Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22EKİM 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA
EKONOM / ekonomif« cumhuriyetcom.tr 13
Yatırımcılara
koruma fonu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Sermaye
Piyasası Yasa Tasansı,
TBMM Plan ve Bütçe
Komisyonu"nda kabul
edildi. Bu tasanyla aracılık
faaliyetinde bulunabilecek
olan kuruluşlann. kamu
kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşu olan
Türkiye Sermaye Piyasası
Aracı Kuruluşlan
Birliği'ne üye olmalan
zorunlu hale getiriliyor.
Yatınmcılan konımak
üzere oluşturulacak
Yatınmcılan Koruma
Fonu'na da bütün aracı
kuruluşlann katılması
zorunlu olacak. Sermaye
Piyasası Yasa Tasansı'nda
oluşturulan Türkiye
Sermaye Piyasası Aracı
Kuruluşlar Birliği, meslek
kurallannı oluşturmak,
haksız rekabeti önlemek
amacıyla önlemleri
almakla görevli ve yetkili
kılmıyor.
Garanti
Bankası'nın kârı
• Ekonomi Servisi -
Garanti Bankası yılın ilk 9
aylık döneminde 143.9
trilyon lira net kâr ettiğini
açıkladı. Borsaya
gönderilen açıklamaya
göre. geçen yılın ocak-
eylül döneminde 92.1
trilyon lira kâr eden banka,
kârını yüzde 56.24
oranında arttırdı. Bu arada
Akbank da 250.3 trilyon
lira kâr ettiğini açıkladı.
Tekstilbank 8 trilyon lira
olan kânnı 17 trilyona
çıkanrken, geçen yılın ilk 9
aymda 807 milyar kâr eden
İzocam 1.4 trilyon lira kâr
elde etti. Geçen yıl zarar
açıklayan Bumerang
Yatınm Ortaklığı 399
milyar, Varlık Yatınm
Ortaklığı da 323.3 milyar
lira kâr ettiğini bildirdi.
Tofaş Marea
üretimibaşladı
• Ekonomi Servisi - Palio,
Palıo Weekend ve Siena ile
üretim yelpazesini
genişleten Tofaş,
Marea'nın da üretımine
başlad*. Bugünden itibaren •
piyasaya sürülecek olması
nedenıyle düzenlenen basın
toplantısında Brava
modelinin de üretımine
gelecek ay içinde
başlanacağı bildirildi. Koç
Holding Tofaş Grubu
Başkanı Gökçe Bayındır
son 1.5 yılda yeni model ve
tip çıkarma bazında yerli
üretimde lider olduklannı
söyledi. Otomobil
üzerindeki vergileri de
eleştiren Bayındır, yüzde
40'lara varan vergi
yükünün tüketicileri
engellediğini kaydetti.
Bankalardan
faiz indirimi
• Ekonomi Servisi - Ziraat
Bankası ve Akbank,
tasarruf mevduatına
uyguladıklan faiz oramnı
düşürdü. Yapılan
açıklamada, yanndan
itibaren faiz oranlannın 6
ay vadede yüzde 73,1 yıl
vadede yüzde 77'ye
indirildiği bildirildi. Banka,
6 ay vadede yüzde 75. 1 yıl
vadede yüzde 82 faiz
veriyordu. Akbank da 1 yıl
vadeli mevduata uyguladığı
faiz oramnı yüzde 85'ten
yüzde 80'e indirdiğıni
açıkladı.
Koç, ABD'lileri
• Ekonomi Servisi - Koç
Holding Yönetim Kurulu
Başkanı Rahmi Koç,
ABD'nin önde gelen
işadamlanndan oluşan ve
şeref başkanlığını David
Rockefeller'in yaptığı
Yabancı tlişkiler
Konseyi'ni kendi adını
taşıyan sanayi müzesinde
ağırladı. Müzede verilen
yemeğe Türkiye'den de 120
sanayici ve işadamı katıldı.
Küreselleşme
toplantısı
• İSTANBUL (AA) - Türk
Sanayicileri ve tşadamlan
Demeği (TÜSİAD)
' Küreselleşme-Kalkınma-
Devlet' konulu bir toplantı
düzenleyecek. TÜSlAD
Başkanı Erkut Yücaoğlu ile
OECD nezdinde Türkiye
Büyükelçisi Akın
Alptuna'nın açılış
konuşmalanyla başlayacak
olan toplantı, OECD ve
Dünya Bankası'nın
katkılanyla 26 Ekim
tarihinde Sabancı Center'de
yapılacak.
Bankanm başı, vadesi 2000 yılmda dolacak 1 milyar dolara yaklaşan HGM kredileri ile dertte
Emlakbank'a lıariei* yük•Yurtdışından
kredi almak
isteyen
şirketlere
'kefil' ya da
'garantör'
olmak anlamma gelen ve şirketlerin
kredi borcunu ödememesi
durumunda bankanm ödemekle
yükümlü olduğu HGM kredilerinin
Emlakbank'ta çok ciddi boyutlara
ulaştığı kaydediliyor.
TARIKYILMAZ
Emlakbank'ın bası, vadesi 2000 yılında do-
lacak Harici Garanti Mektubu Kredileriyle
(HGM) dertte. Riskin Emlakbank'ta olduğu be-
lirtilen HGM kredileri içindebazı kaynaklara gö-
re 700 milyon, bazılanna göre 1 milyar dolan-
nm vadesinin 2000 yılında dolacağı ve bu kre-
dilerin bankayı zor durumda bırakacağı kayde-
diliyor.
Emlakbank'ın, son iki yıldır verdiği HGM
kredilerinin vadesinin dolması nedenıyle 2000
yılında zorlanacağını belirtiliyor. Ağırlıklı ola-
rak yurtdışından kredi almak isteyen şirketlere
"kefil" ya da "garantör" olmak anlamına gelen
ve şirketlerin kredi borcunu ödememesi durumun-
da bankanm ödemekle yükümlü olduğu HGM
kredılennın Emlakbank'ta çok ciddi boyuöara ulas-
Oğı kaydediliyor. Sistemi ve bankayı zor durum-
da bırakacağı iddia edılen ve vadesi 2000 yılın-
da dolacak olan HGM kredilerinin tutannın 700
milyon dolan aştığı belirtilirken, bankaya yakın
bazı kaynaklar, bu rakamın 1 milyar dolar düze-
Eski genel müdürün nerede göreve başlayacağı merak konusu
An şimdi nereye kondu?
Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu nun
görevden aldığı eski Emlakbank
Genel Müdürü Erdin An'run nerede
göreve başladığı ya da başlayacağı,
finans çevrelerinde merak edilen
konulann başında geliyor. Bazı
kaynaklar, An'nın Yüksel
Inşaat'ta genel koordinatör
olarak göreve başladığmı belirtirken Eski Emlak
Bankası Genel Müdürü Erdin An,
"Bir yerde çalışmaya başladınız mı?" sorumuza,
"Henüz bir yerde çalışmaya başlamadım. Birkaç
yerle görüşüyorum" yanıtını verdi. MHP'ye
yakınhğıyla bilinen Sazak ailesinin sahibi olduğu
Yüksel Inşaat, Emlakbank'ın önemli müşterileri
arasında yer aJıyor.
yinde olduğunu ileri sürüyor.
Bu arada. sözü edilen ciddi rakam konusun-
da bankanm yeni genel müdürü Kapian Yd-
dız'a tüm çabalanmıza karşın ulaşılamadı.
Teftiş Kurulu dikkat çekmişti
Öte yandan Başbakaniık Teftiş Kurulu geçen
yıl hazırladığı birrapordabankayönetiminin dik-
katli olması gerektiğini açıklamıştı.
Kurul, gayri nakdi krediler (HGM, aval ka-
bul kredileri ve teminat mektuplan) konusun-
da yaptığı araştırmada, 30 Haziran 1998 tarihı-
ne kadar verilen HGM kredileri tutarının 530.4
milyon dolar (250 tnlyon lira), toplam teminat
mektuplannm tutannın da 437.5 trilyon lira ol-
duğunu tespit etmişti.
Kurul, banka tarafından kullandınlan HGM
mektubu kredilerinin banka açısından en risk-
li ve önem arz eden kısmının yurtdışından nak-
di kredi teminine yönelik olanak verilen HGM
kredilerinin oluşturduğunu belirttiği raporunda
verilen 530.4 milyon dolarlık HGM kredisinin
yüzde 35'inin lOfirmayakullandınldığına dik-
kat çekmişti. Başbakanlık Teftiş Kurulu, HGM
kredileri ile ilgili olarak şu noktaya dikkat çek-
mişti:
"Firmanın yurtdışmdan temin ettiği nakdi
kredUerin teminaOnı oluşturmak üzere yurtdı-
şı banka ve finans kuruluşlanna harici garanti
mektuplan verilmekte. fırmanın >urtdışmdaki
banka)a veya finans kuruluşlanna yükümlülü-
ğünü yerine getirmemesi durumunda muhatap
bankalar HGM mektupiannı tazmin talebinde
bulunmaktadır."
Son zamanlarda bankanın firmalara yurtdı-
şından nakdi kredi teminine yönelik olarak aval
kabul kredileri de kullandınldığını açıklayan
kurul, "Aval kabul ve HGM kredilerinin banka
biiançosunda, asli hesaplarda değil nâzım hesap-
lar içinde izienmekteolduğu, finnalann yurtdı-
şı bankalara yükümlülüğünü yerine getirme-
mesi durumunda bankaca tazmin edilmek zo-
runda olan bu rür gayri nakdi kredilerin içenü-
ği risk, en az asli besaplarda izlenen nakdi kre-
diler kadardır" saptamasını yapmıştı.
Kredilerin yüzde 35'ini alan 10 grup
Takipteki krediler1.6 katrilvoııa ıılastı
HAZALATEŞÇAKIR
Bankalar. katrilyonlara ulaşan
takipteki kredilerin alınması için
birlikte hareketetme karan alırken,
ekimayı itibanylabututann 1 kat-
rilyon 632 trilyona yükseldiği bil-
dirildi. Merkez Bankası verilerine
göre, nakti kredilerin yüzde 10'unu
oluşturan takipteki kredilerin yüz-
de 32"si tekstil sanayünde, yüzde
24.6'sı tanm, hayvancılık ve or-
mancılık sektöründe kullanıldı. Bu
arada bırçok bankanın, istıhdamı da-
raltmak için yüzlerce kişiyi işten çı-
karrnavarhazırlandıgı kaydedildi.
a
'' Merkez Öankaiı'verilerine göre
ekim başında bankalann kredi ha-
• Dönmeyen kredilerle başı dertte olan bankalar
firmalara İcarşı ortak tavır alıyor. Nakti kredilerin
yüzde 10'unu oluşturan takipteki kredilerin
yüzde 32'si tekstil sanayünde kullanıldı.
cimleri 17 katrilyon 10.5 trilyon
liraya gerilerken. takipteki kredi-
ler de 1.6 katrilyon liraya ulaştı.
Merkez Bankası verilerine göre,
eylül ayı sonunda sistemdekı kre-
dilerin 840.2 trilyon lirası mali ke-
sıme, 16 katrilyon 170.3 trilyon li-
rası da mali olmayan kesime veri-
len kredilerden oluştu.
Kredilerinmali kesim h'ariçda-
ğılımına bakıldığında ise 599.2
trilyon lirasının Merkez Bankası,
14 katrilyon 185.9 trilyon lirasının
mevduat bankaları, 1 katrilyon
385.2 trilyon lirasının da kalkın-
ma ve yatınm bankalan kredilerin-
den olustuğu saptandı. Tekstil sek-
törüne 2 katrilyon 303 trilyon lira
nakti kredi verilirken, bunun 472
trilyonu takibe alındı. Inşaat sek-
törü 1 katrilyon 461 trilyon kredi
kullanırken, takipteki kredi tutan
77 trilyon lirayı aştı. Bu arada ulus-
lararası örgüt ve kuruluşlara kul-
landınlan 14 trilyon 521 milyar li-
ralık kredilerin tasfıye olunacak
miktan sıfır olarak belirlendi.
Firmalar zorda
Bankalar, zor durumda olan ba-
zı firmalara verilen yüksek tutar-
lı kredilerin temini için birlikte ha-
reket ediyorlar. Heray biraraya ge-
len banka yöneticileri riskli kredi-
ler konusunda görüş bildiriyorlar.
Diğer yandan, teknolojiye yatınm
yapmak için milyarlarca lira para
harcayan bankalar, bir yandan da
istihdamı daraltmaya gıdiyorlar.
Son aylarda bıcçok bankada işten
çıkarmalar çoğalırken, ilanlar ve
reklamlann arttığı görülüyor.
\
C
İSB
\MA\\Mn.jm
i
milyon 71
•30.06.1998
itibariyte
Grupad
Bayındır G.
Vestel G.
EnkaG.
CeylanG.
KoçG.
SabahG.
Ekinciler
Balkaner G.
Kibar Holding G
NurolG.
Toplam
GÜakdirisfcî*
18.178.969
17.178.638
16.112.103
16.012.392
15.037.793
12.822.308
11.676.206
10.156.779
8.896.676
8.433.088
135.185.952
HGM'nin gelişimi
7 HGM Tutan $}
31.12.1994
31.12.1995
31.12.1996
3142.1997
30.06.1998
328.192.769
357.409.499
394.174.499
419.541.223
530.415.187
Bakû-Ceyhan boru hattı projesi
Aliyev: Maliyet sorunu çözüldü
BAK=»U (AA) - Azerbaycan Cum-
hurbaşkanı HaydarAliyev, Türkiye ile
konsorsiyum arasindaki maliyet soru-
nunun çözüldüğünü bildirdi.
Aliyev, ABD Dışişleri Bakanlığı,
Bağımsızlığını Yeni Kazanmış Devlet-
ler Sorumlusu Büyükelçi Steven Ses-
tanoviç'i kabulünde yaptığı açıklama-
da, Bakû-Ceyhan boru hattı projesi ile
ilgili projenin maliyeti konusunda
Türkiye'nin, ulusiararası konsorsiyu-
tnun istediği garantiyi vermeye hazır
olduğunu belirterek konuyu Cumhur-
başkanı Süleyman Demirelile kapsam-
b bir şekilde* görüştüklerini kaydetti.
"Hatön Türidye'den geçen bölümü,
bir Türk şirketi tarafiodan inşa edile-
cek" diyen ve her türlü riskin, bu şir-
ketin sorumluluğunda olacağını belir-
ten Aliyev, Azerbaycan ve Gürcis-
tan'dan geçen bölümün inşasını ise
ulusiararası konsorsiyumun (AIOC)
üstleneceğini kaydetti.
Gûrcistan'ın sadece transit ülke ko-
numunda olduğunu ifade edenAliyev,
tüm sorumluluğun yataklarda hisse
sahibi petrol şirketleri ile Azerbaycan
ve Türkiye'ye ait olduğunu kaydetti.
Proje için 2.4 milyar dolar maliye-
tin 1.4 milyar dolannın Türkiye ve 1
milyar dolannm AIOC tarafindan kar-
şılanmasmın planlandığını söyleyen
Aliyev, BP-AMOCO şirketinden mek-
tup aldığuu belirtti.
~KöN
ZtRAAT BANKASI ÖNDE
HGM'ler
yine
Türkiye'ye
Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun ha-
zırladığı raporda verilen bir tabloda.
Türk şirketlerinin Emlakbank'tan al- -
dıklan harici garanti mektuplannı,
yurtdışındaki Türk kökenli bankalar
ve şubelerden nakıt kredi almak için
kullandıklan dikkat çekiyor.
Tabloda, Emlakbank'ın yurtdışın-
dan kredi almak için harici garanti
mektubu verdiği Türk şirketlerinin
389 milyon dolarlık nakit kredîyi şu
bankalardan aldıklan görünüyor
Ziraat Bankası (Frankfurt, Londra
şubeleri) 54.8 milyon dolar, Ziraat
Bankası'nın Almanya'daki bankası
Deutsche Bank (DT Bank) 51.8 mil-
yon dolar, Emlakbank'ın Fransa'da
ortak olduğu Bank du Bosphore 25.6
milyon dolar, Sabancı Bank Plc. (In-
giltere) 35.7 milyon dolar, Garanti
Bankası (Lüksemburg. Rottemdam)
ile United Garanti (Hollanda) 32 mil-
yon dolar, Vakıflar Bankası (ABD ve
Lefkoşa) 26.4 milyon dolar, Koçbank
(Hollanda) 9.8 milyon dolar, Esbank
(Viyana) 7 miiyon dolar, Iş Bankası
Frankfiırt GmbH 3.1 milyon dolar.
Bu tür kredilerin Türkiye yi ciddi
miktarda vergi kaybuıa ugrattığı bili-
niyor. Bankalar. Türkiye 'deki şirket-
lere yurtdışındaki şube ve bankalan
aracılığıyla verdikleri 1 yıl 1 ay vade-
li kredilere Türkiye'de vergi muafiye-
ti sağlarken voırtdışında bu krediler
nedenıyle kârlı görünen Türk köken-
li banka ve şubeler kârlan üzerinden
faaliyet gösterdikleri ülke maliyeleri-
ne yüzde 70'e varan bir vergi öde-
mek zorunda kalıyor
Bankacılık sisteminde yapılan bu
haksız uygulamanın Türkiye'nin >«k-
laşık yüzde îO'iuk bir vergi kaybına
neden olduğunu belirten uzmanlar,
Maliye Bakanlığı'nın bu konuda ha-
rekete geçmesi gerektığine işaret edi-
yorlar.
Dünya Bankası'nın 1999/2000 Kalkınma Raporu'nda tavsiyelerde bulunuldu
'Zengbüer,yoksullanıbimzyercıçın'
Ekonomi Servisi-Zengin ülkele-
rin tanm ürünleri ticaretini bloke
ettiğine dikkat çekilirken, engelle-
rin kaldınlmasının gelişmekte olan
bazı ülkeler için önemli firsatlar ya-
ratacağı bildirildi.
Dünya Bankası'nın 1999/2000
Dünya KalkınmaRaporu'nda, tanm
ve hizmet sektörlerindeki dış tica-
ret engellerinin kaldınlmasına ön-
celik verilmesi gerektiği belirtilerek
"Tanm ürünleri ticareti. eğer zen-
gin ülkelerin ticaret engeüeri ile blo-
keedümezse. birçok gelişmekte olan
ülkeiçin firsatlar varatabilecek alan-
lardan biridir" denildi.
Dünya Bankası'nın kalkınma ra-
porunda, ulusal sınırlan aşan fi-
nansman akışlannm, son yıllarda
ticaretten çok daha hızlı büyüdüğü
vurgulanuicen, bu durumun geliş-
mekte olan ülkeleri belirli tehlike-
lere sürüklediğine işaret edildi. Ra-
porda, bu konuda şu tespitlere yer
verildi: "Yabancı serma>e akışûn
tüm taraflara önemli ekonomik ka-
zanclar sağlamaktadır. Ancak be-
lirli tehlikeleri de vardır. Bu tehB-
keter arasında kambiyo rejimkri-
nin dengesini bozabüen, banka ve
büyük fırmalan batma tehlikesine
sokabilen ekonominin tamamında
büyük hasarasebep ofabilen,>adnın-
cı hissh an ve spekülasyon dalgalan-
malan \ardır."
Bankacılık sektöründe sağlam bir
yasal çerçeve oluşturulmasının öne-
mine dikkat çekilen raporda, etkili
bir düzenleme ve denetleme rejimi-
nin hayata geçirilmesi gerektiği kay-
dedildi.
Raporda, dünya genel inde yaşa-
nan sorunlar "yoksuflugun azalabna-
$t,bu sorunlar arasında gıda güven-
ligi, su kıtfağı. yaşlanan nüfus, küK-
türd kayıpiarveçevresel bozubna ko-
nulan" olarak özetlenirken, top-
lumsal konsensüse dayalı katılımcı
ve saydam politikalann daha kolay
sürdürüldüğü belirtildi.
Kalkınma alanında son 50 yıllık
deneyimler ve çıkanlması gereken
dersler raporda 4 madde halinde
şöyle sıralandı:
• Büyünıe için makroekonomik
istikrar gereklL
• Büyümenin nimetleri üst gelir
gruplarından alt gelir gruplarına
doğru kendiliğinden süzülüp inmi-
yor. Yani refah kendi kendine taba-
na yayılmıyor. Bu nedenle, kalkın-
ma çabası insan ihtiyaçlanna doğ-
rudan hitap etmeli.
• Lygulanan herhangi bir politi-
ka tek başına kalkınma sürecini ateş-
leyemez, bu nedenle kapsamlı bir
yaklaşıına ihtiyaç var.
• Kalkmmanın sürdürülebilir ola-
bilmesi için sosyal açıdan kucakla-
yıcı ve değişen koşullara cevap ve-
rebilen süreçler içinde kök salması
gerekiyor.
UK YAZAR /Prof. Dr. HÜSNÜ KIZILYALLI
IMF'nin 1980 ve 1990'larda önerdiği ve
halkın büyük tepkisine karşın yapılan radi-
kal değişikliklerin Türkiye'nin makroeko-
nomik dengelerine etkileri genellikle olum-
suz olmuştur. Çünkü son 35 yıkJa makro-
ekonomik dengesizlik - yüksek enflasyon,
bütçe açığı, dış açık, işsizlik vb., büyüye-
rekdevam etmiş ve bugün başedilemez bo-
yutlara ve çarpıklığa ulaşmıştır. 1990'larda
bu sorunlara ilave olarak yüksek reel faiz,
bütçeyi anlamsız kılan iç borç stoku ve
servisi, büyük vergi kaybı ve kaçağı, yılda
15 milyar dolar olan dış borç servisi, kuru-
yan dış kredi kaynaklan ve düşük kalkın-
ma hızı altında ezilen milli ekonomi pusu-
layı şaşırmış ve kjsa vadeli idamei hayat po-
litikalarına yönelmiş ve IMF "sfand-by"ını
kurtancı olarak görmeye başlamıştır.
Diğer yandan IMF'nin şimdi istediği ra-
dikal reformlann makroekenomik denge-
leri, düzeltme etkileri ya minimaldir veya
negatiftir. Bu husus tahkim, sosyal güven-
lik reformu ve özelleştirme için söz konu-
sudur.
Tarımda fiyat desteklemeleri
IMF'nin "stand-by" ön şartı olarak ileri
sürdüğü tanm alanında fiyat destekleme-
si yerine gelir desteklemesine dayalı reform
Avrupa Birliği'nde (AB) bile henüz olma-
yan, ama planlanan bir değişikliktir. Bu iti-
barla bunun şimdiden Türkiye'ye empo-
ze edilmesi haklı görülemez. Bu değişim
o kadar kolay olsa AB planladığı bu geçi-
şi hemen uygulardı. AyncaTürkiye'nin iler-
de AB üyeliği halinde bu bir avantaj değil,
mahzur; verilmiş bir tek taraflı taviz olacak-
tır. Halbuki bu hususun AB'ye uyum sağ-
layarak Türkiye'nin üyeliğini kolaylaştıra-
cağı düşüncesiyle kabul edildiğinden şüp-
he yoktur. Bu şekilde bölük pörçük alınan
Tüpkiye'de İstikrar Programları ve IMF (II)
kararlar ve yapılan uygulamalar nedeniy-
le Türkiye'nin sağlam bir AB stratejisi kal-
mamıştır. Buna karşın AB'nin 2010 civa-
rında Türkiye'yi üyeîiğe kabulü ve bu ara-
da, serbest dolaşjm, tanm desteği ve önem-
li hiçbir mali yardım sağlamadan Türkiye
pazanna sağlam ve masrafsız (lost-free) yer-
leşme stratejisi olduğu görülüyor. Liderle-
rimizin böyle bir üyeliğe razı// hazır olduk-
ları anlaşılıyor. Diğer yandan 1980'lerde
Özal, IMF'nin önerisiyle tek taraflı olarak
bütün dünya için dış ticaret rejimini libe-
ralleştirme ve kambiyo reformu yerine, bu
reformlan AB ile müzakerelerde üyelik kar-
şılığında yapsaydı, Türkiye AB'ye çoktan
tam üye olmuştu. Buna karşın zaman için-
de mevcut 20 küsur üyesinin özel ihtiyaç-
lanna göre şekillenmiş ve şekillenecek ve
Türkiye'nin hiçbir ihtiyacı için özel kolay-
lık sağlamayacak olan AB'ye Türkiye'nin
2010 yılında ginmesi bir cendereye girmek
gibi olacaktır.
IMF'yle şimdiye kadar 16 anlaşma yap-
mış olan Türkiye, 26 Haziran 1998'de
IMF'ye verilen niyet mektubu ile IMF ta-
rihinde ilk defa Türkiye tarafından taah-
hütler içeren ancak bir kredi içermeyen bir
anlaşma (staff monitoring) yapılmış ve yi-
ne Türkiye, karşılığı olmayan tek taraflı bir
taahhüdegirmişoldu. Buanlaşmanın man-
tığını anlamak ise olanaksızdır. (Bu anlaş-
ma 1999'da yenilenmiştir, ama AB'ye 1999
sonunda aday üyelik gibi, bunu takip ede-
cek bir "stand-by" görünürde yoktur.)
"Stand-by" öncesi zaman isteyen gerçek
gelir/gider reformlannın yapımına öncülük
etseydi, bu anlaşmanın bir faydası doku-
nacaktı. Aksine ön şart olarak ileri sürülen,
milli-egemenlikle ilgili reformlara IMF'nin is-
tediği müdahalede bulunması sonucunu
doğurmuştur. Bu nevi, bir kısmı tutulama-
yan tek taraflı taahhütler içeren, bir fayda-
sı görülemeyen, ama karşı tarafa masraf-
sız müdahate olanağı veren anlaşmalann acz
dışında bir nedeni bulunamamıştır.
• •'>•
V "" -
İ
• \
!
1H H
'-'
•
•*\ *-
•-.v •
•--
. . •
Bu anlaşmalarla ilgili bir diğer ilginç hu-
sus, Türkiye'nin niyet mektuplarındaki
ekonomi, maliye ve para politikalan konu-
sundaki hedef ve gayretlerini yeterli bul-
mayan IMF'nin para kurulunu (Currency
board) önermesidir. Bu öneri IMF açısın-
dan Türkiye'nin bağımsız/müstakil bir Mer-
kez Bankası'nı (MB) idare etme yeteneği
olmadığının işaretidir...
Bankacılıkla ilgili sorunlann çözümü için
FîTÜK benzeri siyasi nitelikli bir bankacı-
lık üst kurulunun (BÜK), Uzakdoğu krizin-
deki banka reformundan esinlenerek, IMF
tarafından önerildiği anlaşılmaktadır. 1967
veya 1968'de özal'ın kurduğu, para-/ ban-
ka konulannda sorumluluk-yetki kargaşa-
sı yaratarak 1970 devalüasyonuna yol açan
Para-Kredi Kurulu'na benzer, siyasi nite-
likli, ama fiilen siyasi-/ idari bir sorumlu-
luğu olmayan, Hazine, MB ve Maliye ara-
sında yetki kargaşasına yol açacak özerk
BÜK'ün aşağıda sıralanan karmaşık sorun-
lara çare bulamayacağı açıktır. (Bu sorun-
lann çözümünü ancak Hazine'yi bünyesi-
ne alarak güçlenecek, MB'yi de kontrolü
altına alacak Maliye Bakanlığı bulabilir.)
Mevduata devlet garantisi
Bankacılıkta yozlaşmaya yol açan aşa-
ğıdaki sorunlar 1994 "stand-by^ çerçeve-
sinde ortaya çıkmış olup tümü ekonomik-
mali dengeleri bozmuştur: (ı) Tüm mevdu-
ata devlet garantisi, (ıı) ve bunun sonucu
pek çok bankanın içinin boşaltılarak MB
destek veya kontrolünde idame-i hayat
etmeleri, (m) zorunlu mevduat karşılıkları
oranlannın faiz maliyetini düşürme baha-
nesi ile düşürülmesi, (ıv) banka bilançola-
nnda normal ticari-sınai kredilerin yerini
devlet iç borcunun olması, (v) ve bu neden-
le reel faizlerin yüzde 30-50 olması. BÜK
bu sorunlan ancak çok daha karmaşık ha-
le getirebilir.
1980 ve 1990'larda uygulanan istikrar
programlannın kalıcı etkileri dar ve orta ge-
lirtilerin refah seviyelerindeki düşüş ile ka-
panan/iflas eden KOBl'lerden ibaret olmuş-
tur, Gelir dağılımındaki bu aşın bozulmanın
tasarruflan ve sermaye birikimini arttırdığı-
na dair hiçbir kanrt yoktur. Bu durumun bir
nedeni olan ve arz-yönlü iktisat (supply-si-
de economics) görüşü altında sağlanan cö-
mert teşviklerin yatınmlan ve kalkınmayı
hızlandırdığına dair de hiçbir maddi defil
yoktur. Asıl sorun ise bütçe, bütçe-dışı fon-
larve mahalli idarelerin israf- yolsuzluk içe-
ren aşırı harcamaları, geri ödemeyi garan-
tiye almadan ölçüsüz borçlanmalan ve bü-
yük vergi kaçağı/kaybıdır. Bu sorunlann çö-
zümü ise ne geçıci/ek vergi ne de geçici har-
cama kısıtlaması olabilir. Süregelen bu so-
runlann çözümünü ancak etkileri devamlı
gerçek harcama ve gelir reformlan ile ras-
yonel borç idaresi (debt/management) sağ-
layabilir. Borç idaresindeki boşluğu ve ac-
zi, faiz yükünün artık bütçeyi tayin eden en
önemli faktör haline gelmesi ve yüzde 20-
50 reel faizin işaret ettiği üzere bütçenin ar-
tık tefecilerin eline düşürülmüş olması gös-
terir. Şu rakamsal tablo durumun fecaatini
gösterir 1998 yılındaGSMH'ye oran (%) ola-
rak konsolide bütçe harcamalan 29, gelir-
Ier22 ve faiz ödemeleri 11 olmuştur. 1990'lar-
da ek vergiler ve devamlı ödenek kısrtlama-
lanna rağmen devamlı büyüyen iç borç ve
faiz yükü artık en zaruri kamu hizmetlerinin
yapılmasını engellemeye başlamış ve büt-
çeyi bir politika aracı olmaktan çıkanp bir
yük haline getirmiştir.
Nasıl olsa tefecinin eline düşmüş bir
borçlunun artık borçtan kurtulması ola-
naksız ise, bir iç borcun da 1990'lardaki
gibi ek gayret sarfedilerek zamanla eritil-
mesi/yok edilmesi ve hattaazaltılması ola-
naksızdır. Milli ekonominin yılda bugün 15
milyar dolara çıkmış dış borç servisi de ca-
basıdır. 1999 için öngörülen tedbirlerle re-
el faizlerin IMF senaryosunda olduğu gibi
Teramuz - Aralık 1999 döneminde yüzde
20'ye ve Ocak 2000'de yüzde 5.6'ya düş-
mesi için hiçbir neden yoktur.