Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 EKİM 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Ormancriık
tartışıldı
• Istanbul Haber Servisi -
Kosta Rika-Kanada
Girişimi çerçevesınde BM
Gıda ve Tanm Teşkilatı
(FAO) ile Orman
Bakanlığı'nın ortaklaşa
düzenlediğı, 2 gün
sürecek olan
"Ormancıhkta
Uluslararası
Düzenlemeler ve
Mekanizmalar" konulu
uluslararası toplantı,
Tarabya Oteli'nde dün
başladı. Toplantının açılış
konuşmasını yapan
Orman Bakanı Narnı
Çağan, ormanlann
insanoğluna çok çeşitli
ekonomik, sosyal ve
çevresel yararlar sağlayan
önemlı eko-sistemlerden
biri olduğunu kaydetti.
Fay hattında
amonyak deposu
• BLRSA (Cumhuriyet) -
Gemlik Beledıye Başİcanı
Mehmet Turgut. ılçenin
deprem tehdidi altında
bulunduğunu, MTA'dan
alınan bilgilere göre de
amonyak depolama
tesısleriyle 15 bin tonluk
benzin ve mazot depolama
tesıslenmn fay hattı
üzerinde yapıldığını
açıkladı. TBMM Deprem
Araştırma Komısyonu'nun
Bursa'da yaptığı toplantıda
Mehmet Turgut,
sarsıntılarla oluşacak ısı
değişikliklerinin
Gemlik'in sonu olacağını
büdirerek depolann kent
dışına taşınmasinı istedi
Mkkatsiz çiftçl
orman yaktı
• ŞARKÖY (AA)-
Tekırdağ'ın Şarköy
ilçesınde çıkan orman
yangınında 200
metrekarelik meşe ormanı
yandı. Alınan bılgiye göre,
Gölcük köyünde oturan
Mehmet Gölge (40).
Değirmen yanı mevkiinde,
ormanlık alana bitişik
tarlasındaki ayçiçeği
saplannı temizlemek için
ateş yaktı. Kuru ayçiçeği
saplan kısa sürede
yanmaya başlarken.
rüzgânn etkisiyle yangın
ormanlık alana sıçradı.
Yangın köylülerin ve
Şarköy Orman Bölge
Şefliği yangın söndürme
ekiplerinın müdahalesiyle
kontrol altına alınarak
söndürüldü. Olayla ilgili
olarak Mehmet Gölge
gözaltma alındı.
Armada'da
tango
• Istanbul Haber Servisi -
Armada Otel Ahırkapı
lokantasmın mozaik
pistinde, beş yıldır devam
eden "Tangolu Pazar
Akşamlan"na ilgı gıderek
artıyor. Pazar akşamlannı
merakla bekleyen
tangoseverler tango
ustalan Ümit Iri-Seval
Uğur ikilisi ile birlikte 19.
yüzyıl sonu dekorunda
eski Istanbul'da Arjantin
atmosferinı yaşıyor
Yargısız infazlar
• GAZİANTEP
(Cumhuriyet) - Gazıantep
CHP 11 Başkanı Metin
Çelıkel. Türkıye'de daha
önceden sık sık işlenen
faili meçhul cinayetlerin
yennı bu kez yargısız
.infaza bıraktığmı söyledi.
Polisin infaz görevi
olmadığını ve hûküm
veremeyeceğini, sadece
yasalara aykın
davrananlan saptayıp
yasal yöntemlerle yargıç
karşısına çıkarmakla
görevlı olduğunu belirten
Çelikel, "Aneak Adana'da
yaşanan olayda olduğu
gibı polis yasalhktan
uzaklaşıp, kendismi yargı
yerine koyarak infaz
işlemini gerçekleştirdi"
dedı
SATILIK OTO
90model
Siyah Serçe
0535 718 67 45
HÜ Rektörü Prof. Sağlam, laik cumhuriyeti yıkmaya çalışanlann karşısında olacaklannı vurguladı
4
Gelîşim ümversiteden geçer'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ha-
cettepe Ünıversitesi Rektörü Prof. Dr. Sü-
leyman Sağlam, aynlıkçı akımlann Türk
milletinın hoşgörüsünü suiistimal edip la-
ik, sosyal ve demokratik Türkiye Cumhu-
riyeti 'ni yıkmaya çalıştığını belirterek,
köktendincileri örûmcek kafalılıkla suç-
ladı. Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı
Merkezi Başkanı Prof. Dr. Talat Halman,
Türkiye'nin yeni biryüzyüa hurafelerle bir-
likte girdiğine işaret ederek "İmanı tür-
bana, vatan sevgisini bayrağa, bilimi cüp-
peye indirgemekle çağdaşkga ulaşamaytz"
dedi.
Hacettepe Üniversitesi, yeni eğıtim-öğ-
retim dönemine dün merkez yerleşkede dü-
zenlenen törenle girdi. Milli Eğıtim Ba-
kanı Metin Bostancıoğh]. Yargıtay Başka-
nı Vural Savaş. Sayıştay Başkanı Kamil
Mutiuer, Atatürkçü Düşünce Derneği Ge-
nel Başkanı YektaGüngörÖzden'ın de ka-
tıldığı tören, Hacettepe Devlet Konserva-
tuvan Büyük Senfonı Orkestrası'nın ses-
lendirdiği, Beethaven'ın "Egmont Uver-
tûrü" ile başladı. Hacettepe Üniversite-
si'ndeki rektörlük görevi bu yıl dolan \e
Yükseköğretim Kurulu Başkanhğı ıçin
aday gösterilen Prof. Dr. Süleyman Sağ-
lam, üniversitede gerçekleştirilen çalış-
malan anlatarak başladığı konuşmasında.
laik cumhuriyete yönelik tehlikelere vur-
gu yaptı. Sağlam, Türkiye'de hâlâ akla,
biliine, hoşgörü ve yapıcüığa dayalı bir dü-
zeyin yakalanamadığını belirterek "Ayn-
lıkçı akımlar, Türk miDetinin engin hoşgö-
rusünü suiistinıal ederek, eleştiri görünü-
mü altında laik. sosyal vedemokratik Tür-
kiye Cumhuriyeti'nin temel degerlerini
yıkmaya dönüketkmfikterinipervaszca sür-
dürmektedir" dedi. Cumhuriyetın sadece
bir yönetim biçimi değil, "laik, erdemli,
bflgiye,yenilige, teknoloji ve akılcıhğa açık,
temel insan hak ve özgüıiüklerine dayalı"
bir rejimın adı olduğunu anlatan Sağlam,
ulusal bütünlüğün Atatürkmillıyetçıliğı-
ne dayalı olduğunu kaydetti. Sağlam, kök-
tendinci ve köhnemiş ideolojilerpeşinde
koşmanın demokrasi ve çağdaşlıkla bağ-
daşmadıgına dikkat çekerek "Atatürk il-
ke ve inkılaplan doğnıhusunda Türkiye
Cumhurijeti'ni laik, demokratikve sosyal
hukuk devleti çerçevesinden sapürmaya
kalkışacak her tüıiü akımın geçmişte ol-
duğu gibi bundan böyle de daima karşısın-
da olacağtz" dedi.
Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancı-
oğlu, ülke başansının üniversitelerin ba-
şansından geçtiğine değinerek, egitim ku-
rumlan çağdaş standartlara sahip olmadık-
ça çağdaşlaşmanın da gerçekleşemeyece-
ğini söyledi.
Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı
Merkezi Başkanı Prof. Dr. Talat Halman,
"kleoJojüerin cenderesinden çılalarak"' ar-
tık her şeyin tartışıldığı ve sorgulandığı bir
sürece girilmesi gerektiğinı vurguladı.
"Son dönemde dinsel ideoİojiler, yanhş ka-
pitalizm ve küreselleşme gibi bir ucube
var" diyen Halman. eğıtim sistemındeki
ezberci anlayışın devam ettiğinı, bu neden-
le üniversıtelerin de yeterince gelişeme-
diğini anlattı. Halman, "diploma imalat-
çısı" haline gelen üniversitelerde "sürü
insanlar" yetiştiğıni söyledi. Birçok genç
kızın "daha iyi koca bulmak", birçok er-
keğin de "askeriikten yırtmak" için üni-
versiteye gitmeye başladığına dikkat çe-
ken Halman, "Birçok ünrversitemiz de me-
kanik, bürokratik ve pragmatik. Bu üni-
versiteler tamamen devletin hizmetinde.
BüımselyaratKihkyapan üniversite çok az.
Diplomalı cahiller vetistirmemelrviz" de-
di.
Halman, ücari üniversiteler yerine araş-
tırma üniversiteleri açılması gerektiğini,
Türk dilinin yabancı etkilerden, Türk in-
sanının da zihin köleliğinden kurtanlma-
sı gerektiğinı vurguladı. Türkiye'de yılda
ortalama 30 milyon dolarük latap saüşı ya-
pıldığına, bunun birey başına kitaba ya-
pılan harcamamn yanm dolar anlamına gel-
dığine dikkat çeken Halman, "Norveç ve
İzlanda gibi ülkelerde ise kişi başma 135
dokrtık kkap ahmı yapdıyor. Yani onlar biz-
den 270 kez daha fazla okuyor. Okumadık-
ça cahil kahnaya mahkûmuz" dedi.
Darphane
binası enkaz
görüntüsünde
Türkiye'de özeflikle Güneydoğu'da
çeşitfi vaönmlar için alınan teşvikler
sonrası fabrika mezariığına dönüşen
çok sayıda yaünm gibi Istanbul
Bahçeüevler'de 1988 yılında yapımına
başianan Darphane binası da
yanm bırakıldı. Temeti 1988
yınnda anlan Darphane binasma
trüyonlar harcanmasına karşuı
tamamlanamadı ve çürümeve terk
edildi. Bahçeiiev ler ilçesinde
Yenibosna'da 22 dönüm arazi üzerine
1988 yıhnda inşa edilmesine
başianan Darpane binasımn
inşaatını otlar bürüdii ve inşaaün
altyapısında çatiaklar oluştu.
Enkaz görünümündeki yanm kalan
inşaata tepki gösteren yurttaşlar,
"Bütçesini denk getiremeyen
devlet acaba bu yatmmlan
görmüyor mu?
Böyle bir bina gerekJi değüse neden bu
kadar harcama yapıkü" diye
konuştular.
\ tr -s , f -r« ~j ».
'TürbanhegitmjmgtyâANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)-Milli Egitim Bakanı Me-
tin Bostancıoğlu, Anayasa Mah-
kemesi, Danıştay ve Avrupa In-
san Haklan Komisyonu'nun tür-
ban konusundaki kararlanna dik-
kat çekerek "Üniversitelerde, kız
öğrencilerin başı ve boynu açık lo-
yafetierle eğhim yapmalansonu-
cu ortaya çıkmışor. Yargı karar-
lannı Meclis'in dalu tardşmaya
hakkı yoktur" dedi.
FP Konya Milletvekilı Özkan
Öksüz TBMM Genel Kuru-
lu'ndaki gündem dışı konuşma-
sında, türban nedenıyle üniver-
site öğrencilerinın "layuna" uğ-
radığını ileri sürdü. Bakan Bos-
tancıoğlu. genel kurulda Ök-
suz'ün konuşmasını yanıtlarken
Anayasa Mahkemesi'nin "yü-
rürhlkteki vasalara göre üniver-
sitelerde türban takılamayacagT
yönündekı karannı anımsattı.
Yüksek Planlama Kurulu toplantısından sonuç çıkmadı
Hükümet hedeflerini belirleyemiyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet,
Yüksek Planlama Kurulu'nu fYPK) toplamasına
karşın Uluslararası Para Fonu'yla(1MF) yapüacak
stand-by"dakilit konuma gelen bütçe ve ekonomik
büyüklükler üzerinde karar veremedi. Türkiye'de
2000 yıl sonu enflasyonunun yüzde 38.2 olacağı-
nı tahmın eden IMF'nın Washington'dakı görüş-
melerde de yüzde 25'lık enflasyon konusunda ik-
na edilememesinin ardından hedef üzerinde deği-
şiklık yapılmasıbeklentileri oluşurken; Başbakan
Bütent Ecevit'in enflasyon hedefınin yüzde 25
olup olmayacağı konusunda "Henüzoaynntdan
tamamlamadık" sözleri dikkat çekti. Maliye Ba-
kanı SumerOral, teknik görüşmeleri sürdürecek-
lerini,cumagünüyapılması beklenenBakanlar Kıı-
rulu"nabütçenin yetiştırileceğim ve 17 Ekim'de par-
lamentoya sunulacagını bildirdi.
Ecevit başkanlığında toplanan ve yaklaşık3 sa-
at süren YPK'den beklenen bütçe büyüklükleri ve
makroekonomik hedefler çıkmadı. IMF'yle stand-
by yapılabilmesi için bütçede sert düzenlemelere
gitmesı gereken hükümet, halka uygulanacak acı
reçete konusundaçıkmaza girdi. Büyüklükler üze-
rinde karar veremeyen hükümet, yaklaşık 20 kat-
rih/on Hra düze> ine ulaşması beklenen faiz öde-
neklen dıkkate alındığında bütçe büyüklüğünün
45 katrilyon lira civannda tutulrnası bekleniyor.
Bütçede yeni yatınmlar için hiç ödenek aynl-
mazken KİT yatınmlannın da durdurulmasma ne-
den olacakdüzenlemelere gıdilıyor. Yalnız deprem
nedeniyie yapılacak yatırımlara yer verilen bütçe-
de, enflasyon hedefinın de yüzde 25 olarak korun-
ması durumundapersonel ödenekleri için aynla-
cak kalemin de memur maaşlarında yıl boyunca
yüzde 25*lik arnş sağlayabilecek düzeydetutulrna-
sı bekleniyor. Bu durumda 1999 yıiında 7 katril-
yon lıra düzeymde ohn personel ödeneklennin de
10.5 katrilyon civannda olabileceğı belirn'liyor.
Üniversitelere kayıt için türban-
lı fotoğraf verilmesi için iki kız
öğrenci tarafindan açılan davanın
Danıştay'da reddedildiğıne dik-
kat çeken Bostancıoğlu, aynı öğ-
rencıler tarafindan AvTupa İnsan
Haklan Komisyonu'na yapılan
başvurunun da "laik üniversite-
de öğrenim yapmayı seçen öğren-
cinin. bu ünKersitenin kurallan-
na uymayı kabul etmiş sayacağT
gerekçesiyle reddedıldiğıni hatır-
lattı.
Bostancıoğlu şöyle devam et-
tı • "Bu durumda üniversitelerde
kız öğrencilerin başı ve boynu
açık fotoğraf vermeleri ve bu şe-
kilde üniversiteve gelmeleri so-
nucu ortaya çıkmışnr. Yargı ka-
rannı Meclis'in dahi tardşmaya
hakkı yoktur. Türkiye'de bu şart-
lar altında egitim görülmekte-
dü;"
Üniversite sınavı soru kitap-
çığının çalınması konusunda
Cumhuriyet Savcılığı'nın soruş-
turma başlatnğını anımsatan Bos-
tancıoğlu. yeni smav sisteminin
de değiştirilmeyeceğini vurgu-
ladı. Sıstem aleyhine açılan da-
valann reddedıldiğini belirten
Bostancıoğlu, mesleki ve teknik
lise mezunlannın önünün tıkan-
madığını da sözlerine ekledi.
Korucu fle
jandarma
çatıştı: 1 ölü
pÎYARBAKIR (Cumhuriyet
Bürosu) - Dıyarbakır"ın Bismil
ilcesi Ahmetlı köyü yakmlannda
jandarma ile birlikte operasyona
katılan korucularlabölgede izin-
siz odun toplayan bir başka ko-
rucu gnıbu arasında çaüşma çık-
tı. Çatışmada bir korucu öldü, bi-
ri de yaralandı. Ötıceki gece sa-
at 20.00 sıralannda Mardin'in Sa-
vur ilçesinde görevli geçici köy
konjculan. Diyarbakır-Mardin il
sının üzerinde buiunan Bismil il-
çesi Ahmetli köyü yakmlannda
odun topladılar. Lzinsiz topladık-
lan odunlan 5 traktör römorku-
na yükleyen korucular, ilçe çıkı-
şında jandarma tarafindan dur-
durulmak istendi. Traktörlerden
3 'ü dururken, 2 traktörün sürücü-
südur ihtanna uymayarak kaçma-
ya çalıştı. Bu sırada kontro! nok-
tasmda jandarma ile birlikte gö-
rev yapan koruculann ateş açma-
sı sonucu korucu Beşr Akgûi{43)
olay yennde öldü, tlhan Akgül
de yaralandı. Yaralı korucuDiyar-
bakır Devlet Hastanesi*nde teda-
vi alüna alındı. Olaydan sonra 6
korucu gözaltma alınırken olay-
la ilgili soruşturma sürüyor.
İjFlt NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net
Fakir ağabey, arkasından
yazı yazılacak insan değildi.
Onunla yaşamı paylaşmak,
idealleri paylaşmak, sanat ve
kültüre ilişkın bir dünyayı pay-
laşmak, özgüriüğe ilişkin, sos-
yalizmeilişkin umutlan paylaş-
mak anlamlıydı. Fakir Bay-
kurt'un ölümünün ardından TV
kanalları, siyasetçilerimiz, ga-
zeteler övgü yazıları yazıyorlar.
O, bütün bunlan ve daha faz-
lasını da hak etmişti.
Fakir Baykurt bu övgüleri
hak etmişti de, hapishaneleri
hak etmiş mıydi? Ülkesini terk
edecek kadar baskı görmeyi
hak etmiş miydi? Askeri dar-
beleri, bu ülkenin degerlerini
yitirdiğımizde yenıden hatırtryo-
ruz. Orneğin geçenlerde yitir-
diğimiz Can Yücel'in de geç-
mişine yöneldiğimizde askeri
hapishaneleri görüyoruz. Aynı
şey Fakir Baykurt için de ge-
çerli. Fakir Baykurt, tarihimi-
zin en büyük öğretmen örgü-
tü Türkiye Öğretmenler Sendi-
kası'nın (TÖS) genel başkanı ol-
Fakir Baykurt'u Öldüren...
duğu için 12 Mart 1971 aske-
ri darbesinden sonra tutuklan-
dı, diğer öğretmen arkadaşla-
rıyla birlikte aylarca hapis yat-
tı. 12 Eylül öncesi ise, her gün
aydınlan hedef alan ülkücü ci-
nayetlerin hedefi olmamak için
Almanya'ya yerieşti. Arkasın-
dan 12 Eylül 1980 askeri dar-
besi geldi ve uzun yıllarTürki-
ye'ye adımını atamadı.
Hepimiz Fakir Baykurt'u çok
seviyoruz. Can Yücel'i, Aziz
Nesin'i de seviyoruz. Ama on-
ları hapse atan zihniyet hâlâ
Türkiye'yi yönetmeye devam
ediyor. Komünizm, solculuk ve
demokrasi düşmanlığı bu ülke-
ye yön veriyor.
Geçmişin birçok ilerici ve de-
mokratı ne yazık ki, bugün bu
ülkeye yön veren anlayışı des-
tekler hale geldiler. Acı olan
bu.
Fakir Baykurt, özgürlük ve
Dayanışma Partisi'nden (ÖDP)
neden aday olmuştu? Can Yü-
cel neden aday olmuştu? Ne-
den onlar, her şeye rağmen
demokrasi diyoriardı? Milliyet-
çiliğin peşine takılmıyoriardı.
Fakir Baykurt'u bugün büyük
bir onurla ve acıyla anıyorsak,
biraz da onun durduğu yeri
görmeli ve onun mesajını da an-
lamaya çalışmalıyız.
Fakir Ağabey'le 12 Mart
1971 'de Mamak Askeri Ceza-
evi'ni paylaşmıştık. Onun de-
mokrasiyi, özgürlükleri ve öğ-
retmen hareketini savunan çiz-
gisı hemen hiç değişmedi. 20
yıl kadar önce, Almanya'ya gi-
diş hazıriıklan yaptığı dönem-
de, son kez evinde görüştüğü-
müzde, umutlu ve gülümse-
yen gözlerini endişe sarmıştı.
Türkiye'nin birfelaketesürük-
lendiğini görmüştü. O, ülkesi-
ni terk etmek zorunda kaldı.
Yüreğini de buralarda bırakıp
gitti. Bu topraklarda yetişmiş-
ti, Köy Ensitütüsü kuşağının
son temsilcilerindendi. Bir kül-
türün, yok edilmek istenen bir
tarihin sembolü gibiydi. Yıllar
sonra cezaevinden çıkıp yurt-
dışına gittiğimde, sekiz yıl ka-
dar önce bir sempozyumda
birkaç gün birlikte olduk. Kar-
şılaştığımızda büyük bir öz-
lemle kucaklaştık. Sosyalizm
üzerine her türiü endişenin ve
umutsuzluğun yaşandığı bir
dönemdi.
Ortak kaygılar içinde bulun-
duğumuzu saptadık. O top-
lantıda, sosyalizmin hâlâ in-
sanlığın eşitlik ve özgürlük kav-
gasının temel yönelimi oldu-
ğunu birlikte savunduk. Siya-
si Islamın yükselişi henüz baş-
lamak üzereydi. Köy Enstitü-
leri'ni yok eden, askeri darbe-
lerle demokrasiyi ayaklar altı-
na alan anlayışı, sola karşı di-
ni bir kalkan olarak kullanma-
ya kalkmaJannın bu gelişmenin
asıl nedeni olduğunu söylü-
yordu.
Çözümü ise demokraside
görüyor ve bunu özellikle vur-
guluyordu.
•••
Fakir Baykurt'un ölümü, bi-
ze yeniden Türkiye'ye yön ve-
ren anlayışın ne kadar acıma-
sız ve geri olduğunu hatıriattı.
Bu topraktan yetişmiş bir ya-
zarın yurtdışında yaşamak ve
orada yaşlanmak durumunda
kalmasının ne demek olduğu-
nu yaşayan bilir. Ülkücü cina-
yetlerin kol gezdiği bir dönem-
de Türkiye'yi terk etmek zo-
runda kalmıştı. 20 yıl sonra on-
lann iktidar olacağı bir seçim
kampanyasının sosyalist ada-
yıydı.
Hapishaneler, yurtdışı sür-
günleri ve kansere yenik düşen
bir sosyalist kültür adamı. Bir
yazar, bir aydın. Bir öğretmen
önderi. Türkiye, onunla hiç gu-
rur duymadı.
Şimdi ardından övgüler dü-
zülü'yor..
DUZYAZI
ORHAN BİRGİT
İki Adam, İki Konuşma..
Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz.
dün partisipin grup toplantısında, "Deprem böl-
gesinde aördûgumüz şartlar, beni ve arkadaşla-
nmı fevkâlade muteessıretti. Vatandaşlanmızın iki
aydıryağmur altında bu şartlarda yaşamış olmak-
tan dolayı haklı tepkilen vardır" dıyor.
Dünkü grup konuşmasındaki kötümser söylem-
ler, sadece deprem bölgesınin ANAP Genel Baş-
kanı'nın objektifinden yansıyan görüntülerle sınır-
lı değil. "Yalnız deprem bölgesinde ve sadece
depremden dolayı değil, Türkiye genelinde de
vatandaşlann çok haklı tepkilen var. Ülke gene-
linde de karamsarlık var" sözleri de Yılmaz'ın söy-
ledikleri arasında. Yılmaz, '50 günde bölgede bü-
tün enkazın kalkacağını pek muhtemel görmedi-
ğini' de saklamıyor.
Bu konuşmanın yazılı metnini okuyan birisi, üze-
rinde kim tarafindan yapıldığını gösteren bir kay-
da rastlamasa, sözlerin sahibinin bir muhalefet
partisi sözcüsüne ait olduğunu sanır.
Ama cümle âlem biliyor ki, Yılmaz bugünkü si-
yasi iktidan oluşturan üç partiden birisinin genel
başkanıdır. Yani deprem bölgesinde ve tüm ülke-
de olan bitenin birincil derecede sorumlulan ara-
sında.
Gerçi gelecekteki stratejisinin gereğı olarak Ba-
kanlar Kurulu'nun içinde görev almadı, ama ken-
disine 'dışbakan' diyenleri bile adeta yanıttacak bir
yöntem ile elli yedinci hükümetin çizgisinin oluşu-
munda görev yapıyor. Zaman zaman koalısyonun
öteki iki lideri ile birlikte Başbakanlık Konutu'nda-
ki üçlü zirvede, kararlaroluşturulmasındagörüş ve
oy bildiriyor. O karariar Bakanlar Kurulu'nda res-
mıleştinliyor ve iktidar gruplarında hemen hiç bir
değişikliğe uğramadan pariamentonun onayına
sunuluyor.
Görünen o ki, ANAP lideri, karamsariann söz-
cülüğünü yapmayı yakın gelecekteki stratejisinin
bir parçası görüyor.
Oysa bir başka adam, önceki gece Mesut Yıl-
maz'ın da en ön sıradan öteki parti liderierı ve Ba-
kanlar Kurulu üyelen ile izledığı söyleşisınde iyim-
sertiğıni bu kez de terk etmedi. Adamın adı Sü-
leyman Demirel'dir. Türkiye'nin yaşayan en eski
politikacılarından birisidir. Halen sorumluluğunu
yüklendiği Cumhurtsaşkanlığı görevinin sona er-
mesine tamı tamına 217 gün kala, CNN Türk te-
levizyonunun açılış töreninde Mehmet Ali Bi-
rand'la yaptığı söyleşide deprem sonrasında alı-
nan önlemlerin hemen bütün sorumluluğunu üst-
lenmiştir. Önce, 16 bin vatandaşımızın öldüğünü,
45 bininin yaralandığını ve 244 bin evin bir kısmı-
nın tamamen yıkıldığını anlatarak "Bu kadar bü-
yük bir hadise karşısında bu kadannı yapabildik.
Şimdi kadirşinas olmak lazım. Bütün emeği ge-
çen insanlara adil davranmak lazım" demektedir.
Cumhurbaşkanı, hükümet ortağı genel başka-
nın aksine, geçici meskenlerin kasım ayı sonun-
da tamamianarak vatandaşlara teslim edıleceği-
ne de ınanıyor.
"Bunu söylediğimiz zaman vatandaştan istedi-
ğimiz, devlete güvendir. Her şey kötülenirse gih
vensizlik duygusu gelmez de ne olur?" diyor.
Demirel, Çankaya'ya bir siyasi partınin gene<
başkanlığını arkasında bırakarakçıktı. O parti şim-
di iktidarda da değil. Ama Cumhurbaşkanı, 17
Ağustos depremi sonrasında yaralan sarma ama-
cı ile yapılanlan, 'devletin bu mesele üzenne eğil-
mesi' olarak değerlendirmeye özen göstenyor. Ve
devlet sözcüğü ile ne kastettığini şu sözlerle açık-
lıyor:
"..Parlamentosu, Kızıiay'ı, Türk Silahlı Kuvvet-
leri'yte ve her şeyi ile."
Demirel gibi, ne söylediğinı bılen bir deneyimli
siyasetçi için, sanınm bu açıklamada kimilerinin dep-
remle ilgili sorunlann değerlenaırılmesınde, 'hükü-
met-silahlı kuvvetler' ikilemini öne çıkartmalanna
da yanıt var.
Ama Demirel, sadece cumhurbaşkanhğı döne-
minin son aylanndakı bir deprem felaketinın ana-
lizi ile sınırlı kalmayarak, 1923'ten bu yana tüm Cum-
huriyet döneminin de savunmasını omuzlamış. O
çok sevdiği rakamlan birbıri ardına sıralayarak dış
ticaretten ekonomiye, oradan milli eğitime, sana-
yiye kadar uzanan biryolculuğu belleklerde can-
landınyor. Ve "^caoa" diyor, "her şeyi yanlış ya-
parak mı buraya geldik?"
Demirel, tekrar cumhurbaşkanı olacak mı?
O, bu soruyu, Anayasa'nın 101. maddesini, ya-
ni cumhurbaşkanının seçimi ile görev süresini 7
yılla sınırlayan hükümleri anımsatarak yanıtlıyor. Ama
hemen eklemeyi de ihmal etmiyor:
"Zamanı gelince pahamento o maddeye göre
gerekeni yapar. Parlamento dilerse o hükümleri
de değiştirir."
Demirel de, Yılmaz da 16 Mayıs 2000'i bekliyor-
lar.
Ikisi de ülkenin yeniden yapılanmasında göruş
birliğindeymiş gibi konuşuyorlar. Şu farkla ki, so-
rumsuz cumhurbaşkanı. ülkeye olabildiğine iyim-
serlik aşılamaya çalışırken, icraatlardan sorumlu
koalisyon lideri kötümserlerie kol kola girmeyi yeğ-
liyor.
Hatta Mesut bey, deprem sonrasının yaralarını
sarma olayında "Yapılanlann yakından takipçisi ola-
cağız" derken, galiba ya Tansu Çiller ya da Re-
cai Kutan'ın pozisyonlarına soyunmak istiyor.
Faks: 0212 677 07 62 ,
E-Mail:orhan.birgit(' do.nettr.
Türkiye Cazeteciler Cemiyeti
'Ticari sorunlara N
çözümbulunmalı'
İstanbul Haber Servisi -
Türkiye Gazeteciler Cemi-
yeti (TGC) Yönetim Kııru-
lu, basında yaşanan ticari
sorunlann bir an önce çö-
zümlenmesıni istedi. TC3C,
"Cemiyetinıiz; her)B>ının
okuraubşmaoianaguıa sa-
hipoimasınıçokseslilikacı-
sından değerlendirdiğini
açıklar"denildi.
TGC, basında son gün-
lerde yaşanan olaylan gö-
rüşerek yazılı bir açıklama
yapü. Açıklamada, bazı ya-
yın gruplan arasındaki ti-
cari rekabettenkaynaklanan
çekişmenin son derece
olumsuz yönde gelişmesi-
nin, mesleki açıdan endişe-
leri arttırdığı belirtilerek
şövledenıldi:
4
'27E\1üll999tarihinde
yaptığunız açıklamada,
befirttiğimiz gibi. faturanm
basınçalışanlannaçıkanl-
ması yohındaki endişeleri-
mizi anınısatır. taraflan bu
konuda du>arlı olma> a ça-
ğuınz. Cemijetimiz: olaya
mesleki açıdan bakmakta
oiduğunu, ticari joruniann
bir an önce çözülmesini ve
her \ayuun okura ulaşma
olanağına sahip olması-
ngereküliğnıi açıklar."