28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ^ĞUSTOS1998PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Demirel'in onaylaması Prof. Dr. Rona Aybay daha önce uyarmış biz de duyurmuştuk. VVncak yanlış devam «diyor. Gazeteler ve czel televizyonlar neyse de TRT aynı tıatayı yapıyor. TRT'nin haber toültesinde spiker, Cumhurbaşkanının Vergi Yasası'nı onayladığını söylüyor. Prof. Dr. Rona Aybay, fc>ir kez daha uyarıyor "Cumhurbaşkanı yasalan imzalar ve yayımlar. Onaylamaz. Imzalayıp yayımlamakla onaylamak arasındaki fark padişahlıkla cumhuriyet arasındaki fark kadar büyüktür. Yasalan onaylayan padişahtır. Osmanlı anayasasında yasalan onaylamak padişahın rıakkıydı. Cumhuriyet anayasalannda onaylamak sözcüğü hiçbir zaman yer almamıştır. Cumhurbaşkanının görevi yasalan imzalamak ve yayımlamaktır." Cumhuriyetin 75. yılına geldik, kafalar hâlâ padişahlık döneminin kalıntılanndan kurtulamıyor. Ve bu "onaylamak" sözcüğü büyük olasılıkla Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nin bültenlerinden çıkıyor. EJektronik posta: som@posta.cumhunyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Meclis, erken seçimi kabul etmiş... "Başka seçimleri kalmadıöı icin!" emokratik Sol Parti Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit'ın eşı ve Başbakan Mesut Yıl- maz'ın yardımcısı Bülent Ecevit, artık eskısı gıbı göz kırpmıyor. Daha açık bır tavır sergılı- yor. Belkıdebirzamanlargözündekitık, sıyasıtavnnıtam ortaya koyamamanın sıkıntısında ortaya çıkmıştı. Şim- dilerde rahatladı, göz kırpmalar bitti. Bunda. Fethullah Gülen Hocaefendı Hazretlen'nın katkısını göz ardı etmemek lazım. Hazretin nefesı kuv- vetlidir. ıkı okuyup bir üfledı mı yanına sivrisınek yaklaş- mazmış. ilk kez göz göze geldıklerınde Hocaefendi Haz- retlen'nın mubarek nefesı Bülent Bey'in göz kırpmaları- na şıfa getirmış olabılir. Demokratık Sol Parti Genel Başkan Yardımcısı Rah- şan Ecevit'ın eşı Başbakan Mesut Yılmaz'ın yardımcısı Bülent Ecevit, o kadar rahatlamış o kadar rahatlamış kı, Mümtaz Soysal'ın partiden istifası üzerıne düşüncele- rıni soran gazetecilere "Bu kadar önemli bır toplantıda böyle önemsız bır konudakı soruya yanıt vermem" dıyor. Goz Mümtaz Soysal'ın istifasını önemsiz Fethullah Gülen Hocaefendi Hazretlen'nın müritlerıyle yapacağı toplan- tıyı önemli buluyor. Demokratık Sol Parti Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit'in eşi ve Başbakan Mesut Yıl- maz'ın yardımcısı Bülent Ecevit. Türk sıyasetıne Kubilay Uygun gıbı mümtaz bir şah- siyetı kazandıran Demokratık Sol Parti Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit'ın eşı Bülent Ecevit, Mümtaz Soysal'ın istifasını küçümsüyor. Demokratik Sol Parti Genel Başkan Yardımcısı Rah- şan Ecevit, gündeme af önerısi getıriyor, eşi Bülent Ece- vit solcuları asla affetmiyor. Fethullah Gülen Hocaefendi Hazretleri'nin hoşgörüsü- nü bıle gösteremiyorlar kan-koca Ecevitler solculara kar- Bir daha mı okuyup üflese Hocaefendi Hazretleri aca- ba? Başbakan Mesut Yılmaz'ın yardımcısı Bülent Ecevit, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in gorev süresinin bırdonem daha uzatılmasını önerıyor bu ara. Belli kı ken- disıne "Hökümetin başı" dıyen Demırel'ı de affetmış. Fethullah Gülen Hocaefendi Hazretleri'nden plaketli Sü- leyman Demirel'in laık demokrasıye sahip çıktığını söy- lüyor Başbakan Mesut Yılmaz'ın yardımcısı Bülent Ece- vit... Demokratik Sol Parti milletvekıllerı, yönetıcileri ve dahı üyelerı de desteklıyor kı 2007 yılına dek Demirel'le Türkiye önensını. kımse sesını çıkartmıyor. Demokratik Sol Parti milletvekilleri. yönetıcileri ve da- hı üyeleri de küçümsüyor kı Mümtaz Soysal'ın istifasını, kımse tek laf etmiyor. Demokratik Sol Parti Genel Baş- kan Yardımcısı Rahşan Ecevit'ın eşi ve Anavatan Parti- si Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın başbakanlıktaki yar- dımcısı Bülent Ecevit, artık eskisi gibi göz kırpmıyor.Sa- ğolasın Fethullah Gülen Hocaefendi Hazretleri! SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Bir baltaya sap olabilseydi. böyle odun kalmayacaktı. Fatura kuyruğunda hacı muhabbeti izmir Karşıyaka'dan Fahriye Gür- ses, telefon faturasını ödemek için gittiği banka şubesinde sırada bek- lerken, vezneye ödeme yapan yaş- - lıca sakallı bir adam geri dönüyor ve para üstünü fazla verdiğinı söyleyip veznedara 5 milyon lira iade ediyor. Sıradaki bir başka sakallı ortaya ko- nuşuyor: - Veznedar şanslıymış. Adam hacı ol- duğu için parayı iade etti. Yoksa akşa- ma açık verecekti. Sıradaki bir kaç kişi "hacı muhabbet- ti"ni destekliyor. Bunun üzerine Fahriye Gürses söze giriyor: - Bir dakika beyler! Para hangimi- ze fazla verilseydi hepimiz iade eder- dik. Ben, her zaman para üstü ek- - sikyada fazla olduğunda hesabımı düzelttiririm. Üstelik ben hacı veya ho- ca değilım. olmam da gerekmiyor. Bu- nun dinle alakası yok. Din ile ahlakı ka- nştırmayalım. tyi ahlaklı, dürüst mil- yonlarca insan böyle davranır. Bunun için de hacı olmak hatta Müslüman ol- mak gerekmiyor. Fahriye Gürses'in konuşması bitin- ce banka şubesinde bir alkış kopuyor. Fahriye Gürses, sıfata ihtiyacı olma- dığı gibi davranışlarından dolayı alkı- şa da ihtiyacı olmadığını söylüyor. IPALASPANDIRAS Şu günlerde bastığınız yere dikkat edin çünkü her şeyin çivisi çıkmış durumda. Ah, ayağım! Müfit Bozacı ÇED KOŞESİ OKTAY EKİNCİ 'Smırı Geçen' Kurtuluyor... lstanbul'da gökdelenleri en çok se\en "ilçe" hangısıdir? Zincıriikuyu'dan Le\ent-Mas- lak vönüne iioğru şö> le bir ba- karsanız. hiç kuşkusuz "Şişli" dı- "ye'c'elCslh'iz." 1 ' • • •' Nıtekim bu se\gi son yıllarda öylesı bir "kara se\da\a" dö- nüştü kı Şışli'yı ".Manhattan" yapmaya soyunan eskı Belediye Başkanı Güla> Aslırürkdesonun- da aşkının ıneyvasına "özgürce" 1 ka\ uyıbılmek ıçm ABD'yı tercih etti... Peki. Aslıtürk'ün ardından Şişli Beledi\esi'ninbaş.ına geçen Cüneyt Akgün dc acuba aym "tutkın u" pa> la^tyor mu'.' Yok- sa. kentın alt\apiMna\edengele- riııealdırınakMzıııolıırolmazher yere gökdelen dikmek yerine. Şiş- İi'nııı o kendıne has eski \ e ıı> gar "kent kültürünü" mü sa\ unuyor'.' Cüney Akgiin bu konudaki ren- gini ilk zamanlarda henıen bellı et- mese bile. Dolmabahçe yamaç- lannda yargı kararlarına adeta mey dan okuyarak \ ükselen Gök- kafes'in bir şeyler "bildiği" ke- sindı. Çünkü kendısını yıkmak ıs- teyen Be\oğlu Beledhesi'mn elin- den kurtulabılnıek ıçın. bir süre- Nıtekım Tunzm Bakaııı İbra- him Giirdal ıle Ba> ındırlık Ba- kanı Yaşar Topçu'nun bu duru- ma içleri ;>ızlamı> olacak ki, bu tür turizm merkezlerındekı ımaryet- kilerini kullanarak 14 Temmuz 1998'de yeni bir planı "re'sen" onaylayıp. yasadışı y ükselen ın- ş.aata armağan ettıler. 1 5000 öl- çekli bu son plan aslına bakılırsa her yönüyle bir "imar affı" pla- nı \e neredeyse son katlarına ge- len gökdelenı ruhsata bağlamak ıçın "zemin jeolojiketütleri ya- pılacak" ^eklındekı hiikmü ıse tam bir kara ınızah örneğı. Miithiş zamanlamalar... Gökkafes'ın "Beni Şişli'ye alın" şeklindekı Valılığe yaptığı başvurunun iarihi 11 Kasını 1997. Damştay'ın binayı hukuk dışı kabul ederek Beyoğlu Beledive- si'nın mührüne onay verdıği ka- ranndaki imzaların tamamlandı- ğı tarih ise (yanı karar tarihi) bu baş\ urudan hemen bır uün sonra. 12 Kasım 1997. Bu miithiş zamanlamayı. bir başka müthis. zamanlama da izli- Maçka parkından Beyoğlu'na doğru bakınca, artık "Şişli\\ i"(!) göreceksiniz. sakın şaşırmayın... dir "Ben Şişli'nin binasıvım" demeye başlanuştı. Dahası. Istan- bul Valısi Kutlu Aktaş da bunu ınceletmiş ve "Evet. Gökkafes as- lında Şişli'nin sınırlarına giri- yor" dıyerek 24 Mart 1998 tari- hinde onaylaynermı^tı. Hem de Danışta\'ın Beşoğlu Beledi\e- si"nce in^aata asılan mührü "hu- kuken u\jiuıı bulduğu" :>on ka- rannın "îstanbuTa ulaştığı" ızün- lerde.. Kaçak gökdelene "af planı Gökkafes'ın gökdelen şeklinde- kiımarıznı. 1^85'teTurgutÖzal hükümetimn aldıöı "turizm mer- kezi" kararından şaraıianılarak 1987de \erıldı. 1992"de Nurettin Sözen imarplanını "8 kata" m- direrek Dalan'ın \erdigi ruhsatı iptal etti. Ne \ar kı bu kez \ük- sek \argı da Sözen'm 8 katlı plan onaşını "Netki Turizm Bakan- lığı'ndadır. çünkü burası Tu- rizm Merkezi'dir" dıverek geçer- sız sayınca. Gökkafes yenıden gökdelen planına kavuştuğunu varsayarak yükselmeye başladı. Ovsa kı hukuka göre eski pla- nın kendılığınden vürürlüğe gir- mesı münıkün değıldı. Yargının ip- tal kararından sonva Gökkafes için \enıden plan vapnıak gerekiyor- du \e bu onaylanıncaya kadar da inşaatın "plansız" siirmesi yasal değıldı... yor. \'alılik sinırdeöişıkliğinı 24 Slart I998"de onaylarkelı. Da- nıştay kararı da resnıi postadaki yolculuâunu 5 ayda tamamlayıp 21 Nisan 1998'de Be\oğlu Bele- diyesi'ne ula$ıyor. Böylece "tek- nik komisyon" PTT'den hızlı ça- lıs.arak. yargı karannın tebligatın- dan "1 ay önce" arsanın Şişli'de olduğu "tespitini" sonuçlandm- yor... Şımdi Bevoğlu Beledıyesı bu kez sınır deği^ikliğine karşı açtı- ğı da\a\a umut bağlarken. Mi- marlar Odası da arsanın Şişli'de değil. \ ıne Beyoğlu'nda olduğu- na dair kendi teknik inceleme ra- poruyla itiraz etmiş durumda. Gökkafes ise yeni belediyesinin "hujunu" çok i\ı bildiği için. inşaatını "karışanı, görüşeni ol- madan" \e hatta tenıel ruhsatını da Şişli'den yenileyerek sürdürü- \or. Çünkü. "sınırı geçen" kur- tuluyor... Öylegörünüyorkı Gülay Aslı- türk'ün "Manhattan Planı" Zin- cirliku> u'dan değil. belki de artık Dolmabahçeden ba^layacak. Ney- se ki arada Haliç olduğundan Emi- nönü \e Fatih'ı de Şı^li"\e bağ- lamak pek münıkün değil. Aksı halde Tarihi Yanmada'daki mina- relerdebırçırpıdakafeslenebilir- lerdi... Hemde\'aliliğinsınıronayı\e Ankara'nın imar planı desteöiy- le... KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak ı turk.net ÇİZGİLİK HÂMİLMAS\R.AC HARBİ SEMİH POROY ••••'.•'.\V?.:-V.V TARİHTE BUGÜN ui MT\Z 2 Ağustos Mısır'da babadan PADİŞAHA "EVLÂT v DİYBN K4V4LALI !. 18+3 'DA BUGÛN, ŞtNDA OLAtaŞTtj. M£HMST AU . İ?98'PB, y/L. 1Ç.1N&E BİLEHEtC 6ÜÇLENMI9TI-- OSMANLI DEVLETİMİN ZAYfF 8ULUN- PUGU BıR SlRAPA BA$KACP/£Mdrf BİLE PEMEPİY- SE PE, SOMUMPA Y£HİLBKEK ÇEKİLMtS VE VAULISİ SU&PÜR-MÜŞTÜ- • 1346 'OA, Pı4DlŞ>4H/ ÇıN isrAU8UL'A SELEN KAVALAL!, ÖMCE PEVLETE AYaKLAVM/$ 1 İYt ÜZ.E&E GtTTIĞl A/llSf&'PA, I SÖST^SEBBK. 7 . ESKl YÖfJETr'M S(S- DENİZLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: IW6 18 Davacı Erciyas Naklivat Tic. Ltd. Şti. vekilinin davalı M. Selahattin Pekgülmez, Mahide Adıklı aleyhine mah- kememize açtığı itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sırasında verilen ara karan gereğince, Denizli Yeni Mahalle 1222 Sok. No: 20 Denizli adresinde iken adresi tüm aramalara rağmen tespit edileme- yen dahili davalılar Ali Yıldınm \e Aliye Mırız'a (Yıldırım) da\a dilekçesi \e dahili da\a dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilemediğinden ilanen tebliğe karar \erilmiş olmakla, 10.9.1998 tarih saat 09.00"da kendisi veya temsil ettireceği bir vekille davasmı takip ettirmesi. aksi halde yargılamaya yokluğunda devam edileceği ve bu şekilde karar verileceği. bu nedenle dahili da\a dilekçesi \e duruşma günü ilanen tebliğ olunur. Basın: 36465 PANO DENIZ KAVLKÇUOGLL Demek Oluyonmuş!..' Geçen yıl yayımlanan 'Karl Marx'tan Günumüze Almanya 'da Sosyal Demokrasi' kitabını elime ilk al- dığımda çok heyecanlanmıştım. Yeni doğmuş bir bebeği okşargibi okşamıştım. İkı yılın emeğiydi. Yüz- lerce kaynak taramış, binlerce sayfa okumuş, say- falar dolusu özgün metnı Türkçeye çevirmiştim. Uzun bir sabrın ürünüydü. Sonra 'kitabım' elimde, bir koltuğa oturmuştum. Mutluydum. Ağzımdan, "demek oluyormuş!..." sözleri dökülünce gülmüş, çocukluğumu, ilk gençlik yıllarımı anımsamıştım. Okul yıllarım annem babam için 'dehşet verici' yıl- lardı! 1949yılında, Fındıklı 'ismetInönüilkokulu'nun birinci sınıfıyla başlayan öğrencilık yaşamım iniş çı- kışlaria doluydu. Aşın yaramazdım. Cihangir'den Fın- dıkh'ya, şimdi apartmanlarla dolu, o zamanlar boş bir arsa olan dik toprak yokuştan okul çantamın üze- rinde kayarak iner, ne çanta, ne pantolon ne de ayak- kabı dayanırdı. ikinci sınıfta, Sıraselvıler'de kayarak gidemeyeceğim bir okula 'nakledilmış', üçüncü sı- nıfın yarısında ise 'Yeşilköy Pansiyonlu llkokulu'na 'sürülmüştüm.' Daha sonra dolaştığım, sayısı şim- di anımsayamayacağım kadar çok onca okulda kimbilir kaç öğretmen, ileride 'büyük bir adam' ola- cağımı söylemiş, beni yüreklendirmeye çalışmıştı. Bense onların bu iyi niyetli öngörülerini 'gerçeğe dö- nüştürmek' için pek bir çaba göstermiyordum. Oysa okul dışında keyifli, uyumlu, yaşam dolu bir insandım. Sağlam, kalıcı arkadaşlıklanm vardı. Mü- ziği, dansı, tiyatroyu, kızlan seviyor, bol kitap oku- yordum. Çevrem. böylesine canlı. neşeli, üstelik 'okumayı da seven' bir gencin okul yaşamındaki bu 'tuhaftığa'haklı olarak şaşıyordu. Bu 'tuhaflık'on ye- dinci yaşıma kadar sürdü. Annem babam birçok kez 'özelders' almamı önermişler. ben ise hep "Hayır!" diye diretmiştim. Benim sorunum, 'üç beş derstn altından kalkıp kalkmamak' değildi. Herhalde okul- da gördüklerimle, yaşadıklanmla; sunulan ıçerikler- le, 'yaşama dair' oldukları söylenen, fakat yaşamın gerçeklerini yok sayan önerilerle kafam arasında bir köprü kurmakta zorlanıyordum. Bir akşam sofrada, "Tarih dersini de bırakıyorum" dediğimde, annemin yüzü sararmış, 'oğlanın oku~ lu asma dozu daha dayükselecek' diye içinden ge- çirip, ne diyecegını bilememişti. iki gün sonra, o gun uğramadığım okuldan 'döndüğümde' annem be- ni, "/çer;deö//-m/saf/rvar"diyerekkarşıladı. Salon- da, arada sırada sokakta karşılaştığım güleryüzlü bir genç oturuyordu. Yerinden kalktı. elini uzattı. "Ali!" dedi. Onu uzaktan tanıyordum. Evleri bizim evin biraz aşağısında, Mühürdar'a yakın, Yaverbey Sokağı'ndaydı. Üniversitede okuyordu. Annesı, bır süre devam ettiğim Avusturya Lısesı'nde tarih dğ- retmeniydi. "istersen tarihi bir de birlikte deneye- lim" diyerek söze girdi. Önce kafamdan, 'başırna birdebu mu çıktı'd'\ye geçirdim. Sonra uzun uzun konuştuk. Sözümü kesmiyor, duyduklarına şaşmı- yor, anlattıklarıma direnmiyordu. Sanki, "Yok, istemem!" desem, yanlış bir iş ya- pacaktım. Çok zor bir durumdu. Bir süre düşündük- ten sonra, "Olur". dedim, "birdeneyeliml". O gün- den sonra benden üç beş yaş büyük 'öğretme- nim 'le haftada iki kez buluşmaya başladık. Daha ç>n- ce de okuduğum, fakat sıkıcı bulduğum konular gi- derek J lfd:iynl Çekmey'e başlamıştı/Hef'okıJdüğum' da bana abartılı masallar gibi geien, sıkılıp yanda bıraktığım konular renkleniyor, canlanıyordu. Ali, dört hafta sonra anneme. "Artık gerek yok!" dedi, sonra bana dönüp. "Demek oluyormuş!" diye ek- ledi. Bu söz çok hoşuma gitmişti. Onunla daha sonra da karşılaştık. Tarih konusu- nu, dersleri hiç açmadı. Sonra uzun yıllar göruşe- medik. Yurtdışında ekonomi öğrenimine başladığım yıl ek ders olarak 'toplumsal tarih'l seçerken, dört yıl sonra bitirme tezimi noktaladığımda da, "Demek oluyormuş!.." derken Ali'yi anımsamıştım... Aradan geçen uzun yıllarda okul öğretmenlerımın öngörülerini gerçekleştiremedim! 'Büyükadam' ola- madım! Fakat dönüp geriye baktığımda. keyıfle, "İyi ki böyle yaşamışım!" diyecek kadar kendisiyle barışık bir insan oldum. Ama her ne kadar, "Bu ya- şam benım!" desem de, yaşamımın biçimlenmesın- de hiç beklemediğim rastlantıların, bana uzatılan el- lerin, beni yüreklendiren sözlerin: birçok ınsanın payı vardı. Bundan hep mutluluk duydum. Hıçbın- ni unutmadım. Ali Sirmen de bu insanlardan biriydi. Yaşamımın önemli bir kavşağında karşıma çıkmıştı. Birlikte ma- sa başında geçirdiğimiz toplam sekiz saatlık küçü- cük bir zaman diliminin ileride benim açımdan ta- şıyacağı önemin o zaman ne o farkındaydı, ne de ben... Otuz yedi yıl olmuş. (Faks:0216-418 84 10) 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 : 2 3 4 5 6 I I U •1 # wr 8 - - n ı ı y : 1 2 3 4 5 6 7 8 9 B U L M A C A SEDAT YAŞA\A\ SOLDAN SAĞA: 1/ Kös adı da \enlen büyük savaş. da\ulu. 2/ Varlığı \e de\ı- nimı her şeyın "bır" olduğu ıl- kesınden yola çıkarak açıkla- yan Sokrates öncesi felsefe okulu... Isviç- re'ninen önem- li ırmağı. 3/ Kaynağı mıtolojik çağ- lara dayanan kirişli bir 1 çalgı... Ağaçlarda man- 2 tarların oluşturduğu bir g tür çürüme başlangıcı. 4/ \ilayet... Gemılerde asıl aüverteden yüksek ^ olan kısagü\erte. 5/Bır 6 bağlaç... Sahıp. 6/ Bu 7 işi doğru \e uygun bul- 3 mak... Aşk ateşi. 7/ g "Esasen. aslında. doğ- rusıınıı ıstersenız" anlamındabırsözcük... Bir bağlaç. 8/ Endüstri... "Lütfi "": Sınenıa yönetmenimız. 9/Çar- şıya. pazara aetırilen şeylerden alınan tartı \ermsi. YIJKARIDAN AŞAĞİYV. 1/Günügününe.sözüsözüneu\ma\an. 2/ Hastalıklı. ^a- kat... Çanakkale Boğazı'nda. pek çok denız kazasinın raey- dana geldığı bır burun. 3/ "Bir ate^ cigaıamı >aka- şım Sen salın gel ben bovuna bakayım" (Türkü)... Yurt. 4/ Bır nota... Ha\\an yakalamakta kullanılan ucu ılıiıik- li uzun ıp. 5/ Bir haber ajansının sımgesı... İkı tarla ara- sındaki sınır. 6/ Bır çeşıt odun könıürü... Ltaııç duvma. 7/ Harman kaldırıldıktan sonra yerde kalan toprak.<öp ve samanla kaıışık tahıl tanelerı... Bır sayı. 8/ "kadd-i yâre kimi dedi kımı elıf Herkesın maksudu bır anı- ma n\ayet muhtelif"... Önemli tarihsel olgu. 9/ XIX. yüz- yılda yaşamış ünlü Türk müzığı be>tecısı. O R P i N G T O N L O 1 R E •A R E 1 K N A 1A Y A K M A s •1 L K •R P | E K | T O G O İ M R A L 1 | O M Y O 1R | Z Û N A A D A N A •K A N T A ş K A R D 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle