10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22EKİM1999CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER MUMCU SUÎKASTININ ÜZERİNDEN 6 YIL GEÇTÎ, FAİLLER HÂLÂ MEÇHUL Seldzhükümet çözemediANKARA(CumhuriyetBûrosu)-Gazetemiz ya- zar Uğur Mumcu'nun katledılmesınin ardından Töıiaye'de parlamentoda bulunan bütün partılenn ıktıdara geldığı 8 hükumet. cinayeti aydınlatama- dı. Vfumcu'nun katledilmesinın ardından geçen 6 yılda 8 hükümet. 5 başbakan, 10 içışleri bakanı, 9 adaleı bakanı, 5 savcı değışti. TBMM'de 3 komis- yor suıkast üzerinde çalıştı, ancak komisyon rapor- lanndaki önenler göz ardı edildi. Süleyman Demi- rel'ııı başbakanlığı döneminde 24 Ocak 1993'te meydana gelen cinayetın ardından kurulan hükü- metlerde başbakan ve ıçişleri bakanı olarak görev yapan sıyasetçıler şöyle: 49. bükümet: Başbakan Süleymsuı Demirel. (30 Kasım 1991-5 Temmuz 1993) Içişleri Bakanı lsmet Sezgin, Adalet Bakanı Sey- fiOktay 50. hükümet: Başbakan Tansu Çfller. (5 Tem- muz 1993-2 Ekim 1995) tçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu, Nahit Mente- şe. Adalet Bakanı Seyfi Oktay, Mehmet Moğultay 51. Hükümet: Başbakan Tansu Çiller. (2 Ekim 1995-30 Ekim 1995) Içişleri Bakanı Nahit Menteşe. Adalet Bakanı BekirSamiDaçe. 52. hükümet: Başbakan Tansu Çiller. (30 Ekim 1995-6 Mart 1996) tçişleri Bakanı Teoman Ünüsan, Adalet Bakanı Fînız Çilingiroğlu. 53. hükümet: Başbakan Mesut Yılmaz. (6 Mart 1996-28 Haziran 1996) tçişleri Bakanı Ülkü Güney. Adalet Bakanı Meh- met Ağar. 54. hükümet: Başbakan Necmettin Erbakan. (28 Hazıran 1996-30 Haziran 1997). tçışlen Bakanı Menü Akşener. Adalet Bakanı Şevket Kazan. 55. hükümet: Başbakan Mesut Yılmaz. (30 Ha- ziran 1997-11 Ocak 1999) Içişlen Bakanı MuratBaşesgioğIu,Kııtlu Aktaş Adalet Bakanı Oltan Sunguriu, Hasan Denizkur- du. 56. hükümet: Başbakan Büknt Ecevit (11 Ocak 1999-28 Mayıs 1999) Içişleri Bakanı Kutlu Aktaş. Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu. 57. Hükümet: Başbakan Bülent Ecevit. (28 Mayıs 1999 -). tçışlen Bakanı Sadettin Tantan. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk .. ... . Verilen sözler tutulmadıIstanbul Haber Senisi - Gazetemiz Yazan Uğur Mumcu'nun faillen ortaya çıkanlamayan bombalı bir suıkast sonucu oldürülmesinin ardından devle- tın en üst düzey yetkılilen, katillenn bulunacağına yönelık "namııs sözteri" vermışti Dönemm cum- hurbaşkanı. başbakanı, başbakan yardımcısı, içış- leri bakanı ve emnıyet genel mûdürü suikastın mut- laka çözüleceğıne ilişkm demeçler verirken, aradan geçen altı yıla karşın "onur meseiea" yaptıklannı söyledikleri cınayetın faılleri hâlâ bulunamadı. TURGUTÖZAL (Dönemin Cumhurbaşkanı): "•Devletimiz bütün imkânlanyla Uğur Mum- cu'nun katillerinin bulunması ve adalet öniine çıkanlması için elinden geleni vapacaktır. Bu hususta bütün ilgililere her türlü talirnat tarafim- dan verilmiştir." SÜLEYMANDEMİREL (Dönemin Başbakanı): "Bence önemli olan. cinaveti kinıin üstlendiği değil, cinayeti kimin işlediğinin ortaya çıkanl- ması. Bu cinayetin nasıl işlendtği, bombanın nasıl konukiuğu çıkar, çıkankr. Tabü bu Uğur Mum- cu'yu geri getirmez. Lç faili mechul cinayetin dışında diğerlerinin nasıl oiduğu aydınlaüldL On- lann da a> dınlatılmasına çalışıhyor. Bu cinayetin de nedeni bulunacak." ERDALİNÖNÜ (Dönemin Başbakan Yardımcısı): "Mumcu'nun katiUcrini bulmak. adalete tes- lim etmek, suçlulan cezalandırmak. böylesi cina>etlerin bir daha işlenmemesini sağlamak hükümetimizin namus borcudur, bunu ya- pacağız. Hükümet olarak Uğur Mumcu'nun katillerinin ortaya çıkanlmasını vaat ediyoruz. Emnivetimiz. güveıilik güçlerimiz, bir an evvel katüi. katilleri. kimlerse onlar. bulmak için bütün gücü\le çalışacaktır. Bunu umutla bekleyeceğiz. Bütün ihtimalleri hepüniz diişüneceğiz. Güven- lik güçlerimiz inceleyecekler. araştıracaklar ve umanm yakında katilleri bulacaklar." İSMETSEZGIN (Dönemin Içişleri Bakanı): "Olayı onur meselesi yaptık. Milletimizin de yardımıv la bu cinayeti ortaya çıkaracağız. Cesur bir kalemdi. bu kalemi kıranlan \akala>acağız. Bunu mutlaka çözeceğiz ve yiğit eli. demokratik düzen için gayreteden eli ve bunun kalemini kıramn bizde kafasını kıracağız. Suikasna ilgili bügi sahibi kişi veya kişileri polise \ardimci olmaya çağınyoruz. Bu kişueri bugüne kadar emnivet tarihinde görülme- miş bir büyüklükte mükâfatia ödüllendireceğiz." IX -J M \<WI« UzurMumcu'ya bombalı suikast SusturamazlarII.- >.i/Mndaimwctu^ı3kan.Joöfün _ . ,N>. uvU^lstmiılerorOTgırttairögjdef&teM^bB'kon^ :. cmpervaitanm vikartanna \anvacafm amU yaao Lgur Mumt». dcmokıasi KatülerbulunsurvK^psorulsuıı • € o l . >««»«* l>»»«wıı O B W * » » I » . . **• *?'•"*' * ™^.: Tehdhkronuyüda'tnath İki suikastta buyük benzerlik Yöntem aynı hedef aym ANK\RA(CnmhuriyetBüro8u)-Gazetemiz yazar- lan Uğur Mumcu ve Prof. Dr AhmetTaner Kışlah'ya yönelık yapılan bombalı suıkastlar arasmda büyük benzerlikler oldugu belirlendi. Her ıki yazanmız da ev- •lennin öniine park ettikleri arabalanna ytrleştırilen el yaptmıbombalann patlaması sonucu yaşamını yitinr- ken, Mumcu da Kışlalı da emniyet birimlerinden ko- ruma talep etmemışlerdi. Arabaya bomba: Her iki olayda da evin önüne park edilen araba>a bomba yerleştirrldı. Mumcu, 24 Ocak 1993 günü saat 13.15 cıvannda evınden çıktt, araba- sını hareket ettırdiğınde mısina ile tekerjantına bağ- lanan ateşleme düzenı bombayı patlattı. Kışlalı olayın- da da arabanın ön kaputuna poşet ıçinde bir bomba yer- leştırildiğı, yazanmızın poşetı kaldırmasıyla birlikte patlamanm gerçekleştiğı bıldırildi. Bombanın öpi: Mumcu suikastında Çek yapımı RDX patlayıcılı C-4 tipi bir bombanın kullaruldığı saptanmıştı. Kışlalı'ya yapılan suikastta kullanılan patlayıcımn da "el yapımı parça tesbü boru bomba" olması, iki olay arasındakı benzerhğın öneralı göster- gesı. Yağlı bır ekmek hamuru kıvamında olan C-4 ti- pı bombaya da elle ıstenilen şekil venlebılıyor. Ernni- yet birimlen, bombanın Mumcu'nun arabasına yerleş- tınlmesının 25-30 saniyelık bır ış olduğunu bildırmiş- lerdı. Kışlalı'nın arabasına yerleşünlen patlayıcı dü- zeneğinın de böyle kısa bir sürede yerleştırilebileceğı r.aydedılıjor. •Dfize^ck de bemen Her ıkı olay da "bobi tuzağı" yapildığıızlenimıverdı Mrnnca'nunarabasmakonan bombarun ateşleme diizefü.'bn- mismaıİMMİMfantı- na tuttumidu. Mumcu'nun arabaya bınmesinden son- ra, arabadakı ufak bır hareketlenme. misinanın geril- mesi ya da boşalması üzenne ateşleme düzeninı ha- rekete geçırdı Patlayıcı da yapıştınldığı yüzeyın, ya- nı şofor mahallının tam altında, arabanın ıçine doğru patladı. Kışlah'ya düzenlenen suikastta da, arabanın ön kaputuna konan bombanın bır mısina ıle sıleceğe bağlanmış olabıleceğı, yazanmızın bombanın yerleş- tinldiği poşeti kaldırması üzenne misinanın gerilerek ateşleme düzeninın harekete geçmiş olabileceği kay- dedıldı. Dinciörgütlerüstlendi: Mumcu suikastmıngerçek- leşmesınden hemen sonra gazetemızı arayan bır kişı olayı "tslami Kurtuluş Örgütü"nün üstlendığinı söy- ledı. Ancak olayın duyulmasının ardından tBDA-C ve PKK de basın-yayın organlannı arayarak olayı kendi- lennin üstlendığinı bildirdiler Sııikasta protesto ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ahmet Taner Kışla- h'ya yönelık bombalı suikast, öğrencilen ve okurlannı üzün- tüye boğdu. Bayındır Tıp Hastanesı ve gazetemizın Ankara bürosu önünde toplanan gruplar saldınyı lanetledi. FP Ge- nel Başkanı Recai Kutan da hastane önünde protesto edildi. Olayın duyulmasının ardından. yazanmızın kaldınldığı Bayındır Tıp Hastanesı çok sayıda sıyasinın, öğrencılerinın ve okurlannın akınına uğradı.Hastanenin önünde bekleyen Kışlalı'nın öğrencilen ve yurttaşlar alkışlarla Kutan'ı pro- testo ettı. "Ne yüzle, utannuyor musunuz, tran'a gkmT di- ye tepkıler gelırken, öğrencıler "KatiDer haUta hesap vere- cek" sloganı attı. Kutan, protestolan nasıl değerlendırdıği- nın sorulması üzerine, "Kendini bilmez, haddini bilmez ba- a insanlann reakshflnu" dedı. tletışım Fakültesı'nden öğ- rencılennden AK H^dar Fırat, Kışlairnın kalemini devral- dıklannı ve bu suikastın takipçisi olacaklannı belırterek "Bu bayrağı hiç btrakmayacağız'' dedı Katillenn yakalanmasını ısteyen Fırat, "Onun kalemini dimdik tutmak zorundayız. Hiç khnse ağlamasuı, ağlamak dövünmek sadece acnarımı hafifletir. Daha önce kaybettiğimiz av dınlar gibi bunu da içi- mize atmayacağız, hesabmı soracağız'' dedı İJFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Kımyorum! Tuğgeneral Prof. Yalçın Işımer'i hiç tanımaz- dım. Once TV'de gördüm, ardından.gazetelere yansryan birkaç tümcesini okudum. Ve gönülden alkışladım. Derken dinci ve gericı çevrelerden yaylım ateşi geldi. Merak ettim, GATA'daki öğretim yılını açış der- sındeki konuşmasının tümünü buldum. Özenle ve giderek artan bir coşku ile okudum. Kendisine saygım katlanarak arttı. V&o konuş- manın tümünü milyonlarca kişinin okumamış olu- şundan dolayı hayrflandım. Özellikle de iki kişiyi üzülerek kmarnak geldi içımden. Birisi dinci, diğeri ıse "milliyetçi-mukaddesatçı". Düşüncelerinı genelde paylaşmasam da, saygı duyduğum iki kişiyi. (Sayın Recai Kutan ve Sayın Avni Özgürel). Ya "Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduklan" için.. Ya da -daha kötüsü- bilerek "bilmezden gel- diklen" için! ••• '{ '"'-' * ' Sayın Işımer'ın konuşması "ulus, din ve dil" bağ- lantısı üzerine kurulmuş. Dili çok önemseyen, Tan- n'ya inanan, Kemalist bir düşünürün, büyük bir bi- rikimini yansrtıyor o konuşma. özünde ne diyor? Başka bir ulusun diliyle konuşanlann, giderek o ulusgibı düşünecegini.. Ülkemizde, dılimızın Afap- ça- Farsça sözcüklerden anndmlmasına karşı çı- kanlann, Kurtuluş Savaşı'na ve devrime karşı da olumsuz bir tutum takındıklannı.. Tann'ya öz dili- mizle ulaşmanın daha kolay olduğunu.. Hazar Türkleri'nin Museviliği benimseyip Ibraniceyi öğ- renmeleri ile giderek Yahudileştiklerini.. Arthur Ko- estler'in belgeledıği gıbi, Hitler'ın Yahudisoykırı- mından Macaristan ve Polonya'daki Hazar Türk- leri'nin de nasıbinı aldığını... Ve ekliyor: "- Türkçe ninnilerle büyüdûk, dualanmız da Türkçeolacak..." "- Tann her yerdedir, her şeyi bilir. Kuşkusuz Tûrkçeyi de..." "- Din adamlan bin yıl boyunca Kuran 'ı Tûrkçe- ye çevirtmemiş, ibadetin Türkçe yapılmasına nza göstermemişlerdir. Atatürk'fen başka hıçbırdev- let adamı neden Türkçe değil de Arapça diyeme- miştir, bugün de diyememektedir. Tann kişilerin bi- reysel ihtirasını, ulusal çıkartann önüne koymastn. Amin..." . . "- Tann Arabisfak sınırtannın çok ötesine taş- mıştır. O, evrenin ulu yaradanıdır..." Bu mudur dine v© inanca saldırdığı öne sürülen konuşma? ••• Saytn Işımer dinine de saygılı, dıüne de. Konuş- ması, ünlü dilcilerin Türkçe üzerindeki övgülerin- den örnekler de içeriyor. Max Müller 'Türkçe, Türk düşüncesinin yara- tıcı gucünün esendtr. Bu dil, ınsan aklının vstün kudretinin ürünûdür. fürkçe kadar kolay zevkvencı pek az,djl varpır." ^ ^' Paul Fk>ux: "Türkçe akıl ve düşüncej tematiksel bir difdir" • "- • ' Moliere: "Şu Türkçe ne hayran olunacak bir dil, az sözcük çok şey söyler." Sayın Işımer, keşke Nâzım'ın Ferhat'ının Şirin'e seslenişıne de yer verseydi: "Konuştuğum dil kadar, Türkçem kadar güzel- sin!" Dile saygılı... Dine saygılı.. Ulusa saygılı... Öyleyse bazı dincilerin ve "milliyetçi-mukadde- satçı "lann hışmı neden? ••• "Atını dövemeyen semerini döver" derter. Işte Arap kültürünü Islam adına Türkiye'ye dayatmak isteyenlerin bulduklan semer de şu tümceierdeki tek sözcük: "- Kuran'\ Tün\çeye çevirmedi, Atatürk'ün rica- sını yerine getirmedi diye onu aziz kılanlar, şimdi- lerde Mehmet AkifÜniversitesikurma çabasında- lar. O üniversiteden çıkan kafalar, bılinmelidirkiAI- Azharkafalı adamlar olacaklar. Arabın adamı ola- cakJar. Btz bu adamlara adam sen de demeyece- ğiz, bu adamlan belleyeceğiz." "Belleme" sözcügünün sözlük anlamını Oktay Akbal geçenlerde ayrıntılı bir biçimde köşesine aldı. Sayın Işımer'in "Onlan öğreneceğiz ve unut- mayacağız" demek istediğı açık. O tümcenın cum- huriyete inananları uyarmak için konduğu da açık. Ama bizimkiler "belleme"y\ sözlük anlamında değil de, "argo "daki anlamında degeriendirmek- te ısrarlılar. Çünkü Türkçe değil Osmanlıca düşün- meye alışmışlar. Belki de küfürlü düşünmeye alış- mışlar. Bu kadar düzeyi yüksek, dili alkışlanacak bir ko- nuşmada ve böyle bir bütün ıçinde "belleme"nm ancak tek bir anlamı olacağını göremiyorlar. Ya da görmezden geliyoriar... Çünkü konuşmanın bütününün sırtlanna yükle- diği suçlamaya verebilecekleri hiçbir inandıncı ya- nrt yok! Konuşmanın tümünü okumadan konuşmuşlar- sa ayıp! Okuduklan halde aynı saldınlan yapmış- larsa, daha da ayıp! Cumhuriyet gazetesi, General Işımer'in "Ata- türk'üm ve Türkçem" başlıklı açış dersi metninin tü- münü yayımlamalıdır. Yayımlamalıdır ki, bazılan da- ha çok bılinçlensin ve bazılan da daha çok utansın... Sevgili arkadaşımız Ahmet Taner Kışlalı'yı da hain bir suikastta yitirdik. Yıllardır sanki ay- nı senaryoyu seyreder gibiyiz. Birileri, bir yer- lerde cinayet için bekliyorlar ve uygun oldu- ğunu düşündükleri biranda, ülkemizin birde- ğerine kıyıyorlar. Taner Kışlalı, laik ve demok- ratik cumhuriyetin kararlı savunucularından birisiydı. Aynı zamanda farklı düşüncelere kar- şı derin bir hoşgörüye de sahipti. Şu ana kadar ortaya çıkan bilgilere göre ar- kadaşımız Kışlalı, Uğur Mumcu benzeri bir suikasta kurban gitti. Susuriuk soruşturması sırasında, Mumcu cinayetinin devlet içindeki bazı güçlerie bağlantısı olduğuna ilişkın ipuç- lan ortaya çıkmıştı. Eğerdevletı yönetenler ka- rarlı olsalar, ipuçlarının üzerine gidebilecek di- rayeti gösterselerdi, bizim inancımıza göre, Uğur Mumcu cinayeti çözülebilirdi. O zaman, Ahmet Taner Kışlalı'yı öldürenler bu eylemle- rini belki de gerçekleştiremezlerdi. Cinayeti kim işledi sorusuyla sürekli yüz yü- ze geliyoruz. Bu sorunun cevabını verebilecek Taner Kışlalı'yı Hedef Alan Bomba... durumda olanlar bizler değiliz. Ancak, Uğur Mumcu cinayeti sonrasında oiduğu gibi yön- lendirmelere karşı bu kez daha dikkatliyiz. O dönemdeki yöneticiler, cinayetin Iran'da eği- tilmiş bazı kişilertarafından işlendiği yönünde bir hava yarattılar ve dikkatler bu nedenle baş- ka bir yöne çevrildi. Sonra da hiç bir iddianın arkası getirilmedi. O dönemin yöneticileri de bu söylediklerini unutup gıttiler. Taner Kışlalı, bilim adamıydı, gazeteciydi ve politikacıydı. Etkili ve önemli bir kişiliğe sahip- ti. Böyle bir insan neden öldürülür? Üstelik Taner Kışlalı, kararlı tavnnın yanında, farklı fi- kirlere de tahammüllü ve dengeli bir insandı. Böyle bir insanın bombalann hedefi olması, bu işin gerisinde çok başka büyük hesaplann oi- duğu endişesini doğuruypr. Daha geçen hafta, Türkiye'nin Avrupa Birli- ği'ne aday üye olması yönünde çok etkili adımlar atıldı. Uzun yıllardır beklenen hedef- lere doğru bır gelişmenin önü açıldı. Işte tam bu koşullarda ortalık karıştı; Merve Kavakçı, ardından Mehmet Zeki Kutlular olaylan gün- deme geldi. Bu tartışmalar sürerken Taner Kış- lalı öldürüldü. Şimdi, hep birlikte acaba bun- dan sonra ne olacak beklentisi içine giriyoruz. Acaba, Türkiye bir kaosun içine sokulup, son- ra da demokrasi ve özgürlüklere ters bir yö- ne mi çevrilmek isteniyor? Çünkü her kritik ci- nayet, kritik hesaplann ardından patlak veri- yor. Bu cinayeti gerçekleştirenlerin hesabı neydi sorusunu da dikkatle sormak zorunda- yız. Acaba birileri gizli köşelerde, yönelimi de- ğiştirecek gizlı hesaplar içindeler mi? ••• Susuriuk sonrası dönemin başbakanı Me- sut Yılmaz, "öyle gerçeklerfe yûzyüze geli- yoruz ki, ben dahil hiç birimizin can güvenli- ği olduğunu sö//eyemeyiz"türündenbiraçık- lama yapmıştı. Yani devlet içinde öylesine bir yuvalanma olmuş ki, bunlar her istedikteri an başbakanı bile öldürebilirierdi. Bunu, ülkenin başbakanı söylemişti. Söyledi de ne oldu? Sözlerinin arkasında dgrabildi mi? Susuriuk olayının üzerine gidilebildi mi? Sokaktaki va- tandaşın bile bildiğı gerçeklere rağmen, çete mensuplan ellennı kollannı sallayarak ve çev- relerini tehdit ederek ortalıkta dolaşmaya de- vam ettiler. Altlannda Mercedesler, çevrele- rinde "Türkiye sizinle gurur duyuyor" diye ba- ğıran eli silahlı taraftarlarıyla etkinliklerini sür- dürdüler. Ahmet Taner Kışlalı'yı kimin öldürdüğünü biz bilmiyoruz. "Şu üstlendi, bu üstlendi" gi- bi açıklamaları da kuşkuyla ve tepkiyle karşı- lıyoruz. Katillenn ortaya çıkanlmasını istıyo- ruz. Her konuda özellikle de terörie mücade- lede kendini güçlü sayan devletin, ülkenin en önemli değerlerıni katledenleri de yakalama- sı gerektiğini düşünüyoruz. Kenya'ya kadar etkisini sürdüren bir devlet, Abdi Ipekçi'den Uğur Mumcu'ya kadar işlenen yüzlerce cina- yetin failini neden bulamıyor acaba? Bunun tek bir cevabı olabilir, onlar hâlâ devlet içinde güçlüler ve etkinliklerini sürdürüyorlar. Tersini iddia edenler, cinayetleri aydınlata- cak iradeyi göstermek zorundalar. Yoksa bel- ki de hem onlar için, hem çok partili sistem için yann çok geç olabilir. Taner Kışlalı cinayetinin sorumlusu, bundan öncekileri aydınlatmayan ve aydınlatamayan siyasi iradedir. Taner Kışlalı'yı hedef alan bom- ba, bütün bu ülkenin geleceğini tehdit ediyor. Bütün siyasetçilere, gazeteci meslektaşlan- ma bir kez daha çağrıda bulunuyorum: Kor- kunun ecele faydası yok. Gelin, hep birlikte bu cinayetlerın arkasındakj güçleri ortaya çıkart- mak için güçlerimizi birleştirelim. Yann çok geç olmadan.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle