25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 6 ARALIK 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Kargalar Fazilet Partili Istanbul Büyükşehir Belediyesi'nde beş yıl sonra ilk kez Ramazan'da personele öğle yemeği verilmeye başlanmış. Bu yıl ilk kez belediyenin yemekhanesi, "tadilat" gerekçesiyle kapatılmamış. Fethullahçılar'ın gazetesi de deprem bölgesinde Kızılay'ın tek öğün yemek vermesini eleştirip. oruç tutmayanlann hakkını savunmuş... Böylece Islami kanat değişmiş... Bu değişime kargalar bile güler ama kılavuzlan karga olan liboşlar ciddiye alıyorlar! Ali Şen Türkiye Kupası maçında ikinci lig takımı Pendikspor'a yenilerek elenen Fenerbahçe fena karıştı. Büyük Fenerbahçeli Ali . Şen de ekrana V L çıkıp san- jCd lacivertli 4f^^'^ taraftartara moral verdi; Avrupa'da top koşturan Galatasaray'ın kısa bir süre sonra Türkiye'de büyük sıkıntılar yaşayacağını ve ligin alt sıralanna düşeceğini açıkladı. Tut kelin perçeminden! Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Elektronik posta: somwposta.cumnunyetcom.tr - Ormanlann yağmasına yasal kılıf uydurulmuş... "Şuna 'orman yasası' yasallaştınldı desenize!" merika Birleşik Devletleri'nin Uluslararası Din Hürriyeti Bürosu Başkanı Büyükelçi Robert Seiple, Türkiye'yi şereflendirmiş- ler ve Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan'ı ziyaret edip 45 dakika görüşmüşier. Ziya- ret sırasında ekselanslan "Türkiye'de din devleti is- teyenler var mı?" şeklinde bir soru yöneltmiş. Re- cai Bey de "Türkiye'de din devleti isteyen bir akım yok. Ancak küçük gruplar olabilir. Bunlar da önem- li değil" demiş... Türkiye ziyareti sırası nda türban konusunda da bil- gilendirilen ekselanslan, Başkan Clinton'ın has adamlanndan... Ankara'daki dostumuz VeM Yıldınm, eksik olma- sın bizim için ekselansın şeceresini çıkartmış... Vıetnam Savaşı'na yüzbaşı rütbesiyle deniz kuv- vetlerinde pilot olarak katılan Seiple, gösterdiği kah- ramanlıklar nedeniyle beş yıldızlı harp madalyası ve aynca 28 hava madalyası alıyor. 1969'da Vıetnam'dan Yüzbaşı Seipledöndükten sonra kendini eğitime veriyor ve 1983- 1987 yılları arasında Easter Protestan llahiyat Ko- leji'inin başkanlığını yapıyor. 1987'den 1999'a ka- dar Protestan kiliselerinin yardım örgütü World Vı- sion'ın başkanlığında bulunuyor. 14 ülkede 48 bürosu olan VVortd Vision'u "Mer- veli Günler"den anımsıyoruz. VVorld Vısion, CIA ile ilişkili çalışıyorve ABD'nin müttefiki ülkelerde, özel- likle Güney Amerika'daki kontrgerilla faaliyetlerin- de adı geçiyor! Örneğin, Ekvatorlu bir din adamı, "Bu örgüt, toplum dayanışmasını geliştiren örgütleri tah- rip etmektedir" diyor. Başkan Clinton, 6 Ocak 1999'da VVorld Vision'ın başkanı Robert Seiple'yi büyükelçi yapıyor ve ABD'nin Uluslararası Din Hürriyeti Bürosu'nun başına geti- riyor. 9 y 1988'de kurulan büro, Seiple'la birtikte en pahak dönemini yaşıyor, ekselanslan yeni görevinde de büyük başanlara imza atıyor... Once ABD'de yerleşik Ortadoğu kökenli Müslü- manlarla düzenli toplantılar yapıyor; Merve Kavak- ci'yi destekleyen gruplarla bağlantı kuruyor; ABD Dı- şişleri Bakan Yardımcısı Harold Hongju Koh'un Türkiye'nin güneydoğusundaki temaslanndan son- ra ABD Kongresi'ne sunulan "Türkiye Din Hürriye- ti1 ' raporunu hazıriıyor... Istanbul'daki ABD Başkonsolosu aracılığıyla Re- cep Tayyip Erdoğan'a açık destek veriliyor... Bü- lent Ecevit'in ABD gezisinin ardından Merve Kavak- ci'nin ifadesini almak isteyince Başsavcı Nuh Me- te Yükselın başına gelmedik iş kalmıyor... Ahmet Taner Kışlalı öldürülüyor... Ve Clinton Türkiye'ye geliyor... Clinton gidiyor Seiple geliyor... Amerika bunu hep yapıyor! Tannlann tannsı Zeus, boğa kıhğına girmiş; gözüne kestirdiği ve daha sonra Avrupa krtasma adını ver&n güzeller güzeli Eupora'yı sırtına alıp kaçırmıştı. Ûlkü Tamer'in Edit Hamilton'dan çevirdiği mitolojik öykûnün sonuna geldik: Sulardan, görüüğu yarabklardan korkan Europa, düşmemek için bir eliyte boğanın kocaman boynuzunu tutarken, öteki eliyle de t n m n a / Q \ ıslanmastn diye mor L U I O u H %V# eteğini topluyordu. 'Bu boğa olsa olsa bir tanndır' diye dûşünüyordu. Sonunda dayanamadı; kendisini ıssız bir yercte tek başma bırakmaması için boğaya yaivardı. Boğa, cevap vererek kendisininin tannlar tannsı Zeus olduğunu, ona tutulduğunu, Girit adasına gittiklerini söyfedi. Bir süre sonra Girit'e ayak bastılar. Orada Mevsim'ler karşıiadı kendilerini. Seviştiler, çocuklan oldu. Europa'nın oğullanndan ikisi, Minos ve Rhadamanthys, yeryüzünde öyte tarafsız davrandılar ki, ölümlerinden sonra ölüler ülkesinde yargıç yapıldılar. Öykünün bundan sonmsını da Azra Erfıaf'tan dinleyelim: Kızının Zeus tarafından kaçınldığını bilmeyen Tyr ve Sidon kentlerinin kralı olan babası Agenor, üç oğlu Kadmos, Phoiniks ve Kiliks'i kızkardeşleri Europa'yı aramaya göndehr, bulmadan geri dönmemelerini buyurur. Bulamazlar ve hiçbiri dönmez; Akdeniz'de kentler. fcurup yerieşirier. Europa ise hayatından memnundur. Ve gökten üç e/ma daha düser, Türkiye, Avnıpa Birtiği'ne aday üye oluri İpan'da ilk aşkfilmineizin çıkd Kanada'daki arkadaşımız Engin Aşkın, VVashington'da yayımlanan Iran Tımes'te yayımlanan bir haberi bi- zimle paylaşıyor: iran'da "yalnız yetişkinler görür" di- ye sınıflandınlan ilk aşk filmi vizyona girmiş... Mollalann sansür kurulu, yö- netmen Davud Nezad AJin- za'nın "Tatlı Istırap" filmine izin verirken epey zorlanmış... Çün- kü film Iran'daki kurallara göre çok cüretkar bir içerik taşıyor- muş... Şöyle ki: Film, 18 yaşındaki bir gencin 15 ya- ştndaki teyze kızıyla olan aşkını konu alıyormuş. Gençler birbirini seviyor fakat aile- ler bu aşkı onaylamıyormuş. Yönetmen filmde, ailelerin töresel di- renişini irdeliyormuş. Buraya kadar bir sakınca yok... Sakınca, fılmdeki bir sahnede orta- ya çıkıyormuş... Aşık delikanlı, aşkına burnunu so- kan ninesini tartaklıyormuş... Daha dogrusu ninesi rolünü oynayan kadı- nı... Sorun, kadının tartaklanmasın- dan değil karşı cinsten iki kişinin bir- biriyletemasından doğuyormuş... Genç ya da yaşlı bir kadınla birerkeğin birbirine değmesi... Işte bütün mesele bu! Fakat sansür kurulundaki mol- lalar kendi aralarında bir "dev- rim" yapıp bu sahneye izin verrniş... İzin verirken de şöyle bir gerekçe bul- muşlar: - Delikanlı ile nine akraba olduğu için birbirierine temaslannda dinen sakın- ca yoktur! Ancak, delikanlı ile ninenin akraba- lık ilişkisi film gereği değil, gerçekya- şamda bir akrabalıkmış! Tüpkiye'nin AB Adaylığı TANJU ERDEM Amiral (E) 10 Arahk 1999 Helsinki zir- vesinde Türkiye aday ülke sta- tüsüne alındı. Bu alınış bir açı- dan bir uzun gün içinde baş- langıçta sıkıntılar yaratan so- nunda mutlu bir aile fotoğra- fıyla gerçekleştirilen bir olay ol- du. Şimdi burada Türk Kamu- oyunun brtmesi gereken ger- çekler vardır. Bilinçlenmesi ge- rekir. Sadece kamuoyunun mu? Belki de daha çok Tür- kiye'nin yönetim kadrolarının. lyi de yönetim kadroları bu gerçekleri bilmiyor mu? Bi- linçle algılayanlar var, bilinçsiz- likle bilmeyenler var. Ama Tür- kiye'de son altmış yıldır, yaban- cı ilişkilerinde Osmanlının son dönemi devlet adamlanna, ya- zarlanna, kimi egemen iş çev- relerine benzerlik gösteren tes- limiyetçi, işbirlikçi çevrelerin yarattığı bir ortam, baskı var ki bu gerçekleri örtüyor. Zehir bazen altın keselerde sunu- lur. O halde gerçekler nedir? • Emperyal güçler amaçla- nna varmak için gereğinde de- ğişik tavırlar ortaya koyabilir- ler. Güleryüz gösterirler, ödün veriyor gibi görünürier, yalnız- lık psikolojisine düşürürier vs. vs. Ama onlar için esas olan gaye hedefe erişmektir. Bu ta- vırlara kanmamak gerekir. Bunlara duygusal değil, akıl- la yaklaşmak, Türkiye'nin nes- nel çıkarlan açısından yaklaş- mak gerekir. ABD ve AB ba- şat ülkeleri için Türkiye'nin AB için aday statüsüne alınması küresel jeopolitik bir zorunlu- luktur. Bunu sağlamışlardır. • Bunu sağlarken Türk- Yu- nan ilişkilerinde mevcut Ege ve Kıbns sorunlannda Türkiye'nin müzakere tezlerini delmişler- dir. Sorunları ikili boyutlardan uluslararası alana çekme ma- nevralarıdır bunlar. Bugün bu konuda yazılanlar ön koşul ya da koşul değildir. 4 yıl sonra- sı için bir durum değerlendir- mesinin yapılacağının beya- nıdır diyenler; ulusumuz emin olsun, gelecekte bu belgele- re dayanarak ukısal çıkarları savunmak isteyecek Türk yö- netimlerini sıkıntıya sokacak- lardır. Türkiye dünya kamu- oyu önünde uluslararası ahdi- ni yerine getirmeyen bir ülke durumuna düşürülebilecektir. • Türkiye Ege ve KIBRIS'ta banş ve istikrarın sağlanma- sını, adil ve dengeli çözüm- lerie güvenlik ve yaşam hak- kının devamını istemektedir. Ege ve Kıbrıs'ta Türkiye'nin varlığını özgürce sürdürmesi aynı zamanda jeopolitik bir gerekliliktir. • Bugün AB'yi arkasına ala- rak Türkiye'ye koşullardikte et- tirme çabasında olan Yuna- nistan, yarın GKRY'nin de AB'ye katılmasmı sağlayarak Kıbns meselelerinde AB'den somut destek sağlamak iste- yecektir. Türkiye'nin bu durumu de- ğeriendirerek uluslararası are- nada aktif davranışlarla ve ön alarak tezlerini ortaya koyma- sı ve sonuç alması zorunlu gö- rülmektedir. • Adaylık AB'ye girme an- lamma gelmemektedir. Nitekim Türkiye için adaylık karannın ahndığı günlerde Türkiye tüm çabalarına karşın AGSK dı- şında bırakılmıştır. • Hep söyledik ve söylüyo- ruz, Türkiye uygariık âleminin • değer ve kafrtelerine, ekono- • mik ve sosyal düzeyine 1950'den bu yana demokra- tik bir ortamda gelışerek eriş- meliydi. Ama ne yazık ki son elli yılın yönetimleri ideolojik ve yapısal nitelikleri gereği bunu sağlayamamıştır. Tersine ge- lecek için umut veren, gelecek kuşaklan eğiten Türk aydınlan- ma dönemi sekteye uğramış- tır. Bugün demokrasimiz, in- san haklan, özgür düşünce ve onun altyapısı lâiklık ilkesi uy- gariık normlannda yerimiz ne- dir? Ulusal ekonomik ve tek- nolojik düzeyimiz nerededir? Halkçılık esaslannı kabul eden Türkiye'de devlet kurumlan ve bürokrasisi ne denli halkın hiz- metindedir? Köktendinci ve teröre yönelen örgütlerie ne ölçüde mücadele ediyor ve Cumhuriyetimizi koruyor, kol- luyoruz? Yargı erki çalışmala- rında etkin ve objektif olarak adaleti mülkün temeli yapabil- miş midir? GSMH'yı aşan borçlarla ve çarpık bir gelir dağıtımıyla ülkede sosyal ba- rışın sağlanması olanaklı mı- dır? Bu sorulan olumlu yanıt- layabilecek bir Türkiye yarat- madan AB'ye girsen ne olur, girmesen ne olur. •Türkiye Atatürk'ün kurdu- ğu ulus devlet niteliğini çağ- daş anlayışlarla, çağın gerek- lerini yerine getirerek sürdüre- cek ve Cumhuriyet'e yönelen tehd'rtleri ve potansiyel teh- ditleri önlemede ulusun zin- de, aydınlık güçlerı her zaman ve koşulda etkili olacaklardır. Bu, Türkiye'nin güvenlik ve çağdaş uygarlığa erişme ülkü- sünün nesnel teminatıdır. • Sonuç olarak; Türkiye'nin AB üyesi olmaya daha uzun bir zaman vardır. Olacaksa Ata- türk'ün özlediği çağdaş uy- garlığa ve gönenç düzeyine erişme yolunda olan, onuriu ve saygın bir Türkiye olarak, tam üye olmalıdır. Türkiye, kendini yönete- mez, kendi kendine adam olamaz, bu birliğe bağlana- lım, bizi adam etsin, stan- dartlanmız yükselsin diye dü- şünen Tanzimatçı ve Sevrci kafalann yönlendirmesi duru- munda daha adaylık sürecin- de, korkarım ki Yunanistan karşısında ya ulusal çıkarta- rından güvenliği aleyhine ödün vermeye zorlanacak, direnirse o zaman da ulusla- rarası toplumun ağır baskıla- nna maruz kalabilecektir. Dileğimiz bu gerçeklerin, bi- lincin ışığında bir uzun ve in- ce yolda Türkiye'yi yöneten- lerin ulusun gelecekleri için, ulus yararına sağlıklı karariar almada irade sahlbi olmalandır. HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ KİM KİME DUM DLMA BEHÎÇAK [email protected] ÇtZGtLtK KÂMtL MASARACI Yıllık iznini kullandığından çizgilerine bir süre ara vermiştir. HARBt SEMİH POROY [OlrA {J TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 16 Arahk CIKINTI SAVAŞ/L 1344'TE BUGÛH, B.DÜMTA SAVAÇr iÇıHDB,ALAAAU KUVVETL&İİ, BELÇİKA \/E LUKBMSUee YÖNÜN- D£ 8ÜYÛK Bfc SALDteiYA SBÇTf. HİTLeR, BM- RJNoeıd sou eücü os, BÜYÜK Bie.KUMAje.oY- NtYAKAK,AUnv0V>UMANINI BLE 6EC.lHME.tL AMACJYLA SAVAÇA SOKJJYOeDü.ÇOKGİZLİ TU- TUİAN SALCH&t PLANI, ALMAAI SEhiERAÜ 6£B> VOU tZUNVSTEDT TAHAf/HDAN UYGUIANIYOK, ZS TÜMtNI gULAN 3 ORDU, 6 AMERlKAN TÜME- Nİ TARAFINDAN TUTULAH AfZDeHNES BÖi£E- SİNE et&YO&DU. AMER.IKAN HATLARJNDA BÛYÛK BİR ÇtK/Ml YAPILDIĞI IÇİN "8ULBE* OCAK AYI İÇJUDE,ALMAHLARIN YENİUGİSİ ZEYTtNBURNU 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN EsasNo: 1999/257-KararNo: 1999/822 Davacı Mehmet Peker vekili Av. M. Sait Pazarbaşı tarafindan, davalı Aysel Peker aleyhine açılan boşanma davasuun yapılan yargıla- ması sonunda: Mahkememizce verilen 5.11.1999 gün, 1999/257 esas, 1999/822 karar sayıh kararla Malatya ili, Pötürge ilçesi, Yediyol, Cilt 0074, K. Sıra No: OO32'de nüfusa kayıtlı Ramazan ve Fatma'dan 4.10.1975 dogumlu Mehmet Peker ile Necdet \e Zübeyde'den 3.12.1974 doğumlu Aysel Peker'inboşanmalanna, 20.250.000 TL. vekâlet ücreti ile 26.252.000 TL. yargılama giderinin davalıdan tah- sili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Karann, adresi meçhul olan davalı Aysel Peker'e teblığ tarihinden itibaren yasal süresi için- de temyiz yoluna başvurmadığı takdirde hükmün kesinleşeceği karar tebliğıni ihtiva eden tebligat yerine geçerli olmak üzere ilanen teb- Hğ olunur. Basın: 62259 DÜZ ÇtZGİ ÜMİT ZtLELt İBDA-C Tıpi CezaeviL -Dikkaat, kumandan geliyor.. Hazır ol.. -Selam sana ey akıncı.. fekbir!. -Allahuekber!.. İlk cümle, bir askeri karargâhı çağrıştırıyor ama değil. Hemen altındaki diyalogları okuyunca emi- nim aklınıza Afganistan'da, Lübnan'da ya da Gü- neydoğu'da bir şeriatçı eğitim kampı gelmiştir. Ya- nıt yine hayır, ama mekânı bir an için unutursanız bu tahmin doğruya yakın kabul edilebilir. Çünkü, askeri eğitimi andıran bu tümcelerin geçtiği yerin o tür kamplardan pek bir farkı yok!.. -Burası Metris Cezaevi!.. • • • Milliyet Gazetesi'nden Ruşen Çakır, geçtiğimiz Cuma günü İBDA-C'Iİ tutukluların görüş gününe katılmış ve gözlemlerini yazmış. Isyandan yalnızca beş gün sonra güle oynaya yakınları ile hasret gi- deren şeriatçılar pek keyifliymiş!. Milliyet'in başlığı şöyleydi: -Şanki İBDA-C kampı.. Bizce 'sanki' si fazla!. Görüş yerine yanında üst düzey komutanlanyla (!) giren Salih Mirzabeyoğ- lu'nun 'tekbir' komutuna militanlarla biriikte ziya- retçiler de hep bir ağızdan 'Allahuekber' karşılığını veriyor. Ardından komutan buyuruyor; 'görüşebi- lirsiniz!.' Tutukluların ve ziyaretçilerin 'sağol' karşı- lığıyla biriikte görüş başlıyor.. Peki, cezaevi görevlileri, güvenlik kuvvetleri ne yapıyor?. Bilemiyoruz, yazıda işin o kısmı yer al- mıyor!. Şeriatçı terör örgütü üyelerinin kaldığı bölüm adeta cezaevinden ayrı bir 'eğitim kampı.' Bir başka deyişle; İBDA-C idare merkezü. Duvarları bayrak ve sloganlarla donatılmış bölümde örgüt üyelerine yakın dövüş öğretiliyor. Her türlü eğitim veriliyor. Ziyaretçiler ve de teknoloji yardımıyla dı- şandakilerle istenilen tüm ilişki sağlanıyor. Planla- nan eylem direktifieri rahatça yerine ulaşıyor. İBDA-C'ye kocaman bir bravo.. Tarihe, bir ceza- evini 'devlet güvencesinde şeriatçı terör kampı' na çeviren ilk örgüt olarak geçmeyi hakettiler!.. Ne işle iştigal ettiklerini bir türlü çözemediğim Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ile Ceza ve Tev- kifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun a da na- çizane bir öneri; Bu şartlar altında Metris Ceza- evi'nin adı değişmeli. Ruhuna uygun yeni adı şu olabilir: -Mirzabeyoğlu İBDA-C tipi cezaevi!.. Sakat(atçı) kafa!.. Kendilerine ısrarla 'liberal' denilmesini isteyen Amerikanofil 1 mandacı takımında bir sevinç, bir tezahürat sormayın gitsin!.. Türkiye'nin Helsinki'de 'aday ülke' olarak ilan edilmesi üzerine bu takımın üyeleri gazetelerde kendilerine sunulan köşelerinde, televizyon ekran- lannda artık Avrupalı olduğumuzu ilan ediverdiler!. Doğaldır; verilen görevi yerine getiriyorlari. Diğer tarafta ülkenin yurtsever aydınları, AB adaylığına karşılık Kıbns ve Ege karasulan konu- larmda verdiğimiz tavizlerin çok tehlikeli olduğuna dikkat çektiler. Finlandiya Başbakanı'nın Ecevit'e yazdığı, "Merak etmeyin" yollu mektubun da Hel- sinki metni karşısında hükmü olmayacağını vurgu- ladılar, çok dikkatli olunmazsa bu yolun bizi aday- lığa deği, kapitülasyonlara götüreceğini söylediler. Böylece mandacı takımın hiçbir bilgi, fıkir içerme- yen terbiyesizce saldırılarına hedef oldular!. Ne beş paralık akıllan' kaldı, ne marjinallikleri, ne de dinozorlukları!. Hele 'vitrin düzenlemekle' görevli biri, müthiş bir buluşla ülkenin yüzakı aydınlara, "Kokoreç muhalefet" ismini yakıştırıp altına da şöyle yazdı: "Türkiye AB adayı olunca belli çeyreler feryadı bastı: Kıbns'ı verdik, bağımsızlık tehlikede. Feryat nedeni değişim korkusuydu. Yani bunlar, Avru- pa'da standart dışı olan kokoreç satışına taraftar. O nedenle bunlara 'Kokoreç muhalefet 1 deniyor." Ne kadar özlü bir anlatım!. Peki sonra ne oldu? Hemen sıralayalım; önce Yunanistan Başbakanı Simitis, Upponen'in Ecevit'e gönderdiği mektu- bu AB Dönem Başkanı olarak değil, Finlandiya Başbakanı olarak yazdığını söyledi. Yani hiçbir kıymet-i harbiyesi olmadığını, Helsinki metninde yer alan maddelerin geçerli olduğunu üstüne basa basa vurguladı. Hemen ardından da New York'ta yapılan ikili görüşmelerde Kıbns Rum tarafı Birieş- miş Milletler Güvenlik Konseyinde görüşülecek karar tasansına, "Kıbrıs'ın tek devlet, tek egemen- lik, tek vatandaşlık ve uluslararası kişiliğe sahip ol- duğunu" belirten bir madde eklenmesini istedi. Kı- sacası Helsinki metninin mürekkebi kurumadan, bazı omurgasızların saldınsına uğrayan yurtsever aydınların dikkat çektiği tehlikeler bir bir yaşama geçmeye başladı. -ışte kirahk kalemlerin sakat(atçı) kafası bu!.. Eposta: [email protected] Faks ve mesaj: (0212) 287 42 41 BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Edebiyat ya- pıtlanna konu olankişüeriben- 2 zerlerinden ayı- 3 ran özelliklerin tümü- 21 Osman- lılarda kapıkulu askerlerine ve kimi devlet gö- revhlerine üç ay- da bir verilen üc- ret... Genellikle yakmakiçinkul- 9 lanılan iri sa- man. 3/ Temeb taklide dayanan sözsüz oyun... Angola'da kullanılan, ' ağaçtanoyulmavesilin- 3 dir biçimli el davulu. 4/ 4 Yunan abecesinde bir 5 harf... Pamuk, yün gibi g şeyleri eğinnekte kulla- nılan araç. 5/ Pişmiş ha- murlayenenvetavuğun göğüs etiyle hazırlanan bir tür çorba. 67 Eski dilde ayak... Sarmısağın antibiyo- tik etki gösteren etkin maddelerinden biri. II Halk dilin- de bibere verilen ad... Bir zaman birimi. 8/ Tuzağa düşü- rülen şey... Bir soru sözü... Çin ve Japonya'da oynanan bir strateji oyunu. 9/ Toplum içrndeki bir kimsenin du- rumu ya da kazandığı sayguılık... Tibet sığın. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ tstanbul'un bir semti. 2/ Dört Halife'nin sonuncusu... Gök cisimlerini gözetleme. 3/ Küba kökenli bir dans ve müzik... Düz ve geniş arazi. 4/ Bağışlama... Bo>-utlar. 5/ Yüz kılogram ağırhğuıda kütle birimi... Çıplak vücut resmi. 6/ Kuran'dabir sure. 7/Yankı... Hararet. 8/ tskam- billerle oynanan bir tür oyun... Bir şeyin varhğım kaldır- ma. 9/ Kırlangica benzeyen küçük bir kuş... Yahya Ke- mal'in hece ölçüsüyle yazdığı tek şiir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle