24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 AĞUSTOS 1998 S/ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Af, TeMikeli Oyun BERtNTAŞAN//M *M *fM S osyal demokrat iiderler. kendılenne umut bağlayan milyonlarca insanı umutsuz ve seçeneksiz bırakmak içın sanki bırbirlenyle ya- nşıjorlar. CHP Başkanı Deniz Ba> kal hiç gereği yokken önce bir erkenseçimsorunuçıkardı. Sağlıklıbir seçimin altyapısı hazırlanmadan. aday seçme hakkını parti başkanlanna \eren seçim yasası, partiler yasası değiştiril- meden bir erken seçim Türkiye'de ne- yi değiştirir. CHP'ye ne saglar? Susur- luk sanıklannın daha sorgulan yapıla- madı. TBMM soruşturma komisyonu. soruşturmayıbitirmekbiryana. savun- ma için Tansu Çiller'i komisyona biie getirtemedi. Irticayı önlemeyasaları su- landırıla sulandınla gündemden düşü- rüldü. Sekiz yıllık kesintisiz egitimin. seçimlerden sonra yasaya uygun şekil- de u>guianacağina dair bir gü\ ence yok. Bu belirsiz ortamda bir sabah Rahşan Ecevit, DSP Genel Başkan Yardımcısı olarak ortaya bir 'genel aP önerisi attı. Belli ki hiçbir ön çalışma olmadan, araş- tırma yapılmadan. Anayasanın 14 ve 87. maddeleri incelenmeden, sadece hü- kümet ortaklan ve CHP'den önce dav- ranmak için yapılmış bir öneri. Eşınin bile haberi yok. Genel af gibi. ülkemizde adliye ile iliş- kisi olan yüzde 75 bir çoğunluğun du- yarlı olduğu bir konuda önünü sonunu düşünmeden bir öneri ortaya atıhrsa 'toplumsal banş' saglanmaz. bozulur. Kayseri'de damadını öldüren Bavram Be- yaz'la ilgıli haberşöyle: "Kayseri'deon yıllık eşinden boşanmak isteven Şeref Altinor'u öldüren Bavram Beyaz, nasıl olsa af çıkacak, cezaevinde fazla yat- mamdiyekonuştır(Gözcü, 23.7.1998). Parti meclisinde görüşülmeden, afFın genel mi, kısıtli mı olacağını, kapsamı- nı belirlemeden Cumhuriyet Bayra- mı "ndan üç ay önce af sözü ederseniz dışarıdaki vatandaşı da, içerideki va- tandaşı da tutamazsınız. Bugün Türkive"de genel affi haklı kı- lacak bilimsel, akla yatkın. inandıncı bir gerekçe gösterebilir misiniz? Cumhu- riyetin kuruluşundan bu yana geçen 75 yıl içinde tam 40 af yasası çıkmış. Bu- nun 12 si genel af, 28'i kısmi af. Dün- yanın çagdaş ülkelerinde böyle bir uy- gulama yok. Ingiltere, ABD ve Rus- ya'da bugiine kadar genel afuygulama- sı olmamış. Sadece kral, kraliçe ve baş- kana verilen 'kişisel' af yetkisi çok özel durumlarda kullanılmış. Yunamstan'da af. bir kez. 1973 Albaylar Cuntası'nın magdurlan olan 'siyasisuçlular'içinçı- karılmış. Ölüm cezası Türk Ceza Kanunu'nda bulunmasına karşın TBMM'ce 'ölümce- zalannın yerine getirümesine' karar ve- rilmediğinden 647 sayılı Infaz Yasa- sı'nın 19 mad. degiştirilerek ölüm ce- zalan da müebbet ağır hapis cezası gi- bi 20 sene sonra infazedilmiş sayılarak hükümlülersalıverilir. Adamöldürmek 24 ile 30 yıl arasında ağır hapsı gerek- tirir. (TCK. 448) Yargıcın takdir hakkı ve Infaz Yasası ile bu ceza 8 yıla indi- rilir. Bu 8 yıl için hükümlü cezaevinde en fazla iki yıl yatar. Kalan altı yıl açık veya yan açık cezaevinde geçer. Elbet- te, cezasını otelde geçirip kaçmazsa. Genel affa gerekçe olarak bazı yazar ve TV konuşmacılan Türkiye'de cezala- nn çok ağır olduğunu yazıyor ve işJiyor- lar. Bu görüşe yanıt olsun diye yukan- ya iki çarpıcı örnek atdım. Simdi elini- zi v icdanınıza koyup sorua dünyanın ne- resinde kasten adam öldürmenin ceza- sı 8 yıl olarak infaz edilir. Peki ya tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu. yüzde yüz kusurla, yaya kaldı- rımına çıkıp adamı ezerek, deniz mo- toruyla denizde yüzen çocuklan biçe- rek. çimento yerine çamur, demiryeri- ne tel kullanarak binalann yıkılması so- nucu insanlan öldürenJerin cezası nedir?.. Yüzde yüz kusurlu olması halinde 2 yıl- dan 4 yıla kadar hapistir. Uygulamada alt sınırölçüalınır. Infaz Yasası'yla ce- za 2 yıldan 288 güne düşer. Hapis ce- zası paraya çevrildiğinde bir gün hapis cezasınmkarşılığı 10.000.-TL.'dir. 288 gün hapse karşılık 2.880.000.-TL. öden- diginde ceza çekilmiş sayılır. Son ısta- tistik bılgilere göre 6 ayda trafik kaza- sı sonucu 2.500 kişi ölmüş. Bu ölenle- re karşılık bütün Türkiye cezaevlerin- de tedbirsizlik sonucu ölüme sebebiyet verenlerin sayısı 1.500 kişi. (Adalet Ba- kanlığı Adli Sicil Genel Müdürlügii bül- teni.) Aslında 647 sayılı 'Cezalann fnfazı Hakkındaki Kanun' bir af yasası nıte- liğinde. Bu yasa, sık sık çıkanlan af ya- salanna karşı kamuoyunda beliren olum- suz tepkileri giderip cezaev lerindeki in- faz sisteminı kökünden degiştirip ıyileş- tirmek yerine işin kölayına kaçmak için çıkanlmıştır. Bülent Ecevit. eşinin önerdiği af ya- sasını savunurken "Aftan yararlanıp çı- kacak olanlann yeniden suça itilmeme- leri için gereken sosyal önlemleri düşü- nüyoruz. Örneğin eski hükümlülere iş verme yükümlülüğii var yasada. Onu yeniden etkiü halegetirmek gerekir" di- yor. (Hürriyet, 31.7.1998). Bu sadece bir ıyi niyet göstergesı. bir dilektir. Bu is- teğin yerine getirilmesi için 1974yılın- dan bu yana hiçbir şey yapılmamıştır. Eski hükümlülere iş verme yükümlülü- ğü, bugüne kadar hiç uygulanmayan, kâgıt üstünde kalmış ölü bir hükümdür. Hiçbir işveren bu kadar işsiz varken ya- sal zorlama da olsa, cezaevinden çıkan bir hükümlüye iş vermez. 1974 affından yararlanan (mal aleyhine suç işlemiş) 4463 eski hükümlü birkaç ay içinde ce- zaev ine dönmüştür. (Cumhuriyet, 1.8.1998. Ad.Bak. Adli Sic. Gen. Müd.) Cumhuriyerin 50'nci yılı nedeniyle 1974 Mayıs ayında af yasası çıktıgında Sinop'ta savcı idim. Hem il, hemceza- evi savcısı. Başbakan, Bülent Ecevit, Adalet Bakanı, MSP'li Şevket Kazan. MSP'liler 14!-İ42"nci maddelerin af kapsamına alınmasına karşıydılar. Pro- tokol geregi 141-142 de aftasansına alındı. Kamuoyu oluştururması için Mil- liyet'ten rahmetli ÖrsanÖymen. Sinop Cezaev i 'nde TRT'de yayımlanmak üze- re canlı bir yayın yapmak ister. Şevket Kazan, TRT'nin cezaevine girmesine izin vermez. Örsan Öyrnen, Bülent Ece- vit'ten izin alır, yalnız Şevket Kazan'ın izin vermediğini söylemez. Örsan Öy- menSinop'ageldi.birlıktebirprogram haztrladık. Bazı hükümlüler, "Biz çı- karken siyasi suçlulann içeride kalma- sıadilolmaz" demişler Canlı yayını iz- leyen Şev ket Kazan, benim iznim olma- dan TRT ekibi nasıl cezaevinde röpor- taj yapar diye hakkımda soruşturma aç- tı. Bir AP millervekili. "Sinop savcısıhü- kümlüleri yönlendirip TRT'de 141-142 lehine propaganda yaptırdı" diye TBMM'ye soru önergesi verdi. Bunla- n şunun için yazıyorum. O günler an- laşma geregi 141 ve 142'yi aftasansı- na koyan MSP'liler geceyansı af yasa- sı oylanırken AP'lilerle bir olup 141 ve 142'yi tasandan çıkarttılar. Bugün de ANAP. "Hırsızlarısalıp.düşiincesııçlıı- lannın, Meclis'te pankart açan öğren- cilerin cezaevinde kalmasını biz de iste- miyoruz'' deyip oylamada Fazilet Par- tisi ve DYP ile birlikte ret oyu verirse kimsenin şaşırmaması gerekir. Çünkü Mesut Yılmaz, ileride olacakları MSP'den daha düriist davranıp bir ba- sın toplantısında üstü kapalı da olsa açıkladı: "Anayasanın87. maddesikap- samındaki kısıtlamalardan vazgeçile- mez. Anayasanın 14. maddesi kapsamt- na giren suçiann af kapsamına alınma- sı nıümkün değil. ANAP bu konudaki Anayasa değişiküğine de kesinlikle kar- şıdır." (Cumhunyet, 2.8.1998. Mesut Yılmaz, basın toplantısı). Sonuçta 'si- yasihükünıhıler' içeride, 'kader kurban- lan' dışanda olacak. Kader kurbanlan ile birlikte elbette Tansu Çiller'in Su- surluk kahramanlan, dosyalı milletve- killeri, yurtdışındaki kaçaklar; Çorum, K.Maraş, Sıvas kıyımından arta kalan- lar ve de devlet nüfuzuyla haksız mal edinenler... Cezaevinden sonra gerçek kader kur- banlan için degişen bir şeyin olmadığı- nı vurgulamak bakımından 24 yıl önce Cumhuriyet'te çıkan bir yazımdan bir bötüm alıyorum: "Af uygulamasının ikinci günii gardiyanlar, bir hükümlü- nün çırılçıplak sovunup cezaev i avlu- sundaki ağaca çıktığınu eğer bugün tah- liye edilmezse kendisini ağaçtan aşağı atacağuıı söylediler. Dosyasını istedim. Çeşitli hırsızlık suçlarından dolayı 40 yıldan fazla ceza almış. İçtima hüküm- leri uygulanmadığı için aftan varariana- rak aynı gün bırakıklı. Birkaç saat park- larda dolaştıktan sonra tekrar cezaevi- ne gelmiş, yanında bir kuruşu yok. Ne >ol parast, ne >çmekparasi- Halktan top- İanan paralardan bileti abnarak otobüs- le yok-u edildi. Artık nereye kadar gider, ne iş yapar, ne yer, ne içer bilmiyoruz." (Cumhuriyet, İ6 Haziran 1974. Aftan Sonra. Berin Taşan) Toplum Sağlığı Açısından... Prof. Dr. RAUF HAZNEDAR B irkaç ay önce özel bir telev izyon ka- nalı bir SSK hastanesinin çalışma koşullarını \ererekanahaberprog- ramınabaşlıyordu. Ülkemizde sag- lık sisteminin aksaklığını gösteren sayısız haberden biri gibiydi. Ama ardından gelen hastane başhekiminm açıklama- lan çarpıcı idi. EgerTürkiye'de 224 sayılı yasa uy- gulansa, yaşama geçırilse bugün karşılaştığımız sorunlarla karşılaşmayacaktık. Ne var ki 224 sa- yılı yasanın çıkanldıgı 1961'den beri tüm iktidar ve yöneticiler nerede ise yasanın uygulanmama- sı için ellerinden geleni yapmışlardı. Bugün de ne yazık ki sistemdeki aksaklık ve tıkanıklıkların her biri özelleştirme için bahane olarak kullanılmak- tadır. Oysa asıl sorumlu, ülkemizde herkese pa- rasız ve eşit koşullarda saglık hizmeti sunmayı he- defleyen 224 sayılı yasayı yaşamageçirmeyenler- dir. Son olarak, işbaşındakı hükümet. sağlıkta re- fonrı sloganı ile sağlıkta özelleştirmeyi hedefle- yen yeni birtasan ile karşımıza çıkmaktadır. Bu- na paralel olarak SSK hastalannın da özel sağlık hizmetlerinden yararlanmasını sağlayacak gibi görünen, ama gerçekte sağlık harcamalarının ve- rimsiz kullanımını arttıracak ve giderek sağlığı bir meta durumuna getirecek, ticarileştirecek uygu- lamaların hazırlıklan yapılmaktadır. Türkiye'de gizli (?) bir el, özelleştirme hedefi doğrultusunda kamu kuruluşlannı ve kamuyu za- yıflarırken sermaye çevreleri, Sağlık Bakanlığı ve siyasal erk. özelleştirme ve 224 sayılı yasanın kal- dınlmasında başı çekmekte, toplumun ve birey- lerin sağlıgının korunması yalnız hekimlere ve hekim örgütlerine kalmaktadır. Gelinen bu aşama- da bu nedenle tabip odalannın ve Türk Tabipleri Birlif i'nin izleyecegi yol büyük önem kazanmak- tadır. , . Türk Tabipleri Birliği ve Tabip Odalan geçmiş- te. sağlık sorunlannı toplumun sağlığı olarak gör- müşler ve toplumun yanında yer almışlardır. Bu- gün de Kemalist anlayışa bağlı Türk hekimleri, top- lumun sağlık hizmetlerinden en iyi şekilde yarar- lanmasının savaşımını vermektedirler. Sistemde- ki tüm aksamalara, tıkanıklıklara karşın özveri ile çalışan hekimler, özelleştirme politikaları ile çökertilmek istenen kamu hizmetini, Cumhuri- yetin Refîk Saydam - Nusret Fişekgeleneğini ko- ruyarak belli bir düzeyde sürdürebilmektedir. Küreselleşme ve özelleştirme politikaları, he- kimleri iş bulma ve çalışma yönünden olumsuz koşullara itmektedir. Bunun sonucu olarak mes- leksel ve ahlaksal (etik) degerlerde ağır bir yoz- laşma ve yıpranma olmaktadır. Önemli bırsorun da, pratisyen hekimlerin mes- leklerini uygulamada karşılaştıklan sorunlardır. Bir kez kamu çok fazla sayıda pratisyeni istihdam et- mekte, pratisyen hekimler. sağlık ocaklan veöbür kuruluşlarda mesleklerini gerçek anlamda yapa- madan oturmak durumunda kalmaktadırlar. Mes- leğini yapamamak kadar kişiyi huzursuz eden bir durum düşünülemez. Bugünkü anlayış pratisyen hekime olanak ve deger veren bir anlayış olmak- tan uzaktır. Ne yazık ki bu istihdam fazlası yanı sıra tıp eğitiminde de ciddi sorunlar yaşanmakta- dır. Öyle iken yeni fakülteleraçılmakta, konten- janlararttırılabilmektedir. Biryanda işsiz hekim- ler artmakta, bir yanda hastanelerde kuyruklar uzamaktadır. Tıp eğitimi, sağlık sistemi ve hekim istihdamı gibi konularda Kuzey Amerika ve Avrupa ülke- lerinde meslek odalannın, birliklerinin görüşleri- ne büyük önem verilmektedir. Oysa ülkemizde TTB'nin ve meslek odalannın görüşlerine uygu- lamada yer bulunamamaktadır. Bu eksikligin gi- derilmesi, saglık mevzuatında bilimsel ve meslek- sel bir otorite olarak tabip oda ve birliklerine yer verilmesi toplum sağlığı ve sistemin işleyişi açı- sından gereklidir. Türk Tabipleri Birliği (TTB), bir meslek örgütü olarak tabip odalan ile dayanışma içinde, katılımcı anlayışı sağlayarak sağlık ve mes- lek sorunlannda çözümlerüretebilmeli, varlığını duyurabilmelidir. Bazı tabip odalannın başanlı girişimleri ve ça- balan bu yönden umut vericidir. Bu şekilde ilk kez sağlık hizmetlerinin denetimi yarkurulu (komis- yonu) olarak Ankara Tabip Odası ile T.C. Emek- li Sandığı arasında bir protokol imzalanmış ve sağlık harcamalarıns denetim getirihniştir. Mes- leksel ölçüleri yüksçltmek, nitejiği arttırmak gü- nümüzün tem«;l hedeflerindendir, BtKtftamda bil- giyegereksinimi büyük önem kazanan hekim, ta- bip odasının sunduğu hizmetle kolaylıkla İnter- net'e bağlanabilmekte. daha kolay iletışim kura- bilmektedir. Bu şekilde sorumluluklar alan ve yetki alanı genişleyen tabip oda ve birlikleri, meslek, etik değer ve uygulamalannı geliştirecek yaklaşım- larla toplum sağlığı açısından daha geniş inisiya- tifkazanacaklardır. Her yönden kazançlısınızHyundai'ler Türkiye'nin en avantajlı kampanyasıyla! Peşin Alanlar 340 Milyondan 400 Milyona kadar ALIM DESTEGİ! Vadeli Alanlar 9aydan 12 aya kadar % 0 FAİZ ACCEHT PEŞİN ALIMLAR Accem 1 3 LS Alm Desteğı 2 941800 000 H SON GUNLER 340 000 000 TL Onerılen Karpar.,alı AnaMar Teslım Ryatı 2 601 800 000 TL PEŞIS ALIMLAR Panel Van STO Alım Desleğı 3 644 091 000 TL 400 000 000 TL Ûnenlen Kampam/ah Anahiar Teşlm f>yatı 3 244 09) 000 TL ACCENT 9 AY S 0 FAI2 VADE(AY) 9 12 18 24 AYLIK FAİZ %000 N 1 2 8 % 3 02 *.4 23 1 000 000 000 TL ıçın örnek ödeme |>lanı 111 111 111TL/AY 91 52O162TLAY 75 647 244 TL'AY 71 518 655 TLAY TİCAfl/AfiAÇLAfliÇHl 12 AY % 0 FAI2 VADE (AV) 12 18 24 AYLIK FAİZ %0.00 M 6 0 %3.04 1 000 000 000 TL ıçm öraek ödeme pfanı 83 333 333 TL AY 65 767 437 TljAY 62 246 672 TLAY • Bu lompanya C* » • Yukanılı beRriien tsz onnt»i 1 I >Şt>rtğı de v TL n kadv aknacafc uedieT ç»t • Vukana* lac orantan sadecs vaHek *n*v ^m g^srhıtr Accent GLS HYunomnssnn HYUNDAl ASSAM OTOHOÎ1V SAN. VE TK. A^. 10212270 64001 Bu kampanya Hyundai Accent, H100 Panel Van, Camlı Van, Minibüs ve Kamyonetler için geçerlidir. Türkiye çapında yaygın servis ve bol yedek parça desteğiyle... Kısa bir süre için... Hemen teslim! HYunonı PENCERE BekiP Yıldız Kaydı... Babam "Şark Hizmeti"ne gidecekti. Küçüktür Ama çevremde olan bitenleri anlayabiliyordum. B bam bizleri de götürecek miydi?.. Evde konuşulı yordu. Ya bizde de şark çıbanı çıkarsa!.. Mikrobu t tarcık taşırmış; sokunca insanın yüzünde yarayı t< humlarmış. Çıban bir süre sonra iyileşiyor, ama, yi ranın izi silinmiyor, bir ömür boyu damga gibi taş nıyor. Sonradan "şark çıbanı" çıkarmış çok arkadaş» oldu; kimse lafını etmezdi, doğal sayılırdı, kimlik be gesi gibiydi... Kiminedeyakışırdı... Şark çıbanı bir güzel kadının yanağında gül yap rağı gibi durabiliyordu. Urfalıydı.. Emekçiydi.. Sanat okulunu brtirmiş, matbaalarda çalışmış, as keriikten sonraAJmanya'ya gitmiş, fabrikalarda mey dancılık, montörlük yapmış. Sonra yurda dönmüş... Ne zaman, nerede tanıştık? Anımsayamıyorum Istanbul'da ve Anadolu'da düzenlenen kültür şen likleriyle kitap fuarlannda bir araya gelirdik. Durgundu, sessizdi, gizemliydi, saygılıydı, say- gmdı; eski çaglarda Anadolu'nun bir kayasına mı yon- tulmuştu yüzü? Bakışlarında gözsüz bir heykelir derinliği mi vardı? Gözlem gücüne ne diyelim? Emek- çinin çilesinde yazgısını örerek yükselenlere özgü bi- lincin sessizliğiyie donanmıştı. Yapıtlannın adı yazar kimliğinin kökenini vurgular: "Reşo Ağa.." "Bozkır Gelini.." "Kara Vagon.." Edebiyatımızdan bir yıldız kaydı: Bekir Yıldız... Sıcak yaz gecelerinde yıldız kayar... Küçüklüğümden beri ne zaman bir yıldız kaysa tutuliirum; ne yapacağımı bilemem... Bekir Yıldız da kaydı gitti. • Ahmet Kutsi Tecer'in şiiri: "Birgece Urfa'da Halilrahman'da Suda ay doğduğu garip zamanda, Içimde hicranlı bir bülbül sesi, Altımda seccade bir gül bahçesi, Üstümde yıldızlar, önümde havuz." Nabi'nin döneminde 'L/rfa'nın adı 'Ruha' imiş, şair kenti yere goge koyamıyor: "Vatanım şehr-i dilarayı Ruha Vakt-ı tahrir makarnm şehba Ne Ruha, nüshayı gülzar-ı cihan." Urfa renkten renge giriyor edebiyatta, bir gül kır- mızısı oluyor, bir eflatun moru!.. Bekir Yıldız'ın yöreden kökenlenen öyküleri de zehir zemberek yeşili... • Yıldız'ın yaprtlan edebiyatımızın yüzünde gül yap- raöı gibi açılmış şark çıbanıdır... öyle bir yaraki.. Hem yakışıyor. ^ ili •ıvi- MUSTAFA ENVER ADAKAN VAKn KOMPOZİSYON YARIŞMASI Vakfımız "Laiklık ve Bilimsellik" konulannı birlikte kapsayan bir kompozisyon yanşması düzenlemiş ve ka- zanacak öğrencilere eğitim bursu vermeyı kararlaştır- mıştır. Yanşmaya kanlacak olanlann lise ve üniversite öğren- cisi oimalan ve eğitim görmekte olduklan kurumlann- dan alacaklan belgeyi isim soyadı ve açık adresleri ile birlikte eserlerine eklemeleri gerekmektedir. Eserler bilgisayar ile A4 ebadmdaki kâğıda 1.5 satır aralığı ile 12 punto olarak yazılacak ve imzalanacaktır. Farklı bicimde gönderilen yazılar yanşma dışı tutula- caktır. Üniversite öğrencilerinin eserleri en fazla beş sayfa, Hse öğrencilerinin eserleri de en fazla iki sayfadan olu- şacaktır. Adaylar bir eserle başvurabilirler. Eserler en geç 15 Eylül 1998 günü vakfımızın aşağı- da belirtilen adresine ulaşmış olacaktır. Postadaki gecik- meler kabul edilmeyecektir. Jüri tarafından yapılacak değerlendirme sonuçlan 29 Ekim 1998 günü ilan edilecek ve 10 Kasım 1998 günü hak sahiplerine burslar verilecektir. Üniversite öğrencilerinden: Birinci gelen eser sahibine: 250.00O.ÛO0.- TL Ikinci gelen eser sahibine: 150.000.000.- TL Üçüncü gelen eser sahibine: 75.000.000.- TL Lise öğrencilerinden: Birinci gelen eser sahibine: 100.000.000.- TL ikinci gelen eser sahibine: 75.000.000.- TL Üçüncü gelen eser sahibine: 50.000.000.- TL karşılıksız olmak üzere bir defalık eğitim bursu verile- cektir. Eserlerin yayımlanma hakkı Vakfa aittir. Tûm ög- rencilere başan dileklerimizle duyurulur. Yönetim Kurulu MUSTAFA ENVER ADAKAN VAKF1 Göztepe Cemil Topuzlu Cad. No: 66 Enver Bey Apt. Kat: 1 D: 2 81060 Kadıköy/ Istanbui Tel: 0 216 411 89 63 Banş İçin Bir Çizgi Ver! KarikatürcüJer Derneği ile îzmir Yazıbaşı Bele- diyesi ortaklaşa "Barış tçin Bir Çizgi Ver!", "Ben- den Selam Söyle Akdeniz'e" başlıklı bir karikatür sergisi düzenleyecek. Bütün karikatür sanatçılan- nın katılımma açık sergi, Yazıbaşı Belediyesi'nin her yıl düzenlediği şenlik kapsarrunda 28 Ağus- tos'ta açılacak. Aynı karikatürler Karikatürcüler Der- neği'nin 1 Eylül Dünya Banş Günü'nde düzenle- yeceği barış sergisinde de yer alacak. Karikatür sa- natçılannın sergi için karikatürlerini en geç 20 Ağustos 1998 tarihine kadar Karikatürcüler Der- neği'nin Yerebatan Sarnıcı Çıkışı, Sultanahmet, Is- tanbul adresine göndermeleri gerekiyor. Bu sergiye katılarak, "Barış îçin Bir Çizgi" de siz verin! Bu sergiyi gezerek barış çizgisinde siz de yürüyün! Çizgisi banş olan bütün çizerleri ve bü- tün insanlan sergilerimize davet ediyoruz. KarikatürcülerDerneği Yazıbaşı Belediyesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle