22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 KASIM 1999 PAZARTESİ OLAYLAR V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyetcom.tr Türk Diş Hekimliği'nin Dünü ve Bugünü Prof. Dr. Üter UZEL Çukurvva Um Dış Hekım. Fak Dek B ugun ulkemızde modern yapısıveyaklaşımıvlagelışmışulkelerde- dış hekımlığı eğıtımının başlamasının9l vıldonu- mudur Son ıstatıstıklere gore Türkıve'de dış hekı- mı sayısı 15 000'e ulaş- mıştır 43 000 kışıve btr dış hekımı duş- mektedır Dengesız bır dağılun soz konu- su olduğundan bu sayı Istanbul'da 1000 iken. Sıırt'te 30 OOO'ı bulmaktadır Kışı başına yılda 55 gram dış macunu tuketıl- mekte, her 4 kışıyebır dış fırçası duşmek- tedır (Ingıltere'de kışı başına 500 gram macun, 2 5 fırça bızden 10 kat fazla) Toplumun ağız-dış sağlığı durumuda dun- >a normlanmn çok gensındedır Atatûrk çağının sınırlı koşullannda yapılan bır ıs- tatıstığe göre 1932'den ben hıç ılen gıdıl- memıştır Hâlâ 12 yaşında her 100 çocuk- tan 83'ünun ağzında çüruk vardır Gelış- mış ulkelerde ıçme sulanna, süte tuzaka- tılan ya da tablet olarak çocuklara venlen fluorla çurûk artıkbır sorun olmaktan çık- mış, bazı lskandınav ulkelerınde dış hekı- mı ışsızhğıbaşlamış ve fakülteler eğıtıme kapatılmışken bızde bır ıkı göstermelık çaba dışında hıçbırcıddı adım atılmamış- tır Kırsal kesımın, gecekondu bolgelen- nın guzelım ınsanı bakımsız ve noksan dışlenv. le gulünce bırden çırkınleşır Var- lıklı kesımde de ağız dış sağlığı eğıtımı alanlar dışında, mtelıklı bır hızmet gotu- ruldüğu sovlenemez. Dişçflık Zanaaü'nı yu- ruten Turk dış hekımlığı bugunku kafa kı çağdaş bılımSel vaklaşımın yûzyıl ge- nsındedır Belkı de aynı kulvara henuz gı- rememıştır ÇünküTürkdışhekımı dışor- ganını korumaya yönelıkbu felsefey le ye- tıştınlmemıştır "Bardağın boş olan yan- sına" bakıldığında sonuç bu denlı acıdır Bu sonuca nasıl gelındı0 Içınde yaşanan, kımılennın ışıne gelmedığı ıçın gündeme geürmedıklen, kımılennın de ayırdına va- ramadıklan bu karanlık tablonun nedenı- nı mesleğın tanhsel gelışımının ıyı ırde- lenmemış olmasında aramak gerekmekte dır Tûrkıye'de modem anlamda tıp ve dış hekımlığı eğıtımının hangı tanhsel süreç- len geçtığını ırdelemek bır zorunluluk ol- maktadır Türkiye'de Modern Tıp Eğıtımının E v- rden: Bızde modern tıp eğıtunı 18 yüz- yılda asken tıp eğıtımı olarak başladı 1827'deaçılanTıpluuıe 1839'da Avustur- ya'dan getınlen hocalarla ve Fransızca ola- rak >apüan eğıtımle tam anlamıyla Baü- lı bır kuruma dönuştu Chartes Ambroise Bernard (1805-1844) kendı ekıbıyle beş yıl gıbı kısa bırsurede daha sonrakı tıp oğ- rencıleruıe hocalık yapacak kuşağı yeuş- tırdı Tıpegıtırrundedevnrnsayılabılecek bu eylem, medreseden yetışme yerlı ho- calar ya da Avrupa'ya tıp eğıtımıne gon- denlen fakat orada "okul yenne operaya devam eden" Osmanlı ustduzey burokrat- lannın çocuklanyla yapılabılır mıydı'' Kuşkusuz hayır Tıp eğıtımındekı ılende ortaya çıkan aksamalar da sûreklı ıyıleş- tınlmelerle çıdenlmeye çalışılmıştn- Prof. Dr.CemılTopuzhı'nun(1866-1958) 1910 yılında yaptığı eğıtım devnmı bunun gu- zel bır orneğıdır Cemıl Paşa. kendı ıfade- sıvle "Fakülteveuğramayıpavdanayage- lerek dolgun maaşlanıu alan ve Çarşıka- pı'da muavenehaneçahşüran hocalarT bır kalemde uzaklaştırarak unlu reformunu başanruştır Bundan sonra Turk tıbbı,Ba- ütıbbınakoşut bırgehşmeızlerruştır Tıb- bımızın araştıncı ve yaratıcı yamnın ye- tersız olduğu öne sûrûlebılır ama dunya- da ve ûlke genelınde seçkın bır yen oldu- ğu da kuşku gotürmez Türkıve'de Dış Hekunligi Egiömi Nasıl Getişti? Vukandâ açıklanan np eğıtımın- dekı evrelenn dış hekımlığı eğıtımınde hıç yaşanmadığını goruyoruz Modern eğıtırrun başladığı 1908 yılına kadar dış he- kımlığı, cerrahlar ve berberler tarafindan yapılıyor, Tıp Fakültesı'nce bazılanna sı- navla ızın (permı) venlıvordu O zamankı adıyla Dişçı Mekteb-iÂia'nm açılması Tıp Fakültesı nde kuçuk cerrahı hocası Prof. Dr. Hafit Şaa Kösemihalın (1869-1921) çabalanyla gerçekleştı Ha- ht Şazı, dış hekımlığı alanmda herhangı bır akademık eğıtım almamıştı Tüm bı- nkımı Pans'te ve Vıyana'da devam etüğı muayenehaneler ve kurslarla oluşmuştur Hocası ve Tıp Fakültesı Dekaru Prof Dr Cemıl Topuzlu'yu da okulu açma konu- sundaguçlukleıknaetrruştı Çünkü hekım- lerdış hekımlığını bır "esnafhk" olarak gö- rüyorvekuçümsüyorlardı Saygm bır cer- rahıprofesorünün bumeslege he\ es etme- sı onlan yadırgatmıştı Bu nedenle okulun açılışı, dönemın Mıllı Eğıtım Bakanı Em- rııflah Efendı ıle Cemıl Topuzlu'nun gız- hce anlaşıp bütçeye sembolık odenekkoy- durtmasıyla gerçekleştınlebıhnıştır Tanhsel kaynaklar bıze okulun, şımdı- lerde olduğu gıbı hazırlıksız açıldığını gostermektedır Hekımlenn yanlış kanısı boyle bır mesleğın nrtelığı hakkında ka- muoyu oluşturulmadığını göstenyor O zamankı genel yaklaşım bu mesleğı "Ber- berienn ehnden kurtarmak*7 ıdı Oysa 1839'da ABDde Balümoreda açüan ılkdış hekımlığı okulu kısa sure sonra bır up dalı gıbı eğıtım vermeye başlamış, böyle- ce her şev yeTİı yenne oturmuştu Bızde- kı bu yanlış hareket noktası dış hekımını tıp doktorundan her zaman aşağıda ve ge- n bır konumda tutmuştur Öte yandan okulun eğıöm kadrosu ıçın hazırlıkdayoktu Çağnlanhocalargenel- lıkle Beyoğlu'nda dışçıhk yapanlar ıle Ha- htŞazfnınkendısıdir Sonra bunlann ço- ğu ulkeyı terk etmış, Halıt Şazı alö dersın bocahğjnı bırden(') üstlenmışür Boyle bır eğıtım ıçın Ataturk'ün 1933 Ümversıte Devnmı oncesı yaptığı gıbı yurtdışında eleman yetıştınlebılır ve okul sonra açıla- btlırdı ya da 1839'da olduğu gıbı dışardan öğretim uyesı çağnlabıhrdı Ancak ön- yargılı kuçümseme böyle bır çözümü hıç- bır zaman gündeme getırmemıştır Dola- yısıyla kendılen hıçbır köklu eğıtım alma- mış hocalar, ılendekı eğıtım kadrosunu oluşturacak kışılen yetıştınnışlerdır kı meslek bunun çok sıkıntısını çekmıştır, şımdı de çekmektedır Bugun 13'u devlet, 1 'ı ozel olmak üze- re toplam 14 fakülte vardır Yapüan sap- tamalar venlen eğıtırrun koruyucu dış he- kımlığı agırhklı olmadığı bıçımındedır Bunun basıt anlatımı "tedavı edderekağız- da btraküabtlecek dışleruı çekılıp protez- le eksigın gıdenlmesrdır Dünya Sağlık Örgutu'nun şıddetle karşı çıktığı bu durum, Tûrkıye'de sıradan uygulamalardır Şun- dıye değın yetışen kadrolarda mesleğe ba- kışyukandakıgörüşlebıçımlenmıştır Ko- ruyucu dış hekımlığıne ağırlık vermeyen böylebır görüşle vapüanuygulama, bırey- de organ kaybına neden olmakta, çözüm pahalıva mal olmaktadır Önenlen çözû- mun (protez. v^rlıklılara ımplant) gıderek yoksullaşan toplumda benımsenmemek- tedır Sorun doğru belırlenırse çozüm de "gerçekçı olur Meslek yuksehşe geçer Bu yüksehş, toplumun aği dış sağnğının mü- kemmellığıyle somutlaşır Sonuç olarak dış hekımlığınde tanhsel gelışım surecımn ıyı belırlenmemesı, mes- lek sorunlannı ve Turk toplumunun ağız dış sağlığı sorunlannın çözûmünü yanlış ya da >etersız saptamaya (tespıte) götur- müştur (1) Vzel t Cumhurnet Yıllan Boyunca Türhye de Çocuk Dış Hehmhgı II Ulusal Çocuk Kulturü Kong Ankara 1999 s 406- 417 (2) Ağız Zty Sağlığı nda Son Gelışme ler DûnvaSağlık Teknık örgutü Raporlar Dı- zısı 93-826. Çevıren t Vzel Adana 1997 ARADABİR YASEMtN YAZICI HerkesDemokrasiktiyor! Demokrasıısedemokratlarlayaşayabılıyor duşun- celerın ozgurce soyienmesıyle gerçekleşıyor Herke- sın surgrt konuştuğu değıl dınlemesmı de bıkjığı yer- lerde soluk alabılıyor Demokrasıyı çıkarcı hedeflere varana dek ıstemekle de ne kı demokrat olunmuyor Son gunterde ıse demokrasıyı Batı sapkınlıklann- dan bın olarak aşağılayanlar en fazla demokrasi yan- lısı oldular, demokrat olmayarak demokrasi ıstıyorlar Böyle bır ıstek ne anlam taşımaktadır' 7 Geçen gunlenn bınnde vapurda yanım sıra oturan ıkı kışı aralannda konuşurken bınsı "Bır ınsan haklan tutturmuşlar, bır de duşunce özgurtuğu Sankı başka bır şey yok'" dedı Irkıldım Çunku yaşamaya çalıştı- ğımız sıstemın en yurutucu mekanızmalan ınsan hak- lan ve de duşunce ozgurluğu Nasılsa bu ıkı kavram da halkın gozunde kuçulup azımsanan "şeyler" otmuş ve yıne nedense, kışısel şıddetle yuzleşmeden kımse bır turiu "ınsan haManndan" yana olamıyor Demok- rat duşunme alışkanlığı ne bıreysel yaşamımızda var ne de toplumsal ılışkılenmızde Bu, bızım gıbı her alanda her şeye karşın neredeyse umarstz Wr iktıdar hırsı ıçınde çırpınan tum toplumlann trajedısı Ulkenın çogunluğu sosyo-ekonomık açmazlann ço- zumsuzluğunde hergun aıle cınnettenne gebeyken, öte yanda ust kesımındekı zengınlığın ıse buyuk devlet soygunlan ve yolsuzluklanyla beslendığı açıkça orta- da Duşunen ınsanlann avlanmasından hâlâ vazgeçe- meyen bır iktıdar anlayışı eğıtımsız ınsanlann duygu- lannı somurme alışkanlıklannı sıyasal ılke halıne gett- ren sıyasıler her yanı kuşatmış sankı herkes artık "e/- leryukan" durumunda duraksamış, bır şeyı beklıyor Demokrasının ulkeye ılk adımını attığından bu yana bu yanıltmaca surmekte Demokrasi ılk kez Demok- rat p) Partı donemınde halkın eğıtım alanlannı komu- nıst karalamalaıia kapattınp kendıne karşı duşunen- len emnıyet mudurluklennde toplayıprfadelennıalarak hapse atarak kendını gostemnış ve bu arada da de- mokratık (') bır bıçımde devletın kasasından yenı zen- gınleryaratılmıştı Tek partı donemındekı baskı yalan- cı, ozgurluklerte katlanarakyenı demokratık sureçte de surmuş ve bugunlere dek bata-çıka gelınmıştır Aydın- lannpekçogusosyal ekonomık fızıkselaçıdanbuağır baskının altında dırenmışlerdır Halk eğıtımsızlık ve yoksulluk ıçınde, sezgılenyle ıktıdann açık tuttuğu yol- larda kendı sorunlannı çozmek ıstemış ancak aydın ınsanı gozden duşurmeye çabalayan iktıdar anlayış- lansayesınde aydınlanmadan korkan ancak kendı ben- zertennden umut eden kıtleler ortaya çıkmıştır -Bakı- nız Itderter ve krtleten (') ve mahallenın mılyonerlen (')- Oysa bılındığı gıbı, demokrasi bır yonetım bıçımtdır Ama demokrat olmak ınsan a ılışkın bır yapılanmadır Bu yuzden şenat yanlılannın demokratık ıstemlen yal- nızca bır kandırmacadır; uğruna yuruduklen yolun so- nunda demokrasi yoktur ve demokratlar yalnızca bu yuzden karşıdır onlara Çunku bıreylenn dın ınançlan- nın ozgurluklerı yalnızca gerçek bır demokrasıde va- rolabıhr Demokrat olmak hoşgoruden ote, karşımız- dakıne duyduğumuz samımı anlayıştır Her bırey, ken- dı ınançlanyla ozgurce baş başa kalmak hakkına sa- hıptır Dın bır ıdeoloji olamaz olduğunda ıse ortaçağ karanlığında engızısyon acılanndan başka bırşey ge- tırmemıştır Dın bır dayatma olamaz Ve dıncıler demokrasıyı geçıcı bır kalkan gıbı kullan- mak ıstedıklen ıçın demokratlar onlara kızıyor; kendı- lenne omek aldıklar^ılkelerde ya kan gövdeyı goturu- yor ya da şenat dışında hıçbır duşunce açıklanamıyor Bu nedenle demokrasi karşıtı duşuncelere dırenmek, bır demokratlık kaygısından da kaynaklanmaktadır Bırçok uygar ulkede goaılduğu gıbı, aykın duşunce- lenn sahıplerı hep varolmuşlardır Bu bır bakıma, dıya- lektık olarak da demokrasıyı beslemektedır Onemlı olan bu toplumun çogunluğunun demokrasıden umut keserek çozumtennı baskın yonetımlerde aramasına yol açmamaktır Bu da, ınsanlann kendılennı guvende hıssedeceklen bırortamın devlettarafindan sağlanma- sıyla mumkundur Devlet halkın bakıcısı degıl, halkın çıkarlannı gozeten "bırdenetım mekanızması" olma- lıdır ınsanlann yaşamak ıçın bıreysel vetoplumsal so- rumluluklannda "adıl" bır sıstemden yana olmalıdır Eğer çogunluk uzerınde bu sağlanamazsa, elbette "marjınal" başkaldınşlar toplumun oncusu olarak or- taya çıkar Insanınentemelgereksınmesıolan "guven duygusu" bır kez sarsıldı mı ve bu sarsıntı toplum- sal boyutlara ulaştı mı toplumlann trajık yazgılara su- ruktenmesı de hızianır Çunku ınsanlar da brtkıler gıbı doğanın bır parçası Yaşam koşullanna gore bıçım alı- yoflar, bır sosyal gen edınıyorlar Bıreyın mutluluğu, toplumun mutluluğu ıle doğru orantılıdır; sokaklarda aç- lıkve sefalet varsa, kımse yannından 'guven" duymaz. duymamalıdır da Bızler ıse yıllardır toplumun çogunluğunun yoksul- lukve eğıtımsızlık ıçınde yaşadığı "demokratıksıstem- lerde" yaşamı tanıdık hemalde bu yuzden uygar ül- kelenn demokrasi ortamını oluşturan gızı bır turiu an- layamamaktayız Yıllardır surduruten ortulu demokrasi yennı demok- ratlann demokrasısıne -anlayışlı ve kışısel iktıdar hır- sından uzak- bıraktığında gerçek bır demokrasi rejı- mıne de geçılebdır Boylece ınsan hakları, duşunce öz- gurluğu de bır sayıklamadan ote yaşama donuşmuş bır kavram olur halkın gozunde de şeyleşmez Ne de olsa demokrasi demokrattarın ststemı Yok- sa hâlâ anlayamadığımız bır şey mı var"? tzin Verin de Köyümüzde Kalalım . Dr. Zenİn DEMÎREL YMız Teknık Ünıversuest D eprem, neden ve sonuçlan ıle bu sutunlarda çok tartışıldı Sergı- lenen tabloda, onu felakete dö- nüşturen temel etkenlerden bı- nnın, daha ıyı yaşam ve ış ola- naklan ıçın goçun yarattığı yo- ğun yerleşım v e çarpık kentleşme olduğu görul- du Goç sorununu, kırsal alanda tek ekonomık uretim aracı olarak toprağın ele alınması ve bu topraktan da yeterlı geçım sağlanamaması ya- ratmaktadır Köyler bır ış ve yaşam alanı olarak güçlendınlmedığı surece bu goç onlenemeyecek- tır Ulkemız tanm polıtıkalannda kırsal alan, sa- dece tanmsal ureUm yapılan yer olarak ele alın- makta ve kırsal alanın gelışımı sulama onlem- lennın getıreceğı ekonomık yararlarla sınırlı tu- tulmaktadır Oysa o, ekonomı yanında toplum- sal. kültûrel ve çevresel boyuruyla butunleşık bır kırsal gelışım kapsamında ele alınmahdır Çün- ku sonuçlan toplumungeleceğını ılgüendırmek- tedır Eğerulkemızdekırsalalanıçınrçağdaşbır toplumsal yapıya uygun gelıştırme pohtıkası otuşturulrnuş oiSaydı kentleşme ekonomık ve kultürel boyutuyla boylesıne çarpıklaşmayacak- tı ötekı bölge ya da ıllere göç yoluyla nüfiıs ve- ren bır bolge olmasına karşın Güneydoğu Ana- dolu Projesi Bölgesi'nde 2005 yılında kırsal nü- fiısun o/ o36 5 olacağı öngorulmektedır Bu, ço- cuk ve genç yaş gruplannda yoğunlaşan bolge nüfusunun onemlı bır bolûmunün gelecekte de köylerde yaşayacağını gostermektedır Bu ınsan- lar burada yaşamaya gönulludurler GAP Böl- gesı Nufus Hareketlen Araştrrması'na gore, bu- lunduğu yerden başka yere göç etmek ısteme- dığını soyleyen ev (hane) reıslerı çogunluğu ( o /o64) oluşturmaktadır Başka bır araştırmaya go- re de (GAP Bılgı Serısı 9 01 1999) yerlennden aynlmak durumunda kalanlann yenı yerleşe- ceklen yerler ıçın ıstemlen buyuk oranda yıne 'bölge içi' yerlerdır Topluca yer değıştırmek zo- runda kalanlar, yaşadıklan yenn doğa ve ınsan dokusundan uzakta kalmak ıstememektedırler Araştırmalar gostenyor kı goçenler ıstekle goç- muyorlar Buyük toprak sahıphlığı, GAP'la su- lamaya konu olacak alanlarda sulamadışmda ka- lan alanlardan daha ya>gındır GAP'm kırsal alana yansıması sadece tanmsal venmhlığı art- tınfcı bu sulama onlemlen ıle sınırh tutulduğun- da kamu ehyle yapılan yatınmlar bır anlamda GüNDüZLER 1 FAR YAKMAK DA NEREDEN Ç I KT l? Yapılan araştırmalardan* Evet, Avrupa Topluluğu'nca sürdürülen kapsamlı araştırmalarda, farlarınızın gündüz açık olmasının, kaza riskını % 5O'ye varan oranlarda azattabıleceğı ongorulmekte... ÇünkU • Açık farlar ıster onunuzde ıster arkanızda ıster karşınızda olsun tum suruculerın sızı çok daha çabuk fark etmesını sağlar • Açık farlar, yalnız kapalı havalarda değıl, her turlu hava koşulunda çok daha çabuk fark edılmenızı sağlar „ . ^ • Gunduz otomobıl farlarını yakanların çoğalmast, dıkkatı arttınr kazaları azaltır Brıdgestone sızı bu bilıncın bır parçası olmaya davet edıyor Farınız da yolunuz da hep açık olaun. *Avruf» TopJu!uQu bunyAft nde yurututao ve uye utkeleT kapsayan trafık «raştırmattnna gâre AfckKıri. MSUK Oene kx\ n,n ı b n fvUnn» n sunduz açA otnmı. akunuzu bofMtmu Gundfcı K*t torivin b.n»n uriYvMın. tfkm yitda 2 '0 y ampul «nrun« Wtl« ı» Urt ed lın^Krt teivMİ* mzOtı Bdınnn ım Mr gâ«t^om> al«ralı F«nm da hsf> ^ık. yolutn da tlidkW m lt aatıatMf nd.n twn n *d. bellı bır kesımın gönencmı arttırmaya yaraya- caktır Bu bakımdan kaynaklann burada yaşa- yanlann tümunûn yaranna kullanılmaması, ko- nunun tanmsal nüfusun venmhlığı açısından değıl, tanmsal venmlılık açısından ele alınma- sı göçü engellemeyecektır Çevremızdekı gehşmeler, tanm pohtıkalan- nı uretımı arttırma üzenne kurmamak gerektı- ğını göstermektedır Avrupa Bırlığı, Ortak Ta- nm Polıtıkası'nda tanm ekonomısının ötesınde kırsal alandan goçu ve onun terk edılrruşhğım ordemek ıçın kırsal alanlann kalkmmasma ılış- kın onlemlen gündeme getırmıştır Bu önlem- ler koylenn yenılenmesını-canlandınlmasını, tunzm ve el sanatlarının desteklenmesını, kır- sal görunumun koUanması ve çevremrı korun- masını kapsamaktadır Venlen desteklerle çıft- çıler kendılennı, sadece gıda üretıcıien olarak değıl, aym zamanda toplumun ortak kalıtı (mı- rası) olan kırsal alanın bekçılen olarak görme- ye ozendınlmekteler Bu ortak Tanm Pohtıkası çerçevesınde uye ulkeler gelecektekı gereksı- nım ve gehşmelere hazırlanmak ıçın oluştur- duklan kdy yenıleme-cartlandırma programla- n ıle tanm ışletmectlığı koşullannı ıyıleştırme- mn yanında, kırsal alanı • Koylûlenn köklenrun ve geçmışlervnmbu- lunduğu yaşam mekânlan- nı gelıştırmeyı, • Surdürulmesı gereken biT koy yaşam kultürûnün olduğu bıhncını güçlendır- meyı, • Köyyerleşımının özgün kışılığı ve kırsal alanın yö- resel doğal yapısıru korurna- yı hedeflemışlerdır Bu kapsamda ele alınan önlemler, aynı zamanda koylûnün yaşadığı alanla ılgılenmesım ve sorumlu- luk duymasmı da sağlamak- tadır Kırsal yerleşım, yore ınsanı ıle bırhkte yöre ınsa- nına yaşam ortamı olacak bıçımde dûzenlenırken köy- lüler, ortak çahşılan, görûş- len değerlendınlen ve gö- rüşlen doğrultusunda plan yapılan ve uygulanan bı- reylerolarakkabul edümek- tedır Bu, devletın, vatan- daşlaruun geleceğını onlar- labırhkte ve onlann önder- hğınde bıçınüendırmesı de- mektır Bu yolla bıreyler, etkılı olabıldıklennı, top- lum ıçınde karşılıklı hoş- görü, özven ve sonımlu- lukla yaşamak zorunda ol- duklarmı ve konımalan ge- reken ortakdeğeriennınbu- lunduğunu anlamaktadır tletışımve ulaşım araçla- nnın boylesrne gelışrjğı gü- nümüzde çıftçüık yapma- yanlar bıle kendı 'memle- ket'ınde, doğduğu topraklar- da, geçmışııun bulunduğu yerde yaşayabıhne olanagı bulmalıdır Bu bakımdan koyler, sadece çıftçılenn ya- şam mekânı olarak algılan- mamalıdır Kentlılenn de doğal ortam, yaşam ve dm- lence alanı olarak beklentı- len vardır ve toplum sağlı- ğı açısından bu beklentıler karşılanmalıdır Yeterlı altyapı ve toplum- sal hızmet veremeyen kır- sal alandan ıç ve dış goçle- nn onu elbette alınamaya- caktır Avrupa Bırlığı ıle ılışkılenmız de değerlendı- nldığınde koyûn, koylule- nn ve bu kapsamdakı eko- nomık sorunlann çozûmu- nü toprağı suya kavuştur- makta gorme yaklaşımmın kısırlığuıdan kurtularak kır- sal alanı yerleşım alanı ıle bırlıkte guçlendırmeyı ön- gören tûzel ve örgutsel ya- pı ıvedı olarak dûzenlen- mel ı ve akçalkaynaklar sağ- lanmalıdır Bu, zengınkül- türûmuzûn varhğını sürdûr- mek ıçın de gereklıdır CÜMHUMYET'TEN OKURLARA ORHANERtNÇ Basın Özgünlüğünden Bilgilenme Hakkına.. Depremle yatıp kalkmayı surduruyoruz Mar- mara Denızı'nın doğusu ıle batısı arasında kalan boiumunde var olduğu soylenen fayın nrtelığı ve nıcelığı konusunda e)de kesın bılgıler yok, ama kesın goruntusunde halka aktanlan varsayımlar ıbadullah Ikı yıl kadar once Istanbul ıçın ongorulen dep- rem senaryolannı yok sayan medyamız şımdı Is- tanbul'u kurtarma çabasında Kımı beledıye meclıslerının yuksek rant sağla- yacak yerleşım alanı açmak ıçın alttan geçen fay hattını başkâ bır yere kaydırmak ıçın aldıklan ka- rartarla dalga geçen medyamız, şımdı aynı ışe so- yunmuş durumda. "Benden ırak olsun da ısterse cehenneme dı- rek o/sun" dıyen atalanmıza vekâleten fay hattını kılometrelerce guneye kaydırıp Istanbul'u rahat- latmayı başlıca gorev sayar oldular Sankı fayı ta- ŞKJıMan kesımde yaşayanlar bızım ınsanımız de- â'l- Tetevızyon programlan da tam bır tiyatro kurgu- su gıbı Iyı ıle kotunun temsılcılen sayılarak kame- ra karşısına geçınlen bılım temsılcılennden hep ıyı şeylersoylemesı beklenıyor Istenıldığı gıbı konuş- mayanlar deneyımlı sunuculanmızdan anında zıl- gıtı yryıvenyorlar Oysa bu tartışmalar, halkın gozu onunde ve hal- kı bılgılendırmek adına gerçekleştınldığı soylene- rek yapılıyor Ama sonuçta halkın kafasını kanştrmaktan baş- ka bır ışe yaramıyor Bır de bunun tam tersı var Hukumet adına ya- pılan açıklamalarda olu ve yaralı sayıları her gun bıraz daha artıyor ölu sayısının artması, yaralılar- dan ölenler olatnlecegı duşunulerek doğal karşı- lanabılır Ama yaralı sayısının artmasına ne deme- lı'' Bu yolla her gun yaratılan yenı yaralanmalara yol açan depremler olduğu ızlenımı, zaten kafası kanşık olan ınsanlan daha da huzursuz kılıyor KHTII bakanlaıia mıltetvekıllennm basına yasak ge- tınlmesı onenlen ıse "sorunlan gızleyerek çözul- müş gösterme" alışkanlığımızın seçkın omeklenn- den bır başkasını oluşturuyor Yukanda ozetledığımız kargaşa "basın özgüriü- ğû" kapsamında sayılabılır mı? Basın ozgurluğu kavramını hâlâ daha "canının tstedığını yazmak ve soyiemek hakk" anlamına kul- lananlar ıçın kuşku yok kı sayılır Hatta sayılmak- tadır Ancak 21 'ıncı yuzyıla ya da uçuncu bınyıla bır yıl kala medyamız bu goruşte tse ışımız zor demek- tır lletışım hukukunun yetkm uzmanlanndan Prof Dr Çetin Özek, anımsadığım kadarryla ıkı yıl ka- dar once ortaya attığı bır kavramı kapsamlı krta- bıyla somutlaştırdı H J "Basın Ozgurlûğunden Bilgilenme Hakkına adtntverdığı kıtap, konusundakı başeserlerden bı- n özguıiuklenn kullanılmasından yola çıkarak, Anayasa, Basın Yasası, radyo ve televızyonlarla ıl- gılı yasalar, Terörle Mucadele Yasası, Turk Ceza Yasası, Yurttaşlar Yasası'nın konuyla ılgılı bolum- len, tekelleşme, promosyon gıbı değtşık konulan ırdeleyıp eleştıren, dava başvurulan, savunma ve mutalaa orneklennın de yer aldığı 598 sayfalık bır yaprt "öndeyış " bölumu tanh surecının ozetienmesry- le başlıyor ve şöyle brtıyor "Artıksansuryasağı krtie ılebşım vedûşûnceaçtk- lama açısından guvence sayılmıyor Artık bılgı dolaşımını sağlayan profesyonel ba- sın çalışanlan 'rvaber vermekhakkınr kullandığı ıçın değıl, 'haber vermek gorevını' yaptığı ıçın huku- ka uygun davranmış oluyor Artık, bıreyın duşunce hakkının sınıhanması, bı- reysel bır sınırsayı/mayıp, bilgilenme hakkının en- gellenmesı anlamına geldığı ıçın, toplumsal sınır sayılıyor Artık, bilgilenme hakkı 'saydam bır yonetımı' sağladığı ıçın, çağımızın 'doğrudan demokrasısı' olarak kavranılıyor Gıderek bilgilenme hakkı ol- maktan çıkanlarak bıreyın bilgilenme görevıne dönûşturüluyor " "Sağlıklı bilgilenme" konusuna da dıkkat çe- ken Prof özek, şoyle dıyor "Bilgilenme hakkı, bılgı, haber, duşunce açık- lamasının bıreyın beynıne gelışıguzel yığılması değıldır" "Basın özgürlûğûnden Bilgilenme Hakkına" k\- tabı hem profesyonel gazetecılenn, hem de onıi- muzdekı gunlerde radyo ve televızyonlarla ılgılı yasa taslağını ele alacak yasa koyuculann dıkkat- le okumalan gereken bır kıtap Tabıı "Ben yapanm olur" ya da "Ben ne yapar- sam doğrudur" dıye duşunmuyoriarsa • önumuzdekı pazartesıye kadar gonlunuzce bır hafta geçırmenız dıleğı ve saygılanmızla oerincCâ cumhunyetcom.tr POLATLIl.tCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN ÜK'NUN 103. MADDESt GEREĞİNCE DÜZENLENEN DAVETÎYE İLANI DosyaNo 1999/1026 Alacaklı Zekı Şımşek Vekılı Av Tülay Dutnan Borçlu Vedat Kaya, Şentepe Mah Turgut Reıs Cad. Ulucamı Sokak No 28 Polath (Yenı adresı bıhnmı- yor) Haczuı yapıldığı gûn ve saat 06 PFH 52 plaka nu- rnarah Kıa Besta marka 12-CST tıpı mavı renk mını- büs tcra ve Iflas Kanunu'nun 102 maddesıne tevfıkan yapılan hacız sırasında hazır bulunmadığuuzdan ışbu kâğıdın teblığı tanhınden ıtıbaren adı geçen kanunun 103 maddesı gereğınce yasal sureye 15 gun ılave edı- lerek 18 gün ıçınde hacız tutanağını tetkık ve bır dıye- ceğınız varsa bıldırmenız ıçın ıcra daıresıne başvur- manız teblığ olunur (*) 12 11 1999 (*) Evvelce hacız vazedenlerle borçlular dahı yenı ıştırak ve ılaveler kendılenne bıldınunek üzere 103'üncü madde mucıbınce davet olunurlar Basın 56770
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle