Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 KASIM 1999 CUMARTESİ
HABERLER
12 Eylül sonrası kurulan YÖK, 18. yıldönümünde yaşgününü kutlayacak kimse bulamıyor
Heryi protesto12 Eylül 1980'de Türkiye'de darbe yapan cuntanın karar alma veyürütme erki Milli Güvenlik Konseyi,
6 Kasım 1981 tarih ve 2547sayüı Yükseköğretim Kanunu 'nu çıkararak özerk ve çoksesli üniversiteye son verdi
Öğretim Elemanları Sendikası
Hocalar
YUSUFZÎYAAY
ÖYÖK'e
karşıİstanbul Haber Ser-
visi - Öğretim üyeleri.
üniversitelerin, 18 yıl-
dırbaskıc» yapısını sûr-
düren YÖK'ün güdü-
mûnden kurtanlmasını
bekliyor. Öğretim Ele-
manlan Sendikası Ge-
nel Başkanı Prof. Dr.
tzzettin Önder, çözû-
mün YÖK"ün tümüyle
kaldınlmasmda oldu-
ğunu söylerken, Üni-
versite Öğretim Üyele-
ri Derneği Başkaıu
Prof. Dr. KadirEnMn
ise YÖK'ün, üniversi-
teleri 2000'li yıllara ta-
şıyacak, yalnizca eşgü-
düm amaçlı yeni bir ya-
pjyla değiştirilmesini
istedi.
Öğretim Elemanlan
Sendikası Genel Başka-
nı Prof. Dr. Izzetrin ön-
der, YÖK'ün. 12 Ey-
lül'ün üstyapı kurumu
olarak üniversitelerde
sermaye hâkimiyetine
dayanan ideolojiyi üret-
mek ve yaymak ama-
cıyla kurulduğunu be-
lirterek, bukurulun des-
potik anlayışla üniversi-
teleri idari ve mali bas-
kı altına aldığını söyle-
di. Hûkümet ortağı
MHP'nin üniversiteleri
ve YÖK'ü yeniden dü-
zenleme girişimlerinin
yanhş olduğunu vurgu-
layan Önder, tepeden
alınan siyasi kararlarm
üniversiteyi tahrip ede-
ceğini; bunun yerine,
oluşmuş üniversite ge-
leneklerinin mevzuatı
belirlemesi gerektiğini
söyledi. Önder, YÖK'-
ün kaldınlmasını istedi.
Üniversite Öğretim
Üyeleri Derneği Baş-
kam Prof. Dr. Kadir
Erdin ise 18 yıl boyun-
ca yapılan tüm değişik-
liklerekarşın YÖK'ün,
12 Eylül'ün merkezi-
yetçi, otoriterve baskı-
cı yapısını en keskin
biçimde sürdürdüğünü
söyledi. Demokratik.
özgür, özerk, üretken
üniversite içın yeniden
yapılandırmanın kaçı-
nılmaz olduğunu vur-
gulayan Erdin, YÖK
düzeninden güç alan
kişilerin dışında oluş-
turulacak yeni ve yalın
bir sistemin kurulma-
sıyla üniversitede de-
mokratikleşmenin ö-
nünün açılacagını kay-
detti.
Tüm Öğretim Üyele-
ri Derneği, Üniversite
Öğretim Üyeleri Der-
neği, Öğretim Eleman-
lan Sendikası, Çukuro-
va Üniversıtesi Öğre-
tim Elemanlan Derne-
ği, 19 Mayıs Üniversi-
tesi Ögretim Elemanla-
n Derneği, Araştırma
Görevlileri Derneği,
Eğitim-Sen İstanbul 6
No'lu Üniversiteler Şu-
besi tarafmdan yapılan
ortak açıklamada da
özetie şöyle dcnildi:
"Oğjnetim etemanla-
ruun YÖK nedeniyle
arzıdananverimlflikve
başanya ulaşmalan
mümkün olmamakta-
dır. Siyasal iktidariar
plansız, popülist ve M-
limdısı bir anlayışlaçok
sayıda tabeia üniversi-
tesi açarak bflimsel ge-
Uşmeye köstek olmuş-
bır,oimayada devamet-
mektedirier. Oysa ne
devlet ne de sermaye,
üniversitelerin bilgi
edinme özgürlüklerine
müdahale etmemeüdir.
Üniversitelenle gerekli
iyileştirmelerin yapü-
masıkaçınılmazdir.Bu-
nun minıan bugünkü
YÖK dü/eni olamaz."
Izmir Üniversiteleri
Öğretim Elemanlan
Derneği Başkanı Prof.
Dr. HamzaBulut da ya-
zılı açıklamasmda,
YÖK Yasası üe bihmin
kurulmasımn mümkün
olamayacağmı söyledi.
InsanHaklan Derne-
ği İstanbul Şubesi'nden
yapılan yazıb açıkla-
mada da polisin olma-
dığı, eğitimin bilimsel
ve özerk olduğu, gi-
yim-kuşamlan nede-
niyle öğrencilerin öğre-
nim haklannm engel-
lenmediği özgür bir
üniversite istedikleri
belirtildi.
İP Öncü Genclik Crubu
'Eğitiııı
gericûeşiyor'
İstanbul Haber Servi-
si - lşçi Partisi Öncü
Gençlik Grubu, YÖK'-
ün 20 yıldır sahip oldu-
ğu "Türk-İslam Senteâ*
fıkirleriyle eğitim siste-
mini gericileştirdiğini
savundu.
ÎP öncüGençlikGru-
bu 11 Başkanı Gökce Fv
rat Çulhaoğlu. yapüğı
yazılı açtklamada, YÖK
Başkanı Prof. Dr. Kft-
mal Gürüz'ün 1999-
2000 öğretim yjlınm
açılışında yaptığı ko-
nuşmanın hem üniversi-
telerin geldiği aşamayı
hem de neler yapılmak
istendiğini apaçık orta-
ya koyduğunu belirtti.
Çulhaoğlu, Gürüz'ün
konuşmasındaki "Biz
Türkler,Osmanlı İmpa-
ratorfuğu'nun hem ku-
rucusu hem de vâris-
yiz" şeklindeki sözlerin,
80'li yıllann temel yö-
nelimi olan Türk-lslam
Sentezi'nin YÖK tara-
fından hâlâsahiplenildi-
ginin bir göstergesi ol-
duğunu savundu. Çui-
haoğlu açıklamasmda
şöyle dedi:
"Bu, YÖK'ün ne ka-
dar gerici bir vapüanma
olduğunuortayasermek-
tedir. Şimdi, MGKnin
istekkri doğrultusunda
türban genelgesini yü-
rürtüğe koyan ve kinii
rektörieri görevden alan
YÖK,a*ndabukarar-
tanzorlamaytaalmakta-
dır. Bu nedenle bizfcr,
YÖK tarafindan laiklik
yönünde atüan tüm a-
dımlan destekterken, di-
ğertaraftan YÖK'ün bu
geridyanma karşı müca-
deie etmeüyiz."
YÖK'ün İstanbul
Üniversitesi başta ol-
mak üzere btTçok üni-
versiteye smav sistemin-
de "Amerikan moden"
getirdiğine dikkat çeken
Çulhaoğlu, "Amerikan
modeü,ünh^rsiteterinıi-
n sömürge okullanna
çevirroektedir dedi.
12 Eylül cuntasının. üniversite-
leri tek merkezden yönetmek ama-
cıyla kurduğu Yüksek Öğretim
Kurumu (YÖK) bugün 18 yaşına
girmesine karşm ne öğretim ele-
manlan ne de öğrenciler yaşgünü-
nü kutlamak istiyor.
12 Eylül darbesinin ardından ül-
ke yönetimine el koyan Milli Gü-
venlik Konseyi'nin, üniversiteleri
özerk olmaktan çıkanp devlet da-
irelerine, öğretim üyeleri ve üni-
versite yöneticüerini bilim adam-
lığından memura dönüştüren anla-
yışla kurduğu YÖK, denetimınde-
ki hiçbir üniversitede 18. yaşını
kutlayacak kimseyi bulamıyor.
YOK, kurulduğu günden bu ya-
na geçen 18 yıl içinde her yaşgü-
nünde protesto gösterileriyle anım-
sanıyor. 12 Eylül 1980'de Türki-
ye'de darbe yapan cuntanın karar
alma ve yürütme erki Milli Güven-
lik Konseyi, 6 Kasım 1981 tarih ve
2547 sayılı Yükseköğretim Kanu-
nu'nu çıkararak özerk ve çoksesli
üniversiteye son verdi.
Cuntacılann eski uygulamalan
eleştiren ve YÖK mevzuatma ge-
rekçe gösterilen görüşlerine göre,
YÖK öncesinde, seçime dayalı yö-
netim özerkliği işlememiş; öğre-
tim üyesi bulunamamış; genel dü-
zenleme ve eşgüdüm eksikliği ya-
şanmış; eğitim, araştırma ve yayın-
larda etkin denetim sağlanamamış-
tı.
Bu anlayışın yaşama geçirilme-
siyle üniversitelerdeki 1500 öğre-
tim üyesini 1403'lük sayıp üniver-
siteden uzaklaştıran ilk başkanı
Prof. Dr. thsan Doğramacı'yla öz-
deşleşen YÖK, akademi ve yükse-
kokullan üm'versite çatısı altında
birleştirdi, farklı kanunlara göre
verilen akademik unvanlan eşde-
YÖK'ü protesto etmek isteyen öğrenciler her yıl polisin şiddet gösterisine katianmak zonında kalıyor.
YOK, demokratik
üniversiteye engeltPEKYEZDANt
Üniversite öğrencileri, bugün
YÖK'ün sadece üniversitelerin soru-
nu olmaktan çıktığı, tüm eğitim sis-
temini ilgilendıren "bir demokrarik-
leşme sorunu" olduğu fıkrinde birle-
şiyor. Öğrenciler, YÖK'ün kaldınl-
masının, tüm eğitim sisteminin yeni-
den yapılandınlmasının, parasız ve
demokratik bir eğitim sürecinin baş-
latılmasmm, tüm eğitim bileşenleri-
nin ve demokrasi mücadelesi veren-
lerin başlıca talebi olduğu-
nu söylüyorlar. "tstanbul
Üniversitelerinden Öğren-
ciler Platformu"ndan bir
grup öğrenciyle, sorunlan.
üniversiteye yönelik talep-
leri ve YÖK'le ilgili düşün-
celeri üzerine konuştuk:
Selami Akcan (tstanbul
Üniversitesi Edebıyat Fa-
kültesi öğrencisi): YÖK,
merkeziyetçi ve baskıcı ya-
pısı nedeniyle üniversite-
nin demokratik ve özerk
yapıya kavuşturulmasının
önündeki en büyük engel. YÖK, üni-
versiteleri tıcari birer kurum olarak
örgütlüyor. Dolayısıyla, YÖK'ün uy-
gulamalanyla Türkiye'de ekonomik
seviyesı yüksek ailelerin çocuklan
eğitim görmeye hak kazanırken, ge-
lir durumu düşük ailelerin çocuklan
eğitim hakkından yoksun bırakılıyor.
Üniversiteler bilimsellikten uzak. ya-
ratıcı olmayan, katılımcıhktan yok-
sun, ezberci bir sistemle her yıl yüz-
lerce genç mezun ediyor ve bu şekil-
de dıplomalı işsiz sayısı da gün geç-
tikçe artıyor.
- Sizce üniversitelerin yönetimi na-
sıl olmak, talepleriniz nelerdir?
MübarekBerkjürek (İstanbul Üni-
versitesi Edebiyat Fakültesi ikinci sı-
nıf öğrencisı): Üniversiteleri YÖK
yerine öğretim üyeleri, öğrenciler ve
üniversite çalışanlanndan oluşan, ta-
ban inisiyatifıne dayalı ve özerk bir
koordinasyon kurulunun yönetmesi
gerekiyor. Üniversitelerin, siyasal ik-
tidarlann denetiminden çıkanhp
özerkleştirilmesı gerek. YÖK, öğre-
tim üyelerinden en fazla oyu alan öğ-
retim üyesini değil de kendi istediği
öğretim üyesini rektör olarak atıyor.
Biz, 2000'li yıllarabuutançla girmek
istemiyoruz.
Selami Akcan: Eğitime a>Tilan kat-
kı payının arrtınlması ve bunun dağı-
tımmın ünıversitelerce oluşturulacak
demokratikbir kuruka yapılması ge-
rek. Aynca öğrencilerden alınan her
türlü paranın ve harcın da kaldınlma-
sını istiyoruz, çünkü eğitimbir sosyal
hakür.
Moray Morgül (IÜ Felsefe Bölü-
mü 3. sınıf öğrencisi): Öğrenciler ve
veliler öyle bir alıştırılmış ki, YÖK
"Harçlarayüzde300zam yaptnn" di-
yor. kimse gıkını çıkarmadan gıdip
ödüyor. Ben ikinci öğretim öğrenci-
siyim. Bu yıla kadar harçlanmız bi-
rinci öğretimin hep ikı katı olurken,
bu yıl dört katı oldu, 210 milyon lira
harç ödemem gerek. Babam işçi, bu
parayı ödemek için çahşmak zorun-
dayım, ancak o zaman da derslere de-
vam edemiyorum. Durumumu deka-
na anlattığımda dinlemedi bile.
YÖK'ün, üniversitelerin kapısını
emekçilerin çocuklanna kapatması-
na dayanan tüm bu sorunlan birebir
yaşıyoruz.
PınarGül(lÜ Felsefe Bölümü 2. sı-
nıf öğrencisi): Bize ılkokuldan itiba-
ren "üniversiteye girip adam otanak"
fikri aşılandı, üniversiteye girdik, an-
cak büyük hayal kınklıklanna uğra-
dık. Akademik ve bilimsel
eğitimden uzak bir eğitimle
karşılaştık, halktan koptuk.
Çaj'an Çahk (IÜ Edebiyat
Fakültesi 3. sınıf öğrencisi):
Sabah okula geldiğimde po-
lisin beni "şüpheli" diye gö-
zaltına ahp sorguya çekme-
sini istemiyorum. Mesela
ben, üniversite içinde, hiçbir
şekilde kanşmadığım halde,
birolaydan ötürübirisi adımı
verdi diye gözaltına ahnıp
karakolda sorguya çekildim.
Bu şekilde öğrenci hareketi
sindirilmeye çalışılıyor.
- Okula türbanla giribnesini >asak-
lav^n Küık-Kıyafet Genelgesi'yle flgüi
düşünceleriniz nedir?
Mübarck Berkyürek: Siyasal Is-
lamı Türkiye'de özgürlüklerin kar-
şısındaki en büyük düşmanlardan biri
olarak görüyoruz. Siyasal Islamcılar
türbanı sımge olarak kullanıyor. "tn-
san haklanvedemokrasiye dair" söy-
lemleri takıyyeden başka bir şey
değil, bu nedenle bu söylemlere kan-
mamak gerek. TüTban, siyasal ls-
lamın simgesi olmasınm yanı sıra
kadınlann özgürlüğünü tehdit eden
bir unsurdur. "Demokrat" olduğunu
söyleyen herkesin türbana karşı net
bir tavu alması gerekiyor.
ğer hale dönüştürdü. Akademik
unvanlann verilmesini kolaylaştı-
ran uygulamalanyla öğretim üye-
si kalitesini düşürüp sayısını artu-
ran YÖK, buna paralel olarak sa-
yısmı 71'e çıkardığı üniversiteler-
de Türk-tslam Sentezci kadrolaş-
manın yolunu açtı.
Ozerkliğe veda
YÖK öncesinde fakültelerin bi-
le sahip olduğu tüzelkişılik orta-
dan kaldmlıp, tûm üniversitelerin
özerkliği ellerinden alındı. Tüm
yetkileri eline alan YÖK. rektörle-
re verdiği aşın yetkilerle de onlan
çoğunlukla merkezin ka-
rarlannı uygulayan amirle-
re dönüştürdü.
YÖK, aradan geçen 18
yılda öğrenci kontenjanla-
rını aşın oranlarda arttınp,
üniversitelerin akademik
kimliklerinin aşınmasına,
onlann meslek öğreten
eğitim kurumlanna dönüş-
melerine neden oldu.
Üniversitelerin özelleş-
tirilmesi eğiliminı taşıyan
YÖK, sayısını 19'a yük-
selttiğı vakıf üniversitele-
rinin sayının olabildiğince
arttınlmasım istiyor.
YÖK'ün bugünkü baş-
kanı Prof. Dr. Kemal Gü-
rûz, öğrenci katkı paylan-
nın arttınhp, vakıf üniver-
sitelerinin halen yüzde 2
olan payının daha da arttı-
nlmasmdan yana olduğu-
nu sık sık dile getiriyor.
Gürüz döneminde ÖSS
sisteminde yapılan deği-
şiklikler ve hatalarla bin-
lerce üniversite adayınm
mağdur olması, seçimler-
de en çok oy alan rektör
adaylannın Cumhurbaşka-
nı'na gönderilen aday liste-
sinde alt sıralara yerleşti-
rilmesi ve sürgün cezalan
YÖK'e olan tepkileri art-
tırdı.
YOK
Yasası
zarar
veriyor
İstanbul Haber Servisi -
Araştırma Görevlileri
Derneğı Yönetim Kurulu
üyesi Zeynep Güler,
baskıcı ve merkeziyetçi
yapısından dolayı
YÖK'e, yasanm çıktığı
ilk günden beri karşı
olduklannt belirterek
yasanın kötü
uygulamalanyla hep yüz
yüze olduklannı söyledi.
Yasanın, araştırma
görevlilerinin işlerinin
tanımı ve iş
güvenlikleriyle ilgili
birçok olumsuz yönü
bulunduğunu belirten
Güler, araştırma
görevlilerinin alımından •
kullammına kadar
tanımının belirsizlikler
içinde olduğunu
vurguladı.
Güler, "Toz almadan
lartasiye işlerine kadar
her işi \^pan araşûrma
görevlileri. sadece
araştırma projelerinde
kullanılmalı ve araştırma
görevlilerinin akademik
çalışmalanna yönelik
uygunortam
sağlanmalıdır" dedi.
Güler, ünı\ersıtelerdeki
öğrenci sayısınm
YÖK'ten sonra çok hızlı
biçimde arttığını, bu
nedenle eğitim
kalitesinin adeta "Hse
düzeyine" düştüğünü
savundu.
Üniversitelerde eğitimin
kalitesini göstermek için
"yaym sayısı
1
' gibi
niceliğe dönük
değerlerin önemsendiğini
belirten Güler, "Halbuki
bilimsel çahşmalarda
m'celik değU nitelik
önemlidir" diye konuştu.
Güler, devletin devlet
üniversitelerine yatınm
yapmaması ve
teşviklerini vakıf
üniversitelerine
yöneltmesi nedeniyle
öğretim üyeleri ve
araştırma görevlilerinin
özel üniversitelere ve
özel sektöre kaydığmı
söyledi.
CUMARTESİ
YAHLARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Server Abi Hoşgeldin
Seni önce babamın arkadaşı olarak tanıdım. 70'li
yıllardı. Göztepe'de oturuyorduk. Bahçesinde güller
olan bırkaç katlı bir apaıtmanın giriş katında. Şimdi
yerinde dev bir apartman yükseliyor. Bahçesi ve bah-
çesinde güller var mı, bilmem. Sen de Göztepe'de
oturuyordun. Bazı akşamlar babamı ziyarete gelırdin
ve uzun sohbetleriniz olurdu. O sırada emeklilik dö-
neminin başlangıcında olan babamla tanışıklığınızı.
sen İstanbul Hukuk Faküttesi'nde asistanken aynı fa-
kültede son sınıf öğrencisi kardeşim Namık sağla-
mıştı. Yaşça, kuşakça bizlere daha yakın olduğun hal-
de, senden birkaç kuşak daha yaşlı babamla dost-
luğunuza sanki daha çok değer verdiğini hissediyor-
dum. Bu sıcak dostluğun nedenlerini "Sanat Eme-
ği" dergisinin Şubat 1979 tarihli 12. sayısında ya-
yımlanan şiirlerinden "Otobiyografı" adlı olarnnın ilk
dizelerindegörebiliyorum: "793) yılındaJ Istanbul'da
doğdum./ Babam küçük bir memurdu,/ annem bir
ev kadınü Ikisinin de bugûn rarımerte ananm ad/a-
nnı./ Çocukluğum Doğu'da geçti,/ Kars'ı ve Van'ı iyi
bilirim,/aslında Van'lıdırecdadımızJ llkanılanmı so-
rarsanız, /Kars'ta, Cilâvuz'da,/ babamın nahıye mü-
dürlûğü zamanında,/ Köy Enstitüsüyle ilgilidir;/ o
uyanışı unutamam!" Bu dizeleri yıllar sonra bir kez
daha okurken anlıyorum ki, sen, babanın nahıye mü-
düriüğü yapmış olduğu yeıierde ve yaklaşık olarak
aynı zamanlarda ziraat müdürlüğü yapmış olan ba-
bamda biraz da kendi babanı görüyor; evimizin sı-
cak, alçakgönüllü ortamında kendini biraz da baba
ocağında gibi hıssediyordun. Babam da senin coş-
kun kişiliğinde, anlartıklannda, kendi Doğulu gençli-
ğine yolculuklar yapıyordu... Bir de, kuşkusuz, ileri-
cı kişilikleriniz, demokratlığınız, yurtseverliğiniz... (Ba-
bamla dostluğunuz sen ülkeden aynldıktan sonra da
arada bir mektuplaşmalannızla sürdü. O seni hep
sevgiyle, özlemle, saygıyla andı. Sen onun ölümün-
den sonra, Strasbourg'dan telefon ederek, törene ka-
tlamamış olmaktan oturu duyduğun üzüntüyu bildir-
din ve babamın mezanna senin için bir kırmızı gül bı-
rakmamı istedin...)
• • *
Sözünü eröğim şiirin 22 Ekim 1978'de, Londra'da-
ki "Stoke Mandeville" Hastanesi'nde yaalmış... Ya-
ni 7 Nisan 1978 günü, akşam karanlığında, Gözte-
pe'dekı evine gitmekteyken uğradığın alçakça sal-
dın sonrasında, açılan yaralann tedavisi için yurtdı-
şında çabalar sürmekteyken... Senin şair yönünü çok
kişi bilmez... "Sanat Emeği"n\n bu ve birkaç başka
sayısında yayımlananlar dışında şiir yayımladığını
anımsamıyorum. Bunlan kitaplaştıımadın da. Fakat
"sapına kadarşair" diye tanımlanan kişilerden oldu-
ğunu kendin herkesten daha iyi bilirsin... Büyük bir
romantik olduğunu da... Belki de benim şu dünyada
tanıdığım en romantik insansın... Yüreği duygularia
dolup taşan... Böyfe bir insanın, yürek taşmalannı ak-
Iryla dizginleyerek bilim alanında dev yaprtlar verme-
si çok daha güç birolaydır... Sen bunu başardın... Öte
yandan, en güç anlaşılabilecek konulan ırdelerken bi-
le akademjk.can sıkıcılıkXan,uzak kalabüişin, aydvp-
hk, coşku dolu ditin ve anlatımın, hiç kuşkusuz bu şa-
ir kişiliğinle de ilgili...
•••
Yurtdışındaki zorunlu bulunuşyıllanmızda bana en
çok ve içten yakınlık gösteren kişisin. Birkaç yaban-
a ülkedeki tedavi çabalan da fazla sonuç vermeden
Türkiye'ye dönüşunden bir süre sonra, 1981'de,
Strasbourg Türk Etütleri Enstitüsü'nün çağnsıyta (ça-
lışmalarını bugüne kadar kesintisiz sürdürdüğün)
Fransa'ya g'ıttin. Benim zorunlu olarak ülkeden ayn-
lıp Fransa'ya gelişimde sen yaklaşık beş yıldır ora-
daydın. Yabancı bir ülkede sürgünlüğün ilk dönem-
lerinin izlenimlerini, sıkıntılannı, çırpınışlannı birkaç
satırda özetlemek olanaksız... O ilk dönemlerin güç-
lüklerini aşmamda senin desteğiniunutamam. Stras-
bourg'daki tekerlekli sandalyenden, benim sürgün
mekânım Paris'e, nasıl bir özveriyle, içten, gösteriş-
siz bir yücegönüllülükle ulaştığını...
Gerek sürgün yıllanmda, gerek ülkeye dönüşüm-
den sonraki Fransa yolculuklanmda birçok kez bu-
luştuk. Yorgun, kederii anlannadatanıkoldum... A-
ma tyimserliğini, direncini, umudunu hiç yitirmedin,
biliyorum. Tıpkı, yine "Sanat Emeği" dergisinin Ekim
1978 tarihli 8. sayısında yayımlanan "Mutlaka Bir
Gün" adlı şiirinin dizelerindeki gibi: "Günler büyük
acılaria geçiyor/ ama büyük umutlarfa da.l Ve diye-
bilirim ki hayatta,/ hiç bir zaman,/ böylesine umutlu
olmadım gelecekten,/ bir kötürüm olmama rağ-
men.l/ Ve işte şuracfa,/ dosf ve düşman,/ herkese
ilân ederim ki,/ ayaklanmı birsavaşta kaybettim,/yi-
ne birsavaşta kazanacağım./ Ve mutlaka, ama mut-
laka birgün,/ karanlığın vezulmün/ sığındığı son ka-
leyi fethe gidenl kitlelerin içinde olacağım.// Günler
büyük acılaria geçiyor,/ ama büyük umutlarla da..."
• • •
Paris'te Yılmaz Güney'i Pere-Lachaise Mezariı-
ğı'nda toprağa verdiğimiz 1984 yılının o keder dolu
eylül gününü ve senin orada yaptığın konuşmayı na-
sıl unutabilirim... Ben de, Believille'den, Gambet-
ta'dan geçerek ünlü mezarlığın cadde genişliğinde-
ki yollannı dolduran krtlenin içindeyim... Orada, Yıl-
maz'ın tabutu mezara indirilirken, tekerlekli sandal-
yende yaptığın konuşma, bütün o sözler ve görün-
tüler, bu ülkenin acılı tarihinin en unutulmayacak say-
falan arasındadır... Konuşman, neredeyse bir çığlığa
dönüşen veda haykınşlanyla sona ermişti: "Elveda
Yılmaz! Elveda, elveda, elveda kardeşim!"
Hayatlarımız elveda yaralanyla delik deşik... Ama
yenilmedik, yenilmekniyetindededeğiliz... Bunun en
yakın, en görkemli kanrtı, senin 18 yıl sonra, sadece
ayaklannı değil, bu ülkenin tüm aydtnlannın, tüm yurt-
severlerin yüreğini kazanmış olarak yurduna bu za-
ferlidönüşündür...
Server Abi hoşgeldin...
Büyükelçi Korantis
4
Tatbikatlaruı
ertelenmesi olumlu'
ANKARA (CumhuriyetBürosu)-Türk Silahh Kuv-
vetleri'nin (TSK) Türkıye-Yunanistan dostluk orta-
mına paralel olarak bir tatbikatını yapmayacağı yolun-
daki haberler Yunanistan tarafmdan olumlu karşılan-
dı.
Yunanistan'ın Ankara Büyükelçisi Yannis Koran-
tis, dün TSK'nin 25-26 Kasım tarihleri arasında ya-
pacağı Toros tatbikatı sırasındaTürk F-16 uçaklannın
Kıbns'a inmeyeceği, aynca her yıl KKTC ile ortak ya-
pılan 'kararhlık tatbikatı'nın da bu yıl yapılmayacağı
yolundaki haberlerin doğru olması durumunda, bunun
iki ülke ilişkilerine olumlu yansıyacağmı belirtti.