15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 TEMMUZ 1998 CUMARTI ALEVİLİK VE ALEVİLER ÜZERİNE OYUN/5 Doğan: Muhalefette mahkûm olunmamalı 'Merkez sağadaoy reribndi 9 • Sünni kesimden Aleviliğe büyük bir kayış olduğunu belirten Izzettin Doğan, bunu önlemek için Alevilikle ilgisi olmayan ateistlerin ortaya çıkartılarak, kafalann bulandınldığını söyledi. AYŞE YILPIRIM - Alevi ve Bektaşi örgiit- lerinin sayılan fazla değO mi? N'eden bir çan altında topJanılmıyor? Bu olay aslında bir inanç olayı, sıyaset olayı değil. Onun için de bu kadar der- nege gerek yok. Dernekle- rin birleşmesi diye bir ola- yın da olmaması lazım. Ne olması lazım? Eğer ülkede siz din hizmetlerini yürüte- cek birkuruma sahipseniz; bunun ismi de Diyanet Iş- leri Teşkilatıysa. herkes ora- da yerini aJır. - Divanettetemsfl istiyor- sunuz? Bizdiyanette temsil der- ken, üç-beş kişi orada Ale- vileri temsil etsin diye bir merakımız yok. Öyle bir- şeyekarşıyız da. Bizun ama- cımız, 90 bin kişiyle mi Tür- kiye'dedin hizmetlerini yö- neteceksin?Öyleyse herke- se kendi yoğunluğu, sayısı oramnda bu kadrolan tah- sis edersiniz. - 25 rnflyonAJevi olduğu doğnımu? Dofrudur. Daha fazia vardır, daha az değildir. Ni- ye? Çünkü bir Alevi ailesi tipi kalabalık birailedir. Nii- fus çoğalması Alevilerde daha fazladır. Ikincisi, 1923'te yapılan ve Erol Toy'un elinde bulunan bir harita var, Atatûrk döne- minde yapılmış; o zaman yüzde 50 yüzde 50görûnü- yor. KöyJer bazmda yapıl- mış bu araştırffla. Hadi yüz- de 50'den vazgeçtik ama va- tandaşın üzerindeki bu ma- nevi baskı kaldınlsın, in- sanlar rahathkla ne olduk- larını söyleyebilsin göre- ceksiniz ki Alevilerin sayı- sı 30 milyondan asağı değil- dir. - Diyanetteteoısil istemi- nizde bir Uerleme var mı? Sayın Ecevft'le görüştûm çok kisa bir süreönce, "Ho- cam, çok büyük bir muka- vemetvar"dedi. - Kimin mukavemeti? Teşkilatın kendi içinden. Diyanetten kaynaklanıyor. Alevileri içlerinde istemi- yorlar. Istememelerinin ne- deni, denetimden kaçacak- lar. Çünkû şimdi orası birşir- ketgibi. Para basan bir yer. Bir yabancı unsur girdiği zaman diyecek ki "neyapı- yorsun sen bu paravi" On- dan kurtulabılmek için Ale- viieri kendi içlerinde istemi- yorlar. Yani belli ki birArap anlayışını kendi baslanna sürdürmek istiyorlar. 0 za- man dedım "Bir bakanhk icinde bize hiç obnazsa bi- neyakınhk bir kadroverin. O kadrolan bir genel mü- diirfük ya da müstesar yar- duncılığıbünyesindeörgiit- leyin. \ akındaAlevi Bekta- şi,Mev levi dedelerinitopla- yacağız. OnJaruı içinde ke- malüK,bilgisine, birikimine saygı duyacağunız kimsele- ri biz kendikrine önereiim. Vedevletin içinde yer alsın- lar.Bmlecckideyidevteiebir "kere bûrünleştirefim." - Bu önerinize ne detfi- ler? Sayın Ecevit o konuda bir calışma başlattıklannı söyledi. Sayın Hüsamettin Ozkan Bey'eo konuda ge- rekli talimatı verdiğini, bu konuda çalışma başlattık- lannı söyledi. -Sizeçesitiieteştirilerde yönelfilhor. CEM Vakfi'nı siyasi çıkariardoğruJhısun- da kullandığınızsöyleniyor. Alevi derneklerinin ve va- kı/lann siyasede iUşktsi na- sılojmalı? Siyasi çıkariardoğrultu- sanda CEM Vakfi'nı ya da Alevileri kullanmak iste- seydik, derdik ki "Şu par- tiye, bu partiye oy verin''. Halbuki öyle yapmadık, tam tersine medyanm öniinde arkadaşlarımız "Hocam hangi partiyi destekliyorsu- nuz" dedıklerı zaman ce- vabım nettı. O cevabım bu- gün de geçerli. Hiç ktmse Alevilerin oyunu cebinde bilemez. Ama CEM Vakfı kime oy verilmeyeceğini söyleyebilir. O konuda bir kanaati vardu; Onu da açık söyledik. Bız bu konuda ta- rafiz. BizAtarürkçü mode- lin yaşamasmdan yanayız. Bana göre; devletin esasla- nnı din esasına dayandır- mayı hedefalan parriye Ale- vilerden oy gitmemesi la- zım. Ikincisi, biz ırkçılığa karşıyız. Üstün ırk yakla- şımlannı siyasi hareket ha- line dönüştüren siyasal par- tilere de Aleviler kolay ko- lay oy vermezdiyorum. be- nim kanaatimce. Onun dı- şındaki siyasal partiler ise yaian söylememeliler halka. Çünkü hiçbirinin diğenn- den farkı yok. Öyleyse han- gi kadro Alevilere yer \er- miş, kadrolarına Alevilere saygıyı, desteği ifade eden insanlannı almışsa onlara doğru yönelmelerini iste- yebilirim ben kişi olarak. Sözüm dinlenir, dinlenmez o ayn mesele. CEM Vak- fı'nın tavn olarak da bunu belirledik. Çünkü CEM Vakfi, herrürlü siyasi kana- âte sahip insanlardan'o' muş.tur;GHPTfsi, DYP'lisi DSP'lısı, ANAP'lısı var" - Bu konuda elestiriJeru>- ğuniaşıyor. Alevilerin bugü- ne kadar hep sola destek vçrdiği, ama sidnle birlikre safia kaydığı söyleni\Dr? Tnşallah öyle olmuştur. Şumanada söylüyorum; ben kendim sosyal demokrasi- yi benimseyen ve onu sa\ u- nan biri olmama rağmen. Alevileraçısından Alevile- rin yalnız bir partide top- lanmalan fevkalade yanlış olmuştur. "Nasılobaçanta- da kekKk,bunlara bizneya- parsak yapaJım, bunlar bi- ze oy vermek zorundadır" düşüncesi hep sol partılere hâkim oldu. Hâkim oldufu için de hep Alevileri vur- dular. Dikkat edin bakın Türkiye'de meydana gelen olaylann mağdurları hep Alevilerdir. Sıvas'ta. Ço- rum"da, Maraş'ta, Malat- ya'da Alevidiröldürülenler. Alevileri koruyamamıştır sol hareket Böylece bu yan- lıştan sıynlmak lazım. Bu- rada gayet açık, net söylü- yorum: Alevilerin bundan böyle merkez sağ ve mer- kez sol partileri destekle- meleri yani ikiye bölünme- leri gerekiyor. Böylece ister merkez sag, ister merkez sol iktidarda olsun, Alevi- lerikfidardaolmalı lar. Ale- vileri, muhalefete mahkûm, her türlü harekete vasıta kı- Iınabilecekolan,ölümegön- derilebilecek insan olmak- jan çjkarmakjazan, Alevi köylerine cami yaptırma kampanyasıEylül'ün ilk icraatı olan zorunlu din derslerini, Alevi köylerine cami yaptırma kampanyası izledi. Tunceli, Erzincan, Sıvas, Tokat, Amasya, Yozgat gibi Alevi nüfüsun yoğun olduğu kentlerde Alevi mahalle ve köyleri kısa sürede camilerle donatıldı. Bugün Çorum'da camisiz bir Alevi köyünü göstermek olası değil. Çoğunun cemaati olmayan bu camilere atanan imamlar yıllarca tek başına namaz kılmak zorunda bırakıldı. "Biz dile, söze bakmayız. Biz içe ve duruma bakanz^ MİYASE İLKNUR Zorunlu din derslen cuntanın ilk icraatı oldu. Zorunlu din dersleri ortaöğretimde "sorunlu dersler" olarak tarihegeçti. Türkiye topraklannda yaşayan milyonlarca Alevi ve gayrimüslim yok sayılarak Sünni inancına göre hazırlanan müfredat, çocuklarına zorla dayatıldı. Dualan ezbere okuyamayan ve namaz kılmamakta direnen Alevi çocuklar sınıfta bırakıldı. Zorunlu din derslenni bugün de kaldırmaya kimsenin gücü yetmiyor. Islamcılardan oy alamayan ve doğal müttefiki Aleviler olan sol partiler bile bu konuda tek bir söz söylemiyor. Zorlama bununla kalmadı. Alevi köylerine cami yaptırma kampanyası başlatıldı. Tunceli, Erzincan, Çorum, Sıvas, Tokat, Amasya, Yozgat gibi Alevi nüfusun yoğun olduğu bölgeler dışında Orta Anadolu ve Trakya'da Sünni köylerin arasında bir ada gibi kalan tek tük Alevi köyleri de bundan nasibini aldı. Çorum"da nüfusun üçte ikisini oluşturan Alevilerin mahalle ve köyleri kısa sürede camilerle donatıldı. Bugün Çorum'da camisiz bir Alevi köyünü göstermek olası değil. Cami yaptırma konusunda verilen görevı en titiz şekilde uygulayan bürokrat ise dönemin Tunceli Valisi Kenan Giiven oldu. Gençlerınin büyük bir kısmı hapiste olan Tunceli'de tehdit ve kaba kuvvet kullanmaktan da çekinmeyen Kenan Güven karşjsında ya^JUaao direnmesi fayda etmedj. • /* _ . .. - — Dafbeden öncerfrierkezde, Tunceli merkezinde 1 olan cami sayısı Güven sayesinde 5'e yükselirken hiç camisi bulunmayan Alevi köylerinde ise kısa süre içinde 124 cami yaptınidı. Cemaati olmayan bu camilere atanan imamlar, yıllarca tek basına namaz kılmak zorunda kaldı. Güvenlik güçlerinin zorlamasıyla bile camıye kimsenin gitmediği görülünce imamlar geri çekildi ve camiler kapatıldı. Bugün Anadolu'nun birçok bölgesinde harabeye dönmüş binlerce cami enkazı bulunuyor. Bundan üç yıl önce bir Tunceli gezimizde yol üstünde bulunan Mazgirt'ın bir köyünde metruk bir binanın ne olarak kullanıldığını sorduğumuzda yaşlı bir köy lü öyküsünü anlartı: "Evlat, orası 12 E.vlüTdeu M>nra cami olarak yapıldı. Aklıevvel bir valımiz vardı ya işte onun eseri. Önceleri asker ve polis zoruyla az sayıda gidip gelen 6 Er ol, erlerle yaşa; erenlere, iyilere kanş; onlarla görüş, konuş, seviş; ara-bul kendine gel, kendini bil; kendinden başkalannı kendinde gör... Eline, diline, beline, işine, eşine, aşına sahip ol. Sıkı tut. Haksızlığa baş eğenler, korkanlar bizden değildir... olduysa da sonradan onlar da iazgeçti. İmam da baktı ki gelen gjden yok, çekip girri. Cami de öyle böş duruyor. Bi/ camiyi nedelinı. biz ev lerde cem yapanz." Bu öyküyü dinleyince aklımıza Tunceli tarihinden fıkra gibi ilginç bir olay geliyor. Köylülerin de çok lyi bildiği bu olay, 12 Eylül paşalan ıle Vali Kenan Güven'e anlatılsaydı, belki bu kadar ısrarcı olmazlardı. Efendım, ünlü Dersim harekâtı sırasında yakalanan Dersimlileri,jandarma boş bulduğu okul, kışla ve camilere doldurur. Sünni nüfusun da yaşadığı Pertek'te bir cami de, toplanan Dersimlıleri ağırlamakta kullanılır. Jri kıyım bir Dersimli ' genci. asker, elinde silahJa camiye sokmaya çalışır ' " Ancak genç direnır. Bir-ikı dıpçikten sonra. direnen genç ikı elıni kapıya dayavarak bagınr: "Ya İmam Hüseyın! Halimi görüvorsun; ben girmek istemivorum, ama beni /orla sokuyoriar; sen şahidim ol." Tuncelilı bir dostumuzun zorla vaptınlan camılerle ılgıli anlattığı olay da cami yapma olayının ters teptığini kanıtlıyor. Tunceli'nın yine Pertek ilçesine bağlı bir Ale\ ı köyüne zorla cami yaptınlır. Almanya'da çalışan gurbetçı dostumuz izninı kullanmak üzere köyüne döner. Karanlıkta köye gırdıgi için camiyi göremez. Sabaha karşı ezan sesiyle uyanır. Önce düş sanır. Ama odadakı her aynntıyı seçebildiğıne göre, bu ses de düş değildir. Sabah annesıne sorar: "Yav ana. ben sabaha karşı e/an sesi duvdum. Önce riiva görüyorum sandım. Ama kalkıp su içtim ve ezan sesi hâlâ süriiyordu. Bu ne iş Allah aşkına!*' "- OğuL, bilmez misin vali bütû'n Alevi köylerine cami yaptırdı. Birim köye de bir mirıare kondurdular. hjmse girnıe/. ama imam bir başına ezan okuyup namaz kılar." Öğlene doğru anasıyla evden çıkan dostumuz. kahvenın önünden geçerken yaşlılarla hal hatır etmeye başlar. Tunceli'nin yaşlılan her zamanki gibi bir kısmı domino. bir kısmı da o yörenin neredeyse milli oyunu haline gelen "hoşkin" oynamaktadfrlafj Tam busırada köyün imamı hızlı hızfı camiye doğru L'—'* .. giderken yaşlılardan biri seslenir: "İmam efendi hele tez gel. gel, dördıincü adam eksik. Gel de bir el hoşkin oynayak." Efendiden bir genç olan imam. "Kusura bakma amca; hem ben oy un bilmem hem de ezan okumak /orunday ım. başka birini bulun" der kıbarca. Muzip Dersimli cevabı yapıştınr: "Teeey imam oğluma bak. sanki cemaat caminin kapısında kuyruğa mı girmiş. Boş ver. soran olursa biz. okudu deriz. Gel otur, keyfine bak.*" Yarın. Cami öyküleri evi hareketi ü s t ü n e b a zı düşünceler Giysibedeneamkdargebneye baştadı A Yann: Yavuz Top levi örgütlenmesinin en eskisi 1989'akadargidebilir. Esas olarak da son 3-5 yıllık bir oluşumdur. Kısa , zamanda kendini yüzlerle ifade eden dernekler kurulmuştur. Ve onların kendini merkezileştirmesini, merkezi bir yapı oluşturmasını gündeme getmrrfştrrrBtrsıstem, günlerce süren; bitip tükenmeyen birlik toplantılan sürecini başlatmıştır. CEMAL $ENER Alevi hareketi kısa zamanda düşünülmedik oranda yaygınhk gösterince, çabuk büyümenin so- nucu olarak giysi bedene dar gel- meye başladı. Beden ve giysi ara- sında oransızlık oluştu. Anadolu tarihınde. bu kadar kısa zamanda yüzleri, binleri bu- -JaB-btröfgütlenmeTTe saf ve din- sel toplumsai kesimde. ne de sol kesimde bu rür gelişme belki de hiç görülmemiştir. Sünni dinci kesim şu anda sol kesimden de. Alevi hareketinden de nicel ve nitel olarak örgütlü. Ama bu örgütlülüğün en azından 50 yıllık tarihi var. Halbuki sözünü ettiğim Alevi örgütlenmesinin en eskisi 1989'a kadar gidebilir. Esas olarak da son 3-5 yıllık bir oluşumdur. Toplumsai örgütlenmelerde: Partt, sendika, dernek vs. önce bir merkez oluşur. Program ve tüzük oluşur, arka- sından merkeze bağlı proje doğ- rultusunda o düşünce, hedef kit- lesini seçerek örgütlenmeye, yay- gınlaşmaya başlar. Halbuki Alevi hareketinde bu tamamen tersı olmuştur. Kısa bir zamanda Aleviliğin kendini yük- sek sesle ifade etmesı ile birlik- te Alevi örgütlenmesınde kendi- liğinden \e tabandan gelen bir dalga ile bir patlarnajJİmuştur. Kısa zamanda kendini yüzler- le ifade eden dernekler kurul- muştur. Ve onlann kendini mer- kezileştirmesini merkezi bir ya- pı oluşturmasını gündeme getır- miştir. Bu sistem Ale\ı dernek, vakıf ve dergâh yönetıcilerinin katıl- dığı. günlerce süren. bitip tüken- meyen birlik toplantılan süreci- ni başlatmıştır. .- . Benlfğe lanet 1 Zorlamalara sonBffindjği gibiAkviliğü, özüinsandır;in- SflHS "»rçek ş o d O r H gözlerk 8 r olmaz, feri g a n n e z ^ Türkiye Cumhuriyeti laik ve detnokra- tik devlei anlayışını kabul etnıiş \e anaya- sanaan 2. maddesinde yerini bulan hü- kümlerin değiştirilmesine dahi tnüsaade edilmemi$tir.Laikliğinoüııadığıy«rdehiç- Wr düşüncenin vebilimin gelişmesi, toplu- mun kalmanlanna ik*tilmesi miinıkün de- ğildir. Bu nedenle laiklik karşıtı her hare- ket ve davranıştan toplum anndınlmahdır. Siyasi erk; demokrasiyi ve laik düşün- ceyi hâkim kıJnıaJı. karşıdanna firsat ver- memeü; dini kurum ve kuruiuşlara mad- di vemanevi desteksağlamamalıdır. Okul- lardaki dini eğitime son vermeli, ilköğre- tim süresi 12 yıia çıkanlmalıdır. İnançlardaki zorvezoıiamalar son bul- malıdır. Diyanet bütçesi kaldınlmalı, bu bütçe eğitim ve sağuk konuiannda görev yapan müessesekre aktanlmaljdır. Toplumsai banşı engelleyen etnik hâki- mivetkaldınlnıalı.vafandaşnk hukuku en geniş biçimde uygulanmalıdır. İnsan haklan ihiaDerinesonverilmeH,bu hususia dün\a milletterinin kabul ettiği uluslararası anlaşmalara aynen uyulmaiı- dır. Gttneydoğudaki kirii savaşa son veril- melidjr..Ana harian ileHaa Bektaş\eiiAna- dolu Kültür\akfı bugörüşjerie amacını be- lirtir: toplumda kardeşfiğin, banşıa laik an- lavışın,demokrasinin. sosyaJ hukuk devle- ti ilkesinin tamanıı ile tatbiki için: siyasier- ki elinde bulunduranlara. siyasi partilere, demokratik kurum vekuruiuşlara, basına vehalka bu çağny ıyapmagörev vesonım- luluğunun bilinciyle hareket eder. ' KAHRAMANAYTAÇ Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfi Başkan Yardımcısı Bu toplantılara. dernek kuru- cusu v e yönetıcileri dışında Ale- vi cemaafi içinde tanınan, sözü- ne sohbetine değer verilen sosyo- Iogların "kanaat önderle- ri" dediği kişiler. yazar- lar. dedeler. işadamları, bağlama sanatçılan, sanat- çılar. politikacılar vs. ka- tıldılar. Bu toplantılarda. Alevi- lerin önde gelen kişilerini TamdricçaTbû esımdeiüT^ kemizdeki toplumsai bo- zulmadan paylarına düşe- nı aldıklannı üzülerekgör- düm. Aylarca. yıllarca sü- ren toplantılardan sonra çok fazia bir şey yapıla- madı. Ama bu toplantıla- nn önemli bir yaran oldu. Birlikte uzun bir yol yürü- meyi düşündüğümüzdost- larımızı, bir anlamda yol arkadaşlanmızı tanıma ola- nağı bulundu. tçlerinde şüphesiz çok değerli in- sanlar da vardı. Ama on- lar azınlıkta kalıyorlardı. Yarın. Aleviler birbirini seviyor mu?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle