19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 1998 PERŞEM HABERLER PKK, Isveç vatandaşlarım göndenecek • STOCKHOLM (Cumhurhet) - Haziran ayı sonunda fsveç'in Varmland bölgesindeki gençlik kamplanndan sonra bir daha evlerine dönmeyen, halen HoIIanda ve Almanya'dakı PKK eğitim kamplannda oldukJan öne sürülen 17 Isveç vatandaşı kürt gencinin 12 Eylül'de geri döneceği açıklandı. Daha önce gençlenn kaybolmasıyla ilgisi olmadığını açıklayan PKK, bu konuda gençlerden birinin annesine söz vererek çocuklan götürdüklerinı kabul etti. davası I fstanbuJ Haber Servisi - Yasadışı Ceyşullah adlı örgüte üye olduklan \ e bu örgüt adma işadamı Sami Manisa'nın oğlu lshak Manisa'yı kaçırarak ailesinden fidye istedikleri öne sürülen 13 kişinin yargılanmasına devam edildi. Duruşmada söz alan sanıklar, tahliye talebinde bulundular. Tahliye talebini reddeden mahkeme heyeti düruşmayı erteledı. HADff davasında tahliye yok • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - "Bölücü terör örgütünün siyasi kanat yöneticisi olduklan" gerekçesiyle haklannda 22 yıl 6'şar aydan az olmamak üzere ağır hapis cezası istemiyle dava açılan %e aralannda HADEP Genel Başkanı Murat BozJak'ın da bulunduğu 4'ü tutuklu 51 sanığın yargılanmasına devam edildi. Mahkeme, tutuklu sanıkJarın tahliye istemlennı reddettı. Sjyasiferden dış Türkler atağı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-CHP Genel Başkanı Denız Baykal'ın, Sırp saldınlanna hedef olan Yugoslavya topraklan içindeki Kosova'yı ziyareti ertelenirken Fazilet Partisi Genel Başkanı Rccaı Kutan'ın da Kdsova'va gitmeyı planladığı bildirildi. Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Ecevit de hafta sonunda Saraybosna'ya gitmeye hazırlanıyor. TÜROB'dan İSKİ'ye suçlama • İstanbul Haber Senisi - Türkiye Otelciler Bırliği (TÜROB) Başkanı Ali Güreli, 1994'ten bu yana otellerin kullandığı suya yüzde 2 bin 270 oranında zam yapıidığını. Mart 1998'den beri de tûketilmeyen su ve atık su bedellerinin götürii usulde fatura edildiğini belirterek îstanbul Büyükşehir Beledıyesı Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve tSKl Genel Müdürü \'e> sel Eroğlu hakkında görevlenni kötüye kullandıklan gerekçesiyle savcıhğa suç duyurusunda bulunacaklannı söyledi. 'fiüneydoğu'da Kadın Olmak' • İstanbul Haber Senisi - CHPKadmKollan'nca düzenlenen "Güneydoğu'da Kadın Olmak" konulu toplantıda bölgedeki kadının sorunlan. yaşantısı. beklentisi hakkında CHP'nin göriişlerini içeren bir rapor sunulacak. Toplantı yann Beşiktaş Akatlar Kültür Merkezi'nde yapılacak. Sn/aciyan, Vali'yi riyaret etti • İstanbul Haber Senisi - Türkiye Ermenileri Patnk Vekili Şahan Sıvactyan. İstanbul Valisı Erol Çakır"ı dün makamında zıyaret etti. Vali Çakır. Türkiye'deki Ermeni vatandaşlann hür iradeleriyle ruhani liderlerini seçecekJerini kaydetti. Türkiye Ermenıîeri Patrik Vekili Sıvacıyan da seçimın ekim ayında yapılabileceğıni belirterek seçilecek patnğin. devletin güvenine layık olması gerektıöini kaydetti. 12PKKH oldupuldu • Yiırt Haberleri Servisi - Güneydoğuda sürdürülen operasyonlarda çıkan çatışmalarda 12 PKK'li öldürüldü, 2 güvenlik görevlisi şehit oldu. Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinde terönstlerin döşediği mayının patlaması sonucu 1 kişi öldü, 2 çocuk yaralandı. Alaattin Çakıcı'nın ünlenmesinde, işadamlan rekabetinde taraf olması önemli rol oynadı OzaPa vefah, Çifler'e düşmanANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Alaattin Çakıcı'nın bağ- lantılannda, Yüksel Çağlar, Erol Evcil. 8. Cumhurbaşkanı Turgut ÖzaJ'ın oğlu Ahmet Ozai, Çiller ailesinin yalı komşusu Mehmet Üstünkaya. Mehmet Kurt, bor- sacı Adil Öngen, eskı Emlak- bank Genel Müdürü Engpn Ci- van, kaçak işadamı Selim Edes, Emin Cankurtaran dikkat çekı- ci isımler olarak öne çıkıyor. Yüksel Çağlar: Çakıcı gibi Trabzonlu. Emlakçı. 1970'lerin sonuna kadar öğretmenlik yaptı. Türkiye Öğretmenler Sendika- sı'nın kuruluşunda yazar Fakir Baykurt'la birlikte çalışrı. Sakar- ya'da 1986 yılının sonuna kadar emlak işiyle uğraştı. lstanbul'da inşaat işleri almaya başladı. 1993 'ten sonra Bodrum'a yönel- di. Bodrum'dan 130 bın metre- kare arsa aldı. Bodrum'da kuru- lan Yüksel Çağlar Iş Merke- zi'ndeki işyerlerinin satış fiyatı 1 milyon dolar. Bodrum'da 10 adet villadan oluşan bir site yaptı. 9 villadan oluşan site ise Yalıkavak'ta bulu- nuyor. Çakıcı'nın ağabeyi sayı- lacağını belirten Yüksel Çağlar. "TürkıŞe'ye iadesini önlemeye çaüşacağun" demışti. Erol Evcil: Bursalı işadamı. Eze Zeytincilik'in sahibivdı. 1994 yılında dönemin Başbaka- nı Tansu Çiller'ın devreye gir- mesı üzerine lş Bankası'ndan 150 milyon dolar kredi aldı. Id- diaya göre 1995'te kredi için devreye girenler arasında döne- min Basisen Genel Başkanı Me- tin Tiryakioğlu da bulunuyordu. Tiryakioğlu'nun yönetim kurulu üyesi olmamasına karşın banka yönetimınde etkili olduğu savu- nuldu. Eze Zeytincilik'in birkaç şir- kete dağıtılması gündeme geldi. Tiryakioğlu'yla Erol Evcil bir tekstil fîrması kurdular. lş Ban- kası alacaklannı tahsil edeme- yince 1997 Ağustos'unda hare- kete geçti. Eze Zeytincilık'e aıt Balıkesir'deki zeytinyağı fabn- kası Iş Bankası'na devredildi. Erol Evcil'e ait Zeytin Ant Demirçelik'e Izmir'de lş Banka- sı iştıraklı 135 ton zeytin alımı gerçekJeştirildi. Demir işleri yapan şirketin 135 ton zeytin alması ilginç bu- lundu. EzeZeytincılik'ınlş Ban- kası'na 70 milyon dolar borcu var. Evcil'in Çakıcı'yla ilişkisi Türkbank'ın satışında Adil Ön- gen'ın vurulmasıyla ortaya çık- tı. Dönemin Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'ın hazırladığı Susurîuk raporunun basına dağitılan bölümünde Erol Evcil'le ılgili olarak "sansürfe- nen" bilgiler şöyle: "Emlakbank'a arsasını satan ve parasını alan bir fimıa. inşa- atı da kendisine avantaj sağlayan bir sistemle üstlenmiştir. Aynca Türkiye Kalkınma Bankası'nda neler olduğu, eski genel müdürün mahkûmiyetine yol açan sürecin de incelennıesi, • Karanlık ilişkilerin kilit ismi Alaattin Çakıcı, Kanal 6 televizyonunun satışında Özal ailesinden yana oldu. Ahmet Özal'ın bazı işadamlarıyla olan •anlaşmazlığını çözdüğü, raporlara yansıdı. Özal ailesiyle görüşmelerini kayınpederi Dündar Kılıç ve öldürttüğü eşi Uğur Çakıcı aracılığıyla yürüttü. ErolEvciTin 177 milyon dolarhk borcu nasıl yaptığı, lş Banka- sı'nın EzeZeytincüik dosyasında 15 Temmuz 1997'de 76 milyon doJara, Türk Ticaret Banka- sı'nın aynı tarihte 61 milyon do- lara ulaşan borcu nasıl oluştur- duklan ortaya çıkanlmalıdır. Türk Ticaret Bankası'nın nasıl krize girdiği araşünlmalıdır. Bürokratlann bu derece gözü kara olduğu düşünülmemelidir. Ihale ve kredi pazarlıklan çokki- şinin bikiigi şekilde ve Ankara'da yapılmaktadır. Bankalar konusunda kapsam- lı \e organize suç niteliğinde po- lisiye metotlarla yüriitülen birso- ruşturma acılmalı ve konu Asü- ye Ceza Mahkemelerine giden kusurlu kredi dosyası olarak de- ğil. tek bir otayın degişik sayfala- n olarak -gerekirse DCM kanu- nunda degişiklikyapılarak- Dev- let Güvenlik Mahkemesi'nin in- cetemesine sevk edilmelidir." Ahmet Özal: Çakıcı, Kanal 6 televizyonunun satışında Özal ailesinden yana oldu. Özal 'ın ba- zı işadamlanyla anlaşmazlığını çözdüğü, raporlara yansıdı. Öza) ailesiyle görüşmelenni kayınpe- deri Dündar Kıhç ve öldürttüğü eşi Uğur Çakıcı aracılığıyla yü- rüttü. Adil Ongen: Borsa danışma- nı. Mehmet Eymür'ün yakın çevresinde yer aldı. Çakıcı'nın iddiasına göre MİT elemanlan tarafından korunuyor. Türk- bank'ın satışında devreye girdi. Çakıcı'nın adamlannın saldın- sından yaralı olarak kurtuldu. Arabasında Başbakanlık Müşa- viri kartı ile yeşil pasaport bulun- du. Selim Edes: 5 milyon dolar alacağını tahsil etme işini Çakı- cı'ya havale etti. Civan kurşun- landı. Emin Cankurtaran: Hâlâ be- lirlenemeyen bir nedenle Çakı- cı'nın adamlannın silahlı saldı- nsına hedef oldu. Yaralı kurtul- du. Çakıcı'nın yakalanmasının ardından şaka yapmak amacıyla ünlü bazı işadamlannı arayan bir bakanın, birçok kişiden, "Neya- payım, haraç vermeseydim de kurşun mu yeseydim" yanıtını aldığı basına yansıdı. Sürecek ÇOler'in ziyaretinde, baro olarak Susurluk'u yaratan sistemin ortaya çıkanlmasını LstedikJerini vurgulayan Sayman, REFAHYOL " doneminde çıkanlan "Kriz Merkezi Yönetmeliği''ne de değindi. Sayman'ın söz konusu %' yönetmelikle ., " herhantji bir kriz - anında tüm iradenin si\il \önerimden alınacağıru anlatması üzerine Çiller'in "Kapsanu nedir" diye sorması ve Başbakan Yardımcısı olduğu dönemde çıkanlan bu yönetmelikten haberinin olmaması dikkat çekti. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) DYP Genel Başkanı, istanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman'ı ziyaret etti ÇHkr'denyargtya tetikçisuçlamasıistanbul Haber Servisi - DYP Genel Başka- nı TansuÇüler, yargıyı ıktidann "tetikçisi" ol- makla suçladı. Çiller. kapatılan Refah Parti- si "nin 1 trilyon lıralık yolsuzluk yaptığı iddı- asıyla önceki gün parti yöneticileri haklunda suç duyurusunda bulunan Yargıtay Cumhuri- yet Başsa\ cısı Viıral Savaş'ı kastederek "Eğer bir siyasetçi kalkıp, şu rakibimle başa çıkamı- yorum aına yargı yolu ile bunu yapın'.diyebi- liyorsa, daha da vahimi savcılar buna ayak uy- durma çabası içüıe giriyorlarsa, demokrasiyi götürmek mümkün olmaz" dedi. DYP lideri Tansu Çiller bir grup partiliyle birlikte dün İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman'ı makamında ziyaret etti. Görüşme- nin ardından açıklama yapan Çiller, Türkiye'de demokrasi kültürünün yerleşemediğİHİ, bunda kendisi de dahil tüm siyasetçilçrin suçu bulun- duğunu anlattı. Çiller. yargının bağımsız olma- dığını. bunun da demokrasiyi zedelediğini sa- vunarak Adalet Bakanlığı'mn seçim platfor- mundaki bağımsızlığına da dikkati çekti. Siya- si olarak alt edilemeyen bir partinin yargı yo- luyla alt edildemeye çalışıldığını sa\ unan Çil- ler şöyle konustu: "Eğer bağımsız olması gereken bir Adalet Bakanı'nı. seçim süreci içinde şeklen bağımsız ama siyaseten bağımlı kılarsanız. o zaman ada- letle siyaset arasındaki kapıyı kapatmaz, tam tersine köprii\ ü sonuna kadar temellendirirsi- niz. O zaman bir tetikçi çıkabilir ve bir başka si>asetçinin adına tıtikçilik yapar hale gelebilir. Eğer bir siyasetçi kalkıp 'şu raJabimle başa çı- kamıyorum ama yargı yolu ile bunu yapın',di- yebilh'orsa, daha da vahimi savcılar buna ayak uydurma çabası içine giriyorlarsa, demokrasi- yi götürmek mümkün obnaz. Hiç kimse Ata- türkçülüğü, laikliği kalkan yaparak demokra- siyi tahrip edip Türkiye'yi üçüncü dünya ülke- leri arasuıa itme hakkına sahip değüdir." Çiller. bırgazetecinin "VurâlSavaş'ımıkas- tedi>orsunuz" sorusu üzenne. ~Yargının ba- ğınısızlığı si\asetin göigesialnnda bırakılıvorsa, >argı>la shaset birbirine kanşanlıyorsa bunu gözden kaçırmamak gerekü"" dedi. Çiller. Fransa'da yakalanan ülkücü mafya babası Alaattin ÇakKi'nın kız kardeşinin dü- ğününe DYP Yalova Milletvekili Cevdet Ay- dın'ın katıldığının belirlenmesine ilişkin soru- ya ise net bir yanıt vermedi. Toplantıda konuşan İstanbul Baro Başkanı Yücel Sayman ise sözlerine "Liderler neden- se bizinıle göriiş alışverişine iktidardayken de- ğil de hep muhalefetteyken geliyorlar" dedi. Cenelkurmay Görev değişimi yann ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Genelkurmay Baş- kanı Orgeneral lsnuül Hakkı Karadayı yann karargâhta Cumhurbaşkanı Süleyman Demirerindekatılımıyladü-' zenlenecek törenle görevini Kara Kuv\etleri Komutanı Orgeneral Hüseyin Kıvnkoğ- lu'na devredecek.Orgeneral Karadayı'ya Türkiye'de ilk kez Devîet Şeref Madaiyası verileceği. madalyayı Demı- rel takacağı öğrenildi. Kıvnkoğlu, bugün Kara Kuvvetlen Komutanlığı gö- rev ini Orgeneral Atflla Ateş'e devrederken Jandarma Genel Komutanlığfnda da görev değişimi yaşanacak. Orgene- ral FikretÖzden Boztepe gö- revini Orgeneral Rasinı Be- tir'e devredecek. Orgeneral Karadayı dün, görevini devredeceği Kara Kuvvetlen Komutanı Orge- neral Hüseyin Kıvnkoğlu ile Deniz Kuvvetlen Komutanı Oramiral Sahm Dervişoğtu, Hava Kuvvetlen Komutanı Orgeneral İlhan Kılıç, Jan- darma Genel Komutanı Fik- ret Özden Boztepe, Korgene- ral EdipBaşar ve Korgeneral Avtaç Ayman'a gösterdiklen başanlar nedeniyle TSK Üs- tün Hızmet Madaiyası taktı. TBMM Başkanı Hikmet Çetin, Karadayı onuruna dün akşam veda yemeği verdi. Çetin'in konutundaki yeme- ğe, Başbakan Yardımcısı Bü- lent Ecevit, Milli Savunma Bakanı ve Başbakan Yardım- cısı tsmet Sezgin. Orgeneral Hüseyin Kıvnkoğlu ve kuv - vet komutanlan katıldı. ŞIFIRNOKTASIIORAL ÇALIŞLAR Ne zaman devlet içinden bir pislik ortahğa dökülse, yüce devletimizin sorumlu yerlennde bulunanlar, "Aman devleti yıp- ratmayın" diyerek ortalığa çıkı- yorlar. Bunun en somut örneği- ni Susuriuk'tayaşamıştık. Böy- le diye diye, Susurluk'un üzeri büyük ölçüde örtüldü. Ancak. bu pislik vücudu öylesine sar- mıştı ki, hiç kimse bir şey yap- masa yine de irin bir yerden akacaktı. Çakıcı olayı bunun bir kanı- tı. Işin altını biraz kurcalayınca, korkunç bir manzara ile karşı karşıya geldik. "Devlet" işin ta göbeğine kadar içindeydi. Çok sayıda insan öldürmekten ara- nan Abdullah Çatlı, Haluk Kır- cı, -listede başka isımler de var- Alaattin Çakıcı MİT tarafından eylem yapmak amacıyla yurtdı- şında görevlendirilmişlerdi. Ar- dından bunlara ve bunlar gibı aranan "ü//cücü"katıllere "dev- let pasaportları" verilmişti. On- lar hemangi bir eylem yaptılar mı? Hayır yapmadılar. Bu ko- nuda da bir sürü yalan haber Hangi 'Devleti Yıpratmamak?' ortalığa yayıldı. Bu yalanı dev- letin üst kademeleri de biliyor- du. Çatlı ve Çakıcı, o sözü edi- len "Ermeni teröristleri"ne kar- şı hiçbjr eylem düzenlememiş- lerdi. Bu sayede uydurma bir eylem planıyla, aranan katiller "devlet görevlisi" kimliğiyle do- laşmaya başladılar. MİT ve devlet içinde ağırlığı artan "ülkücüler" onlan lanse ettiler, kurdukları iç dayanışma- laria, ciddi bir çıkar ağı oluştur- dular. Kanunsuzluk ve kan üze- rine kurulan bu ağ, devletin en etkili yerlerinde kök saldı. Bir noktadan sonra kimin katil, ki- min ülkücü mafya, kımin devlet görevlisi olduğu birbirine karış- tı. Bu kanşıklık içinde onlar her eylemden sonra "vatan içın yaptık" deyip silahlannı ateşli- yorjardı. Ömer Lütfü Topal cinayeti- ne bakm, bu rnanzarayı görür- sünüz. Tank Ümit cinayetine bakm bu manzarayı görürsü- nüz. Son dönemde mafya şef- lerine bakm görürsünüz. Türki- ye'de 12 Eylül'den bu yana o çok kutsallaştınlan devlerte bir degişiklikolmuştu. "Devlet" es- ki klasik mafya liderlerini birer ikişer ortadan kaldırtmış, ülkü- cü katillere bu görevleri ihale et- mişti. Bunu devlet yapmıştı dı- yorum, çünkü ülkücüler kendi bileklerinin gücüyle değil. dev- let desteğiyle ve devlet koru- masıyla bunca rantın tepesıne oturmuşlardı. Dünyanın heryerinde mafya- nın polisle ve devletin diğer ku- rumlanyla işbirliği yaptığı bilinir. Yani "klasik" mafya liderleri po- lisle ve devlet görevlileriyle iş- birliği yaparak işlerini yürütür- ler. Ancak 12 Eylül sonrası Tür- kiye'deki manzara değişik bir hal aldı. Devlete, aşın sağcı bir ideloji yüklendi. Bu ideoloji, sol düşmanlığı, özgüriük düşman- lığı temelinde yeniden yapılan- mayı sağladı. Artık ülkücü katil- lerle devlete yön veren temel anlayış arasında ciddi bir ide- olojik aynlık kalmadı. Onlar da, devleti yönetenler de "vatan için" solun ezilmesini istiyoriar ve özgürtüğün bu ülkeye gerek- li olmadığına inanıyorlandı. Çakıcı'lan, Çatlı'lılan, Kırcı'la- rı "devletgörevlisi" haline geti- ren işte bu tercihlerdi. işte bu tercihler sonucu "son Türkdev- leti" Ruhi Su'ya, Orhan Apay- dın'a, Aziz Nesin'e pasaport vermeyip aynı tarihlerde Çakı- cı'lara görevli pasaportu verdi. Hem de kırmızısından. Bu ter- cihler değişti mi? Susurluktan sonra adı sanı ortalığa dökülen Çakıcı, devletin en üst düzey yönetıcilerinden pasaport ala- bıldi. Bu pasaportlar, bir iki üst düzey MİT yöneticisinin işi mi? Yavuz Ataç, "Ben yalnız de- ğllim " anlamına gelecek açıkla- malaryaptı, tıpkı Mehmet Ağar gibi. Yani o da "her şeyi dev- letin çıkarlan için yaptım " diye- cek. Sonra biz ne yapacağız? Yargı ne yapacak? İşte bu nok- tadan sonra, "devletiyıpratma- yalım" diyen sesin etkisiyle iş- ler yeniden söndürülmeye terk edilecek. MlT'te ufak tefek rö- tuşlarla işin daha fazla derinine inilemeyecek. Yapılması gereken, bu "dev- let anlayışı"n\ yıpratmak. Yani bu devleti 12 Eylül'den bu ya- na sistemli olarak çetelere ve katillere görev pasaportlan ve- recek hale getiren anlayışı yıp- ratmak. Özgürlüğe, demokra- siye, eşitliğe açılan kapıyı zor- lamak. Bu haliyle devlet zaten aşın ölçüde yıpranmış durum- da. Kimsenin böyle yönetilen bir devlete güveni kalmadı. Bu nedenle, "devleti yıpratmaya- lım" diyenler aslında statüko- ya, var olan korkunçluğa arka çıkıyorlar. Devleti sorgulamalı; modem, çağdaş ve demokratik devlete yürüyecek yeni bir anlayışın egemen olması için, bu statükocu anlayışla mücadele etmeliyiz. PERŞEMBE ORHAN BÜRSALI Nasıl Ders Çıkartmalı' Gazetemizin verdiği kitapçıklardan Yazı Devı mi'nin Öyküsü'nü, bir tanıdığım o gün bir nefesi okudu. Bitirdiğinde, gözleri nemli ve heyecanlı; dı. "Biliyor muydun, yeni yazılara geçiş, yani Ya Devrimi 4 ay gibi kısacık bir süre içinde gerçet leştirilmiş!" dedi. O dönemin uzmanlarının, bilginlerinin 5-15 y içinde ancak başarılabilir dedikleri ve uzun dc nemli geçiş programlan önerdikleri bir toplums< devrim, 4 ay içinde gerçekleştiriliyor! Hem de Türkiye'de! Cumhuriyetin ilk 15 yılı içinde hayata geçirileı temel toplumsal dönüşümlerden bu yana, soı 50/60 yıl içinde Türkiye'de hangi alanda devrim ct/köktenci bir atılım yapıldı? Sorudaki "deı/ri/77c///fö/rfenc/"sözcüklerine ve ya bunların ıçeriklerine tepki duyabilecek, (özellik- le devlet içinde!) insanlanmızı düşünerek, soruyı şöyle biçimlendirmek daha iyi olabilir: Ülkeyi çeşitli alanlarda dünya standartlarına ta- şıyacak ve hatta daha ileri götürecek bilimsel/tek- nik, toplumsal, sosyal, ekonomik (ve siyasal) alan- da gerçekleştirilmiş büyük proje anımsayan var mı? ••• Şimdi, bazılanmız şöyle diyecektir: "Inkârcı ol- ma, bugünkü Türkiye ile 1940'lar, 1950'ler, hatta 60/70'ler Türkiyesi aynı mı? Şu yollara bak, şu santrallara bak, şu fabrikalara bak, şu gökdelen- lere bak, şu ticaret hacmine bak, şu milli gelire bak; halkın refah seviyesinin artışına, zenginleri- mizin çoğalmasına, elektrik üretimine, barajlara bak..." Böyle bir yanıta ne demeli? Bir ülkeyi olduğu yerde tutsan zaten tutamaz- sın. Devletin, yurttaşların, çeşitli sınıfların ve iş ha- yatının; özetle bütün toplumun normal yaşam de- vingenliğiyle bir ülke zaten bir yer\ere gelir, gele- cektir. Buna engel olmak isteseniz de olamazsı- nız. Toplum veya ülke, çeşitli alanlarda günlük ya- şamını idare edebilecek, kısa dönemli gereksinim- lerini karşılayabilecek bir üretimi, bir gelişmeyi za- ten gerçekleştirebilmek zorundadır. Bugün Türkiye, Cumhuriyetin ilkdevrimlerinden sonra, işte 40 yılda gele gele, bugünü idare ede- bilecek, var olmasını sürdürebilecek bir konuma ancak gelebilmiştir. Gerisi politikacı palavrasıdır. Dünyaya bakm, Avrupa, diğer gelişmiş ülkeler, uygarlık nerede, Türkiye nerede! Bu ülkeyi idare eden yöneticilerin, siyasi parti- lerin ve liderlerinin hangisinin çıkınında, bizi seçil- miş alanlarda üst düzeye yükseltecek bir devrim- ci/köktenci proje vardır? Hangi lider bugüne ka- dar böyle bir projeyi gerçekleştirmiştir? ••• En önemli toplumsal proje, 8 yıllık eğitimdir ve bu projenin de ne büyük sancılarla; nasıl ite kaka, naeıl ağır aksak ve yarım yamalak çıkartıldığırn hejB birlikte yaşadık. > Nasıl dumura uğratılmak istendiğinin ve uğratı- lacağının da işaretlerini görüyoruz. , > • • • Üzerinde titreyeceğimiz bir dizi büyük projesi olmalıdır Türkiye'nin. Siyasi partiler, bürokratlar bu projeleri bir an ön- ce gerçekleştirmek için yarışmalıdır. Orneğin elektronik ticaret mi gündemde? Önemi, ekonomik ve toplumsal getirileri göz önüne alınarak, hiçbir kaynak kısıntısına gidilme- den kısa sürede hayata geçirilmeli ve dünyanın önüne geçilmeli. Türkiye'nin kaliteli insan gücü mü arttınlmakzo- runda? Bir kısım lise ve üniversitede en erken zaman- da bu insan gücünü yetiştırecek mükemmel ko- şullaryaratılmalı... Türkiye'nin bilim ve teknolojinin belirli alanlann- da öncelikli projeleri olmalı ve bu projelere para, bilgi, insan, özetle gerekli güçler yığılarak titizlikle gerçekleştirilmesi sağlanmalı. Ülkemiz, örneğin asma köprüler konusunda dünyanın en uzman ülkesı olabilir mi? Tarımda za- rariılara karşı buğday yetiştirebilirmi? Dünyayı çe- kirdeksiz karpuza boğabilir mi? En iyi çayı ürete- bilir ve satabilir mi? Vb. vb. ' « • • • • Siyasi partilerin ve liderlerin çıkınlan böyle pro- jelerie dolu olmalı. Biz de ulusça bu projelerin nasıl gerçekleştirile- ceği üzerinde tartışmalıyız. Zırva şeyler üzerinde değil. i • • • Harf Devrimi'nden, başka nasıl ders çıkar- tacağız? Yıldırım Aktuna 'Belediye başkanlıgına aday olabilirîm' BARIŞDOSTER DTP İstanbul Millet- vekili Yıldınm Aktuna gündeminde belediye başkanlığının olmadığı- nı, ancak merkez sağın işbirliği yapması duru- munda İstanbul Büyük- şehir Belediye Başkanlı- ğı'na aday olabileceğini söyledi. Aktuna "Beledi- ye başkanbğında daha rahat çalışıvorum. Anka- ra'nın hantal yapısı bana göre değil. Ekim ayına kadar bekleyelim baka- lım, yeni işbirliği çabala- n gündemegelebiKr" de- di. Yıldınm Aktuna, U- laştırma Bakanı Ahmet Arif Dentzolgun'un. Sü- leymancılara yakınlığı nedeniyle bakan yapıl- masma karşı çıktığını, bunu da partisinin yetki- li organlanna aktardığını belirtti. Recep Tayyip Erdo- ğan'ın partisinden daha popüler olduğunu söyle- yen Aktuna, lstanbul'da Erdoğan'ın önünü tek bir parti kesemez. tşbirliği şart. Böyle bir işbirliğinde bana teklif gelirse, kabul ederim ve seçimi kazanınm. Bana sosyaJ demokrat taban- dan da çok oy gelir" di- ye konuştu. Kendisınin laik. demokratik cumhu- riyet konusunda çok du- yarlı olduğunu ve bu yüzden REFAHYOL hü- kümeti doneminde DYP'den koptuğunu ifa- de eden Aktuna, Atatürk- çü ve aydın kimliğinden dolayı da Alevilere karşı özel bir sempatisi oldu- ğunu söyledi. Aktuna "Bence Alevilik feisefesi, Türkiye için ideal felsefe- dir. PoGtikacılann kişile- rin dini inançlanyla Ogi- lenmeyi ve bunu siyaset malzemesiolarak kıillan- mavı bırakmalan şart. Çünkü istismarın sının vok" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle