Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 -I AĞUSTOS 1998 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
tt/DEP
Kcngresi'nde
DGM devrede
• İstanbul Haber Servisi -
Istanbul DGM. HADEP'in
ön>ceki gün Abdi tpekçi
Spor Salonu'nda yapılan
İstanbul İI K.ongresi\le
ilgjli olarak Emniyet
Müdürlüğü'nden kongreyle
ilgili görüntü kasetlenni
istedi. DGM Savcısı Ahmet
Giirses. bu kasetlerin
incelenmesinden sonra
hukuki ışlem yapılıp
yapılmavacağına karar
vereceklerini söyledi.
HADEP İstanbul İI Örgütü
adına yapılan açıklamada
ise kongrede açılan
pankartların \e yapılan
konuşmaların. banş içerikli
olduğu vurgulandı.
Yılmaz Güney
adına park
• SİVEREK(AA)-
Şanlıurfa'nın Siverek
ilçesinde yaptınlan parka
Yılmaz Günev 'in adı
verildi. Belediye Başkan
Yardımcısı Mehmet
Akçiçek. Belediye Meclisi
karanyla 1786 metrekare
alanda yapılan parka,
Siverekli sanatçı Yılmaz
Güney'in adınm verildiğini
açıkladı. Akçiçek, "Meclis
üyelerimiz. parka Yılmaz
Güney'in adını \ererek
sanata ve sanatçıya verdiği
degeri göstermekle birlikte.
hemşerisine sahip çıkmıştır.
Böylesine ünlü bir
sanatçının ismini yaşatmak
erdemliliktir" dedi.
İhsan Ada
• İstanbul Haber Servisi -
Türkıve Gazeteciler
Sendikası'ndagenel
başkanlık ve genel
sekreterlik yapan eski CHP
milletvekillerinden
gazeteci-yazar ihsan
Ada'nın cenazesi diin
Karacaahmet Şehitlik
Camii'nde kılman cenaze
namazının ardından
Karacaahmet Mezarlığı'nda
toprağa venldi.
sıkmtisıvar'
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Halkbank Genel
Müdürü Yenal Ansen.
Türkiye'de bankacılık
sisteminin içeriden ve
dışandan topladığı kaynağı
60 milyar dolar olarak
açıklayarak, bugün her
zamankinden daha fazla
kaynağa gereksinim
olduğunu, bu kaynaklann da
orta vadeli olması
gerektiğini belirtti.
Şahin bunalımı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - DTP grubunun
güvensizlik oyuna direnen
Devlet Bakanı Refaiddin
Şahin, "partisinden gelen
tepkiler üzerine istifa karan
aldığı ve ANAP'a
katılacağı" yolundaki
haberleri yalanladı.
Başbakan Mesut Yılmaz'la
geçen günlerde resmi
konutta görüşen Refaiddin
Şahin, görevinin başında
olduğunu açıkladı. DTP
grubunda verilen
güvensizlık önergesinin
gerekli yasal çoğunluk
tarafından
desteklenmediğini, Genel
İdare Kurulu'nun da bu
konuyu görüşmeyi
reddettiğini kaydeden
Şahin. diin yaptığı yazılı
açıklamada. istifa ederek
herhangi bir partiye
geçmesinin söz konusu
olmadıaını bildirdi.
Prof. Mustafa Altıntaş, sosyal demokrat politikalann etnik kimlikle kurulamayacağını söyledi
CHP raporu tarbşddıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -CH P.
"Türkiye Projesi" çerçe\ esinde hazırladı-
ğı "Demokratikleşme \e İnsan Hakları
Raporu" ile "Doğu veGüneydoğu Refor-
mu Raporu"nu diin Ankara "da sivil top-
lum örgütleriyle tartıştı.
Öğretim Elemanlan Deraeği Genel
Başkan ı Prof. Dr. Mustafa Altıntaş. sos-
yal demokrat politikalann etnik kimlik
üzerine kurulamayacağını belirtirken; ts-
tanbul Milletvekili ve MYK. üyesi Algan
Hacaloğlu, Kürt sorununun temelinde ço-
ğulcu demokrasinin olmayışının yattığı-
nı, bu konuda herkesin düşüncesini ifade
edebilmesi gerektigini söyledi.
Parti üyelerine ve katılımcılara raporu
açıklayan Algan Hacaloğlu. insan hakla-
rı vedemokrasi sorununun belirli bir coğ-
rafyanın değil, Türkiye'nin sorunu oldu-
• İstanbul Milletvekili ve MYK üyesi Algan
Hacaloğlu, Kürt sorununun temelinde çoğulcu
demokrasinin olmayışının yattığını, bu konuda
herkesin düşüncesini ifade edebilmesi
gerektigini söyledi.
ğunu söyledi. Türkiye'nin en önemli so-
rununun düşüncenin ifade edilmesi öz-
gürlüğünün engellenmesi olduğunu be-
lirten Hacaloğlu. "Türkiye'nin en büyük
ayıp alanı burasıdır. Bu olmadan demok-
rasinin derinleştirilemeyeceğini hepimiz
biliyoruz'" diye konuştu.
Bu durumu sistemin yarattığını söyle-
yen Hacaloğlu. belirli kişilere ve düşün-
celere farkiı yaklaşıldığını da belirtti. Kürt
sorununun da bu çerçevede ve katılımcı,
çogulcu demokrasi anlayışıyla çözülebi-
leceğini kaydeden Hacaloğlu, terörle, si-
lahlı çatışmayla hiçbir sorunun çözüle-
meyeceğini belirtti.
Türkiye dışında yaşayan Kürtlerle ilgi-
li olarak da Hacaloğlu "EzUeıuzamanza-
man Saddam'ın gazabına uğrayan Kürt-
ler'in haklannın sa\ unulması da uluslara-
rası hukukun gereğkür" dedi. Algan Ha-
caloğlu. ülkenin bütüniüğünden ödün ve-
rilemeyeceğini bildirerek çözüm önerile-
rini şöyle sıraladı:
-Çogulcu demokrasi, insan haklan.
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
Erzincan Valisi hazıriadığı raporda, polis kökenli vaJilerin atanmasına tepki gösterdi.
[ OCASI.
O/ZDU'OA
eşitlik. Etnik duyarlılıklara demokratik
çözüm. Çoğulcu yerinden yönetim, katı-
lımcı yerel demokrasi."
Kürtçe yayın yapan radyo-televizyon
kurulabilmesini ve Kürtçe eğitimi de sa-
vunan Hacaloğlu. "Diyarbakır'dasekska-
nalları, Almanca, Arapça yayın yapan
programlar izlenebilecek. kendi dillerinde
yayın yapan kanal olmayacak. Türkiye bu
korkuyu aşmalfdır" diye konuştu. •'Derin
devlet" sorunu çözülmeden Kürt sorunu
veya başka sorunlann çözülemeyeceğini
saviinan Hacaloğlu. İtalya ve İspanya'da
Gladio tipi örgütlerin açığa çıkanlmasını
örnek gösterdi.
Rapor üzerine yapılan konuşmadan
sonra söz alan Öğretim Elemanlan Der-
neği Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Al-
tıntaş, raporu eleştirerek etnik kimliği öne
çıkarmakla ciddi bir sosyal de-
mokrat hareket oluşturulama-
yacağını söyledi.
Kürt kimliği. Kürt sorunu
diyerek aynmcılık yapıldığını
söyleyen Altıntaş. "Etnisiteye,
inanca dayalı politikalan kö-
rüklersek Türkiye bölünür. Et-
nisiteyi desteklerseniz Türkiye-
liliği yaratamazsuuz" dedi. Ha-
caloğlu'nun "Asimilasyon ya-
pıldı" sözlerine tepki olarak
Altıntaş'ın "Devlet asimilas-
yoncu olsay dı Kürtçe konuşan-
lar olur muydu" demesi. top-
lantıda bulunan CHP'lilerin
itirazlanna neden oldu.
Altıntaş, Kürtlere resmi di-
lin öğretilmesi gerektigini söy-
leyerek sorunun siyasi değil,
ekonomik ve bölgesel denge-
sizlikten kaynaklandığını kay-
detti.
Eski CHP Milletvekili Erol
Çevikçe de rapor üzerine yap-
tığı konuşmada, işin içine terö-
rün girmesiyle Kürt sorunun
un nitelik değiştirdiğini belirt-
ti.
Sorunun çözüiememesinde
en büyük etkenin partilerin ka-
patılması olduğunu savunan
Çevikçe. PKK'yi kastederek
"Bildiğimiz hareket, sol ideolo-
jiyle ortaya çıktı. Karşısında da
başka bir güç \ardı. Bu güç
CHP'ydi. 12 Eylül'de partiler
kapatilınca sorun bu noktaya
gektf" diye konuştu.
V if£
Gazisanığı polisten avukmara tehdit
AHMET ŞEFİK
TRABZON - Trabzon Ağır Ceza Mah-
kemesi'nde görülen "Gazi olaylarT dava-
sında tanık olarak dinlenen Zülfü Livaneli:
olaylar sırasında halkın polise güv enmedi-
ğini. bu nedenle de asker istediğinı belirtti.
Livaneli, "23 genç ve masum insan öldü.
Eğer sorumlular bulunamazsa adalete olan
say gı azabr ve bu faili meçhul cinayetler teş-
vik edilir. Adalete güveniyoruz" dedi.
12-13 Mart 1995'teGazi Mahallesi'nde
meydana gelen olaylarda 9 kişinin ölümü-
ne neden olduklan gerekçesiyle 2'si tutuk-
lu 20 polisin yargılanmasına Trabzon Ağır
Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Adli
tatil dolayısıyla heyetin değiştiği mahke-
mede başkanl ığı Dinçer Yazgan. üye yargıç-
lık görevini de Niyazi Tokar ve AdU Sever
yaptı. Ahmet Kufacı'nın savcı olarak görev
yaptığı mahkemenin dünka 11. oturumun-
da. sanık İsa Bostan hakkındaki gıyabı tu-
tuklama karan vicahiye çevrıldi. Tutuklu
sanıklar Adem .AlbayTak ve Mehmet Gün-
doğan'ın hazir bulunduğu oturumda sorgu-
su yapılan polis memuru İsa Bostan. olay-
lar sırasında panzer içinde bulunduğunu ve
görevinin su sıkmak olduğunu. bu nedenle
de sılah kullanmasının mümkün olmadığı-
nı belirtti. Daha sonra tanık olarak dinlenen
Zülfü Livaneli, olay günü Millıyet'te çalış-
tığını. aynı gazeteden Yalçın Doğan ve L-
mur Talu ile birlikte Gazi Mahallesi'ne git-
tigini anlatarak sözlerini şöyle sürdürdü:
"O gün halk bir tarafta. polis bir taraf-
taydı. Gerilim vardı. Halk beni tanıdığı için
arasına aldı. Burada konuşmalar yaptım \e
halkı yatışhrmaya çalıştım. Halkta büyük
bir güvensizlik vardı. Halk. polisi değil, as-
keri istiyordu. Bana söylediklerine göre po-
lise gü\enmi\orlardı. Geçmişte oradaki ka-
rakoi ve emniyet yetkililerinin kendilerine
çok sert da\ randıkiannı sö> lüyoıiardı. Ço-
cuklannın korunması için askeri istiyorlar-
ĞC
Olay günü silah atıldığını, insanlann vu-
rulduğunu göımediğini belirten Livaneli,
"Orada yaptığım konuşmada. adaletin ge-
reğini yapacağını söyledim. O zaman bu ka-
darölünı yoktu. Ama 23 genç masum insan
öldü. Eğer sorumlular bulunamazsa adale-
te olan güven azalır. Bu. faili meçhul cina-
yetleri de teşvik eder. Adalete güvenimiz
tamdır"dedi.
Gerginanlar
Daha sonra söz alan müdahil avukatlar-
dan Remzi Kazmaz, önceki orurum sanık-
ların "Gazi halkı şerefsizdir" dediğini. bu
sözlerin tutanağa geçirildiğini hatırlatarak
Yiiksel: MGV gayriıneııkııl zengiııi
ANKARA (UBA) - Ankara Devlet
Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Nuh
Mete YükseL kapatılan RP'ye
yakmlığı ile tanınan Milli Gençlik
Vakfı'nın (MGV) malvarlığını
incelemeye aldı. Yüksel'in
belirlemelerine göre MGV'nin
gayrimenkul zengini olduğu ortaya
çıktı. MGV aleyhine kapatma istemi
ile dava açmaya hazırlanan Nuh Mete
Yüksel. MGV'nin REFAHYOL
hükümeti döneminde "kamu \aranna
vakıP olmaya hazırlandığını ortaya
çıkardı. Vergi muafıyetinden
yararlanmak için MGV'nin Maliye
Bakanlığı'na verdiği mal bildirimini
isteyen Başsavcı Yüksel, kuruluşun
22 bin 854 metrekaresi Ankara'da
olmak üzere 569 bin 854 metrekare
gayrimenkule sahip olduğunu
belirledi. Mal bildiriminde yeralan
belgelerde 4O'ı Konya'da bulunan 113
gayrimenkulun, 89'unun hibe,
26"smın bağışlarla ahndığı ifade
edilirken, gayrimenkullerin arasmda
13 öğrenci yurdunun bulunduğu
ortaya çıktı.
Yüksel. incelemesinde
gayrimenkullerin 22 bin 854
metrekaresinin Ankara'da
bulunduğunu belirlerken, 1996 yılı
birim fiyatlanna göre 2 milyar 343
milyon 500 bin lira değer biçilen
gayrimenkullerin Altındağ, Gölbaşı,
Mamak ve Sincan ilçelerinde
bulunmasına dikkat çekti.
"Gazi halkı şerefsizdir diyenler şerefsizdir'"
dedi. Bunun üzerine sanık polis Mehmet
Gündoğan. yerinden kalkarak "Sen de şe-
refsizsin" diye bağırdı. Müdahil avukatlar,
bu sözlenn tutanağa geçirilmesini isterken
diğer sanık polis Adem AlbayTak da müda-
hil avukat Kazmaz'ı "Sana soracağım sa-
na.~" diye tehdit etti.
Müdahil avukatlann istemi doğrultusun-
da söylenenlerin tutanağa geçirilmesi üze-
rine sanık polislerin avukatı tlhami Yelek-
çL "Devletin kolluk kuvvetlerine serefsiz di-
yenlerin kendileri de şerefsizdir" dedi ve
bunlann tutanağa geçirilmesini istedi. Bu
sözler tutanağa geçirilirken salonda bulu-
nan dinleyicilerin "katiller" demesi üzeri-
ne gergin anlar yaşandı.
Mahkeme, gıyabi tutukluluk karannı vi-
cahiye çevirdiği Bostan 'm tahliyesine ka-
rar verirken Adem Albayrak ile Mehmet
Gündoğan'ın tutukluluk halinin devamına
karar verdi. Duruşma. 8 Eyiül 1998'e erte-
lendi.
Duruşmayı Gazi olaylarında ölenlerin
yakınlannın yanı sıra Avrupa Alevi Birlik-
leri Federasyonu, Fransa, Avusturya, Bal-
kan, lngiltere, İsviçre Ale\i Demekleri.
Hollanda Halk Der, Pir Sultan Abdal Der-
nekleri, Hacıbektaş Külrür Derneği. Ana-
dolu Kültür Derneği. Hüseyin Gazi ve Ga-
zi Cemevi ve çok sayıda demokratik kitle
örgütü temsilcileri izledi. Duruşmayı izle-
yenler tarafından yapılan basın açıklamala-
nnda, devletin katilleri koruduğu öne sürü-
lerek banş çağnsı yapıldı. Konuşmacılar.
davanın bu biçimde sürmesi durumunda
adalete olan inançlarının giderek zayıf-
layacağını açıkladılar.
UZYAZIIORHAN BİRGİT
Kemal Yazıcıoğlu'nu Emniyet Ge-
nel Müdürü yapmak isteyen Başba-
kan, uyumlu ortağı DSP Genel Başka-
nı'nın direncini kıramayınca, hıncını
Bakanlar Kurulu'nun toplantı salonun-
da kendisine soru yönelten genç bir
meslektaşımızdan aldı..
Perşembe günü toplantı başlarken
Bakanlar Kurulu'nun gündeminde Or-
du Valisi'nin, Emniyet Genel Müdürlü-
ğü'ne atanması girişimine karşı, DSP
kanadından gelen vetonun da bulu-
nup bulunmadığını sormak isteyen ga-
zeteciye Mesut Yılmaz'ın yanrtı ilginç-
ti. "Bu bizim aramızdaki bir sorun, si-
zi ilgilendirmez" diyordu Başbakan.
Bir ülkede, özellikle çetelerin her gün
gündemde olduğu bir ülkede, Emniyet
Genel Müdürlüğü gibi duyartı bir ma-
kam için yapılacak görev değişikliği-
nin, o ülkenin medyasını ilgilendirme-
me$i düşünülebilir mi? Hele böyle bir
atama girişimi, koalisyonun ahenkle
çalışmasını istediğini her fırsatta orta-
ya koyan Ecevit'in direncine takılmış
ise... Çağımızın gazetecisi, halkın ha-
'Ülkücü Sanığı Kurtaran Polis../
ber alma hakkını kullanmasını sağla-
yan bir mesleğin temsilcisi olarak gö-
rülmüyor da, Bakanlar Kurulu toplan-
tıları sona erdiği zaman hükümet söz-
cülüğünü yapan üyenin söylediklerini
bürosuna iletecek bir aracı sayılıyorsa,
Sayın Yılmaz haklıdır. O tür görüşlerin
geçerli olduğu ülkelerde, hükümet
üyeleri, Ordu Valisi'nin Emniyet Genel
Müdürlüğü'ne atanması önerisi üze-
rinde görüşlerini bildirir, tartışırlar. Tar-
tışma sona erdiği zaman, gazetecinin
eline sonuçla ilgili bılgi lütfen verilir ve
sorun biter. Bu, galiba bundan en az
yarım yüzyıl öncenin gazeteciliğidir. Ni-
tekim, ellibeşinci hükümetin Başba-
kanı olarak Mesut Yılmaz da, bundan
tam bir yıl bir ay önce Türkiye Büyük
Millet Meclisi kürsüsünde programını
okurken, "halkın haber alma hakkının
önündeki engelleri kaldırma" vaadin-
de bulunmuş; bununla da yetinmeye-
rek yasalarda yapılacak değişiklikler-
le, alacakaranlıktan gün ışığına çıkıla-
cağını da söylemişti.
Halkın haber alma hakkının önünde-
ki engeller de kaldırılmadı; alacaka-
ranlıktan gün ışığına çıkılmasını sağla-
yacak yasalarda da değişiklik çalış-
maları sonuçlanamadı.
Tam aksine, Emniyet Genel Müdür-
lüğü gibi çok duyarlı bir görevde, bu
gün o makamda bulunan Necati Bili-
can için elle tutulur herhangi bir şikâ-
yet yok iken, değişiklik yapılması için
çapraz atama operasyonları düzen-
lendi.
CHP Ankara Milletvekili Yılmaz
Ateş'in önceki gün bu konu ile ilgili
olarak Başbakan'a yönelttiği bir soru
önergesinde de yer alan ve merhum
Alparslan Türkeş'in ölümü için açılan
saygı defterine yazılan "Başbuğum,
herşeyi senden öğrendim" satırlannın
altındaki "Oğlun Kemal Yazıcıoğlu"
imzasının sahibinin, 1978 yılında Bit-
lis'te Emniyet Müdür Yardımcısı iken
ülkücü bir katil sanığını adaletin elin-
den kurtarmak için neler yaptığım Me-
sut Yılmaz'a söyleyen olmadı mı?
Mesut Yılmaz diyelim ki, eski ülkü-
cü Ali Yurtaslan'ın "Itiraflar" adlı kita-
bını okumadı. Ama, Başbakan olarak
gazeteci Enis Berberoğlu'nun 24 O-
cak 1997 günkü Hürriyet gazetesinde
bu kitapla ilgili olarak "Ülkücü Sanığı
Kurtaran Polis" başlığı altındayazılan-
lan da mı görmedi...
Ali Yurtaslan, Itiraflar'ının 74. sayfa-
şında Burhan Ermiştekin adındaki bir
Ülkücü Gençlik Derneği üyesinin,
1978 Ekimi'nde eşi ile yolda yürüyen
Ali Bal'ı tabanca ile öldürdüğünü an-
latır. Yurtaslan'ın görevi bu tür eylem-
cileri kurtarmak için "partili hâkim ve
mahkeme görevlileri" ile işbiriiği yap-
maktır. Burhan yakalanmış ve suçunu
itiraf etmiştir ama; devreye giren Yur-
taslan ekibi Bitlis'li olan sanığın itiraf-
larını değiştirecek belgeleri sağlama
yolunu denemişlerdir.
Burhan'ın olay günü Ankara'da de-
ğil Bitlis'te olduğunu belgelemek için
Kemal Yazıcıoğlu ile ilişki kurulur. Bit-
lis Polis Müdür Yardımcısı, katilin cina-
yetin işlendiği gün kentte bir otelde
kaldığını gösteren belgelerin hazırlan-
masında yardımcı olur ve iki polis me-
murunun da bu amaçla tanık olarak
isimlerini verir.
Ve bir cinayet dosyası daha faili
meçhullerarşivine kaldınlır. Burhan Er-
miştekin serbest bırakılır.
• • •
Bugüne kadar bir kitap ve bir gaze-
te yayınında yer almış, ama yalanlan-
mamış savların özeti, sanırım Sayın
Yılmaz'ın Emniyet Genel Müdürü ola-
rak görmek istediği kimsenin atama
olayına bizim genç meslektaşımızın ni-
çin ilgi duyduğunu göstermeye yeter.
Ama, aynı savlar Başbakan'ın Ordu
Valisi ile ilgili değerlendirme notların-
da bir değişikliğe yol açar mı?
Göreceğiz...
POLİTİKA GÜINLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
. . .Klaroslu Reşo
Onlar Karadeniz'e fındık toplamaya gidiyorlar-
dı...
Çukurova'dan Ege'ye; Karacabey'den Or-
du'ya dek fındık, sebze, pamuk toplayan onlar-
dı...
Adana-Ankara yolunun Niğde-Beştepeler yö-
resinde zincirleme trafik kazası 18 can aldı...
Ölenler onlardı:
"Tarım işçileri..."
Yaşamını yitirenlerin çoğunluğu kadınlar ve ço-
cuklardı...
Bir bozkır sabahında ölümü düşünmüşler miy-
di? Hiç yazılmayan bir öyküyü dinlemişler miydi?
1996 yazında Izmir Gümüldür'de onlarla ko-
nuşmuş, naylon çadırın içinde öykülerini dinle-
miş, Hatice'yi, Güler'i, Ali'yi, Mehmet'i bir Gü-
müldür akşamında tanımıştım...
Çaylardemlenmiş, Ege'ninGümüldüryöresin-
de gün batımını birlikte seyretmiştik...
Aşağılarda masmavi Ege görülüyordu...
Çadırların az ötesinde kasalar dolusu doma-
tesler kamyonlardan boşaltılıyor, çocuklar an gi-
bi çalışıyorlardı...
Karşı tepelerin yamaçlarında zeytin ağaçları,
narenciye bahçeleri Klaros antik kentinin yalnız-
lığıyla buluşuyor gibiydi...
Naylon çadırda çaylanmızı yudumlarken Reşo,
bize öyküsünü anlatıyordu:
"1989yılında göç ettirn Mardin'den. Bizim köy
tümden boşaldı. Eğer buralara göç etmeseydim
ya dağda olacaktım ya ölecektim ya da hapiste
çile dolduracaktım."
Sigarasını yakıyor, siyah gözlerini Ege Denizi'ne
çeviriyor, Klaros kentinin yıkıntılarını gösteriyordu:
"Bizim çadırlar oradaydı, ama muhtar isteme-
di, bize terörist görmüş gibi baktı..."
50 yaşında sekiz çocuklu Reşo, gözlerini yumu-
yordu...
Sormuştum:
"Ege'ye göç etmekten memnun musun?" >
"Ben buraya göç edince, hemen habersaldırn,
onlar da geldiler. Bizim kabile gelince, diğer köy-
lerden de göç edenler oldu. Artık ben de Mardı'n-
li Reşo değil, Klaroslu Reşo oldum..." -
;
• • •
İki yıl sonra bir ağustos sabahında Gümüldür'ün
yamaçlarından antik Klaros kentinin yalnızlığını
seyrediyorum...
Reşo ve ailesi yok!..
Soruyorum: . ' ^
"Reşo bu yıl nerede ?" \ ',
Yanrt: \
"Karacabey yöresinde sebze bahçelerinde..."
Başka Kürt tarım işçileri çalışıyor Gümül-
dür'de...
Bir dışsatımcı anlatıyon
"Bugün Güneydoğu'dan gelen Kürt kökenli
yurttaşlarımız olmasa Ege ve Marmara Bölge-
si'nde tarım olmaz, sebzeler tarlada, meyveler
ağaçlarda çürüyüp gider; Karadeniz'de fındık
, Reşo'nun iki yd önceki sözlerini anımsadrm tam
o sırada:
"Ben, çocuklanm dağa çıkmasın ve ölmesin
diye geldim buralara. Ama öyle olaylaryaşıyoruz
ki derdimizi kimseye anlatamıyoruz..."
Güvenlik güçleri Ege'de, Akdeniz'de, Karade-
niz'de, Marmara'da çalışan Kürt kökenli tarım iş-
çilerini 'potansiyel suçlu' olarak görüyor hâlâ...
Ordu Valisi Kemal Yazıcıoğlu, Kürt işçileri yö-
reyesokmuyor..
Gerekçesi şu:
"Bölge keşfiyapmaya gelen PKK casusu olma
olasılıkları fazla..."
Güneydoğu'lu olmak neden suç oluyor? Ne-
den her Kürt yurttaşımız potansiyel suçlu görülü-
yor?
Onlar yaşam mücadelesi veriyor; onlar çocuk-
ları dağa çıkmasın, ölmesin diye Karadeniz'e,
Ege'ye geliyor...
Yollarda ölüyor onlar...
Niöde-Beştepeler'de trafik kazasında 18 kişi öl-
dü. ölenlerin tümü kadınlar ve çocuklardı...
• • •
Kürt kökenli tarım işçilerinin Ordu yöresine gir-
meleri yasak...
Hani Türkiye demokratik bir hukuk devletiydi?
Müslüm Paydaş adlı işçi bakın ne diyor:
"Biz teröriste benziyor muyuz? Biz beş yıldır
Karadeniz'de fındık topluyoruz, kime zarar ver-
dik?"
Ege sanki yanıyor...
Televizyonlarda haberleri izliyorum:
"ölenlerin çoğunluğu kadınlar ve çocuklar..."
Gece oluyor, Sisam'ın ışıklan sanki Gümüldür'e
göz kırpıyor...
Kekik ve narenciye kokusu başımı döndürü-
yor...
Klaroslu Reşo'nun iki yıl önce söylediklerini
anımsıyorum:
"Ölmektense böyle yaşamak güzel!"
hckaya(?< posta.cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
C A G D A S N L A R
ÇAĞINIM TANIĞIÜ( YAZAR
2. BASI
KUBİLAY OLAYI VE TARİKAT
KAMnARI
4 B A S I • • . .-
550 0O0TL
SANCIU YILLAR KUŞATILMIŞ
SOKAKLAR
4. BASI
«000011. •~\W
KUZU POSTUNDA KURT
2. BASI ' \ :
BOC JOOTL ;
IAMBAK SANA DA BULAJTIKA*
2. BASI
8O0000TL
DİNIARONUNIM KAZLARt
2. BASI
9OO0O0TL
ÂJIK KADINLAR SOKAĞI
2. BASI . . >
8OCOO0TL v
. f
,
HRİATMZAU . ,.,;
BOOOOOTI - . t " ;?..-.!
SEVDAMIN ADRESİ BELLİ DEĞİt
1 00O0OOTL
Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Caddesi No:39/41
(34334) Cağaloğlu-lstanbul Tel: (0212) 514 01 96