18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 KASIM 1999 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] 15 OFD Tiyatro Grubu'nun sahnelediği oyun, Türkiye'deki engellilerin sorunlannı anlatıyor Tekeıiekleımyaşa/mlakiayak ideriAHSEN ERDOĞAN *Her biri öyküsünü anlatacak bir nıskunluk bulmanın coşkusuyla tbarta abarta anlatülar öykülerinL" • Yaşamlan ikı tekerleğın üzerinde geçtiği halde askerlık şubesine çağn- lışlannı anlattılar. Bır hastaneden dığe- nne yapılacak basıt bir sevk işlemi sı- rastnda karşüaştıklan aşağılamalan an- latnlar. Birer 'engefli', 'özürlü' olma- lanna neden olan 'ilkyardım kahra- nunlan'm anlattılar. Umutlannı. kır- gmlıkiannı ve kızgınhklanm... Abar- ta abarta anlattılar öykülerinı. Omurilik felçlileri onlar. Karşılaş- tıklan sorunlarla baş edebilmek için geçen yıl kurulan Omunlik Felçhleri Dernegı'ne başvuran ve yenı bır yön arayan insanlar. Yaşam, mutlu ya da mutsuz, kendi rayı üzerinde sakin sa- kin ilerlerkenbir 'neden'den dolayı an- sızın koltuk değneklerine, tekerleklı sandalyelere, eşlerinin, annelerinin ye- mek yedıren ellerıne bağımlı kalan- lar... Ama onlar içın mahkûmiyet yal- nızca bu kadarla sınırlı. Yaşamda da mahkûmlar gibi yaşamalan gerekmi- yor. Onlar da yaşamda 'ayak izi' bıra- kabilirler pekâlâ. Bunun kanıtı kur- duklan tiyatro topluluğu: 'OFD Tiyat- ro Grubu.' Bedensel engelliler için bu ülkede ti- yatrolara gitmek bile hemen hemen olanaksızken, OFD Tiyatro Grubu'nun oyunculan 'Ayak İzi' adlı bir oyunda rol aldılar. Geçen perşembe Bakırköy Be- lediye Tiyatroîan Yunus Emre Kültür Merkezi'nde galası gerçekleşen 'Ayak tzi'nin ağırlıklı kadrosunu tekerlekli sandalyeye bağımlı kişileroluşturuyor. Yönetmenlığıni BBT oyunculanndan EmreKmay'ınyaptığı oyunu, OFD'nin ikinci başkanı Ramazan Başkaleme al- dı. Felçh oyunculann gerçek yaşamla- nnda başlanndan geçenlerden yola çı- - kılarak yazılan oyun yedi bölümden oluşuyon 'Sûdük BakracT. 'Sevk'. 'flk- yardıro', 'Tuhaf Bir Soruşturma', 'Umut', 'Pazariamacı Fırlamacı Ço- cuk' ve 'Maşallah.' Yıimaz Erdoğan'ın önetmenliğini Emre Kınay'ın yaptığı 'Ayak izi' adlı oyun. tekerlekli sandalyeye ..: bağımlıkalan ; insanlann yaşamda da ~ mahkûm gibi davranmamalan gerektiğini gösteriyor. Oyuna güç koşullar altında hazırlanan oyuncular 'Zorluklara alışığız, bu yüzden de zora koştuk. Başardık ve kendimizi aştık" diyorlar. da metnine katkıda bulunduğu oyun- da Bahriye Kosova. Canan Ateş, Ebru A>ten. Feyyaz Tolan, Gamze Özatalay, Mediha Ğürgöze. Murat Ereren. Mu- rat Oğuz, Nevin Efe. Pınar Ak, Rama- zan Baş, Serap Dönmez, Semra Çetin- kaya. Tuğba Çetinkaya. Yaşar Aydın. Yasemen Pedük. Zeynep Büke ve Yu- suf Basmacı rol alıyor. Yapımın deko- ru Ali TeneJ'e, kostümleri ise Zeynep Bûke'ye ait. 'Sağhkiı insanlan da aştık' 'Ayak İzi'nın felçh oyunculan, yap- tıklan işten dolayı çok mutlular. Her şey- den önce, içlerinde bırikenleri acındı- rarak degil, tam tersine, gülerek ve gül- dürerek anlattıklan ıçın. Provalan ay- larca siirdü. Çok büyük zorluklar çek- tiler. Çalışmalan içın sahne bulamadık- lan zamanlar oldu. Tıbbi sorunlarla karşılaştılar. Evlerinden kalkıp Bakır- köy'e gelmek bile başlı başına sorun- du onlar içın. "Biz zorluklara alışığız, bu yüzden de zora koştuk" diyorlar. "Başardık ve kendimizi aşûk, Sağhklı insanlan da aşük üstelik." Yönetmen Emre Kınay'la 'Ayaklzi' adlı oyun ûzerine konuştuk: - Nasıl çıkn ortaya buoyun? EMRE KINAY: OFD'nın varlığın- dan tiyatromuzun müdürü sayesinde haberim oldu. OFD tkinci Başkanı Ra- mazan Baş, bir oyun hazırladıİdannı ve profesyonel destek almak istedikleri- ni söyledi. Metni gördûkten sonra on- larla çalışmayı kabul ettım. Benden önce Şafak Tandoğan Gûndüz bir sü- re çalışmış onlarla, ama kişisel sorun- lan nedeniyie yanm bırakmak zorun- da kalmış. Çok uzun bir prova süreci- miz oldu. Araya deprem girdi, toparlan- mamız çok uzun sürdü. Beni en çok et- kileyen şeylerden biri de, pek çok kişinin o dönemde deprem korkusu nedenıyle kapalı mekânlara girememesine karşın bu insanlann her gün koşa koşa tiyat- roya gelmeleriydi. Provalartamamlanıp sahnelenme aşa- masına geldiğimizde konuyu Bakırköy Beledıye Tiyatroîan Yönetim Kuru- lu'na getirdik. Oyunun burada sahne- lenmesini uygun buldular Genel Sanat Yönetmenimiz Müşfık Kenter de ona- yını verdi. Salon bulmamlza önayak olan kişi Müşfik Hoca'dır. - Tiyatro, bedenin sanaü. Oysa siz be- densel etkintikleri kratn olan Idşilerfe çahşhnry. Teknik anlamdazorolmadı mı bu? KINAY: Bu bedenleri ne kadar kul- Ianabileceğim sorusuyla başladım işe. En büyük sorun da, rahatsızlıklan fark- lı bölgelerde olmasıydı: Kimi göğüs al- tından ıtibaren felçti örneğin, kimi yal- nızcabacaklarmıkullanabıliyordu. Sag- lıklı insanlarda olduğu gibi tek bir ne- fes tekniği öğretemezdim. Çoğu soluk alırken akciğerlerinin üst kısmını kul- lanabiliyor, oysa sahnede diyafram ne- fesi kullanmak zorundayız. Biz de çö- zümü, sesi yüz maskesinin ön tarafina taşımaktabulduk. Harekettiyatrosu ya- pamayacağımız için söz'ü en iyi şeİcil- de aktarmalıydık. Başanlı olduk ya da olamadık. Ama emin olun, göreceği- niz oyun onlann ellerinden gelenin en iyisi. 'Yaşama bağülığı öğrendim' - Sizce kendilerini anlatmak için ne- den tiyatroyu seçtüer? KINAY: Tiyatronun oynayanla izk- yici arasmda yarattığı apayn bir çekim, birbüyü var. Bu anlamda mesajuı en et- kili biçimde venleceğı düzlemdirtiyatro. Orada yalnızca oyuncu konuşur. îzleyi- ciye de onu dinlemek düşer. OFD oyun- culan, kendilerini doğnıdan anlatacak- lan ya da onlar gibi düşünenlerin onlar adına konuşacaklan bir alan istedikr belki de. Dertlerini panellerle, söyleşi- lerle de anlatabilirlerdi. ama onlartiyat- royu seçtiler. Bu anlamda kendı mesle- ğim adına onlara teşekkür ederim. -Ontorlayaşadığınız deneyimsizdene türetkilerbırako? KINAY: Onlara çok saygı duyuyo- rum her şeyden önce. Oyunu yönettim, onlara elimden geldığmce yardım ettım, ama ben daha çok şey öğrendim. Her koşulda yaşama bağlılığın nasıl olabı- leceğini, en önemli şeyin akıl sağhğı ol- duğunu öğrendim. Bu insanlar bedenlerinin yalnızca beşte birini kullanabilirken bunlan ya- pabilıyorlarsa bizim yapabileceğimiz çok iş var demektir. 20. yüzyılın unutulmayan portreleri Egzantrik görünümü ve davranışlanyla da ünlü gerçeküstücû İspanyol ressam Sarvador Dali (1904 -1989). Kültür Servisi - 20. yüzyılın sea günlenne yaklaşırken Bilgi Atötyesi, 'Unutulma>anlar: 20. Yûz>Tİın Portreleri' başhklı siyah-beyaz fotograf sergisi açıyor. 24 Kasım^* Ocak tan'hleri arasında açık kalacak olan sergide güzellikler sunmaya çalışılırken, bu yüzyılda yaşanmış ve hâlâ unutulmayan görüntülere de yer veriliyor. 'Unutulmayanlar: 20. Yûzyıhn Pbrtreleri' sergisinde bılim ve teknikten edebiyata, sinemadan spora, plastık sanatlara, siyasete, müzık ve dansa kadar çeşitli alanlarda yetişmiş ve ürün vermiş ünlü isimlerin fotoğraflan yer alıyor. Toplam 270 fotoğrafin yer alacağı sergi, Londra Hulton Getty Archives. Berlin Archiv für Kunst und Geschkhte, Paris Magnum ve tstanbul ABC kuruktşiannın ->•..-«*-• ^L, yardımıyla oluşturuldu. Marconi'den Brigitte Bardot'ya, James Joyce'dan Jimmy Hendrixe. Satvador Dan'den Plcasso'ya 270 ikonun fotoğraflan bu sergi için bir araya getirildi. Aynı adı taşıyan ve sergideki fotoğraflan içeren bir kıtap da sergıyle eşzamanlı olarak belirli kitapçı ve mağazalarda satışa sunulacak. Editörlüğünü Suay Aksoy'un üstlendiği, sanat yönetmenliğinı Bülent Erkmen'in yaptığı kitabın her sayfasında açıklamasıyla birlikte tek bir fotograf yer alıyor. Kitabın kapak kaligrafisi ise Marcel Duchamp'a ait. Bılgı Atölyesi: 111 Sıraserviler Cad.- Taksim. Bütün dünyada çevre bilincinin gelişmesine öncülük eden Fransız okyanusbinmd Jacques Yves Cousteau (1910-1997). Enver Gökçe 18 yıl önce amansız bir hastalık sonucu aramızdan ayrılmıştı Eğiıı Türküleri'ni dünyaya6 sesleyen' halk ozanı ALİEKBERATAŞ 18 yıl önce amansız bır hastalık aramızdan çe- kip almıştı onu.Tarih, 19 Kasım 1981 olarak dü- şülüyordu say'falara, ölüm anı diyerek. Ölüm, sin- si bir yılan gibi için için kemirerek devirdi ansızın gövdesini toprağa, bu 'Anadolu Çman'nm. Türk şiirinin toplumcu gerçekçi 'HalkOzaıu' artık şiir- ler yazamayacaktı bundan sonra. Şıırlerine kaynak- hk eden halkının türkülerinden. ağıtlanndan, ez- gilerinden beslenemeyecekti. Türk şiinne getirdi- ği soluk. Karacaoğlan, Dadaloğlu, Pir Sultan, Yu- nus Emre geleneğinin günümüzdeki sürdürücüsü araştırmacı bir halk bilimcisi, Eğin Türkülerini dünyaya "sesleyen " (*) ozanı, yapıtlanyla, beslen- diği halkının türküleri. ağıtlan gibi sonsuza kadar duyumsatacak bizlere. Kent olgusu. kent kültürü, kent insanı 'SanayiDev- rimi'nın bir sonucu olarak çıkar karşımıza. Fabri- kayla birlikte yeni bir sınıf, emekçı smıfi doğmuş- tur, sermayeye karşılık olarak. Yüzyıllardır süre- gelen emek-sermaye çelişkisi, şüphesiz ülkemız- de de, kendine özgü koşullannda, kimi çelişmele- riyle yaşayageldi günümüze kadar. Işte tam da bu noktada onun; sınıf bilincinin olgunlaştığı, sava- şımını vereceği alanı belirledıği, emek cephesin- de, sermayeye karşı taraf olmayı, kendi sınıfının bir şerefi olduğunu üstüne basa basa söylediğini görürüz. Sanata, sanatçıyabakışındabunubelirle- yici bir unsur olarak öne çıkanr hep. Şöyle diyor sanat ve sanatçı üzerine: "Bugün şairi ve şiiri eski anlayış. ve tariflerin çerçevesinden kurtarmak za- manı gelmiştir. Bir sanatçıyı -insanlıgını inkâr de- mek olan- sosyal realiteden -tecrit edip- 'buud-u mücerretten bir yaratık' saymak ve sanatçının y^a- rattığıeserleri 'ilahı bir marifet','bir ıhsan'.birdad- ı hak telakki ermek belirli birsosyal topluluğun gö- rüşlerini yaymaktan başka bir şey değüdir._ Tabiatı -doğayı ve cemiyeti bir realite- olarak al- mayan, tabiat ve cemiyet hadiselerinL, insan ve akıl c^ ^ i t köyünde doğdu, 1920'de. Ama, hemen hemen yaşamı kentte geçti. Köyünü, halkını unutmadı. 'Ben halkımın ozanıyım' dedi. Şairim demedi. Eğin Türküleri, onunla nam saldı, ünlendi dünyaya. Üniversitede bitirme tezi olarak araştırmasım yapıp gün yüzüne çıkardı bu türküleri... Onun şiirlerinde 'Bizler' sesini duyurur halkına. 'Ben' yer almaz, sözcüklerinin oluşturduğu . dizelerde. üstû izahlarla, manük dışı endişelerle kavramaya çanşan bir febefe anlayışı sanat ve entelektüel ha- yatınuza adamakıllı işlemistir. Kafalan bu pislik- lerden kurtarmak ve her şeyden evvel bir insan olan, tabiata ve cemiyete sunsıkı bağlı bulunan sa- natçının sosyal variığını ortaya koymak lazımdır. Sanatçıyı sosyal problemlerin. halk ha\atının, sosyal davalann dışında görenler menfaatİan ka- bı rahata ahşık olanlardır. sosyul terakkinin hızlan- dınlmasından korkanlardır; taşlaşmış, yosun tut- muş değerleri muhafaza etmek(korumak) isteyen- lerdir, mariz (hasta) melankoükJerdir. O> saki ha- yat bütün hareketi, akthitesi, ileri atthşlarıyla diri, canlı ve değişiktir. Hayat dinamizmine can katan, yaşamayı öven, kötülükleri protesto eden, insanlı- ğunızı yükselten sanatçılardan huylananlar, onla- n fıldişi kulede tutmak istiyoıiarsa, korktuklan içindir-" Çit köyünde doğdu. 1920 yılında. Ama, hemen hemen tüm yaşamı kentte geçti. Köyünü. halkını unutmadı. 'BenhaDammozanıyım'dedi. Şairim de- medi. Eğin Türküleri, onunla nam saldı, ünlendi dünyaya. Üniversitede bıtirme tezi olarak araştır- masını yapıp, gün yüzüne çıkardı Eğin Türküle- ri'ni. O, Eğin Türküleri'ne. Eğin halkına sahıp çık- tı hep. Peki Eğin halkı ne yaptı onun için? Dönemin Kültür Bakanı Fikri Sağlar birilerini Çit köyüne gönderip, 'EnverGökçe'nin evinin ona- nlarak müzeye dönüştürüleceği yönünde söz ver- miş. Ama o gün bugündür ne aramışlar ne de sor- muşlar. Evi kendi yazgısına, çürümeye, yıkılma- ya terk etmişler. Evi satın aldığını söyleyen Enver Gökçe'nin amca oğlu ise hayvanlanna ahır yapmış birbölümünü. Şimdi Gökçe'ninevinde 'anüar'ne yazık ki, hayvanlarla yaşayıp gidiyor, daha da gi- deceğebenzer... 'Ben halkımın ozanıyım' diyordu Enver Gökçe. Kentte yaşayıp kent kültüründen beslenmiş, kent insanınm dokusunu şiirlerinde işleyenler daha çok kendini şair diye tanımlar. Evet, doğrudur. Ama Gökçe ozandır. Sanatçı her ikisi de yaşamı farklı kavrayişlaria sorgulasalar da kendilerine biçtikle- ri görev ve özellikleriyle yüzyıllar, binyıllar öte- sinden bile günümüze, yannlara ışık saçmakta biç duraksamazlar. Bu yanıyla Gökçe tüm yaşamı göz önüne alın- dığında, Anadolu'nun sözlü edebiyatımn; hem ge- leneksel, hem çağdaş; hem bugünün, hem de ya- nnın 'ozanı' olmayı çoktan hak etmiş birbüyük sa- natçımızdır. Enver Gökçe şiiri, içinden doğup gel- diği sonsuzluğa akıp giden bir gelenekten besle- nir. Türkülere yaslar sirtıru. Ağıtlarda isyan bay- rağını çeker göndere. Ezgilerinde Fırat gibi akıp gecerTürk şiirinin için- den yüreklerimize basa basa. Onun şiirlerinde yap- macık bir anlatım, süslü sözler, allengirîi söz sa- natlan, seslerin dalgalanmalanna, anlam kayma- lanna rastlayamazsınız. Duru, yahn, lirik, direkt, yüreğe kafaya seslenen, öfke saçan, sapına kadar da sevgi hamuruyla yoğrulmuş bir şiirie karşıla- şırsınız Gökçe'de. Şiire devrimci bir yaklaşmı, 'sa- natmı devrime adamış'birozammızdı Enver Gök- çe. Halkının içinden çıkmış, halkının kültürüyle beslenmiş, halkının türkülerini söylemiş, halkının içinde yaşama gözlerini yummuş. Onun şiirlerin- de 'Bizler' sesini duyurur halkına. 'Ben' yer al- maz, sözcüklerinin oluşturduğu dizelerde. (*) Erzıncan'a özgü 'çağn-an, söyleyen' anlamına denk düsen bir sözcük. BUA^AMADA ŞUKRAN KURDAKUL YitîPdiklepimizden Abbas Sayar Bu yıl, ZJhni Anadol, Can Yûcel, Fakir Baykurfla birlikte Abbas Sayar'ı da aldı aramızdan. Yirmili yaşlardaki genç bir edebiyat adamına yetmişini aşmış yazarlann, şairlerin ölümleri doğa! görünecek elbet. Yanm yüzyılın tarihsel ağırlığını onlann yapıtla- nyla paylaşanlar da çıkacak bu gençlerin arasın- dan, görmezlıkten gelenlerde... Abbas Sayar, yirmi beşyılının bırikimini 1971 'de ilk yaprtı Yılkı Atı 'yla simgeleyerek birdenbire çağ- daşı romancılar arasında yerini almıştı. Kimi eleştirmenlerce o yılın sanat olayı sayılan bu romanında OrtaAnadolu'nun gerçekleriyle bir- likte amansız yaşam koşullanndaki insan ve hay- van ilişkilerinin bilinmeyen yönleri yansıtılır. Çe- to'da miras kavgasının ortaya çıkardığı benciîlik, çıkar hesaplan içinde sıkışan köy insanlan, Can Sen- liği'nde ileri yaşlannda çocuklan tarafından yazgı- sına terk edilen bir kocamış kişi öykülenir. Üç romanında Abbas Sayar'ın özelliklerini şöy- le saptayabiliriz: Yapaylığa düşmeden şiirsel öğelerle donanmış etkili dili. Çevre betimlemelerindeki özgünlüğü. Kişilerin çoğun kişilik düzeyine ulaşmış olması. Doğa insan ilişkılerinde kırsal kesim insanınm bil- geliği. Kişilerini gerçeğe aykın düşmeyen ruhsal çö- zümlemelerie somutlamaya çalışan Abbas Sayar, Yılkı Atı'nda yoksulluğun açmazda bıraktığı insan- la onun yazgısına bağlı olarak doğaya terk edilen kocamış hayvan toplumsal zorunluluklann yarat- tığı durumu birlikte yaşariar. Çelo, kendi dışındaki güçlerin adım adım itme- siyle emmisini öldürmek zorunda kalır. Can Şen- liği'nin Hüseyin ağası tek başına ölüm kalım sa- vaşı verirken elinde kalan anılara tutunmaya çalı- şır. Ama çok yaşamışlığın kazandırdığı bilgelik bi- le önleyemez oğlundan öç almasını. Abbas Sayar'ın kişileri güçlüklerin, sıkıntılann, dı- şa vuran yoksunluklann ortaya çıkardığı insanlar olarak görünürier. Özellikle kendi içlerindeki hesap- laşma sürecinde her yönüyle somutlanmışlar, ro- manımızın unutulmaz kişileri arasına girmişlerdir. Romanlannın hızını kesen ikincil olayiara kimi yer- siz uzatmalann yol açtığı sıkıntılara karşın güçlü bir sanatçı kimliği kazandıran bu yöndeki başansı ol- malıdır. Ibrahim Zeki Burdurlu Can Şenliği'ni değerlen- dirdiği yazısında Abbas Sayar'ın roman kişilerini yaratırken toplumsal olanı, çevre koşullannı göz önünde tuttuğunu belirtiyordu. (Türk Dili, Nisan 1975) Bu genel özellik Abbas Sayar'ın romanlannda yol açıcı damarlardan biri olarak görünür. Yazık ki, 1980'den sonra değişen toplumsal ko- şullar genç okurlann bu türden romanlaria buluş- ma yollannı kapatıyor. Kadıköy Belediyesi oyun yazma yaiMşması sonuçlandı • Kültür Servisi - Kadıköy Belediyesi'nin düzenlemış olduğu 1. oyun yazma yanşması sonuçlandı. Nesrin Kazankaya, Ahmet Cemal. Ahmet Levendoğlu. Ergin Orbey, T. Yıimaz Öğüt ve Cuma Boynukara'dan oluşan seçici kurul birincüik ödülünü 'ÖlüTörenleri' adlı oyunuyla Aslıhan Ünlü'ye, ikincilik ödülünü Ormanda adlı oyunuyla Müzeyyen Engin Erim'e, üçüncülük ödülünü de Düşmanla Sevışenler adlı oynuyla Ender Çakmak'a verdi. Jüri özel ödülü 'Orümcek Yaşamı' ve 'Sapan' adlı oyunlanyla Ufuk Ersoy'un oldu. Filiz Sanca ve Almılla Alp de Üç Ekim'de Nostalji adlı oyunlanyla mansıyon ödülünün sahsbi oldular. Ödüller 22 Kasım Pazartesi günü saat 20.30'da Kadıköy Belediyesi Banş Manço Kültür Merkezi'nde düzenlenecek törenle sahiplerine verilecek. Şair Sofya Kemal öldü • DAKKA (AA) - Bangladeş'ın en sevilen kadın haklan savunucusu şair Sofya Kemal. başkent Dakka'da tedavi görmekte olduğu hastanede yaşamını yitirdi. Her türlü dinı baskıya, batıl inanca karşı çıkan, kadının aile hâkımiyetinden kurtulması ve yaşamın her alanında yer alması yolundaki görüşlerini şiirleri ve makalelerinde dile getıren şairin böbrek yetmezliğinden öldüğü belirtildi. Begum Kemal adıyla tanınan şair, 20 Haziran 1911 'de Bangladeş'in güneyindeki Barisal bölgesinde bulunan Shayestaganj kasabasında dünyaya gelmişti. OOTÜ-den Anadolu Müzigi Günleri • Kültür Servisi- ODTÜ-Türk Halk Bilimi Topluluğu'nun bu yıl başlattığı Anadolu Müziği Günleri bugün başlıyor. Bugün 20.00'de Kültür ve Kongre Merkezi'nde Bengi Bağlama Üçlüsü 'Güneş Bahçesinden Ezgiler', Erkan Oğur ve Ismail Hakkı Demircioğlu da 'Türkülerimız' başhklı konserler verecekler. Yann 19.30'damimarlık amfisinde Ensemble Ancyra'run konseri, Yağmur Öncesi'nin 'Yağmur AJmış Yaylayı'. Tonga Çandar'ın 'Sular Gibi' başhklı konserleri izlenebilir. Çarşamba da 19.30'da mimarlık amfisinde Göksel Batagir'in 'Okyanustaki Sesler Saz Müziği Konseri', Hasan Yükselir'in 'Su Türküleri' konseri gerçekleşecek. Konserlerden elde edilecek gelir ülkemizde yaşanan deprem felaketlerinden zarar gören kişilere aktanlacak. (210 21 53) Şef Saim Akçıl Bükreş'teydi • Kültür Servisi - Şef Saım Akçıl, dün Romanya'nın başkenti Bükreş'teki Ateneye Konser Salonu'nda Doktorlar Senfoni Orkestrası'nın verdiği konseri yönetti. Konsere keman sanatçısı Musa Albükrek solist olarak katıldı. Halka açık olarak gerçekleşen konserde Bach'ın 5 Numaralı Brandenburgh Konçertosu, Nüvit Kodalirnın 'Telli Turna' adlı yapıtı, Mozart'ın 40 Numaralı Sol Minör Senfonisi seslendirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle