Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 ^ĞUSTOS1998PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
Demirel'in
onaylaması
Prof. Dr. Rona Aybay
daha önce uyarmış biz
de duyurmuştuk.
VVncak yanlış devam
«diyor. Gazeteler ve
czel televizyonlar
neyse de TRT aynı
tıatayı yapıyor.
TRT'nin haber
toültesinde spiker,
Cumhurbaşkanının
Vergi Yasası'nı
onayladığını söylüyor.
Prof. Dr. Rona Aybay,
fc>ir kez daha uyarıyor
"Cumhurbaşkanı
yasalan imzalar ve
yayımlar. Onaylamaz.
Imzalayıp
yayımlamakla
onaylamak arasındaki
fark padişahlıkla
cumhuriyet arasındaki
fark kadar büyüktür.
Yasalan onaylayan
padişahtır. Osmanlı
anayasasında yasalan
onaylamak padişahın
rıakkıydı. Cumhuriyet
anayasalannda
onaylamak sözcüğü
hiçbir zaman yer
almamıştır.
Cumhurbaşkanının
görevi yasalan
imzalamak ve
yayımlamaktır."
Cumhuriyetin 75. yılına
geldik, kafalar hâlâ
padişahlık döneminin
kalıntılanndan
kurtulamıyor. Ve bu
"onaylamak" sözcüğü
büyük olasılıkla
Cumhurbaşkanlığı
Basın Merkezi'nin
bültenlerinden çıkıyor.
EJektronik posta: som@posta.cumhunyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Meclis, erken seçimi
kabul etmiş...
"Başka seçimleri
kalmadıöı icin!"
emokratik Sol Parti Genel Başkan Yardımcısı
Rahşan Ecevit'ın eşı ve Başbakan Mesut Yıl-
maz'ın yardımcısı Bülent Ecevit, artık eskısı
gıbı göz kırpmıyor. Daha açık bır tavır sergılı-
yor. Belkıdebirzamanlargözündekitık, sıyasıtavnnıtam
ortaya koyamamanın sıkıntısında ortaya çıkmıştı. Şim-
dilerde rahatladı, göz kırpmalar bitti.
Bunda. Fethullah Gülen Hocaefendı Hazretlen'nın
katkısını göz ardı etmemek lazım. Hazretin nefesı kuv-
vetlidir. ıkı okuyup bir üfledı mı yanına sivrisınek yaklaş-
mazmış. ilk kez göz göze geldıklerınde Hocaefendi Haz-
retlen'nın mubarek nefesı Bülent Bey'in göz kırpmaları-
na şıfa getirmış olabılir.
Demokratık Sol Parti Genel Başkan Yardımcısı Rah-
şan Ecevit'ın eşı Başbakan Mesut Yılmaz'ın yardımcısı
Bülent Ecevit, o kadar rahatlamış o kadar rahatlamış kı,
Mümtaz Soysal'ın partiden istifası üzerıne düşüncele-
rıni soran gazetecilere "Bu kadar önemli bır toplantıda
böyle önemsız bır konudakı soruya yanıt vermem" dıyor.
Goz
Mümtaz Soysal'ın istifasını önemsiz Fethullah Gülen
Hocaefendi Hazretlen'nın müritlerıyle yapacağı toplan-
tıyı önemli buluyor. Demokratık Sol Parti Genel Başkan
Yardımcısı Rahşan Ecevit'in eşi ve Başbakan Mesut Yıl-
maz'ın yardımcısı Bülent Ecevit.
Türk sıyasetıne Kubilay Uygun gıbı mümtaz bir şah-
siyetı kazandıran Demokratık Sol Parti Genel Başkan
Yardımcısı Rahşan Ecevit'ın eşı Bülent Ecevit, Mümtaz
Soysal'ın istifasını küçümsüyor.
Demokratik Sol Parti Genel Başkan Yardımcısı Rah-
şan Ecevit, gündeme af önerısi getıriyor, eşi Bülent Ece-
vit solcuları asla affetmiyor.
Fethullah Gülen Hocaefendi Hazretleri'nin hoşgörüsü-
nü bıle gösteremiyorlar kan-koca Ecevitler solculara kar-
Bir daha mı okuyup üflese Hocaefendi Hazretleri aca-
ba?
Başbakan Mesut Yılmaz'ın yardımcısı Bülent Ecevit,
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in gorev süresinin
bırdonem daha uzatılmasını önerıyor bu ara. Belli kı ken-
disıne "Hökümetin başı" dıyen Demırel'ı de affetmış.
Fethullah Gülen Hocaefendi Hazretleri'nden plaketli Sü-
leyman Demirel'in laık demokrasıye sahip çıktığını söy-
lüyor Başbakan Mesut Yılmaz'ın yardımcısı Bülent Ece-
vit... Demokratik Sol Parti milletvekıllerı, yönetıcileri ve
dahı üyelerı de desteklıyor kı 2007 yılına dek Demirel'le
Türkiye önensını. kımse sesını çıkartmıyor.
Demokratik Sol Parti milletvekilleri. yönetıcileri ve da-
hı üyeleri de küçümsüyor kı Mümtaz Soysal'ın istifasını,
kımse tek laf etmiyor. Demokratik Sol Parti Genel Baş-
kan Yardımcısı Rahşan Ecevit'ın eşi ve Anavatan Parti-
si Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın başbakanlıktaki yar-
dımcısı Bülent Ecevit, artık eskisi gibi göz kırpmıyor.Sa-
ğolasın Fethullah Gülen Hocaefendi Hazretleri!
SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
Bir baltaya sap olabilseydi. böyle odun kalmayacaktı.
Fatura kuyruğunda hacı muhabbeti
izmir Karşıyaka'dan Fahriye Gür-
ses, telefon faturasını ödemek için
gittiği banka şubesinde sırada bek-
lerken, vezneye ödeme yapan yaş- -
lıca sakallı bir adam geri dönüyor ve
para üstünü fazla verdiğinı söyleyip
veznedara 5 milyon lira iade ediyor.
Sıradaki bir başka sakallı ortaya ko-
nuşuyor:
- Veznedar şanslıymış. Adam hacı ol-
duğu için parayı iade etti. Yoksa akşa-
ma açık verecekti.
Sıradaki bir kaç kişi "hacı muhabbet-
ti"ni destekliyor.
Bunun üzerine Fahriye Gürses söze
giriyor:
- Bir dakika beyler! Para hangimi-
ze fazla verilseydi hepimiz iade eder-
dik. Ben, her zaman para üstü ek-
- sikyada fazla olduğunda hesabımı
düzelttiririm. Üstelik ben hacı veya ho-
ca değilım. olmam da gerekmiyor. Bu-
nun dinle alakası yok. Din ile ahlakı ka-
nştırmayalım. tyi ahlaklı, dürüst mil-
yonlarca insan böyle davranır. Bunun
için de hacı olmak hatta Müslüman ol-
mak gerekmiyor.
Fahriye Gürses'in konuşması bitin-
ce banka şubesinde bir alkış kopuyor.
Fahriye Gürses, sıfata ihtiyacı olma-
dığı gibi davranışlarından dolayı alkı-
şa da ihtiyacı olmadığını söylüyor.
IPALASPANDIRAS
Şu günlerde bastığınız yere dikkat edin çünkü her
şeyin çivisi çıkmış durumda. Ah, ayağım!
Müfit Bozacı
ÇED KOŞESİ
OKTAY EKİNCİ
'Smırı Geçen'
Kurtuluyor...
lstanbul'da gökdelenleri en çok
se\en "ilçe" hangısıdir?
Zincıriikuyu'dan Le\ent-Mas-
lak vönüne iioğru şö> le bir ba-
karsanız. hiç kuşkusuz "Şişli" dı-
"ye'c'elCslh'iz."
1
' • • •'
Nıtekim bu se\gi son yıllarda
öylesı bir "kara se\da\a" dö-
nüştü kı Şışli'yı ".Manhattan"
yapmaya soyunan eskı Belediye
Başkanı Güla> Aslırürkdesonun-
da aşkının ıneyvasına "özgürce"
1
ka\ uyıbılmek ıçm ABD'yı tercih
etti... Peki. Aslıtürk'ün ardından
Şişli Beledi\esi'ninbaş.ına geçen
Cüneyt Akgün dc acuba aym
"tutkın u" pa> la^tyor mu'.' Yok-
sa. kentın alt\apiMna\edengele-
riııealdırınakMzıııolıırolmazher
yere gökdelen dikmek yerine. Şiş-
İi'nııı o kendıne has eski \ e ıı> gar
"kent kültürünü" mü sa\ unuyor'.'
Cüney Akgiin bu konudaki ren-
gini ilk zamanlarda henıen bellı et-
mese bile. Dolmabahçe yamaç-
lannda yargı kararlarına adeta
mey dan okuyarak \ ükselen Gök-
kafes'in bir şeyler "bildiği" ke-
sindı. Çünkü kendısını yıkmak ıs-
teyen Be\oğlu Beledhesi'mn elin-
den kurtulabılnıek ıçın. bir süre-
Nıtekım Tunzm Bakaııı İbra-
him Giirdal ıle Ba> ındırlık Ba-
kanı Yaşar Topçu'nun bu duru-
ma içleri ;>ızlamı> olacak ki, bu tür
turizm merkezlerındekı ımaryet-
kilerini kullanarak 14 Temmuz
1998'de yeni bir planı "re'sen"
onaylayıp. yasadışı y ükselen ın-
ş.aata armağan ettıler. 1 5000 öl-
çekli bu son plan aslına bakılırsa
her yönüyle bir "imar affı" pla-
nı \e neredeyse son katlarına ge-
len gökdelenı ruhsata bağlamak
ıçın "zemin jeolojiketütleri ya-
pılacak" ^eklındekı hiikmü ıse
tam bir kara ınızah örneğı.
Miithiş
zamanlamalar...
Gökkafes'ın "Beni Şişli'ye
alın" şeklindekı Valılığe yaptığı
başvurunun iarihi 11 Kasını 1997.
Damştay'ın binayı hukuk dışı
kabul ederek Beyoğlu Beledive-
si'nın mührüne onay verdıği ka-
ranndaki imzaların tamamlandı-
ğı tarih ise (yanı karar tarihi) bu
baş\ urudan hemen bır uün sonra.
12 Kasım 1997.
Bu miithiş zamanlamayı. bir
başka müthis. zamanlama da izli-
Maçka parkından Beyoğlu'na doğru bakınca, artık "Şişli\\ i"(!)
göreceksiniz. sakın şaşırmayın...
dir "Ben Şişli'nin binasıvım"
demeye başlanuştı. Dahası. Istan-
bul Valısi Kutlu Aktaş da bunu
ınceletmiş ve "Evet. Gökkafes as-
lında Şişli'nin sınırlarına giri-
yor" dıyerek 24 Mart 1998 tari-
hinde onaylaynermı^tı. Hem de
Danışta\'ın Beşoğlu Beledi\e-
si"nce in^aata asılan mührü "hu-
kuken u\jiuıı bulduğu" :>on ka-
rannın "îstanbuTa ulaştığı" ızün-
lerde..
Kaçak gökdelene
"af planı
Gökkafes'ın gökdelen şeklinde-
kiımarıznı. 1^85'teTurgutÖzal
hükümetimn aldıöı "turizm mer-
kezi" kararından şaraıianılarak
1987de \erıldı. 1992"de Nurettin
Sözen imarplanını "8 kata" m-
direrek Dalan'ın \erdigi ruhsatı
iptal etti. Ne \ar kı bu kez \ük-
sek \argı da Sözen'm 8 katlı plan
onaşını "Netki Turizm Bakan-
lığı'ndadır. çünkü burası Tu-
rizm Merkezi'dir" dıverek geçer-
sız sayınca. Gökkafes yenıden
gökdelen planına kavuştuğunu
varsayarak yükselmeye başladı.
Ovsa kı hukuka göre eski pla-
nın kendılığınden vürürlüğe gir-
mesı münıkün değıldı. Yargının ip-
tal kararından sonva Gökkafes için
\enıden plan vapnıak gerekiyor-
du \e bu onaylanıncaya kadar da
inşaatın "plansız" siirmesi yasal
değıldı...
yor. \'alılik sinırdeöişıkliğinı 24
Slart I998"de onaylarkelı. Da-
nıştay kararı da resnıi postadaki
yolculuâunu 5 ayda tamamlayıp
21 Nisan 1998'de Be\oğlu Bele-
diyesi'ne ula$ıyor. Böylece "tek-
nik komisyon" PTT'den hızlı ça-
lıs.arak. yargı karannın tebligatın-
dan "1 ay önce" arsanın Şişli'de
olduğu "tespitini" sonuçlandm-
yor...
Şımdi Bevoğlu Beledıyesı bu
kez sınır deği^ikliğine karşı açtı-
ğı da\a\a umut bağlarken. Mi-
marlar Odası da arsanın Şişli'de
değil. \ ıne Beyoğlu'nda olduğu-
na dair kendi teknik inceleme ra-
poruyla itiraz etmiş durumda.
Gökkafes ise yeni belediyesinin
"hujunu" çok i\ı bildiği için.
inşaatını "karışanı, görüşeni ol-
madan" \e hatta tenıel ruhsatını
da Şişli'den yenileyerek sürdürü-
\or. Çünkü. "sınırı geçen" kur-
tuluyor...
Öylegörünüyorkı Gülay Aslı-
türk'ün "Manhattan Planı" Zin-
cirliku> u'dan değil. belki de artık
Dolmabahçeden ba^layacak. Ney-
se ki arada Haliç olduğundan Emi-
nönü \e Fatih'ı de Şı^li"\e bağ-
lamak pek münıkün değil. Aksı
halde Tarihi Yanmada'daki mina-
relerdebırçırpıdakafeslenebilir-
lerdi...
Hemde\'aliliğinsınıronayı\e
Ankara'nın imar planı desteöiy-
le...
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak ı turk.net
ÇİZGİLİK HÂMİLMAS\R.AC
HARBİ SEMİH POROY
••••'.•'.\V?.:-V.V
TARİHTE BUGÜN ui MT\Z 2 Ağustos
Mısır'da
babadan
PADİŞAHA "EVLÂT
v
DİYBN K4V4LALI !.
18+3 'DA BUGÛN,
ŞtNDA OLAtaŞTtj.
M£HMST AU
. İ?98'PB,
y/L. 1Ç.1N&E
BİLEHEtC 6ÜÇLENMI9TI-- OSMANLI DEVLETİMİN ZAYfF 8ULUN-
PUGU BıR SlRAPA BA$KACP/£Mdrf BİLE PEMEPİY-
SE PE, SOMUMPA Y£HİLBKEK ÇEKİLMtS VE VAULISİ
SU&PÜR-MÜŞTÜ- • 1346 'OA, Pı4DlŞ>4H/
ÇıN isrAU8UL'A SELEN KAVALAL!,
ÖMCE PEVLETE AYaKLAVM/$
1
İYt
ÜZ.E&E GtTTIĞl A/llSf&'PA,
I SÖST^SEBBK. 7
. ESKl YÖfJETr'M S(S-
DENİZLİ 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: IW6 18
Davacı Erciyas Naklivat Tic. Ltd. Şti. vekilinin davalı M. Selahattin Pekgülmez, Mahide Adıklı aleyhine mah-
kememize açtığı itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sırasında verilen ara karan gereğince,
Denizli Yeni Mahalle 1222 Sok. No: 20 Denizli adresinde iken adresi tüm aramalara rağmen tespit edileme-
yen dahili davalılar Ali Yıldınm \e Aliye Mırız'a (Yıldırım) da\a dilekçesi \e dahili da\a dilekçesi ve duruşma
günü tebliğ edilemediğinden ilanen tebliğe karar \erilmiş olmakla, 10.9.1998 tarih saat 09.00"da kendisi veya
temsil ettireceği bir vekille davasmı takip ettirmesi. aksi halde yargılamaya yokluğunda devam edileceği ve bu
şekilde karar verileceği. bu nedenle dahili da\a dilekçesi \e duruşma günü ilanen tebliğ olunur.
Basın: 36465
PANO
DENIZ KAVLKÇUOGLL
Demek Oluyonmuş!..'
Geçen yıl yayımlanan 'Karl Marx'tan Günumüze
Almanya 'da Sosyal Demokrasi' kitabını elime ilk al-
dığımda çok heyecanlanmıştım. Yeni doğmuş bir
bebeği okşargibi okşamıştım. İkı yılın emeğiydi. Yüz-
lerce kaynak taramış, binlerce sayfa okumuş, say-
falar dolusu özgün metnı Türkçeye çevirmiştim.
Uzun bir sabrın ürünüydü. Sonra 'kitabım' elimde,
bir koltuğa oturmuştum. Mutluydum. Ağzımdan,
"demek oluyormuş!..." sözleri dökülünce gülmüş,
çocukluğumu, ilk gençlik yıllarımı anımsamıştım.
Okul yıllarım annem babam için 'dehşet verici' yıl-
lardı! 1949yılında, Fındıklı 'ismetInönüilkokulu'nun
birinci sınıfıyla başlayan öğrencilık yaşamım iniş çı-
kışlaria doluydu. Aşın yaramazdım. Cihangir'den Fın-
dıkh'ya, şimdi apartmanlarla dolu, o zamanlar boş
bir arsa olan dik toprak yokuştan okul çantamın üze-
rinde kayarak iner, ne çanta, ne pantolon ne de ayak-
kabı dayanırdı. ikinci sınıfta, Sıraselvıler'de kayarak
gidemeyeceğim bir okula 'nakledilmış', üçüncü sı-
nıfın yarısında ise 'Yeşilköy Pansiyonlu llkokulu'na
'sürülmüştüm.' Daha sonra dolaştığım, sayısı şim-
di anımsayamayacağım kadar çok onca okulda
kimbilir kaç öğretmen, ileride 'büyük bir adam' ola-
cağımı söylemiş, beni yüreklendirmeye çalışmıştı.
Bense onların bu iyi niyetli öngörülerini 'gerçeğe dö-
nüştürmek' için pek bir çaba göstermiyordum.
Oysa okul dışında keyifli, uyumlu, yaşam dolu bir
insandım. Sağlam, kalıcı arkadaşlıklanm vardı. Mü-
ziği, dansı, tiyatroyu, kızlan seviyor, bol kitap oku-
yordum. Çevrem. böylesine canlı. neşeli, üstelik
'okumayı da seven' bir gencin okul yaşamındaki bu
'tuhaftığa'haklı olarak şaşıyordu. Bu 'tuhaflık'on ye-
dinci yaşıma kadar sürdü. Annem babam birçok kez
'özelders' almamı önermişler. ben ise hep "Hayır!"
diye diretmiştim. Benim sorunum, 'üç beş derstn
altından kalkıp kalkmamak' değildi. Herhalde okul-
da gördüklerimle, yaşadıklanmla; sunulan ıçerikler-
le, 'yaşama dair' oldukları söylenen, fakat yaşamın
gerçeklerini yok sayan önerilerle kafam arasında bir
köprü kurmakta zorlanıyordum.
Bir akşam sofrada, "Tarih dersini de bırakıyorum"
dediğimde, annemin yüzü sararmış, 'oğlanın oku~
lu asma dozu daha dayükselecek' diye içinden ge-
çirip, ne diyecegını bilememişti. iki gün sonra, o gun
uğramadığım okuldan 'döndüğümde' annem be-
ni, "/çer;deö//-m/saf/rvar"diyerekkarşıladı. Salon-
da, arada sırada sokakta karşılaştığım güleryüzlü
bir genç oturuyordu. Yerinden kalktı. elini uzattı.
"Ali!" dedi. Onu uzaktan tanıyordum. Evleri bizim
evin biraz aşağısında, Mühürdar'a yakın, Yaverbey
Sokağı'ndaydı. Üniversitede okuyordu. Annesı, bır
süre devam ettiğim Avusturya Lısesı'nde tarih dğ-
retmeniydi. "istersen tarihi bir de birlikte deneye-
lim" diyerek söze girdi. Önce kafamdan, 'başırna
birdebu mu çıktı'd'\ye geçirdim. Sonra uzun uzun
konuştuk. Sözümü kesmiyor, duyduklarına şaşmı-
yor, anlattıklarıma direnmiyordu.
Sanki, "Yok, istemem!" desem, yanlış bir iş ya-
pacaktım. Çok zor bir durumdu. Bir süre düşündük-
ten sonra, "Olur". dedim, "birdeneyeliml". O gün-
den sonra benden üç beş yaş büyük 'öğretme-
nim 'le haftada iki kez buluşmaya başladık. Daha ç>n-
ce de okuduğum, fakat sıkıcı bulduğum konular gi-
derek
J
lfd:iynl Çekmey'e başlamıştı/Hef'okıJdüğum'
da bana abartılı masallar gibi geien, sıkılıp yanda
bıraktığım konular renkleniyor, canlanıyordu. Ali,
dört hafta sonra anneme. "Artık gerek yok!" dedi,
sonra bana dönüp. "Demek oluyormuş!" diye ek-
ledi. Bu söz çok hoşuma gitmişti.
Onunla daha sonra da karşılaştık. Tarih konusu-
nu, dersleri hiç açmadı. Sonra uzun yıllar göruşe-
medik. Yurtdışında ekonomi öğrenimine başladığım
yıl ek ders olarak 'toplumsal tarih'l seçerken, dört
yıl sonra bitirme tezimi noktaladığımda da, "Demek
oluyormuş!.." derken Ali'yi anımsamıştım...
Aradan geçen uzun yıllarda okul öğretmenlerımın
öngörülerini gerçekleştiremedim! 'Büyükadam' ola-
madım! Fakat dönüp geriye baktığımda. keyıfle,
"İyi ki böyle yaşamışım!" diyecek kadar kendisiyle
barışık bir insan oldum. Ama her ne kadar, "Bu ya-
şam benım!" desem de, yaşamımın biçimlenmesın-
de hiç beklemediğim rastlantıların, bana uzatılan el-
lerin, beni yüreklendiren sözlerin: birçok ınsanın
payı vardı. Bundan hep mutluluk duydum. Hıçbın-
ni unutmadım.
Ali Sirmen de bu insanlardan biriydi. Yaşamımın
önemli bir kavşağında karşıma çıkmıştı. Birlikte ma-
sa başında geçirdiğimiz toplam sekiz saatlık küçü-
cük bir zaman diliminin ileride benim açımdan ta-
şıyacağı önemin o zaman ne o farkındaydı, ne de
ben...
Otuz yedi yıl olmuş.
(Faks:0216-418 84 10)
1
2
3
4
5
6
7
8
9
1
:
2 3 4 5 6
I I U
•1
#
wr
8
-
-
n ı ı
y
:
1 2 3 4 5 6 7 8 9
B U L M A C A SEDAT YAŞA\A\
SOLDAN
SAĞA:
1/ Kös adı da
\enlen büyük
savaş. da\ulu. 2/
Varlığı \e de\ı-
nimı her şeyın
"bır" olduğu ıl-
kesınden yola
çıkarak açıkla-
yan Sokrates
öncesi felsefe
okulu... Isviç-
re'ninen önem-
li ırmağı. 3/
Kaynağı mıtolojik çağ-
lara dayanan kirişli bir 1
çalgı... Ağaçlarda man- 2
tarların oluşturduğu bir g
tür çürüme başlangıcı.
4/ \ilayet... Gemılerde
asıl aüverteden yüksek ^
olan kısagü\erte. 5/Bır 6
bağlaç... Sahıp. 6/ Bu 7
işi doğru \e uygun bul- 3
mak... Aşk ateşi. 7/ g
"Esasen. aslında. doğ-
rusıınıı ıstersenız" anlamındabırsözcük... Bir bağlaç. 8/
Endüstri... "Lütfi "": Sınenıa yönetmenimız. 9/Çar-
şıya. pazara aetırilen şeylerden alınan tartı \ermsi.
YIJKARIDAN AŞAĞİYV.
1/Günügününe.sözüsözüneu\ma\an. 2/ Hastalıklı. ^a-
kat... Çanakkale Boğazı'nda. pek çok denız kazasinın raey-
dana geldığı bır burun. 3/ "Bir ate^ cigaıamı >aka-
şım Sen salın gel ben bovuna bakayım" (Türkü)... Yurt.
4/ Bır nota... Ha\\an yakalamakta kullanılan ucu ılıiıik-
li uzun ıp. 5/ Bir haber ajansının sımgesı... İkı tarla ara-
sındaki sınır. 6/ Bır çeşıt odun könıürü... Ltaııç duvma.
7/ Harman kaldırıldıktan sonra yerde kalan toprak.<öp
ve samanla kaıışık tahıl tanelerı... Bır sayı. 8/ "kadd-i
yâre kimi dedi kımı elıf Herkesın maksudu bır anı-
ma n\ayet muhtelif"... Önemli tarihsel olgu. 9/ XIX. yüz-
yılda yaşamış ünlü Türk müzığı be>tecısı.
O
R
P
i
N
G
T
O
N
L
O
1
R
E
•A
R
E
1
K
N
A
1A
Y
A
K
M
A
s
•1
L
K
•R
P
|
E
K
|
T
O
G
O
İ
M
R
A
L
1
|
O
M
Y
O
1R
|
Z
Û
N
A
A
D
A
N
A
•K
A
N
T
A
ş
K
A
R
D
1