Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 EYLÜL 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Japon sinemasınm usta yönetmeni Akira Kurosavva 88 yaşında yaşama veda etti
bnparatorKültür Servisi - Japon sinemasınm
ünlü yönetmenlerinden Akira Kurosa-
wa dün Tokyo'daki evinde öldü. 88 ya-
şında yaşama veda eden Kurosawa, ül-
kesinde 'împarator' olarak anılıyordu.
Dünya sineması Kurosawa'yı, 1951 yı-
hnda Venedik Film Festıvali'nde Altın
Aslan ödülünü kazanan •Rashomon" ad-
lı filmıyle tanıdı. Rashomon, uluslara-
rası bir ödül kazanan ilk Japon filmiy-
di. Kurosawa. 1990 yılında da Yaşam Bo-
yu Başan Oscan'yla onurlandınlmıştı.
Kurosavva, yedi çocuklu bir samuray
ailesınin en küçüğü olarak 1910 yılın-
da dünyaya geldi. Küçük yaşlarda baş-
la> an bir merakın peşinden giderek re-
sim eğitimi aldı. 19291da suluböya ve yağ-
lıboya resimlerini 2. Büyük Proleter Sa-
nat Sergisi'ne armağan etti. Ancak re-
sim yapmak Japonya'da para getirmiyor-
du ve Kurosavva gazetede rastladığı bir
stüdyo ilanının üzerine sinemaya geçış
yaptı. Çevirdigi filmler, aldığı resim
eğitiminın etkilerini yansıtıyordu. Bir-
çok büyük filminin planlannı önceden
çizdi.
Japon sinemasını Baü'ya açti
Japon sinemasını Batı'ya açan yönet-
men olarak tanınan Kurosavva, 1936 yı-
lında Shigeo Yano, Osamu Fushimizu,
Hidesuke Takizavıa ve Yoshijiro Yama-
moto'nun asistanlığını yaparak başladı-
ğı kariyerinin ilk filmlerini savaş döne-
mınde verdi. İlk fılmı "Sugata Sanshi-
ro'yu (Büyük Judo Efsanesi) 1943'de
çekti. Ancak kendisi, 1948 yapımı fil-
mi 'YbidoreTenshi'nın (Sarhoş Melek)
ilk gerçek filmi olduğunu söylüyordu.
Kurosavva sınemasının hümanist kimli-
ğı de bu filmde belirginleşmeye başla-
mıştı.
Kurosavva, Sarhoş Melek'te başrolü
üstlenen Toshiro Mifune'le sonraki yıl-
larda da birçok fılmde birlikte çalıştı. Yi-
neMifune'unbaşrolüniioynadıgı 1950
yapımı 'Noraimı' (Kuduz Köpek), Ame-
rikan kara-filminin etkilerini taşıyordu
ve Kurosavva sinemasınm Batı kültürü-
ne olan yalanlığının iyi birömeğiydi. As-
len Japon kültürünün zenginliklerinden
beslenen Kurosavva'nın büyük filmi
artu
1) Akira Kurosavva,
2)Ran,
3) Yedi Samura>,
4} Akira Kurosana
'Ran\ bir Kral Lear uyarlamasıydı.
Macbeth uvarlaması 'Kunıonosu-Jo'
(Kanlı Taht-1957), Dostoyevski uyarla-
ması 'Hakuchi' (Budala-1951) ve Das-
hiell Hammet'ın bir romanından esin-
lenerek beyazperdeye aktardığı 'Yujim-
bo'(1961), yönetmenin Batı edebıya-
tıyla da yakından ilgilendiğini gösteri-
yordu.
1950 yılında, kariyerinde birdönüm
noktası olan Rashomon'uçekti. Ortaçağ
Japonyası'nıanJatanfılm 1951 Venedık
Film Festivali'nde Altın Aslan ödülünü
kazandıktan sonra, 1952 yılında da En
İyi Yabancı Film dalında Oscar ödülü-
ne değer bulundu. Böylece hem Japon
sineması dünyaya açılıyor, hem de Ku-
rosavva, filmlerinde Japon tarihine eğil-
meye başlıyordu.
1954, Kurosavva için önemli bir yıl ol-
du. ölüme mahkûm bir devlet görevli-
sinin son günlerinde topluma yararlı ol-
maya çalışmasını anlatan 1952 yapımı
filmi 'İkiru'(Yasamak), Berlin Film Fes-
tivali'nde Gümüş Ayı ödülünü kazandı.
Kurosavva. aynı sahneyi birkaç kamera
ile farklı açılardan çeken yeni bir tek-
nik anlayış geliştirdiği 'ShkhininnoSa-
murai' (Yedı Samuray) filminin çekim-
lerinı de aynı yıl tamamladı Yönetme-
nin en önemli çalışmalanndan olan Ye-
di Samuray, yine Ortaçağ Japonyası'nda
geçiyor ve samuraylar arasında yaşa-
nan destansı mücadeleyi anlatıyordu.
Yedi Samuray, 1954 Venedik Film Fes-
tıvali'nde Altın Aslan ödülünü kazan-
dı.
Ardında 30 film bırakü
Kurosavva 1959 yılında kendi yapım
şirketini kurdu. Ancak, 1965'te Asahi
Kültür Ödülü'nü alan yönetmenin işle-
ri pek iyi gitmiyordu. 1967 yılında an-
laşma yaptığı 20th Century Fox şirke-
tinin, 'Tora Tora Tora' filminde kendi-
siyle çalışmaktan vazgeçmesi ve ilk
renkli filmi. 1970 yapımı 'Dodes-Ka-
den'in beklenen ilgiyi görmemesi Ku-
rosavva'yı çok sarsmıştı. 1971 yılında in-
tihara teşebbüs etti.
Kurosavva sinemasınm ikinci parlak
dönemi 1974 yılında başladı. Çekimle-
ri Sibirya'da gerçekleştirilen şiirsel do-
ğa filmi 'Dersu Uzala', 1975 Moskova
Şenlikleri'nde büyük ödülü kazandı.
Kurosavva'ya ikinci kez 1976'da En iyi
Yabancı Film Oscan'nı getiren film de
Dersu Uzala oldu.
1978 yılında özyaşamöyküsünü,
1979'da ise 'Kagemusha' (Savaşçının
Gölgesi) adlı filminin senaryosunu ya-
yımladı. Kurosavva, dünyanın en hızlı kal-
kınan toplumlanndan birinden geldiği
halde, filmlerinin yapımı için para bul-
makta hep güçlük çekmiştı ve Kage-
musha'yı da Coppola ve Lucas'ın kat-
kılanyla filme aldı. Film, 1980 Cannes
Film Fe^ıivali'nde Altın Palmiye'yle
ödüllendirildi.
Kurosavva'nın başarılı kariyerine
1982 'de çok özel bir ödül daha eİdendi.
Rashomon'u 1951 yılında Altın Aslan'a
değer bulan Venedik Film Festivali, bu
kez aynı filme yüksek onur ödülü 'As-
lanlann Aslanı' unvanını verdi.
1983 yılında Kurosavva Film Stüdyo-
lan'nı kuran yönetmen, dramatik gücü
veplastikgüzelligıyledıkkat çeken 1985
yapımı 'Ran'da görkemli bir Uzakdo-
ğu serüveni anlatıyordu yine. Ran'ı,
'Dreams' (Düşler-1990), Rhapsody in
August (Ağustos'taRapsodi-1991) ve
'Modadayo'(1993)izledi.
VVoody Allen, "Bizim yaptıklannuz
onun eserierinin yanında basit kalır"
sözleriyle dile getirmişti Kurosavva'ya
olan hayranhğını. Lucas ise 'Dahiyönet-
men' olarak tanımlıyordu onu. 'Impa-
rator' ardında 30 film bıraktı. Sinema-
sında her zaman yeni arayışlar içınde olan
Kurosavva'nın 30 filminden yaklaşık 10
tanesi başyapıt düzeyine ulaşmışu.
Sanatçı Oleg Prokofiev öldü
Fırtınalıbir
yaşam sürdü
Kültür
Servisi -
Rusya'nın
ünlü kom-
pozıtörle-
rinden
SergiePro-
kofievin ressam, he> keltıraş
ve şair oğlu Oleg Prokofiev 20
Ağustos'ta yaşamını yıtirdi.
Babasının müziğinden etki-
lenen \e onun mırasına her za-
man sadık kalan Oleg Pro-
kofiev'in yaşamı fırtınalı bı-
çimde geçti ve yaşamı bo-
yunca kışisel trajedilerle sa-
vaşmak zorunda kaldı.
Şarkıcı lina Codina v e Ser-
gıe Prokofiev" ın ıkıncı çocu-
ğu olan Oleg Prokofiev, Pa-
ris'te 1928de doğdu. Oleg ve
küçük kardeşi Sviatoslav'm
yaşamı ailelerinden ve Rus-
ya'dan uzak çeşitli Batı kent-
lerinde geçtı. 1936 yılında
Prokofiev Moskova'ya tekrar
yerleşmeyi planladığînda Sta-
lin'in baskısı başlamıştı bile.
Bunu takip eden yıllarda Ser-
gıe Prokofiev, onu savaş yıl-
lannda iki çocuguyla yalnız
bırakarak Moskova'ya giden
kansıru terk etti. Lina 1948
yılındaKGB tarafindan tutuk-
İanarak sekiz yıl Sibirya'ya
gönderildi. Bütün bu zorluk-
lar içinde 1944-1947 yıllan
arasında Moskova Sanat Oku-
lu'na devam etti.
Mutsuz ve başansız biruı-
ci evliliğinin ardından 'The
Great Evperiments: Russian
Art.1863-1922' adlı kıtabın
yazan lngılız sanat tarihçısi
CamiIlaGray ile evlendi.Fa-
kat Camilla ikinci çocuğuna
hamileyken geçirdiği bir has-
talık sonucunda yaşamını yi-
tirdi.Cçüncü eşi Frances
Child ile 1972-74 yıllan ara-
sında Leeds Üniversitesi'nin
Güzel Sanatlardepartmanın-
da tanıştı. Beş çocuklan ol-
du, fakat ikinci çocuklan he-
nüz daha çok küçükken kan
kansennden yaşammı yitirdi
Peşiru bırakmayan bu talih-
sizliklerin tümü Oleg Proko-
fıev'in sanat yaşamını etkile-
di ve kendini tümüyle sana-
tına verdi. Eski resimlennde
O. Prokofiev imzasıyla tanı-
nan sanatçı, sadece Oleg im-
zasını kullanmaya başladı.
Prokofiev geçenkış onun için
çok anlamlı olan tahta heykel-
lerini ve resimlerini Mosko-
va'da sergilemişti. Üslubunu
her zaman daha ileri götürme-
yi amaçlayan Oleg Prokofi-
ev, Amerika, Afrika ve Hin-
distan'a yaptığı gezilerde
farklı biçim ve ışıklar aradı.
Sanatçı şair yönünü de hiç
bir zaman unutmadı ve bazı
şiirlerini yayımladı.
uüametalzjrvesiCUMHUR CANBAZOĞLU
"fiizdeğişınedik, cebimiateki pa-
ra arttı sadece. Hep aynı yolda 0di-
yonız"; yirmi yıldır heavy metal sah-
nesındebaşroideolanlronMaiden'ın
öyküsünü bir TV söyleşisinde böy-
le özetlemişti grubun beyni Steve
Harris.
Kendilerini tekrarladıklan eleşti-
rilerine kulak asmayan. 45 milyon al-
bümlük bir saüsa sahip grubun kon-
serleri metalcilerin en çok tuttukla-
n organizasyonlann başında hâlâ.
Bu gece ve yann gece saat 21,00'de
Yapı Kredi Sanat FesthaB *98 kap
sammda Açıkhava Tlyatrosu'nda
konsere çıkacak Iron Maıden (Demır
Bakıre) tüm eleştinlere karşm metal
denince başvurulacak ıIk adresolma-
yı sürdüriiyor.
IronMaiden, yeni albümü '\1rtu-
alH'Jn tanıtımı için çıktığı turneye
uzun süredir devam ediyor. Wtual
X mûzikseverden çok olumlu tepkî
görmese de birmoral gezisine dönüş-
müş turneyi ayakta tutmayı başan-
y
°Metalde çöküşün hızland.ğı bir I™»M«deıı,bu gece veyann gece saat 21.00'de Yapı Kredi Festivali'nde konser verecek.
Nkko McBrian (davul), Stev« Harris (bass
gitar).
41 yaşındaki Harris 1978'de kurulmuş ilk
Iron Maıden'danbugüne kalrruş, aln ayn ekip-
le müzik yapmış tek eleman. Grubun aile ağa-
cı zengin. Geçmise şöyle bir bakıldığmda Iron
Maiden'ı zirveye taşryan birçok önemli ele-
man geliyor akla; punka karşı Ingiliz rockı-
nın başkaldınsıru simgeleyen Killers albü-
mündeki efsanevi vokal Paul Di Anno'yu,
'sessiz' gitarist Adrian Smith'i. Denıüs Strat-
dönemde bu albümden çok şey beklemiyor-
duk, belki bir derece yeni bir sohık getirebi-
lirdi metale. Ancak birkaç parça dışında Iron
Maiden"ın besteleri fazla tatmin etmedi doğ-
rusu. Falkland Şavaşı'nı işleyen FutureaL,
The AngeJ and The GambJer, Don't Look To
TbeEyesOfStranger'dan başka dişe dokunur
parça yok albümde...
Bu gece sahneye çıkacak ekibin 1993'ten
beri bir arada olan isimleri: Btoze Baik> (vo-
kal), DaveMurray (gitar), Janich Gers(gitar).
toı"ı unutmak olası mı?
Tabii, grubun bir de şeytanla ilişkisi konu-
sunda yaratılmış ilginç bir yönü var. Seksen-
li yıllann başında ürettikleri rock 'New Vfare
of British Heavy Metal' şeklinde adlandınlan
Iron Maiden'ın müzik tarafını gölgede bıra-
kan bu gelışme, magazın basınının onlan 'Şcy-
tana Tapanbr' diye tanıtmasmdan sonra or-
taya çıktı. Alü yıl önce Santiago'da kilisenin
baskısıyla konserierinin yasaklanmasma ka-
dar da vardı bu antipropaganda.
Toscanini'nin kızı, Horovvitz'in eşi Wanda Toscanini Horowitz New York'ta yaşamını yitirdi
^Babam beni siııirli yaptı, kocaııı ise çıldırtb9
Kültür Servisi - Çoğu insan, Arturo
Toscanini'nin kızı ve Vladimir Horo-
witz'in kansı olmanın, bir kadını top-
lumun gözleri önünde yaşamaya mah-
kûm edeceğini düşünür. Oysa 'VVanda
Horowitz"in dünyaya karşı takındığı
hiç de anlamsız olmayan tavır, hem
basının ısrarcı müdahalelerine karşı
eşine siper olmak hem de dikkatleri
dünyanın bu en ilgi çekici müzikal ai-
lesi içindeki rolünden uzaklaştırmaya
programlanmıştı.
Wanda Toscanini Horovvitz, ailenin
dördüncü ve en küçük çocuğu olarak
1907'de Milano'da doğdu. Piyanist ve
şarkıcı olarak tüm müzikal çalışmala-
n babasının hoşgörüsüz mükemmeli-
yetçiliği tarafindan yönlendiriliyordu.
Her hata, babasının midesine saplanan
bir hançer gibiydi. Wanda bu kaprisli
• Ünlü piyanist Vladimir Horowitz'in yaşamının bel kemiği olan Wanda, "Nerede
doğacağıma ben karar vermedim. Bu yüzden Toscanini'nin kızı olmak benim için gurur
kaynağı değil. Ancak Horowitz'in eşi olmaktan gurur duyuyorum" demişti.
ve ben merkezci adamı idare edebilme-
si için annesine yardımcı oldu hep.
Bir süperstarla başa çıkmak konusun-
da henüz küçük yaşlardayken edindi-
ği deneyim, ileriki yıllarda Wanda'nın
işine yarayacaktı. 1933 yılında, ileri-
de dünyanın en büyük piyanisti olarak
anılacak Vladimir Horovvitz ile evlen-
di. Hem fıziksel hem de entelektüel
açıdan Horovvitz'e büyük bir çekim
duymuştu.
u
Öncelikk son derece yaJo
şıklrydı'" sözleriyle anlatıyordu ilk kar-
şılaşmalannı, "Heleçahşı! Onu Ukkez
bir ev toplanbsında dirüedim... E ve dö-
nünce şunlan söylediğimi anımsıyo-
rum: Chopm'in mazurkasını böyleça-
lan birinedaha önce rastlanıadını." Ay-
nı yıl evlendiler ve VVanda'nın son de-
rece güvensiz bir müzisyenin koruyu-
cusu olarak 55 yıllık kariyeri böyle
başladı.
Hiç kolay bir ilişki değildi. Her şey-
den önce Horovvitz'in homoseksüelli-
ğinin tedavisi yoktu. Tek çocuklan So-
nia, ev lıliğin ilk yılında dünyaya gel-
di ve fırtınalı bir hayatı oldu. 1974 yı-
hnda 40 yaşındayken geçirdiği moto-
siklet kazası sonucunda yaşamını yi-
tirdi.
1949 yılında Horovvitz çifti kısa bir
ayrılık yaşadı. Kendi yeteneklerine
duyduğu güvensizlik, dâhi piyanisti
müziği bırakmanın eşiğine getirdi ço-
ğu kez. Piyano çalmaya 12 yıl ara ver-
di. 1989 yılında öldüğünde, Leonard
Bernstein. eşine adadığı onca yılın ar-
dından şunlan söylüyordu VVanda'ya:
"O sadece süper bir piyanist değil, sü-
per bir müzisyendi de... Siz, dünyanın
asla anlayamavacağı büyük krizlerini
atlatabilmesi için hep onun yanında ol-
dunıız. Onu yeoilenmiş, tazeienmiş ve
eskisinden de harika bir biçimde geri
verdiniz bize.".
Wanda, eşinin yaşamının bel kemi-
ği oldu her zaman. Uzun bir aralıktan
sonra yeniden piyano çalmaya başla-
dığında çantalannı hazırlayan, otel re-
zervasyonlannı yapan, yemekleri ayar-
layan, telefon görüşmelerini üstlenen,
menajerlerle bağlantı kuran hep Wan-
da'ydı.
VVanda, ashnda babasuıın bütün huy-
larını almıştı ve asık suratıyla bir ef-
saneye dönüştü sonunda. "Babam be-
ni sinirü biri yapnııştı, kocam ise çıkhrt-
ü" sözleriyle yanıt vermiştı. bu iki mü-
zisyenle ilişkisi üzerine sorular soran
birgazeteciye, "Nerdedoğacağıma ben
karar vermedim. Bu yüzden Toscani-
ni'nin kızı olmak benim için bir gurur
kaynağı değü. AncakHorovvitz'in eşi ol-
maktan gurur duyuyorum." dedi.
Wanda Toscanini Horovvitz, 21 Agus-
tos 1998'de Nevv York'ta öldü.
BUA$AMADA
ŞUKRAIV KURDAKUL
Amların İçinden İlk
9 Eyliil'lerim
Karşıyaka Vapur Iskelesi'nin 50-60 metre ötesin-
den kalkan atlı tramvaya ilk binişımde bir bayram
yeri havasına girerek nereye bakacağımı şaşırdığı-
mı çok iyi anımsıyorum.
Çocukluğun, çocukluğaözgü delişmenliklerin ya-
kamızı bırakmadığı yaşlan bilmez misiniz.
Akranlarınızla da büyüklerie de olamadığınız için
uyum boşluğunun getirdiği huzursuzluk acayip bir
büyüme özlemine sürükler sizi.
Bıyıklann henüz tek tük kendini gösterdiği, ber-
berde sakal tıraşı olan delikanhlann uzak, erişilmez
bir ülkenin yaratıklan gibi göründüğü günler.
Göğüsleri yeni yeni beliren kızlann "topuklu ayak-
kabı" giyerek kadınca yürümetere özendiği 14-15 yaş-
lanmız.
Karşıyaka, önce bu resimlerin Karşıyakası oldu be-
nim yaşamımda. Sonra ilk şiirlerin, ilk uçarı sevda-
lann, ilk kürsüye çıkışlann, "Istiklal Madalyalı" Ku-
vayı Milliyecilerin, 142. maddeyle tanıştırılarak ilk
hapse düşmelerin kenti.
Yıllar sonra ayırdma vardığım bir gerçek var.
Kültür mirası dediğimiz yalnız kitaplarla, yapıtlar-
la, türkülerie birikip biçimlenerek belirleyici güç ol-
ma niteliği kazanmıyor gelecek kuşaklann kafasın-
da.
Adlannı tarihlerde, anı kitaplannda bulamayaca-
ğımız savaşımcılan da var bu mirasın.
Kuvayı Milliye'nin Karşryakalı Bombacı Ali Çavuş'la-
n, Tahir Bor'lan, Dede Remzi'leri, Izmir Yollan'nın
bestecisi Ahmet Yekta'lan gibi.
Birincil nitelikleri Padişah-Halifenin "Boyun eği-
niz.." buyruğuna karşın örgütlenme bilincine tutun-
malandır onlann.
İlk 9 Eylül'lerimde bu adsız yiğitlerin ışığmı yitir-
meyen gözlerinde gördüğüm halk olma gücünün bi-
zim kuşağa neler kazandırdığını biliyorum.
Onlann saflannda dövüştükleri "Vatan Ordusu'nda
(I) politikacılar vardı belki ama direnç hareketine gol-
ge düşüremedi politika.
I. Meclis'te sorumluluk alan politikacılar da "Em-
peryalizm ve kapitalizmle savaşma" ortak payda-
sında birleşme başansı gosterdiler.
Savaş sonrası köprülerin altından kirli kanalların
getirdiği sular da akmaya başladı. "Yeni Sınıf" Kur-
tuluş Savaşı'nın temel felsefesini askıya almanın
yollannı aradı yıllarca.
Hele 1950'den sonra.
Yeniden emperyal güçlerin dümen suyuna gire-
rek.
Karşı karşıya kaldığımız sorunları çözebilme gu-
cündeki iç dinamiğin önünü keserek.
Tabandakilerie yukardakiler arasında sürüp giden
çatışkı temeldeki bu çelişkinin ürünüdür.
Onlar "Milli Mücadele"y\, Osmanlı sarayını ve
kendi sınrflannı kurtarma hareketi olarak görüyorlar.
Biz, Anadolu ihtilalinın utkusu olarak görüyoruz.
Onlar için 9 Eylül son.
Bizim için, ulusal demokratik devrim sürecınin ilk
aşaması.
(I) Kâzım Karabekir'in, Istiklal Harbımiz (1960) ki-
tabinda Izmir Redd-i llhak Cemiyeti'nin aşağıdaki telg-
rafını okuyoruz.
"Izmir ve havalisl Yunan 'a ilhak ediliyor. Işgal baş-
ladı. Izmirve mülhakatı kâmilen ayakta veheyecan-
dadır. Izmir, son ve tarihi gününü yaşıyor. Son im-
dadımtzsizin göstereceğinizmuavenete bağlıdır. Mi-
tingli telgraflarta her yere başvurunuz. Ve 'Vatan
Ordusu'na katılınız."
Leslie Hovvard, Abdülmecid Han
jchı Büyük Parafraz'ı yorumladı
• Kültür Servisi -Dünya kayıt tarihinın en görkemli
projesi olarak tanırnlanan, Franz Liszt'in 80 CD'den
oluşan, solo piyano eserierinin kaydını
gerçekleştirmeye devam eden ve lngiltere'de yaşayan,
Avustralya asıllı Leslie Hovvard'un yorumladığı,
Liszt'in Abdülmecid Han için Büyük Parafraz
başlıklı eseri Hyperion Plak Şirketi tarafindan serinın
40. CD'si olarak piyasaya sunuldu. Liszt, 1847
yılında Istanbul'da kaldığı 3 aylık sürede Sultan
Abdülmecid için Mızıka-yı Hümayun'un kurucusu
Italyan opera bestecisi Gaetano'nun kardeşi
Giuseppe Donizetti'nin Mecidiye Marşı üzerine
bestelemiş ve Sultan Abdülmecid tarafindan Iftihar
Nişanı ile ödüllendirilmişti.
Yahya Kemal ansiv sergîsi açılıyor
• Kültür Servisi-Yapı Kredi
Sanat Yaymcılık, Yahya
Kemal'in40. ölüm
yıldönümünde onu anmak,
yeni kuşaklarla buluşturmak
amacıyla 'Cumhuriyet Şairinin
Yalnız Adam Olarak Portresi'
adlı arşiv sergisi düzenliyor.
Şairin elyazmalannı, bir
bölümü günışığına çıkmamış
mekruplannı, şiir taslaklannı,
fotoğraflannı kapsayan önemli belgeleri bir araya
getirmeyi amaçlayan sergi. 9-30 Eylül günleri
arasında Vedat Nedim Tör Müzesi'nde gezilebilir
Denniz Pop için sessiz bîr dakika
• STOCKHOLMtCumhuriyet) - Geçen pazar
günü 36 yaşında kanserden ölen Isveçli pop müzik
bestecisi ve yapımcı Denniz Pop için tsveç'te ve
bazı yabancı üİkelerde diskolarda 1 dakika için
müzik yayınına ara verildi. Bestelediği ve
yapımcıhğını üstlendigi albümleri 50 milyondan
fazla satan Denniz Pop, ülkesi dışında da ünlenen
birçok gruba ve şarkıcıya da fırsat tanımıştı.
Bunlann arasında Ace of Base, Dr. Alban, Robyn.
Kayo, E-Type, Leila K., Papa Dee gibi yurtdışmda
ün kazanmış Isveçliler ve Backsrreet Boys, N-Sync,
3-T, Michael Jackson gibi yabancı yıldızlar da
bulunuyor.
Dağlarm Kenti Hakkâri'
Kültür Servisi - tki ayda bir yayımlanan "Dağlann
Kenti Hakkâri" adh kültür sanat dergisinin yeni
sayısı çıktı. Genel yaym yönetmenliğini Hakkâri
Valisi Yılmaz Kurt'un üstlendigi derginin bu
sayısında Yılmaz Kurt'un "Öptüm Ellerinı
Anadolu'nun", Şerife Aktar'ın "Bir Başka Olur
Hakkâri Düğünleri", Ali Topraktaş"ın "Sevgi
Çiçekleri". Selahattin Güldal'ın "Hakkân'de Düğün
Adetleri" başlıklı yazılar yer alıyor. Dergide Cahit
Külebi ve Ahmet Arif "in şiirleri de yer alıyor.
Hakkâri'deki eğitim üzerine Milli Eğitim Müdürü
Hamza Karadaş'la yapılan söyleşinin yer aldığı
dergide, Leyla Bahşi'nin, Yılmaz Morgül'le
Hakkân'de verdiği konseriyle ilgili yaptığı söyleşı
de okuyucunun beğenisine sunuluyor. Dergide
Hakkâri bölgesiyle ilgili kısa haberlere de yer
veriliyor.