Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 AĞUSTOS 1998 S
OLAYLAR VE GORUŞLER
Çağdaş Yamyamlar
Prof. Dr. ÇETİN YETKİN
• nsan doğas'ndan söz ede-
h riz. Böyle dediğımızde
• anlatmak istedığımız şey,
I insanın degişmeyen ve
I kendine özgü dogal bir
m yapısı oldugudur. 'İnsan-
lık tarihi' dediğimizde ise, ta ilk gün-
lerinden bu yana 'insan' denen varlı-
ğm özündehep aynı kaldığı düşünce-
si gizlidir. Öyle olmasaydı da özü de-
ğişseydi insanın. 'insanhk tarihi' de bir
noktada biter, başka bir varhğın, söz
gelimi üstiin insan'ın tarihi baslardı.
Ama bunun yanı sıra da, belli zaman
arahklannda duraklama ve hatta ge-
rileme dönemleri yaşansa da, tarihin
hep ileriye doğru gittiği, insanın oda-
ğı olduğu yapılann gelışmesinin öy-
küsü olduğu da bir gerçektir. İnsan,
yamyamlıktan ve mağaralardan bu
günlere gelmişse, bunun nedenı zama-
nın insan üzerindeki ilerletici, geliş-
tirici etkisidir.
İnsanın özü, doğası aynı kalmasına
karşın böylesine ilerleyip gelişmesı
birçelişkı değil midir? Bu soruya doğ-
ru yanıt verebilmek için her şeyden ön-
ce ilerleme ve gelişimin hangi alan-
farda olduğunu saptamak gerekir. In-
"s^nın tarih boyunca ilerleyip gelişme-
Sıvbaşlıca bilim ve teknoloji, üretim iliş-
~3c
îîer
> alanlannda olmuştur. Bu süreç-
r1e.yeni kavramlar, düşünce sistemle-
ri de bulunmuştur. Ne ki, bu arada ör-
^n'eğın insanın giyim kuşamı değişmiş-
tir, ama giyim kuşama gereksinme
Tjdgymasının nedenı değişmemiştir;
ateşi bulmuş, yiyeceğini pışirmeyi öğ-
renmiş, \itamin nedir anlamış, hatta
yemek hazırlayıp sunmayı ve bunları
yemeyı bir sanat düzeyine çıkarmış-
tır, ama ilkel insan niçin bir başka can-
lıyı boğazlayarak öldürüp yiyorsa gü-
niimüzün insanı da başka canlılan ay-
nı nedenle fakat bu kere mezbahalar-
da sağlıkh koşullarda boğazlar olmuş-
tur.
İlkel insan düşmanını kaya parcası
ile, okla, mızrakla öldürürken günü-
müzün insanı ateşli silahlarla, uzak-
tan yönetilen füzelerle, kitle imha si-
lahlarıyla öldürmeyi başarmıştır. İn-
sanın bilim ve teknolojide. felsefede,
üretim ılişkilerindegeçirdiğı evrim, do-
ğal ve öz yapısında görülmez. Söz ge-
limi, önceleri avını yakalamak için
yorucu bir uğraş v ermek zorunda kal-
mış olan insan, öldürerek etını yiye-
ceği canlılan bir süre sonra evcilleş-
tirmeyi başararak elinin altında tutma-
ya ve canı istediğinde kesip yemeye.
butürbesinkaynaklannınsayısınıbi-
iimsel yöntemlerle çoğaltmaya ba§-
larnıştır.
Önceleri, av alanlannı korumak için
başka insanlarlaboğazlaşan insan. bu-
gün vatandaşı olduğu devletin örgüt-
lü gücünü kullanarak ve bu kez bilim
ve teknolojinin sağladığı silahlarla
boğazlaşmaktadır. Düşünsel alandaki
gelişmelerde onu bu kitlesel öldürme-
lerde haklı gösterecek düşünsel ge-
rekçelerle donatmaktadır. Örgütlen-
meyı başaran insanın ilk işlerinden
biri, emeklerini sömürmek için baş-
ka insanları köleleştirmek olmuştur.
Günümüzün modern köleleri ise yine
emekleri sömürülen ışçilerdir. Libe-
ralizm felsefesı de bu sömürünün ge-
rekçesidir. Kara derili insanı köleleş-
tiren beyaz derili insana ırkçılık ku-
ramlan yardımcı olmuştur. Dinsel ide-
olojiler, kitle kıyımlarının haklılık öl-
çütleri görevini görmüşlerdir.
Bilim-teknoloji ve felsefede birdev-
rimi gerçekleştiren Avrupalı insan, bu
alandaki ilerlemesinden, yeryüzünün
geriye kalan yerlerindeki insanlan ca-
nı istediğinde öldürmek. köleleştir-
mek ya da emeklerini ve maddi deger-
lerini sömürmek için yararlanmıştır.
Tarihin ilerleme gelişme olarak be-
lirlediği bir başka olgu da, toplum-
sal-siyasal örgütlenmedir. Ne ki, bu
alanda daha ıleri bir aşamaya ulaşmış
olan insan, bu üstünlüğü sayesinde, bu
açıdan geri kalmış olanlann kanını, ca-
nını, emeğinı sömürmüştür ve sömür-
mektedir.
Nasıl ki ilkel insan kabile düzeyin-
de örgütlenmeyi başardığında henüz
bu aşamaya ulaşamamış ve sürü du-
rumunda yaşayan insanların elinden
yiyeceğini alabılmişse, karşı koyma-
ya kalktıklarında da haklanndan ge-
lebılmişse tıpkı öyle... Bu "Ueri" in-
sanJar için tehlike, kendilerine göre ''ge-
ri'' insanlann da aynı toplumsal-siya-
sal örgütlenme düzeyine ulaşabilme-
leri, aynı bilimsel-teknolojik düzeyi ya-
kalayabilmelen ve böylece de, karşı
koyabilme olanağına kavuşabilmele-
rıdır. Emperyalizm aşamasında bulu-
nan 'ileri'emperyalist-kapitalist insan
için, sömürdüğü ülkelerin bu karşı ko-
yabilme olanağını elde edememeleri,
ana amaçlardan biridir. Bu amacı ger-
çekleştirmeleri için de ellerindeki en
güçlü sılah 'kültür' birikimleridir. Bu-
nun adına da 'kültür emperyaiizmi' de-
nir. Bu yolla görecelı geri insan, ileri
olanın hep doğru. hep haklı olduğu-
nu düşünmeye başlar ve onun buy-
ruklannı kendiliğinden yerine getirir
olur.
EmperyalistBatıIı ülkelerin, çoku-
luslu şirketleri sömürü alanlannı da-
ha da genişletsin diye uyguladıklan am-
bargo yüzünden Kuzey Kore'de nar-
koz bulunamadığı için bağırtıla ba-
ğırtıla ameliyat edilen ve sonra da an-
tiseptık yoklugu nedeniyle ölen insa-
nın yazgısı ile yamyam türdeşlerince
öldürülüp yenilen insan yazgısı ara-
sında özünde ne başkalık vardır? Baş-
kalık, kendine uygardiyen insanın bu-
nu uygarlık adına yapıyor gözükme-
sinden öte değildir. Ya da Irak'ta am-
bargo yüzünden ölen çocuklar!..
Diyeceğim o ki, insan özünde hiç de-
ğişmemiştir. Değişiklik bu özün göz-
lerden saklanmasında, ama daha etkin-
lik kazanmasındadır. tnsan haklan,
kureselleşme, özelleştirip yabancılaş-
tırma, çok yanlı yardım antlaşması bu
çerçevede değerlendirilmelidır.
lnsanlar içinde kendilerine Türk
denen bizler. üzerinde yaşadığımız
topraklan, bilimsel-teknolojik ve dü-
şünsel alanda 'ileri' gitmiş olan Batı-
lılann av alanı olmaktan Atatürk'ün
önderliğinde giriştiğimiz Ulusal Kur-
tuluşSavaşıdiyetarihegeçen birölüm-
kalım savaşımı sonunda kurtarmışız
ve kendi varlığımızı sürdürebilmek
için sınırlarla çevirmişiz. Yabancıla-
nn sömürü aygıtları olan işletmeleri
ulusallaştırmışız. 'İleri' ınsanlannki-
ne koşut bir toplumsal-siyasal örgüt-
lenme sürecine girmişiz. Tarihten de
ders alıp, başkalannın kanı ile canı
ile beslenmenin sonu gelmez bir bo-
ğazlaşma olduğunu anladıgımız için
de kendi emeğımizle yaşamımızı sür-
dürmenin yollannı aramışız. Buna ko-
şut olarak da, insanımızın başkalann-
ca sömürülmemesi için önlemler al-
mışız. Ama biçimi uygarlaşmış, özü
yamyam kalmış olan ve tarihin taktı-
ğı adla emperyalist diye anılan insan-
lar ve onlann fslam dininden olanla-
rı Batılılara kul köle ermek için köse-
menlik yaptırdıkları Arap ileri gelen-
len, yine saldınya geçmiş bulunuyor-
lar.
Varlığımızı korumak ıstiyorsak, Ulu-
sal Kurtuluş Savaşı'mızın bizlere oluş-
turmamızı sağladığı savunma düzen-
lerimlz'in üzerine titremelıyiz. Bun-
ların başında da. ulusal devletimiz,
ulusalcılığımız, anti-emperyalistliği-
mizgelir.
Avrupalı ve Amerikalı insanın, ar-
tık emperyaiizmi geride bıraktığını. in-
sanlığı yüceltecek değer yargılarını
savunur olduğunu, insan haklannın
gözeticiliğini yaptığını sanmak, onun
'insan-üsrü' bır yaratık olduğuna inan-
mak demektir. Buna inanmak ise. kül-
tür emperyalizminın tutsağı olmak-
tır.
Şosyal Uzlaşma ve Ulusal Meslek Standartlan Kurumu
-•cTOMRİS ÇAVDAR Yüksek Endüsth Mühendisi
vrupaBirliği nen, 89/48/EEC sayılı Av-
tarafından
kabul edil-
miş olan te-
.mel hak ve
arasında yer
. ajan ve birliğe üye olan ül-
Ice vatandaşlannın yerleş-
t .rpe, iş edinme, işgücünün
serbest dolaşımı biçimin-
•,de sağlanan olanaklar, mes-
••Jejcsel eğitimin yapılması.
-^nesleksel yeterliliklerin
tanınması ve mesleklerin
•uygulanması konulannda.
Avrupa'nın hareket nokta-
- sim olifşturffıaktadrr. Av-
rupa Birligi iîebütünleşme
"sOreciride^ rne^lfetçsel dip-
lo'ma, belge ve belgelen-
dirmeye doğrudan deği-
rupa Konseyi direktif öne-
risine göre. birlige üye ül-
kelerden herhangi birisin-
de iş başvurusunda bulunan
kişilerin, sahip olduğu dip-
loma ve belgelerin kabul
edilmesinde, o ülkenin va-
tandasları iie aynı haklara
sahip kılınması hedeflen-
mektedir. Bu bağlamda,
çeşitli ülkelerdeki işveren-
lerce, öbür ülkelerden ge-
len işgücü niteliklennin is-
tihdama yönelik olarak de-
ğerlendirilmesinde ve ge-
liştirilmesinde, mesleksel
eğitim alanlannda. "mes-
lekstandartlan,ölçme-dc-
ğerlendirme ve belgelen-
dirme" konuları giderek
önem kazanmaktadır.
AB'ye üye bazı ülkelerde,
bu alandaki etkinliklerin
düzenlenmesi ve gerçek-
leştirilmesi amacı ile çe-
şitli ve farklı yapıda ku-
rumlar oluşturulmuştur.
Ulusal düzeyde meslek
standartlan, ölçme ve de-
ğerlendirme ve belgelen-
dirme etkinliklerinin yü-
rütülmesini sağlayacak ve
(ürün standartlarının ge-
liştirilmesi ve belgelendi-
rilmesi işlevlerini yürüten
kurumlardan bağımsız ola-
,*ak) süfdüreçek,,üçlü yapı-
da (devlet, işçi ve işveren)
^yeni birJpjrumun olusturul-
ması. bir gereksinim ol-
maktan öte, birzorunluluk
durumuna dönüşmüştür.
Bu zorunluluğu yaratan te-
mel öğeler ve etmenler şun-
lardır:
Sos>al uzlaşma: Siyaset
sosyolojisi dilinde neo-kor-
poratizm ya da demokra-
tik korporatizm adı veri-
len sistem; devlet, işçi ve
işveren örgütlennın, işsiz-
ligin önlenmesı, çıkar çe-
lişkilerinin en aza indiril-
mesi, gelir dağılımındaki
dengesizlilderin giderilme-
si ve benzerı temel sosyal
ve ekonomik politikalann
oluşturulmasında sağlana-
cakgörüş birliğine dayan-
;
n4i.üwiır. -İİ çkiyapıda IB*
lajma*" ilkesinc dayanan
neo-korpbratifsisic^Jenn.
en belirgın örneJtte^ı/A'K
manya, Avusturya, Hollan-
da ve Iskandinav ülkeleri
ile Avustralya'da görülmek-
tedir.
Öte yandan, Sosyal Di-
yalog, geniş anlamı ile, top-
lumdaki çeşitli çıkar grup-
lannı temsil eden işçi (iş-
gören) ve işveren üst örgüt-
leri ile devlet arasında ku-
rulacak ilişkiler ve izlene-
cek sosyal ve ekonomik
politikalann saptanmasın-
da işbirliği olarak tanımlan-
maktadır, Sosyal Diyalog,
bu yönüyle sosyal uzlaşma-
nın da temelini oluştur-
maktadır. İş yaşamındaki
değişimler. sosyal yaşam-
•dalfi taraftenn, "sosyaldi-
yaloga" yönelmelerine yol
açmaktadır. Bu gelüşme-
' ler, bir yandan işgdcünün
sektörel dağılımını etkile-
HTAS DANIŞMA MERKE2LER1 VE BAĞL1 OLAN 0-322) 322 6« 68 (HATA • AC •"•-;;«! (0-264)278 10 79 • AFYOH (D-272) 215 42 52 • AĞRI (0-472) 215 28 65 • AKSARAY (0-382) 212 59 5i 2'3 26 0 6 -
-MASYA (0-358) 513 33 67 • ANKARA (0-312) 36' - ;ANKIRI. ISPARTA.KIRIKKA.E rOZGAT) • ANTAKYA (0-326) 216 15 94 • ANTALYA (0-242) 243 02 03 (BURDUR) - BALIKESİB (0-266) 245 93 14 242 31 31 •
»FİUM (0-364) 213 22 54 • DENIZU (0-258) 261 39 15 • DiYABBAKIR (0-412) 221 50 60 - 221 24 49 (BATMAN HAKKARI MARDİN SİIRT ŞIRNAK) • ELAZIĞ (0-424) 218 34 72 237 88 91 (BINGOL BITUS MUŞ TUNCELI,
(AN) • ERZINCAN (0-446) 214 80 33 (3 hat) (AROAHAN. IĞDIR KARS) • ER2URUM (0-442) 218 82 02 - 235 05 40 • ESKIŞEHIR 10-222) 221 09 99 (BİLECİK, KÛTAHYA) • GAZIANTEP (0-342) 220 70 31 - 220 20 11 IKILİS.
İANLİURFA) -GİRESUN (0-454) 212 74 19(3 hal PBX) (ORDU) • ISTANBUL (0-216) 309 54 10 (PBX| (BARTIN BOLU BURSA ÇANAKKALE EDIRNE KARABUK KIRKLARELI KOCAELI TEKIRDAG YALOVA ZONGULDAK) •
ZMIR(0-232)85313 00-853 13 13(AYCMN MANİSA MUĞLA, UŞAK) • KAHRAMANMARAŞ (0-344) 231 42 19 • KARAMAN (0-3381 213 50 71 (2 hal) • KASTAHONU (0-366) 214 19 31 • KAYSERI (0-352) 245 04 00 (20 hat) (KI8R1S,
l.HSEHIR) • KONYA (0-332) 251 04 14 (2 hal) • MALATYA (0-422) 322 76 66 325 46 61-68 (ADIYAMAN) • MERSIN (0-324) 327 39 60 (5 hat) • NEVŞEHİR (0 384) 213 75 05 • NİĞDE (0-388)213 44 26 • RIZE (0-464) 213 18 73
3 hat) (ARTVİN) • SAMSUN (0-362) 266 67 29 (TOKAT) • SIVAS (0-346) 225 05 05 • SİNOP (0-368) 261 15 44 • TRABZON (0-462) 321 22 03 321 17 36 (BAYBURT. GUMUŞHANE)
/ÛS VATAŞ HOME MAÛAZALARI ADANA t*sa< YaBş Hnme 233 26 29 •ANKARA Çirtaya YaBş Home 438 62 33 • D*men Yataş Home 479 89 34 • Haskö» Yalaş Home 339 99 41 • KüçafceM Yalaş Hon» 447 06 68 (3 hat) • S**» Vadaj Horoe348 67
M 69 •AVrAİ.YAYaeşHom»2471722 • BAUKESİR rataş t*me24231 31 -244 98 29 • ELAZK3 YaBş Home 236 37 38 • ERZİNCAN YatasHome2148033 •GAZIANTEP YalajHCTıl»22070 31 • IĞCKR YaBf Homo2279042 • (STANBUL Say*dûzû
*
v
* a 5
Home 852 03 50 (3 hal) • Modofco Yalaş Home 364 55 43 - 420 36 43 • Şışl Yalaş Home 230 77 73 • KAYSERI Yalaş Home 235 73 30 • MALATYA Yataş Home 322 76 66 - 325 46 61 68 • MERSIN Yataş Home 327 36 «
la k»mpanya T C Slnavı ve Tıcaret Bakanl,jrnın 25 Marıı 1994 tarıh ve 71940 lavıh t e b l ı | hükümler<ne uygun olarak vapılmaktadır Fıyatlara KDV dahıldır Ver|i oranlarında olabılec«k
*e|l|tkhlcler f.yaılara avncn yanntılacakttr Talepler ıtok ve ürettfn olanakları dahıhnde karjılanacakı.f Bu kampanya Yaıa| A Ş nln labıt fıyat garantııı altjndadır Fıyatlarımn Türk L ı r t n dır
mekte. biryandan da işgü-
cü hareketliliginin saglan-
masında ve daha da öte,
meslek kazanımına yöne-
lik olarak, egitim alanında,
işçi ve işveren kesimlerinin
yakın işbirliğinı zorunlu
kılmaktadır.
Sosyal diyalogda taraf-
ların katılımının nasıl sag-
lanacagı ve diyaloğun ne
yolda kurumsallaşacağı-
nın belirlenmesi büyük
önem taşımaktadır. tlgilı
taraflann uygulamalara ka-
tılımı.saltdinlemeyoluy-
la gerçekleştirilen edilgin
katılımdan alınan kararla-
fp etkin biçimde katılıma
|adar, değişik^oran|arda
gerçekTeşebîlmelctedir.
Benzer biçimde, degişik
ölçülerde, eşit haklara sa-
hip bulunmaktan birlikte
yönetime kadar degişebi-
len biryönetim anlayışı da
gözlenmektedir. Bu bağ-
lamda, çalışmalann sağ-
lıklı yürütülebilmesi ve ka-
bul görmesi yönünden, ola-
bildigince dengeli bir ka-
hhm anlayışı hem karar al-
ma sürecindeki ve hem de
uygulama aşamalanndaki
kararlılık ve tutarlıhk yö-
nünden büyük önem taşı-
maktadır..
Sosyal uzlaşmamn ku-
rulacak sistem açısından
önemi: Üçlü yapının ko-
runduğu ve sosyal uzlaş-
mamn işlerlik kazandığı
ülkelerde, aşağıda açıklan-
maya çalışılan temel öge-
lerden bazılan ülkemiz yö-
nünden de geçerlidir:
a) Çeşitli çıkar gruplan-
nı temsil eden oldukça üni-
ter ve merkezi yapıda ör-
gütlerin (işçi ve işveren).
sistem içerisinde yer alma-
sı ve ülkedeki mevcut si-
yasal sistemin merkeziyet-
çi olması.
b) llgili taraflan temsil
eden bu örgütlerin, karşı-
lıklı olarak, yükümlülükle-
rini yerine getirebilmeleri
bağlamında, üyeleri üze-
rinde, yeterli derecede sos-
yal denetime sahip olma-
lan.
c) Sendikacılıgın örgüt
yapısının, sektörel, endüst-
ri işkollanna dayalı ve mer-
kezi bir görünümde olma-
sı.
Daha önce de değinildi-
ği gibi, işçi (işgören) ve iş-
veren kuruluslannın, mes-
lek standartlan, ölçme-de-
ğerlendirme, belgelendir-
me ve mesleksel eğitim ko-
nulannda işbirliği etmele-
ri, sosyal ve ekonomik ko-
nulardaki hizmetlerin et-
kinleştirilmesi ve çalışma
koşullannın iyileştirilme-
si açısından da kaçınılmaz-
dır.
Benzer biçimde, Avrupa
Bırligi'ne üye ülkelerdeki
mesleksel egitim ve bel-
gelendirme sistemleri ince-
lendiginde, sosyal yaşam-
daki taraflann, sistem içe-
risindeki işlevlerinin daha
çok danışmanlık düzeyin-
de olduğu gözlemlenmek-
tedir. Ancak. özellikle Al-
manya ve Lüksemburg ör-
neklerinde, sosyal yaşam-
daki taraflann, karar alma
konumunda bulunduklan
ve sistemin işlerliğine doğ-
rudan katıldıkları görül-
mektedir. Bu konuda bir
başka örneği, Danimarka
oluşturmaktadır. Hollan-
da'da ilgilı taraflar, ulusal
düzeyde oluşturulan mes-
leksel eğitim komisyonla-
nnda etkin bırkonuma sa-
hiptır. Komşumuz Yuna-
nistan'da ise ilgili tarafla-
nn, mesleksel egitim ve
belgelendirme etkinlikleri-
ne katılımı yönünden ge-
rekli çalışmalar başlatıl-
mıştır.
Sonuç: Meslek standart-
lan. ancak işgücü piyasa-
sındaki dinamiklerin araş-
tınlması ve tüm ilgili taraf-
lar (devlet, işçi ve işveren
üçlü yapısı içerisinde) ara-
sında varılacak uzlaşma
sonucunda geliştirilmesi
koşuluyla amacına ulaş-
maktadır. Devlet, işçi ve
işveren kesimleri olarak
ülkemizde bütün tarafla-
nn. ulusal düzeyde. ortak-
laşa olarak kabul ettiği
meslek standartlan, ölç-
me-degerlendirme ve bel-
gelendirme sisteminin. sek-
törel bazda uygulanması,
uyarlanabilir olması ve
gençlerin yetiştirilmesine
ve mesleksel egitime etkin
katılımına yönelik ve Ulu-
sal Meslek Standartlan Ku-
rumu'nun oluşturulması
için başta sosyal diyalo-
gun varlığı olmak üzere,
gereken öbür koşullar da
bulunmaktadır. Bu bağ-
lamda, çalışmalann sağ-
lıkh olarak yürütülebilme-
si ve kabul görmesi açısın-
dan hem karar alma süre-
cinde ve hem de uygulama-
lann işlerlik kazarıması açı-
sından, dengeli birkatılım
anlayışı giderek önem ka-
zanmaktadır. Sosyal diya-
log, Mustafa Kemal Ata-
rürk'ün daha 1923 yılında
dile getirdiği, ulusu oluş-
turan bütün kesımlerin, gö-
nenç (refah) ve mutlulu-
ğunun saglanmasını hedef
alan ve bu bağlamda deger-
lendirilmesi gereken top-
lumsal uzlaşmamn da da-
yanak noktasını oluştur-
maktadır. Sosyal diyaloğa
iş yaşamında özellikle sos-
yal yaşamdaki taraflan il-
gilendiren bütün aşama-
larda işlerlik kazandınl-
ması gereksiniminden ha-
reketle. söz konusu çalış-
malara süreklilik getiril-
mesi ve geliştirilmesi yö-
nünden hazırlanan "Türk
Meslek Standartlan Ku-
rumu Kuruluş Kanunu"
tasansı. tüm ilgili tarafla-
rın görüş ve onayına su-
nulmuştur. Ürün standart-
lannm geliştirilmesi vebel-
gelendirilmesi sisteminin
uygulamalanndan da ya-
rarlanılarak ve fakat bu uy-
gulamalan yürüten kurum-
lardan bağımsız bır şekil-
de, etkinliğini sürdürecek
üçlüyapıdaki Ulusal Mes-
lek Standartlan Kuru-
mu'nun en kısa zamanda
ve öncelikle kurulması ül-
kemiz açısından büyük
önem taşımaktadır. Başta
TBMM olmak üzere tüm
ilgili ve vetkilı kurum ve
kuruluşlann bu örgütlen-
meyi bir an önce gerçekleş-
tirmeleri beklenmektedir.
VEFAT
Merhum E--at EMncı ve merhume Zehra
Ekinci'nink'zlan
- emekli Top. Kur. Alb.
Süleyman Ekin.'"nineşi, Olcav Yezdani ve Oktay
Ekincı'nin a"nelen
- Z a h r a E k l n c i v e p
erviz
Yezdanı'nin ka>ı n v a l l d e l e r ı
' 'Pe k
- Z u m r ü
ve Haşirf Esat'ın sevgili "nenerı
leri
FERUZE
EKİNCİyaşama ve se»en
le n n e ve<ia e t t l
Cenazesi 26
Agustos 1ü 9
8 Çarşamba günü Üsküdar
Seyitahmet Defîsi Mescidi'nde kılınacak ıkindi
namazından sonra Üsküdar Seyitahmet
Mezarlıği'nda toprağa \erilecektir.
AİLESİ
Genel Başkanımız
Oktay Ekinci'nin annesi
FERUZE EKİNCİ
23 Ağustos 1998 Pazar günü
vefat etmiştir.
Oktay Ekinci'ye ve yakmlanna
başsağlığı dileriz.
MİMARLAR ODASI GENEL >fERKEZİ
ADANA, ANK.4RA. ANTALYA,
BALIKESlR, BURSA, ÇANAKKALE,
DENtZLt, DhARBAKIR.
ESKlŞEHtR, GAZtANTEP, tSTANBUL,
tZMlR, KAYSERI, KONYA, MERStN,
ORDU, SAMSUN, TRABZON
ŞUBELERÎ
BAŞSAĞUĞI
Gazetemız yazarlanndan Yüksek Mimar ve
TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Oktay
Ekinci'nin annesi, gazetemız muhabırlennden
lpek Yezdanı'nın anneannesı
FERUZE EKİNCİ
yaşama vedajymıştır. Ar|<adas[aQmıza \e
başsağhğı dılenz.
CUMHURİYEt ÇALIŞANLAÜiyU
VEFAT
Baromuzun 8186 sıcıl sayısında kayıtlı
AVUKAT
ABDULLAH
BAYRAKTARvefat etmiştir Azız meslektaşımızın cenazeM 25 8 1998 Salı
günü (bugün). ICaracaahmet Camjı'nde kılınacak öğle
namazını müteakıp ebedı ıstirahatgâhına defnedilecektır
Merhuma Tann'dan rahmet. kederlı aılesıne ve
meslektaşlarımıza başsaglıgı dileriz.
tSTANBUL BAROSl BAŞKANLIĞI
TEŞEKKÜR
Silivri Mithaîpaşa Sıtesı'nın yol yapımı ve çevre
düzenlemesınde olduğu gıbı, her türlü ıhtıyaçiannda maddi
manevi yardımlannı esırgemeyen aydın, çağdaş tnsan,
GÜMÜŞYAKA BELEDİYE BAŞKANI
SAYIN HÜSEYİN AGU
ve çalışma arkadaşlanna bütün ıçtenlığımızle teşekkür eder,
başarılannın devamını dileriz.
MİTHATPAŞA SİTESİ SAKİNLERİ ADINA
YONETİM KURULU BAŞKANI
AHMETYA2ICI
GEREDE ASLİ\ E HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1998 l?5Esas 1998 219 Karar
Davacı Nazlı Kılıçarslan tarafından davalı Nüfus Müdürlügü
alevhıne açmış olduğu sov ısım tashıhı davasmın mahkememızce
yapılan açık yargılaması sonunda. Hukum Yukanda açıklanan ne-
denlerle. Davanın kabulü ıle Boiu ilı Gerede ılçesı Koçumlar köyû
CıltSo 09301, Aıle Sıra No 51. Bırey Sıra No- 10'da nüfusa ka-
yıılı Hudaı ve Turkan'dan olma 1955 dogumlu Nazlı Kılmçars-
lan'ın nüfus kütugunde vazılı so> adının ıptalı ıle. Kılıçaslan ola-
rak nuflıs kutuğune tescılıne Bu ısım degışıklığınden zarar aörebı-
leceklenn bır yıl ıçensınde mahkememız dosvasına muraeaat et-
melen ılanen teblıg olunur ' Basur 39981
EÇumhuriyet
kitap kulübü
TaksjnTSergi Salonu
AĞÜSTOSAYIETKİNÜKLERİ
SOYLEŞIÜ İMZA GUNÜ
25 Ağustos Salı Saat:18 00-20 00
MEHMET FARAÇ
Kitabını imzalayacak ve okurlarıyla söyleşecek.
Istiklal Cad. (Altsanat karşısı) Tal<sım Tel:252 38 81/82