Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 AĞUSTOS 1996 PERŞI
OLAYLAR VE GORUŞLER
Liberalciliğin Geri Dönüşü ve ^feni Kurumlan
Prof. Dr. CAHİT TALAS
• <§ zeilıkie seksctıli yıilar-
O
dan bu v ana \ e Prof Mil-
tonFriedman'ın liberal-
cihğe vekapıtalistdüze-
ne öv gülerle dolu düşün-
celerinin dünyada yeni-
den yaygınlığa \e oldukça gemş bir
onaya ulaşmasından sonra. şimdiler-
de birgerı dönüşe ve bır yeni liberal-
cılık olav ına tanık olmaktayız l930'ia-
rın ba^larında dorıığa çıkan büyük
ekonomık bunalımın özellikle geliş-
mış üikelerde her alanda görülen yı-
kımları. kapitalızmin sonuna gelindı-
ğı düşüncelerine yaygınlık kazandır-
mıştı. Keynes'ın ünlü yapıtı Genel Ku-
ram. 1936 > ılında yayımlanmasından
sonra kapıtalist dünya yenı bır yola
girmiş. nefes aîmiş ve dev letin ekono-
ıni içindeki yerine venıden önemli bir
ağırlık getırmıştı. Refah de\Jeti ılke-
sine de özellıkle gelişmış üikelerde
yaygınlık kazandınlarak kapıtalizmin
dengesizliklen daha sağlıklı politika-
lara dönüşmüştü. Eğer Keynes'in Ge-
nd Kuram'ı kapıtalızmin dengesız-
liklerinı sağlıklı yenı gelişmelere çek-
meye yctışme.seydı. faşizmin ve Na-
ziznıin daha da yayılması tehlikesi
tünı kapıtaJist toplunılann önüne ge-
lebilırdı.
Günümüzde. özellikle sanayileşmi^
\e gelışmiş üikelerde yeni liberalcilik
-adı altında. de\ letın ekonomideki ağır-
lığını veetkinliğinienazınaçekmeça-
balan olanca hızı ıle sürdürülmekte ve
azgclı.^mı.şler de bu modeli uygula-
maya /orlanmaktadırlar. Örneğin: I)
De\ letin hedetlerinın veetkinlik alan-
larının Mnırlandırılmasj gerekir. 2)
De\ letın başlıca işlevi. özgürlükleri-
mizı dü.şiııanlanna karşı korumak ol-
jnalıdır. 3) Adaletın ve iç düzenin sü-
reklilığmı ;>ağlamalıdır. 4) Rekabetçi
'piyasalargüçlendirilmelıdir. Prof. Fri-
edman, lıberalcıliğe ilişkin son birde-
ğeriendırmesinde. özgürlüklere dunna-
dan müdahale eden devleti sakmcalı
görmektedir.
Bu son derece tartışmalı düşünce-
lerin ardından dünya 1930'luyıllardan
sonra bir Keynes çağı yaşadı. Adam
Smith'in ve sonra gelen liberalcilerin
düşünceleri. 1929 yılında Birleşik
Amerika'daoiuşupyayılanekonomik
bunalım ve işsizliğin süreklilik ka-
zanması ile liberal devlet ve liberal
ekonomi, halkların nezdinde geçerli-
liğini yıtirdi. Devletin ekonomik ya-
şamda etkin bir rol üstlenmesi, esnek
ve demokratik bır plancılık ve işsiz-
lıkle savaşım için dev letin önemlı so-
rumluluklar alması ve yatırımcıhğa
dönük yeni politikalar izlemesi. 1980'Iİ
yıllann başına kadar sürdü. 1970'li
yılların hemen başında ortaya çıkan
durgunluk içinde enflasyon ıse uzun
sürmedi. Taın istihdam durumu aşa-
ğı yukan devam etti. Böyle olınakla
birîikte. yeniden liberal devlet ve li-
beral ekonomi düşüncelerinin bir ge-
ri dönüş yaptıklanna tanık oluyoruz.
Keynesçı düşünce itibardan düştü, li-
beral politikalar yeniden topluma ve
devleteegeınen olmaya başladı. Böy-
lece "Bırakınız yapsıncı - Bırakınız
geçsinci" düşünce yeniden güç kaza-
narak devlet ve devletin yerı ve rolü
her alanda küçülme süreci içıne gir-
di. Yeni teknolojilere dayanan verim
artışlan. devlete ait bircok kurum ve
kuruluşun el değiştirmesı, yani birbö-
lüm kamu hizmetınin bundan böyle
dev let dışında yerine getirilmesi gibi
yeni bir düzenin oluşup gelişmeye
başlaması ve özel kesıme aktarılan
kuruluşlarda bir bölüm çalışanın ışten
çıkanlması olav ı. varolan işsizliği art-
tırdı. Kamu malıyesı zayıfladı ve büt-
çe açıkları doğal olarak bû'vüdü. Enf-
lasyonla savaşmakta klasık yollardan
biri olan işsizliğin büyümesi olayına
da göz yumuldu.
BÖylece toplumun bir kesiminin.
yani işçilerin, çalışanlann bolluk için-
de daha dayoksullaştinlması toplum-
lann önünegeldi. Liberalciliğin bütün
olumsuz yanlan ile bu geri dönüşü
doğal olarak Keynes'in öngörülenni
ve dengeli bir toplum için devletin
ekonomik yaşamda bir rolü olduğu
düşüncelerini yeniden güncelliğe ulaş-
tırdi. Günümüz liberalcilığinin iki ye-
ni kurumunu. y ani özeUeştirmeve kü-
reselleştirme'y ı tartışma gereğıni top-
lumların önüne getirdi.
1. Özelleştirme
Fızyokratlar ve Adam Smith ile baş-
layıp oluşan Birinci Dönem Liberal-
ciliği'nin
u
Bırakmı/\aps»nJar, bırakı-
nız geçsinler" diye ifade olunan ikı
ünlü deyimi oluşmuştu. Bunların ye-
rini günümüzdeki yeni liberal akımla
özelleştirme ve küreselleşme deyim-
len aldı. Özelleştirme ile devletin eko-
nomik ve toplumsal yaşamdaki yeri ve
önemi en azına indirilmekte. küçültül-
ınekte, küreselleşme ile de kapılar
açılmakta, gümrükler kalkmakta ya
da asgari düzeylere çekilmektedir.
Ulusal devletlerin yerini Avrupa Bir-
liği gibi çok uluslu topluluklar almak-
tadır.
Başta Amerika Birleşik Devletleri
olmak üzere üçüncü sanayi devrimi-
nı yaşamakta olan gelişmiş ülkelerin
dünyaya sundukları bu yeni oluşum v e
değişim ile bır yeni sömürgecılik dö-
neminegelinmektedirdenilebilir. Çün-
kü, özelleştirme ve küreselleşme ile de
ekonomisi savunma gücünden yok-
sun bırakılmakta. yani serbest rekabe-
tin egemen kıhnması ile gelişme yol-
lan iyice tıkanmaktadır.
Devletin katkılan ve esnek bir eko-
nomik plancılığın destekleri olmaksı-
zın kalkınmak, gelişmek son derece
güçtür. Uygulanagelmekteki bu yeni
oluşum döneminde zengin ülkelerin da-
ha zengın, yoksul ve gelişmiş ülkele-
rin de daha yoksullaştırıcı oluşumlar
ıçine girdikleri çok açık olarak orta-
ya çıktı.
Ozelleştirme ile özellikle gelişen
ülkelerde birçok önemli sakıncalar
toplumların önüne gelir. Bilindiği gi-
bi gelişen ülkelerde eğitim düzeyleri
genellikle yetersizdir. Bu nedenle özel
kesime aktarılan her alandaki işfet-
meleri verimli ve sağlıklı olarak yö-
netecek kadrolar kıttır. Yenı ışveren ço-
ğu kez bir bölüm işçiyi işten çıkara-
rak yola çıkmayı denemekte, eğer te-
kelleşme durumu varsa, bunu sonuna
kadar kullanmakta bir sakınca gör-
memekte ve genel olarak gelişmekte
olan ülkelerde trajik boyutlara ulaşmış
olan işsizlik durumuna iki yoldan
olumsuz doğrultularda etkili olmak-
tadır. Önce bir böiüm işçi işten çıka-
nlmaktadır. Sermayevi veni istihdam
yaratacak yatınmlara v öneltmek ye-
rine var olan durumu büedaraltmayo-
luna girilmektedir. Bu önemli olum-
suzluğun yanında kimi durumlarda
tekelleryaratılmakta, fiyatlaryüksel-
tilmekte ve genellikle de üretim kali-
tesi düşme eğilimi içine girmektedir.
Türkiye'deki özelleşrirmelerin çoğu
trajik durumlar içinde oluşmaktadır.
Özelleştirilen sınai, ticari ve hizmet
sağlav an birimlerin önemli birbölümü
değerierinden düşük fıvadarla eiden ÇH
kanlmaktadır. Genelde bu durum, bü-
tün gelişen ülkelerde açık olarak or-
taya çıkmaktadır. Özelİeştirme ve kü-
reselleşmeler, devleti küçültmek ve
etkisizleştirmek yolu ile kalkınmada
devletin gücünü zayıflatmakta ve bu
yoldan gelişmiş ülkelere bağımlılığı da
arttırmaktadır.
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kal-
kınma Konferansı'nın -UNCTAD-
1997 raporu dünyanm zengin ülkele-
rinde kişi başına düşen ortalama ge-
lirin, en yoksul ülkelerdekinin yakla-
şık 30 katı fazla olduğuna dikkat çe-
kiyor. 1965-1995 arasmda Afrika'da
kişi başına düşen ortalama gelir, sa-
nayileşmiş ülkelerdeki kişi başına dü-
şen gelırinyüzde I4'ündenyüzde7'si-
ne düştü. Birleşmiş Milletler Ticaret
ve Kalkınma Konferansı'nın raporla-
rı bu oluşumu açık olarak ortaya ko-
yuyor. Yeni liberalciliğin yeni kurum-
İan olan özelleştirme ve küreselleşme
akımlanna çok dikkatle yaklaşmak
gerekir. Bunun sayısız zararlara yol
açacağı, zaman içinde daha iyi anla-
şılmaya başlanmıştır. UNCTAD-Bir-
leşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma
Konferansı'nın raporunda da ekono-
mide liberalleşmenin önemli olduğu,
fakat hızlı liberalleşmenin gelir dağı-
lımını bozduğu açıklanıyor. Bu boz-
manın yalnız kişiler bakımından de-
ğil, ülkeler ve bölgeler bakımından
da söz konusu olduğu açıktır.
Küreselleşme ve özelleştirme, ge-
nelde Birleşmiş Milletler Dünya Tica-
ret ve Kalkınma Konferansfnın ra-
porlarına göre şu adaletsizliklere ne-
den oluyor:
• Dünya ekonomisi çok yavaş bü-
yüyor. Bunun sonucu olarak da glo-
bal yoksulluk giderilemiyor.
• Kuzey ile Güney yanmküre ara-
sındaki gelir dağılımı farkı gittikçe
açılıyor.
• Orta kesimin gelir durumu, herül-
kede gittikçe bozuluyor ve dünya ge-
nelinde rant gelirleri artıyor; büyü-
meyi ve istihdam sağlayıcı reel yatı-
nmları engelliyor.
• Üretim faktörü olarak sermaye
emeğe oranla daha çok pay alıyor.
• istihdam yapısının bozulması so-
nucu iş güvencesi tehdit altına giriyor.
Ücret düzeyleri arasındaki eşitsizlik-
ler de böyüyor.
Konuya kimi değişik açıklamalar
getirmekte aynca yarar var. Gördük ki
özelleştirme, yani devleti ekonomik ya-
şamdan dışlama geçmişteki "Bırakı-
nız yapsıncıLğın". küreselleşme ise
"Bırakınız geçsinciiiğin" yeni adları-
dır.
Her ikisi bir araya gelince devleti
güçsüzleştirmek ve bu yoldan geliş-
mekte olan ülkeleri gelişme çabaTann-
da engellemek, yani olduklan gibi kal-
malannı istemek anlamına gelmekte-
dir. Liberalciliğin her yani ile devlet-
çiliğin yıkılmasını istemesi anlamına
da gelmektedir. Gelişmekte olan ülke-
lerin bu tuzağa düşmemeleri gerekir.
ARADABİR
OZGUN OZGUR r»,,*öğretmeni
IVIîna Urgan'ı
Tanımak...
Zevktı!
Adını ılk kez. açlık grevi yapan mahkûmlara des-
tek amacıyla. Aziz Nesin, Mehmet AJi Aybar,
Rasih Nuri ileri, Emil Galip Sandalcı ile gerçek-
leştirdıkleri eyternle duydum. Bu beş aydın, kırk
sekız saatlik bır açlık grevine gitmişlerdi. Böylesi
bir eyleme gınşenlerden birınin kadın olması ho-
şuma gıtmiştı. (Çünkü bu kadın, Atatürk'ün Ay-
dınlanma Devrımı'nın coşkulu, bilinçlı bırsavunu-
cusu, uygulayıcısı, geliştincisi olmaya yaşamını koy-
muştu. Bunu daha sonra anılarından öğrenecek-
tim.)
Sonra.. bırgün. birtelevizyonkanalındayeniya-
yınlar tanıtılırken bır yapıtın adı ekranı aydınlattı:
Bir Dınozorun Anılan. Yazan: Mîna Urgan. Ken-
di kendıme: "Okunası bıryapıt olmalı, ben de bir
dinozor olduğuma göre bu yapıtı okumalıyım"
dedım.
Birkaç hafta sonra Hulki Cevizoğlu'nun "Ce-
viz Kabuğu" izlencesınde, karşımda Mîna Urgan.
konuşuyor. Öyle sevindımki, bıt/nceyedek izledim
coşkuyla... Böylesine güzel bır ızlenceyi neden çok
geç saate koyduklarını da anlayamadım!
Mîna Hanım dıngın (sakin), kararlı, güvenli ko-
nuşurken bır ozellığı daha dikkatimi çekti: Sesin-
de çocuksu bır sıcaklık vardı... Bu onu daha da
tatlı yapıyordu! Bu yurtsever aydın, yapımcının ve
telefonla katılanlann sorularına, o tatlı ses tonuy-
la sağlıklı. ödünsüz yanftlar veriyordu. Gerçek bir
aydın olmanın bütünsel güzelliğiyle... (insanlığı
sosyalizm kurtaracak Mîna Hanım, kaygılanma-
yın.)
Anılarını öyle güzel, akıcı bir biçemle (üslupla)
kalerne almış ki ehnizden tutup, sizi alıp götürü-
yor... Onunla birîikte düşünüyor, kızıyor, gülüyor,
sevınıyorsunuz, öğrenıyorsunuz...
Prof. Dr. Mîna Urgan Öğretmen'in güzel kişifi-
ğinin bir ürünü bu yapıt.
Mîna Urganlar çoğalmalı! Böylesi duyarlı, insan
sıcağına sahip. umutlu. dirençli, dayançlı, özgür
düşüncelı gençler yetiştirmeliyiz. Mîna Urgan bir
genç! Pırıl pırıl düşünceleri, kişiliği ile 82 yaşında
gencecık bir oğretmen...
Yapıtının "Sonsöz"ünde sağlıklı olanak tanıdı-
ğı sürece, yazmak ıstediğı başka şeyler olduğu-
nu da ımlıyor. Beklıyoruz...
lyı kı varsmız Mîna Hanım! Bilinci, yüreği insa-
nın ınsaniaşmasından yana güzel insan.
iyikıdinozorlarvar...Türkıyesizlerleyaşanası...
Çağdaşlaşmanın Temel Ölçütleri
R U H İ M U T L U Emeklı Felsefc Öğretmeni \ e kmir Külııır Mıuliırü
agdaş sözcüğü. adlara (daş) ekiy-
le yapılan (v urttaş) fvatandaş) tü-
ründen bır sözcük değıldır. Aynı
vurttavaşavan insanlaryurttaş(va-
tandaş) olabilirler. ama aynı za-
man dilimi'ndc >aşayan insanlar
M£?:H aimayabilırler.
Örneğin 1998 yılındaçagdaşiığın binlerceyıl
gerisinde.yaşayan kapalı toplumlar vardır. TVde-
kı belgesellerde sık sık böyle toplumlardan ör-
neklergörüvoruz. Avustralya'da. Afrika'da. As-
ya'da. Günev Amerika'da. Amazonlar'da. ku-
tuplarda. laik olmavan çevredev letlerinde çağ-
daşsayılmasıolanaksız toplumlar vardır. Günü-
müzde bile çagdaijlaşnia siirecine girmiş. çağ-
daslıkla nıtelenenövle topluluklar \ar ki içinde
çağdışı. ınsanlıkdı^ı ya^am koşullannı (sıyasal)
vöntemleri de ta^ımaktadır.
Çaödaşlaşma. genel anlamda acı çekeıı ın-
sanlara umut getıren. yenı mutluluk oianaklan
saglavan. hem yaratıcı. hem y ıkıcı bır »üreçtır.
Çağda^laşma kavramı. 1) Toplumun değiştı-
rilmesi gerektıği ı dev nmle. ev nmle dönüşerek),
2) Toplumun değı^tirilebıleceği. 3) Değışimin
güzel ve yararlı olacağı gorüşünden doğmuştur.
Bu açıdiii çağda^la^ma. var olan sosyal ku-
rumlanıı. insan-doğa ilışkilenndeki hızlı değı-
şinılere. bılıınsel dev rimlere uyarlanma süreci-
dır Bu nedenle >ıiee Atatiirk, geleneksel Os-
nıanlı ümnıt't toplumu'ndan ulustoplumuyara-
tabilmek ıçm çağdaşlaşma, çaödaş uygarlık ül-
kulerıni (ıdejllerını) laiklik ilke.sinden aynlmaz
bır kav raın olarak siyasal savaşımının temeline
koymuştur.
Atatürk'ün şu sozleri onun devinim noktası-
nı açıkça belırlemektedir: "Yapöğımız ve ynp-
nıakta olduğumuz devrinılerin amacL Tiirkiye
Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün
anlaın \e biçinıleriv İe uygar bir toplumsal kuru-
luş haiine getirmektir. Gücümüz geçmişin gev-
şetici zihniyetine göredeğiL, çağınuzın sürat veha-
reket kav ramlanna göre döşünülmeUdir."
Atarürk. çağdaş uygarlığm v e bunu gerçekleş-
tirecek çağdaşlaşma atıfımlannın temeline po-
zitivist göriisü. bilim ve laiklik kavramını koy-
duğunu açıkça belirtmiş ve bu temelden ödün
\ermemiştir.
Ona göre çağdaş uygarlık pozitif bilimlere
dayanmakta. hem de yaşam ve güç kaynağı olan
bilimleri yaşatacak. geliştirecekaraçları. koşul-
ları yaratmaktadır.
Bu nedenle füın devrimciler. aydın düşünce
dostları. Atatürk'ün şu sözlerini dünya görüşle-
rine \e eylemlerine temel ilke yapmalıdır: "Dün-
yada her şeyiçin; uygarlık için, yaşam için en ger-
çek u»l gösterict bilimdir. (ekniktir. Bilim ve tek-
niğin dışında yol göstcrici aramak a> nıa/lık. bü-
gisizlik ve sapkınlıknr."
Aslında tam teokratik olmayan, gelenekçi.
despotik monarşi olan Osmanlı Imparatorlu-
ğu'nda (bilimCden yalnızca (lslami bilgiler) fı-
kıh. hadis, kelâm vb. anlaşılıyordu.
Atartirk'ün gerçekleştirmeyi düşündüöü şey-
leri ve yapabildiklerini daha iyi anlayabilmek için
"çağdaşlaşmanın temel ölçütlerT'ni şöyle ozet-
leyebiliriz:
- Gelişmiş bir konuşma ve yazı dılı.
- Bilim ve teknolojide iist düzeyde olmak.
- Düşünsel etkiııliğın bütün alanlarında hızlı
dönüşümlere yol açabilmek için fizıksel doğa
olaylannda ussal (akılcı) açıklama yoluııun be-
nimsenmesi,
- Uluslararası bilime katkıda ön sıralarda bu-
lunma (Atarürk"ten 60 y ıl sonra bugün 43. sıra-
da, Mısır ve Pakistan düzeyındeyiz),
- Halkın bilim ve teknolojiden yararlanma
düzeyi.
- Üretim, dağıtım. tüketim, ulaşım, iletişim ola-
naklarındaki düzey.
- Eğitim, besin, barınma. sağlık hizmetlerinin
yaygınlığı. bu hizmetler için dev let bütçesinden
aynlan ödenek oranı.
- Okur. yazar. doğum öiüm oranlan ile ilgili
göstergeler,
- İşsizliğin ve yoksulJuğun ortadan kaldırıl-
ması için gerekli projelerin, planlann yapılma-
sı ve uygulanmasındaki başan düzeyi.
- Üretimin. nüfus artışının gerisinde kalıp kal-
madığını gösteren yaşam düzeyi,
- Kadın ve erkeğe eşit sosyal, siyasal hakla-
nn sağlanması,
- Güzel sanatlann herdalında gelişme düze-
ni.
- Laik, bağımsız, bireylere haklar veren ve
herkesin bu haklardan yararlanabilmesi için eşit
fırsat ve olanaklan sağlayan. sosyal, ekonomik,
politik bir sistemle yönetilmek (demokrasi).
Özetle belirtebildiğimiz bu temel ölçütler ışı-
ğında. çağaaşlaşmanın koşullannı birbütün ola-
rak değerlendirmek gerekiyor.
Liberal sistemlerin ezme ve ezilmeyi eşitle-
yen etik anlayışı yerine. Atatürk'ün de her de-
mokratik yolu denedikten sonra uygulamak zo-
runda kaldığı devrinıci otoritersistemlerin, çağ-
daşlaşma göstergesine olumlu dönüşümler ge-
tirdıği de yadsınamaz.
Cumhuriyet kurulduktan sonra 1931 yıllan-
na kadarsüren iç isyanlann, şeriatçı ayaklanma-
lann, sokak ortasında öğretmen, subay kesme-
nin, suikastların görüldüğü koşullardaki dev-
nmci diktatörlüğü, demokrasi karşıtı göstererek
Atatiirk "e saldıranlar. ancak şeriatçı- taşist, 2. cum-
huriyefçi. bağımsızlık karşıtı. neoliberal yeni
dünya düzeninin, küreselleşmeci uşaklan olabi-
hr.
Atatürk. çağdaşlaşmanın rüm temel gösterge-
lenni göz önüne alarak özetle şugirişimlerin li-
deri oldu:
- Saltanat ve hilafet kaldınldı
- Okumayazma seferberlıği, harf devrimi ya-
pılarak kolaylaştınldı. elli yaşında bır vatanda-
şın bile doğru okuyamadıgı Arap harfleri yeri-
ne, 5 yaşında birçocuğun bıie okuyabildiği La-
tin harflan ile yazı devrimi yapıldı.
- Dil ve Tarih Kurumlan, Halkevlen. çağdaş
üniversitelerkuruldu. Yüz yıllarca önce bile Yu-
nus Emre'lerin Karacaoglan'ların Pir Sultan
.Vbdal'lann kullandıgı an Türkçe yaygınlaşan res-
mı dil oldu. Atatürk an dille ilk geometri kita-
bımızı dayazdı.
- Teknık üniversiteler, teknik yüksek okullar,
sanat okullan, çırak okullan kuruldu. Yurdun her
yanını demiryolu ağı iledonatma seferberliğı baş-
latıldı. Yabancı devletler elindeki demiryollan
ve madenler kamulaştınldı.
- Sanayi dallannda geniş ölçüde gerçekleşti-
rilen 5 yıllık planlar uygulandı.
- Dokuma, kâğıt, maden, porselen, cam. şe-
ker, kimya sanayilennde ekonomi savaşı yürü-
tüldü. Biryandansavaşyaralan sanldı.biryan-
dan Osmanlı devletinin yabancıya borçlan öden-
di.
- Köy Enstitülerinin esın \e kültür kaynakla-
n yaratıldı. Sağcı siyasal kulvarda olmasına kar-
şın Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli'nin yaptığj araş-
tırmalar: 1923-1932 yıllan arasında halkımızın
ulusal gelir içindeki payının en yüksek düzey -
de olduğunu göstermiştir. Ne yazık ki Atatürk.
ulusal demokratik devrim tamamlanmadan öl-
dü. Bu devrimbugüne kadar da tamamfanama-
dı. 60 yıl sonra bugün, üniversitelerinde şeriat-
çı faşist mitinglerin yapıldığı, 12 Eylül hıyane-
ti ile imamlık öğretiminden gelip valilik. kay-
makamlık, hâkimlik, savcılık, emniyet makam-
lanna oturanlann görev yaptığı, tarikatlara öz-
gürlük isteyen, bağımsızlık düşmanı sahte sol-
culann türediği, enflasyon ve iç, dış borç bata-
ğında debelenirken şeriat baronlannın elinden
ödül alan özelleştirme yağmacılannın devleti
ele geçirdıği bir Türkiye'de yaşıyoruz. Bu kor-
kunç kaostan kurtulmak için Atarürkçü düşün-
ce etrafında toplanan: asker, işçi, köylü, aydın.
gençlik kitleleri ile devrimci güç birliği oluştur-
mak gereği apaçık ortadadır.
"Açar mı btıgıın dört
balıardır
kanayan çiçek?"
Yedıverenıııı..
Bedenım.
Karanhktadırşinıdı
Kalbını. çarpıp durur
-boöulurcaMna-
23.7.1968=
6.8.1993
Gözlerım. yıldızlardagözlenni arar
Vebirakgüvercın.
Yırtıpgelir karaıılığı.
Ağzındabîrçıçek.
Konarkalbımirı ö.stûııe
Bu çueğı taıııdını...
Bu ^ P M I I .
Benım yedıverenim...
A. Haldun Demireli
"Açarnıı bugün dört balıardır kanayan çıçek?'"
Kadri\e- E«. N'uretfin Demireli
Füsun Güldiken - Esin (Akyüz) Demireli
ÇANAKKALE ASLİYE HUKUK (İŞ)
MAHKEMESİ
DosyaNo: 1997.399
Davacı: Bag-KurGenei Müdürlüğü-Ankara
Vekili. A\ A. Feryal Karaaba-Çsnakkale
Davalılar: 1- Şaban Şahın. Cevarpaşa Mah. Geniş Sok.
No: lOÇaııakkale
2- Yıldızoğlu in^aat San. ve Tıc. Ltd. Ştı. Arda Mah.
\enıçeşnıe Sok. No- 23 1 Manisa
Dava: Rücuan alacak
Davatanru: 1.9.1997
Duru^nıa günü: 18.9.1998
Duru^na sajtı: 09.00
Davacı Bağ-Kur Genel Müdürlüğü vekili tarafından
davalı Şaban Şahın ve Yıldızoğlu Inşaat San. ve Tıc. Ltd.
Ştı aleyhıne rücuan alacak davaM açılmı? ıse de davalı
şırket adına çıkartılan duru>.ma gününü bıldırır meşruat-
lı daveiıve tünı araştırmalara rağmen adresi tespıt edıle-
medığınden teblığ edilememıştır.
'"Muavyen gün ve saarte duruşmaya gelmenız, maze-
ret veya delıllerınızı ıbraz etmeniz. gelmedığınız takdır-
de duruşmanın HLMK'nun 509 ve 510. maddelen uya-
rmca gıyabmızda vapılıp karar venleceğı" hususu davalı
Yıldızoğlu Inşaat San. ve Tic. Ltd. Ştı'ne teblıgat yerine
kaım olmak üzere ılanen tebljg olunur.
Basın: 28074
KARTAL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1996/712
Davacı Güven Sigorta TAŞ vekili tarafından davalılarFehmi Özipek ile Mustafa Kar-
deş aleyhine açılan tazminat davasında,
Davalılardan Mustafa Kardeş'ın Gazi Süleymanpaşa Umurbey Yolu No. 216 Geyve
adresinde bulunamadığından zabıta tahkikatı yapılmış, tebligata yarar açık adresi bulu-
namamıştır.
Yukarıda adı ve adresi yaz/lı davalı Mustafa Kardeş'ın duruşmamız olan 8.9.1998 gü-
nü saat 09.30'da duruşmada hazır bulunması, bulunmadığı takdırde HUMK/ nun 213
ve 377. maddelen gereğince gıyabınızda karar verıleceği hususu ılanen dava dılekçesi
yenne kaim olmak üzere teblıg olunur. 30.6.1998 Basın: 36875
PENCERE
Süleymancı...
Kanuni Suttan Süteyman, Hürrem Suttan';
kundu, sevdasını 'Muhibbi' mahlasıyla (ta
adıyla) yazdığı bir şiirde dile getiriyor; hem d€
sıl:
Hayatım, hasıl-ı ömrüm, şarab-ı kevserim,
nîm
Bahanm, behçetim, ruzum, nigânm, vird-ih
danım
Sıtanbul'um, Karaman'ım, diyan-ı mill
Rum'um
Bedehşanım-ü kıpçağım-ü Bağdat'ım, Hc
san'ım
Vay.. vay.. vay..
Koskoca Sultan Süleyman, sevdiğini mülkü
özdeşleştiriyor.
Peki, bu hesaba göre dar gelirli küçük men
sevgilisine şiir yazsa ne söyleyebilir?..
Hayatım, canım, vakt-ikerahatte mezem rak
Maaşırn, kirada oturduğum evim, bakkala bi
cum
Acımasız kasabım, veresiye aşkım, sultamrr,
Herkes Sultan Süleyman olamaz...
Olsa olsa Süleymancı olabilir.
•
Ulaştırma Bakanı Süleymancı imiş...
Türkçe'de 'cı' eki önemlidir. Makaracı, demirc
dızdızcı, üçkâğıtçı, ablacı, solcu, sagcı, kavgac
şakacı, modacı..
Nurcu..
Ne anlama geliyor Nurcu?.. Meşhur yobaz Sa
id-i Nursi'nin müridine Nurcu deniyor; Süley
man'ın müridi de Süleymancı diye anılıyor.
Ama bu Süleyman hangi Süleyman?..
Hazreti Süteyman mı, Kanuni Süleyman mı, Ber
bat Süleyman mı, Süleyman Bey m'û..
Hiçbiri değil...
Romanya'dan Türkiye'ye göçen Süleyman Hil'
mi Tunahan adında biri, Nakşıbendi tarikatının biı
kolunu kurmuş, "Efendi Hazretleri"n\n müritleri-
ne Süleymancı deniyor. Süleymancılık, bağlandı-
ğı Nakşibendilik'ten bile daha geri içerik taşıyor.
Süleyman Hilmi Tunahan'ın damadı Kemal Ka-
çar da 'tarikat- siyaset-ticaret' üçgeninin po/itika
köşesinde sivrilerek 1970'li yıllarda üç kez Adalet
Partisi milletvekili sıfatıyla Meclis koltuklarında
oturuyor; Avrupa Konseyi'ne temsilci diye gönde-
riliyor.
Tekkenin müritleri, şeyhin damadını milletvekili
yapıyortar.
Demokrasicilik oynuyoruz.
•
Islam tarihinde mezhep ve tarikatiann kökeni geç-
miş yüzyıllara dayanır.
O çağlarda Kuran'ı basacak matbaa yok...
Halkta okuma-yazma yok...
Keramet şeyhlerden menkul olduğu için cahil halk
kesiminin gözünde evliya mertebesine ulaşan ta-
rikat reisleri türüyoriar; bunların arasında bilgelik-
leriyle seçkinleşenler de var; ama, çoğunun öğ-
retisi ipe sapa gelmez uydurmalardan oluşuyor;
"bid'at" içeriği taşıyor
Geldik mi 20'nci yüzyıla?..
Kuran, matbaalarda basılıyor, herkese ulaşıyor,
okuma-yazma bilenler çogalıyor; aklı başında yurt-
taş, şeyhin müridi olabilir mi?..
Olamaz...
Peki, Türkiye'deki üniversitede profesör paye-
sine ulaştıktan sonra Amerika'da tezgâh kurup
tarikat propagandası türetan kişiye ne demeli?..
•
Ulaştırma Bakanlığı'na oturtulan Ahmet Arif
Denizolgun seçim döneminde tarafsız olabilir
mı?..
Particiliği bir yana bıraktık; sayın bakan şeyhi-
nin müridi mi olacak, yoksa laik cumhuriyetin
anayasasına mı uyacak?..
Türkiye'ye yeni ve birikimli
yazarlar kazandırmayı hedefllyoruz.
îyi yazarlar,
ülkelerini
yarınlara hazırlar...
İlkini 1996 yılında düzenlediğimiz
"Yazarhk Seminerlerimize" bu yıl da
Ekim ayından başlayarak devam edeceğiz.
Ancak, bu yıl. seminerlerin kapsamını
biraz daha genişlettik:
• Yazarlığa Hazırlık Semineri
• Lvgulamafı Yazarlık Semineri
• Radyo-T\' Metin Yazarlığı Semineri
• Uygulamaft Senarvo Yazaıitğı Semineri
• Oyun Yazarlığı Semineri
Her biri kendi alanuıda uzman hocalarla, metinier
arasında meraklı bir yolculuğa çıkmak ve yazı
dünyasında yeni ufuklara yelken açmak
istiyorsanız, başvuru tarihi 15 Eylül 1998 günü
sona erecek olan seminerlerle ilgili daha geniş
bilgiyi Vakfımızdan edinebilirsiniz.
um:ag
UĞUR MUMCU ARAŞTIRMACI GAZETECİÜK VAKR
Parla CMdttl No 14
IKS4O K»v»»lı6«f« ANKARA
T»|- (03IJ) <17 77 20 p«I
F.HJ: (0312M17 57 46
MARMARA ADASl
Ûzel koy. Doğa ıle başba^a. Denıze sıfır
DENİZ OTEL
Nefıs yemekler
TP.
0266 88S 58 28 0266 885 S0 32