27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 1998 PERŞEMI 12 KULTUR Paris Modern Sanat Müzesi çok etkileyici bir sergiye ev sahipliği yapıyor 6 Son YıDar'ıyla öırfctian Boltanski• Christian Boltanski eserlerini uzun yıllardan bu yana ölüm, kaybolan insanlar, geride bıraktıklan, bir zamanlar yaşayan insanlara ait olan ve hayatlanna tanıklık etmiş eşyalar üstüne kuruyor. Sergi 9 bölümden oluşuyor. CEYDAAKAŞ Paris Modern Sanat Müzesi yine çok etkileyici bir sergiye ev sahipliği yapı- yor: 15 Mayıs ile 4 Ekim tarihleri ara- sında gezilebilecek "Son Yıllar" baş- lıklı ChristiajJ Boltanski sergisine. "Son yıllarda ölümle ilişkimiz değiş- ti, ölüm gitgide daha fazla yadsınmak- ta. Eskiden, bir çocuğun bile ölüm hak- kında bilgisi vardı. Günümüzde med- yayla birlikte bir göriintü haline geldi ölüm. gerçek havarta utanılacak bir şe> olarak görülüyor. Amk ölünmüyor,son sözler arükyok, komaya giriliyor, sizi has- tanevv gofüriivorlar vçsonra bir gün dev- reden çıkartıvoriar. Yas tutma törenle- . ri,hattanerede>'semezartaşlanka}bol- du. Ölen çoğu arkadaşım yakıidı ve kül- leri dağıldı gitti. Bir uvgaruk gösferge- si olan cenaze törenleri gitgide daha az yapılır hale geldi. Ölümle bo/uştuk," diyen Boltanski eserlerini de uzun yıl- lardan beri ölüm, kaybolan insanlar, geride bıraktıklan, bir zamanlar yaşa- yan insanlara ait olan ve hayatlanna ta- nıklık etmiş eşyalan üstüne kuruyor. 9 bölümden ve odalardan oluşan serginin başlıklan şöyle: 1. Menschlich, 2. Grand Hortu Sıcil- Jeri, 3. Yataklar, 4. Siyah Görüntüler. 5. DayanakJar, 6. Aletler, 7. Çocuk Mü- zesi Deposu, 8. Kayıp Eşyalar, 9. Man- tolar 'Çocuk Müzesi Deposu'- Paris Modern Sanat Müzesi 1989 (solda). 'Grand Hortu Sicilleri- Beiçika Modern Sanaüar Müzesi, Hortu, 1997 (sağda). llk olarak 1994'te Aıx-la- Chapel- le'de. sonra 1995'te Viyana'da, 1996'da Tilburg'da ve I977'de Bolonya'da, her seferinde özel bir şekilde sergilenen ilk bölüm, sanatçının daha öncekı çalışma- lannda da kullandığı 1500 siyah-be- yaz çekilmiş, ınsan portrelerinden olu- şan fotoğraftan ibaret. Oldukça karan- fık, çok az aydınlatılmış (ki serginin her bölümü için geçerli bu, dışandaki pınl pınl Paris Ağustos'unun tersine), odada belli bir sırası olmadan, duvar- lan silme doldurmuş olan bu yüzlerin her birinin farklı bir kaderi var: SS su- bayı bir Mickey Kulübü üyesi çocugun yanında, lise ögrencisi bir Jspanyol ka- tilin dibınde. Kullanılan yüzlerin çoğu kayıp, ölmüşlerya da başlanna nelerin geldiği bilinmıyor. Kimlikleri kayıp, sahip olduklan değerler, nereye ait ol- duklan meçhul. Tek bilinen şey insan olduklan. Üç bin gözle tek tek bakış- tıktan sonra oda bir koridora açılıyor. Burası serginin ikinci bölümü. Tek- rarlamaya gerek yok, ortam yıne çok loş. Koridor saglı sollu, 2 bın 500 metal çekmeceli sıcil kutulannı içeriyor. Ta- vandan yere kadar olan çekmecelerin bazılannın üzerinde küçük fotograflar ve ısimler var. Bunlar 1910 ile 1940 ara- sında madenlerde çalışmış yetişkinle- re ait. Sanatçı. kutulann üstüne isımle- ri yazma amacının onlan biraz onore etmek ve tekrardan yasatmak oldugu- nu söylüyor. Zira var olmak bir isme sa- hip olmaktır biraz da. Koridorun sonu ayaklı floresanlarla aydınlatılmış (ka- rartılmış!) hastaneyataklannın bulun- duğu üçüncü bölüme açılıyor. Jlk defa 1998 yılında Londra'da sergilenen ens- talasyon. minimal bir biçımciliğe sahip. Hastalığın ve ölümün soğukluğunu tüm damarlannızda hissettiğıniz odada be- bek yataklannın çaresizliğini gördü- ğünüzdesarsılarak biryataktan dıgeri- ne hayalet gibi geçiyorsunuz. Yatak- lardakı yastıklar ve örtüler yaşayanla- nn izlerini taşıyor. ölüm öncesı çekilen acıyı ve kargaşayı banndınyor. Ağla- dı ağlayacak bir halde serginin diğer bö- lümüne geçiyorsunuz. Senaryolannı kendisiyazmıyor ama ürkek de olsaprojeleri destekliyor MartinAmis 'vnyaprüan beyazperdeyeaktanlıyovKüitürServisi-Hollyvvood'luyapım- cılar, yapıtlan beyazperdeye aktanlma- sı imkânsız Ingiliz yazar olarak tanınan MartinAmis'ın yapıtlan üzerindeyogun- laşmış durumdalar. Önümüzdekı bıryıl içınde yazann 'Money', 'The Informa- DOO', 'London Fields' v e 'Dead Babies' adlı yapıtlan beyazperdeye aktanlacak. Bugüne kadar kitaplannın sinerhaya ak- tanlması konusunda sürekli sorun çı- kartan Amis, şu anda filme çekilmesi planlanan yapıtlannm senaryolannı ke- sinlikle kendısinin yazmayacağını açık- ladı. Martin Amis, 1990 yılında aynı adlı yapıtmdan yola çıkılarak çekilen 'The RachelPapers' adlı çocuk fılminin eleş- tirmenler tarafından hiç beğenılmeme- sı ve gençlerle çocuklann filmı çok ap- talca bulmalan nedenıyle beyazperdeye uzakduruyordu. Yapımcılar şimdi Amis'e yeni projelerde böyle bir hataya düşül- meyeceği konusunda garanti veriyorlar. Amis, bütün ürkeklığıne karşın yeni projeleri destekliyor. Yazar son beş yıl- dır evlilığinden kitaplannın satış gelir- lerine kadar çok çeşıtli konularda Ingı- liz basınının ilgı odağmı oluşturuyordu. Şu anda Long îsland'da tatil yapan ya- zann Amenkadoğumlu ikinci eşi, film- lerin çekımlen aşamasında Amenka'ya taşınmak ıstiyor. Amis de böylelikle çe- kımlersırasmda gerekli müdahalelerde bulunabilecek. Yazann sınemaya aktanlacak ilk ki- tabı Dead Babies (öiü Bebekler) 1975 yılında yayımlanmış ancak sıradışı ür- İcütücülüğü nedeniyle çıkan tartışmalar sonucunda kitabın adı Dark Secrets (Ka- ranlık Sırlar) olarak değıştırilmışti. Sa- nat Konseyi bu hafta toplanarak 25 mil- yon dolara mal olacak bu filme katkıda bulunulup bulunulmayacagına karar ve- recek. Filmin yapımcısı geçen yıl 'Ol- tada Balık' filminin yapımcılığmı üst- lenmiş olan Rkhard Holmes Yönetmen Bill Marsh fılmdekı bazı sahnelere san- sür uvgulayarak bu sahneleri çekmeye- ceğını, ancak olaylan atlamadan insan- lann ağzından anlattıracağını söylüyor.. Eğer konsey sadece dönem fılmlerini destekleme geleneginden vazgeçip çağ- daş bir yapıta destek verme karannı alır- sa çekimler kasımda başlayacak ve fılm önümüzdeki mayıs aymda düzenlene- cek olan Cannes Film Festivali'ne yeri- şecek. Beyazperdeye aktanlacak ikinci ya- pıt olan London Fields'ta ünlü Ingilizakt- rist MinnieDriverrol alıyor. Kuzey Lond- ra'da çekilecek olan filmin senaryosu- nu Amerikalı Craig Cadnallader ve Avustralyalı LK1a Hanich üstleniyor. 'The Information'ın talıpleri ise Pa- radigm Pictures firması. Amis'in en iyi romanlan arasmda yer alan bukitap, ya- zarlararasındaki kıskançlığı konu alıyor. DördüncüprojeolanveAmis'in 19801er- de yazdığı en iyi kitap olarak kabul edi- Ien Money"de de Garry Oldman'ın rol alacağı açıklandı. Martın Amis konuy- la ilgili olarak yaptığı açıklamada. Old- man'ın kıtaptakı John Selfadlı karakte- n için tam biçilmiş kaftan oldugunu söy- ledi Amis sinema konusunda temkinli davramyor. Ünlü yazann ressam ve fotoğrafçı yanı da gün ışığına çıkanlıyor 29 Eylul'de Sultanahmet'te GezginlerKulübüyeni binasına taşımyor Kûhür Servisi - Üîkemizin gezginlerinin. gez- dikçeyazan \e gördüklerini paylaşanlann oluştur- dugu"G«zgiıılerKulübü'' 29 Eyiül'de Sultanah- mer'te bulunan ve uzun süredir restorasyon çafış- rualan süren yeni binasına taşınacak. Prof. Dr. Orhan Kural ve Murat Nalbantoğ-" ta'nun önderiiğinde kurulan GezginlerKulübü 'nün saymanlan arasında Kfibra Çıngıflıogfu, Nebahat Kantaro. Ayşe Nükhet Crensoy. Ahrnet Vedat Al- pasian ve Şükrii Kötükoğtu yer alıyor. 29Eylul'deaçılacak olan GezginlerKulübü bün- yesinde GezginlerKütüphanesi. toplantı salonu ve birkafe yeralıyor. Kulübün açıhşında, kuiüp bina- sının restorasyon işleıni sırasmda maddi ve mane- vi destek verenler birer plaket alacaklar. Gezginler Kulübü'nun yeni binasının açthş gü- nüode. Nursen veHakkıÇopurcuoğİB'nun verece- ğimını konserinyanı sıra IsmetMüflfloğiu'nun Av- rupaDans Şampiyonu ilebirlikte sunacafı dans gös- terisi. SermetEıidH'in illüzyon gösterisi, Gültekin Çizgen. Coşkun AraL Prof. Nadir Paksoj ve Arif Aşfl'nın dia gösterileri yer alacak. Kulüp, yurtdışındaki benzer kulüplerle sürekli irtibat halinde ohnayı ve Türkiye'ye gelen yaban- cı gezginleri ağırlayarak birçok tarihi değere sahip olan ülkemizin yurtdışmda tanıtılmasını. ülkemiz faakkında hâlâ varolan olumsuz imajm silinerek fu- rizmın kalkınmasını hedefliyor. "Lacesta-Vferid TrawUm", "BJrminghamand Mktonds Travel Chıb" ile kardeş loılüp olan Gez- ginla Kulübü'nun yeni binastnda belirli dönem- ierde söyleşiler, dia ve video gösterileri düzenle- necek. Aynca üyeteringezi notlan değerlendirile- tek zaman zaman yayımlanacak. (Aynntıh bilgi için: 518 54 02) Strindberg Festivali başladı GÜRHANUÇKAN STOCKHOLM-Buyılö. kez düzenlenen Stridberg Fes- tıvalı Stockholmide dolgun bir programla başladı. 22 Ağustos-12 Eylül arasında gerçekleşecek olan festivaide ünlü vazann ressam ve fo- toğrafçı yanlan da gün ışığı- na çıkanlıyor. Stockholm'de- kı Strindberg Derneği, yıl bo- yunca derneğe 200 tiyatro- nun başvurduğunu ve bun- lardan 75"inın bu festhal için özel olarak "Matmazel Ju- Be"yi sahneye koymak ıstedi- ğini açıkladı. AVTII zamanda, Arnavutluk Devlet Tijatro- su ilk kez ülke sınırlan dışı- na çıkarak lsveç'e geldi. Ekip. kendı öze) yorumuyla ".Vlat- mazel Julie''yi Scala Tiyat- rosu'nda Isveçli meraklılara sunacak. A)Tiı oyunu Stock- holm'de özel olarak sahneye ko>acak olan bir başka ya- bancı ti>aıro da Finlandı- ya'dan. Yönetmen HannoEs- koia bu oyunu "Sartre'a öz- gü bir varoiuşçuluk drarru" olarak sahneye kovdu. Bu iki ülke dışında; ABD. Rusya, AlmanvaveŞili'dendetıyat- ro gnıplan festıvalekatılıyor. AugustSöTndberg'in "Da- ha güçlü olan" adlı oyunu da Mosebacke Sahnesi'nde oy- nanmaya başladı. Bu oyunda y/ eşitli ülkelerin tiyatro gruplan Strindberg'in oyunlannı sahneliyor, fotoğrafları sergileniyor, sevdiği yemeklerin tarifleri yayımlanıyor. başrolleri, lsveç telev iz>onu- nun tanınmış tiyatro sanatçı- lan üstleniyor. Strindberg'in evı u Ma>i Kule"nin olduğu Kralıçe Cad- desi'nin orta şerıdine yaza- nn ünlü sözlen, dızelerı ya- zıldı. Her yıl olduğu gıbi bu yıl da yazara en çok benze- yen kışiler arasında bir yanş- ma da yapılacak. Çeşıtli yer- lerdekı sergilerde de ilk fotog- raf ustalanndan olan Strind- berg'ınçalışmalan sergilene- cek. Aynı zamanda. düzen- lenecek olan rehberli gezıler- le yazann dolaşmayı en çok sevdığı yerler gezilecek. Bu arada gazetelerde, "Strind- berg'in sevdiği yemeklerin" tarifleri de yayımlanacak. Ya- zann sık gıttiği bazı restoran- larda uzun süredir "Strind- berg mönüsü" zaten bulun- maktaydı. August Strindberg 1849- 1912 yıllan arasında )r aşadı. Çocukluğunu "Hizmetçinin OgJu" adlı yapıtında anlatır. 1883'te ülkesini terk eden ya- zar, 1889'a dek Fransa, ts- viçre ve Danimarka'da yaşa- dı. Berlin'de son parasını bi- tirdikten sonra Fransa'ya dön- dü ve yoksul bir hayat sür- dürmeyedevametti. 1899'da Stockholm'e döndü ve 1908'de son nefesini verece- ği Ma\i Kule'ye taşındı. Bu ev 1960'da Strindberg Müze- si haline getirildi. Yazann ilk büyükyapıtı "Olof Usta" idi (1872). "Evlenme" adlı yapı- tındakı öjküleri nedenıyle "kâfirlik" suçundan yargı- landı. Kendisinın üzerinde en çok tartışılan görüşlerini içe- ren üç büyük yapıtı, "Baba", •'Matmazel Julie" ve "Ala- caklı". kadın ve cinsellık ko- nusunu ışler. "Şanı'a'' "'Öfiim Dansı" \ e "Bir Düş Ovnnu" adlı piyesleri de halen dünya tiyatro tarihinin önemlı ya- pıtlanndan kabul edilmekte- dir. Strindberg, ülkesindeki edebıyat aristokrasısine kar- şıvdı v e İsveç Akademısı'yle arasının açıklığı, hiçbir za- man Nobel ödülünü alama- masına neden oldu. Dışavurumcu sanat anla- yışıyla yaptığı deniz manza- ralı resimler de zamanla onun önemli bir ressam olarak ka- bul edilmesini sağladı. llk olarak 1996'da Tilburg'da, sonra da 1997'de Bolonya'da sergilenen bö- lüm du\ arlara asılı 200 çerçeve ve üze- rine siyah örtüler örtülmüş ayaklı, dik- dörtgen cam sehpalardan oluşuyor. Me- zarlan simgeleyen oda, hastane odası- nın duygu yoğunluğuna nazaran biraz daha sakin bir görünümde. Göriintü noksanlığını, sılinme. kaybolup gitme ve arkada bırakılan boşlugu duyurajı bö- lümden tekerleklı paravanlardan oluşan bölüme kayıyorsunuz. 1996'da Yvon Lambert Galerisi'nde ızleyıciye sunu- lan eserler beyaz örtülerle kaplı. içten aydmlatıldığı için dışanya flu bir gö- riintü olarak yansıyan fotoğraflardan oluşuyor. Ortada dolaşan bu hayalet yüzler, adı sanı bilinme- ^~"^"™ yen. katilmikurbanmıof- dukları bellı olmayan bu yüzler bir anlamda hasta- ne odasıyla mezar taşlan arasında geçen sürecı yan- sıtmakta. llk defa bu ser- gide yer alan altmcı bölüm Aletler başlığını taşıyor. Siyah plastikle kaplı, içi görünmeyen tekerleklı ya- pılar bunlar. Buradan çıkıp Modern Sanat Müzesi'nin yeraltı- na inen koridorlannda bir sonraki bölüme ılerlerken biraz da gördüklerinizi dü- şünme zamanı buluyorsu- nuz. Oklar sağdaki bir oda- yı işaret ediyor. Çocuk Mü- zesi Deposu 1989'daHis- toire de Muse (Müze Tari- hi) sergisinde sanatçının halka kapalı bir mekânda yerleştirmeyi seçtigi bir bölüm. Bu tarihten itibaren eser sürekli olarak kolek- siyonakatılmış. Oda, içle- rinde katlanmış olarak yer- leştirilmiş ve sıralı bir şe- kilde konmuş giysileri ba- nndıran raflardan oluşmak- ta. Kaybolmanın ve ölü- mün karşısındakı melan- kolinin etkisinin gittikçe arttığını hissediyorsunuz bu odada. Bulunan giysi- ler, kaybolan insanlığı ha- tırlatıyor izleyiciye. Boltanski'nin bir mani- festasyon serisi çerçeve- sinde gerçekleştirdiği bir enstalasyon olan Kayıp Eş- yalar önce 1995'te New York ve Glasgovv 'da, son- rada 1997'de Münih'teser- gilenmiş. Bü>-ük bir odanın ortasında tel örgülerle çev- rili metalik raflara yerleş- tirilmiş, Paris Bulunmuş Esyalar Bürosu'ndan to- parlanan kayıp eşyalardan oluşmakta. Sayılan 5 bine ulaşan, şemsiyeden ayak- kabıya kadar çeşit çeşit eş- yanın bulunduğu oda çok kalabalık gözükmekte. ama yoğun bir şekilde. bir za- manlar bunlan kullanmış insanlann yokluğunu his- sediyorsunuz. Serginin son bölümü olan 1996 yılında Til- burg'da gerçekleştirilen Mantolar ise sanatçının bir- çok eserinde daha önce de gördüğümüz insan vücu- dunu çağrıştırma yönte- miyle hazırlanmış. Sandal- yelere geçirilmiş manto- lar, içlerinin boşluğunu vur- guladıkları gibi aynı za- manda iskelete benzer bir görüntüye de sahip olduk- lanndan bir daha ölüm ol- gusunun üstünden geçerek sergiye bir nokta koyuyor. Serginin sonunda tekrar- dan tüm odalardan geçerek, girerken güleryüzle şaka- laştığınızgirişteki görevli- ye istemeyerek de olsa kö- tü kötü bakarak güneşli ha- vanın ortasında buluveri- yorsunuz kendinizi. Şehir kimbilir daha ne sürprizler taşıyor sizin için... IŞILDAK VE YELPAZ1 ATILLA BİRKİYE 7ok mu Dur Diyecek' Geçen yıl sergilenen, metnıni ve şarkı sözleriı (lirik) yazdığım, Binbir Gece Masalları'ndan uyaı lanan "Anlat, Şehrazat"müzikalirim -ünlü öyküy koşut olarak gelişen- ilk tablosunda, ülkenin hal kı, Çin'in ve Hint'in hâkimi Sultan Şehriyar'a kar şı "edilgen birisyan" içindedir. Şehriyar, karısı tarafından aldatılmıştır. Bunuı üzerine Şehriyar'ın öfkesi kör bir bela gibi ülkenir üzerinde eser. Öfkesini dindirmek için -ki öfkesi kolay kola} dinmeyecektir-, ülkenin halkından intikam alır. In- tikam biçimiyse şöyledir: Genç ve bakire kızlarla evlenir; o gece sabaha karşı kızın "bakireliğini gi- derdikten sonra" öldürtür. Sultan Şehriyar, vezirinden sürekli, kendisine genç ve bakire kız bulmasını ister. Vezir çaresiz- dir, benzer biçimde ülke halkı da çaresizdir. Ülke- de genç kız kalmamıştır. Kızları öldürülen halkın, edilgen isyanı müzikalde, şu temada dile gelir: Yok mu dur diyecek Ne zaman bitecek Bu intikam, bu şehvet Sonrası, bilinen öyküdür. Vezirin kızı Şehrazat or- taya çıkar, kendini ölümün kucağına atarak, Şeh- riyar ile evlenir. llk gecede o "malum /ş/"yaptıktan sonra, bir entrika çerçevesinde -ki Şehriyar ondan etkilenmiştir-, masal anlatmak için izin ister. Şehriyar izni verir; ve Şehrazat, binbir gece sü- ren o ünlü masallarını anlatmaya başlar... • • • "Yokmudur" diyecek temasını, geçen pazar gü- nü gazeteleri elime alınca anımsadım. Ne hikmet- se insan, pazarları çok sayıda gazete alıyor! Ashnda, son yıllarda "bazı" televizyon kanalla- rını izlerken (artık, izlememeye özen gösteriyorum) de anımsanacak bir tema... Ülkenin önde gelen gazeteleri, pazarlan lüks ba- sılmış magazin dergilerini verir oldular. Bildiğim kadanyla da tirajlan "önemsenecekbir ölçüde" art- mış. 12 Eylül sonrası "keşfedilen" ve hemen benim- senen Makyavelizmi kanıksadığımız gibi, anlaşı- lan Makyavelizmin yozlaşmış biçimlerini de ka- nıksayacağız... Sosyetenin, "sa/iafç/"lann, "sporct/iann, önem- li kişilerin haberleriyle dolu olan ve güzel kadın be- denlerininşu veya bu "çıplaklıkta" sergilendiği bu dergilerin, büyük gazetelerin armağan olarak okur- lanna "vermesine", herhalde "dur diyecek" olan, yine kendileri! Ben de biliyorum, böylesine bir iyimserlik Pata- gonya'da bile görülmez. Üstelik daha işin başın- dayken. Hiç kuşkusuz ki, bu lüks basılmış magazin der- gilerinin, tiraj kazandırmanın dışında da başka ya- rarlan vardır. Örneğin, ben Hande Ataizi'nin hâ- lâ bakire"oldugunu bilmiyordum. Üstelik, meme- lerini, burnunu yeniden elden geçirtmiş ve daha dagüzelleşmiş... Birkaç yıl öncesindeki Yazevi'nin masum Gülçı- çek'i olan şimdinin gözde ve önde gelen yıldızının çıplaklığını, büyük birgazetenin "eki" olan birder- ginin "izin verdiği kadanyla" (belki de Hande Ata- izi'nin "ızin verdiğikadanyla") gördüğümüz fotoğ- rafların altındaki haber şöyleydi: "Ünlüyıldız hâlâ bakire olduğu iddiasında. Ne- denine gelince bugüne kadar ruhuna ve beynine sahip olabilen bir erkek karşısına çıkmamış. O yüzden Handeısrarla kendisini 'bakire' olarakgö- rûyor." Biryandan "yerleşik" toplumsal örf ve âdetlerin sınıriarını zorlayan bir tavır içinde olup öte yandan o toplumsal örf ve âdetlerin "ft/fucı/"Dİryanına "hi- tap etmek", oldukça ilginç! Ne var ki, Isa'nın dediği gibi, "Sezar'ın hakkını Sezar'a vermekgerekir"; bu "erkek toplumda". Han- de Ataizi'nin cesaretine şapka çıkarmalı... Büyük gazetenin (Abdi Ipekçi'nin yıllarcayönet- tiği) Milliyet, magazin dergisinin de Mega Pasha ('Paşa' okunuyor) oldugunu belirtelim. • • • "Anlat, Şehrazat" müzikalindeki -ki masalda da aynı adla geçer- büyücü Felaketler Anası, -Mısır takvimine koşut olarak- 360 cariyesi olan Bağdat Sultanı Ömer- ün Neman'a (gerçek yaşamda, bü- yük bir olasılıkla Harun Reşrt'in babası) lanetfer yağdırır: Buaz, bu az, I Daha ne belalargelecekI ömer'in başına! I Irz düşmanı I Şehvet düşkünü I Uçkuru çözükI Sultan Ömer-ün Neman!I Hesabırtı vere - cek I Genç bakirelerin! / Hesabını verecek! I Dök- tüğü kanın! I ömer-ün Neman! I Celladın benim! Bağlan'ın seramik sergisi • Kültür Servisi - Duygu Çakar Bağlan, Pabetland Sanat Galensi'nde seramik sergisi açıyor. Çalışmalanna 1989 yılında Hasan Usta Çömlek Atelyesi'nde başlayan, seramik ve sır çahşmalannı 1993 yılından bu yana Anadoluhisan'ndaki 'Duygu'nun Sır Seramikleri' atelyesınde sürdüren Bağlan'ın sergisi, 1-15 Eylül tanhleri arasında gezilebilecek. Akademie Ftîr Alte Musik Berlin'den konsep • Kültür Servisi - Akademie Für Alte Musik, Taksim Atatürk Kültür Merkezi'nde 30 Eylül günü bir konser verecek. 18.30'da başlayacak olan konser Alman Kültür Merkezi (Goethe Enstitüsü) ve Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık işbirliğiyle gerçekleştirilecek 1982 yılında kurulan orkestranın solistleri arasında soprano Maya Boog \e solo kemanda Bernhard Forck yer alıyor. 'TheFactory/Radioö'adlı neklam fflmı Avrupa ikincisi • Kültür Servisi - IFR/ ANİMA Animasyon Stüdyosu tarafından gerçekleştirilen "The Factory/Radyo 5' adlı reklam filmi. her yıl ftalya'da düzenlenen ADEE-AD Europen Events reklamcılık ödülleri kapsamında, 'Düşük Bütçeli Reklam Filmleri' yanşmasında, 'Yaymlar ve Medya' kategorisinde AD Spot Avvard ikincilik ödülünü kazandı. 'The Factory', radyo üretilen bir fabnkada, Radio 5'in müzıği eşliğınde dans edip eğlenen, renkli bir radyonun maceralannı konu ediniyor. Creative direktörlüğünü Mehmet Kurtuluş ve Eren K. Akay'ın üstlendiğı filmin an direktörlüğünü Mehmet Kurtuluş, yapımcılığını Ümit Güney, yönetmenligini Ufuk Ahıska yaptı. Filmin editörlüğünü Murat Şenyüz, göriintü yönetmenligini Hasan Gergin üstlendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle