Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 KASIM 1999 PAZARTESİ
OLAYLAR V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyetcom.tr
Türk Diş Hekimliği'nin Dünü ve Bugünü
Prof. Dr. Üter UZEL Çukurvva Um Dış Hekım. Fak Dek
B
ugun ulkemızde modern yapısıveyaklaşımıvlagelışmışulkelerde-
dış hekımlığı eğıtımının
başlamasının9l vıldonu-
mudur Son ıstatıstıklere
gore Türkıve'de dış hekı-
mı sayısı 15 000'e ulaş-
mıştır 43 000 kışıve btr dış hekımı duş-
mektedır Dengesız bır dağılun soz konu-
su olduğundan bu sayı Istanbul'da 1000
iken. Sıırt'te 30 OOO'ı bulmaktadır Kışı
başına yılda 55 gram dış macunu tuketıl-
mekte, her 4 kışıyebır dış fırçası duşmek-
tedır (Ingıltere'de kışı başına 500 gram
macun, 2 5 fırça bızden 10 kat fazla)
Toplumun ağız-dış sağlığı durumuda dun-
>a normlanmn çok gensındedır Atatûrk
çağının sınırlı koşullannda yapılan bır ıs-
tatıstığe göre 1932'den ben hıç ılen gıdıl-
memıştır Hâlâ 12 yaşında her 100 çocuk-
tan 83'ünun ağzında çüruk vardır Gelış-
mış ulkelerde ıçme sulanna, süte tuzaka-
tılan ya da tablet olarak çocuklara venlen
fluorla çurûk artıkbır sorun olmaktan çık-
mış, bazı lskandınav ulkelerınde dış hekı-
mı ışsızhğıbaşlamış ve fakülteler eğıtıme
kapatılmışken bızde bır ıkı göstermelık
çaba dışında hıçbırcıddı adım atılmamış-
tır Kırsal kesımın, gecekondu bolgelen-
nın guzelım ınsanı bakımsız ve noksan
dışlenv. le gulünce bırden çırkınleşır Var-
lıklı kesımde de ağız dış sağlığı eğıtımı
alanlar dışında, mtelıklı bır hızmet gotu-
ruldüğu sovlenemez. Dişçflık Zanaaü'nı yu-
ruten Turk dış hekımlığı bugunku kafa
kı çağdaş bılımSel vaklaşımın yûzyıl ge-
nsındedır Belkı de aynı kulvara henuz gı-
rememıştır ÇünküTürkdışhekımı dışor-
ganını korumaya yönelıkbu felsefey le ye-
tıştınlmemıştır "Bardağın boş olan yan-
sına" bakıldığında sonuç bu denlı acıdır
Bu sonuca nasıl gelındı0
Içınde yaşanan,
kımılennın ışıne gelmedığı ıçın gündeme
geürmedıklen, kımılennın de ayırdına va-
ramadıklan bu karanlık tablonun nedenı-
nı mesleğın tanhsel gelışımının ıyı ırde-
lenmemış olmasında aramak gerekmekte
dır Tûrkıye'de modem anlamda tıp ve dış
hekımlığı eğıtımının hangı tanhsel süreç-
len geçtığını ırdelemek bır zorunluluk ol-
maktadır
Türkiye'de Modern Tıp Eğıtımının E v-
rden: Bızde modern tıp eğıtunı 18 yüz-
yılda asken tıp eğıtımı olarak başladı
1827'deaçılanTıpluuıe 1839'da Avustur-
ya'dan getınlen hocalarla ve Fransızca ola-
rak >apüan eğıtımle tam anlamıyla Baü-
lı bır kuruma dönuştu Chartes Ambroise
Bernard (1805-1844) kendı ekıbıyle beş
yıl gıbı kısa bırsurede daha sonrakı tıp oğ-
rencıleruıe hocalık yapacak kuşağı yeuş-
tırdı Tıpegıtırrundedevnrnsayılabılecek
bu eylem, medreseden yetışme yerlı ho-
calar ya da Avrupa'ya tıp eğıtımıne gon-
denlen fakat orada "okul yenne operaya
devam eden" Osmanlı ustduzey burokrat-
lannın çocuklanyla yapılabılır mıydı''
Kuşkusuz hayır Tıp eğıtımındekı ılende
ortaya çıkan aksamalar da sûreklı ıyıleş-
tınlmelerle çıdenlmeye çalışılmıştn- Prof.
Dr.CemılTopuzhı'nun(1866-1958) 1910
yılında yaptığı eğıtım devnmı bunun gu-
zel bır orneğıdır Cemıl Paşa. kendı ıfade-
sıvle "Fakülteveuğramayıpavdanayage-
lerek dolgun maaşlanıu alan ve Çarşıka-
pı'da muavenehaneçahşüran hocalarT bır
kalemde uzaklaştırarak unlu reformunu
başanruştır Bundan sonra Turk tıbbı,Ba-
ütıbbınakoşut bırgehşmeızlerruştır Tıb-
bımızın araştıncı ve yaratıcı yamnın ye-
tersız olduğu öne sûrûlebılır ama dunya-
da ve ûlke genelınde seçkın bır yen oldu-
ğu da kuşku gotürmez
Türkıve'de Dış Hekunligi Egiömi Nasıl
Getişti? Vukandâ açıklanan np eğıtımın-
dekı evrelenn dış hekımlığı eğıtımınde
hıç yaşanmadığını goruyoruz Modern
eğıtırrun başladığı 1908 yılına kadar dış he-
kımlığı, cerrahlar ve berberler tarafindan
yapılıyor, Tıp Fakültesı'nce bazılanna sı-
navla ızın (permı) venlıvordu
O zamankı adıyla Dişçı Mekteb-iÂia'nm
açılması Tıp Fakültesı nde kuçuk cerrahı
hocası Prof. Dr. Hafit Şaa Kösemihalın
(1869-1921) çabalanyla gerçekleştı Ha-
ht Şazı, dış hekımlığı alanmda herhangı
bır akademık eğıtım almamıştı Tüm bı-
nkımı Pans'te ve Vıyana'da devam etüğı
muayenehaneler ve kurslarla oluşmuştur
Hocası ve Tıp Fakültesı Dekaru Prof Dr
Cemıl Topuzlu'yu da okulu açma konu-
sundaguçlukleıknaetrruştı Çünkü hekım-
lerdış hekımlığını bır "esnafhk" olarak gö-
rüyorvekuçümsüyorlardı Saygm bır cer-
rahıprofesorünün bumeslege he\ es etme-
sı onlan yadırgatmıştı Bu nedenle okulun
açılışı, dönemın Mıllı Eğıtım Bakanı Em-
rııflah Efendı ıle Cemıl Topuzlu'nun gız-
hce anlaşıp bütçeye sembolık odenekkoy-
durtmasıyla gerçekleştınlebıhnıştır
Tanhsel kaynaklar bıze okulun, şımdı-
lerde olduğu gıbı hazırlıksız açıldığını
gostermektedır Hekımlenn yanlış kanısı
boyle bır mesleğın nrtelığı hakkında ka-
muoyu oluşturulmadığını göstenyor O
zamankı genel yaklaşım bu mesleğı "Ber-
berienn ehnden kurtarmak*7
ıdı Oysa
1839'da ABDde Balümoreda açüan ılkdış
hekımlığı okulu kısa sure sonra bır up
dalı gıbı eğıtım vermeye başlamış, böyle-
ce her şev yeTİı yenne oturmuştu Bızde-
kı bu yanlış hareket noktası dış hekımını
tıp doktorundan her zaman aşağıda ve ge-
n bır konumda tutmuştur
Öte yandan okulun eğıöm kadrosu ıçın
hazırlıkdayoktu Çağnlanhocalargenel-
lıkle Beyoğlu'nda dışçıhk yapanlar ıle Ha-
htŞazfnınkendısıdir Sonra bunlann ço-
ğu ulkeyı terk etmış, Halıt Şazı alö dersın
bocahğjnı bırden(') üstlenmışür Boyle bır
eğıtım ıçın Ataturk'ün 1933 Ümversıte
Devnmı oncesı yaptığı gıbı yurtdışında
eleman yetıştınlebılır ve okul sonra açıla-
btlırdı ya da 1839'da olduğu gıbı dışardan
öğretim uyesı çağnlabıhrdı Ancak ön-
yargılı kuçümseme böyle bır çözümü hıç-
bır zaman gündeme getırmemıştır Dola-
yısıyla kendılen hıçbır köklu eğıtım alma-
mış hocalar, ılendekı eğıtım kadrosunu
oluşturacak kışılen yetıştınnışlerdır kı
meslek bunun çok sıkıntısını çekmıştır,
şımdı de çekmektedır
Bugun 13'u devlet, 1 'ı ozel olmak üze-
re toplam 14 fakülte vardır Yapüan sap-
tamalar venlen eğıtırrun koruyucu dış he-
kımlığı agırhklı olmadığı bıçımındedır
Bunun basıt anlatımı "tedavı edderekağız-
da btraküabtlecek dışleruı çekılıp protez-
le eksigın gıdenlmesrdır Dünya Sağlık
Örgutu'nun şıddetle karşı çıktığı bu durum,
Tûrkıye'de sıradan uygulamalardır Şun-
dıye değın yetışen kadrolarda mesleğe ba-
kışyukandakıgörüşlebıçımlenmıştır Ko-
ruyucu dış hekımlığıne ağırlık vermeyen
böylebır görüşle vapüanuygulama, bırey-
de organ kaybına neden olmakta, çözüm
pahalıva mal olmaktadır Önenlen çözû-
mun (protez. v^rlıklılara ımplant) gıderek
yoksullaşan toplumda benımsenmemek-
tedır Sorun doğru belırlenırse çozüm de
"gerçekçı olur Meslek yuksehşe geçer Bu
yüksehş, toplumun aği dış sağnğının mü-
kemmellığıyle somutlaşır
Sonuç olarak dış hekımlığınde tanhsel
gelışım surecımn ıyı belırlenmemesı, mes-
lek sorunlannı ve Turk toplumunun ağız
dış sağlığı sorunlannın çözûmünü yanlış
ya da >etersız saptamaya (tespıte) götur-
müştur
(1) Vzel t Cumhurnet Yıllan Boyunca
Türhye de Çocuk Dış Hehmhgı II Ulusal
Çocuk Kulturü Kong Ankara 1999 s 406-
417 (2) Ağız Zty Sağlığı nda Son Gelışme
ler DûnvaSağlık Teknık örgutü Raporlar Dı-
zısı 93-826. Çevıren t Vzel Adana 1997
ARADABİR
YASEMtN YAZICI
HerkesDemokrasiktiyor!
Demokrasıısedemokratlarlayaşayabılıyor duşun-
celerın ozgurce soyienmesıyle gerçekleşıyor Herke-
sın surgrt konuştuğu değıl dınlemesmı de bıkjığı yer-
lerde soluk alabılıyor Demokrasıyı çıkarcı hedeflere
varana dek ıstemekle de ne kı demokrat olunmuyor
Son gunterde ıse demokrasıyı Batı sapkınlıklann-
dan bın olarak aşağılayanlar en fazla demokrasi yan-
lısı oldular, demokrat olmayarak demokrasi ıstıyorlar
Böyle bır ıstek ne anlam taşımaktadır'
7
Geçen gunlenn bınnde vapurda yanım sıra oturan
ıkı kışı aralannda konuşurken bınsı "Bır ınsan haklan
tutturmuşlar, bır de duşunce özgurtuğu Sankı başka
bır şey yok'" dedı Irkıldım Çunku yaşamaya çalıştı-
ğımız sıstemın en yurutucu mekanızmalan ınsan hak-
lan ve de duşunce ozgurluğu Nasılsa bu ıkı kavram
da halkın gozunde kuçulup azımsanan "şeyler" otmuş
ve yıne nedense, kışısel şıddetle yuzleşmeden kımse
bır turiu "ınsan haManndan" yana olamıyor Demok-
rat duşunme alışkanlığı ne bıreysel yaşamımızda var
ne de toplumsal ılışkılenmızde Bu, bızım gıbı her
alanda her şeye karşın neredeyse umarstz Wr iktıdar
hırsı ıçınde çırpınan tum toplumlann trajedısı
Ulkenın çogunluğu sosyo-ekonomık açmazlann ço-
zumsuzluğunde hergun aıle cınnettenne gebeyken, öte
yanda ust kesımındekı zengınlığın ıse buyuk devlet
soygunlan ve yolsuzluklanyla beslendığı açıkça orta-
da Duşunen ınsanlann avlanmasından hâlâ vazgeçe-
meyen bır iktıdar anlayışı eğıtımsız ınsanlann duygu-
lannı somurme alışkanlıklannı sıyasal ılke halıne gett-
ren sıyasıler her yanı kuşatmış sankı herkes artık "e/-
leryukan" durumunda duraksamış, bır şeyı beklıyor
Demokrasının ulkeye ılk adımını attığından bu yana
bu yanıltmaca surmekte Demokrasi ılk kez Demok-
rat p) Partı donemınde halkın eğıtım alanlannı komu-
nıst karalamalaıia kapattınp kendıne karşı duşunen-
len emnıyet mudurluklennde toplayıprfadelennıalarak
hapse atarak kendını gostemnış ve bu arada da de-
mokratık (') bır bıçımde devletın kasasından yenı zen-
gınleryaratılmıştı Tek partı donemındekı baskı yalan-
cı, ozgurluklerte katlanarakyenı demokratık sureçte de
surmuş ve bugunlere dek bata-çıka gelınmıştır Aydın-
lannpekçogusosyal ekonomık fızıkselaçıdanbuağır
baskının altında dırenmışlerdır Halk eğıtımsızlık ve
yoksulluk ıçınde, sezgılenyle ıktıdann açık tuttuğu yol-
larda kendı sorunlannı çozmek ıstemış ancak aydın
ınsanı gozden duşurmeye çabalayan iktıdar anlayış-
lansayesınde aydınlanmadan korkan ancak kendı ben-
zertennden umut eden kıtleler ortaya çıkmıştır -Bakı-
nız Itderter ve krtleten (') ve mahallenın mılyonerlen (')-
Oysa bılındığı gıbı, demokrasi bır yonetım bıçımtdır
Ama demokrat olmak ınsan a ılışkın bır yapılanmadır
Bu yuzden şenat yanlılannın demokratık ıstemlen yal-
nızca bır kandırmacadır; uğruna yuruduklen yolun so-
nunda demokrasi yoktur ve demokratlar yalnızca bu
yuzden karşıdır onlara Çunku bıreylenn dın ınançlan-
nın ozgurluklerı yalnızca gerçek bır demokrasıde va-
rolabıhr Demokrat olmak hoşgoruden ote, karşımız-
dakıne duyduğumuz samımı anlayıştır Her bırey, ken-
dı ınançlanyla ozgurce baş başa kalmak hakkına sa-
hıptır Dın bır ıdeoloji olamaz olduğunda ıse ortaçağ
karanlığında engızısyon acılanndan başka bırşey ge-
tırmemıştır Dın bır dayatma olamaz
Ve dıncıler demokrasıyı geçıcı bır kalkan gıbı kullan-
mak ıstedıklen ıçın demokratlar onlara kızıyor; kendı-
lenne omek aldıklar^ılkelerde ya kan gövdeyı goturu-
yor ya da şenat dışında hıçbır duşunce açıklanamıyor
Bu nedenle demokrasi karşıtı duşuncelere dırenmek,
bır demokratlık kaygısından da kaynaklanmaktadır
Bırçok uygar ulkede goaılduğu gıbı, aykın duşunce-
lenn sahıplerı hep varolmuşlardır Bu bır bakıma, dıya-
lektık olarak da demokrasıyı beslemektedır Onemlı
olan bu toplumun çogunluğunun demokrasıden umut
keserek çozumtennı baskın yonetımlerde aramasına
yol açmamaktır Bu da, ınsanlann kendılennı guvende
hıssedeceklen bırortamın devlettarafindan sağlanma-
sıyla mumkundur Devlet halkın bakıcısı degıl, halkın
çıkarlannı gozeten "bırdenetım mekanızması" olma-
lıdır ınsanlann yaşamak ıçın bıreysel vetoplumsal so-
rumluluklannda "adıl" bır sıstemden yana olmalıdır
Eğer çogunluk uzerınde bu sağlanamazsa, elbette
"marjınal" başkaldınşlar toplumun oncusu olarak or-
taya çıkar Insanınentemelgereksınmesıolan "guven
duygusu" bır kez sarsıldı mı ve bu sarsıntı toplum-
sal boyutlara ulaştı mı toplumlann trajık yazgılara su-
ruktenmesı de hızianır Çunku ınsanlar da brtkıler gıbı
doğanın bır parçası Yaşam koşullanna gore bıçım alı-
yoflar, bır sosyal gen edınıyorlar Bıreyın mutluluğu,
toplumun mutluluğu ıle doğru orantılıdır; sokaklarda aç-
lıkve sefalet varsa, kımse yannından 'guven" duymaz.
duymamalıdır da
Bızler ıse yıllardır toplumun çogunluğunun yoksul-
lukve eğıtımsızlık ıçınde yaşadığı "demokratıksıstem-
lerde" yaşamı tanıdık hemalde bu yuzden uygar ül-
kelenn demokrasi ortamını oluşturan gızı bır turiu an-
layamamaktayız
Yıllardır surduruten ortulu demokrasi yennı demok-
ratlann demokrasısıne -anlayışlı ve kışısel iktıdar hır-
sından uzak- bıraktığında gerçek bır demokrasi rejı-
mıne de geçılebdır Boylece ınsan hakları, duşunce öz-
gurluğu de bır sayıklamadan ote yaşama donuşmuş
bır kavram olur halkın gozunde de şeyleşmez
Ne de olsa demokrasi demokrattarın ststemı Yok-
sa hâlâ anlayamadığımız bır şey mı var"?
tzin Verin de Köyümüzde Kalalım
. Dr. Zenİn DEMÎREL YMız Teknık Ünıversuest
D
eprem, neden ve sonuçlan ıle bu
sutunlarda çok tartışıldı Sergı-
lenen tabloda, onu felakete dö-
nüşturen temel etkenlerden bı-
nnın, daha ıyı yaşam ve ış ola-
naklan ıçın goçun yarattığı yo-
ğun yerleşım v e çarpık kentleşme olduğu görul-
du Goç sorununu, kırsal alanda tek ekonomık
uretim aracı olarak toprağın ele alınması ve bu
topraktan da yeterlı geçım sağlanamaması ya-
ratmaktadır Köyler bır ış ve yaşam alanı olarak
güçlendınlmedığı surece bu goç onlenemeyecek-
tır
Ulkemız tanm polıtıkalannda kırsal alan, sa-
dece tanmsal ureUm yapılan yer olarak ele alın-
makta ve kırsal alanın gelışımı sulama onlem-
lennın getıreceğı ekonomık yararlarla sınırlı tu-
tulmaktadır Oysa o, ekonomı yanında toplum-
sal. kültûrel ve çevresel boyuruyla butunleşık bır
kırsal gelışım kapsamında ele alınmahdır Çün-
ku sonuçlan toplumungeleceğını ılgüendırmek-
tedır Eğerulkemızdekırsalalanıçınrçağdaşbır
toplumsal yapıya uygun gelıştırme pohtıkası
otuşturulrnuş oiSaydı kentleşme ekonomık ve
kultürel boyutuyla boylesıne çarpıklaşmayacak-
tı ötekı bölge ya da ıllere göç yoluyla nüfiıs ve-
ren bır bolge olmasına karşın Güneydoğu Ana-
dolu Projesi Bölgesi'nde 2005 yılında kırsal nü-
fiısun
o/
o36 5 olacağı öngorulmektedır Bu, ço-
cuk ve genç yaş gruplannda yoğunlaşan bolge
nüfusunun onemlı bır bolûmunün gelecekte de
köylerde yaşayacağını gostermektedır Bu ınsan-
lar burada yaşamaya gönulludurler GAP Böl-
gesı Nufus Hareketlen Araştrrması'na gore, bu-
lunduğu yerden başka yere göç etmek ısteme-
dığını soyleyen ev (hane) reıslerı çogunluğu
(
o
/o64) oluşturmaktadır Başka bır araştırmaya go-
re de (GAP Bılgı Serısı 9 01 1999) yerlennden
aynlmak durumunda kalanlann yenı yerleşe-
ceklen yerler ıçın ıstemlen buyuk oranda yıne
'bölge içi' yerlerdır Topluca yer değıştırmek zo-
runda kalanlar, yaşadıklan yenn doğa ve ınsan
dokusundan uzakta kalmak ıstememektedırler
Araştırmalar gostenyor kı goçenler ıstekle goç-
muyorlar Buyük toprak sahıphlığı, GAP'la su-
lamaya konu olacak alanlarda sulamadışmda ka-
lan alanlardan daha ya>gındır GAP'm kırsal
alana yansıması sadece tanmsal venmhlığı art-
tınfcı bu sulama onlemlen ıle sınırh tutulduğun-
da kamu ehyle yapılan yatınmlar bır anlamda
GüNDüZLER 1
FAR YAKMAK DA
NEREDEN
Ç I KT l?
Yapılan araştırmalardan* Evet, Avrupa Topluluğu'nca sürdürülen
kapsamlı araştırmalarda, farlarınızın gündüz açık olmasının, kaza
riskını % 5O'ye varan oranlarda azattabıleceğı ongorulmekte... ÇünkU
• Açık farlar ıster onunuzde ıster arkanızda ıster karşınızda olsun tum
suruculerın sızı çok daha çabuk fark etmesını sağlar
• Açık farlar, yalnız kapalı havalarda değıl, her turlu hava koşulunda çok daha
çabuk fark edılmenızı sağlar „ . ^
• Gunduz otomobıl farlarını yakanların çoğalmast, dıkkatı arttınr kazaları
azaltır Brıdgestone sızı bu bilıncın bır parçası olmaya davet edıyor
Farınız da yolunuz da hep açık olaun.
*Avruf» TopJu!uQu bunyAft nde yurututao ve uye utkeleT kapsayan trafık «raştırmattnna gâre
AfckKıri. MSUK Oene kx\ n,n ı b n fvUnn» n sunduz açA otnmı. akunuzu bofMtmu Gundfcı K*t torivin b.n»n uriYvMın. tfkm yitda
2 '0 y ampul «nrun« Wtl« ı» Urt ed lın^Krt teivMİ* mzOtı Bdınnn ım Mr gâ«t^om> al«ralı F«nm da hsf> ^ık. yolutn da tlidkW m
lt aatıatMf nd.n twn n *d.
bellı bır kesımın gönencmı arttırmaya yaraya-
caktır Bu bakımdan kaynaklann burada yaşa-
yanlann tümunûn yaranna kullanılmaması, ko-
nunun tanmsal nüfusun venmhlığı açısından
değıl, tanmsal venmlılık açısından ele alınma-
sı göçü engellemeyecektır
Çevremızdekı gehşmeler, tanm pohtıkalan-
nı uretımı arttırma üzenne kurmamak gerektı-
ğını göstermektedır Avrupa Bırlığı, Ortak Ta-
nm Polıtıkası'nda tanm ekonomısının ötesınde
kırsal alandan goçu ve onun terk edılrruşhğım
ordemek ıçın kırsal alanlann kalkmmasma ılış-
kın onlemlen gündeme getırmıştır Bu önlem-
ler koylenn yenılenmesını-canlandınlmasını,
tunzm ve el sanatlarının desteklenmesını, kır-
sal görunumun koUanması ve çevremrı korun-
masını kapsamaktadır Venlen desteklerle çıft-
çıler kendılennı, sadece gıda üretıcıien olarak
değıl, aym zamanda toplumun ortak kalıtı (mı-
rası) olan kırsal alanın bekçılen olarak görme-
ye ozendınlmekteler Bu ortak Tanm Pohtıkası
çerçevesınde uye ulkeler gelecektekı gereksı-
nım ve gehşmelere hazırlanmak ıçın oluştur-
duklan kdy yenıleme-cartlandırma programla-
n ıle tanm ışletmectlığı koşullannı ıyıleştırme-
mn yanında, kırsal alanı
• Koylûlenn köklenrun ve geçmışlervnmbu-
lunduğu yaşam mekânlan-
nı gelıştırmeyı,
• Surdürulmesı gereken
biT koy yaşam kultürûnün
olduğu bıhncını güçlendır-
meyı,
• Köyyerleşımının özgün
kışılığı ve kırsal alanın yö-
resel doğal yapısıru korurna-
yı hedeflemışlerdır
Bu kapsamda ele alınan
önlemler, aynı zamanda
koylûnün yaşadığı alanla
ılgılenmesım ve sorumlu-
luk duymasmı da sağlamak-
tadır Kırsal yerleşım, yore
ınsanı ıle bırhkte yöre ınsa-
nına yaşam ortamı olacak
bıçımde dûzenlenırken köy-
lüler, ortak çahşılan, görûş-
len değerlendınlen ve gö-
rüşlen doğrultusunda plan
yapılan ve uygulanan bı-
reylerolarakkabul edümek-
tedır Bu, devletın, vatan-
daşlaruun geleceğını onlar-
labırhkte ve onlann önder-
hğınde bıçınüendırmesı de-
mektır Bu yolla bıreyler,
etkılı olabıldıklennı, top-
lum ıçınde karşılıklı hoş-
görü, özven ve sonımlu-
lukla yaşamak zorunda ol-
duklarmı ve konımalan ge-
reken ortakdeğeriennınbu-
lunduğunu anlamaktadır
tletışımve ulaşım araçla-
nnın boylesrne gelışrjğı gü-
nümüzde çıftçüık yapma-
yanlar bıle kendı 'memle-
ket'ınde, doğduğu topraklar-
da, geçmışııun bulunduğu
yerde yaşayabıhne olanagı
bulmalıdır Bu bakımdan
koyler, sadece çıftçılenn ya-
şam mekânı olarak algılan-
mamalıdır Kentlılenn de
doğal ortam, yaşam ve dm-
lence alanı olarak beklentı-
len vardır ve toplum sağlı-
ğı açısından bu beklentıler
karşılanmalıdır
Yeterlı altyapı ve toplum-
sal hızmet veremeyen kır-
sal alandan ıç ve dış goçle-
nn onu elbette alınamaya-
caktır Avrupa Bırlığı ıle
ılışkılenmız de değerlendı-
nldığınde koyûn, koylule-
nn ve bu kapsamdakı eko-
nomık sorunlann çozûmu-
nü toprağı suya kavuştur-
makta gorme yaklaşımmın
kısırlığuıdan kurtularak kır-
sal alanı yerleşım alanı ıle
bırlıkte guçlendırmeyı ön-
gören tûzel ve örgutsel ya-
pı ıvedı olarak dûzenlen-
mel ı ve akçalkaynaklar sağ-
lanmalıdır Bu, zengınkül-
türûmuzûn varhğını sürdûr-
mek ıçın de gereklıdır
CÜMHUMYET'TEN
OKURLARA
ORHANERtNÇ
Basın Özgünlüğünden
Bilgilenme Hakkına..
Depremle yatıp kalkmayı surduruyoruz Mar-
mara Denızı'nın doğusu ıle batısı arasında kalan
boiumunde var olduğu soylenen fayın nrtelığı ve
nıcelığı konusunda e)de kesın bılgıler yok, ama
kesın goruntusunde halka aktanlan varsayımlar
ıbadullah
Ikı yıl kadar once Istanbul ıçın ongorulen dep-
rem senaryolannı yok sayan medyamız şımdı Is-
tanbul'u kurtarma çabasında
Kımı beledıye meclıslerının yuksek rant sağla-
yacak yerleşım alanı açmak ıçın alttan geçen fay
hattını başkâ bır yere kaydırmak ıçın aldıklan ka-
rartarla dalga geçen medyamız, şımdı aynı ışe so-
yunmuş durumda.
"Benden ırak olsun da ısterse cehenneme dı-
rek o/sun" dıyen atalanmıza vekâleten fay hattını
kılometrelerce guneye kaydırıp Istanbul'u rahat-
latmayı başlıca gorev sayar oldular Sankı fayı ta-
ŞKJıMan kesımde yaşayanlar bızım ınsanımız de-
â'l-
Tetevızyon programlan da tam bır tiyatro kurgu-
su gıbı Iyı ıle kotunun temsılcılen sayılarak kame-
ra karşısına geçınlen bılım temsılcılennden hep ıyı
şeylersoylemesı beklenıyor Istenıldığı gıbı konuş-
mayanlar deneyımlı sunuculanmızdan anında zıl-
gıtı yryıvenyorlar
Oysa bu tartışmalar, halkın gozu onunde ve hal-
kı bılgılendırmek adına gerçekleştınldığı soylene-
rek yapılıyor
Ama sonuçta halkın kafasını kanştrmaktan baş-
ka bır ışe yaramıyor
Bır de bunun tam tersı var Hukumet adına ya-
pılan açıklamalarda olu ve yaralı sayıları her gun
bıraz daha artıyor ölu sayısının artması, yaralılar-
dan ölenler olatnlecegı duşunulerek doğal karşı-
lanabılır Ama yaralı sayısının artmasına ne deme-
lı'' Bu yolla her gun yaratılan yenı yaralanmalara
yol açan depremler olduğu ızlenımı, zaten kafası
kanşık olan ınsanlan daha da huzursuz kılıyor
KHTII bakanlaıia mıltetvekıllennm basına yasak ge-
tınlmesı onenlen ıse "sorunlan gızleyerek çözul-
müş gösterme" alışkanlığımızın seçkın omeklenn-
den bır başkasını oluşturuyor
Yukanda ozetledığımız kargaşa "basın özgüriü-
ğû" kapsamında sayılabılır mı?
Basın ozgurluğu kavramını hâlâ daha "canının
tstedığını yazmak ve soyiemek hakk" anlamına kul-
lananlar ıçın kuşku yok kı sayılır Hatta sayılmak-
tadır
Ancak 21 'ıncı yuzyıla ya da uçuncu bınyıla bır
yıl kala medyamız bu goruşte tse ışımız zor demek-
tır
lletışım hukukunun yetkm uzmanlanndan Prof
Dr Çetin Özek, anımsadığım kadarryla ıkı yıl ka-
dar once ortaya attığı bır kavramı kapsamlı krta-
bıyla somutlaştırdı H J
"Basın Ozgurlûğunden Bilgilenme Hakkına
adtntverdığı kıtap, konusundakı başeserlerden bı-
n
özguıiuklenn kullanılmasından yola çıkarak,
Anayasa, Basın Yasası, radyo ve televızyonlarla ıl-
gılı yasalar, Terörle Mucadele Yasası, Turk Ceza
Yasası, Yurttaşlar Yasası'nın konuyla ılgılı bolum-
len, tekelleşme, promosyon gıbı değtşık konulan
ırdeleyıp eleştıren, dava başvurulan, savunma ve
mutalaa orneklennın de yer aldığı 598 sayfalık bır
yaprt
"öndeyış " bölumu tanh surecının ozetienmesry-
le başlıyor ve şöyle brtıyor
"Artıksansuryasağı krtie ılebşım vedûşûnceaçtk-
lama açısından guvence sayılmıyor
Artık bılgı dolaşımını sağlayan profesyonel ba-
sın çalışanlan 'rvaber vermekhakkınr kullandığı ıçın
değıl, 'haber vermek gorevını' yaptığı ıçın huku-
ka uygun davranmış oluyor
Artık, bıreyın duşunce hakkının sınıhanması, bı-
reysel bır sınırsayı/mayıp, bilgilenme hakkının en-
gellenmesı anlamına geldığı ıçın, toplumsal sınır
sayılıyor
Artık, bilgilenme hakkı 'saydam bır yonetımı'
sağladığı ıçın, çağımızın 'doğrudan demokrasısı'
olarak kavranılıyor Gıderek bilgilenme hakkı ol-
maktan çıkanlarak bıreyın bilgilenme görevıne
dönûşturüluyor "
"Sağlıklı bilgilenme" konusuna da dıkkat çe-
ken Prof özek, şoyle dıyor
"Bilgilenme hakkı, bılgı, haber, duşunce açık-
lamasının bıreyın beynıne gelışıguzel yığılması
değıldır"
"Basın özgürlûğûnden Bilgilenme Hakkına" k\-
tabı hem profesyonel gazetecılenn, hem de onıi-
muzdekı gunlerde radyo ve televızyonlarla ılgılı
yasa taslağını ele alacak yasa koyuculann dıkkat-
le okumalan gereken bır kıtap
Tabıı "Ben yapanm olur" ya da "Ben ne yapar-
sam doğrudur" dıye duşunmuyoriarsa
•
önumuzdekı pazartesıye kadar gonlunuzce bır
hafta geçırmenız dıleğı ve saygılanmızla
oerincCâ cumhunyetcom.tr
POLATLIl.tCRA
MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
ÜK'NUN 103. MADDESt GEREĞİNCE
DÜZENLENEN DAVETÎYE İLANI
DosyaNo 1999/1026
Alacaklı Zekı Şımşek
Vekılı Av Tülay Dutnan
Borçlu Vedat Kaya, Şentepe Mah Turgut Reıs Cad.
Ulucamı Sokak No 28 Polath (Yenı adresı bıhnmı-
yor)
Haczuı yapıldığı gûn ve saat 06 PFH 52 plaka nu-
rnarah Kıa Besta marka 12-CST tıpı mavı renk mını-
büs
tcra ve Iflas Kanunu'nun 102 maddesıne tevfıkan
yapılan hacız sırasında hazır bulunmadığuuzdan ışbu
kâğıdın teblığı tanhınden ıtıbaren adı geçen kanunun
103 maddesı gereğınce yasal sureye 15 gun ılave edı-
lerek 18 gün ıçınde hacız tutanağını tetkık ve bır dıye-
ceğınız varsa bıldırmenız ıçın ıcra daıresıne başvur-
manız teblığ olunur (*) 12 11 1999
(*) Evvelce hacız vazedenlerle borçlular dahı yenı
ıştırak ve ılaveler kendılenne bıldınunek üzere
103'üncü madde mucıbınce davet olunurlar
Basın 56770