28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 0 AĞUSTOS 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 UYCARLIKLARIN İZİIMDE... OKTAY EKİNCİ Çine-Muğla arasındaki efsanevi tarih vadisi baraj suyuyla 'boğulmak' üzere Gökbel vadisinde İıiizüıı".• Halikarnas Balıkçısı bu uygarhk vadisinin 'pitoresk' peyzajı karşısında; 'Picasso bile görse şaşınr' demişti. Şimdi ise Karya'nın bu en eski geçidini tarih ve doğa zenginliğiyle birlikte sular altında gömecek bir sözde kalkınma projesine herkes şaşınyor... "M uğla'nın Antalya, Burdur, Denizü fle irtibatıyoktur. Burihetlereyol gftmiyor. Yal- nız Aydın tarafina bir kaptsı vardır ki bu- rası da güçgeçilen tabii anzalarla doludur. Buyolunmülıiın birkısnuıııteşkii eden Gök- beü mınükasında 20-25 kilometre dahilin- de 363 viraj vardır.J" Bu satırlar. 29 Temmuz 1953 tarihli Va- tan gazetesinin Muğla'yı tanıttığı özel ekinde yer aljyor. Feridun Faal Tölbent- çi'nin kaleminden ilin kültûr ve doğa zen- ginlikleri hakkında bilgilerin derlendiği bu 45 yıl önceki gazete ilavesinde, "eski Karya beJdesi" olarak tanımlanan Muğla ve yöresi şöyle özetleniyor "Zengin tarilı hazineleri 9e dolu. mazisi pariak. cenneti andıran. her bakımdan Ueri ve mamur_" Muğla ıçin bugün de aynı şeyler söyle- nebilir. Ancak Antalya. Burdur, Deniz- li'yle "irtibao yoktur" sözü, 45 yıl önce- sini anımsayanlar dışında belki de herkes için bir "abaröna" gibi geliyordur. Ancak Muğla, yakın yıllara dek ve hatta tarih bo- yurıca Ege'nin gerçekten de "en zor ula- şüabilen" bölgesiydi. Vatan gazetesinin ekinde de vurgulandığı gibi Karya ülkesi- nın bu "gizli cennetine" açılabilen tek zor- lukapı ıse ÇineÇayı boyunca uzanan Gök- bel VadisTnden yıne aynı çayın kıvnmla- nna uyarak geçen tarihi yol güzergâhıydı... Işte bu 363 virajlı "uygariık yolu", 1970'lerdeki dûzenlemeyle dönemeçleri azaltılmış ve dik rampalan yumuşatılmış olarak bugün de aynı vadinin içinden "ta- rihsel hiznıetinr sürdüriiyor. Yamaçlarda- la "efsanevi kayalıklann" arasından san- ki birer "gözcü" gıbı yolculan izleyen "ka- ya mezarlarT ise bu zorlu geçidin aynı za- tnanda bir "tarih vadisi" olduğunu anlat- maya çalışıyorlar... Gelın görün kı aynı kaya mezarlannın Çine Çayı'yla birlikte vadide yankılanan bu anlamlı seslenişlerini birtürlü duyma- yan sağır kulaklar da var. Çine Barajı tamamlandığında sulara gömülecek olan tarihi tncebel Köpriisü veefsanevi ÇineÇayı vatagı(sofda) Halikarnas Balıkçısı'nın 'gökten diişen meteoriara' ben/ettiği ve kaya mezarianıu da banndıran 'pitoresk' Gökbel kayahklan (sağda). Nerede bir tarih ve doğa güzellıği var- sa, sanki özel olarak orayı yok etmeyi gö- züne kestiren şu duyarsız "kalkuuna"(!) projelerinden biri de Gökbel Vadisi"ni ve tanhi yolu "sulann içine gömmek" üzere hızla ilerliyor. O kadar ki vadiyi "gizemli birmekâna" dönüştüren eşsizdoğal peyzajın yamaçlar- daki özgün topo|rafyası, yakında vukan- lardan geçecek olan "yeni yol" ıçin dozer- lerle çoktan parçalanmaya başlanmış bi- le. "Aşa^larda" kalan ve suyun dıbinde ta- rihe terk edilecek olan eski yol ise beiki de geçmişinden bu yana en gerilimli günle- nni yaşayarak, kendini haritadan silecek inşaat kamyonlanna ve kazı makinelerine de hizmet etmek zorunda kalıyor. 'Ince kemer' de kalmayacak DevletSutşleri'nce(DSl) 1995yılında ÖZKAR AŞ'ye ihale edilerek yaptınlma- ya başlanan "Çine Barajı" inşaatı, diğer gerekçelennin yaru sıra aynı zamanda "ınfl- fi park" olan Büyük Menderes nehri del- tasmdakı doğal yaşama "tazesu"sağ!amak amacmı da taşıyor. Ne var kı bir yandan bu milli parka hiz- met götürülmek istenirken öbür yandan aslında "doğal ve arkeoJojik SfT" niteliğı taşıyan ve Anadolu'nun tarih içindeki en önemli uygarhk yollanndan biri olan eş- siz bir kültür hazinesi ise gözden çıkanlı- yor. DSİ projesinin tarihe karşı duyarsızlığı o denli yüksekdüzeyde ki aynı vadide Ro- ma döneminden (MÖ 130 lar) bu yana "vartığını ve îşJevini" koruyan ünlü "tnce Kemer Köprüsü"nün bile sular altmda kalması öngörülüyor. Yöre köylüleri ara- sında "Gelin Geçmez Köprüsü" de deni- len bu 3 kemerli zarif taş anıt, antik Ala- banda'nın tarihteki ünlü su sistemine ait bir "su kemerT olarak DSl'nin aslında kendi tarihinesaygı içinde "himayeanr gör- mesi gerekirken tam tersine aymazlığına tanık oluyor. Gelin Geçmez Köprüsü'ne bu adın ya- kıştınldığı "öykü* ise öylesine etkileyici ki bunu bilen kimi köylü kadınlan karşı- ya geçmek için bugün bile köprüyü kul- İanmak yerine, çayın içinden yürümeyi tercih ediyorlar. Söylenceyegöre Karya Kralı, Çine Ça- yı'nın güçlü sulanna dayanabilecek bir köprüyü yapabilen mimara kendi kızını gelın olarak vereceğini söyIer. Ne var ki o "meçbuJ mmar" ince kemerli köprüyü yapmasma rağmen kralın sözümJen cay- ması yüzünden kızını alamayınca, köprü- den kendini atarak intihar eder. Mimann Çine Çayı'na atlamadan önce söyledikle- ri iseefsaneye bugün bile inanılmasına ne- den olan sözlerdir: "Krahn kızı ömrû bo- yunca bu köprüden geçmesin, gelin olursa da buradan geçerse ömrii boyunca çocu- ğu olmasın-." 'Efsanevi' kayalar Gökbel Vadisi'ndeki tarihsel kalınhlar- la şaşılacak güzellikte bir "uyum" göste- ren ve sanki "doğanın heykelİeri" gibi ya- maçlan süsleyen etkileyici kayalar için Halikarnas Balıkçısı şunlan söylemiş: "Bu vadi, gökten düşen bir meteorla maydana geldi. Picasso görse şaşmr_" AzraErhat, 1960-1969 yıllanndaki Ege Bölgesi gezilerine ait yazılannı derlediğı "Mavi Anadotu" adlı kitabında, Balık- çı"nm bu sözlerinı aktanrkenyine Gökbel'le ilgili kendi gzölemlerini ise şöyle anlatı- yor: "Çine'den sonra cümbüş başIadL VT- raj denilen şevi hepimizgördük biüriz, ama Gökbel virajlan gibisini ben negördüm ne de dünvanın başka bir yerinde böylesinin bulunduğunu duvdum..." Şımdı bütün bu anılar. "Picasso'yu bile şaştrtacak" kadar etkili bir doğal peyzaj alanı, 2200 yıla tanıklık eden mezarlar, antik kahntılar ve tarihi su kemerleri, ay- nı derin geçmişin hemen tüm çağlannda bölgenin yegâne ulaşım geçidi olarak Ana- dolu u)garlıklan arasında köprü görevini üstlenmiş birkültür vadisi... Tıpkı Hasan- keyfgibi adım adım sular altında boğula- cağı günlere doğru yaklaşıyor... Bu vefasızlığın çok daha "yürek bu- ran" tarafı ise DSİ'nin kendi tarihine de saygısızhk anlamına gelen yok edici pro- jesine *dur" diyecek biryönetim için umut- lann her geçen gün daha da azalıyor olma- sı. Çünkü. yargı kararlanna rağmen öme- ğin Göko\a Termik Santralı 'nı çalıştırma- ya inat eden bir siyasal anlayışın. bugüne dek StT kapsamına alınması bile nedense ihmal edilen bu "çok özel'' tarihi ve doğa güzelliğini koruyabileceğini düşünmek, artık birçok kişiye ütopya gibi bile gelmi- yor... (Jmanm hiç değılse bu konuda bir mu- cize olur ve öncelikle DSİ olmak üzere bu kültür yoksunu projeye önayak olanlar, son bir kez Gökbel Vadisi'ne giderler de hüzünlü anıtsal kayalan ve sessiz kaya me- zarlannı insanca seyrettikten sonra Ince- bel Köprflsû'ne geri gelip "proje>i degş- DrecekİeriiM" orada ilan ederler... Neden olmasın?.. Ernest Hemingway 'in bugüne dek gün ışığına çıkmayan 800 sayfahk kitabı yayımlanıyor Afiîkah kadmlasafaridetııtkulııaşkKültür Servis' - Ünlü yazar Er- nest Hemingway'in bugüne dek gün ışığına çıkmayan True AtFirst Ught (llk Bakışta Doğru) adlı ki- tabı oğiu fîatrkk Hemingvvay tara- findan ünlü yazann 100. doğum günü etkinlikleri kapsamında ya- yımlanacak. Hemingway 800 sayfalık bu ki- tabı, 1953-54 yıllan arasında eşi Miss Mary ile Afrika'ya yaptıkla- n safari yolculuğu sırasında yazmış. Kıtapta Hemingvvay'in Afnkalı bir kadınla yaşadıklan anlatılıyor. Ün- lü yazar bu kitabın ancak ölümün- den sonrayayımlanmasına izin ver- rnişti. Kitabı okuyan birkaç isimden bxi olan ve Hemingnay: TbePost- vtarYears and Posthumous Noveb adlı kitabın yazan RoseMarieBur- well Hemingvvay'ın yazdıklannın aisine tutkulu bir âşık olmadığını atsine gelenekçi bir yapıya sahip oiduğuiçin kitabın ölümünden son- re yayımianmasını istediğini söy- îiyor. Illinois Üniversitesi'ndepro- fesör olan Burvvell, Hemingvvay aı- lesine safari yolculuğu sırasında rehberlik yapan Debba'nın kitap- ta "kaslı, sersem görünüşlü, kısa saçh ve kare viizlü" olarak tanıtıl- dığını söylüyor Mekfuplan, şiirieri satüıyor Trueat FirstLightadlı kitaptaHe- mingvvay, eşi Mary uyuduktan son- ra kamp ateşinin yanında Debba ile ilişkiye girdiğini ve onu hami- le bıraktığını yazıyor. Aynca yazar kitapta, Debba'nın koruyucusunu sarhoş ederek genç kadını nasıl aşk yuvasına kaçırdığını da anlatıyor. Tutkusunu ise klasik bir Heming- vvay tarzıyla, kısa ve net cümleler- le aktanyor. Tüm bu yaşananlann sonrasında ise Debba ailesinin ya- nına döner. Safari sırasında Hemingway'in yanında olanlaragöreböyle biriliş- ki hiç yaşanmadı. Burvvell de bu söylenenleri kabul ediyor ve "Bu komik veduyarfa bir>an. Aynca da bir hayai, Miss Mary bu kitabı ya- yımlamasını tstedL Ancak 19501iyri- larda cinsellik konusunda ateşli tar- aşmalar yaşandıgından Heming- vvay Katolik Kilisesi'nin kcndisi hakkında kötü şeyleryazmasından korktu" diyor. 1961 yılındaintıhar eden ünlü yazar ölümünden önce Küba'da yazdığı el yazısı müsved- delerini Boston'a götürmüştü ve bunlan çok az kişi okuyup incele- yebildi. Onümüzdeki ay Denham'da düzenlenecek olan bir müzayede- de ünlü yazann Akdeniz çevresin- de yaşayan dostlannayazdığı ve cin- sel zevklerini de anlattığı mektup ve şiirier satışa sunulacak. Mek- tuplan. Ava Cardner, RobertGra- vıes ve VVTnston Churchill'e oldu- ğu kadar Hemingvvay'e deolan ya- kınlıldanyla tanınan SicreAilesi sa- tışa sunuyor. Sicre Ailesi yaptığı açıklamada mektup ve şiirlerin 3- 5 milyon pound arasında satılaca- ğını söyledi. 1898 yılında doğan Hemingvvay, 1917"de ev den aynlarak polis mu- habiri olarak çalışmaya başladı. 1918'de Italya'ya giderek savaşa katıldı. 1921'de Paris'e çalışmak için giden ve yazarlık yapmak is- teyen Hemingvvay, ilkkitabmı 1923 yılında bastırdı. "ÜçŞörveOnÖy- ku'"is>ımlıbukJtaptan sonra, 1924'te "Günûmüzde". 1925 de "Güneş de Doğar", 1926 da "Bahar Selle- ri"yayımlandı. Yazann diğer kitap- lan arasında büyük başan kazanan "SUahlara yeda" (1929), "Öğle- den Sonra Ölüm (1932), "Afri- ka"mn Yeşfl TepelerT (1935). "KB- manjaro'nun Karları" (1936). "Varük, Vbkluk" (1937), "Silahla- ra Veda" (1940), "Nehrin Ötesj" (1950), "İhtiyar Adam ve De- niz"( 1952) yer alıyor. Bokstan av- cılığa, boğa güreşinden bahisçılı- ğe kadar birçok işe el atan ünlü ya- zar, içki ve kadın konusundada uz- manlaşmıştı. Yazar, 193O'Iuve4O'lı yıllarda Batı kültüriine maçoluğu getirdi. Ünlü yazann Cennet Bah- çesi adlı kitabı da onümüzdeki yıl bir Ingiliz fılm şirketi tarafindan be- yazperdeye uyarlanacak. Bu kitabın ölümünden sonra vayımlanmasına izin vermiştL $İİR YAZARKEN MÜZÎKTEN ÇOK ETKİLENİYOR Ashbery'nin yeni kitabı çıkü Kültür Servisi - Ameri- a'nın yaşayan en büyük tari olarak kabu! edilen l<hn Ashbery, yeni kitabı •*akefulness ile yeniden duyuculanyla buluştu. Ye- utitabmda Mfltoa Marvell t Leargibi şairlerden alın- 1ar da sunuyor Ashbery .luyuculara. Ünlü şairge- eı yıl Yapı Kredi Kültür ^nat Yayıncılık'm davet- s olarak Türkiye'ye ge!- ışti. SelfPortrait in a Convex Irror, As We Knovv, A h\e, April Galeons ve bvtChartgibi kitaplany- lanınan ve aynı zaman- ı sanat eleştirileriyle de yapan şair, post moder- t şiirin en önemli temsil- srinden biri. Yaptığı sa- : eleştirileriyle de dikkat •.en şair, American Aca- nyof Arband Sciences'a ıldi. Jniversite eğitimini Har- vard Coliege'da tamamla- yan şair Kolombiya Üni- versitesi'nden de master derecesı aldı. Şairin ilk ki- tabı SomeIrees (Bazı Ağaç- lar)... 1955-1956 yıllannda ara- sında Paris'te yaşayan ün- lü şair, bir dönem Herald Tribune Gazetesi'nde sa- nat eleştirileri yaptı. Ravmo- und Roussel, Pierre Re- verdy, Max Jacop gibi şa- irlerden etkilenen Ashbery, 1962 yılında yayımlanan ve cut-up kesme yapıştırma tekniğini kullandığı ikinci kitabı The Tennis Courth Oath ile bir anda ortahğı kanştırdı. Şairin daha son- ralan Rivers and Mounta- ins. The DouUe Dream ot Spring ve Self Portrait in a Convex Mirror adlı kitap- ian yayımlandı. Self Port- rait in a Convex Mirror ya- yımlandığında büyük ilgi gördü ve Ashbery"e Pulit- zer. The National Book Avvard ve The National Bo- ok Critics Circle ödüllerı- ni getirdi. Şairin 1987 yılında Ap- rilGaleons, 1991 yılında da 216 sayfalık tek bir şiirden oloşan Flov* Chart adlı ki- taplan yayımlandı. Şiir yazarken müzikten oldukça etkilendığini be- iirtiyor Ashbery. En çok da besteci DominicMuldowey ve piyanist, besteci Eugene d'AIbert'in yapıtlannı din- lemekten hoşlanıyor. CUMHLRİYET'İN 75. YILIANISINA DOB,, beste yanşması düzenledi Kültür Servisi - Devlet Opera ve Balesi, Cumhuriyet'in 75. Yılı Anısfna 'Opera-Bale Eserleri Beste Yanşmasr düzenledi. Yanşmanın amacı, konulannı ve kaynağını ulusal kültürümüzden alan opera-bale, müzikal, çocuk operası, sahne müziği eseri bestesi yaptırmak, böylelikle ulusal opera- bale repertuvannın oluşmasına ve Cumhuriyet'in 75. yılı anısına katkıda bulunarak, gelecek kuşaklara kültür mirası bırakmak olarak belirlendi. Opera-bale, sahne müziği, müzikal ve çocuk operası dallannda üretilecek eserleri kapsayan ve her eserin kendi dalında yanşacağı bestelerin 1919 tarihi vekurtuluş. cumhuriyet, Anadolu hümanizmi temalannı içermesi gerekiyor. Yanşmanın şartnamesine göre. TC vatandaşı olmayanlann ve değerlendirme kurulunda görev alanlann katılamayacaklan yanşmaya katılacak olan opera bestesi en az 90 dakikadan oluşan 2 ya da 3 perdelik bale ve orkestra , ^, Üevlet Öpera ve Balesi'nin düzenlediği yanşmaya opera-bale, müzikal, çocuk operası, sahne müziği dallannda üretilecek eserler katılabilecek. için eser; sahne müziği bestesi en az 30 dakikadan oluşan 2 orkestra için yazılmış senfonik eser; müzikal bestesi en az 90 dakikadan oluşan 2 ya da 3 perdelik solo-koro- orkestra için müzikal eser: çocuk operası bestesi en az 60 dakikadan oluşan 2 perdelik solo-koro-çocuk korosu için çocuk operası eseri olması gerekiyor. Daha önceden hiçbir yanşmaya katılmamış ve ödül almamış eserlerin katılabileceği yanşmaya birden fazla eserle de katılabıünecek. Değerlendirme KunıJu; Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü, Devlet Opera ve Balesi Müzik Işleri Yöneticisi, Devlet Opera ve Balesi Başrejisörü, Devlet Opera ve Balesi Başkoreografi ve üç besteciden oluşan yanşmaya, daha önceden seslendirilmiş eserler katılamayacak. Yanşmaya katılacak besteci, librettoyu kendi yazabileceği gibi, kendisi de libretto yazannı seçebilecek. Başanlı opera eserinin bestecisine 5 milyar, başanlı opera eserinin libretto yazanria 1 milyar, başanlı bale eserinin bestecisine 4 milyar, başanlı bale eseri libretto yazanna 1 milyar, başanlı sahne müziği eserinin bestecisine 3 milyar, başanlı sahne müziği eserinin libretto yazanna 1 milyar, başanlı müzikal eserin bestecisine 3 milyar, başanlı çocuk opera eseri bestecisine 3 milyar ve başanlı çocuk opera eseri libretto yazanna 1 milyar lira ödül verilecek. Yanşmaya son katılma tarihi 18 Arahk 1998. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Vatandaşlık ve Kulluk... Devlet kültürü bağlamında yaşananlar hiç değişrni- yor. Bir hukuk ctevleti olan Türktye Cumhuriyeti'nin bir ilinin valisi, yurdun bir başka bolgesinde mevsim- lik gelen işçileri, kolluk kuvvetlerini kullanarak ilden at- tınyor. Yani, aynı devletin vatandaşlannı! Aynı günlerde aynı devletın en yetkilı ağızlan, baş- ka birilde "dostluk vekardeşlikmesajlan" veriyor "N&- reli olduğuna, hangiaileden geldiğine bakılmaksızın, herkes bu devletin vatandaşıdır..." Ama uygulamaya bakılırsa, bazılan ötekilerden da- ha az -ya da daha çok- vatandaş... Devletin bir bakanı, Sosyal Sigortalar Kurumu'na ait birhastaneyi öğlen saatlerinde "ziyaret" ediyor. Ba- kan gelecek diye, "ac/Herin dışında hastanede bü- tün işler ve bakımlar neredeyse durmuş olduğundan, beklemekten canından bezmiş bir vatandaş, baka- nın arkasından koşup bu durumdan yakınıyor. Ama "bakan", ona dönüp bakmıyor bile. Onun yerine "maiyetindekiler", sabahın altısından beri orada bek- lemekte olan vatandaşı ite kaka bakanın yanından uzaklaştırmaya çalışıyoriar. Tek sayın bakanın ve çev- resindekilerin yüzlerindeki "teftişgülümsemesi" bo- zulmasın diye! Bir ülkenin her kentine, dahası -hızınızı alamazsa- nız eğer- her kasabasına üniversite kurabilirsiniz. Büyük kentlere düzinelerle gökdelen dikebilirsiniz. Görünen her şeye en pariak cilalan sürebilirsiniz. Ama kendi vatandaşınızı çalışmaya gittiği illerden cop ve dipcik kullanarak sınır dışı ettiğiniz, hastane- deki bir hastayı ite kaka bakanının yanından uzaklaş- tırdığınız, "Bananiyebağınyorsunuz?"diyesoranbir başka vatandaşınıza: "Ben devletım, bağınnm!" di- ye karşılık verdiğiniz, boyadığı pabucun parasını is- teyince işkence gören boyacı çocuğun hakkını dev- let olarak ve inandıncı biçimde aramadığınız süre- ce, ne hukuk devleti olabilirsıniz nedebaşkalannı ol- duğunuza inandırabilirsiniz! Türkiye'nin yükseldiği söylenen "kredi notu", ne yazık ki hâlâ hukukun ve insan haklannın düşmeyi sür- düren notlannın gölgesinde. Öte yandan bütün bunlann nedeni, derin araştırma- lan gerektirmeyecek kadar açık. Türkiye'de resmi politika hâlâ çağdaş anlamda va- tandaş değil, fakat kapıkulu yetiştirmek peşinde. Türkiye'de devlet, kendi kendini varlığına ınandır- manın çaresini hâlâ vatandaşlan için var olmakta de- ğil, fakat ne pahasına olursa olsun kendi için var ol- makta aramakta. Ama burada bütün suçu devletin ve "devletlilerin" sırtına yıkarak haksızlık da etmeyelim. Temel işlevi "resmi" televizyon karşısında özgür düşünceyi des- tekleyici bir a/ternatif oluşturmak olan "özel" kanal- lardan bazılannın, yukarda anlattığımtz olaylann ya- şandığı günlerdeki ana haber bültenlerinin "ana ha- berierini'de sıralayıverelim: Bodrum'da gündüzlen ve geceleri yaşananlar, ABD Başkanı'nın yattığı kadın- lardan birinin burun ameliyatı ve bir de -bu, sanırım ülkemiz açısından gerçekten can alıcı bir sorun.'- ün- lü bir hanım şarkıcının genç kocasının, eşini başkala- nnın sataşmalanndan korumak için nasıl karate ders- lerialdığı... Ümmet'likten kurtulup millet olabilmek için bütün dünyaya örnek bir Kurtuluş Savaşı'ndan galip çıkmış bir toplumun sonraki yazgısı, bu kadar hazin olma- maltydı... 7. ölüm yıldönümünde Nadir Aladî • Kühür Servisi - Cumhuriyet Kitap Kulübü Taksim Şubesi'nde, bugün 7. ölüm yıldönümünde Nadir Nadi'yi anma toplantısı düzenleniyor. Pen Yazarlar Demeği ve ve Yazarlar Sendikası'nm katkılanyla düzenlenen toplantıya konuşmacı olarak Orhan Erinç ve Konur Ertop katılacak. Anma toplantısının başlama saati ise 18.00. Anna Frank'm Günlügü • Kültür Servisi - Anna Frank"m ikinci Dünya Savaşı sırasında Naziierin kıyımından kaçmak için Amsterdam'da ailesiyle birlikte saklandığı evde yaşadıklannı yazdığı tam metin oiduğu sanılan son baskı kitaplannda da bazı sayfalann eksik oiduğu belirlendi. Daha önce Anna Frank Vakfı'nda çalıştığı bilinen birgörevli Frank'ın babasmın ölmeden önce teslim ettiği sayfalardan beşinin kendisinde bulunduğunu belirtti. Anna Frank'm babasının, kızının cinsellikle ilgili düşüncelerinin yayımlanmasına karşı oiduğu için o dönemde günlükten bazı bölümlere el koymuş ancak 1980 yılında bu bölümleri teslim etmişti. Kitapta eksik sayfalann bulunduğunun öğrenilmesi üzerine Anna Frank Vakfı, Hollanda Ulusal Savaş ve Dokümantasyon Merkezi ve Isviçre'nin Bazel kentinde bulunan Anna Frank Fonu eksik sayfalann eklenmesi için avukat tutruklannı ve bu sayfalan elinde bulunduran kişiye başvuruda bulunduklannı bildirdiler. ICTM Dans Grubu İstanbul'da toplanıyor• Kültür Servisi - üluslararası Geleneksel Müzik Konseyi ICTM'in 'Etnokoreoloji' Çalışma grubu, 20. toplantısını Bogaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü'nün katkılanyla istanbul'da düzenliyor. ICTM-Türkiye temsiicisi Arzu Öztürkmen v e Yunanlı dans antropoloğu frena Loutzaki'den oluşan program komitesi bu yılki temalannı 'Dans çalışmalannda tarihsel kaynaklar', 'Dans icrasında emprovizasyon' ve 'Yerel dansların globalleşmesi' olarak belirledi. 24 ülkeden 50 dans antropoloğu. dans tarihçısi ve dans notosyon uzmanının katıldığı Bogaziçi Üniversitesi Kennedy Lodge'da dün verilen bir resepsiyonla başlayan toplantının ilk konuşmacısı Türkiye'de dans tarihi araştırmalannın öncüsü Prof. Dr. Metin And. Sempozyum 26 Ağustos akşamı sona erecek. Tarih ve emprovizasyon konulannda toplam 13 panel ve 'Dansta Yapısal Analiz', 'Dans ve Ritüel Ilişkileri', 'Dansta Saha Araştırrnalan' ve 'Eski Danslann Yeniden CanJanması' konulu 4 atölyeden oluşan pogramda aynca bir de grup üyelerinin etnografilerini karşılaştırmalı olarak değerlendirecekleri yuvarlak masa toplantısı gerçekleştirilecek. BUGUN • İFSAK'ta Tolunay Timuçin'in konuk olarak katıldığı 'Kaybofan Kültür Değerlerinıiz' konulu saydam gösterisi. 19.30 ve 20.15 saatlerinde izlenebilir. • RUMELÖÜSARTnda saat 21.00'de Zuhal Olcay'ın konseri var.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle