10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22EKİM 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOM / ekonomif« cumhuriyetcom.tr 13 Yatırımcılara koruma fonu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sermaye Piyasası Yasa Tasansı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu"nda kabul edildi. Bu tasanyla aracılık faaliyetinde bulunabilecek olan kuruluşlann. kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olan Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşlan Birliği'ne üye olmalan zorunlu hale getiriliyor. Yatınmcılan konımak üzere oluşturulacak Yatınmcılan Koruma Fonu'na da bütün aracı kuruluşlann katılması zorunlu olacak. Sermaye Piyasası Yasa Tasansı'nda oluşturulan Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşlar Birliği, meslek kurallannı oluşturmak, haksız rekabeti önlemek amacıyla önlemleri almakla görevli ve yetkili kılmıyor. Garanti Bankası'nın kârı • Ekonomi Servisi - Garanti Bankası yılın ilk 9 aylık döneminde 143.9 trilyon lira net kâr ettiğini açıkladı. Borsaya gönderilen açıklamaya göre. geçen yılın ocak- eylül döneminde 92.1 trilyon lira kâr eden banka, kârını yüzde 56.24 oranında arttırdı. Bu arada Akbank da 250.3 trilyon lira kâr ettiğini açıkladı. Tekstilbank 8 trilyon lira olan kânnı 17 trilyona çıkanrken, geçen yılın ilk 9 aymda 807 milyar kâr eden İzocam 1.4 trilyon lira kâr elde etti. Geçen yıl zarar açıklayan Bumerang Yatınm Ortaklığı 399 milyar, Varlık Yatınm Ortaklığı da 323.3 milyar lira kâr ettiğini bildirdi. Tofaş Marea üretimibaşladı • Ekonomi Servisi - Palio, Palıo Weekend ve Siena ile üretim yelpazesini genişleten Tofaş, Marea'nın da üretımine başlad*. Bugünden itibaren • piyasaya sürülecek olması nedenıyle düzenlenen basın toplantısında Brava modelinin de üretımine gelecek ay içinde başlanacağı bildirildi. Koç Holding Tofaş Grubu Başkanı Gökçe Bayındır son 1.5 yılda yeni model ve tip çıkarma bazında yerli üretimde lider olduklannı söyledi. Otomobil üzerindeki vergileri de eleştiren Bayındır, yüzde 40'lara varan vergi yükünün tüketicileri engellediğini kaydetti. Bankalardan faiz indirimi • Ekonomi Servisi - Ziraat Bankası ve Akbank, tasarruf mevduatına uyguladıklan faiz oramnı düşürdü. Yapılan açıklamada, yanndan itibaren faiz oranlannın 6 ay vadede yüzde 73,1 yıl vadede yüzde 77'ye indirildiği bildirildi. Banka, 6 ay vadede yüzde 75. 1 yıl vadede yüzde 82 faiz veriyordu. Akbank da 1 yıl vadeli mevduata uyguladığı faiz oramnı yüzde 85'ten yüzde 80'e indirdiğıni açıkladı. Koç, ABD'lileri • Ekonomi Servisi - Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Koç, ABD'nin önde gelen işadamlanndan oluşan ve şeref başkanlığını David Rockefeller'in yaptığı Yabancı tlişkiler Konseyi'ni kendi adını taşıyan sanayi müzesinde ağırladı. Müzede verilen yemeğe Türkiye'den de 120 sanayici ve işadamı katıldı. Küreselleşme toplantısı • İSTANBUL (AA) - Türk Sanayicileri ve tşadamlan Demeği (TÜSİAD) ' Küreselleşme-Kalkınma- Devlet' konulu bir toplantı düzenleyecek. TÜSlAD Başkanı Erkut Yücaoğlu ile OECD nezdinde Türkiye Büyükelçisi Akın Alptuna'nın açılış konuşmalanyla başlayacak olan toplantı, OECD ve Dünya Bankası'nın katkılanyla 26 Ekim tarihinde Sabancı Center'de yapılacak. Bankanm başı, vadesi 2000 yılmda dolacak 1 milyar dolara yaklaşan HGM kredileri ile dertte Emlakbank'a lıariei* yük•Yurtdışından kredi almak isteyen şirketlere 'kefil' ya da 'garantör' olmak anlamma gelen ve şirketlerin kredi borcunu ödememesi durumunda bankanm ödemekle yükümlü olduğu HGM kredilerinin Emlakbank'ta çok ciddi boyutlara ulaştığı kaydediliyor. TARIKYILMAZ Emlakbank'ın bası, vadesi 2000 yılında do- lacak Harici Garanti Mektubu Kredileriyle (HGM) dertte. Riskin Emlakbank'ta olduğu be- lirtilen HGM kredileri içindebazı kaynaklara gö- re 700 milyon, bazılanna göre 1 milyar dolan- nm vadesinin 2000 yılında dolacağı ve bu kre- dilerin bankayı zor durumda bırakacağı kayde- diliyor. Emlakbank'ın, son iki yıldır verdiği HGM kredilerinin vadesinin dolması nedenıyle 2000 yılında zorlanacağını belirtiliyor. Ağırlıklı ola- rak yurtdışından kredi almak isteyen şirketlere "kefil" ya da "garantör" olmak anlamına gelen ve şirketlerin kredi borcunu ödememesi durumun- da bankanm ödemekle yükümlü olduğu HGM kredılennın Emlakbank'ta çok ciddi boyuöara ulas- Oğı kaydediliyor. Sistemi ve bankayı zor durum- da bırakacağı iddia edılen ve vadesi 2000 yılın- da dolacak olan HGM kredilerinin tutannın 700 milyon dolan aştığı belirtilirken, bankaya yakın bazı kaynaklar, bu rakamın 1 milyar dolar düze- Eski genel müdürün nerede göreve başlayacağı merak konusu An şimdi nereye kondu? Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu nun görevden aldığı eski Emlakbank Genel Müdürü Erdin An'run nerede göreve başladığı ya da başlayacağı, finans çevrelerinde merak edilen konulann başında geliyor. Bazı kaynaklar, An'nın Yüksel Inşaat'ta genel koordinatör olarak göreve başladığmı belirtirken Eski Emlak Bankası Genel Müdürü Erdin An, "Bir yerde çalışmaya başladınız mı?" sorumuza, "Henüz bir yerde çalışmaya başlamadım. Birkaç yerle görüşüyorum" yanıtını verdi. MHP'ye yakınhğıyla bilinen Sazak ailesinin sahibi olduğu Yüksel Inşaat, Emlakbank'ın önemli müşterileri arasında yer aJıyor. yinde olduğunu ileri sürüyor. Bu arada. sözü edilen ciddi rakam konusun- da bankanm yeni genel müdürü Kapian Yd- dız'a tüm çabalanmıza karşın ulaşılamadı. Teftiş Kurulu dikkat çekmişti Öte yandan Başbakaniık Teftiş Kurulu geçen yıl hazırladığı birrapordabankayönetiminin dik- katli olması gerektiğini açıklamıştı. Kurul, gayri nakdi krediler (HGM, aval ka- bul kredileri ve teminat mektuplan) konusun- da yaptığı araştırmada, 30 Haziran 1998 tarihı- ne kadar verilen HGM kredileri tutarının 530.4 milyon dolar (250 tnlyon lira), toplam teminat mektuplannm tutannın da 437.5 trilyon lira ol- duğunu tespit etmişti. Kurul, banka tarafından kullandınlan HGM mektubu kredilerinin banka açısından en risk- li ve önem arz eden kısmının yurtdışından nak- di kredi teminine yönelik olanak verilen HGM kredilerinin oluşturduğunu belirttiği raporunda verilen 530.4 milyon dolarlık HGM kredisinin yüzde 35'inin lOfirmayakullandınldığına dik- kat çekmişti. Başbakanlık Teftiş Kurulu, HGM kredileri ile ilgili olarak şu noktaya dikkat çek- mişti: "Firmanın yurtdışmdan temin ettiği nakdi kredUerin teminaOnı oluşturmak üzere yurtdı- şı banka ve finans kuruluşlanna harici garanti mektuplan verilmekte. fırmanın >urtdışmdaki banka)a veya finans kuruluşlanna yükümlülü- ğünü yerine getirmemesi durumunda muhatap bankalar HGM mektupiannı tazmin talebinde bulunmaktadır." Son zamanlarda bankanın firmalara yurtdı- şından nakdi kredi teminine yönelik olarak aval kabul kredileri de kullandınldığını açıklayan kurul, "Aval kabul ve HGM kredilerinin banka biiançosunda, asli hesaplarda değil nâzım hesap- lar içinde izienmekteolduğu, finnalann yurtdı- şı bankalara yükümlülüğünü yerine getirme- mesi durumunda bankaca tazmin edilmek zo- runda olan bu rür gayri nakdi kredilerin içenü- ği risk, en az asli besaplarda izlenen nakdi kre- diler kadardır" saptamasını yapmıştı. Kredilerin yüzde 35'ini alan 10 grup Takipteki krediler1.6 katrilvoııa ıılastı HAZALATEŞÇAKIR Bankalar. katrilyonlara ulaşan takipteki kredilerin alınması için birlikte hareketetme karan alırken, ekimayı itibanylabututann 1 kat- rilyon 632 trilyona yükseldiği bil- dirildi. Merkez Bankası verilerine göre, nakti kredilerin yüzde 10'unu oluşturan takipteki kredilerin yüz- de 32"si tekstil sanayünde, yüzde 24.6'sı tanm, hayvancılık ve or- mancılık sektöründe kullanıldı. Bu arada bırçok bankanın, istıhdamı da- raltmak için yüzlerce kişiyi işten çı- karrnavarhazırlandıgı kaydedildi. a '' Merkez Öankaiı'verilerine göre ekim başında bankalann kredi ha- • Dönmeyen kredilerle başı dertte olan bankalar firmalara İcarşı ortak tavır alıyor. Nakti kredilerin yüzde 10'unu oluşturan takipteki kredilerin yüzde 32'si tekstil sanayünde kullanıldı. cimleri 17 katrilyon 10.5 trilyon liraya gerilerken. takipteki kredi- ler de 1.6 katrilyon liraya ulaştı. Merkez Bankası verilerine göre, eylül ayı sonunda sistemdekı kre- dilerin 840.2 trilyon lirası mali ke- sıme, 16 katrilyon 170.3 trilyon li- rası da mali olmayan kesime veri- len kredilerden oluştu. Kredilerinmali kesim h'ariçda- ğılımına bakıldığında ise 599.2 trilyon lirasının Merkez Bankası, 14 katrilyon 185.9 trilyon lirasının mevduat bankaları, 1 katrilyon 385.2 trilyon lirasının da kalkın- ma ve yatınm bankalan kredilerin- den olustuğu saptandı. Tekstil sek- törüne 2 katrilyon 303 trilyon lira nakti kredi verilirken, bunun 472 trilyonu takibe alındı. Inşaat sek- törü 1 katrilyon 461 trilyon kredi kullanırken, takipteki kredi tutan 77 trilyon lirayı aştı. Bu arada ulus- lararası örgüt ve kuruluşlara kul- landınlan 14 trilyon 521 milyar li- ralık kredilerin tasfıye olunacak miktan sıfır olarak belirlendi. Firmalar zorda Bankalar, zor durumda olan ba- zı firmalara verilen yüksek tutar- lı kredilerin temini için birlikte ha- reket ediyorlar. Heray biraraya ge- len banka yöneticileri riskli kredi- ler konusunda görüş bildiriyorlar. Diğer yandan, teknolojiye yatınm yapmak için milyarlarca lira para harcayan bankalar, bir yandan da istihdamı daraltmaya gıdiyorlar. Son aylarda bıcçok bankada işten çıkarmalar çoğalırken, ilanlar ve reklamlann arttığı görülüyor. \ C İSB \MA\\Mn.jm i milyon 71 •30.06.1998 itibariyte Grupad Bayındır G. Vestel G. EnkaG. CeylanG. KoçG. SabahG. Ekinciler Balkaner G. Kibar Holding G NurolG. Toplam GÜakdirisfcî* 18.178.969 17.178.638 16.112.103 16.012.392 15.037.793 12.822.308 11.676.206 10.156.779 8.896.676 8.433.088 135.185.952 HGM'nin gelişimi 7 HGM Tutan $} 31.12.1994 31.12.1995 31.12.1996 3142.1997 30.06.1998 328.192.769 357.409.499 394.174.499 419.541.223 530.415.187 Bakû-Ceyhan boru hattı projesi Aliyev: Maliyet sorunu çözüldü BAK=»U (AA) - Azerbaycan Cum- hurbaşkanı HaydarAliyev, Türkiye ile konsorsiyum arasindaki maliyet soru- nunun çözüldüğünü bildirdi. Aliyev, ABD Dışişleri Bakanlığı, Bağımsızlığını Yeni Kazanmış Devlet- ler Sorumlusu Büyükelçi Steven Ses- tanoviç'i kabulünde yaptığı açıklama- da, Bakû-Ceyhan boru hattı projesi ile ilgili projenin maliyeti konusunda Türkiye'nin, ulusiararası konsorsiyu- tnun istediği garantiyi vermeye hazır olduğunu belirterek konuyu Cumhur- başkanı Süleyman Demirelile kapsam- b bir şekilde* görüştüklerini kaydetti. "Hatön Türidye'den geçen bölümü, bir Türk şirketi tarafiodan inşa edile- cek" diyen ve her türlü riskin, bu şir- ketin sorumluluğunda olacağını belir- ten Aliyev, Azerbaycan ve Gürcis- tan'dan geçen bölümün inşasını ise ulusiararası konsorsiyumun (AIOC) üstleneceğini kaydetti. Gûrcistan'ın sadece transit ülke ko- numunda olduğunu ifade edenAliyev, tüm sorumluluğun yataklarda hisse sahibi petrol şirketleri ile Azerbaycan ve Türkiye'ye ait olduğunu kaydetti. Proje için 2.4 milyar dolar maliye- tin 1.4 milyar dolannın Türkiye ve 1 milyar dolannm AIOC tarafindan kar- şılanmasmın planlandığını söyleyen Aliyev, BP-AMOCO şirketinden mek- tup aldığuu belirtti. ~KöN ZtRAAT BANKASI ÖNDE HGM'ler yine Türkiye'ye Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun ha- zırladığı raporda verilen bir tabloda. Türk şirketlerinin Emlakbank'tan al- - dıklan harici garanti mektuplannı, yurtdışındaki Türk kökenli bankalar ve şubelerden nakıt kredi almak için kullandıklan dikkat çekiyor. Tabloda, Emlakbank'ın yurtdışın- dan kredi almak için harici garanti mektubu verdiği Türk şirketlerinin 389 milyon dolarlık nakit kredîyi şu bankalardan aldıklan görünüyor Ziraat Bankası (Frankfurt, Londra şubeleri) 54.8 milyon dolar, Ziraat Bankası'nın Almanya'daki bankası Deutsche Bank (DT Bank) 51.8 mil- yon dolar, Emlakbank'ın Fransa'da ortak olduğu Bank du Bosphore 25.6 milyon dolar, Sabancı Bank Plc. (In- giltere) 35.7 milyon dolar, Garanti Bankası (Lüksemburg. Rottemdam) ile United Garanti (Hollanda) 32 mil- yon dolar, Vakıflar Bankası (ABD ve Lefkoşa) 26.4 milyon dolar, Koçbank (Hollanda) 9.8 milyon dolar, Esbank (Viyana) 7 miiyon dolar, Iş Bankası Frankfiırt GmbH 3.1 milyon dolar. Bu tür kredilerin Türkiye yi ciddi miktarda vergi kaybuıa ugrattığı bili- niyor. Bankalar. Türkiye 'deki şirket- lere yurtdışındaki şube ve bankalan aracılığıyla verdikleri 1 yıl 1 ay vade- li kredilere Türkiye'de vergi muafiye- ti sağlarken voırtdışında bu krediler nedenıyle kârlı görünen Türk köken- li banka ve şubeler kârlan üzerinden faaliyet gösterdikleri ülke maliyeleri- ne yüzde 70'e varan bir vergi öde- mek zorunda kalıyor Bankacılık sisteminde yapılan bu haksız uygulamanın Türkiye'nin >«k- laşık yüzde îO'iuk bir vergi kaybına neden olduğunu belirten uzmanlar, Maliye Bakanlığı'nın bu konuda ha- rekete geçmesi gerektığine işaret edi- yorlar. Dünya Bankası'nın 1999/2000 Kalkınma Raporu'nda tavsiyelerde bulunuldu 'Zengbüer,yoksullanıbimzyercıçın' Ekonomi Servisi-Zengin ülkele- rin tanm ürünleri ticaretini bloke ettiğine dikkat çekilirken, engelle- rin kaldınlmasının gelişmekte olan bazı ülkeler için önemli firsatlar ya- ratacağı bildirildi. Dünya Bankası'nın 1999/2000 Dünya KalkınmaRaporu'nda, tanm ve hizmet sektörlerindeki dış tica- ret engellerinin kaldınlmasına ön- celik verilmesi gerektiği belirtilerek "Tanm ürünleri ticareti. eğer zen- gin ülkelerin ticaret engeüeri ile blo- keedümezse. birçok gelişmekte olan ülkeiçin firsatlar varatabilecek alan- lardan biridir" denildi. Dünya Bankası'nın kalkınma ra- porunda, ulusal sınırlan aşan fi- nansman akışlannm, son yıllarda ticaretten çok daha hızlı büyüdüğü vurgulanuicen, bu durumun geliş- mekte olan ülkeleri belirli tehlike- lere sürüklediğine işaret edildi. Ra- porda, bu konuda şu tespitlere yer verildi: "Yabancı serma>e akışûn tüm taraflara önemli ekonomik ka- zanclar sağlamaktadır. Ancak be- lirli tehlikeleri de vardır. Bu tehB- keter arasında kambiyo rejimkri- nin dengesini bozabüen, banka ve büyük fırmalan batma tehlikesine sokabilen ekonominin tamamında büyük hasarasebep ofabilen,>adnın- cı hissh an ve spekülasyon dalgalan- malan \ardır." Bankacılık sektöründe sağlam bir yasal çerçeve oluşturulmasının öne- mine dikkat çekilen raporda, etkili bir düzenleme ve denetleme rejimi- nin hayata geçirilmesi gerektiği kay- dedildi. Raporda, dünya genel inde yaşa- nan sorunlar "yoksuflugun azalabna- $t,bu sorunlar arasında gıda güven- ligi, su kıtfağı. yaşlanan nüfus, küK- türd kayıpiarveçevresel bozubna ko- nulan" olarak özetlenirken, top- lumsal konsensüse dayalı katılımcı ve saydam politikalann daha kolay sürdürüldüğü belirtildi. Kalkınma alanında son 50 yıllık deneyimler ve çıkanlması gereken dersler raporda 4 madde halinde şöyle sıralandı: • Büyünıe için makroekonomik istikrar gereklL • Büyümenin nimetleri üst gelir gruplarından alt gelir gruplarına doğru kendiliğinden süzülüp inmi- yor. Yani refah kendi kendine taba- na yayılmıyor. Bu nedenle, kalkın- ma çabası insan ihtiyaçlanna doğ- rudan hitap etmeli. • Lygulanan herhangi bir politi- ka tek başına kalkınma sürecini ateş- leyemez, bu nedenle kapsamlı bir yaklaşıına ihtiyaç var. • Kalkmmanın sürdürülebilir ola- bilmesi için sosyal açıdan kucakla- yıcı ve değişen koşullara cevap ve- rebilen süreçler içinde kök salması gerekiyor. UK YAZAR /Prof. Dr. HÜSNÜ KIZILYALLI IMF'nin 1980 ve 1990'larda önerdiği ve halkın büyük tepkisine karşın yapılan radi- kal değişikliklerin Türkiye'nin makroeko- nomik dengelerine etkileri genellikle olum- suz olmuştur. Çünkü son 35 yıkJa makro- ekonomik dengesizlik - yüksek enflasyon, bütçe açığı, dış açık, işsizlik vb., büyüye- rekdevam etmiş ve bugün başedilemez bo- yutlara ve çarpıklığa ulaşmıştır. 1990'larda bu sorunlara ilave olarak yüksek reel faiz, bütçeyi anlamsız kılan iç borç stoku ve servisi, büyük vergi kaybı ve kaçağı, yılda 15 milyar dolar olan dış borç servisi, kuru- yan dış kredi kaynaklan ve düşük kalkın- ma hızı altında ezilen milli ekonomi pusu- layı şaşırmış ve kjsa vadeli idamei hayat po- litikalarına yönelmiş ve IMF "sfand-by"ını kurtancı olarak görmeye başlamıştır. Diğer yandan IMF'nin şimdi istediği ra- dikal reformlann makroekenomik denge- leri, düzeltme etkileri ya minimaldir veya negatiftir. Bu husus tahkim, sosyal güven- lik reformu ve özelleştirme için söz konu- sudur. Tarımda fiyat desteklemeleri IMF'nin "stand-by" ön şartı olarak ileri sürdüğü tanm alanında fiyat destekleme- si yerine gelir desteklemesine dayalı reform Avrupa Birliği'nde (AB) bile henüz olma- yan, ama planlanan bir değişikliktir. Bu iti- barla bunun şimdiden Türkiye'ye empo- ze edilmesi haklı görülemez. Bu değişim o kadar kolay olsa AB planladığı bu geçi- şi hemen uygulardı. AyncaTürkiye'nin iler- de AB üyeliği halinde bu bir avantaj değil, mahzur; verilmiş bir tek taraflı taviz olacak- tır. Halbuki bu hususun AB'ye uyum sağ- layarak Türkiye'nin üyeliğini kolaylaştıra- cağı düşüncesiyle kabul edildiğinden şüp- he yoktur. Bu şekilde bölük pörçük alınan Tüpkiye'de İstikrar Programları ve IMF (II) kararlar ve yapılan uygulamalar nedeniy- le Türkiye'nin sağlam bir AB stratejisi kal- mamıştır. Buna karşın AB'nin 2010 civa- rında Türkiye'yi üyeîiğe kabulü ve bu ara- da, serbest dolaşjm, tanm desteği ve önem- li hiçbir mali yardım sağlamadan Türkiye pazanna sağlam ve masrafsız (lost-free) yer- leşme stratejisi olduğu görülüyor. Liderle- rimizin böyle bir üyeliğe razı// hazır olduk- ları anlaşılıyor. Diğer yandan 1980'lerde Özal, IMF'nin önerisiyle tek taraflı olarak bütün dünya için dış ticaret rejimini libe- ralleştirme ve kambiyo reformu yerine, bu reformlan AB ile müzakerelerde üyelik kar- şılığında yapsaydı, Türkiye AB'ye çoktan tam üye olmuştu. Buna karşın zaman için- de mevcut 20 küsur üyesinin özel ihtiyaç- lanna göre şekillenmiş ve şekillenecek ve Türkiye'nin hiçbir ihtiyacı için özel kolay- lık sağlamayacak olan AB'ye Türkiye'nin 2010 yılında ginmesi bir cendereye girmek gibi olacaktır. IMF'yle şimdiye kadar 16 anlaşma yap- mış olan Türkiye, 26 Haziran 1998'de IMF'ye verilen niyet mektubu ile IMF ta- rihinde ilk defa Türkiye tarafından taah- hütler içeren ancak bir kredi içermeyen bir anlaşma (staff monitoring) yapılmış ve yi- ne Türkiye, karşılığı olmayan tek taraflı bir taahhüdegirmişoldu. Buanlaşmanın man- tığını anlamak ise olanaksızdır. (Bu anlaş- ma 1999'da yenilenmiştir, ama AB'ye 1999 sonunda aday üyelik gibi, bunu takip ede- cek bir "stand-by" görünürde yoktur.) "Stand-by" öncesi zaman isteyen gerçek gelir/gider reformlannın yapımına öncülük etseydi, bu anlaşmanın bir faydası doku- nacaktı. Aksine ön şart olarak ileri sürülen, milli-egemenlikle ilgili reformlara IMF'nin is- tediği müdahalede bulunması sonucunu doğurmuştur. Bu nevi, bir kısmı tutulama- yan tek taraflı taahhütler içeren, bir fayda- sı görülemeyen, ama karşı tarafa masraf- sız müdahate olanağı veren anlaşmalann acz dışında bir nedeni bulunamamıştır. • •'>• V "" - İ • \ ! 1H H '-' • •*\ *- •-.v • •-- . . • Bu anlaşmalarla ilgili bir diğer ilginç hu- sus, Türkiye'nin niyet mektuplarındaki ekonomi, maliye ve para politikalan konu- sundaki hedef ve gayretlerini yeterli bul- mayan IMF'nin para kurulunu (Currency board) önermesidir. Bu öneri IMF açısın- dan Türkiye'nin bağımsız/müstakil bir Mer- kez Bankası'nı (MB) idare etme yeteneği olmadığının işaretidir... Bankacılıkla ilgili sorunlann çözümü için FîTÜK benzeri siyasi nitelikli bir bankacı- lık üst kurulunun (BÜK), Uzakdoğu krizin- deki banka reformundan esinlenerek, IMF tarafından önerildiği anlaşılmaktadır. 1967 veya 1968'de özal'ın kurduğu, para-/ ban- ka konulannda sorumluluk-yetki kargaşa- sı yaratarak 1970 devalüasyonuna yol açan Para-Kredi Kurulu'na benzer, siyasi nite- likli, ama fiilen siyasi-/ idari bir sorumlu- luğu olmayan, Hazine, MB ve Maliye ara- sında yetki kargaşasına yol açacak özerk BÜK'ün aşağıda sıralanan karmaşık sorun- lara çare bulamayacağı açıktır. (Bu sorun- lann çözümünü ancak Hazine'yi bünyesi- ne alarak güçlenecek, MB'yi de kontrolü altına alacak Maliye Bakanlığı bulabilir.) Mevduata devlet garantisi Bankacılıkta yozlaşmaya yol açan aşa- ğıdaki sorunlar 1994 "stand-by^ çerçeve- sinde ortaya çıkmış olup tümü ekonomik- mali dengeleri bozmuştur: (ı) Tüm mevdu- ata devlet garantisi, (ıı) ve bunun sonucu pek çok bankanın içinin boşaltılarak MB destek veya kontrolünde idame-i hayat etmeleri, (m) zorunlu mevduat karşılıkları oranlannın faiz maliyetini düşürme baha- nesi ile düşürülmesi, (ıv) banka bilançola- nnda normal ticari-sınai kredilerin yerini devlet iç borcunun olması, (v) ve bu neden- le reel faizlerin yüzde 30-50 olması. BÜK bu sorunlan ancak çok daha karmaşık ha- le getirebilir. 1980 ve 1990'larda uygulanan istikrar programlannın kalıcı etkileri dar ve orta ge- lirtilerin refah seviyelerindeki düşüş ile ka- panan/iflas eden KOBl'lerden ibaret olmuş- tur, Gelir dağılımındaki bu aşın bozulmanın tasarruflan ve sermaye birikimini arttırdığı- na dair hiçbir kanrt yoktur. Bu durumun bir nedeni olan ve arz-yönlü iktisat (supply-si- de economics) görüşü altında sağlanan cö- mert teşviklerin yatınmlan ve kalkınmayı hızlandırdığına dair de hiçbir maddi defil yoktur. Asıl sorun ise bütçe, bütçe-dışı fon- larve mahalli idarelerin israf- yolsuzluk içe- ren aşırı harcamaları, geri ödemeyi garan- tiye almadan ölçüsüz borçlanmalan ve bü- yük vergi kaçağı/kaybıdır. Bu sorunlann çö- zümü ise ne geçıci/ek vergi ne de geçici har- cama kısıtlaması olabilir. Süregelen bu so- runlann çözümünü ancak etkileri devamlı gerçek harcama ve gelir reformlan ile ras- yonel borç idaresi (debt/management) sağ- layabilir. Borç idaresindeki boşluğu ve ac- zi, faiz yükünün artık bütçeyi tayin eden en önemli faktör haline gelmesi ve yüzde 20- 50 reel faizin işaret ettiği üzere bütçenin ar- tık tefecilerin eline düşürülmüş olması gös- terir. Şu rakamsal tablo durumun fecaatini gösterir 1998 yılındaGSMH'ye oran (%) ola- rak konsolide bütçe harcamalan 29, gelir- Ier22 ve faiz ödemeleri 11 olmuştur. 1990'lar- da ek vergiler ve devamlı ödenek kısrtlama- lanna rağmen devamlı büyüyen iç borç ve faiz yükü artık en zaruri kamu hizmetlerinin yapılmasını engellemeye başlamış ve büt- çeyi bir politika aracı olmaktan çıkanp bir yük haline getirmiştir. Nasıl olsa tefecinin eline düşmüş bir borçlunun artık borçtan kurtulması ola- naksız ise, bir iç borcun da 1990'lardaki gibi ek gayret sarfedilerek zamanla eritil- mesi/yok edilmesi ve hattaazaltılması ola- naksızdır. Milli ekonominin yılda bugün 15 milyar dolara çıkmış dış borç servisi de ca- basıdır. 1999 için öngörülen tedbirlerle re- el faizlerin IMF senaryosunda olduğu gibi Teramuz - Aralık 1999 döneminde yüzde 20'ye ve Ocak 2000'de yüzde 5.6'ya düş- mesi için hiçbir neden yoktur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle