Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 AĞUSTOS 1998 PERŞEMI
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
Halk Eğitimini
, PlDf. Dr. CEVAT GERAY Mersin Oniversitesi Öğretim Üyesi
Dayanılmaz Hafîfliği
B
ırleşmış Milletler Bı-
lım ve Kültür Örgütü
UNESCO'nun düzen-
• Jedığı Dünya Halk
• Eğitımı- konferansla-
rfriın- beşıncisı I996
yılında Hamburg'da toplanmış, her
yılın 14-18 Temmuz günlerinın yer-
kürenın her yaninda Dünya Halk Eğı-
tımı Haftası olarak kutlanmasını ka-
rarlaştırmışhr. Bu haftalardan ilki ül-
kemızde üniversitelerımizdeki halk
eğıtımi bölümlerinin YÖK karanyla
kapatıldığı bir döneme rastladı.
Bu konudaki ciddı bıretkinlık. An-
kara Üniversıtesı Eğıtım Bılımlerı Fa-
kültesı'nde, 14-15 Mayıs 1998 gün-
lennde, Ankara'da düzenlenen "Ye-
tişkin Eğitiminin Dünü, Bugünü ve
Geleceği" konulu bir seminer ile ger-
çekleştirilmiştir.
Hızlı bir toplumsal değışimın \e
kitle iletışınıındekı ulaşılmaz gelı-
şımlenn vaşandığı dunyamızda veül-
kemizde, okurvazarlık ve eğitim dü-
zeyindeki ılerlemelere. okullaşma
oranlarındakı artışiara karşın. örgün
eğitim görmemış geniş kitlelere yö-
nelık halk eğitımıne du> umsanan ge-
reksınım azalmamış, aksıne daha da
zorunluluk durumuna gırmıştir. Üs-
tclik. "bilgi ya da ilefişim çağı ve top-
lumu"nun birgereğı olarak, bılgi ha-
zınemizi geliştirmek. toplumdakı ge-
lışmelere ayak uydurmak amacıyla
"beşikten mezara degin" öğrenimi
kaçınılmaz kılmaktadır.
Hızlı nüfus artışı ve çarpık kentleş-
me ortammda kırdan kente göçmüş in-
sanlann kentsel yaşama uyum sağla-
yamama, kentle bütünleşememe, kı-
sacası kentlileşememe, ışsizlık veya-
bancılaşma sorunlannı çözmede halk
eğıtimine önemli görevlerdüşmekte-
dir.
Demokratikleşememe sorununun
sancılannı çeken toplumumuzda, okul
çağının dışındaki yetışkinlerin, siya-
sal süreçlere etkin ve bilinçli biçim-
de katılması ancak bu konudaki halk
eğıtımi etkınliklerine ağırlık verilme-
sıne bağlıdır.
Yetışkinlerin; çağdaş, laik, demok-
ratik, ınsan haklanna saygılı, sosyal
hukuk devletinin gerektirdiği özgür-
leşmış, bilinçli, topluma ve çevreye
duyarlı yurttaşlar olarak demokrasi
ve insan haklan ıçın eğitim görmele-
rine her zamankinden daha çok gerek-
lilik vardır.
Yurttaşlık haklanna sahip çıkması
ve sorumluluklannı yerine getırmesi
için halkın siyasallaşması ve demok-
rası kültürünü kazanması konusunda
yetışkinlerin okuldışı eğıtimine, halk
eğıtimine çok önemli görevler düş-
mektedir.
Halk eğıtimine en yakıcı bıçimde
gereksınım duyumsanan bir dönem-
de YÖK'ün halk eğitim bölümlerini
kapatması, anabılim dalı olmaktan
çıkarması, bılgi çağının gereklerini
yerine getirmekten uzaktır. Aynı za-
manda, çağdaş eğitim anlayış ve uy-
gulamalanna da aykındır.
Halk eğitimini gerektiren bir baş-
ka konu da eğitim dizgemizin kadı-
nın toplumdaki yerini almasına, hak-
lannın ayırdına varmasına, haklanna
sahip çıkmasına, toplumu yaşamının
her kesiminde erkek egemenliğinin
kınlmasına yardımcı olmaktan uzak
bulunmasıdır.
Sekiz yıllık sürekli eğitimin bu ko-
nuda yaran beklenebilir. Fakat kız ço-
cuklann okul öncesinde Kuran kur-
suna başlatılması, ılkokulu bitirdik-
ten sonra ortaöğretime katılamama-
sı, "Kocam değil mi, döver de sever
de" anlayışına sahip kılınması, yetiş-
kin kadınlann üçte birinden çoğunun
okuryazar olmayışı, eğıtım sorunla-
nmızın en yakıcı konusu olmakla kal-
mıyor, hem de eğitim dizgemizin "ölü
açısı"nı oluşturuyor.
Öğretmenlik mesleğinden ayn bir
meslek ve uğraş alanı olarak halk eğı-
tımciliğıne duyulan gereksinmeyi gi-
dermek içın halk eğitımı öğretimini
bir yana itmek karan, üniversite ya-
şamımız ıçin olduğu ölçüde toplu-
mumuz ıçin de büyük bir talihsizlik-
tir.
Millı Eğitim Bakanlığı'nın yaygm
eğitim kurumlarında, halk eğitimi
merkezlerinde çalıştınlanlann büyük
bölümünün öğretmenlikten, sınıf öğ-
retmenliğinden geldiği unutulmama-
hdır.
Sekiz yıllık sürekli eğitimin yarat-
tığı on binlerce öğretmen açığını ka-
patmak için halk eğitiminde görevlen-
dirilen bu deneyimli öğretmenlerin
smıflanna geri dönmelerini, onlann
yerine halk eğitimi bölümlerini bitir-
miş yetişkin eğitimi uzmanlannı ata-
malannı sağlamakgerekırdi. YÖK'ün,
öğretmen yetiştırme amacıyla eğitim
fakültelerini yeniden yapılandınrken
halk eğitimi bölümlerini kapatma yo-
luna gitmesinin gerekçesini anlamak
güçtür.
Bu konudaki YÖK kararlan; ilgili
fakültelerin ve öğretim üyelennin kat-
kılan istenmeksizin, onlann ve sen-
dikal örgütlerinin görüşleri alınmak-
sızın, kamuoyunda tartışılmaksızın
verilmiş, tepeden ınme bir tutumun so-
nucudur.
Üstelik, çok büyük bir dış borç yü-
kü altına sokan bir çalışma sonucun-
da Amerika örneğine dayalı bir mo-
del benimsenmiştir.
Bu düzenleme yapılırken, Türki-
ye'de, Mekteb-ı Muallim'in kurulu-
şundan bu yana edinilen birikimden,
Köy Enstıtüleri, Uköğretmen Okulla-
n, Yüksek Öğretmen Okullan, Eği-
tim Enstitüleri vb. zengin yerli malı
girişim ve deneyımlerinden yararla-
nılmadığı anlaşılıyor.
Öğretmen yetiştirmeye ilişkin ye-
ni düzenleme yapılırken, lisans ve li-
sansüstü düzeylerde öğrenim görmüş
halk eğitimcisine hiç gereksinim yok-
muşçasma bir tutum takınılmıştır. Bu
turumdan vazgeçilmelidir. Bu konu-
da Milli Eğitim Bakanlığı, halk eği-
timcisine duyduğu gereksinmeyi
YÖK'e iletmeli, bundan geri dönül-
mesi için gerekli girişımlerde bulun-
malıdır.
Halk eğitimcisinin yöneldiği yetiş-
kinlerin öğrenme süreçleriyle örgün
eğitimdeki çocuk ve gençlerin öğren-
me süreçleri arasında, eğitimin ama-
cı, kapsamı ilke ve öncelikleri, yön-
tem ve teknikleri açısından çok önem-
li farklılıklar bulunduğu gözden ka-
çınlmamalıdır.
Bakanlık da, öğretmenliğin eğitim
hizmetlerinde "esas oluşturur" ilke-
sini bir yana bırakmalı, çeşitli uzman-
lık dallannda öğrenim görmüş olan
eğitim plancısı, eğitim yöneticisi, halk
eğıtımcisi olarak yetişmişlere kadro-
lannda yer vermelidir.
Halk eğitimciligi, öğretmenlikten
bağımsız bir meslek olarak gelişmiş
ve kendi kimliğini kanıtlamıştır. Yu-
kanda belirttiğim nedenlerle YÖK'ün
bu tutumunun, toplumda halk eğiti-
mine giderek daha çok gereksinme du-
yulan bir dönemde bu alandaki geliş-
melere ters düştüğünü bir kez daha
vurgulamak isterim.
ARADA BÎR
Av. CELAL ÜLGEN
İrtica ve Mürteci
13 Ağustos günlü Cumhurıyet Gazetesi "İrtica
Cephesi" diye manşetten verdi haberı. Döne dö-
ne başı dönen bir gazetecinın evınde toplanan 5
siyasal partı lıdennın aslında demokrasi cephesi
değıl, irtica cephesi yaratma peşinde olduklarını
ne de guzel anlatıyor bu haber. llhan Selçuk da
ıkmcı sayfadakı köşesınde aynı konuyu "İrtica
Cephesi" başlığı ıle ışlemış, kendine özgü, oku-
ru burgacına a/an, saran biçemiyle.
Osmanhca'dan gelen irtica sözcüğünden aynı
dil kuralına göre bir de "mürteci" türetilmiştir. Ne-
dir ırtıca ve mürteci? Türk Dil Kurumu sözlükle-
rinde "Toplumda çağdaş ve bilimsel değerlere
önem vermeyen, her yönüyle eskiyi özleyen ve
eski düzenı korumaya ya da getirmeye çalışan ki-
şi ya da göriış" dıye tanımlanmaktadır. Yani kişi
mürteci, göruş ırtıcadır Bunun Türkçe'si gerici ve
gericilıktır.
Bir başka haber de hafta içınde çokça tartış/-
lan irtica tehdıdinin ulaştığı boyutlara ilişkindir.
Genelkurmay Başkanı "Irtıca tehdidi artmıştır"
dıyor. Başbakan Yardımcısı Ecevit, "artmadı"di-
yor. "Azaldı", "yok oldu" diyemiyor. Demokrasi-
nin gerçek savunucuları olması gereken siyasal
partilerimiz bu konuda yetennce duyartı ve sorum-
lu olmadıkları ıçin gerıciliğin hangi boyutlara ulaş-
tığını askeri ağızlardan duymak durumunda kalı-
yoruz.
Gerçekten artmış mıdır artmamış mıdır gerici-
lık?
Abant'ta laiklığın yeniden tanımlandığı ve sonuç-
larının topluma dayatılmak istenen toplantıdan, 5
siyasal partinin bir araya geldiği "alinazik"\\ top-
lantıya değın bırçok olayı nesnel bir biçimde göz-
lersekgencılığın önümüzdekı seçimlerde alacak-
ları oy oranlarından sonra değıştırilmek üzere şim-
dilik yenı bir taktık strateji ve öncelik geliştirdiği-
ni ve hızla büyüdüğünü görmemek saflık olur.
Gericıliğın bağnaz ve aklın özgürlüğüne karşı ge-
lıştırdıklerı, kör ınançlara düşünce demenin ne
denlı yanlış olduğunu da yıne Cumhuriyet'te Ve-
dat Günyol yazmıştı...
Askerler söyluyor dıye buna karşı çıkmayı de-
mokratlık sayan duşunce kadar ilerleyen ve gide-
rek bir ıç savaşın eşığıne bizi taşıyacak olan ge-
ricıliğe sıvıl güçlerın yeterınce karşı çıkmaması ve
bahanecı davranışları da o kadar yanlıştır.
Gericiliğı önlemenın yolu kişınin insanca ve uy-
garca yaşayacağı bir ekonomık düzen kurulma-
sından geçmektedir. Oysa içinde bulunduğumuz
günler, vurguncu, soyguncu, talancı bir düzenın
her gün yenı bir parçasını gün ışığına çıkanyor. Dev-
letin bıraktığı alanları mafyanın aldığını, özelleştir-
me çabalarından en çok çetelerın yararlandığını
kim yadsıyabilir?
Ulusal gelırden pay alan toplam nüfustaki alt di-
limlerin (özellikle ilk yuzde 20'sının) giderek yok-
sullaştığı, ust dılımlerınin ıse (özellikle son yüzde
20'sinın) giderek varsıllaştığı bir ülkede gericiliğin
ve gerıcılenn önune zor geçersiniz.
ECumhuriyet
kitap kulübü
Taksim Sergi Salonu
AĞÜSTOS Af! ETKlNLÎKLERI
21 Ağustcs Cuma Saat 18 00-20 00
İnsana Saygı
yeni ve rjirüümli
hedefljyoruz.
- lyiyazarlar,
::
ülkelerini
yarınl&ra hazırlar...
İlkini 19^6 yılında düzenlediğüniz
"YazarlıkSeminerlerimize" bu yıl da
Ekim ayından başlayarak devam edeceğiz.
Ancak, bu yıl. seminerlerin kapsamını
biıaz daha genişlettık:
• Yaz^rlığa Hazjrlık Semineri
• UygKİ»1
™'1
Yazarlık Semineri
• Radyo-TV Metin Yazarlığı Semineri
• Uygıilamalı Senarvo Yazarlığı Semineri
• Oyun Yazarlığı Semineri
Her biri kendi alanında uzman hocalarla, metinler
arasında meraklı bir yolculuğa çıkmak ve yazı
dünyasında yeni ufuklara yelken açmak
istiyorsanız, bajvuru tarihi 15 Eylül 1998 günü
sona erecek olan seminerlerle ilgili daha geniş
bilgiyi Vakfımızdan edinebilırsinız.
um:ag
UĞUR UUMCU ARAŞT1RMACI OAZETECİÜK VAKFI
P»n. CatfdMt Ho 14
OtMO K»aklıa*n ANKAR*
T«l (0312) 417T7 20 p(>«
F«H (0312)417 57 4*
AV. BÎRDAL ERTUĞRUL / Mugla Barvsu Başkam
CUNEYT OZDEMIR
Kitaplannı ımzalayacak ve okurlarıyla söyleşecek.
tetiklaCad lAksanat karşısı) Taksim Tel'252 38 81/82
• • zellıkle son
O
yıllarda ülke-
mizde hukuk
devletinden
çoksözedil-
diği halde hukuksuzluk-
lann yoğun şekilde arta-
rak her yanımızı sardığı-
nı, toplumsal yaşamın her
alanında sürekli hukuk-
suzluklarla karşılaştığı-
mızı hepimiz bilmekte-
yiz.
Yargımız ve yargı sis-
temimiz, çağm gerisin-
de kalmış, yargı gereği
gibi işlemediği için yar-
gınm boşluklannı hukuk
dışı örgütlerdolduruyor.
Yargı ltararlan çoğu kez,
memur hukukundan çev-
re hukukuna, özelleştir-
me iptallennden diğer
hukuk alanlanna kadar
uygulanmıyor. Devlet,
kendi koyduğu hukuk ku-
rallarını tanırruyor, uy-
gulamıyor.
Başbakan Sayın Me-
sut Yümaz, 1998'i hu-
kuk yı11 olarak ilan et-
miştı, 1998'in ortalannı
geçtik. ancak hukukJa il-
gili iyileştirme çabası
yok, hukuksuzlukJar sü-
rüp gidiyor. Hukuk siste-
miyle ilgili bir dizi yasa
önerisi, yıllardan bu ya-
na TBMM'de gündeme
bile alınmıyor. Böylegi-
derse 1998 hukuk yılı
olarak değil, hukuksuz-
luk yılı olarak anılacak.
Hukuksuzluklardan
annmanın temel koşulu
hukuka saygılı olmak,
hukuka uygun davran-
maktır. Hukuka ne kadar
bağlı olursak, ne kadar
saygılı olursak, hukuku
ne kadar uygularsak hu-
kuksuzluklardan o oran-
da kurtulacağımız belli.
Hukukun temelinde in-
san var, insana saygılı ol-
mak var. Hukuk, haklar-
dan oluşuyorsa o zaman
önce insan ve insan hak-
lan demek gerekır. Oysa
ülkemizde insana saygı-
dan eser yok. Önce dev -
let olarak insana saygılı
olunmazsa hıçbir şeyin
değişmeyeceği ortada.
Hukuk çerçevesi için-
de insana saygı önce in-
san haklanna saygıdan
geçmekte. Bu aşamada
akla hemen CMUK uy-
gulamaları gelmekte.
CMUK çağdaş anlamda
değiştirileli beş yıl oldu,
ama uygulamada eskiye
oranla değişen fazla bir
şey yok gibi. Karakollar-
da ifade tutanaklan mat-
bu başlıklı şekle getiril-
miş, çoğu kez anlatımı
saptanacak kişinin avukat
istememesi için baskılar
yapıldığı ve tutanaklann
buna göre düzenlendıği
duyulmakta. Ülke gene-
linde karakollarda ışken-
cenin önlenmesi bir ya-
na, işkencenin sistema-
tik bir duruma getirildi-
ğini görmekteyiz.
Elbette önce CMUK
değişikliklerinin tüm ül-
ke genelinde aynmsız uy-
gulanması yolunda deği-
şildikleryapılması gere-
ğinı, bunun zamanının
gelip geçmekte oldugu-
nu belirtmeliyiz.
Arkasından emniyet ve
jandarma olarak tüm gû-
venlik birim ve mensup-
lannın yakalanan, gözal-
tına alınan herkese
CMUK'a göre haklannı
mutlaka hatırlatmalan ve
bu haklan kullandırma-
lan gereğini vurgulama-
lıyız. Bu bağlamda, ya-
saya göre, yakalanarak
gözaltma alınan kişiler-
le ilgili olarak karakol-
larda öncelikle kişinin
kimliğinin saptanacağı-
nı, kendısıne yöneltilen
suçun arüatılacagını, avu-
kat seçip görevlendirme
hakkının bulunduğunu,
avukat seçemiyorsa baro-
dan isteyebileceğini, avu-
katın vekâletname aran-
madan anlatımın saptan-
masında bulunabileceği-
nin belirtileceğini, sus-
ma hakkının olduğunu,
isterse konuşmayabile-
ceğinın anımsatılacağı-
nı, kendisini savunma
hakkı olduğunun belirti-
leceğini, 18 yaşından kü-
çüklerle, sağır, dilsiz ve
malullerin anlatımlannın
saptanmasında zorunlu
olarak avukat bulundu-
rulacağını anımsatmamız
gerekiyor.
Avukatın, soruşturma-
nın her aşamasında kişi-
nin yanında bulunabile-
ceği, avukatın kişiyle gö-
rüşmesınin engelleneme-
yeceği ve kısıtlanamaya-
cağı, karakollarda avu-
katlara bu konuda gerek-
li kolayhğın gösterilme-
si gerektiği de yasal ku-
ral olup avukatın yaptığı
görevin kamu görevi ol-
masının sonucudur.
Herhangi bir suçlama
ile ilgili olarak karakola
götürülen insanlann da
CMUK'a göre sahip ol-
duklan haklan bilmele-
n ve bu haklara sahip çık-
malan gerekiyor. Özel-
likle avukatın yardımın-
dan mutlaka yararlanma-
lan gerekiyor. Avukatın
yardımından yararlanma-
nın, ışkence ya da kötü
muamelenin de önüne
geçecek bir önlem oldu-
ğu da unutulmamalıdır.
Hukuka ve insana say-
gı anlamında yargı ku-
rumlanna da büyük gö-
revler düşüyor. Özellik-
le insanlık suçu işkence
ile ilgili suçlamalardan
doğan soruşturma ve yar-
gılamalarda cesaretle,
hızlı ve adil yargılama
görevi kendilerinindir.
Hazırlık soruşturma-
larında CMUK'a göre
uyiilması gereken kural-
lar bellidir. Bu kurallara
karakollarda uyulmama-
sı, bir yandan sonıştur-
manın sağlıklı yapılma-
ması sonucunu doğur-
makta; diğer yandan da
güvenlik güçleri ile ilgi-
li suçlamalan gündeme
getirmekte. Bu bakım-
dan CMUK uygulama-
larında tüm ılgililerin
özenli davranmalan ge-
rekmektedır. Aslında ha-
2arlık soruşturmalannda
esas, soruşturmanın biz-
zat cumhuriyet savcısı ta-
rafından yapılmasıdır.
Uygulamada güvenlik
görevlileri cumhuriyet
savcısı adına soruşturma
yapmaktadır.
Adli Kolluk kurumu-
nun olmadığı ülkemizde
soruşturmaların bizzat
cumhuriyet savcısı tara-
fından yapılması, hem
soruşturmanın sağlıklı
yapılmasını hem de ka-
rakollarda birçok kötü
uygulamanın önüne ge-
çilmesini sağlayacak ve
böylece yasaya da tam
uygunluk sağlanmış ola-
caktır.
Bu konuda Adana
Cumhuriyet Başsavcılı-
ğı'nın güvenlik birimle-
rine genelge yayımlaya-
rak önem arz eden bir-
çok suçlamayla ilgili so-
ruşturmaların bizzat cum-
huriyet savcılan tarafın-
dan yapılmasını, zabıta-
nın görevinin sadece zan-
lıyı yakalamak olduğu-
nu hatırlatarak gözaltına
alınma işleminin derhal
cumhuriyet savcısına bil-
dirilmesini, kesinlikJe so-
ruşturmaya girilmemesi-
ni istemesini bu yolda atı-
lan çok olumlu bir adım
olarak değerlendiriyor ve
uygulamanın başlangı-
cmdan bu yana çok olum-
lu biçimde geliştiğini öğ-
rendikçe, bu uygulama-
nın tüm ülke genelinde
yapılmasının yargılama
yönünden mutlaka ge-
rekli olduğunu da belir-
tiyoruz.
Yeni göreve ba$layan
ve ilk uygulamalarıyla
olumlu izlenim veren Sa-
yın Adalet Bakanı'nın
öncelikle bu konuya el
atarak uygulamayı genel-
leştirmesini bekliyor ve
böyle bir çahşmarun in-
san haklan ve çağdaş yar-
gılama konusunda önem-
li gelişmeler yaratacağı-
nı vurguluyoruz.
Hukuka ve insana say-
gının örneği olan bu tür
uygulamalararttıkça, in-
sana saygı arttıkça, hu-
kuka saygılı olunacak ve
yargılamada büyük ölçü-
de hukuksuzluklann önü-
ne geçilebilecektir.
Bu nedenle önce, in-
sana saygı diyoruz.
ANAMUR ASÜYE HUKUK
HAKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1997/98
Davacı Sinan Altınöz tarafından davalılar Fatma As-
lan, Zülfü Oktar ve arkadaşlan aleyhıne mahkememize
açılan geçit hakkı tesısi davasının yapılan açık duruşma-
sında verilen ara karan geregınce:
Davalıiardan Zülfü Oktar, tüm aramalararağmenbu-
lunamadıgı, savcılıkça da yapılan tahkıkat neticesinde
adresi tespit edilemedığınden, davalıya ılan yoluyla dava
dilekçesi ve duruşma gününün teblıgıne karar verilmiş
olmakla; duruşma günü olan 28.10.1998 gününde dava-
lının mahkememize bızzat başvurması, bu dava ile ilgili
tüm delillerini ibraz etmesı, davalıya durusma günü ve
dava dilekçesi teblig yenne kaım olmak üzere ilan
olunur. 24.7.1998. Basın: 37743
İSTANBUL VALÜJĞİ'NDEN
tl Idare Kurulu'nca venlen 05.08.1998 tanh ve
1998/344 sayılı MEN'l MUHAKEME karan, şikâyetçı
Murat ÖZDOĞAN'a tüm aramalara ragmen teblig olu-
namamıştır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu hûkûmlerine göre muha-
tabına ılanen teblig olunur.
Basın: 39685
KAMPAIUYA DEVAM EDİYOR!
ataş ta
ev tekstili
ş indirimli!
'g~
sitlef
YATAS
' < •
YATAŞ OANIŞMA UERKEZLERI VE SAĞLI OLAN İLLER ADANA (0-322) 322 68 68 (HATAY) • A0APA2ARI (0-264) 278 10 79 • AFYON (0-272) 215 42 52 • AĞRI (0-472) 215 28 66 • AKSAIUY (0-382) 2125954 2132606- AMASYA (0-356) 513 33 67 •
ANKARA (0-312) 351 88 00 (5 h«t) (ÇANKIRI ISPARTA KIRIKKALE)• ANTAKYA (0-326) 216 15 94 • ANTALYA (0-242) 243 02 03 (BUROUR) • BALIKESIB (0-286) 245 »3 14 242 31 31 - Ç O B J H (0.3e,) 213 22 M . OENİZU (0-258) 261 39 15 • DtrARBAKM
(0-412)221 50 60-221 24 49 (BATMAN HAKKAR1 MAflDlN SIIRT. ŞMNAK) -ELAZKS (0-424121834 72- 237 88 91 (BtNGÖL, BfTLIS MUŞ TUNCEU VAN) -ERZİNCAN (0-446) 214 80 3a 3 hat> (AflOAHAN 1ĞD1R KARS) • ERZURUM (0-442I 218 8202
235 05 40 • ESKİŞEHİR (0-222) 221 09 99 (BİLECIK KUTAHYA)-OAZIANTEP (0-342) 220 70 31 22020 11 (KfcJS ŞANLIURFA) -GIRESUN (0-454) 212 74 19(3MPBX) IORDUI ISTAN8U (0-216j 309 54 10IPBX) I8ARTOI BOLU BtlTOA CANAKKALE
EDlflNE. KARABÜK KIRKLARELİ KOCAELİ TEKIRDAĞ YALOVA. ZOMOULDAK) • İ2MİR (0-232) 853 13 00 853 13 13 (AYOIN MANİSA MUÛLA. UŞAK) • KAHRAMANMARAŞ (0-344 a i 42 , ( . KARAMAN (0-336) 213 50 71 (2 M ) •'KASTAUONU
(0-36») 214 1» 31 • KAYSERI (0-352) 245 04 00 (20 M ) (KIBR1S, KHSEHİR) • KONYA (0-332) 251 04 14 (2 hal) • MALATYA (0-422) 322 76 68 325 46 61 -68 (ADrYAMAN) • MERSİN (0-3241127 39 60 (5 hal) • NEVSEMlR (0-3641 213 75 05 • NtĞO£ (0-3881
213 44 26 •RIZE(0-464)213 18 73(3hat)(ARTVlN) • SAMSUN (0-362) 2*6 67 29 (TOKAT) • SIVAS (0-346) 225 05 05 • SINOP (0-368) 261 15 44 •THABZON (0-462) 321 22 03 32ı 736(BAYBUBT GÛMUŞHANE) -YOZOAT (0 3541 217 23 66
^ û \ YATAŞ HOME MAÖAZALARI ADANA Hkac Yalaf Home 233 2829 • ANKARA ÇanUya YaM» Home 43»62 33 • M m e n Yatas Home 479 89 34 • Haakoy YMaj Home 33999 41 • KıVfcaaı Yalaa Home 4470869 (3 Bat) • SıMler Yatas Home348 67 69
kail • ANTALYA Yalaı Home 247 17 22 - BAUKESİR Yatas Home 242 31 31 244 96 28 • ELAZ1Ğ Yalaj Home 236 37 38 • ERZİNCAN Yala« Home 214 80 33 • OAZİANTEP Yan» Hom» 2 » 70 3' • «SoiR Yatn Home 227 90 42 • İSTANBUL SerfkOfcü
Vaiaş Home 852 03 50 (3 Hat) • Moooto Yala» Home 364 55 43 420 86 43 • Ş.5I1 Yala? Home 230 77 73 • KAYSERI Yalas Home 235 73 30 • MALATYA Yatta Home 32! 76 66 325 46 61 68 • MERSİN Yalaf Home 327 35 45
l « kamftanva T C Saıtayı v* T ı c
a r « t l a k a n l ı t - nıa 2S Ma*>ı I * * * ( a n h «a 21940 layılı t«bl>| htffcdmfenna ur|un olarak yapjlmak fad/r ftfnirt K O V
dahıldır Var>> o r a a l a r ı n d . alaâtlacak
d ı t i f l k l . k l . r l,r
aılara a r
« « - ra«<.t.laca«(
,r Talaplar ı t o k . a I r . c ı . olanaklar, dak.l.ada kar, ıT. a.eakıır 8» ka~»,r.r
> Yaıa| A J
P
"ln l a b l ı riyaı , , „ „ , , , a l t
ınd>alır Fıyatlarıaa ı> Tllrk L.raıı'dır