17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 0CAK1999CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Metüı Göktepe'nin görevi başmda dövülerek öldürülmesiyle ilgili davaya bugün devam edilecek Ciııayetîn üzerinden 3 yıl geçtiİZMİR(CumhuriyetEge Bürosu)- Ga- zeteci Metiı Göktepe'nin görevi başm- dayken gözaltına alınıp. polisler tarafin- dan dövüleıtk öldürülmesiyle ilgili dava- ya bugün Afyon Ağır Ceza Mahkeme- si'nde devan edilecek. Yargıtay'ın Afyon Ağır Ceza Mahkemesi'nın karannı boz- masının ardtndan yeniden başlayan yar- gılamada Göktepe'yi öldürdükleri savıy- la tutuklanarak haklannda 7 yıl 6 ay ha- pis cezası verilen 5 polis, 17 ay sonra ge- çen oturum tahlıye edilmişlerdi. Yargıtay :. Dairesi Afyon Ağır Ceza Mahkemesinin karannı "usulen" boz- masından sonra görülecek 6'ncı oturum. Göktepe'nin ölümünün üzennden geçen 1115'inci gûne rastlıyor. Saat 10.00'da başlayacak duruşmaya, Yargıtay karan- nın ardından hakkında gıyabi tutuklama karan verilen ve geçen oturumundan bir gün önce teslim olan Murat Polafın ka- ülması bekleniyor. Avrupa Konseyi uyardı 1 argıtay'm Afyon Ağır Ceza Mahkemesi'nin karannı bozmasının ardından yeniden başlayan yargılamada Göktepe'yi öldürdükleri savıyla tutuklanarak haklannda 7 yıl 6 ay hapis cezası verilen 5 polis, 17 ay sonra geçen oturum tahliye edilmişlerdi.Yargıtay 1. Dairesi Afyon Ağır Ceza Mahkemesi'nin karannı "usulen" bozmasından sonra görülecek 6'ncı oturum, Göktepe'nin ölümünün üzerinden geçen 1115'inci güne rastlıyor. • Evrensel Gazetesi muhabiriyken 8 O- cak 1996'da gazeteci olarak izlediği bir toplumsal olayda gözaltına alınan ve çe- vik kuvvet polislerince dövülerek öldürü- len Metin Göktepe davası. yoğun kamu- oyu baskısı sonucu ancak 284 gün sonra 18 Ekim 1996'da yargıya ulaşabildi. Cinayete adı kanşan 48 polis, bu tanh- te "en güvenli fl" olarak saptanan Aydın Ağır Ceza Mahkemesi'nde hâkim karşı- sına çıktı. Yargılama yoğun ilgi nedeniy- le spor salonunda yapıldı. Ancak, RP'li Şevket Kazan'm Adalet Bakanı olarak verdiği talimat üzerine duruşmanın spor salonunda yapılmasına son verildi ve da- va Yargıtay 10'ncu Ceza Dairesi karan uyannca Afyon'a nakledildi. Afyon'daki ilk oturum cınayetten 13 av sonra 6 Şubat 1997'deyapılabıldi. Şerif davadan çekildi Tartişmalarla geçen 9 oturumun ar- dından 6 Kasım 1997'de görülen 10'un- cu oturumda Mahkeme Başkanı Kâmil Şerif davadan çekildi. Adlı tatıl sırasında duruşmaya çıkan ve polisler hakkında tu- tuklama karan veren Fatma Nilgûn Uçar ise ANAP'lı Oltan Sungurlu'nun Adalet Bakanlığı dönemınde sürgün edildi. 1 l'ınci oturumdan itibaren davaya Hâ- kim Mustafa Binşık başkanlığındaki he- yet bakmaya başladı. 25 Aralık'ta görülen 12'nci oturumda tutuklu sanık emniyet amiri Seydi Battal Köse. cinayetten doğrudan sorumlu tutu- lan 11 polisten 7'sini suçladı. Köse, dönemin İstanbul tl Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar, bölgeden so- rumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Kemal Bayrak ile Eyüp Ilçe Emniyet Müdürü MehmetAfi Aydin Akdemir'e olaydan he- men sonra bilgı verildiğini söyledi. Köse Medyada tekelleşme öııleıuııeli BAHARTANRISEVER A.NKARA- Avrupa Konseyi Medya Bölümü Yürütme Komitesi, üye devletlerin sektörde tekelleşmenın önlen- mesine yönelik kısıtlayıcı eşıkler tanımlamasını önerdı. Medya çoğulculuğunun geliştirilmesine yönelik önlem- ler içeren taslak önen karannda, pazarda izin verilen li- mitlere ulaşmış şirketlere ek yayın lisansı verilmemesi is- tendi. Avrupa Konseyi Medya Bölümü Yürütme Komite- si, sektörde çoğulculuğa ilişkin olarak hazırlanan taslak öneri karannı onayladı. Karar, üye devletlenn medyadan sonımlu bakanlanndan oluşan Bakanlar Komitesi'nin 2000 yılında Polonya'da yapacağı toplantmın ardından kesinlik kazanacak. Taslak karannın ekinde, devletlerin ulusal, bölgesel ve yerel düzeyde medya çoğulculuğunu tehlikeye atabilecek tekelleşmelerin önlenmesine ya da karşı çıkılmasına yönelik mevzuatın kabulünü düşünme- leri istendi. Devletlerin, bir ticari şirket ya da grubun bir ya da birden fazla medya sektöründe sahıp olabılecegi et- Ttîhliği kısıtlayıcı eşikler tanımlama yollânnfâraştırmâla- n gerektıği vurgulanan ka- '"'"*"''"' rarda şöyle denildi: *Butüreşikler.ömegin,en fada izkykn payı biçimini ala- bilir veyaticari medyanın ge- lir/ciro temelinde oluşabilir. Ticari medya kuruhışlannda sermaye payı şınırlan da dii- şünülebilir. Cye devletier eşiklerin kabulü halinde, ay- nı zamanda medya pazannın büyüklüğünü ve bu pazarda mevcut kaynaklann düzeyini hesaba katmalıdıriar. İlgili pazarda müsaade edilen li- mitlere ulaşmış olan şirketle- re, bu pazar için ek yayın li- sanslan verilmemeiidir." Lısans vermekle sorumlu kurumlann, görevlerini yen- ne getırirken medya çoğul- culuğunun geliştirilmesine dikkat göstermesi gerektiğı- ne işaret edilen ekte, üye dev- letlere şu öneriler getirildi: • Şirket birleşmelerine ya da medya çoğulculuğunu tehdıt eden diğer yoğunlaş- ma (tekelleşme) hareketleri- ne karşı mücadele etmek üzere, yetkilerle donatılmış özel medya otoriteleri kur- mak ya da yayın sektörü kar- şısında mevcut düzenleyici kurumlara bu tür yetkiler verme olanağı düşünülebilır. • Dikey bütünleşmenm olduğu, üretimin, yayıncılı- ğın, dağıtımın ve ilgili etkin- liklerin anahtar unsurlannın kontrolünün tek bir şirket ya da grup tarafindan yapılma- sının çoğulculuğa zararlı ola- bileceği durumlarda özel ön- lem alınması. • Dijıtalleşmenin bir so- nucu olarak frekanslan yeni- den dağıtırken ya da diğer iletişim kaynaklannm tahsi- sini yaparken siyasal ve kül- türel çoğulculuğa katkı sağ- layarak yaymcılık sektörü- nün çıkarlan yeterli biçimde hesaba katılmalıdır. • Temel iletişim sistemle- rinin tarafsızlığını sağlamak ve düzenleyici makamlann suiıstimallerini önleyecek yetkilerle donatılmak üzere, dijital yayın için temel olan sistemlere ve hizmetlere adil, şeffaf ve ayrımcı olmayan erişinme yönelik kurallann kabulü düşünmelidir. • Bir yayıncının özel bır alanda hâkim bir durumda olması gibı bazı hallerde, di- ğer yaymcılann hava dalga- lanna erişimlerıni sağlaya- cak şekilde frekans paylaşı- mı düzenlemelen öngörüle- bilir. • Basın kuruluşlannın ço- ğulcu bir içerik için haber al- ma kaynaklannm yeterli şe- kilde çeşitliliği sağlanmaya çalışılmalıdır. itiraflannda cinayetin sorumlulan olarak Şuayip Mutluer, Fikret Kayacan, Fedai Korkmaz, Tuncay Uzun, Metin Kuşat, Burhan Koç ve Yalcın Akdeniz'in isimle- nni vermesine karşın bu itiraflar dikkate ahnmadı. 16'ncı oturumda Afyon Ağır Ceza Mahkemesi karannı açıkladı. Mahkeme, sanıklar Köse, Mutluer, Hızarcı, Kork- maz ve Kuşat'ı TCY'nin "failibdliolma- yacak şekilde adam öldürmek", "kasü aşan surette adam öldürmek" ve "memu- run görevi başında suç işlemesi eylemle- nnı düzenleyen 452/1,463 ve 251/1'nci maddeleri uyannca 7 yıl 6'şar ay hapis ce- zasına mahkûm ederken diğer sanık po- lisler Tuncay Uzun, Kudret Kayacan, Lu- rat Polat Burhan Koç, İlhan Sanoğlu ve Seiçuk Bayraktaroğiu hakkında beraat ka- ran verdi. Bu karar 17Temmuz 1998'de 1'nciCe- za Dairesi tarafindan "usul" yönünden bozuldu. Dava 17 Eylül'den itibaren yeniden Afyon'da görülmeye başlandı. Tahüve kutiaması Turizm Bakanı AhmetTan, 2000'li yılarda Türkiye'nin ulus- lararası arenada rol oynamasındaki etkenlerden birinin tu- rizm oiacağmı belirterek "Tûrkije tanındıkça sevilecek, sevüdikçe gelinecek bir ülke olacaknr" dedL Türkiye Otei- eiler Biriiği (TÜROB) Başkanı Ali Güreli de "Hükümet üyelerinin tek partiye mensup olmalan siyasi istikrar ve kı- sa sürede ülkenin turizmle beraber diğer sektörlerinde atılacak olumlu adımlar için de ûrsat yaratmaktadır" diye konuştu. TÜROB'un The Marmara Oteli'nde dü/enlediği geleneksel yemeğe katılan Tan, turizm sezonu hazırükla- nnın ocak, şubat mart aylannda y apıldığını belirterek hü kümetinin bu sektördeki çalışmalannı görev süresince ger- çekleştirecegini, hükümetin döneminin kısa olmasının dezavantaj değil, avantaj okiagunu belirtti Tan. dünyada ge- çen yıl gerçekkşen küresei krize rağmen sektörde bir düşüş yaşanmadığım ifade etti. Tan, "Turizm topyekûn bir top- lumsal seferbeıiik gerektirir. Turizmciler. Turizm Bakanlıgı'nı bir turizm bürosu olarak görmeii, her riiıiü öneri ve teklifi bizimle görüşmelidirter" dedL Tl ROB Başkanı Güreli de "t'lke tanıOmı için ayrüan cılız kay naklar kendi- mizi anlatmak şöyle dursun, sesimizi Edirne'den öteye duy uramamaktadır. Ulke tanıtırnma yıllık asgari 150 milyon dolar kaynak aynlmalıdır. Tanıtım harcanıalan yatınm olarak kabul ediimefa' ve DPT'nin yatırım bûtçesinden kay- nak aktarılmaİKİır. Turizmde KDV en azyüzde 7'lereçekümelidir" dedL (Fotoğraf: UÖURDEMİR) I L ıf: UÖURDEMİF 11 Aralık'ta görülen son oturumda ise mahkeme he- yetı, tutuklu polisler Köse, Mutluer, Hızarcı, Korkmaz ve Kuşat'ı tahliye ederken sanıklan ilk Afyon'daki meslektaşlan kutladı. Tahli- ye edilen sanıklar bozkurt işaretleri yapıp Göktepe ai- lesi ve avukatlanna saldınn- ca jandanna araya girdı. Bugünkü oturumda ise Emniyet Müdürü Deniz Gökçetin ve arkadaşlan hakkında tstanbul ll tdare Kurulu'nca verilen ve halen Danıştay'da olduğu belirti- len lüzumu muhakeme ka- rannın dönüp dönmediğinin beiirlenmesi için İstanbul Valiliği'ne yazılan müzek- kere sonucu incelenecek. Mahkeme aynca, bir öncekı duruşmada alman karar uya- nnca TBMM Metin Gökte- pe Araştırma Komısyo- nu'nun raporunu da bekli- yor. Son oturumdan önce teslim olan asker sanık Mu- rat Polat'm da^elmesi ha- - linde savunVr&si alııacak. ' Herkesin gözii onda. "Bellona" Çizgisiyle, kalitesiyle herkesin tercihi Bellona Ev Tekstil Koleksiyonu, şimdi kaçırılmayacak kampanya avantajlarıyla sizi bekliyor. Pcşin fiyatına 1+4 taksit *Özel indirim II aya varan vadeler • Eve teslim 0 800)6189 HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Kötü Siyasetçi İyisini Piyasadan Kovar mı?! Üniversite sıralarında öğrendiğimiz bir iktisat kuralı vardır: "Kötü para, iyi parayı piyasadan ko- var." Siyasetteki yozlaşmanın tırmanması, bu kuralı siyasal yaşamda da geçerli kılmıştı. Kötü siyaset- çinin iyi siyasetçiyi piyasadan kovduğunu, nere- deyse sokaktaki adam bile görür olmuştu. Ya nitelikli insanlarsiyasete girmekten kaçınıyor- lardı.. Ya da girenler, oyunun kurallannı (!) içlerine sindiremeyince, devre dışı kalıyoriardı. • • * Son günlerde ilginç, alışılmamış bir şey oldu. Daha seçimlere üç ay varken, bırçok köşe ya- zan, siyasal tercihini okuriarıyla paylaşmaya baş- ladı. Önce Metin Toker, boşa gitmemesi için, oyunu bu seçimlerde CHP'ye vermeyecegini yaz- dı. Arkasından da, 18 yıllık eski birCumhuriyetya- zarı, Milliyet'teki sayfasının manşetini bu konuya ayırdi: "Bu seçimlerde oyumu DSP'ye vereceğim. Üs- telik de kötülerin en iyisi olarak zoraki değil, gö- nülden seçilmesini arzu ederek." Kendi anlatımına göre; Meral Tamer, şimdiye kadar, hep kötülenn en iyisine "kerhen " oy vermiş. DSP'ye ise hiç vermemiş... Peki bu kez niçin DSP? "Milletvekili ve bakanlannın kalitelehni kendi- me en yakın bulduğum için, dürûstlüklerine inan- dığım için ve en önemlisi bu seçimlerde de aday- ların parti mafyasının onayıyla değil de, o herke- sin eleştirdiği Rahşan Hanım tarafindan belirle- neceği konusunda kuşku duymadığım için.. Za- ten kime rastlasam, bu seçimlerde oylannı Ece- vit'e vereceklerini söylüyorlar." • • • Derken kervana, Hürriyet'ten Ertuğrul Özkök ile Prof. Salih Neftçi de katıldı. Sayın Neftçi, DSP'nin önemli bir fırsat yakala- dığı kanısındaydı. Önceki hükümet zamanında, Ecevit ve DSP'li bakanlar, sıyasetin olumsuz alış- kanlıklarının hep dışında kalmışlardı. Şimdi bu özellik vurgulanmayı sürdürürse, parti, oylarını yüzde 3-4 arasında arrtırabilirdi. Prof. Neftçi, iki noktanın seçmen açısından çok önem kazandığını düşünüyordu. ; Bir, kadrolar... İki, ilkelı davranışlar.. • DSP'nin başarısı, bu ikisini bırleştirmesinde yat- maktaydı. Ertuğrul Özkök, DSP'nin farkını araştırırken, bir noktaya dikkatleri çekti: Hemen bütün partilerde "tek seçicilik" egemendi. Sonuç olarak da, genel başkana "körü körüne bağlı" seçkin ordulan oluş- muştu. Ama bunun "tek istisnası" DSP'ydi. Nasıl ve niçin? Sorunun yanıtını Özkök şöyle veriyordu: ! "Çoğu kamuoyunun yakından tanımadığı isirri- lerden oluşan bu kadro, ANAYOL hükümeti sıra- sında partak bir sınpv vertfi.. Liderinın aşın titizi- . Ğ! v e siyasi düzgünlüğü sayesinde bu sonuç or- ' faya çıkiı. Yenidenjyapılanma, lıderin tarifi ve k\- şiliğinin iyi belirfenmesinden başlamalıdır." • • • Gözlemler doğru, ama çıkanlan sonuçlar ge- nellikle yanlış! Ve de tehlikeli! Saygın, nazik, özel yaşamıyla da örnek bir ön- der.. işini bilen, bildiğini dürüstlükle uygulayan, yıpranmamış kadrolar. llkeleri ve somut çözüm- leri olan bir doğrultu.. Bunlar güzel!.. Ve bunların seçmen tercihlerin- de öne çıkması da güzel! Ama her şeyi "liderin niteliklerine" bağlamak, ne ölçüde bir güvence oluşturur? "/// bir tek seçici'ye güvenmek, iyi bir diktatörü demokrasiye tercih et- mekten farklı mıdır? DSP'nin çarklanndaharcanan sayısız değerii is- mi unutabilir miyiz? DSP'nin "özenle"^ seçip de Meclis'e soktuğu kişilerin bazılan, acaba şimdi niçin sağcı partiler- deler? Bazılan niçin şimdi CHP'de? Mümtaz Soy- sal gibiler, acaba niçin DSP'de barınamadılar? Bütün partilerin yapısı yanlış.. DSP'nin en düz- gün öndere sahip olması, yapısının doğru olduğu anlamına gelmiyor. Bir yanlış, başka bir yanlışla düzeltilemez! Nasıl düzeltilebileceğinın yanıtını ise, gelecek yazıya bırakıyorum. KECKİ Genel Müdürü 'Boğazlann petrol yolu olamayacağı kanıtlandı' İstanbul Haber Servisi - Mudanya ve Istanbul'a ben- zin taşırken Armutlu açıkla- nnda 6 gün önce yanan "Marmara" adlı tankerde- ki yangını, 30 saatte söndü- ren Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma lşletmeleri'nin (KEGKJ), dünyadaki üçün- cü büyük kurtancı kunıluşu olduğu bildirildi. KEGKİ Genel Müdürü Hücum Tul- gar, "Bu yangın, bir kere daha dünyaya mesaj oldu. tstanbul ve Çanakkale bo- ğazlannın petrol yolu ola- mayacağı bir kere daha acı bir şekilde görüldü" diye konuştu. KEGKİ Genel Müdürü Hücum Tulgar, yaptığı ba- sın toplantısında dünyadaki tanker yangınlannın 15-20 gün sürdüğünü ancak bu kurtarmanın 30 saat gibı kı- sa bir sürede söndürüldüğü- nü söyledi. Tulgar, "tddia ediyorum biz dünyada 3. büyük kurtarma kuruluşu- yuz" dedi. Tulgar, gemide tahmınen 500-600 ton nor- mal benzin bulunduğunu, bunun boşaltılması işlemi- ne İTÜ Gemi lnşa Bölümü uzmanlanndan alınacak gö- rüş sonrasında başlanacağı- nı bildirdi. Tulgar, tanker- deki yakıtın boşaltılması sı- rasında ve boş tankta bile patlama riskinin bulundu- ğunu da anlattı. Gemıdeki patlama sıra- sında kaybolan üç denızci- nin bulunamadığını söyle- yen Tulgar, kayıp denizcile- rin tankerin içinde olabile- ceğini kaydetti. Tulgar. Marmara Denizi ve boğaz- larda mayıs ayından bu ya- na 4 büyük gemi yangını çıktığını vurgulayarak "Bu yangın, bir kere daha dün- yaya mesaj oldu. İstanbul ve Çanakkale boğazlannın petrol yolu olamayacağı bir kere daha acı bir şekilde gö- rüldü" dedi. Tulgar, yangının çıkış ne- deninin gemiye girilmesin- den sonra kesinlik kazanaca- ğını. ancak büyük bir ihti- malle gaz kaçağından kay- naklanmış olabıleceğıni söy- ledi. Tulgar, bir başka soru üzenne de yangının kısa sü- rede söndürülmesınde nsk alındığını. risk olmadan hiz- met vermenin zor olduğunu belirterek "Türk deni/cisi daha özverUi çauşıyor. Açık denizi olan ülkelerde fazla riske girilmez. Bizim açık de- nizimiz olnıadığı ve sahilleri- mizi korumamız gerektiği için belü riskleri göze alma- mız gerekiyor" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle