Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 AĞUSTOS 1998 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Trabzon'un Beşköy beldesini yok eden sel felaketinde bulunan ceset sayısı 12'ye ulaştı
Selde 50 ldşi yaşanunı yîtirdi• Sel bölgesine giden
Başbakan Yardımcısı Bülent
Ecevit, 50'nin üzerinde can
kaybı olduğunu tahmin
ettiklerini açıkladı. Bölgede
arama çalışmalan sürerken
sıcak hava yüzünden salgın
hastalık tehlikesi başgösterdi.
A H M E T ŞEFİK
TRABZON-Trabzon'un altı ilçesinde
cuma giinii meydana gelen ve gerçek bo-
yutlan ICöprübaşı ilçesinın Beşköy belde-
sine ulaşılmasıyla ortaya çıkan sel felake-
tinde bulunan ceset sayısı I2'ye yiiksel-
di. kayıp olanlardan 41 'inin kimlikleri
saptandı. Bölgeye giden Başbakan Yardım-
cısı Bülent Ece\it, 50'nin üzerinde can
kaybının tahmin edildiğini belirterek de\-
letin bölge msanına her türlü yardımı ya-
pacağını açıkladı. Bölgede arama tarama
çalışmalan sürdürülürken havalann sıcak
olmasından dolayı bulaşıcı hastalık tehli-
kesi başgösterdi. Başbakan MesutYılmaz
da bugün bölgeye gidecek.
Yetkılilerden alınan bilgilere göre sel fe-
laketi sonrası yedisi Sürmene Devlet Has-
tanesi'nde beşi de Köprübaşı'nda olmak
üzere dün öğleye kadar 12 ceset bulundu.
Selde büyük ölçüde yok olan Beşköy'ün
Belediye Başkanı Dursun Karaman'ın 60
kişinin kaybolduğunuaçıklamasından son-
ra çoğunun sel sırasında köy camisine sı-
gındığı öğrenılen 41 kişinin adlan belir-
lenebıldı. Kaybolanlardan isimleri tespit
edılenler şöyle: HavrettinAydın(22), Fik-
ret Görmüş (II). Ibrahim Yılmaz (40),
Dursun Siier (60). AyşeSüer(50) (bulun-
du). Hakan Süer( 13). MusaUluday(85),
HaJiI Çakal (85), Adil Öztürk eşı ve bır
çocuğu, IVlusa Karaaslan, Hamide Kara-
aslan, Mevlüde Karaaslan, 2 çocuğu, yen-
gesı ve 2 misafiri, Artvin Belediye Baş-
kan Yardımcısı ve 8 misafiri (bulunan bir
kışi 13 yaşındaki Anıl Taş), Farma Kah-
veci ve çocukları Kenan \ e Süley man Kah-
Cuma günii meydana gelen sel felaketi Beşköy beldesini bütünüyle yok etti. Yöre halkı iş makineleriyle
dere yataklannda ölen yakınlanmn cesetterini aramayi sürdürüyor. (Fotoğraf: A A)
Sel ve heyelanın bilancosu
70 yılda 343 ölü
TRABZON (AA)- Doğal afetler bakımından ülke-
nin en sorunlu kesimi kabul edilen Doğu Karade-
niz'de, 70 yılda sel ve heyelan nedeniyle 343 kişi öl-
dü.
Karayollan Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan
araştırmaya göre bölgede yer alan Trabzon, Giresun,
Gümüşhane ve Rize illerinde 1929'dan bu yana mey-
dana gelen seller ve buna bağlı gelişen heyelanlar ne-
deniyle bugüne kadar, 3 gün önce meydana gelen
selde ölen ve kaybolanlann dışında, toplam 343 kişi
yaşamını yitirdi.
Sürmene, Köprübaşı ve Of ilçelerinde 1929 yılın-
da meydana gelen sel ve heyelan 146 kişinin ölü-
müyle sonuçlanmıştı. Bunun, yörede en fazla ölüm-
le sonuçlanan sel ve heyelan olayı olduğu belirtildi.
Trabzon'un Maçka ılçesine bağlı Çatak köyünde 1988
yılındakı sel ve heyelanlarda ise 64 kişi yaşamını yi-
tirmişti. Trabzon ve Rize yöresinde 1990'daki selde
ise 47 kişi ölmüştü.
Doğu Karadeniz'deözellikle 19-20 Haziran 1990
tarihinde meydana gelen ve 47 kişinin ölümüyie so-
nuçianan sel felaketinden sonra DSİ ve Karadeniz Tek-
nikÜniversitesi (KTÜ) tarafından araştırmalaryapı-
larak, bölgede yapılaşmaya elverişli arazi sıkıntısı
nedeniyle kullanılan dere yatak ve kenarlannda ya-
pılaşmaya izin verilmemesi istenmişti.
veci, Hasan Altun, YusufAydın (bulundu)
eşi ve bir çocuğu, Ali Taş eşı ve üç çocu-
ğu, Hüseyin Dağkuş ve kardeşi. Niyazi
Ozgören, Zekeriya Özbek, Rrfat Kahveri,
MehmetTellakoğlu."
Ecevit bölgede
Başbakan Bülent Ecevit dün sabah Dev-
let Bakanlan HasanGemidve Mustafa Yd-
maz'la birlıkte felaketin olduğu yöreler-
de incelemelerde bulundu. Bülent Ecevit
özellikle Beşköy beldesinde çok vahim
bir durum olduğunu belirterek, 50'nin
üzerinde can kaybının tahmin edildiğini
söyledi. Ecevit şöyle dedı:
"Beşköyveçevresindeki yerleşim birim-
leri sele ve diğer afettere çok yakın. O böJ-
genin halkı arnk oradayaşamak istemiyor.
Evlerinin onanlmasını değil kendilerinin
başka bir yere taşınmasını istiyorlar. An-
kara'ya dönünce hemen ilgili bakan arka-
daşlarla ola> ı görüşüp neler yapabileceği-
mizi ortaya koyacağız."
Ecevit, devletin bütün olanaklanyla hal-
kın yardımına koşmaya çalıştığını ve yol
bağlantısının sağlanması için elden gelen
bütün çabanın gösterildiğini söyledi. Ön-
celikle kayba uğrayan esnafa 2 yıl ödeme-
siz 4 yıl süreli düşük faizli kredi verilece-
ğini belirten Ecevit, alınan kredilerde de
aynı yöntemin uygulanacağını açıkladı.
Ecevit, 200 milyann acilen bölgeye gön-
derildiğini söyledi. Ece\it,
u
Lzünrümüz
çok büyük. Arnk gerekli önlemleri almak.
yapdacakolanlamapmakvebundan böy-
İe bu riir olaylara izin \ermemek için da-
ha dikkatiiçauşmaktan başka yapacak bir
şey yok" diye konuştu.
Felaket bölgesine yardımlarda geliyor.
2 askeri helikopterle ulaşımda güçlük çe-
ken yerlere yiyecek ve battaniye yardımı
yapılırken, bütün yollann açılması için
yoğun bir çalışma yürütülüyor. Başta Trab-
zon Belediyesi olmak üzere çevre beledi-
yelerden de yardımlar sürüyor. tstanbul Bü-
yükşehir Belediye Başkanı R. Tayyip Er-
doğan'ın bölgeye her türlü yardımın ya-
pılması için talimat verdiği belirtiliyor.
Bu arada sıcak hava ile birlikte bölge-
de baş göstermesinden korkulan bulaşıcı
hastalıklar için de önlem alınıyor. Bölge-
ye ilaç yardımı başlatıldı.
168 bin 908 kaza oldu
Traflktekan
durmuyor:Beş
uyda 1592 ölü
• Trafik cezalannın arttınlması ve alınan
önlemler kazalan önlemeye yetmiyor. Bu
yılın ilk 5 ayında meydana gelen 168 bin 908
kazada 1592 kişi öldü, 39 bin 366 kişi
yaralandı ve 28 milyar 530 milyon 880 bin
254 liralık hasar meydana geldi.
İstanbul Haber Servisi -
1998"ın ilk 5 ayında meyda-
na gelen 168 bin 908 kaza-
da 1592 kişi öldü. 39 bin
366 kişi yaralandı, 28 mil-
yar 530 milyon 880 bin 254
liralık hasar meydana geldi.
Türkıye Trafik Kazalarını
Önleme Derneği Genel Baş-
kanı Hitay Güner, trafik ka-
zalarını önlemek ve azalt-
mak için eğitim, denetim ve
mühendislik konulannın dik-
kate alınması gerektiğini vur-
guladı.
Türkıye'de her gün yakla-
şık 20 kişinin ölümüne neden
olan trafik kazalannı önle-
mek için yasalar da yetersiz
Hepatit-B
aşılan
dağıtıldı
ANKARA(ANKA)
- SağJık Bakanlığı'nın
günlerce kamuoyunu
meşgul eden Hepatit-
Başısınmilk 1.5 mil-
yonluk bölümünü da-
ğıtmaya başladığı bil-
dirildi.
Edinilen bilgilere
göre Hepatit-B aşısı-
nın ilk ihalesini yapa-
rak 3 milyon dozluk
aşı alan Sağhk Bakan-
lıgı. bugüne kadar aşı-
nın 1.5 milyonluk do-
zunu tüm devlet ve
üniversite hastanele-
rinde kullandı.
Hastanelerde yeni
doğan bebeklere ya-
pılan koruyucu aşı
kapsamına alınan aşı,
ilk aşamada 1 milyon
400 bin yeni doğan ço-
cuğa yapıldı. Uç aşa-
malı olarak yapılma-
sı gereken asının do-
zunun, 5 yaş üstü ço-
cuklarda ve ergenler-
de kullanılmak üzere
hastanelerde 5 milyon
800 TL'den satıldığı
bildirildi.
kalıyor. Trafik Kazalarını
Önleme Derneği Genel Baş-
kanı Hitay Güner, trafik ka-
zalannın yüzde 90'ının sürü-
cü hatalanndan kaynaklandı-
ğını, ancak bunun "Kaza tes-
pit tutanağTndaki sorulann
doğrudan sürücüye yöneltil-
mesiyle ilişkili olduğuna dik-
kat çekti. Özellikle mühen-
dislik alanmda daha iyi hiz-
met verilmesinin gereklili-
ğine dikkat çeken Hitay Gü-
ner, "Kaza tespit hıtanagın-
daki sonı tipi nedenh \een az
hata payı yola düşmektedir.
Ülkemizde >ola düşen hata
payı jüzde 1. Ancak diğer ül-
kelerin istatistikleri Ue kıyas-
landığında gerçek oran en az
yüzde lOolmab" diye konuş-
tu. Güner. medyanın sürekli
kampanya yapmasının ve si-
vil toplum loıruluşlanran dev-
letin yanında yer almasının
da trafik sorununun çözüm-
lenmesine katkı sağlayaca-
ğını kaydetti. Kısa, orta ve
uzun \adede yapılacak ça-
lışmalann, soruna kesin bir
çözüm getireceğini ifede eden
Güner, şöyle devam etti: "Kı-
savadede; sık v« sıkı denetim,
mobil denetûni ca>dıncı pa-
ra cezalan, hapis cezası. sü-
rücü belgesi iptali. halka fah-
ri trafik müfettişlikleri vermc.
Orta vadede; me>-zuat deği-
şikliği,teşkilatdeğişikliğiya-
pılmaİL Uzun vadede ise tra-
fik egitimcileriyetiştirilmesi.
aitelerin.cocuklann vç ürdver-
site öğrencilerinin eğitilmesi
ile yüzde 95'i karayt)luyla ya-
pılan yolcu ve yük taşımacı-
tıgımn diğer ulaşım yolları> -
la yapılması uygulamaları
trafik sorununa getirilecek
etkin çözümlerdir."
Güner, geçmiş yıllann is-
tatistiklerinde. ağustos ve
eylül aylannda diğer aylara
göre daha fazla trafik kaza-
sı olduğuna dikkat çekerken
kavşaklar, karayoluna hiz-
met veren gıriş ve çıkışı olan
tesislerin önü, karayollan-
mn içinden geçtiği yerleşim
yerleri, tepe üstleri ve viraj-
lar gibi yol bölümlerinin de
en fazla kaza yapılan kara
noktalar olduğunu belirtti.
4. Kültür ve Çevre Şenliği'nde gündem kömür ocaklan ve mandıralardı
Poyrah halkının doğa savaşıİstanbul Haber Servisi -
Kırklareli'nın Pınarhisar'
ilçesine bağlı Poyralı Kö-
yü, bu yıl dördüncüsü dü-
zenlenen Poyralı Kültür ve
Çevre $enliği'nde bir kez
daha doğa tahribatına "Ha-
yır" dedi. Bergamalılann
siyanürlü altını, Akkuyu
halkının da nükleer santra-
lı şenlikle protesto ettiği
bu günlerde, Poyraiıhlar,
4 yıldır düzenledikleri
"PoyTah Kültür ve Çevre
Şenİiği" ile doga tahribatı-
na karşı mücadele ediyor-
lar.
Istranca dağının etekle-
rinde bulunan Poyralı Kö-
yü halkı; çcvreye duyarlı.
Köyün sınırlan içerisinde
bulunan kömür ocaklan-
nın koruyu yok etmesi ve
antma tesisi bulunmayan
mandıralann dereyi asite
boğması Poyralı halkının
en büyük sorunu.
Poyralı Köyü'nün muh-
tan AhmetSanoğlu şenli-
ğin amacuıı şöyle anlaüyor
"PoyTalılı olup da şehirde
yaşamak zonında kalan-
lar ile köyde oruranlann
yeniden buluşup hasret gi-
derdiği ve köyün sorunla-
ruıı tartıştığı bir şenliktir
bu."
Kömür çıkartılan alana
bu yıl köylüler tarafından
1500-2000 ağaç dikildiği-
ni belirten Sanoğlu man-
dıralarla ilgili olarak da şu
bilgileri verdi:
6-9 Ağustos tarihlerinde gerçekleştirilen 4. Poyrah Kültür ve Çevre Şenüği kapsanunda çesitli kültürel etkinlik-
ler düzenlendi. Poy ralılar, kömür ocaklanmn meydana getirdiği doğa tahribaündan şikâyetçiler.
"Mandıra sahibi, şu an-
da aüklannı dereye saldı-
ğı kısmm köy adına çıkar-
tılmış tapusunun iptalini
istiyor. Bu davanın iehimi-
ze sonuçlanacağını mandı-
ra sahibi de herhalde anla-
mış olacak ki benimle bu
alanın satılması veya kira-
lanması konusunda görüş-
rü. Köye ait olan bu alana
ihtiyacı olduğu için de ona,
örneğin yeni bir depo kul-
lanılması konusunda yap-
tınm uygulayabiliriz."
Eğitim düzeyinin yük-
sek olduğu Poyralı 'nın bir
diğer sorunu da 30 kişilik
barajı aşamaması nedeniy-
le Poyralı Ukokulu'nun ka-
patılması.
Bir yıldır kapalı bulu-
nan okulun öğrencileri Pı-
narhisar'a gitmek zorun-
da kalıyor. Ancak Poyralı-
lılann bu konuda da bir
önerisi var. ll Milli Eğitim
Müdürü ile görüşen Ah-
met Sarıoğlu. köylerinin
bir merkez haline gelme-
sini, etraftaki okulu olma-
yan köylerin öğrencileri-
nin Poyralı'ya gelmesini
önermiş. Hatta Poyralı hal-
kı, dışardan gelen öğrenci-
lere öğle yemeği vermeyi,
köylerden birinin öğrenci-
lerinin taşınmasını bile ka-
bul etmişler.
TURKULER YOOADtM SANA
S6t hKmk « öüıeniemt ADNAN C«M.
W^"
ENGEREK DÜNYA
SEVDA SEVDA ÛSTONE
Sfe w Mlölfc SAMU KIISAĞ
6EL
(SelankTvrkMi)
KARAHİSAR KALESt
SSZ vt mz* AHOMM
(Afyor Tûrkoai
DAĞLAR
i
*
l (
-
MÜI*: BANU Kif&AĞ
YUNUSMİSAÜ
Söz w »W2*r ALMT0IUS
6 * ^ GÜLÜŞÛN KAUR BENDE
OĞUL
Sâı? tv Müzfk: MUSTAfA ATIO
(OğugMmkaytecfenııaSm*)
HACİ AÜ OBAS)
HELEYAR
MfldBR
ÖZOON MOZİK YAPIM I
TeJ! 0>2t2 - Ş27 6112
Bu yıl 6-9 Ağustos ta-
rihlerinde gerçekleştirilen
şenlik çerçevesinde Bedia
Muvahhit Tiyatro Grubu
"Kadınhk Bizde Kalsuı"
oyununu sergiledi.
Tanm söyleşisi
Şenliğin ikinci gününde
yapılan ve gazetemizyaza-
n Sadullah l sumi'nin ka-
nldığı "Tanm, Hayvancıhk
ve Çe\Te" konulu söyieşi-
de ise sorunlan aşmak için
en kalıcı çözümün "örgüt-
lülük" olduğu vurgulandı.
AKÇrtak ise doğa fotoğraf-
lannın ağırlıkta olduğu bir
diagösterisi sundu. Cumar-
tesi günü doğa tahribatmı
teşhir etmek amacıyla köy-
lülerden, konuklardan ve
basın mensuplanndan olu-
şan bir araç konvoyuyla kö-
mür ocaklan gezildi. Aynı
zamanda ev ve tanm araç-
gereçlerinin, dondurulmuş
hayvanlann, yöre mutfağı-
nın örneklerinin sunuldu-
ğu şenlikte, tüm halk ve
konuklar köy parkında bir-
likte akşam yemeği yedi.
Folklor, dans ve Gfiltekin
Tetik'in dia gösterisi ile de-
vam eden gecede Poyralı-
lı türkücü Hasan Öztürk
ve Üç Deniz Grubu Poyra-
lı halkını müzikleriyle coş-
turdu. Gece geç saatlere
kadar süren şenlikten son-
ra halk ve konuklar parkta
yakılan ateşin etrafında iç-
kiler içip halaylar çekti. Sa-
baha kadar ayakta kalabi-
lenlerise Poyrah'nın tepe-
sinden güneşin doğuşunu
seyretti.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Cumhuriyet ve Demokrasi
Geçenlerde "Demokrasi" başlıklı kitabımla ilgi-
li olarak, "bir dostum"\a yaptığım sohbeti kaleme
almış ve demokrasi tanımına biraz açıklık getirme-
ye çalışmıştım.
Bu yazımda "bir dostum" diye söz ettiğim kişi,
benim de kurucuları arasında bulunduğum İstan-
bul Eğitim ve Okul Yaptırma Derneği'nin öncüsü ve
"banisi" Abidin Tekcan idi.
"S/yasefç/likten gelen alışkanlığıyla, sıcağı sıca-
ğınaaradı. "Eksikkalmış" dedi, "Bızo gün demok-
rasi ve cumhuriyet arasındaki ilişkilerden de söz ef-
miş ve cumhuriyet kavramının da belirsiz olduğu-
nu vurgulamıştık."
Haklıydı. Gerçekten o gün salt demokrasi çerçe-
vesinde değil, belki de demokrasiden çok, cum-
huriyet üzerinde durmuştuk. Ve bu sütunda "cum-
huriyet" kavramını defalarca ele almama karşın,
bu konuda yazmayı sürdürme sözü vermıştim. Bu-
gün o sözümü tutuyorum.
Cumhuriyet ve demokrasi, en üst düzeylerde bi-
le çok karıştınlan kavramlardır. öylesine karıştırılır
ki; kimi "bilim insanlarımız"', cumhuriyet adını taşı-
yan Latin Amerikadiktatörlüklerindeki "istikran", de-
mokrasi olarak değeriendirebilir ve isimlendirebi-
lirter.
örneğin bundan birkaç ay önce; Nazlı llıcak'ın
bir televizyon programında, YÖK'te en üst düzey-
de görevlerde de bulunmuş bir hukuk profesörü,
"Kolombiya ve Venezüella'daki demokrasinin istik-
rarından ve bu ülkelerin demokrasi geleneğinin
Türkıye 'den ileri oiduğundan" söz edince, oturdu-
ğum iskemleden düşüyordum. Müdahalem üzeri-
ne bu görüşünde ısrar etmiş ve "Ben bunları yeni
yayımlanan Ingilızce birkitaptan aktarıyorum" di-
yerek beni çıldırtmıştı.
Gerçekten çok kanşıyor bu kavramlar. Yukarda
sözünü ettiğim meslektaşımızı şaşırtan şey de, ko-
kain mafyasının mutlak egemenliği altında görece-
li birdenge kurulmuş olunmasını, demokrasinin is-
tikran olarak değeriendirmesıydi.
Demokrasi, Yunanca kökenli bir sözcüktür. Eski
Yunancada "halk" anlamına gelen "demos" ve "yö-
netim" anlamına gelen "kratos" sözcüklerinin bir-
leşmesinden oluşmuştur ve "halkın yönetımı" an-
lamına gelir. Tabii bu kavram açıklanmaya muhtaç-
tır ve bu nedenle kalemi eline alan herkes, kendin-
ce bir demokrasi tanımı yapar. Ben demokrasiyi,
"insanlann kendilerini ilgilendiren, ya da ilgilendi-
rebilecek olan her konuda, karariarın oluşum sü-
recine katılımları", olarak tanımlıyorum. Bu sütun-
da defalarca yazdığım ve okurlanmın bildikleri bir
tanım bu.
Cumhuriyet sözcüğünün kökeni Latincedir. Hem
tüm Indo-Germendillerindeki "republic"sözcüğü,
Latincede "halk" anlamına gelen "publıc" ve "ai-
diyet eki" olan "res "takısının birleşmesinden mey-
dana gelmiştir ve "res publica", Türkçeye çevirir-
sek "halka ait" anlamına gelmektedir.
Türkçede kullandığımız "cumhuriyet" sözcüğü,
"res pub//ca"nın Arapçaya tam bir çevirisidir. Zira
Arapçada "cumhur" sözcüğü, diğeranlamlarının ya-
nı sıra "halk" demektir; "/yer" eki de, aidiyet belir-
leyen birtakı oiduğundan, "cumhuriyet", "respub-
lica "nın tam tercümesidir.
Biraz yukarda da değindiğinrgibi, demokrasinin
binlerce "doğru tanımı" olmasına karşın, cumhu-
riyet kavramının bir tek tanımı vardır. "Cumhuriyet
monarşik olmayan tüm rejimlere verilebılecek ge-
nel bir isimdir." Monarşik olmayan, yani bir hane-
dan yönetiminde; babadan oğula, ya da kıza; kar-
deşten kardeşe; ya da amca, dayı, teyzeden yeğe-
ne devredilmeyen tüm yönetimler cumhuriyettir.
Cumhuriyettir ama, nasıl bir cumhuriyet? Işte işin
özü buradadır.
Türkiye de bir cumhuriyettir, Fransa da, Çin de,
Iran da, Kolombiya da. Ama bu rejimler arasında
son derece ciddi farklar vardır. Belkı Türkiye ile
Fransa arasında bazı amaç birlikteliklen bulunabi-
lir ama, Iran Islam Cumhuriyeti ile Türkiye arasın-
da hiçbir benzeriik, ya da amaç paralelliği yoktur.
Aynı şeyi Çin Halk Cumhuriyeti, ya da Kolombiya
Cumhuriyeti için söyleyebiliriz.
Türkiye, "halk egemenliğine dayanan, laik ve
çağdaş" bir cumhuriyettir. Bizim savunmaya ve yü-
celtmeye çalıştığımız "cumhuriyet"', böyle bir cum-
huriyettir. "Dinci" bazı siyasetçi ve yazarlarımız,
"Bizlercumhuriyete karşı değiliz" dıyorlar. Doğru-
dur. Belki birkaç istisnası vardır ama; onlann da, Os-
manlı ailesini geri getirerek tahta çıkartma amaç-
lannın olmadığına eminim. Fakat gönüllerinde ya-
tan cumhuriyet, acaba nasıl bir cumhuriyet?
Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurdukları
"halk egemenliğine dayanan laik cumhuriyeti mi"
dile getiriyoriar, yoksa "şeriat kurallannın geçerii ol-
duğunun varsayıldığı, bir Islam cumhuriyetıni mi?"
Bu arada Mustafa Kemal'in cumhuriyetinı. bir
"çeteler cumhuriyetine" çevirerek, Kolombiya'ya
benzetmek isteyenler de var. Olsun, bunların hep-
sini aşanz biz.
Cumhuriyet ve demokrasiyi birbiriyle karıştırma-
mak gerek. Fakat "yetkisi kendinden menkul pa-
dişahlarını kovalayarak" bir cumhuriyeti kuran ın-
sanlar için, cumhuriyet ve demokrasi aynı anlama
gelir.
Yirminci günde gerginlik arttı
Incirlik grevinde
ldima tarbşması
ADANA (Curahuriyet
Bürosu)-lncirlik Üssü'nde
grev yapan işçilerin. bozuk
klimaian tamir etmek iste-
yen ABD'lileri engellemek
istemesi tartışmalara yol
açtı. Harb-lş Genel Başka-
nı tzzet Çetin. "ABD'liler
yasatanımazta\irlannı her
konuda sürdürüyorlar. İş-
çi 40 derecenin üzerindeki
sıcak altında grev yaparken
onlar insanlık dışı ta\ırian-
nın yanında bir de gre\ kı-
ncıüğı yapmak isti\oriar"
dedı.
Grev 20. gününe girerken
Incirlik Üssü'nde hava iyi-
ce ısınmaya başladı. Hafta
sonu ABD'lilerin, bozuk
klimaian önce kendılennin
onarmak istemelen ve be-
ceremeyince dışanda yap-
tırmak istemelen, grevde-
ki işçilertarafından engel-
lenmek ıstenince tartışma
çıktığını belirten tzzet Çe-
tin, ABD'lilerin gre\ kın-
cı girişimlerinı eleştırdi.
Çetin.
u
Gre\in başmdan
beri işçimize her türlü zor-
luk çıkanlıyor. A\ nca göz-
dağı \erili\or. Klimalan ta-
mir ettirmek istemeleri bi-
le yanlış. Biz bir sandahe
bile verilmeyen yerde grev
gözcülüğü yaparken onla-
nn klimalannı onarmak is-
temesi bize hangi gözle bak-
hklannın kanıtıdır" dı\e
konuştu.
Önceki gün încırlik Jan-
darma Komutanlığt tara-
fından ifadesine başvurulan
Albay Remkes'ın. burada
nasıl bir ifadeverdığini bıl-
mediklerinı söyleyen Çe-
tin ABD'lilerın bugün
14.00'te Konsoloslukta ya-
pacakları toplantının ken-
dilerini hiçbir şekilde bağ-
lamayacağını yineledi.