27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 AĞUSTOS 1998 PERŞEMI OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Halk Eğitimini , PlDf. Dr. CEVAT GERAY Mersin Oniversitesi Öğretim Üyesi Dayanılmaz Hafîfliği B ırleşmış Milletler Bı- lım ve Kültür Örgütü UNESCO'nun düzen- • Jedığı Dünya Halk • Eğitımı- konferansla- rfriın- beşıncisı I996 yılında Hamburg'da toplanmış, her yılın 14-18 Temmuz günlerinın yer- kürenın her yaninda Dünya Halk Eğı- tımı Haftası olarak kutlanmasını ka- rarlaştırmışhr. Bu haftalardan ilki ül- kemızde üniversitelerımizdeki halk eğıtımi bölümlerinin YÖK karanyla kapatıldığı bir döneme rastladı. Bu konudaki ciddı bıretkinlık. An- kara Üniversıtesı Eğıtım Bılımlerı Fa- kültesı'nde, 14-15 Mayıs 1998 gün- lennde, Ankara'da düzenlenen "Ye- tişkin Eğitiminin Dünü, Bugünü ve Geleceği" konulu bir seminer ile ger- çekleştirilmiştir. Hızlı bir toplumsal değışimın \e kitle iletışınıındekı ulaşılmaz gelı- şımlenn vaşandığı dunyamızda veül- kemizde, okurvazarlık ve eğitim dü- zeyindeki ılerlemelere. okullaşma oranlarındakı artışiara karşın. örgün eğitim görmemış geniş kitlelere yö- nelık halk eğitımıne du> umsanan ge- reksınım azalmamış, aksıne daha da zorunluluk durumuna gırmıştir. Üs- tclik. "bilgi ya da ilefişim çağı ve top- lumu"nun birgereğı olarak, bılgi ha- zınemizi geliştirmek. toplumdakı ge- lışmelere ayak uydurmak amacıyla "beşikten mezara degin" öğrenimi kaçınılmaz kılmaktadır. Hızlı nüfus artışı ve çarpık kentleş- me ortammda kırdan kente göçmüş in- sanlann kentsel yaşama uyum sağla- yamama, kentle bütünleşememe, kı- sacası kentlileşememe, ışsizlık veya- bancılaşma sorunlannı çözmede halk eğıtimine önemli görevlerdüşmekte- dir. Demokratikleşememe sorununun sancılannı çeken toplumumuzda, okul çağının dışındaki yetışkinlerin, siya- sal süreçlere etkin ve bilinçli biçim- de katılması ancak bu konudaki halk eğıtımi etkınliklerine ağırlık verilme- sıne bağlıdır. Yetışkinlerin; çağdaş, laik, demok- ratik, ınsan haklanna saygılı, sosyal hukuk devletinin gerektirdiği özgür- leşmış, bilinçli, topluma ve çevreye duyarlı yurttaşlar olarak demokrasi ve insan haklan ıçın eğitim görmele- rine her zamankinden daha çok gerek- lilik vardır. Yurttaşlık haklanna sahip çıkması ve sorumluluklannı yerine getırmesi için halkın siyasallaşması ve demok- rası kültürünü kazanması konusunda yetışkinlerin okuldışı eğıtimine, halk eğıtimine çok önemli görevler düş- mektedir. Halk eğıtimine en yakıcı bıçimde gereksınım duyumsanan bir dönem- de YÖK'ün halk eğitim bölümlerini kapatması, anabılim dalı olmaktan çıkarması, bılgi çağının gereklerini yerine getirmekten uzaktır. Aynı za- manda, çağdaş eğitim anlayış ve uy- gulamalanna da aykındır. Halk eğitimini gerektiren bir baş- ka konu da eğitim dizgemizin kadı- nın toplumdaki yerini almasına, hak- lannın ayırdına varmasına, haklanna sahip çıkmasına, toplumu yaşamının her kesiminde erkek egemenliğinin kınlmasına yardımcı olmaktan uzak bulunmasıdır. Sekiz yıllık sürekli eğitimin bu ko- nuda yaran beklenebilir. Fakat kız ço- cuklann okul öncesinde Kuran kur- suna başlatılması, ılkokulu bitirdik- ten sonra ortaöğretime katılamama- sı, "Kocam değil mi, döver de sever de" anlayışına sahip kılınması, yetiş- kin kadınlann üçte birinden çoğunun okuryazar olmayışı, eğıtım sorunla- nmızın en yakıcı konusu olmakla kal- mıyor, hem de eğitim dizgemizin "ölü açısı"nı oluşturuyor. Öğretmenlik mesleğinden ayn bir meslek ve uğraş alanı olarak halk eğı- tımciliğıne duyulan gereksinmeyi gi- dermek içın halk eğitımı öğretimini bir yana itmek karan, üniversite ya- şamımız ıçin olduğu ölçüde toplu- mumuz ıçin de büyük bir talihsizlik- tir. Millı Eğitim Bakanlığı'nın yaygm eğitim kurumlarında, halk eğitimi merkezlerinde çalıştınlanlann büyük bölümünün öğretmenlikten, sınıf öğ- retmenliğinden geldiği unutulmama- hdır. Sekiz yıllık sürekli eğitimin yarat- tığı on binlerce öğretmen açığını ka- patmak için halk eğitiminde görevlen- dirilen bu deneyimli öğretmenlerin smıflanna geri dönmelerini, onlann yerine halk eğitimi bölümlerini bitir- miş yetişkin eğitimi uzmanlannı ata- malannı sağlamakgerekırdi. YÖK'ün, öğretmen yetiştırme amacıyla eğitim fakültelerini yeniden yapılandınrken halk eğitimi bölümlerini kapatma yo- luna gitmesinin gerekçesini anlamak güçtür. Bu konudaki YÖK kararlan; ilgili fakültelerin ve öğretim üyelennin kat- kılan istenmeksizin, onlann ve sen- dikal örgütlerinin görüşleri alınmak- sızın, kamuoyunda tartışılmaksızın verilmiş, tepeden ınme bir tutumun so- nucudur. Üstelik, çok büyük bir dış borç yü- kü altına sokan bir çalışma sonucun- da Amerika örneğine dayalı bir mo- del benimsenmiştir. Bu düzenleme yapılırken, Türki- ye'de, Mekteb-ı Muallim'in kurulu- şundan bu yana edinilen birikimden, Köy Enstıtüleri, Uköğretmen Okulla- n, Yüksek Öğretmen Okullan, Eği- tim Enstitüleri vb. zengin yerli malı girişim ve deneyımlerinden yararla- nılmadığı anlaşılıyor. Öğretmen yetiştirmeye ilişkin ye- ni düzenleme yapılırken, lisans ve li- sansüstü düzeylerde öğrenim görmüş halk eğitimcisine hiç gereksinim yok- muşçasma bir tutum takınılmıştır. Bu turumdan vazgeçilmelidir. Bu konu- da Milli Eğitim Bakanlığı, halk eği- timcisine duyduğu gereksinmeyi YÖK'e iletmeli, bundan geri dönül- mesi için gerekli girişımlerde bulun- malıdır. Halk eğitimcisinin yöneldiği yetiş- kinlerin öğrenme süreçleriyle örgün eğitimdeki çocuk ve gençlerin öğren- me süreçleri arasında, eğitimin ama- cı, kapsamı ilke ve öncelikleri, yön- tem ve teknikleri açısından çok önem- li farklılıklar bulunduğu gözden ka- çınlmamalıdır. Bakanlık da, öğretmenliğin eğitim hizmetlerinde "esas oluşturur" ilke- sini bir yana bırakmalı, çeşitli uzman- lık dallannda öğrenim görmüş olan eğitim plancısı, eğitim yöneticisi, halk eğıtımcisi olarak yetişmişlere kadro- lannda yer vermelidir. Halk eğitimciligi, öğretmenlikten bağımsız bir meslek olarak gelişmiş ve kendi kimliğini kanıtlamıştır. Yu- kanda belirttiğim nedenlerle YÖK'ün bu tutumunun, toplumda halk eğiti- mine giderek daha çok gereksinme du- yulan bir dönemde bu alandaki geliş- melere ters düştüğünü bir kez daha vurgulamak isterim. ARADA BÎR Av. CELAL ÜLGEN İrtica ve Mürteci 13 Ağustos günlü Cumhurıyet Gazetesi "İrtica Cephesi" diye manşetten verdi haberı. Döne dö- ne başı dönen bir gazetecinın evınde toplanan 5 siyasal partı lıdennın aslında demokrasi cephesi değıl, irtica cephesi yaratma peşinde olduklarını ne de guzel anlatıyor bu haber. llhan Selçuk da ıkmcı sayfadakı köşesınde aynı konuyu "İrtica Cephesi" başlığı ıle ışlemış, kendine özgü, oku- ru burgacına a/an, saran biçemiyle. Osmanhca'dan gelen irtica sözcüğünden aynı dil kuralına göre bir de "mürteci" türetilmiştir. Ne- dir ırtıca ve mürteci? Türk Dil Kurumu sözlükle- rinde "Toplumda çağdaş ve bilimsel değerlere önem vermeyen, her yönüyle eskiyi özleyen ve eski düzenı korumaya ya da getirmeye çalışan ki- şi ya da göriış" dıye tanımlanmaktadır. Yani kişi mürteci, göruş ırtıcadır Bunun Türkçe'si gerici ve gericilıktır. Bir başka haber de hafta içınde çokça tartış/- lan irtica tehdıdinin ulaştığı boyutlara ilişkindir. Genelkurmay Başkanı "Irtıca tehdidi artmıştır" dıyor. Başbakan Yardımcısı Ecevit, "artmadı"di- yor. "Azaldı", "yok oldu" diyemiyor. Demokrasi- nin gerçek savunucuları olması gereken siyasal partilerimiz bu konuda yetennce duyartı ve sorum- lu olmadıkları ıçin gerıciliğin hangi boyutlara ulaş- tığını askeri ağızlardan duymak durumunda kalı- yoruz. Gerçekten artmış mıdır artmamış mıdır gerici- lık? Abant'ta laiklığın yeniden tanımlandığı ve sonuç- larının topluma dayatılmak istenen toplantıdan, 5 siyasal partinin bir araya geldiği "alinazik"\\ top- lantıya değın bırçok olayı nesnel bir biçimde göz- lersekgencılığın önümüzdekı seçimlerde alacak- ları oy oranlarından sonra değıştırilmek üzere şim- dilik yenı bir taktık strateji ve öncelik geliştirdiği- ni ve hızla büyüdüğünü görmemek saflık olur. Gericıliğın bağnaz ve aklın özgürlüğüne karşı ge- lıştırdıklerı, kör ınançlara düşünce demenin ne denlı yanlış olduğunu da yıne Cumhuriyet'te Ve- dat Günyol yazmıştı... Askerler söyluyor dıye buna karşı çıkmayı de- mokratlık sayan duşunce kadar ilerleyen ve gide- rek bir ıç savaşın eşığıne bizi taşıyacak olan ge- ricıliğe sıvıl güçlerın yeterınce karşı çıkmaması ve bahanecı davranışları da o kadar yanlıştır. Gericiliğı önlemenın yolu kişınin insanca ve uy- garca yaşayacağı bir ekonomık düzen kurulma- sından geçmektedir. Oysa içinde bulunduğumuz günler, vurguncu, soyguncu, talancı bir düzenın her gün yenı bir parçasını gün ışığına çıkanyor. Dev- letin bıraktığı alanları mafyanın aldığını, özelleştir- me çabalarından en çok çetelerın yararlandığını kim yadsıyabilir? Ulusal gelırden pay alan toplam nüfustaki alt di- limlerin (özellikle ilk yuzde 20'sının) giderek yok- sullaştığı, ust dılımlerınin ıse (özellikle son yüzde 20'sinın) giderek varsıllaştığı bir ülkede gericiliğin ve gerıcılenn önune zor geçersiniz. ECumhuriyet kitap kulübü Taksim Sergi Salonu AĞÜSTOS Af! ETKlNLÎKLERI 21 Ağustcs Cuma Saat 18 00-20 00 İnsana Saygı yeni ve rjirüümli hedefljyoruz. - lyiyazarlar, :: ülkelerini yarınl&ra hazırlar... İlkini 19^6 yılında düzenlediğüniz "YazarlıkSeminerlerimize" bu yıl da Ekim ayından başlayarak devam edeceğiz. Ancak, bu yıl. seminerlerin kapsamını biıaz daha genişlettık: • Yaz^rlığa Hazjrlık Semineri • UygKİ»1 ™'1 Yazarlık Semineri • Radyo-TV Metin Yazarlığı Semineri • Uygıilamalı Senarvo Yazarlığı Semineri • Oyun Yazarlığı Semineri Her biri kendi alanında uzman hocalarla, metinler arasında meraklı bir yolculuğa çıkmak ve yazı dünyasında yeni ufuklara yelken açmak istiyorsanız, bajvuru tarihi 15 Eylül 1998 günü sona erecek olan seminerlerle ilgili daha geniş bilgiyi Vakfımızdan edinebilırsinız. um:ag UĞUR UUMCU ARAŞT1RMACI OAZETECİÜK VAKFI P»n. CatfdMt Ho 14 OtMO K»aklıa*n ANKAR* T«l (0312) 417T7 20 p(>« F«H (0312)417 57 4* AV. BÎRDAL ERTUĞRUL / Mugla Barvsu Başkam CUNEYT OZDEMIR Kitaplannı ımzalayacak ve okurlarıyla söyleşecek. tetiklaCad lAksanat karşısı) Taksim Tel'252 38 81/82 • • zellıkle son O yıllarda ülke- mizde hukuk devletinden çoksözedil- diği halde hukuksuzluk- lann yoğun şekilde arta- rak her yanımızı sardığı- nı, toplumsal yaşamın her alanında sürekli hukuk- suzluklarla karşılaştığı- mızı hepimiz bilmekte- yiz. Yargımız ve yargı sis- temimiz, çağm gerisin- de kalmış, yargı gereği gibi işlemediği için yar- gınm boşluklannı hukuk dışı örgütlerdolduruyor. Yargı ltararlan çoğu kez, memur hukukundan çev- re hukukuna, özelleştir- me iptallennden diğer hukuk alanlanna kadar uygulanmıyor. Devlet, kendi koyduğu hukuk ku- rallarını tanırruyor, uy- gulamıyor. Başbakan Sayın Me- sut Yümaz, 1998'i hu- kuk yı11 olarak ilan et- miştı, 1998'in ortalannı geçtik. ancak hukukJa il- gili iyileştirme çabası yok, hukuksuzlukJar sü- rüp gidiyor. Hukuk siste- miyle ilgili bir dizi yasa önerisi, yıllardan bu ya- na TBMM'de gündeme bile alınmıyor. Böylegi- derse 1998 hukuk yılı olarak değil, hukuksuz- luk yılı olarak anılacak. Hukuksuzluklardan annmanın temel koşulu hukuka saygılı olmak, hukuka uygun davran- maktır. Hukuka ne kadar bağlı olursak, ne kadar saygılı olursak, hukuku ne kadar uygularsak hu- kuksuzluklardan o oran- da kurtulacağımız belli. Hukukun temelinde in- san var, insana saygılı ol- mak var. Hukuk, haklar- dan oluşuyorsa o zaman önce insan ve insan hak- lan demek gerekır. Oysa ülkemizde insana saygı- dan eser yok. Önce dev - let olarak insana saygılı olunmazsa hıçbir şeyin değişmeyeceği ortada. Hukuk çerçevesi için- de insana saygı önce in- san haklanna saygıdan geçmekte. Bu aşamada akla hemen CMUK uy- gulamaları gelmekte. CMUK çağdaş anlamda değiştirileli beş yıl oldu, ama uygulamada eskiye oranla değişen fazla bir şey yok gibi. Karakollar- da ifade tutanaklan mat- bu başlıklı şekle getiril- miş, çoğu kez anlatımı saptanacak kişinin avukat istememesi için baskılar yapıldığı ve tutanaklann buna göre düzenlendıği duyulmakta. Ülke gene- linde karakollarda ışken- cenin önlenmesi bir ya- na, işkencenin sistema- tik bir duruma getirildi- ğini görmekteyiz. Elbette önce CMUK değişikliklerinin tüm ül- ke genelinde aynmsız uy- gulanması yolunda deği- şildikleryapılması gere- ğinı, bunun zamanının gelip geçmekte oldugu- nu belirtmeliyiz. Arkasından emniyet ve jandarma olarak tüm gû- venlik birim ve mensup- lannın yakalanan, gözal- tına alınan herkese CMUK'a göre haklannı mutlaka hatırlatmalan ve bu haklan kullandırma- lan gereğini vurgulama- lıyız. Bu bağlamda, ya- saya göre, yakalanarak gözaltma alınan kişiler- le ilgili olarak karakol- larda öncelikle kişinin kimliğinin saptanacağı- nı, kendısıne yöneltilen suçun arüatılacagını, avu- kat seçip görevlendirme hakkının bulunduğunu, avukat seçemiyorsa baro- dan isteyebileceğini, avu- katın vekâletname aran- madan anlatımın saptan- masında bulunabileceği- nin belirtileceğini, sus- ma hakkının olduğunu, isterse konuşmayabile- ceğinın anımsatılacağı- nı, kendisini savunma hakkı olduğunun belirti- leceğini, 18 yaşından kü- çüklerle, sağır, dilsiz ve malullerin anlatımlannın saptanmasında zorunlu olarak avukat bulundu- rulacağını anımsatmamız gerekiyor. Avukatın, soruşturma- nın her aşamasında kişi- nin yanında bulunabile- ceği, avukatın kişiyle gö- rüşmesınin engelleneme- yeceği ve kısıtlanamaya- cağı, karakollarda avu- katlara bu konuda gerek- li kolayhğın gösterilme- si gerektiği de yasal ku- ral olup avukatın yaptığı görevin kamu görevi ol- masının sonucudur. Herhangi bir suçlama ile ilgili olarak karakola götürülen insanlann da CMUK'a göre sahip ol- duklan haklan bilmele- n ve bu haklara sahip çık- malan gerekiyor. Özel- likle avukatın yardımın- dan mutlaka yararlanma- lan gerekiyor. Avukatın yardımından yararlanma- nın, ışkence ya da kötü muamelenin de önüne geçecek bir önlem oldu- ğu da unutulmamalıdır. Hukuka ve insana say- gı anlamında yargı ku- rumlanna da büyük gö- revler düşüyor. Özellik- le insanlık suçu işkence ile ilgili suçlamalardan doğan soruşturma ve yar- gılamalarda cesaretle, hızlı ve adil yargılama görevi kendilerinindir. Hazırlık soruşturma- larında CMUK'a göre uyiilması gereken kural- lar bellidir. Bu kurallara karakollarda uyulmama- sı, bir yandan sonıştur- manın sağlıklı yapılma- ması sonucunu doğur- makta; diğer yandan da güvenlik güçleri ile ilgi- li suçlamalan gündeme getirmekte. Bu bakım- dan CMUK uygulama- larında tüm ılgililerin özenli davranmalan ge- rekmektedır. Aslında ha- 2arlık soruşturmalannda esas, soruşturmanın biz- zat cumhuriyet savcısı ta- rafından yapılmasıdır. Uygulamada güvenlik görevlileri cumhuriyet savcısı adına soruşturma yapmaktadır. Adli Kolluk kurumu- nun olmadığı ülkemizde soruşturmaların bizzat cumhuriyet savcısı tara- fından yapılması, hem soruşturmanın sağlıklı yapılmasını hem de ka- rakollarda birçok kötü uygulamanın önüne ge- çilmesini sağlayacak ve böylece yasaya da tam uygunluk sağlanmış ola- caktır. Bu konuda Adana Cumhuriyet Başsavcılı- ğı'nın güvenlik birimle- rine genelge yayımlaya- rak önem arz eden bir- çok suçlamayla ilgili so- ruşturmaların bizzat cum- huriyet savcılan tarafın- dan yapılmasını, zabıta- nın görevinin sadece zan- lıyı yakalamak olduğu- nu hatırlatarak gözaltına alınma işleminin derhal cumhuriyet savcısına bil- dirilmesini, kesinlikJe so- ruşturmaya girilmemesi- ni istemesini bu yolda atı- lan çok olumlu bir adım olarak değerlendiriyor ve uygulamanın başlangı- cmdan bu yana çok olum- lu biçimde geliştiğini öğ- rendikçe, bu uygulama- nın tüm ülke genelinde yapılmasının yargılama yönünden mutlaka ge- rekli olduğunu da belir- tiyoruz. Yeni göreve ba$layan ve ilk uygulamalarıyla olumlu izlenim veren Sa- yın Adalet Bakanı'nın öncelikle bu konuya el atarak uygulamayı genel- leştirmesini bekliyor ve böyle bir çahşmarun in- san haklan ve çağdaş yar- gılama konusunda önem- li gelişmeler yaratacağı- nı vurguluyoruz. Hukuka ve insana say- gının örneği olan bu tür uygulamalararttıkça, in- sana saygı arttıkça, hu- kuka saygılı olunacak ve yargılamada büyük ölçü- de hukuksuzluklann önü- ne geçilebilecektir. Bu nedenle önce, in- sana saygı diyoruz. ANAMUR ASÜYE HUKUK HAKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1997/98 Davacı Sinan Altınöz tarafından davalılar Fatma As- lan, Zülfü Oktar ve arkadaşlan aleyhıne mahkememize açılan geçit hakkı tesısi davasının yapılan açık duruşma- sında verilen ara karan geregınce: Davalıiardan Zülfü Oktar, tüm aramalararağmenbu- lunamadıgı, savcılıkça da yapılan tahkıkat neticesinde adresi tespit edilemedığınden, davalıya ılan yoluyla dava dilekçesi ve duruşma gününün teblıgıne karar verilmiş olmakla; duruşma günü olan 28.10.1998 gününde dava- lının mahkememize bızzat başvurması, bu dava ile ilgili tüm delillerini ibraz etmesı, davalıya durusma günü ve dava dilekçesi teblig yenne kaım olmak üzere ilan olunur. 24.7.1998. Basın: 37743 İSTANBUL VALÜJĞİ'NDEN tl Idare Kurulu'nca venlen 05.08.1998 tanh ve 1998/344 sayılı MEN'l MUHAKEME karan, şikâyetçı Murat ÖZDOĞAN'a tüm aramalara ragmen teblig olu- namamıştır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu hûkûmlerine göre muha- tabına ılanen teblig olunur. Basın: 39685 KAMPAIUYA DEVAM EDİYOR! ataş ta ev tekstili ş indirimli! 'g~ sitlef YATAS ' < • YATAŞ OANIŞMA UERKEZLERI VE SAĞLI OLAN İLLER ADANA (0-322) 322 68 68 (HATAY) • A0APA2ARI (0-264) 278 10 79 • AFYON (0-272) 215 42 52 • AĞRI (0-472) 215 28 66 • AKSAIUY (0-382) 2125954 2132606- AMASYA (0-356) 513 33 67 • ANKARA (0-312) 351 88 00 (5 h«t) (ÇANKIRI ISPARTA KIRIKKALE)• ANTAKYA (0-326) 216 15 94 • ANTALYA (0-242) 243 02 03 (BUROUR) • BALIKESIB (0-286) 245 »3 14 242 31 31 - Ç O B J H (0.3e,) 213 22 M . OENİZU (0-258) 261 39 15 • DtrARBAKM (0-412)221 50 60-221 24 49 (BATMAN HAKKAR1 MAflDlN SIIRT. ŞMNAK) -ELAZKS (0-424121834 72- 237 88 91 (BtNGÖL, BfTLIS MUŞ TUNCEU VAN) -ERZİNCAN (0-446) 214 80 3a 3 hat> (AflOAHAN 1ĞD1R KARS) • ERZURUM (0-442I 218 8202 235 05 40 • ESKİŞEHİR (0-222) 221 09 99 (BİLECIK KUTAHYA)-OAZIANTEP (0-342) 220 70 31 22020 11 (KfcJS ŞANLIURFA) -GIRESUN (0-454) 212 74 19(3MPBX) IORDUI ISTAN8U (0-216j 309 54 10IPBX) I8ARTOI BOLU BtlTOA CANAKKALE EDlflNE. KARABÜK KIRKLARELİ KOCAELİ TEKIRDAĞ YALOVA. ZOMOULDAK) • İ2MİR (0-232) 853 13 00 853 13 13 (AYOIN MANİSA MUÛLA. UŞAK) • KAHRAMANMARAŞ (0-344 a i 42 , ( . KARAMAN (0-336) 213 50 71 (2 M ) •'KASTAUONU (0-36») 214 1» 31 • KAYSERI (0-352) 245 04 00 (20 M ) (KIBR1S, KHSEHİR) • KONYA (0-332) 251 04 14 (2 hal) • MALATYA (0-422) 322 76 68 325 46 61 -68 (ADrYAMAN) • MERSİN (0-3241127 39 60 (5 hal) • NEVSEMlR (0-3641 213 75 05 • NtĞO£ (0-3881 213 44 26 •RIZE(0-464)213 18 73(3hat)(ARTVlN) • SAMSUN (0-362) 2*6 67 29 (TOKAT) • SIVAS (0-346) 225 05 05 • SINOP (0-368) 261 15 44 •THABZON (0-462) 321 22 03 32ı 736(BAYBUBT GÛMUŞHANE) -YOZOAT (0 3541 217 23 66 ^ û \ YATAŞ HOME MAÖAZALARI ADANA Hkac Yalaf Home 233 2829 • ANKARA ÇanUya YaM» Home 43»62 33 • M m e n Yatas Home 479 89 34 • Haakoy YMaj Home 33999 41 • KıVfcaaı Yalaa Home 4470869 (3 Bat) • SıMler Yatas Home348 67 69 kail • ANTALYA Yalaı Home 247 17 22 - BAUKESİR Yatas Home 242 31 31 244 96 28 • ELAZ1Ğ Yalaj Home 236 37 38 • ERZİNCAN Yala« Home 214 80 33 • OAZİANTEP Yan» Hom» 2 » 70 3' • «SoiR Yatn Home 227 90 42 • İSTANBUL SerfkOfcü Vaiaş Home 852 03 50 (3 Hat) • Moooto Yala» Home 364 55 43 420 86 43 • Ş.5I1 Yala? Home 230 77 73 • KAYSERI Yalas Home 235 73 30 • MALATYA Yatta Home 32! 76 66 325 46 61 68 • MERSİN Yalaf Home 327 35 45 l « kamftanva T C Saıtayı v* T ı c a r « t l a k a n l ı t - nıa 2S Ma*>ı I * * * ( a n h «a 21940 layılı t«bl>| htffcdmfenna ur|un olarak yapjlmak fad/r ftfnirt K O V dahıldır Var>> o r a a l a r ı n d . alaâtlacak d ı t i f l k l . k l . r l,r aılara a r « « - ra«<.t.laca«( ,r Talaplar ı t o k . a I r . c ı . olanaklar, dak.l.ada kar, ıT. a.eakıır 8» ka~»,r.r > Yaıa| A J P "ln l a b l ı riyaı , , „ „ , , , a l t ınd>alır Fıyatlarıaa ı> Tllrk L.raıı'dır
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle