21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 EYLÜL 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Japon sinemasınm usta yönetmeni Akira Kurosavva 88 yaşında yaşama veda etti bnparatorKültür Servisi - Japon sinemasınm ünlü yönetmenlerinden Akira Kurosa- wa dün Tokyo'daki evinde öldü. 88 ya- şında yaşama veda eden Kurosawa, ül- kesinde 'împarator' olarak anılıyordu. Dünya sineması Kurosawa'yı, 1951 yı- hnda Venedik Film Festıvali'nde Altın Aslan ödülünü kazanan •Rashomon" ad- lı filmıyle tanıdı. Rashomon, uluslara- rası bir ödül kazanan ilk Japon filmiy- di. Kurosawa. 1990 yılında da Yaşam Bo- yu Başan Oscan'yla onurlandınlmıştı. Kurosavva, yedi çocuklu bir samuray ailesınin en küçüğü olarak 1910 yılın- da dünyaya geldi. Küçük yaşlarda baş- la> an bir merakın peşinden giderek re- sim eğitimi aldı. 19291da suluböya ve yağ- lıboya resimlerini 2. Büyük Proleter Sa- nat Sergisi'ne armağan etti. Ancak re- sim yapmak Japonya'da para getirmiyor- du ve Kurosavva gazetede rastladığı bir stüdyo ilanının üzerine sinemaya geçış yaptı. Çevirdigi filmler, aldığı resim eğitiminın etkilerini yansıtıyordu. Bir- çok büyük filminin planlannı önceden çizdi. Japon sinemasını Baü'ya açti Japon sinemasını Batı'ya açan yönet- men olarak tanınan Kurosavva, 1936 yı- lında Shigeo Yano, Osamu Fushimizu, Hidesuke Takizavıa ve Yoshijiro Yama- moto'nun asistanlığını yaparak başladı- ğı kariyerinin ilk filmlerini savaş döne- mınde verdi. İlk fılmı "Sugata Sanshi- ro'yu (Büyük Judo Efsanesi) 1943'de çekti. Ancak kendisi, 1948 yapımı fil- mi 'YbidoreTenshi'nın (Sarhoş Melek) ilk gerçek filmi olduğunu söylüyordu. Kurosavva sınemasının hümanist kimli- ğı de bu filmde belirginleşmeye başla- mıştı. Kurosavva, Sarhoş Melek'te başrolü üstlenen Toshiro Mifune'le sonraki yıl- larda da birçok fılmde birlikte çalıştı. Yi- neMifune'unbaşrolüniioynadıgı 1950 yapımı 'Noraimı' (Kuduz Köpek), Ame- rikan kara-filminin etkilerini taşıyordu ve Kurosavva sinemasınm Batı kültürü- ne olan yalanlığının iyi birömeğiydi. As- len Japon kültürünün zenginliklerinden beslenen Kurosavva'nın büyük filmi artu 1) Akira Kurosavva, 2)Ran, 3) Yedi Samura>, 4} Akira Kurosana 'Ran\ bir Kral Lear uyarlamasıydı. Macbeth uvarlaması 'Kunıonosu-Jo' (Kanlı Taht-1957), Dostoyevski uyarla- ması 'Hakuchi' (Budala-1951) ve Das- hiell Hammet'ın bir romanından esin- lenerek beyazperdeye aktardığı 'Yujim- bo'(1961), yönetmenin Batı edebıya- tıyla da yakından ilgilendiğini gösteri- yordu. 1950 yılında, kariyerinde birdönüm noktası olan Rashomon'uçekti. Ortaçağ Japonyası'nıanJatanfılm 1951 Venedık Film Festivali'nde Altın Aslan ödülünü kazandıktan sonra, 1952 yılında da En İyi Yabancı Film dalında Oscar ödülü- ne değer bulundu. Böylece hem Japon sineması dünyaya açılıyor, hem de Ku- rosavva, filmlerinde Japon tarihine eğil- meye başlıyordu. 1954, Kurosavva için önemli bir yıl ol- du. ölüme mahkûm bir devlet görevli- sinin son günlerinde topluma yararlı ol- maya çalışmasını anlatan 1952 yapımı filmi 'İkiru'(Yasamak), Berlin Film Fes- tivali'nde Gümüş Ayı ödülünü kazandı. Kurosavva. aynı sahneyi birkaç kamera ile farklı açılardan çeken yeni bir tek- nik anlayış geliştirdiği 'ShkhininnoSa- murai' (Yedı Samuray) filminin çekim- lerinı de aynı yıl tamamladı Yönetme- nin en önemli çalışmalanndan olan Ye- di Samuray, yine Ortaçağ Japonyası'nda geçiyor ve samuraylar arasında yaşa- nan destansı mücadeleyi anlatıyordu. Yedi Samuray, 1954 Venedik Film Fes- tıvali'nde Altın Aslan ödülünü kazan- dı. Ardında 30 film bırakü Kurosavva 1959 yılında kendi yapım şirketini kurdu. Ancak, 1965'te Asahi Kültür Ödülü'nü alan yönetmenin işle- ri pek iyi gitmiyordu. 1967 yılında an- laşma yaptığı 20th Century Fox şirke- tinin, 'Tora Tora Tora' filminde kendi- siyle çalışmaktan vazgeçmesi ve ilk renkli filmi. 1970 yapımı 'Dodes-Ka- den'in beklenen ilgiyi görmemesi Ku- rosavva'yı çok sarsmıştı. 1971 yılında in- tihara teşebbüs etti. Kurosavva sinemasınm ikinci parlak dönemi 1974 yılında başladı. Çekimle- ri Sibirya'da gerçekleştirilen şiirsel do- ğa filmi 'Dersu Uzala', 1975 Moskova Şenlikleri'nde büyük ödülü kazandı. Kurosavva'ya ikinci kez 1976'da En iyi Yabancı Film Oscan'nı getiren film de Dersu Uzala oldu. 1978 yılında özyaşamöyküsünü, 1979'da ise 'Kagemusha' (Savaşçının Gölgesi) adlı filminin senaryosunu ya- yımladı. Kurosavva, dünyanın en hızlı kal- kınan toplumlanndan birinden geldiği halde, filmlerinin yapımı için para bul- makta hep güçlük çekmiştı ve Kage- musha'yı da Coppola ve Lucas'ın kat- kılanyla filme aldı. Film, 1980 Cannes Film Fe^ıivali'nde Altın Palmiye'yle ödüllendirildi. Kurosavva'nın başarılı kariyerine 1982 'de çok özel bir ödül daha eİdendi. Rashomon'u 1951 yılında Altın Aslan'a değer bulan Venedik Film Festivali, bu kez aynı filme yüksek onur ödülü 'As- lanlann Aslanı' unvanını verdi. 1983 yılında Kurosavva Film Stüdyo- lan'nı kuran yönetmen, dramatik gücü veplastikgüzelligıyledıkkat çeken 1985 yapımı 'Ran'da görkemli bir Uzakdo- ğu serüveni anlatıyordu yine. Ran'ı, 'Dreams' (Düşler-1990), Rhapsody in August (Ağustos'taRapsodi-1991) ve 'Modadayo'(1993)izledi. VVoody Allen, "Bizim yaptıklannuz onun eserierinin yanında basit kalır" sözleriyle dile getirmişti Kurosavva'ya olan hayranhğını. Lucas ise 'Dahiyönet- men' olarak tanımlıyordu onu. 'Impa- rator' ardında 30 film bıraktı. Sinema- sında her zaman yeni arayışlar içınde olan Kurosavva'nın 30 filminden yaklaşık 10 tanesi başyapıt düzeyine ulaşmışu. Sanatçı Oleg Prokofiev öldü Fırtınalıbir yaşam sürdü Kültür Servisi - Rusya'nın ünlü kom- pozıtörle- rinden SergiePro- kofievin ressam, he> keltıraş ve şair oğlu Oleg Prokofiev 20 Ağustos'ta yaşamını yıtirdi. Babasının müziğinden etki- lenen \e onun mırasına her za- man sadık kalan Oleg Pro- kofiev'in yaşamı fırtınalı bı- çimde geçti ve yaşamı bo- yunca kışisel trajedilerle sa- vaşmak zorunda kaldı. Şarkıcı lina Codina v e Ser- gıe Prokofiev" ın ıkıncı çocu- ğu olan Oleg Prokofiev, Pa- ris'te 1928de doğdu. Oleg ve küçük kardeşi Sviatoslav'm yaşamı ailelerinden ve Rus- ya'dan uzak çeşitli Batı kent- lerinde geçtı. 1936 yılında Prokofiev Moskova'ya tekrar yerleşmeyi planladığînda Sta- lin'in baskısı başlamıştı bile. Bunu takip eden yıllarda Ser- gıe Prokofiev, onu savaş yıl- lannda iki çocuguyla yalnız bırakarak Moskova'ya giden kansıru terk etti. Lina 1948 yılındaKGB tarafindan tutuk- İanarak sekiz yıl Sibirya'ya gönderildi. Bütün bu zorluk- lar içinde 1944-1947 yıllan arasında Moskova Sanat Oku- lu'na devam etti. Mutsuz ve başansız biruı- ci evliliğinin ardından 'The Great Evperiments: Russian Art.1863-1922' adlı kıtabın yazan lngılız sanat tarihçısi CamiIlaGray ile evlendi.Fa- kat Camilla ikinci çocuğuna hamileyken geçirdiği bir has- talık sonucunda yaşamını yi- tirdi.Cçüncü eşi Frances Child ile 1972-74 yıllan ara- sında Leeds Üniversitesi'nin Güzel Sanatlardepartmanın- da tanıştı. Beş çocuklan ol- du, fakat ikinci çocuklan he- nüz daha çok küçükken kan kansennden yaşammı yitirdi Peşiru bırakmayan bu talih- sizliklerin tümü Oleg Proko- fıev'in sanat yaşamını etkile- di ve kendini tümüyle sana- tına verdi. Eski resimlennde O. Prokofiev imzasıyla tanı- nan sanatçı, sadece Oleg im- zasını kullanmaya başladı. Prokofiev geçenkış onun için çok anlamlı olan tahta heykel- lerini ve resimlerini Mosko- va'da sergilemişti. Üslubunu her zaman daha ileri götürme- yi amaçlayan Oleg Prokofi- ev, Amerika, Afrika ve Hin- distan'a yaptığı gezilerde farklı biçim ve ışıklar aradı. Sanatçı şair yönünü de hiç bir zaman unutmadı ve bazı şiirlerini yayımladı. uüametalzjrvesiCUMHUR CANBAZOĞLU "fiizdeğişınedik, cebimiateki pa- ra arttı sadece. Hep aynı yolda 0di- yonız"; yirmi yıldır heavy metal sah- nesındebaşroideolanlronMaiden'ın öyküsünü bir TV söyleşisinde böy- le özetlemişti grubun beyni Steve Harris. Kendilerini tekrarladıklan eleşti- rilerine kulak asmayan. 45 milyon al- bümlük bir saüsa sahip grubun kon- serleri metalcilerin en çok tuttukla- n organizasyonlann başında hâlâ. Bu gece ve yann gece saat 21,00'de Yapı Kredi Sanat FesthaB *98 kap sammda Açıkhava Tlyatrosu'nda konsere çıkacak Iron Maıden (Demır Bakıre) tüm eleştinlere karşm metal denince başvurulacak ıIk adresolma- yı sürdüriiyor. IronMaiden, yeni albümü '\1rtu- alH'Jn tanıtımı için çıktığı turneye uzun süredir devam ediyor. Wtual X mûzikseverden çok olumlu tepkî görmese de birmoral gezisine dönüş- müş turneyi ayakta tutmayı başan- y °Metalde çöküşün hızland.ğı bir I™»M«deıı,bu gece veyann gece saat 21.00'de Yapı Kredi Festivali'nde konser verecek. Nkko McBrian (davul), Stev« Harris (bass gitar). 41 yaşındaki Harris 1978'de kurulmuş ilk Iron Maıden'danbugüne kalrruş, aln ayn ekip- le müzik yapmış tek eleman. Grubun aile ağa- cı zengin. Geçmise şöyle bir bakıldığmda Iron Maiden'ı zirveye taşryan birçok önemli ele- man geliyor akla; punka karşı Ingiliz rockı- nın başkaldınsıru simgeleyen Killers albü- mündeki efsanevi vokal Paul Di Anno'yu, 'sessiz' gitarist Adrian Smith'i. Denıüs Strat- dönemde bu albümden çok şey beklemiyor- duk, belki bir derece yeni bir sohık getirebi- lirdi metale. Ancak birkaç parça dışında Iron Maiden"ın besteleri fazla tatmin etmedi doğ- rusu. Falkland Şavaşı'nı işleyen FutureaL, The AngeJ and The GambJer, Don't Look To TbeEyesOfStranger'dan başka dişe dokunur parça yok albümde... Bu gece sahneye çıkacak ekibin 1993'ten beri bir arada olan isimleri: Btoze Baik> (vo- kal), DaveMurray (gitar), Janich Gers(gitar). toı"ı unutmak olası mı? Tabii, grubun bir de şeytanla ilişkisi konu- sunda yaratılmış ilginç bir yönü var. Seksen- li yıllann başında ürettikleri rock 'New Vfare of British Heavy Metal' şeklinde adlandınlan Iron Maiden'ın müzik tarafını gölgede bıra- kan bu gelışme, magazın basınının onlan 'Şcy- tana Tapanbr' diye tanıtmasmdan sonra or- taya çıktı. Alü yıl önce Santiago'da kilisenin baskısıyla konserierinin yasaklanmasma ka- dar da vardı bu antipropaganda. Toscanini'nin kızı, Horovvitz'in eşi Wanda Toscanini Horowitz New York'ta yaşamını yitirdi ^Babam beni siııirli yaptı, kocaııı ise çıldırtb9 Kültür Servisi - Çoğu insan, Arturo Toscanini'nin kızı ve Vladimir Horo- witz'in kansı olmanın, bir kadını top- lumun gözleri önünde yaşamaya mah- kûm edeceğini düşünür. Oysa 'VVanda Horowitz"in dünyaya karşı takındığı hiç de anlamsız olmayan tavır, hem basının ısrarcı müdahalelerine karşı eşine siper olmak hem de dikkatleri dünyanın bu en ilgi çekici müzikal ai- lesi içindeki rolünden uzaklaştırmaya programlanmıştı. Wanda Toscanini Horovvitz, ailenin dördüncü ve en küçük çocuğu olarak 1907'de Milano'da doğdu. Piyanist ve şarkıcı olarak tüm müzikal çalışmala- n babasının hoşgörüsüz mükemmeli- yetçiliği tarafindan yönlendiriliyordu. Her hata, babasının midesine saplanan bir hançer gibiydi. Wanda bu kaprisli • Ünlü piyanist Vladimir Horowitz'in yaşamının bel kemiği olan Wanda, "Nerede doğacağıma ben karar vermedim. Bu yüzden Toscanini'nin kızı olmak benim için gurur kaynağı değil. Ancak Horowitz'in eşi olmaktan gurur duyuyorum" demişti. ve ben merkezci adamı idare edebilme- si için annesine yardımcı oldu hep. Bir süperstarla başa çıkmak konusun- da henüz küçük yaşlardayken edindi- ği deneyim, ileriki yıllarda Wanda'nın işine yarayacaktı. 1933 yılında, ileri- de dünyanın en büyük piyanisti olarak anılacak Vladimir Horovvitz ile evlen- di. Hem fıziksel hem de entelektüel açıdan Horovvitz'e büyük bir çekim duymuştu. u Öncelikk son derece yaJo şıklrydı'" sözleriyle anlatıyordu ilk kar- şılaşmalannı, "Heleçahşı! Onu Ukkez bir ev toplanbsında dirüedim... E ve dö- nünce şunlan söylediğimi anımsıyo- rum: Chopm'in mazurkasını böyleça- lan birinedaha önce rastlanıadını." Ay- nı yıl evlendiler ve VVanda'nın son de- rece güvensiz bir müzisyenin koruyu- cusu olarak 55 yıllık kariyeri böyle başladı. Hiç kolay bir ilişki değildi. Her şey- den önce Horovvitz'in homoseksüelli- ğinin tedavisi yoktu. Tek çocuklan So- nia, ev lıliğin ilk yılında dünyaya gel- di ve fırtınalı bir hayatı oldu. 1974 yı- hnda 40 yaşındayken geçirdiği moto- siklet kazası sonucunda yaşamını yi- tirdi. 1949 yılında Horovvitz çifti kısa bir ayrılık yaşadı. Kendi yeteneklerine duyduğu güvensizlik, dâhi piyanisti müziği bırakmanın eşiğine getirdi ço- ğu kez. Piyano çalmaya 12 yıl ara ver- di. 1989 yılında öldüğünde, Leonard Bernstein. eşine adadığı onca yılın ar- dından şunlan söylüyordu VVanda'ya: "O sadece süper bir piyanist değil, sü- per bir müzisyendi de... Siz, dünyanın asla anlayamavacağı büyük krizlerini atlatabilmesi için hep onun yanında ol- dunıız. Onu yeoilenmiş, tazeienmiş ve eskisinden de harika bir biçimde geri verdiniz bize.". Wanda, eşinin yaşamının bel kemi- ği oldu her zaman. Uzun bir aralıktan sonra yeniden piyano çalmaya başla- dığında çantalannı hazırlayan, otel re- zervasyonlannı yapan, yemekleri ayar- layan, telefon görüşmelerini üstlenen, menajerlerle bağlantı kuran hep Wan- da'ydı. VVanda, ashnda babasuıın bütün huy- larını almıştı ve asık suratıyla bir ef- saneye dönüştü sonunda. "Babam be- ni sinirü biri yapnııştı, kocam ise çıkhrt- ü" sözleriyle yanıt vermiştı. bu iki mü- zisyenle ilişkisi üzerine sorular soran birgazeteciye, "Nerdedoğacağıma ben karar vermedim. Bu yüzden Toscani- ni'nin kızı olmak benim için bir gurur kaynağı değü. AncakHorovvitz'in eşi ol- maktan gurur duyuyorum." dedi. Wanda Toscanini Horovvitz, 21 Agus- tos 1998'de Nevv York'ta öldü. BUA$AMADA ŞUKRAIV KURDAKUL Amların İçinden İlk 9 Eyliil'lerim Karşıyaka Vapur Iskelesi'nin 50-60 metre ötesin- den kalkan atlı tramvaya ilk binişımde bir bayram yeri havasına girerek nereye bakacağımı şaşırdığı- mı çok iyi anımsıyorum. Çocukluğun, çocukluğaözgü delişmenliklerin ya- kamızı bırakmadığı yaşlan bilmez misiniz. Akranlarınızla da büyüklerie de olamadığınız için uyum boşluğunun getirdiği huzursuzluk acayip bir büyüme özlemine sürükler sizi. Bıyıklann henüz tek tük kendini gösterdiği, ber- berde sakal tıraşı olan delikanhlann uzak, erişilmez bir ülkenin yaratıklan gibi göründüğü günler. Göğüsleri yeni yeni beliren kızlann "topuklu ayak- kabı" giyerek kadınca yürümetere özendiği 14-15 yaş- lanmız. Karşıyaka, önce bu resimlerin Karşıyakası oldu be- nim yaşamımda. Sonra ilk şiirlerin, ilk uçarı sevda- lann, ilk kürsüye çıkışlann, "Istiklal Madalyalı" Ku- vayı Milliyecilerin, 142. maddeyle tanıştırılarak ilk hapse düşmelerin kenti. Yıllar sonra ayırdma vardığım bir gerçek var. Kültür mirası dediğimiz yalnız kitaplarla, yapıtlar- la, türkülerie birikip biçimlenerek belirleyici güç ol- ma niteliği kazanmıyor gelecek kuşaklann kafasın- da. Adlannı tarihlerde, anı kitaplannda bulamayaca- ğımız savaşımcılan da var bu mirasın. Kuvayı Milliye'nin Karşryakalı Bombacı Ali Çavuş'la- n, Tahir Bor'lan, Dede Remzi'leri, Izmir Yollan'nın bestecisi Ahmet Yekta'lan gibi. Birincil nitelikleri Padişah-Halifenin "Boyun eği- niz.." buyruğuna karşın örgütlenme bilincine tutun- malandır onlann. İlk 9 Eylül'lerimde bu adsız yiğitlerin ışığmı yitir- meyen gözlerinde gördüğüm halk olma gücünün bi- zim kuşağa neler kazandırdığını biliyorum. Onlann saflannda dövüştükleri "Vatan Ordusu'nda (I) politikacılar vardı belki ama direnç hareketine gol- ge düşüremedi politika. I. Meclis'te sorumluluk alan politikacılar da "Em- peryalizm ve kapitalizmle savaşma" ortak payda- sında birleşme başansı gosterdiler. Savaş sonrası köprülerin altından kirli kanalların getirdiği sular da akmaya başladı. "Yeni Sınıf" Kur- tuluş Savaşı'nın temel felsefesini askıya almanın yollannı aradı yıllarca. Hele 1950'den sonra. Yeniden emperyal güçlerin dümen suyuna gire- rek. Karşı karşıya kaldığımız sorunları çözebilme gu- cündeki iç dinamiğin önünü keserek. Tabandakilerie yukardakiler arasında sürüp giden çatışkı temeldeki bu çelişkinin ürünüdür. Onlar "Milli Mücadele"y\, Osmanlı sarayını ve kendi sınrflannı kurtarma hareketi olarak görüyorlar. Biz, Anadolu ihtilalinın utkusu olarak görüyoruz. Onlar için 9 Eylül son. Bizim için, ulusal demokratik devrim sürecınin ilk aşaması. (I) Kâzım Karabekir'in, Istiklal Harbımiz (1960) ki- tabinda Izmir Redd-i llhak Cemiyeti'nin aşağıdaki telg- rafını okuyoruz. "Izmir ve havalisl Yunan 'a ilhak ediliyor. Işgal baş- ladı. Izmirve mülhakatı kâmilen ayakta veheyecan- dadır. Izmir, son ve tarihi gününü yaşıyor. Son im- dadımtzsizin göstereceğinizmuavenete bağlıdır. Mi- tingli telgraflarta her yere başvurunuz. Ve 'Vatan Ordusu'na katılınız." Leslie Hovvard, Abdülmecid Han jchı Büyük Parafraz'ı yorumladı • Kültür Servisi -Dünya kayıt tarihinın en görkemli projesi olarak tanırnlanan, Franz Liszt'in 80 CD'den oluşan, solo piyano eserierinin kaydını gerçekleştirmeye devam eden ve lngiltere'de yaşayan, Avustralya asıllı Leslie Hovvard'un yorumladığı, Liszt'in Abdülmecid Han için Büyük Parafraz başlıklı eseri Hyperion Plak Şirketi tarafindan serinın 40. CD'si olarak piyasaya sunuldu. Liszt, 1847 yılında Istanbul'da kaldığı 3 aylık sürede Sultan Abdülmecid için Mızıka-yı Hümayun'un kurucusu Italyan opera bestecisi Gaetano'nun kardeşi Giuseppe Donizetti'nin Mecidiye Marşı üzerine bestelemiş ve Sultan Abdülmecid tarafindan Iftihar Nişanı ile ödüllendirilmişti. Yahya Kemal ansiv sergîsi açılıyor • Kültür Servisi-Yapı Kredi Sanat Yaymcılık, Yahya Kemal'in40. ölüm yıldönümünde onu anmak, yeni kuşaklarla buluşturmak amacıyla 'Cumhuriyet Şairinin Yalnız Adam Olarak Portresi' adlı arşiv sergisi düzenliyor. Şairin elyazmalannı, bir bölümü günışığına çıkmamış mekruplannı, şiir taslaklannı, fotoğraflannı kapsayan önemli belgeleri bir araya getirmeyi amaçlayan sergi. 9-30 Eylül günleri arasında Vedat Nedim Tör Müzesi'nde gezilebilir Denniz Pop için sessiz bîr dakika • STOCKHOLMtCumhuriyet) - Geçen pazar günü 36 yaşında kanserden ölen Isveçli pop müzik bestecisi ve yapımcı Denniz Pop için tsveç'te ve bazı yabancı üİkelerde diskolarda 1 dakika için müzik yayınına ara verildi. Bestelediği ve yapımcıhğını üstlendigi albümleri 50 milyondan fazla satan Denniz Pop, ülkesi dışında da ünlenen birçok gruba ve şarkıcıya da fırsat tanımıştı. Bunlann arasında Ace of Base, Dr. Alban, Robyn. Kayo, E-Type, Leila K., Papa Dee gibi yurtdışmda ün kazanmış Isveçliler ve Backsrreet Boys, N-Sync, 3-T, Michael Jackson gibi yabancı yıldızlar da bulunuyor. Dağlarm Kenti Hakkâri' Kültür Servisi - tki ayda bir yayımlanan "Dağlann Kenti Hakkâri" adh kültür sanat dergisinin yeni sayısı çıktı. Genel yaym yönetmenliğini Hakkâri Valisi Yılmaz Kurt'un üstlendigi derginin bu sayısında Yılmaz Kurt'un "Öptüm Ellerinı Anadolu'nun", Şerife Aktar'ın "Bir Başka Olur Hakkâri Düğünleri", Ali Topraktaş"ın "Sevgi Çiçekleri". Selahattin Güldal'ın "Hakkân'de Düğün Adetleri" başlıklı yazılar yer alıyor. Dergide Cahit Külebi ve Ahmet Arif "in şiirleri de yer alıyor. Hakkâri'deki eğitim üzerine Milli Eğitim Müdürü Hamza Karadaş'la yapılan söyleşinin yer aldığı dergide, Leyla Bahşi'nin, Yılmaz Morgül'le Hakkân'de verdiği konseriyle ilgili yaptığı söyleşı de okuyucunun beğenisine sunuluyor. Dergide Hakkâri bölgesiyle ilgili kısa haberlere de yer veriliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle