Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 EYLUL 1998 S,
12 KULTUR
SAHNEDEN AVŞEGÜL VÜKSEL
Ortaoyuncular'ın'ÇokTuhaf Soruşturma'adlı
oyunu Ankara DTCF Farabi Salonu'nda turnede
dediğin pek de a<lil değilmişOrtaoyuncular topluluğunun geçen
>ıl mart ortalannda sahneye çıkardığı
"Çok Tuhaf Soruşturma" şimdilerde
DTCF Farabi Salonu'nda Ankara rurne-
sinde. Ferhan Şensoy'un yazdığı oyun
Tuncel Kurtiz, Rasim Öztekin v e Ferhan
Şensoy gibi ünlii isimlerin başı çektği
on iki kişilik bir erkek oyuncu oyunu.
"Çok Tuhaf Soruşturma" Ferhan
Şensoş'un Ortaoyuncular içın vazdığı
on dokuzuncu özgün oyun. On sekizin-
ci > ılım dolduran toplulukta sahnelen-
mişolan 32. ovundan 10'udayine Fer-
han Şensoy'un kaleminden çıkma u>ar-
lamalar. Aynca bir Arbuzov oyunu. bir
de düzenlemesini Ferhan Şensoy'un
yaptığı "Haldun Taner Kabare* var.
Ferhan Şensov. Türk tiyalro tarihıne
imzasını silinnıemecesine atmış durum-
da. On sekiz yıl boyunca etkinliğini hiç
aksatmadan sürdürmüş, tutarlı bir oyun-
cu ekibi yanında. iinlü oyunculan da sık
sık gündemine almış, üstelik dünya gü-
zeJi birsalonu tıvarromuza yenıden ka-
zandırmış. tam anlamıyla kurumlaşmış
birtopluluğun omuzladığı, katıksız bir
"yazar tiyatrosu" yaratarak...
ferhan Şensoy enerjisr
Parlak bir zekâ, nıüthiş bir dil duyar-
Iığı. yoğun bir kültür birikimi. yetenek
ve deneyim yanında "şeytan tüyü"nden
de nasibini almış bir oyuncu kişiliği,
yaman bir yönetmenlik pratiği. akıllı
." birtiyatro patronluğu yaklaşımı, yalnız
oyun yazarlığında değil. öykü. roman,
'' anı. deneme türlerini de kucaklayan çar-
•7]jıcı biryazma yeteneği...
Ama hepsinden de öte. inanılmaz bir
çalışma gücii. dayanılmaz birdisiplin an-
; layışı. hastalık düzeyinde bir titizlik \e
; <)üzen)ilik. ölçüye vıırulamayacak yoğun-
•llıktaemek... Hem sahne gerisinde. hem
" Jahne üstünde. Bu özelliklerin tümünü
I jumakladığınızda ortaya "Ferhan Şen-
*soyenerjisi" olarak adlandınlabilecek çok
özel olgu çıkıyor. Bu enerjı 18 yıldır
• 'Çok Tuhaf Soruşturma', adalet sistemimizin 'gözaltına alma', 'soruşturma'.
'yargılama' ve 'ceza çektirme' süreçlerinde yansıyan gülünesi' ağlanası gerçeklerinin
'kara alay'la bezenmiş bir 'sorgulaması'nı sunuyor. *Şu adalet denen, pek de adil
değilmiş' iletisine ulaşan bir sorgulama bu.
Bir yanıyla güncel-siyasal-toplumsal özellikler taşıyan oyun, bir başka yanıyla da
gelişmemiş bir ülkede yaşanan vatandaşhk sorunlanna ayna tutuyor.
Şenso> ileseyircisı okuruarasındamüt-
hışbirdolaşım oluşrurdu. Seyirciyi bes-
leyen. sonra da seyirciden Şensoy'a ge-
ri dönerek iiretkenliğı pompalayan bir
enerji dolaşımı bu.
Ferhan Şensov. tiyatrosunda iki tiir
sahne eylemi sürdürüldüğünü sık sık
diJe getirmiştir. Bunlardan bin. sanat-
çıya "popüler" sahne \e televizyon ki-
şiliği nedeniyle bağlanan seyircinin he-
deflendiği "Ferhangi Şeyler" türünde-
kı **gırgır"ı bol gösteriler.
Ikincisi ise seyirciyi geliştirmeyi amaç-
layan, sanatsal kaygılann gişe kaygısı-
nın çok ötesinde gözetildiği. "Yorgun
Matador" gibi, sanatçının kendi deyi-
şiyle "tutmayan"oyunlar... Bu iki tiyat-
roculuk yaklaşımının ortak paydası ıse
her oyunun. yadsınmaz biçimde "Fer-
hanca" olması...
~Ferhanca"hk, en iyi örneklerine ba-
kılarak "gırgır" ve "karagülmece"nin.
"dilsel" ve "görsel" hünerler >olu>la,
alışılmış dışı bir kanşımda yoğrularak
oluşturduğu yan saydam maskenin ge-
risindeki bireysel ve toplumsal "hiiz-
nün" belli belirsiz yansıması olarak ta-
nımlanabiiirbelkide. Enazından "Çok
Tuhaf Soruşturma" adlı oyun bu tanı-
ma tıpatıp u>uyor.
"Çok TuhafSoruşturma", adalet sis-
temimizin "gözaJtına alma", "soruştur-
ma", "yargılama" \e "ceza çektirme"
süreçlerinde yansıyan gülünesi ağlana-
sı gerçeklerinin "kara alay"la bezen-
mi^ bir "sorgulaması"nı sunuyor. "Şu
adalet denen, pek de adil değilmiş" ile-
tisine ulaşan bir sorgulama bu. Bir ya-
nı\ lagüncel-siyasal-toplumsal özellik-
ler taşı>an oyun. bir başka yanıyla da ge-
lişmemiş bir ülkede vaşanan vatandaş-
lık sorunlarına ayna tutuyor.
Ancak »ahnedeki "çok Türk" görsel
özellikler göz önüne alınmazsa, adalet
sisteminin doğru işlemediği herhangi
bir ülkede yaşanabilecekleri imleyen
"gerçekçi bir fantezi" niteliği taşıyor
oyun.
Royal Opera HouSe, on bir ay sürecince kapâtılarak köklü değişimlere gidilecek
' Yeuiden yapdanma için bir sohık'
• Opera, 1999 Aralık'ında
açılacak olan sezonda kadrolu
sanatçılar yerine part-time
çahşacak olan sanatçılan
yeğlerken, her türlü reklam ve
tanıtıma da sınırlama getirecek.
Opera çalışanlan alınan bütün
tedbirlere büyük tepki
gösteriyor. Royal Opera
House'un kurtanlmasını isteyen
kişiler bir süre için herkesin
dişini sıkması gerektiğini
savunuyorlar.
KültürServisi-Royal Opera House'un
önümüzdeki ocak avında on bir aylığına
kapanacakolması sanat çevrelerinde'tam
bir fiyasko', *rezalet\ 'utanç lekesi", 'kül-
tiirel kıyım'. 'sanatsal mükemmelivetin
sonu" türünde yorumlarla karşılandı. Da-
ha iyimsergörüşte olan kişiler ise bu ara-
nın operanın yeniden yapılanması içın bir
soluk niteliği taşıyacağını savunuyorlar.
Operanın. mali sorunlannı çözmek için ta-
lep ettiği y ıllık 15 milyon dolarlık ek öde-
nek karşılığında şimdilik 5 milyon dolar
alıp almavacağı bile kesin değil.
Operanın yeni yapılanma sürecinde dü-
şük fiyatlı biletlerin çoğaltılması planla-
nıyor. Matine sayısı arttınlırken her gös-
teri için yüzde v irmj oranında halk biletı
aynlacak.
YönetimJerin uzun süredir üst üste al-
dıklan yanlış kararlarsanatçılann. kamu-
oyunun ve basının kuruma en az bir-iki yıl
daha güven duymamasına neden olacak.
Royal Opera House. içinde tam bir cadı
kazanının kaynadığı son dönemde, ne eği-
tim ne kadro ne de ücretler konusunda
herhangi bir venilenmesürecinegirmedi-
ğinden operanın mali durumu her geçen
gün daha da kötüve gitti.
Yöneticiler bir an önce bir şeyler vap-
rnalan gerektiğini. ancak Sanat Konse-
yi'ne Gerry Robinson'ın atanmasının ve
Kültür Bakanı ChrisSmith'in. RkhardEy-
re'ı kurum içinde araştınna yapmakla gö-
revlendirmesinin ardından fark ettiler.
Yeni yöneticiler getiriliyor
Operanın yöneticiliğine önümüzdeki
günlerde Nevv York'lu sanat yöneticilerin-
den Michael Kraiser'ın getirilmesi bekle-
^niyor. Şu anda Amerikan Bale Tiyatro-
•Jsunun yönetimini sürdüren Kraıser. kısa
;fiir süre içinde müzisyenleri, bale sanat-
çılannı \e opera korosunu temsil eden
birliklerle görüşmelere başlayacak. Ope-
ranın yaklaşık bir yıllığına kapatılması;
borçlann ödenmesi, mali durumun düzel-
tilmesi için alınan tedbirlerden bin yalnız-
ca.
Operanın personel müdürii de opera
içindeki toplulukJara yazdığı mektuplar-
da personel konusunda II. Dünya Sava-
şı'ndan bu yana rastlanan en büyük hare-
Özellikle Türk seyirciye çok zengin
bir çağnşım alanı sağlayan bu fantezi bo-
yut içinde Şensoy, az kahkaha. ama sa-
>ısızgülümsemelerlebezeneceğinibil-
diği bir yazarlık-yönetmeniik-oyuncu-
luk hüneriyle adalet sistemi içinde altı
yıllık biryolculuğa çıkarıyor bizi.
Oyunun genel çerçevesini. er olarak
yapacağı \atan hizmetine çeşitli aksa-
malar nedeniyle "geç" \ aşta başlayan,
acemi eğitimini Burdur'da tamamlayıp
Siirt'teki birliğine katılma aşamasında
olan, sıradan vatandaş Ibrahim'in ada-
letin eliyle kesintiye uğratılan askerlik
serüveni oluşruruyor.
Oyun. Burdur'la Siirt arasındaki An-
kara durağında, Ibrahim'in
ve iki arkadaşının başına
dolanan beklenmedik bir
seriiven içinde oluşuyor.
Birbirine zorunlu olarak
kenetlenen. kişilikleri ve
konumlan taban tabana zıt
üç arkadaşı Ferhan Şensoy,
Rasim Öztekin \e Ali Ça-
talbaş, hünerli bir paslaş-
may la yürüterek o\unu sü-
rüklüyorlar.
Çatalbaş. karşısındakı de-
neyimli ikiliden hiç de ge-
ri kalmayan bir yorum su-
narken Şensoy da. Öztekin
de geçmışteki yorumlanna
ve tiplemelerine abanma-
yan, "taze" sahne kişilikle-
ri sergılıyorlar. Her biri.
canlandırdığı tipin gerek-
tirdigi özelliklerin kome-
disini. yine o tipe denk dü-
şen "çaresizlik duygusu
ve "hüzün"Ie buluşturarak
ovnuvor.
Önümüzdeki dönem için Royal Opera House'un aldığı en kesin karar; vönerim, sanatçılar ve mali destekçiler arasında daha
açık bir üetişim kurmak. Yarım asırlık kültür yuvası, ricarileşme sürecinde gerekli önJemleri alnıay ı planlıyor.
ketliliğe sahne olacağını söylüyor.
Bugüne kadar üstlendiği bütün işlerde
kurumlann sadece yönetimieriyle ilgilen-
miş olan Michael Kraiser'ın yanı sıra ku-
ruma bir de sanat yönetmeni atanacak.
En gözde aday olarak Edinburgh Festiva-
li yöneticisı Brian Mc Master gösteriliyor.
New York'taki Metropolitan Operası'nın
yöneticisi Sarah Billinghurst da ikinci
ada>. Kuruma avnca müzisyenlerden so-
rumJu olacak bir müzik > öneticisinin atan-
ması da bekleniyor.
Operanın >eni yapılanma sürecindeki tar-
tışmalar sırasında en çok üzerinde duru-
lan konu. orkestramn \eni yapılanması \e
orkestra üyelerinin maaşlan. Değiştiril-
mesi istenen kuralların başında müzis-
yenlerin çalışma saatlerinin çok sıkı be-
lirlenmiş olması gelivor. Orkestra üyele-
ri pro\ a saatlerinin \emek saatıne denkgel-
mesıvadakonserlerinuzaması halindeme-
sai alı>orlar. Yönetım bu mesaileri anlaş-
madan çıkartmaya çalışırken aynı zaman-
da ücretlerinın \ ıllık maaş üzerinden de-
ğil de. gösteri başına belirlenmesinin mü-
cadelesini veri>or.
Royal Opera müzisyenlerinin maaşla-
nnın üzennde bu kadar çok durulmasının
bir başka nedeni de sanatçılann uzman-
lık alanlan dışında bir enstrüman çalma-
lan halmde iki kat ücret almalan. Flütçü
olarak kaydedilen bir sanatçı pikolo çal-
dığı konserlerde iki kat ücret alırken per-
küsyon sanatçılannın aldıkJan ücretlerde
konserlerde çaldıklan her davul başına
belirleniyor. Ciddı mali sorunlaryaşayan
opera. pek çok büyük operada gelenek
haline gelmiş olan bu kuralı değiştirmek
istiyor. Yapılması istenen en büyük deği-
şiklik ise opera korosunun dağıtılarak yer-
lerine gerektiğinde serbest çalışan sanat-
çılann kiralanması.
Şeffaf bir kurum olacak
Nfüzısyenler ıse ücretlerine getırilen bu
kısıtlamaya ciddi tepkiler gösterıvorlar
doğal olarak. Müzisyenler Birliği sözcü-
sü Horace Trubridge yaptığı açıkiamada
Royal Opera House çalışanlannın zaten
Londra'daki en düşük maaşlı sanatçılar
olduğunu ve yönetimin bu ücretleri her ge-
çen gün biraz daha kısmaya çalışmasını
kınadıklannı açıkladı.
Opera. 1999 Aralık'ında açılacak olan
sezonda kadrolu sanatçılar yerine part-ti-
me çahşacak olan sanatçılan yeğlerken.
her türlü reklam ve tanıtıma da sınırlama
getirecek. Opera çalışanlan alınan bütün
tedbirlere büyük tepki göstenrken Royal
Opera House'un kurtanlmasını isteyen
kişilerbir süre için herkesin dişini sıkma-
sı gerektiğini. iflasın eşiğinde olan bir ku-
rumda bu tür kısıtlamalann getirilmesinin
doğal olduğunu sav unuyorlar.
Royal Opera House'un önümüzdeki dö-
nem için aldığı en kesin karar; yönetim.
sanatçılarve mali destekçiler arasında da-
ha açık bir iletişim kurmak. Aynı zaman-
da kurumun gösterilerini takip edecek
olan izleyıcılerin radyo \e tele\ izyondan
kurumun programlannı. etkinliklerini ta-
kip etmelerine olanak sağlanması gerek-
tığı savunuluvor.
1999 Aralık'ından itibaren şeffaf bir
kurum olacak Royal Opera House. Covent
Garden salonunun çe\resindeki dükkân-
larda kurumun tişörtleri, kartpostalları,
posterlen. rozetleri satılacak. Kurumun
tıcanleşme sürecinde çok dikkatli olunma-
sı. sanatın çıkargruplannınelinedüşme-
mesi için gerekli önlemlerin alınması
gerekiyor. Yanm asırlık kültür yuvasının
gelecekte izleyeceği çizgi, kapalı kalacağı
on bir ay içinde belirlenecek.
Kurtiz'in'farklı'
oyunculuğu
Tuncel Kurtiz usta ise
birinci perdedekı "amir".
ikinci perdedeki "müdür"
tiplemeleriyle oyuna ağır-
lığını iyıce bir ko>Tjyor. Yö-
netmen Şensoy, her iki kom-
pozis>onda da Kurtiz'i tam
verimle değerlendiren ay-
nntılı bir çalışma yapmış.
Özellikle "amir"deki mi-
zansen yoluyla, Kurtiz'in
"farklı" oyuncu kişiliği
görsel olarak da belleklere
kazınıyor.
Ancak "Çok Tuhaf So-
ruşturma", Erkan Üçüncü,
Ozkan Aksu i le Saygın De-
libaş'ın küçük, ama sev im-
li kompozisyonlar sundu-
ğu üç jandarma dışında. ol-
mazsa olmaz tiplerin oluş-
turduğu başrol. yan rol ta-
nımaz bir oyun. "Amir"
Kurtiz. "memur" Bavkal
Kent'le. "müdür" Kurtiz,
"2 müdür" Levent Ünşal'la
ve gardiyan Parkan Oztu-
ran'la gerektiğince vurucu
biçimde paslaşmak zorun-
da. Her üç sanatçı da başa-
nlı yorumlanyla oyunu
avakta tutan temel direkler
arasında yer alıyorlar.
Saim Bugay'ın hızlı taşı-
nabilir, işlevsel dekor tasa-
nmı. ÖmerŞahin'in kame-
rasıyla sahneye taşınmış
film sahneleri ve fon per-
desinı çoğuepisodda işlev-
sel kılan hareketli desen ve
görüntülerle. her anı uzun
uzadıya düşünülmüş, özen-
li bir sahne çalışması var
karşımızda. Oyunculann ve
teknisyenlerin yabancısı ol-
dukları birmekânda, ilkge-
cede > aşanması olası sayı-
lan tempo düşüklükleri dı-
şında.
"Çok Tuhaf Soruştur-
ma "yı izleyin.
YAZI ODASI
SELİM ÎLERİ
İstanbul Kültüründe
Likör(i)
Gözlerimı kapar kapamaz, yıllar-yıllar öncesi b
liriyor; herkesin birbirini ziyaret ettiği eski bayram güı
leri çıkageliyor.
Likör, benim için, bir bakıma Şeker Bayramı dı
mektir.
Kırkı aşkın yıl önce. istanbul. Kadıköyü. Şifa Sc
kak'ta Nezihe Hanım'la Amiral Cevat Bey'in evk
ri. Bahçe içinde iki katlı birev. Ortancaların pemb<
mavi, çividi kocakafalar olup çıktığı bahçeden ge
çilir, eve varılır.
Bu bir Şeker Bayramı ziyaretidir.
Nezihe Hanım'm annesi Azize Hanım'ın -Sevin
Burak'ın Sahibinin Sesi oyununda unutulmaz bir Azi
ze Hala vardır...- ev yapımı vişne likörü işte o zaman
lardan kalmadır.
Ukör. ince, uzun ayaklı kadehlerde ikram edilir. He
birinde kesme yapraklar ve çıçekler belırip yiten kris
tal likör kadehlerinı gümüş tepside konuklara getir
mek başlı başına bir heyecan konusudur.
Kadehler titrer, likör dökuldü dökülecek olur, teh-
like her defasında atlatılır. Üstelik. tepsınin orta ye-
rinde, bir de, çikolata için kristal, ağır şekerlik dur-
maktadır.
Azize Hanımefendi'nin vişne likörü elbette vişne
çürüğü rengindedir. Biraz tarçın, bir hayli karanfil
kokar. Pek şekerii. şurup kıvamındadır; biz çocuk-
ların bile içmemize izin verilir
O vişne likörünü çok severdim. Tadından mı, ken-
dine özgü rayihasından mı, kadife perdeleri çağnş-
tırır renginden mi, bilmiyorum.
Bildiğim, likörün yanındaki çikolata... Çikolataya
kim bayılmaz?! Bu çikolatalar, dahası, meyva özlü-
dür. Nezihe Hanım'ın deyişiyle: "Meyvelı..." 'A' bu-
rada birdenbire 'e' olup çıkar.
Anneannemlerin Yoğurtçu'daki evlerinde Inhisar-
lar Idaresi'nin muz, nane, yine vişne likörü vardır. Fa-
kat ev yapımı bir likör yoktur.
Önce muz likörü: O gerçekten muz kokar; ateşli
bir sarıdır; gizlice bir kadeh daha içilebilir.
Ardından nane likörü: Rengi tek sözcükle 7e-
erik'br, yani perisel. Periler dünyasına özgü. Tadına
gelince, geniz yakar, biraz baygınlık verir; ben pek
sevmezdim.
Inhisarların vişne likörü, Azize Hanım'ınkinden
serttir. Artık karanfil kokmaz. Rengi de sanki daha
açıkçadır, alkollü bir bordo.
Anneannemlerde her likörün değişik kadehi var-
dır.
Naneninki -dedem ona "rnenta" demeyi tercih
eder- bastıbacak bir kadehtir. Muzunki ayaklıdır da,
dipte sapsarı bir cam damlası bütün kadehe san-
şınlıklar saçar. Vişneninkiler tostoparlaktır.
Şimdi düşünüyorum da, niye birörnek değildi an-
neannemlerin likör kadehleri? Gerçekten likörün çe-
şidine saygıdan mı. yoksa, kınla kınla azalmış kadeh-
leri tekrar kullanıma sokmanın yordamı arandığın-
dan mı?..
Bizde likör yapımı 1930'larda başlamış. Ondan on-
ceki likörler çoğu kez Fransız mali. Imparatorluk
başkenti istanbui. özelljklç Mütareke senelerinde, li-
köre rağbet gösteriyor.
Ateşkes dönemini günü gününe saptayan roman-
larda liköre rastlamak olası. Düşman zabitlerine
köşklerini, konaklarını açmayı adeta görev edinen.
Istanbullu. işbirlikçi aileler. konuklanna likör ikram et-
meyi asla ihmaletmiyorlar.
Nahid Sırrı Örik. Sönmeyen Ateş adlı oyunun-
da, bakın, o günleri nasıl tasvir edıyor:
"Istanbul'da bizim yaşadığımız vegezdiğimlzyer-
lerde, Şişli'nin apartımanlarında, Tarabya'nın yalıla-
nnda, Büyükada 'nın köşklerinde milletin ıstırabı da,
azmi de, cengi de hissolunmuyor! Bu apartımanla-
nn, bu köşklerin, bu yalıların salonlannda itilaf za-
bitleri çay masalarıntn önünde kadınlarımıza reve-
rans yapan, likör kadehlerinı, pasta ve şekerieme ta-
baklannı kendilerine hürmetle takdim eden centil-
menleri Inebolu 'ya ayak bastığım zaman bile bütün
vuzuhuyla hakikati göremedim."
Son tümce içinden çıkılır gibi değil ama; ben bi-
raz evirip çevirip, Allahaısmariadık Cumhuriyet'in
bir yerine hırsızlama tıkıştımnıştım...
Imparatortuk başkenti istanbul. Likörkadehleri. Ha-
nımlanmız. Romanlar, oyunlar, o zamanı anlatan anı-
lar bu likör içişlerde toplumsal bir günahkâriığı his-
setmişler.
Likörün yeni baştan anlam kazanması. günahkâr-
lığından sıyrılıp masumiyete erişmesi sonraki dö-
nemlere kalacak.
Sonraki dönemleri. gelecek yazıda söyleşelim...
Takvimde İz Bırakan:
"La Bohem: Giacomo Puccini 'nin, Henri Mur-
ger'/n eserinden alarakbestelediğibu muazzam, dün-
ya şaheseri operayı Yıldız'ın sahifelerinde okuma-
ya başlayacaksınız. La Bohem'i üstad Ekrem Re-
şid'/n kaleminden nakledeceğiz. Pekyakında Yıldız
sahifelerinde!" Yıldız, 4. sayı, 1938.
Mehmed Kemal ve Dr. Rüştü
Ergun anılıyor
• Kühür Servisi - Kısa bir süre önce yitirdiğimiz
şaır ve yazar Mehmed Kemal'in "öğle rakılan'nı
içtiği. ışınbilimci \e dilcı Dr. Rüştü Ergun'un
"Perşembe Toplantılan'na katıldığı Bostancı'daki
Hatay Restaurant'ta bir anma toplantısı
düzenleniyor. Şükran Kurdakul. Naim Tirali. Ahmet
Miskioğlu. Doç. Dr. Süreyya Ülker \e Bedrettin
Aylan'ın konuşmacı olarak katılacağı toplantı. 24
Eylül Perşembe günü saat 16.00-18.00 saatleri
arasında aerçekleştirilecek. (Aynntılı bilgi için Tel:
0216-36133 57)
Voice Coach' TÜPkiye'de
• Kültür Servisi - Bugüne dek dev let
konservatuvarlan, bazı üni%ersiteler ve TRT'de resmi
olarak uygulanan diksiyon eğitimi. dünyada Voice
Coach olarak bilinen bir sistemle Türkiye'de de
uygulanmaya başlanacak. Ali Erarslan'ın
'Dinamik İletişim' adıyla Türkiye'ye getirdiği bu
yöntem. dinleme sanatı ve beden dilini etkili ve
güzel konuşma eğitimi\le birleştirerek kişisel
yetenekleri yönlendirmeve davanıvor. Nevvline
Business School bünvesındeki programa
konuşma diliyle doğrudan bağlantjlı her
meslekten öğrenci kabul edıliyor. (Aynntılı bild içın
Tel: 0216-347 42 23)
Hahık Levent konseri 10 Ekim'de
• Kültür Senisi-Haluk Levent'in 23 E>lül
Çarşamba günü Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda
vereceği 13 saatlik konser. 10 Ekim Cumartesi
gününe ertelendi. Saat 11.00'de başlayarak 24.00'e
kadar devam edecek olan konserde. sanatçı yeşil bir
dünya için söyleyerek. İstanbul'da vaşanan son
orman yangınını protesto edecek.