin
o tür kamplardan pek bir farkı yok!..
-Burası Metris Cezaevi!..
• • •
Milliyet Gazetesi'nden Ruşen Çakır, geçtiğimiz
Cuma günü İBDA-C'Iİ tutukluların görüş gününe
katılmış ve gözlemlerini yazmış. Isyandan yalnızca
beş gün sonra güle oynaya yakınları ile hasret gi-
deren şeriatçılar pek keyifliymiş!. Milliyet'in başlığı
şöyleydi:
-Şanki İBDA-C kampı..
Bizce 'sanki' si fazla!. Görüş yerine yanında üst
düzey komutanlanyla (!) giren Salih Mirzabeyoğ-
lu'nun 'tekbir' komutuna militanlarla biriikte ziya-
retçiler de hep bir ağızdan 'Allahuekber' karşılığını
veriyor. Ardından komutan buyuruyor; 'görüşebi-
lirsiniz!.' Tutukluların ve ziyaretçilerin 'sağol' karşı-
lığıyla biriikte görüş başlıyor..
Peki, cezaevi görevlileri, güvenlik kuvvetleri ne
yapıyor?. Bilemiyoruz, yazıda işin o kısmı yer al-
mıyor!.
Şeriatçı terör örgütü üyelerinin kaldığı bölüm
adeta cezaevinden ayrı bir 'eğitim kampı.' Bir
başka deyişle; İBDA-C idare merkezü. Duvarları
bayrak ve sloganlarla donatılmış bölümde örgüt
üyelerine yakın dövüş öğretiliyor. Her türlü eğitim
veriliyor. Ziyaretçiler ve de teknoloji yardımıyla dı-
şandakilerle istenilen tüm ilişki sağlanıyor. Planla-
nan eylem direktifieri rahatça yerine ulaşıyor.
İBDA-C'ye kocaman bir bravo.. Tarihe, bir ceza-
evini 'devlet güvencesinde şeriatçı terör kampı' na
çeviren ilk örgüt olarak geçmeyi hakettiler!..
Ne işle iştigal ettiklerini bir türlü çözemediğim
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ile Ceza ve Tev-
kifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun a da na-
çizane bir öneri; Bu şartlar altında Metris Ceza-
evi'nin adı değişmeli. Ruhuna uygun yeni adı şu
olabilir:
-Mirzabeyoğlu İBDA-C tipi cezaevi!..
Sakat(atçı) kafa!..
Kendilerine ısrarla 'liberal' denilmesini isteyen
Amerikanofil
1
mandacı takımında bir sevinç, bir
tezahürat sormayın gitsin!..
Türkiye'nin Helsinki'de 'aday ülke' olarak ilan
edilmesi üzerine bu takımın üyeleri gazetelerde
kendilerine sunulan köşelerinde, televizyon ekran-
lannda artık Avrupalı olduğumuzu ilan ediverdiler!.
Doğaldır; verilen görevi yerine getiriyorlari.
Diğer tarafta ülkenin yurtsever aydınları, AB
adaylığına karşılık Kıbns ve Ege karasulan konu-
larmda verdiğimiz tavizlerin çok tehlikeli olduğuna
dikkat çektiler. Finlandiya Başbakanı'nın Ecevit'e
yazdığı, "Merak etmeyin" yollu mektubun da Hel-
sinki metni karşısında hükmü olmayacağını vurgu-
ladılar, çok dikkatli olunmazsa bu yolun bizi aday-
lığa deği, kapitülasyonlara götüreceğini söylediler.
Böylece mandacı takımın hiçbir bilgi, fıkir içerme-
yen terbiyesizce saldırılarına hedef oldular!. Ne
beş paralık akıllan' kaldı, ne marjinallikleri, ne de
dinozorlukları!. Hele 'vitrin düzenlemekle' görevli
biri, müthiş bir buluşla ülkenin yüzakı aydınlara,
"Kokoreç muhalefet" ismini yakıştırıp altına da
şöyle yazdı:
"Türkiye AB adayı olunca belli çeyreler feryadı
bastı: Kıbns'ı verdik, bağımsızlık tehlikede. Feryat
nedeni değişim korkusuydu. Yani bunlar, Avru-
pa'da standart dışı olan kokoreç satışına taraftar.
O nedenle bunlara 'Kokoreç muhalefet
1
deniyor."
Ne kadar özlü bir anlatım!. Peki sonra ne oldu?
Hemen sıralayalım; önce Yunanistan Başbakanı
Simitis, Upponen'in Ecevit'e gönderdiği mektu-
bu AB Dönem Başkanı olarak değil, Finlandiya
Başbakanı olarak yazdığını söyledi. Yani hiçbir
kıymet-i harbiyesi olmadığını, Helsinki metninde
yer alan maddelerin geçerli olduğunu üstüne basa
basa vurguladı. Hemen ardından da New York'ta
yapılan ikili görüşmelerde Kıbns Rum tarafı Birieş-
miş Milletler Güvenlik Konseyinde görüşülecek
karar tasansına, "Kıbrıs'ın tek devlet, tek egemen-
lik, tek vatandaşlık ve uluslararası kişiliğe sahip ol-
duğunu" belirten bir madde eklenmesini istedi. Kı-
sacası Helsinki metninin mürekkebi kurumadan,
bazı omurgasızların saldınsına uğrayan yurtsever
aydınların dikkat çektiği tehlikeler bir bir yaşama
geçmeye başladı.
-ışte kirahk kalemlerin sakat(atçı) kafası bu!..
Eposta: zileli@garanti.net.tr
Faks ve mesaj: (0212) 287 42 41
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Edebiyat ya-
pıtlanna konu
olankişüeriben- 2
zerlerinden ayı- 3
ran özelliklerin
tümü- 21 Osman-
lılarda kapıkulu
askerlerine ve
kimi devlet gö-
revhlerine üç ay-
da bir verilen üc-
ret... Genellikle
yakmakiçinkul- 9
lanılan iri sa-
man. 3/ Temeb taklide
dayanan sözsüz oyun...
Angola'da kullanılan, '
ağaçtanoyulmavesilin- 3
dir biçimli el davulu. 4/ 4
Yunan abecesinde bir 5
harf... Pamuk, yün gibi g
şeyleri eğinnekte kulla-
nılan araç. 5/ Pişmiş ha-
murlayenenvetavuğun
göğüs etiyle hazırlanan
bir tür çorba. 67 Eski dilde ayak... Sarmısağın antibiyo-
tik etki gösteren etkin maddelerinden biri. II Halk dilin-
de bibere verilen ad... Bir zaman birimi. 8/ Tuzağa düşü-
rülen şey... Bir soru sözü... Çin ve Japonya'da oynanan
bir strateji oyunu. 9/ Toplum içrndeki bir kimsenin du-
rumu ya da kazandığı sayguılık... Tibet sığın.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ tstanbul'un bir semti. 2/ Dört Halife'nin sonuncusu...
Gök cisimlerini gözetleme. 3/ Küba kökenli bir dans ve
müzik... Düz ve geniş arazi. 4/ Bağışlama... Bo>-utlar. 5/
Yüz kılogram ağırhğuıda kütle birimi... Çıplak vücut
resmi. 6/ Kuran'dabir sure. 7/Yankı... Hararet. 8/ tskam-
billerle oynanan bir tür oyun... Bir şeyin varhğım kaldır-
ma. 9/ Kırlangica benzeyen küçük bir kuş... Yahya Ke-
mal'in hece ölçüsüyle yazdığı tek şiir.