Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 AĞUSTOS 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Cumhurbaşkanı Demirel Akaretler Sıraevleri Restorasyonu'nun l.bölümünü bugün açıyor
80 yıDık manevi borç ödeniyor
AKARETLER
Akaretler, Beşıktaş ve
Maçka arasında, Şair Ne-
dim ve Spor caddelerinin
çataiagzı biçimınde birleş-
tikleri bölgede, eğimli bir
arazide kuruldu.
Akaretler, 'sıraev'olarak
adlandınlan konut tipinin
Istanbul'daki en önemli ve
anıtsal örneğini teşkil edi-
yor. Yapımına I875'te ira-
de-i hümayunla başlanan
Akaretler sıra ev lerinin mi-
marı ise Sarkis Balyan.
Sıraevler kira konutu ola-
rak düşünülerek bunlardan
elde edilecek gelirle Azızi-
ye Camii'nın yapılması
planlanmış. Bunun yanı sı-
ra Akaretler'i, Abdülaziz'in
Dolmabahçe Sarayrndaki
ağalar için yaptırdığı da ri-
vayet edilır. Orta ve küçük
kentsoylu sınıfın konutu
olarak ortaya çıkan sıraev
tipi, Istanbul'daki konumu
ve mimari nitelikleri ile kent
tarihi ve sosyolojisi açısın-
dan son derece önemli ve-
rileroluşturan Akaretler'de
133 konut binmi bulunuyor.
Sıraev grubunun cephe dü-
zeni neoklasik olarak ta-
nımlanabilır.
Sıraevlenn restorasyon
çaiışması. 1987'denitibaren
Net Holdıng tarafından yü-
rütülüyor. 1997yılındabaş-
layan ilk kısım ınşaatı (A
Blok) tamamiandı. 28 ba-
ğımsız bölümden oluşan
binalar, işyeri olarak kira-
yaverilmeyebaşlandı. Pro-
jenin tamamı ofıs, dükkân.
lokanta, market, restoran,
kafe. apart otel ve otopark
olarak kiraya sunulacak.
Akaretler, 66 parsel üze-
nnde 39 bin metrekarelık
yapılar ve 18 bın metreka-
relık otopark binası ile top-
lam 57 bin metrekarelık bir
alana yayılıyor. 2000 yılı-
nın sonunda bitirilmesi
planlanan projenin tama-
mının maliyeti 32 milyon
dolar. Bugüne dek Akaret-
ler için 10 milyon dolarhar-
candı.
ESRA ALİÇAVUŞOĞLU
Bir kuşak. Atatürk'le yaşayarak büyü-
dü. Onun devnmlerini. ilkelerini kendi-
lerine yaşama biçımi olarak seçti. Fo-
toğraflannı evlerinin baş köşelerine as-
tı. Öyle ki, ilerlemiş yaşlanna karşın ma-
nevi borçlannı ödemek için hiçbir za-
man geç kalmadıklannı düşündü. Bura-
da öyküsünü anjatacağımız Vahide Ay-
tun da bu portrelerden bıri. Tanhın yap-
tığı bir yanlışın canlı tanığı olmuş. artık
görmeyi unuttuğumuz Istanbul hanıme-
fendılerinden. tşte o da. Atatürk'e olan
manevı borcunu, bu yanlışlığı düzelterek
ödüyör.
Akaretler'in öyküsü ise Vahide Ha-
nım' ınkınden daha eski. Beşiktaş' ın kal-
bı bu sıraevlerde kimler yaşamadı, han-
gı aşklar filizlenmedi ki... Ya o koca yo-
kuşa ne demeli? Istanbul'da yaşayıp da
oradan geçmeyen var mıdır acaba?
'Odayı hiç badana ettirmedik'
V'akıflar Genel Müdürlüğü'nden 49
yıllıgına yap- işlet-devret modeliyle Net
Holding tarafından kiralanan Akaretler
Sıraev leri'nin restorasyonunun bırinci
bölümü tamamiandı. Birçok tanhi yüze
ev sahipliğı yapmış Akaretler, ama bun-
lardan en önemlisi kuşkusuz ulu önder
Atatürk. Net Holdıng, Atatürk'ün kaldı-
ğı 76 numaralı evi müze haline getirme-
yi planlıyordu, ta ki Vahide Hanım tara-
fından müdahale edılene dek.
"Seksen yaşımdayım" diye başlıyor
söze Vahide Hanım; "senelerini vatanı-
na vermiş bir askerin kıayım." Ve baş-
lıyor hikâyesinı anlatmaya; "Yanüş ha-
nriamrtorsam. ilkokul üçüncii suuftav dıın.
Akaretler78 numarava taşındık. Daha tam
verteşmiştik ki bir gün kapı çalındı, bir
hanımefendi,* 'Ben Mustafa Kemal'in
kardeşi Makbule. bu evde oturduk, çok
hatıralanmız var. gezebilir miyim?" de-
di. Memnuniyetle içerive buyurettik. Evi
dolaştı. Orta katta, bahçeve bakan, du-
varian çivi delikleriy le kaplı oda için (he-
nüz badana dahi yaptırmamıştık) 'tşte'
dedi, 'ağabeyimın çalışma odası burası,
bu çivi delikleri de hantalannın açtığı çı-
vilerden kalma.' Odayı, orada oturdu-
ğumuz 20 yıl boyunca hiç badana ettir-
medik. O oda, o günden sonra benim >a-
tak odam oldu. Çh i delikleriv le dolu oda-
ya bakarken onun neler hissettiğini, kim-
lerie neler konuştuğunu hep merak ettim.
Bizim kuşak için ulaşılması zor, en büviik
önderdi o. Ama ben. onun çalışma oda-
sında kaiıyor. onun evinde yaşıvordum,
bundan daha büyük mutiulukolabilir nıi
bir insan tçin.*
Bununla birmez onun öyküsü, o gün-
den sonra sık sık Makbule Hanımlarla gö-
riişmeye başlarlar. Aradan yıllar geçer.
akıflar Genel Müdürlüğü'nden 49 yıllıgına yap- işlet-devret
modeliyle Net Holding tarafından kiralanan Akaretler Sıraevleri'nin
restorasyonunun birinci bölümü tamamiandı. Atatürk'ün yaşadığı ev,
Cumhuriyet'in 75. yılı dolayısıyla 29 Ekim'de müze olarak açılacak.
Vahide Hanım 17 yaşında bir genç kız-
dır artık. Geçen yıllar. Akaretler'in de çeh-
resinı degiştirmeye başlamıştır. Kent an-
layışının başlamasıyla 76 numaralı ev
dispanser yapılır. Bir gün e\e dönerken
dispanserin önünde toplanmış kalaba-
lıkla karşılaşır Vahide Hanım. Zamanın
valisi, Atatürk'ün oturduğu ev olarak
dispansenn bulunduğu yeri anlatmakta-
dır. Vahide Hanım müdahale etmek is-
ter, bir anda gazetecıler sarar etrafını.
Ama valı. konuşmasını tamamlamış ve
konu kapanmıştır. O günden sonra dis-
panserin önüne: "Atatürk burada otur-
muştur"yazılı tabela a.sılır (Yakın zama-
na kadar bu tabelayı görmek mümkün-
dü. Vahide Hanım çok uğraşırbuyanlış-
lığı düzeltmek için. Fakat bir sonuç ala-
maz *Hiçbir/3unaniçimesindiremedim
bunu. Bu kadar vakın bir tarih nasıl olur
da insanlara > anlış intikaJ eder. Fakat bü-
rün çabaianmız boşa çıktı."
Aytun, o günleri anlattıkça gözlerinin
içi gülüyor, heyecanlanıyor, belli ki ilk
gençliğininhoşhatıralangeliyoraklına.
Uyansıyla yanlışlık düzeltildi
Yıllar geçmektedir birbiri ardına. Ön-
ce babasının yaptırdığı apartmana taşı-
nırlar Akaretler'den; sonra evlenir. çocuk-
lan olur. onları büyütür, torunlanna gö-
zü gıbı bakar. Bugün 80 yaşındadır ar-
tık, tek başına oturduğu evinde gazete-
lerini okur. haberleri seyreder. Işte böy-
le birgünün sabahı gazetelerde; Akaret-
ler'in onarılacağını, Atatürk'ün evinin
müze >apılacağını ögrenır. Bir gazete
kupürü tekrar eski anılannagötürüronu.
Bir kez daha şansını denemeye karar ve-
rir. Oturur, Net Holding'e ve Beşiktaş Be-
lediyesı'ne bir mektup yazat* "Çok he-.
yecanlandım yazıyı okuduğumda... He-
men kâğıda kaieme sanldım. Yıllarca an-
latamadığım gerçekle bir kez daha yüz yü-
ze geldim. Sonuç alacağundan emin ol-
masam da bir kere daha denemeye ka-
rar verdim."
Belediye cevap vermez mektubuna,
ama Net Holding ilgilenir Vahide Ha-
nım'la ve randevu isterler. Doktor ve
avukat nezaretinde her şeyi anlatır Vahi-
de Hanım... Uzun sürmez cavap alması;
"Geçen gün aradılar. Bütün işlemlerin
tamamlandığuu, aynntılann tespit edil-
diğini söv lediler. Arşivden numaralar de-
ğişlirildiği için bir vanlışuk vapüdığuu,
78 numaralı evin 76 olarak değiştirüdiği-
ni belirttiler. O anki mutluluğumu anla-
tamam."
Vahide Aytun. artık çok huzurlu... Ba-
şucundaki Atatürk fotografına bakarak
yıllarca peşi sıra gelen bu yanlışın düzel-
tümes^4e bt>rcuıu>ötl<*tiığinıdüşünüyor.
Atatürk'ün Akaretler'de yaşadığı ev,
Cumhuriyet'in 75. yılı dolayısıyla 29
Ekim'de müze olarak açılacak.
Olüm deyaşamın birparçası
Robin JVilliams üçyenifilmle, ölüm üzerine üç ayrı öykü anlatıyor
KüJtür Servisi - Hollyvvo-
od'un en sevilen komedi oyun-
cusu Robin WiUiam$'ın son
filmi 'VVTıat Dreams May Co-
me' birkaç haftaya kadar Ame-
nka'dagösterimeginyor. Wil-
liams'ın başrolleri Annabella
Sciorra, Cuba Gooding Juni-
or ve Max von Sydow'la pay-
laştığı film, zorbirsoruyaya-
nıt anyor: "tki insan, ölümün
bile avıramayacağı denli bü-
yük bir aşkJa sev ivorlarsa bir-
birierini,aralanndaki ilişki bu
yaşamla ötesini a\ıran çizgiyi
aşacak denli derinse, neoJur?"
Williams'ın hazırlıklan sü-
ren iki >eni filmi de ölüm te-
masıylayakından ilintili. Wil-
liams, yıl sonuna dogru çe-
kimlerine başlayacağı 'Patch
Adams' ta, fılme adını veren
ve 35 yıldıralışılmış tıbbi yön-
temlerin dışında bir 'gûlümse-
me' terapisiyle hastalannı te-
dav i eden bir doktoru canlan-
dıracak.
Acı ve ilginç bir deneyim
Williams, bir sonraki proje-
si 'Yalancı Jacob' ile de Ho-
locaust trajedisine ironik bir bi-
cimde >aklaşmayı tasarlıyor.
Aşağıda sizlere, Italyan La
Stampa gazetesinin Willi-
ams'la yaptığı söyleşiden ke-
sitler sunuyoruz.
- Yeni fUminiz What Dre-
ıms May Come'da canlandır-
Jığuıc karakter hangiyönüy-
eetkiledisizi?
Bundan sonraki yaşamı,
cennet ve cehennem kavram-
annı algılama biçimi hoşu-
na gitti en çok. Bu filmi çek-
nek. bizler için hem acı v eri-
;i hem de ilginç bir deneyim
»ldu. Her çalışma gününün
onunda eve döndüğümüzde,
alelerimizin ne denli önemli
dduğunu düşünüyorduk.
-Filmdereenkarnasyondan
la sözedüiyorsanırım. Sizye-
ûden doguşa inanıyor nıusu-
ııız?
Evet. ben de yeniden dün-
ayagelmek, bu kez birbilim
•damı ya da müzisyen olmak
sterdim. Yaşamak istediğim
lönem ise kesinlikle Röne-
ans olurdu.
- Şimdi de sizi doktor Patch
Adams roiünde izie\eceğiz_.
Adams, 1960'lannbaşmda
üniversiteden mezun olmuş
bir doktor. O yıllarda doktor-
larla hastalan arasında belli
bir mesafe olması gerektiğıne
inarulırdı. Adams ise doktor-
hasta ılişkisınin olabildigince
yakın ve samimi olması gerek-
tiğini savunuyordu. Ben de
hasta ziyaretlerine gıttiğim-
de. onlann bu yakınlığa ihti-
yaç duyduklannı hissediyo-
rum Çevrelerinde asık surat-
lı ınsanlar görmek istemivor-
lar. Adams, Amerika'nm
önemli bir tıp dergisine yaz-
dığı makaleye 'Eğlenceli
Ölüm' adını vermiş ve maka-
lede konuyla ilgili görüşlen-
ni savunarak tıp dünyasında-
ki birçok kuralı yıkmıştı. Biz-
ler ölümden çok korkuyoruz.
oysa Adams ölümün de yaşa-
mın bir parçası olduğuna ınan-
mıştı. tıpkı doğum gıbi...
Gettoda gelişen öykü
- ttalyan meslektaşınız Ro-
berto Benignı de son filmi' Ya-
şam Güzeldir'de Holocaust
olayını işlemişti. Şimdi bazı
çevreterfDmlerinizi karşılaşnr-
ma eğilimi gösteriyorlar.
Henüz Benigni'nin fılmini
ızlemedim. ama bıldığım ka-
danyla onun filmi bırtopiama
kampında geçiyordu. Bizim
öykümüz ise bir gettoda geli-
şiyor. Filmlerin ortak yanı,
Holocaust terörüne ironik bir
yaklaşım getirmeye çalışma-
Robin
VVilliams,
reenkarnasvon-
dan söz eden
yeni filmi
"'WTıat Dreams
May Come'ın
ardından yıl
sonunda
çekimlerine
başlanacak
Patch
Adams'ta, filme
adını veren ve
35 yıldır
alışılmış tıbbi
yöntemİerin
dışında bir
'gülümseme'
terapisiyle
hastalanru
teda\i eden bir
doktoru
canlandıracak.
Aktör, Sonraki
projesi 'Yalancı
Jacob* ile de
Holocaust
trajedisine
ironik bir
biçimde
yakJaşmayı
tasarlıyor.
lan. Ancak bu, Amerikahlar
tarafından kabul edılmesi güç
bir yaklaşım. Onlar bu kâbu-
su şahsen yaşamadılar ve get-
tolarda ya da toplama kamp-
lannda karşılaşılan olaylann
trajikomik yanlanndan haber-
leri yok.
-Son dönemdeçok fazla ça-
hşıyorsunuz. Bu.Oscarödiilü-
nün verdiği bir enerji mi aca-
ba?
Hayır. bu projeler ödül al-
madan önce de gündemdeydi.
A>nca üç kez aday gösterildik-
ten sonra Oscar'ı bana ver-
mekten başka çareleri yoktu.
çünkü bir dahaki sefere beni
"t'ç kez kaybeden Williams"
diye sahneye çağırmak zorun-
dakalacaklardı.
Somuncuoğlu'nun 'Otto
Woman' sergisi Aya Irini'de
Kültür Servisi - Reyyan Somun-
cuoğiu'nun Osmaniı dönemının ün-
lü kadın sultanlan Hürrem. Kösem.
Naksidil ve Safiye'yi tarih kitapla-
n arasındakı tasvirleri ile canlandır-
dıgı resimleri 1-10 Eylül tarihleri ara-
sında Aya lrini'de sergilenecek.
Ressam Re>yan Somuncuoğ-
lu'nun resmettigi v e yaşadıklan dö-
nemde Osmaniı hanedanında ge-
rek dünyaya getırdikleri ünlü padi-
şahlar v e gerekse saray entrikalan
ile söz sahibi olarak tarih sayfala-
rına geçen Hürrem (Kanuni Sultan
Sülevman'ın kansı), Kösem (l.Ah-
met'in kansı), Safiye Sultan (3. Mu-
rat'ın kansı) ve Nakşidil'e (Abdül-
hamit'in kansı) ait 18 eser izleyi-
cilerin beğenisine sunulacak. "Ot-
to VVoman" başlık-
lı sergide aynca sul-
tanlann eşlerinin re-
simleri de yer ala-
cak.
Ressam Somun-
cuoğlu'na tarihin
kapılannı aralaya-
rak yardımcı olan
Cemal Kutay ser-
giyle ilgili olarak
"Ceçmişimizin sis-
lereitilmişgerçekle-
rini, genel kavram-
lan cesaretle aşarak tarihin fırça ile
de yazüabiieceğinin örneğinj vermiş
otma himmetine hav ranhk duydum"
dıyor.
Yaklaşık iki yıllık birçalışmanın
ürünü olan "Otto VVoman" sergisi
10 Eylül'de sona erecek.
Istanbul Devlet Güzel Sanatlar
Akademisi Yüksek Resim Bölümü
mezunu olan Reyyan Somuncuoğ-
lu, ilk kişisel sergisinı 1986 yılın-
da açtı. Bugüne dek 6'sı kişisel ol-
mak üzere birçok karma sergide yer
alan Somuncuoglu. geçen yıl Istan-
bul Deniz Müzesi'nde "Saltanat
Kayıklan" başlıklı bir sergi açmış-
tı. Sanatçının son sergisi "Yansı-
malar" ise geçen günlerde Bodrum
Kalesi'ndeyeraldı.
Olimpiyat 30 Ağustos 'a dek sürecek
Satrancm geleceği irdelendi
Kültür Servisi - Istanbul'da
düzenlenen Dünya Çocuklar Satranç
Olimpiyatı çerçevesinde geçen gün
'SatrançveGetecek' konulu paneldü-
zenlendi. Panele yönetici olarak Yıl-
dınm Aktuna. Bener Cordan'ı tem-
sılen MehmetTemel. Emrehan Ha-
lıcı. Şeref Oğuz, Kahraman Olgaç,
TevfıkSarpkaya ve Evgeni Vasiukov
katıldı. Açılış konuşmasını yapan Ak-
tuna, insan beyninin genç kaldığı sü-
rece bedeninin de genç kalacağıru,
bunu sağlamak için ise beyin cimnas-
tığı yapmak gerektigini, bunun için en
güzel yollardan birinin de satranç ol-
duğunu söyledi.
Satranç neden önemli, satrancın in-
sana yararlan. satrancın bir eğitim
aracı olarak kullanılması, satranç ko-
nusunda Türkiye nerede? Satrancın
tarihçesi ve bugünkü durumunun ir-
delendıği panelde. Mehmet Temel;
zorunlu eğiticı kolun mevzuata ko-
nulduğunu, fakat bunun da yeterli ol-
mayacağını, eğitime daha çok ağırlık
verilmesi gerektiğini vurguladı. Sat-
rancı ülke geneline yaymayı hedefle-
diklerini açıklayan Tevfik Sarpkaya.
bu sporun çok ucuz oldugunu: herhan-
gi bir sınıfta ya da bir spor salonunun
fuayesinde oynanabıleceğinı. ancak
bu oyunu öğretecek eğitımcılere ihti-
yaç oldugunu da sözlerine ekledi. Sat-
ranç milli takım antrenörü Evgeni Va-
siukov satrancın uluslararası bir ileti-
şim aracı oldugunu kaydetti.
Dünyayı ve hayatı bir satranç tah-
tasına benzeten Emrehan Habcı da
satrancın hem eğlendirici bir oyun
hem de bir stratejı savaşı oldugunu ve
insana bir adımı atmadan önce diğe-
rini düşünme alışkanlığını kazandır-
dığını ifade etti. Satranç konusunda
Türkiye'nin nerede oldugu konusun-
da konuşma yapan Kahraman Olgaç
ise Vedat Koçak'ın son otuz yıhn en
1yı satranç oyununu oynayan kişi se-
çildığini hatırlattı.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Yeni Gözler
Edinebîlmek...
Şöyle diycx Marcel Proust: "Gerçek keşifyolcu-
luğu, sadece yeni yerter görmek değildir, fakat yeni
gözlere sahip olabilmek demektir."
Çok temel bir gerçeğin en yalın biçimde dile geti-
rilişi.
Öte yandan ders almasını bilenler için de, en va-
him yanlışJardan birine doğrudan atrfta bulunan bir soy-
lem.
Yüzyılımızın en büyük kültür tarihçilerinden Egon
Friedell, Yeniçağın Kültür Tarihi adlı başyapıtının bir
yerinde şöyle der: "İnsan bedeninin güzelliğı hep var-
dı, ama bu güzelliğı ilk 'görenler', antikçağ Yunan
dünyasının sanatçılan oldular..."
Neden peki? Bu güzellik yaradılışından bu yana
hep vardı da, neden ilk kez ancak binlerce yıl sonra
layıkıyla görülebildi?
O güzelliği gören sanatçılar, fefsefeyi yaratan, bir baş-
ka deyişle sistemli düşünmeyi bir yaşama biçimine
dönüştüren bir toplumdan geliyoriardı da, ondan!
Düşünce de hep vardı; ama düşüncenin sısteme
kavuşması, yani neden-sonuç ilişkileriyle üretken bir
yörüngeye oturması için ta 10 6. yüzyıla kadar bekle-
nilmesi gerekti.
Evren, hep vardı. Ona sonradan eklenen insanoğ-
lu da binlerce yıl boyunca salt onun çıplak varoluşuy-
la yetindi. Ama evren, ancak Milet'li Thales'in: "Ev-
renin ilk maddesı nedir?" diye sormasından sonradır
ki düşüncenin de nesnesine dönüştü. Çünkü insanoğ-
lunun binlerce yıllık evrene bakma serüveni, Thales'e
yetmemişti.
O, kendisinden öncekiler gibi değil, fakat yeni bir
gözle bakmış, bu bakış da onu görmeye ve bilme tut-
kusuna götürmüştü.
Çünkü Thales, artık insanoğlunun düşünme süre-
cinin belli bir aşama noktasında yer alıyordu.
Proust'un yazımın başında alıntıladığım sözüyle be-
lirtmek istediği, insan gözündekı fızıksel değişim de-
ğil elbet. Gılgamış'tan ya da Akhilleus'tan bu yana
göz denen organ, büyük fiziksel değişımler geçirme-
di.
Ama gözün beyne ilettiklerinin insan zihninde işle-
niş biçimi değişti ve hep değişmekte.
Proust'un dile getirmek istediği de bu; yani göz yo-
luyla algılananlan hangi düşünsel düzlemde. hangi bi-
rikjmlerle işlediğimiz; hatta -insan olsun, yer olsun- *ye-
ni'ye bakarken onu görebilmemizın yeni bilgileredin-
me gereksinıminı de duyup duymamamıza bağlı ol-
duğunun bilincine varmamız...
Insanlığın tarihi boyunca evrimden yana düşünce-
nin, evrimi yadsıyan inanç karşısında hep vermek zo-
runda kaldığı savaşım da Proust'un özdeyişindekı
gerçekten kaynaklanmadı mı?
O düşünce ki, varlığının temel koşulunu süreklı bil-
giyle beslenen bakış açılannın hep yenilenebilmesin-
de arar.
Ve o inanç denen tutum ki, farklı bakmayı, farklı so-
rular sormayı, şimdiye kadarkilerden farklı yanıtlara var-
ma çabasını, kendi düzmece ve köksüz egemenliği-
ne hep düşman olarak görür!
Günürhüz Türkiy^i'nde yaşa'dıRfanmlz da Bundan
farklı değil.
Geçmişte, onyıllar boyunca siyasal hesaplaria "da-
ha inanır" gözükmek için çağcıllıktan, "yeni bakabıl-
mek'ten verilen inanılmaz ödünlerin meyvesini, ikti-
dar yolunu inanç sömürüsünde arayan partilerfe top-
ladık.
Teknolojideki ilerlemelerin, ancak o teknolojinin
sunduğu olanaklan dünyaya hep yeni gözlerle bak-
masını bilenlerce değertendirilmesi koşuluyla bir an-
lam taşıyabilecegı gerçeğini, kimi zaman "hoşgörü'söz-
cüğünün arkasına sığınarak rahatça göz ardı ettik.
Eğer laiklik gıbi son derece yaşamsal bir konuda,
demokrasinin en önemli temel taşlanndan birinin yo-
rumunda, bugün ağırlık noktasını türban tartışması-
nın kısırlığıntn oluşturduğu, daracık bir alana hapsol-
duysak ve üstelik türiü tutum ve davranışlanmızla bu
mapusluğu benımsediğimızin işaretı veriyorsak, yeni
gözler edinebilmek için daha epey yolumuz var de-
mektir.
Bugün vardığımız noktada laiklik konusundaki "hoş-
görümüzü(!)", üniversitelerde çağcıl kıfık kıyafet yö-
nergelerini uygulamaya çalışan rektörlerin karşısına
inanç özgüriüğü ilkesiyle karşı çıkacak kadar ileri gö-
türmekteyiz.
Diyoruz ki: "İstediğigibi ve inancınagöregiyinmek,
herkesin hakkıdır."
Güzel.
Peki, bu hakka dayanarak cami ya da kiliselere is-
tediğiniz kılıkta girebilir misiniz?.
Hayır.
Peki. bu hakka dayanarak -örneğin üniversiteler ve
devlet daireleri gıbi- kamu kurumlannda istediğıniz kı-
lıkta eğitim görüp çalışabilir misiniz?
"Hoşgörü" adına bugün ülkemizde bu soruya - "ay-
d/n"siyasetçilerin kimileri de dahil!- verilmek istenen
yanıt, 'evef'tir.
lyi de, bir hakkın yalnızca inanç adına kısıtlandığı
ya da kısıtfanmadığı bir ortamda, laıklikten nasıl söz
edilebilir?
Züirü Uvaneli'den halk konserî
• Kültür Servisi - Zülfü Livaneli, Cumhuriyet'in
75. Yılı Kutlamalan kapsamında Istanbul'da
ücretsiz halk konseri verecek. Livaneli. 30 Ağustos
günü saat 20.00'de Zeytinburnu Kazlıçeşme'de
vereceği konserde orkestrasıyla birlıkte eski ve yeni
parçalannı seslendirecek.
Hnhrlık Kulesi'nde tiyatro
• Kültür Servisi - Geçen sezon Antalya Kültür
Merkezi'nde sahnelenen 'Ada' adiı oyun, 22
Ağustos gününden itibaren her cumartesi saat
21.00'de Hıdırlık Kulesi'nde seyirciyle buluşuyor.
Athol Fugard'ın 'Ada' oyununu oynayan Tiyatro
Atölyesi, tiyatro sanatını alışılmış salonlann dışma
çıkararak farklı ortamlarda, farklı seyirci gruplanyla
buluşmayı amaçlıyor. Aynntılı bilgi için 243 12 68
numaralı telefon aranabilir.
BUGUN
• tFSAK'ta 19.30 ve 20.15 saatlerinde Öktem
Küsrü'nün katıldığı 'Hindistan ve Nepal" konulu
saydam gösteri izlenebilir.
• RUMELİHİSARJ nda saat 21.00'de Mustafa
Sandal konseri yer alıyor.
• ENKA VAKFI'nda IBB Şehir Tiyatrolan, saat
21.15'te 'Silvanlı Kadınlar'ı sahneleyecek.
• AMFOR MÜZİK FESTtVALİ kapsamında Izmir
Devlet Senfoni Orkestrası, saat 21.00 de Efes Anfik
Tiyatro'da açılış konseri verecek.