19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 AĞUSTOS 1998 PERŞEMBE • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI 17 GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada de bir söylediği, neredeyse atasözlerimiz arasında yer alacak değere ulaşan bir başka söylem hemen önümüze çtkıyor. "Siyasette bir hafta, bir gün çok uzun zamandır" diyor. Böylece Cumhurtoaşkanımız; birsiyasetçinin bir gün, bir hafta önce söylediğini, bir gün, bir haf- ta sonra temelden değiştirmesine eşi az bulunur bir dayanak hazırlıyor. Evet ama, siyaset adamlarının sergileyegeldikle- ri tuhaflıklara artık biraz ara vermeleri gerekmez mi? Hiç değilse bir gün, bir hafta. Hayır! Rekor dene- mesi yapar gibi toplumun garipsediği, yadsıdığı bir tuhaflıktan ötekine koşuyorlar. Maşallahlan var, yo- rulmuyortar. Yorgunluktan söz açılınca akla hemen fiyaskoyla sonuçlanan "asrındüğünü"geliyor. Cumhurbaşka- nımızın "birgün önce Hacıbektaş Veli'de çokyonıl- duğunu" öne sürerek düğüne katılmaması, üstelik tanık iskemlesini boş bırakması MehmetAğar'ı hü- zünlendirmiş. Işte bu noktada "tuhaf bir öykü" ortaya çıkıyor. Düğün sahibi Mehmet Ağar'la Cumhurbaşkanı De- mirel'in aynı gün yayımlanan sözleri birbirini tamam- layacak yerde, tam tersi birbirini yalanlıyor. Mehmet Ağar düğün gecesi Cumhurbaşkanı'nın gelmeyişini Ertuğrul Özkök'e şöyle açıklıyor "Yanm saat önce (Cumhurbaşkanı) gelemeyece- ğini bildirdi. Oysa düğün gününü bile (Cumhurbaş- kanı'nın) takvimine göre birtikte belirtemiştik" diyor. Bu açıklama Cumhurbaşkanı'nın çalışma düzeni- ne uygun. Zira Demirel öyle bir haftalık, 15 günlük program yapmaz. Bir ayın her günü nerede olaca- ğı, ne yapacağı, Ankara'da ise hangi heyetleri kabul edeceği saati saatine çok önceden saptanır. Üstelik Cumhurbaşkanı bu programın hazırlan- masına bizzat "nezaret eder". Doğru söyleyen kim? Demirel'in çalışma biçimi Ağar'ı doğruluyor. Ça- lışma programına göre Cumhurbaşkanı tanıkiık ya- pacağı düğüne 17 Ağustos'u uygun görmüş olacak- lar. Ama düğüne gelmiyor. Sedat Ergin'e, Demirel "Kısmet değilmiş " diye yorgunluk ötesi bir mazeret öne sürüyor. Velâkin; yazar Ruhat Mengi'nin "Ne düşünerek vazgeçtiniz?" sorusunu Demirel, Ağar'ın tam tersi bir yanıtla karşılıyor. Cumhurbaşkanı "Ben kimseye 'katılınm' deme- dim" diyor. Ekleri de varaçıklamanın: "Düğün tarihiyaklaşm- ca açıp sorahar. Bu defa kimse sormadı. Yani da- vetiyeyi alışımla düğün arasında bir başka konuş- ma geçmiş değil." Hoppa/a! Gelin de çıkın işin içinden. Ağar diyor ki, "Düğün gününü bile Cumhurbaşkanı'nın takvimine göre birlikte belirledik." Cumhurbaşkanı, devletin başı 35 yıllık siyasal de- neyim sahibi, onca düğün görmüş tanıkiık yapmış Demirel ise tam tersi; "Ben kimseye 'katılınm' diye söz vermedim" diyor. Iki açıklamanın hangisine inanmalıyızacaba? Ma- rifetli bir özel TV, Demirel'le Ağar'ı yan yana getirse de gerçeği öğrenebilsek! Asrın düğünü, yazılı ve görsel basında başköşe- ye oturmuşken başkentte "tuhaf bir şeyler" oluyor. Kimileri seçim olsun mu olmasın mı diye papatya fa- lı açıyor. Tuhaf manzaralardan biri ANAP'ta izleniyor. Cindoruk-Demirel birlikteliği, bilinen nedenlerte milletvekili seçiminin ertelenmesini istiyor. Ama 18 Nisan'da iki seçimin bir arada yapılması- nı içeren önergeyi Meclis'e getiren, kabul görmesi- ne çalışan ANAP'ın genel başkan yardımcıları -ör- neğin Dedelek- ya basın önünde ya ekrandan "78 Nisan 'a hazınzama erteJenirseyan cebimize" diyen beyanlarda bulunuyoriar. Mesut Yılmaz ise yurt gezilerinde seçim propa- gandasını başlatmış, oy isteyen konuşmalar yapı- yor. Partide baş ile gövdeden ayn sesler mi, yoksa danışıklı dövüş mü? Iki seçimin bir arada yapılmasına karşı çıkan ve birinin ertelenmesini isteyen Demirel'e FP Genel Başkan Yardımcısı Ali Gören'den öyle bir karşılık geliyorki... "Meclis kanunu çıkarmış, Cumhurbaşkanı onay- lamıştır. Öyleyse yasayı neden onayladın diye ken- disine sorulabilir" diyor. 28 Şubat'ın mimarlarından Demirel; FP'yi haklı çıkarmalı mıydı? CUMHURBAŞKANI DEMİREL 'Konundan kaçamadar' Haber Merkezi -Cumhur- başkanı Süleyman Demirel. ülkiicü mafya üderi Alaattin Çakıcının Fransa'da yaka- lanmasıyla ilgili olarak, "Türkiye Cumhuriyeti'nin kanunlannı ihlal eden hiç kimse. bu kanunlann kendi- sinin yakasına yapışmasın- dan kurtulamaz" dedi, Içiş- lerı Bakanı Kutlu Aktaş. şu ına kadar Fransız polisiyle lerhangi bir sorunun yaşan- nadığını belirterek "Alaat- inÇakıcudünyadaörneğioJ- nayan biroperasyonla yaka- anmışür" diye konuştu. Başbakanlık Devlet Arşiv- eri Genel Müdürlüğü'ne >ağlı Osmanlı Arşivi Daire JaşkanlığYnı dûn ziyaret e- len Demirel, burada basın rıensuplannın sorulanıu ya- ıtladı. Bir gazetecinin, Alaattin Çakjcfnın Fran- a'da yakaJanması konusun- anedüşünüjorsunuz" şek- ndeki sorusu üzerine Demi- ;L "Türkiye Cumhuriye- 'ıin kanunJannı ihlal eden it kimse bu kauunlann ken- isnin yakasına yapışmasın- ai kurtuiamaz. Bunu diişü- önorum-" dedi. demirel, "Çakıcı'nın ia- ea konusunda Fransa 'unhurbaşkanı Chirac ile irüşüp görüş.meyeceginin'' aulması üzerine de "Şuan- sbenden böyle bir göriiş- IAI kimse istemedi" diye cnuştu. Demirel, "Çakıcı HC edilecek mi" sorusunu a' Bendeonutahkikettbn. künürde bir zoriuk yok" i-e yanıtladı. Olağanüstü [ı Bölgesi'ndeki il valileri ile mücavir il valiler toplan- tısına katılmak üzere Emni- yet Genel Müdürii Necati Bi- Ikan ile birlikte Van'a gelen Kutlu Aktaş da, Van Valili- ği'nde gazetecilerle bir ara- ya geldi. Aktaş, Çakıcı'nm Türkiye kamuoyunu ve med- yasını çok yakından yıllardır meşgul eden ve yakalanma- sı gereken bir kanun kaçağı olduğunu belirterek şunları söyledi: "Çakıcı. Emniyet Genei Müdüıiüğümüzûn Fransız poiis teşkilab ile bir- likte dûzeniediği bir operas- yonla yakalandı. Çakıcı'yla ilgilitüm işlemlersürdürülü- yor. ÇakKi'nın yakalanma- sıyla ilgili Fransız polisiyle şimdiye kadar berhangi bir problem olmadı. Çakıcı'nın bundan sonraki soruşturma- sını Adalet Bakanhğı siirdü- recektir. Ben medya aracılı- ğıyla, başta Emniyet Genel Müdürlüğü'nü, tüm pottsle- ri ve bu işte görev alan arka- daşlan tebrik ediyonım. Gerçekten dünyada örneği ofanayan biroperasyonla, bir- çok medeni ülkenin ve daha gettşmiş ülkelerin yapacağı büyük seviyedeld operas.wn- la yakalannnşOr." Çakıcı ile ilgili işlemlerin sağlıklı bir şekilde sürdürül- düğünü kaydeden Aktaş, "Kısa sürede soruşturması tamanıiandıktan sonra Tiir- kiye'yeiadeedikcektir. Hak- kındayakalama muzekkere- si olan ve medyayı yakından ilgilendiren tüm kanun ka- çaklan hakkındaki işlemleri- mizi titiziikle sürdüreceğiz" diye konuştu. 6 Türkiye'yc göndermeyin 9 I Baştarafi 1. Sayfada zenlediğini söyledi. Altı yıldır New York'ta annesinin adına kayıtlı bir apartman dairesinde ikamet ettiğini anlatan Çakıcı, insan haklan ülkesi olduğu için Monaco'ya gitmeyi dü- şündüğünü söyledi. Çakıcı, hâkimin mesleğini sormasj üzerine. tüccarol- duğunu söyledi. Hâkimin. neden kır- mızı pasaport taşıdığmı sorması üze- rine de Çakıcı. 'Daharahatdoiaşmak için''cevabını verdi. Çakıcı'nm Tür- kiye"deki ikamet adresı olarak anne- sinin adresini gösterdiği öğrenildi. Güler ise ifadesinde Çakıcı ile ye- ni tanıştığını bildirdi. Ruhsatsız ta- bancanın kendisine ait olduğunu an- latan Güler, sahte mühürler için de şunlan söyledi: "Silahı bana büyük birzarf içinde Cenk >erdi. tçinde sah- te mühürterolduğunu bilnnVorduın" dedi. Aslı Yaka Ural üç dil bildigi için savunmasını Fransızca olarak yaptı. Fransa'ya normal vize ile girdiğini belirten Yaka. hâkimin. u Sen oku- muş, tahsitli birisin. Kürt ve Türkler- le karanlık ilişkileri olan böyle biriy- le nasıl arkadaslık yapıyorsun" şek- lindeki çıkışına.u Ben ÇakKi'nınba- a stkınttlanolduğunu biliyordum.A- ma bu şekilde arandığını bilmiyor- dum" karşılığını verdi Yaka. Çakı- cının kendisine ismiyle değil Nedim di> e hitap etmesini istediğini de söz- lenne eldedi. Basına saldın Aslı Yaka Ural serbest bırakıldık- tan sonra cezaevi kapısında bekleyen basın mensuplanna, IVIario adlı bıri saldırdı. Marionun, Ural'ın teyzesi- nin kocası olduğu ve mafya ile iliş- kisınin bulunduğu belırtildi. Mario ve Ural daha sonra Mercedes marka bir arabay la olay yerinden uzaklaştı- lar. Çakıcı'nm tutuklanması üzerine amcası Emûı Çakıcı vearkadaşı Yük- set Çağlar Fransa'ya giderek duruş- mayı i/lediler. Çakıcı'nm amcası Emin Çakıcu yeğenini uzun süredir görmediğiıü beü'rterek "Onu görme- ye geldim. Her türlü yardımı yapma- va hazınm. Şeriatın kestiği parmak acımaz" dedi. Yüksel Çağlar ise "Ben Alaattin'in ağabeyi sa\ılınm. Kendisi ağır şeker hastasıdır. Bu ne- denle tedavi edilmesi için elimden ge- leniyapacağıın. Ama duruşmada onu iyi gördünı. Hastalığı nedeniyle Tür- ki\e'*e iadesf söz konusu oiamaz" di- ye konuştu. Bu arada Aslı Yaka Ural'ın eski eşi Ali Cebeci, 10 Temmuz'da eşinin avu- katına verdiği vekâletname ile tek celsede boşandığmı söyledi. Cebeci. "Bir mutsuzluğumuz yoktu. Demek onun varmış ki. boşanmayı istedi" di- ye konuştu. Cebeci. eski eşinin Çakı- cı ile olan dostluğunu ise, "Herkesin kendi hayatı" şeklınde yorumladı. Çakıcı "nın sorgusuna katılan ter- cüman Agopyan dün akşam Shovv TV ana haber bülteninde Reha Muh- tar'ın sorularını yanıtladı. Çakıcı'nm üzerinde tam 20 tane kredi kartının bulunduğu anlatan Agopyan, "Çakıcı sorguda çoksakin- di. Sandviç ve pizza yedi. Bol bol da sıgaraiçtTdedi. Çakıcı'nm Türkiye ye iade edilir- se "idam"edileceğinı söylediğini. bu nedenleiadeedilmemesini istediğini anlatan Agopyan. Çakıcı'nm. politik sığınma hakkı istemediğini de kay- detti. Agopyan. "EğerÇakıcı Türkiye'ye iadeedilmezse üç ay sonra serbest ka- lır" dedi. Agopyan'ın açıklamasına göre Çakıcı kırmızı pasaportun sah- te olduğunu kabul etti. Saatler süren Hedef para kaynağı sorguyu anlatan Agopyan. Çakıcı'nm Türkiye'de arandığı için bu pasapor- tu kullandığını açıkladığını söyledi. Agopyan sözlerini şöyle sürdürdü: "Çakıcı İngilizce anlamadığı için ben sorguya tercüman olarak alın- dım. Çakıcı. politik sığınma isteğinde bulunmadı. Genelde yakalanan ber Türk herhangi bir şekilde,neyleolur- sa olsun hemen Fransa'dan sığınma isteminde bulunur. Gecesini de gayet güzel geçirdi. \ani sorgulama gayet rahatgecti. Çakıcı ruhsatsız silah bu- lundurmak ve sahte pasaport taşı- maksuçundan en fazla üçaycezaahr. Cezası tamamlanınca bırakılmaz. Kendisini kabul edecek herhangi bir ülkeye smırdışı edilir. Kendini kabul edecek bir ülke varsa Fransa'da kala- maz. Yüzde99iseTürkiye'je iadeedi- lir. Yunanistan'a gitmiş. ABD'>e git- memiş. Pasaportundan anlaşıldı. Fransa'ya ise ne zaman girdiğini söy- leyemeyeceğini belirtti. Sorguda epey bir Türkiyeli ismi geçti. İlk önce Fran- sa'ya ftalya'dan girdiğini. sonradade- oiz yoluyla Antip tabir edilen bir ye- re geldiğini karayoluyla giriş yaptıgV nı, YenrimüJa diye bir yere geldiğini söyledi. Sorgulamada Türk polisi yoktu. Çakıcı'nın sesi teybe ahndı." I Baştarafi 1. Sayfada de görevlı diplomatlara 2, yurtdışında görevü diplomatlara 4 yıl için pasaport verilebileceğini belirterek. "Eğer kişi görevü olarak gidiyorsa pasaportun sü- resi orada kalacağı süre kadar beliıie- nir" dedi. Ltkan, Başbakan Mesut Yılmaz'ın pasaporttaki mühre dikkat çektiğinin anımsatılması üzerine, "Bizim ineele- melerimiz Fransız ve Türk emniyetinin yazışmalanna dayanan kayıtlara daya- lıdır. Biz, bu incelemeden sonra böylebir pasaportun verilmedigini, verflmesinin mümkün olmadığınj söylüyoruz. Bu pa- saport fizild olarak bizim elimbde değil. Yapüacak olan. pasaportun elimize gel- mesinin ardından latx>ratu\ar inceleme- siyle mühür \e inı/a belirlenebilir" diye konuştu. Çakıcı'ya ilişkin sürecin 3 aşamalı olduğunu belirten Utkan, bu ışlemleri "emniyet makamlan arasında işlemler, Adalet Bakanfağı'nın iade hazırlıkian ve iadedosyasının Dışişleri Bakanhğı kana- lıyla Fransa')a iletilmesi" olarak sırala- dı. Emniyet Genel Müdürü Necati Bili- can'ın önceki gün dûzeniediği basın toplantısında, Çakıcı'yla birlikte sahte- cilikte kullanılabilecek malzemelerin de ele geçirildiğini söylediğini anımsatan Utkan. u Bu pasaportun sahte olduğu apaçıkortada"dedi Utkan. iade ışlemlerıyle ilgili bir so- ru üzerine de, Suçlulann İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi'ne gönderme yapa- rak tutuklamadan sonra 18 gün içinde iadenin yapılması gerektiğini, bunun 40 güne kadar uzatılabileceğini söyledi. İade talebinde bulunulan ülkede ölüm cezası uygulanmıyor ve iade talep eden ülke ölüm cezasını uvguluyorsa talebin reddedilebileceğine dıkkaı çeken Ut- kan. "Bu ülke, ancak iadeyi talep eden ülkeden idam karan verilmeyeceği gü- \encesi ahrsa iade eder" dedi. Çakıcı 'nın üzerinde ele geçirilenkır- mızı pasaport üzerinde imzası bulundu- ğu öne süriilen Türkiye'nin Bangladeş Büyükelçisi Erdinç l lumlu, pasapor- tun gerçek olmasının olanaksızlığına işaret etti. Telefonla Cumhuriyet'in sorulannı- yanıtlayan Bang-ladeş Büyükelçisi Ulumlu, pasaportun Dışişleri tarafından verilmesinin mümkün olmadığını söy- ledi. Dışişieri Bakanhğı tarafından verilen pasaportlann süresinin dış görevde bu- lunanlar için 4 yıl olarak sınırlandığını anımsatan Ulumlu. "Benpasaportugör- medim. 6 yıl verilen bir pasaport olmaz. olursa şayet sahtedir. Soğuk bir mühür yapılır. 6 ydhk pasaportta Dışişleri'nin mührü olmaz. Bir adanı normal almıs- tır. satmıştır, kaybetmiştir. Normal \eri- len bir pasaporttur, üzerinde sahtecüik yapumıştır" dedi. Turizm Müşaviri sıfatıyla kırmızı pa- saportlann ancak Bakanlar Kurulu ka- rarıyla ve kısa süreler için geçicı olarak heyet üyelerine verileceğini vurgulayan Ulumlu. "Acemibiradamınyaptığıbel- li. Diplomatik pasaport her yurtdışına gjdiyorum diyeneverilmez. Kararname- de ismi olması lazım o şahsın" dedi Ulumlu, imzasının bulunduğu iddiala- nyla ilgili olarak da, "Benim imzanu. kaşemi taklh etmek zor değil. Pasapor- tun her tarafi, uydurma olduğunu söy- lüvor" dedi. Kardeşi veavukatı Fransa'ya gjtti Çakıcı 'nın kardeşi Gencer Çakıcı ile avukatı (an Do- ğancan. Fransa'ya gitmek için geldikleri Atatürk Hava- limanı'nda polis tarafından gözaltınaalındılar. Haklann- da suç duyurusu olduğu ge- rekçesiyle havalimanı polisi tarafından 15 dakika süreyle sorgulanan ve ifadeleri alı- nan Çakıcı ve Doğancan da- ha sonra uçakla Fransa'ya gittiler. Ağabeyınin yakalanma- sıyla ilgili olarak kendisiyle görüşmeden biryorum yapa- mayacağını belirten Çakıcı. "Resmi makamlardan izin alarak görüşme>e çalışaca- ğız. fade konusuna da Fran- sız makamlan karar verecek. Ancak insan haklan konu- sunda gelismiş bir ülkenin, hukuk kurallannı uygulaya- cağını tahmin ediyonım. Ağabeyimi 6 yildır göreme- dim ve kardeşlik duygulan ağır bastığı için gjdiyorum" dedı Büyük Zengin, ünlü, şanslı bir aile olan AZERAC ailesinin öyküsü... Heyecan dolu bir dizi... G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada "Bugün Sovyetler Birliği, dostumuzdur, komşu- muzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yann ne olacağını, kimse bugünden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi, tıpkı Avusturya-Ma- caristan gibiparçalanabilir, ufaJanabilir. Bugün elin- de sımsıkı tuttuğu milletler, avuçlanndan uçabilir- ler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. Işte o zaman Türkiye neyapacağını bilmelidir... Bizim bu dostlu- ğumuzun idaresinde dili bir, inancı bir, özü birkar- deşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır ol- malıyız. Hazırolmak, yalnızo günü susup beklemek değildir. Hazırtanmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırfanır? Manevi köprülerinisağlam tutarak. Dil bir köprüdür... Inançbirköprüdür... Tarihbirköprüdür... Kökenlerimize inmeli ve olaylann böldüğü tarihi- mizin içinde bütünleşmeliyiz. Onlann bize yaklaş- masını bekleyemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gerekli..." Uğur, Atatürk'ün ileri görüşlülüğüne hayranlık duyduğunu söylemeden edemiyor. Türkiye bu du- ruma hazır mıydı? Bugünkü görünümle gözlemle- rimizi önümüzdeki günlerde aktaracağız. Uğur Akın'ın bugünlere uyumu isetamam... 30'a yakın şirkete ortak, bir banka kurmuş, kimi kitapla- rın Özbekçe ve Türkçe çevirisine katkı yapıyor. Bir Rusla evlenmiş. Öğle yemeğinde uzun uzun soh- bet ettik. Akşam da görüşecektik, ama Uğur'un Si- birya'dan akrabaları geldi. Sairaan Kader Moğolistan'ın Kahire büyükelçi- si, tatilini geçirmek için başkent Ulanbatur'da. Çok iyi Türkçe konuşuyor. "Türkçeyi nereden öğrendi- niz" diye sorunca, gülerek bileklerini gösterip şu karşılığı verdi: "Damardan öğrendim... Ben Altay dağlannın ete- ğinde Altay köyünde doğdum... Ama orada tam si- zin Türkçe konuşulmuyor. Ben aynca meraklıydım." Sairaan, Moğolistan'ın yüzde 6'sını oluşturan Ka- zaklardan. Kardeşi Mairan, Moğolistan'ın batısın- daki en büyük kent Bayanülge Valisi. "Mairan bay- ram demektir" deyip devam etti: "Babamız iyi komünistti. Biz de çok cami yaptı- nyoruz." Kader, "elhamdülillah"ded\... Arkasının bildiğimiz şekilde geleceğini tahmin ederken şaşırttı: "Dünya açıldı..." Kader, Moskova'da uluslararası ilişkiler okumuş. Rusya ve Arapçayı çok iyi öğrenmiş. 1990'larda gösterilerekatılmış. SÎeçimler... Milletvekili... Sonra- ki seçim, kaybediş... Kahire büyükelçiliği... Moğo- listan'ı Rusya ile Çin arasında sandviçe benzetiyor. "Şimdi" diyor, "Türkiye ile otunıp maddi manevi im- kânlanmız nedir konuşmak lazım." 'Dansı, müziği ve Lenin'i seviyorum' Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te hâlâ ayakta du- ran Lenin heykelinin birkaç yüz metre ötesinde üni- versite öğrencisi, anne Özbek, baba Kırgız Elmira ile sohbet ediyoruz. Bölgeden dünyaya yayılan haberlerden biraz farklı konuşuyor. "A/e/eAJsewyorst/n"sorusunaya- nıtı: "Dans, müzik ve Lenin" Dansta öze> bir seçimi yok... Müziktehard-rock'abayılıyor, birdecaz... "Ama" diyor, "cazrock..." Konu Lenin'e gelince ses tonu değişti... "Bana göre yurtseverdi. Bu topraklar için kötü bir şey dü- şünmedi... Bölgedeyerleşikhayat onun dönemin- de başladı" dedi. Bugün her şeyin paraya dayanmasından ve ya- nnın belli olmamasından yakınıyor. Sohbeti uzatmak için yemeğe davet ettim. "Türk lokantasını istiyo- rum" dedi. Bişkek'teki 5-6 Türk lokantasından biri- ne gittik. Adana kebaba acı almamıza gerek yoktu. Teypte Ibrahim Tatlıses vardı... "Allah'ım neydigü- nahım..." Elmira yemekten kalan birkaç küçük pide dilimi- ni gösterip sordu: - Bunları eve götürebilir miyim? Çakıcı'yı iade yolu açık ANKAR.A (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanhğı. Fransa'da yakalanan Alaat- tinÇakKi'nın Türkiye'ye ia- de edilmesi için yoğun bir hukuki çalışma başlattı. Adalet Bakanhğı Uluslara- rası Hukuk ve Dış llişkiler Genel Müdürlüğü'nce hazır- lanan, Çakıcı'nın suçlanna ve iade istemine ilişkin dos- yanın Fransızcaya tercüme edilmesine başlandı. 18 Kasım 1959 tarihli Suçlulann İadesine Dair Av- rupa Sözleşmesi uyannca, sanığm iade edilebilmesi için her iki ülkede de 'idam cezası' konusunda benzer hükümlerin bulunması gere- kiyor. Fransa yasalan, Tür- kiye'nin tersine idam cezası öngörmüyor. Sözleşme, bu durumda 'idam cezalannın geneüikle uygulanmaması" koşulunu getiriyor. Sözleşmenin 11. maddesi şöyle: "Talep eden tarafın ka- nunda iade talebine sebep olanfiilinölümcezasını müs- telzinı olmasına mukabil, kendisinden iade talepedilen taraAn mevzuatında ölüm cezasımn bulunmaması veya memlekette işler cezanın umumiyetle tatbik edilme- mesi halinde talep eden taraf ölüm cezasımn infa/ edilme- yeceğine dair talep edilen ta- rafa kâfi teminat verdiği tak- dirde iade yapüabilir." Peker teslim oldu ktiUteU hizıicr için toğru ckraribasLvıız • Baştarafi 1. Sayfada lunuyordu. Birsüre Roman- ya'da kaldıktan sonra çocu- ğunun doğumunun ardından Almanya'ya geçen Peker. lnterpol tarafindan da kırmı- zı bültenJe aranıyordu. MÎT raporunda. Korkut Eken ta- rafından kontgerilla faaliyet- lerinde kullanıldığı öne sü- rülen 28 yaşındaki Peker, Rizeli. Kamuoyunda adını, uyuşturucu satıcılanna attır- dığı dayaklarla duyuran Pe- ker vakıflar, özel okullar ve dersanelere sahip. 20'den fazla sabıkası bulunan Sedat Peker. işadamlanndan teh- ditle para toplama. çek-se- net tahsilatı, işyeri kurşunla- ma, ihalelerden zorla vazge- çirme ve tehdit suçlarıyla 'geçimini' sağlıyor. Peker'in,20ŞubatI998'- de 1 adet Kalaşnikof, 1 adet MP-5, 7 tabanca, 1 pompalı rüfek, 3 taarruz tipi el bom- bası ve 2 kelepçe ile birlikte yakalanan 9 adamı Istanbul DGM'de 'cürüm işlemek için çete oluşturmak' suçun- dan yargılanıyor. Peker'in, tbrahim Koca- man ve Alaattin Akdemir adlı adamları da, kaçakçı Abdullah Topçu'yu öldür- mek suçundan idam cezası- na çarptınlmışlardı. Rize Cumhuriyet Başsavcılığı, Peker ile adamlan arasında- ki ilişkiyi telefon dinleterek belgelemiş, Peker ise savun- masında "Ben öldürün de- medîm, sadece dövmelerini istedün" demişti. Sırtına 'Allah' dövmesi yaptırdığı için Hüseyin Ulaş ve Alaattin Polat tarafından işlenen Barnıen Oğuz Atak cinayetinin de azmettiricisi olarak aranan Peker'in adı Flash TV baskınma da ka- nşmıştı. Peker'in adamı Fa- tih Azizoğiu, Kadıköy'de eroın satıcılığı yapan Namık Çakır'ı, 19Ağustos 1996'da kafasına haviu sardıktan sonra et dövme aletiyle yü- züne vurarak öldürmüştü. Peker'in silahlı eylemlerini, Bayrampaşa Cezaevi'nde bulunan adamları Mehmet Kurt ve Hasan Malkoçun yönettiği; sağ kolunun ise Şeref Kuk olduğu belirtili- yor. Istanbul Emniyet Mü- dürü Hasan Özdemir tara- fından açıklanan asayiş ra- porunda, Peker'e yönelik operasyonlarda 36 kişinin gözaltına alındığı vurgulanı- yor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle