Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 0 AĞUSTOS 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
UYCARLIKLARIN İZİIMDE... OKTAY EKİNCİ
Çine-Muğla arasındaki efsanevi tarih vadisi baraj suyuyla 'boğulmak' üzere
Gökbel vadisinde İıiizüıı".• Halikarnas Balıkçısı bu
uygarhk vadisinin 'pitoresk'
peyzajı karşısında; 'Picasso
bile görse şaşınr' demişti.
Şimdi ise Karya'nın bu en
eski geçidini tarih ve doğa
zenginliğiyle birlikte sular
altında gömecek bir sözde
kalkınma projesine herkes
şaşınyor...
"M uğla'nın Antalya, Burdur, Denizü fle
irtibatıyoktur. Burihetlereyol gftmiyor. Yal-
nız Aydın tarafina bir kaptsı vardır ki bu-
rası da güçgeçilen tabii anzalarla doludur.
Buyolunmülıiın birkısnuıııteşkii eden Gök-
beü mınükasında 20-25 kilometre dahilin-
de 363 viraj vardır.J"
Bu satırlar. 29 Temmuz 1953 tarihli Va-
tan gazetesinin Muğla'yı tanıttığı özel
ekinde yer aljyor. Feridun Faal Tölbent-
çi'nin kaleminden ilin kültûr ve doğa zen-
ginlikleri hakkında bilgilerin derlendiği
bu 45 yıl önceki gazete ilavesinde, "eski
Karya beJdesi" olarak tanımlanan Muğla
ve yöresi şöyle özetleniyor "Zengin tarilı
hazineleri 9e dolu. mazisi pariak. cenneti
andıran. her bakımdan Ueri ve mamur_"
Muğla ıçin bugün de aynı şeyler söyle-
nebilir. Ancak Antalya. Burdur, Deniz-
li'yle "irtibao yoktur" sözü, 45 yıl önce-
sini anımsayanlar dışında belki de herkes
için bir "abaröna" gibi geliyordur. Ancak
Muğla, yakın yıllara dek ve hatta tarih bo-
yurıca Ege'nin gerçekten de "en zor ula-
şüabilen" bölgesiydi. Vatan gazetesinin
ekinde de vurgulandığı gibi Karya ülkesi-
nın bu "gizli cennetine" açılabilen tek zor-
lukapı ıse ÇineÇayı boyunca uzanan Gök-
bel VadisTnden yıne aynı çayın kıvnmla-
nna uyarak geçen tarihi yol güzergâhıydı...
Işte bu 363 virajlı "uygariık yolu",
1970'lerdeki dûzenlemeyle dönemeçleri
azaltılmış ve dik rampalan yumuşatılmış
olarak bugün de aynı vadinin içinden "ta-
rihsel hiznıetinr sürdüriiyor. Yamaçlarda-
la "efsanevi kayalıklann" arasından san-
ki birer "gözcü" gıbı yolculan izleyen "ka-
ya mezarlarT ise bu zorlu geçidin aynı za-
tnanda bir "tarih vadisi" olduğunu anlat-
maya çalışıyorlar...
Gelın görün kı aynı kaya mezarlannın
Çine Çayı'yla birlikte vadide yankılanan
bu anlamlı seslenişlerini birtürlü duyma-
yan sağır kulaklar da var.
Çine Barajı tamamlandığında sulara gömülecek olan tarihi tncebel Köpriisü veefsanevi ÇineÇayı vatagı(sofda) Halikarnas
Balıkçısı'nın 'gökten diişen meteoriara' ben/ettiği ve kaya mezarianıu da banndıran 'pitoresk' Gökbel kayahklan (sağda).
Nerede bir tarih ve doğa güzellıği var-
sa, sanki özel olarak orayı yok etmeyi gö-
züne kestiren şu duyarsız "kalkuuna"(!)
projelerinden biri de Gökbel Vadisi"ni ve
tanhi yolu "sulann içine gömmek" üzere
hızla ilerliyor.
O kadar ki vadiyi "gizemli birmekâna"
dönüştüren eşsizdoğal peyzajın yamaçlar-
daki özgün topo|rafyası, yakında vukan-
lardan geçecek olan "yeni yol" ıçin dozer-
lerle çoktan parçalanmaya başlanmış bi-
le. "Aşa^larda" kalan ve suyun dıbinde ta-
rihe terk edilecek olan eski yol ise beiki de
geçmişinden bu yana en gerilimli günle-
nni yaşayarak, kendini haritadan silecek
inşaat kamyonlanna ve kazı makinelerine
de hizmet etmek zorunda kalıyor.
'Ince kemer' de kalmayacak
DevletSutşleri'nce(DSl) 1995yılında
ÖZKAR AŞ'ye ihale edilerek yaptınlma-
ya başlanan "Çine Barajı" inşaatı, diğer
gerekçelennin yaru sıra aynı zamanda "ınfl-
fi park" olan Büyük Menderes nehri del-
tasmdakı doğal yaşama "tazesu"sağ!amak
amacmı da taşıyor.
Ne var kı bir yandan bu milli parka hiz-
met götürülmek istenirken öbür yandan
aslında "doğal ve arkeoJojik SfT" niteliğı
taşıyan ve Anadolu'nun tarih içindeki en
önemli uygarhk yollanndan biri olan eş-
siz bir kültür hazinesi ise gözden çıkanlı-
yor.
DSİ projesinin tarihe karşı duyarsızlığı
o denli yüksekdüzeyde ki aynı vadide Ro-
ma döneminden (MÖ 130 lar) bu yana
"vartığını ve îşJevini" koruyan ünlü "tnce
Kemer Köprüsü"nün bile sular altmda
kalması öngörülüyor. Yöre köylüleri ara-
sında "Gelin Geçmez Köprüsü" de deni-
len bu 3 kemerli zarif taş anıt, antik Ala-
banda'nın tarihteki ünlü su sistemine ait
bir "su kemerT olarak DSl'nin aslında
kendi tarihinesaygı içinde "himayeanr gör-
mesi gerekirken tam tersine aymazlığına
tanık oluyor.
Gelin Geçmez Köprüsü'ne bu adın ya-
kıştınldığı "öykü* ise öylesine etkileyici
ki bunu bilen kimi köylü kadınlan karşı-
ya geçmek için bugün bile köprüyü kul-
İanmak yerine, çayın içinden yürümeyi
tercih ediyorlar.
Söylenceyegöre Karya Kralı, Çine Ça-
yı'nın güçlü sulanna dayanabilecek bir
köprüyü yapabilen mimara kendi kızını
gelın olarak vereceğini söyIer. Ne var ki o
"meçbuJ mmar" ince kemerli köprüyü
yapmasma rağmen kralın sözümJen cay-
ması yüzünden kızını alamayınca, köprü-
den kendini atarak intihar eder. Mimann
Çine Çayı'na atlamadan önce söyledikle-
ri iseefsaneye bugün bile inanılmasına ne-
den olan sözlerdir: "Krahn kızı ömrû bo-
yunca bu köprüden geçmesin, gelin olursa
da buradan geçerse ömrii boyunca çocu-
ğu olmasın-."
'Efsanevi' kayalar
Gökbel Vadisi'ndeki tarihsel kalınhlar-
la şaşılacak güzellikte bir "uyum" göste-
ren ve sanki "doğanın heykelİeri" gibi ya-
maçlan süsleyen etkileyici kayalar için
Halikarnas Balıkçısı şunlan söylemiş: "Bu
vadi, gökten düşen bir meteorla maydana
geldi. Picasso görse şaşmr_"
AzraErhat, 1960-1969 yıllanndaki Ege
Bölgesi gezilerine ait yazılannı derlediğı
"Mavi Anadotu" adlı kitabında, Balık-
çı"nm bu sözlerinı aktanrkenyine Gökbel'le
ilgili kendi gzölemlerini ise şöyle anlatı-
yor: "Çine'den sonra cümbüş başIadL VT-
raj denilen şevi hepimizgördük biüriz, ama
Gökbel virajlan gibisini ben negördüm ne
de dünvanın başka bir yerinde böylesinin
bulunduğunu duvdum..."
Şımdı bütün bu anılar. "Picasso'yu bile
şaştrtacak" kadar etkili bir doğal peyzaj
alanı, 2200 yıla tanıklık eden mezarlar,
antik kahntılar ve tarihi su kemerleri, ay-
nı derin geçmişin hemen tüm çağlannda
bölgenin yegâne ulaşım geçidi olarak Ana-
dolu u)garlıklan arasında köprü görevini
üstlenmiş birkültür vadisi... Tıpkı Hasan-
keyfgibi adım adım sular altında boğula-
cağı günlere doğru yaklaşıyor...
Bu vefasızlığın çok daha "yürek bu-
ran" tarafı ise DSİ'nin kendi tarihine de
saygısızhk anlamına gelen yok edici pro-
jesine *dur" diyecek biryönetim için umut-
lann her geçen gün daha da azalıyor olma-
sı.
Çünkü. yargı kararlanna rağmen öme-
ğin Göko\a Termik Santralı 'nı çalıştırma-
ya inat eden bir siyasal anlayışın. bugüne
dek StT kapsamına alınması bile nedense
ihmal edilen bu "çok özel'' tarihi ve doğa
güzelliğini koruyabileceğini düşünmek,
artık birçok kişiye ütopya gibi bile gelmi-
yor...
(Jmanm hiç değılse bu konuda bir mu-
cize olur ve öncelikle DSİ olmak üzere bu
kültür yoksunu projeye önayak olanlar,
son bir kez Gökbel Vadisi'ne giderler de
hüzünlü anıtsal kayalan ve sessiz kaya me-
zarlannı insanca seyrettikten sonra Ince-
bel Köprflsû'ne geri gelip "proje>i degş-
DrecekİeriiM" orada ilan ederler...
Neden olmasın?..
Ernest Hemingway 'in bugüne dek gün ışığına çıkmayan 800 sayfahk kitabı yayımlanıyor
Afiîkah kadmlasafaridetııtkulııaşkKültür Servis' - Ünlü yazar Er-
nest Hemingway'in bugüne dek
gün ışığına çıkmayan True AtFirst
Ught (llk Bakışta Doğru) adlı ki-
tabı oğiu fîatrkk Hemingvvay tara-
findan ünlü yazann 100. doğum
günü etkinlikleri kapsamında ya-
yımlanacak.
Hemingway 800 sayfalık bu ki-
tabı, 1953-54 yıllan arasında eşi
Miss Mary ile Afrika'ya yaptıkla-
n safari yolculuğu sırasında yazmış.
Kıtapta Hemingvvay'in Afnkalı bir
kadınla yaşadıklan anlatılıyor. Ün-
lü yazar bu kitabın ancak ölümün-
den sonrayayımlanmasına izin ver-
rnişti.
Kitabı okuyan birkaç isimden
bxi olan ve Hemingnay: TbePost-
vtarYears and Posthumous Noveb
adlı kitabın yazan RoseMarieBur-
well Hemingvvay'ın yazdıklannın
aisine tutkulu bir âşık olmadığını
atsine gelenekçi bir yapıya sahip
oiduğuiçin kitabın ölümünden son-
re yayımianmasını istediğini söy-
îiyor. Illinois Üniversitesi'ndepro-
fesör olan Burvvell, Hemingvvay aı-
lesine safari yolculuğu sırasında
rehberlik yapan Debba'nın kitap-
ta "kaslı, sersem görünüşlü, kısa
saçh ve kare viizlü" olarak tanıtıl-
dığını söylüyor
Mekfuplan, şiirieri satüıyor
Trueat FirstLightadlı kitaptaHe-
mingvvay, eşi Mary uyuduktan son-
ra kamp ateşinin yanında Debba
ile ilişkiye girdiğini ve onu hami-
le bıraktığını yazıyor. Aynca yazar
kitapta, Debba'nın koruyucusunu
sarhoş ederek genç kadını nasıl aşk
yuvasına kaçırdığını da anlatıyor.
Tutkusunu ise klasik bir Heming-
vvay tarzıyla, kısa ve net cümleler-
le aktanyor. Tüm bu yaşananlann
sonrasında ise Debba ailesinin ya-
nına döner.
Safari sırasında Hemingway'in
yanında olanlaragöreböyle biriliş-
ki hiç yaşanmadı. Burvvell de bu
söylenenleri kabul ediyor ve "Bu
komik veduyarfa bir>an. Aynca da
bir hayai, Miss Mary bu kitabı ya-
yımlamasını tstedL Ancak 19501iyri-
larda cinsellik konusunda ateşli tar-
aşmalar yaşandıgından Heming-
vvay Katolik Kilisesi'nin kcndisi
hakkında kötü şeyleryazmasından
korktu" diyor. 1961 yılındaintıhar
eden ünlü yazar ölümünden önce
Küba'da yazdığı el yazısı müsved-
delerini Boston'a götürmüştü ve
bunlan çok az kişi okuyup incele-
yebildi. Onümüzdeki ay Denham'da
düzenlenecek olan bir müzayede-
de ünlü yazann Akdeniz çevresin-
de yaşayan dostlannayazdığı ve cin-
sel zevklerini de anlattığı mektup
ve şiirier satışa sunulacak. Mek-
tuplan. Ava Cardner, RobertGra-
vıes ve VVTnston Churchill'e oldu-
ğu kadar Hemingvvay'e deolan ya-
kınlıldanyla tanınan SicreAilesi sa-
tışa sunuyor. Sicre Ailesi yaptığı
açıklamada mektup ve şiirlerin 3-
5 milyon pound arasında satılaca-
ğını söyledi.
1898 yılında doğan Hemingvvay,
1917"de ev den aynlarak polis mu-
habiri olarak çalışmaya başladı.
1918'de Italya'ya giderek savaşa
katıldı. 1921'de Paris'e çalışmak
için giden ve yazarlık yapmak is-
teyen Hemingvvay, ilkkitabmı 1923
yılında bastırdı. "ÜçŞörveOnÖy-
ku'"is>ımlıbukJtaptan sonra, 1924'te
"Günûmüzde". 1925 de "Güneş
de Doğar", 1926 da "Bahar Selle-
ri"yayımlandı. Yazann diğer kitap-
lan arasında büyük başan kazanan
"SUahlara yeda" (1929), "Öğle-
den Sonra Ölüm (1932), "Afri-
ka"mn Yeşfl TepelerT (1935). "KB-
manjaro'nun Karları" (1936).
"Varük, Vbkluk" (1937), "Silahla-
ra Veda" (1940), "Nehrin Ötesj"
(1950), "İhtiyar Adam ve De-
niz"( 1952) yer alıyor. Bokstan av-
cılığa, boğa güreşinden bahisçılı-
ğe kadar birçok işe el atan ünlü ya-
zar, içki ve kadın konusundada uz-
manlaşmıştı. Yazar, 193O'Iuve4O'lı
yıllarda Batı kültüriine maçoluğu
getirdi. Ünlü yazann Cennet Bah-
çesi adlı kitabı da onümüzdeki yıl
bir Ingiliz fılm şirketi tarafindan be-
yazperdeye uyarlanacak. Bu kitabın ölümünden sonra vayımlanmasına izin vermiştL
$İİR YAZARKEN MÜZÎKTEN ÇOK ETKİLENİYOR
Ashbery'nin yeni kitabı çıkü
Kültür Servisi - Ameri-
a'nın yaşayan en büyük
tari olarak kabu! edilen
l<hn Ashbery, yeni kitabı
•*akefulness ile yeniden
duyuculanyla buluştu. Ye-
utitabmda Mfltoa Marvell
t Leargibi şairlerden alın-
1ar da sunuyor Ashbery
.luyuculara. Ünlü şairge-
eı yıl Yapı Kredi Kültür
^nat Yayıncılık'm davet-
s olarak Türkiye'ye ge!-
ışti.
SelfPortrait in a Convex
Irror, As We Knovv, A
h\e, April Galeons ve
bvtChartgibi kitaplany-
lanınan ve aynı zaman-
ı sanat eleştirileriyle de
yapan şair, post moder-
t şiirin en önemli temsil-
srinden biri. Yaptığı sa-
: eleştirileriyle de dikkat
•.en şair, American Aca-
nyof Arband Sciences'a
ıldi.
Jniversite eğitimini Har-
vard Coliege'da tamamla-
yan şair Kolombiya Üni-
versitesi'nden de master
derecesı aldı. Şairin ilk ki-
tabı SomeIrees (Bazı Ağaç-
lar)...
1955-1956 yıllannda ara-
sında Paris'te yaşayan ün-
lü şair, bir dönem Herald
Tribune Gazetesi'nde sa-
nat eleştirileri yaptı. Ravmo-
und Roussel, Pierre Re-
verdy, Max Jacop gibi şa-
irlerden etkilenen Ashbery,
1962 yılında yayımlanan
ve cut-up kesme yapıştırma
tekniğini kullandığı ikinci
kitabı The Tennis Courth
Oath ile bir anda ortahğı
kanştırdı. Şairin daha son-
ralan Rivers and Mounta-
ins. The DouUe Dream ot
Spring ve Self Portrait in a
Convex Mirror adlı kitap-
ian yayımlandı. Self Port-
rait in a Convex Mirror ya-
yımlandığında büyük ilgi
gördü ve Ashbery"e Pulit-
zer. The National Book
Avvard ve The National Bo-
ok Critics Circle ödüllerı-
ni getirdi.
Şairin 1987 yılında Ap-
rilGaleons, 1991 yılında da
216 sayfalık tek bir şiirden
oloşan Flov* Chart adlı ki-
taplan yayımlandı.
Şiir yazarken müzikten
oldukça etkilendığini be-
iirtiyor Ashbery. En çok da
besteci DominicMuldowey
ve piyanist, besteci Eugene
d'AIbert'in yapıtlannı din-
lemekten hoşlanıyor.
CUMHLRİYET'İN 75. YILIANISINA
DOB,, beste yanşması düzenledi
Kültür Servisi - Devlet Opera ve
Balesi, Cumhuriyet'in 75. Yılı
Anısfna 'Opera-Bale Eserleri
Beste Yanşmasr düzenledi.
Yanşmanın amacı, konulannı ve
kaynağını ulusal kültürümüzden
alan opera-bale, müzikal, çocuk
operası, sahne müziği eseri bestesi
yaptırmak, böylelikle ulusal opera-
bale repertuvannın oluşmasına ve
Cumhuriyet'in 75. yılı anısına
katkıda bulunarak, gelecek
kuşaklara kültür mirası bırakmak
olarak belirlendi. Opera-bale,
sahne müziği, müzikal ve çocuk
operası dallannda üretilecek
eserleri kapsayan ve her eserin
kendi dalında yanşacağı bestelerin
1919 tarihi vekurtuluş.
cumhuriyet, Anadolu hümanizmi
temalannı içermesi gerekiyor.
Yanşmanın şartnamesine göre. TC
vatandaşı olmayanlann ve
değerlendirme kurulunda görev
alanlann katılamayacaklan
yanşmaya katılacak olan opera
bestesi en az 90 dakikadan oluşan
2 ya da 3 perdelik bale ve orkestra
, ^, Üevlet Öpera ve
Balesi'nin düzenlediği
yanşmaya opera-bale,
müzikal, çocuk operası,
sahne müziği
dallannda üretilecek
eserler katılabilecek.
için eser; sahne müziği bestesi en
az 30 dakikadan oluşan 2 orkestra
için yazılmış senfonik eser;
müzikal bestesi en az 90
dakikadan oluşan 2 ya da 3
perdelik solo-koro- orkestra için
müzikal eser: çocuk operası
bestesi en az 60 dakikadan oluşan
2 perdelik solo-koro-çocuk korosu
için çocuk operası eseri olması
gerekiyor.
Daha önceden hiçbir yanşmaya
katılmamış ve ödül almamış
eserlerin katılabileceği yanşmaya
birden fazla eserle de
katılabıünecek. Değerlendirme
KunıJu; Devlet Opera ve Balesi
Genel Müdürü, Devlet Opera ve
Balesi Müzik Işleri Yöneticisi,
Devlet Opera ve Balesi
Başrejisörü, Devlet Opera ve
Balesi Başkoreografi ve üç
besteciden oluşan yanşmaya, daha
önceden seslendirilmiş eserler
katılamayacak. Yanşmaya
katılacak besteci, librettoyu kendi
yazabileceği gibi, kendisi de
libretto yazannı seçebilecek.
Başanlı opera eserinin bestecisine
5 milyar, başanlı opera eserinin
libretto yazanria 1 milyar, başanlı
bale eserinin bestecisine 4 milyar,
başanlı bale eseri libretto yazanna
1 milyar, başanlı sahne müziği
eserinin bestecisine 3 milyar,
başanlı sahne müziği eserinin
libretto yazanna 1 milyar, başanlı
müzikal eserin bestecisine 3
milyar, başanlı çocuk opera eseri
bestecisine 3 milyar ve başanlı
çocuk opera eseri libretto yazanna
1 milyar lira ödül verilecek.
Yanşmaya son katılma tarihi 18
Arahk 1998.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Vatandaşlık ve Kulluk...
Devlet kültürü bağlamında yaşananlar hiç değişrni-
yor.
Bir hukuk ctevleti olan Türktye Cumhuriyeti'nin
bir ilinin valisi, yurdun bir başka bolgesinde mevsim-
lik gelen işçileri, kolluk kuvvetlerini kullanarak ilden at-
tınyor. Yani, aynı devletin vatandaşlannı!
Aynı günlerde aynı devletın en yetkilı ağızlan, baş-
ka birilde "dostluk vekardeşlikmesajlan" veriyor "N&-
reli olduğuna, hangiaileden geldiğine bakılmaksızın,
herkes bu devletin vatandaşıdır..."
Ama uygulamaya bakılırsa, bazılan ötekilerden da-
ha az -ya da daha çok- vatandaş...
Devletin bir bakanı, Sosyal Sigortalar Kurumu'na
ait birhastaneyi öğlen saatlerinde "ziyaret" ediyor. Ba-
kan gelecek diye, "ac/Herin dışında hastanede bü-
tün işler ve bakımlar neredeyse durmuş olduğundan,
beklemekten canından bezmiş bir vatandaş, baka-
nın arkasından koşup bu durumdan yakınıyor. Ama
"bakan", ona dönüp bakmıyor bile. Onun yerine
"maiyetindekiler", sabahın altısından beri orada bek-
lemekte olan vatandaşı ite kaka bakanın yanından
uzaklaştırmaya çalışıyoriar. Tek sayın bakanın ve çev-
resindekilerin yüzlerindeki "teftişgülümsemesi" bo-
zulmasın diye!
Bir ülkenin her kentine, dahası -hızınızı alamazsa-
nız eğer- her kasabasına üniversite kurabilirsiniz.
Büyük kentlere düzinelerle gökdelen dikebilirsiniz.
Görünen her şeye en pariak cilalan sürebilirsiniz.
Ama kendi vatandaşınızı çalışmaya gittiği illerden
cop ve dipcik kullanarak sınır dışı ettiğiniz, hastane-
deki bir hastayı ite kaka bakanının yanından uzaklaş-
tırdığınız, "Bananiyebağınyorsunuz?"diyesoranbir
başka vatandaşınıza: "Ben devletım, bağınnm!" di-
ye karşılık verdiğiniz, boyadığı pabucun parasını is-
teyince işkence gören boyacı çocuğun hakkını dev-
let olarak ve inandıncı biçimde aramadığınız süre-
ce, ne hukuk devleti olabilirsıniz nedebaşkalannı ol-
duğunuza inandırabilirsiniz!
Türkiye'nin yükseldiği söylenen "kredi notu", ne
yazık ki hâlâ hukukun ve insan haklannın düşmeyi sür-
düren notlannın gölgesinde.
Öte yandan bütün bunlann nedeni, derin araştırma-
lan gerektirmeyecek kadar açık.
Türkiye'de resmi politika hâlâ çağdaş anlamda va-
tandaş değil, fakat kapıkulu yetiştirmek peşinde.
Türkiye'de devlet, kendi kendini varlığına ınandır-
manın çaresini hâlâ vatandaşlan için var olmakta de-
ğil, fakat ne pahasına olursa olsun kendi için var ol-
makta aramakta.
Ama burada bütün suçu devletin ve "devletlilerin"
sırtına yıkarak haksızlık da etmeyelim. Temel işlevi
"resmi" televizyon karşısında özgür düşünceyi des-
tekleyici bir a/ternatif oluşturmak olan "özel" kanal-
lardan bazılannın, yukarda anlattığımtz olaylann ya-
şandığı günlerdeki ana haber bültenlerinin "ana ha-
berierini'de sıralayıverelim: Bodrum'da gündüzlen ve
geceleri yaşananlar, ABD Başkanı'nın yattığı kadın-
lardan birinin burun ameliyatı ve bir de -bu, sanırım
ülkemiz açısından gerçekten can alıcı bir sorun.'- ün-
lü bir hanım şarkıcının genç kocasının, eşini başkala-
nnın sataşmalanndan korumak için nasıl karate ders-
lerialdığı...
Ümmet'likten kurtulup millet olabilmek için bütün
dünyaya örnek bir Kurtuluş Savaşı'ndan galip çıkmış
bir toplumun sonraki yazgısı, bu kadar hazin olma-
maltydı...
7. ölüm yıldönümünde Nadir Aladî
• Kühür Servisi -
Cumhuriyet Kitap Kulübü
Taksim Şubesi'nde, bugün 7.
ölüm yıldönümünde Nadir
Nadi'yi anma toplantısı
düzenleniyor. Pen Yazarlar
Demeği ve ve Yazarlar
Sendikası'nm katkılanyla
düzenlenen toplantıya
konuşmacı olarak Orhan
Erinç ve Konur Ertop
katılacak. Anma toplantısının
başlama saati ise 18.00.
Anna Frank'm Günlügü
• Kültür Servisi - Anna Frank"m ikinci Dünya Savaşı
sırasında Naziierin kıyımından kaçmak için
Amsterdam'da ailesiyle birlikte saklandığı evde
yaşadıklannı yazdığı tam metin oiduğu sanılan son
baskı kitaplannda da bazı sayfalann eksik oiduğu
belirlendi. Daha önce Anna Frank Vakfı'nda çalıştığı
bilinen birgörevli Frank'ın babasmın ölmeden önce
teslim ettiği sayfalardan beşinin kendisinde
bulunduğunu belirtti. Anna Frank'm babasının, kızının
cinsellikle ilgili düşüncelerinin yayımlanmasına karşı
oiduğu için o dönemde günlükten bazı bölümlere el
koymuş ancak 1980 yılında bu bölümleri teslim
etmişti. Kitapta eksik sayfalann bulunduğunun
öğrenilmesi üzerine Anna Frank Vakfı, Hollanda Ulusal
Savaş ve Dokümantasyon Merkezi ve Isviçre'nin Bazel
kentinde bulunan Anna Frank Fonu eksik sayfalann
eklenmesi için avukat tutruklannı ve bu sayfalan
elinde bulunduran kişiye başvuruda bulunduklannı
bildirdiler.
ICTM Dans Grubu İstanbul'da
toplanıyor• Kültür Servisi - üluslararası Geleneksel Müzik
Konseyi ICTM'in 'Etnokoreoloji' Çalışma grubu, 20.
toplantısını Bogaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü'nün
katkılanyla istanbul'da düzenliyor. ICTM-Türkiye
temsiicisi Arzu Öztürkmen v e Yunanlı dans
antropoloğu frena Loutzaki'den oluşan program
komitesi bu yılki temalannı 'Dans çalışmalannda
tarihsel kaynaklar', 'Dans icrasında emprovizasyon' ve
'Yerel dansların globalleşmesi' olarak belirledi. 24
ülkeden 50 dans antropoloğu. dans tarihçısi ve dans
notosyon uzmanının katıldığı Bogaziçi Üniversitesi
Kennedy Lodge'da dün verilen bir resepsiyonla
başlayan toplantının ilk konuşmacısı Türkiye'de dans
tarihi araştırmalannın öncüsü Prof. Dr. Metin And.
Sempozyum 26 Ağustos akşamı sona erecek. Tarih ve
emprovizasyon konulannda toplam 13 panel ve
'Dansta Yapısal Analiz', 'Dans ve Ritüel Ilişkileri',
'Dansta Saha Araştırrnalan' ve 'Eski Danslann
Yeniden CanJanması' konulu 4 atölyeden oluşan
pogramda aynca bir de grup üyelerinin etnografilerini
karşılaştırmalı olarak değerlendirecekleri yuvarlak
masa toplantısı gerçekleştirilecek.
BUGUN
• İFSAK'ta Tolunay Timuçin'in konuk olarak
katıldığı 'Kaybofan Kültür Değerlerinıiz' konulu
saydam gösterisi. 19.30 ve 20.15 saatlerinde
izlenebilir.
• RUMELÖÜSARTnda saat 21.00'de Zuhal
Olcay'ın konseri var.