Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
"SAYFA CUMHURİYET 24 TEMMUZ 1998 CUMA
HABERLER
Budak'tan
Barutçu'ya tepki
• İstanbul Haber Servisi -
DİSK Genel BaşkanıRıdv an
Budak. DVP Zonguldak
Millervekili Ömer
Barutçu'ya gönderdiği
mesajda. Tansu ve Özer
Çiller'ın maKarheını
araştırma komısyonunda sarf
ettiği sözler nedeniyle
Türkive kamuoyundan özür
dilemesini ıstedi. Budak
mesajmda "Savın Ecevit ve
Sayın Temizel"in dürüst
kişiliklerinin
tartışılmayacağı bır
gerçektır. Adana Mılletvekili
Tuncay Karaytuğ'a
yaptığınızsataşmayı
anlamak ise hiç mümkün
değıldır. Özür dilemezseniz
Sayın Ece\ir ve Sayın
Temızel'e söylediklerinizi
bir yurttaş olarak ben de size
söylüyorum" dedi.
Örgiit
operasyonu
U İstanbul Haber Servisi -
Istanbul'da. PK.K iiyesi
olduklan ileri süriilen 5 kişi
ile bunlara yardım \e
yataklık etiıkleri belırlenen 4
kişi. bir adet ruhsatsız
'.tabancayla birlikte gözaltina
".«almdı. Dün yakalanan
ckişilerin sorgulamaları
j^onucu, halktan zorla para
cîopladıklan, Türkıye ile
tiyurtdışmdaki ülkeler
\arasinda kuryelık yaptıkları
J
iddiaedildi.
TÜPk, Bila'yı
ziyaret etti
İstanbul Haber Servisi-
"•Devlet Bakanı Hikmet Samı
Türk ve FP Genel Başkanı
-'Recai Kutan, istanbul
' ^Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi Hastanesı'nde
' '[tedavisi siiren Fikret Bila'nın
""ailesini ziyaret ettı. Türk ve
*Kutan. Prof. Dr. Cengiz
tı;
Kuday'dan Bila'nın sağlık
durumu hakkında bılgi aldı.
>:
'Bila ailesini TRT Müdürü
Yücel Yener ile İstanbul
"Bölge Müdürü Orhan
Ertanhan da ziyaret etti.
Başbakanı gitti
_.'.• İstanbul Haber Servisi -
". Resmi bır ziyaret içiri
Türkiye'de bulurrafi tepanya
Başbakanı Jose Marıa Aznar
ve eşi, dün Ayasofya Müzesi
ile Sultanahmet Camii'ni
gezdi. Ispanya
Başbakanı'nın eşı Ana
Botella ise daha sonra
Kapalıçarşı'da Bedesten
Çarşısı'nda alışverış yaptı.
Aznar ve eşi dün Ispanya'ya
döndü.
DGM'den kitap
toplatma kararı
• İstanbul Haber Merkezi -
Pen Yayınlan sahibi Ahmet
Önal. yayınevinden çıkan
Prof. Dr. Celile Celil. M.S.
Lazarev. O.I. Jagalına. M.A.
Gasaratyan, Prof. Dr. Şakire
X. Mihoyan tarafından
hazırlanan "Yeni ve Yakın
Çağda Kürt Siyaset Tarihı"
adlı kitabın İstanbul 2 No'lu
DGM Yedek Hâkımliği'nce
toplatılmasına karar
verildiğini açıkladı.
Hıdı feribot
hizniete girdi
• İstanbul Haber Merkezi -
İstanbul Büyükşehir
Belediyesi'nin satın aldığı
-Adnan Menderes" adlı
feribot Yenikapı-Bandırma
seferlerine başladı. Feribot
Yenikapı'dan 10.15. 15.00 ve
19.30 saatlerinde,
Bandırma'dan ise 08.00.
12.30 v e P . 15 saatlerinde
hareket edecek. Hızlı
-milyon. indirimlı yolcu
isicreti 2 milyon. otomobil
(sürücüdahil) 12 milyon
500. minibüs, kamyonet 15
milyon lira. Araçlarla
feribota binen. sürücü
haricindeki yolcular
indirimli yolcu ücretı
ödeyecek. Hızlı feribot
Istanbul-Bandırma arasını 1
saat 45 dakikada gidiyor.
BektPik kesintisi
• İstanbul Haber Servisi -
Boğaziçi Elektrik Dağıttm
AŞ Genel Müdürlüğü'nden
yapılan açıklamada,
Sanyer'deki Cendere,
Ayazağa Köyü yolu, Örtel
Tül Fabrikası v e çev resıne
bugün 08.00-18.00.
Güngören Köyiçi.
Güneştepe Mahallesi,
Gençosman Mahallesi,
Merkez Mahallesi'nın
Atatürk Caddesı. Abdi
lpekçi Caddesi ile Soğanlı
Caddesi çevresıne ise 26
Temmuz Pa2ar günü saat
06.00-08.00 arasında
elektrik verilemeyeceği
bildirildi.
Basm Konseyi Başkanı Ekşi, sansürün 90 yıl önce kaldınldığmı sanmanın safdillik olduğunu söyledi
Sansür yine sürüyorİSTANBUL (AA) - Sansürün kaldınlışı-
nın 90. yıldönümünde, Türkiye'de hâlâ san-
sürün. Abdülhamit döneminde olduğu ka-
dar açıktan olmasa bile. daha ince yöntem-
lerle devam ettiği ileri sürüldü.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC)
Başkanı Nail Güreli, sansürün kaldınlışının
90. yıldönümünü, geçenyıllarda olduğu gi-
bi yine bir bayram olarak kutlamadıklannı
söyledi. Güreli, "24 Temmuz'u, bir müca-
dele volunu sürdürmek amacıyla Gelenek-
sel Gazeteciler Günü olarak anıyoruz" de-
di. 24 Temmuz'u, "basm özgüıiüğü müca-
dele azmini tazeleme ve yeni kuşaklara ak-
tarma günü" olarak nitelendiren Güreli,
"Bu yılki 24 Temmuz'u da demokrasi ve in-
san haklan açısından eksikliklerle, ayıplar-
la ve hüzünle idrak ediyonız" diye konuş-
tu.
Sadece son bir ay içinde bir gazetecinin
röportajından dolayı mahkûm edildiğini ve
10 aylık cezasmı çekmek üzere cezaevine
girdiğıni. bir başka gazetecinin köşe yazı-
ları nedeniyle askeri mahkemede yargılana-
rak 14 ay hapse mahkûm edildiğini vurgu-
layan Güreli. bir başka gazetecinin de kitap-
laştırdığı röportajlan nedeniyle üçüncü kez
DGM'de yargılanmaya başladığını bıldırdi.
Güreli, şunları kaydettı: "Bütün bunlarde-
mokrasinin ayıplandır. Düşünce açıklama
ve Uetişim özgürlüğünün önündeki engeller
ve baskılardır. bir tür ağır sansür uygulama-
landır. Bunlann sona ermesi için. mücade-
le azmimizi bu 24 Temmuz'da pekiştiriyor
ve temel insan haklanndan olan halkın ger-
çekleri öğrenme ve bilgi edinme hakkının
aracı olan Uetişim özgüriüğünün eksiksiz
uvgulanmasını istiyomz."
Ekşi ve Sonay'ın görüşü
Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi de
basında sansürün 90 yıl önce kaldırıldığı-
nı sanmanın \e iddia etmenin "safdil-
lik"ten başka bir şey olmadığını söyledi.
Ekşi. "Sansür. Abdülhamit döneminin ka-
ba yöntemleriyle değil. cağımızın ince me-
totianvla maaiesef hâlâ devam edivor" de-
di. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS)
Genel Başkanı ZiyaSonayda "90 yıl son-
ra bile sansür, şekil değiştirerek, keyfî uy-
gulamalar. siyasi baskılar ve ticari kayg>-
larla hâlâ sürdürülmektedir" şeklinde ko-
nuştu. Gazetecilerin habere ulaşamadığı-
nı, bazı haberlerin siyasi baskılar nedeniy-
le yazılamadığını ve yayımlanamadığını
belirten Sonay. basındaki tekelleşme ne-
deniyle de gazetecilerin baskı altında bı-
rakıldığını bildirdı. Sonay, RTÜK tarafın-
dan televizyonlann cezalandınldıgını, ek-
ranlann karartıldığını belirttı. RTUK. üye-
si Şevki Göğüsger ise Türkiye'de bugün
uygulanan sistem göz önüne alındığında
sansürden söz etmenin mümkün olmadı-
ğını söyledi. 24 Temmuz'un Türk basını
için ayn bir anlam ve boyut taşıması ge-
rektigini vurgulayan Prof. Dr. Gezgin.
" Basın özgüıiüğü isteminin daha güçlü di-
le getirildiği ve somut önerilerin. girişim-
lerin öne çıkanldığı bir gün olmalı 24 Tem-
muz. Meslek örgütlenmelerinin ve akade-
mik çevrenin bu amaç doğrultusunda bir
arayagelmesi bir zorunluluktur" diye ko-
nuştu. Gezgin. basındaki tekelleşmeye de
dikkati çekti.
Türkive'de 1857'de Basmahane Nizam-
namesi ile başlayan sansürün edebiyat
üzerinde de etkileri görüldü. 1878'de
oluşturulan Sansür Kunılu ve 1881 'de ku-
rulan Encümen-i Teftiş ve Muayene. ede-
biyat kitaplanna ve süreli yayınlara çok
sert denetlemeler uyguladı.
2. Abdülhamit döneminde basılan her
türlü yapıt. gelenek ve görenekler, lslam
inançlan, ahlak ve siyaset açısından san-
süre uğradı. 1876 tarihli Kararname-i Âli
üzerine de Basiret ve Sabah gibi gazete-
ler sansürle çıkanlan yerleri boş bıraka-
rakyayımlamıştı.
Bu dönemde Teodor Kasap. Hayal der-
gisinde anayasanın "Matbuat Kanun Da-
iresi'nde serbesttir" maddesini yeren ka-
rikatürü dolayısıyla 3 yıl hapse mahkûm
edilmişti.
Aynı dönemde Namık Kemal'in "Son
Pişmanlık" adlı romanı ise adı değiştiri-
lerek "İntibah" veya "Ali Bey'in Sergü-
zeşti" adıyla yayın izni alabilmişti. San-
sür, 2. Meşrutiyet döneminde kaldınldı
ve kaldınldığı tarih 1946 ile 1971 arasın-
da Basın Bayramı olarak kutlandı.
Lozan Andaşması 75 yaşmdaANKARA (Cumhuriyet Büro-
su)- Başbakan Yardımcısı ve DSP
Genel Başkanı Bülent Ecevit, 24
Temmuz tarihinin üç büyük olayın
yıldönümü olduğunu anımsatarak
"24 Temmuz 1908'de basından
sansür kaldınlarak özgürlük ve de-
mokrasi yolunda önemli bir adım
ablmışhr. 1923'te Lozan Anlaşma-
sı ile bağmısızuğımız ve ülke bütün-
lüğümii/ güvence altına alınmışbr.
1963'te işçüere toplusözleşme ve
grev hakkı tanınarak sosyal devle-
tin gereği yerine getirilnüştir" de-
di.
Atatürkçü Düşünce Derneği
(ADD) Genel Başkanı YektaGün-
görÖzden de, Türkiye'nin bağım-
sız yaşama istencini yepyeni bir
dev let kurarak kanıtladığını belir-
terek Lozan'ın yalnız Türkiye'nin.
Balkanlar'ın ve Ortadoğu'nun de-
ğil. dünyanın banşa kavuşması için
önemli dönemeç olduğunu söyle-
-4v Ecevit. Lozaa Banş Anlaşma-
sı'nın 75. yılı dolayısıyla yaptığı
açıklamada. sözde müttefik bazı
ülkelerin Lozan Antlaşması'nı dd-
meye ve Türkiye'nin parçalanma-
sını öngören Sevr'i tarihin çöplü-
ğünden çıkarmaya heveslendiğini
söyledi. Sansürün kaldınlışı ve iş-
çilere grev ve toplusözleşme hak-
kı tanınmasmın da 24 Temmuz'da
kabul edildiğine dikkat çeken Ece-
vit, "Bağımsızlık. özgürlük ve sov
yal adalet insanlık onuruna varaşır
bir devlct yapısının birbirini ta-
manılayan önkoşuüandır. 24 Tem-
muzlar da bu önkoşullann yerine
getirilmesi yolunda birbirini ta-
manılayanaşamalardır" dedi. Ha-
pishanelerdeki düşünce suçlusu
yazar ve gazeteciler konusuna de-
ğinen Ecevit, demokrasinin kesin-
ti ve kısıntılarla açılan yaralannın
kapanmadığmı beiırtti.
ADD Genel Başkanı Yekta
Güngör Özden de, olağanüstü ça-
balaria gücünü ve bağımsızlığını
koruyabilen Türkiye'nin. emper-
yalizmin dıştan ekonomik ve sos-
yal. sapkıniığın içteki gerici ve bö-
lücü kuşatmayla yıkılmasının he-
deflendiğini söyledi.
Özden. "Kamu maOannuıözen-
siz \onetim ve kullanınıu gereksiz
ve zarariı özelleştirme özentisi,
Arap milliyetçiliğine bağlı şeriat
devleti özlemi. enflasv onu körükle-
^.îp ekononıiv i sarsan sivasal ödün-
lerle küreseüeşme. gtoballeşmesav-
lanyla desteklenen uluslararası şir-
ketlerin sömürüsü ve para kredi
kuruluşlannın dayatmalan genç
demokrasimizi yıkmayı amaçla-
mışür'* diye konuştu. Lozan'la tüm
Bugün, Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası platformda kazandığı ilk
büyük başannın, Lozan Antlaşması'nın imzalanışının 75. yıldönümü.
Antlaşma. İsmet Paşa'nın başanlı dev let adanılığını ftîlaf Devletleri temsilcilerine de tescil ettirmesiv le imzalandı.
dünyaya benımsetilen bağımsızlı-
ğın düştüğu olumsuz durumu her
yurtseverin düşünmesi gerektiğini
kaydeden Özden. Sevryandaşlan-
nın aymazlığını utandıncı bulduk-
lannı belirterek şunları söyledi:
"Şimdilerde kimi sözde dostla-
rtn celişkileri. iküemleri ve üzüntü
veren rurumlan, Lozan'da venii-
melerinin varatOgı aşılamamış ve
giderilernemiş duygulara bağlan-
malıdır. İçtenlikli ve gerçek dost-
luktan, kesintisi/ banştan vanavı/-
Aynmlara ve aynlıklara karşıvız.
İnanç sömürüsü ve Arap milüyet-
çiUği peşinde kosanlan. ırkçıhğa sa-
panlan. demokrasivi yozlaşbrma
vanşındaki çıkarcüarla. bunlara
ödün vererek iktklarda olmayı ve
iktkiarda kalmayı beceri sayanlan
kınıvoruz."
ADD Cenel Başkanı Özden'den Lozan değerlendirmesi
'Dünya banşına katkı sağladı'
A>fKARA (Cüinhurfyet Bürosu) - Atatürkçü
Düşünce Derneği Genel Başkanı Yekta Güngör
Ozden, Lozan Antlaşmasrnın uluslararası siya-
set alanında Türk diplomasisinin büyûk bir za-
feri olduğunu kaydetti.
Özden. Lozan Antlaşması'nın imzalanışının
75. yıldönümü doîayıstyla yayımladığı mesajda,
Tûrk ulusunun tüm yoksuniuklan göğüsleyerek
sömürgeci yabancı güçlere karşı kazandığı za-
ferin ardından Lozan Banş Antlaşması ile var-
lığını tûm öğelenyte bîrlikfeT)enîmsetÖgınTBe:r
"
lirtti. Lozan "da teraelleri atılan dostluğun yalnız
Türkiye'nin, Balkanlar ve Ortadoğu'nun degil.
tüm dünyanın banşa kavuşması için önemli bir
dönemeç olduğunu vurgulayan Ozden, antlaş-
manm cumhuriyete uzanan yolda uluslararası
bir güvence olarak tarihteki yerini aldıgını ifa-
de etti.
Türkiye'nin hukuksal gerekleri de gözeterek
ülkesindeki herkesi tam eşitlikle kucakladığını
ve devrimlerle çağdaş düzeyine ulaştırdığını be-
lirten Özden, mesajında şunlan kaydetti:
"Atatürk, îsmet tnönü ve arkadaşlanmn ulu-
sumuza armağanlan olan antlaşma, uluslarara-
sısiyaset alanındaTürk diplomasisinin büyük bir
zaferidir. Baskılar. gözdaglanvehicbirdayarma.
"tam bağınısızlık yolundan çevirememiş, büyük
ulusumuz haklannı \e kcndine yaraşan yeri ala-
rakbugünleregelnıisrir.Özkaynaklanifcvetine-
rek olağanüstü çabalarla gücünü ortaya ko> muş,
yabancılara muhtaçolnıadan basanlannı birbi-
rine ekJemiştir."
Bazı sivil toplum örgütleri bir
bildiri yayımlayarak Lozan Ant-
laşması'nın yıldönümü kutlaması-
na izin vermemesine karşın
Sevr'in anılmasına onav veren ls-
viçre'yı kınadı. Atatürkçü Düşün-
ce Derneği Genel Başkanı Yekta
Güngör Özden. Türkiye Gazeteci-
ler Sendikası Başkanı Ziya Sonay.
Parlamento Muhabirleri Başkanı
Banş Kaşıkçı ve Diplomasi Mu-
habirleri Başkanı Seva İ Iman ta-
rafından bugün Isvıçre Büyükel-
çiliği'ne verilecek bildiride şöyle
denildi: "Lozan Antlaşmasrnın
75. yıldönümünü anüaşmarun im-
zalandığı Rumini SarayTnda kut-
lamamıza karşı çıkılmıştır. Gerek-
çe olarak da ülketni/i temsil eden-
lerin güvenliklerinin sağlanamaya-
cağı öne sürülmüştür. Bunu savu-
nanlar aynı gün, Se\r Antlaşma-
sı'nı hortlannak isteyenkrin yapa-
caklan bir toplanrjya izin vermek-
te sakınca görmemişlerdir. Görii^
nen odur ki, terör örgütlerini bes-
lemekte, uluslararası terorizme
destek vermekte veya terorizmi
gormezlige gelmekte sakınca gör-
meyenler daha sonra terorizmi
kontrol etmekte sakınca görme-
mişlerdir"
%lFmNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oral.calıslar(a raksnet.com
Sıtkı Coşkun, tam anlamıy-
la partizandı. Bu partizanlık, bi-
zim siyasi literatürümüze gir-
miş anlamda bir partizanlık de-
ğildi. Türkiye'de dar anlamda
partizanlık, bir parti etrafında
çıkar örgütlenmesi kurmak de-
mek. Dün uğurladığımız Sıtkı
Coşkun, farklı bir partizandı. O,
'özgünuk ve^eşıtlik idealinirT
partizanıydı. Kişisel kaygıları
bir yana bırakıp sosyalist bir
düzeni kurmak amacıyla parti-
li mücadelenin gerekliliğine
inanmıştı.
Dünkü cenazesi de bir par-
tizana yakışır şekilde oldu. Ön-
ceki gece Danimarka'dan ge-
tirilen cenazesini karşılayan
binlerce sosyalist, bu örnek
partizana saygısını, ömür boyu
yürütülmüş özverili mücadele-
ye sevgisini dile getiriyordu.
Sıtkı, hastalığı ağırlaşınca
Danimarka'ya gitmişti. Ardın-
dan ablası Ayfer Coşkun da
son günlerinde onun yanında
olmak amacıyla Kopenhag'ın
Bir Partizanın Cenazesinden
yolunu tuttu. Ayier, Sıtkı'nın
son günlerinden ilginç öyküler
anlattı. Her şeyden önce hiç
öleceğine inanmadan son gü-
ne kadar, yarınları düşünerek
-konuşup hareket-etmiş, Ayfer
bu yüzden onunla, ölüm ve ge-
lecek üzerine konuşmak ola-
nağı bulamadık dedi.
Ayfer'in anlattığı bir anı çok
çarpıcıydı. Sıtkı, ölümünden
birkaç gün önce ağır ateşle ko-
maya giriyor. O güne kadar bi-
linci tamamen yerinde olan Sıt-
kı, yüksek ateşin de etkisiyle
garip konuşmalar yapmaya
başlıyor. Ablası Ayfer'e döne-
rek, "Toplantı salonu ayarla-
mam gerekiyor. Benikaldır" di-
yor. Ayfer çaresiz koluna giri-
yor, zorlukla yürüyen Sıtkı'ya
bir salonu göstererek, "Işte sa-
lon burası, toplantı burada ola-
cak" cevabını veriyor ve kolu-
na girerek yatağına geri getiri-
yor. Yatağa yatan Sıtkı birden
huzursuz bir şekilde yerinden
davranıyor: "Salonun arka ka-
pısı var mıydı? Arkadaşlar ani-
den kaçmak isteseler nasıl dı-
-şari-çfkacaklaf." Ayfer, "Var,
var" diyerek onu sakinleştir-
meye çalışıyor.
Sıtkı buydu. Aslında 1968
kuşağının, Türkiye sosyalistle-
rinin ruh halini de bu öykü çok
güzel yansıtıyor. Dün ODP'nin
önünde. ülkemizin tanınmış,
tanınmamış, her kuşaktan sos-
yalistı yan yana duruyordu.
Neredeyse hemen tamamı,
çeşitli dönemlerde hapislere
girmişler, işkencelerden geç-
mişlerdi. Toplantıları basılmış,
yanlarından birçok arkadaşla-
rıölümegötürülmüştü. Sıtkı bu
acıları çokça yaşamış devrim-
cilerdendi. O ölüme bir gün ka-
la bile, ruhun derinliklerine ka-
zınmış baskınlan anımsıyor, ar-
kadaşlarını böyle bir baskı
anında kurtarabilmenin endi-
şeşini yaşıyordu.
Özgürlük ve Dayanışma Par-
tisi fstanbul II Örgütü'nün
^nöndent>aşlayan cenaze tö=
zamanda bir cesaret örneği
vererek, vızıldayan kurşunlar
arasında kürsüye tırmanıp eli-
ne mikrofonu alarak paniği ya-
tıştırmaya çalıştığını dile getir-
di.
Sıtkı, birçok gösteri ve mü-
cadele için yıllardır yürüdüğü
Beyoğlu nda eller üstündeydi
reni, Sıtkı'ya layık bir görkem
içindeydi. Profesör Sadun
Aren, DİSK Genel Sekreteri
MuratTokmak, NihatSargın,
ablası Ayfer Coşkun ve ODP
Genel Başkanı Ufuk Uras onu
anlatan güzel konuşmalar yap-
tılar. Ufuk Uras, Sıtkı'nın inanç-
lı bir komünist, sosyalistlerin
birliği için mücadele eden ör-
nek bir devrimci olduğunu an-
lattı.
Sadun Hoca, Sıtkı'nın yeri
geldiğinde kendisini değiştire-
bilen, davayı sürdürmek için
her yeni koşula kendini uydu-
rabilen, fedakâr bir mücadele
yürüttüğünü, kanlı 1 Mayıs
1977 olaylarında, onun aynı
ve onun çok sevdiği Entemas-
yonal marşı çalınıyordu. Kor-
tej, Taksim Meydanı'na gelin-
ce durdu, topluluk ellerindeki
karanfilleri Kazancı Yoku-
şu'nun başına bıraktı. 1 Ma-
yıs'ta ölen devrimcilerin anıla-
nnı tazeledi. Devrimciler bir ka-
ranfil de onun için bıraktılar.
Sıtkı'nın mezariıktan önceki
son durağı Dolmabahçe'ydi.
1968 olaylannın dönüm nok-
talanndan birisi olan 6. Filo'nun
denize döküldüğü yerdi Dol-
mabahçe.
Dün yürekli ve kararlı bir par-
tizanı toprağa verdik. Partisi
ÖDP onun şanına layık etkili bir
tören düzenlemişti.
BffiBAKIMA
SERVER TANİLLİ
Aydınlanma, Jakobenlik,.
Liberalizm...
Çağdaş tarihimizin akışına daha da açıklık kazan-
dıran "Aydınlanma" tezine karşı, son zamanlarda şöy-
le bir düşünce gelıştırilmekisteniyor:Aydınlanma, as-
lında Jakoben despotlukla ıç ıçe, liberalizmin düşma-
nıdır. Yollan asıl açan ise, liberal düşüncelerolmuştur.
Özellikle bizde "Jakoben - Aydınlanma", liberalizmi
ezerken yolları tıkamış, dün olduğu gibi bugün de bu-
nalımlara kaynaklık etmiştir. Bu çıkmazdan liberal de-
ğerlere sarılarak kurtulacağız.
"Zamanı gelen fikir" liberalizmdir artık!
Önce şu vahim yanlışı düzeltmekte yarar var: Av-
rupa'da, kendini -bütün boyutlarıyla-18. yüzyılda ka-
bul ettıren, ama köklerini tâ Rönesans ve Reform ha-
reketine kadar uzatabileceğimiz Aydınlanma felsefe-
si, liberalizme karşı olmak şöyle dursun, onu hazıria-
yandır da.
Başta iktisadı liberalizm için böyledir: Fransa'da,
"Bırakınızyapsınlar, bırakınızgeçsinler" diyen kosko-
ca Fizyokrat Okul'la, Ingiltere'de Adam Smith'i na-
sıl unutabiliriz?
Sonra siyasal liberalizm için böyledir: Iktidardaki
mutlakiyete ve onun baş desteği Kilise'ye, kısacası
"Taht'la Mihrab"a karşı, Aydınlanmacı filozoflann, in-
san haklan, dahası aklın haklan ve güvenceleri adına
açtıkları o dev mücadeleyi de unutmak mümkün mü?
Aydınlanma, liberalizme karşıydı demek, yanlıştır.
Jakobenliğegelince... Fransa'da, bütün bir Avrupa
gericiliğinin, içerdeki ortaklanyla beraber ülkenin üs-
tüne çullandığı bır ortamda iktidara gelen Jakobe-
nizm, önce yurdu, sonra da Devrim'i kurtarmıştır. Bir,
"Yurt tehlikede!" ideolojisidir o. Ama bunun yanı sıra,
Devrim'e şu unutulmaz katkıyı da yapmıştır: 1789 İn-
san ve Yurttaş Haklan Bildirısi, "özgürlük"ü başa alı-
yordu; Jakoben 1793 Bildirısi "eşitlik"\ başa alır. Ama
buradan kalkıp, Jakobenlerı, özgürlüğe karşı eşitliği
yeğlediler diye göstermek doğru olmaz; birini ötekisi
sayesinde düşünüyor ve her ikisini de "kardeşlik"\e
lehimliyorlardı. Biraz daha açarak söyleyelim: Zen-
ginlerin gönencinin yoksullann yaşamını karartması-
nın karşısındaydılar. Burjuva bireyciliğinı reddetmiyor,
ama "sosyal"e öncelik tanıyorlardı. Her ikisini ıç içe
alarak toplumun mutluluğu sağlanabilırdi onlara gö-
re.
Bu eğilim, bugün bile önem taşıyor ve devrimcidir.
Eklemiş de olalım: Günümüzde tarihçiler, Jakobe-
nizme bır ütopyacı, bir totaliter yolaçıcı olarak bakmak
yerine, onun demokratik ve eşitçı eylemlerıne dikkat
çekiyorlar. Jakobenlerı, salt gözü dönmüş katiller ola-
rak görmek yanlıştır.
Giyotin, koşulların ürünüydü.
Liberalizmin, bır sonrakı yüzyılda, 19. yüzyılda, ik-
tisadi yanıyla Avrupa proletaryasına ve emperyalizme
başvurduğunda da dünya halklanna neler çektirdığı-
nin öyküsü ise, tarih kitaplannda açık ve seçik yazılı-
dır; böylesi birortamda siyasal liberalizmin de, söz ko-
nusu sömürüyü gözlerden saklamak için ne tür "iki-
yüzlülük"\ere başvurduğunu yine tarihler anlatıyor.
Ve onun için devrimler oldu...
Işlerin bizdekı seyrini de açıkça ortaya koymalı: It-
tihatçılara bizim Jakobenlerimiz olarak bakacaksak,
iktisadı liberalizmi uygulayamazlardı; birşeylen kur-
, tarabilmek için, tarihimizde ilk kez "Ülusal ekonorvı"
J
fikrini ortaya atmış ve bir yangın ortamında uyguja-
mak da istemişlerdir. Onlara yönettebilec'eğimiz tek
suçlama, siyasal liberalizmi göz ardı etmış olmalan-
dır.
Ama bunu gerçekleştirebilirler miydi?
Ittihatçılık da, bir "Yurt tehlikede" ideolojisi olmuş-
tur.
Cumhuriyet'i kuranlar içinse, bu haydi haydi böy-
ledir. O çetin koşullarda, tek yol açıktı önlerinde: Ay-
dınlanma'nın "onsuz olmaz" reformlarını yapıp ku-
rumlannı getirmek! Onlar arasında laikliğe özel bir
yer vermişlerdir. Sadece bunlar yetmeyeceği içindir
ki, 30'larla beraber devletçilik ve planlı ekonomi dö-
nemini başlatmışlardır.
Siyasal liberalizmi uygulamanın koşullan ise yoktu.
O fırsatı tarih, yalnız Demokrat Parti'ye tanımıştı; o
da^her şeyi yüzüne gözüne bulaştırdı.
Ozal'a gelince... Düpedüz faşist bır rejimin içinde
yuvalanan, onun yasaklarına sahip çıkıp "Bırakınız
çalstnlar, bırakınız ezsinler"\ liberalizm sanan bir kişi-
yi bir referans olarak göstermek, insanlarla alay etmek
anlamına gelmez mi?
Demokrasıyi kurmak, onu siyasal ve sosyal temel-
leri üzerine oturtmak için çabaladığımız şu tarih kesi-
tinde, ilkeler kadar örneklere de dikkat etmeliyiz. Ak-
lın ve emeğin haklannı çiğnettiğimiz, Cumhuriyet'in
değerlerini ayaklar altına attığımız, insanımızı ve yur-
dumuzu yağmalattığımız an, karşımıza ilk dikilecek-
ler, hiç kuşkumuz olmasın, Türkiye'nin Jakobenleri
olacaktır.
Haksız da sayılmazlar.
"Yurt tehlikede"ö\r o anda çünküL
Mezarcı'ya gıyabi tutuklama ~
• İstanbul Haber Servisi - Yeni Günaydın
gazetesinde yayımlanan bir röportajda, "Atatürk'e
hakaret ettiği" gerekçesiyle yargılanan kapatılan
eski RP'nin milletvekili Hasan Mezarcı hakkında
Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi dün gıyabi
tutuklama karan çıkardı. Bu arada, Mezarcı'nın,
aynı röportajda "Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'e hakaret ettiği" gerekçesiyie yargılandığı
Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki dava da
karara kaldı.
Yanan yalının kaybolan tabloları
• İstanbul Haber Servisi - Yeniköy'de. 1995 yılında
yanan tarihi Sait Halim Paşa yalısında kaybolduğu
bildirilen tablolan arayan Asayiş Şubesi ekipleri,
emlakçı Nevzat Ak'ın Şişli Samanyolu Sokak
üzerinde bulunan bürosuna baskın yaptı. Büroda
yapılan aramada. 4 adet tablo ele geçirildi.
Tablolann yanan tarihi yalıdan çalınıp
çalınmadığının belirlenmesi amacıyla ekspertiz
raporu istendiğini kaydeden yetkililer. emlakçı
Ak'ın gözaltına alınmasına gerek duyulmadığını
ifade ettiler.
SİP afişine yasak
İstanbul Haber Merkezi - SEKA fidanlığında
kurulması planlanan Ford fabrikasını protesto etmek
amacıyla Sosyalist Iktidar Partisi (SlP) tarafından
asılan afişin Valilik II tdare Kanunu'nun 11-c
maddesine uygun olmadığı gerekçesiyie
yasaklandığı bildirildi.
Halkevi üyesi davasında gözaltı
• İstanbul Haber Merkezi- İstanbul Halkevleri 1.
Bölge Temsilciliği tarafından yapılan açıklamada, 9
Ağustos 1997'de öldürülen Halkevi üyesi Ali
Aslan'ın Bakırköy Adliyesi'nde görülen davasını
izleyen bir grubun gözaltına alındığı belirtildi.